Bütçe, 2024 Yılına 150,7 Milyar Lira Açıkla Başladı

Ocak ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 768 milyar lira, bütçe gelirleri 617,2 milyar lira oldu. Başka bir ifadeyle bütçe, 2024 yılına 150,7 milyar lira açıkla başladı.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ocak 2024 Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu’nu yayınladı.

Buna göre; Ocak ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 768 milyar lira, bütçe gelirleri 617,2 milyar lira ve bütçe açığı 150,7 milyar lira olarak gerçekleşti. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 646,9 milyar lira ve faiz dışı açık ise 29,6 milyar lira oldu.

Merkezi yönetim bütçesi geçen yılın ocak ayında 32 milyar 243 milyon lira açık vermiş iken ocak ayında 150 milyar 719 milyon lira açık verdi. 2023 yılı ocak ayında 10 milyar 883 milyon lira faiz dışı açık verilmiş iken ocak ayında 29 milyar 626 milyon lira faiz dışı açık verdi.

Merkezi yönetim bütçe giderleri ocak ayı itibarıyla 767 milyar 968 milyon lira olarak gerçekleşti. Faiz harcamaları 121 milyar 93 milyon lira , faiz hariç harcamalar ise 646 milyar 875 milyon lira olarak gerçekleşti.

2024 yılında merkezi yönetim bütçe giderleri için öngörülen 11 trilyon 89 milyar 37 milyon lira ödenekten ocak ayında 767 milyar 968 milyon lira gider gerçekleştirildi. Geçen yılın aynı ayında ise 321 milyar 320 milyon lira  harcama yapılmıştı.

Ocak ayı bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 139 oranında arttı. Giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2023 yılında yüzde 5,7 iken 2024 yılında yüzde 6,9 oldu.

Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 115,7 oranında artarak 646 milyar 875 milyon lira olarak gerçekleşti. Faiz hariç giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2023 yılında yüzde 6,1 iken 2024 yılında yüzde 6,6 oldu.

Merkezi yönetim bütçe gelirleri ocak ayı itibarıyla 617 milyar 249 milyon lira olarak gerçekleşti. Vergi gelirleri 517 milyar 201 milyon lira, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 88 milyar 57 milyon lira oldu.

2023 yılı ocak ayında bütçe gelirleri 289 milyar 78 milyon lira iken 2024 yılının aynı ayında yüzde 113,5 oranında artarak 617 milyar 249 milyon lira olarak gerçekleşti. Bütçe tahminine göre bütçe gelirlerinin ocak ayı gerçekleşme oranı 2023 yılında yüzde 5,9 iken 2024 yılında yüzde 7,3 oldu.

2024 yılı ocak ayı vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 104,6 oranında artarak 517 milyar 201 milyon lira oldu. Vergi gelirlerinin bütçe tahminine göre gerçekleşme oranı ise 2023 yılında yüzde 5,9 iken 2024 yılında yüzde 7 oldu.

Paylaşın

İsrail Komünist Partisi: Yaşananların Sorumluluğu Faşist Sağcı Hükümete Ait

İsrail Komünist Partisi (MAKİ) ve Barış ve Eşitlik için Demokratik Cephe (Hadash), birçok masum vatandaşın hayatına mal olan tehlikeli tırmanışın tüm sorumluluğunu faşist sağcı hükümette olduğunu açıkladı.

Tırmanan gerilimin nedeni olarak Netanyahu hükümetinin canice işgal politikaları olduğunu belirten MAKİ ve Hadash ayrıca, Netanyahu hükümetinin son gelişmeleri, Gazze Şeridi’ne yönelik intikam amaçlı bir saldırı gerçekleştirmek için kullanılmasından derin endişe duyduklarını da ifade etti.

İsrail Komünist Partisi (MAKİ) ve sol partilerin oluşturduğu Barış ve Eşitlik için Demokratik Cephe (Hadash), Hamas’ın silahlı kanadının İsrail’e başlattığı Aksa Tufanı operasyonuyla birlikte bölgede yaşananlara dair ortak açıklama yayımladı.

Açıklamada “aşırı sağcı Netanyahu hükümetinin canice işgal politikasının” bölgede yaşananlardan sorumlu olduğu ifade edilirken, bu politikanın bölge barışı açısından büyük tehlikeler yarattığı vurgulandı.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’nın dün giriştiği operasyonda Türkiye saatiyle 7.30-8.00 sularında Gazze Şeridi’ndeki Filistinli gruplar, birçok noktadan roket saldırısına başlamıştı.

Buna karşılık İsrail de dün ilerleyen saatlerde, “Demir Kılıçlar” operasyonunu başlattığını duyurmuştu. İsrail ordusu, abluka altındaki Gazze Şeridi’nde Hamas’a ait olduğunu iddia ettiği 4 büyük binaya saldırı düzenlediğini açıklamıştı.

Pek çok ülkenin lideri itidal çağrısı yaparak tarafları ateşkese çağırsa da ölü ve yaralı sayısı artmaya devam ediyor.

MAKİ ve Hadash, bahsi geçen ortak açıklamada, “masum sivillere verilen her türlü zararı açıkça kınadıklarının” altını çizdi.

Hem Arap hem de Yahudi işgal mağdurlarının ailelerine başsağlığı dileklerinin iletildiği açıklamada, “İsrail’deki faşist sağ hükümetin işgali sürdürme amacıyla işlediği suçlar, durdurulması gereken bölgesel bir savaşa yol açıyor” ifadelerine de yer verildi:

Yerleşimcilerin hükümetin himayesinde işgal altındaki topraklarda çılgına döndüğü, Mescid-i Aksa’ya saygısızlık ettiği ve Huwara’da yeni bir pogrom gerçekleştirdiği şoke edici bir hafta geçirdik. Sonunda çok ciddi bir gerilimle uyandık. Bu, sağcı hükümetin ilk günden bu yana körüklediği savaşta tüm bölgeyi tehlikeye atıyor.

İsrail işgali altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde yer alan Huwara kasabası, Aksa Tufanı operasyonundan önceki gün ciddi şiddet olaylarına sahne olmuştu.

Kasabada trafiğe takılan bir araçta Filistinli silahlı bir kişinin İsrailli bir aileye ateş açtığı ve kimsenin yara almadan atlattığı olayın ardından İsrailli yerleşimciler bölgede isyan çıkarmıştı.

Aralarında radikal sağcı bir milletvekilinin de bulunduğu onlarca yerleşimci Huwara’ya girmiş ve yaşanan olaylarda 19 yaşındaki Filistinli bir genç öldürülmüştü.

Yerleşimcilerin Huwara baskınını “pogrom” diye niyeleyen MAKİ ve Hadash, “Yaşananlar, Netanyahu hükümeti ve yerleşimcilerin tüm bölgeyi ne kadar tehlikeli bir yöne sürüklediğini gösteriyor” açıklamasında bulundu:

Çatışmayı yönetmenin ya da askeri yöntemlerle çözmenin mümkün olmadığı görülüyor. Tek çözüm var: İşgali sona erdirmek için çabalamak ve Filistin halkının meşru taleplerini ve haklarını tanımak.

Açıklamada ayrıca, “İşgalin sona ermesi ve adil bir barışın tesisi, bu ülkedeki iki halkın ortak çıkarıdır” ifadeleri yer aldı:

Netanyahu hükümetinin son gelişmeleri Gazze Şeridi’ne intikam amaçlı bir saldırı gerçekleştirmek için kullanmasından derin endişe duyuyor, uluslararası toplumu ve bölge ülkelerini savaş davullarını susturmaları için derhal müdahale etmeye çağırıyoruz. Siyasi çözümün desteklenmesini sağlayacak hamleleri başlatın.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Vahşi yaşamın cazibe merkezi: Sundarbans

Dünyanın en büyük ormanlarından biri olan Sundarbans Mangrov Ormanı (140.000 hektar), yüzde 60’ı Bangladeş ve geri kalanı Hindistan’da olmak üzere Bengal Körfezi’nde yer almaktadır.

Haber Merkezi / Alan, karmaşık bir gelgit su yolları ağı, çamur tabakaları ve tuza dayanıklı mangrov ormanlarından oluşan küçük adalarla kesişir ve devam eden ekolojik süreçlerin mükemmel bir örneğini sunar. Bölge, 260 kuş türü, Bengal kaplanı ve nehir ağzı timsahı ve Hint pitonu gibi diğer tehdit altındaki türler de dahil olmak üzere çok çeşitli faunasıyla tanınır.

Dünyadaki en büyük bitişik mangrov ormanı olan Sundarbans Mongrov Ormanı, 21 ° 27 ′ 30 ″ enlem ve 22 ° 30 ′ 00 ve Kuzey ile 89 ° 02 ′ 00 ″ ve 90 ° 00 ′ 00 ″ Doğu boylamları arasında bulunan ve toplam 10.000 km2 alana sahiptir.
Sundarbans Mongrov Ormanı, güneydeki 139.700 hektarlık üç vahşi yaşam koruma alanı ile nesli tükenmekte olan bir dizi tür için üreme alanı olarak kabul edilir.

Bengal Körfezi’nin kıyı bölgesindeki tipik bir coğrafi durumda benzersiz bir biyoklimatik bölgede yer alan Sundarbans Mongrov Ormanı, mitolojik ve tarihi olayların antik mirasının bir dönüm noktasıdır. Muhteşem doğal güzelliği ve doğal kaynakları ile bahşedilmiştir.

Sundarbans, delta oluşumu sürecini ve yeni oluşan delta adalarının ve ilişkili mangrov topluluklarının müteakip kolonizasyonunu temsil ettiği için devam eden ekolojik süreçlerin önemli bir örneğidir.

Bu süreçler arasında muson yağmurları, su baskını, delta oluşumu, gelgit etkisi ve bitki kolonizasyonu yer alır. Üç büyük nehir tarafından çökeltilen tortulardan oluşan dünyanın en büyük deltasının bir parçası olarak; Ganj, Brahmaputra ve Meghna ve Bengal Havzasını kapsayan arazi, gelgit hareketiyle şekillenmiştir.

Mülk, aşağı Bengal Havzasında çok çeşitli fauna türleri için kalan tek habitattır. Olağanüstü biyolojik çeşitliliği, geniş bir bitki örtüsü yelpazesinde ifade edilir; 245 cinse ve 75 familyaya ait 334 bitki türü, 165 yosun ve 13 orkide türü. Aynı zamanda, 693 yaban hayatı türü ile fauna açısından da zengindir; 49 memeli, 59 sürüngen, 8 amfibi, 210 beyaz balık, 24 karides, 14 yengeç ve 43 yumuşakça türü.

Mülkün su yolları boyunca bulunan çeşitli ve renkli kuş hayatı, dokuz tür yalıçapkını ve muhteşem beyaz karınlı deniz kartalı dahil 315 su kuşu, yırtıcı kuş ve orman kuşu türü dahil olmak üzere en büyük cazibe merkezlerinden biridir.

Paylaşın

Bir tarlaya inşaa edilen nadir kale: Bashtova

Hem Venedik hem de Osmanlı mimari tarzlarının iç içe geçtiği muhteşem tarihi bir yapı olan Bashtova Kalesi, Adriyatik kıyısına yakın olmasının bir sonucu olarak, görkemli kalenin çevresi muhteşem yeşil bir manzaraya sahiptir.

Haber Merkezi / Roma İmparatorluğu’nun en önemli ticaret yollarından biri olan Via Egnatia’nın kenarında yer alan Bashtova Kalesi, yüzyıllar boyunca insanları büyülemiştir. Beş asırlık kale, Arnavutluk’tan geçen medeniyetlere iyi bir tanıktır. İlginçtir ki, kale Balkanlar’da tarla üzerine inşa edilen tek kaledir!

Bashtova Kalesi, hem 1948 hem de 1971’de Arnavutluk’taki en yüksek kategorideki anıt ilan edildi ve UNESCO’nun Dünya Mirası Alanları geçici listesinde yer alıyor.

Bashtova Kalesi, Shkumbin Nehri’nin kuzeyinde, Vile-Bashtova köyünün yakınında yer almaktadır. Adriyatik kıyısına yakın olmasının bir sonucu olarak, görkemli kalenin çevresi muhteşem yeşil bir manzaraya sahiptir.

Venedikliler bu tekil yapıyı popüler bir ticaret merkezi olarak kullandılar. Daha sonra Osmanlı, kaleyi işlevsel bir limana dönüştürdü. Bu nedenle kale, hem Venedik hem de Osmanlı mimari tarzlarının iç içe geçtiği muhteşem tarihi bir yapıdır.

Kale dikdörtgen şekle sahiptir. Duvarları yaklaşık 9 metre yüksekliktedir. Kalenin içinde bulunan eşyalar , Tiran’da bulunan Ulusal Tarih Müzesi’nde korunmaktadır .

Paylaşın

Basra’nın tarihine ışık tutan Dilmun Mezar Höyükleri

Basra Körfezi’nde yer alan bir ada ülkesi Bahreyn’in batı kesiminde yer alan Dilmun Mezar Höyükleri, MÖ 2200 ile 1750 yılları arasında inşa edildiği düşünülmektedir. Alanda, iki katlı mezar kuleleri şeklinde inşa edilmiş 17 kraliyet höyüğünüde içeren yaklaşık 11.774 mezar höyüğü bulunmaktadır.

Haber Merkezi / Erken Dilmun uygarlığının kanıtı olan bu mezarlar, yalnızca sayıları, yoğunlukları ve ölçekleri açısından değil, aynı zamanda girintilerle donatılmış mezar odaları gibi ayrıntılar açısından da küresel olarak benzersiz özellikleri göstermektedir.

Arkeolojik kanıtlar, mezarlık alanlarının başlangıçta höyükler olarak değil, silindirik alçak kuleler olarak inşa edildiğini gösteriyor. Belirgin boyutları ve ayrıntılı mezar odaları ile karakterize edilen kraliyet höyükleri, ziggurat benzeri bir şekil oluşturan iki katlı mezar kuleleri olarak inşa edilmiş.

Son Dilmun krallarından ikisi, kraliyet höyükleri 8 ve 10 ile ilişkili olarak Ri ‘Mum ve Yağli-‘El olarak tanımlanmıştır. Höyükler, Erken Dilmun toplumundaki çeşitli sosyal grupların bir kesitini sağlar ve farklı yaş, cinsiyet ve sosyal sınıftan binlerce bireyi onaylar. Aynı zamanda elitlerin ve yönetici sınıfların evrimi hakkında çok önemli kanıtlar sunarlar.

Tümülüslerin çoğu kazılmamıştır ve dokuları tamamen sağlamdır, yalnızca ara sıra antik yağma ve bir zamanlar mezar kulelerini höyüklere dönüştüren doğal erozyondan etkilenmiştir.

Dilmun Mezar Höyükleri, Ulusal Anıtlar olarak kayıtlıdır ve Bahreyn Krallığı Eski Eserlerin Korunmasına ilişkin 11 Sayılı 11 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre korunmaktadır.

Paylaşın

Osmaniye: Kırmıtlı Kuş Cenneti

Kırmıtlı Kuş Cenneti; Osmaniye’nin Merkez İlçesine bağlı Kırmıtlı Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. İl Merkezi’ne 15 km. uzaklıktaki Kırmıtlı Beldesine Osmaniye Merkezden kalkan Kadirli Otobüsleri ve Köy Koop. Minibüsleri ile 20 dakikada ulaşılabiliyor.

Kırmıtlı Kuş Cenneti, Kastabala Vadisi’nde bulunan kuş alanlarından biridir.

Bölgede gözlemlenen önemli türlerden bazıları şunlardır: Gece Balıkçılı, Yalıçapkını, Alaca Yalıçapkını ve İzmir Yalı.

Yalıçapkınlarının üç türünün bir arada bulunduğu ender alanlardandır. Kırmıtlı Kuş Cenneti bugüne kadar tespit edilmiş 250 kuş türü bulunmaktadır.

Paylaşın

Türkiye’nin en uzun dere kanyonu: Çamaş Kanyonu

Çamaş Kanyonu; Ordu’nun Çamaş İlçesi, Budak Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Kanyon, ilçe merkezine 5 kilometre mesafededir.

Benekli alabalıkların, keklik, atmaca, şahin ve dağ keçilerinin yoğun olarak yaşadığı bir doğa harikası olan Çamaş Kanyonu, gür ormanların içinde, Türkiye’nin en uzun dere kanyonu olarak bilinmektedir.

Çamaş Kanyonu’ndan birbirinden güzel fotoğraflarla sizleri başbaşa bırakıyoruz…

Paylaşın

Fotoğraflarla 2 bin 800 yıllık ‘Urartu Yolu’

Dünyanın en eski yolu olan Urartu Yolu; Elazığ’ın Karakoçan İlçesinden başlayarak Bingöl’ün Kığı, Sancak ve Karlıova İlçelerinden devam ederek Karacehennem Ormanlarına kadar uzan bir yoldur.

1980’lerde keşfedilen Urartu Yolu, 2 bin 800 yıl önce inşa edilmiştir. Urartular, Milattan Önce birinci yüzyılın başında, Anadolu’da, Van Gölü çevresinde kurulan bir devlettir.

Bu bölgeye yerleşen kavimler, beylikler ve aşiretler halinde yaşamaktansa, bir devlet kurarak kendilerini koruyabilmek adına, zaman içinde bir araya gelmiş ve Urartu Devleti’ni kurmuştur.

Başkenti Tuşpa (Van) olan Urartu Devleti, Milattan Önce 8. ve 7. yüzyılda en güçlü olduğu dönemi yaşamıştır. Bu dönemde devletin sınırları içinde İran’ın kuzeybatısı, Aras Vadisi ve Doğu Anadolu yer almaktaydı.

Mezopotamya ve Asur sanatının etkisini barındıran bir kültüre sahip olan Urartular, çivi yazısı ve Hitit hiyeroglif yazısını kullanan bir devletti.

Urartular’ın siyasi ilişkilerinde öne çıkan devlet, Asurlular’dı. Asurlular ve Urartular birçok kez savaşmıştır. Asurlular’ın kayıtlarında Urartular’ın adı geçmektedir.

Bu kaynaklarda, Asurlular’ın Urartular’a karşı savaştığından bahsedilmektedir.

Bu savaşların da etkisiyle, Urartular’ın yapılarında savunmada kolaylık öne çıkarılmıştır.

Bulundukları dağlık, kayalık bölgenin avantajı ile dik yamaçlara yapılan yapılar, savunma için bir kolaylık sağlamıştır.

Maden işlemede gelişen Urartular, bulundukları bölge ve çevresinde metal işlemecilik üzerine önemli çalışmalar yapmış ve diğer uygarlıkları da etkilemiştir.

Paylaşın

Agorafobi (Panik Bozukluk) Nedir? Tedavisi

Agorafobi (Panik Bozukluk); Ani, beklenmedik biçimde gelen beden belirtilerinin eşlik ettiği şiddetli kaygı ve korku ataklarıdır. Beklenti endişesi ve kaçınma dediğimiz fobi benzeri durumlar da hastalığın temel öğeleridir.

Agorafobi (Panik Bozukluk), yaşayan kişilerde, korku nöbeti geçirdiklerinde örneğin göğüs ağrıları, titreme, hava alamama, baş dönmesi, mide bulantısı, terleme veya sıcak basması görülür.

Bu kişiler kendi kontrollerini kaybedecekleri, delirecekleri veya ölecekleri korkusu yaşarlar. Bedensel rahatsızlıklar yüzünden birçokları bir hekime veya bir acil servise giderler. Nöbetleri tetikleyen bedensel bir neden ise tespit edilememektedir.

Panik bozukluğunda, yaşam boyu yaygınlık % 1.5-4’tür. Agorofobili panik bozukluğu kadınlarda daha fazla görülür; erkek kadın oranı 1/2’dir. Yirmili yaşlarda ortaya çıkar. Birinci dereceden akrabalarında agorofobi olan kişilerde, aynı rahatsızlığın görülmesi riski %20’dir. Tek yumurta ikizlerindeki, eşhastalanma oranı, çift yumurta ikizlerinden daha yüksektir.

Agorafobili panik bozukluğunuz olup olmadığını nasıl anlarsınız?

Belirtiler bir agorafobili panik bozukluğa işaret ediyorsa, bir hekime veya psikoterapiste başvurulması gerekir. Bunlarla yapılan görüşmede, hastanın rahatsızlıkları, genel sağlık durumu, aile geçmişi ve bedensel hastalıklarına dair sorular sorulur ve hastada agorafobili panik bozukluk olup olmadığı kontrol edilir.

Anketler yardımıyla terapist, hastalığın şiddetini değerlendirebilir ve rahatsızlığın kaynağında başka ruhsal sorunların olup olmadığını tespit eder. Bir bedensel muayene ile semptomların bedensel sebeplerinin olup olmadığı tespit edilir.

Agorafobili panik bozukluklar nasıl tedavi edilir?

Agorafobili panik bozukluk hastalığını tedavi ettiren kimselerin iyileşme şansı yüksektir. Bu hastalık için şu tedavi yöntemleri kullanılabilir:

Bir psikoterapi türü olan bilişsel davranış terapisi,
Anti depresif ilaçlarla kombine edilen bilişsel davranış terapisi.

Ek olarak ilaç kullanılmadan uygulandığında, bilişsel davranış terapisinin özellikle etkili olduğu kanıtlanmıştır. Bu terapide, düşünce kalıpları sorgulanarak incelenir ve hastanın korkularıyla aktif olarak yüzleşmesine yardımcı olunur.

Paylaşın

Hüznün Sembolü, ‘Ters Lale’

Birçok din ve kültür için hüznün sembolü kabul edilen ve bilinen en eski süs bitkisi olan Ters Lale, soğanlı bitkiler familyasındandır. Ters Lale, en yoğun olarak Hakkari Merkezi ile Şemdinli ve Yüksekova ilçelerinde yetişmekte, yetiştiriciliği buralarda sürdürülmektedir.

Soğan, yumru ve rizom gibi toprak altı organlara sahip olan geofit bitkileri diğer birçok kullanımları yanında erken ilkbaharda ve sonbaharda açan narin, gösterişli ve güzel çiçekleri nedeniyle süs bitkisi yönünden büyük bir öneme sahiptir.

Ters Lale’ye (F.imperialis) halk arasında Ağlayan Gelin, Şah Tuğu (Tuğu Şahı), Kral Lalesi, Şerefeli Lale, Gülnahun, Şemdinli Lalesi gibi isimler de verilir. Ters Lale bitkisi doğal olarak dünyada geniş bir alana yayılmış olup ülkemiz dışında, Kuzey Irak, İran, Afganistan, Pakistan ve Keşmir gibi coğrafyalarda yayılış göstermektedir.

Ters Lale bitkisinin 60–90 cm boyu, ilginç çiçeği ve yaprakları onu heybetli ve gösterişli yapmakta ve ona asil bir duruş kazandırmaktadır. Çiçek rengi, renk farklılığı, şekli ve duruşu bitkiyi eşsiz yapmaktadır. Canlı sarı-turuncu renginden kırmızıya varan renk ve tonları, çan şeklindeki çiçeği ve üstünde dağınık bir şekilde duran parlak, yeşil yaprak demetiyle bulunduğu alana dikkat çekici bir imaj kazandırmaktadır.

20. yüzyıl başlarında yapılan araştırmalar ve ilerleyen bitki yetiştiriciliği sonucu türleri çoğalmıştır. Bugün Ters Lalenin dünya üzerinde bilinen 165 türü ve tür alt kategorisi bulunmaktadır.

Efsanelerde Ters Lale Hristiyan rivayetlerine göre; Hz.İsa’nın çarmıha gerilişine şahit olan Hz. Meryem’in gözyaşlarının düştüğü yerde Ters Lale yetişmeye başlamıştır.

Müslüman söylencelerine göre; Hz. Hasan ve Hüseyin’in Kerbela’da katledilişlerinden dolayı ve başka bir efsaneye göre ise Ferhat’la Şirin adlı aşık bir çiftinm birbirlerine kavuşamaması nedeniyle Ters Lale’nin boynu bükük, rengi kırmızıdır. Ters Lale, Anadolu topraklarının gördüğü büyük acıları efsaneleriyle özetlemektedir.

Paylaşın