Uzmanlardan ‘Enflasyon Yüzde 40-45’te Kalabilir’ Uyarısı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, bugünkü toplantısında politika faizinin yüzde 14 düzeyinde sabit tutulması kararı aldı. TCMB, kararını açıklarken enflasyonda kalıcı düşüş hedefi doğrultusunda eldeki tüm araçların kullanılacağını da vurguladı.

TCMB’nin faizi sabit tutma kararını değerlendiren Capitol Economics’ten analist Jason Tuvey ise Türkiye’de enflasyonun önümüzdeki aylarda yükselmeye devam etmesini beklediğini belirterek yılın büyük bir bölümünde yüzde 40 ile 45 seviyesinde kalabileceğini ifade etti.

“Türk Lirası’ndaki (TL) keskin düşüşlerin enflasyonu çok yüksek seviyelerde sabitleştirme riski taşıdığını” dile getiren Tuvey, zayıf TL’nin bankacılıktaki kırılganlıkları daha da kristalleştirebileceği uyarısında bulundu.

“Merkez Bankası, faizi şimdi yükseltmiyorsa önümüzdeki aylarda artıcaklarını düşünmek için çok az neden var” ifadelerini kullanan Tuvey, bir sonraki faiz kararının da aşağı yönlü olacağını tahmin ettiğini dile getirdi. Tuvey, enflasyonun yılın sonuna doğru tekrar gerilemeye başlamasını beklediğini vurguladı.

“Faiz artırımı enflasyonu rahatlatır”

Ekonomistler, Türkiye’deki ekonomik sorunları çözmek için politika faizinin önemli ölçüde artırılması gerektiğini düşünüyor.

VP Bank’ın baş ekonomisti Thomos Gitzel, ancak faiz artırımının kurların rahatlamasına yardımcı olabileceğini belirterek “Böyle bir adım, ithal enflasyonu bastırabilir ve halkı da mali açıdan rahatlatır” şeklinde konuştu.

BlueBay Asset Management’tan piyasa ekonomisti Timothy Ash de TCMB’nin faizi sabit tutma kararını “Hiçbir değişiklik olmaması, daha uzun süre kötü politika yürütüleceği anlamına geliyor” şeklinde değerlendirdi.

Türkiye’de enflasyon şu anda yüzde 36’yla 2002’den yılından bu yanaki en yüksek seviyesinde. TL de dolar karşısında geçen yıl yüzde 44 oranında değer kaybetti. Faiz artırımına karşı çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni ekonomik modeliyle ucuz kredilerle yatırımları ve ihracatı artırmayı, böylece de yabancı sermaye bağımlılığından kurtulmayı hedefliyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısı 70 Binin Üzerinde

Kovid 19’da son 24 saatte 71 bin 843 yeni vaka tespit edilirken, 166 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Küresel salgının ulaştığı nokta ve hastalığın yayılma hızı dikkate alındığında, maske kullanımı ile sosyal mesafeye, hijyen kurallarına uyulmasının önemi daha çok artmıştır.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 414 bin 312 test yapılırken, 71 bin 843 yeni vaka tespit edildi. 166 kişi hayatını kaybederken, 85 bin 948 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Küresel salgının ulaştığı nokta ve hastalığın yayılma hızı dikkate alındığında, maske kullanımı ile sosyal mesafeye, hijyen kurallarına uyulmasının önemi daha çok artmıştır. Hatırlatma dozu aşılarının da aynı şekilde Omicron varyantına karşı önemli bir tedbir olduğu unutulmamalı.

Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı haritada, 2. doz aşılamada hedef nüfusun yüzde 75 ve üzerinin aşılandığı iller mavi renkle gösteriliyor. Sağlık Bakanlığı’nın koronavirüs verilerine ilişkin yayınladığı tabloda yer alan bilgilere göre; 2. doz aşılamada yüzde 88.5 aşılama oranıyla Osmaniye birinci sırada yer alıyor.

Yüzde 61 aşılama oranı ile Şanlıurfa ise son sırada bulunuyor. 2. doz aşılamada üç büyük ilde ise birinci sırada yüzde 84.4 ile İzmir, ikinci sırada yüzde 82.2 ile Ankara ve üçüncü sırada yüzde 77 ile İstanbul yer alıyor.

Paylaşın

Türkiye ve Katar, Kabil Havalimanı’nın Güvenliği Konusunda Anlaştı

Reuters haber ajansının Türk diplomatik kaynaklarına dayanarak verdiği habere göre, Türkiye ve Katar, Taliban hükümetiyle devam eden müzakerelerde görevi almaları halinde Kabil Havalimanı’nda güvenliğin sağlanması konusunda anlaşmaya vardı.

Katar ve Türkiye arasındaki anlaşmanın Taliban tarafından onaylanması gerekiyor.

Taliban’ın Ağustos ayında Afganistan’da yönetimi ele geçirilmesinin ardından Türkiye, güvenlik taleplerinin karşılanması koşuluyla, Kabil uluslararası havaalanını Katar ile birlikte işletmeye açık olduğunu söylemişti.

Reuters, Birleşik Arap Emirlikleri’nin de havaalanını işler halde tutmak için Taliban ile görüştüğünü bildirdi.

Diplomatik kaynakların Perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte, Ankara ve Doha’nın havaalanı misyonu için bir güvenlik çerçevesi üzerinde anlaştıklarını, ancak finansman gibi diğer konularda görüşmelerin sürdüğünü belirtti.

Bir kaynak, “Dış güvenliği Taliban’ın sağlaması, içeride ise havaalanını kim işletiyorsa onun sağlaması bekleniyor” dedi. İsminin açıklanmasını istemeyen kaynak, “Süreç yapıcı bir şekilde devam ediyor” dedi.

Türk ve Katarlı yetkililerden oluşan bir heyetin bu hafta Kabil’de konuyla ilgili görüşmelerde bulunduğu belirtildi.

Katar devlet haber ajansı, havalimanının işletilmesi ve yönetimi konusunda Katar ve Türkiye ile görüşmeleri “tamamlamak” için Taliban hükümetinin önümüzdeki hafta Doha’da olacağını söyledi.

Perşembe günü yapılan açıklamada, Katar ve Türkiye’den gelen heyetlerin bu hafta Kabil’de havaalanının kontrolü konusunda iki gün “yoğun müzakereler” düzenlediği ifade edildi.

Paylaşın

Fransa’dan Kritik ‘Uygur Soykırımı’ Kararı

Fransa’da Ulusal Meclis, Çin makamlarının Uygurlara yönelik muamelesini “soykırım” olarak nitelendiren karara imza attı. Çin yönetimi ise “soykırım” suçlamalarını reddediyor.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Fransa’da Ulusal Meclis, Uygur azınlığa soykırım uygulandığına dair karar tasarısını kabul etti. Bire karşı 169 oyla kabul edilen tasarıda “Çin makamlarının Uygurlara karşı şiddet eylemleri, insanlığa karşı suç ve soykırım” olarak nitelendirilerek kınandı.

Kararda Fransa hükümeti de Uygur azınlığa yönelik muamele nedeniyle Çin hükümetini kınamaya ve gerekli önlemleri almaya çağrıldı. Ulusal Meclis’ten geçen kararın hukuki bağlayıcılığı bulunmuyor.

Meclisteki tartışma oturumunda konuşan Dış Ticaret Bakanı Franck Riester, Uygurlara karşı “sistematik şiddet olayları” yaşandığını, ancak bunun soykırım olarak sınıflandırılmasının uluslararası platformlarda gerçekleşmesi gerektiğini kaydetti.

İnsan hakları kuruluşları, Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıkların Sincan bölgesinde DNA testleri ve yüz tanıma yazılımları gibi çok sert araçlarla takibata maruz kaldığını, bir milyonu aşkın Müslümanın kamplarda din, kültür ve dillerini terk etmeye zorlandıklarını ve fiziksel kötü muameleye tabi tutulduklarını belirtiyor.

Çin yönetimi ise suçlamaları reddederek bu tesislerin eğitim kampı olduğunu, terörle mücadele kapsamında insanların topluma kazandırılması amacı taşıdığını savunuyor.

Paylaşın

AB’den Osman Kavala Açıklaması: Davayı İzlemeye Devam Ediyoruz

Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, insan hakları savunucusu Osman Kavala’nın dava sürecini takip etmeye devam ettiklerini söyledi. Büyükelçi, “Bu davayı izlemeye devam ediyoruz ve gerekli diplomatik çalışmayı merkezimize iletiyoruz” dedi.

Diplomasi Muhabirleri Derneği üyeleri ile AB Delegasyonu’nda biraraya gelen Meyer-Landrut’a, Osman Kavala’nın Ekim’deki duruşmasının ardından yaşanan, “istenmeyen kişi” krizi hatırlatıldı ve AB üyesi ülkelerin son duruşmada açıklama yapmamaları nedeniyle tutum değiştirip değiştirmediği soruldu.

Büyükelçi Meyer-Landrut, AB Delegasyonu’nun davayı izlediğini ve bunu sosyal medya hesaplarından da paylaştığını belirterek, “Dolayısıyla biz uygulamamızı değiştirmedik. Bu davaları izlemeye devam ediyoruz ve gerekli diplomatik çalışmayı merkezimize iletiyoruz” dedi.

Meyer-Landrut, AB üyesi diğer ülkelerin de davayı izlemeye devam ettiğini belirtirken, Almanya hükümeti adına açıklama yapıldığını hatırlattı.

Büyükelçi, üye ülkeler tarafından son duruşmayla ilgili bir açıklama yapılmadığını söylemenin adil olmayacağını belirterek, “Bu davayı daha önce olduğu gibi izlemeye devam ediyoruz” dedi.

Büyükelçi, Avrupa Konseyi’ne üye tüm ülkelerin yükümlülüklerine uymasını ve bu kurumun bünyesindeki AİHM ve Konsey kararlarına saygılı olmasının beklendiğini de hatırlattı.

Strazburg’da, Türkiye’nin Kavala ile ilgili AİHM kararını uygulamaması nedeniyle başlatılan ihlal sürecinin AB-Türkiye ilişkilerinin geleceğine nasıl etki edeceği sorusunu, Büyükelçi, “Gelecekte olabilecek varsayımsal gelişmeler konusunda yanıt vermeyeceğim” diyerek yanıtsız bıraktı. Konunun Avrupa Konseyi uhdesinde olduğunu belirten Büyükelçi, AB üyesi birçok ülkenin Avrupa Konseyi üyesi de olduğunu hatırlattı ve “Bu prosedürlerin AB’nin pozisyonuna etkisini zamanla göreceğiz” dedi.

Türkiye savunmasını Avrupa Konseyi’ne gönderdi

Öte yandan, Türkiye, AİHM kararını uygulamaması nedeniyle başlatılan ihlal sürecine yanıtı Avrupa Konseyi’ne iletti. Türkiye’nin cevabı Bakanlar Komitesi’nin 2 Şubat’taki toplantısında gündeme gelecek. Bu aşamada Türkiye’nin yanıtının gizli kalacağı belirtilirken, Komite 2 Şubat’ta yanıtın AİHM’e iletip iletmeyeceğine karar verecek.

Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uymayan Türkiye’ye savunma yapması için 19 Ocak’a kadar son bir süre tanımıştı.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

HDP’li Ebru Günay’dan Muhalefete Dokunulmazlık Tepkisi

Karma Komisyon’da HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in “dokunulmazlık” kaldırılması görüşmelerine dair açıklamalarda bulunan HDP Sözcüsü Günay, “Bildiğiniz üzere karma komisyon, bugün Milletvekilimiz Semra Güzel ile ilgili dokunulmazlık fezlekesini görüşmeye başladı. Elbette vekilimizi yalnız bırakmayacağız, arkadaşlarımız, milletvekillerimiz karma komisyon toplantısındalar. Toplantı sonrası yaşananlara dair arkadaşlarımız kamuoyunu bilgilendireceklerdir” dedi.

Haber Merkezi / Günay, konuya ilişkin açıklamasının devamında ise “Kendilerine muhalefet diyen bazıları ise tek doğru olan çözüm sürecini mahkum ederek, diyalog girişimlerine karşı çıkarak iktidarın vekilimiz üzerinden yaptığı siyasi operasyona çanak tutmaktadır. Bu yaptığınız muhalefet değil, iktidarın oyunlarına çanak tutmaktır. Bir kez daha bu konuda uyarılarımızı yapmak istiyoruz. Karma komisyon ve sonrasında yaşananları takip edeceğiz, görüş ve değerlendirmelerimiz olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Günay’ın açıklamaları şöyle;

“Katledilişinin 15’inci yılında Hrant Dink’i saygıyla anıyorum. Bize bıraktığı kardeşlik ve özgürlük mücadelesinin ektiği tohumlar her yerde yeşermeye devam ediyor. Bizler, kardeşçe özgürlük mücadelesinde tohumları yeşertmeye ve büyütmeye hep birlikte devam edeceğiz.

Semra Güzel’i yalnız bırakmayacağız

Bildiğiniz üzere karma komisyon, bugün milletvekilimiz Semra Güzel ile ilgili dokunulmazlık fezlekesini görüşmeye başladı. Elbette vekilimizi yalnız bırakmayacağız, arkadaşlarımız, milletvekillerimiz karma komisyon toplantısındalar. Toplantı sonrası yaşananlara dair arkadaşlarımız kamuoyunu bilgilendireceklerdir. 90’larda hafızalarda kalan bir görüntü var. DEP’li milletvekillerinin Meclis’ten çıkarılma görüntüleri hepimizin hafızalarında kalıcı yer edinmiş durumda. AKP Kürt halkının iradesini gasp ediyor ve attığı her adımla da bu hafızayı maalesef daha da güçlendiriyor ve derinleştiriyor.

Bunu önce kayyımlara eliyle gerçekleştirdiler, seçilmiş belediye eşbaşkalarının, belediye eşbaşkanlıklarını gasp ettiler, vekillerimizin dokunulmazlıklarını kaldırarak vekillikleri düşürüldü, eşbaşkanlarımızın da aralarında olduğu vekillerimiz tutuklandı. 27’nci dönemde ise Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun dokunulmazlıklarını kaldırarak demokratik siyasete darbeler yaptı ve bugün de darbe siyasetini sürdürüyorlar. Şimdi de aynı darbe siyasetini Semra Güzel üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

Dokunulmazlığın kaldırılması için kullanılan her oy AKP- MHP iktidarının dizayn etme çalışmalarına onay vermektir, kabul etmektir, evet demektir. Semra Güzel vekilimiz insani bir öykü sonucu çözüm sürecinde gerçekleştirdiği bir ziyaret sonucu iktidarın özel operasyon merkezleri tarafından fotoğrafları servis edilerek bir linç kampanyasına maruz kaldı. Karma komisyonda insani, hukuki ve siyasi bütün hakikatleri ortaya sereceğiz, bunu kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.

HDP her zeminde barışçıl ve demokratik siyaseti savunmuştur

Bu yaşananlara ve linç kampanyasına dair birincisi Semra Güzel vekilimiz AKP’nin Kürt sorununa gerçekçi yaklaştığı çözüm sürecinde bu ziyareti gerçekleştirmişti, bu fotoğrafların tam da bu ziyaretten 6 yıl sonra partimize yönelik karalama kampanyası ve siyasi operasyonlara malzemesi yapılması asla kabul edilemez. Bu fotoğraflar üzerinden HDP’yi parti olarak başka bir denklem içinde göstermek, demokratik ve barışçıl ziyaret zemini dışında yer alıyormuş gibi göstermek kimsenin haddine değildir. İkincisi, HDP, bütün sorunların savaşsız, çatışmasız, diyalog ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi için mücadele eden bir partidir. Savaş ve çatışmadan beslenen bir iktidar bu konuda HDP’yi asla suçlayamaz. HDP, her zeminde barışçıl, demokratik, çatışmasız müzakere siyasetini savunmuştur, demokratik siyaseti savunmuştur. Bu konuda da ısrarcı olmaya ve mücadele etmeye devam edecektir.

Üçüncü sözümüz ise muhalefete olacaktır. Kendilerine muhalefet diyen bazıları ise tek doğru olan çözüm sürecini mahkum ederek, diyalog girişimlerine karşı çıkarak, iktidarın vekilimiz üzerinden yaptığı siyasi operasyona çanak tutmaktadır. Bu yaptığınız muhalefet değil, iktidarın oyunlarına çanak tutmaktır. Bir kez daha bu konuda uyarılarımızı yapmak istiyoruz. Karma komisyon ve sonrasında yaşananları takip edeceğiz, görüş ve değerlendirmelerimiz olacaktır.

Üçüncü seçeneğe dair arayışlarımız sürüyor

Türkiye toplumu sistemin çizdiği sınır içinde siyaset yapan, çözüm arayan siyasi kutuplara elbette mahkum ve mecbur değildir. Bu nedenle üçüncü seçeneğe dair arayışlarımız sürüyor. Bunu önemsediğimizi birçok kez ifade ettik. Bu kapsamda bir başlangıç olması itibariyle bir toplantı gerçekleştirdik 18 Ocak Salı günü. EMEP, EHP, Halkevleri, SMF, TİP, TÖP, TKP ve HDP’nin aralarında olduğu siyasi partilerle bir toplantı gerçekleştirdik. Bu, bir başlangıç toplantısıydı, karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk, Türkiye siyaseti açısından önemli bir toplantıydı. Toplantı sonrası bütün siyasi partiler ortak bir bildiri yayınladı.

Türkiye’nin bütün ezilenleri, ötekileştirilenleri, mağdurları, kadınları, gençleri ve ekoloji mücadelesi verenler ile en geniş demokratik, eşit yurttaşlık ve mücadele ortaklığını kurmanın yol ve yöntemlerini konuşmaya devam edeceğiz demişlerdi. Bu anlamıyla çok önemli bir gelişme. Bu toplantı ve bu başlangıç görüşmeleri birilerinin iddia ettiği gibi seçim, koltuk ve pazarlığının yapıldığı buluşmalar değil. Ülkenin içinde olduğu çoklu sorun ve krizlere karşı hep birlikte omuz omuza alanlarda, meydanlarda, fabrikalarda, sokaklarda mücadele yollarının konuşulduğu, faşizme karşı karşı mücadele edildiği, en geniş konuşma zeminleridir. En geniş yelpazede mücadeleyi büyütme kararlılığımız elbette devam edecektir.

Tek dertleri karanlık iktidarlarını ayakta tutmaktır 

AKP ve küçük ortağı MHP’nin hukuk, refah, adalet gibi en ufak gibi dertlerinin olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Tek dertleri, karanlık iktidarlarını ayakta tutmanın yol ve yöntemlerini aramaktır. Bu karanlık iktidara karşı derdi toplum olan, krizler, yoksulluk, yoksunluk, işsizlik gibi sorunlara karşı talepleri dile getirenleri, itirazları dile getirenleri bastırmaktan başka bir şey yapmayan bir AKP-MHP iktidar gerçeği var.

AKP’nin  2022’si Türkiye’de  zamlarla başladı. Her gün yeniden neredeyse her saat başı yeni zamlarla hayata devam ediyoruz. Türkiye halklarının mutfaklarına ateş düşüyor bu zamlarla. Zamlarla uyuyoruz ve sabah tekrar zamlarla uyanıyoruz. Yakıt ve motorine yapılan zamlar kuşkusuz hayatın bütün alanlarına etki etmeye devam ediyor. AKP’lilerin derdi halkın içinde bulunduğu açlık ve ölüm sınırındaki yaşam koşulları değil, karanlık iktidarlarını devam ettirmek olduğunu tüm Türkiye biliyor. Bunlara rağmen enflasyon 2023 Haziran’a dek enflasyona tek haneli rakamlara inecek diyorlar. 2023 Haziran’ında dertlerinin zamlar, enflasyon, kadınların, gençlerin işsizliği ve “barınamıyoruz” diyen gençler olmadığını, dertlerinin “geçinemiyoruz” diyen Türkiye toplumu olmadığını biliyoruz. Dertleri karanlık iktidarlarını devam ettirip yandaşlarını korumaktır.

Düşüreceğiz dedikleri işsizlik oranı şu an yüzde 20’nin üzerinde

2023 yılını hedef gösterenlerin Türkiye’ye söylediği kimi yalanlara ve referanslarına bakalım. Ben buradan birkaçını söyleyeceğim, çünkü onların topluma söylediklerine zaman yetmez. “İşsizliği yüzde 5’e düşüreceğiz” dediler, geniş tanımlı işsizlik oranı şu an Türkiye’de yüzde 20’nin üzerinde. “Yoksulluk sınırının altındaki nüfus azalacak” dediler bu oran Türkiye nüfusunun yüzde 75’i artık. Bölgeler arası gelişmişlik farkını kabul edilebilir düzeylere indireceklerini söylediler, bugün bu fark uçurumlar düzeyinde. Bunlar bile sadece Türkiye’nin içinde olduğu durumu gösteriyor.

HDP olarak, Türkiye haklarına alternatif siyaset yollarını açarak, mücadele hattını güçlendirerek halkımızla, sokaklarda, meydanlarda omuz omuza direnerek, halkımızın esas sorunlarına çözüm bulacağımızın sözünü verdiğimizi bir kez daha belirtmek istiyoruz. Birilerinin hedefi 2023 olabilir, ama bizim hedefimiz haklarımızın geleceği, boğuştuğu sorunları aşıp daha huzurlu bir Türkiye’de hep birlikte bir arada yaşamaktır.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Adayımız, Cumhurbaşkanı Olacak

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı konusunda yöneltilen bir soruya CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Millet İttifakı adayımızı belirleyecek, hiç kimse şundan endişe duymasın, 13. cumhurbaşkanı, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı olacak” şeklinde yanıt verdi.

Haber Merkezi / CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da Konut Görevlileri Sendikası’nı (Konut-Sen) ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, Konut-Sen Genel Başkanı Uğur Gözel ve sendika üyeleri ile görüştü.

Görüşmenin ardından açıklamalarda bulunan ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’yi çift paralı bir ülke olmaktan çıkartarak dış ticaretle iştigal edenler dışında herkesin işini de tasarrufunu da Türk lirasıyla yaptığı bir yer haline getirmek için herkesten destek istiyoruz” sözlerinin hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu:

“Demek ki Sayın Erdoğan Türkiye’de çift paranın kullanıldığını kabul ediyor. Yani bir taraftan döviz bir taraftan Türk lirası. İyi de memleketi bu hale kim getirdi? Bu şikayeti yapan kişi önce sesini beşli çeteye duyurması lazım.

Dolar bazında garantiler verildi. Köprülerin, yolların bedelleri var. Aynı zamanda yüksek mevduat sahiplerine de dolar üzerinden kur garantisi verildi, nasıl oluyor bu? Vatandaşın cebinde dolar mı var? Doları taşıyanlar belli; yanında gezenler. Beşli çetenin kim olduğunu sadece ben değil bütün dünya biliyor.

Kurtarmak istiyorsan önce beşli çeteyi çağıracaksın. Diyeceksin ki ‘yolları, köprüleri doları bitiriyorum, hepsi Türk lirası olacak’ diyeceksin. Vatandaşı kandırmasınlar, herkes gerçeği biliyor. Apartman görevlilerinin dolarları mı var? İnsaf kardeşim 21’inci yüzyılda yaşıyoruz.”

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Sait Erdal Dinçer’in “Enflasyon hesabında ben 84 milyona karşı sorumluyum, bir yanlışa imza atarsam 84 milyonun hakkını yemiş olurum” açıklamasının hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:

“Bürokrasinin çürüdüğünü biliyorum, ciddi bir çürüme var. Saraydan alınan talimat üzerine enflasyon rakamları açıklanıyor. Bunlar markete, pazara gitmiyorlar mı? Yumurtanın, sütün, zeytinin, yağın fiyatını bilmiyorlar mı? Kaç liradan kaç liraya çıktığını bilmiyorlar mı… 84 milyonun zaten ahını aldınız, geriye vahı kaldı, daha ne kalsın!”

Kılıçdaroğlu, partisinin Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın ”Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı belli oldu; ama seçim tarihinin belli olmasını bekliyoruz” açıklamasına ilişkin de “Millet İttifakı, adayımızı belirleyecek. Hiç kimse en ufak bir endişe duymasın. 13’üncü cumhurbaşkanı, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olacak” dedi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle;

“Değerli basın mensupları, hem başkanı dinlediniz hem de apartman görevlisi arkadaşlarımızı dinlediniz. Apartman görevlileriyle yaklaşık 2,5 yıldır ilgileniyoruz tıpkı taşeron işçilerle ilgilendiğimiz gibi. Onların önce dernek kurmalarını, sendika kurmalarını, örgütlenmelerini ve bir araya gelmelerini çok arzu ettim ve bu konuda büyük çaba gösterdiler. Şu anda bir sendika başkanının yanındayız dolayısıyla son derece mutluyum. Sizin örgütlenmeniz bizim açımızdan çok önemli çünkü sizin sesinizi duyurabilmemiz için sizin derdinizi bilmemiz lazım. Sizin derdinizi anlatacak olan da ya bir dernek ya da bir sendika. Bu çerçevede elimizden gelen bütün çabaları gösterdik.

Bütün apartman görevlisi arkadaşlarıma, 1 milyonu aşkın apartman görevlisi arkadaşlarıma seslenmek isterim; moralinizi bozmayın, Türkiye güzel bir ülke, Türkiye büyük bir ülke, sizin sorunlarınız var biliyorum ama sizin sorunlarınızı çözmek benim boynumun borcudur, çözeceğim.

Elbette apartman sakinlerinin de beklentileri var sizden, elbette sizin de apartman sakinlerinden beklentileriniz var. Ama iki tarafın da en azından adalet ortamında bir araya gelmesi, adil kararlar alması, sizin çocuklarınızın, evlatlarınızın da geleceğini apartman görevlilerinin sorunlarını en azından apartman sakinlerinin de düşünmesi lazım, onlara bakması lazım, ihtiyaçları varsa gidermeleri lazım. Bu çerçevede sendikanın yaptığı faaliyet çok önemli ve biz sendikanın bütün apartman görevlilerini örgütlemesi konusundaki talebimizi iletiyoruz tekrar. Sayın Başkan büyük görev düşüyor size, çalışın.

Yaşadıkları yerlerin çok insani koşullar olmadığını ben de biliyorum. Ya bir göz odada yaşıyorlar ailece veya çok zor koşullarda güneş görmeyen yerlerde yaşıyorlar. Oysa bunlar bütün apartmanın sorunlarını bir anlamda çözmeye hazır olan kişiler. Pandemi döneminde çok büyük sıkıntılar çektiler. Bütün apartman sakinlerinin ihtiyaçlarını karşıladılar. Ben önce maskeleri apartman görevlilerine verin demiştim, önce aşıları apartman görevlilerine yapın demiştim ama bu talebimiz kabul görmedi. Ama bu talebim bugün benim ne kadar haklı olduğumu da bir anlamda gösteriyor.

Sizden isteğim tekrar örgütlenin, bir araya gelin. Bir sorunla karşılaştığınızda bilin ki, Kılıçdaroğlu kardeşiniz yanınızda, sizin yanınızda olmaya devam edeceğim. Bu ülkede fakirin, fukaranın, garibin, gurebanın yanında olan kişiyim ve bunun bir hak mücadelesi olduğunu, bunun bir adalet mücadelesi olduğunu, bunun bir insanlık mücadelesi olduğunu biliyorum. Dolayısıyla bu ülkede yaşayan herkesin huzur içinde yaşaması lazım, evlatlarına huzur içinde bakması lazım. Herkesin huzur içinde yaşarken en azından kendi kültürel ihtiyacını da bir anlamda gidermesi lazım. Bunun için de asgari ücretin yükselmesi halinde apartman sakinlerinin sadece apartman görevlilerinin ücretleri yükselmedi aslında bütün asgari ücretlilerin ücretleri yükseldi, dolayısıyla bu anlayışı da hafızalarının bir yerinde tutmaları çok önemli ve değerli.

Teşekkür ederim değerli basın mensupları. Hepinizin huzurunda bütün apartman görevlisi kardeşlerime de selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.”

Soru / Cevap

Soru: Efendim Cumhurbaşkanı Erdoğan dün akşam bir açıklama yaptı “Türkiye çift paralı bir ülke olmaktan çıkacak, herkesin tasarrufunu Türk lirasıyla yapması için destek bekliyoruz” dedi. Ama bir taraftan da dolar, euroyla ödemelerimiz var Türk lirasıyla destek beklerken ne diyorsunuz efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu: Demek ki Sayın Erdoğan Türkiye’de çift paranın kullanıldığını kabul ediyor. Yani bir taraftan döviz, bir taraftan Türk lirası. İyi de memleketi bu hale kim getirdi? Getiren kim? Bu şikayeti yapan kişi önce sesini beşli çeteye durması lazım. Dolar bazında garantiler verildi, dolar bazında köprülerin, yolların bedelleri var. Bunlar ücret alıyorlar, aynı zamanda yüksek mevduat sahiplerine de dolar üzerinden kur garantisi verildi. Nasıl oluyor bu? Bir adam bir şey söylerken en azından söylediğini bir ölçmeli, tartmalı, en azından bir kişiye bir danışmalı ya ben böyle konuşacağım da bu doğru mudur yanlış mıdır? Vatandaş ne olacak, vatandaşın zaten cebinde dolar mı var? Doları taşıyanlar belli yanında gezenler. Dolar garantisi alanlar belli onlarda yanında gezenler. Beşli çetenin kim olduğunu sadece ben bilmiyorum bütün dünya biliyor. Şimdi kalkmış efendim çift paradan Türkiye’yi kurtaracağız. Kurtarmak istiyorsan önce beşli çeteyi çağıracaksın diyeceksin ki, yolları, köprüleri, doları bitiriyorum hepsi Türk lirası olacak ey millet bunu dinleyin diyeceksin. Yok böyle bir şey. Vatandaşı kandırmasınlar. Herkes gerçeği biliyor, neyin ne olduğunu biliyor. Allah aşkına apartman görevlilerinin dolarları mı var, avroları mı var? Birde kalkmış efendim apartman görevlilerinin arabaları var diyor, cep telefonu var diye. İnsaf ya insaf kardeşim ya 21.yüzyılda yaşıyoruz ya. Yani apartman görevlisinin arabası olmasın mı? Yani bir Murat 131’i olmasın mı, bir Serçesi olmasın mı bu insanların?

Soru: Zamlara çok dikkat çekiyorsunuz ama elektrik, doğalgaz zamlarına çok dikkat çekiyorsunuz. Cumhurbaşkanı yine devlet olarak çok büyük fedakarlık yaptık zamları en alt seviyede yansıttık, devletin fedakarlığı büyük 165 milyar lira dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu: Fakirden fukaradan yana, garipten gurebadan yana hükümet hiçbir fedakarlık yapmamıştır. Hangi fedakarlığı yaptı? Eğer bir fedakarlık yaptıysa yani birilerine imkan sağladıysa gidin bakın dolarla ihale alanlar hepsi karlı, garanti alanlar hepsi karlı. Bankada 1 milyon tasarrufu olanlar, kur garantisi alanlar. Şu fakir fukaraların ödedikleri vergilerden alıyorsun götürüyorsun onlara kur garantisi olarak ödüyorsun, sonra da dönüyorsun adalettir, haktır, hukuktur bundan bahsediyorsun. Efendim dolardı, Türk lirasıydı getirin dolarlarınızı Türk lirasına çevirin diyorsunuz. Kendi yakınlarının, kendi akrabalarının, kendi dostlarının getirsin paralarını, dolarlarını, avrolarını getirsin Türk lirasına çevirsin. Önce bu millete bir örnek olsun bir görelim bakalım. Erdoğan kaç milyon dolarını getirip acaba Türk lirasına çevirecek bir örnek olsun.

Soru: TÜİK Başkanı bir açıklama yaptı, enflasyonun düşük açıklandığı iddialarına yanıt verdi. Ben 84 milyonun ahını alamam, enflasyonu düşük açıklama gibi bir şey yapamam dedi. Bu iddialara yanıt verdi. Siz de TÜİK’i eleştirmiştiniz enflasyon rakamları üzerinden ne dersiniz açıklamasına

Kemal Kılıçdaroğlu: Bürokrasinin çürüdüğünü biliyorum, ciddi bir çürüme var. Saraydan alınan talimat üzerine enflasyon rakamları açıklanıyor. Allah aşkına bunlar markete gitmiyorlar mı, pazara gitmiyorlar mı ya, yumurtanın fiyatını görmüyorlar mı, zeytinyağının, mısır yağının fiyatını görmüyorlar mı bunlar? Bunlar gerçekten peynirin, sütün fiyatını bunlar bilmiyorlar mı, zeytinin fiyatını bunlar bilmiyorlar mı? Kaç liradan kaç liraya çıktı diye.

Efendim ben millete hesap mı vermem diyor? 84 milyonun ahını alamam. Zaten ahını aldınız ya geriye vahı kaldı zaten daha ne kalsın? Daha ne kalsın ya?

Soru: Kurmayınız Veli Ağbaba, dün akşam canlı yayında “Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı belli oldu ama seçim tarihinin belli olmasını bekliyoruz, daha sonra açıklayacağız” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu: Millet İttifakı adayımızı belirleyecek. Hiç kimse şundan endişe duymasın, en ufak bir endişe duymasın, 13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakının Cumhurbaşkanı olacaktır.

Paylaşın

Milyonlarca Kişi ‘Antibiyotik Direnci’nden Ölüyor

Lancet dergisinde yayımlanan bir araştırma sonucuna göre 2019 yılında dünya çapında 1,2 milyondan fazla insan antibiyotik direnci nedeniyle yaşamını yitirdi. 204 ülke ve bölgeden verilere dayandırılan araştırmada antibiyotik direnciyle bağlantılı nedenlerden ölenlerin sayısının ise 4,95 milyonu bulduğu belirtildi.

Dünyada koronavirüsle mücadele sürerken bilim insanları antibiyotik direnci nedeniyle kaydedilen ölümlerin giderek arttığı uyarısında bulunuyor.

Tıp dünyasının saygın yayınlarından Lancet dergisinde yayımlanan bir araştırma sonucuna göre 2019 yılında dünya çapında 1,2 milyondan fazla insan antibiyotik direnci nedeniyle yaşamını yitirdi. 204 ülke ve bölgeden verilere dayandırılan araştırmada antibiyotik direnciyle bağlantılı nedenlerden ölenlerin sayısının ise 4,95 milyonu bulduğu belirtildi.

Bilim insanları ve sağlık yetkilileri antibiyotiğin yanlış ve gereksiz kullanımı nedeniyle antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen bakteri ve mikrop türlerinin arttığı uyarısında bulunuyor.

Yılda 10 milyon ölüm bekleniyor

Araştırmada yer alan Washington Üniversitesinden Prof. Dr. Chris Murray, açıklanan yeni verilerin dünya çapında antibiyotik direncinin gerçek boyutunu gözler önüne serdiğini belirterek, “Önceki tahminler 2050 yılına kadar antibiyotik direnci kaynaklı yılda 10 milyon ölüme işaret ediyordu. Ancak şu an bu rakama tahmin edildiğinden çok daha yakın olduğumuzu kesin olarak biliyoruz” dedi.

Tehdide karşı acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Murray, “Antibiyotik direncine karşı yarışta önde olmak istiyorsak bu verileri, rotayı düzeltecek önlemler almak, inovasyonu geliştirmek için kullanmalıyız” dedi.

Antibiyotikler direnci kıramıyor

Dünya Sağlık Örgütü geçen yıl antibiyotik direnci konusunda uyarıda bulunarak son dönemde ruhsat alan ya da geliştirme aşamasındaki 43 antibiyotiğin hiçbirinin antibiyotik direnciyle mücadele için yeterli olmadığına dikkat çekmişti.

Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Cornelius Clancy de antibiyotik direncine karşı mücadelede yeni tedavi yöntemlerine odaklanılması gerektiğini belirterek, “Penisilinden bu yana on yıllardır sahip olduğumuz geleneksel antibiyotik modelinin iflas ettiğini düşünüyorum” dedi.

Clancy, son iki yılda dünyanın koronavirüs pandemisine odaklandığını, ancak antibiyotik direncinin “uzun vadeli bir sınama” olduğunu vurguladı.

Araştırmada 2019 yılında antibiyotik direnci nedeniyle kaydedilen ölümlerin büyük bölümünün, zatürre gibi alt solunum yolu hastalıklarından kaynaklandığı, ardından kan dolaşımı ve intraabdominal (karın içi) enfeksiyonlarının geldiği bildirildi.

Antibiyotik direncinin, AIDS ve sıtmayı geride bırakarak dünyada en çok görülen ölüm nedenleri arasında yer aldığına dikkat çekildi.

En büyük tehdit Sahra Altı Afrika ve Güney Asya’da

Antibiyotik direncinin en yoğun görüldüğü bölge Sahra Altı Afrika ve Güney Asya oldu. Bu bölgelerde beş ölümden birinin 5 yaş altı çocuklarda görüldüğü kaydedildi.

Araştırmada, başta düşük ve orta gelirli ülkeler olmak üzere bazı bölgelerde sağlıklı verilere ulaşımın sınırlı olduğuna dikkat çekilerek gerçek rakamların daha farklı olabileceği de kaydedildi.

“Süper bakteri” diye adlandırılan çoklu direnç sahibi bakteriler antibiyotik tedavisini imkansız kılıyor ve bunun sonucunda hafif yaralanma ya da enfeksiyonlar bile ölümle sonuçlanabiliyor. “Süper bakteriler” doğal yolla da ortaya çıkabiliyor, ancak antibiyotiklerin aşırı ya da yanlış kullanımı da direnç oluşması sürecini hızlandırıyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

2022’de Ziyaret Edilebilecek En Romantik Yerler

Muhteşem gün batımları sunan kumsallardan, güzel vadilere ve inanılmaz dağlara; dünyamız, gerçekten kaçırılmaması gereken muhteşem romantik deneyimlerin bir karışımıdır. Bu yerler kesinlikle aşk hayatınızı daha önce hiç olmadığı kadar canlandıracaktır.

Haber Merkezi / İşte bu yıl sevgilinizle unutulmaz zamanlar geçirmeyi garanti eden, dünyanın en romantik yerlerinden bazılarını keşfetme rehberiniz;

Prag, Çek Cumhuriyeti

Prag’ın eski dünya cazibesi, dünyanın her yerinden aşıkları ve romantikleri kendine çekiyor. Çek Cumhuriyeti’nin başkentinde ziyareti hak eden çok sayıda turistik yer var. Buradaki Charles Köprüsü, şehrin en çok ziyaret edilen ve fotoğraflanan manzaralarından biridir, Eski Şehir Meydanı ise Prag’ın özünü temsil eder!

Amalfi Sahili, İtalya

Uçsuz bucaksız mavi denizin güzel manzarasına sahip bir uçurumun kenarındaki bir villada uyandığınızı hayal edin! Bu kulağa mükemmel geliyorsa, o zaman Amalfi Sahili bir sonraki romantik kaçamağınızdır. Bu yer, büyüleyici doğal güzelliği, yemekleri ve resmedilmeye değer güzellikteki destinasyonları ile dünyanın dört bir yanından romantikleri kendine çekiyor.

Paris, Fransa

Paris, her çiftin hayalindeki yer! Mekanın ayrı bir çekiciliği var. Işıklar Şehri ve Fransa’nın başkenti Paris, her yerden çiftleri kendine çekiyor. Avrupa’nın en romantik şehirlerinden biri olan pastoral kafeler, mükemmel Arnavut kaldırımlı sokaklar ve taze pişmiş her şeyin aromasıyla büyüleneceksiniz!

Maui, Hawaii, ABD

Tüm ada güzel olsa da, Hawaii’deki Maui kelimelerin ötesinde büyülü. Lüks tatil köyleri arayan çiftler için mükemmel bir yer. Hawaii manzarası olağanüstü ve dünyadaki diğer adalardan farklı! Bir ömür boyu deneyim için, çiftler muhteşem Hana Otoyolu boyunca gidebilir ve güzel Haleakala Ulusal Parkı’nı keşfedebilir.

Maldivler

Maldivler romantizmle eş anlamlıdır! Kusursuz sahil destinasyonu olan Maldivler, tropikal romantik bir destinasyon denilince akla gelen ilk destinasyondur. Hint Okyanusu’nun en iyi manzarasını sunan Maldivler’in dünyadaki en güzel adalardan biri olarak derecelendirilmesine şaşmamalı!

Napa Vadisi, Kaliforniya, ABD

Napa Vadisi her gezginin hayalidir! Yeryüzündeki bu romantik cennet, bir çok doğal cazibeyle doludur. Yer, dünyanın önde gelen şarap imalathanelerinden biridir. Üzüm bağlarının muhteşem manzarasını sunan bu yer, romantik olmayan bir kalbi bile bir sevgiliye dönüştürebilir!

Krabi, Tayland

Kilometrelerce uzanan nefes kesici sahil şeridi, el değmemiş kumsalları ve yüzden fazla adaya sahip olan Krabi, Tayland ve dünyanın en popüler romantik destinasyonlarından biridir. Yer, bazı şaşırtıcı doğa harikalarıyla kutsanmıştır. İster parti yapmak ister sadece romantik bir plaj tatiline çıkmak isteyin, Krabi herkes için bir şeyler sunar.

Serengeti, Tanzanya

Sevgilinizle ormanda bir gece geçirmekten daha romantik ve maceralı bir şey olabilir mi? Tanzanya’daki Serengeti Ulusal Parkı tam size ve sevgilinize göre. Serengeti, Afrika’daki en eski ve en bilinen vahşi yaşam koruma alanlarından biridir! Heyecan verici, değil mi?

Paylaşın

Merkez Bankası Faizi Yüzde 14’te Sabit Tuttu

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), piyasaların beklediği faiz kararını açıkladı. MB, faizi yüzde 14’te sabit tuttu. Banka, eylül, ekim, kasım ve aralık toplantılarında politika faizini toplamda 500 baz puan düşürmüştü.

Haber Merkezi / Faiz kararının ardından dolar 13.27 seviyesinden işlem görürken, euro da 15.19 seviyesine geriledi.

Bankanın Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrasında yapılan açıkalamada, aralıkta yüzde 36,08’e yükselen resmi yıllık tüketici enflasyonuna da değinilerek “Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; döviz piyasasında yaşanan sağlıksız fiyat oluşumlarına bağlı döviz kurlarına endeksli fiyatlama davranışları, küresel gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır” denildi.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 14 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir.

Salgında yeni varyantlar ve artan jeopolitik riskler, küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta ve belirsizliklerin artmasına yol açmaktadır. Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir. Bu çerçevede, iktisadi faaliyet, işgücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler arasında farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle birlikte, merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir.

Kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin, dış talebin de olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vermesi öngörülmektedir. Cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin güçlenerek devam etmesi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmekte, bu bağlamda ticari ve bireysel krediler yakından takip edilmektedir.

Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; döviz piyasasında yaşanan sağlıksız fiyat oluşumlarına bağlı döviz kurlarına endeksli fiyatlama davranışları, küresel gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan adımlar ile birlikte, enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında Türk lirasını öncelikleyen geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülmektedir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.

Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir. Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.

Paylaşın