Ankilozan Spondilit Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Ankilozan Spondilit, özellikle omurgayı etkileyen kronik, ilerleyici, ağrılı sebebi bilinmeyen romatizmal bir hastalıktır. Erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülmektedir. 

Haber Merkezi / Hastalık en sık omurganın son kısmı ile leğen kemiği arasındaki eklem (sakroiliyak eklem) ile omurları etkiler. Ancak hastalık temelde omurgayı etkilemekle birlikte omurga dışı eklemleri de (kalça, diz, ayak bileği, omuz gibi) etkileyebilir.

Ankilozan Spondilit’in belirtileri nedir?

En önemli belirtileri kalça ağrısı , bel ağrısı , sırt ağrısı ve boyun ağrısıdır. Sabah uyanıldığında uzun süre hareketsizlik sonucu meydana gelen kalça ve bel ağrıları, zaman zaman değişen kalça ağrıları, topuk ağrısı, nefes alırken göğüs kafesinde meydana gelen ağrı ve kaburgalarda hassasiyet ortaya çıkmaktadır. Göz kızarıklıkları, karın ağrısı, ishal ve kilo kaybı gibi belirtilerde bu hastalığa eşlik edebilecek başka hastalıklarında habercisi olabilir.

Ankilozan Spondilit’in nedenleri nedir?

Sebebi tam olarak bilinemeyen hastalıkta genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında genetik yatkınlığı olan kişilerde geçirilen infeksiyonlarla bağışıklık sisteminin aşırı çalışması ve kendine zarar vermesi ile ortaya çıktı da düşünülmektedir.

Ankilozan Spondilit’in risk faktörleri nedir?

20’li yaşlar, erkekler, kadın ve çocuklar, genetik yatkınlığı olanlar Ankilozan Spondilit hastalığında risk faktörü oluşturmaktadır. Bu hastalık genellikle çocukluk çağında başlayıp 20’li yaşlarda şiddetli belirtiler vermektedir.

Ankilozan Spondilit’in komplikasyonları nedir?

Ankilozan Spondilit hastalığında göz iltihabı, omurgada çökme, nefes darlığı, kalp problemleri, sinir sistemi hasarı gibi komplikasyonlar meydana gelmektedir.

Ankilozan Spondilit için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Çocukluk çağında başlayan bu hastalıkta, çocukların gelişimi düzenli olarak izlenmeli ve doktor kontrolleri yapılmalıdır. Sabah görülen kalça ağrıları ilk başlarda hafif olarak başlar ve ağır şekilde ilerler. Bu yüzden ağrılar dikkate alınmalı ve doktor randevusu oluşturulmalıdır. Şikayetlerinizi not etmenizde fayda olabilir.

Ankilozan Spondilit’in tetkik yöntemleri nelerdir?

Hasta şikayetlerinin yanında laboratuvar testleri ve görüntüleme teknikleri ile hastalığın tanısı konulmaktadır. İleri evrelerde görüntüleme teknikleri ile hastalığın etkilediği kemikler ve dokular anlaşılmaktadır. MRI tekniği ile hastalık erken evredeyken de saptanabilmektedir. Bunun yanında kan testleri de yapılmaktadır. Ancak tanı koymada tek başına bir etkisi bulunmamaktadır.

Ankilozan Spondilit’in tedavi yöntemleri nelerdir?

Ankilozan Spondilit hastalığında hastalığın ilerlemesini durdurmaya ve ağrıları gidermeye yönelik ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Kullanılan ilaçlar, infeksiyonlarda da oldukça etkili olmaktadır ancak bu güçlü ilaçların mide koruyucu ilaçlarla alınması gerekebilir. İlaç tedavisinin yanında hastanın duruş ve esnekliğini koruması için egzersiz büyük önem taşımaktadır.

Ankilozan Spondilit hastaları için yaşam stili önerileri

Hastalığın tedavisi için yapılması gereken en önemli şey düzenli egzersizdir. Egzersizlerinizi düzenli olarak yapmalı ve doktorunuz uyguladığı tedavi dışına çıkmamanız gerekmektedir. Yüzme, pilates gibi bireysel sporlar yapılabilir. Ankilozan Spondilit hastalarının alçak yastık kullanmaları ve vücudunun şeklini alan yatakların tercih etmeleri gerekmektedir. Hastaların sigaradan kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Türkiye’nin İlk Betonarme Asma Köprüsü, Atav Köprüsü

Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Çanakkale, tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile gezilip görülmesi gereken kentler sıralamasında ilk sıralarda yer almaktadır. Çanakkale’ye yolu düşen hemen herkesin görmesi gereken yapılar arasında tarihi köprülerde önemli bir yer tutmaktadır.

Haber Kaos ekibi olarak Çanakkale il sınırları içinde bulunan tarihi köprüleri sizler için derledik.

Behramkale Köprüsü

Ayvacık’ tan Behramkale’ye giden  yol üzerinde , Tuzla Çayı üzerine 14. yüzyılda inşa edilmiştir.Günümüze kadar ayakta kalmayı başarabilen köprü inşaa edildiği günden bugüne üstünden insanları sevdiklerine kavuştururken, altından Ege’ye kavuşmak arzusuyla çağlayıp duran Tuzla Çayını seyre dalmıştır . Antik adı Satniceis olan Tuzla çayının güney ve kuzey yönlerinde uzanır. Behramkale köyüne bir km mesafededir. Kimin tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Cami’i yaptıranın köprüyü de inşa ettirmiş olduğu tahmin edilmektedir.

Köprünün orijinal ve en itinalı kısımları kemerleridir. Genel form, büyük kemer üzerinde en yüksek kısmı teşkil eder ve uçlara doğru alçalarak son bulur. Diğer bir özelliği de; Kemallı Asılhan Bey Camii ve Behramkale Camii duvar tekniğinin burada da görülmesidir. Köprünün, mimari form açısından Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılan köprülerin özelliklerini üzerinde taşıdığı görülmektedir.Köprü kullanılmamaktadır.

Roma Köprüsü

Ayvacık – Gülpınar Beldesinde , Chryse şehri ile Alexandıra-Troas şehrini bağladığı anlaşılan köprü, iri blok taşlardan yapılmıştır. 93 m lik bölümü açıktadır.7 m’ ye yaklaşan muhteşem köprünün kemer ayaklarının 3-4 m lik kısmı toprak altındadır.

Ceneviz Köprüsü

Cenevizliler tarafından yapıldığı sanılan köprü, yüzyıllar boyunca insanlığa hizmet vermiş ve “Yağcı Yolu” olarak adlandırılan tarihi yolun en önemli geçidi olmuştur. Mıhlı Vadisi’ndeki bu köprü Ege Denizi ile Kaz Dağları’nı ve insanları yıllarca.birbirine kavuştur-muştu. Mıhlı Çayı, vadideki yolculuğunu sürdürürken köprü de, görevini tamamlamış olmanın huzuru içinde dimdik ayakta durmakta ve yazın gelecek turistleri heyecanla.beklemektedir .

Şelaleden akan su, Kaz Dağları’nın nağmelerini fısıldarken, tarihi köprünün gizemi ve doğal güzellikler, sizi büyüleyecek ve siz, saatlerce bu manzaranın güzelliğinden ayrılamayacaksınız.

Bayramiç Taş Köprü

Taş Köprü Çanakkale İli Bayramiç İlçesi Tabaklar Çayı üzerinde şehrin içerisindedir. 1795 yılında yapılmıştır. Yapı tümüyle kesme renkli taştan yapılmıştır. Uzunluğu 27 metre  genişliği 3.85 m.dir. Karşıyaka Camii avlu duvarına  bitişiktir. Köprü Karşıyaka Köprüsü olarakda anılmaktadır.

İskender Köprüsü

İskender’in Persleri bozguna uğrattığı bu yer şu an öylece durmaktadır. Şimdiki adıyla Kocabaş çayı antik adıyla da Granikos çayı olarak da bilinen bu çayda Granikos köprüsü mevcut. Çok değişik bir köprü ancak artık ulaşım için kullanılmıyor. Zaten su yüzünden de pek fazla görünmüyor.

Kayatepe Köprüsü

Granikos Muharebesinden sonra 334 Haziran ayı içinde Büyük İskender tarafından yaptırılmıştır. Kayatepe Köprüsü  Agonya Kapısı olarak bilinmektedir. Kayatepe Köprüsü halen kullanılmaktadır.

Kemerdere Su Kemeri

Su kemeri üzerinde su yolu bulunan kemerli köprüdür. Başka bir tanımla; su kemerleri su taşımak amacıyla inşa edilen kanallardır. Modern mühendislik ve mimarlıkta ise; suyu kaynağından istenilen noktaya götürmekte kullanılan, boru, ark, kanal, tünel ve bunları destekleyen her türlü yapıdan oluşan bir sistemdir.

Troya Su Kemeri,Truva şehrine su taşıyan Su kemeri , Troia döneminden kalma tarihi su kemeri ,Troia Antik Kenti Dönemi’ne ait su kemeri olarakda söylenen Kemerdere su kemeri ( Kemerdere Su Köprüsü) ; Çanakkale İli Merkez İLçesi Civler Köyü Kemerdere Mahallesindedir.(Troia’ nın doğusundadır) Bu su kemerinin Truvalılar zamanında inşa edildiği, Kaz Dağlarının yamaçlarındaki kaynaklardan gelen suyun bu kemer vasıtasıyla Truva Şehrine taşındığı söylenmektedir. Günümüzde sağlam kısımlarını görmek mümkündür.su kemeri yemyeşil ormanı ve sahip olduğu küçük göledi ile mükemmel bir manzaraya sahiptir. Su Kemerin altından şırıl şırıl sularda akmaktadır . Burası Piknik alanı olarakda kullanılmaktadır.

Atav Köprüsü

Türkiye’nin ilk betonarme asma köprüsüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 15 Mayıs ve 24 Haziran 1934 tarihlerinde iki kez Çan’a geldiğinde kullandığı köprü olan “Atav Köprüsü”, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilklerinden biri.

Çan’ın halk arasında Çayırlar olarak bilinen Cumhuriyet Mahallesi’nde Çan Linyit İşletmeleri (ÇLİ) girişinde bulunan, Atav Asma Köprüsü, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk betonarme köprüsü. Yıllarca Çan’dan Çanakkale yönüne gitmek için geçilen köprü kömür ocakları nedeniyle yol güzergahının değişmesi sonarsında ÇLİ sahası içinde kaldı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk karayolu olan 212 kilometrelik Çanakkale-Balıkesir stabilize karayolu üzerinde yapılan tüm betonarme köprüleri inşa görevi bizzat Atatürk tarafından alan İnşaat Yüksek Mühendisi Ferruh Atav (1969 yılında vefat etmiş)  tarafından Çan’ın İncedere üstüne inşa edilen bu betonarme asma köprüsü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin betonarme olarak yapılan ilk asma köprüsü olarak; tarihi ve milli değere sahip.

Paylaşın

Çanakkale’nin Tarihi Camiileri!

Çanakkale, tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile gezilip görülmesi gereken kentler sıralamasında ilk sıralarda yer almaktadır. Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Çanakkale’ye yolu düşen hemen herkesin görmesi gereken yapılar arasında camilerde önemli bir yer tutmaktadır.

Haber Kaos ekibi olarak Çanakkale il sınırları içinde bulunan camileri sizler için derledik.

Kayserili Ahmet Paşa Camii

Kayserili Ahmet Paşa Camii ya da halkın söylemiyle Tatarlar Camii Sarıçay’ın karşı kıyısında kalır. Kitabesi bulunmayan camii 1871 yılında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Kare planlı kırma çatılıdır. Sokağa bakan süslü çeşmesi ve bahçesindeki kare planlı piramidal çatılı gösterişli türbe ile diğer camilerden ayrılır. Kitabesine göre 1904 tarihli türbe Hıfzı Paşanın kızı Nedime Hanım’a aittir.

Lapseki Umurbey Hüdavendigar Camii

Lapseki Umurbey’deki bu cami Sultan I.Murad döneminde yapılmıştır. Ancak son yıllarda yapılan onarımlarla özelliğini yitirmiştir. Bu yapının Bizans dönemine ait bir kilise üzerine yapıldığı sanılmaktadır. Caminin son cemaat yeri kilise narteksidir. İbadet mekanı iki dizi sütunların taşıdığı ahşap bir tavan ve çatı ile örtülüdür. Bu direkler Roma dönemine ait yeşil mermerdendir. Minare kaidesi orijinal olup, kesme taş ve tuğladan yapılmıştır.

Çan Kumarlar Köyü Camii

Çanakkale’nin Çan ilçesine bağlı Kumarlar köyündedir 16. yüzyılda Çatalbergos Kazası’na bağlı olan köyün camisi, çok işlevli düzeniyle ilgi çekmektedir. 19. yüzyıldan kalma yapı 1905 yılında onarılmıştır.

Kitâbe metni günümüz Türkçesiyle şöyledir: “Köy halkı  cimrice davranmadan mallarını harcayarak Muhammed Ağa’nın rehberliğinde bu değerli evi/odayı yeniden canlandırdılar.”

Lapseki Süleyman Paşa Camii

14. yüzyılda Orhan Gazi döneminde Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu caminin Gazi Süleyman Paşa’nın 1345-1357 yılında Rumeli’ye geçerken kiliseden camiye çevirdiği söylenmektedir. Ancak Bizans dönemine ait herhangi bir mimari iz görülmemektedir. Günümüze orjinalliğini büyük ölçüde yitirerek gelebilmiştir.
Dikdörtgen planlı olan caminin üzeri çatı ile örtülüdür. İki katlı bir son cemaat yeri vardır. Stalaktitli mihrabı ile minaresi orjinalliğini korumaktadır

Tabip Hasan Paşa Camii

Tabip Hasan Paşa Camii , Çanakkale İli Eceabat İlçesi Kilitbahir Köyü’nde Deniz kenarınddaır.Yapılış tarihi kesin belli değildir.Tabip Hasan Paşa veya Tabip Hasan Ağa 3. Selim döneminde Kilitbahir’e yerleşmiştir.Saray damadıdır.Muhtemelen camide 1700 lü yılların sonuyla 1800 lü yılların başında yapılmıştır.

Camii, köyde yapılan camilerin sonuncusudur.Mimarisinin mütevazi görünüşü, mihrabı ve kubbesindeki ihlas suresinin yazılışı kayda değer bölümlerindendir. İbadete açıktır.1902 yılındaki onarım kitabesi mevcuttur.

Gelibolu Yazıcıoğlu Camii

Gelibolu’da Sultan II.Murad döneminde yapılan bir camidir. Ancak, giriş kapısı üzerindeki kitabede Sultan Abdülmecid tarafından yeniden yaptırıldığı yazılıdır. Cami, son cemaat yeri ile birlikte dikdörtgen bir plan göstermektedir. Kesme taştan ampir üslubunda yapılmıştır. İbadet mekanını altı pencere aydınlatmaktadır. Bu pencerelerdeki demir parmaklıklar orijinaldir. Aynı zamanda da caminin yanında oldukça yüksek minaresi ve Yazıcıoğlu’nun türbesi bulunmaktadır.

Gelibolu Yazıcızade Camii

Hacı Bayram Veli’nin müritlerinden olan Muhammediye yazarı Mehmed-i Bican Efendi ile Ahmed-i Bican Efendi ’nin namına yaptırılmış olup Fatih devri eserlerindendir.Yazıcızade mahallesinde, bugünkü halk kütüphanesi yakınında bulunmaktadır.

Cahidi Sultan Camii

Cahidi Sultan Camii Çanakkale İli Eceabat İlçesi Kilitbahir Köyü’ndedir.Yapılış tarihi belli değildir.Muhtemelen 1600 lü yıllarda inşa edilmiştir. (Caminin girişindeki mermer levhada 1630  yazmaktadır)

Cami ahşap ve dörtgen bir yapıdır.Duvarlarının kalınlığı 1 m yi geçiyor.Kiremit örtülü, kapısı mermer kemerlidir, içersindeki levhalar oyma işçiliktir. Denize nazır bir tepe üzerinde olup .Caminin hemen yanında Cahidi Efendi’nin türbeside vardır.

Gelibolu Sofça Halil Mescidi

Sofça Halil Mescidi (Gelibolu) Sultan II.Murad döneminde Sofça Halil isimli bir kişi tarafından yaptırılmıştır. Ancak geçirdiği çeşitli onarımlar nedeni ile orijinal durumundan tümü ile uzaklaşmıştır. Dikdörtgen planlı olan caminin üzerini kasnaklı bir kubbe örtmektedir. Mimari ve bezeme yönünden herhangi bir özellik taşımamaktadır.

Gelibolu Kadı İsklesi Camii

Alaaddin Mahallesi Eceabat Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Bahari Kadı Zade Mehmet tarafından 1546 yılında yaptırılmıştır. Kullanım alanı 120 m2, avlusu 810 m2 olmak üzere toplam 930 m2 lik alana sahiptir.

Kilitbahir Fatih Camii

Kilitbahir Kalesi’nin yapımından sonra Fatih döneminde Gelibolu Beylerbeyi olan Yakup Paşa’nın gayretleriyle 1460 ‘lı yıllarda  inşaa edilmiştir.(Camiinin girişinde merver levhada 1465 yazmaktadır )Kilitbahir Köyü’nün ilk camisidir.Halen ibadete açıktır. Önceden Caminin yanında bulunan çamaşırhanede askerler çamaşırlarını yıkarlar, namazlarınıda bu camide kılarlarmış.

