HDP, Seçim Öncesi Kapatılırsa Hangi Adımları Atacak?

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) seçimden önce kapatma kararı vermesi durumunda ise bu kararın verildiği tarih oldukça önemli. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) takvimine göre “listelerin sunulma,” “listelere itiraz” ve “listelerin kesinleşmesi” süreçlerine göre farklı durumlar ortaya çıkacak.

Eğer listelerin sunulma aşaması öncesi kapatma kararı çıkarsa HDP’den siyasi yasak almayan isimler başka partilerden aday olabilecek. Ancak YSK’nin milletvekili aday listelerini kesinleştirdikten sonra parti kapatma kararı verilirse HDP listesindeki tüm isimlerin adaylıkları düşecek ve seçime giremeyecek.

Bu durumda HDP’nin seçmene, seçime giren bir partiye oy verilmesi çağrısı yapması bekleniyor. Olası bu partinin de Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden biri olabileceği gibi Demokratik Bölgeler Partisi ve Yeşil Sol Parti gibi seçenekler olduğuna da dikkat çekildi.

Türkiye’de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin resmi tarihi 18 Haziran 2023 tarihi. Ancak hükümet ve AK Parti kanadından gelen açıklamalara göre seçimler öne çekilecek. Henüz bir karar alınma da olası tarihler olarak 30 Nisan ile 14 Mayıs öne çıkıyor.

Seçime giden süreci etkileyecek önemli davaların başında HDP’ye yönelik Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) devam eden kapatma davası geliyor. 2018 seçimlerinde yaklaşık 6 milyon kişiden destek alarak yüzde 11,7 oy oranına ulaşan HDP’nin seçime girip girmemesi ya da kapatma kararı çıkması durumu da 2023 seçimlerini etkileyecek önemli faktörlerin başında.

HDP “seçim sonrası” dedi

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar,  katıldığı Habertürk televizyonunun yayınında, AYM’ye işaret ederek “Son ana kadar kendilerinin hukuka ve vicdana uygun karar verecek olan inancımı korumak istediğimi belirttim ama Türkiye’de yargının durumu ortada. Sadece mahkeme salonunda karara bağlanacak bir davadan söz etmek naiflik olur.

Biz de naif değiliz. İktidarın bu kararların herhangi birinde etkisi olacağı açık. Bu kararlardan hangisinin ne zaman çıkacağı önemlidir. Seçim sürecinin öncesinde çıkması önemlidir. Seçim sonrasına bırakılması hukuka ve vicdanlara en uygunu olandır. Biz AYM’den böyle bir talepte bulunacağız” açıklaması yaptı.

Serhat Eren: Yargı siyasete yön vermiş olacak

DW Türkçe’den Kıvanç El, Sancar’ın açıklamaları sonrası hem bu başvuru sürecinin nasıl işleyeceğini hem de olası kapatma kararlarına karşın HDP’nin yol haritasını araştırdı.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve kapatma davası avukatlarından Serhat Eren, başvuruya dair çalışmaların sürdüğünü ve henüz olgunlaşmadığını söyledi. Serhat Eren, “Seçimin hemen öncesinde AYM’nin vereceği bir karar yargının siyasete yön vermesi olacaktır. Böyle olmayacağını umuyoruz ancak biz kararın seçim sonrasını bırakılmasını da resmen talep edeceğiz” değerlendirmesi yaptı.

Başvuru 4 Şubat’a kadar yapılacak

“Tam seçime giderken adil bir seçim kampanyası yapılması gerekiyor ama kapatma davası bunu engelleyen bir süreç oldu” ifadelerini kullanan Serhat Eren, başvuruyu hangi çerçevede ve ne zaman yapacaklarına dair soruya da şu yanıtı verdi:

“AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları çerçevesinde öngörülebilirlik ilkesi gereği kanunlardan doğacak sonuçların önceden kestirilebilir olması gerekir. Şu an böyle bir süreç yok. Biz HDP olarak öngörülebilirlik ilkesi çerçevesinde AYM’ye 4 Şubat’a kadar başvurumuzu yaparak kararın seçim sonrasına ertelenmesini isteyeceğiz.

AYM, Hazine yardımına ilişkin tedbir kararını 4 Şubat’ta değerlendirecek ve buna dair savunma için bir ay süre vermişti. Biz de 4 Şubat’a kadar bu başvurumuzu yaparak kapatma davasının seçim sonrasına bırakılmasını isteyeceğiz. Daha sonra da kararı bekleyeceğiz.”

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki de, “Seçim arifesinde verilecek karar kesinlikle siyaseti dizayn etme kararı olacaktır” dedi. Tiryaki, “Seçim sonrası oluşabilecek olası tabloya göre AYM kararını değiştirme ihtimali görüp görmediğine” dair soruya da “Bu talebimiz kapatma tehdidini ortadan kaldıran bir durum değil. Sadece AYM’ye seçimler geçsin, kararını öyle ver seçime müdahale etme diyeceğiz” yanıtını verdi.

HDP kararı neden seçim sonrasında istiyor?

Peki HDP hakkında olası kapatma kararına karşın nasıl bir yol haritası izleyecek? Edinilen bilgilere göre HDP, çok sayıda çeşitli senaryolara göre hazırlık yapılıyor.

Seçim sonrası Anayasa Mahkemesi’nden olası bir kapatma kararı çıkması durumunda seçilecek milletvekilleri siyasi yasak kapsamına alınsa dahi milletvekillikleri düşmüyor. Ancak bir partiye üye olamıyor. Bu süreçte yeni bir parti kurulsa dahi siyasi yasak gelen isimler bu partiye katılamayacak, üye olamayacak. Ancak siyasi yasak, bağımsız olarak siyaset yapmaya engel değil.

Bu durumda Meclis’te siyasi yasak kapsamında olmayan 20’den fazla isim bulunması halinde siyasi parti grubu kurulabilecek. HDP’nin listelerini yaparken en az 20 ismi buna göre siyasi yasak almayacak isimler içerisinden belirlemesi planlanıyor.

Seçim öncesi HDP kapatılırsa ne adım atacak?

Anayasa Mahkemesi’nin seçimden önce kapatma kararı vermesi durumunda ise bu kararın verildiği tarih oldukça önemli. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) takvimine göre “listelerin sunulma,” “listelere itiraz” ve “listelerin kesinleşmesi” süreçlerine göre farklı durumlar ortaya çıkacak.

Eğer listelerin sunulma aşaması öncesi kapatma kararı çıkarsa HDP’den siyasi yasak almayan isimler başka partilerden aday olabilecek. Ancak YSK’nin milletvekili aday listelerini kesinleştirdikten sonra parti kapatma kararı verilirse HDP listesindeki tüm isimlerin adaylıkları düşecek ve seçime giremeyecek.

Bu durumda HDP’nin seçmene, seçime giren bir partiye oy verilmesi çağrısı yapması bekleniyor. Olası bu partinin de Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden biri olabileceği gibi Demokratik Bölgeler Partisi ve Yeşil Sol Parti gibi seçenekler olduğuna da dikkat çekildi.

HDP’li Eren: Seçeneksiz değiliz

HDP’de olası bu süreçlere dair görüşmeler ve liste hazırlıkları da sürerken henüz kesin alınmış bir karar bulunmadığına da dikkat çekiliyor.

HDP’li Serhat Eren, “HDP seçmeni hiçbir zaman seçeneksiz kalmaz. Geçmişte de benzeri gelişmeler oldu seçeneksiz kalmadı. Belki hemen yeni bir parti kurmak mümkün olmayacak ancak bizimle birlikte mücadele eden çok sayıda parti var. Bu partiden birkaçı seçime girebilecek durumda. Seçeneksiz değiliz” değerlendirmesi yaptı.

Kapatma davası süreci

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi’ne sözlü mütalaasını sundu. Böylece sözlü aşamada başlamış oldu. HDP’ye savunma için süre verilecek ve ardından savunmadan sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı dosyayı raportöre iletecek.

AYM Genel Kurulu ise son kararını verecek. Partiyi kapatma, kapatmama ve Hazine yardımından men etme gibi karar seçenekleri bulunuyor. Kararlar üçte iki çoğunluk ile alınıyor. Bu durumda 15 üyeden 10’unun kapatma yönünde oy kullanması gerekiyor. Bu süreçte kapatma ile birlikte “siyasi yasak” kararı da verilebiliyor.

Paylaşın

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Yargılandığı Dava Ertelendi

Yüksek Seçim Kurulu (YSK)  üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla 4 yıl bir aya kadar hapis cezası ile yargılanan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun davası ertelendi.

Haber Merkezi / İBB Başkanı İmamoğlu’nun, 31 Mart 2019 tarihindeki seçimlerin iptal edilmesinin ardından dönemin YSK Başkanı Sadi Güven ve üyelere hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davanın duruşması bugün görüldü.

Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada İmamoğlu için 4 yıl bir aya kadar hapis cezası istenirken, bugünkü duruşmada davanın 11 Kasım tarihine ertelenmesine karar verildi.

Duruşmayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, İYİ Parti İBB Grup Başkvanvekili İbrahim Özkan, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, çok sayıda partili, sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcisi duruşmayı izledi. İmamoğlu davaya katılmadı.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş’ın davaları öncesi Anadolu Adliyesi’ne girişlerin engellendiğini duyurdu. Kaftancıoğlu, “Korkmayın, biz halkız ve haklıyız ve elbette kazanacağız. 16 milyon kazanacak, 85 milyon kazanacak” dedi.

Davanın önceki duruşmasında İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, YSK üyelerinin şikayetçi olmadığına dair dilekçe sunmuş ve savcılık yeni bir mütalaa sunmak için süre talep etmişti. İBB Başkanı İmamoğlu’nun avukatları davada reddi hakim talebinde de bulunmuş ancak bu talep reddedilmişti.

Dava öncesi toplanmalar yasaklandı

İstanbul Anadolu Adliyesi’nde görülecek dava öncesi Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün talebi ve kaymakamlığın onayı ile ilçe genelinde her türlü toplanma, basın açıklaması ve gösteri yürüyüşü yasaklandı. Kararda, “kamu düzeni ve kamunun esenliğinin bozulması ihtimali” gerekçe olarak gösterildi.

Yasak kararı ile birlikte adliye çevresi yüzlerce polis tarafından abluka altına alınırken, yurttaşların adliyeye girişlerine ve adliye çevrelerinde bulunmalarına müsaade edilmedi.

Ne olmuştu?

İBB Başkanı İmamoğlu’nun, 13 bin oy fark ile kazandığı 31 Mart 2019 seçimlerinin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında YSK Başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla iddianame hazırlanmıştı.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede o dönem Yüksek Seçim Kurulu’nda çalışan Emekli YSK Başkanı Sadi Güven’in de aralarında olduğu 11 kişinin mağdur olduğu belirtilmişti.

İddianamede, İmamoğlu’nun “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret” suçundan 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapsi ile seçme ve seçilme haklarından mahrumiyeti istenmişti.

Paylaşın

‘Seçim Kuruluna Girmek İstemeyen Hakimler Sağlık Raporu Almaya Başladı’ İddiası

Erken seçim veya zamanında seçim tartışmaları sürerken, il-ilçe seçim kurulu başkanlıklarına yapılacak atamalar için birinci sınıfa ayrılmış hâkimlerin kuraya girmek istemediği için sağlık raporu almaya başladığı iddia edildi.

Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberine göre, “Yeni Seçim Kanunu kapsamında, il-ilçe seçim kurulu başkanlıklarına yapılacak atamalar için birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasında yapılacak görevlendirmeler konusunda sıkıntı çıktı.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçimler sırasında il ve ilçelerde görev yapacak seçim kurulu başkanlarını belirlemek için harekete geçti. Yeni Seçim Kanunu kapsamında il-ilçe seçim kurullarına birinci sınıfa ayrılan hâkimler arasından kurayla seçim yapılması gerekiyor. 6 Temmuz’a kadar bu atamaların gerçekleşmesi gerekirken kuraya girmek istemeyen hâkimlerden YSK’ya sağlık raporu yağmaya başladı.

Edinilen bilgilere göre sadece İzmir’de 40 civarında birinci sınıfa ayrılmış hâkim sağlık raporu alarak kuraya girmek istemediklerini YSK’ya bildirdi. Kuradan çıkacak isimler seçim döneminde yoğun olarak bir ay görev yapacaklar. Bu sebeple birçok hâkimin görev almak istemediği için sağlık raporu aldığı belirtiliyor.” denildi.

