Hatay: Samandağ, Vakıflı Köyü

Vakıflı Köyü; Hatay’ın Samandağ İlçesine bağlıdır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

Samandağ ilçesine 4 km uzaklıkta ve halen “Türkiye’nin Tek Ermeni Köyü” olma özelliğini sürdüren köy; Musa Dağı eteklerindeki Hıdırbey Vadisi’nin doğal devamı niteliğinde, Akdeniz’i tepeden seyreden ve Yayladağı – Suriye sınırına 30 kilometre uzaklıktadır.

Köyün tamamını Ermeni asıllı Türk vatandaşları oluşturmasının yanı sıra köyün diğer bir özelliği de köyde organik tarım yapılıyor olmasıdır.

Batı Ermenicesinin değişik bir lehçesini konuşan köy halkı, bu farktan ötürü diğer Ermenilerle Ermenice olarak anlaşamamaktadır. Köy halkının tamamı iyi derecede Ermenice ve Türkçe konuşur.

İstanbul ve ABD başta olmak üzere dışarıya göç veren köyün nüfusu giderek azalmaktadır. Bu nedenle köydeki okul kapatılmıştır ve öğrenciler Samandağ merkezindeki okullara gitmek mecburiyetinde kalmışlardır.

Paylaşın

Hatay: Vakıflı Ermeni Kilisesi

Ermeni Kilisesi; Hatay’ın Samandağ İlçesine bağlı Vakıflı Köyü yerleşim sınırları içerisinde yer almaktadır. Samandağ’a 5 km uzaklıktadır.

Vakıflı Köyü, 1800’lü yıllarda Yoğunoluk ve Hıdırbey köylerinin sakinlerinden meydana gelmiştir.

Kilise eski bir ipek fabrikasının yerine 1875 yılında kurulmuştur. İpek fabrikası kapandıktan sonra restore edilerek bugünkü Ermeni Kilisesine dönüştürülmüştür. Kilise halen kullanılmaktadır.

Kilisede, her yıl Kutsal Doğum (Noel / Surp Dzununt), Kutsal Diriliş (Paskalya / Surp Zadig) ve Meryem Ana’nın Göğe Yükseliş Yortusu (Surp Asdvadzadzin) törenleri düzenlenmektedir..

Paylaşın

Hatay: Titus (Vespasianus) Tüneli

Titus (Vespasianus) Tüneli; Hatay’ın  Samandağ İlçesine bağlı Çevlik Köyü sınırları içerisinde yer alan Çevlik Örenyeri yakınında yer almaktadır.

Tünel İ.Ö. 1’nci yüzyılda yapılmıştır. Dağlardan inerek yaşamı tehdit eden sel ve taşkınlardan korunmak amacıyla Roma imparatoru Vespasian şehrin etrafını dolanacak, böylece akıntıların yönünü değiştirecek bir tünelin yapımını emretmiştir.

İnşaat İ.S. 69 yılında başlamış, İ.S.81 yılında halefi ve oğlu Titus tarafından bitirilmiştir. Tünel inşasında Roma lejyonları ve köleler çalışmıştır. Tümüyle dağ içine oyulan tünel bin 380 metre uzunluğunda, 7 metre yüksekliğinde ve 6 metre genişliğindedir.

Paylaşın

Hatay: Samandağ, Hıdırbey Köyü

Hıdırbey Köyü; Hatay’ın Samandağ İlçesine bağlı bir köydür. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

Hz. Hızır ile Hz. Musa’nın Samandağ’daki buluşmasından sonra, birlikte Hıdırbey Köyü’nün yanındaki Musa Dağı’na çıkmak üzere yola çıkarlar.

Hıdırbey Köyü’ndeki Musa ağacının bulunduğu yere geldiğinde çok susar. Bastonunu bu ağacın bulunduğu yere bıraktıktan sonra, hemen yanındaki dereye su içmeye gider.

Su içtikten sonra yollarına devam ederler. Asasını suyun kenarında unuttuğunu anlayan Hz. Musa, döndüğünde ise asasının yeşerdiğini ve bir fidan haline geldiğini görür. O günden bugüne, o ağaç Musa ağacı olarak bilinir.

800-1000 yaşlarında olduğu tahmin edilen ve halk arasında 2000-3000 yaşlarında olduğuna inanılır.Köyün Merkezinde bulunan ağacın gövde çapı 7.50 m’dir. Dıştan çevresi yaklaşık 20m’dir.

İki oyukla ağacın gövdesine girilmektedir. Devasa bir çınar ağacı olan Musa ağacının gölgesinde sabah kahvaltısı yapabilir veya bir yorgunluk kahvesi içebilirsiniz

Paylaşın

Hatay: Samandağ, Hıdır Türbesi

Hıdır Türbesi; Hatay’ın Samandağ İlçesi merkezinin 1,5 km batısında deniz kenarında bulunmaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

Hıdır Türbesi, kutsal bir mekandır. Rivayete göre Hz. Hızır ile Hz. Musanın buluştuğu yer olan kutsal bir kaya olarak anılmakta ve kutsal mekanın çevresinde geleneksel olarak bir veya üç kez dönülmektedir.

Müslüman ve Hristiyan halkları için büyük öneme sahip olan türbe, her yıl büyük bir ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Paylaşın

Hatay: Seleucia Pierra Antik Kenti

Seleucia Pierra Antik Kenti; Hatay’ın Samandağ İlçesi, Çevlik Mevkiinde yer almaktadır. Samandağ İlçesine 5 km., Hatay merkeze ise 35 km. mesafede yer almaktadır.

Bu bölgede ilk iskânının Merdivenli mağara ve Üç ağızlı mağarasında yapılan kazılar sonucu üst Paleolitike dek uzandığını ortaya çıkartmıştır. Bütün dünyaca bilinen tarihi Seleukoslar ile başlar.

Büyük İskenderin ölümünden sonra generalleri arasında paylaşılan ve burayı da içine alan topraklar generallerinden Seleukosa kalır. Seleukoslar merkezleri Babil olmasına rağmen buradan Akdenize hükmetmek istiyorlardı. Bunun güçlüğünü anlayan imparator önce burayı devletinin başkenti yapmayı düşündü.

Ancak her an denizden saldırıya uğraması mümkün ve savunması güç olan bu şehri başkent yapmaktan vazgeçerek Antakyaya yöneldi. Roma egemenliğine geçtiğinde de önemi daha da artmıştır. Daha sonra Bizans hâkimiyetine geçmiştir. Biz bu dönemde limanın eski önemini kaybettiğini görüyoruz.

Seleucia Pierra şehri aşağı ve yukarı şehir olmak üzere iki kısımdan kurulmuştur. Yukarı şehir deniz seviyesinden 300 metredir. Burada büyük malikâneler, mabetler ve resmi binalar bulunmaktadır.

Aşağı şehir liman ve çevresinde kurulmuştur. Aynı zamanda burada büyük bir hamam ve küçük bir tiyatro bulunmaktadır. Şehrin Çarşı ve El-Mina ismini taşıyan iki kapısı bulunmaktadır. Şehrin tamamı bir surla çevrilidir.

Paylaşın

Hatay: Batıayaz Yaylası

Batıayaz Yaylası; Hatay’ın Samandağı İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Hatay merkeze 15 kilometre, İskenderun’a ise 14 kilometrelik bir mesafede yer alır.

Doğasına ve tertemiz havasına doyum olmayan Batıayaz Yaylası, Hatay gezinize mutlaka dahil olmalı.

Doğal su kaynaklarıyla ünlü bir bölge günümüzde yöre halkı tarafından piknik yeri olarak kullanılan yayla, son yıllarda turistlerin de yoğun ilgisini görmektedir. Bölge aynı zamanda bir yerleşim alanıdır.

Paylaşın

Hatay: St. İlyas Kilisesi

St. İlyas Kilisesi; Hatay’ın Samandağ İlçesi, Zeytinli Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

Giriş kapısı üzerinde yer alan kitabesine göre, kilise 1874 yılında yapılmıştır. Kilisede yer alan ikonalar özellikle dikkat çekicidir.

Yaklaşık 1 km ötede, kuruluşu 1600’lü yıllara uzanan ve daha çok cenaze törenlerinde kullanılan ikinci bir kilise yer alır. Hemen yanında bir mezarlık mevcuttur. Her iki kilisede bugün ziyarete açıktır.

Paylaşın

Hatay: Karamanlı Göleti

Hatay, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Karamanlı Göleti; Hatay’ın Samandağ İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Sulama amaçlı inşaa edilmiştir.

Göletin tipi kil dolgu olup yüksekliği 32 m, yüzölçümü 0.22 km2, göl hacmi 2.104,106 m3, kret uzunluğu 406 m ve dolgu hacmi 450.000 m3tür.

Göletin Bulanık Deresi’nin üzerinde yapılışının nedeni yörede bulunan tarım arazilerine sulama suyu teminidir. Samandağ, insanının en büyük geçim kaynağı sebze ve narenciye yetiştiriciliği olduğundan bu gölet sulama açısından son derece önemli olmaktadır.

Hatay’ın kısa tarihi

Hatay Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Yöredeki tarihi yaşam bulguları M.Ö. 100.000’lere kadar uzanır. Elde edilen buluntular; bölgenin orta paleolitik, neolotik, kalkolit dönemlerde ve tunç çağında yaygın bir yerleşim yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Amik Ovası´nda; Çatalhöyük, Tel Tainat, Tel Cüdeyde ve Tel Atçana’da ilk Tunç Çağı yerleşmeleri tespit edilmiş ve mimari kalıntılara rastlanmıştır. Kalıntılar; bu yerleşmelerde beylikler biçiminde yaşandığının ipuçlarını vermektedir.

İlk tunç çağından itibaren Amik Ovası’ndaki bu beylikler; sırasıyla Akadların, Yamhad Krallığı´nın, Hititlerin ve Mısırlıların egemenliğine girmiş, Hitit İmparatoru I. Şuppiluliuma döneminde tekrar Hitit egemenliğine girerek, bu durum M.Ö. 13. yüzyıla kadar devam etmiştir.

Hitit İmparatorluğu´nun M.Ö. 1200 yıllarında parçalanmasından sonra Sami-Aramiler tarafından “Hattena” adıyla bir Geç Hitit Krallığı kurulmuştur. Hattena Krallığı M.Ö. 9. yy’da Asurluların daha sonra da Urartuların egemenliğinde kalmıştır.

M.Ö. 6. yüzyılın ortalarından itibaren Hatay yöresi Pers İmparatorluğuna bağlı Kilikya Satraplığı’nın içinde yer almış ve Pers İmparatorluğu’na vergi ödemiştir. M.Ö. 333 yılında Büyük İskender ile Pers İmparatoru III. Dareios’un orduları İssos kenti civarında savaştılar ve Büyük İskender Pers ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. Myriandros’un (bugünkü İskenderun) adını değiştirerek Aleksadria adını vermiş ve bölge kısa bir süre Makedon hâkimiyetine girmiştir.

Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden sonra komutanlarından Seleucus I. Nicator iktidar mücadelesini kazanarak Seleukoslar dönemini başlatmış ve M.Ö. 300 yılında Seleucia Pieria, ardından Antiacheia (Antakya) kentleri kurulmuştur. M.Ö. 64 yılında Antakya serbest şehir statüsü ile Roma İmparatorluğuna katıldı ve imparatorluğun Suriye Eyaletinin başkenti oldu.

