Çin Devlet Başkanı Xi Jinping: Marksizm, 21. Yüzyılda Yeniden Dirilişte

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Marksizm’in 21’inci yüzyılda yeniden diriliş gösterdiğini belirtti ve bütün Marksist siyasi partileri zamanın ve kendi uluslarının koşullarına uygun şekilde teoriler geliştirmeye çağırdı. 

Çin’in başkenti Pekin’de düzenlenen Çin Komünist Partisi ve Dünya Marksist Siyasi Partiler Forumu’nda konuşan Jinping, Marksizm’in açık, gelişen bir teori olduğunu ifade etti. Çinli lider Marksizm’in ancak ülkelerin şartlarına adapte edildiğinde o ülkede kök salabileceğini ve zamanı yakalarsa canlılığını koruyabileceğini kaydetti.

Jinping, dünya çapındaki Marksist siyasi partilerin zorlu arayışları ve ortak çabaları sayesinde Marksizm’in 21’inci yüzyılda yeni ufuklara açıldığını ve giderek daha fazla canlılık gösterdiğini belirtti.

Dünya genelinde yüzyıldır görülmemiş derin değişikliklerin hızla evrildiğini ve insanlığın yeniden tarihi bir dönemeçte durduğunu kaydeden Jinping, Marksizm’i ulusal koşullara ve zamana uygun hale getirmenin ve insanlığın önündeki yolu gerçeğin ışığıyla aydınlatmanın ortak sorumluluğunun Marksist siyasi partilere düştüğünün altını çizdi.

Başkanı olduğu Çin Komünist Partisi’nin Marksist prensipleri ülkesinin özel koşulları ve ince Çin gelenekleriyle bütünleştirdiğini, zamane koşullara adapte ettiğini ve sosyalizm yolundan sapmadan Çinlilerin özellikleriyle hızla ilerlediğini belirten Jinping, partisinin diğer ülkelerdeki Marksist siyasi partilerle kendi ulusal koşulları ve zamanın eğilimlerini dikkate alarak, alışveriş ve diyaloğu güçlendirmeye hazır olduğunu vurguladı.

70 ülkeden 100 Marksist parti katıldı

Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin uluslararası departmanı tarafından düzenlenen foruma 70 ülkeden 100 Marksist partinin 300’den fazla temsilcisi katıldı. Vietnam, Küba ve Rus delegelerin üst düzey temsilcileri forumdan övgüyle söz etti.

Ekonomik faaliyetlerde üretim modelinin toplumları etkilediğini savunan ve kapitalistler ile işçi sınıfı arasındaki güç mücadelesine odaklanan Marksizm, 1800’lerin başında Alman filozoflar Karl Marx ve Friedrich Engels’in çalışmaları sonucu sol görüşlü bir sosyoekonomik analiz metodu olarak gelişti ve dünya genelinde siyaset, ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer birçok alanda köklü etkilerin önünü açtı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Xi Jinping’den Joe Biden’a: Ateşle Oynayan Kendisini Yakar

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, dün (28 Temmuz) bir telefon görüşmesi yaptı. İki liderin görüşmesi, ABD Kongresi’nin alt kanadı olan Temsilciler Meclisinin başkanı Demokrat Partili Nancy Pelosi’nin Ağustos ayında Tayvan’a yapacağı olası ziyaretin tartışmaları sürerken gerçekleşti.

Jinping, Çin’in bir asırdan uzun süredir “bağımsızlık” anlaşmazlığı yaşadığı Tayvan’ın “bağımsızlığına yönelik hareketlere ve her ne şekilde olursa olsun her türlü dış müdahaleye karşı çıkacağını” söyledi:

“Çin hükümeti ve halkının Tayvan konusundaki tavrı tutarlıdır; ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumak, 1,4 milyardan fazla Çinlinin ortak iradesidir. Halkın iradesi çiğnenemez. Ateşle oynayan kendisini yakar. ABD’nin bu konuda doğru ve yerinde davranacağı umuluyor.”

Çin Devlet Başkanı, ABD’ye “tek Çin” ilkesine ve ABD-Çin diplomatik ilişkilerinin temelini oluşturan Üç Ortak Bildiri’deki taahhütlerine, hem sözde hem de eylemde bağlı kalma çağrısında bulundu.

“ABD’nin politikası değişmedi”

The Guardian’a göre, bu telefon görüşmesi Çin Devlet Başkanı Xinping’in ABD Başkanı Biden’a karşı “ilk defa böyle bir dil kullanışı değil.” Aksine, Xinping Biden’ı Kasım 2021’deki bir video konferans sırasında da “eğer Tayvan Pekin’in kırmızı çizgilerini aşarak bağımsızlık yönünde bir eylemde bulunursa Çin’in kararlı adımlar atmaya hazır olduğu” konusunda uyarmıştı.

Beyaz Saray’dan dünkü görüşme ile ilgili yapılan yazılı açıklamada ise “Biden’ın Washington’ın politikasını tekrar dile getirdiği ve söz konusu politikanın değişmediğini söylediği” kaydedildi. Açıklamaya göre, Biden “ABD, mevcut durumu değiştirecek ve Tayvan boğazında barış ve istikrara zarar verecek tek taraflı çabalara şiddetle karşı çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Pelosi’nin olası Tayvan ziyareti

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Nisan 2022’de Tayvan’ı ziyaret etmesi planlanıyordu. Fakat Pelosi’nin COVID-19’a yakalanması sebebiyle ziyaret iptal edildi. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, o günlerde Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaretinin “tek Çin” ilkesinin tanımladığı “kırmızı çizginin aşılması” anlamına geleceği uyarısında bulunmuştu.

Nisan’daki ziyaretin iptal edilmesinin ardından Pelosi’nin Ağustos 2022’de adayı ziyaret edebileceği konuşuluyor.

Financial Times gazetesinin konuya ilişkin haberinde, Beyaz Saray güvenlik yetkililerinin, olası riskler nedeniyle ziyarete karşı olduğu, ABD ordusunun Çin savaş uçaklarının Pelosi’nin uçağına müdahale ederek Tayvan’a inmesini engellemeye çalışabileceğinden endişe ettiği belirtilmişti.

Başkan Joe Biden da Pelosi’nin ziyaretiyle ilgili “Ordu, iyi bir fikir olduğunu düşünmüyor” ifadesini kullanmıştı.

Ziyaretin gerçekleşmesi halinde Pelosi, 25 yıl aradan sonra adayı ziyaret eden ilk ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olacak. Daha önce, 1997’de Newt Gingrich, bu görevi yürütürken Tayvan’ı ziyaret etmişti.

Çin-Tayvan anlaşmazlığı

Çin’de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 1949’da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulması üzerine Chiang Kai-shek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi üyeleri, Tayvan’a yerleşip 1912’de kurulan “Çin Cumhuriyeti” iktidarının adada devam ettiğini söyleyerek bağımsızlık ilan etti.

Bu girişim, Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971’e kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Çin’i temsil etti.

1950’ler ve 1960’larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Halk Cumhuriyeti’ne çevirmesinin ardından 1971’de BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, Pekin hükümetinin Çin’in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan’ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale geldi.

Pekin yönetimi, “Tek Çin” ilkesini benimseyerek Tayvan’ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor.

Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan’ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, BM’de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.

Paylaşın