Putin, Wagner Lideri Prigojin’in Öldüğünü Doğruladı

Wagner lideri Yevgeni Prigojin’in öldüğünü dolaylı yoldan doğrulayan Vladimir Putin, “Bu insanların Ukrayna’da Neo-Nazi rejimiyle mücadeleye yönelik ortak davamızda önemli bir katkı sunduğunun altını çizmek isterim, bunu biliyoruz ve unutmayacağız” dedi.

Prigojin’in, “ciddi hatalar yaptığını” ifade eden Putin, “Karmaşık bir kadere sahip, yetenekli bir iş adamı” olarak nitelendirdiği Prigojin’in Rusya’nın yanı sıra yurt dışında, özellikle Afrika’da da çalıştığını söyledi.

Çarşamba günü bir özel uçağın, Moskova’nın 200 kilometre kuzeybatısındaki Tver bölgesinde yere çakılarak infilak ettiği ve içinde bulunan tüm yolcuların hayatını kaybettiği bildirilmişti. Yolcu listesinde, Wagner grubunun lideri Prigojin’in de bulunduğu kaydedilmişti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Wagner lideri Yevgeni Prigojin’in de içinde bulunduğu belirtilen ve ülkenin batısında düşen uçağa ilişkin ilk kez konuştu. Hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileyerek sözlerine başlayan Putin, kullandığı ifadelerle yolcu listesinde adı bulunan Prigojin’in de hayatını kaybettiğini doğrulamış oldu.

Olaya ilişkin elde edilen ilk verilerin Wagner mensuplarının uçakta bulunduğunu doğrular nitelikte olduğunu söyleyen Putin, “Bu insanların Ukrayna’da Neo-Nazi rejimiyle mücadeleye yönelik ortak davamızda önemli bir katkı sunduğunun altını çizmek isterim, bunu biliyoruz ve unutmayacağız” diye konuştu.

Prigojin’i 1990’lı yılların başından bu yana tandığını söyleyen Rusya Devlet Başkanı, Wagner liderinin, “ciddi hatalar yaptığını” ifade etti. Putin, “Karmaşık bir kadere sahip, yetenekli bir iş adamı” olarak nitelendirdiği Prigojin’in Rusya’nın yanı sıra yurt dışında, özellikle Afrika’da da çalıştığını söyledi.

“Bildiğim kadarıyla dün daha yeni Afrika’dan dönmüştü. Orada bazı yetkililerle görüşmüştü. Kesin olan ise, bu sabah Araştırma Komitesi’nin başı, bana olayla ilgili ilk soruşturmayı başlattıklarını iletti. Soruşturma tam anlamıyla sürdürülecek ve nihayete erdirilecektir” diyen Putin, uzman incelemeleri ve teknik incelemelerin ise zaman alacağını kaydetti.

Çarşamba günü bir özel uçağın, Moskova’nın 200 kilometre kuzeybatısındaki Tver bölgesinde yere çakılarak infilak ettiği ve içinde bulunan tüm yolcuların hayatını kaybettiği bildirilmişti. Yolcu listesinde, Wagner grubunun lideri Prigojin’in de bulunduğu kaydedilmişti.

Prigojin’in emrindeki paralı askerler, 22-23 Haziran’da ülkenin güneyinden harekete geçerek başkent Moskova’ya doğru hızla ilerlemiş, Prigojin isyanının “yozlaşmış” ve “beceriksiz” olarak tanımladığı Rus askeri yönetimini hedef aldığını belirtmişti.

“Rus kanı dökülmesini önlemek” gerekçesiyle kısa süre içinde isyanı sona erdiren Prigojin, Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko’nun arabuluculuğunda Moskova ile yapılan anlaşma uyarınca Belarus’a gitmişti. Son olarak Pazartesi günü Prigojin’i Afrika’da gösteren bir video sosyal medyada dolaşıma girmişti.

Kaza nedeni kasıtlı patlama

ABD’li ve Batılı yetkililere göre, ABD’nin ön istihbarat değerlendirmesi, Wagner lideri Yevgeni Prigojin’in öldüğü varsayılan uçak kazasının kasıtlı olarak gerçekleşen bir patlamadan kaynaklandığını ortaya koydu.

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan yetkililerden biri, patlamanın Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in “muhalifleri susturmaya yönelik köklü geçmişiyle” örtüştüğünü söyledi.

Yetkililer, Rus liderin otoritesine meydan okuyan isyanın intikamını almak amacıyla Prigojin ve bazı Wagner üyelerinin ölümüne neden olduğuna inanılan patlamanın nedeni hakkında herhangi bir ayrıntı vermedi.

İngiliz yayın kurumu BBC’ye konuşan İngiltere’nin Dış İstihbarat Servisi’nin (MI6) eski başkanı John Sawers da, Prigojin’in öldürülmesinin arkasında yüksek olasılıkla Putin’in olduğunu söyledi. Sawers, “Rusya gibi yerlerde gerçeklerden asla tam olarak emin olamazsınız ama tüm göstergeler Putin’in onu saf dışı bıraktığına işaret ediyor, kontrolü yeniden ele geçirdi” dedi.

Ukrayna Savunma Bakanı’nın danışmanı Yuri Sak da yine BBC’ye yaptığı açıklamada, Prigojin’in ölüm haberinin Ukrayna için iyi bir haber olduğunu söyledi. Sak, “Bir terörist eksilmesi Rusya’da daha fazla istikrarsızlık demek. Bu da Rusya’nın kendi halkından korkan bir terörist tarafından yönetilen başarısız bir devlet haline geldiğinin bir başka işareti” dedi.

Bu arada ABD Başkanı Joe Biden dün uçak kazası haberinin ardından yaptığı açıklamada, haberlere şaşırmadığını ifade etti. Beyaz Saray, Biden’ın kaza hakkında bilgilendirildiğini açıkladı. Biden, “Rusya’da olup da Putin’in arkasında olmadığı pek bir şey yok ama cevabı bilecek kadar bilgim yok” dedi.

(Kaynak: DW Türkçe, VOA Türkçe)

Paylaşın

NATO ve Avrupa Birliği’nden “Wagner” Yorumu: Rusya’nın İç Meselesi

AB (Avrupa Birliği) ülkeleri ve NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü), paralı asker grubu Wagner ve lideri Yevgeni Prigojin haftasonu başlattıkları isyanın Rusya’nın iç mesele olarak tanımladı.

Haber Merkezi / Rusya’da hayat normalle dönerken, Rusya’nın Ulusal Terörle Mücadele Komitesi de ülkedeki durumun “stabil” olduğunu belirtti.

Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, Ukrayna’ya nasıl daha fazla destek verileceğini görüşmek üzere bugün Lüksemburg’da bir araya geldi. AB liderlerinin 29-30 Mayıs’ta Brüksel’de yapılacak zirvesine hazırlık için toplanması öngörülen dışişleri bakanları, Rusya’da haftasonu yaşanan gelişmeler üzerine gündem değiştirdi.

Toplantının açılışında konuşan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Rusya’daki krizin Kremlin’in iktidarını sarstığını savundu. Borrell, “Hafta sonunda yaşananlar, Ukrayna’ya yönelik savaşın Rusya’nın iktidarını çatlattığını ve siyasal sistemini etkilediğini gösteriyor” dedi.

Borrell ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, yarattığı “canavarın” bedelini ödediğini söyledi. Borrell, “Putin’in Wagner’le yarattığı canavar, şu an onu ısırıyor. Canavar, yaratıcısına karşı hareket ediyor” dedi.

Lüksemburg’daki toplantı öncesi konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da gelişmelerin Rusya’daki siyasi çevrelerde yaşanan “büyük çatlakları” ortaya koyduğunu söyledi. Yaşananları “sadece Rus dramasındaki bir perde” olarak tanımlayan Almanya Dışişleri Bakanı, “Rusya’daki çeşitli aktörlere ne olacağı hâlen belirsiz” diye ekledi.

Baerbock, “şu aşamada değerlendirmede bulunamayacakları riskler oluşturan” bu gelişmeleri “yakından analiz ettiklerini” belirtti. Ancak “Rusya’daki bir ülke içi iktidar mücadelesi” diye nitelediği bu olaya Almanya’nın müdahil olmayacağının altını çizen Baerbock, Batılı müttefiklerinin Ukrayna’ya destek vermeye devam edeceğini söyledi.

AB dönem başkanı İsveç’in Dışişleri Bakanı Tobias Bilström de, “İsveç dönem başkanlığında Ukrayna’ya yardım konusunda önemli gelişmeler sağladık. Bugün yeni bir paket görüşeceğiz. İran’a yaptırım paketini de ele alacağız” dedi.

Rusya’da olanlar konusunda yorum yapmak istemediklerini belirten Bilström, “Bu Rusya’nın içişleri. Hem hükümetler hem de AB olarak, gelişmeleri çok yakından izliyoruz. Bugün önemli olan Ukrayna’nın yanında olmaya devam etmektir. Biz de bunu konuşacağız” dedi.

Temmuz ayındaki NATO zirvesine ev sahipliği yapacak Litvanya’nın Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis de sorular üzerine, “Bizim Rusya’da rejimi değiştirmeye ihtiyacımız yok. Bunu Rus halkı kendisi yapabilir. Bizim yapmamız gereken, Ukrayna’ya konsantre olmak ve yardımlarımızı özellikle finansal yardımlarımızı sürdürmek. NATO çerçevesinde askeri yardımları artırmak” dedi.

Çek Dışişleri Bakanı Jan Lipavsky de, ülkesindeki güvenlik toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Wagner grubunun isyanının “liderlik değişikliğinin yolda olduğunu gösterdiğini” söyledi. Lipavsky, “Muhtemelen Putin’in halefi için verilen mücadelenin yaklaştığı, hatta başladığını söyleyebiliriz” dedi.

NATO’dan açıklama

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise “Hafta sonunda olanlar Rusya’nın iç meselesi ve Putin’in hem Kırım’ı yasa dışı ilhakının hem de Ukrayna’ya açtığı savaşın ne kadar büyük bir stratejik hata olduğunun yeni bir göstergesi” ifadesini kullandı.

Litvanya’nın başkenti Vilnius’a ziyareti sırasında gazetecilere açıklamada bulunan Stoltenberg, “Rusya saldırılarını sürdürdükçe bizim Ukrayna’ya yönelik desteğimiz daha da önemli bir hâl alıyor” diye konuştu.

Paylaşın

Eski Rusya Başbakanı Kasyanov: Putin İçin Sonun Başlangıcı

Eski Rusya Başbakanı Mikhail Kasyanov, Wagner Grubu’nun lideri Yevgeni Prigojin’nin Vladimir Putin’in istikrarını yok ettiğini ve hayatının da soru işareti olacağını söyledi. Kasyanov, “Putin çok büyük bir problemin içinde ve bu sonun başlangıcı” ifadelerini de kullanıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center’dan Lucian Kim’e göre de yaşananlar Putin için sonun başlangıcı. Kim ABD yayın kuruluşu NPR’ın eski Moskova şefi.

Paralı silahlı grup Wagner’in başkent Moskova’ya bir direniş görmeden kolayca yaklaşabilmesinin Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’i oldukça zayıf gösterdiği yorumları yapılıyor.

Wagner Grubu şefi Yevgeni Prigojin Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko’nun arabulucuğunda varılan uzlaşmayla savaşçılarını Moskova yolundan geri çevirmiş ve Belarus’a gitmeyi kabul etmişti. Yevgeni Prigojin’in Belarus’a gittiğine dair henüz bir haber kamuoyuna yansımış değil.

2000-2004 yılları arasında Rusya Başbakanı olan Kasyanov bu açıklamasını BBC’ye yaptı. Kasyanov’a göre Prigojin Belarus’a gidecek ama oradan Afrika’ya, bir ormanlık bölgeye gidecek çünkü Putin onu affetmeyecek.

Kasyanov, Yevgeni Prigojin’in Putin’in istikrarını yok ettiğini ve hayatının da soru işareti olacağını belirtiyor. Mikhail Kasyanov, “Putin çok büyük bir problemin içinde ve bu sonun başlangıcı” ifadelerini de kullanıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center’dan Lucian Kim’e göre de yaşananlar Putin için sonun başlangıcı. Kim ABD yayın kuruluşu NPR’ın eski Moskova şefi.

Putin, Yevgeni Prigojin’le uzlaşıya varılmadan önce silahlı başkaldırının arkasında olanların cezalandırılacağını belirtmiş ve bunu vatan hainliği olarak nitelemişti.

Kremlin sözcüsü Peskov, Putin’in Yevgeni Prigojin ve güçlerinin serbest kalmasına onay vermesinin amacının kan dökülmesini ve iç çatışmayı önlemek olduğunu belirtti.

Uzmanlar bunun Putin’in zayıf görülmesine neden olabileceğini vurguluyor. Amerika’nın eski Ukrayna Büyükelçisi John Herbst CNN’e yaptığı açıklamada Putin’in bu olay nedeniyle küçük düştüğünü kaydetti.

Merkezi Washington’da bulunan The Institute for the Study of War adlı düşünce kuruluşu Prigojin’in isyanının Kremlin ve Savunma Bakanlığı’nda zayıflığı gözler önüne serdiğini belirtti.

Düşünce kuruluşuna göre Kremlin isyana uygun bir karşılık verme konusunda zorlandı ve bunun nedenlerinden biri de muhtemelen Ukrayna’daki ağır Rus kayıpları.

Düşünce kuruluşu, Yevgeni Prigojin’in emir vermesi halinde savaşçılarının muhtemelen Moskova’nın dış mahallelerine ulaşmış olacağını da kaydetti.

Moskova da buna hazırlanıyordu. Kentin güneyinde zırhlı araçlar ve askerler konuşlandırıldı. 3 bin Çeçen savaşçı Ukrayna’daki savaştan çekilerek Moskova’ya hızlıca gönderildi.

Wagner Grubu Moskova’ya 200 km kadar yaklaştı. Ama Lukaşenko’nun arabulucuğunda uzlaşıya varılması sonrası Yevgeni Prigojin Rus kanını önlemek için geri çekilmeye karar verdiğini açıkladı.

Yevgeni Prigojin’in uzlaşma sonrası Rus Rostov kentinden çekilirken halk tarafından gösterilen sevgi gösterisi de dikkat çekti.

Prigojin, Rus güçlerin savaşçılarına saldırdığını açıklamasının ardından güçlerine Moskova’ya gitme emri vermiş ve çatışmadan Rostov kentini ele geçirmişti.

Ukrayna’da Bakhmut kenti için yapılan çatışmalar sırasında Yevgeni Prigojin, Rus Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’nı sert şekilde eleştiren açıklamalar yapıyordu.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Putin, Otoritesini Büyük Oranda Kaybetti

Dış politika uzmanı Norbert Röttgen, Yevgeni Prigojin liderliğindeki Wagner Grubu’nun Moskova’ya ilerlemesi ile ilgili olarak, “Bu bir buçuk gün Putin’in otoritesine ağır bir darbe indirdi” ifadesini kullandı.

Wagner Grubu lideri Prigojin’in, “Putin’in adamı” olduğunu belirten Röttgen, bu kişinin bir darbe teşebbüsünde bulunmuş olmasının, “Putin’in başarısızlığı” anlamına geldiğini savundu.

Röttgen, Wagner Grubu’nun Moskova’ya yürüyüşünü neden durdurmuş olabileceğine yönelik bir soruya da, “Yapılan anlaşmanın tüm detaylarını belki de bilmiyoruz. Ancak Prigojin’in, askeri ve siyasi anlamda kendi gücünü olduğundan fazla gördüğüne dair işaretler var” yanıtını verdi.

Almanya’nın ana muhalefet partisi CDU’nun (Hristiyan Demokrat Birlik) önde gelen isimlerinden, dış politika uzmanı Norbert Röttgen, Rusya’da yaşanan iktidar mücadelesinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in otoritesinde büyük hasara yol açtığını dile getirdi.

Röttgen, Rheinische Post ve General Anzeiger gazetelerine verdiği röportajda, Yevgeni Prigojin liderliğindeki Wagner Grubu’nun Moskova’ya ilerlemesi ile ilgili olarak, “Bu bir buçuk gün Putin’in otoritesine ağır bir darbe indirdi” ifadesini kullandı. Wagner Grubu lideri Prigojin’in, “Putin’in adamı” olduğunu belirten Röttgen, bu kişinin bir darbe teşebbüsünde bulunmuş olmasının, “Putin’in başarısızlığı” anlamına geldiğini savundu.

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun arabuluculuğu sayesinde krizin sona erdirilebildiğini vurgulayan Alman siyasetçi, “Putin darbecileri cezalandırmaktan kaçınmak zorunda kaldı, bir zayıflık emaresi daha” diyerek, Rusya Devlet Başkanı’nın bir daha eski gücüne kavuşamayacağını öne sürdü.

Röttgen, Wagner Grubu’nun Moskova’ya yürüyüşünü neden durdurmuş olabileceğine yönelik bir soruya da, “Yapılan anlaşmanın tüm detaylarını belki de bilmiyoruz. Ancak Prigojin’in, askeri ve siyasi anlamda kendi gücünü olduğundan fazla gördüğüne dair işaretler var” yanıtını verdi.

Rusya’da 24 saatte neler yaşandı?

Rusya’da uzun bir Haziran günü ve gecesi, paralı asker grubu lideri Yevgeni Prigojin isyana kalkışarak askeri konvoyunu Moskova yakınlarına kadar gönderdi. Bu kalkışma, Rusya’da Vladimir Putin’in iktidardaki gücü hakkında da soru işaretleri ortaya çıkardı.

Putin, eski müttefiki olan Prigojin’i ihanetle, silahlı isyan başlatmakla ve “ülkeyi sırtından bıçaklamakla” suçladı.

Cumartesi günü, Prigojin’in geri adım atmasıyla ve askerlerini geri çekerek isyanı durdurmasıyla son buldu. Prigojin, “24 saat içerisinde Moskova’nın 200 kilometre yakınına kadar ilerledik. Bu sürede askerlerimizin tek bir damla kanı bile akmadı” dedi.

Prigojin, bu hamlesini bir darbe girişimi değil, “adalet yürüyüşü” olarak tanımlamakta ısrarcı. Adı ne olursa olsun, bu girişimi hızlı bir şekilde sona erdi.

Ukrayna’da aylardır Rusya’nın operasyonunda kilit rol oynuyordu. Özellikle de Rus hapishanelerinden topladığı binlerce paralı askerle işgalin parçasıydı.

Aslında Moskova’daki askeri yetkililerle arasının bozuk olduğu uzun süredir biliniyordu. Ancak bu durum, Wagner güçlerinin 1 Temmuz’dan itibaren Rus ordusunun kontrolüne gireceğinin bildirilmesinden sonra açık bir isyana dönüştü.

Wagner savaşçıları, Ukrayna’nın işgal edilen doğu bölgelerinden sınırı geçerek Rusya’nın güneyindeki Rostov’a geldi. Buradan da M4 otoyolunu kullanarak Voronej üzerinden Moskova yolunu tuttu.

Bu durumun, Rusya’nın 16 aylık Ukrayna işgali serüveninde dönüm noktası olduğu hissediliyordu. Ancak Wagner’in askerleri kuzeye doğru ilerledikçe, Belarus lideri Lukaşenko’nun arabuluculuğunda bir anlaşma yapıldığının haberleri geldi.

Buna göre Prigojin Belarus’a gidecekti, Wagner askerleri ise Rus ordusuna entegre edilecekti. Hikayenin bu kadar basit sona ereceğine kimse inanmasa da bu tablo Prigojin’in hem savaşta hem de Rusya’da yolun sonuna gelmesi anlamına gelebilir.

Belarus’a doğru hareket eden Prigojin’in hakkındaki suçlamaların da düşürüleceği belirtildi. Tüm bunlar hiç kan akmadan mı gerçekleşti? Bu kısım biraz belirsiz çünkü en azından bir askeri helikopterin düşürüldüğü gibi bilgiler paylaşılmıştı.

Tüm bunların Putin’i nasıl bir duruma soktuğu da ayrı bir tartışma konusu olacak. Prigojin, Ukrayna’da savaşan askerlerine yeterli silah ve cephane desteğinin verilmediğini söyleyerek aylardır Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov’u hedef alıyordu.

Putin Ukrayna’da savaşan tüm paralı askerlerin Rus ordusu ile sözleşme imzalamasına yönelik kararın arkasında durdu. Ancak Prigojin bunu reddetti.

23 Haziran’da Prigojin uzun bir konuşma yaparak, savaşın tüm meşruiyetinin bir yalan olduğunu söylemişti. Ona göre “küçük bir grup serseri”, kendi gelecekleri için Rus halkını ve başkanı kandırmak istiyordu.

Prigojin orduyu, Ukrayna’daki adamlarına yönelik ölümlü bir füze saldırısından sorumu tuttu ve ordu bu iddiayı reddetti. Cuma gece saatlerinde “adalet yürüyüşünün” başladığını söyledi. Sabah saatlerinde Prigojin’in askerleri Rostov’a ulaştı.

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Prigojin hakkında hızla harekete geçti. Moskova bölgesi de “terörle mücadele” önlemleri altına alındı. M4 karayolu kapatıldı.

Cumartesi günü Putin de kameralar karşısına geçerek isyancıların yaptıklarını “sırtından bıçaklamak” diye tanımladı.Prigojin ise ülkeye ihanet ettiğini reddederek Putin’i ilk kez hedef aldı.

Prigojin, Ukrayna’daki Rus işgaline değil, bunun başındaki askeri yetkililere karşı olduğunu söylüyor. Moskova’ya askerlerini yöneltmiş olmasına rağmen, Putin’in iktidarına karşı olmadığını da vurguluyor.

Ancak hızla gelişen durum karşısında, Putin birkaç saatliğine kontrolü yitirmiş bir lider görüntüsü verdi.

Cumartesi akşamı ise Belarus liderinin girişimiyle bir anlaşmaya varıldı. Prigojin Belarus’a gidecekti ve hakkındaki suçlamalar düşürülecekti.

Sonraki saatlerde Rostov’da bir araçla kenti terk ederken görüntülendi. Wagner birlikleri de kenti terk etmek üzere harekete geçti. Kent sakinlerinden Wagner lehine sloganlar atıldığı duyuldu.

Putin ise manevra alanı kalmamış ve kaosun hüküm sürdüğü bir ülkenin başkanı olarak güçsüz bir görüntü çizdi.

Belarus liderinin günü kurtarması ise oldukça tuhaf bir durumdu. 2020’de Lukaşenko’yu ülkesindeki protestoculara karşı savunan yine Rusya’ydı. Kiev yönetimi, Moskova için bu durumun küçük düşürücü olduğunu söyledi.

Ancak madalyonun bir diğer yüzü daha var: Ruslar Putin liderliğinin alternatifi olarak birkaç saatlik anarşi görüntüsüyle karşı karşıya kaldı.

Ordu da bu işin sonunda, tehlikeli olabilecek 25 bin kişilik bir gücü kendi çatısı altına sokmanın yolunu bulmuş oldu. Ancak bundan sonra liderleri Yevgeni Prigojin muhtemelen tüm bu tablonun dışında kalacak.

(Kaynak: DW Türkçe, BBC Türkçe)

Paylaşın