Kılıçdaroğlu: Özgür ve demokratik Türkiye’yi inşa edeceğimizin sözünü veriyorum

‘5 Nisan Avukatlar Günü’ dolayısıyla sosyal medya hesabından bir mesaj yayımlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, mesajında, “Yargının bağımsız ve tarafsız olacağı, özgür ve demokratik Türkiye’yi inşa edeceğimizin sözünü veriyorum” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla sosyal medya hesabından bir mesaj yayımladı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, mesajında, “Tüm baskı ve sindirme politikalarına rağmen mesleğini onuruyla omuzlayan değerli Avukatlarımızı selamlıyorum. Hukukun üstünlüğünün yeniden hâkim, yargının bağımsız ve tarafsız olacağı, özgür ve demokratik Türkiye’yi inşa edeceğimizin sözünü veriyorum” ifadelerine yer verdi.

5 Nisan 1958 tarihinde İzmir Ticaret Odası toplantı salonunda yapılan 2 günlük toplantı sonunda Barolar Birliği’nin kuruluş çalışmaları başlamıştır. Yapılan araştırmalar sonucu ilk olarak İstanbul Barosu’nun 80 yıl önce 5 Nisan 1878 de toplanıp genel kurul yapmış olduğu anlaşılmış ve 5 Nisan Avukatlar Günü ilan edilmiştir.

Paylaşın

Ekonomist Özgür Demirtaş: Kayış koptu maalesef

Ünlü ekonomist Özgür Demirtaş, sosyal medya hesabından TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları üzerine yaptığı değerlendirmede, “Üretici enflasyonu %31.20… Kayış koptu maalesef. Elbette tüketiciye yansıyacak…” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Ünlü ekonomist Özgür Demirtaş da sosyal medya hesabından Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Mart ayı enflasyon verilerini değerlendirdi. Demirtaş, “Üretici enflasyonu %31.20… Kayış koptu maalesef. Elbette tüketiciye yansıyacak…” dedi.

TÜİK, Mart ayı Tüketici Fiyat Endeksi verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre enflasyon martta yüzde 1.08 artarken, yıllık bazda yüzde 16.19’a yükseldi.

Verilere göre, mart ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalar dikkate alındığında, tüketici fiyatları yüzde 13.18, yurt içi üretici fiyatları yüzde 17.04 arttı.

TÜİK’in konuya ilişkin açıkladığı veriler şöyle;

2021 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,08, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 3,71, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,19 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde  13,18 artış gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla, yüzde 7,43 ile giyim ve ayakkabı, %8,01 ile haberleşme ve yüzde 8,33 ile eğitim oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 24,85 ile ulaştırma, yüzde 23,64 ile ev eşyası ve yüzde 21,49 ile çeşitli mal ve hizmetler oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2021 yılı Mart ayında ulaştırma grubunda değişim gerçekleşmedi. En az artış gösteren diğer ana gruplar yüzde 0,54 ile ev eşyası ve yüzde 0,70 ile konut oldu. Buna karşılık, 2021 yılı Mart ayında artışın yüksek olduğu gruplar ise sırasıyla, yüzde 3,70 ile sağlık, yüzde 2,77 ile eğitim ve yüzde 2,60 ile lokanta ve oteller oldu.

Mart 2021’de, endekste kapsanan 415 maddeden, 93 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 35 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 287 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2021 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,26, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 3,73, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,49 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 13,25 artış gerçekleşti.

Paylaşın

Akşener’den ’emekli amirallerin bildirisi’ üzerine yeni açıklama

Ankara’da vefatının 24’üncü yılında Alparslan Türkeş anısına düzenlenen “Türk Milliyetçiliğine Adanmış Bir Ömür” konferansına katılan İYİ Parti Lideri Akşener, program sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, emekli amirallerin gözaltına alınmasına tepki göstererek, “Atanmışların zevzekliklerini de gözaltına alarak soruşturun bakalım. Bunun da takipçisi olacağız” dedi.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara’da vefatının 24’üncü yılında Alparslan Türkeş anısına düzenlenen “Türk Milliyetçiliğine Adanmış Bir Ömür” konferansına katıldı. İYİ Parti Lideri Akşener, konferansın ardından gazetecilere açıklamada bulundu.

Akşener, 104 emekli amiralin yayınladığı bildiri üzerine yaptığı değerlendirmede, “Emekli general de edebilir, emekli hakim de edebilir; herkes edebilir. Ama gündüz vakti fikrini söylemek başka bir şey, bir araya gelip, adını ‘bildiri’ koyup gece yarısı paylaşmak başka bir şey. Eski hatıraları canlandıran, sonuç itibarıyla iktidarın üzerinde tepineceği bir argüman oluşan bir gerekçe oluştan bu meseleyi, tırnak içi ‘bildiri’ konusunu zevzeklik olarak değerlendirdim” ifadelerini kullandı.

Akşener, bildiri konusunu şekil olarak yanlış bulduklarını ifade ederek, “Bunun üzerine siz bu insanları gözaltına alma yoluna giderseniz, bizim bu defa iktidara şunu sorma söyleme hakkımız doğar; bu zevzekliğin yapıldığı pek çok iktidar partisi bürokratları var. Yani siyasi partilere ayar vermeye çalışan, ‘iktidar partisini öveceğim’ derken hadsizlik ve saygısızlık yapan, tanzim etmeye çalışanlar var. Madem burada bir gözaltı süreci başlattınız, zevzeklik olarak tanımladığım bu bildiri üzerinden bir süreç başlattınız; muhalefet partilerine, ana muhalefet partisi genel başkanına hakaret eden, İYİ Parti’nin Genel Başkanına hakaret eden yargıçlardan tutun, saray şürekasına kadar atanmışların zevzekliklerini de gözaltına alarak soruşturun bakalım. Bunun da takipçisi olacağız” dedi.

Emekli amiraller bildirisi;

“Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.

Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız.

Deniz Şehitlerimizi anarak Saygıyla duyururuz.”

Paylaşın

Babacan: Hükümet amirallerin açıklamasını Kanal İstanbul için kullanacak

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı bir TV programında emekli amirallerin açıklamalarının kabul edilebilir olmadığını belirterek, “Hükümet önümüzdeki günlerde insanların önüne ‘Kanal İstanbul’u ya destekleyeceksin ya da darbecisin’ gibi bir alternatif koyabilir.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Çalar Saat programında gündeme ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundu.

Burada emekli amirallerin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle ilgili yayınladığı bildirinin ardından başlayan ‘darbe’ tartışmalarına değinen Babacan, “21. yüzyılda ne darbesi diyoruz ama daha beş sene önce FETÖ’nün darbe teşebbüsü oldu. Darbenin gündemden çıktığını, Türkiye’de demokrasinin oturduğunu söylemek çok kolay değil. Silahlı Kuvvetler’in kadrosu tamamen liyakat bazlı olmalı. Başka hiçbir faktör, hiçbir kriter söz konusu olmamalı. Silahlı Kuvvetler’e hak edenler girmeli. Her gelen iktidar kendi ideolojisini benimseyen bir insan kaynağının derdinde olursa, başımız problemlerden kurtulmaz” dedi.

Babacan, kamuoyunda tartışılmaya devam eden Kanal İstanbul projesiyle ilgili olarak da “Hükümet, Kanal İstanbul’la ilgili ‘inadına yapacağım’ diye iş tutuyor. Teknik, hukuki ve çevresel değerlendirmeler bir kenara itiliyor. Eskiden kurumlar teknik görüş oluştururdu. ‘Benim istediğim gibi görüş hazırlayın’ denmezdi. Geçenlerde emekli 126 Büyükelçi ortak açıklama yaptı. Niye? Dışişleri Bakanlığı’nın eli ayağı bağlanmış durumda. Konuşamıyorlar, çalışamıyorlar. Bürokrasi adeta kendi içinde kıvranıyor. Endişeleri Cumhurbaşkanı’na söyleyecek cesaret hiç kimsede yok” ifadesini kullandı.

‘Hükümet amirallerin açıklamasını Kanal İstanbul için kullanacak’

Babacan, emekli amirallerin açıklamalarının kabul edilebilir olmadığını belirterek “Emekli olduklarına göre, defalarca darbe teşebbüsü ve darbe görmüşler. Böyle bir açıklamanın ucunun nereye gideceğini hesap etmeleri gerekir. Ciddi bir basiretsizlik var. Zamanı yanlış, mecrası yanlış… Mesele Montrö’yse Montrö… Konuyu genişletip yanlış anlamaya müsait hale getirerek çok büyük bir hata yapmışlar” diye konuştu. Babacan, şunları kaydetti:

“Hükümet önümüzdeki günlerde insanların önüne ‘Kanal İstanbul’u ya destekleyeceksin ya da darbecisin’ gibi bir alternatif koyabilir. Ellerindeki propaganda makinesini böyle çalıştırabilirler. Bu işin ‘Kanal İstanbul’u istiyor musun, istemiyor musun?’ havasına girmesine üzülürüm. Vatandaşlarıma da sesleniyorum. Önümüzdeki haftalarda hükümet şunu söyleyecek. 103 Amiral, adeta altın bir tepsi içinde bu imkânı sundu. Hükümet de bunu sonuna kadar kullanacaktır. Bundan sonra ‘Kanal İstanbul’u istemiyorum’ diyene ‘Ha sen darbeci Amirallerle mi berabersin’ denilebilir. Tipik kutuplaştırma.”

Biz ısrarla doğru bildiğimizi söyleyeceğiz. Teknik, bilimsel veriler ışığında doğruları vatandaşlarımızla paylaşacağız. Birincisi; Kanal İstanbul’la ilgili çevre konusunda ciddi endişeleri olan bilim insanları ve raporları var. İkincisi; İstanbul’un sadece sınırlı sayıda köprüyle bağlı bir ada haline gelmesi güvenlik ve deprem açısından riskleri var. Üçüncüsü; Karadeniz’le alakalı uluslararası hukuk konusunda riskler var. Bunların iyice çalışılması lazım. Hükümet bu işi dönüp dolaşıp Kanal İstanbul’a bağlamak isteyecek, uyanık olmalıyız. Bizim isteğimiz tam demokrasidir, bu tartışmaya açık bir konu değil.”

Babacan, canlı yayında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon verilerini de değerlendirdi. TÜİK’e artık “Rakamları Ayarlama Enstitüsü” dediklerini söyleyen Babacan, çarşının, pazarın enflasyonu ile devletin açıkladığı rakam arasında hiçbir alakanın bulunmadığını savundu.

“Esnafa, alışveriş yapan vatandaşa soruyoruz. Esnafın enflasyonu yüzde 30’dan aşağı değil” diyen Babacan, bu konudaki sözlerini şöyle noktaladı:

“Dövize bağlı bir ürünse, yüzde 80, 90, 100… Geçen cuma günü Mamak’ta, 60 yıldır ev tekstili satan Kayserili bir esnaf ‘Bu kadar hızlı bir fiyat artışını hiçbir dönemde görmedim’ dedi. Hayatın gerçeği buyken, TÜİK’in halen yüzde 15-16 enflasyon açıklaması kredibiliteyi sıfırlıyor. Güven olmazsa ekonomi düzelmez. Açıkladığınız rakama vatandaş ‘Hadi canım’ diyorsa, güveni nasıl oluşturacaksınız?”

Paylaşın

Fazıl Say’dan CHP’ye sert sözler: Kazanmaktan da korkuyorsunuz

Sosyal medya hesabında ‘CHP’ye naçizane bir eleştiri’ notuyla bir paylaşımda bulunan Fazıl Say, paylaşımında, “Siz kazanamazsınız kardeşim. Siz kazanmaktan da korkuyorsunuz. Siz iktidardan korkuyorsunuz. Siz genç nesile ulaşmaktan, 40 yıllık Kürt sorunundan korkuyorsunu… Atatürk’ü hele hiç anlamamışsınız, anlamadığınız Atatürk’ün maalesef tahmini 100 yıl gerisindesiniz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Piyanist ve besteci Fazıl Say, kişisel Instagram hesabında ‘CHP’ye naçizane bir eleştiri’ notuyla bir paylaşımda bulundu. Say, paylaşımında, “Siz korkunun çağındasınız. Ve maalesef bunu bize yansıtıyorsunuz ve bizi eritiyorsunuz. Bize; bu ülkede, özellikle gençlere ve kadınlara, gerçek anlamda umut vermemenizin nedenidir; bu korku.” dedi.

Paylaşımında, “Siz kazanamazsınız kardeşim. Siz kazanmaktan da korkuyorsunuz. Siz iktidardan korkuyorsunuz. Siz genç nesile ulaşmaktan, 40 yıllık Kürt sorunundan korkuyorsunu… Atatürk’ü hele hiç anlamamışsınız, anlamadığınız Atatürk’ün maalesef tahmini 100 yıl gerisindesiniz” ifadelerini kullanan Say, şunları söyledi;

“Korku, korku… Korku kötü şeydir. Korku kendinde başlar. Ve maalesef sevginin zıttıdır, cesur olmayan sevemez. Cesur olmayan kazanamaz. Siz kazanamazsınız kardeşim! Siz kazanmaktan da korkuyorsunuz! Siz iktidardan korkuyorsunuz! Siz genç nesile ulaşmaktan, 40 yıllık Kürt sorunundan korkuyorsunuz! Siz laiklik savunmayı da bu korkuyla yapamazsınız. Laiklik savunmayan kadın haklarını savunacak? ‘Olanın iyisi’? Bu ama öyle bir konu değil…

Salgını, şu tüm hataları, Türkiye’nin durumunu; her şeyi… Siz Atatürk’ü hele hiç anlamamışsınız, anlamadığınız Atatürk’ün maalesef tahmini 100 yıl gerisindesiniz, korku yılı olarak da 100 ışık yılı gerisindesiniz, Atatürk ‘bugünkü sizin’ çok ilerinizde, sandığınızdan da ilerisinde. Çünkü ‘korkmuyordu’ o. Korku ışık yıllarıyla ölçülür…

Siz korkunun çağındasınız. Ve maalesef bunu bize yansıtıyorsunuz ve bizi eritiyorsunuz. Bize; bu ülkede, özellikle gençlere ve kadınlara, gerçek anlamda umut vermemenizin nedenidir; bu korku. Tek tavsiyem var kardeşim; içinizde korkmayanların sayısını arttırın. Gençler cesur, kadınlar cesur, sayısını arttırın. Bırakın korkuyu. Bize cesur insanlarla gelin. Sıkışıp kalmışlığınızı atın. Dertlerinizi atın. Nefes alın. Nefes! Güven verin.”

Paylaşın

96 eski milletvekili de bildiri yayımladı

126 eski büyükelçinin Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi’yle, önceki gün 104 emekli amiralin yine Montrö’yle ilgili açıklama yapmasının ardından bu kez de 96 eski milletvekilli de bir bildiri yayımladı. Bildiride, “Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri ve temel felsefesi ve kurumları vicdansız darbelerle yıkılmaya çalışılırken, düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü kullanan kişilerin darbecilikle suçlanmasını, baskı altına alınmasını esefle karşıladığımızı kamuoyuna duyururuz.” ifadeleri yer aldı.

Haber Merkezi / 126 eski büyükelçinin Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi’yle, önceki gün 104 emekli amiralin yine Montrö’yle ilgili açıklama yapmasının yankıları sürerken “Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tartışılamaz! Kanal İstanbul yapılamaz! Montrö tartışmaya açılamaz!” başlıklı bir bildiri de eski milletvekillerinden geldi.

96 eski vekilin yayınladığı ve “Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri ve temel felsefesi ve kurumları vicdansız darbelerle yıkılmaya çalışılırken, düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü kullanan kişilerin darbecilikle suçlanmasını, baskı altına alınmasını esefle karşıladığımızı kamuoyuna duyururuz.” ifadelerinin yer aldığı bildiri şöyle;

“Önce 126 eski büyükelçi Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi’yle ilgili önemli bir açıklama yaptı. Ardından 103 emekli Amiral görüşlerini bildirdi. Kişi grup ya da kurumların ülke çıkarları söz konusu olduğunda, görüş açıklamalarından daha doğal ne olabilir? Bu hem haktır hem de yurttaşlık görevidir. İstanbul Sözleşmesinin Anayasaya aykırı biçimde Cumhurbaşkanı tarafından feshedilmesinin verdiği cesaretle hızlandırılan, Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi tartışmalarının geldiği nokta, bu açıklamaları zorunlu kıldı.

Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik çeşitli emeller taşıyan devletlerin çıkarına hizmet edecek olan Kanal İstanbul’da ısrar edilmesini, Atatürk Türkiye’sinin Lozan Antlaşması’ndan sonra en büyük diplomasi başarısı olan, İstanbul-Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi üzerindeki mutlak egemenliğimizi sağlayan, Montrö Sözleşmesi’nin tartışılmaya açılmasını, öneminin azaltılmasını biz de doğru bulmuyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk ve ilkelerini, Anayasanın değiştirilemez maddelerini sahiplenmek, ülkemizin geleceğini ilgilendiren konularda kamuoyunu bilgilendirmek, temel bir anayasal haktır. Anayasal hakların güvencesi olması gerekenlerin, toplumu susturmaya, sindirmeye, korkutmaya çalışmaları kabul edilemez.

Çoğulcu demokrasinin gereği olarak en doğal yurttaşlık hakkını kullanıp, Kanal İstanbul ve Montrö konusundaki görüşlerini kamuoyuyla paylaşan kişi ve gruplara yönelik tehdit, suçlama, saldırı korkutma, sindirme ve soruşturma gibi girişimler, yurttaşlık haklarını ipotek altına almaktır. Bu yaklaşımı ve bu girişimleri kınıyor, hala bir hukuk devleti olduğumuzu hatırlatıyoruz.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri ve temel felsefesi ve kurumları vicdansız darbelerle yıkılmaya çalışılırken, düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü kullanan kişilerin darbecilikle suçlanmasını, baskı altına alınmasını esefle karşıladığımızı kamuoyuna duyururuz. Saygılarımızla.”

Bildiriye imza atan eski milletvekilleri şöyle:

A.İhsan Köktürk / Zonguldak, A.Kemal Kumkumoğlu / İstanbul, Ali Rıza Öztürk / Mersin, Abdülrezzak Erten / İzmir, Ahmet Güryüz Ketenci / İstanbul, Ahmet Küçük​ / Çanakkale, Ahmet Toptaş ​/ Afyon, Ali Ahmet Ertürk / Edirne, Ali Aslan / Muğla, Ali Haydar Erdoğan / İstanbul, Ali Oksal / Mersin,  Ali Özcan / İstanbul, Ali Özgündüz​/ İstanbul, Ali Rıza Bodur / İzmir, Ali Rıza Ertemur / Denizli, Altan Tuna / Çanakkale, Atilla Kart / Konya, Ahmet Tan / İstanbul, Barış Can / Sinop, Bekir Yurdagül / Kocaeli, Binnaz Toprak / İstanbul, Bülent Baratalı / İzmir, Cevdet Selvi​/ Eskişehir / Kocaeli, Cumhur Yaka / Muğla, Çetin Soysal​/ İstanbul, Dilek Akagün​ / Uşak, Durdu Özpolat / Kahramanmaraş, Enis Tütüncü ​/ Tekirdağ, Erdal Aksünger / İzmir, Erdal Karademir / İzmir, Ergün Aydoğan / Balıkesir, Esfender Korkmaz / İstanbul, Fahrettin Üstün / Muğla, Feramuz Şahin / Tokat, Gökhan Durgun / Hatay, Güldal Mumcu / İzmir, Güldal Okuducu / İstanbul, Hakkı Ülkü / İzmir, Halil Ünlütepe / Afyon, Hasan Ören / Manisa, Haşim Oral / Denizli, Hulusi Güven​/ Adana, Hüsnü Bozkurt / Konya, Hasan Gemici / Zonguldak, İbrahİm Özdiş​ /Adana, İsmail Değerli​ / Ankara, İsmail Özay / Çanakkale, İzzet Çetin / Kocaeli /Ankara, Kemal Anadol​ / İzmir, Kemal Ekinci​ / Bursa, Mehmet Boztaş / Aydın, Mehmet Hilal Kaplan​ / Kocaeli, Mehmet Kesimoğlu​/ Kırklareli, Metin Arifağaoğlu ​/ Artvin, Mustafa Kul / Erzincan, Mustafa Özyürek / İstanbul, Nadir Saraç / Zonguldak, Namık Havutça / Balıkesir, Necati Yılmaz / Ankara, Necla Arat / İstanbul, Nevin Gaye Erbatur​/ Adana, Nur Serter / İstanbul, Oğuz Oyan / İzmir, Orhan Düzgün / Tokat, Orhan Eraslen​ / Niğde, Orhan Sür / Balıkesir, Orhan Ziya Diren / Tokat, Osman Korutürk / İstanbul, Ömer Çiftçi / Ankara, Rasim Çakır​/ Edirne, Sacit Yıldız / İstanbul, Salih Gün / Kocaeli, Sedat Uzunbay / İzmir, Selahattin Karaahmetoğlu / Giresun, Selçuk Ayhan​/ İzmir, Selehattin Öcal / Ankara, Sena Kaleli / Bursa, Süleyman Çelebi / İstanbul, Süleyman Genç / İzmir, Şahin Mengü​/ Manisa, Şevket Arz / Trabzon, Şevki Kulkuloğlu / Kayseri, Şinasi Öktem​/ İstanbul, Şükrü Babacan / Kırklareli, Şükrü Sina Gürel / İstanbul, Tolga Çandar​/ Muğla, Tuncay Ercenk / Antalya, Turgay Develi​ / Adana, Turgut Dibek​/ Kırklareli, Türkan Miçoğulları​ / İzmir, Uluç Gürkan​/ Ankara, Vedat Yücesan / Eskişehir, Vezir Akdemir / İzmir, Yaşar Ağyüz​/ Gaziantep, Yılmaz Kaya​/ İzmir, Yüksel Çorbacıoğlu ​/ Artvin

 

Paylaşın

TÜİK açıkladı: Yıllık enflasyon yüzde 16’yı aştı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart ayı Tüketici Fiyat Endeksi verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,08, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 3,71, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,19 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 13,18 artış gerçekleşti.

Haber Merkezi / TÜİK, Mart ayı Tüketici Fiyat Endeksi verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre enflasyon martta yüzde 1.08 artarken, yıllık bazda yüzde 16.19’a yükseldi.

Verilere göre, mart ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalar dikkate alındığında, tüketici fiyatları yüzde 13.18, yurt içi üretici fiyatları yüzde 17.04 arttı.

TÜİK’in konuya ilişkin açıkladığı veriler şöyle;

2021 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,08, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 3,71, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,19 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde  13,18 artış gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla, yüzde 7,43 ile giyim ve ayakkabı, %8,01 ile haberleşme ve yüzde 8,33 ile eğitim oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 24,85 ile ulaştırma, yüzde 23,64 ile ev eşyası ve yüzde 21,49 ile çeşitli mal ve hizmetler oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2021 yılı Mart ayında ulaştırma grubunda değişim gerçekleşmedi. En az artış gösteren diğer ana gruplar yüzde 0,54 ile ev eşyası ve yüzde 0,70 ile konut oldu. Buna karşılık, 2021 yılı Mart ayında artışın yüksek olduğu gruplar ise sırasıyla, yüzde 3,70 ile sağlık, yüzde 2,77 ile eğitim ve yüzde 2,60 ile lokanta ve oteller oldu.

Mart 2021’de, endekste kapsanan 415 maddeden, 93 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 35 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 287 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2021 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,26, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 3,73, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,49 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 13,25 artış gerçekleşti.

Paylaşın

Meme kanserinin uyarı işaretleri nelerdir?

Göğsünüzde, muhtemelen biraz hassasiyetle birlikte keskin bir ağrı, ciddi bir şey olup olmadığını merak etmenize neden olabilir. Kadınların ve hatta erkeklerin, doktorlarını ziyaret etmelerine neden olan ilk fark ettikleri şey genellikle göğüs şişliğidir. Meme kanseri genellikle erken evrede hiçbir belirti göstermese de, zamanında teşhis, bir meme kanseri hikayesini, hayatta kalanların hikayesine dönüştürebilir.

Haber Merkezi / Herhangi bir kanserde olduğu gibi meme kanserinde de, erken teşhis ve tedavi, sonucun belirlenmesinde ana faktörlerdir. Meme kanseri erken evrelerde tespit edildiğinde tedavi edilebilir.

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Meme kanseri ile savaşmanın en iyi yolu erken teşhis etmektir. Meme kanserinin uyarıcı belirtileri hakkında bilgi sahibi olmakta önemlidir.

Ağrı ve hassasiyetin nedenleri;

Sık sık ağrıyı yanlış bir şeyle ilişkilendiririz, bu nedenle kadınlar göğsünde hassasiyet veya ağrı hissettiğinde, genellikle bunun meme kanseri olduğunu varsayarlar. Bununla birlikte, meme ağrısı, meme kanserinin nadiren ilk göze çarpan semptomudur. Ağrıya başka birkaç faktör neden olabilir. Klinik olarak mastalji olarak bilinen meme ağrısına aşağıdakiler de neden olabilir;

  • Adetin neden olduğu hormon dalgalanması
  • bazı doğum kontrol hapları
  • bazı kısırlık tedavileri
  • Sutyen uyumsuzluğu
  • Meme kistleri
  • Boyun, omuz veya sırt ağrısının eşlik edebileceği büyük göğüsler
  • Stres

Meme kanseri belirti ve semptomları;

Göğüste bir yumru tipik olarak meme kanseri ile ilişkilendirilse de, bu tür topaklar çoğu zaman kanser değildir. Bu topakların çoğu iyi huyludur veya kansersizdir. İyi huylu meme topaklarının yaygın nedenleri şunlardır:

  • Meme enfeksiyonu
  • Fibrokistik meme hastalığı (yumrulu göğüsler)
  • Fibroadenom (kanserli olmayan tümör)
  • Yağ nekrozu (hasarlı doku)
  • Yağ nekrozu ile kitle, biyopsi yapılmadan kanserli bir yumrudan ayırt edilemez

Göğüs topaklarının çoğu daha az şiddetli koşullardan kaynaklansa da, yeni, ağrısız topaklar hala meme kanserinin en yaygın semptomudur.

Meme kanserinin erken belirtileri şunlardır;

  • Meme başı şeklindeki değişiklikler
  • Bir sonraki adet döneminizden sonra geçmeyen göğüs ağrısı
  • Sonraki adet döneminizden sonra gitmeyen yeni bir yumru
  • Berrak, kırmızı, kahverengi veya sarı olan bir memeden meme başı akıntısı
  • Memede açıklanamayan kızarıklık, şişme, cilt tahrişi , kaşıntı veya kızarıklık
  • Köprücük kemiği çevresinde veya kolun altında şişlik veya yumru
  • Düzensiz kenarları olan sert bir yumrunun kanserli olma olasılığı daha yüksektir

Daha sonraki meme kanseri belirtileri şunlardır;

  • Meme ucunun geri çekilmesi veya içe doğru dönmesi
  • Bir memenin büyümesi
  • Meme yüzeyinin çukurlaşması
  • Daha büyük olan mevcut bir yumru
  • Ciltte “portakal kabuğu” dokusu
  • Vajinal ağrı
  • Kasıtsız kilo kaybı
  • Koltukaltında genişlemiş lenf düğümleri
  • Memede görünür damarlar

Bu semptomlardan bir veya daha fazlasına sahip olmak, mutlaka meme kanseri olduğunuz anlamına gelmez. Örneğin meme başı akıntısı, bir enfeksiyondan da kaynaklanabilir. Bu belirti ve semptomlardan herhangi birini yaşarsanız, tam bir değerlendirme için doktorunuza görünün.

Erkekler ve meme kanseri;

Meme kanseri tipik olarak erkeklerle ilişkili değildir. Bununla birlikte, daha yaşlı erkeklerde daha yaygın olmasına rağmen, erkek meme kanseri her yaşta nadir durumlarda ortaya çıkabilir.

Pek çok insan, erkeklerin de göğüs dokusuna sahip olduğunu ve bu hücrelerin kanserli değişikliklere uğrayabileceğinin farkında değil. Erkek meme hücreleri kadınların meme hücrelerine göre çok daha az gelişmiş olduğu için erkeklerde meme kanseri o kadar yaygın değildir.

Erkeklerde meme kanserinin en yaygın belirtisi meme dokusunda bir yumrudur. Bu yumru dışında, erkeklerde meme kanseri semptomları şunlardır;

  • Meme dokusunun kalınlaşması
  • Meme başı akıntısı
  • Meme ucu kızarıklığı veya ölçeklenmesi
  • Geri çeken veya içe doğru dönen bir meme ucu
  • Memede açıklanamayan kızarıklık, şişme, cilt tahrişi, kaşıntı veya kızarıklık

Çoğu erkek meme dokusunu topaklanma belirtileri açısından düzenli olarak kontrol etmez, bu nedenle erkek meme kanseri genellikle daha sonra teşhis edilir.

Göğüs muayeneleri;

Doktorunuzu meme ağrısı, hassasiyet veya yumru ile ilgili endişelerinizle ziyaret ettiğinizde, yapabilecekleri yaygın testler vardır.

  • Fiziksel Muayene; Doktorunuz göğüslerinizi ve göğsünüzdeki deriyi inceleyecek, ayrıca meme başı problemleri ve akıntı olup olmadığını kontrol edecektir. Göğüslerinizde ve koltuk altlarında yumrular olup olmadığını da hissedebilirler
  • Tıbbi geçmiş; Doktorunuz size, alabileceğiniz ilaçlar da dahil olmak üzere sağlık geçmişiniz ve yakın aile üyelerinin tıbbi geçmişi hakkında sorular soracaktır
  • Aile öyküsü; Göğüs kanseri bazen genlerinizle ilişkili olabileceğinden, doktorunuza herhangi bir aile öyküsü olan meme kanseri hakkında bilgi vermeniz önemlidir. Doktorunuz ayrıca, ilk ne zaman fark ettiğiniz de dahil olmak üzere belirtileriniz hakkında size sorular soracaktır
  • Mamografi; Doktorunuz, iyi huylu ve kötü huylu bir kitleyi ayırt etmeye yardımcı olmak için memenin bir röntgeni olan bir mamogram isteyebilir
  • Ultrason; Ultrasonik ses dalgaları, meme dokusunun bir görüntüsünü oluşturmak için kullanılabilir
  • MR; Doktorunuz diğer testlerle birlikte bir MR taraması önerebilir. Bu, meme dokusunu incelemek için kullanılan başka bir invazif olmayan görüntüleme testidir
  • Biyopsi; Bu, test için kullanılacak az miktarda meme dokusunun çıkarılmasını içerir.

Göğüs kanseri testleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam edin.

Meme kanseri türleri;

Meme kanserinin doğasını yansıtan iki kategori vardır;

  • Noninvaziv kanser; Orijinal dokudan yayılmamış kanserdir. Bu aşama 0 olarak adlandırılır
  • İnvazif kanser; Çevre dokulara yayılmış kanserdir. Bunlar aşama 1, 2, 3 veya 4 olarak kategorize edilir

Etkilenen doku kanserin türünü belirler;

  • Duktal karsinom; Süt kanallarının iç yüzeyinde oluşan bir kanserdir. Bu en yaygın meme kanseri türüdür
  • Lobüler karsinom; Memenin lobüllerindeki kanserdir. Lobüller sütün üretildiği yerdir
  • Sarkom; Memenin bağ dokusundaki kanserdir. Bu nadir görülen bir meme kanseri türüdür

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Babacan’dan ’emekli amiraller bildirisi’ açıklaması: Çözüm tam demokrasidir

DEVA Partisi Lideri Ali Babacan, emekli amirallerin bildirisine ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Tarihimizin utanç sayfaları askerlerin siyasete yönelik hadsiz müdahaleleriyle doludur. Bu acı hafıza depreştirilmemelidir… Çözüm tam demokrasidir.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, emekli amirallerin bildirisine ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden açıklamada bulundu.

Babacan, açıklamasında “askerlerin siyasete yönelik hadsiz müdahalelerini depreştirmemek” gerektiğini belirtti, iktidarın ise mağduriyet söylemlerini eleştirdi. DEVA Lideri Babacan’ın açıklaması şu şekilde:

“Tarihimizin utanç sayfaları askerlerin siyasete yönelik hadsiz müdahaleleriyle doludur. Bu acı hafıza depreştirilmemelidir. İktidarın, sürekli ‘düşman’ belirlemesi ve suni mağduriyet kampanyasına devlet kurumlarını katması ise yarınlarımıza zarar verir. Çözüm tam demokrasidir.”

Emekli amiraller bildirisi;

“Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.

Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız.

Deniz Şehitlerimizi anarak Saygıyla duyururuz.”

Paylaşın

Davutoğlu’ndan ’emekli amiraller bildirisi’ açıklaması: Sorumsuzluk

Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, emekli amirallerin bildirisine ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Bildiri ülkenin tarihsel hafızasını ve içinden geçtiği hassas süreci göz önüne almayan; kötü niyetli bir sorumsuzluk örneğidir” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, emekli amirallerin bildirisine ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden açıklamada bulundu.

Bildirinin “sorumsuzluk örneği” olduğunu belirten Davutoğlu, açıklamasında, “Gelecek Partisi milli iradenin, hukuk devletinin ve demokrasinin yanındadır. Militarist ya da sivil farketmez, darbe heveslilerine geçit verilemez. Bildiri ülkenin tarihsel hafızasını ve içinden geçtiği hassas süreci göz önüne almayan; kötü niyetli bir sorumsuzluk örneğidir.” ifadelerini kullandı.

Emekli amiraller bildirisi;

“Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.

Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız.

Deniz Şehitlerimizi anarak Saygıyla duyururuz.”

 

 

Paylaşın