Gelibolu Hallaç Hüseyin Camii

Yazıcızade Mahallesinde, Mevlevihane yakınında bulunmaktadır. Eskiden Hallaç Hüseyin Mesçidi olarak hizmet vermiştir. Mescit kerpiçten yapıldığından zamanla yıkılmış, 1969 tarihinde cami koruma derneği tarafından bugünkü yeni cami yaptırılmıştır.Kullanım alanı toplam 240 m2 dir.

Gelibolu Cerrah Hüseyin Camii

amikebir mahallesinde çarşı mevkiinde bulunmaktadır. Cerrah Hüseyin tarafından yaptırılmıştır.Önceleri tekke olarak görev yapmış bilahare mescit haline getirilmiş, sonra camiye çevrilmiştir.İki kubbelidir ve tek giriş kapısı vardır.Sağ kubbe altı açık olup, sonradan kapatılmıştır. Kullanım alanı 110 m2 dir.

Bayramiç Çarşı Camii

Bayramiç Çarşı Camii, Bayramiç’in en büyük camisi olup, 1889 yılında yapımına başlamış olup 1904 tarihinde tamamlanmıştır.

Gelibolu Bolayır Gazi Süleyman Paşa Camii

Gelibolu, Bolayır’da Orhan Gazi döneminde, Rumeli fatihi Gazi Süleyman Paşa tarafından 1358’de yaptırılmıştır. Cami 1676 ve 1889 yıllarında onarım görmüştür.

Ezine Zeytini Camii

Zeytinli Camii Hicri 977 (M.1561) yılında Sadrazam İbrahim Paşa Kedhüdası Mehmet Kedhüda tarafından yapılmıştır. Daha sonraları, Ezine esnafından Pamukçuzade Hacı Mustafa Efendi Camiinin karşısında bulunan baba yadigarı evlerini tapu katibi Suluzade Halil Efendi’ye bırakarak karşılığında adı geçen caminin genişletilmesini istemiştir. Camii 1901 tarihinde şimdiki haline getirilmiştir.

Tavil Ahmet Ağa (Yalı) Camii

Yalı Camii’de kare planı, kırma çatısıyla kentin önemli camilerinden biridir. Mevcut onarım kitabesinden anlaşıldığına göre Tavil Ahmet Aga tarafından yaptırılan ilk caminin yanması üzerine 1854 yılında Miralay Halil Bey’in gayretleriyle yenilenmiştir.

Yanında küçük bir Haziresi (Hazîre, külliye, cami, mescid, tekke gibi dini yapıların avlularında yer alan etrafı duvar veya parmaklıkla çevrili mezarlıklara verilen isimdir) bulunmaktadır.

Ezine Seferşah Camii

Seferşah Camii: XIV. yy’da Yıldırım Beyazıt döneminde yapılmıştır. Duvarlar moloz taştan, saçaklar tuğladandır. Ayrıca yapımında çevredeki antik yapılardan getirilen Bizans kalıntıları kullanılmıştır. Mihrap duvarında iki katta dört pencere vardır. Son cemaat yeri sonradan eklenmiştir. Kandil motifleriyle süslenmiştir.Caminin yanında Sefer Şah’ın mezarı bulunmaktadır.

Ezine İnce Minare Camii

İnce Minare Camii hakkında kesin kayıt bulunmamasına rağmen askeri kışlaya yakın olması dolayısıyla IV.Murat zamanında bir paşa tarafından inşa ettirildiği söylenmektedir. Uzun yıllar, bahçesindeki küçük pansiyon Kur’an Kursu olarak kullanılmıştır.

Tıflı Camii

Kare planlı kırma çatılı caminin kuzeybatı kitabesinden 1891 yılında Sultan Abdülhamit zamanında inşa edildiği bilinmektedir.

Cami adını Osmanlıca “Çocuk” anlamına gelen “Tıfl” kelimesinde almaktadır. Caminin yakınında bir sübyan mektebinin olduğu mektebin günümüze kalan kitabesinden anlaşılmaktadır. Caminin batı girişinde yer alan bu kitabede mektebin Sultan Abdülaziz döneminde vali Kayserili Ahmet Paşa tarafından 1870 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Ezine Çarşı Camii

Çarşı Camii:Bu cami hakkında kesin bir bilgi olmamasına rağmen Ulu Camii inşa ettiren Abdurrahman Bey tarafından yaptırıldığı söylenmektedir.

Ezine Ulu Camii

Ulu Cami ( Abdurrahman Bey Cami), Osmanlı camilerinin ilk büyük örneklerinden olması yönünden önemlidir. Orhan Gazi döneminde Abdurrahman Bey tarafından yaptırılmıştır.

Cami., moloz taştan alçak ve kalın duvarlı bir yapıdır. Pencere kenarları üç dizi tuğla ve bir dizi taştan yapılmıştır. Tavanı dört granit sütun taşımaktadır. Minare kıble duvarının içindedir. Son cemaat yeri mermer sütunludur. 2. Sultan Mahmut döneminde yenilenen tavan ampir üslûptadır. Güzel sıtalaktiklerle süslü mihrap, ilk yapıdan kalmadır.bu caminin kitabesi günümüze gelememiştir.

Çimenlik Kalesi Camileri

Çimenlik Kalesi içerisinde bulunan Mescit, 12.12×5.24 m. ölçüsünde ince uzun dikdörtgen planlıdır. Mescidin alt kısmı taştan, üst kısmı da tuğladan yapılmıştır. Burçlardan biri üzerine tuğladan minaresi oturtulmuştur. Minarenin şerefe çıkmaları beş sıra testere dişi biçiminde tuğlalarla bezenmiştir.

Çanakkale savaşı sırasında mescide isabet eden bir top mermisi yüzünden minaresinin yarısı yıkılmış, 1968’den sonra da onarılmıştır. İbadet mekanındaki mihrap kıble yönündedir. Mihrap tuğladan ve mukarnaslıdır. Mescidin giriş kapısı çift renkli ve geçmeli mermerlerden yapılmıştır.

Sultan Abdülaziz döneminde iç avlunun güney tarafına dikdörtgen planlı, 12.00×15.00 m. ölçüsünde ahşap bir mescit daha eklenmiş, üzeri de çatı ile örtülmüştür.

Kale içerisindeki bu mescitler halkın ibadetine açık idi. Ancak kale müze olarak kullanıldığından mescitler ibadete açık değildir.

Bozcaada Köprülü Mehmet Paşa Camii

Bozcaada’da Yalı Mahallesi’nde bulunan bu camiyi Köprülü Mehmet Paşa 1657 tarihinde yaptırmıştır. Halk arasında Yalı Camisi olarak isimlendirilen caminin kitabesi günümüze gelememiştir. Çeşitli dönemlerde yapılan onarımlarla orijinalinden oldukça uzaklaşmıştır. Doğu cephesine yerleştirilen minare 1965 yılında yenilenmiştir.

Biga Kurşunlu Camii

Biga Kurşunlu Camii, 1900’de geçirdiği büyük yangından sonra yeniden yapılmıştır. Yangın sonrası yeniden yapılan camii orjinalinden oldukça uzaklaşmıştır.

Fatih Camii

Fatih Sultan Mehmet tarafından 1462 yılında yaptırılmış olan camii zamana direnememiş- 1862 yılında Sultan Abdulaziz zamanında tamamen yenilenmiştir. Ayrıca 1904 yılında Sultan II. Abdülhamid döneminde tekrar onarım geçirmiştir.

Her iki onarıma ait Osmanlıca kitabeler yapının dış cephesinde yer almaktadır. Caminin batısında hazire olarak adlandırılan küçük bir mezarlık yer almaktadır. Burada Sadrazam Hafız İsmail Paşa ile Sadrazam Ali Paşa’nın mezarları kallavi kavukları ile yer almaktadır.

Ayvacık Ümmühan Hatun Camii

Ümmühan Hatun Camii Ayvacık ilçesinin genişlemesine sebep olan Tiflisli Ümmühan Hatun tarafından yaptırılmıştır.ilçe merkezindedir.

Ayvacık Nusratlı Köyü Camii

Ayvacık İlçesi Nusretlı Köyünde olup Yaklaşık 400 yıllık geçmişi olduğu tahmin edilmektedir.

Ayvacık Adatepe Köyü Camii

Çanakkale, Ayvacık İlçesi Adatepe Köyü’ndeki bu caminin ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber zağanos Paşa’nın eşi tarafından yaptırıldığı söylenmektedir. Kareye yakın dikdörtgen planlı cami kesme taş ve tuğladan yapılmış, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür.

Mihrap ve minberi mukarnaslı olup, üzerlerinde rumi motifler ve bitkisel bezemeler görülmektedir. Ayrıca haziresinde de Osmanlı taş işçiliğini yansıtan mezar taşları bulunmaktadır. Caminin altında bir de sarnıç vardır. Caminin köşesine kare kaide üzerine silindir gövdeli köfeki taşından bir minare eklenmiştir.

Arap İbrahim Paşa (Kurşunlu) Camii

Arap İbrahim Paşa (Kurşunlu) Camii: Cami kitabesine göre cami yanan Çınarlık Camii’nin yerine 1867 yılında Biga sancağı mutasarrıfı Arap İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Kare planlı yapının üzeri kubbe ile örtülüdür. Kurşun kaplı kubbesi nedeniyle adı Kurşunlu Cami olarak bilinmektedir.

Ayvacık Yeşilyurt Köyü Camii

Yeşilyurt Köyü Camisi kiliseden camiye çevrilmiştir. Kilisenin ne zaman yapıldığı konusunda yeterli bir bilgiye rastlanmamıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra mübadele kapsamında Çanakkale’den Rumların ayrılmasından sonra camiye dönüştürülmüştür. Cami kareye yakın dikdörtgen planlı olup, kaba taş ve tuğladan yapılmıştır.

Üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür. Beden duvarları üzerinde iki sıra halinde pencereler bulunmaktadır. Bunlardan ikisi yuvarlak kemerli, biri de ikiz pencereler halinde ampir üsluptadır. Camiye çevrildikten sonra yanına dikdörtgen taş bir kaide üzerine yuvarlak gövdeli, tek şerefeli bir minare eklenmiştir. Mihrabı herhangi bir özellik taşımamaktadır.

Ayvacık Babakale Camii

Ayvacık ilçesi, Babakale Köyü’nde bulunan bu camiyi Sultan II.Ahmet döneminde Vezir Kaptan Mustafa Paşa 1725 tarihinde yaptırmıştır. Cami değişik dönemlerde yapılan onarımlar nedeni ile özelliğini yitirmiştir.

Günümüzde dikdörtgen planlı olan caminin üzeri çatı ile örtülüdür. İbadet mekanı iki yanlarda altta dikdörtgen söveli, üstte de yuvarlak alçı şebekeli dörder pencere ile aydınlatılmıştır. Giriş kapısının ve mihrabın iki yanında da altlı üstlü birer penceresi bulunmaktadır. Cami girişinin önünde sonradan ahşap bir sundurma yapılmıştır. Minaresi taş kaide üzerine yine taştan silindirik gövdelidir. Minare alemi XIX. yüzyılda ampir üslubunda kubbemsi olarak yenilenmiştir.

Lapseki Çardak Yakup Bey Camii

Çardak Gazi Yakup Bey Camii 1472 yılında Abdullah Bin Hacı Yakup Bey tarafından yaptırılmıştır. yapısıdır. Duvarlar iki dizi tuğla ve moloz taştandır. Köşeli revaktaki sütun ve başlıklar çevredeki antik kalıntılardan yapılmıştır. Kubbe sağır ve oldukça yüksek sekiz köşeli kasnağa oturmaktadır. Minare kapısı, revağın içindedir. Bursa kemerli ve stalaktitlidir. Yapısının iç süslemesi son dönemdendir. Yalnızca mihraptaki yedi sıra stalaktit ve silmeler eski biçimini korumaktadır. Günümüzde halen ibadethane olarak kullanılmaktadır.

Bayramiç Tepe Camii

Caminin Esas adı Hacı Baliğ camiidir.Tepe camii olarakda bilinmektedir.14.yüzyılda yapılmıştır.( tahminen 1357-1365 yılları arasında )Caminin bitişiğinde Haziresi bulunmaktadır.

Cami-i Cedit (Karşıyaka Camii)

Bayramiç’te Taşköprü Camii ,Karşıyaka Camii ,Cami-i Cedit,  Hanbağlı camii gibi isimlerle anılmaktadır. Esas Adı cami-i cedid’tir.Bayramiç İlçesinin  Mehmet Akif Sokağında  Tabaklar Deresinin kenarındadır.Giriş kapısı  üzerindeki  kitabeye göre  Hicri 1207 (Miladi :1792) tarihinde  Hadımzade  Osman Bey tarafından yaptırılmıştır.Caminin çeşmesi ve haziresi de bulunmaktadır.

Ezine Kemallı Köyü Camii

Kemallı Köyü Camii:14.yy. da I. Murat döneminde yapılmıştır. Tek kubbeli ana mekan ve çapraz tonozlu revaktan oluşmaktadır. Revakın 3 çapraz tonozu yıkılmış, yerine ortası kemerli ahşap çatı yapılmıştır. Duvarlar ilk Osmanlı camilerine göre daha yüksektir. Son cemaat yerinin yanları kapalıdır. Ortada iki mermer sütun vardır. Kapı basık ve mermer kemerlidir. Pencereler süslemelidir Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından .2016 yılında Restorasyonu yaptırılmıştır.

Gelibolu Namazgah (Azaplar Camii)

Bir açık hava camii olan Namazgah 1407 yılında Hacı Paşaoğlu  İskender Bey tarafından sefere çıkan deniz tüfekçi erleri (Azepler) için yaptırılmıştır. Azepler sefere çıkacakları zaman toplu halde burada namaz kıldıkları varsayılmaktadır. Gelibolu’da boğaz ve Marmara’ya karşı geniş bir alan olan Fener meydanında inşa edilmiştir. Kendi türündeki yapıların en estetiğidir. Mihrabı bir niş içindedir.

Ayvacık Behramkale Hüdavendigar Camii

14. yüzyılın sonlarına doğru inşa edildiği sanılmakta olup 238 m. yükseklikteki tepenin üzerinde tüm ihtişamıyla ayakta durmaktadır. Camiin dikkat çeken özelliklerinden birisi de dört yöndeki köşelerinin üst noktalarının pahlanması yani taş kenarlarının eğik kesilmiş olması ve pahlanan kısımların şekline uygun olarak üçgen şeklinde kapatılmasıdır.

Kubbe, sekizgen bir kubbe kasnağına oturtulmuştur. Camii, bir kubbe ve sütunlu bir giriş kapısını da içine alan dörtgen bir alan üzerinde inşa edilmiştir. Camiin, Osmanlı mimarisinin tipik bir örneği olduğunu söyleyebiliriz. Camiin mermer giriş kapısı, Carnelıus kilisesinin kapısıdır. Carnelius kilisesini tamir ettiren Skamandros hükümdarının kilise kapısına yazdırmış olduğu duaya dokunulmamış,sadece haç işaretinin iki kanadı kırılmıştır. Üzerinde haç işareti bulunan taşın bir camiin dekorasyonunda kullanılmış olması çok ilginç ve bir o kadar da etkileyicidir.Camiin iç duvarlarının dekorasyonunda kadırga resimlerinin kullanılmış olması da çok sık rastlanılan bir durum değildir.

Ayvacık Tuzla Murat Hüdevendigar Camii

Hüdavendigâr Külliyesi, Ayvacık Tuzla Köyü’ndedir. Cami, medrese ve hamamdan meydana gelmiştir. Cami, 1366 yılında Murat Hüdevendigar tarafından yaptırılmıştır. Medrese, camiin batısındadır. Dershane ve on odadan meydana gelmiştir. Zamanımıza sadece bir odası ulaşabilmiştir.

Paylaşın

Çanakkale Boğazı’nın İncileri: Kaleler

Mutlaka gidip görmesi gereken kentler arasında olan Çanakkale, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Gezilip görülmesi gereken yerler arasında özelikler kaleler öne çıkmaktadır.

Haber Merkezi / Antik Çağ’da Hellespontus adını taşıyan bugünkü Çanakkale Boğazı’nın iki yanına çok sayıda kale yapılmıştır. Çanakkale ve çevresindeki kaleler, genellikle denizden gelecek saldırıları önlemek üzere inşa edilmiştir.

Haber Kaos ekibi olarak Çanakkale il sınırları içinde bulunan kaleleri sizler için derledik.

Lapseki Kalesi

Lapseki’de cenevzlilerden kaldığı söylenen kaleye ait duvarlar bulunmaktadır. Lapsekinin denizi gören yüksek tepesi üzerinde bulunan cami bu duvarlar içinde yer almaktadır.

Çimenlik Kalesi (Kale-i Sultaniye)

Çimenlik Kalesi 1462 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un savunulması amacıyla Çanakkale Boğazının en dar yerine Anadolu yakasında yaptırılmıştır.Kale zaman içinde doğan ihtiyaçlara göre tadil edilmiş özellikle 19.yüz yılda boğaza parelel batı sur duvarları yıkılarak çağın silah teknolojisine uygun top mevzileri ve cephaneliği inşa edilmiştir.

İskitler Kalesi

Kaleköy Kalesi Gökçeada İlçesi Kaleköy’dedir. Cenevizliler tarafından inşa edilen kalenin surlarının bir kısmı halen ayaktadır. İskiter Kalesi, Çınarlı Ovası’na hakim bir tepededir. Kalenin bulunduğu mevkiden Aşağı Kaleköy, Yenibademli, Eskibademli ve Zeytinli Köyleri net olarak görülebilir. Ayrıca, yapısı nedeniyle tıpkı bir yelkeni andıran ve ancak denizden ulaşılabilen Yelkenkaya’yı da kuzeydoğu yönüne baktığınızda buradan görmeniz mümkündür.

Kilitbahir Kalesi

Kilitbahir Kalesi ; Çanakkale İli Eceabat İlçesi Kilitbahir Köyü’ndedir. Kale-i Sultaniye ile birlikte karşılıklı olarak İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’un savunulması amacıyla (boğazların denetimini sağlamak amacıyla)  Fatih Sultan Mehmet’in emriyle Yakup Bey tarafından 1462’de yaptırılmıştır.

Köseburnu Kalesi (Mecidiye Kalesi)

Çanakkale il merkezinde, Nara caddesi üzerinde kıyıda yer almaktadır. Yapı harap durumda olup, günümüzde sadece güney yönde yer alan, yarı dairesel kemerli iki taç kapısı ayakta kalabilmiştir.

Babaya Kalesi

Halk arasında Taban, Yenice, Gönen, alacaoluk kalesi is,imleri de verilmiştir. Tahminen M.S.2.yüzyılda Roma İmparatorları tarafından yaptırılmıştır. Yenice’den 33. Km uzaklıkta Yenice’yi doğudan ve Gönen’i batıdan kesen dağların arasında Akacaoluk Köyü’nün güneyinde ve 2 km doğusundaki kireç taşı yüklü dağın batısındaki bir tepe üzerinde inşa edilmiştir.

Blok taşlar kullanılmıştır. Duvarların yüksekliği 10 metreri bulur. inşa alanı 6 dönümü geçer. Alacaoluk Köyü Camiinin minare basamaklarında bir kaç taş kaleden getirilmiştir. Birinci basamaktaki taş üzerinde atlı bir roma askeri görülür.Kale Silindirik ve dörtgen planı burçlarla desteklenmiştir.

Babakale Kalesi

Babakale Ayvacık İlçesine Bağlı Babakale Köyündedir. Rumi 1155 yılında yapılmıştır. Padişah 3.Ahmet döneminde korsanlardan korunmaküzere Vezir Kaptan Mustafa Paşa tarfından yaptırılan kale önceleri Hirz-ül Bahir (Tılsımlı Kale) olarak anılmış daha sonraları ise bulunan Piri Reis’in tayfalarından Latif Babanın(Sultan Baba) Türbesine izafeten Baba Kale ismini almıştır.

Hadrianus Kalesi ( Asar Tepe Kalesi – Hisar Kale)

Burası M.S. 2.yüzyılın başında Yenice yöresinde görkemli bir ayı avı düzenleyen İmparator Hadrianus’un emri üzerine inşaa edilmiştir.Yenice İlçesinin güneyinde Agonya Ovası’na hakim bir tepede kurulmuştur.Halk arasında Asar / Hisar ve Kale) tepe olarak bilinir. Mimarisinde kullanılan malzeme Roma Dönemini gösrerir. Arkeolajik kazı yapılmamıştır. Doğu yönündeki duvarın büyük bir kısmı durmaktadır. Batı duvarında yıkılmadan önce aslan resimleri bulunmaktaydı.Kaleye Namazgah Köyü üzerinden ulaşılabilir.

Behram Kale (Assos)

Behramkale denize hakim bir tepe üzerinde Midilli adasının karşısında kurulmuş, M.Ö. 4. YY ve daha eskilerden gelen bir mimari yapısı vardır.

Akropolis’ teki duvarlar ve kuleler Helenistik çağda inşa edilmiş olmasına rağmen, daha sonra Bizans ve Türk dönemlerinde tamir edilmiştir.Duvarların inşaa ediliş zamanlarındaki Akrapol şehirlerinin tüm görkemini gözler önüne sermektedir.

Assos’un örenleri 1881-1883 yıllarında J. T. Clarke’ın idaresi altında bulunan bir Amerikan arkeoloji heyeti tarafından incelenmiş ve kazılar yapılmıştır.Bu kazılardan çıkan eserlerin bazıları Louvre ve Boston müzelerine götürülmüştür.Bazı eserler de İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

Truva Kalesi

Milattan önce 3200 yıllarında bugunkü hisarlık denilen mevkiide kurulmuş olan be kale şehir antik çağların en önde gelen kültür merkezlerinden olmuştur.

Çığrıdağı Kalesi (Neandria Kalesi)

Ezine İlçesine Bağlı Kayacık Köyü yakınında denizden 500 metre yükseklikteki Çığrı Dağı tepesine kurulmuştur. Arkaik ve klasik çağ mimarisinin en mükemmel bir dağ kentinde yer almaktadır.

Sapan Kalesi

Çan İlçesine bağlı Kocayayla-Dondurma Köyleri arasında eski bir Hellen kenti olan Karadağ Köyünün doğusundaki Sapan Tepe’dedir.Kalıntıları bulunmaktadır. Bu kalenin Roma döneminde yapıldığı, Osmanlı döneminde de kullanıldığı sanılmaktadır. İç kale duvarları arası yaklaşık 100 m. dış kale duvarları tepenin eteğini çevirmiş durumda. Her tarafta yıkık duvarlar, inşaattan çıkmış taşlar var. Kale defineciler tarafından talan edilmiş, tabiat olayları da kalenin kalıntılarını yok etmektedir.

Bozcaada Kalesi

Bozcaada’ya yaklaştıkça ilk gözünüze çarpan heybetli görüntüsüyle kalesi olur.Bu oldukça iyi korunmuş kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminden beri kullanıldığı bilinmektedir.

Küçük Hisarlık Kalesi

Yenice İlçesine 15 km kadar Kuzeyde Sofular ile Karadoru köyleri arasınsa yüksek bir tepede kurulmuştır. Kalenin esas iskanının Helenistlik dönemine ait olduğu tehmin edilmektedir. Kale kalıntısı mevcuttur. Kalenin 8 tümlüsü bulunmaktadır.

Kilye Kalesi

Kale, Gelibolu-Eceabat asfaltında, Kabatepe yol sapağının 300m. kadar güneyindedir. Kilye Koyu’nun ve içeri doğru giden vadiyi korumak amacıyla inşa edilmiştir. Günümüze kaleye ait sadece bir kule kalıntısı ve sur duvarının çok az bir kısmı ulaşabilmiştir. Bu sebeple yapım tarihi belli değildir. Ancak günümüze ulaşabilen kalıntılara göre Bizans Dönemi’nde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kilye Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.

Çimpe Kalesi

Çimpe Kalesi Gelibolu İlçesi ile Bolayır arasında, Bolayır’a 1.5 Km mesafededir.Tarihte Çimpe, Çimbi, Cimbini, Cembini, Cibni, Çimen ve Çemenlik gibi adlarla anılmıştır. Çimpe Kalesi Gelibolu’nun 10-12 km dışında Kara Yokuş mevkiinde, yüksekçe bir tepenin üzerinde bulunmaktadır. Kalenin 4 km ilerisinde Marmara Denizi yönünde Namaztepe bulunmaktadır. Çimpe Kalesi Türklerin Rumelide ilk aldıkları kalenin adıdır.

Bigalı Kalesi

Bigalı Kalesi Rumeli yakasında Eceabat ilçesine 5 km uzaklıktadır. 3.Selim zamanında yapımına başlanmış olup 2. Mahmut döneminde tamamlanmıştır. Yapımında Sestos şehri malzemeleri kullanılmıştır. Kalenin asıl amacı kontrol olup harplere sahne olmamıştır. Bugün kendi kaderine terk edilen kale yıkık durumundadır.

Kale-i Hakaniye (Kumkale)

Kumkale 1659’da 4.Mehmet döneminde , Frenk Ahmet Paşa’nın Mimar Mustafa Ağa’ya yaptırdığı kale olup,Kale yapımı için gerekli para IV Murat tarafından karşılandığı için kaleye Kale – i Hakaniye ismi verilmiştir.

Kale 1915 Çanakkale savaşlarına sahne olmuştur. Karşısında bulunan Seddülbahir kalesi ile birlikte 19 – 25 şubattaki İngiliz ve Fransız donanmalarının saldırılarına kahramanca karşı koymuştur.

Seddülbahir Kalesi

Seddülbahir Kalesi, Venedikliler’in 1656 yılında Limni ve Bozcaada’yı işgal etmelerinden sonra savunma amacıyla 1659 yılında mimar Mustafa Ağa tarafından inşa edilmiştir. Kalenin kurulumu Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından yapılmış, parasal destek ise IV. Mehmet’in  annesi Valide Hatice Tarhan Sultan tarafından sağlanmıştır. Dikdörtgen biçimindeki kale iki seviyelidir.

Günümüzde kale, oldukça tahrip olmuş bir görünümdedir. Deniz tarafında dört silindirik köşe burcundan ikisi hala durmaktadır. Seddülbahir Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.

Gelibolu Kalesi

Gelibolu Kalesi Evliya Çelebi’nin kayıtlarına göre “Gelibolu Kalesi Rumeli kıyısında altı köşeli bir kale olup dik ve kesik kayalar üzerine kurulmuştur. 70 kulesi, 1200 beden dişi vardır. Kale içinde 300 kadar tek katlı ve iki katlı asker evleri ve ayrıca kethüda, topçubaşı ve cebecibaşının konakları vardır.

Cephanelikleri, ambarları, su sarnıçları ile Hünkar Camii, Hünkar Hazinesi, imam ve müezzin evleri bulunmaktadır.Bizans imparatoru 1. Jüstinyen tarafından onarılan kaleden bugün yalnız bir burç görülmektedir.

Nara Kalesi

Nara Kalesi Eski Abydos şehrinin eteğine ( Abydos Şehri Çanakkale İl Merkezinin 6 Km. kuzeyinde bulunan Nara burnu ucunda kurulmuştur.) 3.Selim zamanında başlanılmış olup, 2. Mahmud devrinde tamamlanmıştır. Duvarlarında antik Abidos Kenti kalıntılarının kullanıldığı düşünülmektedir.

Boğazın savunması ve İstanbul’a giden gemilerin son kontrollerinin yapılması amacıyla inşa edilen Kale; cephane deposu, dış duvar ve gözetleme kulesi kısımlarından meydana gelmektedir. İç Kale; 9 m yarıçapında, 840 metrekare, 6 köşeli dairesel bir binadır. Duvar kalınlığı 2 m, yüksekliği 9 m’dir. Kalede bulunan 10 pencere, kapalı mazgal olarak ve gözetleme maksatları için kullanılmıştır. Kale duvarlarının kalın ve havalandırma sisteminin orijinal olması, burasının sığınak olarak da kullanıldığını göstermektedir.

Kale halen Çanakkale Boğaz Komutanlığına bağlı Deniz Birlikleri Komutanlığınca iskan edilmekte olup, iç kalenin durumu iyidir.

Çamburnu Kalesi

Çamburnu Kalesi,. Boğaz savunmasını güçlendirmek amacıyla 1807-1820 tarihleri arasında Padişah II. Mahmut tarafından yaptırılmıştır. Kaleye kuzeydoğu kısmında bulunan bir kapıdan girilmektedir. Günümüzde kalenin sur duvarlarının büyük bir kısmı, iç tarafta tonozlu bir yapı görülebilmektedir. Çamburnu kalesi, 1915 Çanakkale savaşlarında görevini yapmıştır. Çanakkale Muharebeleri sırasında 12.Tümen Hastanesi ve Güney Cephesi sıhhiye deposu olarak kullanılmıştır. Çamburnu Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Korunması Gereken Kültürel Varlık” olarak tescil edilmiştir.

Atikhisar Kalesi (Kuş Kalesi=Gavurhisar) 

Çanakkale’ye 10 Km. uzaklıkta Çan yolu üzerinde yüksek ve sarp bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Osmanlı yapı tekniğini taşıyan gözetleme kuleleri, surlar ve sarnıçlar bulunmaktadır. Bugün sur ve kulelerin büyük bire kısmı ayaktadır. Halk dilinde buraya Gavurhisar’da denilmektedir.

Karabiga Kalesi (Pegai Kalesi)

Biga ilçesine Bağlı Karabiga Beldesindedir. İlkçağın son dönemleri mitolojisine göre Aftodit ‘in Dionysos ile olan aşkından gelen Priapus’un adını taşıdığı sanılmaktadır. Anadolu yakasındaki en büyük kalelerden biridir.

Akbaş Kalesi (Sestos Kalesi)

Kale, Bizans Dönemi’nde (İmparator Justinianus) yapılmıştır. Kalenin batısında Sestos antik yerleşmesinin bulunduğu höyük vardır. Kalenin önündeki liman, özellikle M.Ö. 5.yy.’da tahıl yükleme işlemlerinde önemli bir noktadır. Bu kale, daha sonra Osmanlılar’a hediye edilmiştir.

Günümüzde, çeşitli zamanlarda kale taşlarının başka yerlerde kullanılmış olması sonucu, oldukça yıkık bir vaziyettedir. Fakat günümüzde hala surların bir kısmı ayaktadır. Kalenin hemen doğusunda İslami bir tekke bulunmaktadır. Akbaş Kalesi, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından “Arkeolojik Sit Alanı” olarak tescil edilmiştir.

Çal Kalesi

Çanakkale İli Yenice İlçesi Çal Köyünün 150 metre kadar güneyindeki Kaletepe sırtının üstünde Çan ile Yenice ilçeleri arasındaki doğal geçide hakim bir alan üzerinde Helenistik döneme ait bir kale ve yerleşim alanı vardır.

Gelibolu Kalealtı Kalesi

Çanakkale İli Gelibolu İlçesi Kalealtı Köyün’de bulunan kale Cenevizler’den kalmıştır.Günümüzde kalıntıları bulunmaktadır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Anevrizma Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kan damarlarında ince duvarlı bir kabarcık veya balonlaşma oluşmasına neden olan damar duvarlarındaki zayıflıklardır. Anevrizma hayatı tehlikeye sokan hastalıklar arasında gelmektedir. 

Haber Merkezi / Anevrizma en sık beyin atardamarı ve karın boşluğu içerisindeki aort damarında meydana geliyor.

Anevrizmanın belirtileri nedir?

Anevrizma çoğu zaman belirti vermeden ilerlemektedir. Belirtiler daha çok baloncukların patlaması ve kanaması ile ortaya çıkmaktadır. Bu belirtiler arasında bıçak saplanması gibi gelen ağrı atakları, ağrı öncesi beyinde bir şey patlamış hissi, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında bazı hastalarda kanamayla birlikte dikkat ve konsantrasyon problemleri, görme sorunu ve kişilik değişikliği görülmektedir. Tedavide geç kalındığında hareket yetisi kaybedilmekte ve belirtiler artmaktadır.

Anevrizmanın nedenleri nedir?

Anevrizma hastalığı beyin damarlarında basıncın artması ile meydana gelmektedir. Bunun yanında genetik yatkınlık, sigara kullanımı, yüksek tansiyon gibi hastalıkların anevrizmanın gelişmesine neden olduğu düşünülmektedir.

Anevrizmanın risk faktörleri nedir?

Polikistik böbrek hastaları, tansiyon hastaları, sigara kullananlar, genetik yatkınlık, kan damarlarında hasarı olan kişiler anevrizma hastalığında risk faktörü oluşturmaktadır.

Anevrizmanın komplikasyonları nedir?

Beyin damarlarındaki yüksek basınç ile ortaya çıkan baloncukların patlaması beyin kanamasına neden olmaktadır. Beyin kanaması ile birlikte hastanın hayatı ciddi derecede tehlikeye girmektedir. Müdahalede geç kalındığında ölüm riski artmaktadır. Bunun yanında görme problemi, hareket yetisini kaybetme ve sinirlilik gibi durumlar gözlemlenmektedir.

Anevrizma için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Şiddetli baş ağrıları kesinlikle hafife alınmamalıdır. Özellikle ani gelen baş ağrılarında vakit kaybetmeden doktor randevusu oluşturulmalıdır. Belirtiler ve belirtilerin ortaya çıktığı dönemi not edip doktorunuz ile paylaşabilirsiniz.

Anevrizmanın tetkik yöntemleri nelerdir?

Anevrizma hastalığında hasta şikayetleriyle birlikte görüntüleme yöntemleri kullanılarak tanı konulmaktadır. MR ve bilgisayarlı tomografi ile beyin yapısı ve damarları detaylı şekilde incelenmektedir. Baloncuklar ve kanama görüntüsü ile tanı konulmakta ve tedavi seçeneği belirlenmektedir.

Anevrizmanın tedavi yöntemleri nelerdir?

Anevrizma tedavisi yırtılmayı ve kanamayı engellemeye yönelik olarak yapılmaktadır. Patlamamış anevrizma vakalarında kan basıncını düşürücü ve anevrizma olan damarlara kan akışının kısıtlandığı tedaviler uygulanmaktadır. Bu süreçte hasta sigara kullanımı kesinlikle bırakmalı ve sigara içilen ortamdan uzaklaşmalıdır. Beslenme programı ve egzersiz ile kan basıncını kontrol altına almalıdır.

Bunun yanında ilaç tedavisi de uygulanmaktadır. Patlayan ve kanayan anevrizma vakalarında ise cerrahi operasyonla yırtık onarılarak kanama durdurulmaktadır. Oldukça zor ve riskli olan anevrizma ameliyatında klips uygulaması ile yırtıklar tedavi edilmektedir. Endovasküler tedavi yönteminde ise anevrizmalı bölgeye platinden yapılmış elastik bir madde konularak kan akışı kontrol altına alınmaktadır.

Anevrizma hastaları için yaşam stili önerileri

Anevrizma hastalarının sigaradan kesinlikle uzak durması, düzenli spor yapması, beslenmesine dikkat etmesi ve kan basıncını kontrol altına almaları gerekmektedir. Bunun için doktorun uyguladığı tedavi ve önerilere dikkat edilmesi faydalı olacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Anemi Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anemi, kandaki kırmızı kan hücrelerinin eksikliğidir. Anemi, kansızlık olarak da bilinmektedir. Kansızlık olarak tabir edilen bu durum, aslında kanın az olduğunu göstermemektedir.

Haber Merkezi / Anemi bir kan hastalığıdır. Kan hücrelerin fonksiyonlarında oluşan anormallik kansızlıktır. Kansızlık, kanın içinde bulunan bileşenlerin az olması durumudur.

Kansızlık birçok kişide farklı sebeplerden dolayı görülmektedir fakat bu kansızlık bazı kişiler tarafından çok fazla dikkate alınan bir hastalık değildir.

Anemi sebepsiz yere ortaya çıkmamaktadır. Bu nedenle kansızlık problemi yaşayan kişiler bilinçli davranmalı ve önlem almalıdır.

Anemi belirtileri nelerdir?

Yorgunluk
Halsizlik
Baş dönmesi
Yorulma
Sık hastalanma
İştahsızlık
Bulantı
Ciltte solukluk
Göz kapaklarının iç kısmında solukluk
Çarpıntı
Nefes darlığı
Üşüme
Saç dökülmesi
Cilt sorunları
El ve ayaklarda uyuşma
Konsantrasyon bozukluğu
Baş dönmesi, kulak çınlaması
Ağız kenarında çatlaklar
Tırnakların kaşık şeklini alması, çatlaklar oluşması
Dilde kızarma, çatlak ve kabarcık oluşumu
Yutarken zorlanma, ağrılı yutma

Aneminin nedenleri nedir?

Aneminin çeşitlerine göre de sebebi değişmektedir. Yapım bozukluğu ( Genetik kökenli, ya da sonradan oluşan) alım eksikliği ( Kan hücrelerini yapımında kullanılacak demir B12 folik asit gibi maddelerin alımının yetersizliği) emilim bozukluğu(hastalıklara ya da ameliyatlara bağlı olarak ) Anemi türlerinden toplumda en sık görülen tiplerden biri de demir eksikliği anemisidir. Demir eksikliğinin sebepleri arasında yetersiz demir alımı, vücuttan normalin üzerinde olan demir kaybı, ( aylık vajinal kanamasının normalden fazla olması ya da sindirim sisteminden ülser kanser gibi sebeplere bağlı kayıp olması ), demir emilim problemi (hastalıklara veya geçirilmiş ameliyatlara bağlı olarak ) sayılabilir. Bunun yanında hızlı büyüme ve gebelik de anemiye neden olabilir.

Aneminin risk faktörleri nedir?

Başta gebeler ve çocuklar anemide risk faktörü oluştururken ilk adet kanamasını geçiren genç kızlar, alkol kullananlar, sürekli ağrı kesici ilaç kullananlar, dengesiz beslenenler ve vejetaryenler diğer risk grupları arasında gelmektedir.

Aneminin komplikasyonları nedir?

Anemi hastalarda kalp ritmi ile ilgili görülen problemler, buna bağlı olarak kalp yetmezliği ve daha pek çok komplikasyon oluşmasına neden olmaktadır.

Anemi için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Anemi belirtilerini hissettiğinizde vakit kaybetmeden doktor randevusu oluşturmalısınız. Randevu öncesinde sürekli kullandığınız ilaçları, uyguladığınız beslenme programını ve şikâyetlerinizi not edebilirsiniz.

Aneminin tetkik yöntemleri nelerdir?

Doktorun yaptığı fizik muayene ve aile geçmişi ile ilgili sorduğu sorularla anemi şüphesi kuvvetlenmektedir. Bu noktada kan tahlili, kan sayımı ile anemi tanısı kolaylıkla konulmaktadır.

Aneminin tedavi yöntemleri nelerdir?

Anemi tedavisinde öncelikle aneminin nasıl geliştiğine bakılmakta ve ona göre bir tedavi programı oluşturulmaktadır. Eğer bir demir eksikliği anemisi saptanmışsa bebeklerde demir içeren şurup veya damla kullanılırken yetişkinlerde ağızdan alınan demir ilaçları kullanılmaktadır.

Anemi hastaları için yaşam stili önerileri

Demir eksikliği anemisi olan hastaların doktorun uygun gördüğü sürece demir ilaçlarını kullanması ve demir emilimini bozan süt, çay ve kepekli gıdaların demir ilaçları ile birlikte alınmaması gerekmektedir. C vitamininden zengin portakal suyu gibi emilimi arttırıcı besinlerle birlikte alınabilir. Bunun yanında kırmızı et, çekirdekli siyah kuru üzüm, ıspanak ceviz gibi demir bakımından zengin besinleri tüketmelidir.

Paylaşın

Anal Fistül Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anal Fistül (Makat Fistülü – Perianal Fistül) bağırsak ve makat derisi arasında doğal olmayan şekilde oluşan kanal anlamına gelmekte. Tıp dilinde fistül çeşitleri ise intersfinkterik fistül, transfinkterik fistül, suprasfinkterik fistül ve ekstrafinkterik fistül olarak 4’e ayrılmaktadır.

Haber Merkezi / İntersfinkterik fistül en yaygın fistül çeşididir. Makat çevresine yakın cilde doğru ilerleyen fistüllerdir. Transfinkterik fistül ise cilde doğru ilerlerken makat çevresindeki dış kasları da aşabilen fistüllerdir. Suprasfinkterik fistülde ise iltihap makat bölgesi civarındaki bütün kasları aşabilme özelliğine sahiptir. En nadir görülen ekstrafinkterik fistülde ise artık kanal kalın bağırsağa kadar ulaşmıştır.

Fistül özellikle kadınlarda yaygın bir şekilde görülmektedir. Kadınlarda fistül görülmesinin en büyük sebebi doğum yapmaktır. Doğum yapan kişi doğum esnasında vajinal kısmı çok fazla zorladığı için o bölgede bir takım yırtılmalara sebep olur. Aynı zamanda bölgeye zarar verecek bir kaza, yaralanma ve ameliyat sonucu da fistüller ortaya çıkabilmektedir.

Anal fistül nasıl anlaşılır?

Makat etrafında bir veya birkaç fistül deliği (ağzı)
Bu fistül ağzından iç çamaşırı kirleten aralıklı irinli kötü kokulu akıntı
Akıntı nedeniyle makat çevresinde ciltte tahriş ve kaşıntı
Bazen fistül ağzından anal kanala uzanan hafif ağrılı sertlik
Fistül ağzının tıkanması sonucu makat etrafında abse oluşumu; gibi belirtiler anal fistül hastalığını düşündürür.

Anal Fistül nedenleri nedir?

Anal fistül hastalığının oluşumunda birincil neden anal apse oluşumunun kronikleşmesidir. Tekrarlayan anal apseler, anal fistül oluşumuna neden olmaktadır. Apsenin geride bıraktığı boşluğun tamamen iyileşmemesi sonucu anal fistül oluşur. Zaman ilerledikçe de oluşan boşluk bir tünel halini alır ve enfeksiyon devam eder. Oluşan cerahat birikimi ise zaman zaman akıntılara neden olmaktadır.

Anal Fistül risk faktörleri nedir?

Anal fistül hastalığının oluşumunda etkili olan risk faktörleri arasında yaşanmış olan anal travmalar etkili olabileceği gibi crohn hastalığı, anal cerrahi ve anal fissür de anal fistül hastalığının risk faktörleri arasında sayılabilmektedir.

Anal Fistül komplikasyonları nedir?

Anal fistül hastalığının komplikasyonları arasında sayılabilecek en önemli komplikasyon enfeksiyon (abse) oluşumudur.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Doktor randevusu öncesi kişisel temizliğe önem verilmeli ve daha önce anal apse hastalığı geçirilmiş ise tarihleri not edilerek görüşme sırasında bu bilgiler doktor ile paylaşılmalıdır.

Anal Fistül tetkik yöntemleri nelerdir?

Anal fistül tanısı konulması için genellikle gözle muayene yeterli olmaktadır. Ancak oluşan fistülün yerini tipini belirlemek için MR filmi gerekebilir.

Anal Fistül tedavi yöntemleri nelerdir?

Anal fistül hastalığının kendi kendine iyileşmesi söz konusu değildir. Anal fistül hastalığını tedavi etmenin tek yöntemi cerrahi tedavidir. İçerisinde iltihap bulunan fistül traktının açılarak içinin kazınması ile cerrahi işlem gerçekleştirilir. Anal sfinkterler bu işlem sırasında etkilenecektir. Ancak bu etkilenmenin oranı da cerrah ile doğrudan ilişkilidir. Destek amaçlı olarak ise antibiyotik tedavisi kullanılır, iyileştirici etkileri yoktur.

Anal Fistül yaşam stili önerileri

Eğer anal fistül hastalığına rastlanmamış fakat anal apse rahatsızlığına birden fazla kez yakalanılmış ise mutlak surette doktor kontrolü gerekmektedir. Bağırsak hareketlerinin iyileşmeyi önleyeceği konusunda endişe etmeye gerek yoktur. Ancak kabızlık oluşturacak durumlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Galatasaray, Benfica’ya Bileniyor!

Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi Son 32 Turu rövanşında Portekiz temsilcisi SL Benfica ile oynayacağı maçın hazırlıklarına başladı. Galatasaray, ilk maçında SL Benfica’ya 2 – 1 mağlup olmuştu.

Florya Metin Oktay Tesisleri’nde gerçekleştirilen antrenmanda lig maçında tam süre alan oyuncular yenilenme çalışması yaptı. Diğer oyuncular ise salonda core stabilizasyon çalışmasıyla antrenmana başladı.

Daha sonra dörde dört ve bir jokerli dar alan oyunları oynandı. Antrenmanın ana bölümünde sınırlı alanda oyunsal formda dayanıklılık çalışması gerçekleştirildi. Antrenman, yenilenme koşusu ve soğuma hareketlerinin ardından tamamlandı.

Yüksek ateş şikâyeti nedeniyle Kasımpaşa maçı kadrosunda yer almayan Yuto Nagatomo, günü istirahat ile geçirdi.

Kasımpaşa maçında sol üst arka adalede ağrı hisseden Martin Linnes’in durumu yapılacak tetkiklerin ardından belli olacak. Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi Son 32 Turu ilk maçında Portekiz temsilcisi SL Benfica’ya 2 – 1 mağlup olmuştu.

Paylaşın

Fenerbahçe, Tur İçin Hazırlıklara Başladı!

Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 32 turunda Rusya temsilcisi Zenit’le 21 Şubat Perşembe günü karşılaşacak. Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 32 turu ilk karşılaşmasında Zenit’i 1 – 0 mağlup etmişti.

Haber Merkezi / Fenerbahçe, deplasmanda oynayacağı maçın hazırlıklarına bugün Can Bartu Tesisleri’nde yaptığı antrenmanla başladı.

Teknik Direktör Ersun Yanal yönetiminde gerçekleştirilen idman saat 11.00’de salonda yapılan egzersiz çalışmalarıyla başladı.

Daha sonra sahada koşu, ısınma ve koordinasyon hareketleriyle süren antrenman; pas çalışmalarının ardından dar alanda gerçekleştirilen çift kale maçlarla sona erdi.

Fenerbahçe, Zenit maçı hazırlıklarını 19 Şubat Salı günü Can Bartu Tesislerimizde yapacağı antrenmanla sürdürecek.

Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 32 turu ilk karşılaşmasında Zenit’i 1 – 0 mağlup etmişti.

Paylaşın

Anal Fissür Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Genellikle kabızlık ve ıkınma gibi düzensiz dışkılama alışkanlıklarına bağlı olarak anal kanal derisi üzerinde gelişen yırtıklara Anal Fissür adı verilmektedir. Bu yırtıklar, dışkılama sırasında kişiye şiddetli ağrı ve acıya neden olmaktadır. Bu ağrı keskin ve yırtıcı tarzdadır.

Haber Merkezi / Öyle ki bazen hastaların gözünden yaş getirecek kadar şiddetlidir. Bazen ağrıya küçük kanamalar da eşlik eder. Bu sıkıntılar nedeniyle dışkılama, hasta için korkuya dönüşmektedir. Şiddetli ağrı, anal kanaldaki kas yapısında kasılmaya yol açmaktadır. Kasılma olunca çatlak daha fazla yırtılmakta, bu durumda daha çok kasılmaya neden olarak kısır döngü ile sonuçlanmaktadır.

Makatta çatlak meydana gelmesinin nedenleri:

Anal fissürün en yaygın görülen nedeni anüsteki veya anal kanaldaki dokuların tahriş olmasıdır. Bu tahrişin en sık görülen nedeni ise kabızlıktır. Düzensiz dışkılama,nadirende uzun süreli ishal de kabızlık gibi anal fissüre yol açabilir.Hamile kadınların üçte birinde de makatta çatlak oluşmaktadır. Normal doğum esnasında ortaya çıkan gerilim de sık sık anal fissürlere yol açmaktadır.Altta yatabilen başka faktörler de anal fissüre yol açabilmektedir.

Anal Fissür risk faktörleri nedir?

Anal fissür hastalığına yakalanmaya sebep olan birincil faktör kabızlıktır. Bu hastalığa sebep olan risk faktörlerinden biri de bebeklik döneminde anüste oluşabilecek yırtıklardır ve nedenleri ise henüz tam olarak belirlenememiştir. Aynı şekilde yaşlanma döneminde de bu hastalık görülebilmektedir. Yaşlanma döneminde görülen anal fissür hastalığının sebebi olarak, ilerleyen yaş ile birlikte yavaşlayan dolaşım gösterilmektedir. Ayrıca doğum esnasında anal fissür oluşabileceği gibi Crohn Hastalığı da anal fissür oluşumunu tetiklemektedir.

Anal Fissür komplikasyonları nedir?

Anal fissür hastalığında oluşabilecek komplikasyonlardan ilki iyileşme olmamasıdır. Eğer hastalık 6 hafta içerisinde iyileşmez ise kronik olarak kabul edilir ve tedavinin artırılmasına karar verilir. Bir diğer komplikasyon ise nüksetme olarak ifade edilir. Hasta daha önceden anal fissür hastalığı yaşadıysa tekrar bu hastalığa yakalanma oranı daha yüksektir. Bu çatlağın iltihaplanması ile anal abseler de görülebilir.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Anal fissür şikayeti ile doktora başvurmadan önce mutlaka yapılması gereken birkaç adım vardır. Bunlardan ilki, eğer kabızlık veya ishal problemleri yaşanmış ise bunlar doktorla paylaşılmak üzere not edilmelidir. Bir diğer adım ise doktor muayenesinden önce kişisel temizliğe önem gösterilmesidir.

Anal Fissür tetkik yöntemleri nelerdir?

Anal fissür hatalığının teşhisi diğer birçok hastalığın teşhisine nazaran daha kolaydır. Tecrübeli bir cerrah için şikayetleri dinlerken tanı koymak kolaydır. Anal fissür oluşumu gözle görülebilmektedir.

Anal Fissür tedavi yöntemleri nelerdir?

Anal fissür tedavisinde yetişkinlerde iyileşme süreci 4-6 hafta arasında sürmektedir. Çocuklarda görülen anal fissür için tedavi süresi ise sadece dışkının yumuşatılması ile daha da kısalmaktadır. Tedaviler ise koruyucu ve cerrahi tedaviler olarak ikiye ayrılır. Koruyucu tedaviler genelde ilaç tedavilerinden ve lokal uygulamalardan oluşur. Cerrahi tedaviler ise genelde kronik anal fissür hastalıklarında başvurulan yöntemdir. Tüm dünyada “altın standart” ismiyle kabul edilen ve 1967 yılından beri kullanılan Lateral Internal Sfikterotomi (LIS) cerrahi tedavi yöntemidir.

Anal Fissür yaşam stili önerileri

Anal fissür oluşumunu engellemek için muhtemel kabızlık veya ishal problemlerine yol açmayacak bir beslenme tarzının benimsenmesi gerekmektedir. Sağlıklı bir beslenme ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenmeli ayrıca kişisel temizliğe önem verilmelidir. Acı biberli yiyeceklerden kaçınmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın