İran, ABD’nin Saldırılarına Nasıl Karşılık Verebilir?

ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine saldırıları, Orta Doğu’yu daha da istikrarsız bir konuma sokarken, tüm gözler Tahran’ın Washington’a nasıl bir karşılık vereceğine çevrildi.
Haber Merkezi / İran’ın ABD’nin nükleer tesislerine yönelik saldırılarına karşılık verme yöntemleri, mevcut jeopolitik durum, askeri kapasite ve uluslararası hukuka dayalı meşru müdafaa hakkı çerçevesinde şekillenebilir. Ancak, bu tür bir yanıt, bölgesel ve küresel sonuçları nedeniyle oldukça karmaşık ve riskli olacaktır.
Askeri misilleme: İran, 3 binden fazla balistik füzeye ve günlük 150’den fazla fırlatma kapasitesine sahip. ABD’nin bölgedeki askeri üslerini (örneğin, Katar, Bahreyn veya Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki üsler) hedef alabilir. İran, daha önce Irak’taki ABD üslerine füze saldırısı düzenlemişti ve benzer bir strateji izleyebilir.
İran, Hizbullah, Husiler veya diğer vekil güçler aracılığıyla ABD veya müttefiklerine (örneğin, İsrail) karşı dolaylı saldırılar düzenleyebilir. Bu, Yemen’deki Husiler’in Kızıldeniz’deki gemilere saldırısını yoğunlaştırması veya Lübnan’daki Hizbullah’ın İsrail’e yönelik roket saldırılarını artırması şeklinde olabilir.
İran, Stuxnet gibi geçmişte kendisine karşı kullanılan siber saldırılara benzer şekilde ABD’nin kritik altyapısına (enerji şebekeleri, finansal sistemler) yönelik siber saldırılar düzenleyebilir. İran’ın siber kapasitesi, son yıllarda önemli ölçüde gelişti.
Diplomatik ve hukuki yanıtlar: İran, ABD’nin saldırılarını Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (IAEA) taşıyarak uluslararası hukukun ihlali olarak kınayabilir. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, BM Şartı’nın meşru müdafaa maddesine dayanarak misilleme hakkını saklı tuttuklarını belirtti.
İran, NPT’den çekilerek nükleer programını daha serbest bir şekilde sürdürebilir. Bu, uluslararası toplumda ciddi bir gerilim yaratabilir ve İran’ın nükleer silah geliştirme potansiyelini artırabilir. İran, ABD ile nükleer müzakereleri tamamen durdurabilir. Arakçi, İsrail’in saldırılarından sonra nükleer görüşmelerin gereksiz hale geldiğini ifade etmişti.
Ekonomik ve stratejik misilleme: İran, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sinin geçtiği Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidinde bulundu ve bu yönde bir karar aldığı iddia edildi. Bu, petrol fiyatlarını dramatik şekilde artırabilir ve küresel ekonomiyi sarsabilir.
İran, İsrail’in Buşehr’deki doğal gaz tesislerini vurmasına yanıt olarak enerji altyapısını koruma veya petrol üretimini durdurma gibi adımlar atabilir. Bu, enerji piyasalarında dalgalanmalara neden olabilir.
İç ve dış propaganda: İran, ABD’nin saldırılarını “saldırganlık” ve “uluslararası hukukun ihlali” olarak nitelendirerek iç kamuoyunu konsolide edebilir ve bölgesel müttefiklerini (örneğin, Rusya ve Çin) harekete geçmeye çağırabilir.
İran, sosyal medya ve devlet medyası aracılığıyla ABD’nin nükleer tesislere yönelik saldırılarını “sivil katliam” veya “nükleer felaket riski” olarak çerçeveleyerek uluslararası kamuoyunda destek arayabilir.
İran’ın vereceği yanıt, muhtemelen asimetrik askeri eylemler (vekil güçler veya siber saldırılar), diplomatik hamleler (NPT’den çekilme tehdidi veya BM’ye şikayet) ve ekonomik misilleme (Hürmüz Boğazı’nı kapatma) kombinasyonu olacaktır. Ancak, İran’ın tepkisinin kapsamı, ABD’nin sonraki adımlarına ve uluslararası toplumun tepkilerine bağlıdır.