Türkiye’de Kadınların İstihdam Oranı Erkeklerin Yarısından Daha Az

2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranının yüzde 47,5 olurken, bu oran kadınlarda yüzde 30,4, erkeklerde ise yüzde 65,0 oldu. En yüksek kadın istihdam oranı, yüzde 37,4 ile Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin ve Gümüşhane bölgesinde, en düşük kadın istihdam oranı ise ise 18,2 ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt bölgesinde gerçekleşti.

Haber Merkezi / 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun işgücüne katılma oranının yüzde 53,1 olurken, bu oran kadınlarda yüzde 35,1, erkeklerde ise yüzde 71,4 oldu. İşgücüne katılma oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları görüldü.

Okuryazar olmayan kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 13,9, lise altı eğitimli kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 27,1, lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 36,1, mesleki veya teknik lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 43,0 iken, yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 68,8 oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İstatistiklerle Kadın 2023 verilerini açıkladı: Buna göre; Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 31 Aralık 2023 tarihi itibarıyla, kadın nüfus 42 milyon 638 bin 306 kişi, erkek nüfus 42 milyon 734 bin 71 kişi oldu.

Diğer bir ifadeyle, toplam nüfusun yüzde 49,9’unu kadınlar, yüzde 50,1’ini ise erkekler oluşturdu. Kadınlar ile erkekler arasındaki bu oransal denge, kadınların daha uzun yaşaması nedeniyle, 60 ve daha yukarı yaş grubundan itibaren kadınların lehine değişti. Kadın nüfusun oranı, 60-74 yaş grubunda yüzde 52,1 iken 90 ve üzeri yaş grubunda yüzde 70,2 oldu.

Hayat Tabloları sonuçlarına göre, doğuşta beklenen yaşam süresi 2020-2022 döneminde Türkiye geneli için 77,5 yıl iken kadınlarda 80,3 yıl, erkeklerde 74,8 yıl oldu. Genel olarak kadınların erkeklerden daha uzun yaşadığı ve doğuşta beklenen yaşam süresi farkının 5,5 yıl olduğu görüldü.

Hayat Tabloları sonuçlarına göre, belirli bir yaştaki kişinin günlük hayattaki faaliyetlerini sınırlandıracak bir sağlık sorunu olmadan yaşaması beklenen yıl sayısını ifade eden sağlıklı yaşam süresi, 2020-2022 döneminde sıfır yaşında bulunan bir kişi için Türkiye genelinde 58,4 yıl iken kadınlarda 57,0 yıl, erkeklerde 59,7 yıl oldu. Buna göre, erkeklerin doğuşta sağlıklı yaşam süresinin kadınlardan 2,7 yıl daha uzun olduğu görüldü.

Türkiye Sağlık Araştırması sonuçlarına göre boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 20,2’sinin obez, yüzde 35,6’sının ise obez öncesi durumda olduğu görüldü. Obez bireylerin oranı cinsiyete göre incelendiğinde, kadınların yüzde 23,6’sının obez ve yüzde 30,9’unun obez öncesi durumda, erkeklerin yüzde 16,8’inin obez ve yüzde 40,4’ünün obez öncesi durumda olduğu görüldü.

Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, ortalama eğitim süresinin yıllara göre arttığı görüldü. Türkiye geneli için ortalama eğitim süresi 2011 yılında 7,3 yıl, kadınlarda 6,4 yıl, erkeklerde 8,3 yıl iken, 2022 yılında Türkiye genelinde 9,2 yıl, kadınlarda 8,5 yıl, erkeklerde 10,0 yıl oldu.

Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, en az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranının 2008-2022 yılları arasında arttığı görüldü. En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki bireylerin toplam nüfus içindeki oranı, 2008 yılında yüzde 75,1 iken 2022 yılında yüzde 91,3 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, 2008 yılında en az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı yüzde 67,5, erkeklerin oranı yüzde 82,8 iken, bu oran 2022 yılında kadınlarda yüzde 86,7, erkeklerde ise yüzde 96,1 oldu.

Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, yüksekokul ve fakülte, yüksek lisans ve doktora mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranı, 2008 yılında yüzde 9,1 iken 2022 yılında yüzde 23,5 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, 2008 yılında yükseköğretim mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı yüzde 7,1, erkeklerin oranı yüzde 11,2 iken bu oran 2022 yılında kadınlarda yüzde 21,6, erkeklerde ise yüzde 25,5 oldu.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun işgücüne katılma oranının yüzde 53,1 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 35,1, erkeklerde ise yüzde 71,4 oldu.

İşgücüne katılma oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları görüldü. Okuryazar olmayan kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 13,9, lise altı eğitimli kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 27,1, lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 36,1, mesleki veya teknik lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 43,0 iken, yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 68,8 oldu.

Kadınların istihdam oranının erkeklerin yarısından daha az

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranının yüzde 47,5 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 30,4, erkeklerde ise yüzde 65,0 oldu. En yüksek istihdam oranı yüzde 54,1 ile Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli bölgesinde, en düşük istihdam oranı ise yüzde 33,8 ile Mardin, Batman, Şırnak v e Siirt bölgesinde gerçekleşti.

En yüksek kadın istihdam oranı, yüzde 37,4 ile Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin ve Gümüşhane bölgesinde, en düşük kadın istihdam oranı ise yüzde 18,2 ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt bölgesinde gerçekleşti. En yüksek erkek istihdam oranı, yüzde 72,8 ile Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli bölgesinde, en düşük erkek istihdam oranı ise yüzde 50,8 ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt bölgesinde gerçekleşti.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre yarı zamanlı çalışanların istihdam içindeki oranının 2022 yılında yüzde 9,8 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda yüzde 16,1, erkeklerde ise yüzde 6,7 oldu.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki bireylerin istihdam oranı, 2014 yılında yüzde 59,8 iken 2022 yılında yüzde 60,5 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, 2022 yılında hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadınların istihdam oranının yüzde 28,0, erkeklerin istihdam oranının ise yüzde 90,5 olduğu görüldü.

Cinsiyetler arası ücret veya kazanç farkı, erkek ve kadın arasındaki ücret veya kazanç farkının erkek ücret veya kazancına yüzdesel oranı olarak tanımlanmaktadır. Kazanç Yapısı İstatistiklerine göre, yıllık ortalama brüt ücret-maaş ile hesaplanan gösterge için en yüksek fark yüzde 17,1 ile yükseköğretim mezunlarında, en düşük fark yüzde 12,4 ile yine ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti. Yıllık ortalama brüt kazanç ile hesaplanan gösterge için ise, en yüksek fark yüzde 19,6 ile lise mezunlarında, en düşük fark ise yüzde 14,5 ile ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti.

Dışişleri Bakanlığı verilerine göre kadın büyükelçi oranı 2011 yılında yüzde 11,9 iken 2023 yılında yüzde 27,3 oldu. Erkek büyükelçi oranı ise 2011 yılında yüzde 88,1 iken 2023 yılında yüzde 72,7 oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi verilerine göre 2023 yıl sonu itibarıyla 599 milletvekili içerisinde kadın milletvekili sayısının 119, erkek milletvekili sayısının ise 480 olduğu görüldü. Meclisteki kadın milletvekili oranı 2007 yılında yüzde 9,1 iken, 2023 yılında yüzde 19,9 oldu.

Yükseköğretim İstatistiklerine göre yükseköğretimde görevli profesörler içerisindeki kadın profesör oranı 2010-2011 öğretim yılında yüzde 27,6 iken 2022-2023 öğretim yılında yüzde 33,9 oldu. Yükseköğretimde görevli doçentler içerisindeki kadın doçent oranı ise, 2010-2011 öğretim yılında yüzde 32,2 iken 2022-2023 öğretim yılında yüzde 40,8 oldu.

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre şirketlerde üst ve orta düzey yönetici pozisyonundaki kadın oranı 2012 yılında yüzde 14,4 iken 2022 yılında yüzde 19,6 oldu.

Belirli bir dönemde (genellikle bir takvim yılı) bir kişi ya da grup tarafından Ar-Ge faaliyetleri için harcanan sürenin aynı dönemde çalışılan toplam süreye bölünmesi yoluyla hesaplanan Tam Zaman Eşdeğeri (TZE), 0 ile 1 arasında bir değer alarak uluslararası Ar-Ge personeli karşılaştırmalarında kullanılmaktadır.

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması sonuçlarına göre, TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel sayısı, 2022 yılında 93 bin 41 kişi ile toplam Ar-Ge personel sayısının yüzde 34,1’ini oluşturdu. Sektörler itibarıyla TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel oranı, yükseköğretimde yüzde 47,5, kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlette yüzde 31,0, mali ve mali olmayan şirketlerde ise yüzde 27,3 oldu.

Ortalama ilk evlenme yaşı kadınlarda 25,7

Evlenme İstatistiklerine göre resmi olarak ilk evliliğini 2023 yılında yapmış olan kadınların ortalama evlenme yaşı 25,7 iken erkeklerin ortalama evlenme yaşı 28,3 oldu. Ortalama ilk evlenme yaşının en yüksek olduğu il, kadınlarda 29,0 yaş, erkeklerde 32,7 yaş ile Tunceli oldu. Ortalama ilk evlenme yaşının en düşük olduğu il ise kadınlarda 22,9 yaş ile Ağrı, erkeklerde 26,2 yaş ile Şanlıurfa oldu.

ADNKS sonuçlarına göre resmi evliliklerde eşler arasındaki eğitim farkı incelendiğinde, 2022 yılında kadınların yüzde 38,9’unun kendilerinden daha yüksek eğitimli erkeklerle evli olduğu görüldü. Eşlerinden daha yüksek eğitimli olan kadınların oranının yüzde 16,2, eğitim seviyeleri aynı olan eşlerin oranının ise yüzde 42,8 olduğu görüldü.

Boşanma İstatistiklerine göre 2023 yılında kesinleşen boşanma davaları sonucu çocukların velayetinin çoğunlukla anneye verildiği görüldü. Annenin velayetine verilen çocuk oranı yüzde 74,9 iken babanın velayetine verilen çocuk oranı ise yüzde 25,1 oldu.

Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında 16-74 yaş grubundaki bireylerin İnternet kullanım oranı yüzde 87,1 oldu. Bu oran kadınlarda yüzde 83,3 iken erkeklerde yüzde 90,9 oldu.

Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında, yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı yüzde 18,9 iken bu oran kadınlarda yüzde 27,4, erkeklerde yüzde 10,2 oldu. Kadınların yüzde 56,3’ü, erkeklerin ise yüzde 75,8’i yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvende hissetti.

Evde yalnız olduklarında kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı 2023 yılında yüzde 4,6 iken bu oran kadınlarda yüzde 6,3, erkeklerde yüzde 2,7 oldu. Kadınların yüzde 83,4’ü, erkeklerin ise yüzde 90,8’i evde yalnız olduklarında kendilerini güvende hissetti.

Paylaşın

Türkiye’de Şubat Ayında En Az 36 Kadın Öldürüldü

Şubat ayında 36 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Öldürülen 36 kadının 10’u evli olduğu erkek, 7’si eskiden evli olduğu erkek, 7’si birlikte olduğu erkek, 4’ü babası, 3’ü oğlu, 2’si tanıdık biri, 1’i tanımadığı biri tarafından öldürüldü.

Haber Merkezi / Öldürülen 36 kadından 17’si boşanmak istediği için, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 2’si ekonomik bahanelerle, 1’i failin evli olduğu kadınla arasını bozduğunu düşündüğü için, 1’i uyuşturucu parası vermediği, 1’i kötü yola düştüğü bahanesi, 2’si kızının ve kardeşinin kararını desteklediği bahanesiyle öldürüldü. 12’sinin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.

36 kadından 17’si evinde, 11’i sokakta, 2’si arabada, 2’si otelde, 1’i arazide, 1’i ıssız yerde, 1’i işyerinde, 1’i lojmanda öldürüldü. Kadınların 25’i ateşli silahlarla, 9’u kesici aletle, 2’si boğularak öldürüldü.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Şubat ayı kadın cinayetleri raporunu açıkladı. Rapora göre, Şubat ayında 36 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. 17 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu.

Öldürülen 36 kadından 17’si boşanmak istediği için, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 2’si ekonomik bahanelerle, 1’i failin evli olduğu kadınla arasını bozduğunu düşündüğü için, 1’i uyuşturucu parası vermediği, 1’i kötü yola düştüğü bahanesi, 2’si kızının ve kardeşinin kararını desteklediği bahanesiyle öldürüldü. 12’sinin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.

Öldürülen 36 kadının 10’u evli olduğu erkek, 7’si eskiden evli olduğu erkek, 7’si birlikte olduğu erkek, 4’ü babası, 3’ü oğlu, 2’si tanıdık biri, 1’i tanımadığı biri tarafından öldürülmüştür. 2 olayda ise failin yakınlığı tespit edilememiştir. Bu ay kadınların yüzde 28’i evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.

Kadınların 17’si evinde, 11’i sokakta, 2’si arabada, 2’si otelde, 1’i arazide, 1’i ıssız yerde, 1’i işyerinde, 1’i lojmanda öldürülmüştür. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 47’si evlerinde öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların 25’i ateşli silahlarla, 9’u kesici aletle, 2’si boğularak öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 69’u ateşli silah ile öldürüldü.

Paylaşın

Türkiye’de 24 Saatte 8 Kadın Cinayeti

Dünyada kadın cinayeti sıralamasında ilk sıralarda yer alan Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne sayılı günler kala 8 kadın eşleri ya da boşandıkları kişiler tarafından katledildi.

Haber Merkezi / Türkiye’de basına yansıyan haberlere göre önceki gün en az 8 kadın cinayeti işlendi. Denizli’nin Pamukkale ilçesinde, Afganistanlı Nasim Gol Karımı adlı kadın evli olduğu Muhammet Esmail Habibi tarafından boğazından bıçaklanarak öldürüldü.

İzmir’in Aliağa ilçesinde Özlem Çankaya adlı kadın evli olduğu ve bir süredir ayrı yaşadığı Ahmet Çankaya tarafından iş görüşmesi çıkışında bıçaklanarak öldürüldü.

İstanbul Çekmeköy’de Emine Ülkü Araz adlı kadın kendisini rehin alan evli olduğu erkek tarafından vurularak öldürüldü.

Sakarya’nın Akyazı ilçesinde Hatun Ekrem Aslan adlı kadın boşanma aşamasında olduğu Ali Rıza Aslan, tarafından tabancayla vurarak öldürüldü. Ali Rıza Aslan cinayet sonrası intihar etti.

İstanbul Pendik’te yaşayan Sevilay Karlı, 5 ay önce boşandığı Ümit Karlı tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Ümit Karlı gözaltına alındı.

Adıyaman Samsat’ta Kasım A., evli olduğu Tuğba A.’yı, bacanağı Abidin A. ve 9 yaşındaki Mustafa A.’yı tabancayla vurarak öldürdü.

Adana’da Nurseli K. adlı kadın çalıştığı iş yerini basan ayrıldığı erkek Oktay D. tarafından tüfekle dizinden vuruldu. Ağır yaralanan Nurseli K. hastanede tedaviye alınırken, Oktay D. tutuklandı.

Erzurum’da cezaevinden firar eden boşanmak istediği Şafak Saydam’ın tabancayla vurduğu Elif Saydam bir haftalık yaşam savaşını kaybetti. Elif Saydam toprağa verildi.

Bursa’da, Tuba Ateşci adlı kadın bir yıl önce boşandığı Murat Demir tarafından kıskançlık bahanesiyle vurularak öldürüldü. Demir cinayet sonrası intihar etti.

“İşte AKP Türkiyesi, Türkiye Yüzyılı…”

Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK) “İşte AKP Türkiyesi, Türkiye Yüzyılı…” başlığıyla konuya ilişkin yaptığı açıklamada öldürülen kadınların biri hariç hepsinin boşanma aşamasında olduğu veya boşandığı kişi tarafından öldürüldüğüne dikkat çekti.

Yapılan açıklamada devletin tüm olanaklarına sahip olan AKP’nin bu gücü kadın cinayetlerini önlemek için değil, kadınları daha da karanlığa boğmak için kullandığı vurgulanarak emekçi kadınlara “bu karanlıkta birbirimizin yoluna ışık olalım” çağrısı yapıldı.

KDK’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: AKP ile daha da kararan bu sömürü düzeninde bizler Medeni Kanun’daki boşanma hakkımızı bile kullanamıyoruz. Hukuken boşansak bile gerçek hayatta bunun karşılığı olmuyor.

Bu da yetmiyor, devletin tüm olanaklarına sahip olan AKP bu gücü kadın cinayetlerini önlemek için değil, kadınları daha da karanlığa boğmak için kullanıyor. Aile hukukuna arabuluculuk getirmenin, nafaka hakkımızı tırpanlamanın tasarıları üzerinde çalışıyorlar.

