Babacan, İktidara “Vergi Paketleri” Üzerinden Yüklendi

İktidara vergi paketleri üzerinden yüklenen DEVA Lideri Ali Babacan, “KDV oranını temel bütün ihtiyaç ihtiyaçlarda, gıda, giyim, sağlık, eğitim, yüzde 18’den 8’e düşürdük. Tahsilatımız düştü mü? Düşmedi, arttı. Kurumlar vergisi oranını yüzde 33’ten önce 30’a indirdik, sonra da 20’ye indirdik. Tahsilatımız düştü mü? Düşmedi, arttı” dedi ve ekledi:

“Vergi sistemi ekonomik faaliyeti boğacak noktaya geldiği anda, o kâğıt üzerinde hesap ettiğiniz hiçbir vergiyi toplayamazsınız. Vergi mi arıyorsunuz? Öyle küçük esnafla, berberle bakkalla, kasapla, manavla uğraşmanıza gerek yok. Siz büyüklere gidin büyüklere… İmar rantlarıyla ilgili bir vergi var mı pakette? Siz tam gaz israfa devam edin, bedelini yurt dışı görüp gelecek çalışanlar, gençler ödesin, öyle mi? Siz milyarlık vergi afları getirin, uzlaşma yoluyla Maliye’nin alacağını sıfırlayın, bedelini tüm sabit gelirliler ödesin, öyle mi?”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Ankara İkinci Olağan Kongresi’nde konuştu. Babacan, Erdoğan’ın faiz inadını “bahis” olarak nitelendirerek, bu bahsin kaybedenin Erdoğan olduğunu ancak bedelini 85 milyonun ödediğini söyledi.

Babacan, Özel Harekât Daire Başkanı ve polislerinin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin elini öpmesini eleştirdi. Devletin polislerinin bir siyasi parti Genel Başkanı’nın elini öpmek için sıraya girmesinin kabul edilemez olduğunu dile getiren Babacan, bu tablonun ülkenin geldiği acı durumu özetlediğini kaydetti.

İktidara seslenen Babacan, “Siz birilerini bir yerlere atamak için, insanları böyle sıralara dizdiniz. Fakat emeklilerimiz geçinemiyor, ekmek sıralarında bekliyor. Siz el öpenleri evladınız belleyip sizden olmayanı mülakatlarda elediniz. Fakat çalışanlarımız aç; ucuz et sıralarında bekliyor. Siz, yargı ve emniyette ‘bizden’ ve ‘bizden değil’ kliklerini oluşturdunuz. Fakat gençlerimiz yarınlarından umutsuz, vize sıralarında bekliyor. Millete reva mı bu? Yaptıklarınız yüzünden ülkemiz, insanların birbirine güvenmediği, sokakları güvensiz, katillerin serbest kaldığı bir ülke oldu.

Yargıdaki ve emniyetteki el öpme sıralarının sonucu bu. Fakat hep söyledik, söyleyeceğiz:Bu ülkenin yarınlarını, hiç kimsenin karşısında eğilmeyen, bu ülkenin çalışkan gençleri kuracak.Bu ülkenin yarınlarını, el öpmek için sıralarda bekleyenler değil, Elif gibi dik duranlar kuracak. Bu ülkenin yarınlarını, işini dosdoğru yapan, haktan, hukuktan, adaletten sapmayan, hakimler, savcılar, polisler, askerler kuracak. Karşısındaki memurlara el öptürenler değil, ‘Sen Türkiye Cumhuriyeti devletinin memurusun, askerisin, polisisin… Eğilme, dik dur!’ diyenler kuracak” değerlendirmesinde bulundu.

Yönetim kademelerindeki siyasi klikleşme ve örgütlenmeleri de eleştiren Babacan, “Bildikleri tek şey var: Bizden mi onlardan mı? Bizim mahalleden mi karşı mahalleden mi? Biz bundan bir siyasi çıkar sağlar mıyız sağlamaz mıyız? İktidarın da muhalefetin de yaklaşımı bunun üzerine kurulu.Her tarafta bir ayrı klik, her tarafta bir başka örgütlenme, bir başka çeteleşme” diye konuştu.

“Tek sorumlu Erdoğan”

Mevcut sistemde tek yetkinin Erdoğan’da olduğunu aktaran Babacan, şunları söyledi: “Çok istediniz, tek yetkili oldunuz. Ülkede olan her şeyden tek başınıza sorumlusunuz. Her önlemi alabilecek tek imza sizin elinizde. ‘Nas var’ diye diye, hem enflasyonu hem faizi patlattınız. Kur Korumalı Mevduat diyerek ülkenin hazinesine büyük zararlar verdiniz. Kur Korumalı Mevduat için Merkez Bankası’na karşılıksız para bastırdınız, milyonlarca sabit gelirliyi enflasyon yoluyla fakirleştirdiniz.

Ekonomi politikanız yüzünden insanlar maaşlarını, üç kuruş birikimlerini bahislerde kaybediyorlar. İnsanlar işlerinden oldular, evlerinden oldular, aileleriyle, akrabalarıyla kavgalık oldular. Dolar borçlandılar, ödeyemediler, mahkemelik oldular. İnsanlar sizin ekonomi politikanız yüzünden intihar ettiler, canlarından oldular. Vatandaşı düşürdüğünüz hâl bu işte.Soruyorum: Kim verecek bunların hesabını? Sayın Erdoğan siz, vatandaşın eve götürdüğü ekmek üzerine bir bahse girdiniz. İnsanların birikimleriyle kumar oynadınız ve kaybettiniz.”

Erdoğan’a çağrıda bulunan Babacan, “Şimdi ortadan kaybolmak yok. Çıkın, ‘Hata yaptım’ deyin.‘Merkez Bankası’na verdiğim yanlış talimatlar sebebiyle ülkede enflasyon patladı’ deyin. Bakanlarınız bile ‘Rasyonel, yani akılcı politikalara döndük’ diyor. Ama siz susuyorsunuz. Faizden hiç bahsetmiyorsunuz. Konuşmadığınız konuları bilmiyormuş gibi yaparak sorumluluktan kurtulamazsınız. Yanlışlarınızla yüzleşmezseniz, insanlar size güvenmez. Bu vebalin altında kalmayın, çıkın insanlardan helallik isteyin” diye konuştu.

Babacan, iktidarın kurduğu ekonomik düzenin toplumun bir kesimini zenginleştirirken diğer kesimini yoksullaştırdığını ifade etti. Kalkınmanın taş ve betondan ibaret olmadığını belirten Babacan, “Sanayi yatırımı, teknoloji yatırımı, üretim, ihracat bu iktidarın öncelikleri arasında yer almıyor. Peki, ne uğruna? Haksız rant uğruna, birilerini zengin etmek uğruna. Bu kadar inşaat yapılıyor, bu kadar ev yapılıyor ama tarihin en büyük konut krizini yaşıyoruz. Kiralar beş kat, altı kat arttı. Hele İstanbul’da bazı yerlerde on kat arttı. Ev sahipleriyle kiracılar mahkemelik oldu.Satın almaya kalksanız, ev fiyatları aldı başını gitti.”

“Gençlerin, çalışanların ev alma hayalleri yerle bir oldu. Bu kadar yapılaşma oldu da vatandaşın hayrına mı oldu? Şehirlerin siluetleri bozuldu, tarihi dokulara halel getirildi. Kültürel alanlar, yapılar bir bir yok oldu. Şehirlerin nefes alma alanları bir bir yok oldu; taş oldu, beton oldu. Tek kalem oynatmayla birileri zengin olsun, birileri ceplerini doldursun diye binalar yapıldı, fakat şehirler insanların kira ödeyemediği, ev alamadığı şehirler haline geldi.”

İktidara vergi paketleri üzerinden yüklenen Babacan, şu ifadeleri kullandı: “KDV oranını temel bütün ihtiyaç ihtiyaçlarda, gıda, giyim, sağlık, eğitim, yüzde 18’den 8’e düşürdük. Tahsilatımız düştü mü? Düşmedi, arttı. Kurumlar vergisi oranını yüzde 33’ten önce 30’a indirdik, sonra da 20’ye indirdik. Tahsilatımız düştü mü?

Düşmedi, arttı. Bakın arkadaşlar, vergi sistemi ekonomik faaliyeti boğacak noktaya geldiği anda, o kâğıt üzerinde hesap ettiğiniz hiçbir vergiyi toplayamazsınız. Vergi mi arıyorsunuz? Öyle küçük esnafla, berberle bakkalla, kasapla, manavla uğraşmanıza gerek yok. Siz büyüklere gidin büyüklere… İmar rantlarıyla ilgili bir vergi var mı pakette? Siz tam gaz israfa devam edin, bedelini yurt dışı görüp gelecek çalışanlar, gençler ödesin, öyle mi? Siz milyarlık vergi afları getirin, uzlaşma yoluyla Maliye’nin alacağını sıfırlayın, bedelini tüm sabit gelirliler ödesin, öyle mi?”

İktidara ülkenin geldiği son durumu verilerle de hatırlatan Babacan, “Gelir dağılımı bozuldu, toplumsal yapı örselendi. Toplumu saran şiddeti sakın bu anlattıklarımdan bağımsız düşünmeyin arkadaşlar. Ülkenin yarısı, diğer yarısıyla kavgalı. Ülkenin yarısı, diğer yarısıyla mahkemelik durumda. Son beş yılda vatandaşlarımızın sadece %5’inin geliri reel olarak artmış. %95’in geliri ya düşmüş, ya sabit kalmış.  2023’te ihracat geçen seneye göre sadece %0,5 artmış. Bu yılın ilk 6 ayında ihracat, geçen seneye göre sadece %2 artmış. Rakamlar ortada” dedi.

“Ülkemizde ekonomi kötü, vatandaşlarımız çok derin bir geçim sıkıntısı çekiyor. Oralı olan yok, umursayan yok. Deprem tehlikesi her geçen gün büyüyor. Uzmanlar uyarıyor, her gün tekrarlıyor. Dinleyen yok, kulak veren yok. Yol ortasında yürürken iki yurttaşımız elektrik akımına kapılıp hayatını kaybediyor. Özür dileyen yok, çıkıp istifa eden yok.”

Paylaşın

Seyfi Doğanay Kimdir? Hayatı, Albümleri

5 Ocak 1949 yılında Tunceli’nin Hozat ilçesinde dünyaya gelen Seyfi Doğanay, 30 Ocak 2015 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Seyfi Doğanay, hayranları tarafından “Seyfi Baba” olarak anılırdı.

Seyfi Doğanay, 1966 yılında Almanya’ya ailesinin yanına taşındı. Seyfi Doğanay, sanat hayatına Almanya’da başladı. 1986 yılında itibaren müzik çalışmalarına Türkiye’de devam eden Seyfi Doğanay, şöhreti 1993’te “Ağlıyorum Gizlice” albümüyle kazandı.

Seyfi Doğanay’ın albümleri: Beni Yerden Yere Vurma, Çilekeş, Ne Gelen Var Ne Giden Doğma Güneş, Dert Olur Bana Ömrüm, Gel İçelim Hemşerim, Haberin Var Mı, Merhaba, Mıhlarım, Nerdesin, Yol Ver Dağlar, Sermayem Sırtımda,

Yokluk Beni Mecbur Etti, Dert Deryası, Derbederim, Güle Güle İlk Göz Ağrım, Sevda Dağları, İşte Geldim Ömrüm, Eline Düştüm Minik Yarim, Belli Değil, Aşkı Çekene Sor, Ağlıyorum Gizlice, Gariban, Yaralar Beni, Benden Gizli İşlerin Mi Var, Sebebi Sensin, Küstüm, Yoruldum, Sevmem, Dayı.

 

Paylaşın

Vakıf Üniversitelerinden Eğitim Ücretlerine Yüzde 100’ün Üzerinde Zam

Vakıf üniversitelerinin birçoğu eğitim ücretlerine yüzde 100’ün üzerinde zam yaparken, Fenerbahçe Üniversitesi’nin eğitim ücretlerine enflasyon oranının üzerinde zam yapmasına öğrenciler ve veliler tepki gösterdi.

Önceki gün Fenerbahçe Üniversitesi kampüsünde bir araya gelen öğrenci ve veliler, zam kararını alkışlarla protesto etti. Vakıf üniversitelerinin öğrencileri müşteri olarak gördüğünü söyleyen bir öğrenci, geçen yıl 90 bin lira olan eğitim ücretinin yüzde 228’lik zamla birlikte 220 bin lira olarak istendiğini aktardı.

Fenerbahçe Üniversitesi’nde okuyan bir başka öğrencinin velisi, “Son zamla birlikte yapacağımız ödeme yüzde 50 bursu olmasına rağmen 165 bin liraya ulaştı. Asgari ücretle çalışan bir aileyiz.

YÖK’ün en son 2021 yılına ilişkin hazırladığı vakıf yükseköğretim raporu Fenerbahçe Üniversitesi’nin tercihini de ortaya koydu. Rapora göre 2021 yılında reklam ve tanıtıma 921 bin 386 TL harcama yapan üniversite kütüphane, iç kaynaklı projeye üçte birini ayırdı.

Ülkede derinleşen ekonomik krizle birlikte milyonlarca öğrenci eğitime erişimde güçlük çekerken vakıf üniversiteleri eğitim ücretlerine astronomik zamlar yapmaya devam ediyor. TÜİK enflasyon oranı yüzde 71,60, ENAG ise yüzde 113 olurken vakıf üniversitelerinin yüzde 100’ün üzerinde zam yapmasına yurttaşlar tepkili.

İstanbul’da bulunan Biruni Üniversitesi yüzde 100’ün üzerinde, İstanbul Kültür Üniversitesi yüzde 80 ila yüzde 150, Ankara’da bulunan Başkent Üniversitesi yüzde 138 zam yaparken şimdi de Fenerbahçe Üniversitesi eğitim ücretine yüzde 228 oranında zam yaptı. Birçok akademisyenin temmuz ayı itibarıyla işten çıkarılmasıyla gündeme gelen Fenerbahçe Üniversitesi’nde TEFE-TÜFE’nin üzerinde yapılan zamma ise öğrenciler ve veliler tepki gösterdi.

Birgün’den Deniz Güngör‘ün haberine göre; Önceki gün üniversitenin kampusunda bir araya gelen öğrenci ve veliler, zam kararını alkışlarla protesto etti.

Vakıf üniversitelerinin öğrencileri müşteri olarak gördüğünü söyleyen bir öğrenci, geçen yıl 90 bin lira olan eğitim ücretinin yüzde 228’lik zamla birlikte 220 bin lira olarak istendiğini aktardı. “Diğer vakıf üniversitelerine kıyasla imkânlarımız sınırlı” diye konuşan öğrenci, “Yemekhanemiz yok. Öğretim görevlilerinin birçoğunu işten çıkardılar. Ekonomik kriz derinleşti ancak yüzde 50 burslu olmama rağmen bu artış kabul edilemez. Öğretmen çocuğuyum, 5 kardeşim var ve hepsi okuyor. Tek bir maaşla bu okul ücretini nasıl ödeyelim?” diye sordu.

Eğitim ücretinin ödenemeyecek boyuta ulaştığını ifade eden öğrenci, “Gecikme olursa üstüne buradan da bir para alacaklar. Birçok arkadaşım hem okuyor hem çalışıyor. İnsanlar bu denli okul ücretini nasıl ödeyecek? İstanbul gibi pahalı bir kentte yaşarken nasıl geçineceğiz? Eğer okul zam kararını geri çekmezse salı ve çarşamba günleri okul önünde toplanmayı planlıyoruz. Aramalarımızı açmıyorlar, maillerimize dönmüyorlar, elimizden bir araya gelmekten başka bir şey gelmiyor” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe Üniversitesi’nde okuyan bir başka öğrencinin velisi, “Son zamla birlikte yapacağımız ödeme yüzde 50 bursu olmasına rağmen 165 bin liraya ulaştı. Asgari ücretle çalışan bir aileyiz. Oğlum üniversiteyi kazandığında şehir dışında bir devlet okulunda okuyacağı zaman giderin daha fazla olacağını düşünerek yanımızda kalsın, harcamamız daha düşük olsun düşüncesiyle özel üniversite tercih ettik ancak yüzde 228 zam yapacakları aklımızın ucundan dahi geçmemişti” dedi.

“Bir sonraki dönem bizleri ne bekliyor bilmiyoruz”

“Bütün birikimimizi çocuğumuzun geleceğine yatırmıştık” diye konuşan veli, “Bu zamla birlikte çocukların eğitime devam hakları ellerinden alınacak. Yıllarca okul ücretini taksite bölerek, kartımıza taksitlere bölerek ödedik. Geçen yıl erken ödeme fırsatı da tanınmıştı, ancak bu yıl böyle bir hak tanınmadı. Şimdi biz bu ücreti ödemek için aylarca bir maaş eksik yaşamak zorunda bırakılacağız. Geçen yıl yapılanla bu yıl yapılan zam oranında bu kadar derin bir uçurum varken bunu nasıl bizim önümüze koyabiliyorlar? Bu haksızlık kabul edilemez” dedi. Veli son olarak şunları söyledi: “Birçok aile okul ücretini beden güçleriyle ödemek zorunda kalacak. TEFE-TÜFE’ye göre planlanması gerekirken bunun çok üzerinde bir zammı önümüze koydular. Bir sonraki dönem bizleri ne bekliyor bilmiyoruz.”

YÖK’ün en son 2021 yılına ilişkin hazırladığı vakıf yükseköğretim raporu Fenerbahçe Üniversitesi’nin tercihini de ortaya koydu. Rapora göre 2021 yılında reklam ve tanıtıma 921 bin 386 TL harcama yapan üniversite kütüphane, iç kaynaklı projeye üçte birini ayırdı. Kütüphaneye 360 bin 20 TL, iç kaynaklı Ar-Ge projelerine ise sadece 62 bin 328 TL harcandı.

Paylaşın

Selma Geçer Kimdir? Hayatı, Albümleri

26 Aralık 1975 yılında Ankara’da dünyaya gelen Selma Geçer, 1994 yılında TRT’nin açmış olduğu TRT Türk Halk Müziği Gençlik Korosu sınavına girdi ve sınavda başarılı olup koroya katıldı.

O dönem usta hocalardan ders almaya başlayan Selma Geçer, diğer taraftan birçok kurumun amatör korolarında görev almış deneyimini arttırdı. Aynı dönemde halk oyunlarına ilgi duyan Selma Geçer, birçok dernekte dansçı olarak görev aldı, halk oyunları yarışmaların da performans sergiledi.

Selma Geçer, 1995 yılında TRT de yepyeni bir program ile Türkü Türkü Türkiyem ile profesyonel müzik hayatına giriş yaptı, yaklaşık on yıl devam eden, TRT Kayıtlarının ön planda tutulduğu programla adını duyurdu. Selma Geçer, 1999 Kosova’da düzenlenen seçim konserlerinde TRT’yi temsilen konser verdi ve TRT’ye ödül kazandırdı.

Selma Geçer, 1999 yılı sonunda TRT’nin açmış olduğu Yurttan Sesler sınavı kazandı. Selma Geçer, TRT’de görev yapan abisi nefesli saz sanatçısı Hüseyin Geçer’in desteğiyle, Bircan Pullukçuoğlu ve Coşkun Güla’dan nota, şan ve repertuvar dersi aldı.

Almanya, Belçika, Hollanda, Mısır, Kazakistan, Kosova, Makedonya gibi birçok ülkede konserler veren Selma Geçer, 2010-2012 sezonlarında görev aldığı TRT AVAZ ve TRT Müzik kanallarında yayınlanan Türkü Söylemek Lazım programında yer almaya devam ediyor.

Paylaşın

Sevcan Orhan Kimdir? Hayatı, Albümleri

16 Ağustos 1982 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Sevcan Orhan, lisede okurken bir gazetenin düzenlemiş olduğu liseler arası Türk halk müziği yarışmasında üçüncülüğü kazandı.

Küçük yaştan itibaren bağlama, solfej ve nota eğitimi alan Sevcan Orhan, lise eğitiminin ardından İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı ses eğitimi bölümüne girdi. Sevcan Orhan, 2000 yılında “Nenni Bebek” isimli ilk müzik albümünü çıkardı.

Sevcan Orhan, 2003’te “Bir Türküydü Yaşamak”, 2008’de “Adı Aşk” ve 2011’de “Zemheriden Ötesi Bahar” adlı albümleri ile sevenleriyle buluştu. Sevcan Orhan, 2014’te “Düşten Gerçeğe” ve 2019’da “İçimden Geldi Söyledim” albümlerini piyasaya sürdü.

Sevcan Orhan, 2012 – 2013 arası Alişan ile birlikte ‘Alişan ile Sevcan’ isimli sabah programı sundu. Sevcan Orhan, 2012’de Onur Şan’la “Dillere Destan” programını sundu. Sevcan Orhan, 2021 yılında ise “Sevcan’la Lezzet Yolunda” adlı programın sunuculuğunu üstlendi.

Sevcan Orhan’ın albümleri: Nenni Bebek, Bir Türküydü Yaşamak, Adı Aşk, Zemheriden Ötesi Bahar, Düşten Gerçeğe, İçimden Geldi Söyledim.

Paylaşın

Sevtap Sonu Kimdir? Hayatı, Albümleri

3 Mart 1987 yılında Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde dünyaya gelen Sevtap Sonu, ailesi ile birlikte Almanya’nın Köln şehrine taşındı ve halen Köln’de yaşamaktadır.

Köln Üniversitesi mezunu olan Sevtap Sonu, 12 yaşından itibaren Türk Halk Müziği ile yakından ilgilendi.

Sevtap Sonu, Neşet Ertaş, Sabri Uysal, Murat Bahtiyar, Mustafa Onay, Serdal Yayla gibi sanat camiasında söz sahibi hocalardan bağlama, solfej ve nota eğitimi aldı.

Köln Anadolu Sanat Merkezi’nde Halk Müziği konusunda önemli isimlerle birlikte çalışma fırsatı bulan Sevtap Sonu, Türk Halk Müziğinin usta sanatçıları ile bir çok kez ayni sahneyi paylaşma imkānı buldu ve deneyim kazandı.

Sevtap Sonu’nun ilk albümü Kartin Production müzik şirketi aracılığı ile 25 Aralık 2014 tarihinde sevenleriyle buluştu.

Paylaşın

Seyfettin Sucu Kimdir? Hayatı, Albümleri

1 Ocak 1942 yılında Şanlıurfa’nın Kamberiye Mahallesi’nde dünyaya gelen Seyfettin Sucu, 20 Temmuz 1987 yılında İzmir’de hayatını kaybetti. Seyfettin Sucu’nun mezarı Urfa Bediüzzaman Aile Mezarlığı’ndadır.

Düşük gelirli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Seyfettin Sucu, küçük yaşlarda çulhacı olarak çalışmaya başladı ve bu atölyelerdeki dokuma tezgâhlarının çıkardığı ritmik seslerden etkilenip müziğe ilgi duydu. Seyfettin Sucu, okuduğu uzun havalarla ve türkülerle kısa sürede meşhur oldu.

Şarkı söylemenin para kazandırmadığı 1950’li yıllarda ekonomik sıkıntıları devam eden Seyfettin Sucu, 1962 yılında Ayşe Sucu ile evlendi. Seyfettin Sucu’nun bu evlilikten üç çocuğu oldu. Maddi sorunlar yüzünden yeni evliyken Adana’ya çalışmaya giden Seyfettin Sucu, kısa süre içinde memleketine geri döner.

Seyfettin Sucu, 1966 yılında İstanbul’da Alaeddin Palandöken isimli bir plak sahibiyle tanışır ve ilk plak çalışmasını “Bu Handan Kervan İşler Bu Handan” isimli uzun hava ile yapar. Kısa sürede yurt dışında da tanınan Seyfettin Sucu, Suriye’de Şam, Halep ve Rakka’da konserler verir.

Kendisine halk tarafından “Şarkın Bülbülü” lakabı takılan Seyfettin Sucu, uzun havalarda çargah sesine ulaşabilme yeteneğine sahipti. Seyfettin Sucu, 1980 yılında yönetmenliğini Hüseyin Peyda’nın yaptığı “Havar” filminde başrol oynadı.

Paylaşın

Türkiye’de Her Gün En Az 5 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybediyor

2024 yılının ilk altı ayında en az 878 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti: Ocak ayında 161, şubat ayında 149, mart ayında 124, nisan ayında 165 işçi, mayıs ayında 142 ve haziran ayında 137.

Haber Merkezi / 2024 yılının ilk altı ayında iş kazalarında hayatını kaybedenlerin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 757 ücretli (işçi ve memur) ve 121 kendi nam ve hesabına çalışanlar (çiftçi ve esnaf). Başka bir ifadeyle ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 2024 yılının ilk altı ayına ilişkin iş kazaları (iş cinayetleri) rapornu açıkladı. Buna göre, 2024 yılının ilk altı ayında en az 878, her gün en az 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

2024 yılının ilk yarısında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle: Ocak ayında en az 161 işçi, şubat ayında en az 149 işçi, mart ayında en az 124 işçi, nisan ayında en az 165 işçi, mayıs ayında en az 142 işçi ve haziran ayında en az 137 işçi.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 224 işçi; Tarım, Orman işkolunda 141 emekçi (51 işçi ve 90 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 103 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 63 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 49 işçi; Metal işkolunda 45 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 41 emekçi; Madencilik işkolunda 40 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 24 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 18 işçi; Enerji işkolunda 16 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 15 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 14 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 13 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 12 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 24 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 11 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 36 işçi.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin sektörlere göre dağılımı şöyle: 303 sanayi sektörü işçisi, 227 inşaat sektörü işçisi, 207 hizmet sektörü işçisi ve 141 tarım sektörü işçisi hayatını kaybetti.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Ezilme, Göçük nedeniyle 175 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 169 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 133 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 111 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 65 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 40 işçi; İntihar nedeniyle 38 işçi; Şiddet nedeniyle 31 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 28 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 23 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 65 işçi.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 33 kadın işçi ve 845 erkek işçi.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 13 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 20 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 175 işçi, 30-49 yaş arası 361 işçi, 50-64 yaş arası 215 işçi, 65 yaş ve üstü 52 işçi, yaşı bilinmeyen 42 işçi…

2024 yılının ilk altı ayında en az 33 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakılırsa: 19 işçi Suriyeli; 6 işçi Afganistanlı; 3 işçi İranlı; 2 işçi Rusyalı; 1’er işçi Cezayirli, Gürcistanlı, Iraklı, Sudanlı, Ukraynalı ve Türkmenistanlı…

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 13’ü (yüzde 1,48) sendikalı işçi, 865’si ise (yüzde 98,52) sendikasız. Sendikalı işçilerin 3’ü metal, 3’ü sağlık, 2’si maden, 2’si enerji, 1’i kimya, 1’i tekstil, 1’i belediye işkolunda çalışıyordu…

2024 yılının ilk altı ayında Türkiye’nin 78 şehrinde ve yurtdışında on üç ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti gerçekleştiği tespit edildi:

151 ölüm İstanbul’da; 50 ölüm İzmir’de; 32 ölüm Şanlıurfa’da; 31’er ölüm Gaziantep ve Konya’da; 28 ölüm Bursa’da; 27 ölüm Antalya’da; 22’şer ölüm Ankara ve Sakarya’da; 21’er işçi Kocaeli ve Muğla’da; 19 ölüm Aydın ve Manisa’da; 18’er ölüm Balıkesir ve Mersin’de; 16 ölüm Kahramanmaraş’ta; 14’er ölüm Adana, Denizli ve Zonguldak’ta; 12’şer ölüm Hatay, Osmaniye ve Samsun’da; 11’er ölüm Adıyaman ve Erzincan’da; 10’ar ölüm Diyarbakır, Kayseri, Sinop ve Tekirdağ’da; 9’ar ölüm Sivas ve Trabzon’da; 8’er ölüm Aksaray, Çorum, Malatya ve Niğde’de; 7’er ölüm

Elazığ, Mardin ve Ordu’da; 6’şar ölüm Afyon, Çanakkale, Isparta ve Karabük’te; 5’er ölüm Eskişehir, Kastamonu ve Kütahya’da; 4’er ölüm Bartın, Batman, Siirt, Tokat, Uşak ve Yalova’da; 3’er ölüm Artvin, Bolu, Burdur, Çankırı, Düzce, Erzurum, Giresun, Kilis, Şırnak ve Yozgat’ta; 2’şer ölüm Amasya, Bilecik, Edirne, Hakkari, Kars, Kırıkkale, Kırklareli, Muş, Nevşehir, Rize ve Tunceli’de; 1’er ölüm Ağrı, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Gümüşhane, Karaman ve Kırşehir’de; 19 ölüm Yurtdışı’nda (3 Abhazya, 3 Sırbistan, 2 Gana, 2 Irak, 1 Arnavutluk, 1 Azerbaycan, 1 Bulgaristan, 1 İspanya, 1 Karadağ, 1 Romanya, 1 Rusya, 1 Senegal, 1 Yunanistan.

NOT: İSİG Meclisi, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

Şevval Sam Kimdir? Hayatı, Albümleri, Filmleri

11 Kasım 1973 İstanbul’da dünyaya gelen Şevval Sam, ilk ve orta öğretimini Hasan Ali Yücel İlköğretim Okulu’nda tamamladıktan sonra İstanbul Zincirlikuyu İnşaat Teknik ve Yapı Meslek Lisesi’nde restorasyon bölümünden mezun oldu.

Lisans eğitimini de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi grafik bölümünde tamamlayan Şevval Sam, ilk kez televizyon ekranlarına efsanevi “Süper Bab”a dizisi ile çıktı. Şevval Sam burada canlandırdığı Deniz/Derya karakteri ile akıllara kazındı. Bu karakterin başarısının ardından Şevval Sam, televizyon dünyasında pek çok farklı yapımda rol aldı.

Şevval Sam, 1996’da “Feride” dizisinde başrol olan Feride karakterine hayat verdi ve 1999-2000 yıllarında “Aşkın Dağlarda Gezer” dizisinde Kajal karakterini oynadı. 2002’de “Yıldızların Altında” dizisinde Türkan karakteriyle ve “Karaoğlan” dizisinde Ece Hatun karakteriyle izleyici karşısına çıkan Şevval Sam, 2002-2003 yıllarında “Gülbeyaz” dizisinde Gülbeyaz Dursunoğlu rolünü üstlendi.

2004-2005 yıllarında “Çocuğun Var Derdin Var” dizisinde Zeynep karakterini canlandıran yetenekli oyuncu sonraki sezonda ise Yine de Aşığım dizisinde Ayşe karakterini oynadı. 2012’de “Acayip Hikayeler” dizisinde Müge karakterine hayat veren Şevval Sam, ayrıca “Muhteşem Yüzyıl, Kara Kutu ve Bodrum Masalı” dizilerinde tv seyircisiyle buluştu.

Yakın zamanda “Yasak Elma” dizisinde Ender Çelebi karakteriyle izleyici karşısına çıkan Şevval Sam’ın sinema filmografi ise şu şekilde sayılabilir: Martılar ve İstanbul (2002), Ziyaret (2004), Yaşamın Kıyısında (2007), Sen Olmak (2007), Yüreğine Sor (2010), Siyah Beyaz (2010), Kafe (2010), Black Horse Memories (2015), Paranın Kokusu (2018).

Aynı zamanda müzikle de ilgilenen Şevval Sam, 2006 yılında ilk albümü “Sek”i piyasaya sundu. Şevval Sam, 2027 yılında “Istanbul’s Secrets”, 2008 yılında “Karadeniz”, 2010 yılında “Has Arabesk” adlı albümlere imza attı. Şevval Sam, 2012 yılında “II Tek” ve “Tango”, 2015 yılında “Toprak Kokusu”, 2016 yılında “Nanninom”, 2022 yılında ise “Karadeniz II” albümlerini sevenleriyle buluşturdu.

Şevval Sam’ın rol aldığı dizi ve filmler: Süper Baba, Feride, Aşkın Dağlarda Gezer, Yıldızların Altında, Karaoğlan, Gülbeyaz, Müjgan Bey, Çocuğun Var Derdin Var, Yine de Aşığım, Yaşanmış Şehir Hikayeleri, Derman, Acayip Hikayeler, Muhteşem Yüzyıl, Kara Kutu, Bodrum Masalı, Yasak Elma, Siyah Beyaz, Gönül, Paranın Kokusu, Yüreğine Sor, Kara At Hatıraları, Sen Olmak, Ziyaret, 2004, Cafe, Martılar ve İstanbul.

Şevval Sam’ın albümleri ve teklileri: Sek, Istanbul’s Secrets, Karadeniz, Has Arabesk, II Tek, Tango, Toprak Kokusu, Nanninom, Karadeniz II. Aşk Olsun, Dinmiyor (Nejat Özgür ile), Sen Bu Yaylaları, Kopsun Bir Fırtına, Karşıya Meşe Yanar, Hayat Devam Ediyi.

Paylaşın

Saniye Can Kimdir? Hayatı, Albümleri

1930 yılında Çanakkale’de dünyaya gelen Saniye Can, 2 Temmuz 1996 yılında hayatını kaybetti. Saniye Can, ortaöğretiminden sonra Muzaffer Sarısözen ve Emin Aldemir gibi önemli isimlerden dersler aldı.

Ardından Ankara Radyosunda kadrolu sanatçı olan Saniye Can, Nezahat Bayram, Aliye Akkılıç, Yıldız Ayhan, Turhan Karabulut, Mustafa Geceyatmaz gibi sanatçılarla turnelere çıktı. Saniye Can, bir zaman sonra ise İstanbul radyosuna atandı.

Saniye Can, derlemesini Ablası Refia Berkalp’in yapmış olduğu “Annem Entari Almış” adlı eserle büyük bir çıkış yapmış ve Yurdun her köşesinde sevilen bir sanatçı olmuştur. Saniye Can, “Balıkesir Yolunda” (Debreli) ve “Karyolamın Demiri” adlı eserler ile unutulmayan Türk Halk Müziği Sanatçıları arasında yerini almıştır.

Adı Çanakkale’de Sahne Sanatları Gösteri Merkezi’ne verilen Saniye Can’ın derlediği bazı türküler: Annem Entari Almış (Refia Berkalp tarafından derlenmiştir), Balıkesir Yolunda (Debreli), Karyolamın Demiri (Yandım Ayşem).

Paylaşın