Haberde şu ifadelere yer verildi:

“YSK’daki ağırlıklı görüş ise hâkimlik yapmaya engel bir hastalığı yoksa kuraya katılmaları zorunluluğu getirmek. Edinilen bilgilere göre YSK’ya hâkimlerden gelen sağlık raporlarının büyük bölümü bu yüzden kabul edilmeyecek.

YSK önümüzdeki günlerde sağlık raporları ile ilgili bir karar verecek ve sadece kanser hastalığı sebebiyle alınan sağlık raporlarının kabul edilmesi yönünde görüş bildirecek. Buna rağmen ad çekmeye katılacak hâkimin bulunmaması durumunda ise en kıdemli hâkimden başlayarak il ve ilçe seçim kurullarında görev alacak olanlar belirlenecek.”

 

Paylaşın

Erdoğan Üçüncü Kez Aday Olabilir Mi? LDP, Tartışmayı YSK’ya Sordu

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın adayı olacağını açıklamasının ardından Anayasa’ya göre 3. kez aday olup olamayacağına ilişkin tartışmalar yeniden başladı.

Aralarında hukukçuların da olduğu pek çok kişi, ‘bir kimsenin en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebileceği’ hükmünün yer aldığı Anayasa’nın 101. maddesini işaret ederek Erdoğan’ın 2023’te aday olamayacağını öne sürüyor.

İktidar kanadı ise Erdoğan’ın ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde sadece bir kere seçildiği için adaylığının önünde bir engel bulunmadığını savunuyor.

Kılıçdaroğlu “itiraz etmeyeceğiz” demişti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Erdoğan’ın üçüncü kez aday olması halinde itiraz etmeyeceklerini belirterek, “Aday olmak istiyorsa buyursun gelsin, millet herkesin boyunun ölçüsünü verecektir. Özel bir tartışma yapmayacağız. Bu tartışmalar artık geride kalmalı. Biz yapmayacağız. Başkaları tartışırsa ona bir şey diyemeyiz, en azından biz yapmayacağız” demişti.

YSK’ya soruldu

Bu tartışmalar sürerken Liberal Demokrat Parti (LDP), Erdoğan’ın 3. kez aday olup olamayacağını Yüksek Seçim Kurulu’na yazılı olarak sordu.

LDP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Kulaksız tarafından YSK’ya sunulan yazılı soruda, Anayasa’nın 101. Maddesi hatırlatılarak Erdoğan’ın yeniden adaylığı konusunda kurumun görüşünün paylaşılması istendi.

LDP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Kulaksız imzalı yazıda şu ifadeler yer alıyor:

1. Mevcut Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçiminde aday olacağını 09 Haziran 2022 tarihinde kamuoyuna açıklamıştır.

2. Mevcut Cumhurbaşkanı, iki dönemden beri Cumhurbaşkanlığı görevindedir.

3. Anayasanın 101. Maddesi ‘…Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kişi en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir…’ şeklinde hüküm içermektedir.

4. Anayasanın 116. Maddesi de ‘….Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde. Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir…’ Hükmünü ortaya koyarken Cumhurbaşkanı seçilebilmenin diğer koşullarını da belirlemişti.

Sonuç ve istem:

Anayasanın açık hükümlerine göre, mevcut cumhurbaşkanının üçüncü defa adaylığı için hangi koşulların gerçekleşmesi gerektiği hakkında Yüksek Seçim Kurulu’nun görüşünün tarafımızla paylaşılmasını arz ve talep ederiz.

LDP tarafından YSK’ya sorulan soruyu partinin eski genel başkanlarından Cem Toker, “Bakalım ne yanıt gelecek…” diyerek sosyal medya hesabından paylaştı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Hangi İl Kaç Milletvekili Çıkaracak? YSK Açıkladı

Milletvekilli sayısının illere göre dağılımını belirleyen Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. YSK kararında, 2 ve 3 seçim bölgesine ayrılan 4 büyükşehrin ilçelerinin bölgelere göre dağılımı da yer aldı. 

Haber Merkezi / Resmi Gazete’de yayımlanan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 124 sayılı kararına göre, milletvekillerinin illere göre dağılımı belirlendi.

Kararda, TÜİK’in 31 Aralık 2021’deki nüfus verileri kullanılarak kentlerden hangi sayıda milletvekili çıkarılacağı konusunun YSK tarafından ilan edildiği ifade edildi.

600 milletvekilinin 81 ile dağılımını yapan karara göre, 36 milletvekili çıkaracağı tespit edilen Ankara ile 98 milletvekili çıkaracağı tespit edilen İstanbul 3’er seçim bölgesine; 20 milletvekili çıkaracağı tespit edilen Bursa ile 28 milletvekili çıkaracak olan İzmir de 2’şer seçim bölgesine ayrıldı.

YSK kararında, 2 ve 3 seçim bölgesine ayrılan 4 büyükşehrin ilçelerinin bölgelere göre dağılımı da yer aldı.

İşte il il milletvekili sayısı;

Paylaşın

YSK’nın Seçim Hazırlıkları Sürüyor!

AK Parti ve MHP milletvekillerinin ortak imzasıyla hazırlanan Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi geçtiğimiz günlerde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yasa, cumhurbaşkanının onayının ardından yürürlüğe girecek.

Cumhuriyet gazetesinden Mustafa Çakır’ın haberine göre  anayasa hükmü gereği seçim yasalarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamıyor. Bu nedenle yasanın uygulanabilmesi için seçimlerin bir yıl sonra yapılması gerekiyor.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ise seçime doğru tüm hazırlıklarını tamamlamak için alımlarına ‘tam gaz’ devam ediyor. Devlet Malzeme Ofisi (DMO), YSK’nin ihtiyacı doğrultusunda 23 Mart’ta iki farklı ihaleye çıkmıştı. İlk ihale, yalnızca oy verme kabininden oluşmuştu. İkinci ihale ise ‘kırtasiye malzemesi’ adıyla yayımlanmıştı. 12 kalemden oluşan ihaleye göre, 250 bin adet ıstampa süngeri ve 500 bin şişe ıstampa mürekkebi, 500 bin adet mühür kartuşu, 500 bin çubuk mühür mumu, 35 bin yumak kendir ip alınması öngörülmüştü. Istampa sünger ve mürekkebi için teslim süresi 60, mühür kartuşu için 90 ve mühür mumu ile kendir ip için 180 gün teslim süresi belirlenmişti.

DMO dün yeni bir ihale ilanı daha yayımladı. Bu kez YSK’nin ihtiyacı beş kalem filigranlı oy pusulası ve zarfı kâğıdı, hazırlanan teknik şartnamelerine uygun şekilde açık teklif isteme usulüne göre satın alınacak.

6 ay süre verildi

Beş kalem malzemenin toplam miktarı 21 bin 450 tona ulaşıyor. Bu kapsamda beyaz, mavi, sarı renkli çeşitli ebatlarda oy pusulası kâğıtları ile sarı renkli filigranlı oy zarfı kâğıtları alınacak. Teslim süresi ise altı ay. Teklifler 15 Nisan’a dek Euro cinsinden verilecek. Yerli isteklilere yapılacak ödemeler fiili teslim tarihindeki Merkez Bankası Euro alış kuru üzerinden TL olarak yapılacak. Yabancı isteklilere yapılacak ödemeler ise Euro cinsinden olacak.

Paylaşın

YSK’dan ‘Erdoğan Aday Olabilir Mi?’ Sorusuna Dikkat Çeken Yanıt

2014’te ‘parlamenter sistem’ ve 2018 yılında ise ‘başkanlık sistemi’ne göre halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olmayacağı tartışmaları sürüyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop da Erdoğan’ın adaylığına ilişkin tartışmalar hakkında “Cumhurbaşkanı’nın üçüncü kez değil, ikinci kez adaylığı söz konusu. Bu konu hukuki bir konu, hukuki bir tartışma yapmak lazım. Bunu gündeme getiren arkadaşlar, milletvekilleri, boylarını aşan sularda yüzüyorlar. Bu, hukukçuların yapacağı bir tartışma” ifadesini kullanmıştı.

Ancak Yüksek Seçim Kurulu’nun bir yurttaşa verdiği yanıt, hızlıca gündeme yerleşti.

Cumhuriyet’ten Deniz Ogan’ın haberine göre, bir yurttaş, CİMER (T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) aracılığıyla Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) Erdoğan’ın adaylığı hakkında başvuruda bulundu.

‘Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili adaylık şartları ve yeterlilik’ konulu başvuruda; “Sayın Erdoğan nasıl aday olabilir? Erken seçim olacaksa en geç normal seçimden ne kadar önce TBMM’nin seçim kararı alması gerekir?

Sayın Erdoğan’ın diplomasıyla ilgili süreci basından takip ediyorum. HKP mahkeme süreci devam ediyor. Size iletilen diploma aslı ile ilgili gerçeği görmeden işlem yaptığı Noterler Birliği tarafından kusurlu bulunmuştur.

İleride ülkenin yurt dışı ve yurt içi tüm kararlarına imza atacak ve ciddi yaptırımlar ile vatana geri dönülemez kaosa yol açacak. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? Ekstra neler talep edebilirsiniz?

Anayasa ilgili maddeleri gereğince, yukarıdaki konu ve sorular ile ilgili vatandaşlık görevi kapsamında gerekli cevapları tarafıma cevaplanmasını saygılarımla arz ederim” ifadeleri kullanıldı.

Dikkat çeken yanıt

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ise konuyla ilgili yurttaşın başvurusuna cevap verdi ve Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nu işaret etti.

6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’nun ‘Seçim dönemi, seçim döneminin başlangıcı ve seçimlerin tamamlanması’ başlıklı 3. maddesinde “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Ancak Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi hâlinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir” ifadeleri yer alıyor.

Paylaşın

YSK Başkanı Güven: İstanbul’da Seçmen Listeleri Değişmeyecek

23 Haziran’da yenilenecek İBB Başkanlığı seçimlerine dair açıklamada bulunan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, seçime aynı seçmen listeleriyle girileceğini söyledi.

Seçim listelerinde herhangi bir güncelleme yapılmayacağını ve listelerin askıya da çıkmayacağını belirten Sadi Güven, konuya ilişkin açıklamasının davamında özetle şunları söyledi:

“Oy kullanma hakkına sahip kim varsa oy kullanacak. Partilerle sandık seçmen listelerini paylaştık. Vatandaşlarımız da kendileri de sorgulayabilecek, hangi sandıkta oy kullanabileceklerini görecekler. Sadece sandık kurulları değişecek. Onun dışında bir değişiklik olmayacak.”

Oy kullanamayacak kısıtlı seçmenlerle ilgili ‘oy kullanamaz’ notu düşülecek. Onlar silinmeyecek, karşısına şerh düşülecek. 31 Mart’ta kim oy kullanma hakkına sahipse, 23 Haziran’da da oy kullanma hakkına sahip olacak. Siyasi partilerle de paylaştık, bunu karşılaştırma imkanına sahip olacaklar.”

31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde CHP adayı Ekrem İmamoğlu, AK Parti adayı Binali Yıldırım’ı az bir farkla geçerek kazanmıştı. Seçim sonrası AK Parti, YSK’ya seçimin iptali için başvuruda bulunmuştu. YSK, 6 Mayıs’ta İBB Başkanlığı seçimini iptal etmişti.

Paylaşın

Karamollaoğlu, İktidara Seslendi: Seçmen İradesine İpotek Koyacak Davranışlar Asla Sergilenmemeli

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında iktidara seslenerek, “Seçmen iradesine ipotek koyacak davranışlar asla sergilenmemelidir… Seçmenlerin ve partilerin tutumları kutuplaştırmaya ve cepheleşmeye fırsat vermemelidir” dedi.

Karamollaoğlu, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçiminde aday çıkarıp çıkarmayacaklarına ilişkinde “Yüksek İstişare Kurulunu da toplayıp onların da kararını alacağız. Kesin kararımızı bu toplantıların ardından açıklayacağız” ifadelerini kullandı.

YSK tarafından iptal edilen İBB Başkanlığı seçimine dair görüşlerini dile getiren Karamollaoğlu, “Bu, hukuk kurallarının yanlış yorumlanması değil, tam manasıyla bir hukuk cinayetidir, faciadır, hukukun katledilmesidir” dedi.

Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında, İstanbul’da yenilenecek seçim ve YSK kararına ilişkin özetle şunları söyledi;

“Ülkemizin en önemli gündem maddesi ise Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimlerine ilişkin vermiş olduğu karardır. Sözü hiç uzatmadan, dolandırmadan ifade etmek istiyorum ki bu, hukuk kurallarının yanlış yorumlanması değil hukuk kurallarının hiçe sayılmasıdır. Bir faciadır, cinayet mesabesindedir, hukukun katledilmesidir. Yüksek Seçim Kurulu’nun alnına vurulmuş kara bir leke olarak tarihe geçecektir. Bu durumun kamu vicdanında apaçık bir hak gasbı olduğu kanaati hakimdir. Böyle bir kararın alınmasına neden olanlar da kuşkusuz milletimizin vicdanında mahkûm olmuşlardır. Değerli basın mensupları bu arada şu husus bizi gerçekten çok üzüyor. Nasıl oluyor da Adalet ve Kalkınma Partili yöneticiler partilerinin bekasını ülkenin bekasının önüne koyacak kadar akl-ı selimden ve sağduyudan bu kadar uzaklaşabiliyorlar?

“Millet iradesinin sandığa gereği gibi yansımasını temin etmeliyiz”

Öyle görülüyor ki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sağduyu tarafı tamamen felç olmuş. Arkadaşların bu haline üzülüyorum. Ama biliyorum ki alınan bu karar AK Parti’ye oy vermiş, gönül vermiş geniş bir kesimin de rahatsızlığına neden olmuştur. Bu durumu geçmişte Ak Parti’de üst düzey görevlerde bulunanlarda açık ve net bir şekilde dile getirmiştir. Biz ülkemizin içinde bulunmuş olduğu bu ağır şartların üstesinden geleceğimize yürekten inanıyoruz. İnşallah 23 Haziran’da gerçekleştirilecek olan İstanbul seçimleri, kampanya süreçleri ve neticesi itibari ile Türkiye’mizin normalleşmesine, hak ve hukukun üstünlüğüne, bir arada yaşama bilincinin pekişmesine vesile olacaktır.

Bunun için bu süreci herkesin, bütün siyasi partilerin akl-ı selim, sağduyu ve teenni ile yürütmesi gerektiği hususunun altını özellikle çizmek istiyorum. Böylesine haksız, hukuksuz bir kararı aldıran iktidarın 23 Haziran’da İstanbul’da kazanabilmek için her türlü gerginleşmeyi, kutuplaşmayı artırması muhtemeldir. Şimdi millet olarak bütün bu tuzaklara düşmeden hareket etmeli ve millet iradesinin sandığa gereği gibi yansımasını temin etmeliyiz.”

“Ne yaşanırsa yaşansın tek çözüm yolu sandık ve demokrasidir”

Çözümün sandıkta olduğunu sözlerine ekleyen Karamollaoğlu; “Buradan aziz milletimize seslenmek istiyorum her ne yaşanırsa yaşansın asla ve asla gelecekten ümit kesilmemelidir.  Bu süreçte ülkemizi bekleyen en önemli tehlike bir takım provokasyonlar ve kışkırtmalardır. Herkes bilmeli ki ne yaşanırsa yaşansın tek çözüm yolu sandık ve demokrasidir. Sokaktan medet umanlara bu süreçte asla taviz verilmemelidir.

Buradan iktidara da sesleniyorum;

Seçmen iradesine ipotek koyacak davranışlar asla sergilenmemelidir. Bu seçimde medya ve yetkili kurumlar adil davranmalı, şaibeye yer verecek bir tutumun içine asla girmemelidir. Seçmenlerin ve partilerin tutumları kutuplaştırmaya ve cepheleşmeye fırsat vermemelidir” diye konuştu.

 

Paylaşın

Temelli: YSK, 36 Gün Boyunca Bu Halkı Oyaladı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

Sezai Temelli, “Nerede bir haksızlık, hukuksuzluk varsa HDP orada olacak. Unutmayın HDP’siz 31 Mart olmazdı, HDP’siz gelecek de olmaz. Bizim ne yapacağımıza vakit harcamayın. Kalemşörler, tweet uzmanları; bırakın HDP’nin ne yapacağını, siz ne yapacaksınız?” diye sordu.

Temelli, Türkiye’de on binlerce insanın KHK’lar ile ihraç edildiğini, kendisinin de onlardan birisi olduğunu dile getirdi, hukuksuzluğa karşı mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), KHK’lar ile ihraç edilip belediye başkanı seçilenlere mazbatalarını vermemesine tepki gösteren Temelli, “YSK, olağanüstü hal döneminin hukukuna tabi olarak KHK ile ihraç edilmiş arkadaşlarımıza tuzak kurdu. Tuzakçıdır. Artık onun adı Yüksek Seçim Kurulu değildir, yüksek sahtekarlık kuruludur” diye konuştu.

YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi yönündeki kararına değinen Temelli, “Dün bir adaletsizlik ve hukuksuzluk daha yaşandı” dedi ve şöyle devam etti:

“HDP’nin ne yapacağını, siz ne yapacaksınız?”

“Defalarca dile getirdik. Tüm Türkiye’yi, demokrasi güçlerini uyardık ama Türkiye halkları dönüp de Muş, Malazgirt, HDP’ye yapılan bunca şaibeye, seçim yolsuzluğuna, baskıya ve zulme bakmadılar. Türkiye’de siyasete, demokrasiye, barış mücadelesine şaşı bakanlar bir türlü dönüp bu haksızlıklara ses çıkarmadılar. Şimdi kıyamet kopuyor, tabi kopacak. Bu kıyameti biz de koparacağız ama dediğimiz gibi bunun böyle olacağı belliydi. Çünkü bu iktidar bu şaibelerden besleniyor. YSK, 36 gün boyunca bu halkı oyaladı ve sonunda kalktı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini yenileme kararını verdi. AKP-MHP bloğunun noterine dönmüş ve iktidardan ne talimat gelirse onu yerine getiren bir YSK var. HDP İstanbul’da aday çıkartacak mı? HDP ne yapacak? Şimdi kamuoyunun bunlarla meşgul olmasına gerek yok. Nerede bir haksızlık, hukuksuzluk varsa HDP orada olacak. Unutmayın HDP’siz 31 Mart olmazdı, HDP’siz gelecek de olmaz. Bizim ne yapacağımıza vakit harcamayın. Kalemşörler, tweet uzmanları; bırakın HDP’nin ne yapacağını, siz ne yapacaksınız?”

“Türkiye’nin önü açılsın”

Demokrasi mücadelesi vurgusu yapan Temelli, “Mesele sadece sandık ve sandık sonuçları değildir. Mesele bir demokrasi mücadelesidir. Bu mücadele olmadıktan sonra o sandıktan ha Ali çıkmış ha Veli çıkmış neye yarar? Gelin demokrasi mücadelesinde buluşalım ki sandıklardan demokrasi, barış çıksın, Türkiye’nin önü açılsın” diye konuştu.

31 Mart seçimlerinde bir strateji ortaya koyduklarını ve siyasetin kulvarını değiştirdiklerini ifade eden Temelli, “Üç tane belediye başkanlığı, beş tane belediye meclis üyeliği pazarlığı yapmadık. Tam tersine Türkiye’nin özlemini duyduğu barışın yolunu açmak için mücadele ettik. Dün ne yaptıysak yarın da onu yapmaya devam edeceğiz” dedi.

“Türkiye’nin bu umudu bir kez daha söndürülmemelidir”

Abdullah Öcalan ile 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs’ta avukat görüşmesinin yapıldığını hatırlatan Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Öcalan ile bir saatlik kısıtlı bir görüşme gerçekleşti. Gecikmiştir, eksiktir ama hukuki anlamda olumlu bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Bunun burada kalmaması lazım. Bunun bir yasal güvenceye kavuşturulması, düzenli olarak avukat görüşünün gerçekleşmesi gerekiyor. Türkiye’nin bu umudu bir kez daha söndürülmemelidir. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu onurlu bir barış, demokratik siyasete dayalı bir çözüm sürecidir. Türkiye demokrasisinin ve demokratik cumhuriyetin inşası bu mücadeleden geçmektedir. 5 Nisan 2015’te kesintiye uğrayan süreçten bahsetmiyoruz. Demokratik bir süreçten bahsediyoruz.”

 

Paylaşın