Ayşe Saraçgil Kimdir? Hayatı, Eserleri

İnsan ve Toplum, Kültür, Tarih kategorilerinde eserler yazan Ayşe Saraçgil, 1954 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Ayşe Saraçgil, 1974’te Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu.

Burs ile geldiği İtalya’da Roma Pro-Deo Üniversitesi’nde televizyon programcılığı ve kitle iletişimi üzerine iki yıllık bir eğitim gören Ayşe Saraçgil, Roma Üniversitesi’nde modern tarih yüksek lisansı yaptı.

1977-1984 yılları arasında, Avrupa işçi sınıfı tarihi üzerine araştırmalar yapan Lelio e Lessi Basso Vakfı’nda çalışan Ayşe Saraçgil, 1985 yılında Università di Napoli L’Orientale, Facoltà di Studi Arabo Islamici e del Mediterraneo’da Türkçe okutmanlığı yapmaya başladı.

Ayşe Saraçgil, 1996’dan bu yana aynı üniversitede Türk dili ve edebiyatı ve Osmanlı tarihi profesörü.

Ayşe Saraçgil, İnsan ve Toplum, Kültür, Tarih kategorilerinde eserler yazmaktadır. Ayşe Saraçgil tarafından yazılan “Bukalemun Erkek” İletişim Yayınevi tarafından okurların beğenisine sunulmuştur.

Ayşe Saraçgil’in eserleri: Bukalemun Erkek

Paylaşın

Ayşe Pınar Köprücü Kimdir? Hayatı, Eserleri

Çocuk & Gençlik, Çocuk Öykü & Roman kategorilerinde eserler yazan Ayşe Pınar Köprücü, 1982 yılında dünyaya gelmiştir. Köprücü, Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim Bölümü mezunudur.

Ayşe Pınar Köprücü, Konferans tercümanlığı yapıyor. Pisi’ce Düşler adlı ilk kitabı 1999’da Arma Yayınları, Serkan Aka ile birlikte yazdıkları Ay Tutulması 2012’de İletişim Yayınları tarafından yayımlandı.

Ayşe Pınar Köprücü, resimli çocuk kitaplarını, çillerini ve kedileri seviyor. Köprücü, Çocuk & Gençlik, Çocuk Öykü & Roman kategorilerinde eserler yazmıştır.

Ayşe Pınar Köprücü’nün eserleri: Pisi’ce Düşler (1999), Ay Tutulması (2012 Serkan Aka ile)

Paylaşın

Ayşe Kulin Kimdir? Hayatı, Eserleri

7 Eylül 1941 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ayşe Kulin’in babası inşaat mühendisi ve bürokrat Muhittin Bey (Kulin); annesi, Osmanlı nazırlarından Ahmet Reşit Paşa’nın (Yediç) kızı Hatice Sitare Hanım’dır. Ayşe Kulin, anne ve babasının tek çocuğudur.

Arnavutköy Amerikan Kız Koleji Edebiyat bölümünü bitiren Ayşe Kulin, çeşitli gazete ve dergilerde editör ve muhabir olarak çalışmıştır. Kulin, uzun yıllar televizyon, reklam ve sinema filmlerinde sahne yapımcısı, sanat yönetmeni ve senarist olarak görev yapmıştır.

Hayatına pek çok roman ve hikaye sığdıran Ayşe Kulin hala roman ve hikaye yazmaya devam etmektedir.

Ayşe Kulin birçok biyografik eser ve roman kaleme almıştır. Eserleriyle en çok okunan yazarlar arasına girmeyi başarmıştır. Birçok ödülün sahibi olmuştur.

Kitaplarından büyük bir çoğunluğu senaryolaştırılmış ve beyaz perdeye aktarılmıştır. Ayrıca bazı eserleri de uyarlanarak televizyonda dizi olarak yayınlanmıştır. Üslubu oldukça akıcıdır. Yalın bir anlatımı vardır. Türkçeyi güzel kullandığı için çeşitli çevrelerden övgüler almıştır.

1984 yılında ilk öykü kitabı olan Güneşe Dön Yüzünü yayımlanmıştır. Bu öykü kitabının içinde yer alan Gülizar hikayesi senaryolaştırılmış ve Kırık Bebek adıyla film yapılmıştır. Kırık Bebek filmi Kültür Bakanlığı Ödülüne layık görülmüştür.

1996 yılında Bir Tatlı Huzur adındaki kitabı yayımlanmıştır. Bu eserinde yazar Münir Nureddin Selçuk’un yaşam hikayesi anlatılmıştır. Biyografik tarzda yazılan bir eserdir.

1997 yılında Adı Aylin romanını yayımlamıştır. Bu romanda Aylin Devrimel’in yaşam öyküsü anlatılmıştır. Bu romanı da biyografik roman türünde yazılmıştır.

1998 yılında Geniş Zamanlar kitabını çıkarmıştır. Geniş Zamanlar kitabı senaryolaştırılmış ve 2007 yılında televizyonda dizi olarak yayımlanmıştır.

2001 yılında Köprü adlı romanı yayımlanmıştır. Bu romanında Erzincan valisinin hayat hikayesi anlatılmıştır. Romanda doğu illerinde yaşanan dramın kökenlerine inilmiştir. Cumhuriyet tarihi içerisindeki nedenleriyle birlikte ele alınmıştır. Bu romanı 2006 yılında senaryolaştırılıp dizi olarak aynı adla yayınlanmıştır.

2002 yılında Nefes Nefese adlı romanını çıkarmıştır. Bu romanında yazar İkinci Dünya Savaşında Hitlerin pençesine düşen Musevileri kurtaran Türk diplomatlarından ve Fransız Direniş Hareketinde görev almış bir Türk gencinden esinlenerek yazmıştır. Bu romanı bir aşk öyküsü ile de zenginleştirmiştir.

Ayşe Kulin’in eserleri

Öykü: Güneşe Dön Yüzünü (1984), Geniş Zamanlar (1998), Foto Sabah Resimleri (1998), Bir Varmış Bir Yokmuş (2007).

Roman: Adı: Aylin (biyografik roman 1997), Sevdalinka (1999), Füreya, (biyografik roman 2000), Köprü (2001), Nefes Nefese(2002), Gece Sesleri (2004), Bir Gün (2005), Veda (2008), Umut (2008), Türkan (biyografik roman 2009), Hayat – Dürbünümde Kırk Sene (1941-1964) (biyografik roman 2011), Hüzün – Dürbünümden Kırk Sene (1964-1983) (biyog. roman 2011), Gizli Anların Yolcusu (2011), Bora’nın Kitabı (2012), Dönüş (2013), Hayal (biyografik roman 2014), Handan (2014), Tutsak Güneş (2015), Kanadı Kırık Kuşlar (2016), Kördüğüm (2017), Son (2018), Her Yerde Kan Var (2019).

Diğer: Bir Tatlı Huzur, (biyografi 1996), İçimde Kızıl Bir Gül Gibi (deneme 2002), Babama (otobiyografi 2002), Kardelenler (araştırma 2004), Sit Nene’nin Masalları (çocuk kitabı 2008), Taş Duvar Açık Pencere (derleme 2009) Saklı Şiirler (şiir 2012).

Paylaşın

Ayşe Kilimci Kimdir? Hayatı, Eserleri

10 Şubat 1954 yılında İzmir’in Konak İlçesi’nde dünyaya gelen Ayşe Kilimci, Ankara Sosyal Hizmetler Akademisini bitirdikten sonra 1978’de İçel Çocuk Yuvasına uzman olarak atanır ve memuriyet yolculuğu burada başlar.

Yazarın memuriyet yolculuğu 17 Ağustos 1999’da İstanbul Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu İl Müdürlüğünde İl Müdür Yardımcılığı görevindeyken emekliye ayrılmasıyla sona erer.

Ayşe Kilimci’nin 17 yaşında başladığı öykü çalışmaları aynı yıl Varlık dergisinde yer almıştır. Varlığın yanı sıra çeşitli dergilerde de öyküleri yayınlanmıştır.

Yurt içi ve yurt dışında birçok antoloji, sanat dergisi ve gazetede öyküleri, günlük gazeteler ve sanat dergilerinde yazıları yayımlanan Ayşe Kilimci, Almanya ve İngiltere’deki antolojilerde de yer almıştır.

Hikâyeleri 1972’den itibaren Varlık, Dönemeç, Oluşum, Türk Dili, Yansıma dergilerinde yayımlandı. 1982 Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü Öykü mansiyonunu Sevdadır Her İşin Başı ile, 1990 Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülünü Kanadı Gümüşlü Kuş öyküsü ile,

1995 Yunus Nadi Öykü Ödülünü Yeni Moda Aşklar Destanı ile, 1989 Yunus Nadi Ödülünü de Anadilinde Çocuk Olmak ile kazandı. Aktör ile 1999 Haldun Taner Ödülünün, Yıldızları Dinle başlıklı öyküsü Marsilya Akdeniz Kadınlar Forumu 2001 Uluslararası Büyük Öykü Ödülünün ve 2000 yılı Haldun Taner Öykü Birincilik Ödülünün sahibi oldu.

Ayşe Kilimci’nin Eserleri:

Hikaye: Yapma Çiçek Ustaları (1976), Sevdadır Her İşin Başı (1983), Sevgi Yetimi Çocuklar (1987), Gül Bekçisi (1989), Yeni Moda Aşklar Destanı (1997), Mucize Var mıdır Mehmet Abla? (2002).

Çocuk kitapları: Benim Adım Çocuk (1989), Elimizdeki Işık (1990), Çöp Kraliçe (1990), Masal Ektim Umut Biçtim (1991), Dikenci Karga (1991), Kahraman Balkabağı (2003), Nar Masalı (2003), Padişah Çatlatan Horoz (2003), Gül Kız (2003), Merhaba Dünya (2004), Olimpos’ta Bir Kuş Var Mitolojik Masallar (2005).

Röportaj: Anadilinde Çocuk Olmak / Yabancı Dilde Eğitim (1998).

Paylaşın

Ayşe Buğra Kimdir? Hayatı, Eserleri

19 Aralık 1951 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ayşe Buğra, Robert Kolejde (1970) ve Boğaziçi Üniversitesinde (1970-73) okudu. Yüksek öğrenimini Kanada’da tamamladı. Laval Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu.

Yüksek lisansını Laval Üniversitesinde (Quebec) (1976), doktorasını Mc Gill Üniversitesinde (Montreal) (1981) tamamladı. İstanbul Üniversitesi (1980-81), McGill Üniversitesi Ekonomi Bölümünde (1981-83), Sherbrooke Üniversitesi (1983), Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümünde (1985-) öğretim görevlisi olarak çalıştı.

Halen Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nde öğretim üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu merkezinin kurucu başkanlarından biri. Uzmanlık alanları: iktisadi düşünce tarihi ve iktisat metodolojisi, karşılaştırmalı sosyal politika, gelişme iktisadı.

Prof. Dr. Ayşe Buğra’nın makaleleri La Turquie et le Développement, South Atlantic Quarterly, Middle Eastern Studies, Economics and Philosophy, The International Journal of Middle East Studies, The International Journal of Urban and Regional Research, Journal of Economics and Administrative Studies, Middle East Technical University Studies in Development, Current Anthropology, Interventions Economiques, Manpower and Unemployment Research, Boğaziçi Journal, Review of Radical Political Economics, Our Generation dergilerinde yayımlandı.

Ayşe Buğra’nın eserleri:

Türkçeİktisatçılar ve İnsanlar (1989, 2021), Devlet ve İşadamları (1995, 2021), Devlet-Piyasa Karşıtlığının Ötesinde: İhtiyaçlar ve Tüketim Üzerine Yazılar (2000), Akdeniz’de Kadın İstihdamının Seyri (2014), Vatandaşlık Gelirine Doğru (2021), Yüzyılda Karl Polanyi’yi Okumak -Bir Siyasal Proje Olarak Piyasa Ekonomisi (2021), Sınıftan Sınıfa Fabrika Dışında Çalışma Manzaraları (2021), Türkiye’de Yeni Kapitalizm – Siyaset, Din ve İş Dünyası (Osman Savaşkan ile, 2021), Sosyal Politika Yazıları (2021), Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye’de Sosyal Politika (2021),

İngilizce: State and Business in Modern Turkey (1994), State Market and Organizational Form (Behlül Üsdiken ile, 1997), Islam in Economic Organizations (1999).

Çeviri: Uluslararası Ticaret Politikası (D. Robertson’dan, 1982), Büyük Dönüşüm (Karl Polany’den, 1986, 2016).

Ödülleri: İktisadi Düşünce Tarihi ve İktisat Metodolojisi, Karşılaştırmalı Sosyal Politika, Gelişme İktisadı gibi konularda araştırmalar yapan Buğra, 1995 yılında Devlet Ve insanlar adlı eseri ile Sosyal Bilimler alanında Sedat Simavi Ödülü’nü kazandı.

2015 yılında ekonomilerde ve küresel düzeyde sosyal politikalar konusundaki araştırmalara katkısı nedeniyle “Celso Furtado Ödülü” olarak da bilinen The World Academy of Sciences (TWAS) Dünya Bilim Akademisi Sosyal Bilimler Ödülü’ne layık görüldü.

2018 yılında ise Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nün önerisiyle verilmekte olan Boğaziçi Üniversitesi Aptullah Kuran Üstün Hizmet Ödülünü aldı. 2021 yılı Türkiye P.E.N. Yazarlar Derneği’nin Duygu Asena Ödülü’nü aldı.

Paylaşın

Ayla Oral Kimdir? Hayatı, Eserleri

Şiirlerinde “kadın ruhunun kendine özgü heyecanlarını yansıttığı, dünyanın giderek duyarsız hale gelmesinden yakındığı, özgün buluşlarla, renkli deyimlerle örülü yalın bir dil kullandığı ve özgün buluşlarla şiirimize romantik bir egzotizm kattığı” değerlendirilmesi yapılan Ayla Oral, 1938 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir.

Ayla Oral’ı yaş öyküsünün birçok noktası hala belirsizliğini korumaktadır. Eğitim hayatına nerede başladığı bilinmese de Kandilli Kız Lisesi’ne eğitim gördüğü ve buradan mezun olduğu bilinmektedir. Üniversite eğitimini alabilmek için Kanada’ya giden Ayla Oral, burada  Kanada Toronto Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde eğitim görmüştür.

Hayatının her döneminde edebiyata ve sanata büyük ilgi duyan Ayla Oral henüz lise yıllarındayken şiir yazmaya başlamış, yazmış olduğu şiirlerle birçok kişinin beğenisini kazanmıştır. Yaşadığı dönemin en büyük gruplarından olan Hisarcılar’ın yazmakta olduğu Hisar adındaki dergide yazmış olduğu şiir, deneme ve eleştirilerini yayınlamıştır. Kanada’da geçirdiği yıllarda İngilizceyi kullanarak yazmış olduğu şiirler olduğu da bilinmektedir.

Amerika’da yayınlanmakta olan ve gurbetçilere hitap eden Türk Evi adındaki gazetede de yazar olarak çalışan Ayla Oral, dil bakımından anlaşılır ve sade bir yapı kullanmıştır. Şiirlerinde serbest ölçüyü kullanan Ayla Oral zaman zaman hece ölçüsünü kullanarak da şiirlerini yazmayı başarmıştır. Ayla Oral yaşadığı dönemdeki sayılı kadın şairlerden olması sebebiyle simgeleşmiş bir edebiyatçımızdır.

Gönül Çeşmesi

Akşamın dökülen gülleri suda
Çapkın yıldızların elleri suda
Dolunay gelindir telleri suda
Gündüz sustun gece söyle gönül çeşmesi

Sonsuzca köprüdür dağ, tepe, bayır
Irmaklar düşünür pınarlar uyur
Susayan ruhları sesinle doyur
Gündüz sustun gece söyle gönül çeşmesi

Hep sana uzanır gölgeden yollar
Üzgün bulutlara özlemin dolar
Gözüne değmeyen çiçekler solar
Gündüz sustun gece söyle gönül çeşmesi

Silinsin bu akşam dünyanın pası
Yeniden tutuşsun kalbin yarası
Dolsun şairlerin sihirli taşı
Gündüz sustun gece söyle gönül çeşmesi

Bitmeyecek

Çok şey var anlatacak, söyleyecek
Bu şiir bitmeyecek…
Bitmeyecek sana adanan
Narçiçeği gülüşler
Gönül rengindeki günbatışları
Rüzgardaki ürkek öpüşler
Yağmurdaki kalp atışları…

Bitmeyecek içimde sana yanan
Karanfil yürekli, zambaktan kızlar
Ay ışığındaki ölümsüz şarkı
Gönlümü gönlüme çizen yıldızlar
Çok sey var anlatacak, söyleyecek
Mevsimler yetmeyecek
Yetmeyecek zaman…
Dünyalar göçecek bir bir
Kaç ömür geçse de aradan
Bitmeyecek bu şiir.

Paylaşın

Abdullah Nefes hayatını kaybetti; Nefes kimdir?

Yaşlılığa bağlı olarak çeşitli hastalıkları nedeniyle bir süredir Ankara’da tedavi gören ünlü şair Abdullah Nefes, 79 yaşında hayatını kaybetti. Nefes’in naaşı Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Haber Merkezi / Sosyalizmin en büyük savunucuların biri olan ve uzun yıllar TKP üyesi olarak mücadelesini sürdüren Abdullah Nefes, yaşlılığa bağlı olarak çeşitli hastalıkları nedeniyle bir süredir tedavi gördüğü Ankara’da 79 yaşında hayatını kaybetti. Nefes’in naaşı Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Abdullah Nefes kimdir?

20 Ekim 1941 yılında Ilgaz’da dünyaya gelen Nefes, üniversite eğitimini Ankara’da DTCF’de ve Hukuk Fakültesi’nde aldı.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi olan Nefes, çok sayıda şiir kaleme aldı.

İlk şiirleri ve hikayeleri Varlık, Dost, Yeşil, Ilgaz, Çağrı, Yelken, Evrim, Dönem, Elif, Edebiyat ve Eleştiri, Sanat Emeği gibi dergilerde yayımlandı.

1964 yılında Sosyal Adalet Dergisi ve yayınlarına yazı işleri müdürlüğü yaptı.

1966 yılında Dönüşüm dergisinin sahibi olarak sorumlu yazı işleri müdürlüğünü üstlendi.

1969 yılında Ser yayınlarının kuruluşunda yer aldı.

Türkiye İşçi Partisi’ne üye olan Nefes, daha sonra Ankara’da parti yöneticiliği görevleri de üstlendi.

1971 yılında tutuklanan Nefes, üç yıl tutuklu kaldı. Nefes, Türkiye Yazarlar Sendikası’nda da uzun yıllar yöneticilik görevlerinde bulundu.

1990 yılında üç kitap gerekçe gösterilerek DGM’de yargılandı.

Yaşamı boyunca çok sayıda kitaba imza atan Nefes, birçok araştırma ve derleme kitabı da çıkardı.

Paylaşın

Yıldırım Akbulut hayatını kaybetti, Akbulut kimdir?

Yıldırım Akbulut, tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 86 yaşında hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi olan Akbulut, geçen yılın Kasım ayında kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı.

Haber Merkezi / Eski Başbakan ve TBMM Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi Yıldırım Akbulut, tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 86 yaşında yaşamını yitirdi.

Türk avukat, siyasetçi ve 20. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan Yıldırım Akbulut, Başbakanlık ve Anavatan Partisi Genel Başkanlığı görevini 1989–1991 yılları arasında sürdürmüştü. Akbulut, 1987–1989 ve 1999–2000 yılları arasında ise Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı görevini üstlenmişti.

Yıldırım Akbulut kimdir?

Yıldırım Akbulut, 15 Kasım 1935 tarihinde Erzincan’da doğdu. Babasının PTT memuru olması nedeniyle ilkokulu Eskişehir’de, ortaokulu Samsun’da, liseyi ise Erzican’da okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi ve serbest avukatlık yaptı.

Akbulut, Adalet Partisi Erzincan il başkanlığı yaptı. Mayıs 1983 tarihinde Anavatan Partisinin (ANAP) kurucuları arasında yer aldı ve ilk defa 1983 Türkiye genel seçimlerinde ANAP Erzincan milletvekili olarak meclise girdi. 26 Ekim 1984 – 6 Eylül 1987 tarihleri arasında Turgut Özal tarafından kurulan 45. Türkiye Hükûmeti’nde İçişleri Bakanı olarak yer aldı. 1987 Türkiye genel seçimleri’nde tekrar ANAP Erzincan milletvekili olarak meclise girdi ve 1987 yılında yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı seçiminin üçüncü turunda 431 üyeden 250’sinin oyuyla TBMM Başkanı seçildi ve bu görevini 9 Kasım 1989 tarihine kadar sürdürdü.

Turgut Özal’ın 1989 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından aynı yıl Akbulut başkanlığında 47. Türkiye Hükûmeti kuruldu. 17 Kasım 1989’daki ANAP I. Olağanüstü Kongresi Turgut Özal’dan boşalan genel başkanlığa Akbulut’u getirdi. 15 Haziran 1991 tarihinde gerçekleştirilen ANAP Kongresi’nde Mesut Yılmaz’a karşı yenilerek genel başkanlık ve başbakanlıktan ayrıldı.

1992 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın istemiyle 17 arkadaşıyla birlikte ANAP’tan istifa etti, ancak bir süre sonra partiye döndü.

18 Nisan 1999 seçimlerinin ardından mayıs ayında yapılan TBMM Başkanlığı seçimlerini kazanıp 2000 yılına kadar TBMM Başkanlığı’nı sürdürdü. 2000 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday oldu ancak adaylığını 2. turun ardından geri çekti. 2002’de ANAP’tan istifa eden Akbulut, aynı yıl yapılan genel seçimlerde Doğru Yol Partisi’nden (DYP) İstanbul milletvekili adayı oldu, ancak DYP’nin barajı geçememesi nedeniyle seçilemedi.

Anayasa Mahkemesi eski üyelerinden Samia Akbulut’la (d. 1939) evli olan Akbulut 3 kız çocuğu babasıydı. 17., 18., 19. Dönem Erzincan ve 21. Dönem Ankara milletvekili oldu. Turgut Özal Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olan Akbulut aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesiydi.

Paylaşın

Davud-ı Antaki Kimdir? Hayatı, Eserleri

Hekim, ilim adamı ve şair olan Davud-ı Antaki, 16. yüzyıl başlarında Antakya’da doğdu. Doğuştan kördür.

Çağına göre çok iyi bir eğitim görmüş, keskin zekası ve kuvvetli hafızasıyla tanınan Antaki, din ilimleri, mantık, matematik, astronomi, hastalıklar, tedavisi ve ilaçlar konularında eğitim gördü, Arapçaya ek olarak Farsça ve yunanca öğrendi.

Babasının ölümünden sonra Şam’a gitti orada ilmini yayma yanında hasta tedavisine de başladı. Şam’dan Kahire’ye geçti, orada hem medresede hocalık, hem de hekimlik yaptı. 1599 yılında Mekke’ye gitti, orada vefat etti.

Tıp ve eczacılık alanında bilim alemine pek çok katkıları vardır. Tıp dünyasında en çok tanınan Antakyalıdır. Başta “Tezkire”si olmak üzere, eserleri yüzyıllarca doğu ve batı üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.

Eserleri:

-Tezkire-i Antaki (Veya: tezkîre-i Davud)- Tıb konusunda bilgilere ek olarak bir kısmı kendi buluşu olan 1712 ilacın tarifi vardır.
-El Nüzhetü’l mübhice fî Teshisi’l- ezhan ve ta’dili’l- emzice. (Patolojiye dair.)
-Tezyinü’l-Esvâk bi Tafsil-i Eşvâki’l- Uşşâk (Aşk üzerine incelemesi ve şiirleri)
-Bunlardan başka 9 ayrı risalesi vardır.

Paylaşın

Tayfur Sökmen Kimdir?

Hatay Cumhuriyeti’nin ilk ve tek Cumhurbaşkanı olan Tayfun Sökmen, 1892 yılında Gaziantep’te doğdu. Kırıkhan Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra özel eğitim gördü.

I. Dünya Savaşı´nda istihbarat görevlerinde çalışan Sökmen, İskenderun sancağındaki Fransız işgaline karşı direniş hareketinin örgütlenmesinde öncülük yaptı.

20 Ekim 1921’de TBMM Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması’yla İskenderun sancağı, Fransız mandası altındaki Suriye’ye özerk bir yönetim birimi olarak bağlandı. Fransız manda yönetimi arapları ve hıristiyanları kayıran bir tutum izleyince direniş yeniden başladı.

Tayfur Sökmen, gıyabında ölüm cezasına çarptırılınca Adana’ya kaçtı. 1924-26 arasında Viyana’da kalan Tayfur Sökmen, Hariciye Vekaleti’nin girişimiyle Fransa’dan İskenderun sancağına giriş izni aldı. Buna rağmen baskıya uğradı ve 1927’den sonra Gaziantep, Adana ve İstanbul’da yaşamak zorunda kaldı.

1935’te Antalya bağımsız milletvekili seçilerek TBMM’ye girdi. 1936’da Fransa’nın Suriye ve Lübnan’a bağımsızlık vermesi üzerine, Türkiye, İskenderun sancağını da bağımsızlığa kavuşturmak için girişimlere başladı. Ocak 1937’de İskenderun sancağına, Dışişlerinde Suriye’ye bağlı, ama kendi anayasasıyla yönetilen yarı bir sancak statüsü tanındı.

Sancağının adı da Hatay olarak değiştirildi. Aynı yıl Türkiye’nin verdiği nota üzerine Fransa sorunun Milletler Cemiyeti’nde çözülmesini istedi. Uluslararası koşulların da dayatması sonucunda varılan anlaşmayla, Milletler Cemiyeti 19 Mayıs 1937’de Hatay için bir anayasa kabul etti. Uzun süren görüşmelerden sonra, Türk ve Fransızlardan oluşan bir kurulun gözetiminde Hatay Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti.

Cumhurbaşkanlığına da Tayfur Sökmen’i seçti. Hatay Cumhuriyeti, 29 haziran 1939’da Millet Meclisi kararıyla Türkiye Cumhuriyetine katıldı. Cumhurbaşkanlığı görevi sona eren Sökmen, 1950’ye kadar Antalya, 1950-54’de Hatay milletvekili olarak TBMM’de yer aldı. 1969’da kontenjan senatörü olarak Cumhuriyet Senatosu’na girdi. 1975’te siyasi hayattan çekildi. Tayfur Sökmen, 1980 yılında İstanbul’da öldü.

Tayfur Sökmen, “Hatay’ın kurtuluşu İçin Harcanan Çabalar” (1978) adlı kitabında Hatay sorununu ayrıntılarıyla ele almıştır.

Paylaşın