Dış Ticaret Açığı 75 Milyar Dolar

2025 yılının on aylık döneminde ihracat 224 milyar 469 milyon dolar, ithalat ise 299 milyar 152 milyon dolar oldu. Başka bir ifadeyle, yılın ilk on aylık döneminde dış ticaret açığı 74 milyar 683 milyon dolar oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dış Ticaret İstatistikleri Ekim 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; İhracat ekim ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,0 artarak 23 milyar 941 milyon dolar, ithalat yüzde 7,2 artarak 31 milyar 521 milyon dolar oldu. ihracat 2025 yılının on aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,9 artarak 224 milyar 469 milyon dolar, ithalat yüzde 6,1 artarak 299 milyar 152 milyon dolar oldu.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, ekim ayında yüzde 3,8 artarak 22 milyar 25 milyon dolardan, 22 milyar 826 milyon dolara yükseldi. Ekim ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 5,2 artarak 22 milyar 684 milyon dolardan, 23 milyar 865 milyon dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı ekim ayında 1 milyar 10 milyon dolar oldu. Dış ticaret hacmi yüzde 4,5 artarak 46 milyar 721 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 95,8 oldu.

Ekim ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27,6 artarak 5 milyar 938 milyon dolardan, 7 milyar 580 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ekim ayında yüzde 79,8 iken, 2025 ekim ayında yüzde 76,0’a geriledi.

Ocak – Ekim döneminde dış ticaret açığı yüzde 13,3 artarak 65 milyar 913 milyon dolardan, 74 milyar 683 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ocak – Ekim döneminde yüzde 76,6 iken, 2025 yılının aynı döneminde yüzde 75,0’a geriledi.

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, ekim ayında imalat sanayinin payı yüzde 94,4, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,3, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,6 oldu. Ocak – Ekim döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,3, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,6 oldu.

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, ekim ayında ara mallarının payı yüzde 68,3, sermaye mallarının payı yüzde 16,0 ve tüketim mallarının payı yüzde 15,5 oldu. İthalatta, 2025 Ocak – Ekim döneminde ara mallarının payı yüzde 68,9, sermaye mallarının payı yüzde 14,6 ve tüketim mallarının payı yüzde 16,2 oldu.

İhracatta Almanya ithalatta Çin ilk sırada

Ekim ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 2 milyar 3 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 423 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 409 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 210 milyon dolar ile Irak, 1 milyon 152 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 30,1’ini oluşturdu.

Ocak – Ekim döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 18 milyar 554 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 13 milyar 811 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 13 milyar 427 milyon dolar ile ABD, 10 milyar 987 milyon dolar ile İtalya ve 9 milyar 883 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 29,7’sini oluşturdu.

İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Ekim ayında Çin’den yapılan ithalat 3 milyar 977 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 712 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 326 milyon dolar ile Almanya, 2 milyar 5 milyon dolar ile İsviçre, 1 milyar 828 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,9’unu oluşturdu.

Ocak – Ekim döneminde ithalatta ilk sırayı Çin aldı. Çin’den yapılan ithalat 40 milyar 731 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 35 milyar 508 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 24 milyar 598 milyon dolar ile Almanya, 14 milyar 570 milyon dolar ile ABD, 12 milyar 886 milyon dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 42,9’unu oluşturdu.

Paylaşın

Ekonomiye Güven 99,5’e Yükseldi

Ekim ayında 98,2 olan ekonomik güven endeksi, kasım ayında yüzde 1,3 oranında artarak 99,5 değerini aldı. Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekonomik Güven Endeksi Kasım 2025 verilerini açıkladı. Buna göre; Ekonomik güven endeksi ekim ayında 98,2 iken, kasım ayında yüzde 1,3 oranında artarak 99,5 değerini aldı.

Bir önceki aya göre Kasım ayında tüketici güven endeksi yüzde 1,6 oranında artarak 85,0 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde 1,2 oranında artarak 103,2 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 1,0 oranında artarak 111,8 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 0,9 oranında artarak 114,2 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 1,5 oranında artarak 84,9 değerini aldı.

Ekonomik güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir. Endeks, mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır. Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır.

Ekonomik güven endeksinin hesaplamasında kullanılan alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanmaktadır. Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

Paylaşın

Hanehalkının Enflasyon Beklentisi Yüzde 52,24

Kasım ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri bir önceki aya göre, piyasa katılımcıları için yüzde 23,49’a yükselirken, reel sektör için yüzde 35,70, hanehalkı için yüzde 52,24’e geriledi.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Sektörel Enflasyon Beklentileri Kasım 2025 verilerini yayınladı.

Buna göre: Kasım ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri bir önceki aya göre, piyasa katılımcıları için 0,23 puan artarak yüzde 23,49 seviyesine yükselirken, reel sektör için 0,60 puan azalarak yüzde 35,70 seviyesine, hanehalkı için 2,15 puan azalarak yüzde 52,24 seviyesine geriledi.

Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranı bir önceki aya göre 1,67 puan azalarak yüzde 24,83 seviyesinde gerçekleşti.

Piyasa Katılımcıları Anketi, İktisadi Yönelim Anketi ve Türkiye İstatistik Kurumu iş birliğiyle yürütülen Tüketici Eğilim Anketi ile finansal ve reel sektör uzmanlarının, imalat sanayi firmalarının ve hanehalkının 12 ay sonrası yıllık tüketici enflasyonu beklentileri derlenerek Sektörel Enflasyon Beklentileri elde ediliyor.

Paylaşın

Yurt Dışı Üretici Enflasyonu Yüzde 28,75

Yurt dışı üretici enflasyonu, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 0,90, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 28,69, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28,75 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 25,13 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) Ekim 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Yurt dışı üretici enflasyonu, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 0,90, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 28,69, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28,75 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 25,13 arttı.

Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 32,78, imalatta yüzde 28,68 arttı.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 25,85, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 35,80, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 36,17, enerjide yüzde 14,35, sermaye mallarında yüzde 27,64 arttı.

Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 4,74, imalatta yüzde 0,83 arttı.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 1,12, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 2,82, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 1,95, sermaye mallarında yüzde 0,07 artarken, enerjide yüzde 3,50 azaldı.

Paylaşın

Tarımsal Girdi Enflasyonu Yüzde 34,60

Tarımsal girdi enflasyonu, eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 2,16, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 26,48, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 34,60 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 32,19 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) Eylül 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarımsal girdi enflasyonu, eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 2,16, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 26,48, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 34,60 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 32,19 arttı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 2,29, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 1,35 arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 36,01, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 26,60 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 56,97 yükseliş ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 6,76 yükseliş ile tohum ve dikim materyali oldu.

Paylaşın

Merkez Bankası, Yıl Sonu Enflasyon Tahminini Yüzde 32’ye Yükseltti

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, yıl sonu enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize ettiklerini duyurdu. Buna göre TCMB’nin 2025 sonu tahmini yüzde 32’ye çıktı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan yılın son enflasyon raporunu açıkladı. Sunumunda, dezenflasyon sürecinin son iki ayda yavaşladığını kaydeden Karahan, yıl sonu enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize ettiklerini duyurdu.

Buna göre TCMB’nin 2025 sonu tahmini yüzde 32’ye çıktı. Daha önce TCMB yıl sonu enflasyon tahminini 27 olarak açıklamıştı. 2026 yıl sonu içinse tahmin aralığı yüzde 13-19 seviyesinde korundu.

Yukarı yönlü revizyonun ardından Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi yüzde 1’den fazla, bankacılık endeksi ise yüzde 3’ün üzerinde geriledi.

Üçüncü çeyrekteki enflasyon raporuna kıyasla yılın son üç ayında gıda fiyatlarının yıllık tüketici enflasyonuna katkısının 1,5 puan yükseldiğini belirten Karahan, “Son iki ayda ise enflasyon, tahmin aralığımızın üzerinde gerçekleşmiş oldu. Bu gelişmenin arka planına bakacak olursak; gıda fiyatları kaynaklı etkilerin ön plana çıktığını söylemek mümkün” diye konuştu.

Bir önceki enflasyon raporunda, olumsuz hava koşullarının gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskler oluşturduğundan bahsettiklerini hatırlatan TCMB Başkanı Karahan, “Son aylarda ise arza yönelik bu risklerin gerçekleştiğini görüyoruz. Nitekim, bitkisel üretim tahminleri Mayıs ayındaki ilk tahminlere kıyasla aşağı yönlü güncellendi. Söz konusu gelişmelerin de etkisiyle, gıda enflasyonu son dönemde belirgin bir yükseliş gösterdi” dedi.

Fatih Karahan, gıda fiyatlarındaki olumsuz seyrin yanı sıra son üç ayda hizmet ve temel mal enflasyonlarında kaydedilen iyileşmelerin de öngörülenden daha sınırlı olduğunu belirtti.

Üniversite ücretlerindeki artışın da enflasyonun seyrini olumsuz etkilediğini kaydeden Karahan, “2019 sonuyla kıyaslandığında, tüketici fiyatları geçen süre zarfında 7,8 kat artarken, üniversite ücretleri 15 kat artmış durumda. Üçüncü çeyrekte vakıf üniversitelerinde ücret artışları öngörülerimizin üzerinde gerçekleşti. Dolayısıyla, tahmin güncellemesine, sınırlı olmakla birlikte, buradan bir etki geldiğini söylemeliyiz” dedi.

Sunumunun ardından soru-cevap bölümünde Karahan, dezenflasyon sürecinde “durmadan” ziyade, “yavaşlama” olduğunu belirtti. Para politikasının bu gelişmeyle uyumlu olduğunu belirten Karahan, faiz indirimlerinde “durmayı gerektirecek bir bozulma görmediklerini,” ama “riskleri göz önünde bulundurarak adım büyüklüğünü düşürdüklerini” kaydetti.

Karahan, “Enflasyon görünümünde bir bozulma olursa ilk olarak adım büyüklüğünü düşüreceğimizi ifade etmiştik. Para politikasında bir ayar yapmış olduk, gerekirse daha fazlasını yapmaya hazırız” diye konuştu.

Dezenflasyon sürecinin yavaşladığı ortamda TCMB, Ekim ayında faiz indirimlerini sürdürmüş ancak öncekilerin aksine 100 baz puan ile daha sınırlı bir düşüş kararı açıklamıştı. Ekim kararının ardından Türkiye’de politika faizi yüzde 39,5 seviyesinde bulunuyor.

Para politikası ve maliye politikalarının uyumlu hareket etmesinin önemini de vurgulayan Karahan, “Bu doğrultuda (hükümetten gelen), özellikle Ocak ayında yapılacak vergi ve çeşitli güncellemelerin enflasyon hedefiyle uyumlu olacağı açıklamaları son derece kıymetli. Biz önümüzdeki sene için planımızı yaparken bu açıklamaları da göz önünde bulundurduk” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, vergi ve harçlardaki güncellemenin yeniden değerleme oranı yerine enflasyon hedeflerini dikkate alarak bütçe imkanları doğrultusunda daha düşük oranda yapılmasının gündemlerinde olduğunu belirtmişti.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Aylık Maliyeti 105 Bin Lira

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti, ekim ayında bir önceki aya göre, 2 bin 882 lira artarak 104 bin 927 liraya yükseldi. İstanbul’un ekim ayı enflasyonu yüzde 40,84.

Haber Merkezi / İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) aylık olarak yayımladığı “İstanbul’da Yaşam Maliyeti Araştırması”nın Ekim 2025 sonuçları açıklandı.

Buna göre; İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti, ekim ayında bir önceki aya göre, 2 bin 882 lira artarak 104 bin 927 liraya yükseldi.

İstanbul’daki yaşam maliyeti ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,82 oranında arttı. İstanbul’da yaşamanın maliyeti geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 42,30 artış gösterdi.

İstanbul’un enflasyonu yüzde 40,84

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2025 Ekim Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı. Verilere göre, İstanbul’da yıllık enflasyon yüzde 40,84 seviyesine ulaştı. Yıl başından bu yana kümülatif artış ise yüzde 34,40 olarak kaydedildi.

Aylık bazda en yüksek artış, kış sezonu etkisiyle giyim ve ayakkabı grubunda yaşandı. Bu kalemdeki fiyatlar sadece bir ayda yüzde 17,26 arttı. Habere göre, haberleşme grubu yüzde 5,42, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 4,05, lokanta ve oteller ise yüzde 3,97 oranında artış gösterdi.

Konut harcamalarında yüzde 2,21, ev eşyasında yüzde 2,02 artış izlenirken, sağlık ve eğitim gruplarında herhangi bir fiyat değişimi yaşanmadı. Ulaştırma harcamaları yüzde 0,61 ile daha sınırlı bir artış kaydetti.

2024 Ekim’e kıyasla yıllık artış oranları birçok harcama grubunda genel endeksin üzerinde seyretti. Eğitim harcamaları yıllık bazda yüzde 62,54 ile en yüksek artışı gösterdi. Konut harcamalarında da yüzde 60,33’lük bir yıllık artış dikkat çekerken, eğlence ve kültür grubu yüzde 41,64 ile öne çıktı.

Paylaşın

Mehmet Şimşek’e Göre Ekonomide Her Şey Yolunda

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, uygulamakta olan dezenflasyon programına ilişkin, “Programın ikinci evresindeyiz, ilerleme kayda değer. Enflasyonu yeniden tek haneye indirmeyi hedefliyoruz” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da düzenlenen “Ekonominin Ön Safları: Ticaret Çatışmaları ve Yeni Küresel Rekabetler” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Küresel belirsizliğin hiç bu kadar yoğun hissedilmediğini dile getiren Şimşek, buna rağmen küresel ekonomi dirençli kaldığı için piyasa algısının hala olumlu olduğunu söyledi.

Son yıllarda küresel ekonomideki büyüme oranlarının önceki dönemlere göre daha düşük olmasından bahseden Şimşek, küresel anlamda karşılarında çok sayıda zorluğun bulunduğunu, bunlardan başlıcalarının “küresel ticaretteki korumacılık”, “yüksek küresel borçluluk”, “yaşlanan nüfus”, “yapay zekanın muhtemel yıkıcı sonuçları”, “iklim değişikliğinin etkileri” ve “jeopolitik gerilimler” olduğunu anlattı.

Şimşek, küresel ticaretteki korumacılığın artık yeni normal haline geldiğini belirterek, zaman zaman Çin ile ABD arasında olduğu gibi geçici yumuşamalar yaşansa da uzun vadeli eğilimin değişecek gibi görünmediğini bildirdi.

Bundan 20 yıl önce Çin’in küresel imalattaki payının yüzde 9’un altında olduğunu, bugün söz konusu oranın yüzde 30’un üzerine çıktığını kaydeden Şimşek, “Aynı eğilim devam ederse bu pay yüzde 45’e bile çıkabilir. Kim pay kaybetti? Genel olarak Batı. ABD’nin küresel imalattaki payı yüzde 22’den yüzde 11’e geriledi. Avrupa Birliği yaklaşık 10 puan kaybetti. Japonya da öyle. İşte korumacılığın asıl nedeni bu.” diye konuştu.

Bakan Şimşek, Çin’in son 20–25 yılda dünyanın çok daha fazla ülkesi için bir numaralı ticaret ortağı haline geldiğine dikkati çekerek, üretimin giderek Asya’ya, özellikle de Çin’e, kaydığını söyledi. Gelişmiş ülkelerde reel ücretler yerinde sayarken, gelişmekte olan ekonomilerde artışın sürdüğünü belirten Şimşek, bu dengesizliğin küreselleşmeye ve kurallı ticaret sistemine yönelik sosyal ve siyasi tepkinin başlıca kaynağına dönüştüğünü ifade etti.

Üretim kaybının yalnızca düşük katma değerli işlerin kaybı anlamına gelmediğini vurgulayan Şimşek, bu kaybın aynı zamanda ona bağlı hizmet sektörlerini de ortadan kaldırdığını belirtti. Bu nedenle korumacılığın artık kalıcı bir eğilim haline gelmiş göründüğünü dile getirdi.

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye’nin bu süreçte görece daha az kırılgan olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü ihracatımızın yüzde 62’si serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelere gidiyor. Yüzde 80’den fazlası ise yakın coğrafyamıza, Orta Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika gibi dost ve komşu bölgelere gidiyor. Bu bizi kısmen koruyor. Bir diğer avantajımız, hizmet ihracatımızın payının uluslararası ortalamalara göre güçlü olması. Hizmet ticareti henüz korumacılıktan etkilenmiş değil. Bu tabloyu fırsata çevirebiliriz.

Küresel ölçekte parçalanma sürüyorsa biz bölgesel entegrasyona odaklanabiliriz. Bölgesel entegrasyonu, küresel parçalanmaya panzehir olarak görüyoruz. Bu nedenle bölgesel bağlantıları güçlendiriyoruz. Körfez ülkeleri ile yeni serbest ticaret anlaşmaları yaparken, Birleşik Krallık ve AB ile mevcut anlaşmaların güncellenmesi için çalışıyoruz. Tedarik zinciri dayanıklılığını artıracak yatırımlar yapıyoruz.”

Şimşek, Irak’taki FAV Limanı’ndan Londra’ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa’nın her ülkesine Türkiye’den kesintisiz ulaşım sağlanabilecek Kalkınma Yolu Projesi’nin ülkeye sağlayacağı katkılardan bahsederek, Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Çin’e uzanan koridorlara ilişkin örnekler verdi.

Bakan Şimşek, Türkiye’nin hizmetler ihracatında çok güçlü olduğunu belirterek, bu yıl hizmet ticareti fazlasının 65 milyar dolar civarında olacağını, mal ticaretinde açık verilse de turizm, müteahhitlik, sağlık turizmi, eğitim ve yaratıcı endüstrilerde güçlü olduklarını söyledi.

Son 25 yılda küresel borcun GSYH’ye oranının dramatik şekilde artarak yüzde 324’e çıktığını dile getiren Şimşek, “Türkiye’de bu oran yüzde 89. Bu önemli bir avantaj ve altyapı, eğitim ve sağlık harcamalarına daha fazla alan açmamızı sağlıyor. Borç yükü yüksek ülkeler aynı şansa sahip değil. Biz bu alanı, yapısal reformlar, üretkenliği artıracak yatırımlar, yapay zeka ve yeşil dönüşüm için kullanıyoruz.” şeklinde konuştu.

Şimşek, küresel alanda nüfusun yaşlanmasının bir başka problem olduğunu kaydederek, “Türkiye bu konuda da avantajlı. Henüz yaklaşık 20 yıllık demografik fırsat penceremiz var. Kadın istihdamını artırmaya yönelik adımlar atıyoruz. Ayrıca gümüş ekonominin, yani yaşlı nüfus ekonomisinin küresel hacim olarak 5,5 trilyon dolardan 8,5 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Türkiye bu alanda hem sağlık hem yaşlı bakım hizmetlerinde uluslararası bir merkez haline gelebilir.” açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin yapay zeka, 5G, savunma sanayisi, yenilenebilir enerji gibi alanlarda yaptığı çalışmaları ve hayata geçirdiği yatırımları anlatan Şimşek, “Yenilenebilir enerji dönüşümünü hızlandırıyoruz. Güneş, rüzgar, jeotermal ekipman üretim potansiyelinde Türkiye ilk 10’da. Yeşil teknolojilerde önemli bir oyuncu olma potansiyelimiz yüksek.” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, şu an uygulamakta oldukları dezenflasyon programına değinerek, “Amacımız fiyat istikrarını sağlamak, mali disiplini güçlendirmek ve cari açığı azaltmak. Bu alanda ciddi ilerleme var. Yapısal dönüşüm sürdürülebilirlik için kilit unsur. Programın ikinci evresindeyiz, ilerleme kayda değer. Enflasyonu yeniden tek haneye indirmeyi hedefliyoruz.” dedi.

İhracatta yüksek ve orta teknolojiye sahip ürünlerin payının arttığını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti: “Türkiye yeniden doğrudan yatırımlar için bölgesel merkez olma yolunda. Son 20–25 yılda doğrudan yatırımlar yaklaşık 20 kat arttı. Yeni kredi notu artışlarıyla yatırım yapılabilir seviyeye dönmeyi hedefliyoruz.

Son 20 yılda ortalama reel büyüme yüzde 5,4 oldu. Bu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan dönemindeki ekonomik performansı yansıtıyor. Gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında, özellikle Çin ve Hindistan hariç tutulduğunda, Türkiye’nin büyüme performansı açık biçimde önde.”

Paylaşın

Sosyal Yardıma Muhtaç Hane Sayısı 4,5 Milyonu Aştı

Giderek derinleşen ve çözülemez hale gelen ekonomik kriz, 18,2 milyon vatandaşı sosyal yardıma mahkum etti. Türkiye nüfusu göz önüne alındığında ortalama her 5 kişiden biri sosyal yardımlara muhtaç durumda.

Ekonomiye dair hedef ve politikaların detaylandığı 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, sosyal yardıma muhtaç hane sayısının 4,5 milyonu aştığını ortaya koydu. Raporda ayrıca, Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borcunu ödeyemeyen kişi sayısının 9,5 milyona dayandığı vurgulandı.

BirGün’den Mustafa Bildircin’in aktardığına göre, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, Türkiye’deki yoksulluğun boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Program, 2026 yılı için belirlenen ekonomik hedefler ve politikalarla birlikte, sosyal destek alan hanelerin durumuna da ışık tutuyor.

Sosyal yardıma muhtaç hane sayısının, Covid-19 salgını nedeniyle sosyal yardımların artırıldığı 2022 yılı sayısını geçtiği dikkat çekiyor. Rapora göre, 2022’de 4 milyon 498 bin 852 olan sosyal yardım alan hane sayısı, 2024 sonunda 4 milyon 574 bin 684’e yükseldi.

TÜİK’in dört kişilik hane hesabıyla yapılan hesaplamaya göre, Türkiye’de sosyal yardıma muhtaç kişi sayısı 18 milyon 298 bin 736’ya ulaştı.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri 13 Milyar Dolar Eridi

Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 198,4 milyar dolardan 185,5 milyar dolara geriledi. Aynı dönemde swap hariç net rezervler ise 52,1 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 23 Ekim ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı.

Buna göre, Merkez Bankası’nın  (TCMB) resmi rezerv varlıkları, geçen haftaya göre yüzde 6,5 azalarak 185,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Merkez’in önceki hafta brüt rezervi 198,4 milyar dolar düzeyindeydi.

Merkez Bankası’nın (TCMB) swap hariç net rezervi 52,1 milyar dolar oldu.

Bu hafta döviz varlıkları, bir önceki haftaya göre yüzde 8,1 azalarak 73,1 milyar dolar, altın cinsinden rezerv varlıkları yüzde 5,8 azalarak 104,7 milyar dolar, IMF rezerv pozisyonu ve SDR toplamı ise yüzde 0,3 azalarak 7,7 milyar dolar oldu.

Paylaşın