Samsun: Havza, Büyük Hamam

Büyük Hamam; Samsun’un Havza İlçesi, İmaret Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapı, kuzey güney doğrultusunda eğimli bir arazide yer almaktadır. Yan yana bitişik olarak konumlanan iki hamam bölümünden oluşmaktadır. Yapı, yazılı kaynaklara göre, Selçuklu Sultanı 2. Mesut tarafından 1256 yılında yaptırılmıştır. Yığma yapım sistemiyle inşa edilen yapıda malzeme olarak moloz taş ve tuğla kullanılmıştır.

Beden duvarları bir sıra moloz taş üç sıra tuğla düzeninde inşa edilmiştir. Yapı, doğu batı doğrultusunda uzanan bir plan şemasına sahiptir. Soyunmalık, soğukluk, sıcaklık ve ılıklık bölümlerinden oluşmaktadır. Soyunmalık bölümüne, güney cephesinde bulunan basık kemerli ve çift kanatlı kapıdan girilmektedir.

Kemerin üzerinde bulunan alınlığın her iki kenarında rozet bezemesi bulunmaktadır. Girişin her iki yanında aslan heykelleri yer almaktadır. Kare planlı olan bu bölümün üst örtüsü sekizgen kasnağa oturan kubbedir. Diğer bölümlerin üstleri de farklı boyutlu kubbelerle örtülüdür.

Yapının üst örtü malzemesi alaturka kiremittir. Yapıda bulunan pencerelerin çoğu sivri kemerli ve tek kanatlıdır. Soyunmalık bölümünün güney cephesinde iki adet dikdörtgen formlu ve üst kısmında sağır sivri kemerli pencere bulunmaktadır.

Paylaşın

Samsun: Kurt Köprü

Kurt Köprü; Samsun’un Vezirköprü İlçesi, Tekkekıran Köyü ile Havza İlçesi, Kayabaşı Köyü sınırında yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Köprü, İstavloz Çayı üzerinde inşaa edilmiştir. İnşa kitabesi bulunmayan köprünün, ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Köprünün mimari görünüşü, malzeme ve teknik özellikleri, erken dönemlere işaret etmektedir.

Yapı güneybatı- kuzeydoğu doğrultusunda uzanan vadinin dar bir yerinde, kayalık iki yaka arasında kurulmuştur. Boyu 87 m, genişliği ortalama 4.60 m, yüksekliği 13.50 olan köprünün, ortasında bulunan ayak üzerinde sivri kemerli iki gözü, yapının esasını oluşturur.

Bunların doğusunda, daha küçük, sivri kemerli bir başka göz, batıda ise küçük sivri bir boşaltma kemeri görülür. Genel ölçüleri ve kemer açıklığıyla etkileyici bir görünüm veren köprünün inşa malzemesi ilginçtir. Zeminden yaklaşık 5.50 m’ye kadar taş, bunun üstünde ise bir sıra kesme taş, üç sıra tuğla kullanılmıştır.

Aşağı kesimlerdeki kimi kaba yontu, kimi düzgün taşlar arasında Roma veya Bizans’tan devşirilmiş kimileri bezeli taşlar görülmektedir. Genel olarak bakıldığında, taş sıralarında ve taş boyutlarında bir düzensizlik dikkat çekmektedir. Taşlarda beyaz, kiremide çalan kırmızımtırak bir renk ve az miktarda siyah görülmektedir.

Ortadaki büyük kemerlerin karnında üzengi hizasından başlayarak yukarıya doğru periyodik aralıklarla sağ ve sol kenarlarda karşılıklı olmak üzere 0.20 m civarında delikler görülmektedir. Deliklerin ayrım gözetmeksizin hem taş, hem de tuğla sıralarına denk düştüğü dikkat çekmektedir

Paylaşın

Samsun: Veliyyüddin Bin Bereket Şah Türbesi

Veliyyüddin Bin Bereket Şah Türbesi; Samsun’un Havza İlçesi, Dereköy Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Halk arasında ” Zeyneddin bin Veli ” şeklinde anılan türbe, batısındaki aynı adlı camiyle birlikte, camiyebitişik inşa edilmiştir. Türbe ve camiye ait bir inşa kitabesi bulunmamaktadır. Hüseyin Hüsameddin’in Amasya Tarihi adlı kitabına göre cami ve türbe, Selçuklu Emirlerinden’ Emir el- Hac Veliyyüddin bin Berekât Şah tarafından H. 647 /M. 1249-50’de yaptırılmış ve vakıfları düzenlenmiştir.

Türbenin banisi olarak gösterilen Selçuklu Emiri Veliyyüddin’inismine ise kaynaklarda rastlanmamaktadır. Cami ve türbenin tarihini aydınlatacak başka bir belgeye de ulaşılamamaktadır. Mevcut yapım plânı, duvar kalınlığı, işçiliği ve mimari elemanları bu tarihe uygun düştüğündentürbenin yapımı için kitapta verilen H. 647 / M. 1249-50 tarih söylenebilir.

Türbe; içten sekizgen, dıştan ise camiyle bitişmesi ve kuzeyinde bir giriş mekânı yer almasıitibariyle, güneydoğu köşesi pahlı, dikine dikdörtgen şeklindedir. İçten sekiz köşeli, piramidal külah örtülü yapı,dıştan camiyle birlikte kırma çatıyla örtülüdür. Sıvalı sekizgen külah, pek muntazam değildir. Çatı, 1940 yılında kuzeye eklenen caminin çatısının devamı olarak yapılmıştır. Kuzey cephedeki kapıyla girilen türbenin, sekizgenkenarları, birbirine yakın ölçülerde, ancak aynı değildir.

Kıble duvarında alt seviyedeki mazgal pencere, yapınınaltındaki cenazelik katına işaret etmektedir. Sekizgen yapının kuzeyinde yeni cami, batısında eski cami bulunmaktadır. Türbenin kuzeyi, doğu yönde yeni bir kapıyla girilen, enine dikdörtgen şeklinde olup, bir tür girişolarak belirmektedir. Ancak bugün etrafını kapatan duvarlarla kendiliğinden oluşan bu kesimde, orijinalde ne tür birdüzen olduğu anlaşılamamaktadır.Yapının zamanla aldığı görünüm, türbe olduğu kanaatini vermekten uzaktır.

Türbeye; tek kanatlı, iki panoyaayrılarak oymalarla bezenmiş ahşap bir kapıyla girilir. Eğilerek girilecek kadar alçak tutulan kapının eşiği, hafifyüksekçedir. Birbirinin simetriği dikdörtgen panolarda, ortada tüm panoyu kaplayan eşkenar dörtgen çerçeveiçerisinde, “S” kıvrımlarıyla birlikte, stilize, bitkisel bir kompozisyon görülür. Barok karakterli iri kıvrımların ortasında,papatya benzeri stilize bir çiçek motifi yer alır. Panonun köşelerinde oluşan üçgen alanlarda, daireden dağılan ışıkdemetlerini hatırlatan, bir kompozisyon vardır. Ahşap yüzeyin oyulmasıyla kabartılan kompozisyonun üslubu,türbenin ilk inşasından çok sonralara; geç devir Batılılaşma dönemine işaret etmektedir.

Sadece kıble yöndekipencereden ışık alan yapının içi, bir hayli karanlıktır. Pencerenin yetersizliğiyle birlikte, duvarlar ve külahın kısa tutulması, yapının içinde basık bir etki uyandırmıştır. Türbede sanat değeri taşımayan iki sanduka bulunur. Ortadakibiraz daha büyük, kıble taraftaki küçük olan sandukalar, kabaca yapılmış olup, küçük olanın bir çocuğa ait olmasıbeklenir. Zamanla elden geçirilen, halen beyaz alçıyla kaplı sandukaların, kimlere ait olduğu konusunda bir belgeolmamakla birlikte, bani ve bir yakınına ait olabilecekleri akla gelmektedir. Duvarlarda içte dört köşede, 1.70 m.yükseklikte taş kandillikler göze çarpar.

Paylaşın

Samsun: Şeyh Savcı ve Sultan Altunbaş Türbesi

Şeyh Savcı ve Sultan Altunbaş Türbesi; Samsun’un Havza İlçesi, Şeyh Safi Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Anadolu’daki son Selçuklu sultanı olan Mesud’un şehzadesi ve halefi, “Gazi Çelebi” diye meşhur olan Sultan Taceddin Altunbaş’a ait olduğu belirtilen türbenin kitabesi bulunmadığından türbenin tarihi hakkında kesinbilgi edinilememektedir.

Ancak son Selçuklu sultanı olan Mesud’un oğlu olması ve 1344 yılında tanzim edilen vakfiyeden anlaşıldığına göre türbe 1300’lü yılların ikinci yarısına yakın bir zamanda inşaa edilmiştir. Türbeye ait mezar, Selçuklu dönemine ait eski kesme taşlarla kaplanmıştır. Kesme taşılarişlemeli olup, mezar taşı başlıklıdır.

Kayıtlara göre, Sultan Taceddin “Küçük, Sultan Gazi” diye meşhurdur. Kayıtlar, Gazi Çelebinin 1344 yılında tanzim etmiş olduğu vakfiyesinde yer almaktadır. Bu vakfiyeden anlaşıldığına göre, Sultan Mes’ud oğlu olan Sultan Taceddin Altınbaş, Kur’an cüzlerinin okunması için, köyler vakfetmiştir.

Şeyh Safinin Selçuklular döneminde Selçuklu Sultanlarının da önem verdikleri bir şahsiyet olması ve Selçukluların Anadolu’daki hâkimiyetleri sona erdiğinde, çoküzülüp hastalanan Tacettin Altınbaş’ın Şeyh Safinin yanına gelmek, hatta öldüğünde buraya gömülmek istediğibilinmektedir. Nitekim kayıtlarda Sultan Taceddin’in türbesi için şöyle yazılıdır:

“Türbe-i Gazi Çelebi şehzade-i SultanMes’ud derkarye-i Umurbey, Nam-ı diğer Şeyh Savcı der- Simre-i Havza Tabi’i Amasya” (Sultan Mes’ud’un şehzadesi Gazi Çelebi’nin Amasya’ya tabi Havza Simre’sine bağlı Umurbey, diğer adıyla Şeyh Safi köyündeki türbesi.) Türbehalk tarafından Rıza-i İlahi için veli ziyaretinde bulunmak amacıyla ziyaret edilmektedir.

Paylaşın

Samsun: Yörgüç Paşa Camii

Yörgüç Paşa Camii; Samsun’un Havza İlçesi, maret Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Selçuklu mimari tarzında yapılmış olan cami 1297 yılında Selçuklu Sultanı II. Mesut tarafından cami olarak yaptırılmış, Osmanlı padişahlarından II. Mahmut’un eniştesi ve veziri Yörgüç Paşa’nın oğlu Amasya Mustafa Bey tarafından tamir ettirilmiş ve bunun üzerine de Yörgüç Paşazade Mustafa Bey adını almıştır.

1979 yılında bazı yerleşkeleri yenilenmiştir . Milli mücadele yıllarında  30 Mayıs ve 6 Haziran  mitingleri bu camide başlamıştır. Restore edilen cami halen geçmişini yaşatarak hizmet vermektedir. Kaplıcaların bitişiğinde bulunması nedeniyle, kaplıcalar cami olarak da anılmaktadır.

Cami kuzeyden güneye doğru alçalan, oldukça eğimli bir arazide kurulmuştur. Yapının güney ve doğusunda, yüksek bir duvarla desteklenen teras şeklinde küçük bir avlusu bulunmaktadır. Avluya, duvarın kıbleye yakın bir kesiminde açılan bir merdivenle çıkılmaktadır.

Cami; boyuna dikdörtgen plânlı olup, içten ahşap direklerle taşınan düz tavan, dıştan dört omuz kırma çatıyla örtülüdür. Harimin kuzeyinde kadınlar mahfiline yer verilen caminin minaresi, kuzeydoğu köşededir. Camiye doğu ve batı duvarlarda, aynı eksen üzerindeki iki kapıyla ulaşılmaktadır.

Paylaşın

Samsun: Mustafa Bey İmarethanesi

Mustafa Bey İmarethanesi; Samsun’un Havza İlçesi, İmaret Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

1429 yılında II. Murat zamanında Amasya Valisi Yörgüç Paşazade Mustafa Bey tarafından yaptırılmış. Uzun yıllar fakirler, dervişler, askerler burada yemek yemişler, misafir olmuşlar. Sonraları imaret yıpranmış, kubbeleri yıkılan bina zamanla harap olmuş. 1938 yılında restore ettirilen bina o haliyle günümüze kadar gelmiş. 1940 yılından 1982 yılına kadar “İlçe Halk Kütüphanesi” olarak kullanılan bina, 2007 yılında restore edilerek halen amacına uygun olarak kullanılmaktadır.

Yapının doğuya bakan ana kapısında, sağ mihrabiye üzerinde başlayan, açıklık kemeri üzerinde devam edip sol mihrabiye üzerinde son bulan Arapça bir inşa kitabesi bulunur. Mermer üzerine kabartma, celi sülüs harflerle yazılan kitabe, zarif kartuşlar içerisine alınarak, ortada bir cetvelle iki satıra bölünerek yazılmıştır. Harflerin üzerine yeni siyah bir boya çekilen kitabenin metni şöyledir:

“Emera bi-inşâi hâzihi’l-‘imâreti’l-mübâreketi’l-mensûbeti ile’l-fukarâ (i) ve’l-mesâkîni fî eyyâmi devleti’s-sultâni’l-a’zam ve’l-hâ (kâni’l-mu’azzam)m (ebi)’l-feth sultan Murâd bin Muhammed Hân el-müştehar bi-ibni ‘Osman halleda’llâhü sultânehû ve evdaha ‘ale’l-âlemîne -Burhânehû el-emîru’l-kebîr Mustafa Bey bin el-vezîru’l-hatîr celâlü’l-milleti ve’d-dîn Yörgüç Pâşâ el-atâbek ahsena’llahü (âkibe (tehümâ ve e)ssesehû (fî) seneti selâsin ve selâsîne ve semânemâyeh min hicreti hayri’l-beriyye (aleyhi efdalü’t-tahiyyeh.”

Anlamı: “Kıymetli vezir, dinin ve milletin büyüğü, Atabek Yörgüç Paşa’nın oğlu, büyük emir Mustafa Bey –Allah her ikisinin sonlarını güzel eylesin, Osmanoğlu diye şöhret bulmuş Mehmed Han’ın oğlu, büyük sultan ve ulu hakan, fethin babası, Sultan Murad’ın- Allah onun idaresini devamlı kılsın ve onun delillerini âlemlere açıklasın- yönetimi günlerinde, yoksullar ve düşkünler adına bu mübarek imaretin inşa edilmesini emretti. O, imareti, selamların en güzelinin üzerine olduğu, yaratılmışların en hayırlısının hicretinin 833. yılında tesis ettirdi.”

 

Paylaşın

Samsun: Havza, Atatürk Evi Müzesi

Atatürk Evi Müzesi; Samsun’un Havza İlçesi, Medrese Mahallesi, Atatürk Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Mustafa Kemal Atatürk’ün 25 Mayıs–13 Haziran 1919 tarihleri arasında işgale karşı bağımsızlık özleminin ilk meşalesini yaktığı Milli mücadelenin ilk karargahı olarak kullandığı, yapıldığı dönemin Mesudiye oteli, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 12.07.1980 tarih ve A- 2371 sayılı kararıyla taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Osmanlı tapu kayıtlarından anlaşıldığı kadar binayı Otel haline getirerek işletmeye açan ilk kişi Havza eşrafından Hurdazlı İsa Efendi isimli bir şahıstır.

Mesudiye otelini bir süre kendisi çalıştıran İsa Efendi 1917 yılında oteli, o yıllarda aynı zamanda Maarif hamamının da müsteciri olan Ali Baba’ya devreder. Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basışından 6 gün sonra karargâhını Havza’ya taşıyacağı haberi üzerine dönemin Kaymakamı Fahri Bey, o yıllarda Havzanın en seçkin konaklama merkezi durumunda olan Ali Baba’nın Mesudiye oteli’ni bir aylığına kiralamış, Paşa’ya ve Karargâhında bulunan askeri ve sivil memurların istirahatine tahsis etmiştir.

Cadde üzerinde bulunan kâgir bina zemin kat üzeri iki katlıdır. Birinci katta 4, ikinci katta 5 oda bulunmaktadır. Tavan ve tabanı ahşap olan bina kırma çatı ile örtülüdür. Otelin birinci katında Kuzey – Batı ve Kuzey – Doğu yönünde bulunan karşılıklı iki oda biri “Çalışma odası” diğeri “Yatak odası” olarak paşa için hazırlanmış, maiyetindeki askeri ve sivil memurların bir bölümü otelin üst katında bulunan odalara yerleştirilirken bir bölümü de Havza’nın ileri gelenlerine ait konaklarda ağırlanmışlardır.

Çalışma Odası: Atatürk’ün Havzada bulunduğu 25 Mayıs – 13 Haziran 1919 tarihleri arasında çalışma odası olarak kullandığı bölümdür. Havzada bulunduğu süre içerisinde kendisini ziyarete gelen birçok heyeti burada kabul etmiştir. Bu odada sergilenen Telgraf maniplesi; Mustafa Kemal Paşa’nın başta Havza Genelgeleri olmak üzere Havzada yaptığı yazışmaları arkadaşlarına, Ordu Komutanlarına, Valilere ve ilgili diğer kimselere ilettiği ilk haberleşme aygıtıdır. Türkiye Cumhuriyeti için yaptırılmış olan ilk Cumhurbaşkanlığı forsu da çalışma odasında sergilenen eserler arasındadır.

Yatak Odası: Atatürk Havza’da bulunduğu süre içinde bu odada istirahat etmiştir. Odada yer alan karyola, yatak, yatak örtüsü ve diğer yatak odası takımının tamamı Atatürk’ün Havzaya geldiği yıllara ait orijinal eşyalardan seçilmiştir.

Havza Odası: Birinci kattadır. Bu odadaki en önemli eser Atatürk’ün el yazısı (Osmanlıca) ve imzası bulunan bir belgedir. Mustafa Kemal Paşa’nın Havzaya geldiğinde Mesudiye oteline iner inmez (Bir iddiaya göre de Havzaya gelmeden bir gün önce) Havza hakkında bilgi sahibi olmak için hazırladığı Havza Kaymakamı Fahri Bey’ e verdiği 12 maddelik soru listesidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Havza konulu küçük bir fotoğraf sergisi, Milli Mücadele yıllarında Rum Çetelerinin düzenlediği saldırı ve katliamları belgeleyen bazı fotoğraflar, Atatürk’le birlikte Havzaya gelen subaylara ve sivil memurlara ait fotoğraflar ve Atatürk’ün Havzada yayınladığı Milli Mücadelemizin “İlk Genelgesi” ile burada yapmış olduğu yazışmalara ve Kurtuluş savaşımızın başlatılmasına dair belgelere ait örnekler Havza odasında sergilenmektedir.

Diğer Oda ve Salonlar: Salon bölümlerinde Atatürk’ün Havzaya geldiği yıllara özgü eşyalar, Mili Mücadelede kullanılan bazı silahlar ve Milli Mücadele yıllarını anlatan çeşitli kitaplar sergilenmektedir. Aralarında Atatürk’ün kullandığı yemek takımının da bulunduğu bu eşyalar arasında 19. yy. sonları ile 20. yy.’ın başlarında Havza yöresinde kullanılan kadın giysileri, mutfak eşyaları, çıkrıklar ve üst kat salon bölümünde bulunan eski Türk evlerine özgü oturma odası takımı ziyaretçilerin yoğun ilgisini toplamaktadır.

Atatürk’ün Milli Mücadele süresinde gittiği / bulunduğu, kongreler düzenlediği ve çalışmalarının merkezi haline getirdiği kentlerin adına ithaf edilerek düzenlenen başta Havza, Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara odalarında, Atatürk’ün bu kentlerde yapmış olduğu bu görüşmelerle ilgili fotoğraflar, buralarda yapmış olduğu yazışmalarla ilgili belgeler ve bu kentlerimizin tarihi ile ilgili bazı bilgiler yer almaktadır.

Paylaşın