Akşener’den Erdoğan’a Zor Soru: Uçan Türkiye Masallarını Anlatabilir misin?

İYİ Parti Genel Başkan Meral Akşener, esnafı ziyaretleri kapsamında Tokat’ın Zile İlçesi’ndeydi. Akşener, burada çevresinde toplanan vatandaşlara seslendi. Daha sonra vatandaşların sorunlarını dinleyen Akşener, o anların videosunu sosyal medya hesabından paylaştı.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı etiketleyen İyi Parti Lideri Akşener, “Geleceğine dair bir parça umut bırakmadığın gençlerimizin gönlündeki yaraya, gözündeki yaşa iyi bak. Gelip burada da türkü söyleyebilir misin? Uçan Türkiye masallarını Turhal’daki kardeşlerime de anlatabilir misin?” diye sordu.

“Bu Harami Düzeni Birlikte Değiştireceğiz”

Akşener, Zile’de yaptığı konuşmasına, “21 aydır, ilçe ilçe esnaf geziyorum ben. Bu dükkanların içine girdiğimde iktidar partisini yermiyorum, kendi partimi övmüyorum, propaganda yapmıyorum. Elbette oylarınıza talibiz ” cümleleriyle başlayan Akşener, “Seçim zamanı geleceğiz o dükkanlara ama, seçim dışında özne o esnafın kendisi. O esnaf dükkanlarında dinlediğim dertler, müşteri olarak bulunan işsiz gençlerin anneleri, gübre alamayan, ilaç alamayan eli nasırlı çiftçinin göz yaşları, gençlerimizin umutsuzluğu, tencere kaynatmakta zorlanan kadınların derdi, siftah yapamayan esnaflar, bütün bu dertlerle hemdert olup; bunun içine hiç siyasi çıkarı koymadan, kamuoyu gündemine getirmekle kendimizi bir görevli saydık” dedi.

Konuşmasına, “21 aydır sizden öğrendiklerimizi, Meclis gündemine getirdik. Sizlerin derdine, bizi yönetenlerin dikkatini çekmeye çalıştık. Üstüne pandemi geldi. Sizden öğrendiklerimizi öneri olarak, çözüm olarak sunduk. Bir kısmı yapıldı, bir kısmı yapılmadı. ‘Aman milletimiz feci bir duruma geçsin de biz işin başına geçelim’ diye bir dakika düşünmedik. Yeter ki milletimizin refahı, ferahı olsun; yeter ki çözümler milletimize ulaşsın, fark etmez dedik; çözüm önerileri sunduk” cümleleriyle devam eden İYİ Parti Lideri Akşener, açıklamalarını şöyle sürdürdü;

“Uzun bir zamandır, Türkiye’de ‘o’culuk, bu’culuk’ üzerinden çok rahat oy alınıyor. Gözünün üstünde kaşın var, niye var. Vatandaşın vatandaşın karşısına, komşunun komşunun karşısına dikildiği bir siyasi dili hep birlikte reddediyoruz.

Esnaf gezme nedenim, esnaf için müşteri velinimettir. Ey değerli milletim, velinimet olmaktan çıktın. Seçmen velinimettir. Seçmen, siyasiye vekalet verir; birine der ki seni iktidar ettim, yönet, hizmet et. Muhalefete der ki sen de benim avukatım ol, eksikleri gör, gündeme getir, yol göster. Günün sonunda, bir dahaki seçimde, muhalefet görevini yapmışsa, iktidar olur. İktidar, görevini iyi yapmışsa devam ettirir. Ve ama karar sizsiniz. Türkiye’de seçmen, velinimet olmaktan çıktı. Siz asılsınız, siz asilsiniz, vekil size emreder oldu. İşte buna dur demek için geziyoruz. Tam 21 aydır geziyoruz.

Hepimiz, ben de dahil bütün siyasetçiler, karşınızda hazır ola geçinceye kadar da bu gezilerin, bu beraberce seçmeni, milletimizi velinimet yapma kararlılığımız sürecek. Siyasetçinin, hizmet üzerinden rekabet yapmasını sağlayacaksınız.

“Ayıptır, günahtır, haramdır”

Senin oğlun işsizken; biraz önce hanımefendi bayıldı, üç çocuğu da üniversite mezunu, kocası çocukları üniversitede okutabilmek için kaza geçirip parmakları gitmiş. Hepsi beraber, çalışa çalışa elleri nasırlı… Sinir krizi geçirip, baygınlık geçirdi, bir anne. Ama beş maaşlı, 10 maaşlı danışmanlar var Saray’da, ayıptır ayıptır, günahtır, haramdır.

“Birlikte başaracağız”

Bu harami düzeni birlikte değiştireceğiz. Bu meydana ben geldiysem, Meclis’te grubu bulunan bir partinin genel başkanı olarak buradaysam, karşısında hazır oldaysam, bütün ağaları, bütün muhteremleri buraya getireceksiniz. Gelmeyene de oy yok, diyeceksiniz. Hepsi karşınızda hazır ola geçecek. Bunu yapmak, esnafın kalkınması için lazım. Bunu yapmak üreticinin, çiftçinin, besicinin; üretenin gözle görülmesi için lazım. Birlikte başaracağız.

Kendiliğinden oluşan bu kalabalıklar, çoğalıyor. Bunun anlamı ne biliyor musunuz? Milletimiz, kararını Türkiye için, milletimizin geleceği için, çocuklarının geleceği için, haksızlıklara dur demek için şekillendirecek. Birlikte çözeceğiz, birlikte… Birlikte bu harami düzeni, sandıkta demokrasi ile yıkacağız inşallah.”

Paylaşın

Avrupa’da Her Beş Kuş Türünden Biri Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıya

Çevrelerindeki değişikliklere karşı en hasas canlılardan olan kuşlar, tehlike altındaysa, muhtemelen hepimiz tehlike altındayız. BirdLife International’a göre, Avrupa’da her beş kuş türünden biri şu anda yok olma tehdidiyle karşı karşıya.

Haber Merkezi / BirdLife International, Avrupa’da 50’den fazla ülkede bulunan 544 kuş türünün bölgesel olarak yok oluşunun bir incelemesi olan Avrupa Kuşların Kırmızı Listesini yayınladı. Rapor, binlerce uzman ve gönüllü tarafından toplanan verilere dayanarak hazırlandı. BirdLife International’ın 1994, 2004 ve 2015’teki raporlarının ardından bu dördüncü raporudur.

Büyüyen bir kriz

Rapora göre, Avrupa genelinde, kuş türlerinin yüzde 13’ü (71 tür) tehdit altında, yaklaşık yüzde 2’si (8 tür) kritik tehlike altında, yaklaşık yüzde 3’ü (15 tür) tehlike altında ve yaklaşık yüzde 9’u (48 tür) hassas durumda. Diğer yüzde 6’lık (34 tür) tehdit altında olarak kabul edilirken, beş türünde bölgesel olarak yok olmuş durumda.

2004’teki rapordan bu yana 84 tür için değişiklikler kaydedildi. Raporda, bu 84 türün 37’si daha yüksek bir yok olma riski kategorisine alınırken, 47 tür için daha düşük bir yok olma kategorisinde sınıflandırıldı.

Raporda, Avrupa’daki kuş popülasyonundaki azalmanın ana nedenleri arasında, arazi kullanımındaki büyük ölçekli değişiklik, yoğun tarım uygulamaları, deniz kaynaklarının aşırı kullanımı, iç suların kirlenmesi, sürdürülemez orman uygulamaları ve altyapının yer aldığı belirtildi.

“Çözüm var”

BirdLife Europe Tür Koruma Görevlisi Claire Rutherford, “Avrupa’daki kuş popülasyonları, esas olarak yaşam alanlarını kaybettikleri için düşüyor ve bunun için çözümler var. Avrupa’da kalan birkaç doğal habitatın korunmasının yanı sıra büyük ölçekli restorasyon çalışmaları, yalnızca kuşların hayatta kalmasına yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda insanlığın hayatta kalmasına da yardımcı olacak” dedi.

Paylaşın

Hukukun Üstünlüğü Endeksi: Türkiye 117. Sıraya Geriledi

2020 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 128 ülke arasından 107’inci sırada olan Türkiye, 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde ise 139 ülke arasından 117’inci sırada kendine yer buldu. Türkiye bir yıl için 10 sıra birden geriledi.

Haber Merkezi / The World Justice Project’in (WJP) hazırladığı 2021 Hukukun Üstünlüğü Endesi (Rule of Law Index) verileri yayımlandı.

WJP’nin hazırladığı 2021 endeksinde hukukun üstünlüğü, devlet yetkililerin üzerinde kısıtlamalar, yolsuzlukla mücadele, şeffaflık, temel haklar, kişilerin can ve mal güvenliği, hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanması ve vatandaşların adalete erişebilirliği başlıkları ele alındı.

Türkiye, 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 139 ülke arasında 117’inci sırada yer alırken, geçen yıl 128 ülke arasından 107’inci sıradaydı. Türkiye yolsuzlukla mücadele konusunda ise 134 ülke arasında 69’uncu sırada yer aldı.

Raporda Türkiye, gelir grubuna göre ülke sınıflandırmalarına bakıldığında ise orta üst gelir grubundaki 40 ülke arasında 38’inci sırada yer aldı. Türkiye, adalete erişebilirlikte 113’üncü sırada; ceza hukukundaysa 103’üncü sırada kendisine yer bulabildi.

Şeffaflıkta, Afganistan’ın hemen üstünde yer alarak 107’inci sırada olan Türkiye, temel haklar konusunda 133’üncü sırada yer aldı. Devlet yetkilileri üzerindeki kısıtlamalar, gücünün sınırlandırılması konusunda ise Türkiye 139 ülke arasından 134’üncü sırada kendisine yer bulabildi.

Hukukun üstünlüğünde ilk 10’da Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç, Almanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Lüksemburg, Avusturya ve İrlanda yer aldı.

Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde son 10 sırasında ise, Bolivya, Pakistan, Nikaragua, Haiti, Moritanya, Afganistan, Kamerun, Mısır, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kamboçya ve Venezuela yer aldı.

Paylaşın

Babacan: Türk Lirası Pul Oldu, Bu Mudur Millilik?

Partisinin Kozan ilçe binasının açılışında konuşan DEVA Partisi Lideri Babacan, iktidara yerlilik millilik söylemleri üzerinden yüklenerek, “Türk liramız, milli paramız pul oldu. Bu mudur yerlilik, millilik? Yerli diyorsanız, milli diyorsanız bunun hakkını verin. Ya da kusura bakmayın o kelimeleri hiç ağzınıza almayın” dedi.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Adana’da partisinin Kozan ilçe binasının açılışında konuştu. Gündemin öne çıkan başlıklarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, özetle şu ifadeleri kullandı:

“İktidar bugüne kadar, ‘Nasıl olsa benim bir alternatifim yok’ diyordu. Bunun rahatlığıyla hareket ediyordu. Sayın Erdoğan, artık biz varız. Artık DEVA kadroları var. Artık halkımız sahipsiz değil, alternatifsiz değil, çaresiz değil. Kısır politikaları, eskimiş söylemleri geride bırakıp, özgürlük ve zenginlik için mücadele edecek bir kadro var artık.

Daha iki gün önce Sayın Erdoğan çıktı televizyona iki kelime etti, dolar 9 lirayı geçti. Daha dün gece Merkez Bankası yönetiminde yine iki üç kişiyi aldı, iki üç kişiyi attı. Dolar daha da arttı. Ne yapsa olmuyor. Varlık Fonu diye bir şey kurdu. Şu anda bu fon tam 65 milyar TL borca batmış durumda. Yetmedi bir de bu fonu yurt dışından bir milyar 250 milyon avro borçlandırdılar.

İlk defa bir cumhurbaşkanı kendi kendini bir göreve atadı. ‘Ben cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı Varlık Fonu Başkanı olarak görevlendirdim’ dedi. Hiç getir götürle uğraşma, nasıl Varlık Fonu’nun başına kendini görevlendirdiysen Merkez Bankası’nın başkanı olarak da kendini görevlendir. Şu işi bitir. Yazık bu insanlara. Zaten senin talimatının dışında bir iş yapmıyor bunlar.

“Kur ve faiz ancak güvenle düşer”

Sayın Erdoğan 2018’de Haziran seçimlerinde ‘Bana oy verin enflasyon da faiz de nasıl düşürülür göstereceğim’ diyordu. Üç yıl üç ay oldu. Bu süre içerisinde hem faiz arttı hem kur arttı hem de enflasyon arttı. Düşen bir şey yok. Talimatla faiz düşmez. Talimatla dövizin kuru düşmez. Dövizin kuru da faiz de ancak güvenle düşer. Siz güveni oluşturacaksınız. Güveni oluşturacaksınız ki bu ülkeni vatandaşları çok üretsin. Güveni oluşturacaksınız ki bu ülkenin sanayicisi çok üretsin. Güveni oluşturacaksınız ki bu ülkenin vatandaşları sermayesini, birikimini Türkiye’ye getirsin. Güven demek bolluk demek. Bolluk demek fiyatların düşmesi demek. Bolluk demek döviz kurunun düşmesi demek.

Merkez Bankası’nda tertemiz, dürüst, işi bilen arkadaşlarımız işin başındayken, faiz yüzde 6-7 iken onları vatana ihanetle suçladı. Onları meydanlarda yuhalattı. Sayın Erdoğan’a soruyorum. Enflasyon yüzde 8-9 iken faizler yüzde 6-7 iken bu vatanı satmaktır derken; şu anda TÜİK’in açıkladığı yüzde 19 TÜFE yüzde 45 ÜFE, yüzde 18 Merkez Bankası faizine nasıl bir tanım getirecek? Kendisi söylesin.

“Türk lirası pul oldu, bu mudur millîlik?”

Hükûmet yerliliği ve milliliği ağzından hiç düşürmüyor. Bu ülke en temel tarım ürünlerini ithal etmek zorunda kalıyor. Bizim çiftçimiz üretmekten vazgeçiyor. Hani yerlilik hani millilik? Bu ülkenin gençleri kendi hayatlarını başka ülkelerde kurmak istiyor. Gençlerin kaçmak istediği ülke yerli, milli dediğiniz politikaların sonucunda bu hale düştü. Türk liramız, millî paramız pul oldu. Bu mudur yerlilik, millilik? Yerli diyorsanız, milli diyorsanız bunun hakkını verin. Ya da kusura bakmayın o kelimeleri hiç ağzınıza almayın.

Adını sanını duymadığınız para birimleri, Türk lirasından daha kıymetli oldu. Bulgarlar levaları bozdurup bozdurup harcıyorlar. Bir leva, dünyanın parası ediyor. Bizim kendi vatandaşımızın, emeklimizin, asgari ücretlimizin aldığı maaş daha bankamatikten çekilip de eve gidene kadar eriyor artık. Satın alma gücü düşüyor. Ne yazık ki artık çalışanın emeği bu ülkede para etmiyor.

Halkla aralarında artık kocaman bir duvar var. Eskiden her fırsatta ‘millî irade’ diyenler, o millî iradenin gündeminden iyice kopup uzaklaştılar. İş bilmez adımlarla ülkemizi çıkmaz yollara, sokaklara soktular. Sayın Erdoğan’a sorsanız, her şey gayet iyi gidiyor. Kendisini bir uydurulmuş gerçeklik odasına hapsetti. Biz doğruları söylediğimizde de inkâr ediyor. Hiç merak etmesin, bu millet kendisine sırtını dönenle, kendisiyle arasına duvarlar inşa edenle yola devam etmez. Bu millet, kendisine sırtını dönenleri müsait bir yerde indirir. İlk seçimlerde de zaten olacağı budur.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu Ve Babacan’dan ‘Merkez Bankası’ Tepkisi

Dün gece Merkez Bankası’nde üst düzey görev değişiklikleri gerçekleşmişti. Bu değişikliklere CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve DEVA Lideri Babacan’dan sert tepki geldi. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan ve Merkez Bankası Başkanı el ele verdi, halkımızı fakirleştiriyorlar” derken Babacan, “Bağımsız olması gereken bir kurum, tek bir kişinin elinde oyuncak oldu” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile görüşmesi sonrası, bankada dikkat çeken üst düzey görev değişiklikleri gerçekleşmişti.

Merkez Bankası’nda Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Semih Tümen ve Dr. Uğur Namık Küçük ile Para Politikası Kurulu Üyesi Prof. Dr. Abdullah Yavaş görevden alındı. Başkan Yardımcılığına Taha Çakmak ve Para Politikası Kurulu üyeliğine Prof Dr. Yusuf Tuna atanmıştı.

Bu değişikliklere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve DEVA Genel Başkanı Ali Babacan, sert tepki gösterdi.

“Unutmayacağım bunu!”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin açıklamasında, “Erdoğan ve Merkez Bankası Başkanı el ele verdi, halkımızı fakirleştiriyorlar. Bu açıkça millete zulümdür. Şunu da söyleyeyim, Merkez Bankası Başkanı’nın bu ihanette sorumluluğu gitgide artıyor. Unutmayacağım bunu!” ifadelerini kullandı.

“Kurum, tek bir kişinin elinde oyuncak oldu”

DEVA Lideri Babacan ise, “Bağımsız olması gereken bir kurum, tek bir kişinin elinde oyuncak oldu. Önerimi tekrar ediyorum: Sayın Erdoğan, uğraşmayın getir götürle. Varlık Fonu’nda yaptığınız gibi, Merkez Bankası Başkanlığı’na da kendinizi atayın. Gece yarısı kararlarıyla ülkeye zarar vermeye son verin” dedi.

Paylaşın

Didem Soydan, Son Paylaşımıyla Takipçilerini Mest Etti

Modellik yanında dizi ve sinema filmlerinde oyunculuk yapan ve sosyal medyayı aktif kullanan isimlerden Didem Soydan, son paylaşımıyla takipçilerini yine mest etti.

Haber Merkezi / Cesur pozlarıyla sık sık takipçilerini heyecanlandıran Didem Soydan’ın paylaşımına çok kısa sürede binlerce beğeni ve yorum geldi. Didem Soydan, paylaşımlarının yanında yaptığı açıklamalarla da dikkat çeken isimler arasında.

Soydan, yakın zamanda yaptığı bir açıklamada, “Ailem benden ümidi kesti. Bana geçen gün şey dediler. ‘Biliyorum sen evlenmeyeceksin ama çocuk yapsan!’ Ben de dedim ki ee anne babasız nasıl büyüyecek? Onlarda dedi ki ‘Siz nasıl büyüdünüz biz bakarız.'” ifadelerini kullanmıştı.

1984’te İstanbul’da dünyaya gelen Didem Soydan, üniversite dönemlerinde çalıştığı Diesel adlodacı Ümit Ünal tarafından modellik teklifi aldı. Soydan, bir ay sonra La Russie defilesinde boy gösterdi.

Bu defilede birçok ünlü modacı ve fotoğrafçı tarafından beğenilen Didem Soydan, modellik kariyerinde hızlı adımlarla ilerledi.

Türkiye’nin birçok ünlü modacısıyla beraber çalışan Didem Soydan, İstanbul’da gerçekleştirilen moda haftaları kapsamındaki Fashion Week defilelerinde tasarımcıların en çok tercih ettiği modeller arasındadır.

Modellik yapmadan önce Diesel mağazasında ardından modacı olan Umut Eker ile beraber çalışan Didem Soydan, 1 Nisan 2014’te İtalya’nın Verona şehrinde gerçekleştirilen Uluslararası Calzedonia Summer Show’da podyuma çıktı.

Didem Soydan, Calzedonia Summer Show’da podyuma çıkan ilk Türk manken olarak tarihe geçti.

Paylaşın

CHP’li Özel’den ‘Merkez Bankası’ Tepkisi: Bir Kişinin İnadı

Dün gece Merkez Bankası’nde üst düzey görev değişiklikleri gerçekleşmişti. Bu değişiklikleri değerlendiren CHP’li Özel, “Bir kişinin inadı, Merkez Bankası’na yaptığı siyasi baskılar ülkemizi çok büyük bir ekonomik krizle baş başa bıraktı” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile görüşmesi sonrası, bankada dikkat çeken üst düzey görev değişiklikleri gerçekleşmişti.

Merkez Bankası’nda Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Semih Tümen ve Dr. Uğur Namık Küçük ile Para Politikası Kurulu Üyesi Prof. Dr. Abdullah Yavaş görevden alındı. Başkan Yardımcılığına Taha Çakmak ve Para Politikası Kurulu üyeliğine Prof Dr. Yusuf Tuna atanmıştı.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Merkez Bankası yönetiminde yapılan görev değişimlerine, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla tepki gösterdi.

“Aynı hataları yapıp farklı sonuçlar bekleyen…”

Özel, paylaşımda, “Bir kişinin inadı, ekonomiyi bilmeden ekonomi yönetimine müdahalesi ve Merkez Bankası’na yaptığı siyasi baskılar ülkemizi çok büyük bir ekonomik krizle baş başa bıraktı. Aynı hataları yapıp farklı sonuçlar bekleyen bu yönetim değişmeden vatandaş rahat nefes alamayacak!” ifadelerini kullandı.

 

 

 

Paylaşın

Bakan Koca’dan ’18 Yaş Üstüysek Aşılarımızı Olalım’ Paylaşımı

Sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan Bakan Koca, “Aktif vakaların yüzde 40’ının 23 yaş altı kişiler olduğu bilgisini sizlerle paylaştık. Dikkatli davranalım. 18 yaş üstüysek aşılarımızı olalım” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından ‘günaydın’lı bir paylaşımda bulundu. Bakan Koca, paylaşımda, “Günaydın, Çantalar hazır mı? Gençler, kahvaltımızı yaptık mı? Mesajım anne babalara, çocuklara, üniversitelilere: Dün, Bilim Kurulu toplandı. Aktif vakaların yüzde 40’ının 23 yaş altı kişiler olduğu bilgisini sizlerle paylaştık. Dikkatli davranalım. 18 yaş üstüysek aşılarımızı olalım” ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanlığı’nın 13 Ekim 2021 Kovid 19 verilerine göre, son 24 saatte, 31 bin 248 yeni vaka tespit edilmiş, 236 kişi hayatını kaybetmişti.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, güncel verilere ilişkin yaptığı değerlendirmede, “31.248 kişinin Covid-19 testi pozitif. Bu sayı büyük olasılıkla önümüzdeki günlerde vefat sayılarına yansıyacak. Bazı kişiler hastalığı ağır geçirecek, yoğun bakıma ihtiyaç duyacak. Tam doz aşının bunları büyük oranda önlediğini biliyoruz. Tedbirlerin sonuç verdiğine tanığız” demişti.

Paylaşın

Merkez Bankası’nda Gece Yarısı Görev Değişimleri!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile görüşmesi sonrası, bankada dikkat çeken üst düzey görev değişiklikleri gerçekleşti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası’nda Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Semih Tümen ve Dr. Uğur Namık Küçük ile Para Politikası Kurulu Üyesi Prof. Dr. Abdullah Yavaş görevden alındı. Başkan Yardımcılığına Taha Çakmak ve Para Politikası Kurulu üyeliğine Prof Dr. Yusuf Tuna atandı.

Dolarda art arda gelen rekorların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nu kabul etmişti. Görüşmeye ilişkin bir fotoğraf servis edilirken, açıklama ise yapılmamıştı.

Geçen hafta Reuters, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’na güvenini kaybetme aşamasına geldiğini, son haftalarda ikili arasındaki iletişimin de azaldığını yazmıştı.

 

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Çok Sert Anayasa Çıkışı: Hiç Kimse İlk Dört Maddeye Dokunamaz

Ankara’da Kanaat Önderleri, Muhtarlar ve STK Temsilcileri Buluşması’na katılan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında, “Şimdi devletin organları nedir? Devletin organları bu, anayasa belirler, referanduma sunulmuş vatandaşlar da kabul etmişler; diyorlar ki, devletin organları burada var, güzel. İlk dört madde zaten değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeler. Bunlar da tartışılıyor son günlerde ama o tartışmaların tamamı yapay. Hiç kimse ilk dört maddeye dokunamaz, ilk dört maddenin teminatı Türkiye Cumhuriyeti’nin şerefli vatandaşlarıdır, bunu herkesin bilmesini isterim.” dedi.

Haber Merkezi / “Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları biliyorsunuz, ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Dolayısıyla el birliğiyle Türkiye’yi aydınlığa çıkarmamız lazım, bir barış ortamı getirmemiz lazım, bir huzur ortamının olması lazım, siyaset kurumunun topluma güven vermesi lazım, karşılıklı güvenin, saygının oluşturulması lazım” diyen Kılıçdaroğlu “Devleti devlet yapan, tasada, kıvançta beraber olmaktır. Yani o devletin bütün vatandaşları bir arada huzur içinde yaşasınlar. Elbette ki, herkesin siyasi görüşü farklı olabilir, elbette ki farklı siyasi görüşlere saygı duymak zorundayız ve dolayısıyla beraber önce milli değerlerimizi, milli hasletlerimizi bir arada tutmak zorundayız. Asıl amacımızın, siyasetin de asıl amacının bu olması lazım” ifadelerini kullandı.

Konuşmasının devamında, “Şu anda Türkiye çoklu organ yetmezliğiyle karşı karşıyadır diye. Çoklu organ yetmezliğinden neyi kast ediyoruz? Var olan hükümet çoklu organ yetmezliğiyle karşı karşıyadır neyi kast ediyoruz? Şimdi milli egemenlik dediğimiz bir kavram var. 1921 anayasasından şimdiye kadar bütün anayasalarda yer alan bir hüküm var. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir der. Cumhuriyetin kuruluşunda, 1921 Anayasasında “hakimiyet bila kaydü şart milletindir” diye ifade eder. Arapça ama şimdi Türkçe olarak egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyen Kılıçdaroğlu’nun toplantıda yaptığı konuşmadan öne çıkan bölümler şöyle;

“Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları biliyorsunuz, ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Dolayısıyla el birliğiyle Türkiye’yi aydınlığa çıkarmamız lazım, bir barış ortamı getirmemiz lazım, bir huzur ortamının olması lazım, siyaset kurumunun topluma güven vermesi lazım, karşılıklı güvenin, saygının oluşturulması lazım. Devleti devlet yapan, tasada, kıvançta beraber olmaktır. Yani o devletin bütün vatandaşları bir arada huzur içinde yaşasınlar. Elbette ki, herkesin siyasi görüşü farklı olabilir, elbette ki farklı siyasi görüşlere saygı duymak zorundayız ve dolayısıyla beraber önce milli değerlerimizi, milli hasletlerimizi bir arada tutmak zorundayız. Asıl amacımızın, siyasetin de asıl amacının bu olması lazım.

“Hiç kimse ilk dört maddeye dokunamaz”

Şimdi devletin organları nedir? Devletin organları bu, anayasa belirler, referanduma sunulmuş vatandaşlar da kabul etmişler; diyorlar ki, devletin organları burada var, güzel. İlk dört madde zaten değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeler. Bunlar da tartışılıyor son günlerde ama o tartışmaların tamamı yapay. Hiç kimse ilk dört maddeye dokunamaz, ilk dört maddenin teminatı Türkiye Cumhuriyeti’nin şerefli vatandaşlarıdır, bunu herkesin bilmesini isterim.

Şimdi değerli arkadaşlarım, geçmişte şöyle bir konuşmada ifade etmiştim. Şu anda Türkiye çoklu organ yetmezliğiyle karşı karşıyadır diye. Çoklu organ yetmezliğinden neyi kast ediyoruz? Var olan hükümet çoklu organ yetmezliğiyle karşı karşıyadır neyi kast ediyoruz? Şimdi milli egemenlik dediğimiz bir kavram var. 1921 anayasasından şimdiye kadar bütün anayasalarda yer alan bir hüküm var. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir der. Cumhuriyetin kuruluşunda, 1921 Anayasasında “hakimiyet bila kaydü şart milletindir” diye ifade eder. Arapça ama şimdi Türkçe olarak egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

Peki, millet egemenliğini nasıl kullanacak? Millet, egemenliğini yine bu anayasaya göre organları aracılığıyla kullanır. Yani yetki bir kişiye verilmez, bir aileye verilmez, bir kuruma verilmez. Diyor ki anayasa üç organ var, yasama yani TBMM; yürütme yani cumhurbaşkanlığı ve bakanlar kurulu ve yargı yani hakimler. Üç organ aracılığıyla millet egemenliğini kullanır diyor. Bunlardan birincisi, yasama organı yani TBMM. TBMM’de sizin seçtiğinizi sandığınız milletvekilleri, bunu bir daha tekrar edeyim acaba bizim oyumuza Kılıçdaroğlu farklı bir anlam mı yüklüyor diye düşünebilirsiniz, onu da anlatacağım. Sizin seçtiğinizi düşündüğünüz ve sandığınız milletvekilleri gerçekten de TBMM’de milleti temsil ediyorlar mı? Bu önemli bir soru.

Sizin önünüze gelen ve sizin de altına mühür bastığınız listeler milletvekilleri listeleri sizin seçtiğiniz milletvekilleri mi, başkalarının seçtiği milletvekilleri mi? Siz aslında seçim sandığına gittiğinizde milletvekili seçmiyorsunuz, bir partiye oy veriyorsunuz yani milletin vekilini millet seçmiyor bunu bir bilmemiz lazım. Öyle olunca ne oluyor? Öyle olunca TBMM’de görev yapan milletvekilleri kendisini seçen organa bağlı oluyor millete değil. Yani Genel Başkanlara bağlı oluyor. Genel Başkanlar ne derse aynısını yapıyorlar. Dolayısıyla yapmamız gereken çoklu organ yetmezliğinden iktidarı kurtarmanın yolu, ilk yapacağımız iş milletin vekilini milletin seçmesidir. Milletin vekilini millet seçerse gelip doğal olarak sizi dinleyecektir.

İkinci konumuz yürütme yani bakanlar, yani cumhurbaşkanı ve bakanlar. Bunlar yine anayasanın öngördüğü bütün kurallara göre görevlerini yaparlar. Devleti saydam kılarlar yani devlet hesap verir konumda olur. Sizin ödediğiniz her kuruş verginin hesabı millete verilmiş olur. Bütün bunların hepsi yürütme organının görevidir. TBMM’nin çıkardığı kanunların gereğini yürütme organı yapar. Örneğin ihale nasıl yapılacaktır kanun belirler. Ama ihaleyi yapan ilgili bakanlıktır veya ilgili kurumdur. Eğer bu kurumlarda ve ilgili bakanlıklarda sorun varsa o zaman yürütme organı da görevini yapamaz.

Bugün geldiğimiz nokta; dün önemli bir belge ulaştı, arkadaşlara söyledim bunu kamuoyuyla paylaşın diye. Gidiyorsunuz, önce temel atıyorsunuz, temel attıktan bir süre sonra ihale yapıyorsunuz, temeli atan firmaya ihaleyi veriyorsunuz. Akıl alacak şey mi bu, böyle bir uygulama olur mu? Önce ihaleyi yaparsınız, ihaleyi kim kazanıyorsa gidersiniz temelini atarsınız eyvallah. Ama ihaleyi yapmadan önce gidip temeli atıp sonra ihale yapıp aynı firmaya veriyorsanız ortada bu milletin cebine göz dikenlerin iradesi var demektir. Bu çerçevede bakmak lazım.

Üçüncüsü yargıdır, mahkemelerdir. Mahkemelerin bağımsız olması lazım. Yine bu anayasanın bakın değerli arkadaşlarım, 138.maddesini okuyayım. Hiçbir organ, yani hiçbir kimse makam, mevki veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Hakimlerin bugün iradeleri yok ve baskı altında. Böyle bir yapı içinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sağlıklı yönetilmesi mümkün değildir.

Bakın, şöyle bir uygulamayı düşünün, eElinizi vicdanınıza koyup şöyle bir uygulamayı düşünün. En altta bir hakim var, bir karar veriyor, yanlıştır doğrudur, karar gider yukarıya, oradan ta gider Anayasa Mahkemesine, Anayasa Mahkemesi der ki, bu karar yanlıştır düzeltin. Anayasa Mahkemesinin kararı bütün makamları, mevkileri bağlar, yine bu anayasa söylüyor. Ama en alttaki hakim diyor ki, hayır ben Anayasa Mahkemesi kararını uygulamam. O zaman yargıya nasıl güveneceksiniz, hakime nasıl güveneceksiniz? Bunu uygulamayan hakimi de terfi ettireceksiniz, iyi ki uygulamadın diye. Bakın ne dedim, hakimlik yani yargı, can ve mal güvenliği demektir. Benim can ve mal güvenliğimi sağlayacak olan hakimdir. Bir haksızlıkla karşılaştığımda ilk başvuracağım yer hakimdir. Nereye başvuracağım ben? Eğer orası adalet değil de adaletsizlik dağıtıyorsa hepimizin oturup konuşması lazım.

“Nereye gidiyor bu paralar?”

Demokrasi diyoruz, gayet güzel. Demokrasi demek herkesin düşüncesini özgürce ifade etmesi demektir. Farklı düşüncelerden korkmayacağız. Farklı düşünceler çok değerlidir. Farklı düşünceleri dile getirmek, bir ülkenin büyümesini sağlamak demektir, bir ülkenin kalkınmasını sağlamak demektir. Bizim atalarımız söylemiş “akıl akıldan üstündür” diye. İstişarenin olmadığı yerde bir devlet yönetilir mi? Bir devlet, bir kişinin iradesine teslim edilebilir mi?

Milliyetçilik sıradan bir kavram değildir, onun da altını özenle çizmek isterim. Milliyetçi olmak da kolay bir olay değildir. Milliyetçilik her şeyden önce kendi ülkesinin çıkarlarını savunmaktır, bu milletin çıkarlarını savunmaktır. Eğer Merkez Bankasında yaşa dışı 128 milyar dolar yok edildiyse ve bunun hesabı verilmiyorsa ortada bir sorun var demektir. Dile kolay, 128 milyar dolar… Eğer biz 190 milyar doların üzerinde bir faizi Londra’daki tefecilere ödüyorsak, kim ödüyor bu parayı? Sizler ödüyorsunuz. Ekmek alırken, sakız alırken, süt alırken, elektrik yakarken, doğalgazı tüketirken, kömürü alırken bedel ödüyorsunuz. Nereye gidiyor bu paralar?

Yapacağımız işler;

Sakarya’da Katar ordusuna peşkeş çekilen tank palet fabrikası var. Bir hafta içinde Katar ordusundan o tank palet fabrikasını alacağım, şanlı ordumuza teslim edeceğim, bilmenizi isterim.

Esnafın pandemi döneminde bankalara borcu var, faiz borcu var, bir hafta içinde faizlerin tamamını sıfırlayacağız anaparayı da normal taksite bağlayacağız. Esnafın kira, stopaj borcu var veya kesiliyor, onu sıfırlayacağız. Ne demek esnaftan kira stopajı, zaten esnaf vergi veriyor.

Çiftçilerin bankalardan aldıkları veya Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları borçların faizlerini sileceğiz, anaparayı da taksite bağlayacağız. Çiftçi de rahat bir nefes alacak.

Bakın değerli arkadaşlar; Kredi Yurtlar Kurumundan fakir ailelerin çocukları para alıyorlar üniversiteyi okurken. Üniversiteyi bitiriyor, işi yok, ama gidip yakasına yapışıyorlar ya çocuğun ya babanın borcunu öde diye. İş ver ki borcunu ödesin. İş olmadan nasıl ödeyecek borcunu. Zaten sen ona üniversiteyi bitirsin diye para vermişsin, şimdi geri istiyorsun ama önce iş vermen lazım. Onu da bir hafta içinde düzelteceğiz ve diyeceğiz ki, devlet o çocuğa iş verdikten sonra veya sigortalı bir işe girdikten sonra onun borcu taksitle alınır, faizleri silinir. O kadar! İşi yoksa nasıl ödeyecek? İşi olmuyor, çocuğun da işi yok, babasının malvarlığına, bankadaki hesabına el koyuyorlar. Doğru değil bunlar.

15 Temmuz Şehitleri ve Beşiktaş’ta terör dolayısıyla hayatını kaybeden şehitlerimiz- içlerinde 40’ın üstünde polis kardeşlerimiz vardı- bu şehitler için toplanan paraların tamamını bir hafta içinde hak sahiplerine iade edeceğiz, hepsini iade edeceğiz hepsini! El koydular, paranın üzerine çöktüler, onu da kaldıracağız.

Yine şartlar ne olursa olsun, Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda, Süleyman Şah Türbesini ve şanlı bayrağımızı yine kendi topraklarımıza götürüp bayrağımızı dikeceğiz, Süleyman Şah Türbesini de oraya bırakacağız. Bizim tarihimizde, Cumhuriyet tarihinde bir ilktir, kendi toprağından bayrağını indirip Süleyman Şah Türbesini kaçırdılar. İçimde ukdedir, bir hafta içinde yapmazsam siyaseti bırakacağım. Ne demek ya sen kendi bayrağını indireceksin, Süleyman Şah Türbesini kaçıracaksın, üstelik karşında bir ordu da yok, terörden kaçıyorsun! Bizim şanımıza yakışmaz, bunların tamamını düzelteceğiz.

Ankara’nın Başkent oluşunun yıldönümü. Ankara’yı da görkemli bir kent yapmak zorundayız. Mansur Başkan elinden gelen çabayı gösteriyor, hepinizin huzurunda Mansur Başkana teşekkür ediyorum.

Şimdi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasını İstanbul’a taşımak istiyorlar. Bir yere gittiğinde Osmanlı döneminde veya başka dönemlerde orayı aldığınızda aldığınızın nişanesi olarak para basarsınız orada, burası bana aittir dersiniz, paranın öyle bir gücü vardır, burası bana aittir dersiniz. Burası Başkenttir kardeşim, Başkentte hemen hemen dünyada bütün ülkelerin başkentlerinde Merkez Bankaları vardır.

Şimdi biz Merkez Bankasını İstanbul’a taşıyacağız. Niye taşıyoruz? Ankaralılar buna izin verecek mi, Ankaralılar? Hayır efendim, Merkez Bankasını da taşıyın, yarın gelecek TBMM’yi de taşıyalım diyecekler. Ankaralıların kendi bankalarına, bu milletin bankasına, Merkez Bankasına sahip çıkmaları lazım. Orada finans merkezi yapıyoruz diyorlar, oraya taşıyacağız diyorlar; sen finans merkezi ayaklarını bırak, Londra’daki tefecilerden 83 milyonu kurtar, sen önce onu yap bakalım!

Paylaşın