Ahmet Davutoğlu İktidarı Uyardı: Sivil Darbeye Kalkışmayın

10 ilde etkili olan ve 35 binden fazla can kaybına yol açan Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle seçimlerin ertelenemeyeceğini söyleyen GP Lideri Davutoğlu “Böyle bir acı dönemde, seçimi erteleyerek bir müddet daha iktidarda kalma çabanız millete yapılabilecek en büyük zulümdür” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Biz böyle bir acılı dönemde, seçimi zihnimizden bile geçirmeyiz. Günü geldiğinde yapılır. Şimdi acıyı yaşamamız lazım. Ama siz ve sizin yakınınızdakiler, siz dolaylı olarak sizin çevrenizdekiler, doğrudan ifadelerle seçimin ertelenmesi senaryolarını gündeme getiriyorlar. Yapmayın.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Ey iktidar sahipleri, üniversiteleri kapatmayın. Millet acılar içindeyken seçim erteleme senaryoları ile sivil bir darbeye kalkışmayın, tehdit etmeyin, tezgah kurmayın, işinizi yapın” notu ile sosyal medya hesabından bir video yayınladı.

GP Lideri Davutoğlu mesajında, “Böyle bir acı dönemde, seçimi erteleyerek bir müddet daha iktidarda kalma çabanız millete yapılabilecek en büyük zulümdür. Biz böyle bir acılı dönemde, seçimi zihnimizden bile geçirmeyiz. Günü geldiğinde yapılır. Şimdi acıyı yaşamamız lazım. Ama siz ve sizin yakınınızdakiler, siz dolaylı olarak sizin çevrenizdekiler, doğrudan ifadelerle seçimin ertelenmesi senaryolarını gündeme getiriyorlar. Yapmayın” ifadelerini kullandı.

“Anayasal şartları çiğneyerek alacağınız her karar, YSK’yı kullanarak yönlendireceğiniz her adım sivil bir darbe niteliği taşıyacaktır” diyen Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu kararı alanlar millet vicdanına da mahkum olur. Şimdi işinize bakın. Bırakın seçimleri, şu anda işinize bakın. İşinizi yapın. Milletin ihtiyaçlarını karşılayın. Milletin alandaki ızdırabına ortak olun. Bugünkü iktidardakiler kısa dönemli hesaplar içinde depremi bile istismar etmeyi, bunun için demokrasiye sivil darbe yapmayı bile düşünebilirler. Ama biliniz ki biz buradayız. Hem devleti ayağa kaldıracağız hem demokrasimizi ayakta tutacağız hem de milletimizin üzerindeki bu kara bulutların dağılması için gece gündüz çalışacağız.”

Uzaktan eğitim kararına eleştiri

Üniversitelerde uzaktan eğitime geçme kararı “Çok yanlış bir karar aldınız” sözleriyle eleştiren Davutoğlu, “Zaten pandemi dolayısıyla 2019’da eğitime başlayan gençlerimiz bu sene mezun olacakken 8 dönemin 4 dönemini uzaktan eğitimle geçirmiş olacaklar. Bu, uygulama alanlarda telafisi mümkün olmayan bir boşluk doğuracak. Bu kararınızı tekrar gözden geçirin. Depremzedeleri barındıracak alternatif imkanlar bulunur” dedi.

Paylaşın

Muhalefetin Seçimi Kazanma Formülü

Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri için ibre 14 Mayıs’ı gösteriyor. Millet İttifakı çalışmalarında en kritik konulara gelindi. Ortak cumhurbaşkanı adayı için 13 Şubat işaret edilirken Meclis seçimleri için de “en çok milletvekili nasıl çıkarılır” formülü çalışılıyor.

Kritik dönemeçte özellikle İYİ Parti yetkililerinden gelen açıklamalar “Masa dağılır mı” sorusuna neden olurken “Açıklamaları kriz olarak nitelendirmek doğru değil, en önemli konuları konuşmaya başladık. Tüm partiler ne kadar belirleyici olabilirim, en çok ne alabilirim diye el yükseltiyor. Bu siyasetin doğasında var. Masadan kimse kalkamaz. Bu masanın sağlamlığından da değil. Kazanmak için birbirimize mecburuz” deniliyor.

Gazete Duvar’ın Duvar Arkası bölümünde aktardığına göre, bir siyasetçi de “yüzde 100 kazanmanın formülü”nü, “Masa’dan bir lider cumhurbaşkanı, diğerleri cumhurbaşkanı yardımcısı olarak elini taşın altına koymalı. HDP de aday çıkarmamalı” sözleriyle açıklıyor.

Millet İttifakının adayı

Öte yandan Millet İttifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayının bir sürpriz olmazsa önümüzdeki 10 gün içinde belli olması bekleniyor. Henüz görüşmeler tamamlanmadı ama adayın nasıl açıklanacağına dair bir dizi öneri konuşulmaya başlandı.

Adayın belirlendiği toplantının ardından ismin açıklanması ya da sonrasında büyük bir etkinlikle adayın duyurulması gibi seçenekler masada. Adayın belirlenmesinin ardından açıklanma yöntemine de liderler karar verecek ama kesin olan adayın manifestosu ile geleceği.

Altılı Masa kurmayları belirlenen adayın geçtiğimiz hafta kamuoyuna duyurulan Ortak Politikalar Belgesi üzerinden en kısa sürede manifestosunu hazırlayacağını, yapılacak büyük bir etkinlikle bu manifestonun kamuoyu ile paylaşılacağını söylüyor.

Paylaşın

Millet İttifakı’nın Gündemi ‘Cumhurbaşkanı Adayı’

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, 13 Şubat’ta ortak cumhurbaşkanı adayını belirlemek için bir araya gelecek.

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamolloğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşecek toplantı öncesi liderler partilerinin en üst karar organlarını topluyor.

14 Mayıs’ta yapılacağı duyurulan seçimlerde Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ve ittifakın seçimlere nasıl bir yöntemle gireceği sorusu yanıt bekliyor.

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi liderleri 13 Şubat tarihinde 12’nci kez bir araya gelecek. SAADET lideri Temel Karamolloğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşecek liderler zirvesinde cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi bekleniyor.

Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre, kritik toplantı öncesi liderler partilerinin en üst karar organları ve milletvekili grupları ile toplantılar yapmaya başladı. Toplantılarda parti yöneticilerinin cumhurbaşkanı adayı ve ittifak seçenekleri ile ilgili görüşlerini iletmesi, bu konularda istişare ve karar için de genel başkanlara yetki verilmesi gündemde.

CHP Meclis Grubu, liderler zirvesinden 4 gün önce, 9 Şubat saat 09.30’da Meclis’te bir araya gelecek. Aynı gün saat 12.00’de ise Parti Meclisi CHP Genel Merkezi’nde toplanacak. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sunum yapacağı toplantılarda cumhurbaşkanlığı seçimi ve milletvekili genel seçimi hazırlık çalışmaları hakkında görüşme yapılacak. Edinilen bilgiye göre CHP Meclis Grubu ve Parti Meclisi’nin cumhurbaşkanı adayı konusunda istişareleri yürütmek ve kararlar almak üzere CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yetki verilmesi bekleniyor.

İYİ Parti 11 Subat’ta toplanıyor

Millet İttifakı’nın bir diğer partisi olan İYİ Parti ise en üst yönetim organı olan Genel İdare Kurulu’nu liderler zirvesinden 2 gün önce, 11 Şubat tarihinde toplayacak. İYİ Parti GİK’te cumhurbaşkanı adayı konusunda parti yetkililerinin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’le fikirlerini paylaşması ve partinin eğiliminin ortaya çıkması bekleniyor.

Saadet Partisi’nde cumhurbaşkanı adayı ile ilgili de konu gündeme geldi

13 Şubat’ta düzenlenecek liderler zirvesinde ev sahibi olan Saadet Partisi de bugün (3 Şubat) Genel İdare Kurulu toplantısını gerçekleştirdi. Her ayın ilk haftası cuma günü yapılan bu toplantıda edinilen bilgiye göre seçim ve cumhurbaşkanı adayı ile ilgili de konu gündeme geldi. SAADET üst yönetimi aday ve seçim stratejisi konusunda Karamollaoğlu ile görüşlerini paylaştı.

Davutoğlu ve Babacan’a tam yetki

DEVA Partisi’nin en üst düzey yönetim organı olan Genel Merkez Başkanlık Kurulu seçim gündemiyle toplantısını 31 Ocak Salı günü gerçekleştirdi. Edinilen bilgiye göre parti üst yönetimi bu toplantıda ittifak görüşmesi yapma, bu konuda karar alma, cumhurbaşkanı adayı gibi konularda DEVA lideri Ali Babacan’a tam yetki verdi.

Gelecek Partisi Yönetim Kurulu da Genel Başkan Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında 31 Aralık Salı günü bir araya geldi. Parti Yönetim Kurulu, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi ve partinin seçime gireceği ittifak modeli için partinin lideri Ahmet Davutoğlu’na tam yetki verdi.

Demokrat Parti’nin en üst yönetimi henüz bir toplantı gerçekleştirmedi

Millet İttifakı’nın bir diğer üyesi olan Demokrat Parti’nin en üst yönetimi ise seçim gündemiyle henüz bir toplantı gerçekleştirmedi. Parti kaynaklarından edinilen bilgiye göre 13 Şubat’tan önce Demokrat Parti üst yönetimi de bir toplantı gerçekleştirecek. Bu toplantıda da seçim ve cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’a parti yetkililerinin görüşlerini aktarması bekleniyor.

Paylaşın

Millet İttifakı’nda Tüm Gözler Ortak Adayda; Süreç Nasıl İşleyecek?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Saadet Partisi, Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, ve İYİ Parti’den oluşan Millet İttifakı’nın ortak hükümet programını da açıklamasının ardından artık gözler ortak adayda.

Ancak Millet İttifakı’nın en büyük oy potansiyeli olan iki partisi, CHP ve İYİ Parti arasında adaylığa dair farklı görüşler hâlâ ortadan kalkmadı. DW Türkçe’den Kıvanç El, ortak aday belirleme sürecine dair son bilgilere ulaştı.

CHP: Aday bizim için çok net

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”, “Anayasa” ve “Ortak Mutabakat Belgesi” olmak üzere üç ana belgeyi kamuoyuna açıklayan altılı masada artık altı liderin de kamuoyunun da AKP-MHP cephesinin de gözü adayın kim olacağında. Ancak aday belirleme süreci kolay olmayacak.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı televizyon programında 13 Şubat’ta adayın açıklanacağını yine aynı programda bu sözlerin hemen ardından da 13 Şubat’ta aday açıklanmasa bile belirleneceğini söyledi. Bu sözlere İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, “Adaylık açıklamasına yönelik bilgi bizde mevcut değil” sözleriyle itiraz etti. Bu açıklama her iki parti arasındaki tartışmanın da dışa yansıması oldu.

CHP kaynakları, “Aday bizim için çok net. Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin masaya taşıyacağı adaydır. Ayrıca kazanacak aday da Kılıçdaroğlu’dur Altı lider bunu konuşacak ama masa dışından bir aday doğru olmayacaktır” değerlendirmesini yaptı. CHP’de bu konuda tartışmalar kapanırken partide Kılıçdaroğlu’nun adaylığına dair çalışmalar dahi başlamış durumda.

İYİ Parti ne diyor?

İYİ Parti’de ise tablo o kadar net değil. İYİ parti cephesinde ilk günden bu yana Kılıçdaroğlu’nun adaylığına açıktan itiraz olmasa da diğer seçenekler hâlâ gündemde tutuluyor.  İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 13 Şubat’taki toplantıda ismi masaya gelmesi halinde Kılıçdaroğlu’na itiraz etmemesi ancak anket yapılması önerisini bir kez daha gündeme taşıması bekleniyor. Ancak süre darlığı nedeniyle yeni anketler yerine geçmiş anketler de masaya gelebilir.

İYİ Parti yetkilisi, “CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, henüz ‘Ben adayım’ demedi, ama şu ana kadar CHP’den yapılan tüm açıklamalarda ‘Kılıçdaroğlu aday’ denildi. Şu anki tabloda Kılıçdaroğlu ismi masaya zoraki kılınmış durumda. Başka isim gündeme getirilince hemen bir tepki atmosferi ortaya çıkıyor. O zaman neden ‘istişare’ deniyor” açıklaması yaptı.

İYİ Parti kurmayı, “Madem ‘istişare’ deniliyor, masa karar verecek’ deniyor. Kılıçdaroğlu adaylığını masaya söyler, masa değerlendirir. Elbette adaylık hakkıdır, biz adaylığına karşı değiliz ama ‘tartışalım’ diyoruz, bu kadar” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti’de “Aday 13’ünde açıklanacak ya da açıklanmalı” ifadelerinin de masaya baskı olduğu yorumları yapılıyor.

13 Şubat’ta ne olacak?

13 Şubat’taki toplantısı öncesi ev sahibi olarak Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, altı partiyi belki bir, belki de iki kez ziyaret edecek. Karamollaoğlu, partilerin adaya dair görüşlerini alacak. Bu süreçte partiler arasında ikili görüşmelerin de olabileceği ifade ediliyor. 13 Şubat’taki toplantıda isimler konuşulduktan sonra bir karar çıkmasının çok zor olduğu ifade edildi. Çünkü, İYİ Parti masaya Kılıçdaroğlu’nun adaylığına dair görüş ve endişelerini taşıyacak. Buna göre sürecin Şubat ayını aşmadan tamamlanması ve en kısa sürede yeni toplantı yapılması kararı da alınabilecek.

Akşener’in Kılıçdaroğlu harcinde diğer alternatif isimleri de tartışmaya açıp açmayacağı konusunda ise henüz netlik yok. Bu konu 13 Şubat’ta masadaki görüşlere göre netleşecek.

13 Şubat’a kadar giden süreçte ise hem İYİ Parti’den hem de CHP’den adaylıklara dair açıklamalar gelebileceği ve bu sürecin gergin geçebileceği de değerlendiriliyor. Bu nedenle liderlerin yakın kurmaylarını açıklamaların içeriği konusunda uyarıda bulunduğu da ifade ediliyor.

İmamoğlu’nun Anadolu turu

CHP ve İYİ Parti cephesinde adaylık kulisleri hareketli iken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir süre önce başlattığı Anadolu gezileri de sürüyor. O ziyaretlere dair İYİ Partili isimlerden sosyal medyada halkın ilgisine dair paylaşımlar da yapılması dikkat çekerken İmamoğlu’nun bu ziyaretlerini CHP’de azınlıkta da olsa bazı kurmaylar, “Aday belirleme süreci öncesi manidar” yorumu yaparken genel çoğunluk ise “Ciddi bir haksızlığa uğradı bu ziyaretler normal süreç” değerlendirmesi yapıyor.

CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun da DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada “Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet tarihimize kara bir leke olarak geçen hukuksuz mahkeme kararları ve soruşturma süreçleriyle karşı karşıya kaldı. İstanbul halkının verdiği yetki, talimatlı mahkemeler eliyle gasp edilmeye çalışıldı. Bu adaletsiz süreçler hala bitmiş değil. Dolayısıyla, Ekrem İmamoğlu yaptığı ziyaretlerde yaşadığı bu mağduriyeti anlatıyor ve adalet talebini dile getiriyor” açıklaması yaptı.

İmamoğlu’nun gittiği yerlerde de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin destek verdiği yatırımların temel atma törenlerini ya da açılışlarını yaptığını vurgulayan Torun, “Genel Başkanımızın bilgisi dahilinde, parti yönetiminden bir temsilci ve örgütümüzün eşliğinde bu ziyaretler gerçekleşiyor. CHP, Genel Başkanımızın liderliğinde bir bütündür, el birliği ile yaşanan tüm haksızlıkları, hukuksuzlukları milletimize anlatacağız. Hep beraber çalışarak ülkemizin geleceği için yeni bir sayfa açacağız. Bu bizim tarihi sorumluluğumuz” dedi.

Ekrem İmamoğlu, 3 Şubat Cuma Giresun’da olacak.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Dikkat Çeken Altılı Masa Açıklaması: Kimse Kendi Tekeline Alamaz

‘Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi sürecine dair değerlendirme yapan Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, “Son toplantıda, önce ikili istişareler yapalım, dedik. Bu istişarelere bu hafta başlıyoruz. Artık bu masada birilerinin kazanacağı, birilerinin kaybedeceği bir formül yok. Ya hepimiz kazanacağız ve bizimle birlikte ülke kazanacak ya da hepimiz kaybedeceğiz” dedi ve ekledi:

“Böyle bir tabloyu herkes içselleştirdiği için farklı kanaati olanlar da bu farklı kanaatlerini bir şekilde ortak meyile doğru revize etme durumunda kalacak. Hepimiz fedakârlık yapacağız. Kimse bu masayı kendi tekeline alamaz. Kimse tek başına bir partinin değeriymiş gibi bu masayı gösteremez. Bu hepimiz için geçerli ve altı siyasi liderin anlaşması, altı kişinin anlaşması değil, altı geleneğin anlaşması.

Onun için aramızdan çıkacak ve birlikte onaylayacağımız cumhurbaşkanı adayı da bu fedakârlığı yaptığı ölçüde başarılı olur sistem. İnşallah cumhurbaşkanı adayımız 13’üncü cumhurbaşkanı olacaktır ve bu adayı belirleme sürecinde tabii görüş ayrılıkları olacak. Ama hep beraber bir ortak akıl işleteceğiz.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Fox TV canlı yayınında gündemin öne çıkan başlıklarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Davutoğlu, Altılı Masa’daki kırgınlık söylemlerinin sorulması üzerine, “Liderler arasında şu anda kırgınlık yok. Çok ciddi anlamda siyasi nezaket var. Ama diyelim ki ufak tefek kırgınlık oldu. Bir ailede yok mu bu? Bazen yüksek sesli tonda tartışmalar olmuyor mu? Türkiye büyük bir aile ve biz de o ailenin fertleriyiz” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığına karşı çıkılmasını esas alan metin nerede hazırlanmış, hangi ülkenin büyükelçiliğinde kaleme alınmıştır?” sözlerine yanıt veren Davutoğlu, “Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı yapmış biri olarak söylüyorum, Türkiye’de hiçbir siyasi böyle bir metni başka bir büyükelçilikle konuşmaz. Türkiye’ye saygısı olan böyle bir söz sarf etmez. Varsa böyle birisi açıklasın” ifadelerini kullandı.

“Kimseden çekindiğimiz yok”

Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden adaylığı konusunu şöyle değerlendirdi:

“Sistem değişirken oraya, ‘Bu sistem değişikliğinden sonra iki dönem olabilir’ maddesi konmadığı için önceki dönem de sayılıyor. Hukuken bu konuda neredeyse ihtilaf yok. Biz bunu da onun için açıklama metnine koyduk. Ama aynı açıklama metnini Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli dikkatli okursa, bir sonraki paragrafta diyoruz ki, ‘Hukuken böyle olmakla birlikte biz sizi seçim meydanında göndereceğiz.’ Kimseden çekindiğimiz yok, bunu hukuki bir tartışma konusu yapmayacağız.”

“Kimse bu masayı kendi tekeline alamaz”

Davutoğlu, Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi sürecine dair ise şunları söyledi:

“Son toplantıda, önce ikili istişareler yapalım, dedik. Bu istişarelere bu hafta başlıyoruz. Artık bu masada birilerinin kazanacağı, birilerinin kaybedeceği bir formül yok. Ya hepimiz kazanacağız ve bizimle birlikte ülke kazanacak ya da hepimiz kaybedeceğiz. Böyle bir tabloyu herkes içselleştirdiği için farklı kanaati olanlar da bu farklı kanaatlerini bir şekilde ortak meyile doğru revize etme durumunda kalacak. Hepimiz fedakârlık yapacağız.

“Kimse bu masayı kendi tekeline alamaz. Kimse tek başına bir partinin değeriymiş gibi bu masayı gösteremez. Bu hepimiz için geçerli ve altı siyasi liderin anlaşması, altı kişinin anlaşması değil, altı geleneğin anlaşması. Onun için aramızdan çıkacak ve birlikte onaylayacağımız cumhurbaşkanı adayı da bu fedakârlığı yaptığı ölçüde başarılı olur sistem. İnşallah cumhurbaşkanı adayımız 13’üncü cumhurbaşkanı olacaktır ve bu adayı belirleme sürecinde tabii görüş ayrılıkları olacak. Ama hep beraber bir ortak akıl işleteceğiz.”

Paylaşın

“Ortak Politikalar Mutabakat Metni” Millet İttifakı’na Seçim Kazandırır Mı?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Saadet Partisi, Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, ve İYİ Parti’den oluşan Millet İttifakı, Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni Ankara’da açıkladı.

Dokuz ana başlık altındaki 2 bin 300’ün üstündeki vaat, eylem ve projelerde altı parti tam olarak uzlaştı. Ankara’da kalabalık bir katılımcının yer aldığı toplantıda altı partiyi oluşturan partilerin genel başkanları ile birlikte açıklanan hükümet programı toplam 240 sayfadan oluşuyor.

Ortak politikalar metni hukuk, adalet ve yargı, kamu yönetimi, yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim, ekonomi, finans ve istihdam, bilim, AR-GE, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm, sektörel politikalar, eğitim ve öğretim, sosyal politikalar ve dış politika, savunma, güvenlik ve güç olmak üzere çok sayıda somut hedef, politika ve projeleri kapsıyor.

Siyaset bilimci ve araştırmacılara göre ortak metin son dönem muhalefette görünen “dağınık hali”, bir arada görüntüsüne çevirecek nitelikte. Vaatlerin seçmene çok iyi bir şekilde anlatılması gerektiğini belirten uzmanlar tek başına seçim beyannamelerinin seçim kazandırmadığı uyarısında da bulundu. Kürt sorunu ve İstanbul Sözleşmesi’ne açıkça metinde değinilmediği eleştirilerini de değerlendiren araştırmacılara göre Kürt meselesinin hakikatine temas edildi.

“Türkiye’yi dar koridordan çıkarabilecek bir beyannamedir”

Gazete Duvar’dan Serkan Alan’a konuşan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun’a göre Altılı Masa’nın geçtiğimiz aylarda açıkladığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ metni altı partinin iş birliğinde nasıl bir seçim bildirgesi ve hükümet programı açıklayabileceğinin işaretini vermişti.

Ortak Mutabakat metniyle Türkiye’nin mevcut sorunlarına siyasal ve yönetsel açıdan çok geniş kapsamlı bakıldığını ifade eden Tosun, “Bu program iktidara geldikleri takdirde uygulanırsa, kampanya sürecinde seçmenin karşısına çıktıklarında çok iyi anlatılırsa bence Türkiye’yi dar koridordan çıkarabilecek bir beyannamedir. Bu vaatler seçmene çok net anlatılmalı. Projelerin daha da çeşitlenmesi ve iktidara gelmeleri durumunda uygulamaları gerekiyor” diye konuştu.

İstanbul Sözleşmesi’nin Millet İttifakı’nın metninde açık şekilde yer almaması özellikle sosyal medyada tepkiyle karşılandı. Uluslararası sözleşmelerden çıkılması kararının Meclis yetkisinde olması vaadinin bu eleştiriyi karşıladığını belirten Tosun, “Altı parti arasında birazcık denge de gözetilmiş ve ihtiyatlı gidilmiş. O seçmen tabanı doğrudan ürkütülmesin diye bu yapılmış” dedi ve metne getirilen eleştirilere dair şunları kaydetti:

“İnsan hakları ve demokrasiyle ilgili bazı eleştiriler yapılıyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem metni iyi okunduğunda özellikle burada görünmeyen hususlar orada mevcut. Ben eksiklik olarak değerlendirmiyorum.”

“Mesajların nasıl aktarılacağına dair yöntem belirlenmeli”

Siyaset Bilimci Tosun’a göre Millet İttifakı’nın seçim sürecinde ortaya koyduğu bu vaatleri seçmene iyi anlatması gerekiyor. Dünyadaki “seçim bildirgeleri seçim kazandırır mı” çalışmalarını hatırlatan Tosun, “Seçim beyannamelerinin tek başına seçim kazandırma etkisi yok” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Beyannameler, özellikle belirli siyasi partilere ilişkin bir kararsızlık varsa bu kararsızlığı giderecek bir kamusal imaj yaratabiliyor. Seçim bildirgeleri nötr algıyı tamamen, negatif algıyı ise kısmen değiştirme potansiyeline sahip. Tabii bunun kampanya sürecinde seçmene nasıl anlatılacağı, toplumun farklı kesimlerine yönelik öneri ve vaatleri kimin nasıl anlatacağı çok önemli. Bu bildirgenin mutlaka hedef kitleye, hem hissi hem de çıkar anlamında daha yakın aktörler tarafından anlatılması gerekir. Hedef kitlenin altı lider ve cumhurbaşkanı adayı tarafından paylaşılması gerekiyor. Bu mesajların nasıl aktarılacağına dair yöntem belirlenmeli. Bence bu beyannamede vaatler ve projeler bir arada. Bunun içerisinden projelerin çekilip buna yoğunlaşılması ve neden hayata geçirileceğinin iyi anlatılması gerekiyor.”

“En ufak detayına kadar çalışılmış bir mutabakat var”

Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı ve Aksoy Araştırma Kurucusu Ertan Aksoy’a göre Millet İttifakı’nın metni geride kalan süreyi verimli değerlendirdi. Altılı Masa’nın üzerinde “vaatlerinizi açıklayın” baskısı olduğunu ve bunu “iyi göğüslediklerini belirten Aksoy, “En ufak detayına kadar çalışılmış bir mutabakat var. Bundan sonrasının daha kolay olacağını düşünüyorum. Geri kalan süreçte salt bu mutabakatı anlatsalar daha hızlı yol alabilirler. Son dönem muhalefette görünen dağınık hal bu mutabakatla birlikte daha bir arada görüntüsü verecek. Hatta yakın gelecekteki dağınık görünme ihtimalini de ortadan kaldırdı ve muhalefet bu ortaklıkları anlatacaktır. Bu anlatımlar da sonuç aldıracaktır” diye konuştu.

“Altılı Masa’nın mevcut tüm sorunlarda anlaşmaları çok gerçekçi değildi”

Millet İttifakı’nın mutabakat metninde bazı konulara değinmediği eleştirilerini de değerlendiren Aksoy, “İlk andan itibaren asgari müştereklerde bir araya gelmişlerdi. Konuyu asgari müştereklerden ele alırsak çok fazla konu başlıklarında anlaştıklarını görüyoruz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Altılı Masa’nın mevcut tüm sorunlarda anlaşmaları çok gerçekçi değildi. İdeal olanda hem fikiriz ama gerçek olanı da önümüze almamız gerekiyor. İdeal olan, başta Kürt sorunu, İstanbul Sözleşmesi gibi büyük sorunlarda tamamen anlaşarak ve metne dökerek çıkmalarıydı. Ama birbirine benzemeyen çok partili hayata geçildiğinden bu yana rakip olan ideolojiler bugün bir araya gelerek demokrasi alt paydasında birleşmeye çalışıyor. Kendi gerçeğinden bakınca şu anki hal anlaşılır. Muhtemeldir ki bundan sonraki aşamada, bir iktidar değişikliğinde, göreve gelen cumhurbaşkanına ve iktidarın en büyük ortağı olan partinin inisiyatifine bu tür konular bırakılacaktır. Bu tür zor konuların adayın inisiyatifinde olması anlaşılır.”

 “3 bine yakın vaadi anlatmak gerçekçi değil”

Millet İttifakı’nın açıkladığı seçim beyannamesinin seçmenlere etkisi de merak edilen bir diğer başlık. İttifakın vaatlerinin seçmenleri doğrudan etkileme potansiyelinin çok yüksek olduğunu ifade eden Aksoy, “Ama bunun kadar belirleyici olan bir diğer şey daha var. Muhalefet buna bağlı kalacak mı? En çok öne çıkan başlıkları tespit edip onları gündemde tutabilecek mi? 3 bine yakın vaadi anlatmak gerçekçi değil. İyi seçilmiş vaatleri anlatıp iktidarı da savunmaya düşürebilirse rahatlıkla sonuç alacaktır.  Ama muhalefet bunu yapamazsa çok gerçekçi değil” ifadelerini kaydetti.

“Bütün siyasi partilerin farklı hassasiyetleri, farklı meselelerde farklı arzu ve istekleri var”

Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Girasun’a göre Altılı Masa’nın açıkladığı metinde “bazı konularda cesaretli olunmadığı” değerlendirmeleri doğru değil. Buna katılmadığını ifade eden Girasun, asgari müştereklerde buluşulmuş bir mutabakat metniyle karşı karşıya olunduğunu ifade ederek, “Bütün siyasi partilerin farklı hassasiyetleri, farklı meselelerde farklı arzu ve istekleri var. Böyle bir metinde uzlaşmış olmaları normal. Bence burada aslolan siyasi partilerin ‘kendilerinin öngördükleri yanlışa karşı’ mücadele etmeleri. Yarın her biri kendi cephelerinden en büyük iyi şeyi savunabilir” dedi.

Kürt sorununa ilişkin bir ifadenin “açıkça” metinde olmamasına ilişkin ise Girasun, “Hem kayyımlar meselesi hem yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılacağına dair vaatler var. Bu vaatleri Kürt meselesinden çok bağımsız değerlendiremeyiz. Yargı alanındaki vaatleri de yine bağımsız düşünemeyiz. Kürt meselesinden bunları çok ayırt edemeyiz” diye konuştu.

“Kürt meselesine temas eden önemli noktalar var”

Kürt seçmenlerin metne olumsuz bir tavırla bakmayacağını belirten Girasun, “Kürt seçmenler realitenin farkında. Uzun vadeli taleplerinden vazgeçtikleri anlamına gelmiyor. Bugün açıklanan mutabakat metni burada ortaya konulan vaatler Kürt seçmenlerin temkinli bir iyimserlik haliyle yaklaşmasını sağlar” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak bu iyimser hava temkini elden bırakmamayı da gerektiriyor. Bu bir temkin hali. Aynı zamanda Kürt meselesine temas eden önemli noktalar var. Yerel yönetimlerin artırılması, belediyelerin bütçelerinin genişletilmesi, kayyım atamalarının sonlanması, parti kapatmalarının daha da zorlaştırılması, OHAL uygulamasına dair noktalar var. Bunların her birine dönüp bakınca Kürt meselesinin hakikatine bir şekilde temas ettiğini görüyorsunuz. Kürt meselesinin demokratik çözüm alanını genişleten durumlar. Çok esaslı şeyler olmayabilir ama Kürt meselesinin demokratik alanda çözümüne dair alan açıcı vaatler.”

Paylaşın

Millet İttifakı ‘Ortak Mutabakat Metni’ni Açıkladı: Ekonomi Vaatleri Gerçekçi Mi?

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Saadet Partisi, Demokrat Parti ve İYİ Parti’den oluşan Millet İttifakı, Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni Ankara Congresium Kongre Salonu’nda gerçekleşen toplantıda 9 ana başlıkta 2 bin 300’ün üzerinde vaat kamuoyuna duyuruldu. 

240 sayfalık Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin 100 sayfasını ekonomiye ilişkin yol haritası oluşturdu. Metnin ekonomi başlığı altında kaleme alınan hedef ve vaatler içerisinde öne çıkanlar şöyle:

Enflasyon iki yıl içinde kalıcı biçimde tek haneye indirilecek, TL’ye yeniden itibar ve istikrar kazandırılacak, ortalama büyüme hızı yüzde 5’in üzerine çıkarılacak, 5 yılın sonunda dolar cinsinden kişi başına milli gelir en az iki katına çıkarılacak, 5 yılda en az 5 milyon ilave istihdam yaratılacak ve işsizlik tek haneye indirilecek. Yine beş yılın sonunda yıllık ihracat 600 milyar dolar seviyesine, ihracatın kilogram değeri ise 2 doların üzerine çıkarılacak.

Ekonomi hedefleri ve vaatleri gerçekçi mi? 

DW Türkçe’den Aram Ekin Duran’a konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı bu soruya, “Yeterli değil ama kesinlikle iyi bir başlangıç” sözleri ile yanıt verdi.

Millet İttifakı tarafından hazırlanan mutabakat metninde ekonomik önlemlerin metnin ana gövdesini oluşturduğuna işaret eden Prof. Günçavdı, “Bu mutabakat metni ve eylem planı, bir normalleşme planı aslında. 2001 krizi sonrasında inşa ettiğimiz ekonominin temel prensipleri tekrar gündeme getiriliyor. Dolayısıyla anormal bir ekonomi yönetiminden yeniden normal bir yönetime geçiş öngörülüyor” diye konuştu.

Türkiye’nin AKP iktidarındaki son 20 yılın önemli bölümündeki pek çok imkanı tükettiğini öne süren Günçavdı, “Ekonomideki uygulamalar toplumda refah yaratmaktan çok rejim inşasının ihtiyaç duyduğu birtakım düzenlemeleri ön plana koymuştu” dedi.

Millet İttifakı’nın Ortak Mutabakat Metni’nin ise tüm kapsayıcı vaatlerine rağmen bazı açılardan yetersiz olduğunu dile getiren Öner Günçavdı, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Normalleştikten sonra 21’inci yüzyılda nasıl bir ekonomi oluşturmamız gerektiği konusunda, örneğin bir sanayi politikası konusunda yeterli değil. Ağırlığı daha çok makro istikrara vermiş bir program bu. Elbette makro istikrar Türkiye ekonomisi için çok önemli. Elbette enflasyonun bu boyutlara gelmesinde rolü olan yanlış uygulamaların giderilmesi çok önemli. Ama bunlar kadar önemli olan da, 21. yüzyıla uygun bir ekonomi oluşturabilmek. Bunun izleri metinde var ama yeterli değil.”

“Türkiye Varlık Fonu kapatılacak”

Ortak Mutabakat Metni’nde ekonomi yönetimi ve stratejik politikaların belirlenmesi konusunda da önemli değişiklikler yapılması öngörülüyor. Başlangıçta cumhurbaşkanına, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçildiğinde ise başbakana doğrudan bağlı Strateji ve Planlama Teşkilatı kurulacağı belirtilirken Hazine’yi Maliye Bakanlığı’ndan ayırarak ayrı bir bakanlık şeklinde yeniden yapılandırılacağı vadediliyor. Metinde Türkiye Varlık Fonu’nun kapatılması, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yasasının yeniden düzenlenmesi ve TOKİ’nin Sayıştay denetimine tabi tutulması gibi maddeler de yer alıyor.

Bu noktada ekonomiyi yöneten ve bağımsız olması gereken kurumların bağımsızlıklarının yasal güvence altına alınmasının önemine vurgu yapan Prof. Günçavdı, kamuoyunda çokça tartışılan Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin mercek altına alınmasının da şeffaflık açısından hayati önemde olacağının altını çizdi.

Ekonomi başlığı altında ortaya konan hedef ve vaatlerin hayata geçirilmesi için ciddi bir siyasi iradeye ihtiyaç duyulacağını kaydeden Günçavdı, “Altılı Masa dediğimiz o kurumsal yapının seçim sonrasında çok daha önem kazanacağını düşünüyorum. Çünkü bu tip uygulamaların yaratabileceği maliyetlere göğüs germek siyasi bir bütünlük ve kararlı bir duruşu beraberinde getirecek” değerlendirmesinde bulundu.

Merkez Bankası için “liyakat” düzenlemesi

Millet İttifakı’nın ekonomi vaatleri içerisinde Merkez Bankası bağımsızlığının sağlanması ve liyakata göre atama yapılması önemli bir yer tutuyor. Metinde “Merkez Bankası kanununda temel görevleri, araç bağımsızlığını ve üst düzey atamaları ilgilendiren değişikliklerin TBMM’de nitelikli çoğunlukla yapılabilmesini sağlayacak mevzuat düzenlemesini gerçekleştireceğiz. Başkan ve üst düzey yönetimin atanma süreçlerini ehliyet, liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirliği esas alan bir zeminde yeniden tasarlayacağız” deniyor.

Ayrıca AKP tarafından İstanbul Finans Merkezi (İFM) projesi kapsamında İstanbul’a taşınması öngörülen Merkez Bankası’nın İstanbul’daki birimlerinin tekrar Ankara’ya taşınma sürecinin mümkün olan en kısa sürede sağlanacağı vurgulanıyor. Merkez Bankası’na enflasyonla mücadele yani ‘fiyat ve finansal istikrarı sağlama’ dışında sorumluluklar yüklenmeyeceği sözü verilen metinde, dalgalı kur sistemine aykırı uygulamalara da son verileceği vaat ediliyor.

Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz’a göre, Merkez Bankası örneğinde olduğu gibi bağımsız olması gereken kurumları eski haline döndürme kararlılığı metindeki en önemli vurgulardan biri.

Metne göre Merkez Bankası’nın doğrudan enflasyonu düşürmek için para politikasını uygulama hedefi dışında başka işlerle ilgilenmeyeceğine işaret eden Prof. Yılmaz, şöyle konuştu:

“Bu para politikasının normal seyrine gireceği anlamına geliyor. 2001 krizi sonrası başladığımız, adına ister Derviş politikaları ister IMF politikaları deyin, Merkez Bankası yasasını yeniden yazmıştık ve 2002-2007 arasında yüzde 7 ortalama büyüme hızına ulaşmıştık. Mutabakat metni o dönem reformlarla hayata geçirilen kurumsal ortamı yeniden yaratacağım diyor.”

“AB ile ilgili ayrı bölüm olmalıydı”

Kamil Yılmaz, ekonomiye ilişkin yol haritasını hazırlayan 6 partinin ekonomi kurmaylarının devlet tecrübesine sahip, akademik olarak donanımlı isimler olduğuna da dikkat çekiyor. Bu nedenle verilen sözlerin hayata geçirilmesinde zorlanılmayacağını düşündüğünü söyleyen Yılmaz, özellikle vergi reformu konusunda atılacak adımların dikkatle takip edilmesi gerektiği görüşünde. Yılmaz, metinde Avrupa Birliği ile ilişkilere ayrı bir bölüm ayrılmamasını ise eksiklik olarak nitelendiriliyor.

Metinde Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’nı güncelleme müzakerelerinin hızlandırılacağı, Gümrük Birliği Anlaşmasına paralel olarak düzenlenen Serbest Ticaret Anlaşmalarının da gözden geçirileceği kaydediliyor.

Prof. Kamil Yılmaz, “Metinde AB üyeliği konusu var. Ama bana göre ayrı bir başlık olmalıydı. Çünkü AB üyeliği Türkiye’nin 40 yıldır uygulayamadığı yapısal reformları yapmasının yolu” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Millet İttifakı’nın Hükümet Programının Önemli Maddeleri Neler? Tüm Detaylar

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, iktidara gelmeleri halinde uygulanacak hükümet programının detaylarını açıkladı.

Haber Merkezi / Dokuz ana başlık altındaki 2 bin 300’ün üstündeki vaat, eylem ve projelerde altı parti tam olarak uzlaştı. Ankara’da kalabalık bir katılımcının yer aldığı toplantıda altı partiyi oluşturan partilerin genel başkanları ile birlikte açıklanan hükümet programı toplam 240 sayfadan oluşuyor.

Ortak politikalar metni hukuk, adalet ve yargı, kamu yönetimi, yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim, ekonomi, finans ve istihdam, bilim, AR-GE, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm, sektörel politikalar, eğitim ve öğretim, sosyal politikalar ve dış politika, savunma, güvenlik ve güç olmak üzere çok sayıda somut hedef, politika ve projeleri kapsıyor.

Hukuk, adalet ve yargı

  • Etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem için Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçeceğiz.
  • Bir yasama yılında en az 20 gün, gündemi muhalefet tarafından belirlenen genel görüşme açılabilmesini sağlayacağız.
  • Devlet sırrı ve ticari sır kavramlarını, Meclis’in bilgi edinme ve denetim yetkilerini engellemeyecek şekilde yeniden tanımlayacağız.
  • Milletlerarası sözleşmelerden geri çekilme yetkisinin Meclis’e ait olduğunu anayasal güvence altına alacağız.
  • Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde başkanı ana muhalefet milletvekilleri arasından seçilen Kesin Hesap Komisyonu kuracağız.
  • Kanunlar üzerinde tanınan veto yetkisini kaldırarak Cumhurbaşkanına sadece “geri gönderme yetkisi” tanıyacağız.
  • Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisine son vereceğiz.
  • Cumhurbaşkanının 7 yıl süreyle bir dönem seçilebilmesine, seçildikten sonra partisi ile ilişiğinin kesilmesine ve görev sonrasında aktif siyasete dönememesine ilişkin düzenleme yapacağız.
  • Başbakan veya Bakanlar Kurulu’nun tamamı aleyhine verilecek güvensizlik önergelerinde

yeni Başbakanın isminin yer almasını ve önergenin TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğu tarafından imzalanmasını güvence altına alacağız.

  • Olağanüstü hal kararnamelerine son verecek, OHAL süresini altı aydan iki aya düşüreceğiz.
  • Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki farklı kurul oluşturacağız.
  • Çoklu baro sistemine son vereceğiz.
  • Sayıştay’ı Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenleyecek, Sayıştay denetiminin kapsamını, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını içerecek şekilde genişleteceğiz.
  • Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirleri alacağız.
  • Düşünce, kanaat ve ifade hürriyetlerini güçlendireceğiz.
  • Basın özgürlüğünü güçlendirecek, TRT ve Anadolu Ajansı’nı bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandıracağız.
  • Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının belirsiz ve keyfi şekilde sınırlanmasına

son vereceğiz.

  • Sivil toplum kuruluşlarının kamu yararı statüsü ve vergi muafiyeti gibi desteklerden yararlanmasında eşit, adil ve şeffaf bir yöntem uygulanmasını sağlayacağız.
  • Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceğiz.
  • Seçim barajını yüzde 3’e düşüreceğiz.
  • Yurt dışındaki vatandaşlarımızın en fazla 15 milletvekili ile doğrudan Meclis’te temsili için

yurt dışı seçim çevresi oluşturacağız.

  • En son yapılan milletvekili genel seçiminde en az yüzde 1 oy alan siyasi partilerin hazine yardımından faydalanmasını sağlayacağız.
  • Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davaların açılmasında TBMM’nin iznini zorunlu hale

getireceğiz.

  • Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanmasını zorunlu tutacağız.

Kamu yönetimi

  • Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurulları ve ofisleri lağvederek görev ve yetkilerini ilgili bakanlık ve kurumlara devredeceğiz.
  • Türkiye Varlık Fonu’nu kapatacağız.
  • Bakanlıkları yeşil ve dijital dönüşüm ve kapsayıcılık hedefimiz doğrultusunda yeniden yapılandıracağız.
  • Strateji ve Planlama Teşkilatı Kuracağız.
  • Bakan yardımcılıklarını kaldırıp, müsteşarlık sistemini kuracağız.
  • Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son vereceğiz.
  • Belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden aldığı payları artıracak, payların belirlenmesinde illerin üretim ve ihracata olan katkısını ve yaz-kış ile gece-gündüz nüfus farkı ile düzensiz göçü dikkate alacağız.
  • Muhtarlık Temel Kanunu’nu çıkaracağız.
  • Devlet Personel Başkanlığı kuracağız.
  • Mülakat uygulamalarına son verecek, yazılı sınavda en yüksek puan alandan başlamak üzere personel alımı yapılmasını sağlayacağız.
  • KPSS sınavlarının sayısını artıracak ve sınavlardan ücret almayacağız.

Yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim

  • TBMM’de “Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” kuracağız.
  • Yolsuzluktan elde edilen ve yurtdışına kaçırılan gelirleri ülkemize geri getirecek, bu çerçevede “Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi”ni kuracağız.
  • Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın mali kaynakları ile personel ve bilişim alt yapısını  güçlendirecek, çalışmalarında idari özerkliğe sahip olmasını sağlayacağız.
  • Mali Eylem Görev Gücü (FATF) standartlarına tam uyum sağlayacak ve ülkemizi “gri liste”den çıkaracağız.
  • Vergi cennetleri listesini ve kara paranın aklanması bakımından riskli ülkeler listesini acilen yayımlayacağız.
  • Vergi affı ve varlık barışlarının kara para aklanması aracı olarak kullanılmasını engelleyeceğiz.
  • 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nu Avrupa Birliği normlarına uygun olarak yeniden düzenleyeceğiz.
  • Bilgi edinme hakkını ihlal eden kamu görevlilerinin disiplin, ceza ve tazminat sorumluluğunu artıracağız.
  • Kamu Özel İşbirliği projelerinden kaynaklanan garanti ve diğer koşullu yükümlülükleri şeffaf bir biçimde yayınlayacağız.
  • TÜİK istatistiklerinin akademisyen ve uzmanlardan oluşan komisyonlar tarafından düzenli biçimde kalite ve güvenilirlik kontrolüne tabi tutulmasını zorunlu hale getireceğiz.
  • Siyasi Etik Kanunu’nu çıkaracak, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Siyasi Etik Komisyonu kuracak, grubu bulunan siyasi partiler bünyesinde siyasi etik kurulları oluşturulmasını düzenleyeceğiz.

Ekonomi, finans ve istihdam

  • Enflasyonu iki yıl içinde düşük tek haneye kalıcı bir biçimde indireceğiz.
  • Türk lirasına yeniden itibar ve istikrar kazandıracağız.
  • Ortalama büyüme hızının yüzde 5’in üzerinde gerçekleşmesini sağlayacağız.
  • Beş yılın sonunda dolar cinsinden kişi başına milli gelirimizi en az iki katına çıkaracağız.
  • Beş yılda en az 5 milyon ilave, nitelikli ve insan onuruna yaraşır gelir sağlayan iş imkanı oluşturacak, işsizliği tek haneye indireceğiz.
  • 2018 sonrasında yeniden gündeme gelen aşırı yoksulluğu sıfırlayacağız.
  • Beş yılın sonunda yıllık ihracatı 600 milyar dolar seviyesine, ihracatın kilogram değerini 2 doların üzerine, yüksek teknoloji ürünleri ihracatının payını ise iki katına çıkartacağız.
  • Merkez Bankası’na fiyat ve finansal istikrarı sağlama dışında sorumluluklar yüklemeyeceğiz.
  • Merkez Bankası kanununda temel görevleri, araç bağımsızlığını ve üst düzey atamaları ilgilendiren değişikliklerin TBMM’de nitelikli çoğunlukla yapılabilmesini sağlayacak mevzuat düzenlemesini gerçekleştireceğiz.
  • Merkez Bankası bağımsızlığına müdahaleye ve yetki-sorumluluk çatışmasına yol açan, hiçbir işlevselliği bulunmayan Fiyat İstikrarı Komitesi’ni kaldıracağız.
  • Merkez Bankası rezervlerinin şeffaf olmayan bir biçimde ve dolambaçlı yollarla satışına ilişkin işlemleri idari ve hukuki denetime tabi tutacak, tespit edilen hata, usulsüzlük, yolsuzluk ve kamu zararının sonuna kadar takipçisi olacağız.
  • İtibar gerekçesine sığınılarak gerçekleştirilen tüm gereksiz harcamalara son vereceğiz.
  • Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımındaki uçak sayısını azaltacağız.
  • Kaynakları “Kanal İstanbul” gibi rant projeleri için değil Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi (KOP) ve Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) kapsamındakiler başta olmak üzere tarımsal sulama projelerinde kullanacağız.
  • Vergi denetimini iş dünyası üzerinde siyasi baskı kurmanın bir aracı olmaktan çıkaracağız.

Bilim, ar-ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm

  • Bilim politikamızı, insan, özgürlük, demokratik eğitim, bilimsel düşünme, girişimcilik ve teknoloji üretimi odaklı bir anlayışla yürüteceğiz.
  • Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunu tekrar çalışır hale getireceğiz.
  • Türkiye’yi giderek dışlandığı uluslararası araştırma ve yenilik ağlarına dahil edeceğiz.
  • Çok boyutlu bir Beyin Göçüyle Mücadele Eylem Planı hazırlayacak ve uygulayacağız.
  • Yetişmiş insan gücümüz için uygun ekonomik ve sosyal koşulları yaratacak, akademisyenlerin özlük haklarında ve gelirlerinde iyileştirmeler yapacağız.
  • TÜBİTAK’ı sadece Araştırma Enstitüleri ile kritik alanlarda ileri araştırmalar yapan bir kurum haline getireceğiz.
  • Yeni Girişim Şirketleri (Start-Up) Kanunu’nu çıkartarak girişimciliğe ilişkin hukuki tanımları, statüleri, mali yükümlülükler ve teşvikleri net bir çerçeveye kavuşturacağız.
  • Silikon Vadisi gibi küresel ölçekte başarılı girişimcilik ekosistemlerinin bulunduğu yerlere Özel Temsilci/Büyükelçi atayacağız.
  • Girişimcilerimizin tüm ihtiyaçlarını tek duraktan karşılamak amacıyla Girişimcilik Merkezi kuracağız
  • Bilişim ve Yenilikçilik Bakanlığı kuracağız.

Sektörel politikalar

  • Tarım ve Orman Bakanlığı’nı “Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı” olarak yeniden yapılandıracağız.
  • Tarımda kullanılan mazotta ÖTV yükünü kaldıracak, gübre ve tohum maliyetinin yüzde 50’sini destek olarak geri vereceğiz.
  • Temel tarım ürünlerinde taban fiyatlarını maliyet, kur, enflasyon ve çiftçilerimize insan onuruna yaraşır gelir sağlamayı dikkate alarak belirleyeceğiz.
  • Çiftçimizin Tarım BAĞ-KUR prim ödemelerini hasat sonrası faizsiz ödenecek şekilde planlayacak ve sağlık güvencesinden faydalanmasını sağlayacağız.
  • Sanayi sektörünü üretime ve verimliliğe dayalı ekonominin önemli bir unsuru haline getirecek, imalat sanayinin milli gelir içerisindeki payını artıracağız.
  • Yerli ürün temininde uygulanan yüzde 15 fiyat avantajının, hizmet alımı yoluyla kiralama ihalelerinde de uygulanmasını sağlayacağız.
  • Yeşil Dönüşüm’den olumsuz etkilenmesi muhtemel sanayi tesislerinin bu dönüşüme uyum sağlayabilmesi için ‘Yeşil Dönüşüm Ar-Ge Destek Paketi’ hazırlayacağız.
  • Savunma sanayimizi çok daha ileri bir noktaya taşıyarak, ülkemizin savunma alanındaki dışa bağımlılığını azaltacak, ileri endüstriyel teknolojilerin gelişimine öncülük yapacak bir ekosistem oluşturacak, silahlı kuvvetlerimizin gücünü ve caydırıcılığını artıracak ve yüksek katma değerli ihracatı geliştireceğiz.
  • Savunma Sanayiinde özel sektörün önünü açacak ve sektörde adil rekabeti sağlayacağız.
  • Altay Tankı’nda motor tedarik sürecini tamamlayacak, bununla paralel olarak yerli motor çalışmalarını başlatacak, yüzde 100 yerli tank çalışmalarını büyük bir seferberlikle sürdürecek ve başarıya ulaştıracağız.
  • Konsolidasyon, stratejik satın almalar, birleşmeler, girişim sermayesi yatırımı ve etkin bir planlama ile özel sektörün de aktif desteğiyle Askerî Elektronik Sanayi A.Ş (ASELSAN), TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TAI), Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE), Roket Sanayii ve Ticaret A.Ş (Roketsan), TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş (TEI) ve Hava Elektronik Sanayii A.Ş (HAVELSAN)’ı global şirketlere dönüştüreceğiz.
  • Milli menfaat ve milli güvenlik ilkeleri çerçevesinde, kritik özellikteki yetenekleri ve hizmetleri zaafa uğratacak askeri fabrika özelleştirilmesine gitmeyeceğiz.
  • Sakarya Tank Palet Fabrikasının tahsis işlemlerini hukuki mevzuat çerçevesinde iptal edeceğiz.
  • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın (ETKB) görev ve sorumluluklarını gözden geçirecek, Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (EPDK) yetki alanına müdahalesine son vereceğiz.
  • Kalıcı yaz saati uygulamasına son vereceğiz.
  • Doğalgaz ithalatında belli ülkelere/şirketlere bağımlılık riskini azaltmak ve doğalgaz ithalat maliyetini düşürmek için yeni kaynak ülkelerle anlaşmalar yapacak, yüksek fiyatlı mevcut doğalgaz anlaşmalarını yeniden müzakere edeceğiz.
  • Yeni nesil nükleer teknolojilere dayalı Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi kurarak ‘Türkiye Nükleer Ekosistemi’ geliştireceğiz.
  • Akkuyu Nükleer Santral Projesi’nin mevcut durumunu ve sözleşme detaylarını, anlaşma dışında verilmiş olan hakları veya üstlenilen yükümlülükleri gözden geçireceğiz.
  • Türkiye’yi Doğu Avrupa–Kafkasya–Ortadoğu–Kuzey Afrika havzasının en büyük Enerji Ticaret Merkezi’ne dönüştüreceğiz.
  • Doğu Akdeniz’de haklarımızı koruyarak münhasır ekonomik bölgelerle ilgili uluslararası antlaşmaları tamamlayacak ve arama faaliyetlerini yoğunlaştıracağız.
  • Türkiye’nin sahip olduğu maden kaynaklarının tespitine hız verecek, sektörün milli gelirdeki payını arttıracağız.
  • Sivil havacılık alanında tek yetkili ve bağımsız Sivil Havacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu oluşturacağız.
  • Atatürk Havalimanını yeniden uçuşa uygun hale getirecek, Esenboğa Havalimanı’nın Anadolu şehirlerinin yurtdışına alternatif çıkış kapısı haline getirilmesini sağlayacağız.
  • Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz limanları arasında yurtiçi yük taşımacılığı için deniz otobanları oluşturacağız.
  • İhracatçıların döviz gelirlerinin yüzde 40’nı TCMB’ye satma zorunluluğunu kaldıracağız.
  • Eximbank’ın sermayesini güçlendirecek, uzun vadeli ve uygun koşullu fon imkanlarından daha fazla yararlanmasını sağlayacağız.
  • DEİK’i yeniden bağımsız bir yapıya kavuşturacağız.
  • Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’nı güncelleme müzakerelerini hızlandıracağız.
  • Dahilde işleme uygulamalarını gözden geçirerek yerli üretimin önünde haksız rekabet oluşturmasını engelleyeceğiz.
  • Ticaret Bakanlığını Esnaf ve Ticaret Bakanlığı şeklinde yeniden yapılandıracağız.
  • Küçük esnafımızı zincir marketler, büyük marketler, AVM’ler karşısında korumak ve haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli düzenlemeleri hızla hayata geçireceğiz.
  • Turizm bölgelerinde imar rantı ve istismarının önüne geçeceğiz.
  • Turizm tahsislerini yeniden inceleyerek uygun olmayanlarla ilgili gerekli adımları atacağız.
  • Kıyılardan herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına engel olan uygulamaları sıkı denetim altına alacağız.
  • “Akıllı Turizm”, “Akıllı Destinasyon”, “Akıllı Şehir”, “Akıllı Oteller” gibi uygulamalarla turizmde dijital dönüşüme destek vereceğiz.
  • Sanatçının telif haklarını koruyacak; ihlalden ve korsandan korunması için her türlü tedbiri alacağız.
  • Yurtdışına kaçırılmış tarihi eserlerimizin iadesi hususunda etkin bir mücadele yürüteceğiz.
  • Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı “İklim, Çevre ve Orman Bakanlığı” şeklinde yeniden yapılandıracağız.
  • İklim Kanunu çıkartacak, ilgili düzenlemeleri bu kanunla uyumlu hale getireceğiz.
  • İklim Özel Elçisi atayacağız.
  • Paris İklim Anlaşması’nın hedefini ve gerekliliklerini yerine getirecek, anlaşma prensipleri doğrultusunda 2050 yılı Net Sıfır Karbon Emisyonu hedefi koyacağız.
  • Yeşil dönüşümü destekleyecek müstakil ve uzmanlaşmış bir finansman kuruluşu olarak İklim Bankası kuracağız.
  • 2050 yılında “net sıfır” emisyona hedeflerini tutturmak için belli bir program dahilinde en kısa sürede kömürden çıkacağız.
  • Cumhurbaşkanı’na ormanlık alanın vasfını değiştirme yetkisi veren Orman Kanunu’nun Ek 16. maddesini yürürlükten kaldıracağız.
  • Cumhurbaşkanlığı envanterindeki uçakları satarak elde edilen gelirle alınacak yangın söndürme uçaklarını orman yangınlarını söndürme filosuna dahil edeceğiz.
  • Tüm Türkiye’de musluk suyunu içilebilir hale getireceğiz.
  • Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı kuracağız.
  • İstanbul depremine karşı, risk azaltmayı hedefleyen Hayat İstanbul Projesini başlatacağız.

Eğitim ve öğretim

  • Eğitim kurum ve süreçlerini cinsiyet, etnik köken, din, dil, yerleşim yeri, sağlık durumu, sosyo-ekonomik koşulları ayırt etmeden, fırsat eşitliği ve adaletini ve herkesin nitelikli eğitim hakkını garanti altına alan kapsayıcı bir anlayışla düzenleyeceğiz.
  • Devlet okullarındaki öğrencilere ücretsiz süt, su ve öğle yemeği vereceğiz.
  • Okulöncesi, ilköğretim ve orta öğretimdeki tüm öğrencilere yardımcı kitaba ihtiyaç duymayacak şekilde ders kitaplarını yerel esnafa ve ekonomiye katkıda bulunacak şekilde ücretsiz temin edeceğiz.
  • “Eğitim Destek Kartı” ile anaokulundan üniversiteye kadar devlet okullarındaki ihtiyaç sahibi öğrencilerin kırtasiye, çanta, kıyafet ihtiyaçlarını ve internete erişimlerini ücretsiz karşılayacağız.
  • Sınav güvenliğini kamu vicdanında hiçbir tereddüt oluşturmayacak şekilde sağlayacağız.
  • Ortaöğretime geçişlerde sınav odaklı değil süreç odaklı bir sistem geliştireceğiz.
  • Liselere Giriş Sınavlarında yıldan yıla değişen uygulamalara son verecek, LGS sınavını süreç içinde kaldıracağız.
  • Üniversiteye girişte yılda bir defa yapılan sınav yerine çoklu sınav imkânı sunacağız.
  • Zorunlu eğitimi 1 yılı okul öncesi eğitim, 5 yılı ilkokul, 4 yılı ortaokul, 3 yılı ise lise olmak üzere 1+5+4+3 şeklinde uygulayacağız.
  • Altyapıları oluşturarak okul öncesi eğitimi 1 yıl zorunlu tutarak ücretsiz sağlayacak ve isteğe bağlı olarak 3 yaş ve üzerine erken çocukluk eğitimi imkânı sunacağız.
  • Çocuklarımıza üç yaşından itibaren; dil, zeka ve beceri gelişimlerini, doğayı tanımalarını, değerler eğitimini, kişisel, fiziksel ve eğitsel gelişmelerini bütüncül bir yaklaşım ile sağlayacağız.
  • 5 yıllık ilkokulun 5. sınıfını bir üst öğrenime akademik hazırlık programı şeklinde, 4 yıllık ortaokulun ilk yılını ise yabancı dil ve kodlama hazırlık sınıfı şeklinde düzenleyeceğiz.
  • Dijital içerik ve ortamlar kullanılarak öğrencilerin en az bir yabancı dil öğrenmesini ve yazılım ile kodlama becerisi kazanmasını sağlayacağız.
  • YÖK’ü kaldıracak, yüksek öğretim kurumlarının akademik, idari ve mali özerkliğine müdahale etmeksizin yüksek öğretimin planlanması ve yükseköğretim kurumları arasında koordinasyonun sağlanması şeklinde sınırlı görevleri bulunan bir kurul kuracağız.
  • Yükseköğretim kurumlarının yönetim ve denetiminin kendi öğretim üyeleri arasından seçimle oluşturdukları organlar eliyle gerçekleştirilmesini sağlayacağız.
  • Öğretmen başına öğrenci sayısında OECD ortalamasına ulaşmayı hedefleyeceğiz.
  • Öğretmenlik Meslek Yasasını değiştirecek, öğretmenlerin özlük haklarını iyileştirecek, öğretmenleri öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen şeklinde gruplayan uygulamaya

son vereceğiz.

  • Öğretmen atamalarında mülakatı kaldıracak, ataması yapılmayan öğretmen havuzunu eriteceğiz.

Sosyal politikalar

  • Geliri belirli düzeyin altındaki ailelere gelirlerini insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak seviyeye yükseltmek amacıyla Devlet tarafından aile bazında, hak temelli, arz odaklı ve kurumsallaşmış bir yapıda “Gelir Desteği” sağlayacağız.
  • Yoksul ailelerde yenidoğan bebeklere 1 yıl boyunca başta; süt ve bebek maması olmak üzere gıda desteği vereceğiz.
  • Yoksul ailelerimize kış aylarında ısınma yardımı yapacağız.
  • Emeklilerin sağlık hizmetlerinde ödedikleri katılım payını almayacağız.
  • Dul ve Yetim Aylıklarını arttıracağız.
  • İşsizlik ödeneğinden daha fazla işsizin daha uzun süre ve daha fazla yardım almasını sağlayacağız.
  • Kıdem tazminatı sistemini sosyal taraflarla diyalog çerçevesinde gözden geçireceğiz.
  • İş sağlığı ve güvenliğini ILO standartlarına getireceğiz.
  • Sendikal alanı düzenleyen mevzuatı ILO ve AB standartlarına uygun hale getireceğiz.
  • Sağlık personeli sayısında OECD ortalamalarına ulaşmayı hedefleyeceğiz.
  • Şehir Hastaneleri gerekçesiyle kapatılan devlet hastanelerini ihtiyaç analizi çerçevesinde yeniden açacağız.
  • GATA ve diğer askeri hastaneleri yeniden açacağız.
  • Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını “Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı” şeklinde yeniden yapılandıracağız.
  • Cinsiyet eşitliğini esas alarak parlamento, yerel yönetimler, siyasi partiler ve kamu kurumlarında kadınların karar ve yönetim süreçlerine katılımını destekleyecek, kadın temsilini artıracak, kadın haklarının korunmasını öncelikli tutan bir politika izleyeceğiz.
  • Evlilik yardımı ve desteklerini güçlendirerek yaygınlaştıracağız.
  • Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (Lanzorete Sözleşmesi) yükümlülüklerine uyacağız.
  • Bağımsız ‘Çocuk Hakları İzleme Kurulu’ kuracağız.
  • Sokakta yaşamak zorunda bırakılan, çalıştırılan ve dilendirilen tüm çocukları kurumsal koruma altına alacağız.
  • Çocuk işçiliği ile veri temelli ve ilgili paydaşların katılımıyla planlı bir şekilde mücadele edeceğiz.
  • Çocukların erken yaşta ve zorla evlendirilmelerinin önüne geçeceğiz.
  • Uyuşturucu ile Mücadele Acil Eylem Planı hazırlayacak, illerde uyuşturucuyla ilgili sosyal risk haritaları çıkaracağız.
  • Uyuşturucu baronlarının, organize suç örgütü üyelerinin ülkemizde faaliyet yürütmelerinin önüne geçeceğiz.
  • Sınırlarımızı güvenlik altına alacak ve kaçak göçmenlerle beraber uyuşturucu girişini engelleyeceğiz.
  • Bağımlılık yapan maddelerin hoş gösterilmesi, tavsiyesi, üretimi, bulundurulması, taşınması, ticareti ve kullanılmasını yasaklayacağız.

Dış politika, savunma, güvenlik ve göç politikaları

  • Dış politikamızın mihenk taşı olan “Yurtta Barış Dünyada Barış” şiarını yeniden temel dış politika ilkemiz olarak benimseyeceğiz.
  • Dış politikada iç siyasi hesaplara ve ideolojik yaklaşımlara dayalı uygulamalara son vereceğiz.
  • Dışişleri Bakanlığı’na dış politika yapım, karar ve uygulamalarındaki rol ve görevini yeniden kazandıracağız.
  • Dışişleri Bakanlığı’na personel alımlarında objektif, güvenilir, siyasi tercihlerden uzak, ehliyete ve liyakate dayalı kapsamlı bir sınav sistemi getireceğiz.
  • Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ve onların oluşturdukları STK’ların Türkiye’nin yumuşak gücü ve kamu diplomasisinin etkin bir aracı olması için gayret göstereceğiz.
  • Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Diplomasi Akademisi kuracağız.
  • Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimiz doğrultusunda bu alandaki sürecin diyalog, adalet ve eşitlik çerçevesinde tamamlanması için çalışacağız.
  • Türkiye ile AB’nin sığınmacılar sorununa ortak sorumluluk ve külfet paylaşımı üstlenerek yaklaşmalarını sağlayacak, 2014 Geri Kabul Anlaşması ile 18 Mart 2016 Mutabakatı’nı gözden geçireceğiz.
  • Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olmamız ve Anayasamızın gereği olarak, AİHS’ne ve Konsey’in diğer hukuki belgelerine uyum sağlayacak, AİHM kararlarını uygulayacağız.
  • NATO bünyesindeki katkılarımızı rasyonel bir zeminde ve ulusal çıkarlarımızı gözeterek sürdüreceğiz.
  • Türk Devletleri Teşkilatı’nı güçlendireceğiz.
  • Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, D8 gibi örgütlerdeki konumumuzu ve bu örgütlerin uluslararası ilişkilerdeki rolünü geliştireceğiz.
  • Ortadoğu Bölgesindeki ülkelerinin bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüklerine saygı duyacak, iç işlerine karışmayacak, aralarındaki sorunlarda “taraf tutan” değil “çözümleri kolaylaştıran” olacağız.
  • İsrail-Filistin sorununa BM kararları çerçevesinde ve iki devlet esasına göre kalıcı bir çözüm bulunması için bütün ilgili taraflarla görüşecek, Filistin konusunda Türkiye’nin güvenilir bir kolaylaştırıcı olarak masadaki yerini almasını sağlayacağız.
  • Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yalnızlaştırılmasının önüne geçecek, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasında, hidrokarbon kaynaklarının hakça paylaşımında çoklu müzakere süreçleriyle sonuç alınmasına öncelik vereceğiz.
  • Milli davamız olan Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlama hedeflerini gözeteceğiz.
  • Ege denizi barış, işbirliği ve iyi komşuluk alanı olarak görülmelidir. Bu amacı gerçekleştirmek için çalışacak, Ege denizindeki egemenlik alanlarımıza zarar verebilecek hiç bir gelişmeye müsaade etmeyeceğiz.
  • ABD ile ilişkileri eşitler arası bir anlayışla kurumsal temele oturtacak, müttefiklik ilişkisini karşılıklı güvene dayanacak şekilde ilerleteceğiz.
  • Türkiye’nin yeniden F-35 projesine dönmesi için girişimlerde bulunacağız.
  • Rusya Federasyonu ile ilişkileri eşitler arası bir anlayışla, kurumsal düzeyde dengeli ve yapıcı diyalog ile güçlendirilerek sürdüreceğiz.
  • Afrika ile ilişkileri kıtayı sadece temsilcilik açtığımız bir alan olarak görmenin ötesinde çok yönlü olarak nitelikli şekilde geliştirecek, Türkiye-Afrika Zirvelerini düzenli ve işlevsel bir sürece dönüştüreceğiz.
  • “Asya vizyonumuz”u bölgedeki ülkelerle ilişkilerimizi bir yandan ikili düzeyde güçlendirmek, bir yandan da bu ikili ilişkileri çoklu işbirliği mekanizmalarıyla çeşitlendirerek zenginleştirmek üzerine kurgulayacağız.
  • Şangay İşbirliği Örgütü, ASEAN gibi örgütlerle ilişkilerimizi gerçekçi ve sürdürülebilir bir zeminde değerlendireceğiz.
  • Millî Savunma Bakanlığı teşkilat yapısını gözden geçirecek, Kuvvet Komutanlıklarını tekrar Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlayacağız.
  • Askeri liseler, Harp Akademileri, kurmay subay, subay ve astsubay yetiştiren tüm okullar ile ilga edilen etkin sistemleri tekrar açacağız.
  • Her yıl güvenlik kurumlarının temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve ilgili tüm tarafların katılımıyla kapsamlı bir Güvenlik Şurası düzenleyeceğiz.
  • Tüm terör örgütleri ve terörizmle mücadeleyi tüm güç unsurlarımızı kullanarak kesintisiz sürdüreceğiz.
  • Yurtdışına kaçan teröristlerin iade edilmesi çalışmalarını etkinleştireceğiz.
  • Organize suç örgütlerinin sınır aşan faaliyetleri konusunda bölgesel ve uluslararası iş birliğini güçlendireceğiz.
  • TBMM’de güvenlik teşkilatı üzerinde hem halk adına hem de güvenlik personeli adına “kamusal denetçilik” yetkisiyle donatılmış, partilerin eşit temsil edildiği Güvenlik Komisyonu kuracağız.
  • Ulusal Siber Güvenlik Strateji Belgesi’ni ilgili tüm kesimlerin katılımıyla yenileyecek ve kamu ile özel kesime yönelik eylem planları hazırlayacağız.
  • Siber savunma gücümüzü kuvvetlendirmek amacıyla düzenli Siber Güvenlik Koalisyon tatbikatlarıyla siber güvenlik seviyemizi sürekli kontrol edeceğiz.
  • Düzensiz göçün kaynağı olan ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları yapacağız.
  • Türkiye’ye bir “tampon ülke” muamelesi yapılmasına izin vermeyeceğiz.
  • Sınırlarımızı elektro optik kuleler, aydınlatma sistemleri, gece görüşlü kameralar, insansız hava araçları, entegre güvenlik sistemleri ve gerekli hallerde duvarlarla tahkim edecek, kaçak geçişlere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.
  • Geri gönderme merkezlerinin sayılarını ve kapasitelerini artıracağız.
  • Gayrimenkul, devlet borçlanma senedi, yatırım fonu satın alınması ya da döviz cinsi mevduat ya da bireysel emeklilik hesabı açılması karşılığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi uygulamasına son vereceğiz.
  • Sığınmacıların mahalle, ilçe ve il bazında kontrolsüz yoğunlaşmalara erişmesine veya gettolaşmaya izin vermeyeceğiz.
  • Geçici Koruma Altındaki Suriyeli’lerin güvenli ve iç hukukumuz ile uluslararası hukuka uygun biçimde mümkün olan en kısa sürede ülkelerine geri dönmelerini sağlayacağız.
Paylaşın

Millet İttifakı, ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni Açıkladı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, Ankara’da Congresium Kongre ve Sergi Merkezinde Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni açıkladı.

Haber Merkezi / Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin tanıtılacağı toplantıda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak yer aldı.

Metinde yer alan 9 ana madde şöyle:

  • Hukuk, adalet ve yargı
  • Kamu yönetimi
  • Yolsuzlukla mücadele, şefaflık ve denetim
  • Ekonomi, finans ve istihdam
  • Bilim, ar-ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm
  • Sektörel politikalar
  • Eğitim ve öğretim
  • Sosyal politikalar
  • Dış politika, savunma, güvenlik ve göç politikaları

Politika metninde İstanbul Sözleşmesi ve LGBTİ+ hakları üzerine herhangi bir ifade geçmemesi dikkat çekti. Öte yandan hayvan hakları, engelliler, 65 yaş üstü hakları, tarım ve çiftçiye destek gibi konular metinde yer aldı.

