Edirne: Eski Camii (Ulu Camii)

Eski (Ulu) Camii; Edirne’nin Merkez İlçesi, Sabuni Mahallesi, Talat Paşa Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Edirne’de Osmanlılar’dan günümüze ulaşmış en eski anıtsal yapıdır. 15. yüzyılda yapılmış cüsseli camilerin en önemlisidir. Edirne’de zamanımıza ulaşmış ilk orjinal abidevi yapı olarak da bilinir. Bu aynı zamanda Devletin büyümesinin de simgesidir. 1403’te Sultan I. Süleyman tarafından yapımına başlanmış, Çelebi Sultan Mehmet zamanında 1414’te bitirilmiştir. Mimarı Konyalı Hacı Alaaddin, kalfası Ömer İbn İbrahim’dir.

Erken Dönem Camileri başlığı altında çok birimli veya çok kubbeli Camiler grubuna girer.Merkezi kubbeyi taşıyan dört Paye ile dört duvar üzerine dokuz Kubbelidir. Bir yanının dış ölçüsü 13 m. olan kare planlıdır. 13 m. çapında ve tümüyle yarım kubbe Biçiminde olan kubbeler, yan neflerle Pandantiflere, ortada çeşitli geçiş öğelerine oturur. Orta kubbenin Trompları mukarnas dolgusudur. Taç Kapı, son cemaat yeri girişi ve minber Ak mermerdendir. Kuzey ve batı Yüzleri daha süslüdür. Son cemaat yeri girişindeki kemer çevresinde bulunan rozetler ve sipiralli Süsleme, onarımda yapılmıştır.

İç mekanda yalnızca dört paye oluşu yapıya ferah bir görünüm verir. Bu özelliğiyle Osmanlı mimarisinde Mekanın birleştirilmesi yönünden yeni bir aşamayı oluşturur. Paye ve duvarlarda yer alan iri ak yazılar ve Barok Süsleme, mekan etkisini zayıflatır. Camide süsleme yönünden en önemli bölüm minberdir.

Kapı üzerindeki yazıtta Çelebi Sultan Mehmet’in adı vardır. Doğu ve batı yüzeylerindeki geçme yıldızlar ve Rumiler ilginçtir. 5 kemerli son cemaat yeri ve biri tek öbürü iki şerefeli, iki minaresi vardır. Cami, 1748’de yangından, 1752’de depremden zarar görmüştür. 1754’te Sultan I.Mahmut Döneminde, 1924 ve 1934’te onarılmıştır.

II. Murat döneminde Edirne’ye gelen ve Camiye girerek vaaz verdiği Söylenen Hacı Bayram Veli’nin anısına duyulan saygı nedeniyle vaaz Kürsüsü imamlarca kullanılmaz. Ayrıca Kabe’den getirildiği rivayet edilen ve mihrabın sağında bulunan Kabe Taşı, özel bir ziyaret noktasıdır. Bu taşın önünde iki rekat namaz kılanların duaları kabul edilir şeklinde bir inanç yaygındır. Eski Cami Edirne’de duaların kabul edildiği dört yerden biri olarak bilinir. Osmanlı Padişahlarından II. Ahmet ve II. Mustafa’ya bu camide “Kılıç Kuşanma” törenleri yapılmıştır.

Paylaşın

Edirne: Defterdar Camii

Defterdar Camii; Edirne’nin Talat Paşa Mahallesi, Talat Paşa Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Cami, II. Selim döneminde Defterdar olan Mustafa Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Yapı, genişçe bir avlu içindedir.

Kaynaklarda, Defterdar Camii, Defterdar Mustafa Çelebi Camii, Defterdar Kara Mustafa Paşa Camii adlarıyla da anılmaktadır.

Evliya Çelebi, harim (cami) kubbesinin görkemli; minaresinin ise, bu kubbeye göre orantılı inşa edildiğini söylemektedir.

Caminin kubbesinin 1752 depreminde göçtüğünü; 1870’li yıllarda, Hacı Ruşen Efendi tarafından yaptırılan onarımda, harimin, ahşap bir çatıyla örtüldüğünü belirtmektedirler.

Vakıflar Genel Müdürlüğünün 1953 ve 1962 yıllarında yaptırdığı onarımlarda, kubbe, son cemaat yeri, taçkapı ve pencereler, aslına uygun olarak yenilenmiştir.

Paylaşın

Edirne: Lalapaşa Dolmenleri

Lalapaşa Dolmenleri; Edirne’nin Lalapaşa İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadırlar. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Lalapaşa’da İ.Ö. 2000 li yılların sonları ile 1000 li yılların başlarına tarihlenen Dolmen ve Menhir adı verilen taş mezarlar bulunmuştur.

İlçe merkezinin hemen yanında, bir çoğu köy yollarının kenarında dizili olan yaklaşık 25 adet dolmen mevcuttur.

Yapılan kazılarda mezar içlerinde bazı araçlar (gözyaşı şişesi, madeni takılar) bulunmuş olup, bunlar Edirne Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi’nde sergilenmektedir.

Dolmen, toprakta yan yana aralıklı olarak dizilmiş birkaç büyük yassı taşla bunların üstüne yatay olarak yerleştirilmiş yine büyük yassı taşlardan oluşan tarih öncesi yapısıdır. Mezar olarak kullanıldığı sanılmaktadır.

 

Paylaşın

Edirne: Sarayiçi Balkan Şehitliği

Sarayiçi Balkan Şehitliği; Edirne’nin Merkez İlçesi, İstasyon Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Sarayiçi Balkan Şehitliği, Balkan Savaşı’nda düşman işgaline karşılık verilen 300 bin şehit ve 1913 yılında Sarayiçi’nde aç susuz bırakılarak ölüme mahkum edilen 20 bin şehit anısına 1994 yılında yaptırılmıştır.

Kültür Bakanlığı tarafaından düzenlenen şehitlikte Türkiye’nin her köşesinden isimler bulunmaktadır. Aynı alan içinde 1939 yılında yapılan Balkan Şehitleri Anıtı da bulunmaktadır.

Balkan Şehitliği’nin projesi Yüksek Mimar Nejat Dinçel tarafından çizilmiş, 12 blok üzerinde 100 subay ve 400 er’in adı yazılı olan şehitlikte bulunan Balkan Savaşı rölyefi Heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından yapılmıştır.

Şehitliğin yanında bulunan Mehmetçik heykeli ise Çanakkale Şehitlikleri’nde bulunan heykellerin çoğunu ve Şükrü Paşa Anıtı‘nı yapmış olan Heykeltıraş Prof. Tankut Öktem tarafından yapılmıştır.

Paylaşın

Edirne: Gazi Mihal (Hamidiye) Köprüsü

Gazi Mihal (Hamidiye) Köprüsü; Edirne’nin Merkez İlçesi, Talat Paşa Caddesi üzerinde yer almaktadır. Tunca Nehri’nin üzerine yapılmıştır.

Bizans döneminde Mikhael Palaiologos yaptırmıştır. 1402’de Osmanlı döneminde Gazi Mihal Bey yeniden yapılırcasına onartmıştır.

1640’de Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın yaptırdığı sivri kemer biçiminde Tarih Köşkü (Kitaba Köşkü) vardır.

Köprü gövdesinde sızan suların atılması amacıyla yapılan drenaj düzeni ilginçtir. 1900 yılında II. Abdülhamit İtalyan ustalar yeniden yaptırmıştır.

Paylaşın

Edirne: II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi

II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi; Edirne’nin Merkez İlçesi, Yeniimaret Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Tunca Nehri kıyısında bulunan Külliye, Edirne’nin en önemli yapıtlarındandır. Cami; tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, erzak depoları ve öbür bölümleriyle geniş bir alana yayılmıştır. II. Bayezid’in 1484-1488’de yaptırdığı külliyenin mimarı Hayreddin’dir.

Çok etkileyici bir görünümü olan külliye küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülüdür. Yapıların en ilginci 20.66 metre çaplı, tek kubbeli iki minareli anıtsal camidir. Caminin batısında Darüşşifa ve Tıp Medresesi bulunmaktadır. Revaklarla çevrili ön avlunun yanında ise akıl hastalarının iyileştirildikleri kubbeli hücreler bulunmaktadır.

Darüşşifa’da özellikle akıl hastalarının müzik ve su sesiyle iyileştirilmesi ana ilkeydi. Ayrıca külliyenin göz tedavisi için de yine önemli bir merkez olduğu anlatılmaktadır. Külliye bütünüyle kültür tarihi yönünden önemlidir. Bu bölüm günümüzde Sağlık Müzesi olarak hizmet vermektedir.

Sultan II. Bayezid Külliyesi’ni oluşturan ve o dönemde akıl hastalıklarının müzik ve su sesi ile tedavi edildiği “Şifahane ve Tıp Medresesi” Trakya Üniversitesi tarafından İkinci Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Müzeye 2004 yılında Avrupa Konseyi tarafından “Avrupa Müze Ödülü” verilmiştir.

Paylaşın

Edirne: Darül Hadis Camii

Darül Hadis Camii; Edirne’nin Dilaverbey Mahallesi, Darül Hadis Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Set yolunun demiryolu köprüsü yakınından sola dönünce görülebilen Dar-ül Hadis Camisi; Sultan II.Murat döneminde medrese olarak 1434 yılında yapılmış Sultan eserlerindendir. (Bazı tarih kitapları, cami ve medresenin ayrı ayrı yapıldığını yazarlar.)

Hz. Muhammed’in Edirne’de II.Murat’a rüyasındayken yapımı için emir verdiği söylenir. Bu nedenle duaların kabul gördüğü yerlerden biri olarak bilinmektedir.

Sonradan camiye dönüştürülen Dar-ül Hadis’in yarısı 1913 yılındaki Bulgar İşgali döneminde isabet eden top mermileri nedeniyle yıkılmış, onarılmaktayken Birinci Dünya Savaşı’nda petrol ve benzin deposu olarak kullanılmıştır. Son yıllarda onarılan ve çevre düzenlemesi yapılan cami ibadete açıktır.

Paylaşın

Edirne: Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; Edirne’nin Merkez İlçesi, Meydan Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Arkeoloji Bölümü

Bahçede girişte, Roma dönemine ait lahitler, dolmen ve Menhirler; hemen arkasında Osmanlı Dönemi’ne ait mezar taşları sergilenmektedir. Bahçede ayrıca, Helenistik, Roma ve Doğu Roma dönemlerine ait sütun başlıkları, heykeller ve Osmanlı Dönemine ait su kültürü ile ilgili olan Edirne’nin balıklı havuzları ve kuşlukları sergilenmektedir.

Arkeoloji bölümünde sergileme Paleontolojik döneme ait fosillerle başlar. Edirne ve yakın çevresinde bulunan, 3. Zaman sonuna ait gergedan ve at türünden hayvanların defans, çene kemiği, diş ve omurlarına ait parçalar bulunmaktadır. Ayrıca günümüzden 30 milyon yıl önce Miyosen Döneme ait fosiller ile diğer deniz hayvanları fosilleri de burada sergilenmektedir.

Arkeolojik buluntular, Enez Hocaçeşme Höyüğü’nde bulunan Orta Neolitik-İlk Kalkolitik Döneme ait (günümüzden 73007400 yıl önce) taş, kemik ve pişmiş toprak buluntularla başlamaktadır. Müzenin bahçesinde sergilenen Hacılar Dolmeni kazısında bulunan eserler, Lalapaşa Arpalık Dolmeni ve Taşlıcabayır Tümülüs’ü kurtarma kazılarında bulunan törensel kaplar; MÖ 1400-800 yıllarında Son Tunç-Demir Çağı başlarına ait kültürün belgeleri olarak sergilenmektedir.

Traklar

Mermer heykeller ve steller arasında bölgenin yerli halkı olan Traklara ait tanrılaştırılmış Trak Süvarisi tasvirli mezar stelleri müzede sergilenen bölgesel eserlerdendir.

İlk çağlarda Balkanları, Andolu ve Egeye bağlayan kara, deniz ve nehir yollarının kesiştikleri zorunlu geçiş yolu üzerinde kurulmuş önemli bir liman şehri olan Enez’de 1971-72 yıllarından beri devam eden kazı ve araştırmalar, bölgenin Neolitik Çağ’dan günümüze kadar gelişimini göstermektedir. Müzenin önemli bölümünü oluşturan Enez kazısı buluntuları arasında figürlü amphoralar, pişmiş toprak heykelcikler ve seramik eserler, mermer heykel parçaları, steller, çeşitli takılar ve bunlar gibi değerli eserler sergilenmektedir.

Kapıkule, İpsala ve diğer sınır kapılarından ele geçirilen bölge eserleri dışında Anadolu uygarlıklarına ait çeşitli eserler de müzede sergilenmektedir. Takılar, pişmiş toprak ve cam eserlerin yanı sıra, heykel ve steller ile sikkeler dönemlerine ait vitrinlerde sergilenmektedir.

Etnografya Bölümü

Yaklaşık bir asır boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik eden Edirne XVII. yüzyılda önemli kentlerden biri olarak bilinmektedir. Sergilemede bu özgün kültürün yansımaları dikkat çekmektedir. Gelin odasında bulunan halılar, işlemeler, Edirnekari yüklükler devrin sanat değeri yüksek değerli eserleridir.

Salonda sergilenen tombak ibrikler, buhurdanlıklar, gülabdanlar dikkati çekmektedir. Balkanlara has yöresel kıyafetler kentin etnografik kimliğine ışık tutacak niteliktedir. Hat sanatının değişik örnekleriyle temsil edildiği salonda ayrıca, Ulu Önder Atatürk’ün Edirne’ye yaptığı ziyaret sırasında kullandığı bazı özel eşyalar da sergilenmektedir.

Sergileme, girişte halı-kilim galerisi ile başlar. Büyük salonda Edirnekâri yüklük, Edirne gelin odası, hamam köşesi, Edirne oturma odası, Şarköy kilimleri, Edirne evleri keten sıva örneği, çeşitli işleme ve kıyafetler ile takılar, oyalar, şahısların hediye ettiği eserler yer almaktadır. Gemi tasvirleriyle süslü ahşap sandık, fermanlar, hat levhaları ve Edirnekâri süsleme tekniğinin özgün örnekleri de bu bölümde sergilenen eserlerdendir.

Edirnekâri Genellikle ahşap üzerine boyama yapılarak uygulanan bir süsleme sanatıdır. Edirne işi olarak da bilinir. Kendine has bir üslubu vardır. Kullanılan boyaların bozulmaması, süslemede naturalist çiçek, yaprak, meyve motiflerinin kullanılması ile dikkat çekicidir. Kaynaklarda Edirne işi, 14. yy’dan 19. yy’a kadar çekmece, sandık, kalemdan, kapı, tavan, dolap kapakları vb. materyaller üzerine uygulanan bir sanat dalı olarak tanımlanmıştır. Edirnekâri süslemeler zamanla Türkiye genelinde yaygınlaşmıştır.

Paylaşın

Edirne: Karaağaç Tren Garı

Karaağaç Tren Garı; Edirne’nin Merkez İlçesi, Karaağaç Mahallesi, Karaağaç Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Karaağaç İstasyonu,  II. Abdülhamit devrinde yaptırılan istasyon binasıdır. Edirne Tren Garı olarak inşa edilmiş olan bina günümüzde Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak kullanılır.

Edirne Tren Garı, İstanbul’daki Sirkeci Garı örnek olarak yapılmış gar binalarından birisidir. Şark Demiryolları Şirketi adına Mimar Kemalettin Bey tarafından neoklasik üslupta inşa edildi.

Üç katlı, dikdörtgen planlı ve 80m. uzunluğunda bir yapıdır. İstanbul’u Avrupa’ya bağlayan demiryolunun en önemli istasyonlarından birisi idi.

Paylaşın

Edirne: Bayezid Köprüsü

Bayezid Köprüsü; Edirne’nin Merkez İlçesi, Yeniimaret Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Tunca Nehri üzerine yapılmıştır. 

1488’da ll. Bayezid’in Mimar Hayrettin’e yaptırdığı sanılmaktadır. 78 m. genişliğinde ve 5 sivri kemerlidir. Kesme taştan yapılmış sağlam bir köprüdür.

Tunca Adasından bu köprüyle çıkılır. Tunca’nın Fatih Köprüsü yakınları ve Adalet, Bostancıbaşı ile İftar Kasırları arasından geçen kolu boyunca kesme taştan yapılma rıhtımlar ilgi çekicidir.

Tunca ve Meriç Nehri etrafına sıralanmış 450 kadar olduğu söylenen köşklere adına zevrak denilen büyüklü küçüklü sandallarla gidilir ve bu rıhtımlar kullanılırdı.

 

Paylaşın