Avrupa Birliği, Filistin’i Tanımaya Hazırlanıyor

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 205. günü geride kalırken, birçok Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkenin mayıs ayı sonuna kadar Filistin devletini tanımasının beklendiği açıklandı.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 34 artarak 34 bin 488’e çıktı. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 68 artarak 77 bin 643’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Pazartesi günü Riyad’da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu özel toplantısı marjında yaptığı açıklamada, birçok Avrupa Birliği üyesi ülkenin Mayıs ayı sonuna kadar Filistin devletini tanımasının beklendiğini söyledi.

27 AB üyesi ülkeden aralarında İsveç, Bulgaristan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Romanya’nın da bulunduğu dokuz ülke halihazırda Filistin devletini tanıyor. İspanya, İrlanda, Malta ve Slovenya da 22 Mart’ta yaptıkları açıklamada, Filistin devletini tanımaya hazır olduklarını ilan etmişti.

Ancak AB’nin resmi pozisyonu, bölge için uluslararası kabul görmüş barış planı çerçevesinde, “iki devletli çözüm”ün bir parçası olarak kurulması halinde Filistin’in devlet olarak tanınması yönünde.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel de, 12 Nisan’da yaptığı açıklamada Filistin devletini tanımaya istekli Avrupa Birliği ülkelerinin, birlikte hareket ederek bölgede barışın sağlanması için önemli bir süreci tetiklemeleri çağrısı yapmıştı. Michel, İspanya, İrlanda, Slovenya ve Malta’nın ortak tutumuna atıfla, AB üyesi olmayan benzer tutuma sahip ülkeleri de bu girişime katılmaya davet etmişti.

Öte yandan Hamas, İsrail’in sunduğu ateşkes anlaşmasının ana hatlarına olumlu yaklaştıklarını açıkladı. Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen Hamas yetkilisi, Fransız haber ajansı AFP’ye ateşkes anlaşması taslağında “büyük bir sorun görmediklerini” söyledi.

“İsrail yeni bir engel çıkarmadığı sürece mevcut atmosfer olumlu” diyen yetkili, son anlaşma taslağının detaylarına ilişkin bilgi paylaşmadı. Başka bir Hamas yetkilisi, AFP’ye geçen hafta “kalıcı bir ateşkesi, yerinden edilmiş kişilerin serbestçe geri dönmesini, esir takası için makul şartları ve Gazze kuşatmasını sonlandırmayı garanti eden” bir anlaşmaya sıcak bakacaklarını söylemişti.

Axios haber portalı ve İsrail medyasının üst düzey İsrailli yetkililere dayandırdığı haberlere göre, yakın zamanda bir uzlaşmaya varılmaması halinde Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta da bir kara operasyonuna başlanacağı belirtiliyor.

İsrail medyasında Mısır ve İsrailli heyetler arasındaki son görüşmelerde Hamas’la sınırlı bir uzlaşmaya varıldığı; buna göre yalnızca ileri yaştaki rehinelerle, kadın ve hasta rehinelerin serbest bırakılacağına yönelik haberler yer almıştı.

Axios’un haberinde, ateşkesin süresinin ise Hamas tarafından serbest bırakılacak rehinelerin sayısına bağlı olacağı belirtildi. İsrail, Hamas’ın iki hafta önce masaya getirdiği kalıcı ateşkes talebini ise reddediyor.

Hamas yetkililerinin, Mısır’ın başkenti Kahire’de İsrailli heyetle bugün bir araya gelerek son teklifle ilgili görüşme yapması bekleniyor. ABD, Katar ve Mısır arabuluculuğunda aylardır yürütülen ateşkes anlaşması çalışmalarında henüz somut bir sonuç elde edilemedi.

Kahire’nin yanı sıra Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da da Gazze’de ateşkes konusu gündemde. İsrail ve Ürdün ziyareti öncesinde Riyad’a giden ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) ve Körfez İşbirliği Konseyi’nin toplantılarına katılacak.

Bu toplantılarda Gazze’de ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması çabaları ele alınıyor. Toplantılara aralarında Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un da olduğu Avrupa ve Ortdadoğu ülkelerinden bakanlar katılıyor.

İsrail’in ateşkes teklifi neyi içeriyor?

Reuters’e bilgi veren bir kaynağa göre, İsrail Cumartesi günü sunduğu teklifte, Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması yönünde bir uzlaşma sağlanması halinde, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’a planlanan askeri harekatı ertelemeyi öneriyor.

Yaklaşık 40 rehinenin serbest bırakılması karşılığında İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerin salıverilmesini içeren teklif belirli bir süre için ateşkes sağlanmasını da öngörüyor. Ancak İsrail, Hamas’ın kalıcı ateşkes talebini ise reddediyor.

Paylaşın

Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’ndan “Türkiye’ye Yaptırım Yok” Mesajı

Fransa’nın Strazburg kentindeki merkez binasında gazetecilerle bir araya gelen Avrupa Konseyi İletişim Direktörü Daniel Höltgen, “Sayısını hatırlayamacağım kadar çok kez Kavala ve Demirtaş’ın serbest bırakılması için üye devletler tarafından çağrı yapıldı” dedi ve ekledi:

“Bu çağrılar karşılık bulmadıkça diplomatik dil giderek sertleşti. Ancak mevcut durumda hiçbir üye devletin yaptırım uygulamaya niyetli olduğunu görmüyorum.”

Daniel Höltgen, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun bu yönde bir hazırlık olmadığını, hatta yaptırım ihtimalinin dillendirilmediğini söyledi.

Avrupa Konseyi İletişim Direktörü Daniel Höltgen, Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu ve bu sene kuruluşunun 75. yıldönümünü kutlayan Avrupa Konseyi’nin Fransa’nın Strazburg kentindeki merkez binasında bir grup gazeteciyle bir araya geldi.

T24’ten Metin Kaan Kurutluş’un aktardığına göre; Höltgen, “Sayısını hatırlayamacağım kadar çok kez Kavala ve Demirtaş’ın serbest bırakılması için üye devletler tarafından çağrı yapıldı. Bu çağrılar karşılık bulmadıkça diplomatik dil giderek sertleşti. Ancak mevcut durumda hiçbir üye devletin yaptırım uygulamaya niyetli olduğunu görmüyorum“ diye konuştu. İletişim direktörü bu yönde bir hazırlık olmadığını, hatta yaptırım ihtimalinin dillendirilmediğini söyledi.

Höltgen, Bakanlar Kurulu’nun alacağı bir yaptırım kararının Rusya örneğinde olduğu gibi üyelikten ihraca kadar gidebileceğini, ancak Türkiye’nin üyelikten çıkarılması gibi bir senaryonun hiçbir şekilde gündeme gelmediğini belirtti. Rusya, 24 Şubat 2023’te Ukrayna’yı topyekûn işgal girişimini başlattıktan sonra üyelikten ihraç edilmişti. Avrupa Konseyi’nden bir ülkenin ihracı için üye ülkelerin üçte ikisinin oyu gerekiyor.

İhlal sürecinin Türkiye’ye bir sinyal vermek için başlatılmış olabileceğini vurgulayan Höltgen şu değerlendirmede bulundu: “İhlal süreci ilk başlatıldığında bile hiçbir üye ülkenin hükûmet mensubu Türkiye’nin üyeliğinin sonlandırılması yönünde bir talep dile getirmedi. Öte yandan ihlal süreci başlatıldıktan sonra Avrupa’da büyük bir savaş başladı.

Üye devletlerimizden biri insan öldürmeye başladı. Kriz üstüne kriz yaşandı. Dayanışma içinde olmamız gerekiyor. Sanıyorum ki üye devletler dikkatlerinin bölünmesini istemiyorlar. Tabii ki böyle yapınca durum (Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamaması) ortadan kalkacak değil, ama şu anda bu konuda dillendirilecek yeni bir şey yok. Mevcut durumda, Kavala’nın hemen serbest bırakılması için çağrı yapıyoruz“.

Avrupa Konseyi üyeleri arasında Türkiye’nin eninde sonunda AİHM kararlarını uygulayacağına dair bir düşünce olduğunu belirten Höltgen, kararlara uymayan başka ülkeler de bulunduğunu ve bunun Avrupa Konseyi için bir itibar sorunu oluşturduğunu ifade etti.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Türkiye İle İlişkilerde Yeni Dönem Mesajı

Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) zirvesinin ilk gün oturumlarının sonunda gazetecilere açıklama yapan AB Konseyi Başkanı Charles Michel, birliğin Türkiye’yle olumlu ve istikrarlı ilişki geliştirilmesinde hemfikir olduğunu söyledi.

Charles Michel, “Türkiye ile olumlu yönde ilişkiler kurmak istiyoruz. İstikrarlı ilişkiler geliştirmek istiyoruz. Aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir yaklaşımla çalışmak istiyoruz.” dedi. Michel, Kıbrıs sorununun çözümü için adımlar atılmasının Brüksel-Ankara ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynayacağını ifade etti.

Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları Brüksel’de bir araya geldi. Toplantı sonrası, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, gazetecilere açıklama yaptı. Bianet’in aktardığına göre; Charles Michel, AB’nin Türkiye’yle olumlu ve istikrarlı ilişki geliştirilmesinde hemfikir olduğunu söyledi.

AB liderlerinin Türkiye ile ilişkiler konusunda stratejik bir tartışma yapmak istediğini ve oturumun sonunda görüş birliğinde olduğunu söyleyen Michel, “Türkiye ile olumlu yönde ilişkiler kurmak istiyoruz. İstikrarlı ilişkiler geliştirmek istiyoruz. Aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir yaklaşımla çalışmak istiyoruz.” dedi.

Michel, Kıbrıs sorununun çözümü için adımlar atılmasının Brüksel-Ankara ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynayacağını ifade etti.

Karar, Türkiye’nin donmuş Avrupa Birliği üyelik müzakerelerinin yeniden başlayacağı anlamına gelmiyor.

Sonuç bildirisi

Zirvenin sonuç bildirisinin Türkiye ile ilişkiler kısmında “AB’nin, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortam ile Türkiye’yle işbirliğine dayalı ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki geliştirilmesinde stratejik çıkarı vardır.” ifadesi yer almıştı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in AB Komisyonu’yla Kasım 2023’te sunduğu ortak raporda yer verilen önerilerle ilgili çalışmaların ilerletilmesinin talep edildiğinin duyurulduğu bildiride, bunların “aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir” şekilde ve gerektiğinde AB Konseyi’nin ek rehberliğine tabi olarak ilerletilmesi için AB Daimi Temsilciler Komitesi’ne (COREPER) talimat verildiği ifade edilmişti.

Bildiride, “Türkiye’nin kendi yapıcı katılımı, raporda belirlenen çeşitli işbirliği alanlarının ilerletilmesinde faydalı olacaktır.” tespitinde bulunulmuştu. Bildiride, ayrıca “AB-Türkiye işbirliğini de geliştirebilecek olan Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasına ve ilerlemesine büyük önem vermektedir.” denilmişti.

Borrell ve AB Komisyonu’nun ortak raporunda “Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’deki tüm yasa dışı sondaj faaliyetlerinden, egemenlik ve egemenlik haklarına saygı göstermeyen diğer tüm eylemlerden kaçınmaya devam etmesi koşuluyla, 2019’da askıya alınan AB-Türkiye Ekonomi, Enerji ve Ulaştırma Yüksek Düzeyli Diyalogları’nın yeniden etkinleştirilmesi, aynı mantıkla, Ortaklık Konseyi ve Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog toplantılarının bakanlar düzeyinde yeniden başlatılması, iklim, sağlık, göç ve güvenlik, tarım ile araştırma ve yenilik konularında sektörel Üst Düzey diyalogların sayısının artırılması” gibi öneriler yer almıştı.

Paylaşın

ABD Ve Avrupa Birliği’nden İran’a Yeni Yaptırımlar

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB), geçen hafta sonunda İsrail’e saldırıda bulunan İran’a karşı yeni yaptırımları devreye sokmaya hazırlanıyor.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan yeni yaptırımların İran’ın füze ve insansız hava aracı programı ile birlikte, Devrim Muhafızları ve İran Savunma Bakanlığını da hedef alacağını söyledi. Sullivan, “Müttefiklerimiz ve ortaklarımızın da yakında kendi yaptırımlarını uygulamaya koyacaklarını tahmin ediyoruz” diye ekledi.

AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bazı üye ülkelerin İran’a yönelik yaptırımların genişletilmesini talep ettiklerini söyledi. Josep Borrell, AB’nin yetkili mercilerine “yaptırımlarla ilgili gerekli çalışmaları başlatması” için bir talep göndereceğini ifade etti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB), İsrail’e yönelik saldırısının ardından İran’a daha fazla yaptırım uygulamayı düşündüklerini açıkladı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Washington’un yaptırımlarının İran’ın füze ve insansız hava aracı (İHA) programını, İran Devrim Muhafızları’nı ve İran Savunma Bakanlığı’nı hedef alacağını duyurdu.

Açıklamasında, “Yeni yaptırımlar ve diğer önlemler, İran’ın askeri kapasitesini ve etkinliğini zayıflatmak ve sorunlu davranışlarının tamamınına engel olmak için aralıksız baskıyı devam ettirecek” diyen Sullivan, ABD’nin müttefikleri ve ortaklarının da benzer önlemler alacağını düşündüğünü dile getirdi.

ABD Hazine Bakanı Yellen, “Önümüzdeki günlerde İran’a karşı ek yaptırım önlemleri alacağımızı umuyorum” dedi. Yellen, “Yaptığım görüşmelerde, İran’ın terör finansmanını engellemeye yönelik tüm seçenekler masada olmaya devam ediyor” diye konuştu.

İran’ın petrol ihracatının da söz konusu yaptırımlar arasında olabileceğini kaydeden Yellen, bu konuyla ilgili olarak, “İran bir miktar petrol ihraç etmeye devam ediyor. Yapabileceğimiz daha fazla şey olabilir” ifadelerini kullandı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de İran’a yönelik yaptırımları genişletmek için çalışmalara başladıklarını kamuoyu ile paylaştı. Brüksel’de yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Borrell, hazırlanan yeni yaptırım paketinin, İran’ın Rusya’ya insansız hava aracı tedariğini de kapsayan silah ihracatına yönelik olacağını bildirdi.

Kendine bağlı yetkili kurumları, yeni yaptırımlarla ilgili çalışmalara başlamaları için görevlendireceğini ifade eden Josep Borrell, AB’ye üye ülkelerin İran’ın saldırısını bir kez daha kınadığını ve İsrail’in kendini savunma hakkını desteklediğini vurgulayarak, “Uçurumun kenarından uzaklaşmalıyız” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, sosyal medya hesabında yaptığı bir paylaşımda yaptırımlarla ilgili mesajları memnuniyetle karşıladıklarını yazdı. İsrail, bazı ülkelere mektup göndererek İran’a yaptırım uygulamalarını ve Devrim Muhafızları’nı “terör örgütü” ilan etmelerini istemişti.

Mevcut yaptırımlar

ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları nükleer kapasitesini, enerji ve savunma sektörlerini, hükümet yetkililerini, bankaları ve İran ekonomisini hedef alıyor. ABD, İran Atom Enerjisi Örgütü ve İran’ın nükleer programıyla bağlantılı olduğunu söylediği diğer şirketlerin yanı sıra İran Merkez Bankası da dahil olmak üzere düzinelerce bankaya yaptırım uyguluyor.

Washington ayrıca İran’ın enerji sektöründen elde ettiği geliri engellemek amacıyla Ulusal İran Petrol Şirketi ve Petrol Bakanlığı’nın yanısıra İran hükümet yetkililerini de hedef alıyor.

Paylaşın

Benzin Fiyatları, Avrupa’da Yüzde 1,5 Türkiye’de Yüzde 113 Arttı

2023 yılı nisan ayında 21.32 lira olan benzinin litre fiyatı, 2024 yılı nisan ayında yüzde 113’lük artışla 43.56 liraya çıktı. 2023 yılı nisan ayında 20.37 lira olan motorinin litre fiyatı ise yüzde 106’lık artışla 2024 yılı nisan ayında 42.1 lira oldu.

2024 şubat ayında 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde ortalama motorin fiyatı litre başına 1.696 euro oldu. Bu ülkelerde fiyatların 2023 yılından bu yana ortalama yüzde 4’ün üzerinde düştüğü görüldü. AB ülkelerinde ortalama 95 oktan benzin fiyatı da 14 ayda yüzde 1.5 arttı.

Avrupalılar 1 litre benzini geçen yıla kıyasla yüzde 1.5 oranında daha pahalı alırken Türkiye’de benzine bir yılda yüzde 113 zam yapıldı. İktidarın Mayıs 2023 seçimlerinden sonra devreye aldığı vergi ve zamlar ile döviz kurlarındaki yükseliş, akaryakıtta fiyat artışlarını beraberinde getirdi.

Sözcü gazetesinin haberine göre; temmuz ayında akaryakıtın nispi Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) tutarı benzinde 2.52 TL’den 7.53 TL’ye, motorinde de 2.05 TL’den 7.06 TL’ye yükseltildi. Ocak 2024’te ise ÖTV tutarları litre başına benzinde 9.45 TL, motorinde de 8.86 TL oldu.

Üst üste gelen zamların ardından Nisan 2023’te 21.32 TL olan benzinin litre fiyatı, bu ay yüzde 113’lük artışla 43.56 TL’ye çıktı. Nisan 2023’te 20.37 TL olan motorinin litre fiyatı ise yüzde 106’lık artışla bu ay 42.1 TL oldu.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun verilerine göre Şubat 2024’te 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde ortalama motorin fiyatı litre başına 1.696 Euro oldu. Bu ülkelerde fiyatların 2023’ten bu yana ortalama yüzde 4’ün üzerinde düştüğü görüldü. AB ülkelerinde ortalama 95 oktan benzin fiyatı da 14 ayda yüzde 1.5 arttı.

Paylaşın

BM, NATO Ve AB’den İran’a Kınama

Birleşmiş Milletler (AB) ve Avrupa Birliği (AB), Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İran’ın dün gece İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği hava saldırılarını kınadı. 

Haber Merkezi / Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB’nin, İran’ın İsrail’e yönelik saldırılarını kınadığını açıkladı.

Borrell, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “AB, İran’ın İsrail’e kabul edilemez saldırısını şiddetle kınıyor. Bu benzeri görülmemiş bir gerilim, bölgesel güvenliğe yönelik ciddi bir tehdittir” değerlendirmesinde bulundu.

Birleşmiş Milletler (AB) Genel Sekreteri Antonio Guterres ise yaptığı yazılı açıklamada, “İran İslam Cumhuriyeti’nin İsrail’e yönelik kapsamlı saldırısıyla ortaya çıkan ciddi gerilimi şiddetle kınıyorum. Bu düşmanlıkların derhal son bulması çağrısında bulunuyorum” dedi.

Son saldırılarla Ortadoğu’daki gerilimin bölgeye yayılmasının ciddi bir tehlike olduğuna işaret eden Guterres, “Tüm taraflara, Ortadoğu’da birçok cephede askeri karşılaşmalara yol açabilecek herhangi bir adımdan sakınmaları için sükûnet çağrısında bulunuyorum” ifadelerini kullandı.

BM Genel Sekreteri, ne Ortadoğu’nun ne de dünyanın yeni bir savaşı kaldırabileceğini sözlerine ekledi. BM Güvenlik Konseyi bugün İsrail’in talebiyle acil toplanacak.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İran’ın İsrail’e yönelik saldırısını bölgesel gerilimin “tırmanması” olarak niteleyerek kınadı ve tüm taraflara itidal çağrısında bulundu.

NATO Sözcüsü Farah Dakhlallah yaptığı açıklamada “İran’ın gece boyunca tırmandırdığı gerilimi kınıyor, itidal çağrısında bulunuyor ve gelişmeleri yakından izliyoruz. Ortadoğu’daki çatışmanın kontrolden çıkmaması hayati önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

İran’dan ABD ve İsrail’e uyarı

İran ise, İsrail’in misilleme yapması durumunda daha büyük bir saldırıyla karşı karşıya kalacağını belirtti ve Amerika’nın da buna destek vermesi halinde ABD üslerinin hedef alınacağını kaydetti.

Tümgeneral Muhammed Bagheri devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “İsrail’in İran’a misilleme yapması halinde tepkimiz bu geceki askeri harekattan çok daha büyük olacak” dedi.

Bagheri, Tahran’ın İsviçre aracılığıyla Washington’ı da uyardığını, İran’a karşı herhangi bir misillemenin ABD tarafından desteklenmesi halinde Amerika’nın bölgedeki üslerinin de hedef alınacağını ilettiklerini kaydetti.

Bagheri, İran’ın saldırısının iki İsrail askeri üssünü başarılı bir şekilde hedef aldığını da belirtti ve “Operasyonlarımız sona erdi ve onları sürdürmeye niyetimiz yok” ifadelerini kullandı.

İran devlet televizyonuna konuşan Devrim Muhafızları Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami de Tahran’ın, İsrail’in çıkarlarına, varlıklarına, yetkililerine veya vatandaşlarına yönelik herhangi bir saldırısının kendi topraklarından karşılık verileceği yeni bir denkleme girdiğini söyledi.

Paylaşın

Avrupa Birliği: Seçimler Demokrasiye Olan Bağlılığı Gösteriyor

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 31 Mart Pazar günü yapılan ve muhalefet partilerinin zaferle çıktığı yerel seçimlere ilişkin açıklama yaptı.

Haber Merkezi / Josep Borrell, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, seçimlerin sakin ve profesyonelce yapılmasının Türkiye’yi onurlandırdığını ve vatandaşlarının yerel demokrasiye bağlılığını gösterdiğini belirtti.

Josep Borrell, “Temel haklar ve demokrasi, ilişkilerimizin merkezinde yer alıyor. Reformlar üzerinde birlikte çalışarak, Türkiye’yi AB’ye daha da yakınlaştırmak için sabırsızlanıyorum” ifadelerini kullandı.

Avrupa Konseyi gözlemci heyeti de, Türkiye’de Pazar günü yapılan yerel seçimlerin rekabetçi olduğunu ve seçmenlere birçok seçenek sunduğunu söyledi. Ancak gözlemciler, seçimin “keskin şekilde kutuplaşmış bir ortamda” gerçekleştiği tespitinde de bulundu.

Türkiye 1999 yılında Avrupa Birliği’ne aday ülke statüsü almıştı ancak Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri 2018 yılında fiilen durmuştu. Brüksel Ankara ile göç, enerji ve ticaret gibi konularda daha iyi işbirliği için diyalog arayışını ise sürdürüyor.

Yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye genelinde oyların yüzde 37,77’sini alırken Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) oy oranı yüzde 35,49, Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) oy oranı yüzde 6,19, DEM Parti’nin oy oranı yüzde 5,70, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) oy oranı yüzde 4,99, İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 3,77 oldu.

Seçimlere katılım oranı yüzde 78,55 olurken CHP resmi olmayan sonuçlara göre büyükşehir sayısını 11’den 14’e, il sayısını ise 10’dan 21’e çıkardı. CHP toplamda 35 il belediyesi kazandı.

AK Parti, 2019’daki yerel seçimlerde 15’i büyükşehir olmak üzere 39 kent, 535 ilçe, 202 belde belediyesini kazanmıştı. İktidar partisi, 2014 yerel seçimlerinde ise 18’i büyükşehir olmak üzere 48 yerde belediye başkanlığını almıştı.

AK Parti’deki düşüş 31 Mart yerel seçimlerinde de sürdü. 31 Mart’ta AK Parti’nin kazandığı büyükşehir belediye sayısı 12’ye, il belediye sayısı da 12’ye düştü. İktidar partisi, toplamda 24 kenti alabildi.

Yerel seçim sonuçları Avrupa basınında da geniş yer almıştı. Alman basınında “Erdoğan’ın siyasi kariyerinde bugüne kadarki en ciddi yenilgiyi yaşadığı” yorumları yapılmış, sonucun üzerinde Türkiye’deki yüksek enflasyonun etkisi olduğuna da dikkat çekilmişti.

Fransız basınında ise sonuçlar, “Erdoğan ve AK Parti’nin son 20 yılda elde ettiği en büyük yenilgi” olarak yorumlanmış ve muhalefetin başarısı vurgulanmıştı.

Reuters, Associated Press ve Agence France Presse gibi uluslararası haber ajansları da yerel seçimlerin, “AK Parti iktidarının aldığı en büyük yenilgi olduğu ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını ikinci kez kazanan Ekrem İmamoğlu’nun Erdoğan’ın en büyük rakibi haline geldiği” tespitleriyle haberlerini yayınlamıştı.

Paylaşın

BM Ve AB’den Gazze Şeridi’ne İnsani Yardım Çağrısı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 167. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği’nden (AB) Gazze Şeridi’ne insani yardım çağrısı geldi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında ölü sayısı son 24 saatte 104 artarak 31 bin 923’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralı sayısı ise 74 bin 96’ya ulaştı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, AB Liderler Zirvesi öncesi dün Brüksel’de bir araya geldi. Von der Leyen ve Guterres, ikili görüşmeleri öncesinde basına ortak açıklama yaptı.

Bianet’in aktardığına göre; Gazze ve Ukrayna’daki durumu ele alacaklarını belirten von der Leyen, Guterres’e hayatını kaybeden BM personeli için taziyelerini iletti, “Gazze’deki savaştan ve ortaya çıkan felaket niteliğindeki insani durumdan son derece kaygılıyız. Gazze kıtlıkla karşı karşıya. Bu kabul edilemez” dedi.

“Rehineleri serbest bırakacak ve Gazze’ye daha fazla insani yardımın ulaşmasını sağlayacak bir ateşkes konusunda şimdi hızla anlaşmaya varmak kritik önem taşıyor” diyen von der Leyen, Refah’a yönelik geniş çaplı bir saldırının savunmasız sivil nüfusa yönelik risklerinden de büyük endişe duyduğunu bir kez daha vurguladı.

Von der Leyen, AB’nin Gazze’ye daha fazla yardım ulaştırılması için elinden geleni yaptığını belirterek, bu esnada iki devletli çözüme yönelik hazırlıklar da yapılması gerektiğine işaret etti.

Guterres de Avrupa’nın küresel sahnedeki rolünün her zamankinden daha önemli olduğu karanlık bir dönemden geçildiğini söyledi. Ukrayna’da iki seneyi aşkın süredir devam eden savaşta uluslararası hukukun ve BM Şartı’nın yok sayıldığını vurgulayan Guterres, Gazze’deki durumla ilgili şunları söyledi:

“Gazze’de savaş devam ederken hiçbir şey Hamas’ın 7 Ekim’deki iğrenç eylemlerini haklı gösteremez. Hiçbir şey Filistin halkının kolektif olarak cezalandırılmasını da haklı gösteremez. Bugün nüfusun yarısından fazlası, yani 1 milyondan fazla insan felaket düzeyinde bir açlıkla karşı karşıya.

Çok geç olmadan, şimdi harekete geçmeliyiz. İsrailli yetkililere, Gazze genelinde insani yardım malzemelerine tam ve sınırsız erişim sağlamaları, uluslararası topluma da insani çabalarımıza tam destek vermeleri çağrısında bulunuyorum.”

“1 milyondan fazla kişi açlıkla karşı karşıya”

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP’nin başkanı Achim Steiner İsrail’in operasyonlarını sürdürdürdüğü Gazze’ye ilişkin uyarılarda bulundu. Alman Phoenix kanalına konuşan Steiner, Gazze Şeridi’ndeki insani krizin giderek derinleştiğine dikkat çekerek “Gazze’de ciddi bir kıtlığın yaşandığı bir noktadayız” dedi. Steiner, bölgenin altyapsının yüzde 70’inin çökertildiğini söyledi.

Gazze’deki kıtlığın “felaket boyutuna” geldiğini ve bu durumun sadece savaşın bir sonucu olmadığını, aynı zamanda bir silah olarak da kullanıldığını belirten Steiner, “En feci krizlerin ve savaşların ortasında dahi gıdaya erişim silah olmamalı” dedi. BM Yetkilisi, yardım görevlileri için insanlara erişimin ve insani yardım sağlamanın giderek zorlaştığını ifade etti.

Dünya genelindeki kriz ve savaşların artışından duyduğu tedirginliği de dile getiren Steiner, 1945 yılından bu yana dünya üzerinde yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalan insanların sayısının geçen yıl rekor kırdığını söyledi. BM yetkilisi, uluslararası toplumun ülkeler arasındaki eşitsizliği gidermek ve uzun dönemli olarak güvenlik ve istikrarı sağlamak için üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade etti.

Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, Gazze’de bir milyondan fazla insan kıtlık tehlikesi ile karşı karşıya. BM Gıda Programı, hafta başında Roma’da yaptığı açıklamada, Gazze’de 1 milyon 100 bin dolayında kişinin gıda stoklarını kullandığını ve ağır bir açlık felaketi ile karşı karşıya olduğunu duyurmuştu.

ABD’den Gazze’de acil ateşkes adımı

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, BM Güvenlik Konseyi’ne Hamas’ın elinde tuttuğu rehinelerin serbest bırakılmasıyla bağlantılı olarak acil ateşkes çağrısında bulunulan bir karar taslağı sunduklarını açıkladı.

Blinken Çarşamba gecesi Suudi medya kuruluşu Al-Hadath’a verdiği demeçte, “Rehinelerin serbest bırakılmasıyla birlikte acil ateşkes çağrısında bulunan ve şu anda Güvenlik Konseyi’nin önünde bulunan bir karar tasarısı sunduk” ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanı bu adımın ateşkese yönelik “güçlü bir sinyal” göndereceğini umduğunu söyledi. ABD daha önce İsrail ve Hamas arasındaki savaşa yönelik acil ateşkes çağrısında bulunulan karar tasarılarını veto etmişti.

Paylaşın

İklim Krizi: Su Savaşları Çıkabilir

Avrupa Komisyonu’nun sızdırdığı iklim raporunda, “Üye ülkelerin kendi sınırlarında olmayan su kaynakları nedeniyle çatışmaya girme riski oluşabilir. Farklı sektörlerde su kaynaklarına erişimle ilgili rekabet artabilir” ifadelerine yer verildi.

Raporda, ayrıca iklim kriziyle birlikte Avrupa ülkelerinin, Batı Nil virüsü gibi salgın hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalacağı fakat devletlerin buna hazırlıklı olmadığı bildirildi.

Avrupa Birliği’nin (AB) yürütme organı Avrupa Komisyonu’ndan sızdırılan rapor taslağında, gelecekte su kıtlığı nedeniyle üye ülkeler arasında savaşlar çıkabileceği bildirildi.

ABD’nin önde gelen gazetecilik kuruluşlarından Politico’nun çarşamba günkü haberine göre metinde, AB ülkelerinin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı hazırlıksız olduğuna işaret edilirken, su kıtlığının sağlıktan enerjiye kadar birçok sektörü vuracağı belirtiliyor.

Bu durumun AB ülkeleri arasındaki gerginliği artırabileceğine dikkat çekilen metinde şu ifadelere yer veriliyor:

Söz konusu riskler çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Üye ülkelerin kendi sınırlarında olmayan su kaynakları nedeniyle çatışmaya girme riski oluşabilir. Farklı sektörlerde su kaynaklarına erişimle ilgili rekabet artabilir.

Komisyon raporunda, AB’nin gelecekte iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini daha fazla hissedeceği belirtilerek “kuraklık, sel, orman yangınları, hastalıklar, mahsul kıtlığı, sıcak kaynaklı ölümler ve altyapı hasarları gibi felaketlerle” karşı hazırlıklı olunması gerektiği vurgulanıyor.

İklim krizinin ekonomiye zararlarına da dikkat çekilen metinde, 2100’e kadar AB ekonomisinde yüzde 7 gelir kaybı yaşanabileceği öngörülüyor. Kıyı alanlarında yaşanacak sel felaketlerininse yıllık 1,6 trilyon euroluk zarara neden olabileceği tahmini ediliyor.

Çalışmada, 1980’den beri AB’de yaşanan kuraklık olaylarının toplamda yıllık 9 milyar euro, sel felaketlerininse 170 milyar euro zarara yol açtığı bilgisi de paylaşıldı.

Ayrıca iklim kriziyle birlikte Avrupa ülkelerinin, Batı Nil virüsü gibi salgın hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalacağı fakat devletlerin buna hazırlıklı olmadığı bildirildi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Birliği, Türkiye Sınırındaki Personel Sayısını Üç Katına Çıkaracak

20 Mart itibarıyla Türkiye – Bulgaristan sınırlardaki Avrupa Birliği’nin (AB) sınır koruma ajansı Frontex’in personel sayısı üç katına çıkarılacak. Bulgaristan’da görevlendirilecek yeni memurlar arasında insan haklarının gözetilmesine yönelik uzmanlar da bulunacak.

2007 yılında AB’ye üye olan Romanya ve Bulgaristan, geçen eylül ayına kadar yolsuzluk ve organize suçlar nedeniyle Avrupa Birliği’nin (AB) tarafından özel gözetim altında tutuluyordu.

Avrupa Birliği’nin (AB) sınır koruma ajansı Frontex, Bulgaristan’ın Türkiye ve Sırbistan sınırında görev yapan personel sayısını üç katına çıkarmayı planlıyor.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Ajans Direktörü Hans Leijtens, Türkiye-Bulgaristan sınır kapısı Kapitan Andreevo’da yaptığı açıklamada, 20 Mart’tan itibaren Bulgaristan’da 500 ila 600 Frontex memurunun daha görevlendirileceğini söyledi.

Bulgar haber ajansı BTA, Leijtens’in daha önce Bulgaristan İçişleri Bakanı Kalin Stoyanov’la Bulgaristan’ın Türkiye sınırındaki önlemleri incelediğini bildirdi.

Frontex’in “yalnızca sınırları değil, Avrupa’nın değerlerini de koruduğunu” belirten Leijtens, Bulgaristan’da görevlendirilecek yeni memurlar arasında insan haklarının gözetilmesine yönelik uzmanların da bulunacağını söyledi.

Ajansa sık sık AB sınırlarında sığınmacılara karşı insan hakları ihlallerinde bulunma ve uluslararası anlaşmalara aykırı olan geri itme uyguylamalarına göz yumma suçlaması yöneltiliyor.

Bulgaristan’ın Türkiye’yle 259 kilometrelik kara sınırı 2017’den bu yana sınır boyunca inşa edilen tel çitle korunuyor ve termal kameralarla gözleniyor. Bu önlemlere rağmen insan kaçakçılarının yardımıyla sınırdan sık sık düzensiz geçişler oluyor.

AB’nin en yoksul ülkesi Bulgaristan’da kayıt altına alınmak istemeyen sığınmacılar genellikle iltica başvurusunda bulunmak üzere Sırbistan üzerinden Orta ve Batı Avrupa ülkelerine geçiyorlar.

Bulgaristan’ın AB’nin dış sınırlarının korunmasında “oldukça önemli bir rol oynadığını” vurgulayan Frontex Diröktörü, bu ülkenin Schengen bölgesine katılımına da “tam destek verdiğini” söyledi.

Bulgaristan’ın Mart ayında serbest dolaşım bölgesine katılımı öngörülüyor. İlk etapta yalnızca hava ve deniz iç sınır kontrollerinin kaldırılması planlanırken Sofya, kara kontrollerinin kaldırılmasını da talep ediyor.

2007 yılında AB’ye üye olan Romanya ve Bulgaristan, geçen Eylül ayına kadar yolsuzluk ve organize suçlar nedeniyle Birlik tarafından özel gözetim altında tutuluyordu.

Paylaşın