“Başörtüsü Teklifinde Anayasada 5 Maddede Değişiklik Yapılacak” İddiası

Başörtüsüne anayasal güvence için, AK Parti’nin hukukçu kurmayları ile Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı taslakta, Anayasa’nın ‘Kanun önünde eşitlik’ başlıklı 10, ‘Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasını’ düzenleyen 13, ‘Eğitim ve öğrenim hakkını’ düzenleyen 42, ‘çalışma hakkı’ başlıklı 49 ve ‘Kamu hizmetlerine girme’ başlıklı 70’inci madde üzerinde değişiklik yapılması hedefleniyor.

AK Parti’nin başörtüsüne anayasal güvence getirecek teklif ile anayasada 5 ayrı maddede değişiklik yapılacağı öne sürüldü.

Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberine göre, pazartesi günü kabine toplantısının gündemine getirilmesi planlanan taslak ile başörtüsü nedeniyle hiç kimsenin ayrımcılığa tabi tutulamayacağı, kamu haklarından yoksun bırakılmayacağı net ifadelerle hükme bağlanması hedefleniyor.

AK Parti’nin hukukçu kurmayları ile Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı taslağa göre, Anayasa’nın ‘Kanun önünde eşitlik’ başlıklı 10, ‘Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasını’ düzenleyen 13, ‘Eğitim ve öğrenim hakkını’ düzenleyen 42, ‘çalışma hakkı’ başlıklı 49 ve ‘Kamu hizmetlerine girme’ başlıklı 70’inci madde üzerinde değişiklik yapılması hedefleniyor.

Bu maddelere eklenecek yeni hükümlerle, ‘devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda’ olacak. Eğitim ve öğrenim hakkı maddesi ‘Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimsenin eğitim ve öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemeyeceği’ kapsamında düzenlenecek. Anayasa’nın 49’uncu maddesinde düzenlenen ‘Çalışma hakkı’ hükümleri de yine başörtüsüne güvence getirilecek şekilde yeniden yazılıyor. Bu düzenlemeye bağlı olarak 70’inci maddedeki kamu hizmetlerine girme hükümleri de değiştirilecek. Böylece çalışma hayatı, kamu hizmetlerinden yararlanma ve eğitim hayatında başörtüsü nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulamayacağı hükme bağlanacak.

Yoruma açık olmayacak

AK Parti kaynakları, başörtüsüne anayasal güvence getirecek değişikliklerin ileride ‘Kötü niyetli uygulamaların’ önüne geçecek netlikte olacağını kaydetti. AK Parti kurmayları “Yeni düzenlemeler yoruma açık olmayacağı, bunlara aykırı hiçbir düzenleme yapılamayacağı veya uygulamaya gidilemeyeceği şekilde olacak” değerlendirmesini yaptı.

Paylaşın

Başörtüsü Tartışması: Erdoğan: Kılıçdaroğlu Pas Verdi, Bizim De Golü Atmamız Lazım

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü açıklamalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Çözmüşüz bunu. Şimdi biz bunu çözdüğümüze göre bu bizim gündemimizde niye olsun. Bu beyefendi getirdi bunu gündeme koydu. Bu da ne oldu? Bu pek pas vermekten de anlamaz ama farkında olmadan bize bir pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım” dedi ve ekledi:

“Bilmiyor benim ömrümüm santraforlukla geçtiğini. Artık Allah’ın izniyle Sayın Kılıçdaroğlu gibileri bu ülkenin başına gelemeyeceğine göre bu millet bunları derdest etti, bitti. Bundan sonra artık benim milletim çok daha özgür bir hayatın tadını yaşayacak. Bir defa yasal bir düzenlemeyi gündeme getirmesi bile çok çok gayriciddidir. Üstelik de o masanın etrafında olanlardan bir tanesi, utanmadan sıkılmadan biz de destekleyeceğiz diyor. Kimlerin olduğunu anlayın artık… Gazı verdiler, sonra da destekliyoruz diyorlar.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çekya ziyareti dönüşünde uçakta iktidara yakın basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüyle ilgili yasal düzenleme çağrısı üzerine konuşan Erdoğan, “Aslında Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı bu tez, siyaseti ne kadar bilmediğini, kendisinin bir siyaset fukarası olduğunu gösteriyor. Bir defa ortada şu anda yasal bir düzenlemeyi gerektirecek bir durum yok ki. Şu anda bu haliyle kızlarımız üniversiteye, ortaöğretime gidebiliyor mu, polis olabiliyor mu, asker olabiliyor mu? Evet. Bütün bunlar şu anda var mı? Var. Şimdi böyle bir durum ortadayken, bayram değil seyran değil, nereden çıktı bu iş? Sen dürüstsen, o zaman gel bunu Anayasa’ya alalım ki bundan sonra kimse bu işin üzerinde oynayamasın. Hemen ne yaptılar? Onun malum bir adamı var. ‘Desteklemeyeceğiz’ dedi. Bunu söylemeye başladılar. Öyle de olsa şu anda ben çalışmayı başlattım. Adalet Bakanımın riyasetinde şu an itibarıyla gerek Bekir Bey gerek Anayasa Komisyonu Başkanım, Adalet Komisyonu Başkanım, onlar şu anda bu çalışmayı yapıyorlar. ‘Yanınıza milletvekili arkadaşlarımızı, MYK’den arkadaşlarımızı da alın çalışmayı hazırlayın’ dedim. Devlet Bey’le de görüştüm bu konuyu. İnşallah bu işi hemen Meclis’e sunalım. Tabii ne olacak sunacağız? Anayasa değişikliği olarak. İnşallah arkadaşlar güzel bir hazırlık yapacaklar ve bu hazırlığı da Meclis’e sunacağız” dedi.

“Sadece bu konu mu, hepsi beraber mi?” sorusunu yanıtlayan Erdoğan, “Aile filan hepsi bu işin içinde. Öyle bir şey yapıyoruz ki hadi bakalım görelim seni. Bu işte ne kadar samimisin, değilsin; bunu burada göreceğiz. Aile kavramı bizim olmazsa olmazımız zaten. Çünkü güçlü bir millet, güçlü aileden olur. Şimdi bizim bunun çalışmasını da yapmamız lazım. Çünkü son zamanlarda topluma LGBT’yi soktular. LGBT’yle birlikte de bizim aile yapımızı bunlar dejenere etmenin gayreti içerisine girdiler. Öyleyse biz olması gereken ne ise onu yapacağız. Biz kimlerin LGBT’ci olduğunu biliyoruz zaten. Ama bunu da aile olarak gelip oraya koyalım. Burada da çıksın bakalım neresinden savunacak onu da görelim” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, “Kemal Kılıçdaroğlu, geçmiş dönemde sizin adım atmayı planladığınız konularla ilgili önceden çeşitli sosyal medya mesajlarıyla ön almaya çalıştı. Bu konuda da sizin hem başörtüsü hem aileyle ilgili düzenleme yapma kararınız eğer önceden varsa, bu karar ona ulaşmış olabilir mi?” sorusuna karşılık böyle bir çalışmalarının olmadığını söyledi.

“Gazı verdiler, sonra da destekliyoruz diyorlar”

“Başörtüsü problemimiz yoktu” diyen Erdoğan, “Çözmüşüz bunu. Şimdi biz bunu çözdüğümüze göre bu bizim gündemimizde niye olsun. Bu beyefendi getirdi bunu gündeme koydu. Bu da ne oldu? Bu pek pas vermekten de anlamaz ama farkında olmadan bize bir pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım. Bilmiyor benim ömrümüm santraforlukla geçtiğini. Artık Allah’ın izniyle Sayın Kılıçdaroğlu gibileri bu ülkenin başına gelemeyeceğine göre bu millet bunları derdest etti, bitti. Bundan sonra artık benim milletim çok daha özgür bir hayatın tadını yaşayacak. Bir defa yasal bir düzenlemeyi gündeme getirmesi bile çok çok gayriciddidir. Üstelik de o masanın etrafında olanlardan bir tanesi, utanmadan sıkılmadan biz de destekleyeceğiz diyor. Kimlerin olduğunu anlayın artık… Gazı verdiler, sonra da destekliyoruz diyorlar” dedi.

İktidarın “dezenformasyonla mücadele yasası” olarak tanımladığı sosyal medya yasa tasarısıyla ilgili “Son yıllarda etnik ve mezhep temeline bölücülük yapan medya kuruluşlarına akan fonlar var. Özellikle Avrupa Birliği ve batılı ülkeler LGBT’yi, bölücülüğü fonluyorlar. Medyada bir millilik meselesi var. Dezenformasyon yasasıyla ilgili kanaatiniz nedir?” sorusuna Erdoğan’ın yanıtı şöyle oldu: “Dezenformasyonla mücadele yasasıyla ilgili 14 madde Meclis Genel Kurulu’ndan geçti. Bu yasanın çıkışıyla beraber inşallah bunları ciddi manada frenleyeceğiz ve gereği de neyse onu da inşallah yapacağız. Yasa bu noktada zengin, güçlü bir yasa.”

KKTC Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarını değerlendiren Erdoğan, “Bu konuda biliyorsunuz biz kimsenin düşünmediği bir dönemde ne yaptık? İlk işimiz İHA’ları, SİHA’ları Kuzey Kıbrıs’a yerleştirdik. Şu anda İHA ve SİHA’larımız oradalar ve bu söylediğiniz yerle ilgili konuda da yine benzer şeyler olabilir. Bunun olması da zaten haktır. Çünkü Kuzey Kıbrıs’ı dört bir yandan, her yönüyle bizim sağlama almamız lazım. Olsa da olmasa da zaten bizim şu anda kendi ana karamızdan uçaklarımız kalktığı anda zaten anında Kuzey Kıbrıs’ta. Herhangi bir sıkıntı orada da söz konusu değil. Bir de bu akşam Anastasiadis, illa bir görüşelim, konuşalım filan dedi. Araya birilerini de soktu. Dedim ki ‘Başkan sen şimdi zaten gidiyorsun’. İki ay sonra ayrılıyor. Dedim ‘Böyle bir zamanda bunlar konuşulmaz.’ Ayrıca dedim ki ‘Siz hep bir yerden bir talimat alıyorsunuz. Bu talimatlarla falan zaten bu işler yürümez.’ Onun için bunların ipiyle kuyuya inilmez. Aksi takdirde kuyuda kalırsın” diye konuştu.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 9-13 Ekim arasındaki ABD ziyareti sorulan Erdoğan, “Onlar beni iyi takip etmiyorlar. Biz bir defa ilk seçimi yaptığımızda ve bu seçimden de açık ara büyük bir başarıyla birinci parti olarak çıktıktan sonra gitmiştik. Ben o zaman bir Avrupa seyahati yaptım, Avrupa ülkelerini dolaştım. Bir de Amerika’ya gittim. Avrupa’da Chirac’la, Schröder’le görüşmüştük. Lüksemburg’un Başbaşkanı Jean-Claude Juncker’le de görüşmüştük. Hatta Juncker’e bir gazeteci ‘Siz normalde seçilmişleri karşılıyorsunuz’ demişti. O da dedi ki ‘Demokrasi sandıktır. Biz sandıktan çıkana saygı duyarız. Erdoğan sandıktan çıktı. Ben ona demokrasinin gereği olarak saygı duyuyorum ve kimseyi de rahatsız etmesin.’ Geldi beni bir de havaalanına kadar uğurladı. Ben Bay Kemal’i de hiç önemsemiyorum, gidebilir. Mevla dünyayı kulları için yaratmış. Herkes istediği yere, istediği zaman gidebilir. Yani onun bu derdi bizi niye ilgilendirsin” dedi.

Paylaşın

Başörtüsü Tartışması: Mesele Golse… O Zaman Bay Kemal 90’a Taktı!

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartacakları kanun teklifini gündeme getirmişti. CHP de teklifi Meclis’e sunmuştu. Habertürk yazarı Sevilay Yılman, “Mesele golse… O zaman Bay Kemal 90’a taktı!” başlıklı yazısında konuyu değerlendirdi.

Sevilay Yılman, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışını değerlendirdiği yazısında “Bay Kemal 90’a taktı” dedi. Yılman, CHP liderine yönetiltilen eleştirilere tepki gösterirken “Yahu kardeşim siz Kemal Bey’i ne sandınız? Bu çıkışı yaparken tahmin etmemiş olabilir mi Erdoğan’ın nasıl karşılık vereceğini? Ne beklemiş olabilirdi yani?” dedi.

Yılman, bugünkü köşe yazısında Türkiye’nin ekonomik olarak geçtiği zor dönemde CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışının bir kısma göre zamanı olmadığını söyledi. Yılman, “Kemal Kılıçdaroğlu bu çıkışı bile/isteye ve tam da zamanında yaptı” dedi ve şu görüşlerini dile getirdi:

CHP oy getirmez bu hamle ama büyük seçime beraber gittiği Saadet, Deva, Gelecek partilerinin liderlerinin de elini rahatlatır. Erdoğan ve iktidarının muhafazakar, dindar kitlelere yönelik; “Biz gidersek ve yasakçı CEHAPE zihniyeti iktidar olursa ne başörtünüz kalır kafanızda! Ne de yaşam tarzına saygı!” metaforunu rafa kaldırır… Bu arada dün birçok kişiyle görüştüm. Hem AK Partili hem de 6’lı masada ki partilere sempati duyanlar… Hem de CHP’liler… Çok garip ama AK Parti’nin fanatikleri ile bir kısım CHP’li dışında hiç kimsenin rahatsızlığı yok Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışından! Aksine memnunlar ve bu çıkışın toplumsal uzlaşma adına çok kıymetli bir adım olduğunu düşünüyorlar.

“AK Parti fanatiklerinin ayarları bozuldu”

Ben AK Partili fanatiklerin Kemal Bey’in bu hamlesini küçümsemelerini anlayabiliyorum. Ayarları bozan bir çıkış oldu çünkü. Ancak çoğu CHP sempatizanı olan solcu ve liberal tayfanın niye rahatsız olduğunu ve Kemal Kılıçdaroğlu’yla çok çiğ söylemler ve garip hal, hareketler eşliğinde neden alay ettiklerini anlayamıyorum! Kılıçdaroğlu’nun dindar, muhafazakar seçmene; “Lütfen endişe etmeyin! Emin olun biz iktidara gelsek de asla hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Başörtünüzü de, yaşam tarzınızı da yasal olarak güvenceye almak için ne gerekiyorsa yapacağız!” demiş olması neden saçma bulunuyor? Diyecekler ki; “Erdoğan gibi kurt siyasetçiye öyle bir pas verdi ki… O da aldı pası ve CHP Liderine; ‘Madem çok istiyorsun. O zaman anayasal olarak güvence alalım. Gelin Anayasayı değiştirelim’ diyerek çok şahane bir gol attı!”

“Siz siyaset okumayı bilmiyorsunuz”

Ben de derim ki o zaman bunu diyen arkadaşlara… Hakikaten siz siyaset okumayı falan bilmiyorsunuz. Bildiğinizi sanıyorsunuz ama esasında zerre-i miskal anladığınız yok! Yahu kardeşim siz Kemal Bey’i ne sandınız? Bu çıkışı yaparken tahmin etmemiş olabilir mi Erdoğan’ın nasıl karşılık vereceğini? Ne beklemiş olabilirdi yani? Tayyip Bey’in; “Yaşa Bay Kemal! Varol! Bunu düşündüğün için minnettar olduk. Büyüksün!” mealinde sözlerle karşılık vereceğini falan mı sanmıştı? İyi misiniz siz arkadaşlar? Yoksa gündemden mi kopuksunuz?

“Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun son teklifine cevap bile vermedi”

Çünkü golse eğer mesele… O zaman golün babasını 90’a takarak; “Eğer kurnaz bir ajanda çıkmaz ise tabii ki Alevi vatandaşlarımız dahil, hak ve özgürlükler konusunda getireceğiniz öneriye her türlü desteği vermeye hazırız” diyerek Bay Kemal attı! Ve bu maçı burada da bitirdi. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız… Kılıçdaroğlu’nun bu son teklifine cevap bile vermedi. Ha verir mi bundan sonra? Sanmam.

Çünkü Alevilerin talebi net! Bugün ziyaret edeceği Şahkulu Dergahı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi inancıyla alakalı çalışmaların yapılacağı bir enstitünün kurulacağını ve cemevlerinin elektrik, su gibi ihtiyaçlarının karşılanacağını, her cemevi dedesine ve bir çalışanına maaş bağlanacağını açıklayacağı söyleniyor ama bunlar bu talebi karşılamıyor. Kılıçdaroğlu’nun da son teklifinde kastettiği bu değildi.

Çünkü Alevi yurttaşlar cemevlerinin, AİHM’in 2016’da aldığı karar doğrultusunda Anayasal güvenceyle ibadethane statüsüne kavuşturulmasını ve bu statüye bağlı olarak verilecek tüm hizmetlerin yine Anayasal olarak Diyanet çatısı altında güvenceye alınmasını talep ediyor. Ki, haksız değiller çünkü kabul edilsin ya da edilmesin bu ülkede milyonlarca Alevi var ve bu yurttaşlar da ibadeti için her türlü hizmeti alan sünni kardeşleri gibi aynı vergileri ödüyor ve dolayısıyla da aynı haklara sahip olmak istiyor.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

CHP’nin TBMM’ye Sunduğu Başörtüsü Teklifinde Neler Var?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’li milletvekillerinin imzasını taşıyan “Kadınların Yürüttükleri Mesleğin İcrası Kapsamındaki Kılık ve Kıyafeti Giymek Dışında Herhangi Bir Zorlamaya Tabi Tutulamaması Hakkında Kanun Teklifi” Meclis Başkanlığına sunuldu.

Teklifin gerekçesi hem İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi hem de Anayasa’ya dayandırıldı. Gerekçede Türkiye’nin de taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde insanlık ailesinin bütün üyelerinin eşit ve devredilemez haklara sahip olduğunun belirtildiği vurgulandı. Anayasa’da ise “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” ifadesiyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına aldığına işaret edildi.

Demokratik, laik hukuk devletlerinde bireylerin sahip olduğu dini inanç ve kanaat hürriyetinin hiçbir sınırlamaya tabi tutulamayacağı belirtilen teklifte, “Laiklik, din ve vicdan hürriyetini engelleyecek biçimde yorumlanamaz; aksine laiklik din ve vicdan hürriyetinin kullanılmasının teminatıdır.” denildi.

Teklifte ne denildi?

Kadının kıyafetinin; bireylerin yaşam tarzı, inancı ve etnik aidiyetinin siyasetin konusu olmaması gerektiği vurgulanan teklifte, şu ifadelere yer verildi:

“Geçmişte yaşanmış bazı baskıcı uygulamalar toplumsal hafızamızda olumsuz izler bırakmış, ayrıca siyaseten istismar aracı olagelmiştir. Yakın geçmişimizde üniversite öğrencilerinin başörtüsüyle eğitim hakkı engellenmiş, kamuda kadınların başörtülü çalışmasına izin verilmemiştir. Benzer engellemelerin ve yasaklamaların bir daha yaşanmaması için her türlü önlemi almak parlamentonun ve kamu idaresinin görevidir. Genelge, talimat, yönetmelik ya da diğer idari düzenlemeler ve hiyerarşik amirlerinin emirleriyle kadının ne giyeceğine ya da giymeyeceğine yönelik yapılmış zorlamalara son vermek ve kadının kıyafet seçme özgürlüğünü kanuni güvence altına almak için bu teklif hazırlanmıştır. Teklif ile kadınlarımızın Anayasa ile güvence altına alınan kişisel ve mesleki kıyafet özgürlüklerinin korunması öngörülmektedir.”

Teklifte sadece 3 madde var

Üç maddeden oluşan teklife göre, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamayacak.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunda “Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını, siyasetin tekelinden çıkartıyoruz” açıklamasına destek vermişti.

SP Lideri Karamollaoğlu, “Kılıçdaroğlu’nun, kazanımları yasal güvence altına alacak ve keyfi uygulamalara son verecek olan çağrısını kıymetli buluyor ve destekliyoruz” demişti.

DP Lideri Davutoğlu ise, “Kılıçdaroğlu’nun bütün alanlarda başörtü özgürlüğünü yasal teminat altına alma çağrısını toplumsal barış açısından çok değerli buluyorum. Bütün siyasi partileri ve milletvekillerini bu yasa teklifine destek vermeye çağırıyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Gültekin Uysal, şu açıklamayı yaptı: “AKP Genel Başkanı Erdoğan istiyor ki CHP başörtüsüne itiraz etsin ki seçimlerde kendisi suistimal edebilsin, ‘ben gidersem özgürlükler kısıtlanır’ diye propaganda yapabilsin! CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, bu teklifi ile şimdi AKP’nin elinden bu argümanı aldı”

Kılıçdaroğu’nun açıklaması

Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi barıştırma yolu zor ve engebeli bir yol. Ve bu yolda hep beraber yürümek zorundayız. Bu yaralardan biri de başörtüsü mevzusu. Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte” diyerek, “Ama değişmeyi, öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı. Konuyu devlet ciddiyetiyle çözme ve siyasetçilerin iki dudağı arasından çıkarma zamanı. Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını, siyasetin tekelinden çıkartıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Kılıçdaroğlu şöyle devam etmişti:

Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibariyle bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi, grup toplantımızdan hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunacağız. Cumhuriyet Halk Partisi grubu eksiksiz, amasız, fakatsız ve yüreklice bu kanun arkasında duracaktır. Sarayın da samimiyet turnusolu bu. Bakalım onların tutumu ne olacak? Türkiye’nin yaralarını bir bir kapatma konusunda yol arkadaşlarım benimle. Türkiye’nin çok kanayan yaralarını kapatma konusunda da. Biz daha cesur olacağız. Bundan en ufak bir şüphem yok. Ve sevgili halkım, bu zor ama zor olduğu kadar da hakiki olan yolculukta sizi de yanında görmek istiyorum.

Paylaşın