Cumhur İttifakı’nda Genişleme Hazırlığı: HÜDA PAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin yaptığı görüşmelerde Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) ile ittifakın genişletilmesi konusu ele alındığı ve Cumhur İttifakı’ndaki uzlaşmanın ardından da HÜDA PAR ile görüşmeler başladığı öne sürüldü.

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan da henüz kesinleşen bir durumun olmadığını ifade etti. Aslan, “Seçim başlığını AK Parti ile konuşuyoruz. Sonuç itibariyle tüm başlıkları konuşuyoruz. Nasıl bir sonuç çıkacak genel başkanımız açıklama yapacaktır” dedi.

Yazar ve Diyarbakır eski Milletvekili Altan Tan,  “Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de HÜDA PAR, Tayyip Erdoğan’ı destekledi. Sürpriz, beklenilmeyen bir durum değil, belli noktalarda aynı düşünüyorlar. Bundan önce beraberlikleri vardı. O camianın çıkıp karşı tarafa CHP’ye destek vermesi beklenilmiyordu” görüşünü dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için takvim giderek daralıyor. Seçim takviminin netleşmesinin ardından ittifakların da şekillenmesi bekleniyor.

DW Türkçe’den Kıvanç El’in edindiği bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem 13 Aralık hem de 29 Aralık 2022 tarihinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmelerde de Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) ile ittifakın genişletilmesi konusunu ele alındı.

Cumhur İttifakı’ndaki uzlaşmanın ardından da HÜDA PAR ile görüşmeler başladı. Partinin Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Perşembe günü akşam saatlerinde AK Parti Genel Merkezi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti kurmayları ile bir araya gelerek seçim işbirliğini ve muhtemel ittifakı görüştü. Yapıcıoğlu, partiden ayrılırken yaptığı açıklamada “Görüşmelerimiz sürecek. Biraz daha sabretmeniz gerekecek. Konular netleşince, mevzular inşallah sizler aracılığıyla kamuoyuyla da paylaşılacaktır. Birkaç başlığımız vardı. Evet, konuştuk. Seçimler de bu başlıklardan bir tanesiydi” dedi.

“‘Teklif gelirse ittifakın içerisinde yer alabiliriz’ demiştiniz” açıklamasının hatırlatılması üzerine de Yapıcıoğu, birden fazla teklifin bulunduğunu belirterek sözlerini “Seçim tarihi netleşince kuvvetli ihtimal bizim de kararımız netleşir. O zaman paylaşırız” şeklinde sürdürdü.

“AK Parti ile seçimi konuşuyoruz”

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan da henüz kesinleşen bir durumun olmadığını ifade etti. Aslan, “Seçim başlığını AK Parti ile konuşuyoruz. Sonuç itibariyle tüm başlıkları konuşuyoruz. Nasıl bir sonuç çıkacak genel başkanımız açıklama yapacaktır” dedi.

Ancak HÜDA PAR’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde 2018’de olduğu gibi Erdoğan’ı desteklemesine kesin gözüyle bakılıyor. HÜDA PAR’ın parti logosuyla seçime girmeyip AK Parti listelerinden Diyarbakır ve Batman illerinde iki ya da üç ismi aday göstermesi bekleniyor. Ancak işbirliğinin detaylarına dair henüz netlik yok.

Altan Tan: Kulislerde siyasi af konuşuluyor

Yazar ve Diyarbakır eski Milletvekili Altan Tan, AKP-HÜDA PAR işbirliğini değerlendirdi. Tan, “Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de HÜDA PAR, Tayyip Erdoğan ı destekledi. Sürpriz, beklenilmeyen bir durum değil, belli noktalarda aynı düşünüyorlar. Bundan önce beraberlikleri vardı. O camianın çıkıp karşı tarafa CHP’ye destek vermesi beklenilmiyordu” görüşünü dile getirdi.

HÜDA PAR ile AK Parti yakınlaşmasının bölgedeki dengeleri etkileyeceğini söyleyen Altan Tan, “Kürt seçmen açısından burada AK Parti’nin yapacakları ve yapmayı planladıkları önemli. Kulislerde bir çok şey önemli şey konuşuluyor, biri siyasi af. Ceza indirimi, infaz indirimi, cezaevlerinin yarısının boşaltılması gibi iddialar var. Bu durumdan Kürt siyasal mahkumlar istifade edecekler” tahmininde bulundu.

AK Parti’ye yakın iki gazetecinin, Mehmet Barlas ile Abdülkadir Selvi’nin son dönemdeki yazılarına atıf yapan Altan Tan, “HDP’nin kapatılma sürecinin seçim sonrasına bırakılması gerektiğini ifade ediyorlar. İktidar ile görüşmelerin olduğunu ima edenler var. Kürt seçmen açısından HÜDA PAR ile AK Parti yakınlaşması yeni bir şey değil, ancak bundan sonrası için atılacak adımlar Kürt seçmen ile ilişkileri belirler. Olacaklar durumu değiştirebilir. Hakikaten denildiği gibi HDP ile dolaylı bir müzakere var ise kapatılma davası ile ilgili Kürt sorunu ile ilgili siyasal bazı hamleler yapılacaksa bunları etkileri tartışılabilir” şeklinde konuştu.

HÜDA PAR’ın örgütlü bir siyasal yapı olduğunu kaydeden Tan, “İttifakı deklare ettiği vakit her iki partide zorlanmaz. Diğer Kürt seçmenin, HDP’li seçmenin etkilenmesi nasıl olur diğer adımlara bağlı, aynı şekilde muhafazakâr seçmenin etkilenmesi için de bundan sonraki gelişmeler önemlidir, sadece HÜDAPAR ile işbirliği AK Parti ile Kürt seçmen ilişkisini etkilemez” dedi.

HÜDA PAR’ın 2018’deki oyu neydi?

HÜDA PAR, 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ı destekledi. Milletvekili seçimlerinde ise kendi parti logosuyla seçime girse de bazı yerlerde bağımsız aday çıkardı. Diyarbakır’da şu an genel başkan olan Zekeriya Yapıcıoğlu’nu, Batman’da ise dönemin GİK üyesi Aydın Gök’ü bağımsız aday olarak destekledi.

Yapıcıoğlu Diyarbakır’da 35 bin 231 oy ile yüzde 4,13 oy aldı. Batman’da da Gök 15 bin 998 oy ile yüzde 5,6 oya sahip oldu. Parti Bingöl’de de yüzde 4.4 oy aldı. Partinin bu üç il dışında Mardin, Muş, Şırnak ve Şanlıurfa’da etkinliği bulunurken 2018 yılı toplam oyu ise 200 bin civarında.

Paylaşın

Bahçeli’den Dikkat Çeken ‘Seçim’ Mesajı

Partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunan Bahçeli, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıldönümünde aziz milletimizin seçimiyle hem 13’üncü Cumhurbaşkanı’nı hem de 28’nci dönem milletvekilleri belirlenecektir. Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimleri ister zamanında ister erkene alınsın biz iki seçeneğe hazırız. Seçim kararının alınabilmesi için ya 360 vekilin oyu ya da Cumhurbaşkanımızın Türkiye’yi seçime götürmesi lazımdır. İki yol da hukukidir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Altılı masayı oluşturan partilerin 6 Nisan’dan önceki seçime sıcak bakıp, sonrası için ipe un semesi demokratik değildir. Muhalefetin karmaşa içinde olduğundan dolayı iradesizliği saklanamaz durumdadır. Sorgulanan amaçlarıyla uzlaşma vasatına yanaşmaları son derece güçtür. Zillet ittifakı hazım ve özümsemede ciddi zaafı vardır. Bu ittifakın Türkiye’ye güveni yoktur.”

Sinan Ateş konusunda açıklama yok

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da cinayete kurban gitmesi konusunda nasıl bir açıklama yapacağı merakla beklenen Bahçeli, grup toplantısında bu konuya değinmedi. Bahçeli, toplantı çıkışı soru da almadı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

“Cumhuriyet’in ilan gününe gelene kadar dağ gibi engeller aşılmış, en vahşi kuşatmalar yarılmış, en çetin tuzaklar bozulmuş, en şiddetli operasyonlar tesirsiz hale getirilmiştir. Aziz vatan topraklarında musibet ve melanetin başı, Türk milletinin kahramanlığıyla ezilmiştir. Belki çok bedel ödedik, belki çok badireden geçtik, ancak milletimizin istiklal sevdasıyla içimizde ve dışımızda yuvalanmış Türk düşmanlarının da nefes borusunu kestik.

2023 yılı, 1923’ün kuruluş ruhunu, kurucu şuurunu tedarik etmiş, ‘Türkiye Yüzyılı’ ile birleşmiş ve bütünleşmiştir. Bu yıl, Türk tarihinin bir kavşak, bir kader noktasıdır. Geride kalan 2022, lider ülke Türkiye’nin hazırlık evresi, 2023 ise devreye girme senesidir. Lider ülke Türkiye yükseliş, kuvvet, zenginleşme, büyüme, kalkınma, zirveye tırmanmadır.

Ülkemiz bilhassa diplomaside altın bir yıl yaşamıştır. Küresel ekonomi resesyon girdabına düşmüşken, Türkiye en çok büyüme kaydeden birkaç ülkeden biri olmayı başarmıştır. İhracatta rekorlar kırılmış, muazzam yatırımlar yapılmış, terörle mücadelede takdire şayan sonuçlar alınmıştır. Kronik ve kemikleşen sorunlara neşter vurulmuştur. EYT’li 2 milyon vatandaşımızın yaş sınırına takılmaksızın sorunları giderilmiştir.

Bu mesele gündemden tamamen çıkmış olacaktır. MHP ve Cumhur İttifakı, TBMM’de gereğini gecikmeksizin yapacak, hak, hak sahibine iade edilecektir. Asgari ücret 2022 yılının ocak ayına göre neredeyse yüzde 100 zamla 8 bin 500 liraya çıkarılması, sosyal konut desteği toplumsal rahatlamayla birlikte 2023’ün çok daha güzel olacağının habercisi niteliğindedir. Şeytanın bacağı kırılacak Türkiye prangalarından kurtulacaktır. Cumhuriyetin yüzüncü yılına lider ülke Türkiye’nin şeref madalyası asılacaktır.

Önümüzü kesmek için pusu kuranlar yine olacaktır, bu beklenmelidir. 2023’ün muazzez hedeflerini lekelemek, yürüyüşümüzü sekteye uğratmak için tetikte bekleyen menfaat çeteleri yine şanslarını deneyeceklerdir. Fakat kimse sabrımızı yanlışa yorumlamasın. Hiç kimse suskunluğumuzdan cesaret almaya kalkışmasın. Kötülüğünü bildiğimiz odakların hesapları ters tepecektir.

Kötü niyetini bildiğimiz odakların bizimle aşık atması, bize ayar verme küstahlığına tevessül etmeleri sonuç vermeyecek, yapılan hesaplar ters tepecektir. Bunların ortaklaşa emelleri, bizim ise el sürülmemiş hayallerimiz vardır. Habire nefret ve nifak kusan hayasızlara 2023’ün hedeflerini kirlettirmeyeceğiz. MHP’nin siyasi şeref ve onuruna musallat olan kepazeleri asla affetmeyeceğiz.

Defalarca açılıp asidi kaçmış gazoz gibisiniz. Hiç de tat vermiyorsunuz. Doğru koşan yorulmaz. Doğruluk dost kapısıdır. Doğrudan şaşmayız, ahlaktan sapmayız.

2023’te yapılacak seçim hem 13. Cumhurbaşkanı hem 28. dönem Meclis belirlenecektir. Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri ister zamanında yapılsın isterse erkene alınsın biz iki seçeneğe de varız ve hazırız. Seçim kararının alınabilmesi için ya 360 milletvekilinin ‘evet’ oyuyla meclis kararı gereklidir ya da Cumhurbaşkanımızın anayasa yetkisine dayanarak Türkiye’yi seçime götürmesi lazımdır.

Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı

Kılıçdaroğlu’nun loading mesajıyla meşhur olması, perişanlığın ve pişkinliğin alametidir. Yüklenen, milletimizin CHP’ye ve ortaklarına sandıkta ödeteceği bedelin acıklı faturasıdır. Cumhurbaşkanı adayını belirlemekten mahrum çürük siyaset köhneliğine aziz milletimiz onay vermeyecektir.

Sayın Kılıçdaroğlu, bir kez daha söylüyorum. Adaysan çık açıkla, değilsen adayınız kimse ondan bahset. Madem aday belli olur olmaz bacanızdan beyaz duman çıkaracaksınız o halde yerini ve zamanını paylaş da bilelim. Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı altılı masada deprem yaratmaktadır.

Zillet İttifakı, Türkiye’nin ayağına vurulmak istenen küflü zincirdir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin üstünde bir güç ve kudretten de bahsedilemez. Zillat İttifakı’nın siyaseti, teslimiyetçiliğin lobi faaliyetidir. Bunlardan hayır gelmez. Kılıçdaroğlu ne yapsa nafile. İP’çiler, DEVA’cılar, Serokçu’lar, bilimum sol ve bölücü mihraklar neyle uğraşsınlar uğraşsın boşunadır. Türk milletini geçemezler.

Emperyalistlerden medet uman bir muhalefet anlayışının ülkemizde olması utanç meselesidir. Zillet İttifakının siyaseti teslimiyetin siyasetidir. Türkiye’de koalisyonlar devri kapanmıştır fakat zillet ittifakı sararmış ve solmuş sayfayı açmanın derdindedir. Çevremiz siyasi istikrarlarla dolmuşken Türkiye her alanda göz doldurmuş, göğüs kabatmıştır. Kılıçdaroğlu’nun rahatsızlığı bu yüzdendir.

Cumhur İttifakı, 85 milyon Türk vatandaşının gurur duyacağı esenlik, ekonomik gelişmişlik içinde yaşayacağı Türkiye’nin güvencesidir. Parlamenter sistem günahıyla, sevabıyla miadını doldurdu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi köklü bir reform olarak milletimize mal olmuştur. Zillet İttifakı şuursuzdur, derin bir gaflet çukurundadır. Zillet İttifakı, milletimizin beklentilerini, devletimizin yüksek hedeflerini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne neden gerek duyulduğunu anlamaktan mahrumdur.

“Hiçbir söz ve telkine kulak asmayız”

MHP olarak siyasi çalışmalarımızı tüm vatan sathında sürdüreceğiz. Hiçbir dedikoducuya aldırış etmeyeceğiz. Varlığımızdan, mücadelemizden ürken, çekinen, davamızı haksız ve şerefsizce suçlamaya çalışanlar vardır, takibimiz altındadırlar. Fiyatını kuruşu kuruşuna hesapladığımız, ancak beş kuruş etmeyecek olanların duygu sömürülerine, tahriklerine asla boyun eğmeyeceğiz. Sayılmayız parmak ile, tükenmeyiz kırmak ile… Biz haktan ve hakikatten yana duran gönül erleriyiz. Beğenmediğimiz, benimsemediğimiz hiçbir söz ve telkine kulak asmayız.

Paylaşın

Erdoğan-Bahçeli Görüşmesi: Seçim Tarihi İçin ‘Ön Uzlaşma’ Sağlandı

Dün gerçekleştirilen Erdoğan, Bahçeli görüşmesinde, 18 Haziran’da yapılması öngörülen seçimlerin öne çekilmesinin ele alındığı ve üzerinde durulan tarihin de ilk tur seçimler için 30 Nisan olduğu öğrenildi.

Edinilen bilgilere göre 30 Nisan’da milletvekili genel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunun yapılması konusunda Devlet Bahçeli’den de bir itiraz gelmedi. Erdoğan-Bahçeli görüşmesi sonrası Beştepe’deki zirvede Erdoğan, kurmayları ile 30 Nisan seçeneği ön planda olmak üzere bu konuda çalışmaların yapılmasını da istedi.

Ankara’da siyasetin en önemli gündem başlığı seçim tarihi. Cumhur İttifakı’nın paydaşları Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 2023 yılına saatler kala dün bir araya geldi. Bu görüşmenin ana gündemini seçim tarihinin oluşturduğu ve 30 Nisan için “ön uzlaşmanın” sağlandığı öğrenildi. Bu tarihle ilgili olarak her iki parti kurmaylarının çalışma yapacağı belirtildi.

Beştepe’de Cumhurbaşkanlığında gerçekleşen görüşme “beklenenden erken” bir görüşme olarak değerlendirilirken DW Türkçe’den Kıvanç El‘in AK Parti kaynaklarından edindiği bilgiye göre buluşmada seçim tarihlerine dair senaryolar ele alındı. Erdoğan, Beştepe’deki Bahçeli görüşmesinin ardından AK Parti yöneticisi ve Meclis yönetiminde yer alan kurmayları ile yaklaşık iki saatlik bir toplantı yaptı.

30 Nisan için uzlaşma

Erdoğan, Bahçeli görüşmesine dair kurmaylarına bilgi verirken toplantıda, 18 Haziran’da yapılması öngörülen seçimlerin öne çekilmesinin ele alındığı ve üzerinde durulan tarihin de ilk tur seçimler için 30 Nisan olduğunu söylediği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre 30 Nisan’da milletvekili genel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunun yapılması konusunda Devlet Bahçeli’den de bir itiraz gelmedi.

Erdoğan-Bahçeli görüşmesi sonrası Beştepe’deki zirvede Erdoğan, kurmayları ile 30 Nisan seçeneği ön planda olmak üzere bu konuda çalışmaların yapılmasını da istedi. Bu durumda seçimler ikinci tura kalırsa da 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşecek. AK Parti kurmaylarına göre Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması “çok büyük olasılık.”

Bu nedenle tarihler belirlenirken iki haftalık ara dikkate alındı.

18 Haziran seçimi niye öne çekiliyor?

Seçim tarihi belirlenmesinde diğer önemli bir unsur ise bayram tatili ve hac işlemleri. Ramazan Bayramı 20-23 Nisan tarihleri arasında. 23 Nisan Pazar ayrıca Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bu nedenle bu tarihte bir seçim gündemde değil.

Bayramdan sonraki ilk hafta 30 Nisan ise “en uygun” tarih olarak AK Parti -MHP liderleri tarafından ele alındı. 18 Haziran’dan seçimlerin öne çekilmesinin bir nedeni de hac. 18 Haziran’da seçim olursa ikinci tur 2 Temmuz tarihinde olacağından bu dönem hac dönemine denk gelecek.

“Seçim için 10 seçenek var”

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, sosyal medya hesabı Twitter’dan seçim tartışmalarını değerlendirdi. Erdoğan-Bahçeli görüşmesi öncesi yapılan paylaşımda Uçum, seçim kanununda yapılan değişiklikleri hatırlattı ve bu düzenlemelerin geçerli olabilmesi için seçimlerin 6 Nisan’dan sonra yapılmasının şart olduğunu vurguladı.

Uçum, “Bu nedenle seçimler en erken 9 Nisan’a en geç 11 Haziran’a alınabilir. Bu periyotta seçim için 10 seçenek gün var. Buna göre 30 Ocak- 7 Nisan arası (hafta sonu karar alınırsa 9 Nisan’a kadar) seçimlerin yenilenmesi kararı alınabilir. 30 Ocak’tan önce karar alınmaz çünkü yüzde 7 barajı yürürlüğe girmez. 9 Nisan’dan sonra karar alınamaz, çünkü o durumda 18 Haziran yasal seçim günü geriye çekilemez” değerlendirmesi yaptı.

Bu durumda seçim kararının Şubat-Mart ayı içinde alınması gerekecek.

Seçime nasıl gidilecek, kararı kim alacak?

Seçim tarihi için AK Parti ve MHP’nin ön uzlaşmasını yapıp çalışmaya başladığı gibi 30 Nisan 2023 kesinleştirilirse önce Meclis’te grubu bulunan muhalefet partileri ile temas kurulacak.

Muhalefetten bu tarihe destek gelirse Meclis’te seçim kararı alınması için gereken 360 çoğunluğuna ulaşılacak ve seçim kararı alınabilecek. Muhalefet destek vermemesi durumunda ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla seçime gidilebilecek. Alınacak kararın ardından Mart ayının ilk haftasında YSK’nın da seçim takvimini başlatması bekleniyor.

“6 Nisan” hesabı

Muhalefet ise seçimin 6 Nisan tarihinden önce yapılmasını istiyor. Çünkü seçim kanunlarında değişikliği içeren düzenlemeler 6 Nisan 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Seçime dair düzenlemenin uygulanabilmesi için bir yıl geçmesi gerekiyor. Bu nedenle 6 Nisan 2023’ten sonra yapılacak seçimlerde milletvekili hesabında değişikliğe gidilecek.

Oluşturulan ittifaklarda “artık oy”lar milletvekili seçimine eklenmeyecek. Bu durumda mevcut son seçim dikkate alındığında muhalefetin milletvekili sayısı olumsuz etkileniyor. Her parti aldığı oy oranı kadar milletvekili çıkartabiliyor. Ancak muhalefetin Meclis çoğunluğu 6 Nisan’dan önce bir seçim kararı almasına yetmiyor.

Şentop: Öne çekme erken seçim değil

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda “18 Haziran’dan önce yapılacak her seçim erken seçimdir ama siyasi olarak erken seçim gündemden çıktı” açıklaması yapmıştı. Şentop, seçim kanunundaki değişikliklerin yürürlüğe girmeden, yani 6 Nisan tarihinden önce bir seçim beklemediğini de söylemişti.

Paylaşın

Bahçeli’den Erdoğan’ı Zora Sokan 18 Haziran Açıklaması

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Seçim 18 Haziran 2023’te yapılacak” şeklindeki açıklamasını değerlendiren Korkusuz yazarı Can Ataklı, açıklamanın, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “zora soktuğunu” savundu. 

Can Ataklı’ya göre MHP liderinin bu çıkışı, Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı tartışmalarını tekrar alevlendirecek.

Ataklı’nın bugünkü köşe yazısının “Bahçeli’den Erdoğan’ı zora sokan 18 Haziran açıklaması” başlıklı kısmı şöyle:

Seçim yaklaştıkça “Erdoğan’ın aday olup olamayacağı” konusu daha hararet kazanacaktır.

Erdoğan şu anki anketlere bakarak bir “baskın erken seçimi” göze alamıyor ama adaylık konusunun tartışılmaması için seçimi biraz erkene alıp “anayasal korumadan” yararlanmak istiyor.

Çünkü seçim gününde yapılırsa Erdoğan aday olamıyor ama seçim bir ay bile öne alınsa ve meclis kararı ile gerçekleşse, bu sakınca ortadan kalkıyor.

Bu nedenle saray medyası bir süredir “Hac, bayram, üniversite sınavları, milletin tatile gidecek olması” bahaneleri ile “Seçimi biraz öne almak daha avantajlı, 18 Mayıs çok güzel bir tarih” kampanyası sürdürüyor.

İşte tam bu aşamada Devlet Bahçeli ilginç bir çıkış yaptı ve “Seçimler 18 Haziran’da yapılacaktır” dedi.

Tabii Bahçeli, “Ama Türkiye’nin şartlarında Meclis bir karar verir, mevcut yönetim böyle bir düşünceyi diğer siyasi partiler ile paylaşırsa Türkiye’de bir sosyal kargaşa, anarşi yaratmak yerine belli bir kararı alır ve uygular” demeyi de ihmal etmedi.

Bana kalırsa Bahçeli’nin Mayıs’taki bir seçimi kabullenmesine rağmen öncelikle 18 Haziran’ı işaret etmesi sarayda huzursuzluk yaratacaktır.

Seçim kararı için nitelikli çoğunluk gerekiyor, AKP ve MHP’nin oyu buna yetmiyor, muhalefetin destek vermezse, sarayın seçimi erkene alıp “üçüncü kez aday olamaz” tehdidinden kurtulması çok zor.

Bahçeli’nin çıkışı ister istemez bu tartışmayı alevlendirecektir.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Bahçeli ‘Seçim’ Tarihini Açıkladı: 18 Haziran 2023

MHP Lideri Bahçeli, “Seçimler yasa çerçevesinde 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacaktır. Türkiye’nin şartlarında Meclis bir karar verir mevcut yönetim böyle bir düşünceyi diğer siyasi partilerle paylaşır ise belli bir kararı alır ve uygular” dedi ve ekledi:

“Diyelim ki yarın gireceğiz seçimlere 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayları yok. Adaylarının olmadığı yerde gürültü yapmanın manası yok.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence getirilmesi teklifine ilişkin konuştu.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, “Başörtüsü mevzusunu çözmüş olan Türkiye Cumhuriyeti’nde bu konunun sanki çözülmemiş gibi tekrar gündeme taşınması üzücü olmuştur. Bu tartışmayı tamamen sonlandırmak için yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu ortadadır” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “anayasa düzeyinde bir çözüme” işaret ettiği konu hakkında Bahçeli de “Bugünkü TBMM’de Cumhur İttifakını oluşturan partilerin istişaresi sonucunda bir metin TBMM’ye Anayasa değişikliği olarak sunulduğu vakit MHP bunun gerçekleşmesi için elden gayreti gösterecek” dedi.

Erken seçim tartışmaları

Erken seçim tartışmalarını da değerlendiren MHP lideri, “Şu an için Türkiye’nin sorunlarının çok yoğunlaştığı bir ortamda seçimlerin erkene alınması tartışması siyaseten malzeme yapılmamalıdır” dedi:

“Seçimler yasa çerçevesinde 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacaktır. Türkiye’nin şartlarında Meclis bir karar verir mevcut yönetim böyle bir düşünceyi diğer siyasi partilerle paylaşır ise belli bir kararı alır ve uygular.

Diyelim ki yarın gireceğiz seçimlere 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayları yok. Adaylarının olmadığı yerde gürültü yapmanın manası yok.”

CHP’nin yasa teklifinde ne var?

CHP’nin yasa teklifi şöyle:

Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz.

  • Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
  • Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.

Akşener: Kapanmış yaraları konuşmak doğru değil

CHP’nin teklifine Sözcü gazetesine verdiği demeçte yanıt veren İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, “Kapanmış yaraların üzerinde konuşmayı doğru bulmadığımı ifade etmek isterim” demişti:

“Bir kadının başını örterek ya da açarak gezmesi insan hakkıdır… Başörtüsüne dair geçmişte yaşananlar yanlıştı. O yanlışlığı da bağıra bağıra ifade edenlerden birisiyim. Ama o konunun artık problem olmaması, gündemimizden çıkması söz konusu. Hatta başörtüsüyle Meclis’e girecek olan kadın milletvekilleriyle ilgili görüşmeyi Sayın Cemil Çiçek’in isteğiyle ben yönettim. Sayın Kılıçdaroğlu genel başkandı.

“Kendisiyle de konuşarak hiçbir probleme, incitmeye sebep vermeden yönettik ve o iş de bitti… Temel prensip olarak elbette hakkın hukukun yanındayız. Biz gıdaya erişim gibi kanayan yaraları konuşmak durumundayız.”

Paylaşın

Bahçeli’den Suriye İle Türkiye’nin Siyasi Diyalog Kurmasına Destek

MHP Lideri Bahçeli, Türkiye ve Suriye arasındaki temaslara dair yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Suriye konusunda attığı adımlar değerli ve isabetlidir. Bu ülkede yaşayan hiç kimse, kökeni ve mezhebi ne olursa olsun ülkemizin ötekisi veya hasmı değildir. Hepsi kardeşimizdir, aramızda tarihe, kültüre ve inanca dayanan kuvvetli bağlar vardır” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Bahçeli, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Dışişleri Bakanımızın Suriyeli muhaliflerle Esad rejimi arasında barışın tesis edilmesi hususundaki yapıcı ve gerçekçi sözleri kalıcı çözüm arayışlarına güçlü bir nefestir. Bundan hiç kimsenin rahatsız olmasına gerek yoktur.” dedi ve ekledi:

“Türkiye’nin Suriye ile görüşme düzeyini siyasi diyalog mertebesine çıkarması, bu çerçevede terör örgütlerinin yuvalandıkları her coğrafi alandan işbirliğiyle sökülüp atılması önümüzdeki siyasi gündem konularından birisi olmaya namzettir ve hatta ciddiyetle ele alınmaya değerdir… 2023’e kadar her alanda ve her komşumuzla normalleşme atmosferinin hakim olması samimi arzumuz ve umudumuzdur.”

MHP Lideri Bahçeli, açıklamasının ilk kısmında muhalefet partilerinin oluşturduğu 6’lı masaya bazı suçlamalar yönelerek, “Siyasi rant ve çıkar devşirmek uğruna toplumsal huzur ve güveni baltalayan, bu suretle fitne seferine çıkartılan muhalefet partileri Türkiye’nin milli ve tarihsel haklarına kesif bir cephe açmışlardır. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve diğer zillet ortakları zıvanadan çıkmakla kalmamışlar, artık bayağılıklarını ve bağnazlıklarını her saha ve zeminde deşifre etmişlerdir” dedi.

Bahçeli, konuya ilişkin açıklamasını, “Türk siyaset hayatı ruhunu ve gururunu emperyalizme satan, kullanım ömrünü zalimlerin insafına bırakan malum ve mahut partiler eliyle karalanmış, sistematik olarak kundaklanmıştır. Karşımızdaki mide bulandırıcı tablo ülkemiz aleyhine olduğu kadar demokrasi adına da vahim bir tehdit olarak belirginlik kazanmıştır. Bir masa etrafında toplanıp PKK ve FETÖ’nün senaryolarına gönüllüce boyun eğen altı partinin Türkiye karşıtlığı, milli değerlerimizle kutuplaşması izahı ve ifadesi olmayan bir çarpıklık noktasına ulaşmıştır” ifadeleriyle sürdürdü.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin açıklamaları şu şekilde;

“Türkiye’mizin istikrarlı ve iddialı ilerleyiş ve yükseliş süreci hem ülke içinde hem de ülke dışında emeli ve hedefi makus olan siyasi zihniyetler ve bunun haricindeki menfur mihraklar tarafından kaygıyla izlenmektedir. Özellikle zillet ittifakı korkuya düşmüş, telaşa kapılmıştır. Siyasi rant ve çıkar devşirmek uğruna toplumsal huzur ve güveni baltalayan, bu suretle fitne seferine çıkartılan muhalefet partileri Türkiye’nin milli ve tarihsel haklarına kesif bir cephe açmışlardır.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve diğer zillet ortakları zıvanadan çıkmakla kalmamışlar, artık bayağılıklarını ve bağnazlıklarını her saha ve zeminde deşifre etmişlerdir. Türk siyaset hayatı ruhunu ve gururunu emperyalizme satan, kullanım ömrünü zalimlerin insafına bırakan malum ve mahut partiler eliyle karalanmış, sistematik olarak kundaklanmıştır.

Karşımızdaki mide bulandırıcı tablo ülkemiz aleyhine olduğu kadar demokrasi adına da vahim bir tehdit olarak belirginlik kazanmıştır. Bir masa etrafında toplanıp PKK ve FETÖ’nün senaryolarına gönüllüce boyun eğen altı partinin Türkiye karşıtlığı, milli değerlerimizle kutuplaşması izahı ve ifadesi olmayan bir çarpıklık noktasına ulaşmıştır.

Emperyalizme taşeronluk yapan bu partilerin tezvirat ve tefrikaları da tahammül sınırlarını tehlikeli şekilde aşmıştır. Henüz Cumhurbaşkanı adayını dahi belirlemekten aciz bir siyasi güruhun hiç kuşkusuz aziz milletimize ve ülkemize sağlayacağı bir şey olmadığı gibi, bu kapsamda ümitvar olması dahi boş bir hayal, boşuna bir beklentidir.

Müstakbel başbakanlık pozu veren bir şahsın hal-i pürmelali mizah konusu olmasının yanı sıra, “kadından imam olmaz” çıkışı ve bu doğrultuda Cumhurbaşkanı adaylığı için yanıp tutuşan Kılıçdaroğlu’nun buna ne diyeceği, nasıl bir yorum getireceği hala belirsizliğini koruyan bir muammadır.

“Milli irade dolandırıcıları zillet ittifakı çatısı altında birleşmiş ve buluşmuştur”

Sokak sokak gezip konuştuğu esnaflarımızdan istediği cevapları alamayınca kabalaşan ve kaskatı kesilen zihniyetlerin ne iyiliğinden, ne iradesinden, ne de demokratik nezaketinden bahsetmek mümkündür. Bir kısım tetikçi gazeteciyi ve bazı tasmalı anket şirketini maaşa bağlayan, belirli aralıklarla algı operasyonu yaptıran partilerin foyası nihayetinde ortaya çıkmıştır.

Demokrasi kalpazanları, hukuk katliamcıları, milli irade dolandırıcıları zillet ittifakı çatısı altında birleşmiş ve buluşmuştur. Aziz milletimizin iradesini gasp ve rehin almak amacıyla sipariş anketleri yayımlatanların düzenbaz siyaset taktikleri ayaklarına dolanmıştır.

Bilhassa Milliyetçi Hareket Partisi’ni ve Cumhur İttifakı’nı oy oranı bazında aşağı çekip zillet ittifakını yüksek gösteren laçkalaşmış kamuoyu araştırma şirketleri esasen dış bağlantılı hain bir kurgunun içimize kadar sızmış lejyonlarıdır. Bu köksüz anketçilerden elbette hukuk nezdinde ve maşeri vicdan eşliğinde hesap sorulacaktır. Vaki hesaptan hiçbir demokrasi infazcısı kaçamayacaktır.

Türkiye’nin var oluş mücadelesini, 2023’ün muazzez hedeflerini, gücüne güç katan istikbal ve istiklal müdafaasını engelleme hevesinde olan ciğeri beş para etmez odaklar mutlaka kaybedeceklerdir.

Cumhur İttifakı’nın haklı ve haysiyetli yürüyüşü parlak bir başarının kapılarını aralayacak, bunun sonucunda Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl dönümü Türk milletinin muhteşem bir uyanışına vesile olacaktır.

Kaldı ki sömürgeleşmiş partilerin ülkemizin önünü kesme çabası tutmayacak, zillet terazisi aziz milletimizin tarihi vakarını asla çekemeyecektir. Gerçekleri çarpıtmanın hiç kimseye bir yararı dokunmayacaktır.

Türkiye bugün sağlam, sağduyulu ve milli bir iradenin marifetiyle zincirlerinden kurtulmaktadır. Son günlerde ardı arkasına sahnelenen provokasyonlar, milli birliğimizi ve dayanışma ruhumuzu hedef alan sabotajlar bizi yolumuzdan çeviremeyecektir.

Bu provokasyonlardan birisi de, Sümela Manastırı’nda 9’ncu kez ayin yapmak için Trabzon’a gelen Fener Rum Patriği Bartholomeos’a ekümenik yazılı Trabzonspor formasının hediye edilmesidir. Bu yürek yaralayıcı tertip skandal olmasının ötesinde tahrik, tahrip ve taciz tonu çok yüksek bir meydan okumadır.

Trabzonspor’umuza ve bu kulübümüze gönül veren muhterem vatandaşlarımıza hakaret niteliğindeki bu kepazeliğin hiçbir vicdan tarafından kabul edilmeyeceği ortadadır. Türkiye’de ekümenik diye bir kurum ve görev tanımı yoktur.

Lozan Antlaşması gereğince, Fener Rum Patriği’nin siyasi ve idari işlerle uğraşmaması, ülkemizdeki Rum-Ortodoks vatandaşlarımıza ruhani hizmet vermesi hüküm altına alınırken, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir din görevlisi olmasının dışında hiçbir statüsü de olamayacaktır.

“Fırsatçılar devrede, fesat yuvaları tetiktedir”

Türkiye’nin dört bir koldan tuzağa çekilerek milli ve manevi hassasiyetlerinin tahriş edilmesi etap etap ilerletilen bir kumpasın içyüzünü açığa vurmaktadır. Amaç kaos çıkarmak, kriz ortamı yaratmaktır.

Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimiz üzerinde oynanan şirret oyunlar, KPSS şaibesi, etnik kimlikleri kaşıyan sinsilikler, Moody’s isimli derecelendirme şirketinin Türkiye ekonomisi hakkında kuşku uyandırma densizliği ve Azez’de Türk bayrağını yakma şerefsizliği bir kaos planlamasının birbiriyle bağlantılı olaylarından yalnızca bir kısmıdır.

Türkiye’nin ufkunu perdelemek, enerjisini tüketmek, manevi direncini kırmak gayesiyle emre amade bekleyen iç ve dış odaklar eşzamanlı faaliyet halindedir. Fırsatçılar devrede, fesat yuvaları tetiktedir. Buna rağmen Azez’de al bayrağımızı yakma girişiminde bulunan soysuzların yaka paça yakalanmaları ve ihanetlerinin bedelini ödeyecek olmaları çok sevindirici bir gelişmedir.

Bağımsızlığımızın sembolü al bayrağımıza el uzatan, egemenlik haklarımıza dil uzatan, milli varlığımıza göz koyan kim ya da kimler varsa bunun acıklı sonuçlarına en ağır biçimde katlanacaklardır.

Ayrıca devası derdine yetmeyen, küçücük ve ipotekli aklıyla partimizi şiddetle bir gösteren selamsız sevimsiz Babacan’ın asıl şiddet ve dehşet faili bölücü terör örgütüne tek kelam edememesi, hatta teröristlere şirinlik taslaması düştüğü çukurun derinliğini göstermesi bakımından ibret verici bir hüsrandır. Bu şahsın muadili ve mukallit benzeri serok Ahmet’in Suriye’de yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimizi istismar eden ayıplı sözleri şahsıyla müsemma olan bozgunculuğa yeni bir misaldir.

“2023’e kadar her alanda ve her komşumuzla normalleşme atmosferinin hakim olması samimi arzumuz ve umudumuzdur”

Türkiye’nin Suriye konusunda attığı adımlar değerli ve isabetlidir. Bu ülkede yaşayan hiç kimse, kökeni ve mezhebi ne olursa olsun ülkemizin ötekisi veya hasmı değildir. Hepsi kardeşimizdir, aramızda tarihe, kültüre ve inanca dayanan kuvvetli bağlar vardır. Dışişleri Bakanımızın Suriyeli muhaliflerle Esad rejimi arasında barışın tesis edilmesi hususundaki yapıcı ve gerçekçi sözleri kalıcı çözüm arayışlarına güçlü bir nefestir. Bundan hiç kimsenin rahatsız olmasına gerek yoktur.

Türkiye’nin Suriye ile görüşme düzeyini siyasi diyalog mertebesine çıkarması, bu çerçevede terör örgütlerinin yuvalandıkları her coğrafi alandan işbirliğiyle sökülüp atılması önümüzdeki siyasi gündem konularından birisi olmaya namzettir ve hatta ciddiyetle ele alınmaya değerdir. 2023’e kadar her alanda ve her komşumuzla normalleşme atmosferinin hakim olması samimi arzumuz ve umudumuzdur. Üzerinde yaşadığımız geniş coğrafyanın bize söylediği; çatışarak değil kucaklaşarak yaşamanın tek seçenek olduğudur. Bunu başaracak tek siyasi irade de Cumhur İttifakı’dır. Gerisi sadece fasa fisodur, fuzuli ezberdir, gürültü kirliliğidir.

Bizimle milliyetçilik yarışına girip kutlu ceddimiz ve rahmetle yad ettiğimiz Süleyman Şah’ın türbesiyle ilgili dedikodu yapan Kılıçdaroğlu’na asıl cevabı Türk milleti verecek, Dersim ayarlı bu şahsın gerçek yüzünü muhakkak ifşa edecektir. Bu ise yalnızca bir sabır ve zaman meselesidir.”

Paylaşın

Erdoğan Ve Bahçeli’nin Seçimi Kazanma Formülleri

Erdoğan ve Bahçeli’nin seçimi kazanmak için düşündükleri formülleri köşesine taşıyan Halk TV yazarı Mehmet Tezkan, “Erdoğan partisinin il başkanlarına hitap ederken 2023 seçimlerini nasıl kazanacaklarının formülünü açıkladı. 

Zor değil, gayet basit dedi ve ekledi: ‘AKP’nin 11 milyonu aşkın üyesi var. Her üye bir yeni üye getirirse 23 milyon üye yapar. Seçimi seçimden önce kazanırız. Mesele bitti’. Bu hesap tutar mı? Geleceğim oraya…” diye yazdı.

Bahçeli’nin seçim formülü olarak 9 rakamını sembol haline getirdiğini kaydeden Tezkan, şunları kaydetti:

Önce ortağının seçimi kazanma formülüne de bakalım. Bahçeli’ninki biraz farklı. Bahçeli Erdoğan gibi 11 milyon yeni üye bulmak gibi zahmetli yola girmemiş rakamları ters yüz ederek sonuca ulaşmıştı. Şubat ayıydı, soğuk bir kış günü partisinin milletvekillerine hitap ederken bir karton gösterdi. Üzerinde 6 rakamı yazıyordu. ‘Tabiatıyla ters çevirirseniz 9 rakamı çıkar’ dedikten sonra devam etti:

‘Bu altı oktur, yuvarlak masa etrafında kurulan tezgahtır, karamsarlıktır. 6’ yı ters çevirirseniz 9 olur. 9 ‘a bakınca ne görüyoruz. Bizim için huzurdur, 9 Işık’tır. Sosyal ve ekonomik sorunların süratle geçeceğinin müjdesidir. Cumhur İttifakı’nın 2023 seçimlerini açık ara alacağının simgesidir.’

Gördüğünüz gibi Erdoğan için de Bahçeli için de seçimi kazanmak zor değil, gayet basit.

İktidarın büyük ortağı kurtuluşu AKP’ye 11 milyon yeni üyenin kaydedilmesinde arıyor.İktidarın küçük ortağı 9 rakamından medet umuyor. Türkiye’nin son hali eksiksiz budur.

Yazının tamamını okumak için TIKLAYIN

Paylaşın

Kulislerde Seçim Konuşuluyor: İşte Erdoğan’ın Çevresiyle Paylaştığı Tarih

Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesi sonrası seçim için çevresi ile kasım ayını paylaştığını aktardı.

Mustafa Balbay, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Erdoğan-Bahçeli görüşmesinin ana gündeminin seçim olduğunu köşesinde taşıdı. Balbay, “Durum vahim çare seçim!” başlıklı yazıda durumu değerlendirdi.

Balbay, “MHP’nin bu sürecin sonunda halkın ekonomisinde olumlu bir gelişmenin olacağına yönelik inancı zayıf. Bunu Bahçeli’nin Erdoğan’a aralarındaki nezaket çerçevesinde ilettiği söyleniyor.” dedi.

Ankara’da erken seçimin yapılıp yapılmayacağının değil, erken seçimin tarihinin konuşulduğunu öne süren Balbay, “Yakın gelecekte farklı bir değerlendirme olmazsa Erdoğan’ın çevresiyle paylaştığı seçim tarihi kasım ayı içinde” dedi. Balbay bu çerçevede bir yol haritasının hazırlandığını da aktararak şu ifadeleri kullandı:

“Yaz aylarında sebze-meyve bir nebze ucuzlayacak.

Temmuz’daki maaş zammı bir nebze rahatlatacak.

Sonbaharda sıcak para bulunacak, olumlu hava estirilecek.

Bunların bileşiminden oluşacak iklime “iktidarda kalmak beka meselesi” dedirtecek bir yükleme yapılacak”

Yukarıda paylaştığımız yol haritası Nasrettin Hoca’nın borç ödeme takvimine benzeyebilir ama bunun ciddi ciddi tartışıldığını vurgulayalım.

Ekonomiyle ilgili yaz-sonbahar planına Saray inanmış görünüyor. Ancak MHP’nin bu sürecin sonunda halkın ekonomisinde olumlu bir gelişmenin olacağına yönelik inancı zayıf. Bunu Bahçeli’nin Erdoğan’a aralarındaki nezaket çerçevesinde ilettiği söyleniyor.

Ekonomide uzmanların elinin değdiği, planlı bir çare arayışının olmadığı önceki gece bir kez daha görüldü. Akşam saatlerinde piyasalara büyük enerji katacak önlemlerin açıklanacağı söylendi. Gelir endeksli senet (GES) diye bir “müjde” verildi. Ancak döviz bunu da “dinlemedi”, inişe değil yükselişe geçti.

Öyle anlaşılıyor ki millet gelir endeksli değil, bu iktidarın gidişine endeksli bir arayış içinde.”

Mustafa Balbay’ın yazısının tamam için TIKLAYIN

Paylaşın

Erdoğan Ve Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun Söylediği Noktaya Geldi

Gazeteci Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sığınmacılar konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile aynı noktaya geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devamında AK Partili kurmayların Türkiye’deki sığınmacılarla ilgili politikalarını değiştirmeye başlaması, son günlerde en çok tartışılan konularından biri.

Yaklaşık bir ay önce “Muhalefet, seçimi kazanırsak Suriyelileri göndereceğiz diyor. Biz göndermeyeceğiz. Ensarın ne olduğunu biliyoruz” diyen Erdoğan, geçtiğimiz günlerde “Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” ifadesiyle ‘fikir değiştirdi.’ Ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, aslında bir süredir ittifak ortağıyla ters düştüğü görüşünü yineledi:

“Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden ayrılık ve kopuşlarına neden olan ağır şartlar ortadan kalkınca geldikleri gibi uğurlamak bizim asıl hedefimizdir. Misafirliğin süresi kısıtlıdır. Her insanın kendi yurdunda, emniyetli ve esenlik içinde yaşamaya hakkı vardır. Önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların geri dönmelerine gerek yoktur.”

Gazeteci Murat Yetkin, yetkinreport.com’da yayınlanan yazısında Erdoğan’ın da Bahçeli’nin de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yıllardır söylediği noktaya geldiğini söyledi.

Ana muhalefet partisi liderinin 18 Nisan’da parti genel merkezine astırdığı dev pankart ile AKP hükümetine dört soru sorduğunu hatırlatan Yetkin, yazısının ilerleyen bölümlerinde şu görüşü dile getirdi:

“Erdoğan’ın da Bahçeli’nin de Kılıçdaroğlu’nun yıllardır söylediği noktaya doğru geldiği görülüyor. Kılıçdaroğlu bunu kaçırır mı? 19 Nisan’da TBMM Grubuna ‘3 milyon 800 bin Suriyeliyi besliyoruz. Herhalde anket yaptırdı ve halkın da bu siyasetine karşı olduğunu gördü’ dedi; ‘Bu halkın nabzını tutan, ırkçılık yapmayan partinin de CHP olduğunu gösteriyor’.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Kabinede Revizyon İddiası: MHP’li İki İsim Bakan Olabilir

MHP Lideri Bahçeli’nin “kendilerini muhalefet” olarak ilan etmelerine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, MHP’den bazı isimlerin kabinede yer almasını istediği, bu çerçevede MHP içerisinden iki ismin kabineye atanabileceği ifade edildi.

Milli Gazete’den Muhammed Vefa’nın kulis haberine göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığında yaşanan bakan değişiminin ardından bazı bakanların daha görevden alınacağı konuşuluyor. Özellikle son günlerde Cumhur İttifakı kulislerinde, MHP’li bazı isimlerin kabinede yer alabileceği sık sık ifade ediliyor.

İki isim atanabilir

Haberde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “kendilerini muhalefet” olarak ilan etmelerine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, MHP’den bazı isimlerin kabinede yer almasını istediği, bu çerçevede MHP içerisinden iki ismin kabineye atanabileceği ifade edildi.

Hedef ‘heyecan’ oluşturmak

Cumhur İttifakı kulislerine dayandırılan haberde, söz konusu MHP’li isimlerin kabineye atanması halinde Cumhur İttifakı’nın seçime daha büyük heyecanla gidebileceğinin düşünüldüğü belirtildi. Buna göre MHP teşkilatlarında bir rahatsızlık oluşması da önlemeye çalışılacak. AK Partili bazı isimler de kabineye MHP’li bakanların atanmasına sıcak bakıyor.

Paylaşın