Millet İttifakı’nın toplantısında adaletten yargıya, kamu yönetiminden bakanlıklara kadar atılacak birçok yeni adıma dair sinevizyon gösterimi yapıldı. Salondan vaatlerin açıklandığı video gösterimi sırasında en çok reaksiyon liyakate dair atılacak adımlar ve kayyım uygulamasına son verilmesi adımlarına verildi, salondakiler alkışlarla vaatleri dinledi.

Programda Temel Politikalar Ortak Çalışma Komisyonu’nda yer alan Millet İttifakı liderlerinin genel başkan yardımcıları Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni anlattı.

“Bu yönetim devletimiz için artık bir beka sorunu oldu”

İlk sözü alan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, şunları kaydetti:

Altı siyasi partinin mutfaklarında hazırlanan, devlet yönetiminde yaşanan kriz ortamından bizi çekip çıkaracak projeleri içeren Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni bugün milletimizle paylaşıyoruz. Kontrolsüz güç, güç değildir; felakettir. Milletimiz bunu adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen keyfi, kural tanımaz yönetim altında yaşayarak gördü. Bu yönetim devletimiz için artık bir beka sorunu oldu.

Yargı reformuyla, bağımsız ve tarafsız bir yargı için HSK’yı kaldıracağız. Yerine Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki kurul kuracağız. Adalet Bakanı ve müsteşarı Hakimler Kurulu’nda yer almayacak.

Görevini kötüye kullanarak AİHM’in hak ihlaline yol açan savcılara neden oldukları zararın rücu edilmesini sağlayacağız.

Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirleri alacağız. Savunma mesleğini anayasal güvenceye kavuşturacağız.

Anayasa Mahkemesi üyeliklerine hülle yoluyla atama yapılmasını önleyeceğiz.

Basın özgürlüğünü sağlayacağız.

Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurulları, ofisleri lağvedeceğiz, bunların görev ve yetkilerini ilgili bakanlıklara devredeceğiz.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı olarak; Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nı İklim, Çevre ve Orman Bakanlığı olarak, Ticaret Bakanlığı’nı Esnaf ve Ticaret Bakanlığı olarak yapılandıracağız. Hazine’yi Maliye Bakanlığı’ndan ayıracağız.

Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki vesayetine son vereceğiz. Seçimle gelenin seçimle gitmesini güvence altına alacağız.

Muhtarlık Temel Kanunu’nu çıkaracağız.

Kamuya personel alımında mülakat uygulamasına son vereceğiz. Liyakat ve eşitlik ilkelerini hakim kılacağız. Üst düzey görevlerdeki kadın yöneticilerin sayısını artıracağız.

Rüşvet ve yolsuzluk suçlarında yargılama süreçlerini hızlandıracağız. Zaman aşımını kaldıracağız, bu suçları asla af kapsamına almayacağız. Yolsuzluktan elde edilen ve yurt dışına kaçırılan varlıkları ülkemize geri getirmek için Mal Varlıklarının Geri Alınması Ofisi’ni kuracağız. Pazarlık usulüyle yapılmış tüm ihaleleri geriye doğru tahkik edeceğiz.

Ülkemizi gri liste ayıbından kurtaracağız.

Vergi affı ve varlık barışlarının kara para aklanma aracı olarak kullanılmasını engelleyeceğiz.

“Aşırı yoksulluğu sıfırlayacağız”

Söz alan ikinci isim DEVA Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakcı, şunları söyledi:

Altı parti olarak tam bir mutabakatla hazırladığımız Ortak Politikalar metnimizde kapsayıcılığı merkezine alan yeni nesil bir kalkınma stratejisi ortaya koyuyoruz.

Temel ekonomik hedeflerimiz kapsamında enflasyonu iki yıl içinde kalıcı olarak tek haneye indireceğiz, hayat pahalılığını sonlandıracağız. Enflasyonla mücadeleyi tavizsiz bir biçimde sürdürürken ortalama büyüme hızını yüzde 5’in üzerine çıkaracak, dolar cinsinden kişi başına milli gelirimi 5 yılın sonunda en az 2 katına yükselteceğiz. 5 yılda en az 5 milyon yeni iş yaratacağız. Ucube sistem sonrasında yeniden gündeme gelen aşırı yoksulluğu sıfırlayacağız.

Merkez Bankası’na fiyat ve finansal istikrarı sağlama dışında sorumluluklar yüklemeyeceğiz. Banka üst yönetiminin kendi kanunu dışında görevden alınmasını önleyeceğiz. Bankanın İstanbul’daki birimlerini en kısa sürede başkentimiz Ankara’ya geri taşıyacağız.

Kamuoyunda 128 milyar dolar olarak bilinen arka kapı döviz satışlarındaki hukuksuzlukların takipçisi olacak, yeni dönemde rezerv yönetimini tam bir şeffaflık içinde yürüteceğiz. Kur korumalı mevduatta yeni hesap açmayacak, mevcut hesapları vadelerinin sonunda kapatacağız.

Hükümet bir yandan ülkemizin kaynaklarını şatafat ve gösteriş için israf ederken, diğer yandan oluşan kamu açıklarını ve hasarları halının altına süpürerek gizlemeye çalışmaktadır. Bu nedenle iktidara gelir gelmez, cumhurbaşkanına bağlı deneyimli denetim uzmanlarından oluşan durum ve hasar tespit komitesi oluşturacağız.

İtibar gerekçesine sığınılarak yapılan tüm gereksiz harcamalara son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığını Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız.

Cumhurbaşkanlığı envanterindeki uçakları satıp yerine orman yangını söndürme uçakları alacağız.

Kamu görevlilerinin birden fazla yerden maaş almasına son vereceğiz. Ülkemizin kaynaklarını Kanal İstanbul gibi rant projeleri yerine tarımsal sulama projeleri için kullanacağız.

İşyeri kira ödemelerinde stopaj oranını sıfırlayacağız.

“Eğitim sistemimizi özgürlükçü ve yenilikçi müfredatla donatacağız”

İbrahim Çanakcı’nın ardından söz alan üçüncü isim Demokrat Parti Ekonomik İşler Başkanı Bülent Şahinalp, şunları kaydetti:

Beyin göçünü engellemek ve tersine beyin göçünü gerçekleştirmek için eğitim sistemimizi özgürlükçü ve yenilikçi müfredatla donatacak, gerekli özgür düşünce ve çalışma ortamını oluşturacağız.

Yetişmiş insan gücümüz için uygun ekonomik ve sosyal koşulları yaratacak, akademisyenlerin özlük haklarında ve gelirlerinde iyileştirmeler yapacak, yetişmiş insan gücümüzü şiddetin mağduru olmaktan çıkaracağız. Üniversitelerin araştırma şartlarını ve imkanlarını iyileştireceğiz.

Yüksek lisans ve doktora programlarına devam eden öğrencilerin araştırma desteği ve burs imkanlarını artırarak, istihdam problemi yaşamadan eğitim hayatlarına devam etmelerini sağlayacağız.

Kalkınma hamlemizin merkezine yenilikçi, yeşil ve dijital dönüşümü benimsemiş girişimlerimizi yerleştireceğiz.

Kadın ve genç girişimciliğe yönelik özel teşvik paketleri hazırlayacağız.

Bilişim ve Yenilikçilik Bakanlığı’nı kuracağız. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun bağımsızlığını sağlayacağız. Yeni teknolojilerin en hızlı yayılmasını sağlamak için operatörlere 5G lisanslarını en kısa sürede vereceğiz.

Fikri, irfanı ve vicdanı hür nesiller yetiştireceğiz.

Devlet okullarındaki öğrencilerimize ücretsiz süt ve öğlen yemeği vereceğiz.

Anaokulundan üniversiteye kadar devlet okullarındaki ihtiyaç sahibi öğrencilerin kırtasiye, çanta, kıyafet ihtiyaçlarını ve internete erişimlerini ücretsiz olarak karşılayacağız.

Orta öğrenime geçişlerde sınav odaklı değil süreç odaklı bir sistemi geliştireceğiz. Liselere giriş sınavlarında yıldan yıla değişen uygulamalara son verecek, LGS sınavını süreç içinde tamamen kaldıracağız.

Üniversiteye geçişte yılda bir defa yapılan sınav yerine çoklu sınav imkanı sunacağız.

Zorunlu eğitimi 1 yıl okul öncesi eğitim, 5 yıl ilkokul, 4 yıl orta okul, 3 yıl ise lise olmak üzere uygulayacağız.

Yatılı teknoloji liseleri açacağız.

Yüksek Öğrenim Kurumları YÖK’ü kaldıracak, yüksek öğrenim kurumlarının akademik, idari ve mali özerkliğine müdahale etmeksizin, yüksek öğrenimin planlanması ve yüksek öğrenim kurumları arasında koordinasyonun sağlanması şeklinde sınırlı görevleri bulunan bir kurul kuracağız.

Yüksek öğrenime bütçeden daha fazla kaynak tahsis edeceğiz. Üniversite arazilerini ranta kurban ettirmeyeceğiz.

Yeni yurt binaları yaparak ve üniversite kampüsü etrafındaki binaları kiralama yöntemiyle genişletilmiş kampüs uygulamasını başlatarak üniversitelerin yurt sorununu tamamen çözeceğiz.

KYK burslarını yeni bir anlayışla ele alacağız, dağıtım süreçlerini şeffaf hale getireceğiz.

Erken çocukluk eğitiminden liseye kadar olan tüm eğitim kademelerinde okulun öğrenci sayısına göre ihtiyacı karşılayacak nitelikle rehberlik ve psikolojik danışmanlık kadrosu oluşturacağız.

“Projeleri halk oylamasına sunacağız”

Daha sonra söz alan Gelecek Partisi Politika İzleme Kurulu Başkanı Feridun Bilgin, şu ifadeleri kullandı:

Tarım ve Orman Bakanlığı’nı Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı olarak yeniden yapılandıracağız. Tarım kanununda bugüne kadar öngörülmesine rağmen hiçbir şekilde uygulanmayan tarımsal destekleri gayrisafi millî hasılanın yüzde 1’inden az olmayacak şekilde vereceğiz.

Ziraat Bankası’nı tekrar çiftçinin bankası yapacağız. Üreticiden tüketiciye kadar pazarlama zincirini kısaltacağız.

Küçük esnafımızı zincir marketler, büyük marketler, AVM’ler karşısında korumak ve haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli düzenlemeleri hızla hayata geçireceğiz.

Elektrik piyasası, doğalgaz piyasası, petrol piyasası gibi temel kanunlardaki rekabete aykırı imtiyazları yeniden düzenleyeceğiz.

Kanal İstanbul projesini göreve başladığımız gün iptal edeceğiz.

Atatürk Havalimanı’nı yeniden uçuşa uygun hale getireceğiz.

TCK’daki çevre suçlarının kapsamını genişletip cezalarını artıracağız. Tek kullanımlık plastikleri kademeli olarak hayatımızdan çıkaracağız.

Yeni termik santral yapmayacağız.

Cumhurbaşkanına ormanlık alanın vasfını değiştirme yetkisi veren orman kanunundaki maddeyi yürürlükten kaldıracağız.

Su havzalarını, sulak alanları ve su varlığımızı koruyacak, herkesin ücretsiz, güvenilir suya erişim hakkını yasal güvenceye kavuşturacak bir su kanunu çıkaracağız.

Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı’nı kuracağız. Hem merkezi yönetimin hem de yerel yönetimlerin imar planı çalışmalarında ilgili tüm paydaşlara danışılması zorunluluğunu getireceğiz. İmar planları değişikliklerini parsel bazlı olmaktan çıkaracak, bölge bazlı hale getirecek; bölgede yaşayanların büyük kısmını etkileyecek projeleri halk oylamasına sunacağız.

Kentsel dönüşüm yasası çıkaracak, deprem ve sel açısından en riskli bölgelerden başlamak üzere bir kentsel dönüşüm programını derhal uygulamaya koyacağız.

“Kalkınmacı ve kapsayıcı bir anlayışla ülkemizi hak ettiği yere taşıyacağız”

Bilgin’in ardından kürsüye çıkan İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale’nin açıklamaları şöyle:

Bugün firavunlara bile taş çıkartan bir tek adam rejiminde, giderek derinleşen bir yoksulluğu hayatın her alanında görüyoruz. Bugün ülkemizde milyonlarca aç ve yoksul vatandaşımız var. Çocuklarımıza iyi eğitim aldıramıyoruz. Karınlarını doyuramıyoruz. Başımızı sokacak bir ev bulamıyoruz. İktidarın ise sanki gözleri var görmüyor, kulakları var işitmiyor. Bırakın bu derinleşen yoksulluğu görmeyi, bizimle dalga geçiyor.

Yoksulluğu, fırsat eşitsizliğini, açlığı bu ülkenin hafızasından sileceğiz. Kalkınmacı ve kapsayıcı bir anlayışla ülkemizi hak ettiği yere taşıyacağız.

Önce çocuklar, onlar bizim her şeyimiz. 7 milyon yoksul çocuğumuz var. Bu çocuklar hayal kurmaları, oyun oynamaları gereken yaşta karınlarını doyurma kaygısı taşıyorlar. İşte biz bu çocuklarımıza çocukluklarını yaşamayı vadediyoruz.

İlk projemiz, devlet okullarında okuyan bütün çocuklarımıza bedava kahvaltı ve öğle yemeği vereceğiz. İktidarımızda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, hiçbir anne ve baba çocuğunun cebine harçlık koyma kaygısı taşımayacak.

Yoksul ailelerde bebeklere başta süt ve bebek maması olmak üzere gıda ve hijyen desteği vereceğiz.

Ulusal ebeveynlik programını hayata geçireceğiz. Nasıl çocuk yetiştirileceğini bütün vatandaşlarımıza anlatacağız.

Sokakta yaşamak zorunda bırakılan, dilendirilen bütün yavrularımızı koruma altına alacağız.

Geliri belirli bir düzeyin altındaki ailelere insan onuruna yakışır bir gelir desteği vereceğiz, bu desteği de hanedeki kadının hesabına yatıracağız. Vatandaşın ihtiyacı olduğunu ispatlamak zorunda kalmayacağı, hak temelli bir sistem kuracağız.

Bugün Türkiye artık kayıtdışı cenneti. Düzensiz göçle, bilerek hendek ülke haline getirdikleri ülkemizde çalışma hayatı oldukça kuralsız. Bugün nüfusumuzun sadece 3’te 1’i çalışıyor. Her 4 çalışandan biri güvencesiz. Kayıtlı çalışanların yarısı asgari ücret alıyor. Biz bu düzeni değiştireceğiz.

Artık ülkemizde kaçak yabancı işçi çalışmayacak. Türkiye’yi yol geçen hanına dönüştüren rejimi yeniden düzelteceğiz. Çocuk işçi çalıştırılmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.

İşsizlik Sigorta Fonu’nun amaç dışı kullanılmasının önüne geçeceğiz.

Sayın Erdoğan’ın beton sevdasına rağmen vatandaş ne ev alabiliyor ne kirasını ödeyebiliyor. Biz ülkemizin konut sorununu da çözeceğiz. TOKİ asıl görevine geri dönüp sadece sosyal konut üretecek. Bu sosyal konutlarda dar gelirli aileler, peşin para vermeden kira öder gibi konut sahibi olacak.

Üniversite öğrencilerimizin barınma sorununu çözeceğiz. Öğrencilerimizi ne olduğu belirsiz vakıfların, derneklerin yurtlarında kalmaya mecbur bırakmayacağız.

Bu ülkenin vatandaşlığı çok kıymetlidir, çok değerlidir. Yabancıların gayrimenkul alarak vatandaş olmalarının önüne geçeceğiz.

Yurda dönüş projesi başlatarak ülkemizin sağlık personeli ihtiyacını mutlaka gidereceğiz. Sağlık personeli sayısını ve çeşitliliğini artırarak Aile Sağlık Merkezleri’nin hizmet kapasitesini güçlendireceğiz. Türkiye’de artık bir ilaç krizi yaşanmayacak, ilaç krizine son vereceğiz.

“Yurtta barış cihanda barış”

Özlale’nin ardından söz alan Saadet Partisi Ekonomik ve Sosyal İşler Başkanı Sabri Tekir, şunları söyledi:

Dış politikamızın geleneksel bir şiarı vardır, geleneksel bir prensibi vardır. Bu prensip adeta dış politikamızda mihenk taşı oluşturmuştur; ‘yurtta barış cihanda barış’.

Her açıdan milli olan dış politikada asla iç siyasi hesaplara ve ideolojik yaklaşımlara dayalı uygulamalara meydan vermeyeceğiz.

Dışişleri Bakanlığı eleman alımını, objektif, güvenilir, siyasi tercihlerden uzak, liyakate dayalı, kapsamlı bir sınav sistemiyle yapacağız.

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız ve onların oluşturdukları sivil toplum kuruluşları, esasen Türkiye’nin yumuşak gücünü oluşturmaktadır. Onların kamu diplomasisinin bir unsuru haline getireceğiz.

Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimiz doğrultusunda bu anlamdaki sürecin ilgili ülkelerle ve ilgili kurumlarla diyalog, adalet ve eşitlik çerçevesinde tamamlanması için çalışacağız. 2014 geri kabul anlaşması ile 18 Mart 2016 mutabakatını gözden geçireceğiz. Türkiye ile Avrupa Birliği’nin sığınmacılar konusunda ortak sorumluluk ve külfet paylaşımını sağlamaya çalışacağız.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve konseyin diğer hukuki belgelerine uyum sağlayacak, AİHM kararlarını uygulayacağız.

NATO bünyesindeki katkılarımızı rasyonel bir zeminde ve ulusal çıkarlarımızı gözetecek şekilde sürdüreceğiz.

Paylaşın

Millet İttifakı, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nde Dokuz Ana Başlık Belirledi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, iktidara gelmeleri halinde uygulanacak hükümet programının detaylarını açıklayacak.

İYİ Parti’nin ev sahipliğinde yapılan son toplantıda altılı masa, ittifak olarak yola devam etme kararı veren altı lider, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ni üzerinde de anlaşma sağladı. Metin Ankara’da açıklanacak. İktidara gelmeleri halinde hükümet programı olarak uygulanacak olan programda yaklaşık 2 bin 500 eylem sıralanacak.

Altılı masa, bir yandan aday belirleme bir yandan parlamenter sisteme geçiş süreci yol haritasını ele alırken, liderlerin önemli gündem başlıklarından biri de iktidara gelmeleri halinde uygulanacak hükümet programı. Her ne kadar her partinin ayrı seçim beyannamesi çalışması sürse de “Millet İttifakı” ortaklaştığı vaatleri Ankara’da gerçekleştireceği toplantı ile kamuoyuna duyuracak.

9 ana başlık, 73 alt başlık

“Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nde 9 ana, 73 alt başlıktan oluşan 2 bin 500’e yakın maddede eylemler ve vaatler sıralanacağı kaydedildi. Metnin yaklaşık 200 sayfa olacağı belirtildi.

Metnin, “hukuk, adalet ve yargı”, “kamu yönetimi”, “yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim”, “ekonomi, finans ve istihdam”, “bilim, Ar-Ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm”, “sektörel politikalar”, “eğitim ve öğretim”, “sosyal politikalar” ile “dış politika, savunma, güvenlik ve göç” olmak üzere 9 ana başlıktan oluşacağı ifade edildi.

75 alt başlık ise “işsizliğin önüne geçilmesi”, “enflasyonla mücadele”, “yoksulluğun önlenmesi”, “siber güvenlik”, “israfla mücadele”, “beyin göçüyle mücadele ve tersine beyin göçü”, “savunma sanayi”, “barınma krizi çözümü”, “uyuşturucu ile mücadele”, “sınır ve güvenlik” gibi başlıklardan oluşacak.

DW Türkçe’den Kıvanç El’in edindiği bilgiye göre, ekonomi, basın özgürlüğü, insan hakları ile kadın hakları programın ana çerçevesini oluşturacak ve bu yönde mesajlar verilecek. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanacağı da belirtilecek. İstihdamın artırılması, işsizlikle mücadeleye dair vaatler sıralanacak.

İşsizliğin ilk etapta tek haneli rakamlara düşürülmesi ardından da yüzde 5 seviyesinin altına çekilmesi hedefi vurgulanacak. Bu noktada, “İşsizlerin yeni yetenekler kazandırılarak istihdama geçmelerini sağlamayı amaçlayan ‘İkinci Şans Okulları’ kurulacağı” kamuoyuna duyurulacak.

“İşsizlik Sigortası Fonu”nun işsizlikle mücadele için kullanılacağı belirtilecek. İktidara gelinmesi halinde söz konusu fonda toplanan ve toplanacak paranın yarısının “Yarına Hazırlık Fonu” adı altında kurulacak fona aktarılacak. Bu fon işsiz kalma riski olan çalışanların eğitimi ve KOBİ’lerin çalışanlarına beceri geliştirme yatırımlarına finansman sağlayacak. Part-time yani yarı zamanlı çalışma için yasal alt yapı çalışmaları yapılacağı duyurulacak.

Ekonomi başlığında, enflasyon ile mücadele edileceği ve 2 yıl içinde tek hanelere indirileceği vaadi yer alacak. Özellikle kamuda israfla mücadele kapsamında araç politikasından kiralama politikasına kadar birçok başlıkta vaatler kamuoyuna duyurulacak ve israfın önüne geçileceği vurgulanacak.

Bu noktada STK’ların desteği ile yolsuzlukla mücadele strateji ve eylem planı hazırlanacağı ve Meclis’te de “TBMM’de Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” kurulacağı açıklanacak. Kişi başı milli gelirin de 5 yıllık iktidarın son yılında 20 bin dolar seviyesini aşacağına dair öngörüde metinde yer alacak.

Başkanlığını cumhurbaşkanının yaptığı Türkiye Varlık Fonu’nun da lağvedilmesine yönelik mesaj verilecek. Kredi ve faiz politikasına dair de mesajların metinde olması bekleniyor.

Yürütülen projelerin sürdürüleceği mesajının verilecek metinde, “Milli Muharip Uçak”, “Altay tankı”, “5G alt yapısı”, “yeni iletişim uydularının” hayata geçirilmesi ve sistemlerin tamamen yerlileştirilmesi için çalışmaların süreceği mesajı verilecek.

Yüzde 100 yerli tank çalışmalarına hız verileceği ifade edilecek.

Terörle mücadelenin yurtiçi ve yurtdışında süreceği mesajının da yer alması beklenen metinde ayrıca sınır politikasına dair mesajlar da olacak.

“Millet İttifakı”nın politika belgesinde “liyakat” da ayrı bir başlık. Kamu atamalarında ve yapılacak her türlü görevlendirmede liyakatın esas alınarak yapılacağı deklare edilecek. Bu konuda yeni ve bağımsız bir denetim mekanizması kurulması vaadi de olacağı kaydedildi.

Programda, “beyin göçüyle mücadele eylem planı hazırlanarak tersine beyin göçünün başlatılması”, “çocuklara süt ve yemek dağıtılması”, “yabancı yatırımcıların çekilmesi”, “tarım ve sosyal politikalarda hayata geçecek projeler” de geniş yer alacak. Tarım ve gıda güvenliği alanında atılacak yeni adımlar da açıklanacak.

Metinde çıkarılacak bazı kanunlara dair mesajlar da yer alacak.  Meclis içtüzüğü, siyasi partiler kanunu, seçim kanunu üzerinde ilk çalışılacak kanunlar olarak sıralanacak. “Siyasi etik kanunu” ise atılacak adımlar arasında en başlarda yer alacak düzenlemelerden olacak.

Avrupa Birliği üyelik süreci için gerekli adımlar atılacağı mesajının verileceği metinde, Rusya ile kişisel temelli değil devletler arası iş birliği temelli ilişki süreci inşa edileceği ve dış politika mesajları da yer alacak.

Paylaşın