ABD’den Türkiye’den 1 Şirkete ‘Hizbullah Ve İran Devrim Muhafızları’ Yaptırımı

İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah’ın mali şebekesini hedef alan yeni yaptırımları açıklayan ABD Maliye Bakanlığı, Türkiye merkezli Mira İhracat İthalat Petrol adlı şirketi de listeye aldı.

Açıklamada, Mira İhracat İthalat Petrol’ün küresel piyasada İran mallarını satın aldığı, bu malların taşımacılığını yaptığı ve sattığı belirtildi.

Şirketin faaliyetlerinin merkezi İran’da bulunan ve ABD’nin yaptırım listesinde olan Hizbullah’ın maddi destekçisi Ali Kasir adlı kişi tarafından denetlendiği; Mira’nın satışlarından elde edilen karların Hizbullah’la paylaşıldığı kaydedildi.

VOA Türkçe’de yer alan habere göre; Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Maliye Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah’ın mali şebekesini hedef alan yeni yaptırım açıkladı. Yaptırım listesine alınanlar arasında Türkiye’de bulunduğu belirtilen bir şirket de var.

ABD Maliye Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi (OFAC), Lübnan ve Türkiye’de bulunan üç şirket ve bir kişinin, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü ve Hizbullah’ın mali şebekesine “kritik mali destek” sağladıkları gerekçesiyle yaptırım listesine alındığını açıkladı.

Yapılan açıklamada bu kişi ve şirketlerin, İran mallarını satarak yüz milyonlarca dolar gelir elde ettikleri ve bu satışların “Kudüs Gücü ve Hizbullah’ın devam eden terör faaliyetlerinin ve bölgedeki diğer terör örgütlerinin maddi olarak desteklenmesinde önemli bir kaynak sağladığı” belirtildi.

ABD Maliye Bakanlığı’nın açıklamasına göre yaptırım listesine alınan şirketlerden biri Türkiye’de bulunan Mira İhracat İthalat Petrol adlı şirket. Bu şirketin küresel piyasada İran mallarını satın aldığı, bu malların taşımacılığını yaptığı ve sattığı belirtildi.

Şirketin faaliyetlerinin merkezi İran’da bulunan ve ABD’nin yaptırım listesinde olan Hizbullah’ın maddi destekçisi Ali Kasir adlı kişi tarafından denetlendiği; Mira’nın satışlarından elde edilen karların Hizbullah’la paylaşıldığı kaydedildi.

Şirketin CEO’su ve sahibi olduğu belirtilen İbrahim Telal El Uveyir’in ‘İbrahim Ağaoğlu’ takma ismini kullandığı belirtildi.

Açıklamaya göre Lübnan’da bulunan ve Hizbullah’la bağlantılı olduğu belirtilen Yara Offshore SAL adlı şirketin de yaptırım listesinde bulunan gemileri kullanarak, İran mallarının satışını kolaylaştırdığı ve Suriye rejiminin bu şirkete milyonlarca dolar ödeme yaptığı kaydedildi.

Merkezi Lübnan’da bulunan Hydro Company for Drilling Equipment Rental’ın, milyonlarca dolar değerindeki İran mallarının Suriye’ye sevk edilmesini sağlayarak, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nün finanse edilmesinde rol oynadığı gerekçesiyle yaptırım listesine alındığı ifade edildi.

Açıklamada, “Şirket üst düzey İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü subaylarının idaresi altında faaliyet gösteriyor ve ABD’nin yaptırım listesinde bulunan Lübnan’daki paravan şirket Concepto ile ticari ilişkileri bulunuyor” denildi.

Paylaşın

Üst Düzey Hizbullah Komutanı, İsrail Saldırısında Hayatını Kaybetti

İsrail tarafından gerçekleştirilen insansız hava aracı saldırısında, üst düzey Hizbullah komutanı Vissam el Tavil’in öldürüldüğü bildirildi. Tawil’in öldürüldüğünü doğrulayan Hizbullah, ayrıntılı bilgi vermedi.

Haber Merkezi / Vissam el Tavil, Hamas’ın 7 Ekim saldırısı ile başlayan Filistin – İsrail savaşında öldürülen en kıdemli Hizbullah komutanı. Lübnan sınırındaki çatışmalar geçen hafta Beyrut’ta üst düzey bir Hamas liderinin İsrail saldırısında öldürülmesinden sonra yoğunlaşmıştı.

İsrail ordusu tarafından Lübnan’ın güneyinde gerçekleştirilen bir insansız hava aracı saldırısında, üst düzey bir Hizbullah komutanının öldürüldüğü bildirildi. Öldürülen kişinin ismi resmi olarak açıklanmadı.

Ancak Reuters haber ajansına konuşan üç güvenlik kaynağı bu kişinin Hizbullah’ın Rıdvan gücünden üst düzey bir komutan olan Wissam al-Tawil olduğunu söyledi. Reuters’a konuşan güvenlik kaynaklarından birisi, “Şimdi işler daha da alevlenecek” dedi.

AFP’nin aktardığına göre saldırı, Hizbullah komutanının içinde bulunduğu araca yönelik gerçekleştirildi. Hizbullah komutanının öldürüldüğüne yönelik haber, İsrail savaş uçaklarının Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine yönelik saldırılarının ardından geldi.

İsrail, Lübnan’dan İsrail’in kuzeyindeki Kiryat Shmona kentine bir tanksavar füzesi atılması sonrasında bu saldırılarına başladı.

Hizbullah, Rıdvan birliğine bağlı üst düzey komutanı Wissam El Tawil’in öldürüldüğünü doğruladı. Örgüt, Tawil’in ölüm nedenine ilişkin ayrıntılı bilgi vermedi.

İsrail, Gazze’nin kuzeyindeki operasyonlarını büyük ölçüde tamamladığını ve şu anda orta bölgeye ve güneydeki Han Yunus şehrine odaklandığını söylüyor. İsrailli yetkililer, ordunun Hamas’ı dağıtmaya ve 7 Ekim saldırısı sırasında alınan çok sayıda rehineyi kurtarmaya çalışması nedeniyle çatışmaların daha aylarca devam edeceğini söyledi.

İsrail’in saldırılarında 23 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti, Gazze Şeridi’nin geniş bir bölümünü harap oldu ve 2,3 milyonluk nüfusun yaklaşık yüzde 85’i yerinden oldu. BM verilerine göre bölgedeki nüfusun dörtte biri açlıktan hayatını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.

Paylaşın

Hizbullah Lideri Nasrallah: Gazze’deki Savaşın Sorumlusu ABD

Filistin – İsrail savaşının 28. gününde açıklamada bulunan Lübnan Hizbullah’ı lideri Hasan Nasrallah, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği’nin de aralarında bulunduğu uluslararası kuruluşların Filistin’de yaşananlara sırtını döndüğünü ve Gazze’deki savaşın sorumlusunun doğrudan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olduğunu söyledi. 

Konuşmasında Filistin meselesine dair dört konuya vurgu yapmak istediğini belirten Nasrallah, bunları şu şekilde sıraladı; Birincisi, çocuklar dahil binlerce Filistinli İsrail’in elinde tutuklu. İkincisi, Kudüs. Mescid-i Aksa’da geçen haftalarda neler oldu? Üçüncüsü, Gazze’de iki milyonu aşkın insan, toplama kamplarında yaşıyor. Dördüncüsü de Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerinin varlığı.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları öncülüğündeki Filistinli direniş grupları ile İsrail güçleri arasındaki çatışmalar 28’inci gününde devam ederken, Lübnan Hizbullah’ı lideri Hasan Nasrallah, cuma namazı sonrası çatışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; konuşmasında doğrudan Washington’a mesajlar veren Lübnan Hizbullah’ı lideri Nasrallah, şu ifadeleri kullandı:

“Bölgedeki cephelerin genişlemesini önlemek isteyen herkes Gazze Şeridi’ne yönelik saldırganlığı durdurmalıdır. Amerikalılara, bölgesel bir savaşı önlemek isteyen herkesin Gazze’ye yönelik saldırganlığı durdurmak için acele etmesi gerektiğini söylüyorum. ABD’ye, Gazze’ye yönelik saldırıyı durdurabileceğinizi çünkü bunun sizin saldırınız olduğunu söylüyorum.

Biz savaşa zaten 8 Ekim’de girdik. Sınırda olup bitenlere tarafsız bir gözle bakarsanız, bunun çok önemli ve anlamlı olduğunu görürüz. Lübnan cephesinde yaşananlar Temmuz Savaşı’nda (2006) bile yaşanmamıştı. Sınırdaki operasyonlarımız düşman araçlarını, askerlerini ve ekipmanlarını hedef almaktadır. Lübnan’daki İslami Direniş, ekim ayından bu yana bir savaş yürütüyor ve bu daha önceki savaşlardan farklı.

Operasyonlarımız düşmanı kuvvetlerini (Lübnan sınırında) sınırda tutmaya ve daha fazlasını harekete geçirmeye zorladı. Lübnan Cephesi, Gazze’ye saldırmak için kullanılacak güçlerin büyük bir bölümünü burada tutmaya mecbur etti. İşgal ordusunun lojistik güçlerinin yaklaşık üçte biri Lübnan sınırına yönlendirildi. Sınırdaki operasyonlar düşman liderliğinde ve hatta Washington’da endişe ve korku durumu yarattı.”

Cuma namazı sonrası başkent Beyrut’ta toplanan binlerce kişiye hitap eden ve dünyanın yakından takip ettiği konuşmasına “Savaşta hayatını kaybedenlere ölüler demeyin, Kuran’a göre onlar diridirler. Şehit yakınlarına da üzülmeyin, gurur duyun diyoruz.” diye başladı.

Filistinlilerin yaşadıklarına uluslararası toplumun ve kuruluşların ve sırtını döndüğünü dile getiren Nasrallah, “Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği, Filistin’de neler olduğuna dair tamamen gözlerini kapattılar. Kimse parmağını bile kıpırdatmadı.” dedi.

“Kendimizi feda etmeye hazırız.” ifadesini kullanan Hizbullah lideri, “Televizyonlardan Gazze halkını izliyoruz. Enkazın altında bile vatan için kendimizi feda etmeye hazırız diyorlar. Cesaret, sabır… Aynı durum Batı Şeria halkı için de geçerli.” şeklinde konuştu.

İsrail’de 7 Ekim’de hayatını kaybeden yerleşimcilerin İsrail askerlerince öldürüldüğünü ileri süren Hizbullah lideri, “İşgal güçleri yerleşim yerlerini geri almaya gittiğinde, yerleşimcilere karşı katliam yapanlar kendileriydi. Dünya, Hamas tarafından öldürüldüğü iddia edilen sivillerin çoğunun aslında İsrail ordusu tarafından öldürüldüğünü anlayacak” iddiasında bulundu.

Konuşmasında Filistin meselesine dair dört konuya vurgu yapmak istediğini belirten Nasrallah, bunları şu şekilde sıraladı; Birincisi, çocuklar dahil binlerce Filistinli İsrail’in elinde tutuklu. İkincisi, Kudüs. Mescid-i Aksa’da geçen haftalarda neler oldu? Üçüncüsü, Gazze’de iki milyonu aşkın insan, toplama kamplarında yaşıyor. Dördüncüsü de Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerinin varlığı.

Nasrallah, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu dört mesele için büyük bir şey olmalıydı ki siyonist rejimi, Washington’ı, Londra’yı ve dünyayı sallamalıydı. İzzeddin Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’deki saldırısını bu meseleler tetikledi. Diğer Filistinli gruplar Hamas’ı destekledi. Şok edici bir sürpriz operasyondu. Kararın alınması ve harekete geçilmesi yüzde yüz Filistinlilerin kararıydı.

Hiçbir bölgesel ya da küresel mesele ile ilgili değildi. Hepiniz izliyorsunuz ki cesaretli ve kahramanca bir operasyondu. İsrail üzerinde siyasi ve diplomatik ve deprem etkisi yarattı. Operasyon, bu oluşumun (İsrail) bugünü ve geleceği üzerinde etkileri olacak stratejik sonuçlar doğurdu.”

“İsrail, Aksa Tufanı’nın ilk gününden itibaren Amerika’dan silah ve para istedi.” diyen ve Tel Aviv yönetimini ‘zayıf’ diye nitelendiren Nasrallah, “Aksa Tufanı operasyonu, İsrail’in zayıf, güçsüz, kırılgan ve bir örümcek ağından daha zayıf olduğunu ortaya koydu. Amerika’nın İsrail’i kucaklamakta, desteklemekte ve arkasında durmakta gösterdiği hız, bu varlığın zayıflığını ve başarısızlığını gösterdi.” dedi.

İran’ın, İslam Devrimi’nden bu yana ‘direniş hareketlerini’ açıktan desteklediğini kaydeden Nasrallah, bununla birlikte Tahran’ın, Lübnan ve Filistin’deki hareketlere hiçbir şeyi empoze etmediğini söyledi.

Açıklamaları sık sık tekbirlerle kesilen Nasrallah, konuşmasının sonunda Washington’a ‘tehditlerinin anlamsız’ olduğu çıkışında bulundu.

Nasrallah, “Güneydeki operasyonlarımıza devam edersek ABD’nin İran’ı bombalayacağına dair mesajlar aldık. Bu tehditleriniz bizi korkutmaz ve bizi tehdit ettiğiniz filolarınızla karşı karşıya gelmeye ve mücadeleye hazır olduğumuzu söylüyoruz. Irak’tan, Afganistan’dan ve diğer ülkelerden nasıl aşağılanmış bir şekilde çıktınız?” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Hastane Katliamı Sonrası Hizbullah’tan “Öfke Günü” Çağrısı

En az 500 kişinin hayatını kaybettiği İsrail’in El Ehli Vaftiz Hastanesi saldırısı sonrası, Lübnan merkezli Hizbullah, saldırıyı kınamak için “öfke günü” çağrısında bulundu.

Haber Merkezi / Hizbullah çağrıya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu saldırı, bu oluşumun ve onun sponsoru ABD’nin gerçek suçlu yüzünü ortaya koymaktadır ve bu katliamın doğrudan ve tam sorumluluğunu taşımaktadır.” ifadelerine yer verdi.

Açıklamanın devamında Müslümanlardan ve Araplardan “öfkelerini göstermek üzere derhal meydanlara çıkmaları” istendi. Hizbullah’ın çağrısının ardından yüzlerce gösterici, Beyrut’taki ABD Büyükelçiliği önünde toplandı.

Lübnan güvenlik güçleri protestocuları göz yaşartıcı gaz kullanarak dağıttı. Ellerinde Lübnan ve Filistin bayrakları bulunan eylemciler, Fransa’nın Beyrut Büyükelçiliği önüne de akın etti. Öfkeli kalabalık, elçiliğin girişine taş fırlattı.

Lübnan geçici Başbakanı Necip Mikati, 18 Ekim’i ulusal yas günü ilan etti.

Filistin yönetimi lideri Mahmud Abbas, Gazze’deki hastane saldırısı nedeniyle üç günlük yas ilan edildiğini duyurdu. Abbas saldırı için “hastane katliamı” ifadesini kullandı. Abbas’ın ofisinden yapılan açıklamada bayrakların da yarıya indirileceğini kaydetti.

İsrail, Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği operasyonun ardından Gazze’ye saldırılarını başlatmıştı. Gazze’ye su, gıda, elektrik ve yakıt tedarikine izin vermeyen ve bölgeye yönelik ablukayı sürdüreceğini duyuran İsrail, olası bir kara harekâtı için hazırlıklarını da sürdürüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği hava saldırılarında şu ana kadar 3 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. İsrail ise Hamas saldırıları sonucunda bin 400’ü aşkın vatandaşının yaşamını yitirdiğini açıkladı.

El Ehli Vaftiz Hastanesi, Gazze kent merkezinde yer alıyor. Yetkililer enkaz altında yüzlerce kişinin olabileceğini söylüyor. Anlikan Kilisesi tarafından fonlanan ve içinde bir de kilise bulunan hastaneye sığınmış halde yüzlerce kişi bulunuyordu.

Paylaşın

WSJ: İran, İsrail’e Saldırmak İçin İslami Cihad, Hizbullah, Hamas’la Görüşüyor

İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü’nün komutanı İsmail Kaani’nin geçen hafta gizlice Lübnan’a giderek Hamas, Hizbullah ve Filistin İslami Cihad Hareketi liderleriyle görüştüğü  iddia edildi.

Kaani’nin Hizbullah, Hamas ve diğerlerini bir araya getirerek yaptığı son çalışmalar, İsrail için büyüyen bir tehdide işaret ediyor.

ABD’nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), İran’ın İsrail’e saldırı düzenlemek için Hamas, Hizbullah ve Filistin İslami Cihad Hareketi’yle görüştüğünü öne sürdü.

WSJ’ye konuşan ve kimlikleri açıklanmayan kaynaklar, İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü’nün komutanı İsmail Kaani’nin geçen hafta gizlice Lübnan’a giderek Hamas, Hizbullah ve PIJ liderleriyle görüştüğünü iddia etti.

Görüşmenin Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki İran Büyükelçiliği’nde gerçekleştirildiği savunuldu.

Haberde, taraflar arasındaki görüşmenin, Lübnan’ın güneyinden İsrail’e düzenlenen füze saldırılarıyla aynı döneme denk geldiğine de dikkat çekildi.

WSJ’ye konuşan kaynaklar, Kaani’nin Hamas’ın lideri İsmail Haniye ve yardımcısı Salih Aruri’nin yanı sıra Hizbullah’ın genel sekreteri Hasan Nasrallah’la görüşüp, bu saldırıyla ilgili planlara son halini verdiğini iddia etti.

Geçen hafta İsrail’e Gazze ve Suriye’den de roket saldırıları düzenlenmişti. Tel Aviv yönetimiyse misilleme saldırıları yapmış ve hava savunma sistemlerinin güçlendirileceğini bildirmişti.

Öte yandan Tahran yönetimi, Hamas ya da Hizbullah saldırıların sorumluluğunu üstlenmemişti.

Kaani’nin Ortadoğu’daki militanları kendi yanına çekerek İsrail’e karşı tehdit oluşturduğunun savunulduğu haberde, şu değerlendirmelere yer verildi:

Kaani’nin Hizbullah, Hamas ve diğerlerini bir araya getirerek yaptığı son çalışmalar, İsrail için büyüyen bir tehdide işaret ediyor. Ayrıca Çin ve Rusya gibi diğer güçlerin Ortadoğu’da daha büyük roller kazanmaya çalıştığı bir dönemde ABD için de sorun yaratıyor.

WSJ, Tahran’ın asıl amacının bölgedeki diğer ülkelerin İsrail’le diplomatik bağlar kurmasını engellemek olduğunu savundu.

Çin arabuluculuğuyla Suudi Arabistan ve İran arasındaki diplomatik ilişkilerin 7 yıl sonra tekrar başlamasının, Riyad yönetimiyle arasını düzeltmek isteyen İsrail lideri Binyamin Netanyahu’nun dış politika stratejisine büyük darbe indirdiğine de dikkat çekildi.

WSJ’nin görüş aldığı eski İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Yaakov Amidror, Tahran yönetiminin İsrail’deki iç karışıklıktan faydalanmak istediğini de savundu. Netanyahu hükümetinin tartışmalı yargı reformu nedeniyle ülkede aylardır büyük protestolar yaşanıyor.

65 yaşındaki Kaani, General Kasım Süleymani’nin ABD’nin Irak’ın başkenti Bağdat’ta 2020’de düzenlediği saldırıda öldürülmesinin ardından görevi devralmıştı.

Süleymani’ye düzenlenen suikastta İsrail istihbaratının da önemli rol oynadığı öne sürülmüştü.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Hizbullah: Gerekirse İsrail’e Karşı Güç Kullanabiliriz

Hizbullah’ın iki numaralı ismi Şeyh Naim Kasım, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, Lübnan hükümetinin İsrail’in tartışmalı sularda hak ihlalinde bulunup bulunmadığına ilişkin kararı üzerine, “güç kullanmak” dahil İsrail’in doğalgaz operasyonlarına karşı eyleme geçmeye hazır olduklarını söyledi.

Şeyh Naim Kasım, bu sözleri, merkezi Londra’da bulunan petrol sondaj firması Energean tarafından işletilen bir geminin, Kariş olarak bilinen doğalgaz yatağında çalışmalara başlamak üzere bölgeye ulaşması üzerine sarfetti.

İsrail, doğalgaz yatağının özel bir ekonomik bölgenin parçası olduğunu söylerken Lübnan, bölgenin kendine ait saha içinde yer aldığını iddia ediyor.

Lübnan Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, yaptıkları açıklamalarda, İsrail’e Kariş’te çalışmalara başlamaması uyarısında bulundu. Uyarılar, bölgede şiddetin tırmanışa geçebileceği korkusunu arttırdı.

Hizbullah’tan bugün yapılan açıklamada, sadece Lübnan hükümetinin İsrail’i denizdeki hakları ihlal etmekle suçlaması gibi bir durum söz konusu olduğunda harekete geçecekleri bildirildi.

Kasım, “Lübnan devleti, İsrailliler’in sularımıza ve petrolümüze saldırıda bulunduğunu söylerse o zaman baskı uygulamak, caydırıcı olmak ve güç dahil uygun yöntemlere başvurmak için üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız” dedi.

“Meselenin Lübnan devletinin kesin kararını gerektirdiğini” kaydeden Kasım, Hizbullah’ın “elini çabuk tutması ve takvim belirlemesi için hükümete çağrı yaptığını” söyledi.

Kasım, daha geniş kapsamlı bir anlaşmazlığa sebebiyet verecek olsa da, “yanıtlar ne olursa olsun” harekete geçeceğini söyledi.

Lübnan ise İsrail’le tartışmalı deniz sınırları meselesine ilişkin dolaylı müzakerelere yeniden başlamak için Beyrut’a Amerikalı bir arabulucunun davet edileceğini bildirdi. Müzakereler, geçen yıldan bu yana duraklamıştı.

Beyrut, Lübnan’ın şimdiye kadar karşı karşıya olduğu en ağır mali krizi hafifletmek amacıyla değerli doğalgaz rezervlerini kullanmak için bir anlaşmaya varmayı umuyor.

Lübnan kabinesi, Mayıs ayı sonunda, Hizbullah örgütünden bakanların itirazlarına rağmen uzun zamandır beklenen iyileşme yol haritasını geçirmişti.

Kasım ise bugün, Lübnan’da geçen ay yapılan meclis seçimlerinin yeni bir hükümetin oluşum sürecini tetiklediğini söyledi, bu nedenle yeni bir planın müzakere edilmesi gerektiğinin işaretini verdi.

Seçimde meclisteki çoğunluğunu kaybeden Hizbullah, yine de meclis başkan ve başkan yardımcılığı görevlerini elinde tutmaya devam ediyor.

Kasım, “Bir an önce atmamız gereken en önemli adım, bir hükümet kurmak çünkü ülke, hükümet olmadan çok daha kötü bir duruma doğru sürüklenecektir” dedi.

Hizbullah’ın Lübnan Başbakanı Necip Mikati’nin yeni dönem görev süresini onaylayıp onaylamayacağı konusunda yorum yapmayı reddeden Kasım, Ekim ayı sonunda görev süresi dolacak olan Hizbullah müttefiki Cumhurbaşkanı Michel Aoun’un halefi olarak bazı isimleri gündeme getirip getirmediği konusunda da yorum yapmadı.

Bir sonraki önceliğin mali iyileşme olacağını kaydeden Kasım, Hizbullah, Lübnan’ın Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yaptığı ön anlaşmaya şüpheyle yaklaşsa da, böyle bir anlaşmanın başka fonlara erişim için “gerekli bir köprü” olduğunu belirtti.

Paylaşın