Odun Ve Kömürün Fiyatı 1 Yılda 3 Kat Arttı

Son bir yılda odun fiyatındaki artış yüzde 160’ı bulurken, kömür fiyatındaki artış neredeyse üç kat oldu. CHP’li Ahmet Akın, zamlara tepki göstererek, “Soba yakmak da artık lüks olacak” dedi.

Kış ayları yaklaşırken, ısınma maliyeti katlanarak artmaya devam ediyor. Odun ve kömür fiyatları geçen yıla göre 3, tüp gaz fiyatları ise 2 kat arttı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Kış aylarında temel bir ihtiyaç olan ısınma maliyeti vatandaşı çok zorlayacak. Doğalgaz 9 ayda 2.5 kattan fazla, odun ve kömür de 3 misli arttı. Soba yakmak da artık lüks olacak” dedi.

Özellikle kırsal bölgelerden halen temel ısınma yöntemi olan odun ve kömür fiyatlarındaki artışa dikkat çeken Akın, şu açıklamada bulundu: “Eylül 2021’de kış öncesi sobada yakmalık bir ton odunun fiyatı 1200-1400 lira arasında değişiyordu. Bugün aynı odunun fiyatı 3 bin 500 ile 3 bin 600 lira arasında. Odun fiyatındaki artış yüzde 160’ı buluyor.

Eylül 2021’de bir ton ithal kömür fiyatı 2 bin 600 ile 3 bin lira arasında değişiyordu. Bugün aynı kömürün fiyatı 8 bin ile 8 bin 600 lira arasında. Yerli kömürün fiyatı ise 7 bin 600 liraya kadar çıktı. Kömür fiyatındaki artış neredeyse üç kat oldu. Yanlış ekonomi politikaları nedeniyle Türk Lirası’ndaki değer kaybı, bağımlı olduğumuz enerji fiyatlarındaki artışın Türkiye’de çok daha fazla hissedilmesine neden oluyor.”

Paylaşın

İktidar Yap-İşlet-Devret Projelerine Kredi Bulamıyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, yap-işlet-devret projelerine kredi bulmakta zorlanıldığını belirterek Mersin’deki bir otoyol projesinin sözleşmesi için fesih talebinde bulunulduğunu ifade etti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, AKP’nin övündüğü yap-işlet-devret projelerinde maddi sıkıntılar yaşanmaya başlandığına işaret etti. Bu projelere ilişkin yurtdışından kredi bulunamadığını belirten Ahmet Akın, yaşanan sorunlara son örneğin Mersin’deki Çeşmeli – Taşucu Otoyolu olduğunu ifade etti. Akın, otoyolun 52 kilometrelik bir kesimi için Aralık 2021’de sözleşme imzalayan Kolin İnşaat’ın Karayolları Genel Müdürlüğü’ne fesih başvurusu yaptığını belirtti.

Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’a konuşan Ahmet Akın, “Sözleşme imzalanmasının üzerinden 10 ay geçmesine karşın henüz tek bir çivi çakılmadı. İktidara yakın şirketlerden Kolin’in tek başına katılarak aldığı ihale kapsamında euro üzerinden 45 bin araç garantisi verildiği kamuoyuna yansımıştı. 52 kilometrelik yol için günlük 45 bin araç geçmezse eksik kalan Hazine’den karşılanacaktı. İhaleyi kazanan yandaş şirket, Türkiye’nin kredi riskinin priminin yüksek olması nedeniyle yurt dışından finansman bulamadı. Bu nedenle 2023’te açılacağı duyurulan ihale için fesih süreci başlatıldı” dedi.

Yap-İşlet-Devret

Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli, geniş anlamda bir kamu altyapı yatırım veya hizmetinin finansmanı özel bir şirket tarafından karşılanarak gerçekleştirilmesi ve kamu tarafından belirlenen bir süre için işletilmesi ve yine bu süre içinde ürettiği mal veya hizmeti, tarafların karşılıklı saptadıkları bir tarife uyarınca kamu kuruluşlarına satması ve sürenin sonunda işletmekte olduğu tesisleri bakımı yapılmış, eksiksiz ve işler durumda ilgili kamu kuruluşuna devretmesidir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yabancı şirketlerle yapılmış olan çeşitli imtiyaz sözleşmeleri bu model ile büyük benzerlik göstermektedir. İstanbul’da Tramvay, Tünel İşletmeleri, Elektrik, Gaz İdaresi, Haydarpaşa Liman İşletmesi ve İzmir’de Liman İşletmesi, Göztepe Tramvay İşletmesi yabancı şirketlere verilen imtiyazlardır.

Nitekim günümüzde uygulama alanı bulan bu yeni model arayışlarına da, 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğunda ve Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde başvurulmuş olan kamu imtiyazlarının devredilmesi yöntemi ışık tutmuştur.

Paylaşın

Osmangazi Köprüsü İçin Firmalara 1,2 Milyar Dolar Ödendi

CHP Milletvekili Ahmet Akın, Osmangazi Köprüsü’ne ilişkin verileri açıkladı. 89 milyon aracın geçmesi gereken köprüden 55 milyon araç geçtiğini kaydeden Akın, yüklenici firmalara bir milyar 275 milyon dolar ödendiğini belirtti.

Osmangazi Köprüsü’nün araç geçiş sayısı uzun bir dönem “ticari sır” gerekçesiyle açıklanmazken, konuya ilişkin uzun bir sürenin ardından Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’ndan açıklama geldi. Karaismailoğlu, araç geçiş sayısını 55 milyon 500 bin olarak açıkladı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Enerji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın da günlük 40 bin araç geçiş garantisiyle inşa ettirilen Osmangazi Köprüsü’nün kamuya yükünün güncel kura göre 23 milyar 115 milyon 750 bin TL’ye ulaştığını ifade etti.

BirGün’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre Akın, “1 Temmuz 2016 yılından bu yana 40 bin araç geçiş garantisi verilen köprüden açıldığı günden 10 Ağustos’a kadar 89 milyon 240 bin aracın geçmesi gerekiyordu. 33 milyon 740 bin araç geçiş yapmamış” bilgisini verirken, “Garanti ücreti hiç artmasa ve vatandaşın ödediği geçiş ücreti ile garanti ücreti arasındaki fark yok sayılsa bile Osmangazi Köprüsü’nün bugüne kadar kamuya oluşturduğu yük, bir milyar 275 milyon doları geçiyor. Bu da hemen hemen köprünün maliyetine denk geliyor” ifadelerini kullandı.

Akın, “Devletin kasasından tek kuruş çıkmadan inşa edilecek” denilerek ve araç geçiş garantisi verilerek yaptırılan projelerin tamamının aynı durumda olduğunu vurguladı.

‘Mantık dışı garantilere karşıyız’

“Osmangazi Köprüsü’ne verilen garanti tutarı, araç başına 35 dolar artı yüzde 8 KDV. Bu tutarın ABD enflasyonuna göre arttığı da kamuoyuna yansıdı” bilgisini beren Akın, “Üstelik Türk Lirası’ndaki değer kaybı nedeniyle vatandaşın ödediği köprü ücreti ile garanti tutarı arasında da çok büyük fark var. İktidar sözcüleri ya matematik bilmiyor ya da bile bile kamuoyunu zarar ettirmeyi tercih ediyorlar. Biz, yatırımlara değil işte bu mantık dışı dövizle verilen garantilere karşıyız” diye konuştu.

Döviz garantilerinin Türk Lirası’na çevrilmesi gerektiğini söyleyen CHP’lı Akın, “İktidar, 55 milyon 500 bin sayısını büyük bir başarıymış gibi duyarak açıklıyor ancak gerçekler ortada. Köprünün maliyetinin bir milyar 418 milyon dolar olduğu dikkate alındığında, güncellenen garanti tutarı ve ücret farkı hesaba da katıldığında verilen garantinin 6 yılda bir köprü maliyeti oluşturduğunu görüyoruz. Üstelik Osmangazi Köprüsü 2035 yılına kadar daha 13 yıl boyunca garanti kapsamında işletilecek. İktidara çağrımız döviz garantileri derhal Türk Lirası’na çevrilmeli ve garantili bütün otoyol ve köprülere ilişkin veriler kamuoyuna açıklanmalı” sözlerini kaydetti.

Paylaşın

CHP, Ödenemeyen Elektrik Faturaları İçin Fon Kuracak

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, iktidara gelmeleri halinde abonelerin elektriğini kesmek yerine öncelikle voltajını düşüreceklerini, ödenmeyen faturaların bedelini karşılayacak bir fon kuracaklarını söyledi.

Dünya’dan Mehmet Kara’ya konuşan CHP Enerji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, partisinin enerji meselesine bakışını ve iktidara gelmeleri halinde neler yapacaklarını anlattı.

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı hale geldiğini belirten Kaya, “Yenilenebilir enerjiye, dışa bağımlı olmadığımız yatırımlara yeteri kadar destek verilmedi. Mış gibi yapıldı. Sonunda dışa bağımlı, fiyatların çok yüksek olduğu bir noktadayız. Üstüne üstlük neredeyse tamamı özelleştirilmiş sektör vatandaşı müşteri gibi gördü ve sonuç pahalılık. Bir özel şirket kâr amaçlı hareket eder. Kamunun rolü net belli değilse bütün fiyat, zam, sıkıntı vatandaşın sırtına biner.” dedi.

Kaya, “Siz yönetime gelirseniz nasıl çözeceksiniz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

Plansız, programsız enerji politikaları nedeniyle neredeyse tamamı özelleşmiş, kamunun rolünün ortadan kalkmış olduğu bir sistemde, insan hakkı olan enerjiye ulaşmanın neredeyse zor olduğu, faturaların ödenemez durumda olduğu bir noktaya geldik. Türkiye’de enerji faturaların bu kadar yüksek olmasının en önemli nedeni kamunun rolünü ortadan kalkmış olması. 85 milyon nüfusumuzun 85 milyon müşteri olarak gösterilmesi.

Biz şunu söylüyoruz: Asgari enerjiye erişim, temel bir insan hakkıdır. Doğal bir haktır. Temel bir hak olan enerjiye ulaşım hakkı kapsamında enerji faturalarını ödeyemeyen vatandaşlarımızın kış aylarında elektrik ve doğalgazı kesilmeyecek.

Bütün dünyada, gelişmiş ülkelerde var bu. Eğer insan hakkıysa enerjiye ulaşılması, ödenebilir şartlarda olması gerekiyorsa; o zaman vatandaşın parası yok diye karanlığa mahkum edilemez. Bu kadar. Ne yapılır? Bir uyarı anlamında voltaj düşüklüğü yapılır. Başka ne yapılır? Bir enerji fonu aracılığıyla sistem oluşturulur ve bu sistem üzerinden o enerji faturaları ödenir.

Sanayi tarifesinde farklı uygulamalar yapacağız. Sanayicimiz enerji faturalarında sürprizlerle karşı karşıya kalmayacak. Şu anda Türkiye’de üreticimizin, sanayicimizin en büyük sıkıntısı enerji fiyatlarındaki bilinmezlik, öngörülemezlik ve istikrarsızlık. Bunu ortadan kaldıracağız ki; sanayicimiz yeteri kadar üretim yapsın, büyüsün, istihdamı artırsın ve ülke kalkınsın.

Paylaşın

‘Elektriğe Zam’ İddiaları Büyüyor

CHP’li Akın, elektrikte üretim maliyetlerindeki artışı sınırlandırmak amacıyla piyasa takas fiyatına (PTF) getirilen tavan fiyat uygulamasının üç ay içerisinde yüzde 50 oranında artarak megavatsaat başına 2 bin 500 liradan 3 bin 750 liraya çıkarılmasının ulusal tarifede zam baskısını artırdığında dikkat çekti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Elektrik fiyatlarını frenlemek için 1 Nisan’da hayata geçirilen tavan fiyatın 19 Mayıs ve 1 Haziran’da artırılmasının ardından ulusal tarifede zam yapıldı. Üç ayda üçüncü kez artırılan tavan fiyatın artırılması ulusal tarifede zam baskısı yaratıyor” dedi.

CHP’li Akın, şunları dile getirdi:

“AKP iktidarı ulusal tarifede 1 Ocak’ta yüzde 127’ye varan fahiş zammın ardından KDV indirimi gibi göstermelik adımlar atmıştı. 1 Haziran’da yüzde 15 oranında zam yapılan konut tarifesi böylece 6 ay içinde toplamda yüzde 151 oranında zamlandı.

Temel bir hak olan elektrik kullanımı Türkiye’de fahiş fiyatı nedeniyle ulaşılabilir olmaktan çıkarken; iktidar gizlemeye çalışsa da Türkiye’de çok derin bir enerji yoksulluğu yaşanmaktadır.

Yaz döneminde üretim maliyetlerin daha da artacak

İktidarın yanlış politikaları nedeniyle milli paramız Türk lirasındaki değer kaybı elektrik üretim maliyetlerini yükseltmektedir. Özellikle ithal kömür ve doğalgaz gibi dışa bağımlı girdilerle üretim yapan elektrik santrallerinin maliyetleri bu kapsamda sürekli artmaktadır.

Haziran ayı sonu itibarıyla ithal kömür ve doğalgazla üretim yapan santrallerin payı yüzde 40’a dayanırken; bu durum yaz döneminde üretim maliyetlerin daha da artacağını göstermektedir.

İktidar elektrik üretimindeki maliyet artışını frenleyebilmek amacıyla gün öncesi piyasasına sunulan tekliflerin arz ve talebe göre eşleşmesiyle belirlenen piyasa takas fiyatına (PTF) müdahale ederek 1 Nisan 2022 itibarıyla tavan fiyat uygulaması başlatmıştı.

Fiyat artışını sınırlamak amacıyla getirilen tavan fiyat uygulaması üç ay gibi kısa bir süre içerisinde 2 bin 500 liradan 3 bin 750 liraya çıkarılarak yüzde 50 oranında arttı.

İktidar; sınırlandırılmak istenilmesine karşın elektrikte üretim maliyetleri kontrol edemiyor. Üretim maliyetlerindeki artışın nedeni ise Türk Lirası’ndaki değer kaybıdır. Dolayısıyla iktidar kendi yanlış politikasının faturasını vatandaşa elektrik tarifesinde zam olarak yansıtmamalıdır.

Tavan fiyat artınca tarifede zam yapıldı

PTF tavan fiyatı 1 Nisan 2022’de bir megavatsaat başına ithal girdili santrallerde 2 bin 500 lira, yenilenebilir ve yerli santrallerde ise bin 200 lira olarak belirlenmişti.

Tavan fiyat; 19 Mayıs 2022 tarihinde 2 bin 750 liraya çıkarılırken; 1 Haziran 2022 itibarıyla de 3 bin 200 liraya yükseldi. 1 Haziran’da PFT fiyatının yüzde 16,6 oranında artırılmasının ardından ulusal tarifede de aynı tarihte yüzde 15 oranında zam yapılmıştı.

1 Temmuz itibarıyla tavan fiyatının yüzde 17,2 oranında artması ulusal tarifede zam baskısını daha da artıracaktır.”

Paylaşın

‘Elektriğe Yeni Zam’ İddiası Yeniden Gündemde

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, elektrikte piyasasında uygulanmaya başlanan tavan fiyat uygulamasının iki ayda ikinci kez değişmesiyle ilgili açıklama yaptı.

ANKA’da yer alan habere göre, Elektrik üretim maliyetlerindeki artışın ulusal tarifeye zam olarak yansıyabileceğine dikkat çeken CHP’li Akın, özetle şunları dile getirdi:

“AK Parti, yüzde 127’yi bulan Cumhuriyet tarihinin en yüksek elektrik zammını yılbaşında hayata geçirmişti. Sosyal tarife olarak kullanılması gereken kademeli tarifeyi zam yapma aracına dönüştüren iktidar, gelen tepkilerin ardından KDV indirimi gibi göstermelik adımlar atmıştı. Buna karşın yapılan fahiş zamlar hala geçerlidir. Temel bir hak olan elektrik kullanımının lükse dönüştüğü Türkiye’de resmi verilere göre 2021 yılında 3,5 milyon abonenin elektriği faturasını ödeyemediği için kesilmiştir.

“Lira değer kaybettikçe üretim maliyetleri artıyor”

İktidarın yanlış para politikaları nedeniyle Türk lirasındaki değer kaybı sürmektedir. İthal kömür ve doğal gaz gibi dışa bağımlı girdilerle üretim yapan elektrik santrallerinin maliyetleri bu kapsamda sürekli artmaktadır. İktidar elektrik üretimindeki maliyet artışını frenleyebilmek amacıyla, piyasasına sunulan tekliflerin arz ve talebe göre eşleşmesiyle belirlenen piyasa takas fiyatına (PTF) müdahale ederek 1 Nisan 2022 itibarıyla tavan fiyat belirlemiştir.

PTF tavan fiyatı 1 Nisan 2022’de bir megavatsaat başına ithal girdili santrallerde 2 bin 500 lira, yenilenebilir ve yerli santrallerde ise bin 200 lira olarak belirlenmişti. Ancak 19 Mayıs 2022 tarihinde; önce 2 bin 750 liraya çıkarıldı, sonra 1 Haziran 2022 itibarıyla de 3 bin 200 lira olarak uygulanması kararlaştırıldı. Böylece üretim maliyetlerini frenlemek amacıyla getirilen PTF tavan fiyat uygulaması iki ayda iki defa değişmiştir. Bu durum iktidarın üretim maliyetlerindeki artışı durduramadığını göstermektedir. Yaz aylarında yaşanabilecek olası bir kuraklık durumunda ithal girdili santrallerin elektrik üretim oranının artması büyük bir zam olasılığını gündeme getirecektir.

“Yanlış politika vatandaşa zam olarak yansımamalı”

Türk lirasında yaşanan olağanüstü değer kaybının temel nedeni iktidarın uyguladığı yanlış para politikalarıdır. İktidarın yanlış politikasının sonucunda artan döviz kuru nedeniyle sınırlandırılmak istenilmesine karşın elektrikte üretim maliyetleri kontrol edilememektedir. Üretim maliyetleri arttıkça ulusal tarifede zam baskısı da artmaktadır. İktidarı uyarıyoruz: Üretim maliyetlerindeki artışın nedeni uygulanan yanlış politikalarla Türk lirasındaki değer kaybıdır. Dolayısıyla iktidar kendi yanlış politikasının faturasını vatandaşa elektrik tarifesinde zam olarak yansıtmamalıdır.”

Paylaşın

Enerji Faturalarının Yükü Bir Yılda Yüzde 100 Arttı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, enerji faturalarının toplam yükünün bir yıl öncesine göre 2 kat arttığını açıkladı.

Akın, iktidarın 2022 yılıyla birlikte başta elektrik olmak üzere enerji faturalarında yaptığı zamların yurttaşın yükünü artırdığına dikkat çekerek, indirim algısına karşın son bir yıl içinde fatura yükünün katlandığını belirtti.

Cumhuriyet’in haberine göre Akın, dört kişilik bir ailenin Mart 2021 tarihindeki enerji faturalarıyla Mart 2022 tarihli faturalarını karşılaştırdı.

‘Fahiş zamlar geri alınmadan…’

Akın’ın çalışmasında özetle şunlar yer aldı:

“Mart 2021 tarihinde, ısınma amaçlı doğal gaz kullanan, ortalama elektrik tüketimi yapan ve bir depo benzin harcayan bir ailenin enerji faturalarının toplamı bin 60 lira tutarındaydı. Mart 2022’de, AKP’nin indirim yapıldığı söylemine karşın bir yıl sonra aynı enerji faturalarının toplamı 2 bin 75 lira oldu.

2022 yılında memurlara yüzde 30, asgari ücretlilere yüzde 50 oranında zam yapılırken, enerji faturalarının yükü ise neredeyse yüzde 100 oranında artış gösterdi. Yıl başından bu yana ikiye-üçe katlanan faturalardaki 40-50 liralık indirimin hiçbir anlamı yok. Cumhuriyet tarihinin en büyük zammı hâlâ geçerli. İlk kademede yüzde 42, ikinci kademede yüzde 119 zam yerinde duruyor. Fahiş zamlar geri alınmadan yapılan hiçbir değişiklik faturalardaki yangını söndürmeyecektir.”

Paylaşın

CHP’li Akın: Vatandaş Laf Değil, Derhal İndirim Bekliyor

Vatandaşın fatura yükünü düşürmenin tek formülünün fahiş zamları geri çekmek olduğunu söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Vatandaş laf değil, derhal indirim bekliyor. 21 dağıtım şirketiyle gerçekleştirilen toplantıda olduğu gibi saraydaki kabine toplantısından da herhangi bir somut karar çıkmadı. Dağ yine fare doğurdu! İktidar gerçekten indirim değil, indirim yapılacağı illüzyonu oluşturdu” dedi.

Haber Merkezi / CHP’li Akın, iktidarın indirim algısı oluştururken; faturalara yansıyacak somut bir adım atmamasına tepki gösterdi. Ahmet Akın, dün gerçekleştirilen kabine toplantısında elektrik faturalarına ilişkin herhangi bir somut adım atılmamasını yaptığı yazılı açıklamayla değerlendirdi. CHP’li Akın, yazılı açıklamasında özetle şunları dile getirdi:

Türkiye genelinde vatandaşlarımız ve esnafımız katlanan elektrik faturalarına derhal indirim yapılmasını talep ederken; AK Parti iktidarı önce 21 dağıtım şirketi ile yapılan toplantıda, ardından da dün gerçekleştirilen kabine toplantısında faturalarda indirim yapılacağı beklentisi oluşturmuştur. Şirketlerle gerçekleştirilen toplantıda olduğu gibi saraydaki kabine toplantısından da herhangi bir somut karar çıkmamıştır. Vatandaş laf değil, derhal indirim yapılmasını istiyor. Başka bir deyişle dağ yine fare doğurdu. İktidar indirim değil, indirim yapılacağı illüzyonu oluşturmuştur.

İktidar zamların sorumlusudur

Cumhuriyet tarihinin en büyük elektrik zammını henüz 1,5 ay önce hayata geçiren iktidar; sanki bu zamları yapmamış gibi sahte bir algı oluşturmaya çabalamaktadır. İktidar vatandaşlarımızı yoksullaştıran ve huzurunu kaçıran bu zammın doğrudan sorumlusudur. Fahiş zamma gerekçe gösterilen gelişmiş ülkelerde enerji fiyatlarının 5-10 kat arttığı tamamen gerçek dışıdır. Gelişmekte olan ülkelerde enerji enflasyonunun ortalaması yüzde 26’yı geçmezken, Türkiye’de 2021 yılında enerji enflasyonu yüzde 50 olurken; 2022 yılında ise yüzde 127 bulan fahiş zamlarla daha da artmıştır.

AK Parti iktidarı; vatandaşın fatura yükünün düşürülmesi için sürekli kendisi dışında başka adresleri göstermekte ve vatandaşa az tüketim tavsiyesinde bulunmaktadır. Fahiş zamların temel nedeni AK Parti iktidarının yanlış enerji politikaları ve yanlış tercihleridir. Türkiye’de elektrik kurulu gücünün 100 bin megavat olmasına karşın tüketimin 55 bin megavata çıktığında sistemin çalışamaz duruma gelmesi enerji politikalarında plansızlığın göstergesidir. Isparta’da günlerce süren elektrik kesintisi ve doğalgaz arz güvenliğinin sağlanamaması nedeniyle sanayide üretimin durması bile tek başına AK Parti’nin enerji politikalarının iflasının göstergesidir.

“Fahiş zamlar derhal geri çekilmeli”

Cumhuriyet tarihinin en büyük elektrik zammını henüz 1,5 ay önce hayata geçiren saray iktidarı; sanki bu zamları yapmamış gibi oluşturmaya çalıştığı algıya sarılmak yerine vatandaşı gerçekten rahatlatacak adımları atmalıdır. Kademeli tarife sosyal tarife olarak uygulanmalı; uygulanan bu fahiş zamlar derhal geri çekilmelidir. Elektrikte ilk kademe en az 230 kilovatsaat ve zamsız olmalıdır. Hayat pahalılığı nedeniyle zaten yoksullaşan vatandaşlarımızı rahatlatmak için enerji faturalarında vergi yükü azaltılmalı ve KDV indirimi de yapılmalıdır.

Paylaşın

Doğalgazda Kademeli Tarife Kurnazlığı

Doğalgazda konut abonelerine yönelik uygulanması planlanan kademeli tarifeyle ilgili yazılı açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Kademeli tarifeyi elektrikte kademeli zamma dönüştüren AK Parti iktidarı; doğalgazda da benzer bir zam hazırlığı yapmaktadır” dedi.

Haber Merkezi / Doğalgazda kademeli tarife uygulanmasına ilişkin TBMM’ye sunulan yasa teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildiğini belirten CHP’li Akın, açıklamasın devamında şu ifadeleri kullandı;

“Yasa teklifine göre BOTAŞ’a bölgesel ve iklimsel koşullar dikkate alınarak il veya bölge bazında kademeli doğalgaz satış fiyatı uygulama yetkisi verilmektedir. İktidar sözcülerinin yarattığı “az tüketen az ödeyecek” algısının elektrikteki kademeli zam kurnazlığıyla gerçeği yansıtmadığı ortadadır. İktidar elektrikte asgari tüketimin altında bir kademe belirlemiş, üstelik ilk kademeye yüzde 52 oranda zam yapmış, ikinci kademedeki zam oranı ise yüzde 127 olarak ayarlanmıştır. İktidarın önce algı yaratarak sonra kademeli tarifeyi sosyal tarife yerine kademeli zamma dönüştürmesi bütün mesken abonelerine istisnasız zam olarak yansımıştır. Elektrikteki kademeli zam uygulamasının bir benzerinin doğalgaz tarifesinde de yapılmak istendiği yasa teklifinin etki analizden anlaşılmaktadır.

Doğalgazda kademeli tarife için BOTAŞ’a yetki veren yasa teklifi için gerçekleştirilen etki analizine göre doğalgazdaki kademeli tarife uygulamasıyla konut abonelerinin doğalgaz tüketiminde tasarrufa yönelecekleri ve konutlarda doğalgaz tüketiminde bir düşüş yaşanacağının öngörüldüğü belirtilmektedir. Etki analizinde meteorolojik koşullara bağlı olmakla beraber doğalgaz sarfiyatında yüzde 15 düzeyinde tasarruf neticesinde 2,5 milyar metreküp düşüşün beklendiği belirtilmektedir. Yasa teklifinin etki analizine göre konut abonelerinin yüzde 15 düzeyinde daha az doğalgaz tüketmelerinin amaçlanması temel bir ihtiyaç olan ısınmadan tasarruf anlamına gelecektir. Vatandaşlarımız zaten ısınma ihtiyaçlarını yüksek faturalar nedeniyle tam karşılayamazken, yüzde 15 tasarruf hedefi ısınmanın artık temel bir ihtiyaç olmaktan çıkıp, lüks bir hizmete dönmesi anlamına gelecektir.

“Kademeli tarife zam kurnazlığına dönüştürülmemeli”

Doğalgaz konut tarifesine henüz bu ayın başında gelen yüzde 25 oranındaki zammın ardından vatandaşların tüketimlerini daha da azaltılmasının hedeflenmesi tam bir akıl tutulmasıdır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yüksek faturalar karşısında vatandaşa kombiyi kısmaları yönünde verdiği önerinin yanı sıra doğalgaza yeni bir zammın yapılması nedeniyle vatandaşlarımız artık kombiyi kapatmak zorunda kalacaktır. Isınma temel bir ihtiyaçtır. Isınma amaçlı kullanılan doğalgaz her ilde farklı iklim koşulları nedeniyle değişiklik gösterebilir. Ancak insanın sağlığı ve rahatlığı için ideal kış aylarında ideal ev sıcaklığının 23 ya da 24 derece olması gerekmektedir. İktidarın bu insani koşulları ve bilimsel verileri dikkate alarak kademeli tarifeyi zam kurnazlığına dönüştürmemesi gerekmektedir.”

Paylaşın

CHP, Elektrik Zammını Yargıya Taşıdı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından kademeli fiyat uygulaması kararı ile birlikte yılbaşında yapılan zamların yürürlüğünün durdurulması istemiyle Danıştay’a başvurdu.

Haber Merkezi / CHP’li Akın, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun yılbaşında aldığı fahiş zamla ilgili Danıştay’da açtığı dava konusunda CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. CHP’li Akın, şunları dile getirdi:

“AK Parti iktidarının elektrik faturalarındaki zam kurnazlığını yargıya taşıdık. Cumhuriyet tarihinin en büyük elektrik zammına dönüşen, EPDK kararının iptal edilmesi ve yürütmesinin hemen durdurulması talebiyle Danıştay’da dava açtık. Yeni yılın ilk gününde, bütün vatandaşlarımızı mağdur eden, hayat pahalılığı karşısında yalnız bırakan, büyük oranda elektriğe yapılan hukuksuz zamlara, Türk yargısının hukuksal zeminde izin vermeyeceğine inanıyorum”

Elektrikten doğalgaza, akaryakıttan köprü geçiş ücretlerine, harçlardan vergilere kadar, her şeye zam yapıldığını kaydeden CHP’li Akın; “Hayat pahalılığı ile vatandaşımız yoksullaştırılıyor, mağdur ediliyor ve ezdiriliyor. Vatandaşın, pazar fileleri boş. Tencereleri boş. Cüzdanları boş! Kaybeden vatandaşımız. Kazanan, saray ve eşrafıdır! İktidar vatandaşımızın bu sıkıntılarına rağmen ne yapıyor? Zam yapıyor! Vatandaşın mali yükünün azaltılması gerekçesiyle Meclis’ten geçirilen kanunla, ‘kademeli tarife’ adı altında elektrikte tarihin en büyük zammını yaptılar” değerlendirmesinde bulundu.

Söz konusu yasa teklifinin TBMM’de görüşülürken halkın kürsüsünde defalarca uyarıda bulunduklarını söyleyen CHP’li Akın; şöyle devam etti:

“Kademeli tarife, sosyal tarife olmalı dedik. ‘Elektrik insan hakkıdır, ulaşılabilir ve insani yaşam koşullarında ödenebilir bir ücreti olmalıdır’ diye uyardık! Kanun çıktı. Peki EPDK ne yaptı? Yılın son kurul toplantısında karar alarak kademeli tarifeyi “kademeli zamma” hatta “kademeli zulme” dönüştürdü. AK Parti iktidarının, yanlış ekonomik politikaları ve yanlış enerji politikaları yüzünden her geçen gün artan hayat pahalılığı, EPDK kurul kararıyla elektrik faturalarına yeni bir yük olarak vatandaşımızın sırtına yüklendi.”

“Eskiden elektrik çarpardı, şimdi AK Parti bu zamlarla vatandaşı çarpıyor”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, elektrik faturalarına yüzde 127’ye kadar varan fahiş zammın asla kabul edilemez olduğunu dile getirdi. CHP’li Akın; şunları dile getirdi:

“Bu zam; vicdani değildir, insani değildir, hukuki değildir. Kademeli zam olarak hayata geçirilen tarifede dört kişilik bir ailenin asgari tüketimi olan 230 kilovatsaat yerine 150 kilovatsaatin ilk kademe olarak belirlenmesi de ne bilimseldir ne de insanidir. EPDK kademeli tarifeyi getirmiş ve ilk kademeye de yüzde 52 oranında zam yapmıştır. Bu yetmemiş ikinci kademeye yani 150 kilovatsaatin üstündeki tüketime de yüzde 127 zam yapmıştır.Yani AK Parti iktidarı elektrik faturalarıyla vatandaşımızı adeta çarpmıştır. Eskiden elektrik çarpardı, şimdi AK Parti bu zamlarla vatandaşı çarpıyor.”

Aralık ayında asgari tüketim olan 230 kilovatsaatin faturası 210 lirayken, şimdi kademeli zamla 370 liraya çıktığına dikkat çeken CHP’li Akın, şunları söyledi:

“Enerji Bakanı Fatih Bey, ‘Az tüketen az bedel ödeyecek’ dedi. Bu bir aldatmacadır. İktidar doğruyu söylemiyor. İktidarın doğruyu söylemediğini bundan iki hafta sonra yüksek faturalarla çarpılan vatandaşlarımız da görecek. Enerji Bakanı’nın dile getirdiği ‘az tüket az öde’ söylemi tam bir aldatmacadır. Asgari tüketim olan 230 kilovatsaatin 75 kilovatsaat düşürülmesi durumunda bile aboneler daha fazla fatura ödeyecekler. Tüketiciler bu fahiş zamdan kaçamayacaklar. Vatandaşı rahatlatması gereken kademeli tarife, zam aracına dönüştürülmüş ve amacından tamamen saptırılmıştır. İşte biz bu haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği yargıya taşıdık. Ticarethane ve sanayi elektrik tarifelerine yapılan fahiş zamlar da hayat pahalılığı olarak vatandaşlarımıza çarşıda, pazarda, markette alışveriş yaparken geri dönecek. Yani AK Parti vatandaşlarımıza katmerli bir hayat pahalılığını reva görüyor.”

“AK Parti iktidarı asla doğru söylemiyor”

Zamların derhal geri çekilmesi ve enerji faturalarında indirim yapılması gerektiğini söyleyen CHP’li Akın, “Elektrikte kademeli tarife en az 230 kilovatsaatten başlatılmalı, sosyal tarife olmalıdır. Ayrıca doğalgazda da planladıkları kademeli tarife mevzuatı bir sosyal tarife olmalı, zam aracı olarak kullanılmamalıdır. Elektrik ve doğalgazdaki yüzde 18 KDV oranı yüzde 1’e indirilmelidir. Doğalgazdan alınan ÖTV kaldırılmalıdır. Fedakârlık yaptığını iddia eden AK Parti iktidarı asla doğru söylemiyor. Fedakârlığı yapan bu fahiş zamları göğüslemek zorunda bırakılan vatandaşımızın ta kendisidir” diye konuştu.

Paylaşın