Bu ülkede AKP cenahından biz kadınların haklarına dair açılan her tartışma, dinci gericilik uğruna atılan her bir adım, kadınlara dair söylenen her bir söz kadın cinayetlerinin artmasına sebep oluyor. Bu yüzden KDK olarak laik, eşitlikçi ve emekçilerin çıkarlarına işleyen bir ülkenin kurulması gerektiğini savunuyoruz. Böyle bir ülke de ancak biz işçilerin, emekçilerin iktidarıyla kurulur.

Mücadelemiz ve çağrımız tüm emekçi kadınlaradır. Gelin hem bu karanlık günlerde birbirimizin yoluna ışık olalım, hem de insanca yaşayacağımız bir ülke için birlikte mücadele edelim.

Paylaşın

Ocak Ayında Her Gün Bir Kadın Öldürüldü!

2024 yılının ilk atında 31 kadın öldürüldü. Öldürülen 31 kadının 11’i evli olduğu erkek, 5’i eskiden evli olduğu erkek, 3’ü birlikte olduğu erkek, 3’ü tanıdığı biri, 3’ü akrabası, 2’si eskiden birlikte olduğu erkek, 2’si babası, 1’i oğlu, 1’i tanımadığı biri tarafından öldürüldü.

Haber Merkezi / Kadınların 19’u evinde, 7’si sokakta, 2’si eğlence mekanında, 2’si kamusal alanda, 1’i arabada  öldürülürken, öldürülen kadınların 19’u ateşli silahlarla, 9’u kesici aletle, 2’si boğularak öldürüldü. 1 kadının nasıl öldüğü tespit edilemedi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Ocak 2024 Raporu’nu yayımladı. Rapora göre, ocak ayında 31 kadın öldürüldü, 21 kadın şüpheli  şekilde ölü bulundu.

Öldürülen 31 kadından 6’sı boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 1’i ekonomik bahanelerle, 1’i annesini koruduğu için öldürüldü. 23’ünün ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.

Kadınların yüzde 35’i evli olduğu erkek tarafından öldürüldü: Ocak ayında 31 kadının 11’i evli olduğu erkek, 5’i eskiden evli olduğu erkek, 3’ü birlikte olduğu erkek, 3’ü tanıdığı biri, 3’ü akrabası, 2’si eskiden birlikte olduğu erkek, 2’si babası, 1’i oğlu, 1’i ise tanımadığı biri tarafından öldürüldü.

Kadınların yüzde 61’i evlerinde öldürüldü: Ocak ayında kadınların 19’u evinde, 7’si sokakta, 2’si eğlence mekanında, 2’si kamusal alanda, 1’i arabada öldürüldü.

Kadınların yüzde 61’i ateşli silah ile öldürüldü: Bu ay öldürülen kadınların 19’u ateşli silahlarla, 9’u kesici aletle, 2’si boğularak öldürüldü. 1 kadının nasıl öldüğü tespit edilemedi.

Ocak ayında gerçekleşen 31 kadın cinayetinin 11’inde öldürülen kadınların yanında failler başkasını öldürdü veya yaraladı.

Paylaşın

Nobel Barış Ödülü Sahibi Nergis Muhammedi’ye 15 Ay Daha Hapis Cezası

İran Devrim Mahkemesi, Nobel Barış Ödülü sahibi Nergis Muhammedi’yi İslam Cumhuriyeti’ne karşı kara propaganda yaptığı iddiasıyla 15 ay daha hapis cezasına çarptırdı:

Haber Merkezi / “15 ay hapis, iki yıl Tahran ve komşu iller dışına sürgün, iki yıl seyahat yasağı, iki yıl sosyal – siyasi gruplara katılma yasağı, ve iki yıl akıllı telefon kullanma yasağı.”

Hayatının son yirmi yılında birçok kez hapis cezası alan Nergis Muhammedi‘nin ailesi, cezanın 19 Aralık’ta verildiğini ve Muhammedi‘nin duruşmalara özellikle katılmamayı tercih ettiğini açıkladı.

Nergis Muhammedi, şu anda Tahran’da yer alan Evin Hapishanesi’nde iktidara karşı propaganda yapmak, hapishanede itaatsizlik ve yetkililere hakaret etmek suçlarından verilen 30 ay hapis cezasını çekiyor.

1972 doğumlu Nergis Safiye Muhammedi, insan hakları aktivisti ve gazeteci. Nobel Barış Ödülü sahibi Şirin Ebadi’nin başkanlığını yaptığı İnsan Hakları Savunucuları Merkezi’nin başkan yardımcısı.

Kendisi İran’da başörtüsüne karşı kitlesel feminist sivil itaatsizliğin sesli bir savunucusu ve 2023’te hazırlanan başörtüsü ve iffet programının sesli bir eleştirmeni.

Mayıs 2016’da Tahran’da “ölüm cezasının kaldırılması için kampanya yürüten bir insan hakları hareketi” kurmak ve yürütmek suçundan 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2020’de serbest bırakıldı, ancak 2021’de hapishaneye geri gönderildi ve o zamandan beri tutuklu kadınlara yönelik tacize ilişkin raporlar verdi.

Ekim 2023’te hapishanedeyken, “İran’da kadınlara yönelik baskıya karşı ve herkes için insan hakları ve özgürlüğü destekleme mücadelesi nedeniyle” 2023 Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. İran Dışişleri Bakanlığı Muhammedi’ye ödül verilmesi kararını kınadı.

Nergis Safiye Muhammedi, ayrıca, Alexander Langer Ödülü (2009) ve Andrei Sakharov Ödülü’ne de (2018) layık görüldü.

