Altılı Masa’da Milletvekili Seçim Listeleri Konusunda Çalışma Kararı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Atılı Masa’da milletvekili listeleri hazırlığı başlıyor…

Altılı Masa, Gelecek Partisi ev sahipliğindeki 10’uncu buluşmada, Cumhurbaşkanı adaylığı dışında milletvekili seçim listeleri konusunda da çalışma kararı aldı.

Birgün’den Hüseyin Şimşek’in muhalefet kulislerinden edindiği bilgiye göre, Altılı Masa’da yer alan partiler büyük oranda seçimlere kendi partileri logosu altında girecek.

Her parti, en az 41 ilde seçime girebilmek için yeterliliklerini tamamlayacak, daha sonra belirlenen aday listeleri ile seçime dahil olacak. Alınan karara göre, parti yöneticileri, ilçe ilçe aday listesi belirlenmesi için koordinasyon içerisinde çalışacak. Kurmaylar, ilçe ilçe çalışarak her partiye uygun adayları belirleyecek.

Adaylarda aynı zamanda “ayrım” izleniminin verilmemesi için taban tabana zıt isimler aynı ilçelerde rakip adaylar olarak karşı karşıya getirilmeyecek. Birbirlerine karşı yarışılacak ilçelerde de uyum aranacak.

Partiler ayrıca bazı ilçelerde ortak listelerle seçime girecek. Kazanacağına kesin gözüyle bakılan adaylar, Altılı Masa ortaklarının listelerinden seçimlere girebilecek. Bu konuda seçim takvimi açıklanmadan hemen önce çalışmaların tamamlanması planlanıyor.

Altı partinin hali hazırda sürdürdüğü sandık güvenliği, sandık görevlisi, her sandığa bir avukat çalışmaları, ortak çalışma grubu tarafından birleştirilecek ve kritik sandıklarda Altılı Masa’nın birden fazla görevlisinin bulunması sağlanacak.

Daha önceki seçimlerde ulaşılamayan sandıklarda da bu yolla en az bir görevli bulundurulacak. Altılı Masa’nın bu kapsamda birçok kentle ilgili özel çalışma yapacağı da aktarıldı.

Paylaşın

GP Lideri Ahmet Davutoğlu: Kesinlikle Tek Aday Çıkaracağız

GP Lideri Davutoğlu, katıldığı bir televizyon programında, “Ortak cumhurbaşkanı adayı için mutabakat kesinlikle var. Tek aday çıkaracağız. Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun şunu bilecek, 6 genel başkan da aynı imza yetkisine sahip olacak, karar süreçlerinde eşit olacak. Biri diğerinden bir adım önde olmayacak. Cumhurbaşkanı bir anlamda eşitler arasında bir ilk olacak. Mutlak yetki sahibi olmayacak.” dedi ve ekledi: 

İktidar istedi ki bu takvimi biz erkene alalım. Bundan 6 ay önce biz bir cumhurbaşkanı adayı tayin etseydik ne olurdu biliyor musunuz? Gelen cumhurbaşkanı kendisinin Erdoğan gibi yetki kullanacağını düşünürdü ve mutlaka çatışırdık. Şimdi çatışma çıkmaz. Şimdi gelecek cumhurbaşkanı adayı oyunun kurallarını bilecek.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın programına konuk oldu. Davutoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Dün yaklaşık 10 saat birlikteydik. Önemli olan açık yüreklilikle konuşabilmek. En büyük kazanımım ne diye sorsanız, daha önce bir araya gelmemiş liderler, 3’lü 4’lü düzenli toplantılar yapılmıyordu, şimdi yapılıyor. Bu psikolojik olarak topluma bir rahatlama veriyor. Psikolojik bir iklim değişikliği yarattı bu masa. Geçen sene yeni bir yola çıktık. Cumhurbaşkanı adayından başlanmaz. Buradan başlarsak biz de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kucağına düşmüş oluruz. Hayır Türkiye’yi bir kişi kurtarmayacak. Şu anda Erdoğan kötü duruma getirdi denilebilir ama sadece Erdoğan değil, bir kültür bu, bir zihniyet.

Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar doğrudan karar süreçlerinin içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar. Genel başkanlar, cumhurbaşkanı kadar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak. Bu büyük bir teminat. 6 tane birbirine benzemez insan diyorlar. Bu ülkeyi birbirlerinin hassasiyetlerini görerek yönetecekler. Biz bir karar alırken CHP’nin hassasiyetlerini gözeteceğiz, Kılıçdaroğlu karar alırken muhafazakar kesimin hassasiyetlerini gözetecek. Bir süre sonra bir kültür oluşacak. Toplantıda açık yüreklilikle konuşuyoruz, sonunda çözüyoruz meseleyi.

“Tek aday çıkaracağız”

Ortak cumhurbaşkanı adayı için mutabakat kesinlikle var. Tek aday çıkaracağız. Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun şunu bilecek, 6 genel başkan da aynı imza yetkisine sahip olacak, karar süreçlerinde eşit olacak. Biri diğerinden bir adım önde olmayacak. Cumhurbaşkanı bir anlamda eşitler arasında bir ilk olacak. Mutlak yetki sahibi olmayacak.

İktidar istedi ki bu takvimi biz erkene alalım. Bundan 6 ay önce biz bir cumhurbaşkanı adayı tayin etseydik ne olurdu biliyor musunuz? Gelen cumhurbaşkanı kendisinin Erdoğan gibi yetki kullanacağını düşünürdü ve mutlaka çatışırdık. Şimdi çatışma çıkmaz. Şimdi gelecek cumhurbaşkanı adayı oyunun kurallarını bilecek.

Şu anda Cumhuriyet tarihinin en ilkesiz, en görülemez koalisyonu bugünkü AK Parti-MHP koalisyonu. Bir ilkesi yok, ortak bir metni yok. Bahçeli’nin öfkesine bağlı olarak devam eden, Erdoğan’ın ihtiyaçlarına bağlı olarak devam eden. Bahçeli bütün yolsuzluk iddialarından vazgeçti, Erdoğan da bütün demokratik iddialarından vazgeçti. Bundan daha kötü bir koalisyon olamaz.

Cumhurbaşkanı kim olursa olsun oyunun kurallarını koyduk. Şu andan itibaren cumhurbaşkanı ismini konuşmanın vakti geldi. Dün isim konuşmadık ama süreci konuştuk. Hiç isim gündeme gelmedi ama istişare süreci başladı. Cumhurbaşkanı adayıyla Meclis’te nasıl bir ittifak sistemiyle gideceğimizin eş zamanlı konuşulması lazım. Bu sefer cumhurbaşkanlığını kazanır ama Meclis’i kazanamazsanız o zaman cumhurbaşkanına bu dünyayı dar ederler AK Parti ve MHP. İnşallah ikisini de kazanacağız. “

Paylaşın

Altılı Masa ‘Ortak Aday’ Sürecini Başlattı

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Atılı Masa’da yer alan siyasi partilerin liderleri Gelecek Partisi Genel Merkezi’nde 10. Toplantısını gerçekleştirdi. 

Haber Merkezi / Toplantıda, “ortak cumhurbaşkanı adayının tespiti için istişarelere başlanması” kararı alındı.

Altılı Masa’nın dokuz saati aşan en uzun toplantısında, “güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritası” ve “seçim bildirgesi, hükümet programı” olarak da nitelendirilen “ortak politikalar metni”nin 30 Ocak’ta yapılacak tanıtım toplantısıyla kamuoyuna açıklanacağı bildirildi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıdan sonra yapılan 4 sayfalık açıklamada, ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarma konusunda bir kez daha kararlılık vurgusu yapıldı ve aday belirlemek için istişarelere başlanacağı belirtildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Önemli bir mesafe kat ettik”

“Aziz Milletimiz,

Altı siyasi partinin Genel Başkanları olarak Cumhuriyetimizin 100. Yılına girdiğimiz bu hafta içinde 5 Ocak 2023’te Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde bir araya geldik. 2023 yılının ve Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ülkemize ve milletimize mutluluk, adalet ve refah getirmesini diliyoruz.

Bu yılın ilk toplantısı ile Altılı Masa olarak başlattığımız işbirliği sürecinin ilk yılını da tamamlamış olduk. Bu bağlamda toplantımıza bir yılın genel değerlendirmesi ile başladık. Üstlendiğimiz tarihi sorumluluğumuzun bilincinde olarak işbirliğimizi 12 Şubat 2022’deki ilk zirvemizde kamuoyuna duyurduğumuz ilke ve hedefler doğrultusunda sürdürme kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.

İki yüz yıllık modernleşme, 150 yıllık Meclis, 100 yıllık Cumhuriyet ve 75 yıllık demokrasi tarihimizdeki bütün ana akımların temsil edildiği bu işbirliği süreci siyasi tarihimizde bir ilk niteliği taşımaktadır. Bütün bu tecrübe birikimimizden hareketle temel amacımız bir taraftan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin devlet ve kamu hayatında yol açtığı tahribatı gidermek diğer taraftan Cumhuriyetimizi gerçek ve kâmil bir demokratik düzen ile taçlandıracak bir dönemi başlatmaktır.

Bu bağlamda, son bir yıl içinde kat ettiğimiz mesafeyi, elde ettiğimiz kazanımları ve karşı karşıya olduğumuz meydan okumaları son derece samimi bir ortamda ve yapıcı bir şekilde değerlendirdik. Her şeyden önce memnuniyetle ifade etmek isteriz ki bu işbirliği süreci ülkemizin siyasi ikliminde psikolojik bir dönüşüme öncülük etmektedir. İktidarın kendisinden farklı düşünen kesimleri düşmanlaştırma ve kutuplaştırma üzerinden tahakkümünü sürdürme çabasına karşı farklı düşünceleri ve yaklaşımları bir masa etrafında bir araya getirerek yeni bir siyasi iklim oluşturduk.

Oluşturduğumuz bu yeni siyasi iklim temelinde önümüzdeki kritik süreçlerde rehber olacak referans metinler ortaya koyduk. Uzun mesailer sonucunda üretilen Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni, Temel İlkeler ve Hedefler, Seçim Güvenliği, Kurumsal Reform ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi metinleri siyasi tarihimizde altı siyasi partinin ortak bir zemin inşası için ortaya koyduğu ve demokratik olgunluk seviyemizi gösteren birer başarı örneği olmuşlardır.

Otoriter yolsuzluk düzenini sürdürmek isteyen iktidar demokratik özgürlüklerin kısıtlanması, kutuplaştırma, yargının siyasallaşması ve medya tekeli üzerinden siyasi mühendislik peşindeyken bizler uzlaşıya, ortak akla, siyasi nezakete ve kapsayıcı demokrasiye dayalı yeni bir siyaset mimarisi inşa etme çabası içine girdik ve bu alanda önemli bir mesafe kat ettik.

“30 Ocak’ta yapacağımız ortak bir tanıtım toplantısı ile kamuoyunun bilgilerine sunacağız”

Değerli vatandaşlarımız,

Bu çerçevede, bugün işbirliği sürecimizin somut adımlar bağlamında son derece önemli iki ortak metnini daha tamamlama aşamasına getirdik. Ayrıca bundan sonraki adımlarımızı ve çalışma takvimimizi de oluşturduk.

Bugün tamamlama aşamasına getirdiğimiz Geçiş Süreci Yol Haritasını ve Ortak Politikalar Metnini 30 Ocak’ta yapacağımız ortak bir tanıtım toplantısı ile kamuoyunun bilgilerine sunacağız.

Bu iki metin ile birlikte partilerimizin siyasi işbirliği mimarisi önemli ölçüde tamamlanmış olacaktır.

– Temel İlkeler ve Hedefler metni ile işbirliğimizin dayandığı zemini,

– Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni ile işbirliğimizin siyasi iskeletini,

– Seçim Güvenliği metni ile siyasi sigortasını,

– Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi ile hukuki sütunlarını,

– Kurumsal Reform metni ile kurumsal altyapısını,

açıkladıktan sonra şimdi de Yol Haritamız ile süreç yönetim mekanizmalarını, Ortak Politikalar Metni ile her alandaki ortak somut adımlarımızı tanımlamış olacağız.

Değerli vatandaşlarımız,

Çetin siyasi şartlar altında bir yıllık yoğun bir çaba ile ortaya koyduğumuz bu vizyonun hayata geçirilmesinin iki gerekli şarta bağlı olduğunun da bilincindeyiz: Ortak Adayımızın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve TBMM’de Anayasa reformu için gerekli çoğunluğun elde edilmesi.

Bu temel şartların sağlanabilmesi için,

– Seçim güvenliği için oluşturulan komisyonun aralıksız çalışarak sandıkların tamamındaki her oyun korunmasını temin edecek tedbirlere yoğunlaşmasına,

– Ortak bir komisyon tarafından genel başkanların kararlarına baz teşkil etmek üzere TBMM’de anayasal çoğunluğu elde edebilmek için milletvekili seçimlerinde uygulanabilecek alternatiflerin çalışılmasına ve nihai kararı vermek üzere genel başkanlara sunulmasına,

– Genel Başkanlar arasında ortak Cumhurbaşkanı adayının tespiti ile ilgili istişarelerin başlatılmasına, karar verdik.

“Bir sonraki toplantımız İYİ Parti’nin ev sahipliğinde 26 Ocak tarihinde”

Cumhurbaşkanı adayı ve Milletvekili seçimleri konusunda tam bir uzlaşı kültürüyle hareket edecek ve seçimlerden sonra hem yürütmede hem yasamada yeni bir dönemi başlatacağız.

Bu çalışmaların kısa sürede tamamlanabilmesi amacıyla liderler arası toplantıların daha sık aralıklarla yapılmasına karar verdik. Bu bağlamda, bir sonraki toplantımız İYİ Parti’nin ev sahipliğinde 26 Ocak tarihinde yapılacaktır.

“6 Nisan’dan önce yapılacak bir erken seçime ise destek vermeye hazırız”

Bu vesile ile ayrıca vurgulamak isteriz ki son günlerde gündeme gelen erken seçim tartışmaları bağlamında da ortak tutumumuz açıktır: Geçen sene bir siyasi mühendislik çabası olarak devreye sokulan seçim sistemi ile yapılacak hiçbir erken seçime destek vermeyeceğiz. 2018 seçimlerinde geçerli olan sistemle gerçekleşecek -yani 6 Nisan’dan önce yapılacak- bir erken seçime ise destek vermeye hazırız.

Değerli vatandaşlarımız,

Toplantımızda ayrıca gündemdeki siyasi ve ekonomik konuları da ele aldık.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında verilen ve siyaset yasağını da içeren ceza hükmü, yargının siyasallaşmasının son çarpıcı örneği olmuştur. Yargının siyasallaşması karşısındaki tutumumuzu Saraçhane’de sergilediğimiz dayanışmayla bir kez daha göstermiş olduk. Sayın Erdoğan’ın kendi yaşadığı mağduriyeti başkalarına da yaşatacak adımlar atması güç yozlaşmasının en hazin örneklerinden birini teşkil etmektedir. Seçim sürecini etkilemek üzere yargıya müdahale niteliği taşıyacak benzer siyaset mühendisliği çabalarına karşı da bu dayanışmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.

Son aylarda gündemde yer alan başörtüsü konusunu da son derece samimi bir istişare ortamı içinde ele aldık. 12 Eylül’ün darbeci ve 28 Şubat’ın vesayetçi zihniyetinin eseri olan ve milyonlarca kadının hayatını karartan bu çağdışı yasağın bir daha gündeme gelmesini engelleyecek hukuki bir teminatın sağlanması konusunda tam bir mutabakata sahibiz.

Ancak, insan hakları ve inanç özgürlüğü ile ilgili bir konuyu ve başörtüsü gibi bir sembolü “gollük pas” olarak gören zihniyete de esastan karşıyız. Başörtüsü yasağı dolayısıyla ağır mağduriyetler yaşayan kadınlar için hakaret niteliği taşıyan bu tanımlama Sayın Erdoğan’ın bu meseleyi bir seçim malzemesi olarak gördüğünü açık bir şekilde ortaya koymaktadır. İktidar samimi ise, bu düzenlemeler konusunda muhalefetten gelecek önerilere önyargısız şekilde yaklaşarak metinlerin uzlaşı ile çıkmasını desteklemelidir.

Toplantımızda ekonomideki son gelişmeleri de ele aldık. Akıl, bilim ve rasyonalite ile tüm bağlarını koparan, Merkez Bankası bağımsızlığını yok sayan iktidar ülkemize dünyada 7. Avrupa’da 1. en yüksek enflasyona sahip olma utancını yaşatmıştır. TÜİK’in enflasyon hesaplamalarının gerçek hayat ve bağımsız hesaplamalarla hiçbir tutarlılığı kalmamıştır. Ücret ve maaş artışlarında TÜİK’in verilerinin esas alınması milletimize karşı ağır bir hak gaspıdır. İktidarın daha işçinin eline geçmeden bu ay sonunda açlık sınırının altında kalacak olan yeni asgari ücreti bir övünç kaynağı olarak görmesi en hafif tabiriyle hazindir.

Seçimleri kaybedeceğini anlayan hükümet, panik içinde henüz mürekkebi dahi kurumamış olan 2023 bütçesinde yer vermediği ve 24 saat geçmeden değişen adımlar atarak devlet ve bütçe yönetimindeki ciddiyetsizliğini ve umursamazlığını ortaya koymaktadır. Öte yandan hükümet çalışanların zaten hakkı olan EYT düzenlemesini ve alım gücündeki erime karşısında hiçbir anlam ifade etmeyen maaş artışlarını bir müjde gibi sunmaktadır. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte ortaya çıkan keyfiliğin, kuralsızlığın ve kamu yönetimindeki çöküşün en somut örneğidir.

Toplantımızda ayrıca, geçtiğimiz hafta içinde Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da güpegündüz sokak ortasında katledilmesi ile daha da aşikâr bir şekilde ortaya çıkan kamu düzenindeki bozulma konusunu da kapsamlı bir şekilde ele aldık. Her şeyden önce Sinan Ateş’in ailesine ve sevenlerine taziyelerimizi sunuyoruz. Bu vahşeti daha da vahim kılan husus ise, cinayet sonrasında başta Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve MHP Genel Başkanı olmak üzere ilgili yetkililerin derin bir sessizlik içine girmeleridir. Daha önce siyasilere, akademisyenlere ve gazetecilere yönelik saldırıların faillerinin hiçbir ceza almadan serbest kalmalarının da verdiği cüretle kendileri gibi düşünmeyen herkese saldıran çetelerin elini kolunu sallayarak gezdiği, mafyatik yapıların karşılıklı infazlar gerçekleştirdiği bir ülkede kamu düzeninden ve demokratik hukuk devletinden bahsetmek mümkün değildir.

Bu cürümleri işleyenlerin ve onların arkasındaki güçlerin hak ettikleri cezaları almasının takipçisi olacağız. Kimse ülkemizi her kesimden gençlerin feda edildiği yetmişli yılların karanlıklarına da, seksenli yılların darbeci 12 Eylül şartlarına da, doksanlı yılların faili meçhullerine de geri götüremeyecektir.

Bizi bir araya getiren en önemli saik olan özgürlükçü kamu düzeni ve hukuk devleti ilkeleri ülkemizde egemen oluncaya kadar ortak bir mücadele vermeye kararlıyız. Bu bağlamda, otoriter düzeni sürdürmek için seçimlere olağanüstü şartlarda gitme senaryolarına karşı adil ve objektif seçim şartlarının korunması yönündeki çabalarımızı da yoğunlaştıracağız.

“Asla ümitsizliğe kapılmayınız”

Bu gelişmeleri kaygı ile izleyen Aziz Milletimiz,

Asla ümitsizliğe kapılmayınız.

Siyaseti bir rant ve güç paylaşımı olarak değil, hak ve adalet temelli bir alan olarak gören bizler bu kara bulutları dağıtmaya kararlıyız.

Kimsenin Cumhuriyetimizin 100. Yılını yolsuzluklarla, yasaklarla, baskılarla ve yoksullukla karartmasına izin vermeyeceğiz.

Cumhuriyetimizin 100. Yılı toplumsal barışın, insan hak ve özgürlüklerinin, adaletin, demokratik hukuk devletinin, temiz siyasetin ve refah toplumunun gerçekleşmesi yönünde yeni bir başlangıcın yılı olacaktır.”

Paylaşın

‘Altılı Masa’dan Dikkat Çeken Paylaşım: Yarının Türkiyesi İçin Cesaret Zamanı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Atılı Masa’da yer alan siyasi partilerin liderleri Gelecek Partisi Genel Merkezi’nde 10. kez bir araya geldi.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, beş genel başkanı Genel Merkez binası önünde tek tek karşıladı. Liderler, Ahmet Davutoğlu ile beraber fotoğrafı çektirdikten sonra içeriye geçti.

Millet İttifakı’nı oluşturan altı siyasi partinin genel başkanının 13 Şubat 2022 tarihinde başlattığı görüşmelerin ilk tur çalışmaları Saadet Partisi ev sahipliğinde 21 Ağustos 2022 tarihinde tamamlanmıştı.

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin oluşturduğu Altılı Masa’nın ikinci tur görüşmelerinin ilki 2 Ekim’de, CHP Genel Merkezi’nde, ikincisi, 28 Kasım’da Demokrat Parti Genel Merkezi’nde yapılmıştı.

Toplantı öncesinde CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi, sosyal medya hesaplarından ortak bir paylaşım yapıldı.

“Yarının Türkiyesi İçin Cesaret Zamanı” etiketiyle paylaşılan videoda genel başkanların şu sözleri yer alıyor:

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Temiz bir Türkiye, aydınlık bir Türkiye, herkesin mutlu olduğu bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz, beraber inşa edeceğiz, birlikte inşa edeceğiz.

Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan: Bu toprakların insanı ne badirelerden, ne krizlerden, ne afetlerden, ne savaşlardan çıkarttı bu ülkeyi. Yine başaracağız. El ele, omuz omuza hep birlikte başaracağız.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal: Milletin gücü, azmi, kararlılığı her daim önüne örülmüş o duvarları yıkıp atmıştır.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu: Geçmişe değil geleceğe, nefrete değil sevgiye, öfkeye değil merhamete, korkuya değil ümide ayarlıyız.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener: 2023’te milletimizle birlikte öyle bir tarih yazacağız ki 1923’te kavuştuğumuz bayram havası memleketimize yeniden yayılacak.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu: Ülkemizin problemlerine çözüm üretmek adına yola çıktık. Bu masada sadece altı genel başkan yok. 85 milyon insanımız bu masada oturmaktadır.

Paylaşın

Altılı Masa “Aday Belirleme Sürecini” Konuşacak

CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa, 5 Ocak’ta Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde 10. kez bir araya gelecek. 10. buluşmada aday ismi ele alınmasa bile adayın artık belirleme çalışmalarının gündeme geleceği belirtiliyor.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu da gazetecilere yaptığı açıklamada, adaylık konusunun güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş süreci ve ortak hükümet programı çalışmaları tamamlandıktan sonra gündeme geleceğini söylemişti. Altılı masa hükümet programını açıkladıktan sonra 11. toplantısını fazla vakit geçmeden yapacak. İYİ Parti’nin ev sahipliğini yapması muhtemel olan toplantıda ortak adayın görüşülmeye başlanması bekleniyor.

Altılı masanın Perşembe günü gerçekleşecek toplantısına ev sahipliği Gelecek Partisi yapacak. Toplantı öncesi Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, diğer beş lider ile ikişer kez olmak üzere toplamda 10 görüşme yaparak masaya oturmuş olacak.

DW Türkçe’den Kıvanç El‘in aktardığına göre, AK Parti’nin başörtüsü ve aile ile ilgili Anayasa değişiklik teklifine nasıl bir tutum belirleneceğinin ele alınacağı toplantıda, hükümet programının ayrıntılarının da belli olması bekleniyor. Cumhurbaşkanı adaylığı konusunun ise İYİ Parti’nin evsahipliğindeki toplantıya kalacağı tahmin ediliyor.

CHP “evet” diyecek mi?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence çıkışı sonrası AK Parti, bu çıkışa Anayasa teklifi ile yanıt vermiş ve sadece başörtüsü değil, aynı zamanda aile ile ilgili düzenlemeyi de teklife koyarak Meclis’e getirmişti. AK Parti’nin Anayasa teklifine dair altılı masanın Anayasa değişikliği konusundaki ana görüşü referanduma bırakılmaması yönünde. Bu konuda CHP’nin tavrı belirleyici olacak.

Ana muhalefet şu ana kadar AK Parti’nin teklifine “hayır” oyu vereceği yönünde bir izlenim bıraktı. CHP MYK toplantısında da ağırlıklı olarak “hayır” eğilimi oluştu, ancak nihai karar CHP liderine bırakıldı. Başta İYİ Parti ve Saadet Partisi olmak üzere masanın diğer üyeleri ise konunun siyasi bir tartışmaya dönüşmemesi ve iktidarın eline koz verilmemesini istiyor. Bu nedenle teklife “evet” deme eğilimi, CHP hariç altılı masada hakim görüş.

Hükümet programı dokuz ana başlıktan oluşuyor

Genel başkan yardımcılarının yer aldığı “Temel Politikalar Ortak Çalışma Grubu” 2 Ekim 2022’de liderlerin buluşmasında aldığı kararla kurulmuştu.

Komisyon dokuz ana başlıkta “Hukuk, adalet ve yargı”, “Kamu yönetimi”, “Şeffaflık, denetim ve yolsuzlukla mücadele”, “Ekonomi, finans ve istihdam”, “Sektörel ve bölgesel konular”, “Bilim ve teknoloji”, “Eğitim ve öğretim”, “Sosyal politikalar”, “Dış politika, güvenlik, savunma” başlıklarında çalıştı ve çalışmalar tamamlanarak programın taslak hali ortaya çıktı.

Ana başlıklarda altı parti, büyük oranda uzlaşma sağladı. Ancak 5 Ocak’ta masaya gelecek olan Temel Politikalar Belgesi’nde sorunlu konular da yer alıyor.

İstanbul Sözleşmesi’nde şerh kalkar mı?

Altılı masadaki tartışmalı konulardan bir tanesi İstanbul Sözleşmesi’ne dönüş.

CHP, İYİ Parti, DEVA, Demokrat ve Gelecek partileri kadına şiddete karşı mücadeleyi hedef alan İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden dönülmesi gerektiğini savunuyor. CHP ve İYİ Parti, sözleşmeye dönüşü öncelikli politikalar arasında gösteriyor. Saadet Partisi’nin ise İstanbul Sözleşmesi’ne dair vaatlere şerh düştüğü kaydedildi. Ancak Saadet Partisi kaynakları, bu başlığın “önemli bir kriz alanı olmadığını” belirtirken, süreçte altılı masanın iktidara gelmesine etki edecek bir sorun olmadığına vurgu yapıyor.

Mülteci politikasına ilişkin de masada görüş ayrılıkları olduğu belirtiliyor.

Hükümetin partilere göre dağılımında cumhurbaşkanı yardımcılarının durumu, liderlerin kabinede yer alıp almayacağı, hangi bakanlıkların hangi isimlerle yer alacağı gibi konu başlıkları da genel başkan yardımcılarının oluşturduğu komisyonda karara bağlanmadı. Bu başlıklar, tamamen liderlerin inisiyatifine bırakıldı.

“Aday belirlenme süreci” konuşulacak

Ortak hükümet programının açıklanacağı tarih sonrasında ise liderlerin gündemi artık aday olacak. Ancak 10. buluşmada aday ismi ele alınmasa bile adayın artık belirleme çalışmalarının gündeme geleceği belirtiliyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da gazetecilere yaptığı açıklamada, adaylık konusunun güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş süreci ve ortak hükümet programı çalışmaları tamamlandıktan sonra gündeme geleceğini söylemişti. Altılı masa hükümet programını açıkladıktan sonra 11. toplantısını fazla vakit geçmeden yapacak. İYİ Parti’nin ev sahipliğini yapması muhtemel olan toplantıda ortak adayın görüşülmeye başlanması bekleniyor.

İmamoğlu’na hapis cezası sonrası İYİ Parti ile CHP arasındaki Saraçhane gerginliğinin altılı masa buluşmasında gündeme gelmesinin ise beklenmediği ifade edildi. Ancak kaynaklar, masadaki konuların görüşmelere yansımasına göre belli olacağı yorumunu yaptı.

İYİ Parti’den Babacan’a yanıt

Toplantı öncesi dikkat çeken bir açıklama da var. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Pazartesi günü Anayasa’nın 66. maddesinde yer alan “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” ifadesinin tekrar değerlendirileceğini ifade etmişti.

Bu açıklama İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu’ya soruldu. Zorlu, “DEVA Partisi ile ortak yanımız altılı masada bulunuyor olmamız ve bu ortaklaşmamızın en büyük temeli güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sistemi ülkemizde yeniden inşa etmek, adaleti ve liyakati esas alan bir yönetim anlayışını kurgulayabilmektir. Bizim bu çerçevede ortak anayasa değişikliği paketimiz açıklanmıştır. Hükümet programı taslağı da 5 Ocak’ta liderlere sunulacaktır. İki belgede de bahsedilen taahhütler yer almamaktadır” açıklaması yaptı.

DEVA Partisi kurmayları Babacan tarafından açıklanan metnin DEVA Partisi’nin metni olduğunu ifade ederken altılı masaya dair bir vaat verilmediğini kaydetti.

