Eski İYİ Partili Aytun Çıray: Akşener Partiyi İmha Ediyor

İYİ Parti’de yaşanan kopuşları değerlendiren eski İYİ Parti Milletvekili Aytun Çıray, “Ne olduysa 2019 seçimlerinden sonra oldu. 2020 kurultayında ilk defa benim gibi merkez liberal demokrat siyasetçilerin İYİ Parti’den tasfiyesi gündeme geldi. Ondan sonra süreç ağırlaşarak devam etti” dedi ve ekledi:

“Bugün gelinen noktada adete İYİ Parti liderliği ve yönetiminde bir siyasi harakiri yapıyorlar. Daha önceki röportajda söylediğim gibi, Akşener siyasi canlı bomba gidi davranıyor adeta. Kendisini ve partisini imha ediyor. Millet İttifakı’nın üyelerine de önemli ölçüde zarar veriyor.”

Eski İzmir Milletvekili Aytun Çıray, İYİ Parti’de seçimlerden sonra başlayan çatlağın nedenlerini ve yerel seçimlere yönelik etkisini Artı TV’de anlattı.

Parti içindeki kopuşların giderek genişleyeceğini söyleyen Çıray, istifaların devam edebileceğinin altını çizdi: Ne yazık ki öyle gözüküyor, böyle olmasını asla temenni etmezdim ama gidişat o. Her gün yeni bir olayla karşılaşıyoruz. Bu olay, olabilecek yeni bir olayın da öncüsü ve habercisi olmuş oluyor.

Aytun Çıray, bir önceki seçimlerde AKP’nin, DEM Parti özelinde ürettiği politikanın İYİ Parti’de yankı bulduğuna değindi: 2019 yerel seçimlerinden sonra İYİ parti o zamanki ismiyle HDP ve birçok siyasi partinin demokrasi için İstanbul’da yaptığı iş birlikleri AKP’yi rahatsız etti. Bunun üzerine bir strateji değişikliğine gidilerek partiyi karıştırmak ve HDP’nin üzerinde kuşkuları artırmak gibi bir siyaset ortaya koydular iyice. Bunun ne kadar başarılı olduğunu cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gördük. Başarı elde ettiler ve kazanılmakta olan cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedildi.

İYİ Parti içerisindeki kopuşların dört yıl önce başladığını belirten Aytun Çıray, parti lideri Meral Akşener’in politikalarının partiyi imha ettiğine, muhalefete de zarar verdiğine değindi: Ne olduysa 2019 seçimlerinden sonra oldu. 2020 kurultayında ilk defa benim gibi merkez liberal demokrat siyasetçilerin İYİ Parti’den tasfiyesi gündeme geldi. Ondan sonra süreç ağırlaşarak devam etti. Bugün gelinen noktada adete İYİ Parti liderliği ve yönetiminde bir siyasi harakiri yapıyorlar. Daha önceki röportajda söylediğim gibi, Akşener siyasi canlı bomba gidi davranıyor adeta. Kendisini ve partisini imha ediyor. Millet İttifakı’nın üyelerine de önemli ölçüde zarar veriyor.

Eski İYİ Partili Çıray, 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde İYİ Parti ve CHP’nin yapabileceği ittifak ihtimalinin artık kalmadığını belirtti: Evet, tamamen kapandığını düşünüyorum. Zaten bu aşamadan sonra yapılacak bir ittifak da pozitif bir fayda vermez. Masa kriziyle başlayan süreç çok daha ağır bir şekilde ilerliyor. Görünen tablo, adeta İYİ Parti dağılan bir siyasi parti görünümünde.

Kendi istifa sürecine de değinen Aytun Çıray, İYİ Partideki tartışmalara ilişkin “Seçimler zarar görmesin diye seçim sonuna kadar bekledim ve sonrasında hiçbir şart öne sürmeden İYİ Parti’den istifa ettim. Şu anda parti içinde başka çirkin tartışmalar oluyor. O tartışmaların içine girmek istemiyorum. Zaten o tartışmalar İYİ Parti’nin ne hale düşürüldüğünün en büyük göstergesi. Üzülerek söylüyorum” dedi.

Ne olmuştu?

İYİ Parti Genel İdare Kurulu toplantısında, CHP’nin yerel seçimlerde iş birliği teklifi görüşülmüştü. Toplantıda yapılan oylamada CHP’nin teklifi, 14’e karşı 35 oyla reddedilmişti. İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, partisinin gelecek yıl yapılacak yerel seçimlere “müstakil olarak girme kararı” aldığını bildirmişti. CHP’nin yerel seçimlerde iş birliği teklifinin reddedilmesinin ardından İYİ Parti’de istifa dalgası başladı.

Paylaşın

Eski İYİ Partili Aytun Çıray: Masadan Kalkma Krizi Yaşanmasaydı…

Masadan kalkma olayı hiç yaşanmamış olsaydı Kılıçdaroğlu’nun çok daha fazla oy alacağını dile getiren eski İYİ Partili Aytun Çıray, ‘‘MAK Araştırma’nın sahibi Mehmet Ali Kulat, ‘İYİ Parti yüzde 13 alsaydı Kemal Bey kesinlikle seçilirdi’ diyor. Oyların o denli düşmesinin temel nedeni, Sayın Akşener’in ‘Benim başıma tabanca dayasalar masadan kaldıramazlar’ dedikten sonra masadan kalkması” dedi ve ekledi:

“Bu derin bir hayal kırıklığı yarattı, toplumun beklentilerini yok etti. İYİ Parti’nin oyları büyük oranda önce Muharrem İnce’ye daha sonra da Sinan Oğan’a gitti.”

14 Mayıs seçimlerinden önce İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Altılı Masa’dan ayrılması ve sonrasında masaya dönmesi sürecinde tanık olduklarını sosyal medya hesabından paylaşan Akşener’in o dönemki Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray, konuyla ilgili yeni açıklamalarda bulundu. Çıray, masadan ayrılma hamlesinin ardından İYİ Parti’nin oylarının düştüğünü ve Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybettiğini söyledi.

Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in sorularını yanıtlayan Çıray, masadan kalkma olayı hiç yaşanmamış olsaydı Kılıçdaroğlu’nun çok daha fazla oy alacağını şu sözlerle dile getirdi: ‘‘MAK Araştırma’nın sahibi Mehmet Ali Kulat, ‘İYİ Parti yüzde 13 alsaydı Kemal Bey kesinlikle seçilirdi’ diyor. Oyların o denli düşmesinin temel nedeni, Sayın Akşener’in ‘Benim başıma tabanca dayasalar masadan kaldıramazlar’ dedikten sonra masadan kalkması. Bu derin bir hayal kırıklığı yarattı, toplumun beklentilerini yok etti. İYİ Parti’nin oyları büyük oranda önce Muharrem İnce’ye daha sonra da Sinan Oğan’a gitti.”

Süreç boyunca birçok hatanın yapıldığına dikkat çeken Çıray, masa krizinin çok travmatik olduğunu vurguladı. Çıray, “Kemal Bey 2.5 puan daha alsaydı kazanacaktı. Bazı bürokratlar masalarını toplamaya başlamışlardı. Kaybettiklerini görüyorlardı. Ama o hadise moral bozukluğu yarattı ve bu öfkeye dönüştü. Eğer son kriz yaşanmasaydı, matematik Kemal Bey’in kazanabileceğini gösteriyordu” ifadelerini kullandı.

Çıray paylaşımında kendisinin de sorduğu ‘Bu hamle kime yarıyordu’ sorusuna ise, “Cumhurbaşkanlığı seçimini kim kazandıysa ona yaradı” yanıtı verdi.

Çıray açıklamalarının İYİ Parti’nin 26 Ağustos toplantısı öncesine denk gelmesinin “tesadüf” olduğunu belirterek, “Eğer İYİ Parti milletvekili söz konusu konuşmayı yapmamış olsaydı, konunun tarihe yanlış bir şekilde geçeceğini görerek bu açıklamayı yaptım. Yoksa böyle bir açıklamayı durduk yerde yapmazdım. Bizim devlet terbiyemiz buna müsait değil ama o kadar yalan yanlış açıklamalar yapılıyor ki izin veremezdim. Tarihin doğru yazılması lazım” ifadelerini kullandı.

“Siyasi olarak etik değil”

İki belediye başkanı fikrinin Erdoğan Toprak’tan yani CHP’den geldiğini söyleyen Çıray, “Bazı şeyler konuşulur, sorun varsa çözülür ondan sonra durduk yerde pişirip pişirilip karşı tarafın itibarını sarsacak şekilde gündeme getirilmez. Bu iki belediye başkanı yanına konulmasaymış Kemal Bey 40’larda bir oy alacakmış. Bu siyasi olarak etik değil. Herkes elini yıkayacak, bir tek Kemal Bey tek başına bu yenilgiyi yaşamış, tüm hatalar ona ait. Seçilemeyeceğini bile bile ortaya çıkmış bir insan tarifi yapılıyor. Bu hem tarihe hem de Kemal Bey’e haksızlık” dedi.

Aytun Çıray, o dönem Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarını Akşener’e gönderdiğine dikkat çekerek, “İlginç olan şu, belediye başkanları ‘Biz aday olalım’ diye gitmiyorlar. ‘Masaya oturun Kemal Bey aday olsun’ diye gidiyorlar’’ dedi. Konunun kişisel ve duygusal olmadığına söyleyen Çıray, “Öyle olsaydı ben CHP’den ayrılıp sonuçları ne olacağı belli olmayan bir maceraya girerek İYİ Parti’ye kurucu olmazdım. Arka arkaya gelen birçok açıklamadan sonra bu açıklamayı yapmayı tarihe ve milletvekilliğini yaptığım CHP’ye bir borç kabul ettim” diye konuştu.

Paylaşın

Eski İYİ Partili Çıray, Akşener’in Altılı Masaya Nasıl Döndüğünü İlk Defa Açıkladı

14 ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimlerin üzerinden 3 aya yakın bir süre geçmiş olsa da, İYİ Parti, CHP, Gelecek Partisi, Demokrat Parti, Saadet Partisi ve DEVA Partisi’nden oluşan Millet İttifakı veya Altılı Masa seçimi neden kaybetti tartışmaları devam ediyor. 

Tartışma başlıklarından biri de, Meral Akşener’in Altılı Masa’dan kakıp tekrar geri dönüşünün seçmen üzerindeki etkisi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Altılı Masa’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için hemfikir olunduğunda Masa’dan kalmış, oldukça sert bir basın toplantısıyla kararını duyurmuştu.

Ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı yardımcısı adayı gösterildiği formülle Masa’ya geri dönmüştü.

Eski İYİ Parti Milletvekili Aytun Çıray, sosyal medya hesabından, Meral Akşener’in Maya’ya nasıl döndüğünü ilk kez açıkladı.

Çıray, “Bürokrasi yıllarından bu yana tanıdığım dürüst ‘arkadaşım’ Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonuçlarının tek hedefi haline getirildi. Herkes elini yıkayıp sıvışırken ‘Asalım şu Kılıçdaroğlu’nu!’ demedikleri kaldı” ifadelerine yer verdiği açıklamasında krizin perde arkasını şöyle anlattı:

“Birinci sıradan kontenjan milletvekili yapılan İYİ Parti’li, Gürkan Hacir’in “Taksim Meydanı” programında.. “Meral Hanım’a dua edin” diye başlayarak.. “O masadan kalkmasaydı ve cumhurbaşkanı adayı olmasını istediği belediye başkanlarını -cumhurbaşkanı yardımcısı olacak şekilde- o karenin içine koymasaydı -Kemal Kılıçdaroğlu- %48 de oy alamazdı” mealinde bir açıklama yapınca.. Yaşadıklarımı yazmam artık millete ve tarihe karşı zorunlu bir görev oldu diye düşündüm.

Hatırlayalım… 3 mart 2023 tarihinde Akşener, hepimize büyük sürpriz olan “Altılı Masa”dan kalkarken konuşmasını şöyle tamamlamıştı: “Dün nihayet ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını tartıştık. 5 siyasi parti tek bir ismi dile getirerek Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına ‘evet’ dedi. Biz iki ismi beyan ettik, Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’ydu. Yenilgi yenilgi büyüyen küçük hesaplar 85 milyonun kutlu zaferine tercih edilmiştir. Şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edildi. Üzülerek söylüyorum ki dün itibarıyla 6’lı masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir. Ne kumar masasında ne de noter masasında olmayacağız.”

Ama aynı gün Ekrem İmamoğlu da bir açıklama yapmış ve “Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı diye bir mesele yok ki… Her CHP’linin adayı genel başkanıdır. Benim de adayım Genel Başkan’dır.” demişti. Yani İmamoğlu, Akşener’in “kazanacak aday”ı aday olmadığını, Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini açıklayarak Akşener’i tekzip ediyordu. Mansur Yavaş ise 1 martta yaptığı söyleşide: “Kılıçdaroğlu ve Akşener’in iradesi dışında hiçbir harekete girmem” demişti. Eh Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin iradesi belli olduğuna göre Yavaş da aday değildi. Masa’da aday gösterdiğini söyledikleri Başkanlar, “biz aday değiliz” dediklerine göre Meral Hanım onları neye dayanarak aday göstermişti? Esasen Masa’yı dağıtmasının anlamı neydi? Bu hamle kime yarıyordu?

Bütün bu soruların cevapları elbette ortaya çıkacaktır. Ancak “Taksim Meydanı” programı göstermiştir ki… Bu cevapları ortaya çıkaracaklar için doğru bilgiler gerekiyor. Bu nedenle Meral Hanım’ın tekrar Masa’ya oturmasını sağlayan sürecin.. Ve Belediye Başkanlarının kim tarafından, neden ve nasıl “cumhurbaşkanı yardımcıları” olmalarına karar verildiğinin doğru bilinmesi gerekiyor.

(Anlatacaklarım saat saat belgelidir.) O günlerde Akşener’in Başdanışmanları olarak ben, Turhan Çömez, Ahmet Fakıbaba ve Birol Aydemir sürekli durumu izleyip irtibat halinde oluyorduk. 4 Mart akşamı Turhan Bey beni arayarak durumun vahim olduğunu ve buluşmamız gerektiğini söyledi. “Masa’ya tekrar otuması için Meral Hanım’ı ikna edecek biriyle ertesi sabah buluşacağını” da anlattı. O akşam dördümüz 5 mart öğle saatlerinde Atakule’de buluşmaya karar verdik. Buluştuk. Saatlerce konuştuk. Birol Bey, güvenilir anket firmalarının sahipleri ile konuşmalarını ve kendi hesaplamalarını anlatarak durumun vahim olduğunu matematiksel olarak ortaya koydu. Turhan Bey’e “sorunu çözerim” diyen kişi ise benim de tanıdığım biriydi ve etkisi olamazdı, nitekim olamadı.

O gün sabah bana gelen bir ankete göre İYİ Parti % 6,4’e düşmüştü. Kendi yaptırdığım ankette ise İzmir’de İYİ Parti oyları % 6,8 idi. Bu Türkiye anketini de doğrulamaktaydı. “Eyvah!” dedim ve sabah Kılıçdaroğlu’nun güvendiği.. 3 marttan itibaren de istişarelerde bulunduğumuz Erdoğan Toprak’ı aradım.. “Sayın Bakanım” dedim, “durum tahminimizden fazla vahamet arz ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nu bilgilendirinde bir araya gelelim.” İstanbul’daymış… “Hemen yola çıkıyorum” dedi.

Arkadaşlar Atakule’de beklerlerken öğleden sonra TBMM’deki odamda Toprak’la buluştuk. Meral Hanım’ı onore ederek masaya oturtacak bir formül gerekiyordu. O öneri Erdoğan Toprak’tan, yani CHP’den geldi: “Kemal Bey, Akşener’in aday yapmak istediği belediye başkanlarını cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağını açıklasın ve bunu da İYİ Parti önermiş olsun.” “Tamam” dedim, “ben şimdi Sayın Akşener’e bu teklifi götüreyim. Daha sonra tekrar bir araya geliriz.”

Şahit olması için Turhan Çömez’i de alarak Akşener’e gittim. Bilge Yılmaz da oradaydı. Olduğu gibi anlattım. Çömez’le birlikte neden tekrar Masa’ya dönülmesi gerektiği konusunda görüşlerimizi de ilettik. Akşener, “Bilge tekrar masaya oturmaya karşı; ama bu öneri değerlendirmeye değer,” dedi.

Tekrar Meclis’te buluştuğumuz Toprak’a Meral Hanım’ın sözlerini ilettim. “Yumuşama var, artık Kemal Bey doğrudan devreye girmeli” dedim. “Tamam” dedi, Erdoğan Bey, “zaten İstanbul’dan Ekrem Bey’i de çağırdı.” Sonra süreci çok geç saatler kadar izledim.

“Herkes elini yıkayıp sıvışırken ‘Asalım şu Kılıçdaroğlu’nu!’ demedikleri kaldı”

Değerli okurlar.. Kulislerde söz edilse de.. Bu konuda ne ben ne Erdoğan Bey bu güne kadar konuştuk. Terbiyemiz elvermezdi. Ancak bürokrasi yıllarından bu yana tanıdığım dürüst “arkadaşım” Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonuçlarının tek hedefi haline getirildi.. Herkes elini yıkayıp sıvışırken “Asalım şu Kılıçdaroğlu’nu!” demedikleri kaldı. Bir de.. Dönemin tarihini yazacak olanlara doğru bilgiler ulaşsın istedim.

Yaptıklarım ve yazdıklarım bir kısmınızın hoşunuza gitmeyebilir.. Zaten “devlet!”in bazı mahfillerinde hoş karşılanmamış olmalı ki.. Birincisinde başarılamayan tasfiye operasyonunun ikincisi ile karşılaştım. Vatan sağolsun!”

Paylaşın

Eski İYİ Partili Çıray’dan Meral Akşener’e Sert Sözler

İYİ Parti’den istifa eden Aytun Çıray, Meral Akşener’in kurultaydaki sözlerine ilişkin, “Çocukken torunlarından biri çok bağırıp çağırdığında anneannem ‘Suç bastırıyor’ derdi. İçinde vizyon ve misyon olmayan Kurultay konuşması ciddiye alınmaz. Zaten delege de ona, yakın çevresinin üzerini çizerek cevap verdi. Düşünebiliyor musunuz; grubunda alevi olmayan, vali büyükelçi ve sürekli anayasa tartışılacak bir ülkede yetkin anayasacı olmayan parti Türkiye’yi yönetmeye tali olabilir mi? Meral Hanım siyasi canlı bomba gibi davrandı” ifadelerini kullandı.

Akşener’in 15 milletvekili için ‘Hayatımın en büyük pişmanlığı’ sözlerini de eleştiren Çıray, “Aslında hayatımın en büyük mutluluğu demeliydi; çünkü ’15 milletvekili olayı’ gerek kendisinin liderliği gerekse İYİ Parti için siyasi partiler tarihimizde benzeri görülmemiş bir imkan kapısı açmıştı. Ama Sevgili Balbay’ın deyişiyle siyasi tarihimizin ‘en büyük insan öğütücüsü’ olunca olağanüstü fırsatlar bozuk para gibi harcanıyor” dedi ve ekledi:

“ize de eşine rastlanmamış bu başarısızlığı perdelemek ve örtmek için bir dramayı abartılı mimikler ve vücut dili eşliğinde, esasen ‘kuyruk siyaseti’ gibi liderlik kapasitenizin sorgulanmasına yol açacak ibarelerle acıklı bir liderlik parodisi sahnelemek kalıyor… Hem yıllar öncesine dayalı var olduğunu zannettiğim dostluğumuz nedeni ile kendisi adına, hem de herkesin emeği olan İYİ Parti adına çok üzüldüm.”

Cumhuriyet’ten İklim Öngel’e konuşan Aytun Çıray, CHP’den ayrılarak İYİ Parti’nin kuruluşu sürecinde yer almasını anlattı. 7 Haziran-1 Kasım seçimlerini hatırlatan Çıray, “İşte bu süreçte AKP’nin boşalttığı yerde yeni bir merkez parti ihtiyacı iyice belirginleşti. Siyasi yelpazedeki boşluk Sayın Kılıçdaroğlu’nun da dikkatinden kaçmıyordu. Bu düşüncemi Sayın Akşener ile 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasındaki dönemde paylaştım” dedi. Çıray, şöyle devam etti:

“Biliyorsunuz o arada bir de kalkışma oldu. Ardından Sayın Akşener ve bir grup arkadaşı MHP’de olağanüstü kurultayı toplamak istediler, başaramadılar. Öyle olunca yeni bir parti kurmanın şartları oluştu. Hatta kendini dayattı. Çünkü; MHP’nin de AKP’nin yanında yer alması ile birlikte CHP adeta kuşatılmıştı. Bunu 16 Nisan 2017 anayasa referandumunda herkes gözlemledi. Artık tarihsel ve dayatılan konjonktür gibi nedenlerle CHP’nin tek başına bu kurguyu bozması adeta imkânsızdı. “O halde efendim” dedim Sayın Kılıçdaroğlu’na “Demirel’in dediği gibi ‘halin icabını’ yapmama, Sayın Akşener öncülüğünde yeni kurulacak partiye destek vererek onu MHP küskünleri partisi görüntüsünden çıkarmaya katkı vermeme izin verir misiniz?” Verdi. Bu her babayiğidin yapabileceği bir şey değildir. Eleştiriye açıktır ve cesaret ister.”

Kılıçdaroğlu’nun “hayır” demesi durumunda “asla gidemezdim” diyen Çıray, “Öylesi kendi ahlâk anlayışıma ve CHP’ye ihanet olurdu. İzni için kendisine Türkiye adına minnettarım. Sonuç itibarı ile İYİ Parti bir fonksiyon icra etti. Büyük şehirlerin alınmasında en büyük faktör olan psikolojik bariyeri kırdı. Detaylar bir kitap çalışmasının konusudur. Sorunuza cevap vermeden önce bunları niye anlattım? Birincisi; son zamanlarda Kemal Bey’e eleştiri dozunu aşan yorumlar nedeniyle, ikincisi ülkesi yerine kendi çıkarlarını düşünen bir siyasinin yeni kurulacak ve ne olacağı belli olmayan bir partiye gitmek yerine idare-i maslahatçı bir tutum ile davranabileceğini anlatmak için. Çünkü o sırada ne CHP’nin Sayın Genel Başkanı ile ne de saygıdeğer CHP tabanı ile en ufak bir sorunum yokken ülke çıkarı için bir yola çıktım” diye konuştu.

“O kurultay bir tasfiye operasyonuydu”

Yİ Parti’de kırılma noktasının 2020 Eylül’ünde yapılan Kurultay olduğunu söyleyen Çıray, şunları söyledi: “Sayın Akşener, kendi önerisi olan bir GİK listesine sözde destek istedi. Ardından pusulalar yayılarak Sayın Akşener’in listesinden oy verilmemesi gerekenler telkin edildi. Oylama başlamadan bu konuda kendisini uyarmama rağmen müdahale etmedi. Özellikle ben ve Ümit Özdağ hedeflenmiştik. Niye? Bu sorunun cevabı sadece bizim için değil bence Türk siyasetinin yönü için de önemli. Niye? Ertesi günü bu konuda kendisi ile görüştüm. ‘Haberim yok’ dedi. Ama o Kurultay İYİ Parti’ye çok zarar verdi. Evet o Kurultay bir tasfiye operasyonuydu. Ama niye? Bir lider partiyi birlikte kurduğu ana ekibini niye sürekli tasfiye eder.”

“Seçim arifesindeki istifanızın ardından size ‘adaylık sıranızı beğenmediğiniz’ yönündeki eleştiriler yönetildi” sorusuna ise Çıray, “Böyle derdi olan bir siyasetçi niye CHP gibi kurumsal bir partiyi bırakıp, ne olacağı belli olmayan bir maceraya girsin? Ayrıca Sayın Akşener beni kendisine başdanışman olarak atarken, ‘Sana 1999’dan bir borcumuz var, bu defa seçilme garantin benim’ demişti. Ayrıca neden Gaziantep, Kocaeli, Sakarya ve Muğla gibi illerde temayül yapılmadı? Yahu İdris Naim Şahin gibi yargılanması gereken biri veya sosyal medyadaki küfürlerini okurken utanılan diğeri bu partinin hangi kurucusundan, neferinden daha önde gelebilir? Niye?” diye yanıt verdi.

Çıray, istifa kararını ise şöyle anlattı: “FETÖ’yü yıllarca devlet adına takip etmiş olan bir ilahiyatçıdan aldığım mesaj ve ömrünü devletin istihbaratına adamış bir Polis Müdürü de etkili oldu. FETÖ’den yargılanması gerekenlere ve birtakım tufeylilere listelerde yer verileceğini öğrenmem kararımı kesinleştirdi. Başka çok güçlü siyasi gerekçeler de var tabii… İlahiyatçı bana gönderdiği haberde ‘Siz listelerde olmayacaksınız, FETÖ öyle istiyor’ dedi.

Polis müdürü ise bilinen biri. Bir tweet attı ve ‘Ben siyasi mesaj atmıyorum ama ilk kez yazıyorum, bu kişiler aday gösteriliyor’ dedi. Ben FETÖ komisyon üyesiyken söz ettiğim eski emniyet genel müdür muavini komisyona geldi ve kendisini dinledik. ‘İdris Naim Şahin’in atadığı emniyet müdürlerinin 74’ü FETÖ’cü çıktı’ diye anlattı. Düşünebiliyor musunuz? Bunun üzerine soruyorum, ‘Nasıl olur da yargılanmaz bu adam’. Kendisi siyasete karışmak istemediği için isim söylemiyorum.”

Yeni bir parti kurma düşüncesi olmadığını ancak merkezde boşluğun doldurulamadığını söyleyen Çıray, “Mahalli seçimler turnusol kâğıdı olacak” dedi.

“Siyasi canlı bomba gibi davrandı”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kurultaydaki konuşmasında “hesaplaşacağız” demişti. Akşener’in bu sözlerini yorumlayan Çıray, “Çocukken torunlarından biri çok bağırıp çağırdığında anneannem ‘Suç bastırıyor’ derdi. İçinde vizyon ve misyon olmayan Kurultay konuşması ciddiye alınmaz. Zaten delege de ona, yakın çevresinin üzerini çizerek cevap verdi. Düşünebiliyor musunuz; grubunda alevi olmayan, vali büyükelçi ve sürekli anayasa tartışılacak bir ülkede yetkin anayasacı olmayan parti Türkiye’yi yönetmeye tali olabilir mi? Meral Hanım siyasi canlı bomba gibi davrandı” dedi.

Akşener’in 15 milletvekili için ‘Hayatımın en büyük pişmanlığı’ sözlerini de eleştiren Çıray, “Aslında hayatımın en büyük mutluluğu demeliydi; çünkü ’15 milletvekili olayı’ gerek kendisinin liderliği gerekse İYİ Parti için siyasi partiler tarihimizde benzeri görülmemiş bir imkan kapısı açmıştı. Ama Sevgili Balbay’ın deyişiyle siyasi tarihimizin ‘en büyük insan öğütücüsü’ olunca olağanüstü fırsatlar bozuk para gibi harcanıyor.

Size de eşine rastlanmamış bu başarısızlığı perdelemek ve örtmek için bir dramayı abartılı mimikler ve vücut dili eşliğinde, esasen ‘kuyruk siyaseti’ gibi liderlik kapasitenizin sorgulanmasına yol açacak ibarelerle acıklı bir liderlik parodisi sahnelemek kalıyor… Hem yıllar öncesine dayalı var olduğunu zannettiğim dostluğumuz nedeni ile kendisi adına, hem de herkesin emeği olan İYİ Parti adına çok üzüldüm” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

İYİ Parti’de Aytun Çıray İle Müsavat Dervişoğlu Arasındaki Sert Tartışma Devam Ediyor

İYİ Parti’de Aytun Çıray’ın katıldığı bir programda kullandığı, “Belki yakından takip edilmez, çok önemli bir iş değildir ama son yapılan İzmir’deki il başkanlığı seçiminde Müsavat Dervişoğlu bir aday çıkardı, ben bir aday çıkardım, benim çıkardığım aday kazandı” sözlerine Müsavat Dervişoğlu’ndan sert yanıt geldi.

Müsavat Dervişoğlu, “Kongrede desteklediğin il başkan adayının olduğuna dair tek bir açıklamanı göster siyaseti bırakacağım. Utanmazlığın da bir sınırı vardır ama utanması olana… 14 Mayısı bekle!..” dedi.

Aday listelerine tepki göstererek milletvekilliği adaylığından çekilen İzmir Milletvekili Aytun Çıray ile Müsavat Dervişoğlu daha önce de tartışmışlardı.

İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray ile İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu arasındaki tartışma devam ediyor.

Aytun Çıray, CNN Türk’te katıldığı programda, “Ben bu partinin kurucu genel sekreteriyim. Birçok bölgede ittifaklar konusunda, Millet İttifakı konusunda, diğer konularda katkısı olmuş birisiyim. Benim taban sorunum da yok” dedi.

Aytun Çıray, şunları söyledi: “Belki yakından takip edilmez, çok önemli bir iş değildir ama son yapılan İzmir’deki il başkanlığı seçiminde Müsavat Dervişoğlu bir aday çıkardı, ben bir aday çıkardım, benim çıkardığım aday kazandı. Benim tabanla ilgili bir problemim yok. Hiç kimseyle bir problemim yok, ben sadece ilkesel davranıyorum.”

Aytun Çıray’ın sözlerine Müsavat Dervişoğlu’ndan sert yanıt geldi.

Sosyal medya hesabından Aytun Çıray’a yanıt veren Müsavat Dervişoğlu, “Sen kongre sürecinde tarafsızlık teranelerinde bulunan, çeyrek adamların arkasında saklanan bir siyasi sahtekar ve zafer hırsızısın” ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu, “Kongrede desteklediğin il başkan adayının olduğuna dair tek bir açıklamanı göster siyaseti bırakacağım. Utanmazlığın da bir sınırı vardır ama utanması olana… 14 Mayısı bekle!..” dedi.

Aytun Çıray ise Müsavat Dervişoğlu’nun sözlerinin ardından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i etiketledi.

“Sonsuza kadar susacağım”

Aytun Çıray ile Müsavat Dervişoğlu daha önce de tartışmışlardı. Aday listelerine tepki göstererek milletvekilliği adaylığından çekilen İzmir Milletvekili Aytun Çıray’a tepki gösteren Dervişoğlu, şunları söylemişti:

“DYP’de siyaset yaptın DYP’li, ANAP’ta siyaset yaptın ANAP’lı, CHP’de siyaset yaptın CHP’li hiç olmadın. Vekillik koparabilmek için MHP ve AK Parti’de de bulunmak istedin ama beceremedin.

İYİ Parti’de ise zaten en başından itibaren sadece problem oldun. Siyaset yaptığın partilerde şahsına kefil olacak 5’er kişi bul sonsuza kadar susacağım. Ne yaparsan yap, bu zamana kadar herhangi bir faydana şahit olmadığımızdan, vermeyi planladığın zarardan asla endişe duymayız.

Ayrıca sen kimsin ki, İYİ Parti’ye zarar verebilesin? Merak etme 14 Mayıs akşamı, hem bu ceberrut iktidardan, hem de senin gibi bir musîbetten kurtulmanın bayramını yaşayacağız.”

Paylaşın

2002’den Sonra Simit 25, Çay 50 Kez Zamlandı

İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray, “Üç çocuklu bir ailenin günde üç öğün birer simit yemesi, birer çay içmesi bile 150 lira. 5 kişilik ailenin sürekli çay ve simit ile beslenmesi durumunda aylık gideri 4 bin 500 TL tutuyor.” dedi ve ekledi:

“Asgari ücretlinin elinde sadece bin TL kalıyor. 2002 yılında bir simit 20 kuruş, bir bardak çay ise 10 kuruştu. 2002 yılında yarım kilo kaşar peyniri 3.15 TL’ye satılırken şimdi 100 TL. 20 yıl içinde simit 25, çay 50, kaşar ise 30 kat zamlandı.”

Geçen hafta İstanbul’daki Taksim Meydanı’nda vatandaşlara simit dağıtan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Benim de gençlik yıllarımdan beri kaşar-simit her zaman hazır yemeğimdir. Hep bunu yaptım” demişti.

Sözcü’den Deniz Ayhan‘a konuşan İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray, AKP’nin iktidara geldiği 2002’de bir simitin 20 kuruş, bir bardak çayınsa 10 kuruştan satıldığını kaydetti.

Çıray şöyle devam etti: “Asgari ücret şu anda 5 bin 500 TL. Erdoğan’ın çay simit hesabına bakıldığında 3 çocuğu olan 5 kişilik ailenin bir öğünlük simit çay hesabı 50 TL yapıyor. Üç çocuklu bir ailenin günde üç öğün birer simit yemesi, birer çay içmesi bile 150 lira. 5 kişilik ailenin sürekli çay ve simit ile beslenmesi durumunda aylık gideri 4 bin 500 TL tutuyor.

Asgari ücretlinin elinde sadece bin TL kalıyor. 2002 yılında bir simit 20 kuruş, bir bardak çay ise 10 kuruştu. 2002 yılında yarım kilo kaşar peyniri 3.15 TL’ye satılırken şimdi 100 TL. 20 yıl içinde simit 25, çay 50, kaşar ise 30 kat zamlandı.

‘Günlük masrafı 20 kuruş’

2002’de bir simit 20 kuruştu, şu an 5 TL. Bir çay, bir simit 10 TL.. Sarayının günlük masrafı 10 milyon TL. Sözde millete hâlâ sizden biriyim demek istiyor ama samimi değil, olamaz da. Üstelik simit, çay, peynir üçlüsünü dağıttı. 20 yılın sonunda peyniri çaldılar, çay simit kaldı. Bu milletin artık AKP iktidarını sırtında taşıyacak gücü de, sabrı da kalmadı. İnsanlarımız çay simide muhtaç. Sarayda 4 milyon lira mutfak harcaması yapan Erdoğan ve iktidarı artık Türk Milletiyle bağını tamamen koparmıştır.

Erdoğan da 1993 yılında çay-simit hesabını şöyle yapmıştı: “Değerli kardeşlerim bakın, Çay 1.000 + simit 1.500 TL, eşittir, toplam 2 bin 500 TL. 5 kişilik bir aile günde 3 öğün çay-simit yerse: 2.500 x 5 = 12.500 TL. Onu da 3 öğünle ile çarpın etti mi 37.500 TL. Bir ayda ne eder, 1.125.000 TL. Asgari ücret ne kadar 910 bin lira. Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor. Bunların peşinden nasıl gideceksiniz?”

Paylaşın