Her Kadının İzlemesi Gereken 10 Film

Zamanı kaliteli ve kesinlikle etki bırakacak filmlerle geçirmek isteyen bir kadın mısınız? Bugün, her kadın için mutlaka izlenmesi gereken 10 filmi paylaşacağız.

Haber Merkezi / O halde patlamış mısırınızı alın ve hazırlanın!

Thelma ve Louise (1991): Bu klasik yol filminde, Susan Sarandon ve Geena Davis, kendini keşfetme ve arkadaşlık yolculuğuna çıkan iki kişiyi canlandırıyor. Feminist temalardan, ilham almak isteyen her kadının mutlaka izlemesi gereken bir film.

Gizli Sayılar (2016): Uzay araştırmalarının tarihini değiştirmeye büyük katkılarda bulunan üç parlak Afro-Amerikalı kadının gerçek hikayesinden uyarlanan bu film, kararlılık, zeka ve cesaretle her şeyin mümkün olabileceğini hatırlatıyor.

Mona Lisa Gülümsemesi (2003): Bu dram filmi, 1950’lerde bir kız kolejinde sanat tarihi öğretmeni olan bir kişiyi konu alıyor. Karakterler, bolca mizah, duygu ve duyguyla feminizm ve cinsiyet rolleri hakkında farklı fikirleri araştırıyor, bu da filmi geleneksel görüşlere meydan okumak isteyen her kadın için izlemesi gereken bir yapıt haline getiriyor.

Milyon Dolarlık Bebek (2004): Bu ilham verici dramada, Hilary Swank, profesyonel bir dövüşçü olma hayallerinden vazgeçmeyi reddeden kararlı bir boksörü canlandırıyor. Bu film, bugün hala yankılanan kadın ile ilgili gerçek sorunları ele alıyor.

Erin Brockovich (2000): Julia Roberts’ın başrol oynadığı bu film, kurumsal yolsuzlukları ortaya çıkarmak ve toplumsal adaleti sağlamak için tüm zorluklara karşı mücadele eden bekar bir annenin ilham verici hikayesini konu alıyor.

Sarışın (2001): Sarışın, beklentileri alt üst eden, zekasını ve bilgisini kullanarak erkek egemen bir alanda kendini kanıtlamaya çalışan genç bir kadının hikayesini anlatıyor.

Tiffany’de Kahvaltı (1961): Bu filmde, gerçek aşkı bulmayı hayal eden sosyetik Holly Golightly rolünde Audrey Hepburn yer alıyor. Film, arkadaşlık, hırs ve kişinin kendi hayatından memnun olmayı öğrenmesi hakkında dokunaklı bir hikaye sunuyor.

Yedi Yıllık Kaşıntı (1955): Marilyn Monroe ve Tom Ewell, ilişkileri sınanan evli bir çifti canlandırıyor. Eğlenceli bir gece geçirmek isteyen her kadın için mutlaka izlenmesi gereken bir film.

Erkekler Ağlamaz (1999): Bu biyografik dramada Hilary Swank, 1993 yılında vahşice öldürülen transseksüel bir erkek olan Brandon Teena’yı canlandırıyor. Film, marjinal topluluklardan gelenlerin hala karşı karşıya kaldığı günlük mücadeleleri hatırlatıyor. Bu da filmi her kadın için mutlaka izlenmesi gereken bir film haline getiriyor.

Mulan (1998): Ailesi ve ülkesi için ayağa kalkan cesur bir genç kadının hikayesi olan Mulan, 1998’de vizyona girmesinden bu yana izleyen her kadına hala ilham veriyor.

Paylaşın

2024 Yılında Türkiye’de Her Gün Birden Fazla Kadın Öldürüldü!

2024 yılının ilk altı ayında 221 kadın erkekler tarafından katledildi. Başka bir ifadeyle 2024 yılında her gün birden fazla kadın erkekler tarafından katledildi.

Haber Merkezi / Öldürülen kadınların 109’u evli, 56’sı bekar, 32’sinin medeni durumu bilinmezken, kadınların 126’sı kendi evinde, 7’si çalıştığı yerde, 66’sı kamusal alanda öldürüldü.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF), sosyal medya hesabından 2024 yılının ilk altı ayında öldürülen kadınlara yönelik verileri paylaştı. 6 ayda 221 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“1 Ocak – 30 Haziran ayında 221 kadın erkekler tarafından katledildi. Kadınları öldüren erkeklerin 80’i aile içinde, 37’si boşanma veya ayrılma aşamasında olduğu erkek. Katledilen kadınların 42’si ise şüpheli ölüm. Kadınların 125’i ateşli silahla, 47’si kesici aletle öldürüldü. Öldürülen kadınların 109’u evli, 56’sı bekar, 32’sinin medeni durumu bilinmiyor. Kadınların 126’sı kendi evinde, 7’si çalıştığı yerde, 66’sı kamusal alanda öldürüldü.”

TKDF ayrıca, sosyal medya hesabından haziran ayında öldürülen kadınlara yönelik verileri de paylaştı. Paylaşımda şu ifadeler kullanıldı:

“Haziran ayında erkekler tarafından 38 kadın katledildi. Kadınları öldüren erkeklerin 19’u aile içinde, 4’ü boşanma veya ayrılma aşamasında olduğu erkek. Katledilen kadınların 1’i ise şüpheli ölüm. Kadınların 23’ü ateşli silahla, 8’i kesici aletle öldürüldü. Öldürülen kadınların 21’i evli, 11’i bekar, 2’sinin medeni durumu bilinmiyor. Kadınların 21’i kendi evinde, 1’i çalıştığı yerde, 10’u kamusal alanda öldürüldü.”

Paylaşın

6 Ayda 205 Kadın Erkekler Tarafından Öldürüldü

2024 yılının ilk 6 ayında 205 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 2021 yılının ilk 6 ayında 131, 2022 yılının ilk 6 ayında 164, 2023 yılının ilk 6 ayında 147 kadın erkekler tarafından öldürülmüştü.

Haber Merkezi / 205 kadından 65’i boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 12’si ekonomik bahanelerle, 1’i nefret bahanesi ile, 13’ü diğer bahanelerle öldürüldü.

Öldürülen 205 kadının 86’sı evli olduğu erkek, 22’si birlikte olduğu erkek, 20’si eskiden evli olduğu erkek, 19’u babası, 15’i tanıdığı biri, 11’i eskiden birlikte olduğu erkek, 10’u akrabası, 9’u oğlu, 4’ü tanımadığı biri, 3’ü kardeşi tarafından öldürülmüştür. 5 kadının failinin yakınlığı tespit edilemedi.

Kadınların 117’si evinde, 46’sı sokakta, 7’si arabada, 5’i ıssız yerde, 4’ü işyerinde, 4’ü kamusal alanda, 3’ü otelde, 3’ü arazide, 2’si eğlence mekanında, 2’si bunların dışında bir yerde öldürülmüştür. 12 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilemedi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), 2024 yılının ilk 6 ayında kadın cinayetleri raporunu açıkladı. Buna göre; 2024 yılının ilk 6 ayında 205 kadın cinayeti işlendi, 117 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu.

Öldürülen 205 kadından 65’i boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 12’si ekonomik bahanelerle, 1’i nefret bahanesi ile, 13’ü diğer bahanelerle öldürüldü. 114’ünün ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.

Öldürülen 205 kadının 86’sı evli olduğu erkek, 22’si birlikte olduğu erkek, 20’si eskiden evli olduğu erkek, 19’u babası, 15’i tanıdığı biri, 11’i eskiden birlikte olduğu erkek, 10’u akrabası, 9’u oğlu, 4’ü tanımadığı biri, 3’ü kardeşi tarafından öldürülmüştür. 5 kadının failinin yakınlığı tespit edilemedi.

Kadınların 117’si evinde, 46’sı sokakta, 7’si arabada, 5’i ıssız yerde, 4’ü işyerinde, 4’ü kamusal alanda, 3’ü otelde, 3’ü arazide, 2’si eğlence mekanında, 2’si bunların dışında bir yerde öldürülmüştür. 12 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilemedi.

Öldürülen kadınların 120’si ateşli silahlarla, 64’ü kesici aletle, 11’i boğularak, 3’ü boğularak, 2’si yakılarak, 1’i yüksekten atılarak öldürüldü. 4 kadının öldürülme şekli bilgisi tespit edilemedi.

