Davutoğlu’ndan İktidarın İsrail’e Yaptırım Uygulamamasına Tepki

Saadet – Gelecek grubunda konuşan Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, “Ne olurdu Türk hava sahası İsrail’e kapatılsaydı? Bir Filistinli çocuk şunu söyledi bizi İsraillinin attığı kurşunlar değil de akşam televizyonlarda gözümüzün içine soka soka Türkiye’den gelen gemiler daha çok yaralıyor” dedi ve ekledi:

“İsrail televizyonu sırf Filistinlilere Türkiye arkanıza değil demek için her haberde Türkiye’den gelen gemileri gösteriyor. Utanmıyor musunuz siz? Halka söylediğiniz boykotu siz uygulayın dedik.”

Davutoğlu konuşmasının devamında, “Gece yarısı kararnameleriyle ülkedeki tüm düzeni sarsan Cumhurbaşkanı kararnamelerinden bir kararname yayınlayacaklar ve İsrail’e destek sağlayan firmalar bundan sonra T.C. Devleti’nin hiçbir ihalesine giremez hiçbir kamu kurumu alışveriş yapamaz diyecek. Bu kadar basit.

Çünkü Allah’tan önce hesap vermek zorunda oldukları yerleri düşünüyorlar artık. Artık kaybetmekten korktukları koltuklarını düşünüyorlar. Artık kaybetmekten korktukları servetlerini düşünüyorlar. Mazlumları düşünmeye vakit kalmadı” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet – Gelecek grup toplantısında konuştu. Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Soğuk Savaş’ın iki süper gücünü birini Vietnamlılar çıplak ayaklarıyla Amerikalıları dize getirerek yendiler diğeri Sovyetler Birliğini de o dağlardaki Afgan dağlarındaki yiğit insanlar dize getirdi.

Hiç merak etmeyiniz bir gün bugün işlenen savaş suçlarını işleyenler de bu süper güçler gibi tarihe karışacaktır. Filistinliler bir tarih yazıyor. “Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter” sözü gibi bütün dünyayı uyandırmaya da bir tek Filistinli çocuk yeter.

İslam İşbirliği Teşkilatı toplandı geçenlerde. İslam İşbirliği Teşkilatı bildirisini okuduğumda hayal kırıklığı değil, utanç duydum. Bildirinin iki şeyi var. Bir gözlem. Dünyadaki diğer insanlar gibi bunlar da gözlüyorlar.

İkincisi de çağrı. Birleşmiş Milletlere, insanlığa ve değişik kurumlara çağrı. Birleşmiş Milletler şunu yapsın o bunu yapsın gibi birtakım kararlar. Peki siz ne yapacaksınız? Siz ne karar aldınız? Sayın Cumhurbaşkanı yolda büyük bir başarı kazanmış gibi ciddi kararlar aldık diyor. Diplomatik bir yazım dışında hiçbir şey yok.

Bugünden itibaren bütün normalleştirme ilişkilerinizi donduracağınızı söyleyin. Söylediler mi? Hayır. Aksine Netanyahu Arap liderlerini tehdit etti. “Sizler de yerinizde duramazsınız” dedi. İşte Filistinli çocuk şunu söylüyor onlara “Sizin gibi korkak liderler olmaktansa bizim gibi küçücük bedeniyle ahirete gidenler olmak daha hayırlıdır”

Netanyahu’nın tehdidinden korkan İslam liderlerine sesleniyorum. Bu korku ikliminin sorumlusu sizsiniz. Nerede cesaretiniz? Neden Netanyahu’ya ortak bildiriyle haddini bildirmiyorsunuz. O sizi tehdit etme cesaretini buluyor siz onunla normalleşme ilişkilerini durdurma cesaretini niye bulamıyorsunuz?

Ne olurdu Türk hava sahası İsrail’e kapatılsaydı? Bir Filistinli çocuk şunu söyledi bizi İsraillinin attığı kurşunlar değil de akşam televizyonlarda gözümüzün içine soka soka Türkiye’den gelen gemiler daha çok yaralıyor.

İsrail televizyonu sırf Filistinlilere Türkiye arkanıza değil demek için her haberde Türkiye’den gelen gemileri gösteriyor. Utanmıyor musunuz siz? Halka söylediğiniz boykotu siz uygulayın dedik.

Gece yarısı kararnameleriyle ülkedeki tüm düzeni sarsan Cumhurbaşkanı kararnamelerinden bir kararname yayınlayacaklar ve İsrail’e destek sağlayan firmalar bundan sonra T.C. Devleti’nin hiçbir ihalesine giremez hiçbir kamu kurumu alışveriş yapamaz diyecek. Bu kadar basit.

Çünkü Allah’tan önce hesap vermek zorunda oldukları yerleri düşünüyorlar artık. Artık kaybetmekten korktukları koltuklarını düşünüyorlar. Artık kaybetmekten korktukları servetlerini düşünüyorlar. Mazlumları düşünmeye vakit kalmadı.

Çok mu zordu topluca İsrail BMGK’nin 242 sayılı kararını uygulayıp bütün işgal edilen topraklardan çekilene kadar İsrail ile hiçbir görüşme yapmayacağız demek. Onlar için zordu. Filistinli bebekler için ölmek kolay ama onlar için böyle cesur kararlar almak çok zor.

Şimdi 20 Kasım dediler değil mi? Türkiye Büyük Millet Meclisi heyetinin gitmesi öngörülen tarih. Bu ne demek? 7 Ekim’den sonra yaklaşık 40-45 gün. Çünkü şöyle düşündüler 20 Kasım’a kadar bu savaş biter ortalık sakinleşir biz de sakin şartlarda göstermelik heyet göndeririz. Mesele savaş bittiğinde heyet göndermek değil bombalar yağarken orada olabilmek.

Bir milletin kaderiyle kader birliği yapmazsanız o milletin ruhuna nüfus edemezseniz o milletin hakkını savunamazsınız.

Makul olmak lazımmış, devlet aklı devreye girmeliymiş. Türkiye her iki tarafa da aynı mesafede olmalıymış. Her iki tarafa da aynı mesafede olan bitaraf olmak adına zulme ses çıkarmayan tarihin çarkları içinde utançla anılır. Devlet aklı Cumhuriyetin kurulmasında İstiklal savaşında mazlumun yanında olmayı gerektirir. Devlet aklı Dicle’ye ve Fırat’a kadar gelme iddiasını açıkça söyleyen Netenyahu’ya karşı “Sen oturduğun yerde otur” diyebilmektir.

Biz İsrail’e, emperyalizme, zulme karşı duracaksak. Orta Doğu’da Türkiye, İran ve Araplar arasında ekilmeye çalışılan nifak tohumlarını kaldırırsak biz ayakta durabiliriz.

Eğer İslam diye yola çıkanlar İslam’ın en temel ilkelerini çiğnemeye başlamışsa, eğer ümmet millet diye yola çıkanlar kendi yakınlarını düşünmekten milleti ümmeti düşünmeye vakit bulmama başlamışsa bizim onlara sormamız lazım sen niye burada değilsin, niye hala oradasın?

Ben de onlara soruyorum siz bütün bu yanlışlar karşısında bizim yerimize gelen çıkarcılar, uyuşturucu tacirleri, her türlü çeteyle resimleri olan bakanların yanında nasıl durabiliyorsunuz?

Şimdi AK Partili kardeşlerime sesleniyorum sorun kendinize tüm dünya ayaktayken resmi bir miting dışında resmi toplum niye harekete geçirilmedi. İHH’nın yürüyüşleri, Anadolu Gençlik Derneği’nin faaliyeti dışında.

Emin olun, 90’larda böyle bir iktidar olsaydı biz muhalefetteyken o iktidar İsrail ile normalleşmeyi bile durdurmasaydı bu katliam karşısında İsrail ile ticareti kesmeseydi bütün sokaklar cami önleri mitinglerle dolardı. Şimdi niye susuyorsunuz, ey vakıflar, kanaat önderleri, İslami birikimin bütün mirasını yiyip tüketenler niye susuyorsunuz?

Çünkü o zamanlar derin vicdanımız vardı bizim. Şimdi bu vakıfların, derneklerin yüksek binaları lüks makam odaları var ama artık vicdanlarından eser kalmadı. Onları Allah’a, millete şikayet ediyorum. Bizim tek derdimiz gelecek nesillere iyi örnek olabilmek.

AYM – Yargıtay krizi: Mesele iki mahkeme arasında dava olsa çözmek kolaydı. Mesela Can Atalay, bir milletvekilinin seçimden sonra hapishanede tutulması olsaydı onu da çözmek kolaydı.

Biz Gelecek-Saadet grubu olarak milli irade ile seçilmiş milletvekillerinin yerlerinin hapishaneler değil millet meclisleri olduğu kanaatindeyiz ve bunda ısrarcıyız. Peki nedir mesele? Mesele büyük bir devlet krizidir.

(15 Temmuz) Bir darbeyi büyük fedakarlıklarla hep beraber yendik. O günden bugüne Türkiye’de gizli bir el, özel örgütlenmiş bir çete adım adım baskıcı bir rejimi kurumsallaştırmak istiyor. Bunu yaparken kullandıkları en önemli araç hukuktur. Hukukun özgür olduğu yerde baskıcı bir rejim olmaz. Türkiye Cumhuriyeti tarihi yüzyıl boyu demokratik hukuk devletini gerçekleştirememenin acısını yaşıyor.

Eğer Anayasa Mahkemesi gerçekten devlete ve millete karşı bir mihrak haline dönüşmüşse derhal bir soruşturma açılsın ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin tek tek geçmişleri araştırılarak onların hangi şartlarda AYM’ye Cumhurbaşkanı tarafından atandığı tespit edilsin.

Her gün değişen kararlarla Türkiye’de sistem ve devlet krizi çıkarılmaya çalışılıyor. Hakimin tek bir kimliği vardır o da adalet. Bugün yargı, maalesef, şu Yargıtay’ın şu dairesine giderseniz şu parti hakim, şu dairesine giderseniz şu çevre hakim diye bölünmüşse buradan adalet çıkar mı?

Biz milletimize şunu vaat ediyoruz. Bizim iktidarımızda aynen Fatih Sultan Mehmet Han’ı vicdanıyla hesaba çeken Hızır Beyler gibi hakimler olacak. Hiçbir devlet adamı o hakimin huzuruna çıkmaktan çekinmeyecek. Bizim dönemimizde adalet dağıtan hakimlerin tek bir kimliği olarak vicdan kimliği. Başka kimlik tanımadık, tanımayacağız.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir