TÜİK Açıkladı: Yaşlı Nüfusun Yüzde 21,7’si Yoksul

Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ına göre hesaplanan yoksulluk oranı, 2019 yılında Türkiye geneli için yüzde 21,3 iken 2023 yılında yüzde 21,7 oldu.

Haber Merkezi / Bu oran, yaşlı nüfus için 2019 yılında yüzde 14,2 iken 2023 yılında yüzde 21,7 oldu. Yaşlı nüfusun yoksulluğu cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde yoksulluk oranı 2019 yılında yüzde 12,1 iken 2023 yılında yüzde 20,7 oldu. Yaşlı kadınlarda yoksulluk oranı ise 2019 yılında yüzde 15,9 iken 2023 yılında yüzde 22,4 oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İstatistiklerle Yaşlılar 2023 verilerini açıkladı. Buna göre; Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2018 yılında 7 milyon 186 bin 204 kişi iken son beş yılda yüzde 21,4 artarak 2023 yılında 8 milyon 722 bin 806 kişi oldu.

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2018 yılında yüzde 8,8 iken, 2023 yılında yüzde 10,2’ye yükseldi. Yaşlı nüfusun 2023 yılında yüzde 44,5’ini erkek nüfus, yüzde 55,5’ini kadın nüfus oluşturdu. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı öngörüldü.

Yaşlı nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2018 yılında yaşlı nüfusun yüzde 62,2’sinin 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,6’sının 75-84 yaş grubunda ve yüzde 9,2’sinin 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2023 yılında yüzde 64,0’ının 65-74 yaş grubunda, yüzde 28,1’inin 75-84 yaş grubunda ve yüzde 7,9’unun 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görüldü. Yaşlı nüfusun yüzde 0,1’ini oluşturan 100 yaş ve üzerindeki yaşlı kişi sayısı, 2023 yılında 6 bin 609 oldu.

Türkiye nüfusunun yaş yapısı değişti

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10,0’ı geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesidir. Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösterdi.

Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” sürecinde olan Türkiye’de, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalma ile birlikte sağlık alanında kaydedilen gelişmeler, yaşam standardının, refah düzeyinin ve doğuşta beklenen yaşam süresinin artması ile nüfusun yaş yapısı şekil değiştirdi. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı artış gösterdi. Türkiye, oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hala genç bir nüfus yapısına sahip olsa da, yaşlı nüfus sayısal olarak oldukça fazladır.

Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Nüfusun yaşlanması ile ilgili bilgi veren göstergelerden biri olan ortanca yaş, 2018 yılında 32,0 iken 2023 yılında 34,0 oldu. Ortanca yaş 2023 yılında erkeklerde 33,2, kadınlarda 34,7 olarak gerçekleşti.

Nüfus projeksiyonlarına göre, 2030 yılında 35,6, 2040 yılında 38,5, 2060 yılında 42,3 ve 2080 yılında 45,0 olacağı öngörüldü.

Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı, 2018 yılında yüzde 12,9 iken bu oran 2023 yılında yüzde 15,0’a yükseldi. Nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı bağımlılık oranının 2030 yılında yüzde 19,6, 2040 yılında yüzde 25,3, 2060 yılında yüzde 37,5 ve 2080 yılında yüzde 43,6 olacağı öngörüldü.

Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre 2023 yılı için dünya nüfusunun 8 milyar 45 milyon 311 bin 448 kişi, yaşlı nüfusun ise 807 milyon 790 bin 294 kişi olduğu tahmin edildi. Bu tahminlere göre dünya nüfusunun yüzde 10,0’ını yaşlı nüfus oluşturdu. En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla yüzde 30,1 ile Japonya, yüzde 24,5 ile İtalya ve yüzde 23,6 ile Finlandiya oldu. Türkiye, 184 ülke arasında 67. sırada yer aldı.

Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il, 2023 yılında yüzde 20,0 ile Sinop oldu. Bu ili yüzde 19,5 ile Kastamonu, yüzde 18,3 ile Giresun izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise yüzde 3,5 ile Şırnak oldu. Bu ili yüzde 4,0 ile Hakkari, yüzde 4,2 ile Şanlıurfa izledi. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10,0 ve üzerinde olduğu il sayısı 2023 yılında 54 oldu.

Hayat Tabloları, 2020-2022 sonuçlarına göre, doğuşta beklenen yaşam süresi Türkiye geneli için 77,5 yıl, erkekler için 74,8 yıl ve kadınlar için 80,3 yıl oldu. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,5 yıl oldu.

Türkiye’de 65 yaşına ulaşan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 17,1 yıl oldu. Erkekler için bu sürenin 15,3 yıl, kadınlar için 18,8 yıl olduğu gözlendi. Diğer bir ifade ile 65 yaşına ulaşan kadınların erkeklerden ortalama 3,5 yıl daha fazla yaşayacağı tahmin edildi. Beklenen yaşam süresi 75 yaşında 10,3 yıl iken 85 yaşında 5,5 yıl oldu.

Türkiye’de 2023 yılında toplam 26 milyon 309 bin 332 haneden 6 milyon 458 bin 465’inde yaşlı nüfus olarak tanımlanan, 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunduğu görüldü. Diğer bir ifadeyle, hanelerin yüzde 24,5’inde en az bir yaşlı fert yaşadığı görüldü.

En az bir yaşlı fert bulunan 6 milyon 458 bin 465 hanenin 1 milyon 669 bin 270’ini tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu. Bu hanelerin yüzde 74,4’ünü yaşlı kadınlar, yüzde 25,6’sını ise yaşlı erkekler oluşturdu.

En az bir yaşlı fert bulunan haneler içinde tek kişilik yaşlı hanehalkı oranının en yüksek olduğu il, 2023 yılında yüzde 34,4 ile Balıkesir oldu. Bu ili yüzde 34,3 ile Burdur, yüzde 34,0 ile Çanakkale izledi. Bu oranın en düşük olduğu il ise yüzde 7,8 ile Hakkari oldu. Bu ili yüzde 13,5 ile Batman, yüzde 14,9 ile Van izledi.

Okuma yazma bilen yaşlı nüfus oranı 2022 yılında yüzde 86,5

Yaşlı nüfus içinde okuma yazma bilenlerin oranı 2018 yılında yüzde 81,7 iken 2022 yılında yüzde 86,5 oldu. Okuma yazma bilmeyen yaşlı nüfus oranı 2018 yılında yüzde 18,3 iken 2022 yılında yüzde 13,5 oldu. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranının, 2022 yılında yaşlı erkeklerin oranından 5,7 kat fazla olduğu görüldü. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranı yüzde 21,2 iken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 3,7 oldu.

Yaşlı nüfus eğitim durumuna göre incelendiğinde, 2018 yılında yaşlı nüfusun yüzde 45,0’ı ilkokul mezunu, yüzde 6,5’i ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu, yüzde 6,8’i lise veya dengi okul mezunu, yüzde 6,6’sı yükseköğretim mezunu iken 2022 yılında ilkokul mezunu olanların oranı yüzde 46,6, ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu olanların oranı yüzde 9,1, lise veya dengi okul mezunu olanların oranı yüzde 9,1, yükseköğretim mezunu olanların oranı ise yüzde 8,3 oldu.

Yaşlı nüfusun eğitim durumu cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu görüldü. Bitirilen tüm eğitim düzeylerinde yaşlı erkek nüfus oranının yaşlı kadın nüfus oranından daha yüksek olduğu görüldü.

Yetişkin eğitimi araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında yaygın eğitim faaliyetlerine katılan yaşlı nüfusun yüzde 28,9’u sanat ve beşeri bilimler, yüzde 28,6’sı sağlık ve refah, yüzde 12,4’ü mühendislik, imalat ve inşaat alanlarında yaygın eğitim faaliyetlerine katıldı.

Yetişkin eğitimi araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında yaygın eğitim faaliyetlerine katılan yaşlı nüfusun yüzde 86,3’ü ilgisini çeken bir konuda bilgi sahibi olmak için, yüzde 33,2’si işini daha iyi yapmak için, yüzde 24,2’si yeni insanlarla tanışmak/eğlence için yaygın eğitim faaliyetlerine katıldı.

Yaşlı nüfus yasal medeni duruma göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu görüldü. Yaşlı erkek nüfusun 2023 yılında yüzde 1,4’ünün hiç evlenmemiş, yüzde 83,7’sinin resmi nikahla evli, yüzde 3,9’unun boşanmış, yüzde 11,1’inin eşi ölmüş olduğu görülürken yaşlı kadın nüfusun yüzde 2,8’inin hiç evlenmemiş, yüzde 46,4’ünün resmi nikahla evli, yüzde 4,4’ünün boşanmış, yüzde 46,4’ünün ise eşi ölmüş olduğu görüldü.

Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ına göre hesaplanan yoksulluk oranı, 2019 yılında Türkiye geneli için yüzde 21,3 iken 2023 yılında yüzde 21,7 oldu. Bu oran, yaşlı nüfus için 2019 yılında yüzde 14,2 iken 2023 yılında yüzde 21,7 oldu.

Yaşlı nüfusun yoksulluğu cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde yoksulluk oranı 2019 yılında yüzde 12,1 iken 2023 yılında yüzde 20,7 oldu. Yaşlı kadınlarda yoksulluk oranı ise 2019 yılında yüzde 15,9 iken 2023 yılında yüzde 22,4 oldu.

Yaşlı nüfusun işgücüne katılma oranı 2023 yılında yüzde 12,2

İşgücü istatistiklerine göre, işgücüne katılma oranı 2019 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus için yüzde 53,0 iken 2023 yılında yüzde 53,3 oldu. Bu oran yaşlı nüfus için 2019 yılında yüzde 12,0 iken 2023 yılında yüzde 12,2 oldu. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, bu oran yaşlı erkek nüfusta 2023 yılında yüzde 20,0 iken yaşlı kadın nüfusta yüzde 6,1 oldu. Yaşlı nüfustaki işsizlik oranının 2019 yılında yüzde 3,1 iken 2023 yılında yüzde 2,7 olduğu görüldü.

İşgücü istatistiklerine göre, istihdam edilen yaşlı nüfusun sektörel dağılımı incelendiğinde, 2023 yılında yaşlı nüfusun yüzde 57,7’sinin tarım, yüzde 32,1’inin hizmetler, yüzde 7,3’ünün sanayi, yüzde 2,8’inin ise inşaat sektöründe yer aldığı görüldü.

Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına göre boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 2012 yılında 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusta obezite oranı yüzde 25,0 iken bu oran 2022 yılında yüzde 28,4 oldu. Yaşlı nüfusun obezite oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2012 yılında yüzde 16,2 iken bu oran 2022 yılında yüzde 18,3, yaşlı kadınlarda 2012 yılında yüzde 33,1 iken 2022 yılında yüzde 36,4 oldu.

Diğer taraftan, 2012 yılında yaşlı nüfusta normal kilolu olanların oranı yüzde 34,9 iken bu oran 2022 yılında yüzde 28,8 oldu. Normal kilolu yaşlı nüfus oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2012 yılında yüzde 39,6 iken bu oran 2022 yılında yüzde 35,8, yaşlı kadınlarda 2012 yılında yüzde 30,5 iken 2022 yılında yüzde 23,3 oldu.

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, 2022 yılında ölen yaşlıların yüzde 39,1’i dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetti. Bu hastalığı ikinci sırada yüzde 15,5 ile solunum sistemi hastalıkları, üçüncü sırada yüzde 12,7 ile iyi huylu ve kötü huylu tümörler takip etti.

Ölüm nedenleri cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arası en büyük farkın iyi huylu ve kötü huylu tümörlerde olduğu görüldü. İyi ve kötü huylu tümörler nedeniyle hayatını kaybeden yaşlı erkeklerin oranı yüzde 16,3 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 9,0 oldu.

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, Alzheimer hastalığından hayatını kaybeden yaşlıların sayısı, 2018 yılında 13 bin 859 iken 2022 yılında 11 bin 880 oldu. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2018 yılında yüzde 4,6 iken bu oran 2022 yılında yüzde 3,2 oldu.

Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı cinsiyete göre incelendiğinde, 2022 yılında Alzheimer hastalığından ölen yaşlı erkeklerin oranı yüzde 2,3 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 4,1 oldu.

Hanehalkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre, İnternet kullanan 65-74 yaş grubundaki bireylerin oranı 2018 yılında yüzde 17,0 iken bu oran 2023 yılında yüzde 40,7’ye yükseldi. İnternet kullanan yaşlı bireyler cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerin kadınlardan daha fazla İnternet kullandığı görüldü. İnternet kullanan yaşlı erkeklerin oranı 2023 yılında yüzde 49,8 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 32,7 oldu.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Genç Nüfusta İşsizlik Oranı Yüzde 17,4

15 – 24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 2,0 puan azalarak yüzde 17,4 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 14,3, kadınlarda ise yüzde 23,2 olarak tahmin edildi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre 318 bin kişi azalarak 3 milyon 264 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,0 puan azalarak yüzde 9,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,7 iken kadınlarda yüzde 12,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre 880 bin kişi artarak 31 milyon 632 bin kişi, istihdam oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 48,3 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,7 iken kadınlarda yüzde 31,3 olarak gerçekleşti.

İşgücü 2023 yılında bir önceki yıla göre 562 bin kişi artarak 34 milyon 896 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 53,3 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,2, kadınlarda ise yüzde 35,8 oldu.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 2,0 puan azalarak yüzde 17,4 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 14,3, kadınlarda ise yüzde 23,2 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin yüzde 14,8’i tarım, yüzde 21,2’si sanayi, yüzde 6,3’ü inşaat, yüzde 57,6’sı ise hizmet sektöründe yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1,1 puan, inşaat sektörünün payı 0,3 puan artarken, tarım sektörünün payı 1,0 puan, sanayi sektörünün payı 0,5 puan azaldı.

2023 yılında 4 milyon 695 bin kişi tarım sektöründe, 6 milyon 711 bin kişi sanayi sektöründe, 1 milyon 997 bin kişi inşaat sektöründe, 18 milyon 230 bin kişi hizmet sektöründe istihdam edildi. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 171 bin kişi azalırken, sanayi sektöründe 48 bin, inşaat sektöründe 151 bin, hizmet sektöründe 852 bin kişi arttı.

Atıl işgücü oranı %22,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2023 yılında bir önceki yıla göre 1,5 puan artarak yüzde 22,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,4 iken, işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,3 olarak gerçekleşti.

İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 17,2 ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) iken, işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 4,9 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu. En yüksek istihdam oranı yüzde 54,5 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise yüzde 37,5 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi’nde oldu.

En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde 59,0 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi’nde gerçekleşti. En düşük işgücüne katılma oranı ise yüzde 42,3 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi’nde oldu.

Paylaşın

Türkiye’de Yaşlıların Yüzde 64’ü Mutlu

Mutlu olduğunu beyan eden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 64,1 iken mutsuz olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 8,0 oldu. Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı yüzde 64,9 iken kadınların oranı yüzde 63,5, mutsuz olduğunu beyan eden erkeklerin oranı yüzde 7,2 iken kadınların oranı yüzde 8,6 oldu.

Haber Merkezi / Mutluluk kaynağı olarak sağlık 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 82,0 ile ilk sırada yer alırken, bunu yüzde 12,0 ile sevgi, yüzde 2,9 ile başarı ve yüzde 2,4 ile para izledi. Erkekler için yüzde 78,5 ile sağlık ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 13,3 ile sevgi, yüzde 4,0 ile başarı ve yüzde 3,2 ile para izledi. Kadınlar için yüzde 84,7 ile sağlık ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 11,0 ile sevgi, yüzde 2,0 ile başarı ve yüzde 1,8 ile para izledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Yaşlı Profili Araştırması 2023” kamuoyuyla paylaşıldı. Buna göre; Hipertansiyon, diyabet, kalp hastalığı, kanser, böbrek yetmezliği, inme-felç, hepatit, astım vb. kronik (süreğen) hastalığı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 78,7 oldu.

Kronik hastalığı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler içinde kronik hastalığının günlük faaliyetlerini; ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı yüzde 32,3, ciddi ölçüde kısıtlamadığını belirtenlerin oranı yüzde 55,2 ve kısıtlamadığını belirtenlerin oranı yüzde 12,5 oldu.

Kronik hastalığı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, kronik hastalığı olan kişilerin oranının en fazla olduğu bölgenin yüzde 83,0 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgede kronik hastalığının günlük faaliyetlerini ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı ise yüzde 46,6 oldu. Kronik hastalığı olan kişilerin oranının en az olduğu bölgenin yüzde 74,9 ile Doğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgede kronik hastalığının günlük faaliyetlerini ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı ise yüzde 30,2 oldu.

İşlevsel zorluk çeken (çok zorlanan ya da hiç yapamayan) 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler incelendiğinde, görmede zorluk çeken kişilerin oranının %10,1, duymada zorluk çekenlerin oranının yüzde 10,6, konuşmada zorluk çekenlerin oranının ise yüzde 2,2 olduğu görüldü. Yürüme, merdiven çıkma veya inmede zorluk çekenlerin oranı %27,1, bir şeyler taşıma veya tutmada zorluk çekenlerin oranı yüzde 29,7, yaşıtlarına göre öğrenme, basit dört işlem yapma, hatırlama veya dikkatini toplamada zorluk çekenlerin oranı ise yüzde 13,8 oldu.

Görmede zorluk çeken 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 8,4 iken kadınların oranı yüzde 11,4 oldu. Duymada zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 10,0 iken kadınların oranı yüzde 11,0, konuşmada zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 2,0 iken kadınların oranı yüzde 2,3 oldu.

Yürüme, merdiven çıkma veya inmede zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 18,2 iken kadınların oranı yüzde 34,3, bir şeyler taşıma veya tutmada zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 19,9 iken kadınların oranı yüzde 37,5 oldu. Yaşıtlarına göre öğrenme, basit dört işlem yapma, hatırlama veya dikkatini toplamada zorluk çeken erkeklerin oranı yüzde 8,7 iken kadınların oranı yüzde 18,0 oldu.

İşlevsel zorluk çeken 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, görmede zorluk çeken kişilerin oranının en yüksek olduğu bölgenin yüzde 18,4 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Duymada zorluk çeken kişilerin oranının en yüksek olduğu bölgenin yüzde 15,4 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, konuşmada zorluk çeken kişilerin oranının en yüksek olduğu bölgenin ise yüzde 4,6 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Genel sağlık durumunu iyi olarak belirten 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 32,4 iken çok iyi olarak belirtenlerin oranı yüzde 2,5 oldu. Sağlık durumunu orta olarak belirten kişilerin oranı yüzde 45,9 iken kötü olarak belirtenlerin oranı yüzde 16,9 ve çok kötü olarak belirtenlerin oranı yüzde 2,4 oldu.

Genel sağlık durumunu iyi olarak belirten 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 21,4 iken çok iyi olarak belirtenlerin oranı yüzde 1,3 oldu. Sağlık durumunu orta olarak belirten kişilerin oranı yüzde 48,7 iken kötü olarak belirtenlerin oranı yüzde 24,6 ve çok kötü olarak belirtenlerin oranı yüzde 4,1 oldu.

Engelli sağlık kurulu raporu olan 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 7,6 oldu. Bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 8,7 oldu. Engelli sağlık kurulu raporu olan 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin ve kadınların oranının yüzde 8,7 ile aynı olduğu görüldü.

Engelli sağlık kurulu raporu olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 77,6’sının kronik hastalık, yüzde 48,7’sinin ortopedik, yüzde 23,0’ının görme, yüzde 15,2’sinin işitme, yüzde 11,7,’sinin zihinsel, yüzde 10,0’ının dil ve konuşma, yüzde 7,6’sının ruhsal ve duygusal ve yüzde 1,4’ünün diğer nedenler ile engelli sağlık kurulu raporu olduğu görüldü.

Her gün veya hemen hemen her gün fiziksel aktivite, egzersiz veya spor yapan 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 21,5 oldu. Bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 18,3 oldu. Her gün veya hemen hemen her gün fiziksel aktivite, egzersiz veya spor yapan 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 25,5 iken kadınların oranı yüzde 12,5 oldu.

Hiçbir zaman fiziksel aktivite, egzersiz veya spor yapamayan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 51,4 oldu. Erkeklerin oranı yüzde 43,3 iken kadınların oranı yüzde 57,8 oldu. Hiçbir zaman fiziksel aktivite, egzersiz veya spor yapamayan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 66,2’sinin sağlık nedeniyle yapamadığı görüldü. Bu oran erkekler için yüzde 58,0, kadınlar için ise yüzde 71,1 oldu.

Her gün tütün mamulü kullanan 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 21,6 oldu. Bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 11,3 oldu. Her gün tütün mamulü kullanan 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 20,0 iken kadınların oranı yüzde 4,3 oldu.

Hiç tütün mamulü kullanmamış olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 65,6 iken bu oranın erkeklerde yüzde 37,6, kadınlarda yüzde 88,0 olduğu görüldü. Daha önce tütün mamulü kullanmış olup kullanmayı bırakan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 21,0 iken bu oranın erkeklerde yüzde 39,4, kadınlarda yüzde 6,4 olduğu görüldü.

En az bir 65 ve daha yukarı yaşta fert bulunan hanelerin yüzde 81,8’inin ev sahibi, yüzde 10,4’ünün kiracı ve yüzde 7,7’sinin lojmanda yaşadığı ya da ev sahibi olmayıp kira ödemediği görüldü. İBBS 1. Düzeye göre en az bir 65 ve daha yukarı yaşta fert bulunan haneler içinde ev sahibi olanların oranının en fazla olduğu bölgenin yüzde 91,2 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi, en az olduğu bölgenin ise yüzde 74,1 ile İstanbul olduğu görüldü.

Yalnızken kendini güvende hisseden yaşlı oranı yüzde 86,6

Evde yalnızken kendini güvende hisseden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 86,6 iken bu oran erkeklerde yüzde 91,3, kadınlarda ise yüzde 82,9 oldu. Evde yalnızken kendini güvende hissetmeyen ya da kısmen güvende hisseden kişilerin oranı yüzde 13,4 iken bu oran erkeklerde yüzde 8,7, kadınlarda ise yüzde 17,1 oldu.

İBBS 1. Düzeye göre evde yalnızken kendini güvende hisseden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranının yüzde 92,5 ile en fazla Batı Marmara Bölgesinde olduğu görüldü. Bu bölgede evde yalnızken kendini güvende hissetme oranı erkeklerde yüzde 94,9, kadınlarda ise yüzde 90,4 oldu.

Evde yalnızken kendini güvende hisseden kişilerin oranının yüzde 75,0 ile en az Güneydoğu Anadolu Bölgesinde olduğu görüldü. Bu bölgede evde yalnızken kendini güvende hissetme oranı erkeklerde yüzde 82,9, kadınlarda ise yüzde 69,2 oldu.

Son 12 ay içinde konutun içinde ya da dışında düşen 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 17,5 iken bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 24,0 oldu. Konutun içinde ya da dışında düşen 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 19,1 iken kadınların oranı yüzde 28,0 oldu.

Konutun içinde ya da dışında düşen 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 32,2 ile en fazla sokakta yürürken ya da karşıdan karşıya geçerken düştüğü görüldü. Düşen 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 29,0’ının odada ya da salonda, yüzde 17,6’sının banyo ya da tuvalette, yüzde 13,8’inin konutun dışında herhangi bir binada, yüzde 12,6’sının merdivende, yüzde 8,7’sinin ise yataktan kalkarken ya da yatağa yatarken düştüğü görüldü. Düşen kişilerin yüzde %7,4’ünün mutfakta, yüzde 6,1’inin balkonda, yüzde 4,2’sinin taşıta binerken ya da taşıttan inerken ve yüzde 1,9’unun diğer yerlerde düştüğü görüldü.

Yalnız yaşayan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 20,4 iken eşiyle yaşayan kişilerin oranı yüzde 35,8, oğlu/gelini, kızı/damadı ve torunlarıyla yaşayan kişilerin oranı yüzde 17,0, eşi ve çocuklarıyla yaşayan kişilerin oranı ise yüzde 13,1 oldu.

Yalnız yaşayan erkeklerin oranı yüzde 11,9 iken eşiyle yaşayanların oranı yüzde 46,5, eşi ve çocuklarıyla yaşayanların oranı yüzde 19,1, oğlu/gelini, kızı/damadı ve torunlarıyla yaşayanların oranı yüzde 6,2 oldu. Yalnız yaşayan kadınların oranı yüzde 27,2 iken eşiyle yaşayanların oranı yüzde 27,3, eşi ve çocuklarıyla yaşayanların oranı yüzde 8,4, oğlu/gelini, kızı/damadı ve torunlarıyla yaşayanların oyüzde ranı %25,7 oldu.

Lawton-Brody Enstrümental Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeğinde yer alan bileşenler kapsamında kişilerin günlük aktiviteleri yapabilme durumları incelendiğinde, 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 85,7’sinin telefon kullanabildiği, yüzde 55,1’inin alışverişini kendi yapabildiği, yüzde 61,1’inin yemeğini kendi hazırlayabildiği, yüzde 76,6’sının ev temizliği yapabildiği görüldü. Kişilerin yüzde 72,8’sinin çamaşır yıkayabildiği, yüzde 76,3’ünün yolculuk yapabildiği, yüzde %85,5’inin ilaçlarını kendi başına kullanabildiği, yüzde 74,0’ının parasal işlerini yapabildiği görüldü.

Erkeklerin yüzde 91,2’sinin telefon kullanabildiği, yüzde 71,7’sinin alışverişini kendi yapabildiği, yüzde 57,0’ının yemeğini kendi hazırlayabildiği, yüzde 76,7’sinin ev temizliği yapabildiği görüldü. Erkeklerin yüzde 68,0’sının çamaşır yıkayabildiği, yüzde 86,0’ının yolculuk yapabildiği, yüzde 88,5’inin ilaçlarını kendi başına kullanabildiği, yüzde 87,5’inin parasal işlerini yapabildiği görüldü.

Kadınların yüzde 81,3’ünün telefon kullanabildiği, yüzde 41,7’sinin alışverişini kendi yapabildiği, yüzde 64,3’ünün yemeğini kendi hazırlayabildiği, yüzde 76,5’inin ev temizliği yapabildiği görüldü. Kadınların yüzde 76,7’sinin çamaşır yıkayabildiği, yüzde 68,6’sının yolculuk yapabildiği, yüzde 83,3’ünün ilaçlarını kendi başına kullanabildiği, yüzde 63,2’sinin parasal işlerini yapabildiği görüldü.

KATZ Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeğinde yer alan bileşenler kapsamında kişilerin günlük aktiviteleri yapabilme durumları incelendiğinde, 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin, yüzde 86,5’inin kendi başına banyo yapabildiği, yüzde 89,5’inin kendi başına giyinebildiği, yüzde 92,1’inin kendi başına tuvaletini yapabildiği görüldü. Kişilerin yüzde 92,1’inin kendi başına yataktan kanepeye geçebildiği, yüzde 83,1’inin tuvaletini tutabildiği, yüzde 95,2’sinin yemeği kendi başına yiyebildiği görüldü.

Erkeklerin yüzde 90,9’unun kendi başına banyo yapabildiği, yüzde 92,4’ünün kendi başına giyinebildiği, yüzde 94,5’inin kendi başına tuvaletini yapabildiği görüldü. Erkeklerin, yüzde 94,5’inin kendi başına yataktan kanepeye geçebildiği, yüzde 87,0’ının tuvaletini tutabildiği, yüzde 96,2’sinin yemeği kendi başına yiyebildiği görüldü.

Kadınların yüzde 82,9’unun kendi başına banyo yapabildiği, yüzde 87,3’ünün kendi başına giyinebildiği, yüzde 90,2’sinin kendi başına tuvaletini yapabildiği görüldü. Kadınların, yüzde 90,2’sinin kendi başına yataktan kanepeye geçebildiği, yüzde 80,1’inin tuvaletini tutabildiği, yüzde 94,5’inin yemeği kendi başına yiyebildiği görüldü.

Akıllı cep telefonu kullanan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 52,7 iken tuşlu cep telefonu kullanan kişilerin oranı yüzde 32,0, bilgisayar kullananların oranı yüzde 6,0, tablet kullananların oranı yüzde 3,9 oldu. Akıllı cep telefonu kullanan erkeklerin oranı yüzde 60,8, kadınların oranı yüzde 46,2 iken tuşlu cep telefon kullanan erkeklerin oranı yüzde 31,1, kadınların oranı ise yüzde 32,6 oldu. Bilgisayar kullanan erkeklerin oranı yüzde 8,9, kadınların oranı yüzde 3,6 iken tablet kullanan erkeklerin oranı yüzde 5,1, kadınların oranı ise yüzde 2,9 oldu.

Haber ve tartışma programlarını izleyen 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 44,1 iken TV dizilerini seyredenlerin oranı yüzde 21,6, gündüz kuşağı programlarını seyreden kişilerin oranı yüzde 15,6 ve belgesel programlarını seyreden kişilerin oranı yüzde 5,1 oldu. Yarışma programlarını seyredenlerin oranı yüzde 3,5, spor programlarını seyredenlerin oranı yüzde 2,4, müzik programlarını seyredenlerin oranı yüzde 1,4, diğer programları seyredenlerin oranı yüzde 0,3 iken TV izlemeyenlerin oranı yüzde 6,1 oldu.

TV programları içinde 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin en fazla yüzde 69,0 ile haber ve tartışma programlarını, kadınların ise en fazla yüzde 32,5 ile TV dizilerini, yüzde 26,4 ile gündüz kuşağı programlarını ve yüzde 23,4 ile haber ve tartışma programlarını seyrettikleri görüldü.

Geçmişe mutlulukla bakan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 71,1 oldu. Bu oran erkekler için yüzde 74,5 iken kadınlar için yüzde 68,3 oldu. Toplumun yaşlı bireylerin deneyimlerinden faydalanması gerekir ifadesine katılan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 81,9 oldu. Bu ifadeye katılan erkeklerin oranı yüzde 84,4 iken kadınların oranı yüzde 79,9 oldu.

Acil durumda yardım isteyebileceği biri olan 65 ve daha fazla yaştaki kişilerin oranı yüzde 86,7 oldu. Bu oran erkekler için yüzde 87,7 iken kadınlar için yüzde 85,9 oldu. İleri yaş döneminde 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 54,6’sı evde bakım hizmeti/gündüzlü bakım hizmeti alarak evinde kalmayı tercih edeceğini belirtti. Bu yaş grubundaki kişilerin yüzde 24,2’si oğlunun/kızının yanında kalmayı, yüzde 5,9’u ise huzurevine gitmeyi tercih edeceğini belirtti.

İleri yaş döneminde yaşam tercihleri 65 ve daha yukarı yaştakiler için incelendiğinde, bu kişilerin yüzde 51,9’u evde bakım hizmeti/gündüzlü bakım hizmeti alarak evinde kalmayı, yüzde 29,6’sı oğlunun/kızının yanında kalmayı, yüzde 5,1’i ise huzurevine gitmeyi tercih edeceğini belirtti.

İleri yaş döneminde yaşam tercihleri incelenen 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin yüzde 55,7’si evde bakım hizmeti/gündüzlü bakım hizmeti alarak evinde kalmayı, yüzde 23,2’si oğlunun/kızının yanında kalmayı, yüzde 6,4’ü ise huzurevine gitmeyi tercih edeceğini belirtti. Kadınlarda bu oranlar sırasıyla yüzde 48,8, yüzde 34,8 ve yüzde 4,1 oldu.

İleri yaş döneminde huzurevinde kalmayı tercih eden 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 41,3’ü çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 26,5’i huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 10,6’sı bakacak kimsenin olmayacağını belirtti.

Huzurevinde kalmayı tercih eden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 39,0’ı çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 27,1’i huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 10,4’ü bakacak kimsenin olmayacağını belirtti.

Erkeklerin yüzde 39,2’si çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 27,4’ü huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 11,0’ı çocuklarının/gelininin/damadının kendisiyle birlikte yaşamak istemeyebileceğini belirtti. Kadınların yüzde 38,8’i çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 26,8’i huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 11,9’u bakacak kimsenin olmayacağını belirtti.

Son seçimlerde oy kullanan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 91,3 oldu. Bu oran erkekler için yüzde 94,3 iken kadınlar için yüzde 88,9 oldu. Torunu olup bakımıyla ilgilenen 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 9,7 iken bu oran erkekler için yüzde 8,8, kadınlar için yüzde 10,3 oldu. Torunu olup bakımıyla ilgilenen kişilerden, yüzde 64,4’ü her gün, yüzde 12,9’u hafta içi her gün, yüzde 10,6’sı bazen, yüzde 7,8’i hafta içi birkaç gün ve yüzde 4,2’si hafta sonu torun bakımıyla ilgilendi.

Erkeklerin yüzde 59,1’inin her gün, yüzde 13,6’sının hafta içi her gün ve bazen, yüzde 8,5’inin hafta içi birkaç gün ve yüzde 5,2’sinin hafta sonu torun baktığı görüldü. Kadınların yüzde 68,0’ının her gün, yüzde 12,5’inin hafta içi her gün, yüzde 8,7’sinin bazen, yüzde 7,3’ünün hafta içi birkaç gün ve yüzde 3,6’sının hafta sonu torun baktığı görüldü.

Mutlu olduğunu beyan eden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 64,1 iken mutsuz olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 8,0 oldu. Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı yüzde 64,9 iken kadınların oranı yüzde 63,5 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden erkeklerin oranı yüzde 7,2 iken kadınların oranı yüzde 8,6 oldu.

Mutluluk kaynağı olarak sağlık 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 82,0 ile ilk sırada yer alırken, bunu yüzde 12,0 ile sevgi, yüzde 2,9 ile başarı ve yüzde 2,4 ile para izledi. Erkekler için yüzde 78,5 ile sağlık ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 13,3 ile sevgi, yüzde 4,0 ile başarı ve yüzde 3,2 ile para izledi. Kadınlar için yüzde 84,7 ile sağlık ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 11,0 ile sevgi, yüzde 2,0 ile başarı ve yüzde 1,8 ile para izledi.

Ücretsiz ulaşım hakkından faydalanan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 38,2 iken bu oran erkekler için yüzde 42,9, kadınlar için yüzde 34,4 oldu.

Evde bakım desteğine ihtiyacı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 16,4 iken 65-74 yaş grubundaki kişilerin oranı yüzde 10,5, 75 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 26,9 oldu. Evde bakım desteğine ihtiyaç duyan 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 12,3 iken kadınlarda bu oran yüzde 19,6 oldu.

Son 12 ay içinde evde bakım desteği almış 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 2,5 iken 65-74 yaş grubundaki kişilerin oranı yüzde 1,1, 75 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 5,1 oldu. Evde bakım desteği almış 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı %1,8 iken kadınlarda bu oran yüzde 3,1 oldu.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Konut Fiyatları Yüzde 68 Arttı

Konut fiyatları aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 2.3, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68 arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 54.5, 85 .6 ve 70.4 oranların da arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 103,8 artış gösterdi. Ayrıca, Çankırı, Kastamonu ve Sinop’ta konut fiyatları yüzde 103,7 artarken, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta yüzde 98,3 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 30 bin 900,3 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 4900 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 437 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 512 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 568 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2023 Kasım ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2,3 oranında artarak 1190 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 1,4 oranında artış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,3 2,4 ve 2,8 oranlarında artış gözlemlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 54,5 85 6 ve 70,4 oranların da artış gösterdi.

Paylaşın

Dikkat Çeken Rapor: Türkiye’de Milyonlar Kirli Hava Soluyor

Hava Kalitesi İzleme Raporu’na göre, Türkiye’nin birçok kentinde hava kirliliği yaşanıyor. Türkiye’de havası en kirli illerin başında metreküpte 125 mikrogram ortalama değerle Kahramanmaraş geliyor.

Partiküler maddenin esas kaynakları fabrikalar, enerji tesisleri, yakma tesisleri, inşaat faaliyetleri, yangınlar ve rüzgâr olarak sıralanıyor. Partiküllerin boyutu aerodinamik çapları 2,5 mikrometreden (μm) küçük olanlar PM2,5 ve 10 mikrometreden küçük olanlar PM10 olarak tanımlanırken, bu partiküller solunum sisteminde depolanabiliyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 2023 yılına ait Hava Kalitesi İzleme Raporu’nu açıkladı.

DW Türkçe’den Pelin Ünker’in aktardığına göre; raporda Türkiye’de ölçüm yapılan istasyonların yarıdan fazlasında partikül madde kirleticisi (PM10) için ulusal limit değer aşıldığı belirtildi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) limit değeri açısından ise hava kalitesi iyi olan sadece 7 istasyon bulunuyor.

Bakanlığın verileri hava kalitesinde alarm zillerinin çaldığını gösterse de durum bundan da kötü olabilir.

Rapora göre mevcut 20 istasyonda hiç PM10 ölçümü yapılmazken, çalıştırılan istasyonların dörtte birinden yüzde 90’ın altında veri alındı. Hangi istasyonun kaç gün çalıştırıldığı ise bilinmiyor.

Partikül madde nedir?

Partiküler maddenin esas kaynakları fabrikalar, enerji tesisleri, yakma tesisleri, inşaat faaliyetleri, yangınlar ve rüzgâr olarak sıralanıyor. Partiküllerin boyutu aerodinamik çapları 2,5 mikrometreden (μm) küçük olanlar PM2,5 ve 10 mikrometreden küçük olanlar PM10 olarak tanımlanırken, bu partiküller solunum sisteminde depolanabiliyor.

Türkiye’de PM10 için yıllık ortalama limit değer bir metreküpte 40 mikrogram (µg m-3) iken Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bu değer 15.

Dünya Sağlık Örgütü, PM2,5 için ise yıllık ortalama metreküpte 5 mikrogram limit değer belirlerken, Türkiye’de bu partikül madde için Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’nde belirlenen herhangi bir ulusal limit bulunmuyor.

Çevre, Şehirlik ve İklim Değişikliği Bakanlığının Hava Kalitesi İzleme Raporu’na göre PM10 ölçülen 324 istasyonun 20’sinden veri alınamazken kalan 304 istasyonun 157’sinde yıllık ulusal limit değer aşıldı. 76 istasyondan ise yüzde 90’ın altında veri alınabildi.

Geçen yılın PM10 ölçümlerine göre Türkiye’de havası en kirli illerin başında metreküpte 125 mikrogram ortalama değerle Kahramanmaraş geliyor.

Paylaşın

Türkiye, Yine “Özgür Olmayan Ülke” Kategorisinde

Freedom House, 2023 yılı raporunda Türkiye’yi “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendirdi. Freedom House, Türkiye’yi 2018’den bu yana “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendiriyor.

Raporda yer alan, son 10 yılda özgürlüklerdeki gerileme grafiğinde Türkiye beşinci sırada bulunuyor. Türkiye’nin önünde sırasıyla Nikaragua, Dağlık Karabağ, Libya ve Tanzanya yer alıyor. Raporda Türkiye, çoğunlukla 2023’teki Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler çerçevesinde değerlendiriliyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House, dünyadaki siyasi haklar ve sivil özgürlüklerin durumu üzerine hazırladığı yıllık raporunu bugün yayınladı.

VOA Türkçe’den Ezel Şahinkaya’nın aktardığına göre; “Sorunlu Seçimlerin ve Silahlı Çatışmaların Artan Zararları” başlıklı raporda Freedom House, 2023 yılını değerlendirirken son 18 senedir siyasi haklar ve sivil özgürlüklerde dünya genelinde kesintisiz düşüş olduğunu kaydetti.

Kuruluş raporda, dünyanın beşte birini oluşturan 52 ülkede siyasi hak ve özgürlüklerin kötüleştiğini belirtirken, 21 ülkede ise ilerlemelerin gözlemlendiğini açıkladı. Rapora göre, özgürlüklerdeki küresel düşüşün temel etkenleri arasında seçim manipülasyonu, savaşlar ve çoğulculuğa yönelik saldırılar yer alıyor.

Rapor, 2023 yılı boyunca 195 ülke ve 15 bölgedeki özgürlüklerin durumunu değerlendiriyor. Kuruluş, raporda yer alan ülkeleri 25 gösterge üzerinden 0 ve 4 arası puanlandırıyor. Toplam 100 puan olan göstergelerin yüzde 40’ı siyasi haklar üzerineyken, kalan yüzde 60’ı sivil özgürlükler başlığı altında yer alıyor. Toplam puan üzerinden ülkeler, “özgür”, “kısmen özgür” ve “özgür olmayan” ülke kategorilerinde sınıflandırılıyor.

Bu metodolojiye göre, 2023’te dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 38’i “özgür olmayan” ülkelerde yaşarken, yüzde 42’si “kısmen özgür” ülkelerde yaşıyor. Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 20’si “özgür” ülkelerde yaşıyor.

Raporda Türkiye nasıl değerlendiriliyor?

Freedom House, Türkiye’yi 2018’den bu yana “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendiriyor. Bu seneki raporda yer alan, son 10 yılda özgürlüklerdeki gerileme grafiğinde Türkiye beşinci sırada bulunuyor. Türkiye’nin önünde sırasıyla Nikaragua, Dağlık Karabağ, Libya ve Tanzanya yer alıyor.

Raporda Türkiye, çoğunlukla 2023’teki Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler çerçevesinde değerlendiriliyor. Raporun ana bulgularından biri olarak dünya genelinde “seçimlerde şiddet ve manipülasyon gibi yaygın sorunların, hak ve özgürlüklerde bozulmaya yol açtığı” belirtilirken Türkiye örneği veriliyor.

Kuruluş, “Kamboçya, Guatemala, Polonya, Türkiye ve Zimbabwe’de görevdeki yöneticiler seçim rekabetini kontrol etmeye, siyasi rakiplerini engellemeye veya seçim gününden sonra iktidara gelmelerini engellemeye çalıştı” değerlendirmesinde bulunuyor.

Rapora göre, geçen sene Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bu beş ülkede iktidarlar, muhalefetin eşit şartlarda rekabet etmesini engellemek için adımlar attı.

Rapor ayrıca, uzun süredir var olan ve seçimlerde muhalefet için eşitsiz bir rekabet alanı yaratan manipülasyon biçimlerinin, Kamboçya, Polonya ve Türkiye’de seçim sonuçlarını etkilediğini kayda geçiyor. Rapor, bu durumun demokrasiye yönelik ciddi bir tehdit olmaya devam ettiğini vurguluyor.

Freedom House, özgür ve adil seçimleri hedef alan antidemokratik taktiklerin gerçek seçim rekabetini ortadan kaldırma konusunda her zaman başarılı olmadığı vurgusunu yapıyor.

Öte yandan kuruluş, raporda Türkiye örneğini vererek, “Özellikle devlet kaynaklarını ve medyayı kullanarak oyun alanını büyük ölçüde çarpıtan uzun vadeli manipülasyon, muhalefetin kayıplarının giderek otoriterleşen bir iktidarın hakimiyet algısını güçlendirdiği bir duruma yol açabilir” ifadesini kullanıyor.

2023 seçimleri için Freedom House, “Türkiye’deki seçimler, uzun zamandır muhalefet liderleri ve gazetecilere yönelik taciz, tutuklama ve cezai kovuşturmaların yanısıra iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) medya hakimiyetine ve devlet kaynaklarını kötüye kullanmasına sahne oldu” değerlendirmesini yapıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikinci turda az bir farkla seçimi kazandığını hatırlatan Freedom House, seçim kampanyaları döneminde ve seçim sonrasında dikkatlerin, ülkedeki demokratik yetersizlikler yerine muhalefetin eksikliklerine odaklandığını belirtiyor.

Kuruluş, “Sonunda muhalefet güçlerinin adil olmayan bir yarışmayı kazanamaması, ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ve hükümet tarafından yaygın şekilde uygulanan siyasi muhaliflere yönelik cezai soruşturmalar gibi büyük sistemik ihlalleri gölgede bıraktı” yorumunda bulunuyor.

Ayrıca raporda, dünya genelinde LGBT+ bireylerin haklarının kısıtlayıcı yasalarla hedef alındığı belirtilirken, Türkiye’de Erdoğan’ın “aile kurumunun” aşınmasından LGBT+ topluluklarını sorumlu tuttuğu hatırlatılıyor. Ayrıca, AK Parti’nin Anayasa’daki aile tanımını “Aile, kadın ve erkekten oluşur” diye değiştirme önerisi not ediliyor.

Freedom House’un raporunda KKTC hakkında da kısa bir değerlendirme yer alıyor. Kuruluşa göre tartışmalı bölgelerde yaşayanlar, seçimlere katılabildiği, kendi siyasi kaderini tayin edebildiği ve liderleri sivil özgürlüklerin korunması konusunda sorumlu tutabildiği zaman, bulundukları yerlerde özgürlük olasılıkları daha da artıyor.

Raporda yer alan 15 bölge içerisinde KKTC, kuruluşun “Özgür” değerlendirmesinde bulunduğu tek yer. Aralarında düzenli çok partili seçimlerin de yer aldığı siyasi hakların KKTC’de nispeten iyi korunduğu notunu düşen Freedom House, “Türk hükümetinin artan siyasi müdahalesi bir tehdit olmaya devam ederken, son otuz yıldır bölgede sivil özgürlükler büyük ölçüde korunuyor” yorumunda bulundu.

Dünya genelinde özgürlükler

Rapora göre, 2023’te silahlı çatışmalar ve otoriter yönetimlerin saldırganlık tehditleri dünyayı daha az güvenli ve daha az demokratik hale getirdi. Freedom House bu duruma, tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesini ve Rusya’nın Ukrayna’daki 2022’den beri süren işgalini, İsrail-Hamas çatışmasını, Myanmar’daki iç savaşı ve Sudan’da asker ve paramiliter gruplar arası çatışmaları örnek gösterdi.

Dağlık Karabağ, bu seneki raporda özgürlüklerde en fazla gerilemenin yaşandığı yer olarak değerlendirildi. Bölge, “Kısmen Özgür” kategorisinden “Özgür Olmayan” kategorisine geriledi. Freedom House, bölgede yaşananları “Azerbaycan rejiminin ablukası ve askeri saldırısı, ayrılıkçı hükümetin teslim olmasına ve etnik Ermeni nüfusun fiilen sınır dışı edilmesine yol açtı” ifadeleriyle özetledi.

Kuruluş ayrıca, tartışmalı bölgelerde siyasi hakların ve sivil özgürlüklerin sağlanmamasının, aralarında demokratik ülkelerin de bulunduğu bazı ülkelerde özgürlüklerin azalmasına neden olduğunu belirtti. Bu duruma örnek olarak kuruluş, Çin’in Hong Kong ve Tibet politikalarını ve Rusya’nın Kırım’daki nüfusa baskısını gösterdi. Ayrıca, demokratik olarak seçilmiş Hindistan hükümetinin Keşmir’de ve İsrail hükümetinin Batı Şeria ile Gazze’de temel hakların ihlalinde rol oynadığını not düştü.

Rapora göre ayrıca, dünya genelinde çoğulculuk tehdit altında olmasına rağmen, toplumlar için güç kaynağı olmaya devam ediyor.

Politika önerileri

Freedom House, 2024 yılında özgürlüklerin korunması için politika önerilerini şöyle sıraladı:

“Tiranlığa karşı mücadelenin ön saflarında yer alan kişilere istikrarlı destek ve esnek finansman sağlayın,
Tartışmalı bölgelerde yaşayan insanların haklarını koruyun,
2024’te özgür ve adil seçimleri koruyun,
Seçilmiş hükümetleri devirmeye yönelik girişimlere tutarlı bir şekilde yanıt verin,

Otokratları insan hakları ihlalleri ve yolsuzluklardan sorumlu tutun. Hukukun üstünlüğünden kaçma ve demokratik kurumları baltalama yeteneklerini sınırlayın,
Sürgündeki insan hakları aktivistlerini koruyun ve çalışmalarını kolaylaştırın,
Siyasi tutukluların özgürlüğünü ve dirençliliğini destekleyin.”

Paylaşın

Türkiye’de Evlenme Yaşı Artmaya Devam Ediyor

Türkiye’de ortalama ilk evlenme yaşı 2023 yılında erkeklerde 28,3’ken kadınlarda 25,7 oldu. Bu sayı, 2022’de erkeklerde 28,2’yken kadınlarda 25,6’ydı. 2001 yılında ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 26, kadınlarda 22,7’ydi.

Haber Merkezi / Kaba evlenme hızının 2023 yılında en yüksek olduğu il, binde 8,09 ile Kilis oldu. Bu ili binde 7,81 ile Aksaray, binde 7,57 ile Gaziantep izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,52 ile Gümüşhane oldu. Gümüşhane’yi binde 4,82 ile Tunceli, binde 4,98 ile Malatya izledi.

Kaba boşanma hızının 2023 yılında en yüksek olduğu il, binde 3,05 ile İzmir olurken bu ili binde 2,94 ile Antalya, binde 2,80 ile de Karaman izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il ise binde 0,36 ile Hakkari oldu. Hakkari’yi binde 0,44 ile Şırnak, binde 0,55 ile Muş izledi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Evlenme ve Boşanma İstatistikleri 2023 verilerini açıkladı. Buna göre; Evlenen çiftlerin sayısı 2022 yılında 575 bin 891 iken 2023 yılında 565 bin 435 oldu. Bin nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden kaba evlenme hızı 2023 yılında binde 6,63 olarak gerçekleşti.

Boşanan çiftlerin sayısı 2022 yılında 182 bin 437 iken 2023 yılında 171 bin 881 oldu. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı 2023 yılında binde 2,01 olarak gerçekleşti.

Yıllara göre ortalama ilk evlenme yaşı incelendiğinde, her iki cinsiyette de ilk evlenme yaşının arttığı görüldü. Ortalama ilk evlenme yaşı 2023 yılında erkeklerde 28,3 iken kadınlarda 25,7 oldu. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk evlenme yaş farkı ise 2,6 yaş olarak gerçekleşti.

Kaba evlenme hızının 2023 yılında en yüksek olduğu il, binde 8,09 ile Kilis oldu. Bu ili binde 7,81 ile Aksaray, binde 7,57 ile Gaziantep izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,52 ile Gümüşhane oldu. Bu ili binde 4,82 ile Tunceli, binde 4,98 ile Malatya izledi.

Toplam evlenmeler içinde yabancı kişiler ile evlenmeler incelendiğinde, yabancı damatların sayısı 2023 yılında 6 bin 345 olup toplam damatların yüzde 1,1’ini oluştururken yabancı gelinlerin sayısı 31 bin 29 olup toplam gelinlerin yüzde 5,5’ini oluşturdu.

Yabancı damatlar uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı damatlar içinde yüzde 21,9 ile Alman damatlar birinci sırada yer aldı. Alman damatları yüzde 19,2 ile Suriyeli damatlar ve yüzde 5,1 ile Avusturyalı damatlar izledi.

Yabancı gelinler uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı gelinler içinde yüzde 12,0 ile Özbek gelinler birinci sırada yer aldı. Özbek gelinleri yüzde 11,3 ile Suriyeli gelinler ve yüzde 9,1 ile Azerbaycanlı gelinler izledi.

Kaba boşanma hızının 2023 yılında en yüksek olduğu il, binde 3,05 ile İzmir oldu. Bu ili binde 2,94 ile Antalya, binde 2,80 ile Karaman izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il ise binde 0,36 ile Hakkari oldu. Bu ili binde 0,44 ile Şırnak, binde 0,55 ile Muş izledi.

Evlilik süresine göre boşanmalar incelendiğinde, 2023 yılında gerçekleşen boşanmaların yüzde 33,4’ü evliliğin ilk 5 yılı, yüzde 21,7’si ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti.

Kesinleşen boşanma davaları sonucunda 2023 yılında 171 bin 881 çift boşanırken 171 bin 213 çocuk velayete verildi. Boşanma davaları sonucu, çocukların velayetinin çoğunlukla anneye verildiği görüldü. Çocukların velayetinin 2023 yılında yüzde 74,9’u anneye, yüzde 25,1’i babaya verildi.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Konut Fiyatları Yüzde 75,5 Arttı

Konut fiyatları aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 1,15, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 75,5 arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 61,8, 92,3 ve 75,6 arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 118,7 artış gösterdi. Ayrıca, Çankırı, Kastamonu ve Sinop’ta konut fiyatları yüzde 115,2 artarken, Zonguldak, Bartın ve Karabük’te yüzde 111,3 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 30 bin 487,3 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 487 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 385 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 429 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 564 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2023 Kasım ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 1,1 oranında artarak 1163,2 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 75,5 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 7,1 oranında artış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 0,1, 2,5 ve 3,5 oranlarında artış gözlemlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 61,8, 92,3 ve 75,6 oranlarında artış gösterdi.

Paylaşın

TÜİK: Türkiye’nin En Önemli Sorunu Hayat Pahalılığı

2023 yılında Türkiye’nin en önemli sorunu sıralamasında hayat pahalılığı yüzde 33,8 ile ilk sırada yer alırken, yüzde 16,5 ile eğitim ikinci sırada ve yoksulluk yüzde 13,4 ile üçüncü sırada yer aldı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan eden 18 ve üzeri yaştaki bireylerin oranı, 2022 yılında yüzde 49,7 iken 2023 yılında 3,0 puan artarak yüzde 52,7 oldu. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2022 yılında yüzde 15,9 iken 2023 yılında 2,2 puan azalarak yüzde 13,7 olarak gerçekleşti.

Mutlu olduğunu beyan eden erkeklerin oranı, 2022 yılında yüzde 46,5 iken 2023 yılında yüzde 50,3 oldu. Kadınlarda ise bu oran, 2022 yılında yüzde 52,7 iken 2023 yılında yüzde 55,1 oldu.

Evli bireylerin, evli olmayan bireylere göre daha mutlu olduğu görüldü. Mutlu olduğunu belirten evli bireylerin oranı, 2023 yılında yüzde 56,4 iken evli olmayanlarda bu oran, yüzde 45,8 olarak gerçekleşti. Evli olanların mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde; evli erkeklerin yüzde 53,2’sinin, evli kadınların ise yüzde 59,5’inin mutlu olduğu gözlendi.

Yaş gruplarına göre mutluluk düzeyi incelendiğinde; 18-24 yaş grubunda mutluluk oranı, 2022 yılında yüzde 47,9 iken 2023 yılında 6,1 puan artarak yüzde 54,0 oldu.

Mutluluk oranının 55 ve daha yukarı yaştaki bireylerde ise azaldığı gözlendi. Mutluluk oranı 55-64 yaş grubunda bir önceki yıla göre 2,8 puan azalarak yüzde 49,7 olarak tahmin edildi. 65 ve daha yukarı yaştaki bireylerde ise 2022 yılında yüzde 57,7 iken 2023 yılında 1,7 puan azalarak yüzde 56,0 oldu.

Bireylerin mutluluk kaynağı olan kişiler incelendiğinde; en çok ailelerinin mutlu ettiğini belirtenlerin oranı, 2023 yılında yüzde 69,9 olurken bunu sırasıyla; yüzde 15,0 ile çocukları, yüzde 5,4 ile kendisi, yüzde 3,8 ile eşi, yüzde 2,9 ile annesi/babası ve yüzde 1,8 ile torunları takip etti.

Bireylerin mutluluk kaynağı olan değerler incelendiğinde; kendilerini en çok sağlıklı olmanın mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı, 2023 yılında yüzde 69,5 olurken bunu sırasıyla; yüzde 13,2 ile sevgi, yüzde 9,2 ile başarı, yüzde 5,3 ile para ve yüzde 2,6 ile iş takip etti.

Her 100 kişiden 67’si geleceğinden umutlu

Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı, 2023 yılında yüzde 67,1 oldu. Erkeklerin geleceklerinden umutlu olma oranı yüzde 67,2 iken kadınlarda bu oran yüzde 67,1 oldu.

Bireylerin hayatlarını bir bütün olarak düşündüklerinde hissettikleri yaşam memnuniyet düzeyini hesaplamak amacı ile; hiç memnun olmayanlar için “0”, çok memnun olanlar için “10” arasında bir değer alınarak ortalama hesaplandı.

Bireylerin ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 2022 yılında 5,5 hesaplanırken 2023 yılında 0,2 puan artış ile 5,7 oldu. Erkeklerde ortalama yaşam memnuniyet düzeyi 2023 yılında 5,6, kadınlarda ise 5,8 oldu.

Kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeyleri incelendiğinde; 2023 yılında asayiş hizmetlerinden memnun olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 74,6 olurken bunu sırasıyla yüzde 68,2 ile ulaştırma, yüzde 65,4 ile sağlık, yüzde 61,0 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 58,6 ile adli ve yüzde 57,7 ile eğitim hizmetlerinden memnuniyet takip etti.

Ülkenin en önemli sorunu incelendiğinde; 2020 yılında birinci sırada yüzde 18,5 ile işsizlik, ikinci sırada yüzde 17,3 ile hayat pahalılığı, üçüncü sırada yüzde 17,2 ile eğitim yer aldı. 2023 yılında hayat pahalılığı yüzde 33,8 ile ilk sırada yer alırken, yüzde 16,5 ile eğitim ikinci sırada ve yoksulluk yüzde 13,4 ile üçüncü sırada yer aldı.

Paylaşın

Yolsuzluk Algı Endeksi: Türkiye, 180 Ülke Arasında 115. Sırada

Türkiye, 2023 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 34 puanla 180 ülke arasında 115’inci sırada yer aldı. Türkiye’nin puanı 2014’e göre yüzde 11 ve 2018’e göre yüzde 7 oranında geriledi.

Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Danimarka, altıncı yıl üst üste 90’lık skorla ilk sıradaki yerini korurken Danimarka’yı 87 ve 85’lik skorla Finlandiya ve Yeni Zelanda izledi. Son sırada ise 11’lik skorla Somali yer aldı. Somali’yi 13’er puanla Venezuela ve Suriye izledi.

Yolsuzlukla mücadele alanında çalışmalarıyla bilinen Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2023 yılına dair Yolsuzluk Algı Endeksini (CPI) açıkladı. DW Türkçe’nin aktardığına göre; Türkiye, yolsuzluk alanında en sert düşüşün yaşandığı ülkeler arasında bulunuyor.

En “temiz” ülkenin 100 skoruyla değerlendirildiği skalada Türkiye 34 puanla 180 ülke arasında 115’inci sırada yer aldı. Türkiye’nin puanı 2014’e göre yüzde 11 ve 2018’e göre yüzde 7 oranında geriledi.

Türkiye’nin de yer aldığı Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde ortalama skor 35’e kadar düştü. Bu bölgede hukukun üstünlüğünde işlevsizlik, artan otoriterleşme ve sistematik yolsuzluğun etkili olduğuna işaret edildi. Raporda bölgede son on yılda skorunu iyileştirmeyi başaran beş ülke ve gerileyen üç ülke bulunduğu, geri kalanının durumunun aynı kaldığı kaydedildi.

Gerileme kaydeden üç ülke, 35 puana gerileyen Bosna-Hersek, 34’e gerileyen Türkiye ve 18’e gerileyen Türkmenistan olarak sıralandı. Türkiye, Rusya ve Tacikistan’ın şimdiye kadarki endekslerdeki en düşük seviyelerini kaydettikleri belirtildi.

Raporda üst düzey yolsuzluklarda, yerel yargı sistemlerinin suçluları takip edecek imkan ya da isteğe sahip olmadığına ve cezasızlığın yolsuzluğu da teşvik ettiğine işaret edildi. Yolsuzluğun norm haline geldiği düzenlerde mağdur konumdakilerin adalete erişiminin engellendiğine, adalet kurumlarının siyasi, ekonomik ya da özel çıkar gruplarının etkisi altına girebildiğine dikkat çekildi.

En aşırı durumlarda üst düzey yolsuzluklar ve hükümet etkisinin adalet sistemlerini baskı aracına dönüştürebildiği, yolsuzluklara bulaşmış elitlerin yargı üzerindeki nüfuzlarını iktidarlarını korumak ve insanların haklarını gasp etmek üzere kullandıkları da kaydedildi.

Raporda, “Bazı hükümetler yargı sistemlerini muhalefeti ve diğer eleştirel sesleri bastırmak için kullanmaktadır. Bu rejimler genelde polis güçlerini, savcıları, yargı mensuplarını kendi yandaşlarından tayin etmekte ve onları kendilerine karşı sesini yükseltenleri susturmak, dezavantaja uğratmak ve hapse atmak için kullanmaktadır” ifadelerine yer verildi.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü Başkanı François Valérian Chair, “Adalet sistemleri yanlışları cezalandırıp hükümetleri kontrol edebilecek duruma gelene kadar yolsuzluklar da artmaya devam edecektir. Adalet satın alındığında ya da siyasi müdahaleye maruz kaldığında bunun acısını çeken halktır. Liderler, hukuku savunan kurumların bağımsızlığını güvenceye almalı ve buna yatırım yapmalı, yolsuzlukla mücadele etmelidir” dedi.

Dünya çapında bağımsız 13 veri kaynağından yararlanılan endekste söz konusu ülkelerde kamu sektörlerindeki yolsuzluk seviyesi ile ilgili iş dünyası ve ülke uzmanlarının algıları ölçülüyor.

2023 Yolsuzluk Algı Endeksinde, 2016 yılından bu yana küresel çapta adalet ve hukukun üstünlüğünde gerileme yaşandığı, demokratik ülkeler dahil olmak üzere bazı ülkelerdeki otoriterleşmenin bu eğilimi güçlendirdiği kaydedildi.

Hükümetler üzerindeki kontrol mekanizmalarının zayıfladığı, siyasi yelpazenin her kesiminden hükümetlerin yargı sistemlerini zayıflatma ve yurttaş haklarını kısıtlama yoluna gittiği, ayrıca Covid-19 pandemisi dahil olmak üzere karşılarındaki sınamalara karşı demokratik olmayan stratejilere bel bağladıkları kaydedildi.

Endekste incelenen 180 ülkeden sadece 28’inde olumlu yönde gelişme kaydedilirken 34 ülkede durum belirgin bir şekilde kötüleşti. Dünya nüfusunun yüzde 80’lik bölümünün, 43 puanlık ortalama skorun altındaki ülkelerde yaşadığına, en iyi durumdaki 25 ülkenin ise dünya nüfusunun sadece yüzde 10’unu barındırdığına işaret edildi.

Danimarka birinci, Somali sonuncu

Bir ülkedeki demokrasi seviyesiyle yolsuzluk arasında ters orantı bulunduğuna dikkat çekilen raporda, ortalama olarak “tam demokrasi”lerin 73, “kusurlu” demokrasilerin 48 ve “demokratik olmayan rejimlerin” 32 puana sahip olduğu kaydedildi.

Dünya genelinde Danimarka, altıncı yıl üst üste 90’lık skorla ilk sıradaki yerini korurken Danimarka’yı 87 ve 85’lik skorla Finlandiya ve Yeni Zelanda izledi. Son sırada ise 11’lik skorla Somali yer aldı. Somali’yi 13’er puanla Venezuela ve Suriye izledi.

31 ülkenin yer aldığı Batı Avrupa ve AB grubunda ise ortalama skor 65 oldu. Bu bölge dünya çapında en iyi skora sahip olmayı sürdürmesine rağmen denge ve denetim mekanizmalarındaki zayıflama ve siyasi iradedeki erime nedeniyle gerileme kaydedildi.

Avrupa’da sadece altı ülkenin skorunda iyileşme kaydedilirken sekiz ülkede gerileme yaşandı. Daha önce iyi skora sahip olan İsveç (80), Hollanda (79), İzlanda (72) ve Birleşik Krallık’ın (71) şimdiye kadarki en düşük skorlarına geriledikleri kaydedildi. En büyük düşüşler ise Macaristan (42), Romanya (46) ve Bulgaristan’da (45) kaydedildi.

Paylaşın