Anayasa Mahkemesi’nden Dikkat Çeken KHK’lılar Kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten çıkarılanlara ilişkin dikkat çeken bir karara imza attı. AYM, kamu iştiraki olan ancak kamu kurumu niteliği bulunmayan şirketlerde çalışamamasına dair kanun hükmünü iptal etti.

Bugün mahkemenin resmi internet sitesinde yayınlanan kararda, kuralın, çalışma ve sözleşme hürriyetine yönelik ölçüsüz bir sınırlama getirdiği sonucuna varıldığı, Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı olduğu belirtildi.

Konuyla ilgili bianet’ten Ayça Söylemez‘e açıklama yapan Avukat Ali Şafak, kamunun ortak olduğu anonim şirketler gibi özel şirketlerin ticarethane hükümlerine göre yönetildiğini, kamuda çalışmanın koşullarını gerektirmediğini belirtti.

Avukat Şafak, AYM’nin iptal kararında, uygulanan kuralın belirsizliğine vurgu yapıldığını, bu haliyle çalışma hürriyetini ortadan kaldırabileceğinin ifade edildiğini söyledi.

Milli güvenlik kapsamında olan yazılım veya bilişim şirketleri örneğini veren Şafak, bu tür şirketlerin iptal edilen kural kapsamında olmadığını ancak KHK’lıların bugünkü kararla, milli güvenlikle ilgisi olmayan kamu ortaklı şirketlerde çalışabilmesinin önünün açıldığını ifade etti.

“Tedbirin ölçülü olması şarttır”

İptal talebi, CHP milletvekilleri Engin Altay, Özgür Özel, Engin Özkoç ile birlikte 114 milletvekilinden geldi.

“7081 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un Bazı Kurallarının İptali” başlıklı AYM kararında, çalışanlara yönelik tedbirlerin ölülü olması gerektiğine vurgu yapıldı:

“İş sözleşmesi feshedilen kamu işçilerinin bir daha kamunun hissesi bulunan tüzel kişiler bünyesinde istihdam edilmesinin yasaklanmasının millî güvenliğin ve kamu düzeninin korunmasına, kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik olsa da alınan tedbirin amaçla ölçülü olması şarttır.”

Kanun’un 7. Maddesinin “…bir daha bu teşebbüs ve ortaklıklar…” ibaresinden sonra gelen “…ile kamunun hissesi bulunan diğer tüzel kişiler…” ibaresi iptal edildi.

Dava konusu kuralda, devletin veya kamu tüzel kişilerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs, ortaklık ve iştirakler ile kamunun hissesi bulunan diğer tüzel kişiler bünyesinde çalışmaktayken iş sözleşmesi feshedilen işçiler hakkında düzenleme yapıldığı belirtildi.

Buna göre, bu kurum ve kuruluşlarda çalışırken “terör örgütleri veya millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla bağlantılı olduğu” gerekçesiyle iş sözleşmesi feshedilen kamu işçilerinin, bir daha bu teşebbüs ve ortaklıkların yanı sıra kamunun hissesi bulunan diğer tüzel kişiler bünyesinde de istihdam edilemeyeceği hükme bağlanmıştı.

“Bu şirketler kamu kurumu değil”

AYM, bu hükümle, kamunun hissesinin bulunduğu anonim şirketler arasında millî güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanması açısından stratejik önemi olan alanlarda faaliyet gösteren anonim şirketler ile diğer anonim şirketler arasında herhangi bir ayrım yapılmadan kamunun hissesinin bulunduğu bütün tüzel kişiler yönünden bir yasaklama hükmünün öngörüldüğüne dikkat çekti:

“Bir başka deyişle kamu işçilerinin iş sözleşmesinin feshi tedbirinin ardından uygulanan tedbir, kamunun (teşebbüs ve bağlı ortaklıkların) hissesinin bulunduğu bütün tüzel kişileri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.”

AYM bu kapsamdaki şirketlerin kamu kurumu olmadığını vurguladı:

“Ancak kamu iştiraki olarak adlandırılan bu anonim şirketlerin bahsi geçen özellikleri ile birlikte kamu kurumu niteliğinin olmadığı dikkate alındığında kuralda öngörülen yasaklama tedbirinin kamu iştirakinin bulunduğu bütün anonim şirketleri kapsayacak şekilde düzenlenmesinin kamu hizmetinin devlete sadakat ve güven temelinde etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve millî güvenliğin sağlanması amacına hizmet ettiği söylenemez.

Bu durumda millî güvenliğin ve kamu düzeninin sağlanması açısından stratejik önemi bulunan ve daha farklı bir konumda değerlendirilmesi gereken sektörlerde faaliyet gösteren kamunun hissesi bulunan tüzel kişilerin yanı sıra millî güvenlik ve kamu düzeni ile doğrudan bir bağlantısı olmayan ve bunları olumsuz etkileme ihtimali zayıf olan sektörlerde ticari faaliyetlerini yürüten kamunun hissesinin bulunduğu tüzel kişiler bünyesinde de çalışmayı yasaklayan kuralın bu yönüyle millî güvenliğin ve kamu düzeninin korunması ile kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından gereklilik unsurunu taşıdığı söylenemez.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir