Özel Sektörün Kredi Borcunda Dikkat Çeken Yükseliş

Ağustos sonu itibariyle, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, bir önceki ay sonuna göre 3,7 milyar dolar artarak, 202,5 milyar dolara yükseldi.

Haber Merkezi / Vadeye göre incelendiğinde bir önceki ay sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 4,3 milyar dolar artarak 192,4 milyar dolar, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 0,6 milyar dolar azalarak 10,1 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği gözlendi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcu Gelişmeleri Ağustos 2025 Raporu’nu yayınladı. Buna göre; Ağustos sonu itibariyle, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, bir önceki ay sonuna göre 3,7 milyar dolar artarak, 202,5 milyar dolara yükseldi.

Vadeye göre incelendiğinde bir önceki ay sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 4,3 milyar dolar artarak 192,4 milyar dolar, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 0,6 milyar dolar azalarak 10,1 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği gözlendi.

Bir önceki ay sonuna göre finansal kuruluşların toplam borcu 2,0 milyar dolar, finansal olmayan kuruluşların toplam borcu ise 1,7 milyar dolar artış gösterdi.

Aynı dönemde finansal kuruluşların uzun vadeli borçları 2,6 milyar dolar, finansal olmayan kuruluşların uzun vadeli borçları 1,7 milyar dolar artış gösterdi. Kısa vadede ise finansal kuruluşların borçları 0,6 milyar dolar, finansal olmayan kuruluşların borçları 0,1 milyar dolar azalış gösterdi.

Döviz kompozisyonu incelendiğinde, toplam yurt dışı borçlanmada doların en yüksek paya sahip olduğu görüldü.

192,4 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 57,8’inin Dolar, yüzde 32,5’inin Euro, yüzde 2,1’inin Türk lirası ve yüzde 7,7’sinin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu; 10,1 milyar Dolar tutarındaki kısa vadeli kredi borcunun ise yüzde 28,3’ünün Dolar, yüzde 21,2’sinin Euro, yüzde 48,3’ünün Türk lirası ve yüzde 2,1’inin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu görüldü.

Ağustos sonuna göre özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcunun 1 yıla kadar olan vade dağılımı incelendiğinde, toplam borç tutarının 62,7 milyar dolar olduğu görüldü. Bu tutarın 40,3 milyar dolar bankalara, 17,2 milyar dolar finansal olmayan kuruluşlara, 5,2 milyar dolar ise bankacılık dışı finansal kuruluşlara aittir.

Paylaşın

Bütçe Açığı 1,2 Trilyon Lirayı Aştı

2025 yılının ilk dokuz aylık döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 10 trilyon 222,2 milyar lira, bütçe gelirleri 9 trilyon 4,9 milyar lira ve bütçe açığı 1 trilyon 217,3 milyar lira oldu.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanlığı, Haziran ve Ocak – Eylül 2025 yılı bütçe gelir ve gider verilerini açıkladı.

Buna göre; 2025 yılı Eylül ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 331 milyar TL, bütçe gelirleri 1 trilyon 21,4 milyar TL ve bütçe açığı 309,6 milyar TL olarak gerçekleşti. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 1 trilyon 94,4 milyar TL ve faiz dışı açık ise 73 milyar TL olarak gerçekleşti.

2025 yılı Ocak – Eylül döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 10 trilyon 222,2 milyar TL, bütçe gelirleri 9 trilyon 4,9 milyar TL ve bütçe açığı 1 trilyon 217,3 milyar TL olarak gerçekleşti. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 8 trilyon 559,8 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 445,1 milyar TL olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Tarımda Üretici Enflasyonu Yüzde 46,83

Tarımda üretici enflasyonu eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 5,80, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 28,90, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 46,83 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 37,98 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) Eylül 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarımda üretici enflasyonu eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 5,80, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 28,90, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 46,83 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 37,98 arttı.

Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 6,28, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 0,25 artarken, balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde yüzde 1,96 azaldı. Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde yüzde 5,10, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde yüzde 4,38 ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 3,42 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 155,54 artış ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 19,63 artış ile diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler oldu.

Paylaşın

Otomobil Üretimi Yüzde 3 Azaldı

Otomotiv Sanayii Derneği’nin verilerine göre; Otomobil üretimi, 2025 yılının ilk dokuz aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 3 oranında azalarak, 637 bin 450 adet oldu.

Haber Merkezi / Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2025 yılının ilk dokuz aylık dönemine ilişkin verileri açıkladı. Buna göre; 2025 yılının ilk dokuz ayında toplam üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3 artarken, otomobil üretimi yüzde 3 oranında azaldı. Bu dönemde toplam üretim 1 milyon 31 bin 527 adet, otomobil üretimi ise 637 bin 450 adet olarak gerçekleşti.

Aynı dönemde toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 artarak 958 bin 847 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde otomobil pazarı ise yüzde 10 oranında arttı ve 742 bin 687 adet olarak gerçekleşti.

Ticari araç grubunda, 2025 yılının ilk dokuz ayında geçen yıla göre toplam ticari araç üretimi yüzde 15 ve hafif ticari araç grubu üretimi yıla göre yüzde 17 artarken, ağır ticari araç grubu üretimi yüzde 4 azaldı. 2025 yılının ilk dokuz ayında ticari araç pazarı yüzde 4, hafif ticari araç pazarı yüzde 6 artarken, ağır ticari araç pazarı yüzde 7 azaldı.

2025 yılının ilk dokuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 6 artarken, otomobil ihracatı ise yüzde 7 oranında azaldı. Bu dönemde, toplam otomotiv ihracatı 769 bin 625 adet, otomobil ihracatı ise 434 bin 71 adet düzeyinde gerçekleşti.

Bu yılın 2025 yılının ilk dokuz aylık döneminde bir önceki yılın aynı ayına göre, toplam otomotiv ihracatı Dolar bazında yüzde 11 arttı. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 29,7 Milyar dolar olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 8 artarak 8,4 Milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Paylaşın

Otomotiv Devi İflas Bayrağını Çekti

2018 yılında kurulan Çinli elektrikli araç üreticisi Neta Auto için resmi iflas süreci başlatılırken, şirketin yaklaşık 10 bin çalışanının durumu ise belirsizliğini koruyor. 

Artan rekabet ve ham madde maliyetlerindeki ciddi artış, Neta Auto’nun iflasında belirleyici oldu.

Tayland hükümetiyle yapılan anlaşmaya göre şirketin 2025 yılında 19 bin araç üretmesi gerekiyordu; ancak şu ana kadar yalnızca 4 bin adet üretim yapılabildi.

Karar’ın Çin medyasından aktardığı haberlere göre, Neta Auto birkaç ay önce iflas başvurusunda bulunmuş, ancak talep ilk etapta reddedilmişti. Haberlere göre, son gelişmelerle birlikte şirket için resmi iflas süreci başlatılmış durumda.

Haberlere göre,  şirketin yaklaşık 10 bin çalışanının durumu ise belirsizliğini koruyor.

Uzmanlar, Neta Auto’nun iflasının sadece bir şirketin çöküşü olmadığını, aynı zamanda Çin elektrikli araç pazarındaki acımasız rekabet ve küresel regülasyon baskılarının sektörde yeni bir dönemi başlattığını belirtiyor.

Paylaşın

Eylül Ayında Yatırımcısına En Çok Altın Kazandırdı

Eylül ayında, yatırımcına en çok kazandıran yatırım aracı külçe altın oldu. Aynı dönemde Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS), Amerikan doları ve BİST 100 ise yatırımcısına kaybettirdi.

Haber Merkezi/ Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları Eylül 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 9,14, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 8,39 oranlarıyla külçe altında gerçekleşti.

Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından, mevduat faizi (brüt) yüzde 0,63 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 0,38, Euro yüzde 0,40, Amerikan Doları yüzde 1,27 ve BİST 100 yüzde 3,48 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

TÜFE ile indirgendiğinde ise mevduat faizi (brüt) yüzde 0,06, DİBS yüzde 1,07, Euro yüzde 1,08, Amerikan Doları yüzde 1,95 ve BİST 100 yüzde 4,15 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

BIST 100 endeksi, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 9,32, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 8,68 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde Amerikan Doları; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 2,03, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 2,60 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Altı aylık değerlendirmeye göre külçe altın; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 19,49, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 20,92 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken; aynı dönemde BİST 100 endeksi, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 6,01, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 4,89 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde külçe altın; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 36,01, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 29,18 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.

Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından mevduat faizi (brüt) yüzde 11,26, DİBS yüzde 2,78, Euro yüzde 1,30 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Amerikan Doları yüzde 4,12 ve BIST 100 endeksi yüzde 11,65 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

TÜFE ile indirgendiğinde ise mevduat faizi (brüt) yüzde 5,67 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; DİBS yüzde 2,39, Euro yüzde 3,79, Amerikan Doları yüzde 8,94 ve BIST 100 endeksi yüzde 16,09 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

Paylaşın

Türkiye’de Gıda Fiyatları Altı Yılda Yüzde 790 Arttı

Türkiye’de fiyatlar, 2019 yılından bu yana, kümülatif olarak yüzde 640,5, gıda fiyatları ise kümülatif olarak yüzde 790 arttı. Bu oran, OECD ülkeleri arasında açık ara en yüksek seviye olarak kayıtlara geçti.

OECD’nin (Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü) Ekim 2025 tarihli Tüketici Fiyatları raporu, Türkiye’de enflasyonun diğer üye ülkelere kıyasla ne kadar yüksek olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Karar’dan Berfu Kargı’nın aktardığına göre; OECD ülkeleri arasında en yüksek gıda ve genel enflasyon Türkiye’de görüldü.

OECD verilerine göre Türkiye’de tüketici fiyat endeksi (TÜFE), Ağustos 2025 itibarıyla yıllık bazda yüzde 33 arttı. Aynı dönemde gıda fiyatlarındaki artış yüzde 33,3; enerji fiyatlarındaki artış yüzde 28,5; gıda ve enerji hariç çekirdek enflasyon ise yüzde 33,6 olarak kaydedildi.

Rapora göre, OECD genelinde yıllık enflasyon oranı Ağustos 2025 itibarıyla yüzde 4,1 seviyesinde sabit kaldı. Bu oran mart ayından bu yana fazla değişmedi. Ancak Türkiye bu ortalamanın yaklaşık sekiz katı enflasyonla örgütün en dikkat çeken ülkesi konumunda.

OECD ülkelerinde gıda fiyatları ortalama yüzde 5 artarken, enerji fiyatları yüzde 0,7 yükseldi. Gıda fiyatları OECD ortalamasında Aralık 2019’a göre yüzde 45,8 artmış durumda. Buna karşın Türkiye’deki gıda fiyatlarındaki artış aynı dönemde yüzde 790’a ulaştı.

OECD’ye göre, enflasyon Kolombiya’da yüzde 5,1, Estonya’da yüzde 6,1 olarak ölçüldü. Bu iki ülke, Türkiye’nin ardından en yüksek oranlara sahip ülkeler arasında yer aldı. İsviçre’de enflasyon yüzde 0,2 seviyesinde kalırken, Kosta Rika’da ise fiyatlar düşmeye devam etti. Japonya’da enerji ve gıda fiyatlarındaki gerilemeyle birlikte yıllık enflasyon yüzde 2,7’ye indi.

Euro Bölgesi’nde enflasyon üç aydır yüzde 2,0 seviyesinde sabit kalırken, Almanya’da yüzde 2,2, Fransa’da yüzde 0,9, İtalya’da ise yüzde 1,6 olarak ölçüldü.

G7 ülkelerinde genel enflasyon ortalaması yüzde 2,7 seviyesinde seyretti. ABD, Almanya ve Kanada’da oranlar hafif artarken, Japonya’da gerileme görüldü.

OECD, raporunda fiyat artışlarının ülkeden ülkeye büyük farklılıklar gösterdiğini belirtti. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı kur dalgalanmaları, gıda arz zincirlerindeki kırılganlıklar ve yüksek enerji ithalat maliyetleri bu farklılığın başlıca nedenleri arasında sayılıyor. Aynı dönemde İsviçre’de toplam gıda fiyatları sadece yüzde 6,9 oranında arttı.

Paylaşın

Türkiye’de Enflasyon Avrupa Birliği Ortalamasının 15 Katı

Türkiye’de ortalama yıllık enflasyon yüzde 33.29 iken, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ortalaması ise yüzde 2.2. Başka bir ifadeyle, Türkiye’de yıllık enflasyon, AB ortalamasının 15 katı seviyesinde.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), TÜİK verilerini temel alarak yayımladığı Eylül 2025 enflasyon bülteninde, Türkiye ekonomisinin küresel sıralamadaki konumuna dair çarpıcı bir tablo ortaya koydu.

Rapora göre, Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında hem ortalama hem de gıda enflasyonunun en yüksek olduğu ülke konumunda bulunuyor:

Ortalama Yıllık Enflasyon: Türkiye’de yüzde 33.29 iken, AB ülkeleri ortalamasında bu oran sadece yüzde 2.2’dir. Türkiye’deki yıllık enflasyon, AB ortalamasının 15 katı seviyesindedir.

Gıda Enflasyonu: Türkiye’de yüzde 36.06 olan gıda enflasyonu, AB ülkeleri ortalaması olan yüzde 3’ün 12 katına denk geliyor.

Harcama grupları incelendiğinde, yıllık artışın en yüksek olduğu grup, yüzde 66.10 ile eğitim oldu. Aylık en yüksek artış ise yüzde 8.60 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yaşandı.

DİSK-AR, TÜİK verilerinin güvenilirliği konusunda da sert eleştiriler yöneltti. Kuruluş, TÜİK’in Haziran 2022’den bu yana enflasyon hesabına esas oluşturan madde fiyat listesini açıklamaktan vazgeçmesini kınadı.

Bültende, TÜİK’in madde fiyat listesini açıklama zorunluluğu getiren kesinleşmiş yargı kararına rağmen hukuka direndiği vurgulandı:

“TÜİK yönetimi Anayasaya ve Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine meydan okudu ve okumaya devam ediyor… TÜİK kesinleşmiş yargı kararına rağmen hukukun arkasından dolanarak madde fiyat listesini açıklamadı.”

Ayrıca, raporda TÜİK’e göre görülen yıllık enflasyondaki yavaşlama hızının büyük ölçüde, geçen yılın yüksek aylık enflasyonunun yerini cari yılın daha düşük aylık enflasyonunun almasından kaynaklanan baz etkisi olduğu belirtildi. DİSK-AR, fiyatlarda gerçek bir düşüşün söz konusu olmadığını savundu.

Paylaşın

Şimşek’e Göre Enflasyonun Nedeni “Zirai Don Ve Kuraklık”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Zirai don ve kuraklık kaynaklı gıda enflasyonu uzun dönem eylül ayı ortalamasının 3 puan üzerinde gerçekleşti ve aylık enflasyona 1,1 puan katkı yaptı” dedi.

Hazine ve Maliye Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden enflasyon rakamlarını değerlendirdi. Mehmet Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Eylülde yüksek gerçekleşen aylık enflasyonda gıda fiyatları belirleyici oldu. Zirai don ve kuraklık kaynaklı gıda enflasyonu uzun dönem eylül ayı ortalamasının 3 puan üzerinde gerçekleşti ve aylık enflasyona 1,1 puan katkı yaptı.

Okulların başladığı eylül ayında eğitim grubu ve ilgili diğer kalemler aylık enflasyona yaklaşık 0,7 puan katkıda bulundu.

Enflasyonun ana eğilimi dezenflasyonun süreceğine işaret ediyor. Dönemsel etkilerin azalması ve uyguladığımız arz yönlü politikalarla program önceliğimiz olan dezenflasyonun devamını sağlayacağız.”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yıllık enflasyon ise yüzde 33,29 olarak gerçekleşti. Bu sonuçla aylık enflasyon piyasa beklentilerinin üzerinde açıklandı.

Ana harcama gruplarına yıllık olarak bakıldığında en fazla artış yüzde 51,36 ile konutta oldu. Gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 36,06, ulaştırmada ise yüzde 25,30 fiyat artışı kaydedildi.

Aylık bazda gıda ve alkolsüz içecekler kategorisinde fiyat artışı yüzde 4,62 oldu. Ulaştırmada yüzde 2,81, konutta ise yüzde 2,56 artış kaydedildi.

Kötü gelen enflasyon verisiyle Borsa İstanbul’da endeksler aşağı yönlü hareket etti. Güne yukarı yönlü başlayan BIST 100 endeksi gerileyerek 11 bin seviyesine indi.

Bağımsız araştırma kuruluşu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Eylül’de enflasyonun aylık bazda yüzde 3,79, yıllık artışın ise yüzde 63,23 olarak gerçekleştiğini açıkladı.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) da İstanbul için hesapladığı endekste aylık enflasyonu yüzde 3,19 olarak duyurmuştu. Böylece Eylül’de aylık tüketici fiyat artışlarına ilişkin TÜİK, ENAG ve İTO verilerinin birbirine yakın seyrettiği görüldü.

Paylaşın

Konkordato Başvurularında Rekor Artış

2025 yılınım ilk dokuz ayında mahkemeler tarafından verilen geçici mühlet kararı sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 76 artarak 2 bin 85’e ulaştı. Kesin mühlet kararı verilen dosya sayısı ise yüzde 171 artışla 1212’ye yükseldi.

Finansmana erişim sorunları ve işletme sermayesi yetersizliği nedeniyle zorlanan reel sektörde, konkordato başvuruları endişe verici boyutlara ulaştı. Konkordatotakip.com verilerine göre, Eylül 2025’te 172 dosya için kesin mühlet kararı verilerek tüm zamanların aylık rekoru kırıldı.

Ekonomim’in haberine göre yılın son çeyreğine girilirken, ilk dokuz aylık konkordato karnesi ciddi bir ekonomik baskıyı işaret ediyor:

Geçici Mühlet: Ocak-Eylül döneminde geçici mühlet kararı verilen toplam dosya sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 76 artarak 2 bin 85’e ulaştı. (Bu sayı, 2024 yılının toplam sayısını şimdiden aşmış durumda.)

Kesin Mühlet: Kesin mühlet kararı verilen dosya sayısı ise yüzde 171 artışla 1212’ye yükseldi.

En büyük endişe kaynağı ise konkordato süreçlerinin başarıyla sonuçlanamaması oldu. Dokuz aylık dönemde mahkemeler 165 iflas kararı verirken, alacakların ödenmeye başlanmasını ifade eden tasdik kararı sayısı sadece 67’de kaldı. Bu, konkordato müessesesinin borçlu şirketleri koruma amacının ötesine geçerek, iflasa sürüklenen şirket sayısının ciddi oranda arttığını gösteriyor.

Konkordato başvurularının sektörel dağılımında tekstil ve hazır giyim sektörü negatif ayrışmaya devam etti. Yılın 9 ayında sadece tekstil sektöründe 147 dosya için geçici mühlet kararı verilirken, hazır giyim dahil edildiğinde toplam konkordato sayısı 192’ye yükseldi. Tekstili, 92 dosya ile inşaat sektörü takip etti.

İş insanları, konkordato sisteminin suistimal edildiği ve alacaklıları riske attığı konusunda ısrarcı. Adalet Bakanlığı’nın İcra İflas Kanunu reform paketi hazırlığı sürerken, piyasa temsilcileri konkordato kalkanının sadece kamu ve banka borçlarını kapsaması, piyasa borçlarının ise kapsam dışında tutulması gerektiğini talep ediyor.

Paylaşın