Paylaşın

Bir Yılda 385 Kadın Öldürüldü: Faillerin Yüzde 32’si Evli Olduğu Erkek

2023 yılında, 385 kadın öldürülürken, 310 kadın şüpheli bir şekilde hayatını yitirdi, 688 kadın şiddet / yaralamaya, 109 kadın tehdide, 46 kadın ağır yaralamaya, 57 kadın tacize, 26 kadın da cinsel saldırıya maruz kaldı.

Cinayetlerin yüzde 14,8’i İstanbul, yüzde 9,1’i İzmir, yüzde 5,7’si Ankara, cinsel saldırıya uğrayanların yüzde 34,6’sı İstanbul, yüzde 7,7’si Diyarbakır, yüzde 7,7’si Balıkesir’de olduğu kaydedildi.

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi, 1 Ocak – 31 Aralık 2023 tarihleri arasında basına yansıyan kadına şiddet verilerine dair çetelesini yayınladı. Çetelenin, JINNEWS, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Bianet, Mezopotamya Ajansı, Anıt Sayaç ve birçok yerel ve ulusal basın ağından toplanan verilerin sonucunda hazırlandığı bilgisine yer verildi.

Raporda cinayetlerin yüzde 14,8’inin İstanbul, yüzde 9,1’inin İzmir, yüzde 5,7’sinin Ankara; cinsel saldırıya uğrayanların yüzde 34,6’sının İstanbul, yüzde 7,7’sinin Diyarbakır, yüzde 7,7’sinin Balıkesir’de; çocuğa dönük suçların yüzde 22,7’sinin İstanbul, yüzde 9,4’ünün Urfa, yüzde 9,8’inin Antalya’da yaşandığı bilgisine yer verildi.

Rapora göre; kadınların yüzde 39,3’ü şiddete maruz kaldı. Yüzde 22’si katledildi, yüzde 17,7’si şüpheli şekilde yaşamını yitirdi, yüzde 6,2’si tehdit edildi. Yüzde 3,3’ü tacize, yüzde 2,6’sı ağır yaralamayla sonuçlanan şiddete, yüzde 1,5’i cinsel saldırıya maruz kalırken, “çocuk istismarı” oranı ise yüzde 7,3 olarak kaydedildi. Raporda, “Mağdurlardan 688 kişi şiddet/yaralama, 385 kişi cinayet, 310 kişi şüpheli ölüm, 128 kişi çocuk istismarı, 109 kişi tehdit, 57 kişi taciz, 46 kişi ağır yaralama, 26 kişi cinsel saldırıya maruz bırakılmıştır” denildi.

Faillerin yüzde 32’si evli olduğu erkek

Raporda, faillerin yüzde 35,5’inin yakınlık derecesinin bilinmediği, yüzde 32’sinin evli olduğu erkek, yüzde 7,1’inin boşandığı erkek, yüzde 4,7’sinin sevgili, yüzde 4,2’sinin boşanma aşamasında olduğu erkek olduğu bilgisi yer aldı. Bunun sayısal dağılımına dair de şu bilgiler paylaşıldı: “621 failin yakınlık derecesi bilinmiyor, 560 kişinin eşi, 124 kişinin eski eşi, 83 kişinin eski sevgilisi, 74 kişinin boşanma aşamasındaki eşi olduğu belirtilmiştir.”

Raporda yer verilen “mağdurların yaş aralığı” ve “şiddet türünün” oransal karşılaştırmasının sonucu şu şekilde: “0-17 yaş aralığındaki çocukların maruz bırakıldığı şiddet türünün yüzde 7,6’sının cinayet, 76,2’si istismar, yüzde 6,7’si şiddet/yaralama, yüzde 9,5’si şüpheli ölüm.

18-24 yaş aralığındakilerin maruz bırakıldığı şiddet türünün yüzde 33,8’i cinayet, yüzde 2,3’ü ağır yaralama, yüzde 9’u cinsel saldırı, yüzde 24-1’i şiddet/yaralama, yüzde 27,1’i şüpheli ölüm, yüzde 3,8’i taciz. 25-34 yaş aralığındakilerin maruz bırakıldığı şiddet türünün yüzde 39,8’i cinayet, 0,6’sı tehdit, yüzde 3,3’ü ağır yaralama, yüzde 1,1’i cinsel saldırı, yüzde 30,9’u şiddet/yaralama, yüzde 23,8’i şüpheli ölüm, yüzde 0,6’sı taciz. 35-44 yaş aralığındakilerin maruz bırakıldığı şiddet türünün yüzde 48,4’ü cinayet, 0,6’sı tehdit, yüzde 2,5’i ağır yaralama, yüzde 1,9’u cinsel saldırı, yüzde 26,1’i şiddet/yaralama,

yüzde 16,1’i şüpheli ölüm, yüzde 4,3’ü taciz. 45-54 yaş aralığındakilerin maruz bırakıldığı şiddet türünün yüzde 39,8’i cinayet, yüzde 4,2’si ağır yaralama, yüzde 23,7’i şiddet/yaralama, yüzde 30,5’i şüpheli ölüm, yüzde 1,7’si taciz; 55-64 yaş aralığındakileri maruz bırakıldığı şiddet türünün yüzde 29,9’u cinayet, yüzde 14,9’u şiddet/yaralama, yüzde 55,2’si şüpheli ölüm. 65 yaş ve üzeri kişilerin maruz bırakıldığı şiddet türünün yüzde 21,2’si cinayet, yüzde 4,7’si ağır yaralama, yüzde 14,1’i şiddet/yaralama, yüzde 60’ı şüpheli ölüm olarak görülmüştür.”

Raporun tümüne erişmek için TIKLAYIN

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)

Paylaşın

KCDP Duyurdu: 2023 Yılında 315 Kadın Öldürüldü

2023 yılında 315 kadın öldürülürken, 248 kadının ölümü ise şüpheli olarak kayıtlara geçti. 2018 yılında 308, 2019 yılında 360, 2020 yılında 300, 2021 yılında 280, 2022 yılında 334 kadın öldürüldü.

Öldürülen kadınların yüzde 55’i bir ateşli silahla vurularak, yüzde 31’i bir kesici aletle bıçaklanarak öldürüldü.

2023 yılında öldürülen kadınların yüzde 41’i evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Bunun yanı sıra evli olduğu erkek tarafından öldürülen 30 kadının fail ile boşanma aşamasında olduğu belirlendi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KDCP), “2023 Kadın Cinayeti ve Şüpheli Kadın Ölüm Gerçekleri Raporu”nu yayınladı. Rapora göre, 2018 yılında 308, 2019 yılında 360, 2020 yılında 300, 2021 yılında 280, 2022 yılında 334 kadın öldürüldü. 2018’te 131, 2019’da 115, 2020’de 170, 2021’de 217, 2022’de 245 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti.

2023 yılında 315 kadın erkekler tarafından öldürülürken, 248 kadın ölümünün şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçti. 2023’te öldürülen kadınların yüzde 41’i evli oldukları erkekler tarafından öldürüldü. Kadınların yüzde 55’i ateşli silahlar, yüzde 31’i ise kesici aletlerle, yüzde 65’i evde, yüzde 18′ i sokakta öldürüldü.

Rapora göre, öldürülen kadınların yüzde 35’i 19-35 yaş arasındaki kadınlardan oluşuyor. Raporda 2023 yılındaki kadın cinayetlerinin yüzde 10’unda faillerin adli sicil kaydı olduğu bilgisi de yer alıyor. Platformun ulaştığı verilere göre raporda 2023’te öldürülen 315 kadının 155’inin evli, 72’sinin ise bekar olduğuna yer verildi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KDCP) Genel Sekreteri Fidan Ataselim, “Hergün televizyonlardan, sosyal medyadan gördüğümüz üzere kadınlar erkekler tarafından vahşice öldürülmeye devam ediyor.

Bu yüzden bizler o gerçeklere bir nebze de olsa ulaşabilmek adına kendimiz kadın cinayetleri verilerini raporluyor durumdayız. Şiddet hep uzakta bir yabancı tarafından tanımadığı biri tarafından gelen bir mesele gibi ele alınır. Bu gördüğümüz veride aslında şiddetin öyle uzakta ve bir yabancıdan geldiğini görmüyoruz.

Tam tersine, şiddet tam içimizde ve en yakınlarımızdakilerden bize geliyor durumda. Kadınlar en yakınları tarafından ve silahla öldürülüyor. Büyük bir çoğunluğu silahla öldürülen kadınlar. Şimdi yarısından fazlası gibi bir oran varken neden hala insanlar, katiller, potansiyel failler bu silahlara çok kolayca erişebiliyor durumda.

İnternetten kolaylıkla sipariş ediyorlar ve kadınları öldürecekleri silahlar kargoyla adreslerine kadar teslim ediliyor durumda.6284 etkin uygulanırsa eğer şiddet ilk baş gösterdiğinde durdurmak mümkün. Sonu kadın cinayetleriyle bitmez o zaman.” dedi.

Paylaşın

İran, Yasaklara Uymayan Kadınları ‘Mobil Mahkemelerde’ Yargılamaya Hazırlanıyor

İran İslam Cumhuriyeti, yasaklara uymayan kadınları anında yargılayıp derhal cezaevine göndermek için, “kamusal alanlarda kuracağı mobil mahkemelerde” yargılama hazırlıkları yapıyor.

Okullarda da kadın öğrenciler, Eğitim Bakanlığı’nın yaptırımlarına maruz kalabilecek, sanal medyada tesettürsüz görsel içerikleri paylaşan “ünlüler” de 10 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanabilecek.

İran İçişleri Bakanı Ahmet Vahidi, “İffet Yasası” Meclis gündemine gelmezden aylar önce kamusal alanda başlarını örtmeyen kadınları baskılayacak bir dizi yönetmeliğe de onay verdi. Bu yönetmelikler İran Devrim Muhafızları, istihbarat birimleri, polis ve askere yeni yetkiler tanıyor.

İran İslam Cumhuriyeti, tesettür emirlerine boyun eğmeyen kadınlar için seyyar düzmece mahkeme uygulamasına geçiyor. Buna göre, alışveriş merkezleri ve benzeri kamusal alanlarda başörtüsü takma kuralına aykırı davranan kadınları anında yargılayıp derhal cezaevine göndermek üzere “mobil mahkemeler” kurulabilecek.

Mezopotamya Ajansı’nın BBC Farsî’nin eriştiği  “gizli belgeler”den aktardığına göre, kadınların “kamusal alanlardaki mobil mahkemelerde” yargılanması hazırlıkları yapılıyor.

Nisan ve Mayıs 2023 tarihli belgelerde, İran yargısının kıyafet kurallarına uymayan kadınlar için alışveriş merkezleri gibi kamusal alanlarda “mobil mahkemeler” kurabileceğinden söz ediliyor.  Okullarda da kadın öğrenciler, Eğitim Bakanlığı’nın yaptırımlarına maruz kalabilecek, sanal medyada tesettürsüz görsel içerikleri paylaşan “ünlüler” de 10 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanabilecek.

