GP Lideri Davutoğlu: Daha Başarılı Olabilirdik

14 Mayıs’ta yapılan seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan GP Lideri Davutoğlu, “Seçimin mantığı gereği bunu ölçmek çok zor. Biz de kendi amblemimiz ile girmek isterdik ama bu seçim sisteminde zor. Bunu İYİ Parti’ye eleştiri için söylemiyorum. Tek listeden kastım, her yerde CHP listesi değil baştan beri kanaatim 50 ilde CHP, 30 ilde İYİ Parti listesiydi” dedi ve ekledi:

“Güçlere göre. belli yerlerde seçmenin niteliğinde şu veya bu partiye oy vermekte zorlanıyor. Öyle olsaydı daha başarılı olabilirdik. Birlikte olsa daha iyi olurdu. Seçim yasası değiştiği gün, partilerimizin alacağı oylardan daha çok topluca Meclis’te çoğunluk elde etmemiz, hangi opsiyona uyum sağlayacağımızı söyledik.”

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TELE1’de katıldığı programda gazeteci Zeynel Lüle’nin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Davutoğlu şunları ifade etti:

“14 Mayıs’tan 2 gece önce bir aradaydık. Prensip olarak, seçim gecesi Ankara’da olma kararı vermiştik. Genel Merkez’de takip ettik. Gece 12’de diğer liderle beraber CHP Genel Merkezi’nde izledik. İlk sonuçtan ne üzüldüm ne sevindim. Birçok tecrübeden sonra kesin sonuçların sabaha alınacağını biliyorduk. Telaş anımız da yoktu.

Seçimin mantığı gereği bunu ölçmek çok zor. Biz de kendi amblemimiz ile girmek isterdik ama bu seçim sisteminde zor. Bunu İYİ Parti’ye eleştiri için söylemiyorum. Tek listeden kastım, her yerde CHP listesi değil baştan beri kanaatim 50 ilde CHP, 30 ilde İYİ Parti listesiydi.

Güçlere göre. belli yerlerde seçmenin niteliğinde şu veya bu partiye oy vermekte zorlanıyor. Öyle olsaydı daha başarılı olabilirdik. Birlikte olsa daha iyi olurdu. Seçim yasası değiştiği gün, partilerimizin alacağı oylardan daha çok topluca Meclis’te çoğunluk elde etmemiz, hangi opsiyona uyum sağlayacağımızı söyledik.

Arkadaşlar birçok kanaati oldu. Toplantılarda konuşulanları dışarı konuşmayı sevmem. Bu da dahil bütün opsiyonlar konuşuldu. Her konu konuşulabilir. Ben olabilecek bir makamdan değil, sahip olduğum makamı Türkiye için çekildi. Türkiye’nin en kudretli Başbakanlık makamını hiç tereddüt etmeden bıraktım.

Kimse bana şuradan çekilir misin diyemez, bütün makamları gördük. Sayın Kılıçdaroğlu ile iki kez seçim rekabeti yaptık. Onun cumhurbaşkanlığını destekliyorum hiçbir ego yapmadan. Şimdi de derse kamuoyu, Kılıçdaroğlu tek çıksın benim için sorun yok.

Önemli olan bir ekip olarak gören kitlelerin bize vereceği oyda olumlu yönde bir değişim olacaksa makamlar hiçbir önemi yok. 6-7 Cumhurbaşkanlığı yardımcısı bir karışıklık yaptıysa muhasebesi yapılır. Kılıçdaroğlu, isterse bir an bile düşünmem. Farklı kesimlere teminat vermek için bulunuyoruz.

“Siyasi bir pazarlık söz konusu olmadı”

Siyasetin insani bir boyutu var. Sinan bey bu seçimde bir göz önüne alınması gereken bir oy oranı aldı. Ortak dostumuz vasıtasıyla görüştük. Orada da kendisine ifade ettim. Kılıçdaroğlu, sizinle konuşur ben bir akademisyen devlet adamı olarak konuştum. Toplantının sohbeti iklimi buydu. Siyasi bir pazarlık söz konusu olmadı. Türkiye’nin gerçekleri ilişkileri nedir? Nasıl bir siyasi tavır almak lazım? Bunları konuştuk.

Kılıçdaroğlu’na bir gün önce görüşeceğimi bildirdim. Mansur Yavaş ile de görüştüm çünkü onun da bazı temasları vardı. Burada demokrasinin tarafında olanlar var. Sayın Bahçeli ve yardımcıları bizi tehdit edebilir, Erdoğan hakaret edebilir ama bize düşen doğruyu söylemek. Oğan ile geçmiş insani boyutumuz sebebiyle rahat bir konuşmaydı. Teklif götürecek kişi Kılıçdaroğlu’ dur. Ben bizim perspektifimizi anlattım.

Onun yerine kendime koyarak, konuştum. Kendisi de ifade ediyor, topyekun oyun bir yana kalması kolay değil. Ama onun yapacağı tercih, psikolojik olarak, iklim olarak önemli. Kararı, ülke için sonuç doğuracak. Soğukkanlı bir şekilde karar verecek. Oğan’a MHP’den gelen tepkiler vahim. Oğan’a söylenenler bize söylense biz o masaya oturamazdık. Oğan’ın hesap etmesi gereken şey temelde bu.

Çok net olarak şunu söylerim biz hiçbir lideri rencide edecek bir şey söylemeyiz. Bizi desteklerse borçlandırmayız. Özdağ ile geçmişimiz var ama çok sert dili var. Karşılaştık da selamını verdi aldık. Kimseyi rencide edecek bir söz söylemem. Erdoğan Bahçeli, en ağır hakaretlerle saldırdılar.

Onları tenkit ettik ama aynı üslubu ortaya koymadık. Oğan’ı ciddiye alınacağı, süreçte rahat eder Altılı Masa’da. Seçimden sonra Oğan, şu anda taşıdığı değeri Cumhur İttifakı’nda taşıyacak mı? Yoksa bu kadar ağır ifadeler kullanan MHP, tasfiye etmeye mi çalışacak.

Destici niye giremedi parlamentoya? Niye AKP listesinden yer bulamadım. Geçmişti BBP’ye ihtiyacı vardı şimdi Hüdapar’a. Şimdi Oğan’a 3 ay sonra kime ihtiyacı olacağı belli olmaz Erdoğan da Bahçeli de makyavelist siyaset yapıyorlar. Yok etmeyecekleri ilke yok.

Kullanmayacakları dini milli değer yok. Tam bir öğütme makineleri. Her şeyi yok ettiler. Millet ve devlet, karşı tarafı suçlayan unsurlar oldu. Bunların hiçbir kaygısı yok. Sinan bey bütün bunları göz önüne alması gerekir. Karar aldıktan sonra da görüş ayrılıklarımız da olur.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan “28 Mayıs” Mesajı: Bu Riyakarlık Son Bulmalı

Partisinin kurmaylarına ve teşkilatlarına seslenen GP Lideri Davutoğlu, “Din ve vicdan özgürlüğünün teminatı milletin derin vicdanı ve gelecek kadrolarıdır. Korku siyasetine karşı olacağız. Bir Müslüman olarak en büyük faiz transferini gerçekleştireceksiniz… Allah’ın ayetinden bahsedeceksiniz, sonra faizi ortaya atacaksınız. Artık bu riyakarlık son bulmalı” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Dinimizi istismar etmek için açık yalan söyleyenlere kimse taviz vermesin. Bu soytarıların riyakar düzeni son bulacak. Dini kazanımlar diyerek dinimizi siyasete alet edenlere karşı kararlıyız. Biz gidersek savunma sanayi şöyle olur diyorlar. 2015’te roketsan kapatılıyordu.”

Davutoğlu, konuşmasının devamında, “Gelecek Partisi’nden korkan iki kesim var; biri Çankaya’da oturuyor. Siz iyi bilirsiniz hortumlamayı. Biz hortumculuk falan bilmeyiz. Biz bütün partilerle son derece ilkeli bir anlaşma yaptık. AK Parti ve MHP’nin servetleri araştırılsın. Kim hortumcu görülsün, araştırılsın” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin genel merkezinde parti yöneticileri ve il başkanlarıyla bir araya geldi. Partisinin kurmaylarına ve teşkilatlarına seslenen Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun kazanması için gece gündüz çalışacaklarını söyledi.

Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“14 Mayıs seçimlerini geride bıraktık. 28 Mayıs seçimlerine gidiyoruz. Bu tarihleri iyi okumak gerekiyor. Toplum var olan cumhurbaşkanına hayır demiştir. Milletimiz tekrar seçimlere, sandığa gidecek. 14 Mayıs gecesi iktidar erken bir zafer sarhoşluğuna girdi. Toplum iktidar partisinin oy kaybı ile ‘ülkeyi kötüye götürüyorsunuz’ demiştir. Milli iradenin üstünde bir irade kabul etmeyiz. Halk bir mesaj verdi. Bizim de milletimizden beklentimiz, bir kez daha düşünmesidir. Bu sadece bir seçim değil. Artık sadece iki tercih var. Milletimiz bu tercihi kullanırken, iki kişi arasında tercih yapmayacak.

Yolsuzluklar böyle devam edemez. İktidar zafer kazandı havasına girmiş olabilir. Biz süreç bitmedi, biz bitti demeden bitmeyecek. Altı genel başkan olarak dün önemli kararlar aldık. İktidar kampanya süresince korku politikasını gösterdi. ‘Biz gidersek şunlar olur’ dediler. Millet ya değişim diyecek ya da statükoya devam diyecek. 5 konuda propaganda yapacaklar. Sizlerden ricam bunlara karşı başınız dik olmanız. Bu şehrin illeri, köyleri asla teröre teslim olmayacak.

“Artık bu riyakarlık son bulmalı”

Din ve vicdan özgürlüğünün teminatı milletin derin vicdanı ve gelecek kadrolarıdır. Korku siyasetine karşı olacağız. Bir Müslüman olarak en büyük faiz transferini gerçekleştireceksiniz… Allah’ın ayetinden bahsedeceksiniz, sonra faizi ortaya atacaksınız. Artık bu riyakarlık son bulmalı. Dinimizi istismar etmek için açık yalan söyleyenlere kimse taviz vermesin. Bu soytarıların riyakar düzeni son bulacak. Dini kazanımlar diyerek dinimizi siyasete alet edenlere karşı kararlıyız. Biz gidersek savunma sanayi şöyle olur diyorlar. 2015’te roketsan kapatılıyordu.

Gelecek Partisi’nden korkan iki kesim var; biri Çankaya’da oturuyor. Siz iyi bilirsiniz hortumlamayı. Biz hortumculuk falan bilmeyiz. Biz bütün partilerle son derece ilkeli bir anlaşma yaptık. AK Parti ve MHP’nin servetleri araştırılsın. Kim hortumcu görülsün, araştırılsın.

Biz asla prim vermeyiz, asla geri adım atmayız. Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi için gece gündüz çalışacağız. Algı operasyonlarına karşı kararlılıkla çalışıyoruz. 28 Mayıs bir eşiktir, hiçbir şey o eşiği geçmedikçe kesin bir nihayete ulaştık sayılmaz. Hep beraber yeni bir ufka yelken açacağız. Yeni baharın müjdesini vermek en büyük isteğimizdir. Yeni bir demokrasi şöleni bize nasip olur.”

Gelecek Partisi’nde görev değişimi

Öte yandan Gelecek Partisi’nde milletvekili seçilen genel başkan yardımcıları görevlerini başka isimlere devretti.

Ankara Milletvekili seçilen Nedim Yamalı’dan boşalan Siyasi İşler Başkanlığı’na Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün getirildi. Üstün’den boşalan Seçim ve Hukuk İşleri Başkanlığı’na ise Alaattin Fırat atandı.

TBMM’ye İstanbul 1. Bölgeden giren Teşkilat Başkanı Selim Temurci ise görevini Parti Yönetim Kurulu üyesi ve eski milletvekili Ömer Ünal’a bıraktı.

Kültür ve Sanat Politikaları Başkanı Sema Silkin Ün, Meclis’e giren isimler arasında yer alıyordu. Denizli’den vekil seçilen Ün’ün görevini yeni dönemde Burçak Başbuğ Erkan yürütecek.

İstanbul’dan milletvekili seçilen Doğan Demir, Yerel Yönetimler Başkanlığı’nı Parti Yönetim Kurulu üyesi Hasan Hüseyin Bozok’a devredecek.

İzmir’den milletvekili seçilen AR-GE Başkanı Mustafa Bilici’nin yerine Yönetim Kurulu üyesi Ferhat Esener, Antalya’dan seçilen İnsan Hakları Başkanı Serap Yazıcı Özbudun’un yerine Yönetim Kurulu üyesi Bahadır Kurbanoğlu, Bursa’dan seçilen Kani Torun’un yerine ise Genel Başkan Danışmanı Hasan Seymen getirildi.

Paylaşın

28 Mayıs Seçimi: Millet İttifakı Stratejisini Belirledi

Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti , DEVA Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, CHP Genel Merkezi’nde yaptığı toplantıda Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi için stratejisini belirledi.

Milletr İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kampanyasında, Cumhur İttifakı’nın “terörle yan yanalar” algısını kırmak için mücadele verecek.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, ilk turda “pozitif kampanya” yürüten Kılıçdaroğlu, “terörle mücadele” konusunda daha somut ve net mesajlar verecek, kampanya dilini sertleştirecek.

Cumhur İttifakı’nın Meclis’te çoğunluğu sağlaması ile “Kılıçdaroğlu gelirse istikrarsızlık olur” söylemine de karşı söylem geliştirildi.

Saha çalışmalarında Cumhurbaşkanı’nın geniş yetkileri ön plana çıkarılacak ve Meclis’in “denge-denetleme” işlevine vurgu yapılacak.

Altılı Masa CHP Genel Merkezi’nde toplandı

Millet İttifakı’nın liderleri İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, ittifakın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde, ikinci tur seçim kampanyasının stratejisine son biçimini vermek için CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Liderler, geçmişteki toplantıların tersine, bu kez medyaya görüntü vermedi, garaj girişini kullanmayı tercih etti.

Toplantıdan tek kare fotoğraf paylaşılırken, herhangi bir açıklama yapılmadı.

Yaklaşık 3 saat süren toplantıda, parlamento seçimlerine ilişkin sonuçlar değerlendirildi, ikinci tur seçim kampanyası stratejisini netleştirildi.

İkinci turun kampanya hedefleri

Kulislere yansıyan bilgilere göre kampanya sürecinde hedef, Erdoğan’ın “terör söylemi” nedeniyle Millet İttifakı’na oy vermekten kaçınan “milliyetçi seçmeni ikna” ve ilk turda oy kullanmayan yaklaşık 8,5 milyon seçmenden bir bölümünü sandıkla buluşturma olarak belirledi.

Altılı Masa, Erdoğan’ın ilk turda yarışı önde bitirmesinde en önemli etken olarak, “teröristlerle işbirliği yapıldığı ve seçim kazanılırsa Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılacağı” yönündeki söylemin bir kısım seçmende karşılık bulmasını gösteriyor.

İttifak bu söylemi “dezenformasyon” olarak nitelendiriyor.

Seçim sürecinde sahada karşılaşılan en büyük zorluk olarak da, Erdoğan’ın “kurgu videolarl”a oluşturduğu bu algının kırılamaması, bir kısım seçmenin adeta “perdelerini kapatıp, kendilerini dinlememesi” işaret ediliyor.

CHP kurmayları, Erdoğan’ın “terör söyleminin” bu kadar etkili olmasını ise “Bu iletişim dili çok önceden başlanmış, iyi hazırlanmış ve çalışılmış. Devletin valisi, kaymakamı dahi bir şekilde bu projenin içinde olmuş görünüyor. Hemen her kesimden, aynı ifadelerle bizi terör üzerinden itham etmenin başka izahı yok” ifade ediyorlar.

‘Negatif kampanya’ yürütülecek

Bu saptamalar doğrultusunda, “iftira” olarak nitelendirilen bu algıyı kırmak ve milliyetçi seçmeni ikna etmek için “negatif kampanya”  olarak nitelendirilen bir kampanya stratejisi benimsendi.

Erdoğan’ın ikinci tur sürecinde de yine “terör söylemi” üzerinden seçmeni konsolide edeceği değerlendirmesi yapılarak, bu iddialara karşı somut belge ve görüntülerle karşılık verilmesi görüşü öne çıktı.

Bu çerçevede, Cumhur İttifakı’nın 2019 yerel seçimleri öncesi muhalefete destek verilmemesi için “Abdullah Öcalan’ın mektubunu” kampanyasında kullanması, Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılması, HÜDA PAR’ın Hizbullah’la ilişkisi, AKP iktidarının çözüm sürecindeki yanlış politikalarına vurgu yapacak mesajlar ve görseller paylaşılacak.

‘Karar Ver’ sloganı

İkinci tur kampanyasının ana sloganlarından birisi ise “Karar Ver” olarak belirledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da göçmen politikasına ilişkin görüşlerini anlattığı sosyal medya paylaşımını da “Karar Ver” başlığıyla yaptı.

İttifakın seçim stratejisinin ikinci ayağını ise sandığa gitmeyen veya iki kesimi de protesto edip Sinan Oğan’a oy veren seçmeni ikna etmek oluşturacak.

Bu çerçevede, ikinci tur seçimin bir “final olacağı” vurgusu yapılarak, seçmenin “Özgür, adil bir Türkiye” ile “baskıcı bir rejim” arasında tercih yapmak durumunda kalacağı belirtilerek, “Karar Ver” sloganı ile seçmeni sandığa götürme stratejisi izlenecek.

Cumhur İttifakı, 14 Mayıs seçimlerinde Meclis’te çoğunluğu sağlamanın avantajıyla ikinci tura gidecek. Konuşmalarında buna sık sık vurgu yapan Erdoğan’ın, “Kılıçdaroğlu gelirse istikrarsızlık olur” söylemine karşı ise Cumhurbaşkanı’nın geniş yetkileri ön plana çıkarılarak, parlamentonun “denge-denetleme” işlevini üstleneceği vurgusu ön plana çıkarılacak.

Meclis’in gensoru, güven oylaması yetkileri olmadığı için yürütmede istikrarsızlık yaşanma riski olmadığı anlatılacak.

Liderler sahada ayrı ayrı çalışacak

Edinilen bilgiye göre Millet İttifakı liderleri sahada ayrı ayrı bölgelerde çalışma yürütecek, büyük mitingler düzenlenmeyecek.

Başta deprem bölgesi olmak üzere sahada farklı toplum kesimleri, kanaat önderleri, sivil toplum örgütleri, esnaf ziyaretleri gibi yüz yüze ve dar kapsamlı toplantılar yapılacak.

Sandık güvenliğini sağlamada parti yöneticileri görev alacak

14 Mayıs seçimlerinden sonra kamuoyunda en çok tartışılan konulardan birisi “seçim güvenliği” oldu.

Muhalif seçmenin Yüksek Seçim Kurulu’na olan şüpheli bakışı ve “Oylarımız çalınıyor” endişesi nedeniyle ikinci turda bu kuşkuyu ve riski ortadan kaldırmak için ekstra önlem alınması benimsendi.

Bu çerçevede, 28 Mayıs gecesi, parti yöneticileri, milletvekilleri, parti örgütlerinin temsilcilerinin, oy sayım işlerinin sürdüğü süreçte sandık başında olması planlandı.

‘Mücadeleye devam, buradayız’

Öte yandan yönetimi, ikinci tur seçim için yapılacak çalışmalara ilişkin bir genelgeyle görevlendirme yaptı.

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı imzasıyla CHP Meclis Grup Başkanlığı tarafından milletvekillerine gönderilen ve “Mücadele devam. Buradayız” başlıklı genelgeye göre, 26, 27 ve parlamentoya yeni giren 28’inci dönem milletvekilleri görevlendirildikleri illerde saha çalışması yürütecek.

Belediye başkanları kendi bölgelerinde çalışacak. İl başkanlarının koordinasyonunda, kadın ve gençlik kollarının katılımıyla saha çalışması yürütülecek.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan “28 Mayıs” Paylaşımı: Seçim Değil, Referandum

28 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimine ilişkin açıklamada bulunan GP Lideri Davutoğlu, “Bu anlamlı günde hepimiz bir kez daha düşünmek zorundayız. Gelecek nesillere borcumuz bu. Vereceğiniz oylarla bir cumhurbaşkanını bir ittifak partisini seçmiş olmayacaksınız. Bu oylarla referandum mahiyetinde bir evet ya da hayır diyeceksiniz. Bir evet hayır oylaması karşısındayız” dedi.

Haber Merkezi / Davutoğlu, açıklamasının devamında, “Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı, Cumhur İttifakı tercihinden çok öte bir meseleyle karşı karşıyayız. Bu bir seçim değil bu bir referandum. Eğer var olan iktidarın devam etmesini istiyorsanız var olan yanlışları kabul ediyorsunuz demektir. Eğer topluma yeni bir şans imkanı sunmak istiyorsanız statükoya karşı değişimi savunacaksınız.” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından bir video paylaştı. Davutoğlu, “28 Mayıs bir seçim mi, yoksa referandum mu?” notunu düştüğü videosunda şunları söyledi:

“Bu 10-11 günde hepimiz bir kez daha düşünmekle sorumluyuz. Neden referandum biliyor musunuz? Gelecek hafta vereceğiniz oylarla sadece bir cumhurbaşkanı seçmiş olmayacaksınız, bir ittifak partiler gurubunu seçmiş olmayacaksınız. Bu oylarla aslında bir referandum mahiyetinde bazı şeylere ‘evet’, bazı şeylere ‘hayır’ diyeceksiniz.

En temel soru şu: Son 5 yıl içinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yaşadıklarınızı ve bu yaşadıklarınız üzerine oluşan statükoya ‘evet’ mi diyeceksiniz, yoksa oyunuzu yeni bir başlangıç için mi kullanacaksınız? Yani bir ‘evet’, ‘hayır’ oylamasıyla karşı karşıyayız.

Mesela şekilde dini değerlerimize saygı uyguladığını söyleyen ama özde bu dini değerlere zarar veren bir yönetim biçiminin, bir zihniyetin hakim olmasını mı istiyorsunuz; yoksa riyakar bir dindarlığa karşı samimi bir dindarlığı öne çıkaran yeni bir toplumsal kültür mü istiyorsunuz?

Mesela bir gün Kırmızı Bülten’le aranan bir PKK liderini, teröristi ekranlara çıkara, ertesi gün de terörle mücadele ettiğini söyleyen riyakar bir siyaset mi istiyorsunuz; yoksa demokratik hukuk devleti kuralları içinde insan hak ve özgürlüklerine saygılı ve gerçek anlamda terörle mücadele eden demokratik bir anlayış mı istiyorsunuz?

Doğrudan ya da dolaylı torpil sisteminin işlediği, akraba kayırmacılığının yürüdüğü bir mülakat sistemini mi istiyorsunuz; yoksa bütün vatan evlatlarının eşit şartlarda yarıştığı bir liyakat sistemi mi?

İşte yol ayarımı burada. Erdoğan-Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı-Cumhur İttifakı tercihlerinin çok ötesinde bir meseleyle karşı karşıyayız. Bu bir seçim değil. Net ve açık söylüyorum, bu bir referandumdur. Eğer var olan iktidarı onaylarsanız bütün bu yanlışların, hastalıkların devam etmesini kabul ediyorsunuz demektir. Eğer topluma yeni bir şans, yeni bir başlangıç imkanı sunmak istiyorsanız işte o zaman statükoya karşı değişimi savunacaksınız.

Statüko mu, değişim mi? Çürüme mi, yeni bir başlangıç mı? Ya ‘Bismillah’ diyerek yeni bir başlangıca, yeni bir hale bürüneceğiz ya da Allah muhafaza Al Bayrağımızı, vatanımızı devletimizi, milletimizin birliğini tehdit eden kurumsal çürümeyi güç yozlaşmasıyla pekiştiren otoriter yolsuzluk düzeninin çöküşüyle karşı karşıya kalacağız.”

Paylaşın

Millet İttifakı’nın “Strateji” Toplantısı Sona Erdi

Millet İttifakı’nda yer alan altı siyasi partinin genel başkanları, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde bir araya geldi. Yaklaşık 3 saat süren toplantı basına kapalı gerçekleştirildi.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı Liderleri Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Yaklaşık 3 saat süren toplantı basına kapalı düzenlenirken, 14 Mayıs seçimlerinin sonuçları ile 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci tur stratejisi ve kampanya çalışmalarının görüşüldüğü toplantıya ilişkin ortak açıklama yapılması bekleniyor.

Paylaşın

Ahmet Davutoğlu: Türkiye’yi Birlikte İnşa Edeceğiz

Millet İttifakı’nın Ankara mitinginde konuşan Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, “Ülkeye, millete söyleyecek sözü olmayan iktidar bizlere saldırdı. Birkaç madde ile onlara cevap vermek zorundayız. Diyorlar ki Erdoğan, Bahçeli, Binali Yıldırım, Önder Aksakal, 14 Mayıs yabancı istilacılara ülkeyi teslim etmeyecekmiş. Biri daha ileri gitti, küffara teslim etmeyecekmiş. Bre gafiller size Ankara’dan sesleniyorum” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bütün mazlum milletlerin, anti emperyalist sömürge karşı mücadelesine ışık tutan Gazi Mustafa Kemal’in Ankara’sından sesleniyorum. Biz nefes alıp verdikçe yabancı istilacılar bu ülkeye gelemeyecek; ama yabancı bankalarda hesap tutan devlet adamları bir daha iktidara gelemeyecek. Yeni bir baharda, onurlu bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz.”

14 Mayıs seçimlerine saatler kala Millet İttifakı final mitinginin adresi Ankara’da, Tandoğan Meydanı oldu.

Mitinge, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, cumhurbaşkanı yardımcısı adayları İmamoğlu ve Yavaş’ın da katıldı.

Mitingde konuşan Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, şunları söyledi:

“Ülkeye, millete söyleyecek sözü olmayan iktidar bizlere saldırdı. Birkaç madde ile onlara cevap vermek zorundayız. Diyorlar ki Erdoğan, Bahçeli, Binali Yıldırım, Önder Aksakal, 14 Mayıs yabancı istilacılara ülkeyi teslim etmeyecekmiş. Biri daha ileri gitti, küffara teslim etmeyecekmiş. Bre gafiller size Ankara’dan sesleniyorum.

Bütün mazlum milletlerin, anti emperyalist sömürge karşı mücadelesine ışık tutan Gazi Mustafa Kemal’in Ankara’sından sesleniyorum. Biz nefes alıp verdikçe yabancı istilacılar bu ülkeye gelemeyecek; ama yabancı bankalarda hesap tutan devlet adamları bir daha iktidara gelemeyecek. Yeni bir baharda, onurlu bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Sözü tükenenler diyor ki, onlar iktidarı kaybederlerse ülkeye terör gelecekmiş. Bu ülkenin dağlarını, ovalarını hep beraber şenlendireceğiz ama asla teröre izin vermeyeceğiz.

Ne FETÖ ne PKK ne İŞİD hiçbir terör örgütü bu ülkede nefes alamayacak. Kendileri kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı TRT ekranlarını çıkaranlar var ya, işte onlar 15 Mayıs’ta hesap verecekler. Terörle işbirliğinin hesabını verecekler. Bizim alnımız açık, hiçbir terör örgütü ile alakamız, iltisakımız yok. Bugün sayın Erdoğan, gerekirse 15 Temmuz gibi direnirmiş. 15 gecesi 251 şehidimizin kanı yerde iken, sizler 15 Temmuz’un faili olan paşanın kardeşini Hollanda’ya büyükelçi atamadınız mı? Faili diye suçladığınız Birleşmiş Arap Emirlikleri’ne 3-5 milyar dolar için el açmadınız mı? Bu FETÖ okullarında okuyan damadınız Berat Albayrak’ı bakan yapmadınız mı? Diyanet İşleri Başkanlığını kapatacakmışız. Külliyen yalan.

Din ve vicdan özgürlüğü sonuna kadar korunacak. Ama din istismarına asla izin vermeyeceğiz. Cami avlularından siyasi mesaj verilemeyecek. Sayın Kılıçdaroğlu başörtüsü yasal çerçeveye kavuşsun dediğinde Erdoğan sulandırdı. Başörtüsü başta olmak üzere bütün özgürlükler korunacak, yasaklar kalkacak.

Bahçeli bize mermi gösterdi. Ya müebbet hapis, ya mermi. İşte burdayız. Bağrımız açık buradayız. Bahçeli Türkiye’nin birliğini savunduğunu iddia eden ama Hakkari’ye adım atmamış, Şırnak’a gitmemiş olan, Diyarbakır’a gitmeyen Bahçeli, sizden korkan namerttir. Susmayacağız, durmayacağız. Sizin otoriter yolsuzluk düzeninizde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu ülke, bu millet, bu demokrasi sahipsiz değil.

Kutuplaşma gidecek kucaklaşma gelecek. Yasaklar gidecek, özgürlükler gelecek. Hukuksuzluk gidecek, hak, hukuk, adalet gelecek. Yolsuzluklar gidecek, temiz siyaset, siyasi ahlâk gelecek. İmar baronları, faiz baronları, ihale baronları, uyuşturucu baronlarının iktidarı gidecek, milletin iktidarı gelecek. Mülakat gidecek, liyakat gelecek. Bütün bu bozukluklarının kaynağı olan Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi gidecek güçlendirilmiş parlamenter sistem gelecek. Cumhur İttifakı gidecek milletin sesi, iradesi Millet İttifakı gelecek.”

Paylaşın

Ahmet Davutoğlu: İstanbul Milli İrade Dersi Veriyor

Millet İttifakı’nın İstanbul mitinginde konuşan Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, İstanbul’un “anlayana hoca olduğunu” vurgulayarak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun seçimler için “siyasi darbe” sözüne tepki gösterdi.

Haber Merkezi / Ahmet Davutoğlu, “Seçimlere siyasi darbe diyen bir bakana, toplumu bölerek kardeşi kardeşe düşüren bir söylem kullananlara milli irade dersi veriyor İstanbul” dedi.

Millet İttifakı, 14 Mayıs seçimlerine sekiz gün kala İstanbul Maltepe sahilinde, tüm siyasi liderlerinin katılımıyla büyük bir miting düzenledi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sırasıyla birer konuşma yaptı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, mitingde yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Her vesile ile söylerim, İstanbul anlayana bir hocadır, ders verir. Bugün İstanbullular bir milli irade dersi veriyor. Seçimlere ‘siyasi darbe’ diyen bir bakana; toplumu, milleti bölerek, kardeşi kardeşe düşman kılan bir söylem kullananlara milli irade dersi veriyor İstanbul.

Bugün Hıdırellez. Hıdırellez; insanın toprakla, suyla, havayla barışmasıdır. İnsanı, insanla barıştırmaya, kardeş kılmaya geliyoruz. Bugün bahar ve Hıdırellez. 15 Mayıs ise siyasetin Hıdırellez’i olacak.

13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşları ile yaptığımız görev taksiminde bana, Millet İttifakı’nın tarım ve gıda güvenliği politikalarını anlatmak düştü. Vaktimiz az. Ama size tarım ve gıda güvenliğini anlatırken iki zihniyeti anlatmaya çalışacağım.

Önce toprak. Ondan geleceğiz, ona gideceğiz dediğimiz toprak. Bir zihniyet der ki; toprak ranttır, kupon arazidir, üzerine gökdelen dikerek milyarlar kazanırız. Bir zihniyet de yani biz de deriz ki toprak bizim dostumuzdur, ondan geldik ona gideceğiz. Toprak, bir rant alanıdır diyenler. Bundan üç ay önce, şubat ayında; deprem bölgesine diktikleri binalarla büyük acılar yaşattılar. Malatya Bostanbaşı Kayısı Mahallesi’nde, kayısı dikilen bahçelerde gökdelen diktiler. Şimdi mücadele kim ile kim arasında?

Toprağa bereket diye bakan, aslını toprakta görenlerle; toprakta rant görenler arasında. 2017 – 2020 arasında 2 milyon 370 bin dekar toprak, tarımdan uzaklaştırıldı. Sadece geçen sene 1 milyon büyükbaş, 1 milyon 300 bin küçükbaş hayvanımızı kaybettik. Envanter düştü. Siz niye pahalı et yiyorsunuz? Çünkü hayvancılığı öldürdüler. Çünkü bunlar toprakla savaşanlardır. Biz toprakla barışanlardanız.

Bir eski Başbakan. Bugünlerde çok konuşuyor. Seçimlerde yabancı istilacılara karşı, 14 Mayıs’ta; bu ülkeyi yabancı istilacılara bırakmayacağız. İstanbullular siz ona iki kere ders verdiniz değil mi? Bir yetmedi, iki kere. İzmirliler de ders verdiler. Girdiği her seçimi kaybeden, Başbakanlık makamını da gasp eden bir adam, çıkmış bizi yabancı işgalcilerle bir arada tutuyor. Haddini bil, haddini. Millet İttifakı, yabancı istilacılara da, toprağı işgal eden rantiyeye karşı da kurulmuştur.

Çok net söylüyoruz. Toprak, tarım politikamızın başında şu var: Toprağı rant alanı olarak gören bu zihniyet gidecek, toprağı bereket olarak gören çiftçilerimiz toprağa geri dönecek. İmar baronları gidecek, milletin efendisi köylü gelecek.

İkincisi su… KOP, GAP projesi kaldı. Ama bunlar Kanal İstanbul yapmak peşindeler. Çünkü rant var. Hiç hak etmedikleri, büyük servet birikimleri var. Bunlar tüketici ile üreticiyi birbirine düşman etti. Et, süt fiyatı artarsa, tüketici alamıyor; düşerse üretici kar edemiyor. Biri de çıktı ki, bunlardan biri; ‘Biz TOGG diyoruz, onlar soğan diyor’ dedi. Tam bir zihniyet fukarası. Sovyetler Birliği çökerken de böyle demişlerdi. Biz ise şunu diyoruz: ‘Hem İHA, hem SİHA, hem TOGG; hem soğan.’ Hiçbir zaman savunma sanayisini soğanın karşısına koymadık, bunlar koyarlar.

Bu seçim, halkla birlikte halkın kaderini paylaşanlarla; halkı gıda enflasyonu karşısında ezdirenlerin seçimi olacak. Size söz veriyoruz. Bütün milletime sesleniyorum: Millet İttifakı’nın iktidarında, gıda enflasyonunun altında bir cümle olmayacak. Yiğidi bir kuru soğana muhtaç edenler gidecek; Anadolu yiğitleri geri gelecek.

Çiftçi yaş ortalamamız 56 olmuş. Yani 20 yıl daha tedbir almazsak, maalesef çiftçilerimiz kalmayacak. Şimdi biz genç çiftçilerimiz için özel teşvikler uygulayacağız. Hazine garantili alanlar genç çiftçilere tahsis edilecek. Kiralamada kolaylıklar olacak. Sakın çiftçiliği uzak alanlar diye düşünmeyin. Kent tarımı yapacağız. Kırsal dönüşüm yapacağız. Türkiye’nin ovalarını gökdelenlerle imar baronlarına yedirmeyeceğiz. İstanbul çevresi ile birlikte tarım kenti de olacak.

Pandemi döneminde yaşadık. Lojistik zorlaştı. Kentlerimizin etrafındaki tarım alanlarını rantiyeye kurban etmeyeceğiz. Bütün tarım alanlarında, yarım kalan sulama projelerinin hepsini tamamlayacağız. Biz Kanal İstanbul’a değil, Anadolu’ya suyla bereket getireceğiz.

Ürün girdilerini kontrol edeceğiz. Bunlar; lüks yatlara mazotu ÖTV’siz veriyor. Biz çiftçiye ÖTV’siz vereceğiz. Lüks yatlara mazotta ÖTV’yi kaldıranlar gidecek, çiftçiye ÖTV’siz verenler gelecek. Yem ve tohumda yapılan bütün harcamaların yüzde 50’si çiftçiye geri verilecek. Türkiye, ithalatla çiftçilerin terbiye edildiği bir ülke olmayacak. FAO, Dünya Gıda Örgütü’nün rakamlarına göre, bir yıl içinde gıda fiyatları dünyada yüzde 21 düştü.

Hani bunlar ekonomik kriz olduğunda demiyorlar mı, dünyada da kriz var. Dünyada yüzde 21 düşerken, et fiyatları Türkiye’de yüzde 234 nasıl arttı? Süt 30 liraya nasıl dayandı. Bunlarda vicdan yok. Bunlar kendileri; manda yoğurdu ile ejder meyvesi ile beslenip halka soğanı çok görenler… Sofralarında ejder meyvesi ile beslenenler gidecek. Anadolu’nun temiz gıdası ile Türkiye’yi kendine yeter yapanlar geri gelecek.

Kur korumalı mevduat adı altında, faizcilere kaynak aktardılar. Biz; kur korumalı tohum getireceğiz. Kur korumalı mazot, kur korumalı yem, kur korumalı gıda… Yani kur tehdidi altından, maaliyetleri çıkaracağız. Bunlar köprülerden geçiş için alım garantisi verdiler. Biz ise ürünlerde çiftçimize alım garantisi vereceğiz. Çiftçilerimiz en başında bilecekler, ne ekersem karşılığında ne alırım.

“Tüm bu rantiyeye son vereceğiz”

Ne yapacağız biliyor musunuz? Hani bir banka var, adı Ziraat Bankası. Ama kendisi ziraat dışında her işi yapan bir banka. Medya patronlarına kredi verir. Yandaş medya kurabilmek için Ziraat Bankası fonlarını kullananlar gidecek. Ziraat Bankası’nı çiftçilere ve milletin gıda ihtiyacını karşılamak üzere tarım sektörüne ayıranlar gelecek. Tüm bu rantiyeye son vereceğiz.

Kuracağımız Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı ile yepyeni bir dönemi başlatacağız. Çiftçimiz mutlu olacak. Gerçek anlamda Hıdırellez’i kutlayacaklar. Tüketicimiz temel gıdasını alacak. Bu bizim sözümüzdür. Millet İttifakı’nın 13. Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı yardımcılarının ortak sözüdür.

Gelecek hafta, bütün bu rant dönemine son vereceğiz. Kendi halkına dönüp kitapsızlar diyenler, küffar diye konuşanlar… Dinimizi, vatanımızı, milletimizi ve milli değerlerimizi istismar edenler gidecek. 14 Mayıs günü kimler gidecek, kimler kalacak? 14 Mayıs gecesi, 15 Mayıs sabahı; yeni bir baharda yasaklar gidecek, özgürlükler gelecek. 15 Mayıs sabahı kutuplaşma gidecek, kucaklaşma gelecek. Kucaklaşacak mıyız? Millet İttifakı ile her kesim birbiriyle kucaklaşacak mı?

Yargıya talimat veren hukuk anlayışı gidecek; hak, hukuk, adalet gelecek. Mülakat gidecek, liyakat gelecek. Her gün, her akşam bir videoları yayınlanan; işte dün akşam da Antalya Havalimanı’nda ne döndüğü yayınlanan; o yolsuzluk sistemi gidecek, siyasi ahlak gelecek. Gelecek mi? Bütün bunların sebebi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gidecek, güçler ayrılığına, demokratik hukuk devletine dayalı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem gelecek mi? Oy vermeye hazır mısınız?

15 Mayıs günü; yalana, yolsuzluğa, yasaklara, yoksulluğa boğulmuş, Cumhur İttifakı gidecek, milleti bereket ile buluşturacak olan Millet İttifakı gelecek. Söz mü? 14 Mayıs günü, sandıkları yeni bir Türkiye, yeni bir bahar için buluşturacak mıyız? Haydi Türkiye, hep beraber.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan 418 Milyar Dolar Açıklaması: Son Kuruşuna Kadar Getireceğim

Muğla’da halka seslenen Kılıçdaroğlu, “22 yıldır yiye yiye doyamadılar. Beş yerden maaş, altı yerden maaş alanlar var. Bütün hepsini uzmanlara çıkarttım. 22 yılda yurt dışına götürdükleri para 418 milyar dolar. Son kuruşuna kadar getireceğim ve bu millete vereceğim” dedi ve ekledi:

“Sanıyorlar ki bay Kemal bunu seyredecek. Yemezler. Sizin o paraları dışarıda hangi bankaya yatırdığınızı biliyorum. Ben değil bütün dünya biliyor ama o istenmiyor, biz isteyeceğiz. Hiçbir uluslararası mahkeme, bir devletin soyulmasına evet dememiştir. Bütün kararlara baktık, bütün kararları inceledik.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla’da miting düzenledi. Mitinge; Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı.

ANKA’nın aktardığına göre Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Sandıklara giderken; geçen dönem AK Parti’ye veya MHP’ye oy veren bir arkadaşımızı da ikna edip götürecek miyiz? Bu en zoru biliyorum, ama önemli olan zoru başarmaktır. Çünkü, Türkiye’nin değişime ihtiyacı var; Türkiye’nin huzura ihtiyacı var. Türkiye’nin kucaklaşmaya ihtiyacı var. Türkiye’nin ayrışmaya değil beraber olmaya ihtiyacı var.

Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle, engellisiyle; hep beraber bu güzel ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz. Benim 85 milyona söz var: 85 milyonun cumhurbaşkanı olacağım. Hiçbir ayrım yapmayacağım. Herkesi kucaklayacağım. Bunlar gibi olmayacağız. Toplumu ayrıştırmayacağız. Toplumu kutuplaştırmayacağız. Ahlakı egemen kılacağız, devlette adaleti egemen kılacağız. Kadın erkek eşitliğini sağlayacağız. Kadına yönelik şiddeti en sert şekilde, koşullar ne olursa olsun engelleyeceğiz.

Şunu da bilmenizi isterim: İlk sözüm kadınlardan olsun. Hayat pahalılığını en acı ve derinden yaşayan kadındır. Pazara gittiği zaman, pazardaki yangını görür ve yangını mutfağına taşır. Dolayısıyla kadın evladını okula götürürken beslenme çantasına ne koyacağım diye düşünür. Çünkü, beslenme çantasına diğer arkadaşlarının da rahatlıkla tükettikleri ürünü bir şekliyle veremez. İnanın ben somun ekmeğinin arasına salça sürüp, beslenme çantasının içine koyduğunu da biliyorum.

Dolayısıyla kadın ne kadar güçlüyse toplum da o kadar güçlüdür. Kadın ne kadar eğitimliyse, toplum da o kadar eğitimlidir. O nedenle kadına gerekli önemi vereceğiz. Şimdi yapmamız gereken şu: Eğer değişim istiyorsak sandığa gideceğiz. Hiçbir evde, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa etmek istiyoruz. Eğer bir çocuk açsa, unutmayın; 85 milyon açız demektir.

Bir çocuk kışın karanlıkta veya soğukta kalıyorsa unutmayın hepimiz karanlıkta ve soğukta kalıyoruz demektir. O nedenle biz, Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz. Bütün kadınların sosyal güvencesi, devlet olacak. Bütün kadın tıpkı memur, işçi, emekli gibi düzenli olarak bankadan aylığını alacak ve çoluğunun çocuğunun rızkını sağlayacak. Hiçbir yoksul aile ben yoksulum diye bana yardım edin diye bir cümle kullanmayacak. Çünkü, onun yardımını sosyal devlet zaten sağlayacak. Şunu unutmayın: Sosyal devlet, güvenceniz olacak.

Tarlada, bağda, bahçede çalışan kadınlar ve gençler… Onların da bütün sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek ve zamanı geldiğinde de kadınların tamamı emeklilik haklarının tamamına kavuşmuş olacak. Böylece kırsal boşalmayacak. Köyler boşalmamış olacak.

İşsizlik var biliyorum. Öğretmeneler atama bekliyorlar. Bütün köy okullarını açacağız. Cumhuriyetin 100. yılında 100 bin öğretmen ataması yapacağız. Böylece kırsalda; ‘çocuğumu okula götüreceğim’ diye kentin merkezine gelmeyecek, öğretmen orada olacak. Beslenme çantası derdi olmayacak.

Gençler… Hazır mısınız? Gençler… Benim umudum da sizsiniz. 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandıkta oy kullanacak, demokrasiyi bu ülkeye getirecek. O yüzden oyunuzun, Millet İttifakı’na oyunuzun ne kadar değerli olduğunu asla ve asla unutmayın. Demokrasiyi sizler getireceksiniz, bu ülkeye. Milli Kurtuluş Savaşı sonrası verdiğimiz demokrasi mücadelesini inşallah sizler mayıs ayında pekiştireceksiniz. Sizlere güveniyorum.

Kırsalda sadece öğretmen mi olacak? Hayır. Öğretmen olacak, veteriner olacak, ziraat teknisyeni olacak. Köyler gerçek anlamda üretim merkezi olacak. Hiçbir üreticiyi toprağa küstürmeyeceğiz. Hiçbir üretici zarar etmeyecek. Buğday, et, canlı hayvan, mısır dışarıdan geliyor. Sudan’da arazi kiraladılar. Orada ekecekler Türkiye’ye getireceklermiş. Yahu Türkiye cennet gibi bir ülke. Çalışkan insanlarımız var. Her şeyimiz var ama çiftçiyi toprağa küstürdükleri için ekip biçemiyorlar. Zarar ediyorlar. Zarar ettirmeyeceğiz. Buna emin olun. Yine baharlar gelecek. Köydeki de kentteki de mutlu olacak.

Biliyorsunuz 3 milyon 600 bin göçmenimiz, sığınmacımız var. Sizler yetki verdiğiniz zaman en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye göndereceğiz. Yani uğurlayacağız Suriye’ye. Şundan emin olun: Kaç yıldır ev sahipliği yapıyoruz eyvallah, ama artık yeter. Kendi ülkelerinde daha mutlu olurlar. Irkçılık yapmadan, onların köylerini, okullarını, evlerini Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız, bizim müteahhitlerimiz yapacak ve götüreceğiz, yerleştireceğiz oraya. Dolayısıyla bizim gençlerimiz iş güç sahibi olacak. Bundan da emin olmanızı isterim.

22 yıldır yiye yiye doyamadılar. Beş yerden maaş, altı yerden maaş alanlar var. Bütün hepsini uzmanlara çıkarttım. 22 yılda yurt dışına götürdükleri para 418 milyar dolar. Son kuruşuna kadar getireceğim ve bu millete vereceğim. Sanıyorlar ki bay Kemal bunu seyredecek. Yemezler. Sizin o paraları dışarıda hangi bankaya yatırdığınızı biliyorum. Ben değil bütün dünya biliyor ama o istenmiyor, biz isteyeceğiz. Hiçbir uluslararası mahkeme, bir devletin soyulmasına evet dememiştir. Bütün kararlara baktık, bütün kararları inceledik.

Var ya Amerika… Amerika’da en pahalı yer Manhattan Adası. 35 katlı gökdelen yapmışlar. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın almışlar. Londra’da Chelsea’de villaları var. Bunları benim bilmediğimi sanıyorlar. Ya attığınız her adımı biliyorum. O binaları da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mülkiyeti olarak Türkiye’ye kazandıracağım. Sen malı götüreceksin, bay Kemal seyredecek. Açık ve net söylüyorum, kul hakkı yemem ve kul hakkı yedirmem. Ben bunu söylüyorum, kul hakkı yemem ve kul hakkı yedirmem. Ama onlar böyle bir cümle kullanamıyorlar.

“Siyasetçi topluma örnek olmak zorundadır”

Benim saraylarda oturma gibi bir merakım yok. Ne sarayı Allah aşkına ya. Ben sizler gibi mütevazi yaşıyorum. Bir evim var, ee mutfağımı da hepimiz biliyorsunuz zaten. Ne kadar görkemli bir mutfağımın olduğunu. Bizim mutlu bir evimiz var. Huzur içinde yaşıyoruz. Ne sarayı Allah aşkına ya. Millet açlıktan kıvrılırken, mutfaklarda yangınlar olurken saraylarda mı oturulur Allah aşkına. Sizler nasıl yaşıyorsanız inanın Bay Kemal de öyle yaşayacak. Mütevazi yaşayacak. Siyasetçi topluma örnek olmak zorundadır.

Allah nasip eder sizlerin oylarıyla Cumhurbaşkanı seçildiğimde saraya değil, Gazi Mustafa Kemal’in Çankaya’sına gideceğim. Beraber gideceğiz. O Çankaya, halkın, sizlerin Çankaya’sıdır orası. Efendim diyor ki ‘ampul ışık vermiyor, söndürelim.’ Gayet güzel. Söndürmenin yolu sandığa gideceğiz. Oyumuzu kullanacağız, ampulü söndüreceğiz beraber.

Kendi tarihimize uygun olarak, bu ülkenin şanını, şerefini koruyarak… Cumhurbaşkanı koltuğunda oturduğunuzda bu ülkenin itibarını korumak zorundasınız. Bakınız, beka sorunu diyorlar, zaman zaman dillendiriyorlar ve bunun üzerinden CHP’yi suçluyorlar. Beka nedir biliyor musunuz? Asıl beka sorunu? Eğer devleti yöneten bir numara, mal varlığı nedeniyle tehdit ediliyorsa ve Trump, ‘Bak beni kızdırma, senin mal varlığını açıklarım, dünyaya söylerim’ diye söylediğinde tek bir cümle kullanılmıyor ise o irade teslim alınmış demektir.

Ben eğer öyle bir pozisyonda olsaydım ve bana deselerdi ki ‘Bak Bay Kemal, beni kızdırma, senin mal varlığını açıklarız, inceleriz.’ Şunu söylerdim, ‘Benim mal varlığımı incelemezseniz, açıklamazsanız namertsiniz’ derdim. Bunu söylerdim. Ne mal varlığı ya, alın teriyle kazandık, mesele bitti. Ama malı götürürsen ve o parayı da dışarıya götürürsen dışarıdakiler seni teslim alırlar.

Terör dolayısıyla da bizi suçluyorlar. Ne zaman bir şey olsa, sıkışsalar doğru Kılıçdaroğlu. Her şeyde Kılıçdaroğlu. Ya arkadaş, terör örgütünün saldırdığı kişi benim ve bir askerimiz şehit oldu. Sen oğlunu, çocuklarını paralı askerliğe gönderirken garibanın oğlu gibi oğlunu askere gönderen de benim. Vatanseverlikse sen benim yanımda vatanseverlik edebiyatı yapamazsınız. Hele hele milliyetçilikse benim yanımda milliyetçilik hiç yapamazsın. Kuzey Irak’ta askerin kafasına çuval geçirilirken niye sesin çıkmadı? Niye konuşmadın? Yuh çekmeye gerek yok, sandığa gideceğiz, oy kullanacağız. Sandık sandık.

Suriye’de 34 askerimiz şehit edildi. Nerede nefes aldılar? Putin’in sarayında, kapısında. Putin ne yaptı? Kronometreyi çalıştırdı. Koridorda oturttu. Sonra içeriye gel dedi, aldı koltuğa oturtturdu. Ne konuştular bilmiyorum. Ya arkadaş, şehit olan bizim askerimiz. Özür dilenecekse bizden özür dilemeleri lazım. Sen oraya niye gittin, o kapıra niye bekledin? O kapıda niye bekledin? Niye seni beklettiler? Bunun hesabı verildi mi, verilmedi. İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarı böyle yerlerde sürünür.

Türk lirası şu anda değerini kaybetmiş durumda. Gelecek endişesi taşıyan herkes ya avro ya dolar veya altın tutmaya çalışıyor. O nedenle bize milliyetçilik dersi vermesinler. Milliyetçi olan kendi ülkesi için çalışır. Milliyetçi olan kendi ülkesinde hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa eder. Milliyetçi olan Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırmaz. Milliyetçi olan bayrağına saygılı olur.

Bizim iki kırmızı çizgimiz var: Vatanımız ve bayrağımız. Bu kadar. Nokta. Bunu yaptığınız, söylediğiniz andan itibaren her şey bitmiştir. Dolayısıyla bizler çalışırken, üretirken ne kadar güçlü olursak dünyaya karşı da o kadar güçlü oluruz. Göreceksiniz, beş yıl içinde Akdeniz Havzası’nın en güçlü devleti olacağız. Beş yıl içinde İstanbul’un nüfusu 2 buçuk milyon azalacak.

Beş yıl içinde Samandağ’dan başlayıp Mersin’e kadar olan havza Akdeniz’in en büyük üretim merkezi haline dönüşecek. Beş yıl içerisinde göreceksiniz Kayseri’yi, Çankırı’yı, Yozgat’ı demir ağlarla İskenderun, Mersin limanlarına bağlayacağız. Oradaki fabrikalar demiryoluyla malı taşıdıkları zaman ihracat için lojistik masrafların tümünü devlet olarak biz ödeyeceğiz.

Boşalan Anadolu’nun içinde, fabrikalar olacak. İnsanlar çalışacak, üretecek. En önemlisi katma değeri yüksek ürünler üreteceğiz. Bütün üniversiteler bilgi üretecek. Herkesin düşüncesine saygı duyacağız, aykırı düşüncelerin tamamına saygı duyacağız. Düşünmek, sorgulamak kadar önemli bir şey yoktur. Eğitimin özü nedir biliyor musunuz? Çocuğun merak duygusunu ne kadar büyütürseniz eğitim o kadar başarılı olur. Çocuğun merak duygusu büyüyecek. Eğitim de büyüyecek. Bizim öğretmenlerimiz bunu yapacaklar. Ve bizim üniversitelerimiz bilgi üretecek. Biz bunların tamamını yapacağız. Hiçbir endişe duymayın.

Benim böyle ünlü olmak gibi bir düşüncem yok. Siyasette kalıcı olmak gibi bir düşüncem de yok. Bu ülkeyi ayağa kaldıracağız, bu ülke büyüyecek, huzur içinde olacak, bu ülkede göreceksiniz kardeşlik, barış, huzur her şey gelecek, devletin bozulan kolonlarını yeniden inşa edeceğiz ve ben de torunlarımla beraber gideceğim, bir yerde hayatımı onlarla beraber sürdüreceğim. En büyük arzum bu. Herkes için de böyle olmasını isterim.

Bizim böyle bir ortamda güzel bir miting yapmamızı sağlayan polis arkadaşlarımız… Onlara da minnet duyuyoruz. Bizler akşam evimizde huzur içinde yatarken onlar sabaha kadar çalışıyorlar. Ben polislerin ne kadar zor koşullarda görev yaptıklarını biliyorum… Polis arkadaşlar belli yerlerde, belli kişiler geçtikleri zaman her 100 metreye bir polis koyuyorlar. Demiyorlar ya bu polis de insan kardeşim. Bunun da yemeğe, tuvalete ihtiyacı var. Bunun da çaya ihtiyacı var. Onu robot gibi görüyorlar. Biz öyle görmeyeceğiz. Devletine hizmet eden insan olarak göreceğiz. Çünkü, sokakta polisle karşılaştığımızda devletimizle karşılaşmış oluyoruz. O nedenle onların da sorunlarını biliyorum.

“Devlet, saygın bir devlet olacak ve halkına hizmet edecek”

Öğretmenlerin de sorunlarını biliyorum. Sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen… Böyle bir garabet olur mu? Birisi 50, birisi 100, birisi 2000 alıyor. Ya devlet böyle çalışır mı? Öğretmen öğretmendir. Taşeron işçileri de biliyorum. Onların da sorununu çözeceğiz. Devlet, saygın bir devlet olacak ve halkına hizmet edecek.

Benim cumhurbaşkanlığıma engel olmak isteyen iki grup var. Bunlardan biri beşli çeteler. Beşli çetelerin yapmadıkları rezalet kalmadı. Geleceğim, geleceğim. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını burnunuzdan fitil fitil getireceğim. Kimsenin endişesi olmasın. İkincisi uyuşturucu baronları. Dünyanın parasını kazanıyorlar. Onlara vatandaşlık veriyorlar.

Sonra milyar dolarlar kazanıyorsun ve Türkiye’de bu kara para aklanıyor. Uyuşturucu çetelerinin ne iş yaptığını en iyi bizim polislerimiz bilir. Siyasi otorite polisin elini kolunu bağladığı için bunlarla yeteri kadar mücadele edemiyor. Allah nasip eder cumhurbaşkanı olduğumda şunu söyleyeceğim: Uyuşturucu çetelerinin kökünü kazıyacaksınız. Kim size müdahale ederse bana söyleyeceksiniz. Sorun var ama çözüm de var.”

Paylaşın

İnce’nin Kılıçdaroğlu’na Teklifine Davutoğlu’ndan Yanıt: Zavallı

Muharrem İnce’nin Millet İttifakı Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Davutoğlu, Babacan’ı kenara çeksin, kayıtsız destek oluyorum” teklifini değerlendiren Ahmet Davutoğlu, “Bu sözlere zavallı derim” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, FOX TV’de İlker Karagöz’ün sorularını yanıtladı.

Ahmet Davutoğlu, Muharrem İnce’nin  Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Davutoğlu, Babacan’ı kenara çeksin, kayıtsız destek oluyorum” teklifi için, “Zavallı sözler” dedi. Davutoğlu, “Siyasi nezaketsizliği Erdoğan’la yarışıyor. Gayet yakışıyorlar birbirlerine. Yan yana dursalar iyi bir ekip olurlar. Çıkış yolu bulmaya çalışıyor. Kötü bir çıkış yolu bulmuş, tavsiye etmem” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı

“Muharrem İnce Erdoğan’dan iyi ders alıyor. Siyasi nezaketsizliği Erdoğan’la yarışıyor. Gayet yakışıyorlar birbirlerine. Yan yana dursalar iyi bir ekip olurlar. Yani siyasi nezaketsizlikle Erdoğan’la yarışıyor. Muharrem İnce’ye şunu sorayım ben 18 Mayıs 2022, Muharrem İnce, Gelecek Partisi Genel Merkezi’ni ziyarete geldi. ‘At onları kenara’ dediği Davutoğlu’nu ziyarete geldi.

İkramda bulunduk, pasta da kestik çünkü partisinin kuruluşunun ikinci yıl dönümüydü. Ve gayet iltifatkâr cümlelerle birbirimize basın toplantısı yaptık. Ne değişti? Neden biliyor musunuz? O haftadan sonraki tabii 29 Mayıs’ta bizim ev sahipliğimizde Altılı Masa toplandı. Ben bu görüşme öncesinde, aramızdaki fark bu işte. Anlamıyor bunu Muharrem İnce gibi kafalar.”

“Bu sözlere zavallı derim”

Kötü bir çıkış yolu bulmuş, tavsiye etmem. Köprüden önce son çıkış. (Siz üzüldünüz mü?) Yok hiç üzülmedim, çünkü bu nezaketsizliklere alıştık. Bu ziyaret öncesinde ben Sayın Kılıçdaroğlu’na söyledim. Bakın bizim siyaset anlayışımız bu. Ben Kılıçdaroğlu’nun haberi olmadan veya onunla istişare etmeden herhangi bir Cumhuriyet Halk Parti ile geçmişi olan biriyle görüşmedim.

Sayın Kılıçdaroğlu’na dedim, ‘Sayın Muharrem İnce ziyaret etmek istiyor, sizce mahsuru var mı?’ ‘Memnuniyetle’ dedi. Hiçbir sakıncası yok diye. Bizimle Kılıçdaroğlu arasındaki hukuk bu, kendisiyle Kılıçdaroğlu arasındaki hukuk da bu. Gelip bize saygıyla gelecek, saygı da görecek. Bugün kapımı çalsa Erdoğan veya Bahçeli gelse, kim olursa olsun kapıyı aynı şekilde açarım. Bu sözlere zavallı derim.”

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu: Hiçbir Güç Milli İradeye Hakim Olamayacak

Millet İttifakı’nın İzmir mitinginde konuşan GP Lideri Davutoğlu, “Tam özgürlük ve demokrasi. Adalet. Temel insan onuruna yakışır ekonomik standart. Temiz siyaset, güçlü devlet ve onurlu Türkiye. Bir iktidarın en saldırgan olduğu an kaybetme korkusu yaşadığı andır.  En vahimi… İçişleri Bakanı… Çıktı dedi ki kendisi hakkındaki iddiaları örtmek için her geçen gün daha çok bağıran bir bakan.” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Dedi ki 14 Mayıs bir sivil darbe girişimi. Kendisinin kafasında darbe mantığı var da ondan. Korku yaymak istiyorlar da ondan. İşte biz 6 genel başkan, 2 büyükşehir belediye başkanımız buradan sesleniyoruz. Korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız. Hiçbir güç milli iradeye hakim olamayacak. 14 Mayıs’ta her bir oya, her bir sandığa sahip çıkacağız.”

Millet İttifakı’nın İzmir mitingi Gündoğdu Meydanı’nda yapıldı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu mitingde bir konuşma yaptı. Davutoğlu, konuşmasında şunları söyledi:

“Bu manzara kolay olmadı. Aylarca toplandık, aylarca görüştük. Hiçbir şeyimiz gizli olmadı. Şimdi milletimizi iki kader yolu bekliyor. Ya şu anda otoriter yolsuzluk düzeniyle kirlenmiş cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi devam edecek ya da Türkiyemizi, milletimizi birleştiren Millet İttifakı gelecek, yeni bir ufuk çizecek?  14 Mayıs günü sadece bir Cumhurbaşkanı değişimine imza atmayacağız. Cumhuriyetimizin 2. yüzyılının yol haritasını çıkaracağız. Aramızdaki farklar büyük Cumhur İttifakı’yla.

Demokrasi ve özgürlükler. İnsan hakları. Cumhur İttifakı denen bu yamalı bohça yoluna devam ederse ki edemeyecek, bugünkü baskılar devam edecek. Ama biz gelirsek, 13 cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ve yardımcıları olarak biz özgürlük alanlarını genişleteceğiz. Hiç kimse ötekileştirilmeyecek. Gençler bir tweet dolayısıyla cezalandırılmayacak. Herkes istediği gibi konuşacak, istediği gibi yazacak, istediği gibi giyinecek.

Adalet. Devletin dini adalettir diyen bir inançtan geliyoruz. Adaletin olmadığı hiçbir yerde huzur olmaz. Güven olmaz. Geleceğe herhangi bir şekilde umut olmaz. Bugün talimatla yürüyen yargı mekanizmasını tam ve bağımsız bir yargı sistemine dönüştüreceğiz.

İnsan onuruna yakışır bir hayat standardı ve ekonomi bir düzen. Bugün bu düzen, ucube cumhurbaşkanlığı sistemi, devlet kaynaklarını yakınlarına peşkeş çeken sistem fakiri daha fakir yaptı. Esnafımız çaba sarfetti kredi borçlarıyla ezildi. İşçilerimiz emeğinin karşılığını alamadı, enflasyonun altında ezildi. Kur korumalı mevduat adında faizcilere peşkeş çekilen 200 milyar Türk lirasını, arka kapıdan satılan 218 milyar Türk Lirası’nın hesabını sorarak, tek tek milletimize dağıtacağız.

Size siyasi ahlâk, temiz siyaset sözü veriyoruz. Türkiye’de yolsuzluk düzeni hakim, kimse hesap sormuyor. Bir bakan kendi şirketinden bakanlığında dezenfektan sattı, Erdoğan onu teşekkür ederek uğurladı. Ülkenin toprakları imar baronlarına peşkeş çekildi. Türkiye dışarıdan narko olarak anılan bir devlet haline geldi. Başbakanlığımıza mani olan siyasi ahlak, imar yasası, ihale yasası tekrar gündeme gelecek. Sayın Kılıçdaroğlu’yla siyasi ahlakı Türkiye’de egemen kılacağız. Herkes malvarlığı beyanında bulunacak.

Devletimizin kurumları büyük ölçüde yıprandı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti nevzuhur bir devlet değildir. Ben buraya Konya’dan geldim. Selçuklu başkentinden cumhuriyetimize kadar… Devletimiz itibar kaybetti. Mülakatlar üzerinden niteliksiz insanlar devlet kadrolarını doldurdu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bütün kurumlarıyla ayağa kaldıracağız.

Dünyaya açık, onurlu bir ülke. Bu kader kavşağında seçimi kaybedeceğini anlayan iktidar mensupları saldırganlaştırdılar. Bu ülkede benden sonra başbakanlık yapan bir başbakan. Ama seçim kazanarak olmadı. Siz onu belediye başkanı yapmadınız İzmirliler. Millete hakaret eden biri olursa, milli iradeye laf eden biri olursa onunla hesaplaşırız. 14 Mayıs’ya yabancı istilacılara ülkeyi terk etmeyeceğiz diyor. Hiçbirimiz yabancılarla ilişkiler içinde değiliz. Ama ne yapacağız biliyor musunuz? Tarihimizde olmadığı gibi geleceğimizde de hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na aptal olma diye mektuplar yazılamayacak.”

Önce sen yurtdışında olduğu iddia edilen milyar dolarları ülkemiz getir ondan sonra yabancı istilasından bahset. Son 15 güne bu altı ilkeyle giriyoruz. Tam özgürlük ve demokrasi. Adalet. Temel insan onuruna yakışır ekonomik standart. Temiz siyaset, güçlü devlet ve onurlu Türkiye. Bir iktidarın en saldırgan olduğu an kaybetme korkusu yaşadığı andır.  En vahimi… İçişleri Bakanı…

Çıktı dedi ki kendisi hakkındaki iddiaları örtmek için her geçen gün daha çok bağıran bir bakan. Dedi ki 14 Mayıs bir sivil darbe girişimi. Kendisinin kafasında darbe mantığı var da ondan. Korku yaymak istiyorlar da ondan. İşte biz 6 genel başkan, 2 büyükşehir belediye başkanımız buradan sesleniyoruz. Korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız. Hiçbir güç milli iradeye hakim olamayacak. 14 Mayıs’ta her bir oya, her bir sandığa sahip çıkacağız.”

Mitinge, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayları İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu katıldı.

Binlerce kişinin bulunduğu Gündoğdu Alanı’na liderler meydana deniz yoluyla geldi. Mitinge gelen İzmirliler, hep birlikte kalp işareti yaptı.

Meydandaki bir binaya Kılıçdaroğlu’nu süper kahraman gibi gösteren ve üzerinde “İlk turda bitirelim. Ben Kemal, geliyorum” yazısının yer aldığı pankart asıldı.

Mitingde bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, “5 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidecek ve oy kullanacak. Ben sandığa gittim ve otoriter yönetimi değiştirdim diyerek çocuklarına anlatacaklar” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra Millet İttifakı partilerinin liderleri ile İmamoğlu ve Yavaş da birer konuşma gerçekleştirdi.

Mansur Yavaş ise, “Biz nefret dilini yok edeceğiz” ifadesini kullanırken, İmamoğlu da, ” Millet İttifakı’nın kadroları liyakatli kadrolardır. Türkiye’nin sorunları çözülsün istiyoruz; mutfaktaki yangın sönsün, paramız pul olmasın” diyerek ekonomik gelişmelere atıfta bulundu. Tunç Soyer ise, “14 Mayıs’ta hep birlikte ülkemizi ‘adalet olmadan kalkınma olmaz’ dedi.

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, “14 Mayıs’ta bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var” açıklamasında bulundu.

Babacan miting sırasında şu sözleri kaydetti: “2003’te Sertap Erener bize büyük bir gurur kazandırmıştı. Birinci olmuştu. Yine başaracağız. Madonna’yı, Metallica’yı, Rammstein’ı, U2’yu, çok sayıda müzisyeni kendi ülkemizde ağırladık. Hepsi geldi Türkiye’ye. Türkiye bütün Avrupa’nın göz bebeği oluyor. Ne zaman? Düzgün yönetildiğinde. Yine dinleyeceğiz.”

Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal ise meydandaki kalabalığa işaret ederek, “Bu şehir kutlu bir şehir ve bu kutlu şehir tarihi sorumluluğunu tekrar yerine getiriyor. Demokrasi meşalesini bütün baskılara rağmen yere düşürmediniz. Bu meydan Türkiye’nin yarınlarının müjdesidir inanın bana” sözlerini dile getirdi.

Kılıçdaroğlu’ndan önce bir konuşma yapan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ” Hangi partiye oy verirseniz verin her aileden bir oy istiyorum, tüm kadınlar için istiyorum. Sizlere ihtiyacımız var, birlikte başaracağız. 13. cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu olacak” diyerek bütün liderler arasında en fazla hakaretin kendisine edildiğine dikkati çekti.

Paylaşın