M.S. 1. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan Hristiyanlık, Kudüs dışında ilk defa Antakya’da yayıldı. Hz. İsa’ya inananlara ilk defa Antakya’da “Hristiyan” adı verildi. M.S. II. yüzyılda Antakya; Roma ve İskenderiye’den sonra 200.000–300.000 nüfusu ile imparatorluğun üçüncü büyük metropoliti durumunda idi. Şehrin başlıca gelir ve zenginlik kaynağı ticaret ve ihracat idi. Şehir; saraylara, köşklere, heykellere, suyollarına, hipodroma, hamamlara ve hatta kanalizasyon sistemine sahipti.

395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölündü. Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kalan Antakya 638’de İslam orduları kumandanı Ebu Ubeyde İbn’ül Cerrah tarafından fethedildi. Emeviler döneminde (661-750) Antakya Halep’e bağlandı. Ardından Hatay bölgesi Abbasiler, Tolunoğulları ve İkşitlerin eline geçti.

944 yılında Kuzey Suriye’de Antakya’yı da içine alan Hamdanoğulları Devleti kuruldu. 967-969 yıllarında Hamdanilerle Bizanslılar arasında şiddetli çatışmalar oldu. Sonunda Antakya Bizans kuşatmasına 969 yılına kadar dayanabildi. Antakya Bizans İmparatoru Nikephorus Phokas’ın kumandanlarından Mikhail Burtzes tarafından zaptedildi.

9. ve 10. yüzyıllarda Antakya ve civarına çok sayıda Türk nüfusu gelerek yerleşmeye başladı. Bunda doğudaki Selçuklu varlığının büyük etkisi vardı. Sultan Melikşah döneminde (1072-1092), Kutalmışoğlu Süleyman Bey 1074 yılında önce Halep’i daha sonra Antakya’yı kuşattı. Vali İsaakios Komnenos 20.000 altın karşılığında barış yaparak kuşatmayı kaldırttı. 1084 yılında Antakya Askeri Valisi Philaretes Urfa’ya gidince kötü yönetim ve baskıdan bıkan halk bunu fırsat bilip İznik’te bulunan Süleyman Bey´i kente davet etti. Bunun üzerine Kuzey Suriye’ye bir sefer düzenleyen Kutalmışoğlu Süleyman Bey 12 Aralık 1084’te Antakya’ya girdi.

Süleyman Bey, Filistin Selçuklu hükümdarı Sultan Melikşah’ın kardeşi Dımışk Meliki Sultan Tutuş arasında Halep yakınında yapılan savaşı kaybetti ve öldü. Antakya Selçuklu Meliki Sultan Tutuş’un hâkimiyetine girdi. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah Kuzey Suriye’de çıkan hâkimiyet kavgasını çözmek için 1086 yılında önce Halep, oradan Antakya’ya geldi. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, Tutuş’u sadece Dımışk (Şam) Meliki olarak bırakıp, Antakya’ya Yağısıyan’ı Vali tayin ederek Antakya’yı doğrudan doğruya imparatorluğa bağladı.

1097 yılında Anadolu’dan Çukurova’ya gelerek İskenderun’u alan Haçlı orduları 21 Ekim 1097’de Antakya’yı kuşattı. Uzun süren bir kuşatma sonunda 1098’de Antakya Haçlılar tarafından zapt edildi. 1. ve 2. Haçlı seferleri sırasında Suriye Bizanslıların elinden çıktı, bölgeyi mahalli Müslüman Beyliklerle Latinler paylaştı. Antakya’da Kudüs’e bağlı olan Dükalık (Antakya Prensliği veya Antakya Kontluğu) kuruldu. 1268 yılında yöreye gelen Baybars komutasındaki Memluk ordusu Antakya’yı kuşattı ve 18 Mayıs 1268 günü yapılan hücumla şehre girildi.

Memlukluların 1268’de gelişleri ile 171 yıl süren Antakya Haçlı Prensliği sona erdi. Baybars’ın hükümdarlığı zamanında bölgede Türkmenlerin göç ve yerleşimleri yoğun olarak gerçekleşti. 14. ve 15. yüzyıllarda Halep, Antep ve Antakya bölgesine göç eden Türkmen boylarının başında Avşarlar ve Bayatlar geliyordu. Kuzey Suriye Avşarlarından olan Gündüzoğulları Amik Ovası´nda, Köpekoğulları Antep’te ve Özeroğulları Dörtyol çevresinde yaşamaktaydı.

Osmanlı toprakları genişleyip Memluk sınırlarına ulaşınca iki devlet arasında savaşlarda başladı. Ard arda yapılan savaşlar sonunda Memluk ordusu, Osmanlı ordusunu Çukurova’dan çekmek zorunda bıraktı ve 1490 yılında barış antlaşması yapıldı.

Antakya ve çevresi 1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Osmanlı hâkimiyetine girdi. Osmanlı yönetiminde Antakya Halep eyaletine bağlı bir sancak ve bu sancağın merkezi idi. Sancak beyi tarafından yönetiliyor idi. Zaman içinde yapılan düzenleme ile Antakya kaza statüsüne getirilerek, Şam Beylerbeyliğine bağlı olarak yönetildi.

Kanuni Sultan Süleyman Tebriz seferi dönüşü Aralık 1535’te Antakya-İskenderun üzerinden Adana’ya geçmiş; daha sonraki yıllarda 1548-1549 kışını geçirdiği Halep’te iken yaptığı gezilerin birinde Antakya’ya tekrar uğramıştır. Kanuni Sultan Süleyman´ın buyruğuyla Belen’de cami, han, hamam ve imaret yapıldı. Belen´ e 250 nefer derbentçi yerleştirdi. Daha sonraki yıllarda bölgeye 65 hane daha yerleştirilerek köy haline getirildi. Payas’ta eski kale yeniden yapıldı.

Yine Payas’ta Sokullu Mehmet Paşa tarafından 1568 yılında yapımına başlanan cami, han, hamam, imaret 1574 yılında tamamlandı. Ayrıca yapılan iskele ve tersaneyi korumak için 1577 yılında limanın üst tarafına bir kale (Cin Kulesi) inşa edildi. Derbentçi olarak buraya 541 aile yerleştirildi. 1832’de Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa´nın oğlu İbrahim Paşa Suriye’yi fethederek Osmanlı ordusu ile 28 Temmuz 1832 günü Belen Boğazında (Belen Geçidi) yaptığı savaşı kazanarak, Adana’ya doğru ilerledi. 1839’da Osmanlılar bölgeyi Halep’e kadar geri aldılar.

Tanzimat’ın ilanıyla Antakya ve çevresinde idari yapılanmada yeni düzenlemeler gerçekleştirildi. Antakya Sancağında Kaymakamlık ihdas edilerek çevresiyle birlikte (Şeyhülhadid, Kuseyr, Karamurt, Süveydiye, Altunözü, Cebel-i Akra- namı diğer Ordu) Halep eyaletine, Payas kazası, Uzeyr ve Belen sancakları çevresiyle birlikte (Bakras nahiyesi, İskenderun, Nahiye-i Arsuz) Adana eyaletine bağlandı.

1. Dünya Savaşı´ndan sonra Fransızlar tarafından işgal edilen bölge, 18 yıl Fransızların egemenliğinde kalmıştır. Yayladağı, 1938’de kurulan Hatay Devleti sınırları içine kaldı. Hatay Devleti´nin de 7 Temmuz 1939’da Anavatana katılmasıyla, Türkiye sınırlarına dâhil oldu. Aynı yıl Hatay iline bağlı ilçe konumuna getirilmiştir.

Paylaşın