Döviz Piyasalarında 30 Yıl Önceki Senaryo Yaşanıyor

Serbest piyasada satış fiyatı 19,40’tan işlem gören dolar/TL aynı saatlerde kamu bankalarında 20 TL’den bazı özel bankalarda ise 20,44 seviyesinden işlem görüyor. Bankalarda artan marjların ardından daha fazla şirket ve bireysel yatırımcı Kapalıçarşı’daki döviz bürolarına yöneldi.

Kapalıçarşı’da da dolar/TL’nin 20,07 seviyesinden alıcı bulduğu görülüyor. Ekonomistler kurda 3 farklı fiyatın oluşmasının 30 yıl öncede yaşandığını ve vatandaşın dövize olan talebi bitmeden bu ayrışmanın olmaya devam edeceğini belirtiyor.

Bankaların döviz alış ve satış kotasyonları arasında fark 1 lirayı geçti. Bankacılık kaynakları gelişmeyi bankaların müşterileri için piyasadan döviz alımını saat 13.00’e kadar sınırlandırılması tavsiyesine dayandırırken döviz almak isteyen vatandaşın karşısına da hem farklı kur hem de alış ve satış kotasyonları arasında önemli bir fark oluşmaya başladı.

Bankacılara göre Merkez Bankası’nın bankalar üzerinden döviz talebini düşürmek için verdiği piyasadan döviz alımını saat 13:00’e kadar sınırlandırılması talimatının ardından bankalar arasında dövizde alış satış makasının daha çok açıldığı da anlatıldı.

Dünya gazetesinin haberine göre; serbest piyasada satış fiyatı 19,40’tan işlem gören dolar/TL aynı saatlerde kamu bankalarında 20 TL’den bazı özel bankalarda ise 20,44 seviyesinden işlem görüyor. Bankalarda artan marjların ardından daha fazla şirket ve bireysel yatırımcı Kapalıçarşı’daki döviz bürolarına yöneldi.

Kapalıçarşı’da da dolar/TL’nin 20,07 seviyesinden alıcı bulduğu görülüyor. Kapalıçarşı’da fiyatlarla ilgili konuştuğumuz ekonomistler kurda 3 farklı fiyatın oluşmasının 30 yıl öncede yaşandığını ve vatandaşın dövize olan talebi bitmeden bu ayrışmanın olmaya devam edeceğini belirtiyor.

“30 yıl önceki senaryo yaşanıyor”

Türkiye’nin ciddi bir cari açığı olduğunu söyleyen Tacirler Yatırım Yönetim Kurulu Danışmanı Mehmet Aşçıoğlu, bunun da döviz talebini artırdığını belirtti.

Kapalıçarşı ve bankalar arasında dövizin farklı fiyatlardan satılmasını da değerlendiren Aşçıoğlu, “Bundan 30 yıl önce gördüğümüz şeyleri görüyoruz. 1994 yılında da benzer şeyleri yaşamıştık. Seçimler yaklaştıkça döviz talebinde artış görüyoruz. Döviz talebi bitmeden bu durumun son bulacağını sanmıyorum” dedi.

Paylaşın

J. P. Morgan’dan Dolar Tahmini: Seçimden Sonra Dolar 30 Liraya Yaklaşabilir

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine haftalar kala, dünya basını da seçimler ve muhtemel sonuçlarını değerlendirmeye devam ediyor. J. P. Morgan Türk Lirası’nın 14 Mayıs’taki seçimlerden sonra hızla değer kaybedebileceği ve 1 doların 30 TL’ye yaklaşabileceği tahmininde bulundu.

Londra merkezli haber ajansı Reuters’ın konuya ilişkin haberinde seçimlerin yabancı yatırımcı için de dönüm noktası niteliği taşıdığı yorumu yapıldı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli yatırım bankası J. P. Morgan’ın öngörülerini aktaran haberde, Türkiye’de çekişmeli geçeceği tahmin edilen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin, sonuçların yaratacağı etki bakımından ülkede son 100 yılın en önemli seçimlerinden biri olarak görüldüğü kaydedildi.

Seçimlerin, hem enflasyondan kaynaklı hayat pahalılığı krizinden etkilenen Türkler hem de son yıllarda piyasalardaki çalkantı nedeniyle çoğu ülkeden ayrılan yabancı yatırımcılar için dönüm noktası niteliği taşıdığı yorumu yapıldı.

Habere göre, J. P. Morgan uzmanları sonuçlardan bağımsız olarak makro düzenlemelerin beklendiğini söyledi; ancak enflasyonu düşürmek için faiz oranlarının arttırılması gibi daha geleneksel politikalara ne kadar bağlı kalınacağı konusunda iki farklı senaryo ortaya koydu.

Uzmanlar, ekonomide geleneksel politikalara güçlü şekilde bağlı kalınması durumunda nihai olarak ülkede doların 24-25 liradan işlem görebileceği ve yıl sonunda 26’ya çıkabileceğini öngörüyor. Şu anda dolar 19 TL civarında işlem görüyor.

Ekonomide borçlanma maliyetlerini arttıran gösterge olan devlet tahvili getirilerinin de yüzde 25’e çıkabileceği tahmin ediliyor.

J. P. Morgan uzmanlarına göre, seçimler öncesindeki büyük teşvik paketlerinin baskısıyla lira başlangıçta değer kaybedecek. Bu öngörüye göre mali baskı hafifledikçe yerel halk döviz portföyünü arttırırken, yabancıların piyasaya girmek için Türk lirasının değer kazanmasını bekleyeceği tahmin ediliyor.

Haberde ele alınan bir diğer olasılık, seçimden sonra ekonomide daha geleneksel, yani ekonomi çevrelerinde genel kabul gören politikalara geçişin daha zayıf olduğu bir durum.

Uzmanlar böyle bir durumda doların yıl sonuna kadar 30TL’den işlem görmeye başlamasının olası olduğu görüşünde.

J. P. Morgan uzmanları, bu durumda taktiksel bir değerlendirme yapılması gerekeceğini ve piyasadaki dalgalanmanın artmasını beklediklerini söyledi.

En iyimser durumda bile enflasyonu azaltmaya giden yolun uzun olması bekleniyor. J. P. Morgan, Merkez Bankası’nın da döviz rezervlerini yeniden inşa etmeyi hedefleyeceğini belirtiyor.

Uzmanlara göre geleneksel makro ekonomik politikalara “ılımlı” bir dönüş, tek başına sermaye girişini teşvik etmeye yetmeyebilir ve bu durumda lira daha uzun süre değer kaybedebilir.

Geleneksel makro ekonomik politikalar uzmanlar tarafından, yavaş kredi büyümesi hızı, mali baskı seviyesinin azalması ve döviz rezervlerinin yeniden inşa edilmesi için yol haritası oluşturulması gibi adımlarla tanımlanıyor.

Uzmanlar fiyatlara ve Türkiye’nin en çok ticaret yaptığı ülkelerin para birimleri karşısında değerine dayanan TL’nin reel efektif döviz kurunun (REER), şu anda “adil değerinin” yaklaşık yüzde 32 altında olduğu tahminini yapıyor.

J. P. Morgan’a göre geleneksel makro ekonomik politikalara dönüş senaryosu, lirayı reel değer kazanma eğilimine sokarak rayiç değerine geri çekebilir.

Uzmanlar, “Ancak başlangıçtaki reel değer artışını esas olarak fiyatlar yönlendirecek ve spot dövizin değer kazanmasıysa çok mümkün olmayacak” diyor.

Reuters geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı AK Parti seçim beyannamesine ilişkin hazırladığı haberde, beyannamede geleneksel politikalara dönüşe doğrudan bir atıf olmadığını; beyannamede düşük faiz politikasının, reel sektöre yatırım yapan girişimciler ve istihdam yaratılması için itici güç olduğunun belirtildiğini aktarmıştı.

İngiliz haber ajansı 22 Mart tarihli haberinde, Türkiye’de seçimden sonra kimin iktidara geleceğinden ve uygulanacak politikalardan bağımsız olarak, ekonomideki sorunların çözümünün kolay olmadığı yönünde bir uzman görüşüne yer vermişti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Dikkat Çeken Dolar Tahmini: 2023 Sonunda 26 TL

Capital Economics Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti Liam Peach, “Türkiye ekonomisinin, seçim sonuçlarından bağımsız olarak, lirada çok büyük bir değer kaybı olmadan dengeye gelmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Liam Peach, Dolar/TL’nin 2023 sonunda 26 liraya, 2024 sonunda ise 32 liraya yükselebileceğini öngördüklerini aktardı.

Yabancı ekonomistlere göre Türkiye’de iktidarın değişeceğine yönelik “umut”, Batı’da hissedilenden daha fazla. Muhtemel bir değişimde ise politikaların iyileşmesi konusunda beklenti yüksek. Döviz kuru için biraz daha zamana ihtiyaç var.

Independent Türkçe’den Gökçen Tuncer, Capital Economics Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti Liam Peach’in dolar tahminlerine yer verdiği bir yazı kaleme aldı. Yazıda 2023 ve 2024 sonu dolar tahminlerine yer verildi.

Türkiye’nin makroekonomik dengesizliklerinin giderek derinleştiğini ve bu durumu yönetmenin yıllar alacağını söyleyen Capital Economics Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti, “Muhalefetin zaferi Türkiye’nin finansal piyasalarına bir canlanma getirebilir, özel sermaye akışı dalgası yaratabilir. Ancak diğer yandan bu canlanma hızlı şekilde yok olabilir. Reform süreci kararlılıkla hayata geçene kadar, Türkiye büyük yatırım akımlarının olmasında bir tereddüt yaşayabilir” dedi.

Peach sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna ek olarak, Türkiye ekonomisinin, seçim sonuçlarından bağımsız olarak, lirada çok büyük bir değer kaybı olmadan dengeye gelmesi gerektiğini düşünüyoruz.” Peach Dolar/TL’nin 2023 sonunda 26 liraya, 2024 sonunda ise 32 liraya yükselebileceğini öngördüklerini aktardı.

Yazıda görüşlerine yer verilen gelişen piyasalar ekonomisti Timothy Ash ise kendi blogunda yer alan yazısında “Muhalefetin kazanmasıyla hızlı bir şekilde ortodoks politikalara geçileceğini ve 2023’ün ikinci yarısında gelişen piyasaların en iyi hikayelerinden birinin yazılabileceğini söyledi.

Timothy Ash’e göre ekonomi yönetimi için kamuoyunda ismi öne çıkan muhalefet temsilcileri “güvenilir, ortodoks ve piyasa tarafından biliniyor.”

İYİ Parti’den Bilge Yılmaz’ın DEVA’dan Ali Babacan ve İbrahim Çanakçı ikilisini örnek veren Ash, Merkez Bankası yönetiminde yer alması muhtemel kişiler olarak da TCMB Eski Baş Danışmanı Hakan Kara ve Citibank yöneticilerinden İlker Domaç’ın ismini verdi:

“Muhalefetin kazanması durumunda bence bu ekip, hızlıca para politikasını normalleştirmeye başlayacaktır. Faiz oranları en az yüzde 25-30 seviyesine çıkarılabilir. Kredibilitelerinin yüksek olması nedeniyle piyasa onlara güvenecektir.”

Paylaşın

HSCB, Yıl Sonu Dolar Beklentisini 24 Lira Düzeyine Yükseltti

Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSCB, daha önce 21 olarak açıkladığı yıl sonu dolar/TL beklentisini 24 düzeyine çıkardı. HSBC, Türk lirasının seçim sonucundan bağımsız olarak zayıflayacağı tahmininde bulundu.

Daha önce yılın ikinci çeyreği için 19,5 tahminini paylaşan banka bu tahminini 20 seviyesine çıkardı. Üçüncü çeyreğin sonu itibariyle bankanın dolar/TL beklentisi 20’den 23’e yükseldi. Yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 21’den 24’e çıkarıldı.

BloombergHT’de yer alan habere göre HSBC de Morgan Stanley gibi seçim sonuçları nasıl olursa olsun Türk lirasının zayıflamasının olası olduğuna dikkat çekti.

HSBC CEEEMEA Bölgesi Kur Stratejisti Murat Toprak bozulan temeller ve TL’nin aşırı değerlendiğine dair işaretlerin kurda bankanın daha önce öngördüğünden daha geniş bir düzeltmeye yol açabileceğini belirtti.

Raporda Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin ekonomi ve para politikasında, Türk lirasının orta ve uzun vadeli görünümünde etkili olabilecek değişiklikler yaratabileceğinin altı çizildi.

Türk lirasının döngüsel ve yapısal kırılganlıklarının ortada olduğunu dikkat çeken banka, daha önce hazırladıkları birçok raporda vurguladıkları gibi yüksek negatif faizin, yüksek cari açığın, düzenli sermaye akışlarının yaşanmamasının, düşük Döviz rezervlerinin ve liralaşma politikasının sürdürülebilirliğine ilişkin risklerin Türk lirası için öne çıkan zorluklar olduğunu belirtti.

Daha önce yılın ikinci çeyreği için 19,5 tahminini paylaşan banka bu tahminini 20 seviyesine çıkardı. Üçüncü çeyreğin sonu itibariyle bankanın dolar/TL beklentisi 20’den 23’e yükseldi. Yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 21’den 24’e çıkarıldı.

Banka raporunda, zayıf temeller göz önünde bulundurulduğunda, bu değerlemenin, dolar/TL’deki görece uzun istikrar döneminden sonra, Türk lirasının görünümünü değerlendirmek için iyi bir araç olduğunu belirtti.

Banka kurda Ağustos 2022’den bu yana yavaş bir yükseliş ve baskılanmış tarihsel volatilite ile karakterize edilen yeni bir rejim olduğunu belirtirken, böyle bir rejimin yüksek enflasyon bağlamında Türk lirasının değerlemesi üzerinde sonuçları olduğunu ifade etti.

Raporda geçen yılın Ağustos ayından bu yana, Türkiye’de enflasyonun önemli ölçüde arttığı dönemde nominal efektif döviz kurunun yüzde 6,5 oranında azaldığı, aynı dönemde TÜFE’nin yaklaşık yüzde 25 artmış olmasının, kur ve enflasyon arasındaki dinamiklerdeki güçlü farklılıklar olduğuna işaret ettiği vurgulandı.

Paylaşın

Altı Büyük Merkez Bankasından Dolar Likiditesini Artırma Kararı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Japonya, Kanada, Avrupa, Fed ve İsviçre Merkez Bankaları, finans piyasalarına güven vermek amacıyla, ABD doları akışını artırma kararı aldı.

Haber Merkezi / Bankalar, koordine bir şekilde “likidite karşılığının artırılacağını” ortak bir açıklama ile dünya kamuoyuna duyurdu.

Devreye sokulacak sistemle bankalar, FED üzerinden borçlanabilecek. Bu sistem, 2008 finans krizi sırasında uygulanmaya başlanmıştı. Kovid 19 sürecinde de uygulamaya konulan sistemin “en azından Nisan sonuna dek” devrede olacağı belirtiliyor.

Altı büyük merkez bankası tarafından yapılan ortak açıklamada, ABD doları fonlamasını sağlamada swap hatlarının etkinliğini artırmak için halihazırda dolar işlemleri sunan merkez bankalarının 7 gün vadeli işlemlerinin sıklığını haftalıktan günlüğe çıkarma konusunda anlaştığı bildirildi.

Açıklamada, merkez bankalarının arasındaki swap hatları ağının, küresel fonlama piyasalarındaki baskıları hafifletmek için önemli bir likidite desteği işlevi gördüğü ve böylece bu tür baskıların hanehalkı ve işletmelere yönelik kredi arzının üzerindeki etkileri hafifletmeye yardımcı olduğu kaydedildi.

Büyük merkez bankalarının likiditeyi artırmaya yönelik attığı adım, İsviçre’nin en büyük bankası UBS’in kriz yaşayan Credit Suisse’i satın alacağını açıklamasının ardından geldi. Söz konusu adım, ABD ve Avrupa’da finansal sistemdeki son gelişmelere ilişkin endişelerin derinleştiği şeklinde yorumlandı.

SWAP hattı nedir?

Swap hattı, merkez bankaları arasında geçici olarak, belirli bir zaman diliminde, bir varlık ya da yükümlülüğe bağlı faiz ödemeleri ya da döviz cinsini karşılıklı olarak değiştirmek için yaptıkları anlaşmadır.