Paylaşın

Son Üç Yılda Türkiye’de En Az 963 Kadın Öldürüldü

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Selin Nakıpoğlu, “Kadına yönelik erkek şiddetin temelinde cinsiyet eşitsizliğinin yattığını belirleyen ve zorla evlendirme, kürtaj gibi fiilleri suç sayan İstanbul Sözleşmesi, devletin sorumluluklarını açıkça ortaya koyuyor” dedi ve ekledi:

“Bunlar, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere herhangi bir kişinin şiddete maruz kalmasını önlemek, şiddete ve istismara cinsiyeti temelinde yaklaşmak, mağdurları korumak ve gerektiğinde failleri cezalandırmak.”

Selin Nakıpoğlu, “Eşit yurttaşlık hakkımız için mücadeleye olan inancımızı kaybetmeme zamanındayız. Saray’ın imzamı çekiyorum sözünün bir hükmü yok ve bu karar erkek şiddeti ile mücadele etmiyorum demek. Biz ne olursa olsun İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.

İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çıkılmasının üçüncü yılında Cumhuriyet’ten Rengin Temoçin‘e konuşan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Selin Nakıpoğlu, sözleşmeden çekilmenin kadın, çocuk ve LGBTİ+ haklarının giderek daha fazla baltalanmasının bir başka işareti olduğunu belirtti.

Nakıpoğlu, “Kadına yönelik erkek şiddetin temelinde cinsiyet eşitsizliğinin yattığını belirleyen ve zorla evlendirme, kürtaj gibi fiilleri suç sayan İstanbul Sözleşmesi, devletin sorumluluklarını açıkça ortaya koyuyor. Bunlar, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere herhangi bir kişinin şiddete maruz kalmasını önlemek, şiddete ve istismara cinsiyeti temelinde yaklaşmak, mağdurları korumak ve gerektiğinde failleri cezalandırmak” diye konuştu.

Nakıpoğlu sözlerini şu şekilde noktaladı: “Eşit yurttaşlık hakkımız için mücadeleye olan inancımızı kaybetmeme zamanındayız. Saray’ın imzamı çekiyorum sözünün bir hükmü yok ve bu karar erkek şiddeti ile mücadele etmiyorum demek. Biz ne olursa olsun İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz.”

Kadın dernekleri sözleşmeden çıkılmasının üçüncü yılında sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımda artan kadın cinayetlerine vurgu yaptı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan yapılan açıklamada “Üç yıl önce bugün anayasaya aykırı şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak imza çekildi. Günde yedi kadın öldürülebiliyor, şüpheli ölümler her sene artıyorsa sorumlusu imzayı çekenlerdir. Çözüm İstanbul Sözleşmesi’dir. Her maddesi uygulanana dek mücadeleyi sürdüreceğiz” görüşlerine yer verdi.

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) ise paylaşımında şunları söyledi: “Kadınların ve çocukların nafakasına el uzatanlara, ayrımcılık yapanlara, istismarı affedenlere, kadın cinayetlerini görmezden gelenlere, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olanlara verilecek tek bir cevabımız var:

Kadınların hakları ve hayatları üzerinden siyaset yapmaktan vazgeçin; çünkü biz eşitlikten, özgürlükten, yaşam tarzımızdan ve haklarımızı garanti altına alan yasalardan vazgeçmemeye kararlıyız. Biz hiç yorulmadık, vazgeçmedik, boyun eğmedik. Yorulmayacağız, vazgeçmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden de 6284 sayılı yasadan da vazgeçmeyeceğiz.”

Paylaşın

Türkiye, Cinsiyet Eşitliğinde 146 Ülke Arasında 127. Sırada

Toplumsal cinsiyet eşitliğinde 146 ülke arasında 127. sırada yer alan Türkiye’nin, Suudi Arabistan, Nijerya ve Tunus gibi ülkelerin de gerisinde olması dikkat çekti.

Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Başkanı Ayşe Kaşıkırık, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bizim cinsiyet eşitliğini tam görebilmemiz için tam 134 yıl lazım” dedi.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu yayımlandı. Rapor ülkelerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda sağlık, eğitim, ekonomi ve siyaset alanında nerede olduklarını gösterirken veriler ülkelerin bu dört kategorideki iç dengelerine göre ise değişiyor.

Buna göre, Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde 146 ülke arasında 127. sırada yer alıyor. Ayrıca rapora göre Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde, ekonomi alanında 133., eğitim alanında 90., politika alanında 114. ve sağlık alanında 98. sırada.

Cumhuriyet’ten Rengin Temoçin’in haberine göre; Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Başkanı Ayşe Kaşıkırık, dünya genelinde tam bir toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığına dikkat çekerken Türkiye’nin sıralamasının düşük olmasındaki etkenlerin siyaset ve ekonomi olduğuna vurgu yaptı.

Kaşıkırık, “Türkiye, eğitim ve sağlık konusunda iyi ancak zaten bu alanlar diğer ülkelerin çok iyi olduğu alanlar. Fark yaratacağımız alan ekonomik güçlenme ve siyasette kadınları var edebilmek. Bu iki alanda zaten Türkiye yıllardır sınıfta kalıyor. Biz kadınları ekonomik hayata katmadıkça zaten siyasette de var olamazlar. Dolayısıyla bizi ülke olarak aşağıya çeken iki alan var, ekonomi ve siyaset” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan, Nijerya ve Tunus gibi ülkelerin de Türkiye’nin sıralamasının üstünde olması dikkat çekti. Kaşıkırık, “Suudi Arabistan bizden bir sıra üstte. Tunus, Nepal, Ürdün gibi ülkeler de bizden çok yukarıda. Bizim altımızdakiler savaş, kriz ülkeleri. Bizden yıllar sonra 2015’te kadınlar seçme seçilme hakkını kazandığı Suudi Arabistan’da şu anda kadınlar parlamentoda yüzde 20-25’in üstünde temsil ediliyor” dedi.

Kaşıkırık sözlerini “Bizim cinsiyet eşitliğini tam görebilmemiz için tam 134 yıl lazım” diyerek noktaladı.

Paylaşın

Türkiye’de Üç Günde 8 Kadın Katledildi

Kadınlar ve erkekler arasında ataerkil toplum yapısından kaynaklanan ve iktidarın cezasızlık politikaları sonucu daha da artan erkek şiddeti, son 3 günde 8 kadının hayatının hayatını kaybetmesine neden oldu.

2024 yılının ilk dört ayında 147 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Öldürülen kadınların 71’inin evli, 35’nin bekar, 12’sinin boşanmış, 5’inin dini nikahlı, 24’ünün ise ‘medeni halinin bilinmediği’ belirtildi. Kadınların 83’ü ateşli silahla, 32’si kesici aletle, 7’si yüksekten düşerek, 4’ü boğularak, 20 kadının ise ölüm şekli belirlenemedi.

Mayıs ayında ise 40 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 40 kadının 15’i evli olduğu erkek, 6’sı babası, 4’ü birlikte olduğu erkek, 4’ü tanıdığı biri, 3’ü akrabası, 2’si eskiden evli olduğu erkek, 2’si eskiden birlikte olduğu erkek, 1’si kardeşi, 1’i oğlu, 1’i tanımadığı biri tarafından öldürüldü.

İzmir: İzmir’in Konak ilçesinde 22 Haziran Cumartesi günü Rıdvan Kahraman (32), saat 23.00 sıralarında eşi Fatma Kahraman’ı ateşli silahla ağır yaraladı. Olay yerine çağrılan sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılan Fatma Kahraman yaşamını yitirdi.  Fail ise, Denizli Otobüs Terminali’nde polis tarafından yakalandı.

Aynı gece saat 01.30 sıralarında Sedat Mertoğlu (38), boşanma aşamasında olduğu Gülsüm Mertoğlu’nu (33) kesici aletle yaraladı. Olay yerine çağrılan sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılan Gülsüm Mertoğlu, yaşamını yitirdi. Hırsızlık suçundan çok sayıda kaydı bulunan Sedat Mertoğlu’nun yakalanması için çalışmalar sürüyor.

Adana: Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Gülbahçesi Mahallesi’nde 22 Haziran Cumartesi günü Hakim Eba (23), boşanma aşamasında olduğu Şükran Eba’yı (19) kayınbiraderi Muhammet Erat’ı, kayınvalidesi Leyla Erat’ı ve kayınpederi Turgut Erat’ı katletti. Fail, daha sonra yeni doğan çocuğunu alıp olay yerinden kaçtı.

Balıkesir: Balıkesir’in Gönen ilçesinde 22 Haziran Cumartesi günü Cevri Gökyıldız (62), eşi Maizer Gökyıldız’ı (55)  ateşli silahla katletti. Ardından aynı silahla kendini vuran Cevri Gökyıldız ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Durumu kritik olan fail entübe edildi.

Diyarbakır: Diyarbakır’da 23 Haziran Pazar günü saat 10.15 sıralarında Hilal Kar, imam nikahlı olduğu M.D. tarafından ateşli silahla katledildi. Olay yerinden kaçan failin yakalanması için çalışmalar sürüyor.

Antalya: Antalya’da 23 Haziran Pazar günü Abdülkadir Kocaoğlu, boşandığı Ayten Çağıran’ı kesici aletle katletti. Fail olay yerine gelen polis tarafından gözaltına alınırken, Ayten Çağıran yaşamını yitirdi.

Gaziantep: Gaziantep’in Araban ilçesinde 23 Haziran Pazar günü Mehmet Emin Mercandağı, eşi Fatma Mercandağı’nı ateşli silahla katletti. Fail, olay yerine gelen jandarma tarafından gözaltına alındı

Hakkari: Hakkari’de dünden bu yana kendisinden haber alınamayan Kübra Gültekin’in cenazesi Zap Suyu’nda bulundu.

(Kaynak: MA)

Paylaşın

Türkiye’de Her Gün Birden Fazla Kadın Öldürülüyor!

2024 yılının ilk dört ayında 147 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Öldürülen kadınların 71’inin evli, 35’nin bekar, 12’sinin boşanmış, 5’inin dini nikahlı, 24’ünün ise ‘medeni halinin bilinmediği’ belirtildi. 

Kadınların 83’ü ateşli silahla, 32’si kesici aletle, 7’si yüksekten düşerek, 4’ü boğularak, 20 kadının ise ölüm şekli belirlenemedi.

Birgün’ün aktardığına göre; Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) 2024’ün ilk 4 ayına ilişkin hazırladığı verilere göre 147 kadın erkekler tarafından katledildi. Federasyonun geçen yıllarda 4 ay verilerine göre öldürülen kadın sayısı şöyleydi:

2021: 110
2022: 114
2023: 114

Raporda, yılın ilk 4 ayında katledilen kadınların 71’i evli, 35’si bekâr, 12’si boşanmış, 5’i dini nikâhlı olduğu bilgisi yer aldı. Öldürülen kadınların 24’ünün ise ‘medeni halinin bilinmediği’ belirtildi. Rapora göre; “kadınların 83’ü ateşli silahla, 32’si kesici aletle, 7’si yüksekten düşerek, 4’ü boğularak öldürüldü. 20 kadının ölüm şekli ise belirlenemedi.

Öte yandan TKDF’nin verilerine göre sadece nisan ayında 33 kadın katledildi.

İki kentte iki cinayet

Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin ardı arkası kesilmiyor. Son 24 saat içinde 2 kadın evli olduğu erkekler tarafından katledildi. Ankara’daki evine izinli olarak gelen Hatay İl Emniyet Müdürlüğü’nde görevli komiser yardımcısı Veysel Ö., evli olduğu kadın ve 2 çocuğunu öldürdü. Veysel Ö, cinayet sonrasında intihar etti. Veysel Ö’nün Ankara Özel Harekât Şube Müdürlüğü’nde görevliyken tayininin Hatay’a çıktığı öğrenildi.

Bir kadın katliamı da Antep’te yaşandı. Halil Özdemir pompalı tüfekle evli olduğu Zeynep Özdemir’i öldürdü; oğlu ve damadını da yaraladı. Olay yerinde polise teslim olan Halil Özdemir gözaltına alındı.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşayan Annelerin Gündemi Ekonomik Sorunlar

2023 yılının ilk üç ayında İstanbul’da yaşayan annelerin ev içi gündemi yüzde 52,2 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 17,8 ile 31 Mart’ta yapılan yerel seçimler oldu.

Ekonomik sıkıntılar altında, İstanbul’da yaşayan annelerin yalnızca yüzde 39’u eğer isterse iki günde bir etli yemek yiyebileceğini, yüzde 33,6’sı yeni kıyafet alabileceğini, yüzde 30,7’si yılda bir haftalık tatil yapabileceğini düşünüyor.

İstanbul’da yaşayan annelerin yüzde 33,1’i çalışıyor, yüzde 66,9’u ise çalışmıyor. Çalışmayan annelerin yüzde 65,2’sinin çalışmama sebebi ev işleri ve bakım emeğiyken, diğer sebepler arasında iş bulamama (yüzde 5,6) ve aile izni olmaması (yüzde 1) bulunuyor.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Dr. Buğra Gökce, İPA’nın hazırladığı ‘İstanbul’da Anne Olmak’ raporunun ayrıntılarını paylaştı. Gökçe, İstanbul’da yaşayan annelerin temel gündeminin ekonomi olduğunu belirtti.

Gökce, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Annelerimizin hayatını kolaylaştırmak için yeni yatırımlar, yeni atılımlarla çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Gökce’nin açıklaması şöyle: İstanbul’da yaşayan annelerin gündemi ekonomi ipaistanbul tarafından yayınlanan “İstanbul’da Anne Olmak” raporuna göre:

Yılın ilk 3 ayında İstanbullu annelerin ev içi gündemi yüzde 52,2 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 17,8 ile 31 Mart yerel seçimleri oldu.

Ekonomik sıkıntılar altında, İstanbullu annelerin yalnızca yüzde 39’u eğer isterse iki günde bir etli yemek yiyebileceğini, yüzde 33,6’sı yeni kıyafet alabileceğini, yüzde 30,7’si yılda bir haftalık tatil yapabileceğini düşünüyor.

İstanbullu annelerin yüzde 33,1’i çalışıyor, yüzde 66,9’u ise çalışmıyor. Çalışmayan annelerin yüzde 65,2’sinin çalışmama sebebi ev işleri ve bakım emeğiyken, diğer sebepler arasında iş bulamama ( yüzde 5,6) ve aile izni olmaması ( yüzde 1) bulunuyor.

İstanbul’da annelerin hayatını kolaylaştırmak ve annelere destek olmak için istanbulbld çok önemli adımlar attı:

İBB’nin “Yenidoğan Destek Paketi”nden 28.788 anne, “Yuvamız İstanbul Hizmeti”nden 10.000’den fazla anne ve “İstanbul Bebek Projesi”nden 5.713 anne faydalandı. Toplam 69.607 Anne-Bebek Destek Paketi, ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırıldı.

Anne Kart uygulamasıyla 0-4 yaş çocuk anneleri, İstanbul’da ücretsiz toplu taşıma hakkı kazandı. Anne Kart uygulamasından yararlananların sayısı 650 bini aştı.

Günümüz ulaşım fiyatları üzerinden hesaplandığında geçtiğimiz 4 yılda Anne Kart sayesinde 3 Milyar 484 Milyon TL annelerimizin cebinde kaldı. Annelerimizin hayatını kolaylaştırmak için yeni yatırımlar, yeni atılımlarla çalışmaya devam edeceğiz.

Paylaşın

Sosyal Medya ‘Güzellik İdealleri’ Kadınları Hasta Ediyor

Sosyal medya kültürü bireylerin kendilerini algılayışlarında da olumlu ve olumsuz değişimleri beraberinde getirdi. Günümüzde çoğu araştırma sosyal medyanın güzellik üzerindeki olumsuz etkileri üzerine odaklanmış durumda.

İnce bel, yuvarlak kalça, ince bacaklar… Genel olarak kabul gören bu güzellik idealleri, Instagram ve TikTok gibi görsel ağırlıklı sosyal medya platformları yoluyla gençler arasında saplantıya varabilecek, tehlikeli boyutlar almaya başladı. Kişinin ilgi duyduğu konuları sürekli önüne çıkaran algoritmalar nedeniyle güzellik konularıyla ilgilenen gençler her geçen gün yeni güzellik ideallerinin bombardımanına uğruyor.

Bu tehlikeli güzellik ideallerinden biri, on yıl kadar önce ortaya çıkan “Thigh Gap”, yani bacak arası boşluğu. Ayaklar ve dizler birleştirildiğinde üst iç bacaklarda boşluk oluşması için sağlık açısından sakıncalı diyetler yapılıyor. Sağlıklı bir kiloya sahip bir kadının ulaşması neredeyse imkansız bir hedef. Bir diğer sözde güzellik ideali ise bel inceltme sınaması olarak çevirilebilecek “Waist Challenge.” Burada da belin, bir başkasının koluyla beli çevreleyip bir su şişesinden su içebileceği kadar ince olması gerekiyor.

Kadınlar, sosyal medyadaki güzellik ideallerine ulaşmak için neler yaptıklarını paylaşıyor, dayatılan güzelliğin yarattığı baskı giderek artıyor. Örneğin “Bir günde neler yiyorum” türünden videolar uzun süredir sosyal medyanın rağbet gören paylaşımları arasında yer alıyor. Genç kadınlar bir günde ne yediklerinin videosunu çekip paylaşıyor. Kaçamaklara neredeyse hiç yer verilmeyen bu videolarda bol proteinli şekersiz yiyeceklerin nimetlerinden bahsediliyor.

Güzellik baskısına yol açan bu paylaşımlar dışında “body positivity” denilen, vücudunu olduğu gibi kabul edip pozitif bakmayı teşvik eden bir akım da var gerçi. Ancak bu paylaşımlara ulaşabilmek için bu yönde arama yapmak lazım. Sosyal medya algoritmaları nasıl daha güzel olabileceğiyle ilgili aramalar yapan kişilere bu sonuçları göstermiyor.

Sosyal medya tüketiminin kişinin öz güveni ve kendine değer verme hissine olumsuz etki ettiğiyle ilgili bilimsel araştırmalar var. Son olarak Kanada’nın Toronto kentindeki York Üniversitesinde yapılan bir araştırma, sosyal medyadan sadece bir hafta uzak kalmanın, genç kadınların kendi bedenlerine daha olumlu yaklaşmalarına yol açtığını ve kendilerine değer verme hissini olumlu etkilediğini ortaya koydu.

Araştırma çerçevesinde 66 kadın üniversite öğrencisi iki gruba ayrıldı. Bir grup alıştığı şekilde sosyal medya tüketimine devam ederken diğer grup bir hafta boyunca her tür sosyal medya platformundan uzak durdu. Öncesinde katılımcılara vücutlarından ne kadar memnun oldukları ve bir manken gibi görünmeyi isteyip istemeyecekleri soruldu. Bir hafta sonrasında katılımcılara aynı sorular bir kez daha yöneltildi. Sosyal medyadan uzak duran kadınlarda bedenleriyle ilgili algının iyileştiği görüldü. Bu pozitif etki, özellikle de zayıflık idealini içselleştiren kadınlarda daha belirgin oldu.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Araştırmayı yapan bilim insanları, elde edilen etkinin çok güçlü olduğuna, böyle bir etkiye psikolojik testlerde bile nadiren ulaşılabildiğine işaret etti. Ancak bu sonuçlarda muhtemelen sadece sosyal medyaya ara vermiş olmak değil, bu süre içinde değişen gündelik yaşam tarzı da etkili oldu. Araştırmacılar, bütün günü elinde cep telefonuyla geçirmek yerine dışarıda daha fazla temiz hava almanın, zamanı arkadaşlar ya da sporla geçirmenin de ruh sağlığının iyileşmesine katkı sağladığına dikkat çekiyor.

Peki ruh ve beden sağlığına olumsuz etkileri olan bu trendlere karşı sosyal medya platformları ne önlemler alıyor? Şimdiye kadar bu konuda önemli bir yol alınmış değil. Sosyal medya kullanma süreleri yıllardır giderek artarken pek çok genç sosyal medyadan uzak durmakta zorluk yaşıyor. Instagram ve Facebook’un bağlı olduğu Meta şirketi bu yıl Ocak ayında yaptığı açıklamada, uygunsuz içerikleri gençlere görünmez hale getireceğini açıkladı. Ancak bunun için kullanıcının yaşını doğru ibraz etmiş olması gerekiyor.

Hükümetlerin getirdiği yasal düzenlemeler de genelde hedeflenen etkiyi yaratmıyor. Örneğin Avrupa Birliği’nin çıkardığı Dijital Hizmetler Yasasında, reşit olmayanların, internette yeme bozukluğunun yüceltilmesi gibi sorunlu içeriklerden korunması hedefleniyor ve bunun için işletmeci şirketlere söz konusu içerikleri silmesi ya da görünmez hale getirmesi yükümlülüğü getiriliyor.

Ancak sivil toplum örgütü “Reset.tech”in yaptırdığı bir araştırma, bu tür içeriklerin azami yüzde 30’unun silindiğini ortaya koyuyor. Sorunlu içeriklerin silinmesi konusunda karnesi en kötü sosyal medya platformu ise TikTok. Video paylaşım platformu TikTok’ta, yapılan uyarılara rağmen silinen içeriklerin oranının çok daha düşük olduğu belirtiliyor.

Paylaşın

Her Gün 800 Kadın, Çocuk Doğururken Hayatını Kaybediyor

Dünya genelinde her gün yaklaşık 800 kadın, çocuk doğururken hayatını kaybediyor. Yine dünya genelindeki kadınların dörtte biri, cinsel ilişki talebinde bulunan eşine hayır deme hakkına sahip değil. Ayrıca her on kadından biri de doğum kontrolü konusunda kendi karar veremiyor.

Öte yandan Türkiye’de her 100 bin doğumda 17 kadının, çocuk doğururken yaşamını yitirdiği ifade ediliyor. 2004-2022 yılları arasındaki 18 senelik sürenin baz alındığı dönemde Türkiye’de nitelikli sağlık personelinin katıldığı doğumların ise yüzde 97 olduğu aktarılıyor.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından hazırlanan bir rapora göre ırkçılık, cinsiyetçilik ve ayrımcılığın diğer türleri nedeniyle, dünya üzerinde milyonlarca kadın ve kızın cinsel ve üreme sağlığı hakkı zedeleniyor.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Siyasi karar alma organlarının büyük oranda erkeklerin hakimiyetinde olduğunu ifade eden UNFPA İcra Direktörü Natalia Kanem, kadınlara yeterince söz hakkı verilmediğini belirtti. Kadın bedeninin birçok kez siyasi çatışma alanı olarak suistimal edildiğini dile getiren Kanem, buna örnek olarak kürtaj hakkı ile ilgili tartışmalara işaret etti.

UNFPA raporuna göre, dünya genelinde her gün yaklaşık 800 kadın, çocuk doğururken hayatını kaybediyor. Yine dünya genelindeki kadınların dörtte biri, cinsel ilişki talebinde bulunan eşine hayır deme hakkına sahip değil. Ayrıca her on kadından biri de doğum kontrolü konusunda kendi karar veremiyor.

Rapor yoksulların toplumun en dezavantajlı kesimi olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor. Hamilelik, doğum ve doğum sonrası komplikasyonlar nedeniyle kadın ölümlerinin yarısı, insani kriz ve çatışmaların yaşandığı ülkelerde kayıtlara geçiyor. Bu da günde ortalama 500 ölüm vakasına tekabül ediyor. Diğer yandan tek tek ülkeler ele alındığında da, zengin kesimin yoksullara göre sağlık hizmetlerinden çok daha iyi yararlandığı görülüyor.

Dezavantajlı konumda bulunan kadınların durumunun iyileştirilmesine yönelik spesifik programlar uygulanmasını talep eden UNFPA, 79 milyar dolarlık bir yatırımla, düşük ve orta seviye gelirli ülkelerde, 2030 yılına dek yaklaşık 400 milyon planlanmamış gebeliğin önlenebileceğini ve bir milyon insanın hayatının kurtarılabileceğini ifade ediyor.

Türkiye’deki kadınların durumu

UNFPA raporu 2024 verileri, Türkiye’de yaşayan 15-49 yaş arası kadınların yüzde 48’inin herhangi bir gebelik önleyici yönteme başvurduğunu, bu oranın aynı yaş grubundaki evli ya da bir ilişki yaşayan kadınlarda yüzde 72 olduğunu ortaya koyuyor. Gebelik önleme için modern yöntemler kullanan kadınların oranı ise yine aynı yaş grubunda tüm kadınlarda yüzde 33, evli ve ilişkide olanlarda ise yüzde 50 olarak saptandı.

Raporda doğum esnasında anne ölümleri ile ilgili günümüze en yakın veriler 2020 yılından. Bu başlık altında Türkiye’de her 100 bin doğumda 17 kadının, çocuk doğururken yaşamını yitirdiği ifade ediliyor. 2004-2022 yılları arasındaki 18 senelik sürenin baz alındığı dönemde Türkiye’de nitelikli sağlık personelinin katıldığı doğumların ise yüzde 97 olduğu aktarılıyor.

Paylaşın