BBC’den Dikkat Çeken Yazı: Erdoğan Hiç Olmadığı Kadar ‘Savunmasız’

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, uluslararası basın da, seçimlere ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer vermeye devam ediyor.

Birleşik Krallık merkezli yayın kuruluşu BBC, “Türkiye seçimleri: Depremin vurduğu ülkede öfke ve kederin artçı şokları” başlıklı bir haberle seçimleri yazdı.

Erdoğan’ın daha önce hiç olmadığı kadar “savunmasız” göründüğünü belirten BBC’ın değerlendirmesi şöyle:

“Otoriter Erdoğan döneminin sonu -eğer gelirse- daha özgür, daha demokratik bir Türkiye anlamına gelmelidir. Hapishaneler daha az kalabalık olabilir ve Batı ile ilişkiler daha az gergin olabilir.

Seçimler yaklaşırken, Türklerin, devletin Şubat ayındaki depremlere yavaş tepki vermesinden harabeye dönmüş bir ekonomiye kadar şikayet edecek ve üzülecek çok şeyi oldu. Resmi enflasyon oranı %50’dir. Gerçek rakam bunun iki katı olabilir.”

Dış politikada u dönüşü kesin değil

CNN ise “Türk liderliğindeki bir değişiklik, Rusya ile bağların sonu anlamına gelmeyebilir” başlıklı bir analiz yayınladı. Seçimlerin baş başa geçmesinin beklendiğini yazan CNN, “Ancak analistler, Erdoğan anketlerde devrilse bile, Türkiye’nin dış politikada u dönüşünün kesin olmadığını söylüyor.

Muhalefete yakın figürler, galip gelmesi halinde Türkiye’nin yönünü yeniden Batı’ya çevireceğini belirtirken, diğerleri temel dış politika konularının muhtemelen değişmeyeceğini söylüyor” diye yazdı.

Erdoğan’ın rakibi demokrasi için mücadeleyi hızlandırdı

İngiltere merkezli The Guardian gazetesi, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında bir makale yayınladı. Kılıçdaroğlu’nun Kürtler tarafından “kahraman gibi” karşılandığını yazan gazete, CHP lideri için “Türk demokrasisinin geleceği olarak lanse edilen siyasetçi” yorumunu yaptı.

Gazeteye konuşan Kılıçdaroğlu, “Seçimler uygun koşullarda gerçekleşmiyor ama her şeye rağmen kazanacağız” dedi.

Paylaşın

Erdoğan’ın En Zorlu Seçimi: Enflasyon, Yoksulluk Ve İşsizlik…

Uluslararası basın, 14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, seçimlere ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer vermeye devam ediyor.

Son olarak Birleşik Krallık merkezli Reuters haber ajansı, “Türkiye’de, Erdoğan ekonomisinin yükseliş ve düşüşünü hesaba katan bir seçim” başlıklı bir analiz haber yayınladı.

Jonathan Spicer imzalı analizde 14 Mayıs seçimleri “cumhurbaşkanının 20 yıl içindeki en zorlu sınavı” olarak nitelendirilirken, “Türkler bu ayki seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirirse, bunun nedeni büyük ölçüde, onun 20 yıllık saltanatının ortasında refahlarının, eşitliklerinin ve temel ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerinin düşmeye başladığı ekonomik bir tersine dönüş olacak” denildi.

Enflasyon, yoksulluk ve işsizlik…

Anketlerin, Erdoğan’ı “alışılmışın dışında” ve “sert ekonomi politikalarını tersine çevirecek olan” Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun arkasında olduğunu gösterdiğine dikkat çekilen analizde “Yükselen enflasyon karşısında faiz oranlarını düşürme politikasının getirdiği bir dizi kur düşüşü ve derinleşen bir yaşam maliyeti krizi nedeniyle Erdoğan’ın desteği son birkaç yılda azaldı” ifadeleri yer aldı.

Analizde ülkenin en temel sorunlarının başlarında yoksulluk ve işsizliğin geldiği vurgulandı.

Analizdeki bilgiye göre; Birleşik Krallık merkezli düşünce kuruluşu Legantum Institute’ın refah endeksinde Türkiye, 2011’den bu yana 23 sıra gerileyerek dünya çapında 95. sırada yer alıyor.

Ajansa konuşan Wharton Üniversitesi’nde doçent olan Merkez Bankası eski başkanı Bülent Gültekin “Erdoğan seçimi kazanır ve ekonomi politikasını sürdürürse, bir noktada tamamen çökecek. Oldukça karanlık bir tablo” dedi.

Gültekin, “Bir süreliğine işleri erteleyebilirsiniz, ancak sonunda faturayı ödemeniz gerekir” diye konuştu.

Paylaşın

Kemal Kılıçdaroğlu TRT’de: TRT Gerçekleri Gizliyor

TRT’de propaganda konuşmasını yapan “Sevgili halkım, TRT siyasal iktidardan bağımsız kamu yayıncılığı yapmak üzere kurulmuştur. Halk doğru, tarafsız ve gerçek habere ulaşsın diye, halk için var. Ancak bugün TRT iktidar partisinin yayın organı haline geldi. Oysa haber alma özgürlüğü temel haklardandır. Bu hak demokratik toplumlarda toplumun doğru bilgi edinmesini sağlar” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “TRT her gün kendi ilkelerine ve mevzuatına aykırı yayın politikası ile suç işliyor. Halkın vergileri ile ayakta kalmasına rağmen iktidarın güdümünde, iktidarın propagandasını yapıyor. Atanmışlar, taraflı yayıncılıkla halkın haber almak hakkını ihlal ediyor. TRT gerçekleri halktan gizliyor”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde, TRT’de propaganda konuşmasının ilkini gerçekleştirdi.

“Sevgili halkım, TRT siyasal iktidardan bağımsız kamu yayıncılığı yapmak üzere kurulmuştur. Halk doğru, tarafsız ve gerçek habere ulaşsın diye, halk için var. Ancak bugün TRT iktidar partisinin yayın organı haline geldi. Oysa haber alma özgürlüğü temel haklardandır. Bu hak demokratik toplumlarda toplumun doğru bilgi edinmesini sağlar.

TRT her gün kendi ilkelerine ve mevzuatına aykırı yayın politikası ile suç işliyor. Halkın vergileri ile ayakta kalmasına rağmen iktidarın güdümünde, iktidarın propagandasını yapıyor. Atanmışlar, taraflı yayıncılıkla halkın haber almak hakkını ihlal ediyor. TRT gerçekleri halktan gizliyor”

Propaganda hakkını gerçekleri anlatmak için kullanacağını belirten CHP lideri “TRT size faturalarını ödeyemedikleri için, karanlığa mahkum edilen milyonlarca vatandaşımızı gösterdi mi? Göstermedi” dedi.

Bartın maden faciasına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Bartın maden faciasında hayatını kaybeden Rıdvan’ın ailesini ziyaret etmiştim. Oğlu Emrullah’ın keder dolu gözleri bıçak gibi kalbime saplandı. TRT hayatını kaybeden 41 maden işçisinin hikayelerini haber yaptı mı? Yapmadı. Tedbirsizliği, denetimsizliği, hesap verilmeyen aileleri, işçisinin can güvenliğini sağlayamayanları anlattı mı? Anlatmadı” şeklinde konuştu.

Şenyaşar Ailesinin yaşadıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Şanlıurfa’da iktidar partisi adayının kardeş ve akrabaları tarafından eşi ve 2 evladı öldürülen, adalet aramak için yılladır nöbet tutan Emine Şenyaşar’a sarıldım. Emine Hanımın bitmeyen gözyaşlarını TRT halkımıza gösterdi mi? Göstermedi” ifadelerini kullandı.

‘TRT gerçekleri gizliyor’ Kılıçdaroğlu, TRT’nin gerçekleri gizlediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürüdü:”8 Şubat’ta Hatay Samandağ’daydım. ‘İçeride annem, abim ve babam var. Ses veriyorlar. Termal kamerada ısı da var. Ama girecek ekipman yok’ diye bize feryat eden gencimizi TRT’nin ekranında gördüğünüz mü? Görmediniz.

‘Devlet nerede, AFAD nerede?’ diye bağıran vatandaşlarımızın görüntüleri yayınlandı mı? Hayır, yayınlanmadı.” “Ekmeğini çöpten çıkaran, ekmek teknesi gasbedilen kağıt işçilerinin deposuna gittim. Çaylarını içtim. Baver Bey, uğradığı haksızlığı bana anlattı. Çok üzüldüm. Bana ‘Üstümüz kirli olabilir ama içimiz gül bahçesi’ diyen kağıt işçilerinin yaşadıklarını TRT size anlattı mı? Anlatmadı.

“Ergenekon kumpası ile canına kastedilen Kuddusi Okkır’ın evine gittim. Beni metanetle karşılayan Sabriye Okkır hanımı gördüğünüz mü ekranlarınızda?

Görmediniz. ‘Süt veren ineğimi kestirip, kredi ödüyorum’ diyen Meliha Hanımı peki? Onu da görmediniz. TRT halkımıza 73 yaşında Kazdağları’nı savunan Hanife Hanımı, suyunu, toprağını yani yaşamı korumak için can ve başla mücadele eden vatandaşlarımızı gösterdi mi? Göstermedi” Kılıçdaroğlu, TRT’nin KPSS’de derece yapmasına rağmen atanamayan Salih Can’a da yer vermediğini kaydederek, “KPSS’de derece yapmasına rağmen atanamayan Salihcan’ın hikayesine yer verdi mi, sözde haberlerinde? Vermedi.

‘Sokakta uyuşturucu torbacıları tarafından ülkücü hareketin en değerli evlatlarından biri olan ve hunharca katledilen Sinan Ateş’in eşi ve bebeklerini gösterdi mi? Ateş ailesinin hikayesini dinlediniz mi hiç TRT’de? Dinleyemediniz. Gezi Parkı davasında haksız yere hapis yatan şehir plancısı Tayfun Kahraman tutuklandı. Cezaevine girmeden önce kızı Vera’ya son sarılışını gördünüz mü? Görmediniz. Göstermediler”

Paylaşın

Erdoğan Van’da Konuştu; Demirtaş’ı Hedef Aldı

Van mitinginde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ı hedef alarak, “Bu gördüğünüz Selo benim 51 Kürt kardeşimin ölümüne neden oldu. Bay Bay Kemal gelince onu çıkaracağız diyor” dedi ve ekledi:

“Bu iş Türk-Kürt meselesi değil, Alevi-Sünni meselesi değil insanlık meselesi. Ancak biz iktidarda olduğumuz sürece adalet yerini bulacaktır. Benim 51 Kürt kardeşimin canına kıyanlara biz cezaevinden çık demeyiz, hepsi hesabını ödeyecek.”

Erdoğan İmamoğlu için de “İstanbul’a uğradığı yok, bol bol Bodrum’a gidiyor. Ben İBB’yi CHP’den almıştım. İstanbul’u İstanbul bu kardeşiniz yaptı. Her şeyi bedava yapmayı bırakın yeni projeler başlatmayı; teslim aldıkları yarım kalan işleri bile sürdüremediler.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimler kapsamında Van’da halka hitap etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “CHP miting yapabilir miydi gelip burada. CHP’ye desteklerini utanmadan dişe diş kana kan diyerek ilan edenler Vanlı olabilir mi? Bu ülkenin başına bir CHP’li getirmek için karşınıza geldiklerinde bunun hesabını sormayacak mısınız?” dedi.

Erdoğan “Gabar artık terör ile değil petrol rezervi ile anılacak. Yıllarca bu petrol kuyularını betonladılar. Şimdi biz açtık. Aynı Karadeniz’deki doğal gaz gibi açtık. 14 Mayıs akşamı hep birlikte bir başka güleceğiz” ifadelerini kullandı.

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı hedef alan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu gördüğünüz Selo benim 51 Kürt kardeşimin ölümüne neden oldu. Bay Bay Kemal gelince onu çıkaracağız diyor. Bu iş Türk-Kürt meselesi değil, Alevi-Sünni meselesi değil insanlık meselesi. Ancak biz iktidarda olduğumuz sürece adalet yerini bulacaktır. Benim 51 Kürt kardeşimin canına kıyanlara biz cezaevinden çık demeyiz, hepsi hesabını ödeyecek’ diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti;

“Bugün bu alanda resmi olarak aldığım rakam, şu anda 50 bin Vanlı kardeşim alanda. Yol boyunca gelenler hariç. Bu bir şeyi gösteriyor. Demek ki 9 gün sonra sandıkları benim Vanlı kardeşlerim patlatacak. Bu başarılar birilerinin kabusu oldu. Okul yaparız, üniversite açarız, eğitimi ayağa düşürdünüz derler. Köprü, havalimanı yenir mi ama biz onları Bay Bay Kemal’e bırakıyoruz, afiyet olsun.”

Erdoğan İmamoğlu için de “İstanbul’a uğradığı yok, bol bol Bodrum’a gidiyor. Ben İBB’yi CHP’den almıştım. İstanbul’u İstanbul bu kardeşiniz yaptı. Her şeyi bedava yapmayı bırakın yeni projeler başlatmayı; teslim aldıkları yarım kalan işleri bile sürdüremediler.” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Bahçeli, Çorum’dan Muhalefete Yüklendi

Çorum’da halka seslenen MHP Lideri Bahçeli, “Zillet ittifakının tek yaptığı koltuk ve makam taksimidir. Tek bir projeleri yoktur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle krizlere zamanında müdahale edilmiştir. Bunlar işbilmez, yol bilmez, erdem bilmez, ahlak bilmez; akıntıya karşı kürek çekmek nafiledir” dedi ve ekledi:

“Türk ve Türkiye Yüzyılı’na hep birlikte ulaşacağız. Can pahasına da olsa Türkiye’mize sahip çıkacağız. Hakkımıza sonuna kadar sahip çıkacağız.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimler kapsamında bulunduğu Çorum’da halka seslendi. Bahçeli’nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:

“9 gün sonra yapılacak seçimlerinin ülkemizin, milletimizin birliğine, demokrasimizin geleceğine, insanımızın refahına huzur getirmesini Allah’tan niyaz ediyorum. Demokratik bir yarışın gerçekleşmesini ümit ediyor, seçime katılan partilere başarılar diliyorum.

İstanbul’un fethindeki manevi ilhamı Akşemseddin Hazretleridir. Akşemseddin Hazretleri bu topraklardan filizlenen alim, gönül insanıdır. Çorum’da yalan yoktur, Çorum’da hile, hurda, eyyamcılık yoktur; yalana ve yıkıma tevessül edenin haysiyetinden bahsedilemez. Çorum’un hükümran bir mazisi vardır.

14 Mayıs Türkiye için dönüm noktasıdır. Lider ülke Türkiye’nin meşalesi yakılmıştır. Yürüyüşümüz hızlanmıştır. Gelen Türk asrı, geleceğin gücü Türkiye’dir. Bize göre toplumsal uzlaşmanın dinamikleri milliyetçilik ve demokrasidir. Seçimleri Cumhur’un zaferiyle pekiştirmek lazımdır. Bugüne istikrar yarına huzur diyorsak hep birlikte başarırız. Devletin gücü, milletin ferasetiyle hep birlikte yaparız.

Geleceğinizi karartmak isteyenler var. Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin önünü kesmek için çırpınıyor. Yağmacılar istikrarımızı bozmak için uğraşıyor. Terör örgütü PKK, Kılıçdaroğlu ile yol yürüyor, FETÖ Kılıçdaroğlu’na umut bağlıyor. Terörist Demirtaş, ‘Kılıçdaroğlu’na oy vereceğim’ diyor. Kılıçdaroğlu’nun Ağrı ve Van mitingleri bölücülüğün meydan okumasına, terör sevenlerin intikam çığlıklarına sahne oldu.

İhanet ve rezalet ittifakına yeniden şahit olduk. Türklüğün Anayasa’dan çıkarılması demek, Türklüğe biçilen kefendir. Son Türk oğlu Türk yaşadığı sürece bu topraklardan Türk ve Türk milletini hiç kimse sökemez.

Bir terörist çıkıp demiş ki ’14 Mayıs’ta sistem de değişecek’, bir başka terörist, ‘Türkiye’nin Suriye ve Irak’tan çekilmesini sağlayacağız’. The Economist dergisi muhalefetin iktidar olması halinde güney sınırında terör koridoru açılacağını, Türkiye’nin dış politikasının değişeceğini, S-400’ün çürümeye bırakılacağı iddia edilmiş. 7 düvel 14 Mayıs’ı bekliyor. Terörü aklamaya, arındırmaya niyetlenen bu melanet siyaseti mayın gibi yerleştiren ülkeler 14 Mayıs için hayal kuruyor. Ancak hevesleri boşuna, çabaları beyhude.

Zillet ittifakının tek yaptığı koltuk ve makam taksimidir. Tek bir projeleri yoktur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle krizlere zamanında müdahale edilmiştir. Bunlar işbilmez, yol bilmez, erdem bilmez, ahlak bilmez; akıntıya karşı kürek çekmek nafiledir.

Türk ve Türkiye Yüzyılı’na hep birlikte ulaşacağız. Can pahasına da olsa Türkiye’mize sahip çıkacağız. Hakkımıza sonuna kadar sahip çıkacağız.”

Paylaşın

Sırrı Süreyya Önder: Bir Oy Piroya, Bir Oy Siro’ya

14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlere dair değerlendirmede bulunan Sırrı Süreyya Önder, “Sayın Kılıçdaroğlu övgüsü çok yapmış oldum… Hemen sloganımı gireyim, ‘Bir oy piroya, 1. bölgede siroya..’ Kendimi kastediyorum.. Bir oy Yeşil Sol partiye, bir oy Kılıçdaroğlu’na…” dedi.

Önder, açıklamasının devamında, “Seçimin ikinci tura kalma ihtimali olabilir. Şu an durum dengede görünüyor. 1 puan önde olmanız kimseyi rahatlatamaz. Kürt halkı duygusal bir halktır” ifadelerini kullandı.

Yeşil Sol Parti’den İstanbul 1. bölge milletvekili adayı olan Sırrı Süreyya Önder, T24’ten Candan Yıldız’ın sorularını yanıtladı.

Sahadan izlenimleri sorulan Önder , “Sahada ancak kendi durumuzu görebiliriz. Sahaya bakarak ülkeyi analiz edecek deha göremedim. Ama ipuçlarını görebiliriz. Benim gözlemlediğim değişim arzusu çok yükselmiş ve bir iradeye dönmüş. Ben değişim arzusunun toplumsal yaygınlık anlamında çok yüksek olduğunu görüyorum.İvmelenme dediğimiz şey çok hızlanır. Bu dönemlerde oylar kümeler halinde gider… ” dedi.

“Beka ve terör söylemi, soğanı ve şehadeti yan yanma anma gereksizliği artık iş görmüyor” diyen Önder sözlerine şöyle devam etti: “Bindirilmiş kıtaları seferber edebilirsiniz ama toplumun genelinde hiçbir frekansı titretmiyor.

Kılıçdaroğlu, Alevilik ve Kürtler üzerine video yaptığında milyonca insanın gönül teline dokundu. Kimi bir sızı olarak, kimisi rahatlama olarak… Ben çok ağlayan insan gördüm… Alevilik videosuyla ilgili…

Buna ağlayan sadece Alevi değil. Başka bir derde derman çabası gördüğünde kendi derdi sağatılıyormuş gibi hisseder… Meşhur Yavuz Tuğrul filmindeki gibi “Bu türküye ağlamak için Türkçe bilmek gerekmez…”
Olay böyle bir noktada…

“Bir oy piroya, bir oy Siro’ya”

Sayın Kılıçdaroğlu övgüsü çok yapmış oldum… Hemen sloganımı gireyim, ‘Bir oy piroya, 1. bölgede siroya..’ Kendimi kastediyorum.. Bir oy Yeşil Sol partiye, bir oy Kılıçdaroğlu’na…

Seçimin ikinci tura kalma ihtimali olabilir. Şu an durum dengede görünüyor. 1 puan önde olmanız kimseyi rahatlatamaz. Kürt halkı duygusal bir halktır.

“Kürt seçmen ikinci turda isteksizleşebilir”

Sol sosyal demokrat seçmene ricam ve uyarımdır; ikinci tura kalması ihtimaline binaen Kürdün hatırını yıkmayın. İkinci tura kalırsa ve Kürt seçmen kendisinin gösterdiği dayanışmayı sol sosyal demokrat çevreden görmezse isteksizleşebilir ikinci turda… Van’dan Diyarbakır’dan Kılıçdaroğlu’na yüzde 90’lara varan destek çıkarken burada da bize bunun altında bir destek biraz ayıp olur. (‘Stratejik oydan söz ediyorsunuz değil mi sorusu üzerine) Tabii ki…

“Dostluklar kolayından yara alır ama toparlanma zemini her zaman vardır”

(Ahmet Şık’la konuşabildiniz mi) Hayır ama seçim bittikten sonra Ahmet dahil tüm arkadaşlarımızla konuşuruz. Ahmet, Gezi’de fişeği yediğinde aynı fotoğraf karesi içindeydik. Bu dostluklar kolayından yara alır ama toparlanma zemini her zaman vardır. Bu kişisel değil siyaseten… “

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: Suriyeli Göçmenler, Erdoğan’ı Destekliyor

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, dünya basını da seçimlere ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer vermeye devam ediyor. Son olarak Agence France-Press (AFP), “Türkiye’deki Suriyeliler, mayıstaki seçimlerde Erdoğan’ı destekliyor” başlıklı haber yer verdi.

Independent Türkçe’nin aktardığına göre; Suriyeli göçmenlerin 14 Mayıs’taki seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmasını istediği ifadelerine yer verilen haberde, Türkiye’nin, Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’den beri Devlet Başkanı Beşar Esad rejiminden, Rus bombardımanlarından ve IŞİD saldırılarından kaçan 5 milyona yakın kişinin evi haline geldiği belirtildi.

AFP, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinin güneyinde kalan Kobani’den kaçarak Türkiye’ye gelen Suriyeli yurttaş Neroz Huseyin’in “Recep Tayyip Erdoğan burada kalmamızı sağlayacak” sözlerini aktardı.

35 yaşındaki Huseyin ve 38 yaşındaki eşi Adil Şeho’nun 2015’te ülkelerinden kaçtığı ifade edildi.

Ajans, Şeho’nun şu sözlerini öne çıkardı: 4 çocuğumuz burada doğdu. Suriye’yi bilmiyorlar. Önce çok iyi karşılanmıştık ama ekonomi nedeniyle sonradan bu durum değişti. Bizi tek seferde geri göndermeseler bile üzerimizde baskı kuracaklar, evrak talep edecekler, kiralarımızı ve faturalarımızı artıracaklar.

Haberde, elektrik mühendisliği eğitimi alan ve Türk yurttaşlığına geçen Suriyeli Huseyin Utbah’ın da seçimlerde Erdoğan’ı destekleyeceği bildirildi.

AFP, annesi ve 5 kardeşiyle Türkiye’de yaşayan 27 yaşındaki öğrencinin şu sözlerini aktardı: Arkadaşlarım ve ben hepimiz aynı görüşteyiz. Sadece Suriyeli olduğumuzdan değil, Erdoğan’ın ülke için yaptıklarını gördüğümüzden ona oy vereceğiz.

Haberde, ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) seçim vaatlerinden birinin de Suriyelileri “gönüllü ve onurlu şekilde” ülkelerine göndermek olduğuna dikkat çekildi.

Suriye’deki Rakka şehrinden 2015’de kaçan Utbah’ın, CHP’nin bu stratejisinin gerçekçi olmadığını savunduğu ve “Geri dönüp Esad’a güvenemeyiz” dediği de aktarıldı.

Ajans, Şanlıurfa’da catering hizmeti veren bir dükkan işleten 50 yaşındaki Suriyeli Zara Dogbeh’in de şu sözlerini öne çıkardı: Bu sefer daha çok korkuyoruz. CHP her açıklamasında bizi geri göndermekten bahsediyor. Türk komşularımız bile bizden korkuyor.

AFP, CHP Şanlıurfa İl Başkan Vekili Halil Barut’la da görüştü. Ajans, haberinde Barut’un şu ifadelerine yer verdi:

Bizim için en önemli şey onların güvenliği. Onlar bizim kardeşlerimiz. Onları ateşe atamayız, savaşa geri gönderemeyiz.

Bunlara ek olarak CHP’li vekilin Suriyelilerin gelişiyle “ev fiyatlarının ve kiraların arttığını ve zarar gördüklerini” söylediği de aktarıldı.

Haberde, CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın 2021’de şehirde yaşayan göçmenlerin su faturasına ve katı atık vergisi ücretine 10 kat zam yaptığı da hatırlatıldı. Bunun ardından partisinin Özcan’ı 1 yıl geçici ihraçla cezalandırdığına işaret edildi.

Sığınmacı Hakları Platformu da Özcan hakkında, “mültecilere yönelik nefret ve ayrımcılık” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu.

Ajans, Suriyelilerin çiftliklerde, şantiyelerde ve tekstil fabrikalarında Türkiye için ucuz işgücü kaynağı oluşturduğuna da dikkat çekti.

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: Demirtaş, Kılıçdaroğlu’na Desteğini Açıkladı

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Demirtaş, “Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Allah yolunuzu açık etsin. Ayrışmayı bitireceğinize, toplumsal barışı sağlayacağınıza, Türkiye’yi refaha, huzura kavuşturacağınıza yürekten inanıyorum. Benim oyum sizedir, Sayın #CumhurbaşkanıKılıçdaroğlu” dedi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, 14 Mayıs Seçimleri’nde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vereceğini duyurdu.

Demirtaş, mesajında, “Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Allah yolunuzu açık etsin. Ayrışmayı bitireceğinize, toplumsal barışı sağlayacağınıza, Türkiye’yi refaha, huzura kavuşturacağınıza yürekten inanıyorum. Benim oyum sizedir, Sayın #CumhurbaşkanıKılıçdaroğlu” ifadelerini kullandı.

HDP, Yeşil Sol Parti ve Türkiye İşçi Partisi’nin de dahil olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı da, 28 Nisan’da yaptığı açıklamada, Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına destek vereceğini duyurmuştu.

İttifak’ın açıklamasında, “Türkiye’nin siyasi, toplumsal ve ekonomik krizlerin bir arada yaşandığı çoklu kriz şartları altında tarihinin en önemli seçimine doğru ilerlediği” belirtilerek, “Bu tarihi seçimde; Türkiye halklarını bir kez daha milletvekilliği seçimlerinde Emek ve Özgürlük İttifakı’na, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeye çağırıyoruz” denilmişti.

İttifakın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmama ve parlamento seçimlerine de ittifak çatısı altında girme kararı aldığına işaret edilen açıklamada, “Türkiye siyasetinin bu kırılma aşamasında, üzerimize düşen tarihi görevi hem geleneğimize hem de gelecek kuşaklara borcumuz kapsamında yerine getirme konusunda mutabık kaldık. Bu kapsamda 14 Mayıs 2023’te yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararımızı tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz” ifadeleri kullanılmıştı.

Paylaşın

İktisatçı Mahfi Eğilmez’den “Seçimden Bir Gün Sonra” Uyarısı

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kalırken, seçimlerin olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmeler de gelmeye devam ediyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez, Türkiye’nin seçimlerden sonra karşı karşıya kalacağı ekonomik manzarayı yorumladı.

Mahfi Eğilmez, kişisel blogunda yayımladığı “Seçimden Bir Gün Sonra” başlıklı yazısında, “Bugün içinde bulunduğumuz kriz, bu yaşadıklarımızın hiçbirine benzemiyor. Her şeyden önce insanlar bir kriz yaşandığının farkında değil” dedi.

“Kriz var deseniz, AVM’lerdeki alış verişe, yollardaki trafiğe, restoran ve kafelerin doluluğuna, tatile gidenlerin yoğunluğuna değinerek ‘ne krizi’ diye soruyorlar. Aynı durum krizin tam ortasındaki Arjantin’de görülüyor” diyen Eğilmez şöyle devam etti:

“Sürekli ve hızlı değer kaybeden ulusal paradan kaçış eylemiyle tüketimin zirveye çıkması, bir çeşit refah göstergesi olarak algılanıyor. Hastalığın farkında olmamak işin en tehlikeli yanıdır. Önceki krizlerde hastalığın farkındaydık, IMF programlarının da desteğiyle önlem alarak kısa sürede hastalığı tedavi etmeyi başardık. Bu kez hastalığın farkında olmadığımız için işimiz çok daha zor.”

Eğilmez’in kişisel blogunda yayımlanan yazısı şöyle:

“Seçimden Bir Gün Sonra

Seçim bittiğinde kim kazanmış olursa olsun karşımızda şöyle bir manzara bulacağız:

Hukukun üstünlüğünü ve adalet kavramını neredeyse tümüyle yitirmiş durumdayız. Eğitim sistemimiz sürekli geriye gidiyor. Avrupa Birliği’ne girme hedefinden uzaklaşmış bir konumdayız. Göçmenlerle ilgili pek çok sorunumuz var. Liyakat gözetilmeksizin yapılmış atamalarla doldurulmuş devlet kadroları hizmet veremez durumda. Giderek bozulan bir gelir dağılımı dolayısıyla orta sınıf yok olmuş. 100 – 120 milyar dolarlık bir deprem ve afet faturasıyla karşı karşıyayız.

6,5 milyon konutu kentsel dönüşüme sokmak zorundayız. Yılın ilk yarısından ötesini çıkarması zor olan, GSYH’nin yüzde 5’ini aşacak bir açığa ulaşması beklenen bütçeye sürekli yeni yükler bindiriyoruz. Merkez Bankası’nın swaplar hariç net rezervi eksi 40 – 45 milyar dolar dolayında bulunuyor. Dış borç stokumuz 450 milyar dolar dolayına ulaşmış. Yükümlülükleri bilinmeyen Varlık Fonu’nun nasıl tasfiye edilebileceği başlı başına bir sorun oluşturuyor.

Değer kaybeden paradan sürekli kaçtığı ve eline geçen parayı harcadığı için enflasyona olumsuz katkı yapan bir tüketici topluluğuyla birlikte yüzde 50 dolayında (muhtemelen gerçekte iki katı) bir enflasyon karşımızda dağ gibi duruyor. Tasfiyesi gereken büyük bir Kur Korumalı Mevduat yükü mevcut. Yüzde 22 dolayında bir geniş (gerçek diye okuyun) işsizlik oranına sahibiz.

GSYH’nin yüzde 5,5 – 6’sı dolayında bir cari açık var ve bu cari açığın yarısını nereden geldiği bilinmeyen paralarla (net hata ve noksan kaleminin önemli bir kısmı) finanse etmeye çabalıyoruz. Ülkenin risk primi (CDS primi) 500 baz puanın üzerine çıkmış (300 baz puanın üzeri aşırı riskli kabul ediliyor.) Dış borçlanmada yüzde 10’lara gelip dayanmış bir dolar faizi maliyetine katlanmak zorundayız. İnanılmayacak derecede şişmiş konut satış fiyatları ve kiralar söz konusu.

Bankacılık kesimi, her gün çıkan yeni düzenlemelerden ve sözlü talimatlardan ne yapacağını bilemez durumda bulunuyor. Konut alımı veya portföy yatırımı dışında ülkeye yabancı sermaye gelmiyor. Pek çok sorunun kaynağı olan düşük Merkez Bankası politika faizi, enflasyonun çok altında belirlendiği için hızla düzeltilmesi mümkün görünmüyor. Tutulması imkânsız görünen harcama vaatleri verilmiş bulunuyor ve bu vaatler devam ediyor (son olarak bedava doğalgaz verilmesi sözü de verildi.)”

Yazının devamı için TIKLAYINIZ

Paylaşın

Dolar Kuru İçin 14 Mayıs Sonrası Beklenti Ne Yönde?

Dünya basını 14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer vermeye devam ediyor. Peki, 14 Mayıs seçimleri sonrası Dolar Türk Lirası kuru beklentisi ne yönde?

Uluslararası ve yurt içi kimi ekonomi çevrelerinde, muhalefetin kazanması halinde Türk ekonomisinde faiz yükseltme de dahil olmak üzere ortodoks politikalara geri dönüş yönünde bir beklenti var.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), Türk lirasına yönelik seçim sonrası beklenen ‘kötümser’ bakış açısı konusunda temkinli bir yaklaşım sergiledi.

Türk ekonomisine yönelik çok sayıda raporda seçim sonrası doların sert yükselişine dikkat çekildiğini belirten IIF, ancak seçim sonuçlarının ‘krediye dayalı büyüme modeline son verebileceği’ gerekçesiyle piyasaladaki kötümserliği ‘aşırı’ olarak nitelendirdi.

Türkiye’de rekor seviyelere yükselen cari açık, piyasanın dolara karşı ‘daha zayıf’ bir TL değer görüşünü besliyor.

TL, dolar karşısında bu yıl yüzde 3, 2020’nin başından bu yana ise yaklaşık yüzde 70 değer kaybetti.

IIF raporunda “Piyasaların, mayısta yapılacak seçimler öncesinde Türk lirasına karşı olumsuz bir tavır takındığını ve devalüasyonunun IIF tarafından belirlenen 21 dolar adil değer eşiğinin çok üstünde olacağını öngördüğüne dikkat çekildi.

Cari açıktaki hızlı genişleme ve bu genişlemenin altında yatan nedenler göz önüne alındığında, “bu kötümserliğin anlaşılabilir” olduğunu vurgulayan IIF raporu, ancak seçimlerin “Türkiye’nin krediye dayalı büyüme modelinin sona ermesine zemin hazırlayabileceği” için piyasanın kötümserliğini “aşırı” olarak nitelendirdi.

Reuters’a konuşan Capital Economics’in gelişmekte olan piyasalar baş ekonomisti William Jackson ise Türkiye’de yaklaşan seçimlerin “yabancı fonları çekmeyi zorlaştırabileceğini” belirterek, “Türkiye’ye girişler durgun seyrediyor, bu da Merkez Bankası’nı dış açığı finanse etmek için küçük rezervlerini satmaya zorluyor” dedi.

Jackson, “büyük bir döviz rezervi düşüşünün kapıda olabileceğine” de dikkat çekti.

Türkiye’de geçen yıl yaklaşık 49 milyar dolar olan cari açık şubat ayında 18 milyar doları aştı. Uluslararası ve yurt içi kimi ekonomi çevrelerinde, muhalefetin kazanması halinde Türk ekonomisinde faiz yükseltme de dahil olmak üzere ortodoks politikalara geri dönüş yönünde bir beklenti var.

Nisan ayı başında Türk ekonomisine yönelik bir rapor yayınlayan HSBC ise Türk lirasının seçim sonucundan bağımsız olarak zayıflayacağı tahmininde bulundu. Küresel banka daha önce 21 olarak açıkladığı yıl sonu dolar/TL beklentisini 24 düzeyine çıkarmıştı.

HSBC, seçim sonuçları nasıl olursa olsun Türk lirasının zayıflamasının olası olduğuna dikkat çekti.

HSBC CEEEMEA Bölgesi Kur Stratejisti Murat Toprak, bozulan temeller ve TL’nin aşırı değerlendiğine dair işaretlerin kurda bankanın daha önce öngördüğünden daha geniş bir düzeltmeye yol açabileceğini belirtti.

New York merkezli Morgan Stanley bankası da, nisan ayı başındaki raporunda, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak seçimi kim kazanırsa kazansın TL’nin dolar karşısında değer kaybedeceği öngörüsünde bulundu.

Ancak ABD’li banka, muhalefetin kazanması durumunda 2024 yılının ikinci yarısında toparlanma olabileceği tahmininde bulundu.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın