Diyarbakır: Atatürk Köşkü

Atatürk Köşkü; Diyarbakır’ın Yenişehir İlçesi, Köşkler Mahallesi, Eski Mardin Yolu üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Atatürk Köşkü, Diyarbakır surlarının 2, 5 Km. güneyindedir. Atatürk, Çanakkale Savaşından sonra 1916 yılı şubat ayı sonlarında 16. Kolordu Komutanı olarak Doğu, cephesinde görevlendirilmiş, 14 Mart 1916 günü Kolordu Karargahı olan Diyarbakır’a gelmiştir.

Diyarbakır surlarının dışındaki Semanoğlu Köşkü Atatürk’e verilmiştir. Atatürk 27 Mart 1917 tarihine kadar bu köşkte kalmıştır. 1917 yılı Mart ayında 2. Ordu Komutanı olarak Diyarbakır’a tekrar gelen Atatürk, bu kez Mardin Kapısı dışındaki Pamuk Köşkünde kalmıştır.

Diyarbakır Belediyesi 5 Nisan 1926 günü aldığı bir karala Atatürk’ü fahri hemşehrileri olarak seçmiş ve Diyarbakır’a ilk gelişlerinde kaldığı Semanoğlu Köşkünü kendisine hediye etmiştir. Köşk o günden sonra Atatürk Köşkü olarak tanınmıştır.

Diyarbakır Atatürk Köşkü, Diyarbakır evleri tipinde geniş eyvanlı siyah-beyaz kesme taşlardan yapılmış örneklerinden biridir. Eyvanın duvarındaki mermer sebilden havuza dökülen sular, köşke serinlik vermektedir.

Girişin sağındaki küçük kapı mutfağa solundaki kapı da çay ocağına açılmaktadır. Üst katta çalışma ve yatak odaları vardır. Atatürk’ün ölümünden sonra, Atatürk Köşkü Diyarbakır belediyesinin korumasında yeniden onarılmış ve ziyarete açılmıştır.

Paylaşın

Diyarbakır: Birkleyn Mağaraları

Birkleyn Mağaraları; Diyarbakır’ın Lice İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Diyarbakır – Bingöl karayolunun Bırkleyn Çayı ile kesiştiği Abalı Köyü yakınındadır.

Bırkleyn Mağaraları’nın en uzunu 900 metrelik büyüleyici bir tünel, ikinci mağara Asur kral kabartmaları ve yazıtlarıyla süslenmiştir. Büyük İskender’in doğu seferi sırasında ordularının burada konaklattığı söylenir .

Antik Çağ’da Dicle’nin doğduğu yer yani Birkleyn mağaraları. Birkleyin Suyu’nun önce yerin altından aktığı ve doğal bir tünelden sonra yeryüzüne çıktığı yere Birklyen ya da Dicle Tüneli ismi verilmiştir. Antik Çağlarda, bu suyun kaybolduğu yerin altına indiği yer “dünyanın bittiği yer olarak” tanımlanmıştır. Pilinius bu geçidi “ölülerin yer altı dünyasına geçtiği yer” olarak tanımlamıştır.

Birbirine paralel olarak uzanan bu kayalığın içerisinde üç mağara bulunmaktadır. Bunlardan güneydeki kayalığın altında ve içerisinden akan Birkleyn Suyu’nun bulunduğu mağaraya Asur Kralı I.Tiglatpileser (M.Ö. 1114-1076) ve III.Salmanassar (M.Ö. 859-828)’a ait 3 kabartma ve 5 çivi yazıtlı kitabe vardır.

Yazıtların birinde Asur Kralı III.Salmanassar şöyle demektedir;

Benim krallığımı seven, benim adımı yücelten büyük tanrılar Assur, Bêl, Sîn, Samas, Adad, Istar. Salmãnu-asarêd (III. Salmanassar), dört cihanın kralı, Asur`un Kralı, Assur-nãsir-apli`nin (II. Asurasirpal) oğlu, Asur`un Kralı, Tukultî-Ninurta`nın (II.) o¤lu, Asur´un Kralı Nairi Ülkesi (= Van Gölü) denizinden güneşin battığı büyük (denize) (=Akdeniz) hâkim fatihi. Hatti Ülkesi`ni tümüyle fethettim. Enzu geçidine girdim. Suhmu, Daiãnu (ve) Urartu Ülkeleri`ni tümüyle fethettim. Gilzanu Ülkesi`ne geçtim. Gilzanulular’›n vergilerini kabul ettim. Üç kez Nairi Ülkesi`ne gittim. Adımı Dicle´nin kaynağına yazdım.

Paylaşın

Diyarbakır: Meryem Ana Kilisesi

Meryem Ana Kilisesi; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Lalebey Mahallesi, Uçak Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Günümüzde de kilise görevini sürdüren tarihi değere sahip kilise Lale Bey Mahallesinde yer almaktadır. Mülkiyeti Süryani Kadim Meryem Ana Kilisesi Cemaati Vakfına aittir.

Kilisenin yapım tarihi kesin bilinmemekle birlikte farklı görüşler öne sürülmektedir. Önceleri Şemsilerin tapındığı bir tapınak işlevini görmesi muhtemel olan yapı İ.S. 280 yılında kiliseye çevrilmiştir. Diyarbakır Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nce hazırlanmış envanter fişlerinde yapı, 3. yy olarak tarihlendirilmiştir.

Yapı birbiriyle bağı olan ve farklı dönemlerde yapılmış değişiklikler ve ihtiyaçtan kaynaklı ek yapılar ile kompleks bir yapı grubu oluşturmaktadır. Kompleksin içinde; Meryem Ana Kilisesi, Mor Yakup kutsal alanı, dört avlu, derslik ve lojman mevcuttur.

Yapı kompleksinde toplam 14 yazıt bulunmakla beraber bunlar yapıların onarım ve eklemelerine ait kitabeleridir. Bu yazıtlardan en eskisi 1533 tarihli olup; bu kitabede yapının yenilendiği yazılmıştır. Yapı İ.S. 1648 ve 1297 de yangın, 1533 yenileme, 1689, 1693, 1850, 1881 ve 1914 yıllarında onarım ve yenilemenin yanında eklemelere uğramıştır.

Kilise günümüzdeki halini 2004-2005 yılları arasında yapılan restorasyon ile almıştır. Son olarak 2005 yılında yurt içi ve yurt dışında yaşayan Diyarbakırlı Süryanilerin ortak girişimiyle kapsamlı restorasyondan geçilerek, tarihi kimliğini tümüyle yansıtan bugünkü görünümüne kavuşturulmuştur.

Diyarbakır’da Ortodoks Süryanilere ait faal durumda olan bu kilise Geç Roma dönemine tarihlenen bir kapısı ve mihrap üzerine kalıntılarını izlenen mimari bezekleri bulunmaktadır. Kilise plan itibariyle dört avlu, divanhane ve din adamlarının yaşadıkları bölümlerden meydana gelmiştir. Ahşap işçiliği, sütunları, sütun başlıkları parmaklıkları, kürsüleri ve ikonaları ile ün yapmıştır.

Paylaşın

Diyarbakır: Dört Ayaklı Minare

Dört Ayaklı Minare; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Savaş Mahallesi, Yenikapı Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Şeyh Mutahhar Camii (Şeyh Mattar Camii, Dört Ayaklı Minare Camii, Kasım Bey Camii, Kasım Padişah Camii) , Diyarbakır’da 1500 yılında Akkoyunlu beylerinden Kasım Bey tarafından inşa ettirilmiş cami.

Akkoyunlular’ın en önemli anıtsal eserlerindendir. Şeyh Mutahhar’ın kabrinin bulunduğu arsa üzerine inşa edilmiştir. Halk arasında Şeyh Matar Camii olarak bilinir fakat kaynaklarda adı Kasım Bey Camii veya Kasım Padişah Camii olarak da geçmektedir.

Dört ayaklı minaresiyle ün yapmıştır. Yekpare taş sütun üzerinde dört köşeli olarak inşa edilmiş olan yapı, Anadolu’nun tek dört ayaklı minare örneğidir. Dört ayak, dört İslam mezhebini simgeler. Bir inanışa göre yedi defa sütunların altından geçenin dileği kabul edilir. Büyük olasılıkla camiye sonradan eklenen minare üzerinde bir balkon ve petek bulunmaktadır.

Hasan Paşa Hanı’nın yanındaki dar bir sokak içerisinde bulunan Cami, kare planlı ve tek kubbelidir. Yanlarda üçer, kuzey ve güneyde ikişer penceresi olup tümünün içinde ve dışında kemerle kapanan girintiler bulunur. Mihrabın iki yanında bulunan ve üzerleri pencere kemeri gibi duran bölümler, üst kattaki küçük birer mahfile merdivenle çıkışı sağlayan birer geçittir.

 

Paylaşın

Diyarbakır: Hasan Paşa Hanı

Hasan Paşa Hanı; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Dabanoğlu Mahallesi, Marangoz Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hanın iki kitabesinden öğrenildiğine göre, Diyarbakır’ın Osmanlılar tarafından alınmasından sonra üçüncü vali olan Sokollu Mehmet Paşa’nın oğlu Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1572 ve 1575 yılları arasında yaptırılmıştır.

Hasan Paşa Hanı’nın en çok dikkat çeken yerlerinin başında batı cephesi gelmektedir. Üzerinde kare bir çerçeve içerisine alınmış olan kufi yazılı batı kapısı dışarıya taşkınlık yapmamakta içeriye dönük bir eyvana benzemektedir.

Basık kemerli bir kapıdan geçildikten sonra beşik tonozlu bir kısma oradan da avluya çıkılmaktadır. Avlunun ortasında altı sütunlu, bezemesiz bir şadırvan bulunmaktadır ve buradaki alt kat odaları sivri kemerlerle avluya açılmaktadır.

Buradaki revakların üzeri beşik tonozlarla örtülmüştür. Altı beşik tonozlu dükkânların ikinci katından taşan iki süslü pencereyle dışarıya açılan orta kısım yapıyı tamamlamaktadır. İki renkli taş sıralarının yatay olarak cephelerde kullanılması yapıyı olduğundan da uzun göstermektedir.

Handa dikkat çeken diğer bir yanı da iki katın revaklarında yer alan sütunların birbiri üzerine oturmasına karşılık ikinci katta avluya doğru taşan taş konsolların yer almasıdır. Hasan Paşa Hanı günümüzde çeşitli amaçlarla kullanıldığından özelliğini kısmen olsa yitirmiştir.

Tarih boyunca Diyarbakır’ı ziyaret eden sey­yahların da hemen dikkatini çekmiş ve han hakkın­da seyyahlar önemli bilgiler vermişlerdir.

1612 yılında Diyarbakır’ı ziyaret eden Leh Simeon, şehre geldiği zaman indiği Hasan Paşa Hanı’nı şu şekilde tasvir etmiştir:

“ …Muazzam kârgir bir bina olan bu hanın 500 beygiri barındırabilecek yer altında iki ahırı, renga­renk demir parmaklıklarla çevrilmiş çok güzel ha­vuzu, üç kat üzerine birçok kârgir odaları vardı…”

Yine daha sonraki tarihlerde Diyarbakır’a gelen Evliya Çelebi, Gugios İnciciyan ve James Silk Buckingham Hasan Paşa Han’ından önemle bahsetmişler­dir. Bunlardan Buckingam’ın 1815 yılı için verdiği bilgiler arasında hububat piyasasının burada toplan­dığı hakkındaki kaydı, 19. yüzyılda da bu hanın büyük bir öneme sahip olduğunu göstermektedir.

Handa günümüzde telkari işi süs eşyasından antikaya kadar çeşitli eşya satan dükkânların yanı sıra lokanta ve cafelerle bir kitabevi de mevcuttur. Hemen her yaştan insanın uğradığı han Diyarbakır’ın tarihi ve turistik yapıları arasında yer almaktadır

 

Paylaşın

Diyarbakır: Hz. Süleyman Camii

Hazreti Süleyman Camii; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Cevat Paşa Mahallesi, Hz. Süleyman Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hazreti Süleyman Camii, Nasiriyye Camii Meşhed Camii, Murtaza Paşa Camii ve Kale Camii olmak üzere birçok isimle anılmaktadır. Minaresindeki kitabelerden anlaşıldığı üzere Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1155-1160 yılları arasında yaptırılmıştır. İç Kalede, Oğrun Kapı’nın güneyindeki burcun kenarında yer alan caminin en önemli özelliği Hz. Ömer döneminde Diyarbakır’ın fethinin buradan başlamasıdır.

Caminin bitişiğinde Osmanlılar Dönemi’nde yapılan Halid Bin Velid’in oğlu Süleyman ile Diyarbakır’ın Araplar tarafından alınışı sırasında şehit düşen diğer sahabelerin burada yattığı Meşhed bulunmaktadır. Sahabelerin burada olması burayı bir ziyaretgâh haline getirmiştir. Yapı günümüzde de geçmişten gelen önemini korumakta ve hala ziyaret yeri olma özelliğini devam ettirmektedir.

Cami 1631-1633 yılları arasında Vali Silahtar Murtaza Paşa tarafından yanındaki meşhedle birlikte esaslı bir onarım görmüştür. Eğimli arazi üzerine kurulan cami, farklı dönemlere ait yapılarla bir topluluk haline gelmiştir. Batısında bir Sahabeler Türbesi, namazgâh ve bir çeşme bulunmaktadır.

Kuzeyinde de bir türbe ve bir çeşmeye yer verilmiştir. Cami kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen bir alanı kaplamaktadır. Kuzeyinde bulunan son cemaat yerinden harime geçiş sağlanmaktadır. Caminin iç kısmında mihrap nişi ve tavandaki kalem işi süslemelerle sınırlı kalan yapıda süsleme unsurları cephede kitabe olarak karşımıza çıkmaktadır.

Caminin kuzey doğusunda kare gövdeli bir minare yer almaktadır. Minarenin gövdesi silmeli yazı kuşaklarıyla beş bölüme ayrılmıştır. Kalker üzerine sülüs yazı kullanılan kitabelerde harflerin araları Rumi ve palmetlerin işlendiği kıvrık dallarla hareketlendirilmiştir. Kitabeler yarım oluk ve düz bir silme ile üç yönden çevrilmiştir. Minarenin doğusunda yer alan kitabe güneyindeki kitabeye göre daha sağlam durumdadır.

Paylaşın

Diyarbakır: Malabadi Köprüsü

Malabadi Köprüsü; Diyarbakır’ın Silvan İlçesi, Çatakköprü Bucağı sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

1147 tarihli inşa kitabesine göre, Timurtaş b. İlgazi b. Artuk tarafından Artukoğulları Dönemi’nde inşa ettirilen ve 12’nci yüzyıl Selçuklu Dönemi anıtsal mühendislik-mimarlık başyapıtlarından olan tarihi Malabadi Köprüsü, 40.86 metre açıklığındaki sivri ana kemeri ile dünyanın günümüze ulaşan en büyük kemer açıklığına sahip taş kemer köprüsüdür.

Kemerin her iki yanından kervan ve yolcular için iki barınak oda da bulunmaktadır. Malabadi Köprüsü; üzerinde bulunan insan, güneş ve arslan figürlü kabartmaları ve bünyesinde bulunan barınağı, helası ile özgün ve az sayıdaki köprü örneklerimizdendir.

Paylaşın

Diyarbakır: Latin Kilisesi

Latin Kilisesi; Diyarbakır’ın Sur İlçesi, Fatih Paşa Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapının, kesin yapım tarihi yazılı kaynakların yetersizliği ve inşa kitabesinin olmayışından bilinmemektedir. Kilise doğu-batı yönde dikdörtgen tek nefli ve çapraz tonoz örtülü bir plan şemasına sahiptir. Kilisede bodrum katı mevcuttur. Bodrum günümüzde su ve çöplerle dolu olduğundan çalışma kapsamında incelemeye alınamamıştır.

Kilise beden duvarları dıştan sade tutulmuş olup kalın masif duvarlar pencere ve kapı açıklıkları ile hareketlendirilmiştir. Yapıda ana yapım malzemesi volkanik bazalt taş kullanılmıştır. Ana yapı malzemesi olan volkanik bazalt taşın yanı sıra tuğla, toprak, ahşap ve kireç harcı kullanılmıştır. Yapının çan kulesi bulunmamaktadır. Şuan Süleyman Nazif İlköğretim Okulu olarak kullanılmaktadır

Paylaşın

Sezai Temelli: Kayyum, OHAL uygulamasıdır

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “19 Ağustos günü Türkiye’de bir siyasi darbe ile karşı karşıya kaldık. 3 büyük şehrimize; Diyarbakır, Mardin ve Van’a kayyım atandı. Bu atama başlı başına bir hukuksuzluk, bir insan hakları ihlali ve bir siyasi hak ihlalidir. Hukuksuzdur, çünkü uygulama bir OHAL uygulamasıdır.” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli,  Avrupa temasları kapsamında Strazburg’da aralarında Yeşiller ve Avrupa Özgür İttifakı, Avrupa Birleşik Solu /Nordik Yeşiller ve Sol Grubunun da bulunduğu Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi grupların temsilcileri ve AP Türkiye eski raportörü ve Sosyalist ve Demokratlar Grubu Başkan Yardımcısı Kati Piri ile birlikte ortak bir basın toplantısı düzenledi.

Tapolantıya katılan katılımcılar kayyumu eleştirirken, HDP’ye destek verdi.

Toplantıda konuşan Temelli, “kayyum uygulamalarına karşı uluslararası kamuoyunun duyarlı olmasını bekliyoruz” diyerek şunları söyledi:

Kayyum atanması bir OHAL uygulamasıdır

19 Ağustos günü Türkiye’de bir siyasi darbe ile karşı karşıya kaldık. 3 büyük şehrimize; Diyarbakır, Mardin ve Van’a kayyum atandı. Bu atama başlı başına bir hukuksuzluk, bir insan hakları ihlali ve bir siyasi hak ihlalidir. Hukuksuzdur, çünkü uygulama bir OHAL uygulamasıdır. 2016 OHAL döneminde hayata geçirdikleri kayyum uygulamasını devam ettirme konusunda Erdoğan rejimi ısrarcıdır. Hem Anayasa hem idari hem de hukuk açısından kabul edilemez olan, Türkiye toplumuna ve Kürt halkına dayatılan bir uygulama var karşımızda.

Demirtaş davası simge bir davadır

2016’da başlayan OHAL uygulaması sürecinde demokratik siyasetin tasfiyesi ve yerel yönetimlerimize el konulması ile karşı karşıya kaldık. Yarın AİHM’de görülecek Demirtaş davası bütün bu dönemi yansıtan simge bir davadır. Demirtaş dışında binlerce siyasi tutsak var Türkiye’de. Hala cezaevlerinde onlarca belediye eşbaşkanlarımız var. OHAL sona ermiş olmasına rağmen iktidar bugün OHAL hukukunu dayatarak belediye başkanlarımızı görevden alıyor. 3 büyük şehirde 30 gün geride kalmasına rağmen hiçbir geri adım atılmadı. Tam tersine dün Diyarbakır Kulp’ta da belediye eşbaşkanları görevden alınarak yerlerine kayyım atandı. Erdoğan iktidarı Kürt halkına kayyım rejimini dayatmaya devam ediyor. Kürt halkının siyasi iradesini yok sayarak aslında otoriter bir rejimi var etme çabasında.

Bu anlayış kabul edilemez

31 Mart seçimlerinde Kürt halkı ortaya koyduğu iradesiyle demokrasi talebini çok net bir şekilde dile getirdi. Erdoğan iktidarı demokrasiye karşı otoriter rejim dayatmasını, Kürt halkının iradesine karşı yaptığı bu tasarruflarla ortaya koymuştur. Demokrasilerin birinci basamağı olan seçme seçilme hakkını yok eden bu anlayışı kabul etmemiz mümkün değil. Bu sadece siyasi hakların gaspı olarak değil bir insan hakları ihlali olarak gördüğümüz bir konu.

Sadece belediye eşbaşkanlarının görevden alınması meselesi siyasi haklar çerçevesinde ele alınsa da Kürt halkına yönelik insan hakları ihlalidir ve bunu izliyoruz. Kayyum atanmış bütün yerlerde her türlü hak ihlalinin hayata geçirildiğini hep birlikte izledik. Sivil, sosyal ve siyasal hakların tümünün gasp edildiği belgelenmiş durumda. Ama Erdoğan rejimi kayyum stratejisi ile OHAL düzeni ile ayakta durmaya çalışıyor. Bu konuda bütün uluslararası kurumların ve kamuoyunun duyarlı olmasını istiyoruz. Demokrasi ve evrensel değerlerden ve insan haklarından taviz vermeyen bir yaklaşım esas olmalıdır. Bu konuda kararlı adımların atılması ve dayanışma ortaya konulması hem Avrupa hem Türkiye hem de Ortadoğu için büyük önem taşımaktadır. Görevden alınmış belediye eşbaşkanlarımızın göreve iade edilmesi demokrasi adına önemli bir adıma vesile olacaktır. Bu konuda Avrupa Birliği kamuoyunun desteği bizim için büyük önem taşıyor.

Erdoğan, Avrupa’yı mülteciler üzerinden tehdit ediyor

Her şeyden önce Türkiye’nin içinde bulunduğu bu süreci çok iyi değerlendirmek zorundayız. Hükümetlerin kendi hesapları çerçevesinde meseleye yaklaşmaları uzun süredir ciddi sorunlara neden oldu. Erdoğan rejiminin Avrupa’ya yaklaşımı tamamen stratejik bir yaklaşımdır. Kazan-kazan formülü ile sadece iktisadi ilişkiler üzerinden Avrupa’ya yaklaşmaktadır. Demokrasi, insan hakları gibi konularda bugüne kadar hiç bir adım atmadı. Avrupa’dan bu yönde gelen taleplere karşı da Suriyeli mültecileri kozunu bir tehdit olarak kullandı. Bu sayede Türkiye’yi kendi içine kapatarak otoriter rejimini büyütmeye devam etti. Erdoğan’ın bu oyununu hep beraber bozmalıyız.

Paylaşın

HDP, Diyarbakır’ı Kayyumdan Geri Aldı

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde, 3’ü büyükşehir olmak üzere 8 il ve 46 ilçeyi kazandı. HDP’nin kazandığı iller arasında Diyarbakır’da bulunuyor.

Adnan Selçuk Mızraklı ve Hülya Alökmen Uyanık, kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanları oldu.

Adnan Selçuk Mızraklı kimdir?

Selçuk Mızraklı Siverek’te ilkokul öğretmeni bir babayla ev emekçisi bir annenin çocuğu olarak 1963’te dünyaya gelir.

Üç yaşındayken babasının görevi nedeniyle Siverek’ten Eskişehir’in bir köyüne giderler. Üç yıl iki ayrı köyde görev yaptıktan sonra merkeze yerleşirler.

İlkokulu bitirdikten sonra İngilizce eğitim verilen Kadıköy Maarif Kolejini kazanır, daha sonra Türkiye sıralamasında yüksek bir puanla Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydını yaptırır.

Ardından Ankara’da Onkoloji Hastanesi’nde Kulak Burun Boğaz bölümünde çalışır. 1990’da iktisatçı Zeynep Mızraklı ile evlenir. Eşinin de desteğiyle girdiği sınavı kazanarak Dicle Üniversitesi Genel Cerrahi departmanına gelir.

2005’te Diyarbakır’da açılan Özel Veni Vidi Hastanesi’nde çalışmaya başlar. 2009’da gerçekleşen Mezopotamya Tıp Kongresi’nin yürütücülüğünü yapar.

2011 sonlarında bir grup arkadaşıyla birlikte Mezopotamya Üniversitesini kurmaya dönük olarak bir vakıf çalışması yürütürler. 2013 başlarında vakfın kuruluş sürecini tamamlarlar.

2018 genel seçimlerinde HDP Diyarbakır Milletvekili seçilen Adnan Selçuk Mızraklı, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı seçildi.

Hülya Alökmen Uyanık Kimdir?

Hülya Alökmen Uyanık, KESK’e bağlı Diyarbakır Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Başkanı olarak görev yapıyordu. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı seçildi.

Paylaşın