Macron’dan Erdoğan’a “Rusya Yaptırımları” Uyarısı

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, “Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya uygulanan Batı yaptırımlarının Türkiye üzerinden delinmesine karşı mücadele etmesini” talep etti.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir videokonferans görüşmesi gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada Erdoğan’ın Macron ile video konferans görüşmesi gerçekleştirdiği ve Macron’un görüşmede Türkiye’de yaşanan depremler nedeniyle geçmiş olsun dileklerini ilettiği belirtilmişti.

Açıklamada, Erdoğan’ın da Macron’a Fransa’nın sergilediği destek ve dayanışma için teşekkür ettiği kaydedilmiş ve “Görüşmede Türkiye-Fransa ilişkilerine dair hususlar da ele alındı” açıklamasıyla yetinilmişti.

Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Macron’un bugün Ukrayna savaşının birinci yıldönümü vesilesiyle gerçekleşen video konferans görüşmesinde Erdoğan’a yaptırımların delinmesine karşı mücadele vurgusu yaptığı belirtildi.

Macron’un, “Rusya’yı Ukrayna’ya saldırıları sona erdirmeye zorlamak için, üzerindeki baskı ve izolasyonun artırılması gerektiği” mesajı verdiği kaydedildi.

Açıklamada, Macron’un Erdoğan’dan, “Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya uygulanan Batı yaptırımlarının Türkiye üzerinden delinmesine karşı mücadele etmesini” talep ettiği de belirtildi.

Erdoğan-Putin görüşmesi

Erdoğan, öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiş, Erdoğan’ın “Rusya-Ukrayna savaşında daha fazla can kaybı ve yıkım yaşanmadan adil bir barış tesis edilmesi gerektiğini belirttiği” kaydedilmişti.

Açıklamada “Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da varılan mutabakatın tekrar canlandırılmasını samimiyetle istediklerini, bu konuda her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını ifade etti” denildi.

Paylaşın

Fransa Cumhurbaşkanı Macron: Rusya Yenilmeli Ama Ezilmemeli

Ukrayna – Rusya arasındaki savaşa ilişkin verdiği karışık mesajlar nedeniyle eleştirisine maruz kalan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya’nın Ukrayna ile olan savaşında yenilmesini istediğini ancak “ezilmesini” istemediğini söyledi.

Emmanuel Macron, ayrıca her iki tarafın da çatışmada tam olarak galip gelemeyeceğini öngördü.

Münih Güvenlik Konferansı’ndan döndükten sonra çeşitli basın kuruluşlarına açıklama yapan Macron, müttefiklerin Ukrayna’ya desteklerini arttırması çağrısında bulundu ve savaşın uzun sürme olasılığına karşı Fransa’nın hazırlıklı olduğunu belirtti.

Macron, Le Journal du Dimanche (JDD) gazetesine verdiği demeçte savaşı Rus topraklarına taşımaya karşı olduğunu yineledi.

Macron, “Bazılarının yaptığı gibi, Rusya’ya kendi topraklarında saldırarak Rusya’yı tamamen yenilgiye uğratmayı hedeflememiz gerektiğini düşünmüyorum. Bu gözlemciler her şeyden önce Rusya’yı ezmek istiyorlar. Bu hiçbir zaman Fransa’nın pozisyonu olmadı ve bizim pozisyonumuz da olmayacak.” diye konuştu.

“Her iki taraf da tam olarak galip gelemeyecek”

Fransız gazeteleri JDD ve Le Figaro ile yayın kuruluşu France Inter’e de demeç veren Macron “Rusya’nın Ukrayna’da yenilmesini ve Ukrayna’nın konumunu koruyabilmesini istiyorum” dedi.

“Sonunda bunun askeri olarak sonuçlanmayacağına inanıyorum” diyen Macron, her iki tarafın da çatışmada tam olarak galip gelemeyeceğini öngördü.

Macron’un Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşa ilişkin politikası konusunda verdiği karışık mesajlar nedeniyle Paris bazı NATO müttefiklerinin eleştirisine maruz kalıyor ve bazı çevreler tarafından Batı ittifakının zayıf halkası olarak görülüyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Fransa’da Yeni Hükümette Tecavüz Skandalı

Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Emmanuel Macron’un, Başbakanlık’a Elisabeth Borne’u getirdikten sonra kurduğu yeni hükümet, ilk toplantısını “tecavüz skandalı” gölgesinde yaptı.

Macron’un merkez sağdan “transfer ettiği” ve Dayanışma ve Engelliler Bakanlığı’na getirdiği siyasetçi Damien Abad’ın “2 kadına tecavüz ettiği” iddiası ortaya atıldı. Ancak hükümet, ileri derecede fiziksel engelli olan yeni bakan Damien Abad’ın, bu suçu işlediği iddialarına şüpheli yaklaşıyor.

Fransa tarihinin ikinci kadın Başbakanı olarak atanan Elisabeth Borne, “Bu görevi ülkemin tüm kız çocuklarına adıyorum” diyerek, hükümetin kadın hakları için azami çaba harcayacağını açıklamasından yalnızca bir gün sonra, daha kabinesinin ilk toplantısını yapamadan, Dayanışma ve Engelliler Bakanı olarak atanan Damien Abad hakkındaki tecavüz skandalı ile karşılaştı.

Cumhuriyetçiler (LR), partisinin eski Grup Başkanı iken Macron’un bakanı olmayı kabul edince kendi partisinde büyük bir tepkiyle karşılanan Abad’ın bakanlık mutluluğu yalnızca birkaç saat sürdü. Mediapart haber sitesi, Cuma akşamı bakan olduğu açıklanan Damien Abad hakkında Cumartesi sabahı yayınladığı haberde, 42 yaşındaki Abad’ın 2 kadın tarafından 2010 ve 2011 yıllarında tecavüzle suçladığını yazdı.

Araştırmacı gazetecilik yapan Mediapart haber sitesi, hükümetin açıklanmasından bir gün sonra, yeni Dayanışma ve Engelliler Bakanı olan Damien Abad’ın iki tecavüz suçlamasıyla karşı karşıya olduğunu yazdı.

Gazeteye konuşan 2 kadın, 42 yaşındaki Damien Abad’ı 2010 ve 2011 yıllarında kendilerine tecavüz etmekle suçladı. Kadınlardan birinin 2017’de şikayette bulunduğu ancak iddialara ilişkin “ciddi bir delil” olmaması nedeniyle şikayetler hakkında takipsizlik kararı verildiği bilgisi de haberde yer aldı.

Kadınlardan birisi, 2010 yılının sonunda, Abad ile birlikte bir otelde, bir bardak şampanya içtikten sonra hiçbir şey hatırlamadığını ve sabah Abad’ın yanında iç çamaşırıyla uyandığını anlatıyor. İkincisi, Damien Abad’ın ısrarlı flörtü sonrası cinsel bir ilişkiyi kabul ettiğini ancak ilerleyen aşamada “cinsel ilişkiye son verme isteğini” dikkate almadığını dile getiriyor.

“Fiziksel engelli olmam tecavüzü imkansızlaştırıyor”

VOA Türkçe’den Arzu Çakır’ın haberine göre, iddiaları bir basın açıklamasıyla yanıtlayan Damien Abad, “tüm suçlamaları bütün gücüyle yalanladığını ve fiziksel özrünün zaten bu suçları işlemesine olanak vermediğini” dile getirdi. Doğuştan “artrogripoz”dan muzdarip olduğunu ve hareketlerinin çok sınırlı olduğunu ve zorlukla hareket ettiğini belilrten Abad, ” Benim sahip olduğum engeller, tecavüzü imkansız kılıyor. Partnerimin rızası ve tam katılımı olmadan hiçbir şey mümkün değil. Bugün, benim durumumda birisi için, cinsel eylem ancak partnerimin yardımı ve iyiliğiyle gerçekleşebiliyor. Şu ya da bu pratiği, şu ya da bu hareketi empoze etmem hiçbir şekilde mümkün değil. Her zaman karşılıklı rızaya dayalı cinsel ilişkiler yaşadım. Şikayetçilerden birinin uyuşturucu kullandırıp, sonra onu götürüp, soyup, baygın halde iken bir de tecavüz ettiğim iddiaları akıl alır gibi değil” dedi.

Daha ilk Bakanlar Kurulu toplanmadan, hükümetin tecavüz skandalı ile sarsılması üzerine, Abad ile Pazar gecesi görüşen Başbakan Borne, olayı yeni duyduğunu belirterek, “Hükümet, taciz ve tecavüz iddialarının cezasız kalmasına asla izin vermeyecek. Taciz mağduru kadınların, şikayette bulunsunlar ya da bulunmasınlar, konuşabilmeleri için her türlü desteği vermeye decam edeceğiz. Yargı bir karar verirse gereği yapılacaktır” dedi.

Paris Savcılığı da, “tecavüz eylemlerine ilişkin ilk şikayetin 6 Nisan 2012’de bir tanıklık başvurusu olduğunu ancak başvurunun reddedildiğini”, aynı şikayetçi tarafından aynı olaylarla ilgili olarak yapılan ikinci şikayetin de “delil yetersizliği nedeniyle 5 Aralık 2017’de reddedildiğini” doğruladı.

“Tek karar verici makam yargıdır”

“Tecavüz skandalı” gölgesinde başlayan ilk Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, ilk basın toplantısını düzenleyen yeni Hükümet Sözcüsü Olivier Gregoire’a yöneltilen soruların yarısından fazlası Abad’a yönelik iddialarla ilgili geldi. Hükümetin hiçbir üyesinin bu iddialardan haberdar olmadığını belirten Gregoire, “Bu konuda karar verecek olan ne sizsiniz, ne de benim. Tek karar verici makam yargıdır. Damine Abad hakkındaki tek suç duyurusu da 2012 ve 2017’de reddedilmiştir” dedi.

Kabine toplantısının ardından Le Figaro gazetesine konuşan Bakan Abad, “Yaşadıklarım çok zor ve açıkçası hepsi gerçekten çok düşük seviyede şeyler. Benim için, birlikte yaşadığım hayat arkadaşım için ve ailem için bu çok haksız bir durum” dedi. Kendisine yönelik suçları yeniden reddeden Abad, avukatı aracılığıyla iddialara ilişkin yasal yanıt hazırladığını bildirdi.

Bu saldırıların eski siyasi grubundan geldiğini iddia eden politikacı, “Bu şikayet, François Fillon’u desteklediğim cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında ortaya çıktı. Bakan olduğum sırada geri döndü. Siyasi hayatımın kilit noktalarında sürekli karşıma çıkarılıyor” dedi. Abad, seçim bölgesi Ain’de gazetecilerin “İstifa edecek misiniz?” sorularına, “Masum bir insan istifa etmeli mi? Bence hayır” yanıtını verdi.

İddia sahiplerinden birisi konuştu

France Info radyosuna konuşan iddia sahibi kadınlardan 35 yaşındaki Margaux ise, iddialarında ısrar ederek, Damien Abad’ın iki yıl boyunca kendisini ısrarla izledikten sonra, Paris’te 2011 yılında, “saygısız, ısrarcı” bir cinsel ilişki yaşadığını anlattı. Margaux, “Kendisini birkaç kez durdurmaya çalıştım, ima ettim, kaçınmaya çalıştım. Defalarca reddetmeme rağmen devam etti” dedi.

Olaydan bir yıl sonra karakola giderek suç duyurusunda bulunduğunu belirten Margaux, “Ancak ilk başvurum 6 Nisan 2012’de kapandı. Damien Abad’ı medyada her yerde görünce, ben acı çekerken onun hiçbir kaygı duymamasına öfkelenerek, 6 yıl sonra yeniden suç duyurusunda bulunmayı başardım” dedi.

Milletvekili Abad 2017’de cumhurbaşkanı adayı François Fillon’un sözcüsü iken bir hukuk davası açmadığını çünkü sonuç alabileceğine inanmadığını belirten Margaux, “Ama bugün bilincin bir evrimi olan #metoo olayı gerçekleşti, şimdi kurbanların sesi daha yüksek çıkıyor” dedi. Margaux, dava açıp açmama konusunda halen karar vermediğini dile getirdi.

15 bakan seçilemezse gidecek

Hükümet ilk toplantısında, “alım gücü” ve 12-17 Haziran tarihlerinde yapılacak milletvekili seçimlerine hazırlık konusunu görüştü. Toplantıda Macron 15 bakanından milletvekili seçimlerinde aday olmalarını istedi. Listede bugüne kadar hiçbir seçim tecrübesi olmayan Başbakan Elisabeth Borne ve adı tecavüz skandalına karışan Damien Abad da var. Başbakan Borne ve seçilemeyen bakanlar kabineden gitmek zorunda kalacaklar. Ancak Ains bölgesi milletvekili Damien Abad, 2017 yılında ilk turda elde ettiği yüzde 67 oy oranına güveniyor ve yeniden seçilerek Paris’e dönmeyi planlıyor.

Daha önce tecavüz iddiaları nedeniyle hakkında dava açılan ancak hakkındaki dava “takipsizlikle” sonuçlanan İçişleri Bakanı Gerald Darmanin da seçimlerden sonra yeniden Bakan oldu. Ancak Macron, Darmanin’dan da milletvekili seçimlerine katılmasını istedi.

Paylaşın

Fransa’da İkinci Macron Dönemi

Fransa’da sandık çıkış anketlerine göre oyların yüzde 58,2’sini alan Cumhuriyet Yürüyüşü’nün (En Marche) adayı Emmanuel Macron aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN) lideri Marine Le Pen karşısında galip gelerek ikinci kez Fransa’nın Cumhurbaşkanı seçildi.

Haber Merkezi / Emmanuel Macron, ilk turda oyların yüzde 27,85’ini, Marine Le Pen ise yüzde 23,15’ini almış ve ikinci tura kalmışlardı.

İçişleri Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna katılım oranının saat 17:00 itibarıyla yüzde 63,2 olduğunu açıkladı. Bu oran bir önceki seçimlere göre düşük. 2017 yılında seçimlerde katılım oranı yüzde 69,4 olmuştu.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda aday gösteren çok sayıda siyasi parti, sağ popülist Le Pen’e karşı ikinci turda seçmenlere Macron’u tercih etmesi yönünde çağrıda bulunmuştu. Benzeri bir ortak cephe en son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı 2017’de de oluşmuştu.

Macron’un, babası da tanınmış bir aşırı sağcı politikacı olan rakibi Marine Le Pen, bu seçimlerde eski yıllara göre görece ırkçı ve aşırı açıklamalardan kaçındıysa da Fransa’da Fransızların yabancılara göre önceliği olmasının anayasaya alınmasını talep etmesiyle dikkat çekti. Le Pen sosyal yardım veya konut gibi alanlarda Fransızlara öncelik tanınmasını savundu.

Fransa’da cumhurbaşkanı beş yıllık bir dönem için seçiliyor. Doğrudan seçilmesi sebebiyle meşruluğu da yüksek olan cumhurbaşkanı ülkede siyasi gidişata en fazla yön veren kişi. Mecliste çoğunluğu elinde tutan gruptan hükümet başkanını atayabildiği gibi, gerekli gördüğü dönemlerde meclisi dağıtma yetkisine sahip.

Fransa’da cumhurbaşkanı, 6 Kasım 1962 tarihinde yapılan anayasa değişikliğinden bu yana halk tarafından doğrudan seçiliyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı Fransız direnişinin sembolü olan General Charles de Gaulle, 1965 yılında bu sistemle seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştu.

Paris’te konuşan Le Pen, sonucun partisi için hala bir zafer olduğunu söyledi ve Haziran ayındaki parlamento seçimleri için gelişim kaydettiklerini belirtti. Seçim sonuçlarına saygı duyduğunu belirten Le Pen, siyasetteki mücadelesine devam edeceğini sözlerine ekledi. Marine Le Pen, kendisine oy verenlere teşekkür ettiği konuşmasında, “Fransızları asla yüzüstü bırakmayacağız” dedi.

Macron’un hükümetinde yer alan Avrupa Bakanı Clément Beaune, seçim sonuçlarına ilişkin Reuters’a yaptığı açıklamada, aşırı sağın yüzde 40 oy aldığını hatırlatarak, “Çalışmaya devam etmemiz gerekiyor” dedi.

İlk turda Macron ve Le Pen’in gerisinde yarışı üçüncü bitiren solcu aday Jean-Luc Mélenchon, Macron’un Beşinci Fransız Cumhuriyeti’nin “en kötü biçimde seçilen cumhurbaşkanı” olduğunu savundu.

Macron’un “çekimserler, boş oylar ve hatalı oy pusulaları ile dolu bir okyanusta yüzdüğünü” belirten Melenchon, “Macron, modern Fransız cumhurbaşkanları arasında en narin zaferi elde etti.”  dedi. Melenchon, Macron’un çarpık bir seçimde, baskı altında seçildiğini savundu.

Paylaşın

Fransa’da Sol Oylar Belirleyici Olacak

Fransa’da Pazar günü ikinci turu yapılacak seçimler öncesi düzenlenen son anketler, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un rakibi Marine Le Pen’den en az 10 puan fazla oy alacağını ortaya koyuyor.

Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 10 Nisan’daki ilk turunda liberal Macron yüzde 27,85, aşırı sağcı Le Pen ise yüzde 23,15 oy alarak ikinci tura kalmaya başarmıştı.

Araştırma şirketlerinin yayımladığı son anket sonuçları, ikinci turda Macron’u Le Pen’in 10 ila 14 puan önünde gösteriyor. Perşembe ve Cuma günü yayımlanan bu anketlere göre, Macron’un 24 Nisan’daki seçimde yüzde 55,5 ile yüzde 57,5 arasında oy alması bekleniyor.

Ancak anketlerde sandığa gitme oranının yüzde 72 ila 74 aralığında çıkması, seçim günü yaşanabilecek bir sürpriz ihtimalini de artırıyor.

Anketlerdeki katılım oranının gerçekleşmesi hâlinde, Fransa’da 1969 yılından beri katılımın en düşük olduğu ikinci tur seçimleriyle karşılaşılmış olacak.

Neredeyse her 10 seçmenden üçünün sandığa gitmeyeceğini ya da kararsız olduğunu belirtmesi Brexit ya da Donald Trump’ın kazandığı ABD seçimlerinde olduğu gibi bir sürprize açık kapı bıraksa da Fransa’daki seçimlerin iki turlu olmasının bu ihtimali düşürdüğü yorumları da yapılıyor.

Sol oylar belirleyici olacak

İkinci turda sol görüşlü seçmenin oyu büyük rol oynayacak. İlk turda yaklaşık 7,7 milyon seçmen, solcu lider Jean-Luc Melenchon’a oy verdi. Aldığı destekle yüzde 21,95’lik oy oranına ulaşan Melenchon ikinci turun kapısından dönerken yaklaşık 3,5 milyon seçmen de Yeşiller, Sosyalist Parti ve diğer sol partilerin adaylarına oy verdi.

İkinci turda tüm gözler bu oylarda olacak. Ipsos-Sopra Steria tarafından bu hafta yayımlanan bir ankete göre, Melenchon’un destekçilerinin yaklaşık üçte biri Macron’un kazanmasını istediğini belirtti. Ancak yarıya yakını henüz kararını vermediğini ifade etti.

Tahmin edilenin üzerinde Melenchon destekçisinin sandığa gitmemesi ya da Le Pen’i desteklemesi, Macron için beklenenden daha zorlu bir yarışın yaşanmasına neden olabilir.

Ifop araştırma grubunun başındaki siyasi analist Jerome Fourquet, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, “İkinci turun kaderi, sol seçmenin elinde” yorumunda bulundu.

Analistler, sol seçmenin sandığa gitmeme oranının yüzde 25-30’ları bulabileceğini belirtiyor. Macron iş dünyasını gözeten politikaları, özellikle de zenginlerden alınan vergiyi düşürmesi nedeniyle sol kesimin tepkisini çekiyor.

Melenchon da destekçilerinden Le Pen’in önünün kesilmesi için Macron’a oy vermelerini istemek gibi bir yol izlemedi.

Beş yıl önce yapılan seçimlerde oyların yaklaşık üçte ikisini alan Macron, rakibi Le Pen’i büyük farkla geride bırakarak rahat bir zafer elde etmişti. Ulusal Birlik partisinin lideri Le Pen’in 2017’deki yenilgiden sonra radikal bir sistem karşıtı olarak algılanan imajını yavaş yavaş yumuşatması aşırı sağcı siyasetçinin oylarını artırmıştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Fransa’da Cumhurbaşkanlığı Seçimi İkinci Tura Kaldı

Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylardan hiçbirinin mutlak çoğunluk olan yüzde 50’ye ulaşamaması nedeniyle, ilk turda en yüksek miktarda oyu alan iki aday olan Macron ile Le Pen, 24 Nisan’da yapılacak ikinci turda cumhurbaşkanlığı için yarışacak.

Haber Merkezi / Fransa’da 12 aday seçimlerde resmen yarışma hakkı kazanmıştı. Emmanuel Macron (liberal), Marine Le Pen (sağ popülist), Valérie Pécresse (muhafazakâr), Jean-Luc Mélenchon (radikal sol), Eric Zemmour (milliyetçi), Yannick Jadot (çevreci), Fabien Roussel (komünist), Anne Hidalgo (sosyal demokrat), Nicolas Dupont-Aignan (muhafazakâr/ulusalcı), Jean Lassalle (kırsalcı), Philippe Poutou (troçkist), Nathalie Artaud (troçkist) cumhurbaşkanlığı için aday olmuştu.

Yaklaşık 49 milyon seçmen seçimlerde oy kullanmak üzere sandığa çağrılmıştı. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, seçime katılım oranı 2017 yılındaki seviyenin gerisine düşerek yüzde 65 olarak gerçekleşti. 2017 yılındaki seçimlerde, katılım oranı yüzde 69,4 olmuştu.

Fransa’da cumhurbaşkanı, 6 Kasım 1962 tarihinde yapılan anayasa değişikliğinden bu yana halk tarafından doğrudan seçiliyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı Fransız direnişinin sembolü olan General Charles de Gaulle, 1965 yılında bu sistemle seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştu.

Macron’dan seçmenlere aşırı sağı engelleme çağrısı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ilk turda kendisine oy veren seçmenlere ve ikinci turda kendisine destek verilmesi için çağrıda bulunan rakiplerine teşekkür etti.

Emmanuel Macron, seçmenlere, aşırı sağın iktidara gelmesini engellemek için ikinci turda kendisine oy vermeleri çağrısı yaptı. Macron, “İlk turda bana oy vermeyenler de dahil herkese, bize destek verme çağrısı yapıyorum” dedi.

Kendisine oy vermeyenleri ikna etmeyi ve ikinci turda onların da oyunu almayı umduğunu vurgulayan Macron, “Daha hiçbir şey bitmedi. Popülist söyleme ve yabancı düşmanlığına teslimiyet…Bu, Fransa değil” diye konuştu.

Le Pen: Fransa’ya çekidüzen vereceğim

Marine Le Pen ise ilk tur sonuçlarının netleşmesi sonrası yaptığı açıklamada, Macron’a oy vermeyen herkese, ikinci turda kendisine oy vermeleri çağrısı yaptı.

Seçilirse “Tüm Fransız halkının cumhurbaşkanı” olacağını vurgulayan Le Pen, “5 yıl içinde Fransa’ya çekidüzen vereceğini” söyledi. Le Pen konuşurken, destekçileri de “Kazanacağız” şeklinde sloganlar attı.

Öne çıkan konular neler?

Fransa’da anketlere göre Rusya-Ukrayna Savaşı dışında seçimi etkileyecek en önemli konular ekonomi, göç ve güvenlik. Fransa, Ocak ayında son 50 yılın en yüksek yıllık büyümesini gerçekleştirerek Covid pandemisinin yaralarını sardı.

Fransa ekonomisinin büyümesi Macron’un elini güçlendiriyor. Ülkede işsizlik, Euro Bölgesi ortalamasının hemen üzerinde ve Macron’un iktidara geldiği yıl belirlediği hedefe yakın bir seviyeye, yüzde 7,4’e geriledi.

Resmi verilere göre 2020’de Fransa’da 6,8 milyon göçmen yaşıyordu. Bunların üçte biri Avrupa ülkelerindendi. En büyük göçmen grupları ise sırasıyla Cezayir, Fas ve Portekizliler.

Göç konusu özellikle aşırı sağcı adayların kampanyalarında öne çıkmıştı.  Le Pen iktidara gelince göçü büyük oranda azaltmayı hedefleyen bir referandum düzenleyeceğini belirtmişti.

Le Pen’in yoğun eleştirilerine maruz kalan Macron, binlerce yeni polis istihdam etme sözü vermişti. Macron, iktidarında ülkede suç oranının azaldığını söylüyor. Son yıllarda büyük saldırılara maruz kalan Fransa’da güvenlik, seçmenler için en önemli konulardan birine dönüşmüştü.

Paylaşın

Fransa ve Almanya’dan Rusya’ya Ukrayna Uyarısı: Bedeli Çok Ağır Olur

Berlin’de bir araya gelen Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması hâlinde bunun bedelinin “çok ağır” olacağı uyarısında bulunurken Kiev’e desteklerini yineledi.

Olaf Scholz, selefi Angela Merkel’den görevi devraldıktan 24 saat sonra ilk yurtdışı ziyaretini Paris’e gerçekleştirmiş, Emmanuel Macron’u en kısa zamanda olmak üzere Berlin’e davet ettiğini söylemişti. Macron’un iade-i ziyaretinde Fransa’nın AB ve Almanya’nın G7 dönem başkanlıklarının ana madde olacağı açıklanmıştı. Ancak Ukrayna krizi, bugünkü görüşmenin ana gündem maddesi oldu.

“Tek çözüm yolu diyalog”

İki lider kapalı kapıların ardındaki görüşmeye girmeden önce basınla biraraya geldi. Başbakan Scholz, krizin giderek büyüdüğünü belirterek, gerilimi azaltabilmek için gerekli her türlü girişimi sürdürdüklerini ve diyaloğun devam etmesine şu an için alternatif olmadığını belirtti. Bununla birlikte, her fırsatta Moskova’ya askeri bir operasyonun çok ağır sonuçları olacağını hatırlattıklarını belirten Scholz, Ukrayna’ya saldırı durumunda Rusya’ya ağır yaptırımların uygulanacağını belirtti.

Almanya’nın Ukrayna’ya neden silah yardımında bulunmadığı şeklinde bir soru üzerine, Almanya’nın tarihsel nedenlerle başka yöntemlerle Ukrayna’ya yardım ettiğini söyleyen Scholz, “Ukrayna’nın, ülkedeki demokrasinin ve hukuk devletinin sürekliliği için Almanya yıllardır en büyük yardımı yapan ülkelerden biri. Ayrıca Ukrayna’nın bir gaz transit ülkesi olması konusunda Almanya’nın garantör olduğunu da hatırlatmak istiyorum” dedi. Scholz, Avrupa’daki barışın sadece ülkelerin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin dokunulmazlığının tanınmasıyla korunabileceğini de belirtti.

“Almanya ile hemfikiriz”

Fransız Cumhurbaşkanı Macron, ülkesinin ve Almanya’nın Ukrayna’daki kriz ve Rusya’ya karşı tavır konusunda tümüyle hemfikir olduğunu ifade ederken, Rusya ve Ukrayna arasındaki sınırda yaşanan gelişmeleri son derece ciddiye aldıklarını ve yakından takip ettikleri açıkladı. Macron, Scholz gibi sorunun çözümü için diyalog çağrısı yaparken, tarafların biraraya gelebileceği ve arabuluculuk için ‘Normandiya Dörtlüsü’ gibi çok sayıda daimi format olduğunu hatırlattı.

Ülkesinin Ukrayna ile dayanışma içinde olduğunu söyleyen Macron, Rusya’nın olası saldırısının ağır bedeli olacağını açıkladı. Macron, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile görüşeceğini de açıkladı. Görüşmenin Cuma sabahı telefonla yapılacağını söyleyen Macron, Putin’e konuyla ilgili gerilimin azaltılması için bir somut plan sunacağını, aynı zamanda Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik olası bir askeri operasyonun çok ciddi sonuçlar doğuracağını hatırlatacağını ifade etti.

Paylaşın