İran İslam Cumhuriyeti’nden konuyla ilgili bir yorum gelmezken, belgelerin bazılarını yayımlayan bir İran gazetesine karşı “çok gizli belgeleri açıklama” suçlamasıyla soruşturma açıldı. Gizli belgelerde sözü geçen düzenlemelerden bazıları “Tesettür ve İffet Yasası’na” dahil edilmek üzere. İran yasama organı İslamî Şûra Meclisi’nce Eylül’de onaylanan bu hükümler halen İran Anayasa Koruma Komitesi’nin onayını bekliyor. Komite yasayı kabul eder etmez yeni kurallar uygulamaya girecek.

Medyaya sızan belgelere göre İran İçişleri Bakanı Ahmet Vahidi, “İffet Yasası” Meclis gündemine gelmezden aylar önce kamusal alanda başlarını örtmeyen kadınları baskılayacak bir dizi yönetmeliğe de onay verdi. Bu yönetmelikler İran Devrim Muhafızları, istihbarat birimleri, polis ve askere yeni yetkiler tanıyor.

Buna göre: Polis, Eğitim Bakanlığı’nın gerekli yaptırımları uygulayabilmesi için başlarını açan kadın öğrencileri belgeleyecek.

Sanal medyada başlarını örtmeyen veya başörtüsü kullanmamaya teşvik eden ünlüler ve influencerlar “yozlaşmaya teşvikten” 10 yıla kadar hapis cezası alabilecek. Yetkililer bu kişilerin evlerine girerek, elektronik cihazlarına el koyabilecek.

Başörtüsü kurallarına uymayan işyerleri, yetkililer tarafından mühürlenebilecek veya kapatılabilecek. İşyerlerinin başörtüsü kurallarına uymayan kadın müşterilerine hizmet vermemesi, işyerini terk etmeye zorlaması veya kolluk kuvvetlerini çağırması bekleniyor.

Özellikle okullar ve üniversitelerin yakınlarında bulunan ve geçen yılki protestolarda oynadıkları roller yüzünden “günah yuvası” olarak görülen kafeler kapatılacak.

Başörtüsü takmamaya direnen kadınlara “yozlaşmaya teşvik” suçlaması yöneltilebilecek.

Saçı açık kadınları taşıyan motosikletlerin tespit edilebilmesi için ulusal bir motosiklet plaka veri merkezi kurulacak.

İşyerlerinde kadın çalışanların saçlarını açmasına izin veren şirketler tespit edilecek.

Bu belgelerde yer alan uygulamalardan kafelerin kapatılması ve saçı açık kadınları taşıyan araçların tespit edilmesi gibi önlemler çoktan uygulamaya geçti. Belgelere göre, emniyet müdürlüklerinden “başlarını örtmeyen kadınları tespit etme ve uyarma” görevi için yeterince insan kaynağı tahsis etmeleri istendi.

Paylaşın

Kadınların Yüzde 57’si Psikolojik Ve Fiziksel, Yüzde 21’i Cinsel Şiddete Uğruyor

Kadın Dayanışma Vakfı’nın raporuna göre; Kadınların, yüzde 57’si psikolojik ve fiziksel, yüzde 42’si ekonomik, yüzde 21’i 622 kadın cinsel, yüzde 7’si dijital şiddete, yüzde 4’ü ısrarlı takibe maruz kalıyor.

Raporda, yıllar içinde, şiddet türleri arasındaki bu sıralamanın sabit kaldığı, kadınların birden fazla şiddet türüne sistematik olarak maruz kaldıkları aktarıldı.

Kadın Dayanışma Vakfı “Erkek Şiddetine Karşı Kadın Dayanışması 2013-2022” arasındaki kadına yönelik şiddet raporunu yayınladı. Raporun tutulduğu on yıl boyunca kadınlar hemen her gün cinsel şiddet, fiziksel şiddet, ekonomik şiddet, psikolojik şiddete uğradı.

Kadınların, erkekler tarafından en çok psikolojik şiddete maruz kaldığı belirtilen raporda, kadınların yüzde 57’si yani 2525’ne psikolojik şiddet uygulandı.

Raporda kadınların yüzde 57’si yani 1653 kadın fiziksel şiddete, yüzde 42’si 1230 kadın ekonomik şiddete, yüzde 21’i 622 kadın cinsel şiddete, yüzde 7’si 200 kadın dijital şiddete, yüzde 4’ü 109 kadın ısrarlı takibe maruz kaldığı belirtildi. Yıllar içinde, şiddet türleri arasındaki bu sıralamanın sabit kaldığı, kadınların birden fazla şiddet türüne sistematik olarak maruz kaldıkları aktarıldı

Raporda kadınların yüzde 51’i 1516 kadın evli olduğu erkek, yüzde 12’si  351 kadın kendi ailesi/akrabası, yüzde 9’u 268 kadın tanıdık/arkadaş, yüzde 8’i 232 kadın eski eşleri tarafından şiddete maruz bırakıldığı ifade edildi. Kadınlara on yıl boyunca şiddet uygulayan erkeklerin ağırlıklı olarak, eşler olduğu belirtildi.

Kadınların, Kadın Dayanışma Vakfına başvurmadan önce yüzde 35’nin 1038 kadının adli birimlere, yüzde 30’unun 877 kadının ise kolluk birimlerine başvuru yaptıkları, kadınlar, bu başvurularında maruz kaldıkları şiddetten korunmak için kalıcı çözümlere ulaşamadıkları ifade edildi.

Şiddetle mücadele mekanizmaları giderek işlevsizleştiği belirtilen raporda, aile odaklı kamu politikalarının şiddeti teşvik ettiği ve kadınları korumadığı vurgulandı.

Raporun tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Son 10 Yılda Bin 379 Kadın İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

2013’ten bugüne en az bin 379 kadın işçi çalışırken iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2013’te en az 103, 2014’te 131, 2015’te 121, 2016’da 110, 2017’de 117, 2018’de 120, 2019’da 115, 2020’de 148, 2021’de 165, 2022’de 109 ve 2023’ün ilk 10 ayında 140 kadın.

Haber Merkezi / İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadın iş cinayetleri raporu yayımladı. Rapora göre 2013’ten bugüne en az 1379 kadın işçi çalışırken iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

2013’te en az 103, 2014’te 131, 2015’te 121, 2016’da 110, 2017’de 117, 2018’de 120, 2019’da 115, 2020’de 148, 2021’de 165, 2022’de 109 ve 2023’ün ilk 10 ayında 140 kadın işçi yaşamını yitirdi.

2013’ten beri gerçekleşen kadın iş cinayetlerinin yüzde 42’si tarım-orman işkolunda yaşandı. Buradaki ölümleri sağlık işkolu izledi. Covid-19 pandemisi döneminde yükselen sağlıkçı ölümleriyle sağlık işkolu, kadın iş cinayetlerinin yüzde 15’ini oluşturdu.

Ticaret-büro-eğitim-sinema ile birlikte belediye-genel işler, tekstil, turizm-konaklama kadın iş cinayetleri bakımından öne çıkan işkolları oldu.

İSİG bu noktada “Kadın iş cinayetlerinin yaşandığı işkolları, Türkiye’de kadın istihdamının da kayıt dışı ve güvencesiz kadın işçi gerçeğini göstermesi bakımından da çarpıcı bir tablo” yorumunu yaptı.

İSİG Meclisi raporda 2013’ten beri yaşamını yitiren kadın işçilerin yalnızca 33’ünün sendikalı olduğunu belirtti. Bir başka ifadeyle iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kadın işçilerin yüzde 97’sinin örgütsüz.

Ölenlerin 50’si, 14 yaş ve altı yaşlardaki çocuk işçilerdi. Yine 51’i 15-17 yaşları arasındaki çocuk/genç işçilerdi. 69’u ise 65 yaş ve üstündeydi. İSİG Meclisi 96 kadın işçinin yaşını ise belirleyemedi. Öte yandan ölen kadın işçilerin 79’u göçmen/mülteci işçi.

İSİG Meclisi raporda, bir ekonomik şiddet olarak kadın işsizliğine, kadınların istihdamdan dışlanmasına, kadına yönelik şiddetin bir alanı olarak çalışma yaşamındaki koşullara, bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunu olarak işyerinde kadına yönelik cinsel taciz, şiddet ve ayrımcılığa vurgu yaptı.

“İşyerinde kadına yönelik cinsel taciz ve şiddet de bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunudur” diyen İSİG Meclisi kadına yönelik şiddetin, kadınları yalnızca hane içinde ve sosyal yaşamda değil, çalışma yaşamında da kuşattığını belirtti.

Çalışma yaşamının erilliğinin kadınlar aleyhine işletildiğini anlattı. Kadınların çalışma yaşamında fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik ve dijital şiddete maruz kaldığından bahsetti.

“Kadın işsizliği ekonomik şiddet”

Kadın işsizliğine de değinen İSİG Meclisi bunun ekonomik şiddet olduğunu ifade etti. “Kadın işsizliği oranı ekonomik kriz etkilerinin en fazla hissedildiği 2009’u aşmış durumda ve işsizlikte kadın ve erkek oranı arasındaki fark giderek açılıyor” dedi ve şunları aktardı:

Türkiye’de, kadınlar istihdamın dışına itilerek ekonomik şiddet gördüğü gibi, istihdam edildiklerinde de bu ekonomik şiddet devam ediyor. Kadın emekçiler, aynı işi yaptıkları erkek işçilerle eşit şartlarda çalışamadığı ve kadın olduğu için ayrımcılığa uğradığı gibi, erkek işçilerle eşit ücret de alamıyor.

Kadınlar; aynı düzeyde eğitim aldıkları erkeklerin ortalama ücretinin ancak yüzde 77,8’ini alabiliyor. Çalışma yaşamında kendilerine yer açabilmek içinse herkesten fazla çalışmak ve yük almak zorunda kalıyor.

İSİG Meclisi ayrıca aile ve nüfus politikalarını da içeren, muhafazakar baskıyı derinleştiren ve kadın emeğini değersizleştiren istihdam politikalarının, kadın emeğinin ikincil konumunu daha da pekiştirdiğine vurgu yaptı:

Kadın emeği politikaları bir yandan, kadınları giderek daha çok geçici, güvencesiz ve kayıt dışı işlere hapsedip, özel sektörün ardından kamu sektöründe devlet politikalarıyla biçimlenen kadın istihdam alanlarında, kadınlar giderek daha çok ev işlerinin ve bakım emeğinin uzantısı işlerde çalışmaya mahkum ediyor. Bir yandan da, işyerlerinde kadınların 60 yılllık kazanımları bir bir eritiliyor ve kreş hakkı, emzirme odası gibi mücadeleyle kazanılan haklar, kamu işyerlerinde dahi kağıt üzerinde kalan haklara dönüşüyor.

Özellikle pandeminin başından bu yana despotik emek rejiminin derinleşmesi ve bu rejimin kalıcılaşmasına dönük hamleler bir yandan sınıfsal sömürüyü derinleştirirken öte yandan kadın işçilere yönelik şiddeti de derinleştirdiği için kadın işçileri daha çok etkiliyor.

İşçi sağlığı ve güvenliğini yalnızca mesai saatleri içerisine indirgeyen bakış açısı, emeği yalnızca iş süresi ile sınırlandırıp emekçilere dayatılan yaşam koşullarını göz ardı ederken, bu bakış açısı en çok da kadının yeniden üretim için harcadığı, karşılığı ödenmeyen ‘ücretsiz ev içi emeği’ni yok sayıyor.

Paylaşın