Demokrat Parti De Üç Siyasi Partinin Ortak Grup Arayışına Dahil Oldu

Demokrat Parti (DP) de Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi ve arasında bir süredir devam eden, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) ortak bir siyasi parti grubu kurulmasına ilişkin görüşmelere dahil oldu.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, bir süredir genel başkanlar düzeyine de taşınan görüşmeler sıklaştı. Görüşmeler Saadet, DEVA ve Gelecek Partisi arasında daha yoğun bir biçimde devam ederken DEVA ve Gelecek Partisi yetkililerinin Demokrat Parti ile de temasa geçtiği belirtildi. Saadet Partisi ile Demokrat Parti arasında henüz bir görüşme gerçekleşmemiş olsa da Demokrat Parti’nin kurulacak gruba katılımı konusunda bir itiraz olmadığı ifade edildi.

14 Mayıs seçimlerinde DEVA Partisi 15, Gelecek Partisi 10, Saadet Partisi 10 ve Demokrat Parti 3 milletvekili çıkardı. Partilerin genel başkanları ve kurmayları, 4 siyasi partinin toplam 38 milletvekilinin bir siyasi parti grubunda birleşmesinin gerekliliği konusunda hemfikir. Genel başkanlar arasında devam eden görüşmelerde Meclis grubunun hangi siyasi partinin adıyla kurulacağı konusunda uzlaşı aranıyor. DEVA ve SAADET, grubun kendi çatıları altında kurulmasını arzu ederken görüşmelerin sonunda bir uzlaşının sağlanacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Saadet Partili bir yetkili, her partinin kendi çatısı altında grup kurulmasını istemesinin olağan olduğunu ifade ederken Saadet Partisi çatısı altında birleşmenin diğer siyasi partilerin tabanlarında daha kolay kabul edilebileceğini düşündüğünü söyledi. Temel Karamollaoğlu’nun siyasette bir “ağabey” figürü olduğunu ifade eden yetkili, “Genel Başkanımız Ahmet Hoca’nın da Sayın Babacan’ın da Temel Ağabey’i. Seçmenlerine bunu daha rahat anlatabilirler” dedi.

DEVA Partisi yetkilileriyse grup kurmanın öneminin farkında olduklarını ifade ederken Türkiye siyasetinin en genç partilerinden biri olarak DEVA çatısı altında birleşmenin fark yaratacağı görüşünü savundu. Saadet Partisi ile siyasi çizgilerinin farklı olduğunu da ifade eden yetkili, grup kurma konusundaki ortaklaşma arayışının sürdüğünü ifade etti.

Partilerin yetkili isimlerine göre Meclis’te grup kurulması, gruba ismini veren siyasi partiye ‘siyaseten’ katılım anlamına gelmeyecek. Grup kurulsa da her siyasi partinin kendi siyasetini yürütmeye devam edeceğini ifade eden bir yetkili, “Bir parti grubunda olmanın avantajlarından yararlanmak için grup kuracağız. O grubun adını taşıyan partiye ilhak söz konusu olmayacak” dedi. Aynı yetkili, gruptaki partilerin yasama çalışmalarında “özerk” olacağını, “Aynı grubun çatısı altında birleşmiş olsak da örneğin bir kanun teklifi konusunda farklı düşünceler söz konusuysa farklı yönde oy kullanılabilecek” örneğiyle açıkladı.

Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin grup toplantısı yapma, genel kurulda daha fazla söz hakkına sahip olma gibi avantajlardan yararlanabileceğini hatırlatan bir başka yetkili, “Maksat üzüm yemek; toplumun yararına siyaset yapmak için Meclis’in söz hakkı ve imkanlarını değerlendirmek ve çarpan etkisi yaratmak” değerlendirmesinde bulundu.

Grup toplantılarında kim konuşacak?

Parti yetkililerinin aktardığına göre grup kurulması halinde grup başkanı ve grup başkanvekillerinin partilere eşit dağıtılması ya da dönüşümlü yürütülmesi gibi seçenekler masada. Ayrıca haftalık grup toplantılarının sırayla yapılması ya da ülke gündeminin yoğunluğuna göre liderlerin aynı grup toplantısında süreyi paylaşarak, sırayla partilerinin görüşlerini aktarması da söz konusu olabilir.

4 partinin siyasi çizgilerinin birbirlerine çok uzak olmadığını ifade eden bir yetkili, Cumhur İttifakı’ndaki MHP ve AK Parti ortaklığını hatırlatarak “Süreç ne getirir bilinmez ama Meclis grubunun kurulması, kendi doğallığında bir siyaset birliğini de doğurabilir. Belki birleşmeye giden bir sürecin başlangıcı olur” değerlendirmesini yaptı.

Yetkililer, muhalefetin kaybedecek zamanı olmadığını, yerel seçim çalışmalarına bir an önce başlanması gerektiğini belirterek kararın Meclis tatile girmeden, en geç temmuz ayı içerisinde netleşeceğini ifade etti.

Öte yandan DEVA ve Gelecek Partisi yetkilileri grup kurma görüşmelerinin yanında “birleşme” temelli ikili görüşmelerini sürdürüyor. İki partiden birinin kendisini feshederek yola tek bir parti olarak devam etmesi masadaki seçeneklerden. Birleşme konusundaki teknik ve siyasi çalışmalar kurmaylar düzeyinde devam ediyor. İki partinin genel başkanları sık sık bir araya gelirken DEVA Partisi çatısı altında birleşmeye yakın olunduğu ifade ediliyor.

Birleşme halinde genel başkanlık koltuğunda kimin oturacağı konusunda farklı modeller tartışılıyor. Eşbaşkanlık, onursal başkanlık gibi modellerin gündemde olduğunu kaydeden kaynaklar yepyeni bir siyaset modelinin de şekillenebileceğini ifade ediyor.

Saadet Partisi ise farklı bir tabana ve siyasi söyleme sahip olduğu için bu görüşmelere dahil olmuyor. Ancak DEVA ve Gelecek Partisi’nin birleştiği bir senaryoda Meclis’te kurulacak bir gruba Saadet Partisi’nin de dahil olmasına sıcak bakılıyor.

Grup kurmak neden avantajlı?

Grubu olan siyasi partiler Meclis Başkanlık Divanı’nda temsil edilip, Genel Kurul kürsüsünde grup adına söz hakkı kullanabiliyor ve ihtisas komisyonlarına üye verebiliyor. Bir siyasi parti grubunun en az bir grup başkanı, iki de grup başkanvekili olabiliyor. Grup başkanvekillerinin genel kurul oturumlarında ayrıca söz hakkı bulunuyor ve grup başkanvekilleri Genel Kurul gündeminin belirlendiği danışma kuruluna katılabiliyor. Tüm bu avantajların yanı sıra grubu bulunan siyasi partiler, salı günleri grup toplantısı düzenleme hakkı da kazanıyor.

Grubu bulunan siyasi partiler için makam odaları, personel çalışma alanları ve toplantı salonlarının bulunduğu bir de grup yönetim bölümü ayrılıyor. Meclis kulislerinde, diğer siyasi parti gruplarının ve genel kurulun bulunduğu ana binanın birinci katında bir koridorun yeni kurulacak gruba tahsis edileceği iddia ediliyor.

Paylaşın

CHP’nin Oylarındaki 2.76’lık Artış Paylaşılamadı

CHP’nin oylarındaki 2.76’lık artışı DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi’nin paylaşamadığı görülüyor. Örneğin DEVA Partililer Kahramanmaraş’ta milletvekili sayısının artışını, Gelecek Partililer uzun yılların ardından Rize’den milletvekili çıkarılmasını kendi destekleriyle açıkladı.

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) bazı siyasetçiler ise “sağ muhafazakar partilerle artık sadece stratejik iş birliği yapılabilir ama ittifak olmamalı” diyor.

14 Mayıs seçimlerinde CHP’nin ortak liste kararı doğrultusunda DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’ye toplam 38 milletvekili kazandırmasının tartışmaları sürüyor. 2018 seçimlerinde yüzde 22.65 oy alan CHP, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde 4 partinin desteğine karşın oyunu ancak yüzde 25.41’e çıkarabildi.

Bu durumda CHP’nin kendi oy artışı olmadıysa 4 parti toplam oya 2.76 puan katkı yaptı. Geçtiğimiz hafta çalışmaya başlayan Meclis kulislerinde bu katkının en çok hangi partiden geldiğine dair sohbetler dikkat çekiciydi.

Partilerin CHP’nin oylarındaki 2.76’lık artışı kendi aralarında da paylaşamadığı görüldü. Örneğin DEVA Partililer Kahramanmaraş’ta milletvekili sayısının artışını, Gelecek Partililer uzun yılların ardından Rize’den milletvekili çıkarılmasını kendi destekleriyle açıkladı.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; CHP’li bazı siyasetçiler ise “sağ muhafazakar partilerle artık sadece stratejik iş birliği yapılabilir ama ittifak olmamalı” diyor.

Ortak Grup kurma arayışları

Öte yandan Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve Saadet Partisi’nin ortak grup kurma arayışı sürüyor. Bir arada hareket etmeyi kolaylaştırmak için yeni kurulacak bir dördüncü parti çatısı altında grup oluşturma fikri karşılık bulmadı.

Üç partiden birinin çatısı altında grup kurma formülünde ise her parti kendi çatısını işaret ettiği için henüz sonuç alınamadı. Bu arada söz konusu arayış sürecinde DEVA ve Gelecek Partilerinin birleşmesinin de söz konusu olabileceği söyleniyor. Bu gerçekleşirse çözüm süreci döneminde kanunlaşan “Parti eş başkanlığı” sisteminin birleşmeyi kolaylaştırıcı rol üstlenebileceğini söyleyenler var.

Ancak “eş başkanlık” her ne kadar bu birleşme açısından “Sorun çözücü, rahatlatıcı bir formül” olarak görünse de “eş başkanlık sol jargon” olduğu gerekçesiyle biraz mesafeli yaklaşıldığı ifade ediliyor. Tartışmanın Meclis’in açılacağı ekim ayına kadar devam etmesi sürpriz olmayacak.

Paylaşın

Gelecek, DEVA Ve Saadet Partisi Ortak Grup Arayışında

Ahmet Davutoğlu Liderliğindeki Gelecek Partisi, Temel Karamollaoğlu Liderliğindeki Saadet Partisi ve Ali Babacan Liderliğindeki Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) ortak grup kurma konusunda kararlı.

Bir arada hareket etmeyi kolaylaştırmak için yeni kurulacak bir dördüncü parti çatısı altında grup oluşturma fikri karşılık bulmadı. Üç partiden birinin çatısı altında grup kurma formülünde ise her parti kendi çatısını işaret ettiği için henüz sonuç alınamadı.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; CHP listelerinden Meclis’e 35 milletvekili gönderen Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve Saadet Partisi’nin ortak grup kurma arayışı sürüyor. Bir arada hareket etmeyi kolaylaştırmak için yeni kurulacak bir dördüncü parti çatısı altında grup oluşturma fikri karşılık bulmadı.

Üç partiden birinin çatısı altında grup kurma formülünde ise her parti kendi çatısını işaret ettiği için henüz sonuç alınamadı. Bu arada söz konusu arayış sürecinde DEVA ve Gelecek Partilerinin birleşmesinin de söz konusu olabileceği söyleniyor.

Bu gerçekleşirse çözüm süreci döneminde kanunlaşan “Parti eş başkanlığı” sisteminin birleşmeyi kolaylaştırıcı rol üstlenebileceğini söyleyenler var. Ancak “eş başkanlık” her ne kadar bu birleşme açısından “Sorun çözücü, rahatlatıcı bir formül” olarak görünse de “eş başkanlık sol jargon” olduğu gerekçesiyle biraz mesafeli yaklaşıldığı ifade ediliyor. Tartışmanın Meclis’in açılacağı ekim ayına kadar devam etmesi sürpriz olmayacak.

DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi milletvekillerinin ortak grup oluşturma çalışması devam ederken Meclis Başkanlığı da ön hazırlığa başladı. Edinilen bilgiye göre 6. grup kurulması durumunda Meclis’in ana binasının zemin katındaki tutanak müdürlüğünün yer aldığı odalar yeni grup için tahsis edilebilir.

2.76 puan tartışmaları

DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’ye toplam 38 milletvekili kazandırmasının tartışmaları ise sürüyor. 2018 seçimlerinde yüzde 22.65 oy alan CHP, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde 4 partinin desteğine karşın oyunu ancak yüzde 25.41’e çıkarabildi.

Bu durumda CHP’nin kendi oy artışı olmadıysa 4 parti toplam oya 2.76 puan katkı yaptı. Geçtiğimiz hafta çalışmaya başlayan Meclis kulislerinde bu katkının en çok hangi partiden geldiğine dair sohbetler dikkat çekiciydi. Partilerin CHP’nin oylarındaki 2.76’lık artışı kendi aralarında da paylaşamadığı görüldü.

Örneğin DEVA Partililer Kahramanmaraş’ta milletvekili sayısının artışını, Gelecek Partililer uzun yılların ardından Rize’den milletvekili çıkarılmasını kendi destekleriyle açıkladı. CHP’li bazı siyasetçiler ise “sağ muhafazakar partilerle artık sadece stratejik iş birliği yapılabilir ama ittifak olmamalı” diyor.

Paylaşın

DEVA, Gelecek Ve Saadet Partisi TBMM’de “Ortak Grup” Arayışında

Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) grup kurmak için birleşmek konusunda kararlı. Parti yöneticileri hangi partinin çatısı altında buluşulacağını tartışıyor.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmaları dahil Millet İttifakı’nın pek çok içerik ve programında bir buçuk yıldır birlikte çalıştıklarını ifade eden parti yetkilileri, uzlaşı kültürü konusunda deneyim sahibi olan ve birbirini tanıyan ekipler olduklarını ifade ederek ortak grup konusunda da “siyaseti zorlamayacak” bir uzlaşıya varılacağını ifade ediyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 15 milletvekili ile temsil edilen DEVA Partisi ile 10’ar milletvekiliyle temsil edilen Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nin Meclis’te bir grup kurmak için yürüttükleri müzakereler sürüyor. Bir siyasi partinin Meclis’te grup kurabilmesi için en az 20 milletvekiline sahip olması gerektiğinden üç partinin yetkili kurulları farklı formülleri tartışıyor.

Formüllerden ilki bu üç parti dışında yeni bir parti kurulması ve bu partinin çatısı altında grup oluşturulmasıydı. Ancak gelinen noktada süreci kolaylaştırmak adına yeni bir parti kurulmasındansa mevcut partilerden birinin çatısı altında birleşilmesine daha sıcak bakılıyor. Üç partinin temsilcileri bugünlerde hangi partide birleşeceklerini müzakere ediyor.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmaları dahil Millet İttifakı’nın pek çok içerik ve programında bir buçuk yıldır birlikte çalıştıklarını ifade eden parti yetkilileri, uzlaşı kültürü konusunda deneyim sahibi olan ve birbirini tanıyan ekipler olduklarını ifade ederek ortak grup konusunda da “siyaseti zorlamayacak” bir uzlaşıya varılacağını ifade ediyor.

Karşılıklı müzakere süreçleri devam ederken üç siyasi parti de kendi partilerinin adı ile grup kurulmasını istiyor. Örneğin Saadet Partisi, “en köklü parti olması ve bir geleneğe sahip olması” sebebiyle üç partinin 35 milletvekilinin Saadet Partisi grubunda buluşmasının uygun olacağını düşünüyor. DEVA Partisi ise Türkiye’nin yeniliğe ihtiyacı olduğunu, üç siyasi parti arasındaki en genç, en yeni parti olması sebebiyle grubun “DEVA grubu” olmasının daha faydalı olacağına inanıyor.

Son kararın karşılıklı görüşmeler, müzakereler sonucu verileceğini kaydeden parti yetkilileri Meclis’te bir grup olarak temsil edilmenin önemi ve avantajlarının farkında olduklarını, grup kurmanın bir gereklilik hatta bir zorunluluk olduğunu ve bu yüzden hiçbir partinin süreci zorlayacak bir tutuma girmeyeceğini ifade ediyor.

Siyasi parti gruplarının Meclis’teki komisyonlara üye bildirimi için son günün 9 Haziran olması sebebiyle grubun kurulması konusundaki kararın bu tarihe kadar verilmesi yönünde bir beklenti olduğunu hatırlattığımız bir yetkili, “Temennimiz 9 Haziran’a kadar bir karara varmak ama bu bir zorunluluk değil. Biz grubu ne zaman kurarsak o zaman Meclis’e gerekli bildirimi yapabiliriz. Meclis’in tatile gireceğini de göz önünde bulundurursak 1 Ekim’e kadar vakit var. Dolayısıyla acele etmeden, sağlıklı bir şekilde tartışarak karar vereceğiz” dedi.

3 milletvekili ile Meclis’e giren Demokrat Parti’de ise kurulacak yeni gruba dahil olmadan yola devam etme fikrinin ağır bastığı ifade ediliyor.

TBMM’de grup kurmak neden avantajlı?

Grubu olan siyasi partiler Meclis Başkanlık Divanı’nda temsil edilip, Genel Kurul kürsüsünde grup adına söz hakkı kullanabiliyor ve ihtisas komisyonlarına üye verebiliyor. Bir siyasi parti grubunun en az bir grup başkanı, iki de grup başkanvekili olabiliyor. Grup başkanvekillerinin de genel kurul oturumlarında ayrıca söz hakkı bulunuyor. Tüm bu avantajların yanı sıra salı günleri düzenlenen siyasi parti grup toplantılarını düzenleme hakkı da kazanılıyor.

Grup kurulması halinde grup toplantılarında hangi siyasi partinin genel başkanının konuşma yapacağına ilişkin soruya yanıt veren bir parti yöneticisi, HDP’nin eş başkanlarının her hafta sırayla konuştuğunu hatırlatarak, benzer bir yöntemin işletilebileceğini, grup toplantılarında üç genel başkanın sırayla konuşmasının önünde bir engel olmadığını aktarıyor.

Grup yönetiminde yer alacak bir grup başkanı ve iki grup başkanvekilinin de üç siyasi parti arasında eşit bir şekilde bölüşülebileceği ifade ediliyor.

Paylaşın

Davutoğlu: Yeni Siyasi Konjonktürdeki Yol Haritamızı Belirleyeceğiz

Seçim sonuçlarına ilişkin açıklamalarda bulunan GP Lideri Davutoğlu, partililere seslenerek, “Sizler yeni parti kurma ortamı açısından herkesin korku ikliminde sustuğu Cumhuriyet tarihinin en zor dönemlerinden birinde samimiyetle ve cesaretle çağrımıza kulak verdiniz, mahallelerinizdeki konfor alanlarından çıktınız ve ayağa kalktınız. Fiili saldırılara, hukuki davalara, baskılara, dışlamalara direnerek sadece bir parti kurmadınız, ülkenin siyasi iklimini değiştirdiniz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Ekonomik zorluklara rağmen kimseye boyun eğmeden özgürlükçü demokrasi mücadelesinde milletimizin gür sesi oldunuz. Millet ittifakı içinde kaynaştırıcı bir misyon, seçim sathı mahallinde enerjik bir güç kaynağı oldunuz. Teşkilatlarımız olarak adayımızın olmadığı illerde dahi büyük bir gayretle gece gündüz çalıştınız.”

Davutoğlu, açıklamasının devamında, “Bugün yeni bir başlangıç günüdür. Her zamankinden daha büyük bir azim ve kararlılıkla çınar yaprağının beş kolunu oluşturan adalet, demokrasi, refah, eşitlik ve siyasi ahlak mücadelemize devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde her düzeyde yapacağımız istişarelerle başta yerel seçimler olmak üzere yeni siyasi konjonktürdeki yol haritamızı belirleyeceğiz. TBMM’ndeki on cesur yürek arkadaşımızla insanlarımızın hakkını ve hukukunu koruyacak, daha büyük birlikteliklerin önünü açacağız” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı canlı yayınla Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu sonuçlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Hepimizin geleceği açısından son derece önemli bir seçimi geride bıraktık. Demokrasilerde seçimler sonuçları ne olursa olsun bir yenilenme imkanı sunarlar. Bu imkanı değerlendirenler bir sonraki seçime daha hazır hale gelirler. Bugün gerek siyasi partiler gerekse bütün bir toplum olarak bu değerlendirme sorumluluğu ile karşı karşıyayız.

Her şeyden önce dünyada örneği az görülen bir katılım oranı ile sandığa giden halkımızın demokratik olgunluğu geleceğimizin en büyük teminatıdır. Bu siyasi katılım bilinci oldukça her krize çözüm bulabilir, her çürümüş siyasete alternatif üretebilir, her karanlık tünelden yeni bir ufka yelken açma umudunu sürdürebiliriz. Bu bilinç dolayısıyla sandığa giden her bir vatandaşımıza, sandık başında demokrasinin namusu olan oylara sahip çıkmak için çaba gösteren her bir görevlimize ve müşahidimize teşekkür ediyorum.

Milletimizin tecelli eden iradesi başımızın tacıdır.

Seçim sonuçlarına göre yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum. Son derece eşitsiz şartlarda demokrasi mücadelesi veren sayın Kılıçdaroğlu’na ve birlikte mücadele ettiğimiz Millet ittifakı liderlerine ve belediye başkanlarına teşekkürü bir borç biliyorum.

Bugün ülkemizin karşı karşıya olduğu son derece yaygın bir yoksullaşmaya yol açan ekonomik kriz, on bir şehrimizi ve insan dokusunu tahrip etmiş depremin getirdiği sorunlar, kurumsal çözülme, ekonomipolitik sistemin her bir yanına nüfuz etmiş yolsuzluklar, adalet sistemine güvensizlik vb. derin bunalım unsurları bütün can yakıcılığıyla gündemimizde.

Bütün bu sorunların müsebbibi olan iktidar elindeki devlet imkanları ve tekeline aldığı propaganda araçları ile kampanya süresince bu sorunların değil, milli ve dini sembollerin kullanıldığı terör ve din özgürlüğü bağlamında bir tehdit algısının gündemi işgal etmesini başardı. Kabul etmek durumundayız ki, en azından bu aşamada sembol istismarına dayalı siyaset alternatif politika önermelerine dayalı akli siyasete, kutuplaştırma dili nezaket diline, montaja dayalı yalan propaganda umuda dayalı kampanyaya galebe çaldı.

Ancak şimdi seçim bitti ve bütün bu can alıcı sorunlar başta iktidar olmak üzere hepimizin gündeminde. Şahıs ve grup çıkarını değil, ülke çıkarını siyasetin merkezine alan Gelecek Partisi olarak bundan sonra bu sorunların çözümü yönündeki çabalarımızı yapıcı muhalefet anlayışı zemininde sürdürecek, otoriter yolsuzluk düzeninin devamı yönündeki her uygulamaya karşı da kararlılıkla direneceğiz.

Dün gece Sayın Erdoğan’ın Kısıklı ve Beştepe konuşmalarını hiçbir önyargı olmaksızın sadece tek bir saikle dinledim: Sayın Erdoğan acaba son dönemine başlarken artık seçim hedefine ulaşmış olmanın özgüveni içinde yeni bir sayfa açarak hep birlikte ülke sorunlarını çözmeye yönelme olgunluğu gösterecek mi, yoksa alışageldiği siyasi nezaketten yoksun hakaret ve kutuplaştırma yöntemi ile var olan sorunları ve yolsuzlukları hamaset şalı ile örtecek bir dil mi kullanacaktı?

Maalesef, arzu etmediğim ama beklediğim oldu ve beni şaşırtmadı. Karşımızda iki Erdoğan vardı. Prompter’a sadık kaldığında metin yazarlarının ifadeleriyle “bu seçimin kaybedeni olmayacak, 85 milyon kazanacak” diyerek kucaklayıcı mesajlar verirken, prompterdan koparak irticalen konuştuğunda bilinçaltını ortaya dökerek yine hakaret ve itham diline döndü. Bizlerin de içinde olduğu bütün bir muhalefeti LGBT’ci, terör ile işbirlikçi, dış güçlerin aparatı ilan etti, milli iradeyle seçilmiş milletvekillerine “kiralık vekiller” diye hitap etti, rakibi Sayın Kılıçdaroğlu’nu kitlelere yuhalattı.

Seçilen Cumhurbaşkanının kullandığı bu kutuplaştırıcı dil toplumsal barış ve ülke için en büyük tehdittir.

Sayın Erdoğan’a bir kez daha sesleniyorum: Demokratik ülkelerde rastlanmayan yöntemlerle de olsa seçimi kazandınız ve kaybetmekten çok korktuğunuz iktidarınızı korudunuz. Muhalefet de milli iradeye saygısını ortaya koydu. Artık biraz olgunluk gösterin ve bu dışlayıcı aşağılayıcı dili terk edin. Millet bu kutuplaşmadan yorgun düştü, daha fazla yormayın. Madem seçimi kazandınız, ülkenin sorunlarına odaklanın.

Cumhur İttifakı’na oy vermiş değerli vatandaşlarım,

Verdiğiniz oya saygım sonsuzdur. Ancak büyük bir çoğunluğunuzun ülkedeki bütün bu sorunların müsebbibi olan iktidara bu desteği iç huzuru ile vermediğinizi de biliyorum. İktidardaki güç yozlaşmasının ve varolan yakıcı sorunların siz de farkındaydınız; ancak iktidarın oluşturduğu din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili kazanımların korunması ve terörle mücadele kaygısına dayalı korku iklimi varolan sorunları ertelemenize yol açtı. Ne yazık ki devletin resmi kanalı TRT de dahil olmak üzere tüm iletişim kanallarının bize kapalı olması nedeniyle tüm samimi çabalarımıza rağmen biz de size yeterince ulaşamadık.

Ancak siz de şunu görün lütfen. AK Parti bu seçimi olumlu icraatları ile değil ürettiği korku ve dürtü politikası ile kazandı. Artık seçim geçti; arzu ettiğiniz gibi bu korkuları engelleyeceğini düşündüğünüz iktidar İslam ahlakına, devlet kültürümüze ve Anadolu irfanına açıkça aykırı yolsuzluk düzeninin daha da derinleşmesi pahasına da olsa sürecek.

Ortada bir vehim şeklinde üretilen muhalefet kazanırsa “Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılacak”, “Ayasofya tekrar müze yapılacak”, “başörtüsü yasaklanacak”, “savunma sanayi durdurulacak”, “LGBT’ye özgürlükler tanınacak”  vb. yalanlara dayalı vehimler artık geçersiz olduğuna göre iktidardan verdiğiniz oyun hesabını sormaktan çekinmeyin. Bunu bizim için değil çocuklarınız ve torunlarınız için yapın.

“Herkesle yüzleşmeye ve halleşmeye hazırım”

Bizim ne yapacağımızı merak ediyorsanız onu da söyleyeyim. Hakkımda uydurulan iftiralara inanmış kardeşlerim de dahil herkesle yüzleşmeye ve halleşmeye hazırım.

Evet, gençliğimden beri savunduğum değerlerle buradayım. “Eski Başbakan”, “Gelecek Partisi Genel Başkanı”, “Ahmet Hoca”, “Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu” olarak değil “Mehmet oğlu Ahmet” olarak huzurunuzdayım. Arkamda ne iktidar, ne medya, ne sermaye gücü var; dış odakların da iç odakların da hedefinde oldum, hala hedefindeyim. Bırakın gemiyi, sandalım dahi yok ki yakayım.

Neye mi güveniyorum? Mutlak adaletine inandığım Rabbime ve nihai kertede hiçbir zaman şaşmayacağına inandığım milletimin vicdanına.

12 Eylül’ün sert rüzgarlarında, 28 Şubat’ın kuru ayazında, 15 Temmuz’un yakıcı gecesinde neredeysem hala oradayım. Başını omuzuma koyup ağlayan Arakanlı kardeşimle, bütün varlığıyla sadece bana değil bir umuda sarılan Doğu Türkistanlı yaşlı büyüğümle, Gazze’de bombalar altında Şifa hastanesinde şehit kızının başında teselli arayan Filistinli kardeşimle kucaklaştığımda hangi hal ile hallenmişsem yine aynı hal üzereyim. 28 Şubat şartlarında dahi hiç ara vermediğim ilim kürsüsünde, İslam dünyasına yeni bir nesil yetiştirme amacıyla Malezya’da 85 milletten gençlere verdiğim derslerde, Mavi Marmara katliamı sonrası BM Güvenlik Konseyi’nde, terörle mücadelede Van havaalanında şehitlerimizi uğurlarken, Arakan’da bir selam ile ayağa kalkan mazlumlara hitap ederken kelamım hangi nefesten çıkmışsa yine aynı nefese sahibim.

Ne insani kimlik, tarih ve zaman bilinciyle donandığım değerlerden taviz verdim, ne küçük çıkarlar için güç yozlaşmasının girdabına kapıldım. İnsanım, hata yaptım belki ama hatamı inancımla ve vatanperverlik hamaseti ile örtmeye çalışmadım.

Başbakanken devleti kurumsal çürümeden, ülkeyi terör örgütlerinden, AK Parti’yi yolsuzluklardan temizlemek için nasıl çaba sarf ettiğime Rabbim de sizler de şahitsiniz. Meselemin bir şahsi ikbal meselesi olmadığını gösterebilmek için herkesin peşinde koştuğu başbakanlık makamı dahil bütün makamları ülkem ve parti zarar görmesin diye terk ettim. Ülke yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluktan oluşan şeytan üçgeninin girdabına girdiğinde ise güçlü bir alternatif oluşturmak için nasıl gayret ettiğime de bu süreçlerin içinde olanlar şahittir. Bütün bu çabalarım karşılıksız kaldığında her türlü çileyi göze alan dava arkadaşlarımla yola çıktığımda bunu beyhude çaba olarak görenler olmuştu. Halbuki biz gücü değil ahlakı, zaferi değil seferi, çıkarı değil çileyi, beni değil bizi öncelemiştik.

Bütün benliğimle, çıkarlarıyla değil ilkeleriyle siyaset yapan, “olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan” Gelecek Partisinin fedakar ve samimi kadrolarıyla bugün de buradayız. Dürtüleriyle değil yüreğiyle yaşayan insanlara has bir vakarla dimdik ayaktayız. Sizin oylarınızın hukukunu da aramak üzere siyaset yapmaya devam edeceğiz. Sizden tek talebimiz kısa dönemli güç politikasının sürmesi adına kulaklarınızı bize, gözlerinizi gerçeklere kapatmayın. Her Müslümanın bildiği hadis mucibince “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmayalım ve gerektiğinde Hz. Ömer’den hesap soran sahabinin ahlakı ile ahlaklanalım. Kendimize örnek olarak her tür yolsuzluğa meşruiyet kılıfı bulan din adamlarını değil, haksızlık söz konusu olduğunda kimliğe değil fiile bakan ve hem Emevi hem Abbasi hapishanelerinde çile çeken ve bir rivayete göre son nefesini adalet arayışı için zindanda veren İmamı Azam Ebu Hanifeyi örnek alalım. Onu sadece ibadet ederken değil toplumsal ahlak için de rehber edinelim.

Millet İttifakı’na destek vermiş olan değerli vatandaşlarıma da sesleniyorum.

Asla ümitsizliğe de olası tahriklere de kapılmayınız. Seçim neticeleri bir iktidar değişimine yol açmamışsa da toplumun yarısı statükoya karşı değişim talebini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Sayın Erdoğan’ın dün geceki üslubu sizi yanıltmasın. Cumhur İttifakı’na destek verenlerin iktidarın uygulamalarını ve otoriter yolsuzluk düzenine dayalı statükoyu benimsediği düşüncesine kapılmayınız. Onların bu tercihi, oluşturulan korku ikliminin eseridir. Onlarla köprüleri atmayalım, yeni köprüler kuralım. Kutuplaşma tuzağını biz bozalım.

Altılı Masa ve sonucunda oluşan Millet İttifakının siyasi tarihimiz içindeki önemine ilk günkü gibi inanıyorum. Biz sadece altı lider olarak bir araya gelmedik; birbirini tanıma şansı olmayan kitleleri de ortak bir demokratik toplum hedefinde buluşturduk. Yine söylüyorum: bu çaba 200 yıllık modernleşme, 150 yıllık Meclis, 100 yıllık Cumhuriyet, 75 yıllık demokrasi tarihimizin bütün ana damarlarını bir araya getiren bir toplumsal barış projesidir. Bu toplumsal barış projesine destek veren bütün liderlere ve zorlu seçim mücadelesinde omuz omuza mücadele veren parti teşkilatlarımıza teşekkür ediyorum. Bu süreçte yeni dostluk köprüleri kuruldu, yeni bir iklim oluştu. Ülkemizin bu dostluk köprülerine ve bu toplumsal barış iklimine ihtiyacı var.

Özetle, bu toplumsal barış projesi asla başarısız olmamıştır. Bu misyon yeni şartlara uyum sağlayacak şekilde yeniden değerlendirilmeli, bu çabalarla oluşan toplumsal zemin ise mutlaka korunmalıdır. Ülkenin muhafazakar, milliyetçi ve laik akımların gittikçe radikalleşen otoriter formlarına karşı özgürlükçü muhafazakarlığın, özgürlükçü milliyetçiliğin ve özgürlükçü laikliğin ortak bir zeminde ve gelecek vizyonunda buluşması son derece değerlidir. Bu misyonun gerektirdiği şekilde Erdoğan liderliğinde oluşan Cumhur ittifakı ve seçim yaklaşırken aralarına katılan yeni bileşenleri de dahil olmak üzere sergilenen otoriter yaklaşımların daima karşısında olacağız.

Bir bütün olarak toplumumuzun bütün kesimlerine de seslenmek istiyorum. Önümüzde bizi bekleyen en büyük tehlike dün seçim neticesinin ortaya çıkardığı ortadan ikiye yarılmış toplum görüntüsünün kemikleşerek kalıcı hale gelmesi ve bu parçalanmanın yetmişli ve doksanlı yıllarda olduğu gibi otoriter dikta heveslilerince istismar edilmesidir. Sayın Erdoğan’ın dünkü konuşması bu kaygıyı azaltmadığı gibi artırmıştır.

Aslında birbirine karşı imiş gibi görünen veya iktidar tarafından böyle gösterilen bu yüzde ellilik topluluklar aynı ideal ve özlemin peşindedirler: bağımsız ve güçlü bir ülke, özgür ve demokratik bir toplum, insan onuruna yakışır bir hayat standardı.

Demokrasi tarihimizde hiçbir siyasiye nasip olmamış bir tecrübemi paylaşarak bu kanaatimi pekiştirmek istiyorum. 2015 yılındaki iki seçimde AK Parti Genel Başknaı ve Başbakan olarak büyük çoğunluğu muhtemelen bu seçimlerde Cumhur İttifakı’na oy vermiş AK Partililere hitap ettiğim İstanbul (Maltepe), İzmir (Konak), Samsun (Cumhuriyet) ve Bursa (Gökdere) meydanlarında bu kez Gelecek Partisi Genel Başkanı olarak AK Parti’ye muhalif Millet İttifakı seçmenlerine hitap ettim. Benim için hem son derece duygusal hem de sınama niteliği taşıyan tecrübelerdi. İki farklı kutbu temsil ettiği düşünülen iki kitle ile de coşku yüklü duygusal iletişim bağı kurduğumda şunu fark ettim: Yüreğinizle konuştuğunuzda milletimizin farklı kesimlerinin duygularını buluşturabilirsiniz.

Kitleler farklı idi ama ben hemen hemen aynı milli duyguları ve aynı demokratik vurguları öne çıkarmıştım ve aynı coşkuyla karşılanmıştım. Bugün de kendime ve partime biçtiğim en önemli misyon iktidar sahiplerinin otoriter yolsuzluk düzenini korumak için kutuplaştırma taktiği ile birbirne hasım hatta düşmen kılmaya çalıştığı bu kitleleri ortak bir gelecek vizyonunda buluşturmaktır.

Bu zor şartlarda şiarımız kutuplaşma değil kucaklaşma olmalıdır.

Son olarak bütün bu zorlu süreçlerde kendilerine hiçbir çıkar ve makam vaat etmememe rağmen beni hiç yalnız bırakmayan vefakar Gelecek Partisi kadrolarına seslenmek istiyorum.

Sizler yeni parti kurma ortamı açısından herkesin korku ikliminde sustuğu Cumhuriyet tarihinin en zor dönemlerinden birinde samimiyetle ve cesaretle çağrımıza kulak verdiniz, mahallelerinizdeki konfor alanlarından çıktınız ve ayağa kalktınız. Fiili saldırılara, hukuki davalara, baskılara, dışlamalara direnerek sadece bir parti kurmadınız, ülkenin siyasi iklimini değiştirdiniz. Ekonomik zorluklara rağmen kimseye boyun eğmeden özgürlükçü demokrasi mücadelesinde milletimizin gür sesi oldunuz. Millet ittifakı içinde kaynaştırıcı bir misyon, seçim sathı mahallinde enerjik bir güç kaynağı oldunuz. Teşkilatlarımız olarak adayımızın olmadığı illerde dahi büyük bir gayretle gece gündüz çalıştınız.

Bugün yeni bir başlangıç günüdür. Her zamankinden daha büyük bir azim ve kararlılıkla çınar yaprağının beş kolunu oluşturan adalet, demokrasi, refah, eşitlik ve siyasi ahlak mücadelemize devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde her düzeyde yapacağımız istişarelerle başta yerel seçimler olmak üzere yeni siyasi konjonktürdeki yol haritamızı belirleyeceğiz. TBMM’ndeki on cesur yürek arkadaşımızla insanlarımızın hakkını ve hukukunu koruyacak, daha büyük birlikteliklerin önünü açacağız.

Bu vesile ile Aziz İstanbul’umuzun Fethi’nin 570. yılı kutlar, çağ kapatıp, çağ açarak Hz. Muhammed’in övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve fetih şehitlerimizi rahmetle anarım.”

Paylaşın

CHP Genel Merkezi’ndeki Millet İttifakı Liderleri Toplantısı Sona Erdi: Açıklama Yapılmadı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferle çıktığı ikinci tur Cumhurbaşkanı seçimi sonrası, Millet İttifakı liderleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun davetiyle CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Toplantı sonrası açıklama yapmadı.

Haber Merkezi / Millet İttifakı bileşeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, saat 22:30’da CHP Genel Merkezi’nde seçim sonucunu değerlendirdi. Toplantı 23:50 sıralarında bitti, liderler açıklama yapmadı.

Millet İttifakı

Millet İttifakı, 5 Mayıs 2018 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi (SAADET) ve Demokrat Parti (DP) arasında kurulan seçim ittifakıdır. Daha sonrasında Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Gelecek Partisi ittifaka katılmıştır.

Türkiye’de 2023 genel seçimlerinde ana rakip olan Cumhur İttifakı’na karşı yarışmak üzere altı muhalefet partisinden oluşan bir seçim ve yönetim ittifakıdır. Aslen 2018 genel seçimlerinden önce kurulan ittifak, Türkiye’nin yeni kurulan cumhurbaşkanlığı sistemine direnme konusunda ortak payda bulan siyasi yelpazedeki dört muhalefet partisi tarafından resmen başlatıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti, muhalefete yıllar sonra ilk büyük seçim başarısını kazandıran 2019 yerel seçimleri için ittifakı yeniden kurdu.

İttifak o zamandan beri genişledi ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisinden (AK Parti) ayrılan iki yeni partiyi bünyesine dahil etti: Gelecek Partisi ve Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA).Her iki parti de Millet İttifakı partileriyle birlikte ortak bir aday gösterme niyetlerini önceden açıklamıştı.

Genişlemeden kısa bir süre sonra Millet İttifakı gelecekteki hükûmet programlarını açıklayarak Türkiye’de seçimlerden önce bunu yapan ilk siyasi oluşum oldu. Millet İttifakı, 30 Ocak 2023 tarihinde Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni Ankara’da kamuoyu ile paylaştı.

Genel olarak ittifak, güçlendirilmiş bir parlamenter sistemin kurulmasına özellikle vurgu yapmaktadır. Ülkedeki mevcut demokratik gerileme eğilimini tersine çevirme, hukukun üstünlüğünü ve kuvvetler ayrılığını yeniden tesis etme ve Türkiye’nin insan hakları sicilini iyileştirme ittifakın hükûmet programında değindiği konulardandır.

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu’ndan Üç Partiye “Meclis Grubu” Çağrısı

Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan’ın lideri olduğu DEVA, Temel Karamollaoğlu’nun Genel Başkanı olduğu Saadet Partisi ve Gültekin Uysal’ın lideri olduğu Demokrat Parti’ye TBMM’de ortak grup kurma çağrısı yaptı.

Karar TV’de konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Millet İttifakı’nda yer alan üç partiye daha önce de bu teklifi götürdüğünü ancak kabul görmediğini söyleyerek “Meclis’te bir yeni tablo oluştu, birlikte bir grup kurmak bir zarurettir” dedi. Seçimlere CHP listelerinden giren Gelecek Partisi, 14 Mayıs’taki meclis seçimlerinde TBMM’de 10 milletvekili çıkarmıştı.

Millet İttifakı’nın AKP’den rahatsız olan seçmenleri niye kendine çekemediği konusuna değinen Davutoğlu, “Ben bu meseleyi iki sene önce gördüm. Altılı masayı kurmadan önce arkadaşlara ‘gelin ortak zemin kuralım’ dedim. ‘AK Parti’ye oy vermeye alışmış kitlelerin bir anda Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vermesi mümkün değil’ dedim. Ama anlatamadım. Yani sonra da anlatamadım. İtiraf edeyim. Çok ısrar ettim. Herkes biliyor kamuoyunda bunu. Bazı şeyleri, fırtınanın geldiğini görürsünüz ama gücünüz fırtınayı engellemeye yetmez” ifadelerini kullandı.

Ahmet Davutoğlu, “Şimdi de buradan bir çağrıda bulunuyorum. Özellikle bu üç parti yetkililerine. Meclis’te bir yeni tablo oluştu, birlikte bir grup kurmak bir zarurettir. Üç parti, hatta Demokrat Parti’yle. Birlikte grup kurmak bir zarurettir” diye konuştu.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, bunun ne şekilde gerçekleşebileceği sorusunu ise “Onun formülleri bulunur. Biz çalıştık. Ya ben çalışmadığım hiçbir şeyi gündeme getirmem. Çok rahat formülleri bulunur. Yeter ki insanlar yaşadıklarından biraz ders alsınlar. Yani evet. Orada ben de suçlayamıyorum seçmeni. Alışmadığı bir yere gidip vuramıyor işte. Ve ben bunu söyledim” diye yanıtladı.

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu: Daha Başarılı Olabilirdik

14 Mayıs’ta yapılan seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan GP Lideri Davutoğlu, “Seçimin mantığı gereği bunu ölçmek çok zor. Biz de kendi amblemimiz ile girmek isterdik ama bu seçim sisteminde zor. Bunu İYİ Parti’ye eleştiri için söylemiyorum. Tek listeden kastım, her yerde CHP listesi değil baştan beri kanaatim 50 ilde CHP, 30 ilde İYİ Parti listesiydi” dedi ve ekledi:

“Güçlere göre. belli yerlerde seçmenin niteliğinde şu veya bu partiye oy vermekte zorlanıyor. Öyle olsaydı daha başarılı olabilirdik. Birlikte olsa daha iyi olurdu. Seçim yasası değiştiği gün, partilerimizin alacağı oylardan daha çok topluca Meclis’te çoğunluk elde etmemiz, hangi opsiyona uyum sağlayacağımızı söyledik.”

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TELE1’de katıldığı programda gazeteci Zeynel Lüle’nin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Davutoğlu şunları ifade etti:

“14 Mayıs’tan 2 gece önce bir aradaydık. Prensip olarak, seçim gecesi Ankara’da olma kararı vermiştik. Genel Merkez’de takip ettik. Gece 12’de diğer liderle beraber CHP Genel Merkezi’nde izledik. İlk sonuçtan ne üzüldüm ne sevindim. Birçok tecrübeden sonra kesin sonuçların sabaha alınacağını biliyorduk. Telaş anımız da yoktu.

Seçimin mantığı gereği bunu ölçmek çok zor. Biz de kendi amblemimiz ile girmek isterdik ama bu seçim sisteminde zor. Bunu İYİ Parti’ye eleştiri için söylemiyorum. Tek listeden kastım, her yerde CHP listesi değil baştan beri kanaatim 50 ilde CHP, 30 ilde İYİ Parti listesiydi.

Güçlere göre. belli yerlerde seçmenin niteliğinde şu veya bu partiye oy vermekte zorlanıyor. Öyle olsaydı daha başarılı olabilirdik. Birlikte olsa daha iyi olurdu. Seçim yasası değiştiği gün, partilerimizin alacağı oylardan daha çok topluca Meclis’te çoğunluk elde etmemiz, hangi opsiyona uyum sağlayacağımızı söyledik.

Arkadaşlar birçok kanaati oldu. Toplantılarda konuşulanları dışarı konuşmayı sevmem. Bu da dahil bütün opsiyonlar konuşuldu. Her konu konuşulabilir. Ben olabilecek bir makamdan değil, sahip olduğum makamı Türkiye için çekildi. Türkiye’nin en kudretli Başbakanlık makamını hiç tereddüt etmeden bıraktım.

Kimse bana şuradan çekilir misin diyemez, bütün makamları gördük. Sayın Kılıçdaroğlu ile iki kez seçim rekabeti yaptık. Onun cumhurbaşkanlığını destekliyorum hiçbir ego yapmadan. Şimdi de derse kamuoyu, Kılıçdaroğlu tek çıksın benim için sorun yok.

Önemli olan bir ekip olarak gören kitlelerin bize vereceği oyda olumlu yönde bir değişim olacaksa makamlar hiçbir önemi yok. 6-7 Cumhurbaşkanlığı yardımcısı bir karışıklık yaptıysa muhasebesi yapılır. Kılıçdaroğlu, isterse bir an bile düşünmem. Farklı kesimlere teminat vermek için bulunuyoruz.

“Siyasi bir pazarlık söz konusu olmadı”

Siyasetin insani bir boyutu var. Sinan bey bu seçimde bir göz önüne alınması gereken bir oy oranı aldı. Ortak dostumuz vasıtasıyla görüştük. Orada da kendisine ifade ettim. Kılıçdaroğlu, sizinle konuşur ben bir akademisyen devlet adamı olarak konuştum. Toplantının sohbeti iklimi buydu. Siyasi bir pazarlık söz konusu olmadı. Türkiye’nin gerçekleri ilişkileri nedir? Nasıl bir siyasi tavır almak lazım? Bunları konuştuk.

Kılıçdaroğlu’na bir gün önce görüşeceğimi bildirdim. Mansur Yavaş ile de görüştüm çünkü onun da bazı temasları vardı. Burada demokrasinin tarafında olanlar var. Sayın Bahçeli ve yardımcıları bizi tehdit edebilir, Erdoğan hakaret edebilir ama bize düşen doğruyu söylemek. Oğan ile geçmiş insani boyutumuz sebebiyle rahat bir konuşmaydı. Teklif götürecek kişi Kılıçdaroğlu’ dur. Ben bizim perspektifimizi anlattım.

Onun yerine kendime koyarak, konuştum. Kendisi de ifade ediyor, topyekun oyun bir yana kalması kolay değil. Ama onun yapacağı tercih, psikolojik olarak, iklim olarak önemli. Kararı, ülke için sonuç doğuracak. Soğukkanlı bir şekilde karar verecek. Oğan’a MHP’den gelen tepkiler vahim. Oğan’a söylenenler bize söylense biz o masaya oturamazdık. Oğan’ın hesap etmesi gereken şey temelde bu.

Çok net olarak şunu söylerim biz hiçbir lideri rencide edecek bir şey söylemeyiz. Bizi desteklerse borçlandırmayız. Özdağ ile geçmişimiz var ama çok sert dili var. Karşılaştık da selamını verdi aldık. Kimseyi rencide edecek bir söz söylemem. Erdoğan Bahçeli, en ağır hakaretlerle saldırdılar.

Onları tenkit ettik ama aynı üslubu ortaya koymadık. Oğan’ı ciddiye alınacağı, süreçte rahat eder Altılı Masa’da. Seçimden sonra Oğan, şu anda taşıdığı değeri Cumhur İttifakı’nda taşıyacak mı? Yoksa bu kadar ağır ifadeler kullanan MHP, tasfiye etmeye mi çalışacak.

Destici niye giremedi parlamentoya? Niye AKP listesinden yer bulamadım. Geçmişti BBP’ye ihtiyacı vardı şimdi Hüdapar’a. Şimdi Oğan’a 3 ay sonra kime ihtiyacı olacağı belli olmaz Erdoğan da Bahçeli de makyavelist siyaset yapıyorlar. Yok etmeyecekleri ilke yok.

Kullanmayacakları dini milli değer yok. Tam bir öğütme makineleri. Her şeyi yok ettiler. Millet ve devlet, karşı tarafı suçlayan unsurlar oldu. Bunların hiçbir kaygısı yok. Sinan bey bütün bunları göz önüne alması gerekir. Karar aldıktan sonra da görüş ayrılıklarımız da olur.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan “28 Mayıs” Mesajı: Bu Riyakarlık Son Bulmalı

Partisinin kurmaylarına ve teşkilatlarına seslenen GP Lideri Davutoğlu, “Din ve vicdan özgürlüğünün teminatı milletin derin vicdanı ve gelecek kadrolarıdır. Korku siyasetine karşı olacağız. Bir Müslüman olarak en büyük faiz transferini gerçekleştireceksiniz… Allah’ın ayetinden bahsedeceksiniz, sonra faizi ortaya atacaksınız. Artık bu riyakarlık son bulmalı” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Dinimizi istismar etmek için açık yalan söyleyenlere kimse taviz vermesin. Bu soytarıların riyakar düzeni son bulacak. Dini kazanımlar diyerek dinimizi siyasete alet edenlere karşı kararlıyız. Biz gidersek savunma sanayi şöyle olur diyorlar. 2015’te roketsan kapatılıyordu.”

Davutoğlu, konuşmasının devamında, “Gelecek Partisi’nden korkan iki kesim var; biri Çankaya’da oturuyor. Siz iyi bilirsiniz hortumlamayı. Biz hortumculuk falan bilmeyiz. Biz bütün partilerle son derece ilkeli bir anlaşma yaptık. AK Parti ve MHP’nin servetleri araştırılsın. Kim hortumcu görülsün, araştırılsın” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin genel merkezinde parti yöneticileri ve il başkanlarıyla bir araya geldi. Partisinin kurmaylarına ve teşkilatlarına seslenen Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun kazanması için gece gündüz çalışacaklarını söyledi.

Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“14 Mayıs seçimlerini geride bıraktık. 28 Mayıs seçimlerine gidiyoruz. Bu tarihleri iyi okumak gerekiyor. Toplum var olan cumhurbaşkanına hayır demiştir. Milletimiz tekrar seçimlere, sandığa gidecek. 14 Mayıs gecesi iktidar erken bir zafer sarhoşluğuna girdi. Toplum iktidar partisinin oy kaybı ile ‘ülkeyi kötüye götürüyorsunuz’ demiştir. Milli iradenin üstünde bir irade kabul etmeyiz. Halk bir mesaj verdi. Bizim de milletimizden beklentimiz, bir kez daha düşünmesidir. Bu sadece bir seçim değil. Artık sadece iki tercih var. Milletimiz bu tercihi kullanırken, iki kişi arasında tercih yapmayacak.

Yolsuzluklar böyle devam edemez. İktidar zafer kazandı havasına girmiş olabilir. Biz süreç bitmedi, biz bitti demeden bitmeyecek. Altı genel başkan olarak dün önemli kararlar aldık. İktidar kampanya süresince korku politikasını gösterdi. ‘Biz gidersek şunlar olur’ dediler. Millet ya değişim diyecek ya da statükoya devam diyecek. 5 konuda propaganda yapacaklar. Sizlerden ricam bunlara karşı başınız dik olmanız. Bu şehrin illeri, köyleri asla teröre teslim olmayacak.

“Artık bu riyakarlık son bulmalı”

Din ve vicdan özgürlüğünün teminatı milletin derin vicdanı ve gelecek kadrolarıdır. Korku siyasetine karşı olacağız. Bir Müslüman olarak en büyük faiz transferini gerçekleştireceksiniz… Allah’ın ayetinden bahsedeceksiniz, sonra faizi ortaya atacaksınız. Artık bu riyakarlık son bulmalı. Dinimizi istismar etmek için açık yalan söyleyenlere kimse taviz vermesin. Bu soytarıların riyakar düzeni son bulacak. Dini kazanımlar diyerek dinimizi siyasete alet edenlere karşı kararlıyız. Biz gidersek savunma sanayi şöyle olur diyorlar. 2015’te roketsan kapatılıyordu.

Gelecek Partisi’nden korkan iki kesim var; biri Çankaya’da oturuyor. Siz iyi bilirsiniz hortumlamayı. Biz hortumculuk falan bilmeyiz. Biz bütün partilerle son derece ilkeli bir anlaşma yaptık. AK Parti ve MHP’nin servetleri araştırılsın. Kim hortumcu görülsün, araştırılsın.

Biz asla prim vermeyiz, asla geri adım atmayız. Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi için gece gündüz çalışacağız. Algı operasyonlarına karşı kararlılıkla çalışıyoruz. 28 Mayıs bir eşiktir, hiçbir şey o eşiği geçmedikçe kesin bir nihayete ulaştık sayılmaz. Hep beraber yeni bir ufka yelken açacağız. Yeni baharın müjdesini vermek en büyük isteğimizdir. Yeni bir demokrasi şöleni bize nasip olur.”

Gelecek Partisi’nde görev değişimi

Öte yandan Gelecek Partisi’nde milletvekili seçilen genel başkan yardımcıları görevlerini başka isimlere devretti.

Ankara Milletvekili seçilen Nedim Yamalı’dan boşalan Siyasi İşler Başkanlığı’na Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün getirildi. Üstün’den boşalan Seçim ve Hukuk İşleri Başkanlığı’na ise Alaattin Fırat atandı.

TBMM’ye İstanbul 1. Bölgeden giren Teşkilat Başkanı Selim Temurci ise görevini Parti Yönetim Kurulu üyesi ve eski milletvekili Ömer Ünal’a bıraktı.

Kültür ve Sanat Politikaları Başkanı Sema Silkin Ün, Meclis’e giren isimler arasında yer alıyordu. Denizli’den vekil seçilen Ün’ün görevini yeni dönemde Burçak Başbuğ Erkan yürütecek.

İstanbul’dan milletvekili seçilen Doğan Demir, Yerel Yönetimler Başkanlığı’nı Parti Yönetim Kurulu üyesi Hasan Hüseyin Bozok’a devredecek.

İzmir’den milletvekili seçilen AR-GE Başkanı Mustafa Bilici’nin yerine Yönetim Kurulu üyesi Ferhat Esener, Antalya’dan seçilen İnsan Hakları Başkanı Serap Yazıcı Özbudun’un yerine Yönetim Kurulu üyesi Bahadır Kurbanoğlu, Bursa’dan seçilen Kani Torun’un yerine ise Genel Başkan Danışmanı Hasan Seymen getirildi.

Paylaşın

28 Mayıs Seçimi: Millet İttifakı Stratejisini Belirledi

Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti , DEVA Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, CHP Genel Merkezi’nde yaptığı toplantıda Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi için stratejisini belirledi.

Milletr İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kampanyasında, Cumhur İttifakı’nın “terörle yan yanalar” algısını kırmak için mücadele verecek.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, ilk turda “pozitif kampanya” yürüten Kılıçdaroğlu, “terörle mücadele” konusunda daha somut ve net mesajlar verecek, kampanya dilini sertleştirecek.

Cumhur İttifakı’nın Meclis’te çoğunluğu sağlaması ile “Kılıçdaroğlu gelirse istikrarsızlık olur” söylemine de karşı söylem geliştirildi.

Saha çalışmalarında Cumhurbaşkanı’nın geniş yetkileri ön plana çıkarılacak ve Meclis’in “denge-denetleme” işlevine vurgu yapılacak.

Altılı Masa CHP Genel Merkezi’nde toplandı

Millet İttifakı’nın liderleri İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, ittifakın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde, ikinci tur seçim kampanyasının stratejisine son biçimini vermek için CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Liderler, geçmişteki toplantıların tersine, bu kez medyaya görüntü vermedi, garaj girişini kullanmayı tercih etti.

Toplantıdan tek kare fotoğraf paylaşılırken, herhangi bir açıklama yapılmadı.

Yaklaşık 3 saat süren toplantıda, parlamento seçimlerine ilişkin sonuçlar değerlendirildi, ikinci tur seçim kampanyası stratejisini netleştirildi.

İkinci turun kampanya hedefleri

Kulislere yansıyan bilgilere göre kampanya sürecinde hedef, Erdoğan’ın “terör söylemi” nedeniyle Millet İttifakı’na oy vermekten kaçınan “milliyetçi seçmeni ikna” ve ilk turda oy kullanmayan yaklaşık 8,5 milyon seçmenden bir bölümünü sandıkla buluşturma olarak belirledi.

Altılı Masa, Erdoğan’ın ilk turda yarışı önde bitirmesinde en önemli etken olarak, “teröristlerle işbirliği yapıldığı ve seçim kazanılırsa Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılacağı” yönündeki söylemin bir kısım seçmende karşılık bulmasını gösteriyor.

İttifak bu söylemi “dezenformasyon” olarak nitelendiriyor.

Seçim sürecinde sahada karşılaşılan en büyük zorluk olarak da, Erdoğan’ın “kurgu videolarl”a oluşturduğu bu algının kırılamaması, bir kısım seçmenin adeta “perdelerini kapatıp, kendilerini dinlememesi” işaret ediliyor.

CHP kurmayları, Erdoğan’ın “terör söyleminin” bu kadar etkili olmasını ise “Bu iletişim dili çok önceden başlanmış, iyi hazırlanmış ve çalışılmış. Devletin valisi, kaymakamı dahi bir şekilde bu projenin içinde olmuş görünüyor. Hemen her kesimden, aynı ifadelerle bizi terör üzerinden itham etmenin başka izahı yok” ifade ediyorlar.

‘Negatif kampanya’ yürütülecek

Bu saptamalar doğrultusunda, “iftira” olarak nitelendirilen bu algıyı kırmak ve milliyetçi seçmeni ikna etmek için “negatif kampanya”  olarak nitelendirilen bir kampanya stratejisi benimsendi.

Erdoğan’ın ikinci tur sürecinde de yine “terör söylemi” üzerinden seçmeni konsolide edeceği değerlendirmesi yapılarak, bu iddialara karşı somut belge ve görüntülerle karşılık verilmesi görüşü öne çıktı.

Bu çerçevede, Cumhur İttifakı’nın 2019 yerel seçimleri öncesi muhalefete destek verilmemesi için “Abdullah Öcalan’ın mektubunu” kampanyasında kullanması, Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılması, HÜDA PAR’ın Hizbullah’la ilişkisi, AKP iktidarının çözüm sürecindeki yanlış politikalarına vurgu yapacak mesajlar ve görseller paylaşılacak.

‘Karar Ver’ sloganı

İkinci tur kampanyasının ana sloganlarından birisi ise “Karar Ver” olarak belirledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da göçmen politikasına ilişkin görüşlerini anlattığı sosyal medya paylaşımını da “Karar Ver” başlığıyla yaptı.

İttifakın seçim stratejisinin ikinci ayağını ise sandığa gitmeyen veya iki kesimi de protesto edip Sinan Oğan’a oy veren seçmeni ikna etmek oluşturacak.

Bu çerçevede, ikinci tur seçimin bir “final olacağı” vurgusu yapılarak, seçmenin “Özgür, adil bir Türkiye” ile “baskıcı bir rejim” arasında tercih yapmak durumunda kalacağı belirtilerek, “Karar Ver” sloganı ile seçmeni sandığa götürme stratejisi izlenecek.

Cumhur İttifakı, 14 Mayıs seçimlerinde Meclis’te çoğunluğu sağlamanın avantajıyla ikinci tura gidecek. Konuşmalarında buna sık sık vurgu yapan Erdoğan’ın, “Kılıçdaroğlu gelirse istikrarsızlık olur” söylemine karşı ise Cumhurbaşkanı’nın geniş yetkileri ön plana çıkarılarak, parlamentonun “denge-denetleme” işlevini üstleneceği vurgusu ön plana çıkarılacak.

Meclis’in gensoru, güven oylaması yetkileri olmadığı için yürütmede istikrarsızlık yaşanma riski olmadığı anlatılacak.

Liderler sahada ayrı ayrı çalışacak

Edinilen bilgiye göre Millet İttifakı liderleri sahada ayrı ayrı bölgelerde çalışma yürütecek, büyük mitingler düzenlenmeyecek.

Başta deprem bölgesi olmak üzere sahada farklı toplum kesimleri, kanaat önderleri, sivil toplum örgütleri, esnaf ziyaretleri gibi yüz yüze ve dar kapsamlı toplantılar yapılacak.

Sandık güvenliğini sağlamada parti yöneticileri görev alacak

14 Mayıs seçimlerinden sonra kamuoyunda en çok tartışılan konulardan birisi “seçim güvenliği” oldu.

Muhalif seçmenin Yüksek Seçim Kurulu’na olan şüpheli bakışı ve “Oylarımız çalınıyor” endişesi nedeniyle ikinci turda bu kuşkuyu ve riski ortadan kaldırmak için ekstra önlem alınması benimsendi.

Bu çerçevede, 28 Mayıs gecesi, parti yöneticileri, milletvekilleri, parti örgütlerinin temsilcilerinin, oy sayım işlerinin sürdüğü süreçte sandık başında olması planlandı.

‘Mücadeleye devam, buradayız’

Öte yandan yönetimi, ikinci tur seçim için yapılacak çalışmalara ilişkin bir genelgeyle görevlendirme yaptı.

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı imzasıyla CHP Meclis Grup Başkanlığı tarafından milletvekillerine gönderilen ve “Mücadele devam. Buradayız” başlıklı genelgeye göre, 26, 27 ve parlamentoya yeni giren 28’inci dönem milletvekilleri görevlendirildikleri illerde saha çalışması yürütecek.

Belediye başkanları kendi bölgelerinde çalışacak. İl başkanlarının koordinasyonunda, kadın ve gençlik kollarının katılımıyla saha çalışması yürütülecek.

Paylaşın