“Düşük Eğitimli Nüfus” Oranında Türkiye Avrupa’da Birinci Sırada

Türkiye, Avrupa’da “düşük eğitimli” nüfusun açık ara en yüksek paya (yüzde 61,8) sahip olduğu ülke oldu. Düşük eğitim okul öncesi, ilköğretim ve alt ortaöğretimi kapsıyor.

Eurostat Avrupa genelindeki eğitim seviyelerinin oranlarını ortaya koyan bir istatistik yayımladı.

Avrupa Birliği’ndeki (AB) ya da aday ülkelerde 25-74 yaş arası yetişkinliklerin eğitim seviyelerini ortaya koyan istatistikte İskandinav ve Baltık ülkelerinde yükseköğretim mezunlarının oranı AB ortalamasından yüksekken, Türkiye, düşük eğitimli nüfusun açık ara en yüksek paya (yüzde 61,8) sahip olduğu ülke oldu.

Çalışmada eğitim seviyeleri üç kategoriye ayrıldı. Buna göre “düşük seviye” okul öncesi, ilköğretim ve alt ortaöğretim (ISCED seviyeleri 0-2), “orta seviye” lise ve lise sonrası yükseköğretim dışı eğitim (ISCED seviyeleri 3 ve 4) ve “yüksek seviye,” yükseköğretim (ISCED seviyeleri 5-8) içerdi.

İsveç ve Norveç, yükseköğretim mezunlarının yüzde 45’inden fazlasıyla üçüncü ve dördüncü sırada yer almıştır. Letonya’da ise nüfusun yüzde 44’ü yükseköğretim derecesine sahip. Diğer İskandinav ve Baltık ülkeleri de yükseköğretim mezunları açısından AB ortalamasının üzerinde yer almakta.

Türkiye’de ise yükseköğrenim mezun oranı yüzde 20,6. Onu takip eden İtalya yüzde 18,5, sıranın en altında ise Romanya yüzde 17,4 ile yer almakta.

Birleşik Krallık’ta 25-74 yaş arası nüfusun yüzde 43,5’i yüksek öğrenim görmüş kişilerden oluşuyor ki bu oran AB’nin “Dört Büyük” olarak adlandırılan ülkelerinin üzerinde. Fransa (yüzde 38,2) bu ülkeler arasında en yüksek paya sahipken, onu İspanya (yüzde 38) takip ediyor.

Genel ve mesleki yönelimden oluşan orta eğitim düzeyinin ayrıntılarına bakıldığında, mesleki eğitimin payının birçok ülkede oldukça yüksek olduğu görülmekte.

Çekya (yüzde 63,9), Polonya (yüzde 52,2) ve Almanya (yüzde 47,4) dahil olmak üzere dokuz AB ülkesinde, orta eğitim düzeyinde mesleki yönelime sahip kişilerin payı yüzde 45’in üzerinde. Türkiye ise 36,2 oranı ile Avrupa Birliği hedefinin (yüzde 45) altında kalmış durumda.

Yükseköğretim mezunlarının payı Avrupa genelinde genç nüfus arasında önemli ölçüde artmakta. Bu durum, ülkelerin son yıllarda eğitim düzeylerindeki gelişmeleri de göstermekte. Bu nedenle, 25-34 yaş arası nüfusun eğitim seviyesi uluslararası kuruluşlar tarafından büyük ölçüde analiz edilmekte.

Verilerin mevcut olduğu 35 Avrupa ülkesinde, 25-34 yaş arası kadınların yükseköğrenim görme oranı erkeklerden daha yüksek. 2022 yılında, ortalama olarak yükseköğrenim görmüş kadınların oranı yüzde 47,6 iken, erkeklerin oranı yüzde 36,5.

Finlandiya hariç, İskandinav ve Baltık ülkelerinde cinsiyetler arasındaki fark kadınlar lehine önemli ölçüde daha yüksek. En yüksek fark İzlanda’da (yüzde 25,4 puan) tespit edilirken, Slovenya’da 23,8 puan ve Slovakya’da 22,8 puanlık fark göze çarpıyor.

Türkiye (1,3 puan), İsviçre (3,6 puan) ve Almanya (4,6 puan) ise farkın en az olduğu ülkeler, bu da yükseköğretim derecesine sahip kadın ve erkeklerin paylarının birbirine çok yakın olduğunu göstermekte. AB’de 25-74 yaş arası yükseköğrenim görmüş kişilerin oranı sürekli olarak artmakta. Bu oran 2004 yılında yüzde 19.1 iken 2022 yılında yüzde 31.8’e yükseldi.

Hayat boyu öğrenme: Eğitimdeki yetişkinler

İnsanların becerilerini güncellemeleri gerekebileceğinden yaşam boyu öğrenme de büyük önem taşıyor. Bu, yetişkinler için eğitim ve öğretime katılım olarak da bilinir.

Eurostat’a göre, yaşam boyu öğrenme, örgün, yaygın veya gayri resmi eğitim faaliyetlerini içerir. Amaç, katılımcılar arasında bilgi, beceri ve yeterlilikleri geliştirmektir. İşgücü piyasasında dijitalleşme ve otomasyon söz konusu olduğunda, yetişkin öğrenimi önemli bir unsur olarak öne çıkar.

2022 yılında, AB’de 25-64 yaş aralığında olup son 4 hafta içerisinde eğitim veya öğretime katılmış kişilerin oranı yüzde 11,9. Bu oran Bulgaristan’da yüzde 1,7 ve İsveç’te yüzde 36,2 arasında değişmekte. İskandinav ülkelerinde yetişkin öğrenimi oranı yüksekken, Balkan ülkeleri AB ortalamasına kıyasla önemli ölçüde daha düşük paylara sahip.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Rusya’dan “Avrupa’nın Başkentleri Hedef Alınacak” Uyarısı

Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, “Avrupa bizim füzelerimizin hedefi, bizim ülkemiz de Avrupa’daki ABD füzelerinin hedefi. Biz, bu füzeleri durdurabilecek kabiliyete sahibiz ancak bunun potansiyel kurbanları, bu ülkelerin başkentleridir” diye konuştu.

1987’de dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov tarafından imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması, menzili 500 kilometreyi geçen ve karadan ateşlenen füzelerin kullanımını yasaklıyordu. Ancak Donald Trump yönetimindeki ABD, anlaşmadan resmen çekilmişti.

Rusya, Almanya’ya Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD), aralarında Tomahawk füzelerinin de bulunduğu uzun mesafeli silahlarını konuşlandırma kararının, Avrupa başkentlerini Rus füzelerinin hedefi hâline getirebileceği tehdidinde bulundu.

Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, ABD’nin kararının bir “paradoks” oluşturduğunu söyledi. Peskov, “Avrupa bizim füzelerimizin hedefi, bizim ülkemiz de Avrupa’daki ABD füzelerinin hedefi. Biz, bu füzeleri durdurabilecek kabiliyete sahibiz ancak bunun potansiyel kurbanları, bu ülkelerin başkentleridir” diye konuştu.

Washington ile Berlin’in yayınladığı ortak açıklamada, SM-6 ve Tomahawk seyir füzeleri ile Avrupa’daki tüm füzelerden daha uzun menzile sahip hipersonik silahların Almanya’ya konuşlandırılacağı belirtilmişti. İki ülkenin ortak duyurusuna göre silahlar 2026’dan itibaren Almanya’ya getirilecek. Füzelerin “Avrupa’nın güvenliği” için konuşlandırılacağı belirtilirken, Rusya bu adıma “askeri yanıt” vereceğini duyurmuştu.

Söz konusu kararın duyurulmasının ardından ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ve Rus mevkidaşı Andrey Belusov, bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Rus Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Görüşmede, güvenlik tehditlerinin engellenmesi ve gerilimin tırmanması olasılığı riskinin düşürülmesi ifade edilmiştir” denildi.

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un sözcülerinden biri ise, Austin’in Moskova ile “iletişim hatlarının ayakta tutulmasının taşıdığı anlamı” vurguladığını kaydetti.

1987’de dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov tarafından imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması, menzili 500 kilometreyi geçen ve karadan ateşlenen füzelerin kullanımını yasaklıyordu. Ancak Donald Trump yönetimindeki ABD, anlaşmadan resmen çekilmişti.

Söz konusu adımı savunan Almanya Başbakanı Olaf Scholz, kararın “çok iyi bir karar” olduğunu söylemiş ve ABD füzelerinin Almanya’nın savunmasına katkıda bulunacağını kaydetmişti.

Ancak karar, Almanya’da tartışma yaratmış bulunuyor. Sol Parti anlaşmayı “son derece problemli” şeklinde nitelerken, Sol Parti’den kopan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) ise kararın “çok tehlikeli” olduğunu söyledi. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ise, Konuşlandırma Almanya’yı hedef haline getiriyor” diye tepki verdi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Almanya’da Ortalama Emekli Maaşı Türkiye’nin Neredeyse 7 Katı

Yerel seçimlere sayılı saatler kalırken, seçimler sonrası ekonomide daha sıkı kemer sıkma politikalarının uygulanacağı tahminleri seçimleri daha da önemli hale getiriyor. 2023 yılı Türkiye’de emekliler için son 20 senedeki en kötü dönem oldu.

Emeklilerin durumu 2024 yılında daha da geriye giderken, Türkiye, Avrupa’da 32 ülke arasında 2021 yılı itibarıyla Euro bazında ortalama emekli maaşlarının en düşük olduğu ikinci ülke. Almanya’da ortalama emekli maaşı Türkiye’nin neredeyse 7 katı. 2012-2021 yılları arasında Avrupa’da ortalama emekli maaşı büyük ölçüde artarken Türkiye’de yüzde 34 düştü.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) “Avrupa’da ve Türkiye’de emeklilerin durumu” başlıklı raporu yayımladı. Prof. Dr. Aziz Çelik editörlüğünde hazırlanan rapora Deniz Beyazbulut ve Zeynep Kandaz katkı verdi. Rapor AB İstatistik Ofisi Eurostat verilerine dayanıyor. Eurostat’ın son güncel verileri 2021 yılını kapsıyor.

Emekli maaşları dört ana kalemden oluşuyor: Yaşlılık aylığı, malullük aylığı, ölüm aylığı ve erken emeklilik ödemesi. Bu gösterge haberimizde “emekli maaşı” olarak adlandırılacak. “Yaşlılık aylığı” ise belirlenen yaşta bir işten emekli olduktan sonra emeklinin gelirini korumak ve desteklemek amacıyla yapılan ödeme. Ortalama maaşlar toplam ödeme miktarının yararlanıcı sayısına bölünmesiyle hesaplandı.

2021 yılında ortalama brüt emekli maaşı Türkiye’de 237 Euro oldu. Türkiye 32 ülke arasında sondan ikinci sırada. Türkiye’den daha düşük olan tek ülke 224 Euro ile Bulgaristan. En yüksek ortalama emekli maaşı ise 2 bin 734 Euro ile Lüksemburg’da.

Bu miktar diğer bazı ülkelerde şöyle: Hollanda (2 bin 3), İtalya (bin 582), Almanya (bin 552), Fransa (bin 485), Yunanistan (bin 26), Macaristan (427) ve Romanya (351).

Almanya’da emekli maaşı Türkiye’dekinin 7 katı

Almanya’da ortalama emekli maaşı Türkiye’dekinin tam 6,5 katı. Bu oran Fransa’da ise 6,3 kat. 2012 yılında Türkiye’de ortalama brüt emekli maaşı 357 Euro idi.

2012-2021 arasında 31 ülkeden 30’unda Euro bazında ortalama brüt emekli maaşı arttı. Türkiye ve Yunanistan’da ise düştü. Yunanistan’da düşüş sadece yüzde 2 olurken Türkiye’de emekli maaşları yüzde 34 geriledi.

En büyük artış yüzde 98 ile Romanya’da gerçekleşti. Maaşlar Almanya’da yüzde 32 yükselirken Fransa’da yüzde 36 arttı. Yaşlılık aylığında ise Türkiye sondan üçüncü durumda. 2021’de Türkiye’de ortalama brüt emekli aylığı 281 Euro oldu. En yüksek aylık ise 2 bin 764 Euro ile Lüksemburg’da gerçekleşti.

Ortalama brüt emekli yaşlılık aylığı diğer ülkelerde şöyle: Avusturya (bin 998), İtalya (bin 660), İspanya (bin 477), Almanya (bin 448), Yunanistan (bin 35) ve Polonya (517). 2012-2021 arasında Euro bazında ortalama brüt emekli aylığı Türkiye’de yüzde 37 geriledi. Türkiye’de 2012 yılında brüt yaşlılık aylığı 447 Euro idi.

Türkiye’de emeklilerin nüfusa oranı artarken emeklilerin milli gelirden aldığı pay ise düşüyor. Emekli maaşlarının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranında Türkiye 36 Avrupa ülkesi içinde sondan ikinci sırada. En düşük emekli ve memur maaşlarının asgari ücrete oranı ise AK Parti iktidarında 2023 yılındaki kadar düşük olmamıştı. 2024’te bu oranların daha da düşmesi bekleniyor.

Ortalama emekli brüt yaşlılık aylığının asgari ücrete oranında da Türkiye alt sırada yer alıyor. Türkiye’de bu oran yüzde 64. Yani, asgari ücretliler 100 lira kazanırken emekliler 64 lira kazanıyor. Türkiye bu alanda 21 ülke içinde sondan dördüncü. En iyi oran yüzde 135 ile Yunanistan; en düşük oran ise yüzde 57 ile Litvanya’da.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

“Dört Büyükler” Avrupa’nın En Kötü 10 Takımı Arasında

Süper Lig’de “Dört Büyükler” olarak adlandırılan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un, 2023 yılında Avrupa’da net öz sermayede en fazla zarar eden takımlar arasında yer aldı.

Beşiktaş 151 milyon avro ile dördüncü, Trabzonspor 110 milyon avro ile 5’inci, Galatasaray 109 milyon avro ile 6’ncı ve Fenerbahçe 82 milyon avro zararla 7’nci sırada yer aldı.

UEFA (Avrupa Futbol Federasyonları Birliği) tarafından yayımlanan Avrupa Kulüp Finansmanı ve Yatırım Raporu’na göre Süper Lig takımları, finansal performanslarıyla Avrupa’da net öz sermayede en fazla zarar veren ligini oluşturdu.

Süper Lig’de “Dört Büyükler” olarak adlandırılan Beşiktaş, Trabzonspor, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin, 2023 yılında Avrupa’da net öz sermayede en fazla zarar eden takımlar arasında yer aldığı açıklandı.

UEFA’dan yapılan uyarıda, takımların gelecekte kulüp lisansı alabilmek için bilançolarını güçlendirmek zorunda olduğu vurgulandı. İlk 10’da 4 Süper Lig takımı dışında, İtalya’dan 3, Portekiz, İsrail ve İspanya’dan birer ekip bulunuyor.

Avrupa’da 2023 yılında net öz sermaye zararı veren ilk 10 kulüp şu şekilde:

1- Roma – İtalya – 436 milyon Euro
2- Porto – Portekiz – 176 milyon Euro
3- Inter – İtalya – 162 milyon Euro
4- Beşiktaş – Türkiye – 151 milyon Euro
5- Trabzonspor – Türkiye – 110 milyon Euro

6- Galatasaray – Türkiye – 109 milyon Euro
7- Fenerbahçe – Türkiye – 82 milyon Euro
8- Real Betis – İspanya – 72 milyon Euro
9- M. Haifa – İsrail – 63 milyon Euro
10- Lazio – İtalya – 38 milyon Euro

Trabzonspor, 2023 yılında 35 milyon euro faaliyet zararıyla da Avrupa’da ilk 5’te yer aldı.

En fazla faaliyet zararı açıklayan 5 ekip şöyle:

1- Barcelona – İspanya – 179 milyon Euro
2- Roma – İtalya – 53 milyon Euro
3- Monaco – Monaco – 41 milyon Euro
4- Aston Villa – İngiltere – 39 milyon Euro
5- Trabzonspor – Türkiye – 35 milyon Euro

Süper Lig, UEFA’ya üye 55 ülke arasında net öz sermayede en fazla zarar veren kulüp sayısına (18) sayısına sahip.

Raporda paylaşılan son verilere göre, Süper Lig’den 18 kulüp, toplam 814 milyon Euro net öz sermaye zararına ulaştı.

Süper Lig, en fazlı takımın (18) net öz kaynak zararı verdiği birinci seviye futbol organizasyonu olarak gösterildi.

Ayrıca, raporda açıklanan verilere göre Süper Lig, takımlarının 1 milyar Euro’luk brüt banka borcuyla Avrupa’da 55 ülke arasında 4. sırada yer aldığı belirtildi.

Süper Lig ekipleri, 157 milyon Euro’luk kadro maliyetiyle ise 11. sırada yer aldı.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Avrupa, Rusya İle Olası Savaşa Hazırlanıyor

Avrupa ülkeleri, Ukrayna ile savaşı kazanma ihtimali yükselen Rusya’nın tehditleriyle karşı karşıya kalabilir. Bu olasılık Avrupa ülkelerini askeri yönden yeni adımlar atmaya zorluyor.

Avrupa’nın en büyük, dünyanın da üçüncü büyük tirajlı gazetesi Bild, Polonya Savunma Bakanı Wladyslaw Kosiniak-Kamysz’in ülkesinin, Rusya ile topyekün bir savaş olasılığına karşı hazırlık yaptığını söylediğini bildirdi.

Bild’e göre, Bakan Kosiniak-Kamysz, Ukrayna’nın Rusya ile savaşı kaybetme ihtimalinin yükseldiğini ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Polonya dahil NATO ülkelerine saldırmaya karar verdiği bir senaryoya hazırlandığını açıkladı.

“Bu sözleri öylesine söylemiyorum” diyen Kosiniak-Kamysz, durumun ve gelişmelerin dikkatle değerlendirdiğini ve analiz edildiğini, ülke savunması için şimdiden somut adımların atıldığını, örneğin silahlanma alanındaki eksikliklerin incelendiğini kaydetti.

Habere göre Polonya Savunma Bakanı, ülkesinin Belarus ve Rusya ile olan sınır bölgesinde yeni sığınaklar inşa ettiğini ve bu hamlenin “genel ulusal savunma planının bir parçası” olduğunu da söyledi.

Bakan Kosiniak-Kamysz, “Rusya’nın saldırması durumunda, Polonya Avrupa Birliği’nin (AB) ortak savunmasında çok önemli bir rol oynayacak. AB Komisyonu da bunun farkında” diye konuştu.

Rusya’nın Ukrayna’daki savaşın ardından Polonya ve diğer Avrupa ülkelerine saldırabileceği şeklindeki görüşleri paylaşan bir diğer isim de Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius.

“Avrupa askeri tehdit durumuyla karşı karşıya”

Rusya ile 5-8 yıl içinde bir savaş yaşanabileceğini iddia eden ve “Putin’in bir gün bir NATO ülkesine saldırabileceğini hesaba katmak zorundayız” diyen Pistorius, kısa bir süre önce yaptığı bir açıklamada, “Hem olası hem de maksimum risk senaryolarını analiz ediyoruz. Kesin olan bir şey var ki, Avrupa’da bir kez daha 30 yıldır görülmemiş bir askeri tehdit durumuyla karşı karşıyayız” diye konuştu.

Göreve geldiği geçen yıl Ocak ayından bu yana sık sık Almanya’nın Rusya ile savaşa hazır olması çağrısında bulunan Pistorius, ülkesinin gelecekte Avrupa’nın karşılaşacağı güvenlik sorunlarına karşı kendini savunmaya hazır olmadığı uyarısını da yapıyor.

Alman askeri uzmanlar da yıllarca izlenen tasarruf politikaları nedeniyle yatırım yapılmayan Almanya ordusunun hareket kabiliyetini yitirdiğini, subay ve astsubay eksikliği nedeniyle eğitimlerin zor yapıldığını ve tatbikatların bile iptal olmasının artık olağan hale geldiğini belirtiyor. Uzmanlar, ordunun şu anda sıcak bir çatışmaya hazırlıksız olduğunu vurguluyor.

“Rusya büyük olasılıkla…”

İsveç Sivil Savunma Bakanı Carl-Oskar Bolin ve Genelkurmay Başkanı Micael Byden da İsveç halkını Rusya ile savaşa hazır olmaları yönünde uyarmış, uyarı ülkede paniğe neden olmuştu.

Danimarka İstihbarat Dairesi de Rusya’nın olası bir sıcak çatışmaya girebileceğini duyurdu. Danimarka Savunma Bakanı Troels Lund Poulsen ise, “Rusya büyük olasılıkla NATO üyesi ülkelere karşı askeri gücünü kullanabilecek” dedi.

Baltık ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya, güvenlik endişeleri nedeniyle sınırlarındaki savunmayı güçlendirmek amacıyla önümüzdeki birkaç yıl içinde sığınaklar ve savunma tesisleri inşa etme kararı almışlardı.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, Asgari Ücrette Avrupa Ülkeleri Arasında Sondan 5. Sırada

Verilere göre, Türkiye, asgari ücrette 26 Avrupa ülkesi arasında sondan beşinci sırada yer alıyor. En yüksek asgari ücret ise 2 bin 570 euro ile Lüksemburg’da veriliyor.

Ayrıca Avrupa’da temmuzda asgari ücretler yeniden artırılacak ancak Türkiye’de iktidar bu yıl ikinci artış olmayacağını açıkladı.

2024 yılında yüzde 49 artışla 17 bin 2 TL’ye çıkarılan asgari Türkiye’yi Avrupa’da en düşük ücret alan ülkeler arasından çıkaramadı. Eurostat verilerine göre Türkiye, Avrupa’da en düşük 5’inci ücret alan ülke oldu.

Bu yıl Türkiye’de asgari ücret yüzde 49 artışla 17 bin 2 TL’ye çıkarılsa da Avrupa ülkeleri arasında da en kötü ücretlerden olmaktan kurtulamıyor. Türkiye’de asgari ücret ilk kez 500 doları aşsa da 26 Avrupa ülkesi içinde 22’nci sırada yer alarak son sıralardaki yerini koruyor.

10haber’in haberine göre, Türkiye’de 20 bin 2 lira olan brüt asgari ücret, 32 lira 93 kuruş olan kura göre 607 euro oldu. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat), Avrupa ülkelerinde 2024 yılının ilk yarısında geçerli asgari ücretleri açıkladı.

Buna göre Avrupa’da aylık brüt asgari ücretin en yüksek olduğu ülke 2 bin 570 euro ile Lüksemburg olurken, bu ülkeyi, 2 bin 146 euro ile İrlanda, 2 bin 70 euro ile Hollanda, 2 bin 54 euro Almanya takip etti. 385 euro ile Arnavutluk, 477 euro ile Bulgaristan, 532 euro ile Karadağ, 543 euro Sırbistan ve 607 euro ile Türkiye en düşük asgari ücrete sahip 5 ülke olarak sıralandı.

Ayrıca Avrupa’da temmuzda asgari ücretler yeniden artırılacak ancak Türkiye’de iktidar bu yıl ikinci artış olmayacağını açıkladı. Eurostat’ın 1999 yılından bu yana verilerini inceleyen Euronews’te yer alan haberde, Türkiye’nin asgari ücrette euro bazında en yüksek seviyeye eriştiği yıl 2024 oldu.

Ancak enflasyonun etkisinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken bu en yüksek rakam Türkiye’de milyonlarca çalışanın aldığı ortalama ücret haline dönüştü.

İşgücünde bulunan yaklaşık 32 milyon kişinin yarısı asgari ücret alırken, milyonlarca çalışan da asgari ücretin biraz üstüne ücretlerle geçinmeye çalışmak durumunda kalıyor.

Paylaşın

Avrupa’da Hanehalkı Gelirinin Düştüğü Tek Ülke Türkiye

Avrupa ülkeleri arasında euro bazında kullanılabilir hanehalkı gelirinin düştüğü tek ülke Türkiye oldu. 2016-2021 yılları arasında Türkiye’de gelir bin Euro (yüzde 27) düştü.

TÜİK verilerine göre 2022 yılında Türkiye’de yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri 98 bin 416 TL oldu. Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise 48 bin 642 TL hesaplandı. Bu da eşdeğer hanehalkı büyüklüğünün 2,02 olduğunu gösteriyor.

Avrupa’da gelir seviyesinde önemli farklılıklar bulunuyor. Bu durum kıta genelindeki gelir eşitsizliğin boyutunu ortaya koyuyor. Batı ve İskandinav ülkeleri, birçok güney ve doğu ülkesine kıyasla daha yüksek harcanabilir gelire sahip. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan geliri sıralamasında Türkiye ise son sıralarda yer alıyor.

Legatum 2023 Refah Endeksi’ne göre dünyanın en müreffeh ülkelerinin üçte ikisi Avrupa’da yer alıyor, ancak gelir eşitsizliği Avrupa genelinde oldukça yaygın. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri sadece AB üye ülkeleri arasında değil, diğer Avrupa ülkeleri arasında da önemli farklılıklar gösteriyor.

“Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan geliri” temel olarak hanehalkının harcayabileceği ve tasarruf edebileceği geliri gösteriyor. Biz bunu haber boyunca “kullanılabilir hanehalkı geliri” olarak kısalttık.

Farklı vergi rejimleri ve fiyat seviyeleri nedeniyle ülkelerin harcanabilir gelir seviyelerini doğru bir şekilde karşılaştırmak zor. Ancak farklılıkları ölçmenin ve karşılaştırmanın bir yolu, her ülkede satın alma gücü standardına (PPS) göre eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirine bakmak. Bu da yaşam standartları hakkında bir fikir verir.

Peki, Avrupa’da en yüksek ve en düşük kullanılabilir hanehalkı gelirine sahip ülkeler hangileri? Avrupa’da gelir eşitsizliği ne kadar yaygın?

Satın alma gücüne göre (PPS) hanehalkı fert geliri 2022 yılında AB’de 18 bin 706 oldu. Bu değer Türkiye’de ise 6 bin 10 gerçekleşti. Avrupa’da en yüksek kullanılabilir hanehalkı geliri 33 bin 214 ile Lüksemburg’da; en düşük ise 4 bin 385 ile Arnavutluk’ta. Bu değerin en düşük olduğu AB ülkesi ise 9 bin 971 ile Bulgaristan.

Kullanılabilir hanehalkı geliri, beş İskandinav ülkesinde AB ortalamasının üzerinde ancak Norveç ikinci sırada yer alırken, diğerlerinden hiçbiri ilk beşe giremedi.

AB’nin nüfus olarak en büyük dört ülkesine baktığımızda kullanılabilir hanehalkı geliri Almanya (23 bin 197) ve Fransa’da (20 bin 575) AB ortalamasının üzerinde gerçekleşti. İtalya (18 bin 472) ve İspanya (17 bin 254) ise AB ortalamasının altında kaldı.

AB’ye en son katılan ülke olan Hırvatistan’ın, altı AB ülkesinden daha yüksek gelire sahip olması dikkat çekti.

Haritada görüldüğü üzere gelir dağılımında açık bir coğrafi bölünme söz konusu: Kullanılabilir hanehalkı geliri en yüksek batı ve İskandinav ülkelerinde kaydedilirken, çoğu güney ve doğu ülkesinde ise bu gelir daha düşük seyretti.

AB’ye aday ülkeler listedeki en düşük kullanılabilir hanehalkı gelire sahip ülkeler oldu. Arnavutluk (4 bin 385) en alt sırada yer alırken, bu ülkeyi Kuzey Makedonya (5 bin 988) ve Türkiye (6 bin210) takip etti.

Satın alma gücü yerine Euro cinsinden gelir dikkate alındığında, Avrupa’daki gelir eşitsizliği dağılımı daha keskin.

AB’de 2022 yılında kullanılabilir hanehalkı fert geliri 19 bin 83 Euro oldu. Lüksemburg 45 bin 310 Euro ile yine zirvede. Arnavutluk 2 bin 523 Euro ile yine sonda. Türkiye ise 36 ülke içinde 2 bin 752 Euro ile sondan ikinci sırada.

Bu gelir Almanya’da 25 bin Euro; Fransa’da ise 23 bin 53 Euro gerçekleşti. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Euro cinsinden gelir AB’ye aday ülkelerde oldukça düşük gerçekleşti.

Peki, Euro bazında eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan geliri son 5 yılda nasıl değişti?

Dokuz AB üye ülkesi ve iki aday ülkede 2017 ve 2022 yılları arasında (ya da verilerin mevcut olduğu son beş yıl içinde) yüzde 40’tan fazla artış gösterdi. Bu değişim AB geneli için yüzde 17 oldu.

Romanya yüzde 101 ile en yüksek artışı kaydederken, onu Sırbistan (yüzde 68) ve Litvanya (yüzde 66) takip etti. Bu gelirin AB ortalamasından daha yüksek olduğu ülkelerdeki değişim daha düşük kaldı. Örneğin İsviçre’de yüzde 1, Norveç’te yüzde 2 ve Fransa ile İsveç’te yüzde 5 oldu.

Euro bazında kullanılabilir hanehalkı geliri düştüğü tek ülke Türkiye oldu. 2016-2021 yılları arasında Türkiye’de gelir bin Euro (yüzde 27) düştü.

Değişimlere yüzde olarak değil de Euro cinsinden bakıldığında, en yüksek artış Lüksemburg’da (8 bin 995 Euro) kaydedilirken bu ülkeyi İrlanda (6 bin 181 Euro) ve Hollanda (5 bin 976 Euro) takip etti. AB’deki ortalama artış 2 bin 802 Euro olurken bu artış Almanya’da 3 bin 80 Euro ve Fransa’da bin 93 Euro gerçekleşti.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan geliri nedir?

Ülkeler arası yaşam standartlarını kıyas ederken en rağbet gören verilerden birisi eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan geliri. Peki, Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK) ve AB İstatistik Ofisi Eurostat tarafından kullanılan bu gelir ne anlama geliyor, nasıl hesaplanıyor?

Öncelikle “hanehalkı kullanılabilir net geliri”ne bakalım. TÜİK’in tanımıyla basitçe hanehalkındaki her bir ferdin elde ettiği kişisel yıllık kullanılabilir gelirlerin toplamı ile hane bazında elde edilen yıllık gelirlerin toplamından bu dönem için ödenen vergiler ve haneye yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra geriye hanehalkı kullanılabilir geliri kalıyor.

Bu gelirler; maaş-ücret, yevmiye, müteşebbis geliri ile emekli maaşı, dul-yetim aylıkları ve yaşlılara yapılan ödemeler, karşılıksız burs vb. ayni veya nakdi gelirler ile gayrimenkul kira geliri, haneye yapılan karşılıksız yardımlar, 15 yaşın altındaki fertlerin elde ettiği gelirler vb. olabilir.

Bir hanede bulunan kişi sayısı kadar bunların yaşı ve harcama ihtiyacı farklı oluyor. Bu dikkate alınarak “eşdeğer hanehalkı büyüklüğü” bulunuyor.

Bu iki veri kullanılarak eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri” hesaplanıyor. Aslında hanenin kazandığı gelirin hanedeki kişi sayısına bölünmesi demek. Ancak hanedeki kişi sayısında bireylerin yaşı da dikkate alınıyor.

Medyan ise ülkedeki tüm gelirler küçükten büyüğe sıralandığında ortaya düşen değeri gösteriyor ve “eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan geliri” bulunuyor.

Kıyaslamada ulusal para birimleri yerine Satın Alma Gücü Standardı (PPS) tercih ediliyor. Çünkü ülkeler arasında fiyat farkı var. Örneğin Almanya’daki kira ücreti ile Romanya’daki kira ücreti veya gıda fiyatı aynı değil. Satın alma gücü tüm bu farklılıklar dikkate alınarak hesaplanıyor.

Fiyat seviyesi farklılıklarını ortadan kaldıran bir tür yapay para birimi olan PPS, tek bir PPS’nin herhangi bir ülkede aynı mal veya hizmeti satın alabilmesini sağlıyor.

TÜİK verilerine göre 2022 yılında Türkiye’de yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri 98 bin 416 TL oldu. Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise 48 bin 642 TL hesaplandı. Bu da eşdeğer hanehalkı büyüklüğünün 2,02 olduğunu gösteriyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

51 Binden Fazla Türkiye Vatandaşı Avrupa’ya İltica Başvurusu Yaptı

2023 yılının ilk dokuz ayında Avrupa Birliği (AB) ülkelerine ilk kez iltica eden Türkiye vatandaşlarının sayısı 51 bini aştı. Türkiye vatandaşlarının en çok iltica başvurusu yaptığı ülke açık ara Almanya oldu.

İltica sayısında Türkiye vatandaşları Suriyeli ve Afganlardan sonra üçüncü sırada yer alıyor. Temmuz ayında 14 bin 835 Suriye vatandaşı, 8 bin 105 Afgan ve 5 bin 905 Türkiye vatandaşı Avrupa Birliği (AB) ülkelerine iltica etti.

Avrupa ülkelerine iltica eden Türkiye vatandaşlarının sayısı her geçen gün artıyor. 2023 yılı bitmeden eylül ayı itibariyle yıllık bazda tüm zamanların rekoru kırıldı.

Euronews Türkçe’nin aktardığı AB İstatistik Ofisi Eurostat’ın verilerine göre 2023 yılının ilk dokuz ayında AB ülkelerine ilk kez iltica eden Türkiye vatandaşlarının sayısı 51 bini aştı. Eski rekor 2022 yılında 48 bin 615 başvuru ile kırılmıştı.

Türkiye vatandaşlarının en çok iltica başvurusu yaptığı ülke açık ara Almanya oldu. 2023 yılındaki rekor artışta Almanya’ya yapılan başvurular etkili oldu. Geçici verilere göre Almanya 35 binden fazla başvuru ile tüm başvurular içinde yüzde 69 paya sahip.

Eurostat’ın iltica verileri 2008 yılından başlıyor. Bazı ülkelerin bazı yıllara ilişkin verileri eksik. Eksik verileri olan ülkelere göç eden Türkiye vatandaşlarının sayısı oldukça az. Dolayısıyla tüm bunları verilere yansıyan “en az iltica sayısı” olarak kabul etmek gerek.

2008-2015 yılları arasında AB ülkelerine ilk kez iltica eden Türkiye vatandaşlarının sayısı 4 bin civarında seyretti ve 5 binin üzerine çıkmadı. 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı 2016’dan sonra ise iltica sayısı hızla arttı.

2016’da ilk kez iltica sayısı 10 bin sınırına dayanırken Covid-19 öncesi 2019 yılında bu sayı 23 bini aştı. 2022 yılında ise 48 bin 615 Türkiye vatandaşı ilk kez AB’ye iltica etti.

2023 yılı yaz aylarında ise Almanya’ya rekor seviyede başvuru gerçekleşti. Bu genel toplama da yansıdı. Bazı ülkelerin eylül ayı verileri eksik olmasına rağmen eylül ayı itibariyle 2023 yılında en az 51 bin 415 Türkiye vatandaşı AB ülkelerine ilk kez iltica etti. Sene sonuna kadar bu sayının daha da artmasına kesin gözüyle bakılıyor.

2023 yılında Ocak-Eylül arasında 35 bin 235 Türkiye vatandaşı Almanya’ya ilk kez iltica etti. Bu sayı toplamın yüzde 69’una karşılık geliyor. Bu da 10 iltica başvurusundan 7’sinin Almanya’ya gerçekleşti anlamına geliyor. Eksik verilerin eklenmesiyle bu oran çok az düşebilir.

Almanya’da aylık bazda rekor üstüne rekor

2008 başından bu yana aylık bazda Almanya’ya Türkiye vatandaşlarının yaptığı ilk iltica başvuru sayısı 2023 yılına kadar hiç 5 bine ulaşmamıştı. Kasım 2022’de 4 bin 730 başvuru ile tüm zamanların rekoru kırılmıştı.

2023 yılında ise aylık bazda Almanya başvurularında rekor üstüne rekor geldi. Ağustos 2023’te 5 bin 620 Türkiye vatandaşı Almanya’ya iltica etti. Böylece ilk kez 5 bin sınırı aşıldı. Eylül ayında yeni bir rekor daha geldi. 6 bin 440 başvuru ile 6 bin sınırı da ilk kez geçildi.

2023’te Ocak-Eylül döneminde Almanya’ya 71 bin 840 Suriyeli iltica başvurusu yaptı. Aynı dönemde başvuru yapan Türkiye vatandaşı sayısı ise 35 bin 285 oldu. Ancak Türkiye vatandaşlarının yaptığı başvuru sayısı bu şekilde artmaya devam ederse aylık bazda Türk vatandaşlarının Suriyelileri geçmesi gündeme gelebilir.

Eurostat’ın son paylaştığı bültende iltica sayısında Türkiye vatandaşları Suriyeli ve Afganlardan sonra üçüncü sırada yer alıyor. Temmuz ayında 14 bin 835 Suriye vatandaşı, 8 bin 105 Afgan ve 5 bin 905 Türkiye vatandaşı AB ülkelerine iltica etti.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden “Uyuşturucu Çeteleri Çocukları ‘Asker’ Gibi Kullanıyor” Uyarısı

Gençlerin Avrupa’nın en büyük güvenlik tehditlerinden biri olan ve giderek büyüyen acımasız uyuşturucu ticaretine kapıldığını söyleyen Ylva Johansson, “Radikalleştiriliyorlar ve katil olmak üzere yetiştiriliyorlar. Bunlar çocuk askerlerin uyuşturucu çetelerindeki karşılığıdır” dedi.

Avrupa Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, organize suç örgütleri tarafından yönetilen uyuşturucu ticaretinin bugün Avrupa’nın karşı karşıya olduğu en ciddi güvenlik tehditlerinden biri olduğunu belirtti ve durumun giderek kötüleştiğine dikkat çekti.

İsveç’te geçen hafta iki kişiyi öldüren 16 yaşındaki bir çocuğun başka bir cinayetle bağlantılı olduğunu ve ağır silah bulunmaktan tutuklandığını belirten Johansoson “Bu çocukların işlediği bir dizi cinayetten yalnızca biri.” diyerek duruma örnek gösterdi.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; Johansson, kokainin yanı sıra fentanilin de öncelikleri arasında olduğunu belirtti.

Avrupa Birliği’nin stratejileri neler?

AB, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele kapsamında çocukların örgütlere katılımının önüne geçecek stratejileri güçlendirmek istiyor. Bunlar arasında hırsızlık ya da okulu bırakma gibi erken işaretleri izleyerek çocukların tespit edilmesi gibi önlemler de bulunuyor.

AB ayrıca, ulusal mercilerin ve uyuşturucu kullananların piyasaya giren yeni bir tehlikeli madde hakkında bilgilendirilmesi için Avrupa çapında yeni bir uyuşturucu uyarı sisteminin geliştirilmesini hedefliyor.

Bunun yanı sıra Avrupa limanları arasında istihbarat paylaşımını da daha etkin hale getirmeyi amaçlayan AB, istihbarat paylaşımı ve suçlularla mücadele stratejileri konusunda Orta ve Güney Amerika ülkeleriyle çalışmayı planlıyor.

Birlikte geçen yıl 303 ton kokain ele geçirildi. Bu oran son on yılda beş kat artışa işaret ediyor. En fazla uyuşturucu yakalanan ülkelerin başında Belçika, Hollanda ve İspanya bulunuyor. AB çapında işlenen tüm cinayetlerin yarısının uyuşturucuyla bağlantılı bulunduğunu gösteren son veriler de AB mercileri üzerine bu konudaki baskıyı artırıyor.

Paylaşın

Türkiye, Küresel Organize Suç Endeksi’nde Avrupa’da Birinci

Türkiye, başta uyuşturucu kaçakçılığı, göçmen ve tarihi eser kaçakçılığı, insan ticareti, yolsuzluk, sigara ve alkol kaçakçılığı, silah ve mühimmat kaçakçılığı gibi başlıkların yer aldığı Küresel Organize Suç Endeksi’nde Avrupa’da birinci dünyada ise 14. sırada.

Araştırma için organize suça ilişkin yayınlar incelenerek veriler toplanıyor. Yerel uzmanlar ve gruplar bunların doğruluğunu kontrol ediyor. Sonra da endeks skoru ortaya çıkıyor. 1 en düşük, 10 ise en yüksek skor. Yüksek skorlar bu ülkede organize suç oranının yüksek olduğunu gösteriyor.

Küresel Organize Suçlar Raporu, Türkiye’de çeşitli mafya gruplarının hükümet ve diğer siyasetçilerle yakın ilişki kurarak polis ve yargı karşısında koruma sağladıklarının aktarıldığını bildirdi. Türkiye’nin 2023 skoru 7,03 puan. Bu skor 2021 yılında 6,89 idi. Bu son iki senede işlerin biraz daha kötüye gittiğini gösteriyor.

Uluslararası Organize Suç İnisiyatifi’nin Küresel Organize Suç Endeksi 2023 raporu yayımlandı. Endeks BM üyesi 193 ülke içinde gelişen organize suç faaliyetlerini karşılaştırıyor.

Organize suç skoru için ülkedeki suç ortamı ve suç aktörlerine bakılıyor. Bunlar toplam 20 alt başlıktan oluşuyor. Suç ortamına dair başlıklar arasında insan ticareti, insan kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, eroin ticareti, kokain ticareti, sentetik uyuşturucu ticareti, mali suçlar, yenilenemez kaynakların yasadışı ticareti, uyuşturucu ticareti gibi başlıklar bulunuyor. Suç aktörleri için ise mafya grupları, kriminal ağlar, devlet bağlantılı aktörler, yabancı suç aktörleri ve özel sektör aktörleri inceleniyor.

Türkiye’nin genel organize suç skoru 7,03. Alt başlıklarda ise devlet bağlantılı suç aktörleri ve insan kaçakçılığı 9 puan ile Türkiye’nin en kötü olduğu alanlar olarak kayda geçti.

İnsan kaçakçılığı birilerinin kendi rızası ile kaçak yollarla bir ülkeye sokulması anlamına gelirken insan ticareti ise kişilerin rızası dışında fuhuş ve zorla çalıştırma da dahil olmak üzere sömürü için gerçekleştirilen ticaret.

Silah ticareti, eroin ticareti ve mafya vari suç gruplarında ise Türkiye’nin puanı 8,5. İnsan ticareti puanın 8 olması da bunun Türkiye’de ne kadar büyük bir sorun olduğunu ortaya koyuyor.

Küresel Organize Suç Endeksi’nin zirvesinde ise 8,15 puan ile Myanmar yer alıyor. Ardından Kolombiya ve Meksika geliyor. İran, Türkiye ile aynı puan ile yine 14. Sırada bulunuyor. Rusya ise 6,87 puan ile 19. sırada.

Türkiye Avrupa ülkeleri arasında ise ilk sırada. Organize Suç Endeks skoru en yüksek olan AB ülkesi ise İtalya oldu.

Türkiye hakkında öne çıkan bulgular

Endeks dışında ülkeler raporda başlık başlık değerlendiriliyor. Öne çıkan bazı bulgular şöyle:

Türkiye’nin Asya, Orta Doğu ve Avrupa arasındaki kavşakta yer alan coğrafi konumu ve uzun sınırları, ülkeyi insan ticareti ve insan kaçakçılığı için önemli bir transit ve hedef ülke haline getirmektedir.

Özellikle cinsel sömürü ve zorla çalıştırma amaçlı insan ticareti Türkiye’de giderek yaygınlaşıyor. Türkiye büyük bir mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaya devam ederken, insan tacirleri bu toplulukların savunmasızlığından yararlanarak kadınları ve çocukları cinsel sömürü için insan ticaretine zorlamaktadır.

Genç kızların gayri resmi dini törenler yoluyla zorla evlendirilmesi, ekonomik bir başa çıkma mekanizması olarak giderek yayılmaktadır.

Suç şebekelerine ek olarak, devlet içinde yerleşik aktörler de insan ticaretinde rol almakta ya da en azından kolaylaştırmaktadır.

Rapora göre Türkiye; Suriye ve Afganistan gibi ülkelerden Avrupa’ya yönelik göçmen kaçakçılığında kilit transit ülke olmaya devam ediyor.

Ayrıca Afrika ülkelerinden gelen düzensiz göçmen sayısında da bir artış söz konusu ve bu artış Türkiye’nin vize şartlarını hafifletmesi ve ülkeye giriş için iyi havalimanı bağlantıları sayesinde kolaylaşmaktadır.

İnsan ticaretine benzer şekilde, insan kaçakçılığı da yolsuzluğa bulaşmış hükümet yetkilileri tarafından kolaylaştırılmaktadır. Haberler, devletle ile bağlantılı aktörlerin ve meşru işletmelerin bu pazara doğrudan dahil olduğunu iddia ediyor.

Rapora göre akaryakıt kaçakçılığı, daha ucuz petrole olan talepten ve özellikle Suriye, Irak ve İran kaynaklı kaçak petrol satışından vergi geliri elde etme fırsatından yararlanan Türkiye’deki organize suç grupları için en kârlı gelir kaynaklarından birisi.

Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle eroin ticareti için bir kaynak, transit ve hedef ülke konumunda.

Türkiye tarihsel olarak uluslararası kokain kaçakçılığı rotasında yer almamasına rağmen, son birkaç yıl içinde ele geçirilen kokain miktarındaki artışın, Amerika ve Avrupa’daki yüksek sayıdaki ele geçirmeler nedeniyle nakliye rotalarındaki değişimin bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla Türkiye, Güneydoğu ve Doğu Avrupa’yı hedef alan kokain kaçakçılığında daha önemli bir transit ülke haline gelmektedir

Türkiye’de faaliyet gösteren ve geleneksel mafya sistemini model alan önemli sayıda mafya tarzı grup bulunmaktadır. Ülkede varlıklarını sürdüren bu grupların hükümetle ve diğer siyasetçilerle yakın ilişkiler geliştirdikleri ve bu sayede kolluk kuvvetleri ve yargı karşısında koruma sağladıkları bildirilmektedir.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın