İstanbul’da Yaşayanlar İndirime Giren Gıdaları Tercih Ediliyor

İstanbul’da yaşayanların yüzde 60,9’u satın aldığı gıda miktarının azaldığını yüzde 58,7’si indirime giren gıdaları tercih etme sıklığının arttığını yüzde 59,1’i geçen seneye göre satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti.

Haber Merkezi / İstanbul’da yaşayanların yüzde 85,3’ü kırmızı et, yüzde 43,3’ü beyaz et, yüzde 33,7’si süt ve süt ürünü çeşitlerinde satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını yüzde 36,8’i gıda alışverişlerinde ilk dikkat ettiği özelliğin ürün fiyatı olduğunu yüzde 97,8’i ekonomik sebeplerle gıda çeşidini azalttığını ifade etti.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbul Gündemi Araştırması sonuçlarını açıkladı. Veriler, 1 – 5 Nisan 2024 tarihleri arasında bin İstanbul sakini ile telefon üzerinden görüşülerek hazırlandı.

Verilere göre; Araştırmaya katılanların yüzde 42,7’si 31 Mart yerel seçimlerin, yüzde 32,5’i ekonomik sorunların, yüzde 2’si ise ailevi sorunların ev içerisinde konuşulduğunu belirtti.

Bayramı genellikle İstanbul dışında geçiren katılımcıların yüzde 20,1’i bu bayramda ekonomik sebeplerden dolayı İstanbul’da olduğunu belirtti.

Araştırmaya katılanların yüzde 65,9’u 31 Mart yerel seçimleri Mart ayında İstanbul’un gündemi olduğunu belirtti. İkinci sırada ise yüzde 20,4 ile ekonomik sorunlar yer aldı.

Katılımcıların yüzde 67’si 31 Mart yerel seçimlerinin konuşulduğundan bahsetti. İkinci sırada, yüzde 22,7 ile ekonomik sorunlar, üçüncü sırada ise yüzde 4,1 ile İsrail’in Gazze’yi İşgali yer aldı.

“Yüzde 33,9 kredi kartı asgari tutarını ödeyebiliyor”

Kredi kartı kullananların yüzde 48’i aylık kredi kartı borcunun tamamını, yüzde 33,9’u ise borcun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. yüzde 5,4’ü asgari tutar ile borcun tamamı arasında bir miktarda, yüzde 4,1’i asgariden az miktarda ödeme yapabildiğini belirtirken, yüzde 8,6’sı ise kredi kartı borcunu hiç ödeyemediğini ifade etti.

Mart ayında katılımcıların yüzde 17,9’u bazı ödemeleri yapamadığını ve borca girdiğini, yüzde 13,7’si aslında pek geçinemediğini, yüzde 47,4’ü kıt kanaat geçinebildiğini, yüzde 21’i ise geçinebildiğini ve kenara da para koyabildiğini belirtti. Araştırmaya katılanların yüzde 58,7’si indirime giren gıdaları tercih etme sıklığının arttığını belirtti.

Araştırmaya katılanların yüzde 59,1’i geçen seneye göre satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti. Katılımcıların yüzde 85,3’ü kırmızı et, yüzde 43,3’ü beyaz et, yüzde 33,7’si süt ve süt ürünü çeşitlerinde satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti.

Katılımcıların yüzde 36,8’i gıda alışverişlerinde ilk dikkat ettiği özelliğin ürün fiyatı olduğunu belirtti. Araştırmaya katılanların yüzde 97,8’i ekonomik sebeplerle gıda çeşidini azalttığını belirtti.

Araştırmaya katılanlara Mart ayındaki duygu halleri soruldu ve 10 üzerinden değerlendirmeleri istendi. Araştırmaya katılanların ortalama stres seviyesi 6,3 olarak ölçülürken kaygı seviyesi 5,9 olarak ölçüldü. Mart ayındaki yaşam memnuniyeti 4,8 ve mutluluk seviyesi 5,9 olarak ölçüldü.

Tartışmaların yüzde 40,1’i aile arasında, yüzde 30,6’sı iş ortamında gerçekleşti. Katılımcılara göre İstanbul’un ilk üç sorunu yüzde 57,9 ile ulaşım, yüzde 49,4 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 47,3 ile sığınmacı ve mülteciler olarak belirlendi.

Paylaşın

Şimşek’in Politikalarına Rahatsızlık Artıyor: Ne Enflasyon Düştü Ne Yabancı Geldi

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, sanayicinin enflasyonun düşürülmesi ve belirsizliklerin giderilmesi için faiz artışına razı olduğunu, ancak gelinen noktada enflasyon düşmediği gibi, yabancı sermayenin de gelmediğini söyledi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Meclis toplantısında konuşan Seyit Ardıç, krediye erişim zorluğu sürerken, ticari kredi kartı limitlerinin sınırlandırılmasının sanayiciyi zor durumda bıraktığını da kaydetti.

Bursa Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BUSİAD) Başkanı Buğra Küçükkayalar, seçim sonrasında belirsizliğin ortadan kalkmadığını gözlemlediklerini belirterek, “Öngörülemezlik; üretim ve hizmet sektöründeki üyelerimizin ortak kaygıları olarak ortaya çıkıyor” dedi.

Türkiye, son açıklanan Mart 2024 verilerine göre yüzde 68,5’lik tüketici enflasyonu ile dünyada en yüksek enflasyona sahip dördüncü ülke konumunda bulunuyor. Enflasyonda Türkiye’yi geçen ülkeler ise Arjantin, Suriye ve Lübnan olarak sıralanıyor. Eylül 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “faiz indirimi” ısrarı ile yükselişe geçen enflasyon, Türkiye toplumunun son 2,5 yılda en çok şikayet ettiği konu oldu, olmaya da devam ediyor.

28 Mayıs Cumhurbaşkanı seçimini Erdoğan’ın az farkla kazanması sonrasında ekonominin başına getirdiği Mehmet Şimşek’in başta Merkez Bankası olmak üzere ekonomi bürokrasisinde yaptığı değişiklikler ve “rasyonele dönüş” söylemi, faiz artırımı politikasına geri dönüşün de önünü açtı.

Haziran 2023’te tekrar başlayan faiz artırımları ile, son 11 ayda TCMB’nin politika faizi yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye çıkarıldı. Aynı dönemde tüketici enflasyonu ise yüzde 38,2’den yüzde 68,5’e yükseldi. Dolayısıyla aradan geçen 11 ayda hala enflasyonda bir gerileme ve Türkiye’ye olan yabancı sermaye girişlerinde artış beklentisi karşılanmış değil.

Kulislere göre hem AKP içinde hem Saray danışmanları içerisinde Şimşek’in politikalarına ilişkin rahatsızlıklar giderek artıyor. Bununla birlikte son günlerde iş dünyasından da “faiz artışlarının işe yaramadığı” yönünde eleştiriler yapılmaya başlanması dikkat çekiyor.

DW Türkçe’den Aram Ekin Duran‘a konuşan ekonomistlere göre, Mehmet Şimşek’in ‘rasyonel’ ekonomi politikalarının bekleneni verememesi halinde, Şimşek üzerindeki baskılar da artacak. Özellikle Mayıs ve Haziran aylarında enflasyonda kalıcı etki yapacak bir gerileme olmazsa, Şimşek politikalarına olan eleştirilerin artması bekleniyor.

TCMB, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde politika faizini 500 baz puan artırarak yüzde 50’ye çıkarmıştı. TCMB’nin seçimden hemen önceki bu hamlesi piyasa oyuncularını hem şaşırttı hem de Fatih Karahan başkanlığındaki TCMB’nin kredibilitesine olumlu katkı yaptı. TCMB, Şubat 2024’te ise faizi sabit tutmuştu.

Nisan ayında da faizin sabit tutulmasıyla TCMB yine “bekle-gör” dönemine girmiş oldu. Artık önümüzdeki 2 ay, yani Mayıs ve Haziranda mevcut sıkılaştırma ve tedbirlerin enflasyon üzerindeki etkisi izlenecek. Dolayısıyla bu önümüzdeki 2 ayda, dezenflasyon süreci için ortaya konan ‘rasyonel’ politikalar açısından da bir test dönemi olacak.

TCMB’nin Nisan 2024 toplantısında politika faizini sabit bırakmasını değerlendiren Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan’a göre, bu ‘bekle-gör’ döneminde enflasyonda bir iyileşme görülmezse, Haziran sonrasında mutlaka yeni bir faiz artışına ihtiyaç olacak.

Mevcut ekonomi yönetiminin de yaz ortasında bir faiz artışı yapmaya bu şartlarda sıcak baktığını ifade eden Prof. Yazgan, son 11 aydır yürütülen enflasyonla mücadele programının işe yarayıp yaramadığının önümüzdeki 2 ayda ciddi bir teste tabi tutulacağı görüşünde. “Önümüzdeki 1 -2 aylık dönem, hem Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ‘rasyonel’ politikaları hem de TCMB yönetimi için kritik önemde” diyen Yazgan, baz etkisi dışında enflasyon dinamiklerinde kayda değer bir gerileme gözlemlenmezse, Şimşek politikalarına karşı hem iktidar içerisinde hem de iş dünyasında güçlü bir itirazın yükselebileceğini ifade ediyor.

Yazgan, olası itirazlara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu aşamada Mehmet Şimşek’i görevden almasının ise “en olumsuz ve gerçekleşmesi en uzak senaryo” olacağını kaydediyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından düzenlenen Küresel Görünüm Forumu’nda Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuş ve “Piyasalar ve yatırımcılar genel olarak enflasyonun düşeceği ve Orta Vadeli Program’ın (OVP) sonuç vereceğine inanmaya başladı” ifadesini kullanmıştı.

Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü (PIIE) ve Dış İlişkiler Konseyi (CFR) tarafından düzenlenen “Gelişmekte Olan Piyasalarda Merkez Bankası Yönetimi” başlıklı etkinlikte konuşan TCMB Başkanı Fatih Karahan da, “Ne gerekiyorsa yapacağımızın sinyalini her zaman verdik. Piyasaların beklediğinden çok daha fazla miktarda sıkılaştırma yaptık ve dezenflasyon konusunda ne kadar ciddi olduğumuzu gösterdik” diye konuşmuştu.

Ancak aynı günlerde iş dünyasından ise mevcut para politikasının beklenen düzeyde işe yaramadığına dair eleştiriler ortaya çıktı.

Önce Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, parasal sıkılaştırmadan beklenen sonucun alınamadığını savunan bir açıklama yaptı. ASO Meclis toplantısında konuşan Ardıç, sanayicinin enflasyonun düşürülmesi ve belirsizliklerin giderilmesi için faiz artışına razı olduğunu, ancak gelinen noktada enflasyon düşmediği gibi, yabancı sermayenin de gelmediğini söyledi.

ASO Meclis toplantısında konuşan Ardıç, krediye erişim zorluğu sürerken, ticari kredi kartı limitlerinin sınırlandırılmasının sanayiciyi zor durumda bıraktığını da kaydetti.

Türkiye’nin bir diğer sanayi merkezi olan Bursa’dan da uyarı niteliğinde bir araştırma yayınlandı. Bursa Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BUSİAD), üyeleri nezdinde Nisan 2024’te gerçekleştirdiği, BUSİAD İktisadi Yönelim Anketi’nin sonuçlarını değerlendiren BUSİAD Başkanı Buğra Küçükkayalar, seçim sonrasında belirsizliğin ortadan kalkmadığını gözlemlediklerini belirterek, “Öngörülemezlik; üretim ve hizmet sektöründeki üyelerimizin ortak kaygıları olarak ortaya çıkıyor” dedi.

Enflasyonda gerileme olacak mı?

Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın’a göre, ekonomi yönetimi gerçekleşmesi çok zor olsa da, yıl sonu için yüzde 36’lık enflasyon hedefini korumaya devam ediyor.

Önümüzdeki birkaç ayda faiz artışı yapılmasa bile, son dönemde ‘parasal sıkılaşma’ya dönük mesajların giderek güçlendiğine işaret eden Prof. Alçın, “Ancak Haziran ayına gelindiğinde geçen ayki raporda olduğu gibi bu ayki raporda da yazan dezenflasyon sürecinin istenen seviyede gerçekleşmemesi olası. Mart ayı enflasyonunun da beklentinin üstünde geldiğini görüyoruz. Nisan ve Mayıs aylarında da enflasyonun geriye dönme ihtimali zayıf. Her ay beklenen üzerinde enflasyon olduğuna göre, burada jeopolitik riskler, güçlü iç talep, hizmet enflasyonu ve gıda enflasyonunun etkisi sürüyor” değerlendirmesi yapıyor.

Ekonomi yönetiminin enflasyonda istenen gerileme sağlanamazsa yapacağı yeni bir faiz artışı ile birlikte, yılsonu enflasyon hedefini de yukarı yönlü revize etmesi gerektiğini dile getiren Prof. Sinan Alçın, Mehmet Şimşek’in politikalarının geleceğine ilişkin ise şu görüşleri dile getiriyor:

“Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası, Mehmet Şimşek ‘in yönetim ve yönlendirmesi altında. Ama onun üzerinde Ekonomi Koordinasyon Kurulu var, Ekonomiden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz var ve tabi en tepede Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Son 11 ayda enflasyonda ve rezervlerde pek olumlu gelişmeler sağlanamadı. Bu nedenle Haziran ayı sonrasında, Şimşek’in yönettiği ve yönlendirdiği Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası politikalarının Cumhurbaşkanlığı tarafından gözden geçirilebileceğini düşünüyorum.”

Paylaşın

Merkez Bankası Politika Faizini Sabit Tuttu

Merkez Bankası (TCMB), piyasaların beklediği gibi politika faizini sabit tuttu. Banka, geçen ay politika faizini, 500 baz puan artışla yüzde 45’ten yüzde 50’ye yükseltmişti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB) karara ilişkin yaptığı açıklamada, “Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır” ifadelerini kullandı.

Merkez Bankası’nın (TCMB), Nisan ayı piyasa katılımcıları anketinde cari ay ve 3 ay sonrası için faiz beklentisi yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıktı. 12 ay sonrası için politika faizi beklentisi de yüzde 36,96’dan yüzde 38,18’e yükseldi.

Türkiye’de enflasyon Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre Mart ayında yıllık olarak yüzde 68,50 oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50 düzeyinde sabit tutma kararı aldı.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir.

Mart ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, devam eden zayıflamaya rağmen öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir. Tüketim malı ve altın ithalatındaki seyir cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte direncin sürdüğüne işaret etmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyonist baskıları canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip etmektedir.

Mart ayında atılan adımların etkisiyle finansal koşullar önemli ölçüde sıkılaşmıştır. Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir.

Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.

Kurul; makroihtiyati politikaları, piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürmektedir. Bu çerçevede, kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir. Likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.”

Paylaşın

Beyaz Eşya İhracatı Yüzde 10 Azaldı

TÜRKBESD’in paylaştığı bilgilere göre; 2023 yılında yurt içi beyaz eşya satışlar bir önceki yıla göre yüzde 14 artarken, 2023 yılında beyaz eşya ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 10 düştü.

TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, “Sektörümüzün rekabetçiliğini koruması için en kritik konulardan biri maliyet baskısı. Özellikle maliyeti doğrudan etkileyen Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) türü uygulamalarda gerçekleştirilen yüksek artışlar bu dönemde sektörümüzü olumsuz etkiliyor. GEKAP tutarlarının 2020’den bu yana 10 katına çıkmış olması sektörümüzde birim maliyetleri artırdığı gibi ihracat rekabetçiliğine de olumsuz yansıyor” ifadelerini kullandı.

TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı, “AB ve bağlantılı birçok pazarda da ihracatçılarımız özellikle Uzakdoğulu rakiplerine karşı çetin bir rekabet ortamı ile karşı karşıyadır. Bu bağlamda, ihracat teşviklerinin geliştirilerek devam etmesi son derece kritiktir” dedi.

Türk Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), 2023 yılına ait beyaz eşya satış bilgilerini paylaştı. Paylaşılan bilgilere göre; 2023 yılında yurt içi beyaz eşya satışlar bir önceki yıla göre yüzde 14 artarken, 2023 yılında beyaz eşya ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 10 düştü.

İhracattaki düşüşü iç satışların dengeleyerek iç piyasanın kaldıraç etkisi yarattığı, böylece üretim ve istihdam yapısının korunabildiği değerlendirmesinde bulunan TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Tüm yıl boyunca devam eden dış piyasalardaki daralma ihracatımızdaki düşüşün en önemli sebebi oldu.  İhracattaki düşüşü bu zamana kadar iç satışlar büyük oranda dengeledi.  2024 yılı için de küresel risklerin değişmeyeceği öngörüsü ile iç satışların son derece önemli olduğunu biliyoruz. Üretim ve istihdam seviyelerimizin korunması yine iç pazardan alınan güçle mümkün olacak.”

İç pazar dinamizminin vazgeçilmez olduğuna dikkat çeken Sığın, “Sektör olarak ülkemiz ve tüketicilerimiz için arzumuz, enerji verimli ürünlerin daha da yaygınlaşmasıdır. Bu sayede ülkemizin kaynakları korunurken tüketicilerimiz için de tasarruf imkanı doğacaktır” dedi.

TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, sözlerine şöyle devam etti: “Kredi kartı taksit sayılarının azaltılması, kredi faiz ve komisyon oranlarının yükseltilmesi gibi uygulamalar, enerji verimli ürünlerin daha fazla tüketiciyle buluşmasına engel oluyor. Oysa bu yeni nesil ürünlerin yaygınlaşması sadece sanayimizin varlığı ve sürekliliği için değil; ülkemizin ve tüketicilerimizin refahı için de büyük önem taşımaktadır.

Bildiğiniz gibi ülkemizde beyaz eşya endüstrisi olarak Ar-Ge çalışmalarımız ve yatırımlarımızı her geçen gün artırarak tüketicilerimize enerji verimliliği yüksek ürünler sunuyoruz.  Enerji verimli ürünlere geçişle 2030 yılına kadar buzdolaplarından yıllık yaklaşık 2.7 TWH, çamaşır makinelerinden yıllık 2,1 TWh bulaşık makinelerinden yıllık 1,2 TWh tasarruf bekleniyor. Yaptığımız hesaplamalara göre piyasada enerji verimli ürünlerin hakim olması durumunda Keban Barajı’nın 1 yıllık üretimine denk şekilde toplam 6 TWh’lık bir enerji tasarruf edilebilir.”

“İhracat teşviklerinin geliştirilerek devam etmesi son derece kritik”

Toplantıda ihracat pazarlarında sanayicilerin desteklenmesi gerektiğinin altını çizen TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı “AB ve bağlantılı birçok pazarda da ihracatçılarımız özellikle Uzakdoğulu rakiplerine karşı çetin bir rekabet ortamı ile karşı karşıyadır. Bu bağlamda, ihracat teşviklerinin geliştirilerek devam etmesi son derece kritiktir” diye konuştu. Özkadı ayrıca, sınırda karbon düzenleme mekanizması (SKDM) kapsamında ilk raporlamanın 31 Ocak’ta olacağını hatırlatarak, ilerleyen süreçte SKDM’den muaf olmak için Türkiye’de de AB ile uyumlu bir Emisyon Ticaret Sistemi’nin tesisi ve toplanan gelirlerin yeşil dönüşüme aktarılmasının önemine işaret etti.

Sektörün önemli temel girdilerinden yassı çelik ürünleri ile ilgili olarak da TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz şunları söyledi: “Sektörümüzde kullanılan soğuk sac, sıcak yassı çelikten üretilmekte ve bu nedenle, sıcak yassı çelik ürünlerindeki herhangi bir değişim, sektörümüzü doğrudan etkilemektedir. Yakın tarihte Çin, Hindistan, Japonya ve Rusya menşeli yassı sıcak çelik ürünlerine yönelik bir anti damping soruşturması başlatıldı. Bu soruşturmanın olası sonucunun; nihai ürün maliyetine, istihdam ve ihracat kayıplarına etkisini takip ediyoruz. TÜRKBESD olarak soruşturma sonucunun ihracat ve istihdam gibi önemli faktörler üzerinde etkili olabileceğini ve bu etkilerin dikkate alınması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.”

Son olarak toplantıda yetkili servislerin önemine değinen TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Semir Kuseyri, “Yetkili olmadığı halde yetkili servis gibi kendilerini tanıtan ve asıl amaçları dolandırıcılık olan kişiler nedeniyle çok sayıda tüketici mağduriyetine ve ürün kaybına şahit oluyoruz. Bu olumsuz durum ayrıca firmaların ticari itibarlarına ve marka değerlerine de zarar verebiliyor. Ticaret Bakanlığı tarafından açılan Servis Bilgi Sistemi – SERBİS yetkili servislere ilişkin bilgilere doğru ve kolay bir şekilde erişim sağlanması en doğru kaynak. www.servis.gov.tradresli internet sitesi üzerinden Türkiye’deki tüm kayıtlı yetkili servislere kolayca ulaşılabiliyor” diye konuştu.

Paylaşın

Gıda Enflasyonu: Türkiye, Dünyada 3. Sırada

Türkiye, gıda enflasyonunda Arjantin ve Zimbabve’nin ardından dünyada 3. sıraya yerleşti. Türkiye’yi gıda enflasyonunda sırasıyla Venezuela, Lübnan ve Filistin takip etti.

Gıda fiyatları dünya genelinde gerilemeye devam ederken, Türkiye’de ise artmaya devam ediyor.

Ekonomist Tunç Şatıroğlu, sosyal medya hesabından Türkiye’nin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, gıda enflasyonunda Venezula ve Lübnan’ı da geride bırakarak dünyada 3. sıraya yerleştiğini ifade etti.

Gıda fiyatlarında Türkiye’nin zirveyi yakın seyrettiğine vurgu yapan Şatıroğlu, “Arjantin ve Zimbabwe’den başka rakibimiz kalmadı” dedi.

Merkez Bankası’nın PPK raporunda yer alan, “Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır” ifadelerine de atıfta bulunan Tunç Şatıroğlu, “Kulanın artık” dedi.

Gıda fiyatları 27,9 kat arttı

2005 Mart’ta 115 olan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Mart 2024’te 2.139’a yükseldi. 2005 Mart’ta 113 olan gıda fiyatları endeksi ise 2024 Mart’ta 3.150’ye yükseldi. Böylece TÜFE 2005’ten bu yanda 18,6 kat; gıda fiyatları ise 2005’ten bu yana 27,9 kat arttı.

Mart 2005’te yüzde 7,9 olan yıllık enflasyon oranı Mart 2024’te yüzde 68,5 oldu. 2005’te yüzde 4,83 olan yıllık gıda enflasyonu ise Mart 2024’te yüzde 70,41’e yükseldi.

Öte yandan son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki fark açılmaya başladı. Mart 2005’te TÜFE’yle aynı seyreden gıda fiyatları endeksi Mart 2024’te TÜFE’nin 1.011 puan (yüzde 47,3) üstüne çıktı.

Paylaşın

Merkez Bankası Duyurdu: Konut Fiyatları Yüzde 58,3 Arttı

Konut fiyatları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,3 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de ırasıyla yüzde 1,5, 2,0 ve 1,6 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 87,7 artış gösterdi. Ayrıca, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta konut fiyatları yüzde 85,6 artarken, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta yüzde 85,1 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 31 bin 364,5 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 4900 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 492 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 542 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 606 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 Şubat ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE), 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2 oranında artarak 1216,0 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,3 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 5,1 oranında azalış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,5, 2,0 ve 1,6 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 45,6, 72,9 ve 57,4 oranlarında artış gösterdi.

Paylaşın

Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borcu 173,6 Milyar Dolar

Şubat sonu itibarıyla, Türkiye’nin kısa vadeli dış borcu 173,6 milyar dolar oldu. Bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç 69,9 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borcu 57,7 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçlar ise 51,0 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Şubat 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Şubat sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2023 yıl sonuna göre yüzde 0,9 oranında azalışla 173,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2,2 oranında artarak 69,9 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4,5 oranında azalarak 57,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2023 yıl sonuna göre yüzde 10,9 oranında artarak 13,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 4,4 oranında azalarak 19,1 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 1,9 oranında azalışla 20,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 9,2 oranında artışla 16,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 4,8 oranında azalarak 51,0 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2023 yıl sonuna göre yüzde 5,5 oranında artarak 36,4 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 3,3 oranında azalarak 91,2 milyar dolar oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 0,2 oranında azalarak 95,4 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 4,2 oranında azalarak 74,4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

2023 yıl sonunda 1,6 milyar dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2024 Şubat sonu itibarıyla 3,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 500 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2024 Şubat sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 51,0’ı dolar, yüzde 22,2’si Euro, yüzde 10,8’i TL ve yüzde 16,0’ı diğer döviz cinslerinden oluştu.

2024 Şubat sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 227,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Söz konusu stokun 19,1 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 22,0, Merkez Bankası’nın yüzde 20,2, özel sektörün ise yüzde 57,8 oranında paya sahip olduğu gözlendi.

Paylaşın

Türkiye, Kişi Başına Düşen Milli Gelirde Dünyada 72. Sırada

IMF’nin yayınladığı rapora göre 2023 yılında Türkiye’de kişi başına düşen Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 12 bin 849 dolar oldu. Türkiye, bu gelir ile dünyada 72. sırada yer aldı.

Türkiye, 2023 yılında kişi başına düşen GSYH 12 bin 489 dolar ile dünyada 66. sıradaydı. Başka bir ifadeyle Türkiye son 10 senede 6 sıra geriledi.

Uluslararası Para Fonu, (IMF) her sene iki defa yayımladığı Dünya Ekonomik Görünümü raporunu açıkladı. Euronews Türkçe’nin aktardığına göre, Türkiye, son 10 senede kişi başına düşen milli gelir sıralamasında geriledi.

Türkiye’de kişi başına milli gelir 10 sene önce dünya ortalamasından 1500 dolar fazla iken 500 dolar geriye düştü. Dünyanın en büyük ekonomi sıralamasında da Türkiye irtifa kaybetti ancak hala en büyük 20 ekonomi arasında olmayı sürdürüyor.

Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerine bir kaç göstergeden bakmak mümkün. Bunlardan ilki kişi başına düşen milli gelir. IMF’nin Nisan 2024’te yayınladığı rapora göre 2023 yılında Türkiye’de kişi başına düşen Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 12 bin 849 Amerikan doları oldu. Türkiye bu gelir ile dünyada 72. sırada yer aldı.

2013 yılında ise Türkiye’de kişi başına düşen GSYH 12 bin 489 dolar idi. Türkiye kişi başına milli gelir sıralamasında 2013 yılında 66. sırada idi. Bu durumda Türkiye son 10 senede 6 sıra geriledi.

Türkiye’nin verilerini dünya ortalaması ile karşılaştırmak da mümkün. Buna göre kişi başına milli gelir 2013’te dünya ortalamasının bin 554 dolar üzerinde iken 2023’te 510 dolar altına düştü.

Dünya ortalaması ile Türkiye’de kişi başına milli gelir daha geniş bir zaman diliminde karşılaştırıldığında şu sonuç ortaya çıkıyor: 2000’li yılların başında Türkiye dünya ortalamasının gerisinde. Ancak 2007 yılından itibaren Türkiye üstte çıkarken 2017 yılına kadar büyük ölçüde daha yüksek gelire sahip.

2017’den sonra ise durumun rengi değişiyor ve Türkiye hep dünya ortalamasının altında yer alıyor. Zaten Türkiye’nin son yıllarda gerilediği gösteren diğer veri ise Türkiye’nin dünya ekonomisinden aldığı pay. 2013 yılında dünya ekonomisinin yüzde 1,24’ünü Türkiye oluştururken bu oran 2023’te yüzde 1,06’ya düştü.

Ekonomistler yöntem ve anlamını zaman zaman eleştirse de satın alma gücüne göre milli gelir de en çok başvurulan kıyaslamalardan birisi.

Buna göre 2023 yılında satın alma gücüne göre kişi başına düşen milli gelir Türkiye’de 42 bin 64 dolar oldu. Sırası ise 52. 2013 yılında ise bu değer 22 bin 221 dolar idi. Türkiye’nin sıralaması ise 61 idi.

Satın alma gücüne göre kişi başına milli gelir sıralamasında Türkiye son 10 yılda ilerleme gösterirken kişi başına milli gelir sıralamasında geriye gitti.

Türkiye ilk 20 ekonomide

GSYH cinsinden ülkelerin ekonomi büyüklüklerine bakıldığında ise Türkiye 2023 yılında dünyanın en büyük 18. Ekonomisi oldu. IMF’ye göre Türkiye’nimn GSYH’si 1,11 trilyon dolar oldu. 2013 yılında ise Türkiye dünyanın en büyük 16. ekonomisi idi.

Paylaşın

Bankalara ‘Kredi Kartı Limiti’ Uyarısı: İnceleme Başlatın

Yüksek enflasyonun getirdiği hayat pahalılığı geçim derdini derinleştirirken, ayı döndürmeye çalışan vatandaşın kredi kartı ve banka borçları katlanarak artmaya devam etti. 

Kredi kartı harcamalarını düşürmek isteyen ekonomi yönetimi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BBDK) aracılığıyla bankalara bir talimat gönderdi.

Bankalar kredi kartı tahsis edecekleri müşterilere yönelik ilk yıl için mevcut maaşlarının 4 katı oranını verebiliyor. Bazı bankalar bu sınırı ihlal edebiliyor. Söz konusu bankaların müşterilere aylık gelirinin 10 ile 15 katı oranında limit tahsis ettiği belirtildi.

Yeniçağ’ın haberine göre, BBDK, bankaların kart limitlerinde detaylı bir inceleme başlatması gerektiğini söyledi. Yapılacak düzenleme ile kart limitlerinde düşüşler olması bekleniyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından getirilen tebliğ ile kredi kartı işlemleri için uygulanacak faiz oranlarına üst sınır belirlenmişti.

Bankada parası olanların varlıklarına son bir yılda 5.1 trilyon lira eklenirken, borçlu olanların borcu da 1.4 trilyon artışla 3.2 trilyon liraya ulaştı.

Varlıkların artışında kur ve faizlerdeki yükseliş önemli rol oynarken, döviz kurlarındaki artıştan kaynaklı zenginleşenlere yapılan ödemeler ağırlıklı olarak Merkez Bankası’nın kasasından çıkmış oldu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) yayımladığı Finansal Hesaplar Raporu’na göre, 2023 yıl sonu itibarıyla hane halkının borçları 2022 sonuna göre 1 trilyon 858 milyar liradan, 3 trilyon 245 milyar liraya fırladı.

Kredi kullananların üzerindeki kredi yükü son bir yılda 1 trilyon 387 milyar lira birden arttı. Hanehalkı borcunun milli gelire (GSYİH) oranı yüzde 11, borcun harcanabilir gelire oranı da yüzde 28 düzeyinde gerçekleşti.

Buna karşılık hanehalkının finansal varlıkları 2022 sonuna göre 7.3 trilyon liradan 12.4 trilyon liraya yükseldi.

Yaklaşık 3’te 2’si banka mevduatlarından oluşan bu varlıklardaki yıllık 5 trilyon 138 milyar liralık artışın 1 trilyon civarındaki kısmı döviz kurlarındaki artışlardan, yine yaklaşık 1 trilyon liralık kısmı hisse senedi kazançları sayesinde elde edildi.

Paylaşın

Hazine’nin Borcu 7,5 Trilyon Liraya Yükseldi

Merkezi yönetim brüt borç stoku, mart sonu itibarıyla 7 trilyon 499,8 milyar lira oldu. Borç stokunun 2 trilyon 712,5 milyar lira tutarındaki kısmı Türk Lirası, 4 trilyon 787,3 milyar lira tutarındaki bölümü ise döviz cinsi borçlardan oluştu.

Haber Merkezi / Ayrıca, hazine alacakları, şubat sonu itibarıyla 28,6 milyar lira oldu. Alacak stoku içindeki en yüksek payı 10,9 milyar lirayla mahalli idareler oluşturdu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 31 Mart itibarıyla merkezi yönetim brüt borç stoku verilerini açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Merkezi yönetim borç stoku 31 Mart 2024 tarihi itibarıyla 7.499,8 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Borç stokunun 2.712,5 milyar TL tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsi, 4.787,3 milyar TL tutarındaki kısmı döviz cinsi borçlardan oluşmaktadır.

Hazine Alacak stoku 31 Mart 2024 tarihi itibarıyla 28,6 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Hazine alacak stoku içerisinde en yüksek pay 10,9 milyar TL ile Mahalli İdareler’e aittir. 2024 Mart ayı sonu itibarıyla Hazine alacaklarından toplam 1,2 milyar TL tahsilat gerçekleştirilmiştir.”

Paylaşın