Paylaşın

Altılı Masa 5 Ocak’ta Toplanacak: Ortak Politika Belgesi Hazır

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa, 5 Ocak’ta Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde bir araya gelecek.

Altılı masanın seçim vaatlerini içeren ortak politika belgesi tamamlandı. Dün son çalışmalarını yapan komisyon üyeleri kendi parti genel başkanlarına çalışmayı sabah saatlerinden sundu.

Sputnik Türkçe’den Osman Nuri Cerit’in haberine göre; seçim beyannamesi niteliği taşıyacak olan ortak metin 9 ana başlık 60 alt başlıktan oluşuyor. Ortak politika belgesi 2 bin 200 eylemi içeriyor. Altılı masanın adayının cumhurbaşkanı olması durumunda yapacağı icraat bu belge içerisinde tek tek sıralanıyor.

Çalışma grubunun hazırladığı metinde hukuk, adalet ve yargı, kamu yönetimi, şeffaflık, denetim ve yolsuzlukla mücadele, ekonomi, finans ve istihdam, sektörel ve bölgesel konular, bilim ve teknoloji, eğitim ve öğretim, sosyal politikalar, dış politika, güvenlik, savunma başlıklarında atılacak adımlar yer alıyor.

Altılı partinin genel başkanlarının talimatı ile kasım ayında çalışmaya başlayan komisyon iki aylık çalışmasının sonunda dün çalışmalarını tamamladı. Çalışmada yer alan parti kurmayları çalışmanın son halini kendi genel başkanlarına sundu.

5 Ocak günü Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde bir araya gelecek 6 liderin gündemi ortak politika belgesi olacak. Genel başkanlar bu toplantıda ortak politika belgesinin açıklanmasıyla ilgili takvim belirleyecek. Ortak politika belgesinin açıklanması sonrasında altılı masanın ortak adayının belirlenmesi süreci başlayacak.

Paylaşın

‘Altılı Masa’nın Vaat Ettiği Yeni Sistem Ne?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa’nın çıkaracağı ortak adayın kim olacağı konusu çeşitli kesimlerde farklı amaçlarla tartışılmakta.

Ancak altı partinin üst düzey isimleri aslında ortak adayın kim olacağının değil “sistemin” daha çok sorgulanması gerektiğini belirten açıklamalar yapıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da geçtiğimiz günlerde “Biz yeni bir kral değil, kural istiyoruz. Bizim amacımız bu ucube sistemi değiştirmek” diye konuşmuştu.

Altılı masayı oluşturan muhalefet partilerinin ortaklaşa hazırladığı hükümet programında artık sona gelinirken yeni yılla birlikte muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş ve yeni sistem vaadini topluma anlatmaya yönelik çalışmalarını hızlandırması bekleniyor.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in altılı masayı oluşturan partilerin yetkili isimlerinden edindiği bilgilere göre bir çeşit seçim beyannamesi olarak da düşünülen hükümet programında sona gelindi ve artık son rötuşlar yapılıyor. Hemen hemen her konuda anlaşıldığı, birkaç konunun ise alternatifli şekilde liderlere bırakıldığı öğrenildi. Altılı masanın 5 Ocak’taki yeni yılın ilk toplantısında bu programın ve yeni sisteme yönelik geçiş süreci yol haritasının liderlerce ele alınması bekleniyor.

Hükümet programının son hali 73 alt başlıktan oluşuyor. Liderlerin uzlaşısına bırakılan birkaç konu arasında bakanlık sayısı ve kadın cinayetleri gibi bazı ülke sorunlarının bakanlık kurularak mı yoksa başka bir yöntemle mi çözülmesi gerektiği gibi başlıklar bulunuyor. Bu çerçevede eskiden uygulanan devlet bakanlıkları sisteminin geri gelmesinin söz konusu olabileceği ama bazı ucu açık bırakılan konulara liderlerin karar vereceği belirtiliyor.

Altılı masanın vaat ettiği sistem ne? 

2022’nin son haftalarında altılı masanın çıkaracağı ortak adayın kim olacağı konusu çeşitli kesimlerde farklı amaçlarla tartışıldı. Ancak altı partinin üst düzey isimleri aslında ortak adayın kim olacağının değil “sistemin” daha çok sorgulanması gerektiğini belirten açıklamalar yapıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da geçtiğimiz günlerde “Biz yeni bir kral değil, kural istiyoruz. Bizim amacımız bu ucube sistemi değiştirmek” diye konuşmuştu.

Peki 2018 yılından beri yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yerine altılı masa seçmene nasıl bir yeni sistem vaat ediyor?

Altılı masanın temel vaadi 2018 öncesinde yürürlükte olan parlamenter sistemin kötü yönlerine yer verilmeyen güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçiş yapılması. Bu sistemde yasama organı olarak güçlü bir Meclis, yürütmenin başı olarak Başbakan ve yetkileri büyük oranda törpülenmiş sembolik bir Cumhurbaşkanı’nın yer alması planlanıyor.

Bir muhalefet yetkilisi, 2018’den beri Türkiye’de aslında başkanlık sisteminin uygulanmadığını, aslında eski parlamenter sistemin bile başkanlık sistemine daha yakın kaldığını belirterek “Şu anda kuvvetler birliğindeki mutlak monarşi, dikta ya da seçilmiş otokrasi diyebileceğimiz, sadece Erdoğan için uydurulmuş bir sistem içindeyiz” diyor.

Altılı masanın getirmek istediği sistem ise Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi dışında “kuvvetler ayrılığına” dayalı parlamenter sistem olarak ifade ediliyor.

Bu arada muhalefetin getirmek istediği bu sistemde Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesine rağmen yetkilerinin sembolik tutulması bazı anayasa hukukçuları ve kesimlerce çelişkili bulunuyor.

Altılı masadan bir yetkili, “Ahmet Necdet Sezer 2001’de anayasa kitapçığını fırlattığı sırada halk tarafından değil TBMM tarafından seçilmişti. Cumhurbaşkanının kim tarafından seçildiği tabi ki önemli ama ondan daha önemlisi yetkileridir. 2001’de cumhurbaşkanının normal bir parlamenter sistemde olmayacak kadar fazla yetkisi vardı” yorumu yapıyor.

Sıkça getirilen eleştirilerden birisi de Cumhurbaşkanı’nın “Ben buraya halkın oyuyla geldim” diyerek bazı isteklerde bulunması durumunda ne yapılacağı? Buna karşılık ise Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin bu tür isteklerini gerçekleştiremeyeceği kadar az olacağı yanıtı veriliyor.

Altı muhalefet partisinin Kasım ayı sonunda kamuoyuna açıkladığı ortak anayasa teklifinde de TBMM’nin güçlü, yargının bağımsız, yürütmenin ise istikrarlı olmasının amaçlandığı belirtilmişti.

Bu nedenle yeni sisteme göre cumhurbaşkanının parlamenter sistemin özüne uygun şekilde “sorumsuz, yetkisiz ve sembolik” olmasının olası sorun ve krizlerin önlenmesi açısından önemli olduğu düşünülüyor. Dünyada buna benzer örnekler ise Almanya’da cumhurbaşkanının ya da parlamenter sistemin geçerli olduğu İngiltere’deki kraliyetin sembolik yetkileri gösteriliyor.

Yargının bağımsız olacağı bu yeni sistemle kuvvetler ayrılığı çerçevesinde yasama ve yürütmenin kendi içlerinde güçlendirilmesinin yanı sıra devlete bağlı tüm kurumların ve bürokrasilerin yeniden güçlendirilmesi de amaçlanıyor.

Yeni sistem halka nasıl anlatılacak?

Peki şu ana kadar bazı konularda yavaş kaldığı gerekçesiyle eleştirilen altılı masa getirmek istediği bu sistemi topluma şimdiye kadar iyi anlatabildi mi? Ya da bundan sonra bunu nasıl yapacak?

Üst düzey bir muhalefet yetkilisine göre, topluma seçimi kazanmanın aslında adaydan değil sistemden geçtiğini anlatmaya çalıştıklarını ancak bununla birlikte son 15-20 yıllık siyaset pratiği nedeniyle bunda zorluk yaşanmasının doğal olduğunu söylüyor.

Türkiye’nin şu anda “tek adam sistemi” ile yönetildiğini, bunun dünya siyaset literatüründeki yerinin “seçilmiş otokrasiye” denk düştüğünü ve toplumun zihninin buna alıştırıldığını belirten aynı yetkili, “Biz bu yeni sistemi topluma anlatsak bile toplum doğal olarak yine adaya bakacak, bunun da farkındayız. Program ve kadrolar çok önemli derken adayın önemli olmadığını söylemiyoruz. Hükümet programını yine cumhurbaşkanı adayı ortaya koyacak” diyor.

Muhalefetin yapmak istediği “kurumları, Meclis’i ve yürütmesi güçlü olan bu sistemin hiçbir partinin ya da görüşün “tek adamına” göre kurulmayıp, ona bağlı olarak devam etmemesi” olarak aktarılıyor.

Altılı masa daha önceki muhalefet adayları Ekmeleddin İhsanoğlu ya da Muharrem İnce’deki durumun tekrarlanmaması için bu kez önce altılı masa tarafından açıklanacak olan, ardından da aday tarafından detayları anlatılacak hükümet programını ve kadroları önceden belirlemeyi ve altyapıyı sağlam tutmayı istiyor. Bu amaçla bakanlıklara, kilit önemdeki kurumlara ve pozisyonlara kimlerin geleceğinin altılı masada kararlaştırılması ve ortak adayın yapılan tüm bu hazırlıkların ardından programı, seçim beyannamesi, kadroları önceden oluşmuş şekilde ortaya çıkması bekleniyor.

“Tek kişiden kurtulmanın yolu bir başka tek kişi olmamalı”

Altılı masa liderlerinin sık sık yinelediği bir başka unsur ise “Yeni kral istemiyoruz” sözü. Muhalefetten bir yetkili “Tek kişiden kurtulmanın yolu bir başka tek kişi” değil diyerek “Hep şunu düşünüyoruz. Tek bir kişi gelsin ve bizi kurtarsın. Halbuki bizi kurtaracak olan sistem olmalı” yorumu yapıyor.

Bununla birlikte sistem oturuncaya kadar bu seçimle ilgili altılı masanın önündeki handikaplardan birisini de yine ortak adayın kim olması gerektiği sorusu oluşturuyor. Bir yetkili bu zorluğu “Biz programı, seçim beyannamesini ve kadroları en iyi şekilde hazırlasak da bunu yine halka anlatacak olan mecburen yine bir tek kişi olacak” sözüyle anlatıyor.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu – Akşener Görüşmesi; Davutoğlu: Bir Kriz Toplantısı Olarak Görülmemeli

CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Lideri Akşener’in Ankara’da baş başa görüşmelerini değerlendiren GP Lideri Davutoğlu, “Altılı Masa’da liderler arasında konuşulmayan, konuşulurken tedirginlik duyulan hiçbir konu yok” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Habertürk televizyonunda Kübra Par’ın Açık ve Net programında gazeteciler Nagehan Alçı, Kemal Öztürk ve Faruk Aksoy’un sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in dün yaptığı toplantı için, “Bir kriz toplantısı olarak görülmemeli” dedi.

Gelecek Partisi lideri aynı zamanda, “Üçlü olarak geçen sene masada yemek yediğimizde sayın Akşener ve sayın Kılıçdaroğlu’nun çok rahat konuşabildiklerini gördüm ve bu memnun etti. Bu kültürü gördükten sonra bu akşamla ilgili telaşa kapılmış değilim” ifadesini de kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında hüküm verilmesinin ardından yaşananlar, Akşener ve Kılıçdaroğlu arasında gerilim yaşandığı iddialarının ortaya çıkmasına yol açmıştı.

Bu konuyla ilgili Davutoğlu, “Akşener’in İmamoğlu’na verdiği desteği doğal görürüm” değerlendirmesinde bulundu.

“Alternatif yollar denenir, ama bu masanın dağıldığı anlamına gelmez” diyen Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “oyun kurucuların psikolojisini bozmaya çalıştığını” söyledi, ancak bunun gerçekleşmeyeceğini dile getirdi.

Davutoğlu aynı zamanda hiçbir liderin bu masayı dağıtmayı hakkı olmadığını aktardı:

“Altılı Masa ortak üründür. Kılıçdaroğlu ile Akşener değil, hepimiz birlikte yaptık. Hepimiz emek verdik. En önemlisi toplumda umut oluşturmuşuz, bu umudu dağıtmaya hiçbirimizin hakkı yok.”

Seçim takviminde Altılı Masa’yı en çok zorlayacak unsurun aday seçimi olacağını vurgulayan Davutoğlu, adaydan önce metinlerin açıklanması sürecinin tamamlanması gerektiğini vurguladı.

O yüzden de aday seçiminin Ocak sonuna kalacağını tahmin etti.

Davutoğlu, çoklu adayla ilgili bir soru üzerine, “A planımız tek adaydır, ama şartlar neyi gerektirirse o esneklikte gerekli adımı atarız. A planımız, B planımız tek adaydır. Ama karşı taraf öyle bir şey yapar ki, oturur tekrar değerlendiririz” yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu: İçeriğini aktaramam, bu yanlış olur

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile Ankara’da yaptıkları görüşmeye dair yakın çevresine değerlendirmelerde bulundu.

Toplantının verimli geçtiğini belirten CHP lideri, “Güzel bir toplantı oldu. Toplantı içeriğini aktaramam, bu yanlış olur. Ancak Türkiye’nin yönetilememesi sorununu önümüze getiren ucube sistemin değişiminin zorunluluk olduğu konusunda mutabakatımız tamamdır, bunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

Akşener: Niye dağılsın Altılı Masa?

Öte yandan Gazeteci Murat Yetkin’in sorularını yanıtlayan İYİ Parti Lideri Akşener, görüşmede İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aldığı cezanın ardından CHP ve İYİ Parti arasında yaşanan sorunun ele alındığını söyledi.

“İmamoğlu’nun kellesi giderken tartışmanın Meral Akşener’in rol çalmasına nasıl evrildiğini anlayamıyorum, şaşırdım kaldım” diyen Akşener, “Bu bütün muhalifler açısından bir mihenk taşıdır. Çünkü İstanbul Belediyesine kayyım atanması yolunda bir adım atıldı. Terör soruşturması bunun parçasıdır. Diğer belediyelere de sıçrayabileceğine dair bilgi ve değerlendirmem var. Benim gidişim orada muhalefet olarak birlik, beraberlik göstermek içindi. Saygısızlık yapıldı bana” diye konuştu.

Akşener, “Masa dağılıyor mu” sorusuna ise “Niye dağılsın Altılı Masa? Birlikte kazanacağımızı söylüyoruz” yanıtını verdi.

Altılı Masa’nın kimi aday göstereceğinin konuşulup konuşulmadığı sorusuna da “Onu Altılı Masada konuşacağız. İstanbul meselesini konuştuk; onun dışında neleri konuşup konuşmadığımızı söylemedim. Çünkü bu konu gerçekten mihenk taşı” yanıtını veren Akşener, muhalefetin cumhurbaşkanı adayı ve başörtüsü konusundaki Anayasa Değişikliği sorularını yanıtlamadı.

Çankaya Belediyesinin Ahlatlıbel sosyal tesislerinde yapılan görüşme talebinin Kılıçdaroğlu’dan geldiğini söyleyen Akşener, dağıtılan fotoğrafta her ikisinin de hayli gergin görünmesini kendisinin geçirmekte olduğu grip hastalığına bağladı, “Gergin bir durum yoktu” dedi.

Paylaşın

‘Altılı Masa’ Üç Konuda Anlaşmadı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa’nın üç konuda anlaşamadığı öne sürüldü.

Yeni yılın ilk 6’lı masa toplantısına Gelecek Partisi ev sahipliği yapacak. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun zirve öncesinde, masa gündeminde yer alan ve ‘ihtilaflı’ 3 konuda siyasi parti liderleriyle özel görüşmeler yapacağı öğrenildi.

Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre; komisyonların yaptığı çalışmada mülteci sorunu, İstanbul Sözleşmesi ile Cumhurbaşkanı Yardımcılıkları konusunda tam mutabakat sağlanamadığı belirtildi.

5 Ocak 2023’te yapılacak 6’lı masa toplantısında, liderin gündeminde uzlaşı sağlanamayan konular yer alacak. 6 partinin genel başkan yardımcılarından oluşan ve seçim öncesi, seçim sırası ve seçim sonrası olmak üzere üç ayrı çalışma yürüten komisyonlar, şimdiye kadar 9 ana başlıkta 72 alt başlığı ele aldı.

Hukuk, adalet ve yargı, kamu yönetimi, şeffaflık, denetim ve yolsuzlukla mücadele, ekonomi, finans ve istihdam, sektörel ve bölgesel konular, bilim ve teknoloji, eğitim ve öğretim, sosyal politikalar, dış politika, güvenlik, savunma olmak üzere 9 başlık çalışıldı.

Mutabakat aranan birinci konu ‘mülteci sorunu’ oldu. Gelecek Partisi’nin metne ekletmek istediği ‘onurlu insani geri dönüş’ ifadesine Demokrat Parti’nin karşı olduğu belirtildi. CHP ve İYİ Parti, Temel Politikalar Belgesi’ne İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanacağına dair bir taahhüt konulmasını istiyor.

Buna SP’nin şerh koyduğu ifade ediliyor. Geçiş sürecinde, Cumhurbaşkanı ve yardımcılarının yetkisiyle ilgili vatandaşa net taahhütler verilmesi hedefleniyor. SP lideri Karamollaoğlu, ‘eşgüdüm kurulu’ öneriyor. Ancak, bazı liderlerin çekincesi olduğu biliniyor.

Paylaşın

Muhalefetten ‘Asgari Ücret’ Tepkisi: Yoksulluk Ücreti

2023 yılı asgari ücretini 8 bin 506 lira olarak açıklanmasına muhalefet partilerinden tepki geldi. Türkiye İşçi Partisi (TİP), “8 bin 500 TL asgari ücret milyonların yoksulluk ücretidir!” ifadeleriyle açıklanan yeni asgari ücrette tepki gösterdi.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol’un da katıldığı toplantı da 2023 yılı asgari ücretini 8 bin 506 lira olarak açıkladı.

CHP, DEVA Parti, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, TİP, ve HDP’nin de aralarında olduğu muhalefet partileri, açıklanan yeni asgari ücrette tepki gösterdiler.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Ne asgari ücretlinin hak ettiği oldu ne de küçük esnafın vergi yükü düşürüldü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, açıklanan yeni ücreti eleştirerek, “Saray, TÜİK’in sahte gıda enflasyonunun bile 5 puan altında zam açıklayarak, bu ülkenin 33 milyon vatandaşını soydu. Ne asgari ücretlinin hak ettiği oldu ne de küçük esnafın vergi yükü düşürüldü. Yine “biri istedi” diye, öyle oldu. Asıl mesele, asgari ücrete tenezzül etmeyen bir Türkiye’yi yaratabilmektir. O da endüstriyel dönüşümle olur. Sadece Sarayı yolcu etmeyeceğiz, yoksuldan alıp zengine verdikleri bu düzeni de tarihe gömeceğiz” dedi.

DEVA Lideri Babacan’dan “küfe” tepkisi: Siz kendiniz yük oluyorsunuz, bir an önce bırakın gidin

DEVA Partisi lideri Ali Babacan ise, Erdoğan’ın asgari ücret teklifleri ile ilgili olarak yaptığı “Bizim sırtımızda 85 milyonun taşındığı bir küfe var” sözlerini eleştirdi.

Sosyal medya hesabından bir video yayınlayan Babacan şunları söyledi: Haftalardır, günlerdir merakla beklenen asgari ücret rakamı Sayın Erdoğan tarafından açıklandı. ‘Yüzde 99 zam yaptık’ diye adeta müjde verircesine açıklandı. Bu ülkede gerçek enflasyonun yüzde 200’e yaklaştığını dünya âlem biliyor. Çarşıya pazara çıkan, doğal gaz faturası, elektrik faturası ödeyen herkes gayet iyi biliyor. Biz, ‘Asgari ücret, en az gerçek enflasyon artı refah payı kadar artırılmalıdır’ dedik. Bunu yapmadınız. Milyonlarca insanı gelir kaybıyla, yoksullukla karşı karşıya bıraktınız.Üstelik bunun adı asgari ücret. Herkes biliyor ki bu ülkede çalışanların en az yarısı asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Asgari ücret ‘en az ücret’ değil. Neredeyse ortalama ücret olmuş durumda. Bu önemli bir konu.

Sayın Erdoğan’ın bu milleti, 85 milyonu sırtında taşıdığı bir yüke, küfede taşıdığı bir yüke benzetmesi gerçekten kabul edilmez. Eğer bu yükün altından kalkamıyorsanız bırakın gidin. 85 milyon sizin sırtınızdaki küfedeki yük değildir. Siz kendiniz artık bu milletin sırtına yük oluyorsunuz. Lütfen bir an önce bırakın gidin. Öyle mayısı, haziranı falan beklemeyin. İşte Meclis elinizin altında. Seçim yapmak mümkün. Hemen mart ayında bir seçimi ilan edin. Bir an önce milletimizin bu ıstırabını bitirin.

TİP: Türkiye’nin geleceğini Saray’ın ellerine teslim etmeyeceğiz

Türkiye İşçi Partisi (TİP) tarafından “8 bin 500 TL asgari ücret milyonların yoksulluk ücretidir!” başlığıyla bir açıklama yapıldı.

Asgari ücrete ilişkin “taban ücret” önerisini daha önce kamuoyu ile paylaşan TİP’in açıklamasında, asgari ücret  görüşmeleri sürecinde yaşananlara, açlık ve yoksulluk sınırına, Erdoğan ve bakanların sözlerine dikkat çekildi.

“TİP asgari ücretin sefalet ücreti olmaması, taban ücretin uygulanması ve emeğin hem büyümeden hem refahtan payını alması için mücadelesini hız kesmeden sürdürecek” ifadelerine yer verilen açıklamada, “Milyonlarca emekçi yoksulluk ücretine mahkum olmayacak. Türkiye’nin geleceğini Saray’ın ellerine teslim etmeyeceğiz!” vurgusunda bulunuldu.

Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu: Kötü ekonomi yönetiminizin faturasını milletimize ödetiyorsunuz

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından açıklanan miktarı eleştirdi.

“Kötü ekonomi yönetiminizin faturasını milletimize ödetiyorsunuz” diyen Davutoğlu, “Yeni asgari ücret, derde derman olmaktan uzak. Enflasyonla mücadele etmeden ücretlere yapılan artışın hiçbir anlamı olmayacaktır” dedi.

Emek Partisi: Mücadeleyi yükselteceğiz

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz Twitter hesabından paylaştığı mesajda belirlenen asgari ücrete tepki gösterdi. Akdeniz, “8500 TL açlık ücretidir! Çalışan emekçiler bir kez daha açlığa mahkum edilmiştir. Yıl içinde düzenleme sözü de yüksek enflasyon ortamında hikayedir! İnsanca yaşam için mücadeleyi yükselteceğiz, başka yolu yok bu işin” dedi.

Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu: Sırtlarındaki küfede milyarca doları taşıyorlar ama emekçinin alın terinin hakkını taşıyamıyorlar

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bir kez daha “dağ fare doğurdu! Sırtlarındaki küfede milyarca doları taşıyorlar ama emekçinin alın terinin hakkını taşıyamıyorlar! Bu iktidar, bu anlayış ve bu zihniyet değişmeden sonuç değişmeyecek! Asgari değil, “İnsanca Yaşam Ücreti” için geri sayım başlamıştır” ifadelerini kullandı.

“İktidar, açıkladığı rakamla çalışanlara sefaleti dayatmaktadır”

HDP eş genel başkanıları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da asgari ücrete ilişkin eleştirilerde bulundu.

Buldan açıklamasında, “HDP, asgari ücretin en az 12 bin 500 olmasını önerdi. Bu öneriye ve işçilerin taleplerine kulağını tıkayan iktidar, açıkladığı 8 bin 500 TL’lik rakamla çalışanlara sefaleti dayatmaktadır.   Bu sömürü düzenini değiştireceğiz! Sosyal adaleti bu ülkede hep birlikte tesis edeceğiz” dedi.

Sancar ise, “Faiz lobilerine, yandaşlara, savaş harcamalarına devasa kaynak ayıran iktidar, işçiye ise sefalet ücretini reva görmüştür. Açıklanan asgari ücret rakamı, emekçiyi açlık ve yoksulluğa mahkûm etmektedir. Alınterini sömüren bu adaletsizlik düzenini ortak mücadeleyle değiştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı.

“Çalışanların yüzde 80’inin ayda 455 dolara mahkûm olduğu başka bir ülke yok. Kölelik devri de böyleydi işte” diyen Demirtaş, “Bunun tek nedeni de başkanlık sistemi. El ele verip bu sistemi değiştirelim, sonra da kölelik düzenini kaldıralım. Nasıl mı? Kesintisiz mücadele, örgütlenme ve sandıkla” ifadelerini kullandı.

TÜRK-İŞ: İşçi kesimi alınan karar katılmamıştır

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ise düzenlenen basın toplantısına katılmayarak, kamuoyunun beklentisinin karşılanmadığını söyledi. Atalay, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi kesimi adına görev yapan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) temsilcileri, bugünkü mevcut sosyal ve ekonomik şartlarda, 2023 yılı için belirlenen asgari ücretin, çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarını karşılamadığı görüşündedir. Kamuoyunun beklentisi de giderilmemiştir. Asgari ücretin yürürlükte kalacağı dönem boyunca meydana gelecek fiyat artışlarının gerisinde kalması söz konusudur. Ücretli çalışanların satın alma gücü bu nedenle azalmaktadır. Çalışanların satın alma gücünü koruyacak tedbirler uygulanmalıdır.

Asgari ücret çalışmalarında işçi kesimi öncelikle “çalışanların kendileri ve aileleri için insana yakışır bir gelir” elde etmeleri için çaba göstermiştir. Ancak bu talebimiz dikkate alınmamıştır. Yaklaşımımız işveren ve hükümet temsilcileri tarafından dikkate alınmış olsaydı, işçi kesiminin de onayıyla asgari ücretin oybirliğiyle tespit edilmesi ihtimali ortaya çıkabilirdi.

Asgari ücreti belirleme çalışmaları sadece ücretli kesimi değil toplumun tümünü yakından ve doğrudan ilgilendirmektedir. Kamuoyunun beklentisi maalesef karşılanmamıştır. Özelikle sendikasız işçilerin önemli bir bölümünün temel meselesi olan asgari ücretin işçi kesiminin savunduğu ilkeler çerçevesinde karara bağlanması, ülkemiz çalışma hayatı açısından önemli bir açılım sağlayacaktı.

Anayasada asgari ücretin tespitinde “çalışanların geçim şartları” göz önünde bulundurulması hükmü yer almaktadır. Ancak TÜİK bu konuda bir çalışma yapmaktan kaçınmıştır.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda görev yapan işçi temsilcileri, bu görüş ve düşüncelerle çalışmalara katkı yapmış ve asgari ücretin bu çerçevede belirlenmesi için çaba göstermiştir. Ancak, bilimsel, objektif yöntemler ve güvenilir verilerle tespit edilen taban ücret olması gereken asgari ücret -bir kez daha- pazarlık konusu edilmiş ve karar oy çokluğuyla, işveren ve hükümet temsilcileri tarafından belirlenmiştir. İşçi kesimi alınan karara katılmamıştır. ”

“Asgari ücret yılda 4 kez güncellenmeli”

Asgari ücret görüşmeleri öncesi talebini 13 bin 200 TL olarak açıklayan DİSK’in Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 2023 yılı için 8 bin 506 TL olarak belirlenen rakamı değerlendirdi.

Bloomberg HT’ye konuk olan Çerkezoğlu, “Şu an 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması anlamına gelen açlık sınırının birazcık üzerinde bir asgari ücret belirlenmiş oldu. Yani şu an açlık sınırı 7 bin 800 TL yoksulluk sınırını dikkate almayan bir asgari ücret belirmesinin milyonlarca işçiyi ailesi ile birlikte yoksulluğa mahkûm etmek zorunda bıraktığını ifade etmiştik” dedi.

Resmi verilere göre belirlenen asgari ücretin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, “Gerçek enflasyon karşısında asgari ücretin kaybının belirlenmesi gerekirdi. Belirlenen bu rakam 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması olan açlık sınırının biraz üzerinde olan bir rakamdır” ifadelerini kullandı.

Asgari ücretin “genel ücret” haline gelmesine de dikkat çeken Çerkezoğlu, “Asgari ücret, Türkiye’de önemli. Her 2 kişiden birinin ailesi ile sürdürmek zorunda olduğu bir ücreti konuşuyoruz. İşçilerin talebi göze alınmadan Cumhurbaşkanı, hükümet ve işveren tarafından belirlenen bir asgari ücret ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

Uluslararası standartlara da uyulmadığını ifade eden Çerkezoğlu, “Türkiye’de uluslararası standartlara aykırı bir biçimde tek bir işçi üzerinden asgari ücret belirleniyor. Oysa Türkiye’de kaç kişi tek başına yaşıyor? İşçilerin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir asgari ücretin belirlenmesi gerekirdi. Bu kriterler ile DİSK olarak asgari ücreti, 13 bin 200 olarak açıkladık. DİSK olarak enflasyon tek haneliye düşene kadar asgari ücretin yılda 4 kez düzenlenmesini öneriyoruz” şeklinde konuştu.

Paylaşın