Başlangıçta merkez bankaları tarafından belirli piyasa müdahalelerini finanse etmek için kullanılan swap takas hatları; son yıllarda finansal istikrarı korumak ve piyasada oluşan panik havasının, reel ekonomiyi etkilemesini önlemek için kullanılan önemli bir araç haline gelmiştir.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Yıl Sonu Enflasyon Ve Dolar Kuru Beklentisi Belli Oldu!

Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 32,46 olurken, döviz kuru beklentisi 23,12 lira oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 22,77 lira iken, bu anket döneminde 23,43 lira olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası’nın yıl sonu büyüme beklentisi bir önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde de yüzde 4,1 olarak gerçekleşti. 2024 yılı büyüme beklentisi ise yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılı Ocak ayı piyasa katılımcıları anketini açıkladı.

Ocak ayı piyasa katılımcıları anketi, reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 41 katılımcı tarafından yanıtlanmış ve sonuçlar katılımcıların yanıtları toplulaştırılarak değerlendirildi.

Yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 32,46

Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bu anket döneminde yüzde 32,46 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 34,92 iken, bu anket döneminde yüzde 30,44 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 20,56 ve yüzde 17,18 olarak gerçekleşti.

12 ay sonra enflasyon beklentisi

2023 yılı Ocak ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 40,74 ihtimalle yüzde 20,00 – 29,99 aralığında, yüzde 30,72 ihtimalle yüzde 30,00 – 39,99 aralığında, yüzde 17,33 ihtimalle ise yüzde 40,00 – 40,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 40,54’ünün beklentilerinin yüzde 20,00 – 29,99 aralığında, yüzde 29,73’ünün beklentilerinin yüzde 30,00 – 39,99 aralığında, yüzde 16,22’sinin beklentilerinin yüzde 40,00 – 49,99 aralığında olduğu gözlendi.

24 ay sonra enflasyon beklentisi

2023 yılı Ocak ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 22,26 ihtimalle yüzde 10,00 – 14,99 aralığında, yüzde 55,50 ihtimalle yüzde 15,00 – 19,99 aralığında, yüzde 13,12 ihtimalle ise yüzde 20,00 – 24,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre,24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 18,75‘inin beklentilerinin yüzde 10,00 – 14,99 aralığında, yüzde 46,88‘inin beklentilerinin yüzde 15,00 – 19,99 aralığında, yüzde 21,88’inin beklentilerinin yüzde 20,00 – 24,99 aralığında olduğu gözlendi.

Dolar kuru beklentisi

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bu anket döneminde 23,12 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 22,77 TL iken, bu anket döneminde 23,43 TL olarak gerçekleşti.

Faiz beklentileri

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 9,18 iken, bu anket döneminde yüzde 9,08 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 9,00 olarak gerçekleşti.

Büyüme beklentileri

Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 4,1 olarak gerçekleşti. GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise bu anket döneminde yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Faiz Düştü, Döviz Kurları Düşmedi; Türkiye’de Döviz Krizi Tehlikesi Var Mı?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 24 Kasım’da politika faizini 150 baz puan daha indirerek yüzde 9’a çekti. Böylece 2 yıl aradan sonra TCMB’nin politika faizi yeniden tek haneye inmiş oldu.

Geçen yıl Eylül-Aralık döneminde 500 baz puanlık faiz indirimi yapan Merkez Bankası, bu yıl ise Ağustos-Kasım döneminde yine 500 baz puanlık indirime imza attı ve “indirim döngüsünü sonlandırdığını” ilan etti.

Aradan geçen yaklaşık 14 aylık dönemde dolar kuru 8,30’dan 18,60’a çıkarken, resmi tüketici enflasyonu ise yüzde 19’dan yüzde 85’e kadar yükseldi. Üretici enflasyonu ise ekim ayında yüzde 157’yi görerek rekor kırdı. Ancak faizde tek haneye inilmesine rağmen dolar kurunda geriye dönüş sağlanamadı. Kur seviyesi 18.50-18.70 bandında kaldı.

Türkiye’de enflasyon açısından kritik bir parametre olan dolar kuru seviyesi, TCMB’nin döviz satışı, bazı ülkelerle yapılan swap işlemleri, ihracatçılara getirilen yükümlülükler ve Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile Ağustos ayından beri 18 Türk Lirası (TL) bandında stabil duruyor. Son bir ayda ise 18.60-18.70 seviyesine demir atmış durumda.

Hükümet dolar kurunu tutmaya çalışırken ihracatçılar ise dış ticarette avantaj kazanmak için dolar kurunun 20 TL üzerine çıkması gerektiği görüşünde. Seçimlerden sonra sert bir kur artışı bekleyişi hakim. Uzmanlara göre de kurun suni şekilde sabit tutulmaya devam edilmesi halinde Türkiye’de döviz krizi tehlikesi yaşanabilir.

Seçimler belirleyici olacak

Ekim ayı sonunda açıklanan Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan bilgilere göre dolar/TL’nin 2023’ü 21,51 lira seviyesinde tamamlaması hedefleniyor. Programa göre vatandaşın ve şirketlerin dövize yönelmesini engellemek için geliştirilen KKM 2023 yılında da devam edecek ve bu sistem için 25 milyar TL kaynak ayrılmış durumda. Ancak pek çok uluslararası kuruluş ve ekonomiste göre, dolar kuru 2023’te çok daha yüksek seviyeleri görebilir.

Örneğin uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’de dolar kurunun seviyesini 2023 yılı için 3 farklı senaryoya göre değerlendirirken Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi ancak AKP’nin Meclis çoğunluğunu kaybetmesi halinde, dolar kurunun 2023 yılında 23,2 TL, 2024 yılında 24,6 TL, 2025 yılında ise 24,5 TL seviyesini göreceği tahmininde bulundu.

Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ve AKP’nin Meclis çoğunluğunu da kazanması halinde dolar kurunun 2023 yılında 28 TL, 2024 yılında 39,9 TL, 2025 yılında 39,7 TL’yi bulacağını öngören Fitch, muhalefetin hem cumhurbaşkanlığını hem parlamento çoğunluğunu kazanması halinde ise dolar kurunun 2023’te 24,2 lira, 2024’te 22,5 lira, 2025’te ise 18,2 TL seviyesinde olacağı öngörüsünde bulundu.

“Hâlâ hesapların yüzde 50’den fazlası dövizde”

DW Türkçe’den Aram Ekin Duran’a konuşan ekonomi yazarı Barış Soydan, hükümetin dövize karşı TL’yi özendirmek için attığı adımlar ile Aralık 2021’de 240 milyar dolar seviyesinde olan Türkiye’deki toplam döviz hesaplarının önceki hafta 200 milyar doların altını gördüğünü belirtiyor. Soydan buna karşın hâlâ vatandaşların banka mevduatlarının yüzde 50’den fazlasının döviz hesaplarından oluştuğunu dile getiriyor.

TCMB rezervlerinden satılan yaklaşık 100 milyar dolar sonrasında, ihracatçılara ve turizmcilere döviz gelirlerinin yüzde 40’ını TCMB’ye satma zorunluluğu getirildiğine işaret eden Barış Soydan, şöyle konuşuyor:

“Bu normal bir uygulama değil. Hatta ben buna finansal OHAL diyorum. Bu uygulamanın olağanüstü olduğunu nereden çıkarıyorum peki, çünkü başka ülkelerde yok. Bir tek savaş sonrası Rusya bu adımı attı. Yani ancak savaş koşullarında yapılan bir uygulama var bugün Türkiye’de.”

Bu olağanüstü uygulamalar sayesinde TCMB rezervlerinin eriyip bitmesinin önüne geçilebildiğini de sözlerine ekleyen Soydan, “Bununla birlikte Rusya, Katar ve Suudi Arabistan’dan gelen ve gelecek olan paralar ile birlikte rezervler yükselmeye bile başladı diyebiliriz” diyor.

“Önlemler uzarsa döviz krizi yaşanabilir”

Söz konusu para girişleri ile birlikte seçime kadar geçecek sürede dolar kurunun mevcut seviyelerde tutulabileceğini kaydeden Soydan’a göre, orta vadede ise bu önlemlerin devam etmesi Türkiye ekonomisinde çok ciddi sorunlar ortaya çıkarabilir.

Seçim sonrası dolar kurunda sert bir artış olma olasılığının yüksek olduğunu dile getiren Soydan, “Giderek artan cari açık varken bu sistem çok fazla sürdürülemez. Türkiye’nin ihracat artışı yüzde 1’e indi, ihracat artışı ise yüzde 30’lara çıktı. Böyle giderse Türkiye duvara çarpar. Bir döviz krizi yaşanır” şeklinde konuşuyor.

Soydan, yapılan son akademik araştırmalara göre dolar kurunda yaşanacak her yüzde 100 artışın enflasyona yüzde 50 gibi çok ciddi bir oranda etki edeceğinin ortaya konduğuna da işaret ediyor.

Faiz düştü, dolar düşmedi

TCMB 24 Kasım’da politika faizini 150 baz puan daha indirerek yüzde 9’a çekti. Böylece 2 yıl aradan sonra TCMB’nin politika faizi yeniden tek haneye inmiş oldu. Geçen yıl Eylül-Aralık döneminde 500 baz puanlık faiz indirimi yapan Merkez Bankası, bu yıl ise Ağustos-Kasım döneminde yine 500 baz puanlık indirime imza attı ve “indirim döngüsünü sonlandırdığını” ilan etti.

Aradan geçen yaklaşık 14 aylık dönemde dolar kuru 8,30’dan 18,60’a çıkarken, resmi tüketici enflasyonu ise yüzde 19’dan yüzde 85’e kadar yükseldi. Üretici enflasyonu ise ekim ayında yüzde 157’yi görerek rekor kırdı. Ancak faizde tek haneye inilmesine rağmen dolar kurunda geriye dönüş sağlanamadı. Kur seviyesi 18.50-18.70 bandında kaldı.

“Hükümetin kur artışına tahammülü yok”

Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Evren Bolgün, son bir yıldır ekonomi yönetiminin “yarı katı” sermaye kontrolleri ile dolar kurunun belli bir seviyenin üstüne çıkmasını engellediğine işaret ediyor.

Kurun tutulmasında öncellikle TCMB rezervlerinden “arka kapı” yöntemi ile satılan yaklaşık 100 milyar doların büyük etkisi olduğunu kaydeden Doç. Dr. Bolgün, “Seçime gidilirken hükümetin kur artışına hiçbir tahammülü yok. Çünkü kur artışı başta enflasyon olmak üzere bütün dinamiği bozuyor” diye konuşuyor.

“Dolar kuru 20-21 TL olmalı”

Alınana tüm önlemler nedeni ile seçime kadarki 5 aylık süreçte dolar kurunda çok büyük oynamalar beklemediğini ifade eden Bolgün’e göre, öte yandan cari açık sorununa karşı seçime kadarki süreçte 20-21 TL bandında bir dolar kuruna izin verilmesi gerekiyor.

Seçimden sonra iktidarın değişmesi halinde ise ekonomi politikalarında ciddi bir dönüşüm beklentisi olduğuna işaret eden Bolgün, “Ekonomi politikasında radikal bir değişim olması halinde, halihazırdaki yüzde 9’luk TCMB faizinin yüzde 30’un üzerine çıkarılması ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu da ister istemez dolar kuru dahil tüm parametreleri değiştirecektir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Paylaşın

Dolar Karşısında En Büyük Değer Kaybeden Para Birimi ‘Türk Lirası’

Brezilya, Meksika ve Peru hariç bütün ülkelerin para birimleri dolar karşısında değer kaybederken, yılbaşından bu yana en büyük değer kaybı ise Türk Lirası’nda gerçekleşti. TL, dolar karşısında yüzde 30’dan fazla değer kaybetti.

Uluslararası Para Fonu (IMF) “Ülkeler güçlü dolara karşı ne yapmalı?” başlıklı bir makale yayımladı. Makalede IMF, doların 2000 yılından sonra en güçlü durumda olduğu seviyeye çıkarak yen karşısında yüzde 22, euro karşısında ise yüzde 13 değerlendiğini hatırlatırken, doların güçlü ivmesinin, enflasyonu düşürmeye çalışan birçok ülkenin işini zorlaştırdığı ifade edildi.

Yapılan hesaplamalara göre, ABD Dolar’ında yüzde 10’luk değerlenmenin diğer ülkelerin enflasyonunda yüzde 1’lik artışa neden olduğu tahmin ediliyor.

Makalede, dış ticaret hadlerinin ABD lehine değiştiği bildirildi. Merkez Bankaları’nın rezerv satarak para birimindeki değer kaybının önüne geçmesinin ise geçici bir çözüm olabileceği belirtildi.

En büyük değer kaybı TL’nin

IMF’nin paylaştığı grafiğe göre, Brezilya, Meksika ve Peru hariç bütün ülkelerin para birimleri dolar karşısında değer kaybederken, yılbaşından bu yana en büyük değer kaybı ise Türk Lirası’nda gerçekleşti. TL, dolar karşısında yüzde 30’dan fazla değer kaybetti.

IMF nedir?

Uluslararası Para Fonu, (International Monetary Fund, IMF) küresel finansal düzeni takip etmek, borsa, döviz kurları, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak gibi görevleri bulunan uluslararası bir organizasyondur.

1944 yılında ABD’nin New Hampshire eyaletindeki Bretton Woods’ta kurulan ve 1947’de fiilen çalışmaya başlayan milletlerarası ekonomik meselelerle uğraşan bir teşkilattır. IMF “küresel para iş birliği, finansal istikrarı sağlamak, uluslararası ticareti kolaylaştırmak, yüksek istihdam ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik, ve dünya çapında yoksulluğu azaltmayı teşvik etmek için çalışan, 189 ülkenin üye olduğu organizasyondur.

Kuruluşun belirtilen hedeflerinde, ödemeler dengesi ihtiyaçlarını karşılamak için üye ülkelerin mali kaynaklarını kullanılabilir hale getirmek de dahil olmak üzere uluslararası ekonomik iş birliği, uluslararası ticaret, istihdam ve döviz kuru istikrarını teşvik edilmesi olarak tanımlanmaktadır. IMF’nin merkezi ABD’de, Washington’dadır.

Paylaşın

Piyasaların Yıl Sonu Enflasyon, Dolar Ve Faiz Beklentisi Belli Oldu

Merkez Bankası, eylül ayı piyasa katılımcıları anketini sonuçlarına göre, yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 70,60’tan yüzde 67,73 seviyesine geriledi. Ankete katılan piyasa katılımcıları 12 ay sonra enflasyonun yüzde 36,74 seviyesinde olacağını tahmin ediyor. Bir önceki dönemde bu tahmin yüzde 41,99’du.

Haber Merkezi / Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (Dolar/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 19,65 TL iken, bu anket döneminde 19,51 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla 22,03 TL ve 22,07 TL olarak gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) eylül ayına ilişkin Piyasa Katılımcıları Anketini yayımladı.

Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi yüzde 70,6’dan yüzde 67,73’e geriledi. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 41,99 iken, bu anket döneminde yüzde 36,74 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise yüzde 24,35’ten yüzde 20,63 seviyesine indi.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi 19,65’ten 19,51 seviyesine geriledi. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise 22,03 seviyesinden 22,07’ye yükseldi.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 14,00 iken, bu anket döneminde yüzde 12,83’e geriledi. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi de bir önceki anket döneminde yüzde 14,00 iken, bu anket döneminde yüzde 13,00 olarak gerçekleşmiştir.

Büyüme tahmini yükseldi

Katılımcıların GSYH 2022 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3,7 iken, bu anket döneminde yüzde 4,8 olarak gerçekleşti. GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 3,8 iken, bu anket döneminde yüzde 4,5’e çıktı.

Paylaşın

‘Merkez Bankası Arka Kapıdan 75 Milyar Dolar Sattı’ iddiası

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı faiz politikaları sonucu bankaların kullandırdığı kredi faizleri katlanırken, resmi enflasyon da yüzde 80’i buldu.

Merkez Bankası’nın döviz kurlarını baskılamak için zaman zaman ‘arka kapı’ döviz satışı yaptığı dile getirilirken, Bloomberg Türkiye ve İsveç Ekonomisti Selva Baziki sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, yılın ilk 8 ayında bu rakamın 75 milyar dolara ulaştığını yazdı. Böylelikle, aylık döviz satışı miktarı 9,5 milyar doları bulmuş oldu.

Baziki, müdahalelerin yaz aylarında turizm gelirleri nedeniyle yavaşladığını da belirtti. Baziki, 5 Ağustos’ta yaptığı paylaşımda da 7 aylık rakamın 66 milyar dolar olduğunu söylemişti.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın