Erdoğan İle Putin Soçi’de Görüşecek: Beklentiler Neler?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Rusya Devlet Başkanı Putin’in önümüzdeki günlerde Soçi’de görüşeceğini söyledi. Fidan, Erdoğan ve Putin  arasındaki dostluk ve güven duygusunun iki ülke arasındaki ilişkilerin istikametini belirlemede kritik rol oynadığını vurguladı.

İki ülke ilişkilerini sınayan gelişmelerin ele alınması beklenen Erdoğan – Putin görüşmesinde, tahıl anlaşmasının da geleceği masaya yatırılacak. Türkiye’nin tahıl anlaşmasına dönmesi için Rusya’yı iknaya bir süredir çaba harcadığı biliniyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından savaşın küresel gıda fiyatları üzerindeki etkisini azaltmak için Birleşmiş Milletler (BM) ve Türkiye’nin katkılarıyla 22 Temmuz 2022’de İstanbul’da Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması imzalanmıştı.

Anlaşma kapsamında Ukrayna’dan sadece Karadeniz üzerinden en az 32 milyon ton tahıl dış piyasalara çıkartıldığı hesaplanıyor. Ancak Rusya en son 17 Temmuz’da yaptığı açıklama ile taleplerinin karşılanmadığını söyleyerek anlaşmayı askıya almıştı.

Ankara Temmuz ortasından beri Rusya’nın anlaşmaya dönmesi, Moskova’nın bazı taleplerinin de karşılanması ve hatta tahılda yeni bir uzlaşı sağlanırsa barış görüşmeleri için bir umut olabilmesi için diplomasi trafiğini sürdürürken, bu kapsamda Fidan geçen hafta Kiev’e ardından da Moskova’ya gitti.

Fidan’ın dışişleri bakanı olarak iki savaşan tarafa ilk yaptığı bu ziyaretlerin ana gündem maddesi tahıl koridoru anlaşmasının yenilenmesi oldu. Moskova temaslarının bir başka önemli başlığı ise Erdoğan’ın hafta başı yapması beklenen Soçi ziyaretinin hazırlığı.

Erdoğan ile Putin arasında pek çok kere krizleri çözen yakın ilişkinin tahıl anlaşmasının yenilenmesini sağlayıp sağlamayacağı hafta başındaki Soçi ziyaretinde netleşecek. Tarihi henüz resmi olarak açıklanmasa da Erdoğan’ın 4 Eylül Pazartesi günü Soçi’ye gitmesi bekleniyor.

Erdoğan Putin’in Ağustos ayı içinde Türkiye’ye geleceğini açıklarken, Rusya tarafı daha temkinli konuşmuş ve Putin’in ziyareti için kesin ifadeler kullanmamıştı. Son olarak gerek devam eden savaş gerekse iç karışıklıklar nedeniyle Putin’in ülkeden ayrılmayı tercih etmediğinin Türk tarafına yeniden bildirilmesi üzerine iki liderin görüşmesi Soçi’ye alındı.

Geçtiğimiz haftalarda yapılan Afrika zirvesi için de ülkeden ayrılmayan Putin Hindistan’da düzenlenecek G-20 zirvesine de gitmeyecek. Erdoğan ile Putin en son 2 Ağustos’ta telefonla görüşürken, yüz yüze son görüşme ise 13 Ekim 2022’de Astana’daki Asya’da İş birliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı zirvesi marjında olmuştu. İkilinin son yüz yüze görüşmesi ise yine Soçi’de bir yıl önce 5 Ağustos 2022’de gerçekleşmişti.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker‘in haberine göre; Erdoğan’ın Soçi ziyaretinin ana gündem maddesinin bir buçuk aydır dünya gündemini meşgul eden tahıl anlaşmasının yenilenip yenilenmeyeceği konusu olması bekleniyor.

Dünya Gıda Programı verilerine göre, dünyanın en büyük tahıl üreticilerinden biri olan Ukrayna’nın tahılı dünya genelinde yaklaşık 400 milyon insanın temel besin kaynağını teşkil ediyor. Savaşın başlamasıyla birlikte Ukrayna’dan tahıl sevkiyatının durması, özellikle Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde milyonlarca kişiyi açlık tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştı.

Rusya temmuz ayı ortasında anlaşmanın fiilen durdurulduğunu belirtirken kapıları tamamen kapatmamış ve “şartları uygulanır uygulanmaz” uzlaşıya dönebileceğinin sinyalini vermişti. Bu şartlardan biri Rusya Ziraat Bankası Rosselkhozbank’ın SWIFT ağına yeniden bağlanması.

Fidan Moskova’daki basın toplantısında Rusya’nın pozisyonunu anlamaya ve taleplerini karşılamaya çalışılan bir süreç içinde olduklarını; ilk uygulama döneminde çıkan aksaklıkların tekrar etmemesi için çalıştıklarını belirterek, Lavrov ve ekibiyle finanstan sigortacılığa kadar bu “karmaşık sürecin” teknik detaylarını tartıştıklarını kaydetti.

14 Mayıs seçimini kazanmasının ardından ilk kez bir araya gelecek olan Erdoğan ile Putin’in tahıl anlaşmasının yanı sıra ikili konuları ve Suriye gibi iki ülkeyi ilgilendiren konuları da ele alması bekleniyor.

Türkiye’nin 11-12 Temmuz’daki Vilnius zirvesinde İsveç’in NATO üyeliğine ilkesel onay vermesi, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin ziyareti ve Azov komutanlarının serbest bırakılması iki ülke ilişkilerini son dönemde test eden gelişmelerden olmuştu.

Tahıl anlaşmasının alternatifleri olacak mı?

Ankara ilkesel olarak Rusya’nın taleplerini haklı gördüğünü ve Batı’nın da bazı adımlar atması gerektiğini ifade ederken, diğer taraftan taraflar tahılın ulaştırılarak gıda fiyatlarının düşmesi ve pazarlık gücünü artırmak için alternatif arayışına girmiş durumda.

Tahıl anlaşmasının askıya alınmasından bu yana Moskova Ukrayna’ya giden tüm gemileri potansiyel olarak askeri yük taşıyan gemiler olarak değerlendirerek, müdahale etme hakkını saklı tutuyor ve bu da Karadeniz’deki gerilimi artırıyor.

Bu nedenle ABD Ukrayna tahılının tamamen NATO sınırları içinde kalan bir bölge içinde Tuna Nehri üzerinden ihracatı için Romanya ve Moldova ile görüştüğünü açıklarken, Fidan’ın Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığı ortak basın toplantısında ise diğer tarafın alternatifi gündeme geldi.

Lavrov’un açıklamasına göre Moskova Katar’ın finansal desteğiyle Türkiye’ye indirimli fiyatla 1 milyon ton tahıl göndermeyi, Türkiye’de işlenecek bu tahılın Afrika ülkeleri gibi en çok ihtiyaç olunan ülkelere aktarılmasını öneriyor.

Ankara Batı basınında Katar’ın da dahil olduğu bu plana ilişkin çıkan haberleri daha önce reddederek, tahıl anlaşmasının alternatifi olmadığını belirtmişti.

Fidan basın toplantısında soru üzerine BM’nin Türkiye’nin katkılarıyla yeni bir öneri paketi hazırladığını söyleyerek, “Bunun, girişimin canlandırılmasında uygun zemin teşkil ettiğini düşünmekteyiz” dedi. Erdoğan ile Putin’in Soçi görüşmesinde alternatiflerin yanı sıra BM’nin son planının da ayrıntılı şekilde ele alınması bekleniyor.

Bu arada Fidan-Lavrov ortak basın toplantısının hemen öncesinde bir açıklama yapan Ukrayna Rusya’nın alternatif planına tepki göstererek, Türkiye’nin böyle bir girişim içinde olmaması gerektiği mesajını verdi.

Açıklamada Ukrayna limanlarından Ukrayna’nın tahıl ihracatı yeniden başlatılmadan Rusya’nın Karadeniz’deki tahıl ihracatını destekleme olasılığını göz önünde bulundurmak, uluslararası yükümlülüklere ve uluslararası hukuka ciddi bir darbe vuracağı belirtildi ve “Bu Moskova’yı daha saldırgan eylemlerde bulunmaya teşvik edecek ve cezasızlık hissini pekiştirecektir” denildi.

Kiev’in açıklamasında şunlar da kaydedildi: “Uluslararası hukukun korunması ve sıkı bir şekilde gözetilmesi konusundaki sarsılmaz tutumunu defalarca teyit etmiş olan Türkiye’nin ve ilgili diğer tarafların Rusya’nın uluslararası yükümlülükleri yeniden ihlal etme ve yeni gıda krizleriyle dünyaya şantaj yapma girişimlerini engellemek için otoritelerini kullanacaklarını umuyoruz.”

Paylaşın

Erdoğan İle Putin Soçi’de Görüşecek

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’nın Karadeniz kıyısında bulunan Soçi kentinde görüşeceğini söyledi.

Görüşme tarihi konusunda bir bilgi vermeyen Ömer Çelik, Türkiye’nin görüşmeler yoluyla “yaklaşan bir gıda krizini” önlemeyi umduğunu söyledi. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov da gazetecilere yaptığı açıklamada iki lider arasında gerçekleşmesi planlanan görüşmenin tarihi konusunda bilgi vermezken, “hazırlık için yoğun bir çalışma yürütüldüğünü” söyledi.

Haber kanalı Bloomberg ise Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Hindistan’daki G20 zirvesine giderken 9 Eylül’de Rusya’ya uğrayabileceğini duyurdu.

Geçen ay Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin Türkiye ziyareti sırasında Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ağustos’ta Türkiye’ye ziyaret gerçekleştireceğini açıklamıştı.

Bu ay ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eylül ayı içerisinde Hindistan’da G-20 toplantısı, ABD’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu var. Bu yoğunluk içerisinde fırsat bulursak Sayın Putin ile yüz yüze biraraya gelip konuşacağız” ifadelerini kullanarak Eylül ayını işaret etmişti.

Moskova, Temmuz ayı ortasında Ukrayna’nın Karadeniz üzerinden tahıl nakliyatına izin veren Tahıl Anlaşması’ndan çekildiğini duyurmuştu. Bunun üzerine Ukrayna, Rusya’nın tehditlerine rağmen Ağustos ayı başında Karadeniz’deki bazı limanlarını gelen ve giden ticari gemilere açtı.

Rusya ile Tahıl Anlaşması’nın sona ermesinden sonra ikinci gemi Pazartesi günü Ukrayna’nın güneyindeki Odessa limanından ayrılarak İstanbul’a geldi. Gemi takip portallarına göre Liberya bandıralı “Primus” adlı yük gemisi Pazartesi günü Türkiye’deki limanına ulaştı. Singapurlu bir nakliye şirketine ait olan gemi Pazar günü Odessa’dan ayrılmıştı.

Rusya’nın Tahıl Anlaşması’ndan çekilmesinden sonra Karadeniz’deki askeri gerilim arttı. Rusya, Ukrayna’nın kıyı ve Tuna’daki liman altyapısına saldırırken Kiev de Rus askeri gemilerini bombaladı. İki hafta önce Rus donanması Karadeniz’de bir Türk gemisine ateş açarak durmaya zorladı.

Türkiye anlaşmayı yeniden canlandırmaya çalışıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Cuma günü Kiev’e gerçekleştirdiği ziyaret sırasında anlaşmanın “alternatifi olmadığını” söyledi. Fidan’ın önümüzdeki günlerde Kremlin’in taleplerini görüşmek üzere Moskova’ya gitmesi bekleniyor.

Bu arada Ukrayna, bazı Doğu Avrupa ülkelerinin AB anlaşmasının sona ermesinin ardından da Ukrayna tahılına yönelik ithalat kısıtlamalarını sürdüreceklerini açıklamalarını kınadı.

Prag’ı ziyaret eden Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba, “Bunu kategorik olarak reddediyoruz çünkü bu önlem ortak pazar kurallarını ihlal eder” dedi. Kuleba, kısıtlamaların uzatılmasının “sadece Kiev ile Brüksel arasındaki ortaklık anlaşmasını değil, öncelikle Avrupa Birliği’nin üzerine inşa edildiği dayanışma ilkesini ihlal edeceği” uyarısında bulundu.

Brüksel; Polonya, Bulgaristan, Macaristan, Slovakya ve Romanya tarafından imzalanan Ukrayna tahılına yönelik geçici ithalat kısıtlamalarının uzatılması yönünde görüş bildirdi. AB ile mevcut anlaşma 15 Eylül’de sona eriyor. Söz konusu ülkeler Ukrayna’dan yapılan ithalat nedeniyle fiyatların düşmesine karşı çiftçilerini korumak istiyor. Ukrayna ise ithalatın durdurulmasını sert bir dille eleştiriyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Putin, Wagner Lideri Prigojin’in Öldüğünü Doğruladı

Wagner lideri Yevgeni Prigojin’in öldüğünü dolaylı yoldan doğrulayan Vladimir Putin, “Bu insanların Ukrayna’da Neo-Nazi rejimiyle mücadeleye yönelik ortak davamızda önemli bir katkı sunduğunun altını çizmek isterim, bunu biliyoruz ve unutmayacağız” dedi.

Prigojin’in, “ciddi hatalar yaptığını” ifade eden Putin, “Karmaşık bir kadere sahip, yetenekli bir iş adamı” olarak nitelendirdiği Prigojin’in Rusya’nın yanı sıra yurt dışında, özellikle Afrika’da da çalıştığını söyledi.

Çarşamba günü bir özel uçağın, Moskova’nın 200 kilometre kuzeybatısındaki Tver bölgesinde yere çakılarak infilak ettiği ve içinde bulunan tüm yolcuların hayatını kaybettiği bildirilmişti. Yolcu listesinde, Wagner grubunun lideri Prigojin’in de bulunduğu kaydedilmişti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Wagner lideri Yevgeni Prigojin’in de içinde bulunduğu belirtilen ve ülkenin batısında düşen uçağa ilişkin ilk kez konuştu. Hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileyerek sözlerine başlayan Putin, kullandığı ifadelerle yolcu listesinde adı bulunan Prigojin’in de hayatını kaybettiğini doğrulamış oldu.

Olaya ilişkin elde edilen ilk verilerin Wagner mensuplarının uçakta bulunduğunu doğrular nitelikte olduğunu söyleyen Putin, “Bu insanların Ukrayna’da Neo-Nazi rejimiyle mücadeleye yönelik ortak davamızda önemli bir katkı sunduğunun altını çizmek isterim, bunu biliyoruz ve unutmayacağız” diye konuştu.

Prigojin’i 1990’lı yılların başından bu yana tandığını söyleyen Rusya Devlet Başkanı, Wagner liderinin, “ciddi hatalar yaptığını” ifade etti. Putin, “Karmaşık bir kadere sahip, yetenekli bir iş adamı” olarak nitelendirdiği Prigojin’in Rusya’nın yanı sıra yurt dışında, özellikle Afrika’da da çalıştığını söyledi.

“Bildiğim kadarıyla dün daha yeni Afrika’dan dönmüştü. Orada bazı yetkililerle görüşmüştü. Kesin olan ise, bu sabah Araştırma Komitesi’nin başı, bana olayla ilgili ilk soruşturmayı başlattıklarını iletti. Soruşturma tam anlamıyla sürdürülecek ve nihayete erdirilecektir” diyen Putin, uzman incelemeleri ve teknik incelemelerin ise zaman alacağını kaydetti.

Çarşamba günü bir özel uçağın, Moskova’nın 200 kilometre kuzeybatısındaki Tver bölgesinde yere çakılarak infilak ettiği ve içinde bulunan tüm yolcuların hayatını kaybettiği bildirilmişti. Yolcu listesinde, Wagner grubunun lideri Prigojin’in de bulunduğu kaydedilmişti.

Prigojin’in emrindeki paralı askerler, 22-23 Haziran’da ülkenin güneyinden harekete geçerek başkent Moskova’ya doğru hızla ilerlemiş, Prigojin isyanının “yozlaşmış” ve “beceriksiz” olarak tanımladığı Rus askeri yönetimini hedef aldığını belirtmişti.

“Rus kanı dökülmesini önlemek” gerekçesiyle kısa süre içinde isyanı sona erdiren Prigojin, Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko’nun arabuluculuğunda Moskova ile yapılan anlaşma uyarınca Belarus’a gitmişti. Son olarak Pazartesi günü Prigojin’i Afrika’da gösteren bir video sosyal medyada dolaşıma girmişti.

Kaza nedeni kasıtlı patlama

ABD’li ve Batılı yetkililere göre, ABD’nin ön istihbarat değerlendirmesi, Wagner lideri Yevgeni Prigojin’in öldüğü varsayılan uçak kazasının kasıtlı olarak gerçekleşen bir patlamadan kaynaklandığını ortaya koydu.

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan yetkililerden biri, patlamanın Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in “muhalifleri susturmaya yönelik köklü geçmişiyle” örtüştüğünü söyledi.

Yetkililer, Rus liderin otoritesine meydan okuyan isyanın intikamını almak amacıyla Prigojin ve bazı Wagner üyelerinin ölümüne neden olduğuna inanılan patlamanın nedeni hakkında herhangi bir ayrıntı vermedi.

İngiliz yayın kurumu BBC’ye konuşan İngiltere’nin Dış İstihbarat Servisi’nin (MI6) eski başkanı John Sawers da, Prigojin’in öldürülmesinin arkasında yüksek olasılıkla Putin’in olduğunu söyledi. Sawers, “Rusya gibi yerlerde gerçeklerden asla tam olarak emin olamazsınız ama tüm göstergeler Putin’in onu saf dışı bıraktığına işaret ediyor, kontrolü yeniden ele geçirdi” dedi.

Ukrayna Savunma Bakanı’nın danışmanı Yuri Sak da yine BBC’ye yaptığı açıklamada, Prigojin’in ölüm haberinin Ukrayna için iyi bir haber olduğunu söyledi. Sak, “Bir terörist eksilmesi Rusya’da daha fazla istikrarsızlık demek. Bu da Rusya’nın kendi halkından korkan bir terörist tarafından yönetilen başarısız bir devlet haline geldiğinin bir başka işareti” dedi.

Bu arada ABD Başkanı Joe Biden dün uçak kazası haberinin ardından yaptığı açıklamada, haberlere şaşırmadığını ifade etti. Beyaz Saray, Biden’ın kaza hakkında bilgilendirildiğini açıkladı. Biden, “Rusya’da olup da Putin’in arkasında olmadığı pek bir şey yok ama cevabı bilecek kadar bilgim yok” dedi.

(Kaynak: DW Türkçe, VOA Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan İle Putin Ne Zaman Ve Nerede Görüşecek?

Son olarak 13 Ekim 2022 tarihinde Kazakistan’ın başkenti Astana’da CICA Zirvesi kapsamında bir buçuk saatlik bir görüşme yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yakında bir görüşme için bir araya gelmesi bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ağustos ayı içinde Türkiye’yi ziyaret edeceğini açıklamıştı. DW Türkçe’den Kıvanç El‘in  edindiği bilgiye göre görüşmenin adresi değişebilir. Erdoğan’ın, Eylül ayındaki G-20 Liderler Zirvesi öncesinde Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirebileceği belirtilirken görüşme için temaslar da başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9-10 Eylül tarihlerinde Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de düzenlenen G-20 Liderler Zirvesi’ne katılacak. Bu zirve öncesinde Erdoğan’ın Rusya’ya giderek Eylül ayı başında Putin ile bir araya gelmesi yönünde çalışmalar yürütülüyor.

Erdoğan ile Putin arasında planlanan görüşmenin ana gündemini Tahıl Koridoru Anlaşması ve Ukrayna savaşı başlıkları oluşturacak. Rusya’nın Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesi sonrasında Türkiye, anlaşmanın uzatılması için çabalarını sürdürüyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden dünya piyasalarına ulaştırılması ve küresel düzeyde gıda fiyatlarında yaşanan dalgalanmanın önüne geçilmesi için Birleşmiş Milletler (BM) ve Türkiye’nin girişimiyle 2022 yılı Temmuz ayında İstanbul’da tahıl koridoruna dair anlaşma imzalanmış ve geçen süre içinde Ukrayna’dan yaklaşık 30 milyon ton tahılın sevkiyatı yapılmıştı. Rusya’nın çekilme kararı aldığı Tahıl Koridoru Anlaşması’nın geleceği merak konusu.

Hükümet kaynakları liderler düzeyinde görüşme ile Tahıl Koridoru Anlaşması konusunda somut adım atılabileceğini vurguladı. Bu görüşmenin bu ay içerisinde Ankara’da olacağı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu ayın başında açıklanmıştı. Ancak bu konuda henüz somut bir ilerleme kaydedilemediği öğrenildi.

Ankara’da, Erdoğan’ın Putin ile görüşmesinde tahıl koridoruna dair somut bir adım atılabileceği beklentisi hâkim. Eğer somut bir adım atılırsa Erdoğan, G-20 Zirvesi’ne uluslararası krize dönüşen bir sorunu çözerek gitmiş olacak.

Kaynaklara göre tahıl koridoru konusunda somut adım atılamama ihtimalinin görülmesi durumunda Erdoğan’ın Putin ile görüşmesinin G-20 Liderler Zirvesi sonrasına kalması da olasılıklar arasında.

G-20 Zirvesi’ne Putin’in katılıp katılmayacağına dair netlik ise yok. Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, Mart ayında yaptığı açıklamada Putin’in zirveye katılması konusunda henüz bir karar verilmediğini belirtmişti. Peskov’un bu sözlerinin ardından ardından Rusya’dan katılım konusunda yeni bir açıklama gelmedi.

Geçen yıl Endonezya’da gerçekleşen G-20 Liderler Zirvesi’ne Putin katılmamıştı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise geçen yıl davetliler arasındaydı. Bu yıl ise Hindistan, Zelenskiy’yi zirveye davet etmedi.

Erdoğan ve Putin arasında planlanan görüşme öncesinde alt düzeyde yapılan temaslarda tahıl koridoru ve Ukrayna ile barış süreci dışındaki konular da gündemde. Suriye’de terörle mücadele ve Türkiye-Suriye ilişkileri de önemli başlıklardan. Kaynaklar son dönemde Suriye-Ürdün sınırında etnik bazı çatışmaların arttığını belirtirken bu durumun bölgede yeni bir gerginliği tetikleyebileceğine dikkati çekiyor. Bu konuda Türkiye’nin hem ABD hem de Rusya ile yapacağı görüşmelere vurgu yapılıyor.

İki ülke arasındaki diplomatik temaslarda ele alınan bir diğer başlık ise ekonomik gelişmeler. BOTAŞ’ın Rusya’ya ertelenen borçları, enerji anlaşmalarının yenilenmesi ve revize edilmesi ve bu kapsamdaki yeni yatırımlar görüşmenin başlıklarından.

Görüşmelerin gündemindeki en önemli konulardan biri de Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine verdiği ön onay. NATO’nun 11-12 Temmuz’daki Vilnius zirvesinin ardından Türkiye İsveç’in üyeliğine yeşil ışık yakmış ve Meclis’te onaya sunulacağı duyurulmuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) Ekim ayında açılmasının ardından İsveç’in NATO üyeliğine onayın Meclis gündemine gelmesi bekleniyor. Hükümet kaynakları, Rusya’nın ilkesel olarak Türkiye’nin NATO ile ilişkilerine “saygı duyduğunu” ve “anladığını” değerlendiriyor. Bir kaynak, “Rusya’nın Türkiye’nin NATO adımları ile ilgili bir rahatsızlığı bulunmuyor” görüşünü de dile getiriyor.

Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinde “mesafeyi artıracağına” dair yorumlar da son dönem arttı. Bu yorumlarda Türkiye’nin Batı ile ilişkilerin geliştirilmesi adına Rusya’ya karşı mesafesini artıracağı savunuluyor. Ancak hükümet kaynaklarının verdiği bilgiye göre; iki konu birbirinin alternatifi değil. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinde       “araya mesafe koyma” yönünde bir iradesi yok. Hatta yeni anlaşmalar ile ilişkilerin daha da “derinleştirilmesi” gündemde. Kaynaklar, eş zamanlı adımlarla Batı ile ilişkilerin de kuvvetlendirileceğine dikkati çekiyor.

“Rusya’yı ikaz ettik”

Türkiye ile Rusya arasında temaslar sürerken Karadeniz’de Rus askerlerinin “Şükrü Okan” adlı gemiye düzenlediği baskın dikkat çekti. Bu baskın Rusya Savunma Bakanlığı tarafından basına duyuruldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu baskına ilişkin hükümetin sessiz kaldığını söyleyerek, “Baskının görüntüleri, Rusya Savunma Bakanlığı tarafından basına dağıtılmış ve halkımız ancak bu şekilde gelişmeden haberdar olmuştur” paylaşımı yaptı. Kılıçdaroğlu, “Saray Devleti konuya dair herhangi bir açıklama yapmamıştır. Neden?” sorusunu da yöneltti.

Türkiye’den baskına ilişkin tek açıklama ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden yapıldı. “Rus askeri Türk gemisi Şükrü Okan’a baskın yaptı, Türk hükümeti tepki göstermedi” şeklindeki iddiaların “manipülasyon” içerdiği kaydedilen açıklamada, gemiye müdahalede bulunulan yerin Türk karasuları değil uluslararası sular olduğu belirtildi. Açıklamada “Geminin sahibi Türk olsa bile gemi Türk bayraklı bir gemi değildir.

Uluslararası hukukta geminin ismi veya personelinin milliyetinden ziyade önemli olan ‘bayrak devleti’dir. Tüm bunlara rağmen gemiye yapılan müdahale sonrasında Rusya Federasyonu’ndaki muhataplar, Karadeniz’de gerginliği tırmandıracak bu tarz girişimlerden kaçınılması için uygun şekilde ikaz edilmiştir” ifadelerine yer verildi.

Rusya ile “Şükrü Okan” olayı yaşanırken dikkat çeken bir gelişme daha gerçekleşti. Ukrayna limanlarından ayrılan Hong Kong bandıralı Joseph Schulte adlı ticari gemi Cuma günü İstanbul Boğazı’ndan geçti.

Bu gemide tahıl olduğu iddiaları kamuoyunda konuşulurken Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan bilgilendirmede, “Mevcut gemi konteyner yüklü gemi olup tahıl yüklü gemi değildir” denildi. Bakanlık kaynakları, tahıl koridorunun işlemesi için çabaların sürdüğünü belirtirken diğer ülkelerin de alternatif güzergahlar üzerinden yaptıkları çalışmaların da yakın takip edildiği bilgisini de paylaştı.

Hükümet kaynakları, bu geminin geçişinin önemli bir adım olduğunu ifade ederken, hem tahıl koridorunun aktifleşmesi hem de ticari gemilerin zarar görmemesi için Rusya’nın da Türkiye’nin hassas çalıştığı değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan ile Putin son olarak geçen yıl bir araya gelmişti

Rusya Devlet Başkanı Putin son olarak Türk Akımı doğalgaz boru hattı temel atma töreni nedeniyle 7 Ocak 2020 yılında Türkiye’ye gelmişti. Bu ziyaretin ardından Erdoğan üç yıllık süreçte Mart 2020’de Moskova, Eylül 2021’de Soçi ve Ağustos 2022’de de Soçi olmak üzere üç kere Rusya’ya gitti. Erdoğan ve Putin son olarak ise 13 Ekim 2022 tarihinde Kazakistan’ın başkenti Astana’da CICA Zirvesi kapsamında bir buçuk saatlik bir görüşme yapmıştı.

Paylaşın

Erdoğan İle Putin Telefonda Görüştü: Destek Talebi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin telefonda görüştü. Görüşmede, Putin’in Erdoğan’dan tahıl ihracatı yapmak ve Batı yaptırımlarını fiilen aşmak için destek istediği belirtildi.

Haber Merkezi / Görüşmede, iki lider Putin’in Türkiye’ye ziyareti konusunda mutabık kaldı.

Rusya Devlet Başkanı Putin, Erdoğan ile yaptığı görüşmede Birleşmiş Milletler (BM) ve Türkiye’nin girişimiyle oluşturulan Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşmasına Moskova’nın talepleri yerine getirilmediği takdirde geri dönmeyeceğini teyit etmişti.

Moskova, geçen ay bu anlaşmadan talepleri yerine getirilmediği gerekçesiyle çıkma kararı almıştı.

Kremlin’den yapılan yazılı açıklamada, “En muhtaç ülkelerin gıda ihtiyaçları göz önüne alındığında, Rus tahılını sevkiyatına izin verilmesi için seçenekler üzerinde çalışılıyor (…) Türkiye ile bu alanda işbirliği yapma isteği var.” denildi.

Putin geçen ay sonunda, bazı fakir Afrika ülkelerine Moskova’ya yönelik yaptırımlara rağmen ücretsiz tahıl ürünü ihraç edebileceği vaadinde bulunmuştu.

Bu arada Rusya, Ukrayna’nın Karadeniz ve Tuna Nehri üzerinden tahıl ihracatı için gerekli olan liman altyapısını bombalamasının tahıl fiyatlarının artırmasından endişe ediliyor.

Görüşmeye ilişkin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı da bir açıklama yaptı. Açıklamada Putin’in Türkiye’yi ziyareti konusunda mutabık kalındığı belirtilirken, ziyaretin tarihine ilişkin bir bilgi verilmedi.

Erdoğan ile Putin’in telefon görüşmesi yaptıkları belirtilen açıklamada “Görüşmede, iki lider Sayın Putin’in Türkiye’ye ziyareti konusunda mutabık kaldı” denildi.

Erdoğan’ın tahıl anlaşmasının uzun süre devre dışı kalmasının “kimsenin yararına olmadığını” söylediği kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesi için Rusya’nın gönderdiği 2 adet amfibik yangın söndürme uçağı için mevkidaşına teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus turistlerin de Türkiye’ye ilgilerinin giderek artmasından duyduğu memnuniyeti ve ortak gayretlerle bu sene turizmde rekor kırılacağına olan inancını dile getirdi.

Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde gerilimi tırmandıracak adımların atılmaması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “barış köprüsü” olarak değerlendirdiği Karadeniz Girişiminin önemine vurgu yaptı.

Karadeniz Girişiminin uzun süre devre dışı kalmasının kimsenin yararına olmadığına, en büyük zararı da tahıla muhtaç, gelir seviyesi düşük ülkelerin göreceğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, uygulama döneminde yüzde 23’ler düzeyinde azalan hububat fiyatlarının, son iki haftada yüzde 15’ler oranında arttığına dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Karadeniz Girişiminin devamı için yoğun çaba ve diplomasi yürütmeye devam edeceğini kaydetti.”

Paylaşın

Erdoğan İle Putin Çarşamba Günü Telefonda Görüşecek

St. Petersburg’da gerçekleştirilen Rusya-Afrika Zirvesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Çarşamba günü telefonda görüşmek için anlaştıklarını açıkladı.

Putin, ya kendisinin Türkiye’ye giderek ya da Erdoğan’ın Rusya’ya gelerek yüz yüze görüşme konusunda daha önce anlaştıklarını aktardı. Türkiye’de doğal gaz merkezi kurulmasının gündemde olduğunu belirten Putin, Türkiye’de gaz satışları için elektronik bir ticaret platformunun oluşturulmasını içerdiğini vurguladı.

Putin, Ukrayna savaşı sonrası Avrupa ülkelerinin uyguladığı yaptırımların ardından geçen yıl enerji ihracatında yeni bir yol olarak Türkiye’de bir Rus “doğal gaz merkezi” kurulmasından söz etmişti.

Putin ayrıca Türkiye ile Ukraynalı Azov Taburu komutanlarının Türkiye’de kalması üzerine anlaşmalar olduğunu ve bu konu üzerine daha fazla yorum yapmayacağını belirtti. Bu ayın başında Rusya ile yapılan esir takası gereği Türkiye’de kalması gereken beş Ukraynalı komutanın Ukrayna’ya dönmesi, Kremlin’in tepkisine neden olmuştu. Komutanlar kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda tekrar cepheye döneceklerini belirtmişti.

Rusya’nın St.Petersburg kentinde düzenlenen Rusya-Afrika zirvesine Ukrayna savaşı ve Tahıl Koridoru Anlaşması damgasını vurdu. Putin, zirve sonrası yaptığı konuşmada Rusya’nın Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesinin ardından tahıl fiyatlarında Rus firmaların yararına olacak şekilde bir artış olduğundan, bu gelirin bir kısmının ise “en fakir ülkelerle” paylaşılabileceğini söyledi.

“Ukrayna’da barış görüşmesi fikrini reddetmiyoruz”

Öte yandan Vladimir Putin, Ukrayna’da barış görüşmesi fikrini reddetmediklerini söyledi. Afrika ve Çin’in barışa aracılık edebileceğini de ekleyen Putin, Ukrayna ordusu taarruz halindeyken ateşkes sağlamanın zor olacağını savundu.

Ukrayna ve Rusya bugüne kadar barış masasına oturmak için çeşitli şartlar ortaya koymuştu. Kiev işgal altındaki topraklarından vazgeçmeyeceğini söylerken Rusya ise “yeni gerçekliğin kabul edilmesi gerektiğini” söylemişti.

Geçen yıl komşusunu işgal eden Rusya, Ukrayna’nın doğusu ve güneyinde büyük toprakları kontrolünde tutuyor. Cumartesi gecesi bir basın toplantısı düzenleyen Putin, Ukrayna’daki çatışmaları daha yoğunlaştırmak gibi bir planları olmadığını belirtti.

Savaşı eleştiren kişilerin tutuklanmasını savunan Putin, bu kişilerin Rusya’ya içerden zarar verdiğini söyledi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana savaşı eleştiren kişiler tutuklandı veya ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.

Rusya-Afrika zirvesinden bir ay önce, yedi Afrika ülkesinin lideri Ukrayna Devlet Başkanı Vlodomir Zelenskiy ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le ayrı ayrı görüşmüştü. Öte yandan Rusya, Moskova’da iki ofis binasının bu sabah Ukrayna tarafından hedef alındığını söyledi.

Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin, saldırının insansız hava araçlarıyla düzenlendiğini, kentin hava sahasının geçici bir süreyle kapatıldığını açıkladı. Hava sahası daha sonra tekrar açıldı.

Ukrayna lideri Zelenskiy ise yoğun çatışmaların sürdüğü Bakhmut kentini geri almaya çalışan birlikleri ziyaret etti. Ukraynalı yetkililer, Rusya’nın Mayıs’ta ele geçirdiği kente yaklaştıklarını belirtiyor.

(Kaynak: BBC Türkçe, DW Türkçe)

Paylaşın

Putin: Ukrayna’nın Karşı Saldırı Batı’nın Desteğine Rağmen başarısız Oldu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın başlattığı karşı saldırının Batılı ülkelerin askeri ve mali desteğine rağmen başarısız olduğunu söyledi. Putin,  “Ne Kiev rejimine pompalanan devasa kaynaklar ne de Batılı silahlar, tanklar, toplar, zırhlı araçlar ve füzeler işe yarıyor” ifadesini kullandı.

Polonya’yı eski Sovyet coğrafyasında “toprak hırsı” gütmekle itham eden Vladimir Putin, Moskova’nın müttefiki olan, Polonya’nın komşusu Belarus’u olası saldırılara karşı korumak için elindeki her türlü aracı kullanacağı uyarısında bulundu.

Rusya Devlet Başkanı Putin, “Belarus söz konusu olduğunda, Birlik Devleti’nin bir parçasıdır ve Belarus’a saldırmak Rusya Federasyonu’na saldırmak anlamına gelecektir. Buna elimizdeki tüm imkanlarla karşılık vereceğiz” diye konuştu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Güvenlik Konseyi toplantısında konuştu. Sputnik’in aktardığına göre Putin, “Ne Kiev rejimine aktarılan devasa kaynaklar ne Batı yapımı silahların, tankların, zırhlı araçların, füzelerin ne de ordumuzun hatlarını yarmaları için Ukrayna’ya gönderilen binlerce yabancı paralı asker ve danışmanın bir yardımı oldu” dedi.

“Dünyanın tamamı, övüle övüle göklere çıkarılan ve yenilmez olduğu söylenen Batı tanklarının alev alev yandığını görüyor” diye ekleyen Rusya devlet başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fakat en önemlisi, Ukrayna ordusu birimleri, intihar saldırısı denebilecek saldırıları sonucunda büyük kayıplar verdiler. On binlerce insanlarını kaybettiler. Ukraynalılar da gittikçe daha sık, çok meşru olan soruyu sormaya başlıyor: Ne için, kimin bencilce çıkarları için ölüyor akrabalarımız ve yakınlarımız? Onlar da yavaş yavaş ayılıyorlar.”

Avrupalıların, devletlerinin Ukrayna’ya yaptığı yardımlar konusundaki düşüncelerinin de değiştiğini kaydeden Putin, “Avrupalılar ve Avrupalı elitler Ukrayna’ya yapılan yardımları, çöpe atılmış para ve çabalar olarak görmeye başladılar. Bunun, okyanusun ötesindeki hegemonun, çıkarlarına hizmet ettiğini görüyorlar. Zira Avrupa’nın zayıflaması da Ukrayna krizinin sonsuza dek sürmesi de bu ülkenin (ABD) işine yarıyor” dedi.

Rusya Devlet Başkanı, bununla beraber bazı Doğu Avrupa liderlerinin, Ukrayna’da yaşanan trajediyi izlerken “ellerini ovuşturduklarını” kaydetti ve ekledi:

“Basında yer alan ve Polonya-Litvanya-Ukrayna birleşimi olarak anılan planları da görmezden gelemem. Ukrayna topraklarında kullanılması için düzenli bir askeri birim oluşturulacağından söz ediyorlar. Bu birimin, Batı Ukrayna’nın güvenliğini sağlamak adına da kullanılacağını söylüyorlar. İşin aslı, bu toprakları işgal etmek istiyorlar. Nitekim Polonyalı paralı askerlerin, Ukrayna’nın Lviv kenti ya da başka yerlerine girmeleri halinde orada sonsuza dek kalacakları açık.

Kiev rejimi kendini kurtarmak ve varlığını sürdürmek adına her şeyi yapacaktır; Ukrayna halkı, egemenlik ya da ulusal çıkarlar umurlarında değil. Polonyalı liderlere gelince, belli ki istedikleri, NATO şemsiyesi altında bir koalisyon oluşturarak Ukrayna krizine doğrudan müdahil olmak. Bunu da, Ukrayna topraklarından büyükçe bir lokmayı kendilerine ayırmak için yapıyorlar ve tarihi olarak kendilerine ait saydıkları Batı Ukrayna’yı ‘geri almayı’ planlıyorlar.”

“Onların Belarus topraklarıyla ilgili hayalleri olduğunu da biliyoruz” diye devam eden Putin, şu vurguyu yaptı: “Nasıl bir politika izleyeceği Ukrayna rejiminin kendi bileceği iş, ancak Belarus’a karşı, yani onlarla oluşturduğumuz Birlik Devleti’ne karşı saldırganlık sergilemek, Rusya’ya karşı saldırganlık göstermek anlamına gelecektir. Buna da elimizdeki tüm imkanlarla yanıt verilecektir. O nedenle bu planları yapanların, planlarının sonuçlarını iyice düşünmeleri gerekir.”

‘Polonya’nın batı toprakları, Stalin’in Polonyalılara hediyesidir’

Bununla beraber Rusya Devlet Başkanı, Polonya’nın şu anki topraklarına ilişkin, “Polonya, Sovyetler Birliği sayesinde, Stalin’in sayesinde batıda önemli topraklar aldı. Almanya’nın topraklarından söz ediyorum. Bugünkü Polonya’nın batı toprakları, Stalin’in Polonyalılara hediyesidir. Varşova’daki dostlarımız bunu unutmuşa benziyor. Ancak bizler unutmadık” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

BM’den Putin’e “Tahıl Anlaşmasını” Sürdürme Teklifi

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, Karadeniz tahıl anlaşmasını birkaç ay daha sürdürmeye izin vermesi teklifinde bulundu.

BM sözcüsü Stephane Dujarric bugün, Guterres’in dün Putin’e bir mektup göndererek Rus gıda ve gübre ihracatını hızlandırmak ve Ukrayna tahılının Karadeniz’den ihraç edilmesine devam etmek için bir yol teklif ettiğini söyledi.

Stephane Dujarric, “Amaç, Rus Tarım Bankası aracılığıyla mali işlemleri olumsuz etkileyen engelleri ortadan kaldırmak ve aynı zamanda Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden geçişini sürdürmek” dedi.

Daha fazla ayrıntı vermeyen Stephane Dujarric, Guterres’in meseleyle ilgili tüm taraflarla görüştüğünü ve önerilerini Rusya ile değerlendirmeye istekli olduğunu kaydetti.

Reuters haber ajansının bazı kaynaklara dayandırdığı haberine göre BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’e, Ukrayna tahılının Karadeniz’deki limanlardan güvenli ihracatını sağlayan anlaşmanın süresini uzatması karşılığında Rusya’nın tarım bankasının bir alt kolunun uluslararası ödeme sistemi SWIFT’e bağlanmasını teklif etti.

Rusya, kendi tahıl ve gübresinin ihracatı için gereken şartların karşılanmadığı gerekçesiyle, süresi Pazartesi günü dolacak olan anlaşmayı iptal etme tehdidinde bulunmuştu. Anlaşma kapsamında son iki gemiye süre dolmadan önce Odesa limanında tahıl yükleniyor.

Moskova’nın kilit taleplerinden biri, Rus tarım bankası Rosselkhozbank’ın uluslararası ödeme ağı SWIFT’e yeniden bağlanmasıydı.

Avrupa Birliği, geçen yıl Haziran’da Ukrayna’yı işgali nedeniyle Rusya’yı SWIFT sisteminden çıkarmıştı. Mayıs ayındaysa bir AB yetkilisi, Rus bankalarının sisteme yeniden dahil edilmesi seçeneğini düşünmediklerini söylemişti.

Ancak üç kaynağa göre AB, tahıl ve gübre ödemeleri için şimdi Rus tarım bankası Rosselkhozbank’ın bir alt kolunu SWIFT sistemine bağlama seçeneğini ele alıyor. Avrupa Komisyonu, konuya ilişkin açıklama talebini yanıtsız bıraktı.

Kremlin ise konuya ilişkin açıklama yapmadı. Rusya’nın gıda ve gübre ürünleri Ukrayna işgali sonrasında Batılı ülkelerin yaptırımlarına tabi olmasa da Moskova, ödemeler, lojistik ve sigorta gibi alanlardaki kısıtlamaların nakliyenin önünde engel oluşturduğunu kaydediyor.

BM yetkilileri, Rusya’nın SWIFT ödeme sistemine erişimi olmadığı bu dönemde Amerikan bankası JPMorgan Chase’in Amerikan hükümetinden güvencelerle bazı Rus tahıl ihracatı ödemelerini işleme koymaya başlamasını sağlamıştı.

BM ayrıca Afrika İhracat-İthalat Bankası Afreximbank’la Rusya’nın Afrika’ya yaptığı tahıl ve gübre ihracatının parasal işlemlerini gerçekleştirmesi için bir platform kurması üzerinde de çalışıyor.

Rusya’nın Ukrayna tahıl anlaşmasından çıkma tehdidi küresel gıda güvenliğine ilişkin korkuları körüklüyor

Rusya’nın Karadeniz tahıl anlaşmasının süresini uzatmayabileceğine ilişkin kaygılar, açlığın pençesindeki ülkelerde Ukrayna gıda ürünlerin ulaşmayacağı korkularını tırmandırdı.

BM; buğday, arpa ve bitkisel yağın önde gelen ihracatçı ülkeleri olan Rus ve Ukrayna’nın özellikle Afrika, Ortadoğu ve bazı Asya ülkelerinin muhtaç olduğu gıda ürünlerini tedarik etmeye devam etmesi için kırılgan anlaşmayı kurtarmaya çalışıyor. Anlaşma, Ukrayna’nın şimdiye kadar 32,8 milyon ton tahılı gelişmekte olan ülkelere göndermesini sağladı.

Rusya’nın anlaşmadan çıkması, Somali, Etiyopya ve Afganistan gibi açlık riski altında olan ve gıda tedariki için Dünya Gıda Programı’na muhtaç olan ülkelerin ana gıda kaynağını kesebilir ve çatışma, ekonomik kriz ve kuraklıkla mücadele eden savunmasız ülkelerin gıda güvenliği sorununu körükleyebilir. Ukrayna’dan ihraç edilen tahıl miktarı, şimdiden azalmış durumda.

Yük gemilerinin silah değil, sadece gıda ürünü taşıdığından emin olmak için yapılan denetimlerin ortalama günlük sayısı Ekim’de 11’ken Haziran’da 2’ye düştü. Bu nedenle Ekim’de 4,2 milyon ton tahıl ihraç edilirken bu miktar, Mayıs’ta 1,3 milyon tona geriledi.

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin Küresel Gıda ve Su Güvenliği Programı Direktörü Caitlin Welsh, “Anlaşmanın süresi uzatılmazsa gıda güvenliği için Ukrayna’ya muhtaç olan ülkeler başka kaynaklar aramak zorunda kalacak ve büyük olasılıkla Rusya’ya yönelecek, ki Rusya’nın da niyetinin bu olduğunu sanıyorum” dedi.

Ukrayna Altyapı Bakanlığı, Rusya’nın denetimleri reddetmesi nedeniyle 29 geminin Türkiye karasularında beklemede olduğunu kaydetti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Wagner İsyanı Sonrası Vladimir Putin’den İlk Açıklama

Wagner Grubu savaşçılarının isyanı sonrası ilk defa açıklamalarda bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Kan dökmeyen Wagner askerlerine ve komutanlarına teşekkür ediyorum. Onlar Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzalayabilir veya Belarus’a gidebilir” dedi.

Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko’ya da sorunun barışçıl çözümü için gösterdiği çabalardan dolayı teşekkür eden Putin, toplumun birliğinin asıl belirleyici rolü oynadığını vurguladı.

Putin, isyan tehdidine karşı gerekli kararların işin başında alınmış olduğunu belirterek “isyan zaten bastırılacaktı, bu işin örgütleyenleri de eylemlerinin suç teşkil ettiğini anladı” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, devlet televizyonunda banttan yayımlanan 5 dakikalık millete sesleniş konuşması yaptı.

Konuşmasında kan dökülmesini önlemek için hareket eden Wagner Grubu savaşçılarına teşekkür eden Putin, bu kişilerin isterlerse orduyla sözleşme imzalayabileceğini, ailelerine dönebileceğini ya da Belarus’a gidebileceğini söyledi.

İsyan liderlerinin Rusya’yı kanlı bir mücadeleye çekmeye çalıştığını kaydeden Putin, kan dökülmesinin önlenmesi için önlemlerin alındığını ama bunun da zaman aldığını vurguladı. ‘Rusya’nın düşmanları”nı suçlayan Putin, “yanlış hesap yaptılar” ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Biden: Batı, Wagner isyanına karışmadı

Öte yandan ABD Başkanı Joe Biden, ABD ve müttefiklerinin Wagner’in hafta sonu başlayıp biten isyanına karışmadığını söyledi.

Basın toplantısında konuşan Biden, ABD’nin olup bitenlere verilecek yanıt konusunda “kilit müttefikleriyle” koordinasyon içinde olduğunu ve hepsinin aynı fikirde olmasının “kritik” olduğunu söyledi.

Biden, “Putin’e bu konuda Batı’yı ve NATO’yu suçlamak için hiçbir bahane vermediğimizden emin olduk” dedi ve ekledi: Bizim bununla hiçbir ilgimiz yok, bu Rus sistemi içindeki bir mücadelenin parçasıydı.

Tass haber ajansına göre, Pazartesi günü erken saatlerde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rus yetkililerin Batılı özel servislerin olaya karışıp karışmadığını araştırdığını söyledi.

Biden konuşmasında, Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenskiy ile konuştuğunu ve Moskova’da ne olursa olsun ABD’nin Kiev’i desteklemeye devam edeceğini söylediğini de sözlerine ekledi.

Prigojin, memnuniyetsizliğini dile getirdi

Putin’in konuşması öncesinde ise Wagner Grubu’nun lideri Prigojin 11 dakikalık bir ses kaydı yayınladı.

“Niyet Moskova’daki hükümeti devirmek değildi” diyen Prigojin, amacın Ukrayna’daki savaşın etkisiz şekilde idare edilmesini protesto etmek olduğunu kaydetti.

Ses kaydında bir kez daha Wagner’in 1 Temmuz’a kadar Rusya Savunma Bakanlığı bünyesine girmesi gerektiği yönündeki askeri emirden memnuniyetsizliğini dile getiren Prigojin, Wagner Grubu’nun sadece yüzde 2’sinden azının buna imza attığını kaydetti.

Prigojin Moskova’ya ilerlemenin amacının Wagner’in yok edilmesini engellemek olduğunu da vurguladı.

“Herşey normale dönüyor”

Moskova, paramiliter grup Wagner tarafından başlatılan isyanın ardından “her şeyin normale döndüğü” sinyallerini verdi.

Wagner grubu, St Petersburg’daki merkezinin normal bir şekilde çalıştığını açıklarken; Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Wagner’in Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki operasyonlarına devam edeceğini kaydetti.

Rus devlet ajansı TASS, Wagner’in Rusya’nın bazı bölgelerinde işe alımlara yeniden başladığını aktardı.

Wagner isyanının etkisiz hale getirilmesinin ardından ilk kez görüntülü mesaj yayınlayan Putin, Moskova’da düzenlenen 11. Uluslararası Gençlik Sanayi Forumu “Geleceğin Mühendisleri 2023” katılımcılarına hitap etti.

Savunma Bakanı Sergey Şoygu, pazartesi günü Ukrayna’da görev yapan güçleri teftiş ettiği bir videoda görüldü.

Yetkililer, normale dönme çabalarının bir başka işareti olarak, Wagner birliklerinin girdiği ve karşılıklı çatışmaların yaşandığı Voronej ve Moskova’da güvenlik güçlerine geniş yetkiler veren “terörle mücadele operasyon rejiminin” sona erdiğini duyurdu.

Prigojin, Kremlin’in kendisi ve savaşçıları için vaat ettiği dokunulmazlık karşılığında cumartesi akşamı isyanına son verdiğini açıklamıştı.

Öte yandan Rus haber ajansları, “silahlı isyan çağrısı” yaptığı gerekçesiyle Prigojin, hakkında açılan cezai soruşturmanın devam ettiğini bildirdi.

AB’den Belarus uyarısı

Avrupa Birliği (AB) bakanları pazartesi günü, Wagner isyanının Putin’in iktidar üzerindeki hakimiyeti ve paralı askerlerin sınırın hemen ötesinde Belarus’a yerleşip yerleşemeyeceği konusunda soru işaretleri yaratması nedeniyle dikkatli olunması çağrısında bulundu.

Lüksemburg’de bir araya gelen AB dışişleri bakanlarından bazıları, Prigozhin liderliğindeki kısa süreli ayaklanma için Putin’in “kendi yarattığı canavarın kendisine saldırdığını” söyledi.

Bazıları da Prigozhin’in tam olarak nerede olduğu ve yanına asker alıp almadığı gibi pek çok sorunun varlığını sürdürdüğünü belirtti.

Pek çok bakan, Rusya’daki krize verilecek en önemli yanıtın “Ukrayna’nın bu durumdan olası her türlü avantajı elde etmesine yardım etmek” olduğu konusunda görüş bildirdi.

Paylaşın

Eski Rusya Başbakanı Kasyanov: Putin İçin Sonun Başlangıcı

Eski Rusya Başbakanı Mikhail Kasyanov, Wagner Grubu’nun lideri Yevgeni Prigojin’nin Vladimir Putin’in istikrarını yok ettiğini ve hayatının da soru işareti olacağını söyledi. Kasyanov, “Putin çok büyük bir problemin içinde ve bu sonun başlangıcı” ifadelerini de kullanıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center’dan Lucian Kim’e göre de yaşananlar Putin için sonun başlangıcı. Kim ABD yayın kuruluşu NPR’ın eski Moskova şefi.

Paralı silahlı grup Wagner’in başkent Moskova’ya bir direniş görmeden kolayca yaklaşabilmesinin Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’i oldukça zayıf gösterdiği yorumları yapılıyor.

Wagner Grubu şefi Yevgeni Prigojin Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko’nun arabulucuğunda varılan uzlaşmayla savaşçılarını Moskova yolundan geri çevirmiş ve Belarus’a gitmeyi kabul etmişti. Yevgeni Prigojin’in Belarus’a gittiğine dair henüz bir haber kamuoyuna yansımış değil.

2000-2004 yılları arasında Rusya Başbakanı olan Kasyanov bu açıklamasını BBC’ye yaptı. Kasyanov’a göre Prigojin Belarus’a gidecek ama oradan Afrika’ya, bir ormanlık bölgeye gidecek çünkü Putin onu affetmeyecek.

Kasyanov, Yevgeni Prigojin’in Putin’in istikrarını yok ettiğini ve hayatının da soru işareti olacağını belirtiyor. Mikhail Kasyanov, “Putin çok büyük bir problemin içinde ve bu sonun başlangıcı” ifadelerini de kullanıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center’dan Lucian Kim’e göre de yaşananlar Putin için sonun başlangıcı. Kim ABD yayın kuruluşu NPR’ın eski Moskova şefi.

Putin, Yevgeni Prigojin’le uzlaşıya varılmadan önce silahlı başkaldırının arkasında olanların cezalandırılacağını belirtmiş ve bunu vatan hainliği olarak nitelemişti.

Kremlin sözcüsü Peskov, Putin’in Yevgeni Prigojin ve güçlerinin serbest kalmasına onay vermesinin amacının kan dökülmesini ve iç çatışmayı önlemek olduğunu belirtti.

Uzmanlar bunun Putin’in zayıf görülmesine neden olabileceğini vurguluyor. Amerika’nın eski Ukrayna Büyükelçisi John Herbst CNN’e yaptığı açıklamada Putin’in bu olay nedeniyle küçük düştüğünü kaydetti.

Merkezi Washington’da bulunan The Institute for the Study of War adlı düşünce kuruluşu Prigojin’in isyanının Kremlin ve Savunma Bakanlığı’nda zayıflığı gözler önüne serdiğini belirtti.

Düşünce kuruluşuna göre Kremlin isyana uygun bir karşılık verme konusunda zorlandı ve bunun nedenlerinden biri de muhtemelen Ukrayna’daki ağır Rus kayıpları.

Düşünce kuruluşu, Yevgeni Prigojin’in emir vermesi halinde savaşçılarının muhtemelen Moskova’nın dış mahallelerine ulaşmış olacağını da kaydetti.

Moskova da buna hazırlanıyordu. Kentin güneyinde zırhlı araçlar ve askerler konuşlandırıldı. 3 bin Çeçen savaşçı Ukrayna’daki savaştan çekilerek Moskova’ya hızlıca gönderildi.

Wagner Grubu Moskova’ya 200 km kadar yaklaştı. Ama Lukaşenko’nun arabulucuğunda uzlaşıya varılması sonrası Yevgeni Prigojin Rus kanını önlemek için geri çekilmeye karar verdiğini açıkladı.

Yevgeni Prigojin’in uzlaşma sonrası Rus Rostov kentinden çekilirken halk tarafından gösterilen sevgi gösterisi de dikkat çekti.

Prigojin, Rus güçlerin savaşçılarına saldırdığını açıklamasının ardından güçlerine Moskova’ya gitme emri vermiş ve çatışmadan Rostov kentini ele geçirmişti.

Ukrayna’da Bakhmut kenti için yapılan çatışmalar sırasında Yevgeni Prigojin, Rus Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’nı sert şekilde eleştiren açıklamalar yapıyordu.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın