Mehmet Şimşek, IMF Başkan Yardımcısı İle Görüştü

Uluslararası Para Fonu (IMF) – Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında Washington’da bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, IMF Başkan Yardımcısı Gita Gopinath ile görüştü.

IMF Başkan Yardımcısı Gopinath, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda görüşmeyle ilgili, “Türkiye Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Türkiye ve dünyanın ekonomik görünümü üzerine mükemmel sohbet” yorumunda bulundu.

Görüşmenin detayları ile ilgili Gita Gopinath ya da Mehmet Şimşek’ten bir açıklama gelmedi.

Öte yandan IMF Avrupa Dairesi Direktörü Alfred Kammer, “Türkiye’de yeni bir IMF programına ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz? Bu konuda Türk yetkililerle görüşmeler yapılıyor mu?” sorusunu yanıtladı.

Türkiye’de hayata geçirilen reform programını çok desteklediklerini ifade eden Kammer, “Biz de Türkiye’deki ekonomi ekibinin uyguladığı programı tavsiye ederdik. Hayır, Türkiye’yi desteklemeye yönelik herhangi bir IMF programı konusunda bir görüşme yok” dedi.

Kammer, “Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ekonomi politikasında yapılan değişikliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu politikanın kalıcı olacağına inanıyor musunuz?” şeklindeki bir başka soru üzerine, Türkiye’de uygulanan programın kırılganlığı daha da azaltmasının, enflasyonu zaman içerisinde kalıcı olarak düşürmesinin ve yatırımlar için uygun ortamı yaratmasının beklendiğini söyledi.

Türkiye’de 2023 yılı ortalarında ekonomi politikasında değişikliğe gidildiğine ve parasal alanda ciddi boyutta sıkılaşmayla yeni politikaların hayata geçirildiğine dikkat çeken Kammer, mali alanda da, depremden kaynaklı artan harcamaları karşılamak dahil mali konsolidasyonun başlatıldığını belirtti.

“Bu alanda bazı başarıları zaten görüyoruz” diyen Kammer, dezenflasyon tarafında başarıların tam olarak görülmesinin daha uzun zaman alacağını, ancak bu politika ortamı sayesinde Türkiye’deki kırılganlıkların azaldığını kaydetti.

Kammer, dün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le görüştüğünü ve Şimşek’in, “reformların devreye sokulduğunu, bunun uzun vadeli bir program olduğunu ve kendisiyle Merkez Bankası’nın bu programı icra edeceğini” söylediğini aktardı.

Alfred Kammer, “Bu programın kırılganlığı daha da azaltması, enflasyonu zaman içinde kalıcı olarak düşürmesi ve yatırımlar için uygun ortamı yaratması bekleniyor, ki böylece büyüme modelinde değişim olur ve büyüme yeniden dengelenir” diye konuştu.

Öte yandan IMF, toplantıda sunduğu Avrupa için görünüm raporunda İtalya ve Fransa’nın borçlarını kontrol altında tutmak için harcamalarını planladıklarından daha hızlı kısmaları gerektiğini belirtti. Almanya içinse büyümeyi canlandırmak için harcamaları arttırması tavsiyesinde bulundu.

IMF’nin raporunda Belçika, Fransa ve İtalya örnekleri verilerek “Nispeten yüksek borç seviyelerine sahip gelişmiş Avrupa ekonomileri, yetkililerin mevcut politikaları kapsamında öngörülenden daha önemli ve önden yüklemeli mali düzenlemeler uygulamalı.” denildi.

IMF’nin Avrupa direktörü Alfred Kammer, “piyasaya güçlü bir sinyal” göndermek ve yaşlanan nüfus, iklim değişikliği ve artan askeri harcamalar gibi uzun vadeli zorluklar için kaynakları serbest bırakmak amacıyla kemer sıkma politikasının öne çekilmesini tavsiye etti.

Uluslararası Para Fonu, orta ve uzun vadeli finansman baskılarının 2050 yılına kadar Avrupa’nın gelişmiş ekonomilerinin GSYH’sinin yüzde 5,5’ine ulaşacağını öngörüyor.

Mehmet Şimşek’in katıldığı toplantıların sonunda dünya ekonomisine ilişkin raporlar yayımlanacak. IMF’nin ülke ve bölgelere ilişkin ayrıntılı istatistiklerini içeren veri bankası da güncellencek.

Geçtiğimiz Ekim ayında yapılan son toplantıdan çıkan verileri soL’daki köşesinde değerlendiren iktisatçı Prof. Korkut Boratav, kapsamlı bir ekonomik dönüşümün tasarlandığını söylemişti.

Boratav, IMF’nin öngördüğü senaryonun “sermayenin tahakkümünü bu kez yeniden uluslararası ortama ve 2028’e taşımayı” hedeflediğini belirtmişti.

IMF programlarının Türkiye’de daha önce iktidar değişikliklerinde belirleyici rol oynadığını hatırlatan Boratav, şu değerlendirme bulunmuştu:

“IMF, 2023-2028 döneminde Türkiye ekonomisinin durgunlaşarak kendine özgü bir istikrara ulaşacağını beklemektedir. Temel varsayım, geçmiş yedi yılda neoliberal ilkeleri çiğnemiş olan ‘aykırı’ politikalardan geleneksel reçeteye dönüştür. ‘Sağduyulu bir ekonomiye geçiş’, parasal ve malî disiplin yöntemleriyle gerçekleşecektir.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir