İktidarın ‘Başörtüsü’nü Referanduma Götürme Hesabı: Çarpan Etkisi

Siyaset kulislerinde iktidarın Haziran ya da Mayıs ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde üçüncü bir sandık koyarak, gerek başörtüsü düzenlemesinin olumlu gerekse toplumda eşcinsellikle ilgili olumsuz eğilimin ivmesiyle sonuçlarda “çarpan etkisi” yaratmak istediği yorumları yapılıyor.

Kulislerde, bu nedenle teklifin sunulmasının seçim takvimine uygun şekilde geciktirilmekte olduğu da belirtiliyor. Teklifin, referanduma gidilebilmesi için 360 milletvekili gerekiyor ve bu sayıya ulaşmak için muhalefetten herhangi bir partinin teklife “evet” demesi ya da AK Parti’nin en az 26 milletvekili bulması gerekiyor.

AK Parti’nin başörtüsü ve aile düzenlemesini içeren anayasa değişikliği teklifini muhalefet partilerinden alınan görüşlerle revize etmekte olduğu ve bu nedenle teklifin bu hafta TBMM’ye sunulmayacağı belirtilirken, iktidar partisi düzenlemeyi referanduma götürmeyi ve seçimde üçüncü bir sandık konulması ihtimalini dışlamıyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” politikası çerçevesinde başörtüsü ile ilgili yasa değişikliği yapılması teklifine iktidar, üst düzey bir AK Partili yetkilinin tabiriyle “el yükselterek” yanıt vermiş ve anayasa değişikliği yapılmasının daha kalıcı bir çözüm olacağını belirtmişti.

AK Parti anayasa değişikliğinin sadece başörtüsü ile sınırlı olmaması gerektiğini de savunarak, “aile kurumunun korunması” gerekçesiyle eşcinsel evliliklerin kanunen mümkün olamaması ile ilgili bir düzenlemeyi de bu paketin içine koymuştu.

AK Partili yetkililerden edinilen bilgiye göre AK Parti’nin değişiklik paketine göre anayasanın 24. maddesiyle “hiçbir kadının başının açık veya kapalı olması nedeniyle kamu hizmetlerinden, temel hak ve özgürlüklerden yararlanmasının yasaklanamayacağı” şeklinde bir hüküm getirilecek.

“Eş” yerine “kadın-erkek” ifadesi

Teklifte başörtüsü düzenlemesinin yanı sıra anayasanın 41. maddesindeki “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” ifadesinin değiştirilmesi de yer alacak. Bu cümlenin “Aile, Türk toplumunun temelidir ve kadın ile erkek arasında eşitliğe dayanır” şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve AK Parti grup yönetimi geçen hafta TBMM’de muhalefet partilerini ziyaret etmiş ve anayasa değişikliği paketi için destek isteyerek görüşlerini almıştı.

Başörtüsü konusunda ilk yasa teklifini veren CHP, temel hakların referandum konusu yapılmaması gerektiğini belirtirken, aynı zamanda “yeni anayasa, yeni parlamentonun işi olmalı” diyerek iktidara destek olmayacağını belirtiyor.

Anayasa tartışmaları sürerken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dünkü kabine toplantısının ardından yaptığı referandum açıklaması da ‘acaba değişiklikte geri adım mı var?’ yorumlarına yol açmıştı.

Erdoğan, “Prensip olarak, temel hak ve özgürlüklerle ilgili konuların halk oylamasına götürülmesini doğru bulmuyorum. Temennimiz de Meclis’te bu değişikliği doğrudan kabul edecek bir çoğunluğun sağlanabilmesi. Ancak milletimize sözümüz gereği, Meclis denkleminde başka bir mecburiyet ortaya çıkarsa onun gereğini yapmanın da boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz” demişti.

Seçimde üçüncü sandık mı konulacak?

DW Türkçe’den Gülsen Solaker‘in aktardığına göre, AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, bugün TBMM’de parlamento muhabirleri ile yaptığı sohbet toplantısında anayasa düzenlemesinde bir geri adımın söz konusu olmadığını belirterek, zaten referanduma gidilmesi durumunda halka temel bir insani hakkın olup olmaması gibi bir soru yöneltilmeyeceğini kaydetti. Turan şöyle konuştu:

“Bizim önerdiğimiz metin, başörtüsü serbest olsun mu olmasın mı gibi bir insan hakkının millete sorulması değil. Çünkü gerçekten insan hakkı olan konular referandum konusu olamaz. Buradaki konu bir insan hakkının olup olmaması değil, tam aksine usulü soruyoruz. O yüzden konu bir insan hakkının oylaması değil, usul değişikliği tartışmasıdır.”

Turan, referanduma gidilmesi ihtimalini dışlamadıklarını da şu sözlerle aktardı:

“Bu ülkenin referandumla, erken seçimle ne kadar bedel ödediğini hepimiz biliyoruz. O yüzden bu konunun referandum konusu olmasını bile doğru bulmuyoruz. Ancak çözüm buysa bunu da yaparız. İsteriz ki CHP başta tüm partiler konuya makul yaklaşır ve değil 400, 600 oyla geçirelim istiyoruz.”

AK Parti’nin eşcinsel evliliklerin yasaklanmasını da içeren anayasa değişikliği teklifi için seçim stratejisi kapsamında, cumhurbaşkanı ve parlamento seçimi sandıklarının yanına üçüncü bir sandık koymayı planladığı ve muhalefetin de bu nedenle çekincesi olduğu yorumlarının hatırlatılmasına karşılık Turan, şu yanıtı verdi:

“Muhalefetin bir çekincesi olmaması lazım. Millete gitmekten çekinilmez. Ama eğer böyle bir çekincesi de varsa metne evet desin ne referandum konuşalım ne de üç sandık. 600 milletvekili ile geçirelim o zaman.”

“Çarpan etkisi” hesabı

Siyaset kulislerinde iktidarın Haziran ya da Mayıs ayında yapılacak bir genel seçimde üçüncü bir sandık koyarak, gerek başörtüsü düzenlemesinin olumlu gerekse toplumda eşcinsellikle ilgili olumsuz eğilimin ivmesiyle sonuçlarda “çarpan etkisi” yaratmak istediği yorumları yapılıyor. Bu nedenle teklifin sunulmasının seçim takvimine uygun şekilde geciktirilmekte olduğu da belirtiliyor.

Bu yöntemin benzerini daha önce Macaristan’da Victor Orban kullanmıştı.

Cumhur İttifakı’nın oy kullanamayan TBMM Başkanı Mustafa Şentop haricinde toplam 334 sandalyesi bulunuyor. Referanduma gidilebilmesi için 360 milletvekili gerekiyor ve bu sayıya ulaşmak için muhalefetten herhangi bir partinin teklife “evet” demesi ya da AKP’nin en az 26 milletvekili bulması gerekiyor. AK Parti ile MHP’nin 400 milletvekilini bulabilmesi durumunda ise referanduma gerek kalmadan anayasa değişikliği geçebiliyor.

Turan: Elimizde metin var, revize edilecek

Bu arada AK Parti’nin teklifinin Meclis’e sunulması bu hafta başı olarak bekleniyordu ancak bu hafta mümkün olmayacağı belirtiliyor.

Turan, düzenleme ile ilgili ellerinde bir metin bulunduğunu ancak muhalefet partileri ile görüşmelerinde metni “şık ve usule uygun olmadığı” için onlara vermediklerini belirterek, başta ittifak ortakları MHP olmak üzere diğer tüm partilerle konuşarak bu adımı atmak istediklerini kaydetti.

“Muhalefet partilerinin de görüşleri ile elimizdeki metin şu anda revize oluyor” diyen Turan, teklifi önümüzdeki hafta Meclis’e sunabileceklerini ifade etti. Metnin son halini belki yeniden muhalefetle görüşebileceklerini söyleyen Turan, TBMM’nin gündeminde zaten şu anda bütçe olduğunu hatırlatıyor.

Paylaşın

Dikkat Çeken Yazı: Başörtüsü Referandumu Özgürlüğe Tuzaktır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence sağlamak amacıyla başlattığı hamle gündemdeki yerini koruyor… Karar gazetesi yazarlarından Mehmet Ocaktan, konuya ilişkin ‘başörtüsü referandumu özgürlüğe tuzaktır’ başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı…

AK Parti’nin başörtüsü konusunu referanduma götürmeye çalışmasının “özgürlüğe kurulan bir tuzak olduğu” görüşünü dile getiren ve “AK Parti’nin ateşle oynadığını” söyleyen Ocaktan, “Muhalefet partilerinden bir tek milletvekili bile bu vebale asla ortak olmamalıdırlar” değerlendirmesinde bulundu.

Ocaktan, bugünkü köşe yazısında “CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence sağlamak amacıyla başlattığı girişim karşısında çaresizlik yaşayan AK Parti iktidarı ‘Madem öyle gelin başörtüsü konusunda anayasa değişikliği yaparak referanduma götürelim’ diyerek meydan okuması, kelimenin tam anlamıyla özgürlüklere kurulan bir tuzaktır” dedi.

Benzer girişimlerin 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinde de denendiğini ifade eden Ocaktan, şöyle devam etti:

Şimdi AK Parti, sırf seçimlerde üç-beş oy daha fazla alabilmek için aynı ‘vesayetçi’ anlayışı hayata geçirmek üzere bir din ve inanç özgürlüğü olan başörtüsünü referanduma götürmeye hazırlanıyor.

Oysa din ve inanç özgürlüğü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesiyle garanti altına alınmıştır. Din ve inanç özgürlüğü gibi temel insani haklar asla referanduma sunulamaz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte bu konuda uyarılarda bulunduğunu belirten Ocaktan, şu ifadeleri kullandı:

Vesayetçilere özenerek girişilen bu beyhude çabanın ne kadar tehlikeli bir adım olduğunun AK Parti ne kadar farkındadır bilemem ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçmişte bu konuda ciddi uyarıları var. Yıl 2009, o günlerde özgürlükler konusunda referandum dillendirildiğinde Erdoğan şiddetle karşı çıkıyor ve temel hakların referanduma götürülmesinin son derece yanlış olduğunu söylüyordu.

Erdoğan’ın sözleri aynen şöyle: “Çok ciddi bir yanlışlıktır, bu halka saygısızlık olur. Çünkü bu onun yaradılıştan gelen hakkıdır. Siz yaradılıştan gelen bir hakkı kalkıp da referanduma sunamazsınız ki… Yani bir insanın yaşam özgürlüğünü kalkıp da referanduma sunabilir misiniz, bir inanç özgürlüğünü referanduma sunabilir misiniz, bir düşünce özgürlüğünü sunabilir misiniz? Bunlar çok çok yanlış şeylerdir, bunların üzerinde referandumu konuşmak çok yanlış olur.”

Bugünlerde unutulmuş olabilir belki, tekrar hatırlatmakta yarar var. İsviçre 2009 yılında “minare yasağı” referandumu yapmaya kalktığında Türkiye’de iktidar dahil, pek çok sivil toplum kuruluşu bu girişimin insan haklarına ‘tuzak kurmak’ olduğunu söylemişti. O günlerde bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan şiddetle karşı çıkmış ve “Bu konular referanduma götürülemez” demişti.

“Umarız AK Parti nasıl bir ateşle oynadığının farkındadır” diyen Ocaktan, ayrıca şu değerlendirmede bulundu:

Teknik olarak pek mümkün gözükmüyor ama diyelim ki başörtüsü konusunu referanduma götürdünüz, ya insanlar meseleyi bir iktidar karşıtlığı gibi algılayarak “hayır” oyu kullanırlarsa… Hemen hatırlatalım, böyle bir durumda AK Parti başörtüsünü ebediyyen yasaklayan bir parti oyarak tarihe geçecektir.

AK Parti böyle bir sonuç çıkmasını varsayarak referanduma gitmek gibi bir niyet içinde olamayacağına göre, bilerek ya da bilmeyerek ‘başörtüsüne tuzak’ niteliği taşıyan bu girişimden derhal vazgeçmelidir.

Basında yer alan haberlere göre, bugünkü kabine toplantısında mesele enine-boyuna tartışılacakmış. Eğer AK Parti’de hala birazcık da olsa ’siyasi akıl’ sahibi yöneticiler, vekiller kalmışsa seslerini yükseltip bu yanlışa ‘dur’ demelidirler.

Ayrıca muhalefet partilerinden bir tek milletvekili bile bu vebale asla ortak olmamalıdırlar.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Erdoğan, CHP’yi Köşeye Sıkıştırmak İstiyor!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “türban serbestisi” çağrısına karşı “anayasa” çıkışı yapan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu hamlesiyle, CHP’yi köşeye sıkıştırmak istiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün, Malatya’da, “türban serbestisi” ile ilgili partisinin hazırladığı anayasa değişiklik teklifine ilişkin “Başörtüsü konusundaki anayasa değişikliğini Meclis’e gönderdik. Sapkın akımlara karşı ailenin de korunmasını içeren bir anayasa değişikliğinin hazırlığına başladı. Kabul edilirse önemli bir kazanım olmuş olacak. Şunu da yapabiliriz: Sıkıyorsa gel, referanduma gidelim. Parlamentoda bu iş çözülmüyorsa millete götürelim, kararı millet versin” çıkışında bulunmuştu.

Erdoğan’ın bu çıkışının ardından CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a, “Macaristan Başbakanı Viktor Orban” benzetmesinde bulunarak “Tek parti döneminde bile kadının kılık kıyafetiyle uğraşılmamıştır. Bizim söylediğimiz kanun teklifi bu felsefeyi taşıyor” diyerek CHP’nin yasa teklifine destek vermesini istemişti.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu‘nun AK Parti kaynaklarından aktardıklarına göre, Erdoğan bu çıkışı ile CHP’yi “samimiyet testine tabi tutmak” istiyor. CHP’nin, “başörtüsü teklifinde samimi olmadığını” düşünen Erdoğan’ın, “yurttaşlar nezdinde de CHP’nin başörtüsü teklifinde samimi olmadığını, LGBTİ+ düzenlemesini bahane ederek başörtüsü değişikliğine hayır diyeceğini kanıtlamak istediği” belirtiliyor.

“360’a destek verin”

AK Partili kaynaklar, Erdoğan’ın “referandum” çıkışıyla birlikte CHP’yi “Meclis’te de test etmek istediğini” kaydediyor. AK Partiye göre CHP, “anayasa değişikliği teklifini referanduma götürebilmek için de onay vermeyecek.” Söz konusu anayasa değişikliğini referanduma götürebilmek için parlamentoda 360 milletvekilinin “evet” oyu vermesi gerekiyor.

Değişikliğin doğrudan TBMM’de kabul edilebilmesi için de 400 milletvekilinin onayı şart. AK Partili kaynaklar, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Biz diyoruz ki ‘Madem AKP’nin hazırladığı anayasa değişikliği teklifine onay vermek istemiyorsunuz. O zaman hakem halk olsun. Başörtüsü konusunda samimi olduğunuzu ifade ediyorsanız, gelin 400 milletvekili ile değişikliği doğrudan TBMM’den geçirmek yerine halkın oyuna gidelim. Cesaretiniz varsa, 360 için destek verin. Halk ne derse o olsun. Ailenin korunmasını da içeren anayasa değişikliği teklifine CHP neden ‘hayır’ diyecek? Bunu Türk halkına nasıl anlatacak?”

“Meydanda anlatırız”

AK Parti kanadı, seçimlere az bir zaman kala CHP’nin anayasa değişikliği teklifine “hayır” demesi durumunda Erdoğan’ın, meydanlarda bu durumu yurttaşlara anlatacağına da dikkat çekiyor. AK Parti’de, “Kılıçdaroğlu, daha önce çözümlenmiş bir konuyu yeniden gündeme getiriyor. Sonra ‘Gelin, teklifimize destek verin’ diyor. Biz de diyoruz ki ‘Madem bu kadar başörtüsü ile ilgili kaygıların var, gel sen bize destek ver, bunu anayasal güvence altına alalım.’ Kılıçdaroğlu’nun, bu değişiklik teklifine ‘hayır’ demesi durumunda, bunu elbette meydanlarda halka anlatırız. Madem daha önce Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığın başörtüsü serbestisinde bugün samimisin, yurttaşlarla helalleşmek istiyorsun, o zaman ‘hayır’ın gerekçesini de anlat. Biz de halka neden hayır dediğini anlatalım” yorumları yapılıyor.

Paylaşın

Erdoğan’ın ‘Referandum’ Çağrısına İYİ Parti’den ‘Seçim’ Yanıtı

İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başörtüsü için “referanduma götürelim, millet karar versin” çağrısına, “Milletimiz bugün bir referandum değil, derhal seçim sandığını beklediğine inanıyoruz” şeklinde yanıt verdi.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya’da Battalgazi Devlet Hastanesi, Hekimhan Tünelleri, Kuru Kayısı Lisanslı Depo ve Borsası ile Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni’nde konuştu.

Başörtüsü tartışmalarına değinen Erdoğan, “referanduma gitme” çağrısı yaptı. Erdoğan’ın konuya ilişkin açıklaması şöyle:

“CHP Genel Başkanı milletimizin kabuk bağlamış, başörtüsü tartışmasını yeniden açtı. Bu tartışma vesilesiyle milletimizin sahip olduğu tüm haklar gibi başörtüsü özgürlüğünü de hazmedemeyenlerin yüzlerindeki sahte maskenin aralandığını gördük. Biz kadınlarımızı başı açık veya kapalı diye sınıflandırmadık. Birileri bunu aşabilmiş değil.

Başörtüsü özgürlüğünü anayasa güvencesi altına alalım. Bakalım gelebilecek mi? Biz hazırlıkları yaptık. Bu anayasa değişikliğini Meclis’e göndereceğiz. Maksat tüm milletimiz bunu görsün. Yandaşlarını da tanısın, altılı masayı da tanısın.

Hayati bir diğer konu olan sapkın akımların dayatmalarına karşı bir anayasa değişikliğini hazırladık. Meclis’e sunulan teklif kabul edilirse Türkiye için önemli bir kazanım olur. Aksi yönde bir durum olursa ülkemizi sivil, özgürlükçü anayasaya kavuşturma mücadelemizi seçimden sonra sürdüreceğiz. Hadi sıkıyorsa bu işi referanduma götürelim. Bu işin kararını millet versin.”

İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamasına sosyal medyadan cevap verdi.

Zorlu, Erdoğan’ın yeni anayasaya için referandum çağrısına, “Milletimizin zor ve çetin günler yaşadığı bugünlerde kapanmış tartışmaların siyasi saiklerle yeniden gündeme getirilmesi çabasının ülkemize bir kazanç getirmeyeceğine inanıyoruz. Bu doğrultuda milletimizin bugün bir referandum değil, derhal seçim sandığını beklediğine inanıyoruz” karşılığını verdi.

“Var mı sende o cesaret?”

Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başörtüsüyle ilgili yaptığı referandum çağrısına yanıt verdi.

Sosyal medya hesabından cevap veren Kılıçdaroğlu, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ı kastederek, “Ne oldu, çakma Orban’lık mı yapacaksın Erdoğan? Burası Türkiye, Macaristan değil.

Kanun teklifini destekle, ne referandumu… Kaçmazsan bu iş çözülür; erkekler kadınların giyim kuşamını konuşamaz hale gelir. Var mı sende o cesaret?” dedi.

Paylaşın

Erdoğan’dan ‘Başörtüsü’ İçin Referandum Çağrısı; Kılıçdaroğlu’ndan Yanıt

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başörtüsü için “referanduma götürelim, millet karar versin” çağrısına CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Kanun teklifini destekle, ne referandumu… Kaçmazsan bu iş çözülür” şeklinde yanıt verdi.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya’da Battalgazi Devlet Hastanesi, Hekimhan Tünelleri, Kuru Kayısı Lisanslı Depo ve Borsası ile Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni’nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na seslendi ve “Ya aday olup bizim karşımıza çık ya da adayın kimse onu bilelim” dedi. Başörtüsü tartışmalarına da değinen Erdoğan, “referanduma gitme” çağrısı yaptı. Erdoğan’ın konuya ilişkin açıklaması şöyle:

“CHP Genel Başkanı milletimizin kabuk bağlamış, başörtüsü tartışmasını yeniden açtı. Bu tartışma vesilesiyle milletimizin sahip olduğu tüm haklar gibi başörtüsü özgürlüğünü de hazmedemeyenlerin yüzlerindeki sahte maskenin aralandığını gördük. Biz kadınlarımızı başı açık veya kapalı diye sınıflandırmadık. Birileri bunu aşabilmiş değil.

Başörtüsü özgürlüğünü anayasa güvencesi altına alalım. Bakalım gelebilecek mi? Biz hazırlıkları yaptık. Bu anayasa değişikliğini Meclis’e göndereceğiz. Maksat tüm milletimiz bunu görsün. Yandaşlarını da tanısın, altılı masayı da tanısın.

Hayati bir diğer konu olan sapkın akımların dayatmalarına karşı bir anayasa değişikliğini hazırladık. Meclis’e sunulan teklif kabul edilirse Türkiye için önemli bir kazanım olur. Aksi yönde bir durum olursa ülkemizi sivil, özgürlükçü anayasaya kavuşturma mücadelemizi seçimden sonra sürdüreceğiz. Hadi sıkıyorsa bu işi referanduma götürelim. Bu işin kararını millet versin.”

“Var mı sende o cesaret?”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başörtüsüyle ilgili yaptığı referandum çağrısına yanıt verdi.

Sosyal medya hesabından cevap veren Kılıçdaroğlu, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ı kastederek, “Ne oldu, çakma Orban’lık mı yapacaksın Erdoğan? Burası Türkiye, Macaristan değil.

Kanun teklifini destekle, ne referandumu… Kaçmazsan bu iş çözülür; erkekler kadınların giyim kuşamını konuşamaz hale gelir. Var mı sende o cesaret?” dedi.

Paylaşın

‘Başörtüsü’ Teklifi AK Parti’yi Böldü; Erdoğan Beğenmedi

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet Bakanlığı ve AK Partili hukukçular tarafından hazırlanan başörtüsü teklifini ‘yetersiz bulduğu ve çalışmaların devam etmesini istediği’ ifade edildi.

Öte yandan, AK Parti içinde de teklifin ‘sadece başörtüsü serbestisini içermesi gerektiği’ ve ‘sadece başörtüsü değil, aile yapısını koruyan madde de eklenmeli’ tartışmalarının yapıldığı belirtildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin “başörtüsü serbestisi” üzerine “anayasa” çıkışında bulunmuş ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a bu konuda çalışma yapması için talimat verdiğini açıklamıştı. Erdoğan’ın açıklamalarının üzerinden günler geçmesine karşın teklif henüz TBMM’ye sunulmadı.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu‘nun haberine göre, Erdoğan’a kabine toplantısında başta Adalet Bakanlığı olmak üzere AKP’li hukukçuların da katılımıyla hazırlanan anayasa değişikliği teklifi sunuldu. Ancak Erdoğan’ın hazırlanan teklifi “yetersiz bulduğu ve çalışmaların devam etmesini istediği” belirtilirken AKP içinde de teklifin “sadece başörtüsü serbestisini içermesi gerektiği” ve “sadece başörtüsü değil, aile yapısını koruyan madde de eklenmeli” tartışmaları yapılıyor. “Sadece başörtüsü serbestisini içeren bir teklif hazırlanmalı. Bunun için de anayasanın 10. ve 24. maddelerinde değişikliğe gidilmeli” görüşünü savunan kesimin elindeki en büyük sav ise “CHP’nin tavrı.”

Üzerinde çalışılan anayasa değişikliği teklifine bir başka madde eklenmesi durumunda “CHP’nin diğer maddeleri ‘bahane ederek’ kamuoyuna, ‘Samimiyet çağrısı yaptılar’ ancak kendileri samimi değil, biz başörtüsü serbestisi dedik, onlar içine aile gibi maddeleri de eklemeye çalıştılar” savunusunu yapacağını belirtiyor.

“Samimilerse evet desinler”

AKP içinde bir diğer grup ise teklifin “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını çizdiği gibi ailenin bütünlüğünü koruyan maddeleri içermesi gerektiğini” savunuyor. CHP’nin, teklif üzerine kamuoyuna “Samimi değiller” şeklinde kullanacağı argümanın “geçersiz olacağını” savunan bazı AKP’li kurmaylar da “Eğer başörtüsü teklifinde samimilerse, gelsinler hep birlikte ailenin bütünlüğünü de koruyan bir düzenlemeyi TBMM’den çoğunlukla geçirelim. Başörtüsü teklifini TBMM’ye sunan bir CHP, ailenin bütünlüğünü korunmasına karşı çıkmasını kamuoyuna nasıl anlatacak? Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısından sonra topluma anlatması çok zor. O nedenle Batı’nın bize dayattığı değerlere karşı kendi aile yapımızı koruma altına da almalıyız” görüşünde birleşiyor.

“Vurucu ifadeler istiyor”

Erdoğan’ın hazırlanan yasa teklifinde “daha vurucu ifadelerin yer alması gerektiğini istediği” de iddia ediliyor. Teklifin sadece “başörtüsü serbestisi” üzerine mi yoksa aile bütünlüğünü de içine alan maddelerle mi sunulacağı konusunda ise son noktayı Erdoğan koyacak. Adalet Bakanlığı ve AKP’li hukukçular, önümüzdeki günlerde bir kez daha teklifi Erdoğan’ın bilgisine sunacak.

Paylaşın

AK Parti’nin ‘Başörtüsüne Anayasal Güvence’ Paketi Şekillenmeye Başladı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne ‘yasal güvence’ çağrısı sonrası harekete geçen, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) başörtüsüne “anayasal güvence” sağlamaya dönük mini anayasa değişikliği paketi şekillenmeye başladı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın aktardığına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın paketin “anayasa hukukçularının görüşleri alınarak olgunlaştırılması” yönündeki talimatı doğrultusunda, partinin hukukçu kurmaylarının hafta boyunca çalışarak teklif metnine son biçimini vermesi bekleniyor.

Parti yönetimi birden fazla seçenek üzerinde çalışırken ağırlıklı görüş;  başörtüsüne anayasal güvence için 10 ve 24’üncü, ailenin korunması gerekçesiyle de  41’inci maddenin değiştirilmesi yönünde.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3 Ekim’de Twitter hesabından, başörtüsüne ‘yasal güvence’ çağrısına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki grup toplantısında, “anayasal güvence” hamlesiyle karşılık vermesinin ardından, siyaset gündemi bir kez daha “başörtüsü tartışmasına” kilitlendi.

Erdoğan’ın, “ailenin korunmasını” da içerecek şekilde bir anayasa değişikliği teklifini “süratle” hazırlamaları için “talimat verdiğini” duyurduğu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve partinin hukukçu kurmayları geçen hafta çalışmalara başladı.

Anayasa hukukçuları ve bazı sivil toplum örgütlerinin de görüşleri alınarak hazırlanan çalışmalar, hafta başında yapılan kabine toplantısında Bakan Bozdağ tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisine sunuldu.

Ancak hazırlanan taslak metnin, bazı anayasa hukukçularının uyarısı üzerine yeniden değerlendirilmesi kararı alındı.

Edinilen bilgiye göre Erdoğan da teklif metninin anayasa hukukçularının görüşleri doğrultusunda “olgunlaştırılması”nı istedi.

Üç madde öne çıktı

AKP’nin hukukçu kurmayları, dün de bir araya gelerek, mini paket üzerindeki çalışmaları sürdürdü.

Edinilen bilgiye göre mini paket, Erdoğan’ın da grup toplantısında işaret ettiği şekilde “başörtüsü” ve “ailenin korunmasını da içerecek şekilde hazırlanacak.

Partide ağırlıklı görüş, başörtüsüne anayasal güvence için “kanun önünde eşitlik” ilkesini düzenleyen 10, “din ve vicdan özgürlüğü”ne ilişkin 24’üncü maddelerinde değişiklik yapılması yönünde.

10’uncu maddede, 2008’de yapılan değişiklik esas alınmakla birlikte, “kamu hizmeti alan ve kamu hizmeti veren” açısından, kanun önünde eşitliğin daha net olarak tanımlanabileceği ifade ediliyor.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği 2008’de yapılan anayasa değişikliğinde söz konusu maddeye, “Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” hükmü konulmuştu.

Anayasa’nın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü maddesinde kimsenin eğitim ve çalışma yaşamında, kılık kıyafetinden dolayı “ayrımcılığa tabi tutulamayacağına” ilişkin hüküm konulması  üzerinde duruluyor. Ayrıca üniforma, cübbe giyerek mesleğini yapanların da bu kıyafetlerinin bütünlüğünü bozmayacak şekilde başörtüsü kullanmasına ilişkin düzenleme de yapılabileceği belirtiliyor.

Parti kulislerinde bu konuda, “Hakimler, genç kızların taktığı gibi çiçekli başörtüsü yerine cübbesine uygun şekilde başörtüsü kullanabilir” örneği veriliyor.

İptal gerekçeleri de dikkate alınacak

Yeni anayasa teklifi hazırlanırken, Anayasa Mahkemesi’nin 2008’deki iptal gerekçeleri de dikkat alınıyor.

Anayasa değişikliği ile ilgili ancak “şekil denetimi” yapması gereken Anayasa Mahkemesi’nin “yapılacak anayasa değişikliklerinin” Anayasa’nın başlangıç ve değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk dört maddesindeki ilkelere, özellikle laiklik ilkesine aykırı olamayacağı gerekçesiyle iptal kararı verdiğine dikkat çekiliyor.

Bu çerçevede, bazı milletvekillerinin AYM’nin “içerik denetimi”ni engelleyici hükümler konulmasını önerdiği öğrenildi. Yansıyan bilgilere göre toplantılara katılan bazı milletvekilleri ise anayasanın başlangıç bölümünde değişiklik gerekebileceği görüşünü dile getirdi. Ancak, böyle bir değişiklik, yeni bir tartışma başlatacağı için, teklif metninde yer alması beklenmiyor.

Aile korumaya “eşcinsel evliliği” gerekçesi

Erdoğan’ın isteği doğrultusunda, “aileyi güçlendirme ve koruma” gerekçesiyle Anayasa’nın 41’inci maddesinde değişiklik planlanıyor. Böyle bir değişikliğe gerek duyulmasının nedeni olarak, Anayasa ve Medeni Kanun’da “LGBTİ bireylerin evlenmesini yasaklayan bir hüküm olmaması” gösteriliyor.

Bazı AKP kurmayları, dünyada “eşcinsellik ve cinsiyetsizleştirme akımlarının yaygınlaşmaya başladığını” savunarak, önlem alınmazsa yakın gelecekte Türkiye’de “nesillerin devamlılığının tehlikeye girebileceğini”  savunuyorlar.

Bu çerçevede, 41’inci maddedeki “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” hükmünün, “aile kadın ve erkeğin birlikteliğinden oluşur” şeklinde değiştirilmesi öneriliyor. Ancak bu düzenlemenin pakette yer alıp almayacağı net değil. AKP kurmayları, muhalefetin itiraz etmesi halinde, değişikliğin başörtüsüne anayasal güvence ile sınırlı kalabileceğini ifade ediyorlar. Ancak bu konudaki son sözü de Erdoğan’ın söyleyeceği anımsatılıyor.

Medeni Kanun formülü de gündemde

Anayasa değişikliği ile ilgili yapılan toplantılarda ailenin korunmasına ilişkin anayasa değişikliğinden vazgeçilmesi halinde ise Medeni Kanun’da değişiklik yapılarak “eşcinsel evliliklerin önlenmesi” formülü de gündeme geldi. Bu çerçevede “Evlenme engelleri” başlıklı 129. Maddede değişiklik yapılabiceleği ifade ediliyor.

Söz konusu madde, “Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında; evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında” evlenmeyi yasaklıyor. Evlenme yasağına “aynı cinsiyetten kişiler”in de eklenebileceği ifade ediliyor.

Muhalefete sunulacak

AKP, hazırladığı teklif metnine, ittifak ortağı MHP ile son şeklini verdikten sonra başta yasa değişikliği teklifini hazırlayan CHP olmak üzere, muhalefet gruplarının da görüşüne sunacak.

Sadece başörtüsüne anayasal güvence içeren bir anayasa değişikliğinin, metnin ortaklaştırılması halinde en yüksek oyla ve referanduma gerek kalmadan geçmesi güçlü olasılık olarak görünüyor. Ancak “ailenin korunması” önerisinin muhalefeti bölebileceği yorumu yapılıyor.

Hatta muhalefet kulislerinde Erdoğan’ın bu öneriyi, “Altılı masada çatlak yaratmak için” koyduğunu savunanlar da var.

AKP’nin seçime giderken, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan Saadet Partisi gibi muhafazakar tabana sahip partileri tutum almaya zorlarken, karşı  çıkan partilere de “eşcinselliği savunuyorlar” söylemi üzerinden hedef alma taktiği izleyeceği yorumları yapılıyor.

Muhalefet “paketten düşürme” taktiği izleyebilir

Kulislerde, AKP’nin, 41. madde değişikliğinde ısrar etmesi halinde ise muhalefetin bu düzenlemeyi paketten düşürme taktiği izleyeceği konuşuluyor.

Anayasa değişikliklerinin referandum koşullu kabulü için bile en az 360 milletvekilinin “kabul” oyu kullanması gerekiyor.

Ancak AKP ve MHP’nin sandalye sayısı 335’te kalıyor.

Muhalefet partilerinin, sadece başörtüsü ile ilgili düzenlemelere destek verip ailenin korunmasına ilişkin maddeye ret oyu kullanarak, bu düzenlemeyi paketten düşürmesi olasılık dahilinde görülüyor.

Paylaşın

Anayasa Değişikliğinin Detayları Ortaya Çıkıyor: Kadın-Erkek Vurgusu

Başörtüsüne anayasal güvence için, AK Parti’nin hukukçu kurmayları ile Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı Anayasa değişikliğinin detayları ortaya çıkıyor. Anayasanın 41. maddesi, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve kadın – erkek arasındaki eşitliğe dayanır. Aile kadın, erkek ve çocuklardan oluşur” şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’nin “başörtüsü serbestisine” yönelik yasa teklifi üzerine “anayasa değişikliği teklifiyle” yanıt vermiş, “Aile kurumumuzu da güçlendirerek geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım” demişti.

Erdoğan, Prag dönüşü yaptığı açıklamada ise LGBTI+’yı işaret etmiş ve “Aile yapımızı dejenere etmenin gayreti içine girdiler. Öyleyse biz olması gereken ne ise onu yapacağız” demişti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bugün hem “türban serbestisini” getiren hem de “Türk aile yapısını” yeniden tanımlayan anayasa değişikliği çalışmasını, kabine toplantısında Erdoğan’ın bilgisine sunacak.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu imzalı habere göre, mevcut anayasanın 41. maddesi, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve kadın – erkek arasındaki eşitliğe dayanır. Aile kadın, erkek ve çocuklardan oluşur” şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.

29 Ekim Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan, yapılacak düzenleme ile anayasanın “kadın ve erkek” diye sınırlandırılmasıyla “farklı cinsel yönelimlerin gözardı edileceğini” vurguladı.

Sarıhan, “Böyle bir tanımlama, LGBTİ+ bireylerini, çocukları, kadınları ve toplumun diğer bireylerini ayrımcı bir mantıkla değerlendirmiş olur. Oysa mevcut anayasanın 10. maddesinde, ‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ hükmü yer alıyor. Bu tanımlama 10. maddedeki genel eşitlik ilkesine de aykırı olur. Sadece bu da değil, Türkiye’nin taraf olduğu İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırılık içerir. Böyle bir düzenlemenin ömrü uzun olmaz” diye konuştu.

Paylaşın

Başörtüsü Tartışması; Akşener Sessizliğini Bozdu: Doğru Bulmuyorum

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği “başörtüsü” konusuna ilişkin değerlendirmede bulunan İYİ Parti Lideri Akşener, “Kapanmış yaraların üzerinde konuşmayı doğru bulmadığımı ifade etmek isterim” dedi.

Türkiye’de çok fazla kanayan yana bulunduğuna dikkat çeken Akşener, “Bir kadının başını örterek ya da açarak gezmesi insan hakkıdır” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu Sözcü gazetesini ziyaret etti. Ziyarette gündeme dair değerlendirmede bulunan Akşener, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği “başörtüsü” konusu ile ilgili de konuştu.

Akşener “Kapanmış yaraların üzerinde konuşmayı doğru bulmadığımı ifade etmek isterim” ifadesini kullandı. Türkiye’de çok fazla kanayan yana bulunduğuna dikkat çeken Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Derin yoksulluk içindeki evleri geziyorum. Bir kapağı yamuk buzdolabını açtığımda içinde hiçbir başka gıdanın yer almadığı, mercimek çorbaları görüyorum. Yağ bile yok. 3.5 yaşında kucağınıza aldığınızda kemikleri sayılan kız ya da erkek çocukları görüyorum. Rutubet dolayısıyla astım olmuş çocuklar görüyorum. 15’inden sonra da obez olmuş kız ve erkek çocuklar görüyorum.”

“Bir kadının başını örterek ya da açarak gezmesi insan hakkıdır” diyen Akşener, bununla ilgili bir problemleri bulunmadığını vurguladı. Akşener, “Başörtüsüne dair geçmişte yaşananlar yanlıştı. O yanlışlığı da bağıra bağıra ifade edenlerden birisiyim. Ama o konunun artık problem olmaması, gündemimizden çıkması söz konusu. Hatta başörtüsüyle Meclis’e girecek olan kadın milletvekilleriyle ilgili görüşmeyi Sayın Cemil Çiçek’in isteğiyle ben yönettim. Sayın Kılıçdaroğlu genel başkandı. Kendisiyle de konuşarak hiçbir probleme, incitmeye sebep vermeden yönettik ve o iş de bitti… Temel prensip olarak elbette hakkın hukukun yanındayız. Biz gıdaya erişim gibi kanayan yaraları konuşmak durumundayız.”

“Nefes alamayan bir Türkiye’yle karşı karşıyayız. Bu seçim, son seçim. Bu son seçim derken Türkiye öldü, bitti, gitti anlamında söylemiyorum. Parlamenter sistemi konuştuğumuz son seçim. Dolayısıyla bu seçimi kazanmak için iktidarda bulunanlar her türlü manivelayı, her türlü mekanizmayı, her türlü aparatı kullanacaklar. Dolayısıyla buna şaşırıyor muyuz? Hayır şaşırmıyoruz. Bize düşen nedir? Bu manevraları, bu aparatları, bu mekanizmaları etkisiz hale getirmek. Bunun yolu nedir? Vatandaşı, milletimizi bu konuda sürekli uyarmak ve onu bilgilendirmek bu konuda oy kullanarak tutum almasını sağlamak.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Dikkat Çeken Yazı: ‘CHP Kendi Kalesine Gol Attı’ Diyorlar, Katılmıyorum

Habertürk gazetesi yazarı Kübra Par, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence talebiyle başlayan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın el yükselterek ‘anayasa değişikliği’ çağrısı yapmasıyla boyutlanan tartışmayı yorumladı. 

“Birileri CHP’nin kendi kalesine atılmış gol olarak yorumluyor. Katılmıyorum. Gündemi belirleyen CHP, arkadan takip eden iktidar oldu” diyen Par, şöyle devam etti:

“Böyle bir sorun mu var, CHP’nin 25 yıl önce aklı neredeydi?’ diyebilirsiniz. Aradan bunca zaman geçse de, sorun çözülmüş olsa da başörtüsü meselesi siyasi alanda elverişli bir malzeme olmayı sürdürüyordu.

‘Başörtüsünü yasaklayacaklar kaygısı ciddi ciddi yayılıyordu’

Sekülerler durumun pek farkında değildi ama sahada özellikle muhafazakar kadınlar arasında ‘Muhalefet iktidara gelirse yine başörtüsünü yasaklayacaklar’ kaygısı veya propagandası ciddi ciddi yayılıyordu.

Kılıçdaroğlu iktidarın elinden bu kozu almak, partisi içinde böyle hevesler taşıyanlar varsa onları da sonsuza dek susturmak istedi.

Ana muhalefet partisinin bu hamlesi karşısında AK Parti ‘Yok böyle bir sorun, biz zaten çözdük’ dese geleceğe dönük ithamları boşa düşecekti. ‘Hayır’ demek yerine el yükselterek Anayasa değişikliği teklifi getirdiler. Eğer CHP bu konuda mırın kırın etseydi samimiyet testinde bu sefer onlar sınıfta kalırdı.

Nitekim Özgür Özel’in ‘Her gün Anayasayı çiğneyen bir anlayışla anayasa değiştirecek halimiz yok. Yeni Anayasa, yeni Meclis’in işi olacak’ diye yazdığını görünce ‘Yanlış perspektif’ diye düşündüm.

Neyse ki Kılıçdaroğlu Özel gibi davranmadı, yapıcı ve tutarlı bir tavır sergiledi. ‘Eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız’ dedi.

Erdoğan’ın grup konuşmasında CHP’ye sert sözlerle yüklenmesini de eleştirdi. ‘Türkiye için iyi bir şey yapmaya çalışıyoruz. Senin yasakçı zihniyetine rağmen, özgürlükler getirmeye çalışıyoruz’ diyerek gelmekte olan karşı golü kaleye ulaşmadan çıkardı.

‘Başörtüsü hamlesine karşı cemevleri düzenlemesi gelecek’

Günün sonunda muhalefet mi yoksa iktidar mı daha fazla skor yaptı hesabını bir kenara bırakalım. Gerçek şu ki hak ve özgürlükler konusunda yaşanan bu rekabetten Türkiye kazançlı çıktı.

CHP’nin başörtüsü hamlesine karşı şimdi AK Parti de Cemevleri düzenlemesi getirecek. Keşke siyasi rekabet hep böyle alanlarda yaşansa… Karşılıklı ithamları bırakıp özgürlükleri genişletmek ve halka daha iyi hizmet etmek için yarışsalar. (…)”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın