Putin, Batı’yı Bir Kez Daha Uyardı

Ukrayna Lideri Zelenskiy, Batılı müttefiklerinden, uzun menzilli füzeleri Rusya topraklarındaki hedeflere karşı kullanabilmek için izin isterken, Rusya Lideri  Putin, konuya ilişkin Batı ülkelerini bir kez daha uyardı.

Putin, daha önce yaptığı açıklamalarda, Batı’nın Ukrayna’ya uzun menzilli füzeleri Rusya’ya karşı kullanma izni vermesi halinde ülkesi ile NATO arasında doğrudan bir savaş çıkabileceğini dile getirmişti.

Rusya devlet televizyonunda bir gazetecinin, bugüne dek yaptığı uyarıların Batı tarafından nasıl karşılandığı ile ilgili sorusuna yanıt veren Putin, “Bana bir şey söylemediler ama umarım sözlerimi dinlemişlerdir” dedi. Rus lider daha önce yaptığı açıklamalarda, Batı’nın Ukrayna’ya uzun menzilli füzeleri Rusya’ya karşı kullanma izni vermesi halinde ülkesi ile NATO arasında doğrudan bir savaş çıkabileceğini dile getirmişti.

Gazetecinin sorununa verdiği cevapta, uzun menzilli füzelerle ilgili olarak, “Ukraynalı askerler bu silahları kendi başlarına kullanamaz. Bunların kullanımı gökyüzü keşfi gerektirdiği için ancak NATO ülkelerinden uzmanlar yapabilir” diyen Putin, Ukrayna’nın böyle uzmanlara sahip olmadığını ifade etti.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, uzun süredir Batılı müttefiklerinden, uzun menzilli füzeleri Rusya topraklarındaki hedeflere karşı da kullanabilmek için izin istiyor. Vladimir Putin, geçen Eylül ayında konuya ilişkin açıklamasında, Batı’nın olası bir onayının “çatışmanın doğasını” temelden etkileyeceğini vurgulayarak, bunun “NATO devletlerinin Rusya ile savaş halinde olmaları” anlamına geleceğini belirtmişti.

ABD Başkanı Joe Biden ile İngiltere Başbakanı Keir Starmer da, Putin’in bu söyleminin ardından, Batı ülkelerinin Ukrayna’ya sağladığı silahların Rusya’daki hedefleri de vurabilmesi ile ilgili kararı ertelediklerini duyurmuşlardı. ABD hükümetinden yetkililer, uzun menzilli silahların Rusya topraklarındaki hedefleri vurması halinde dahi bu durumun Ukrayna açısından belirleyici bir değişiklik yaratmayacağı görüşünde.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Putin’den “BRICS” Açıklaması: Yeni Üyelere Kapımız Açık

Moskova’da düzenlenen BRICS Ekonomi Forumu’nda konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, BRICS’e üye olmak isteyen devletlere kapılarının açık olduğunu söyledi.

Vladimir Putin’in Cuma günü sarf ettiği sözler, BRICS üyeliği gündemde olan Türkiye açısından önem arz ediyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22-24 tarihleri arasında Rusya’nın Kazan kentinde düzenlenecek olan 16’ncı BRICS Zirvesi’ne katılacak.

Türkiye’nin BRICS’e katılımı, Putin’in dış politika danışmanı Yuri Uşakov’un Eylül ayında Türkiye’nin BRICS’e tam üyelik başvurusunda bulunduğunu açıklamasıyla gündeme gelmişti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Eylül ayında yaptığı açıklamada, BRICS üyesi ülkelerin “şu aşamada” genişlemeye sıcak bakmadığını söylemişti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 17 Ekim Perşembe günü katıldığı Haber Global yayınında Türkiye’nin olası BRICS üyeliği ile ilgili açıklamalarda bulundu. Fidan, ilgili soruya cevaben, “Cumhurbaşkanımız da ifade etti: Biz BRICS ile ilgilendiğimizi onlara söyledik. Dedik ki, biz bu platformla ilgileniyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin resmi başvuru yapıp yapmadığına ilişkinse, Fidan, açık bir yanıt vermekten kaçındı. Üyelikle ilgili “belirlenmiş kurallar olmadığını” ifade eden Fidan, “Bu platformun bundan sonraki büyüme stratejisi nasıl olacak, ona bakıyoruz. Bizim için daha da önemlisi: Ne türden bir katma değer üretecek, ne türden bir kurumsallaşmayı beraberinde getiriyor, ne türden bir ekonomik planı var, onu göreceğiz” diye konuştu.

Putin ayrıca, Kazan’daki zirveye, Filistin lideri Mahmud Abbas’ın da katılacağını söyledi. Rusya lideri, Ortadoğu’da sürmekte olan İsrail-Hamas savaşı bağlamında Filistin’de iki devletli çözümü desteklediklerini yineledi.

“Ekonomik gücümüz artıyor ve artacak”

Rusya Devlet Başkanı, BRICS’in küresel ölçekte giderek artan ekonomik rolüne de değindi. BRICS’in küresel GSYİH içerisindeki payının G7 ülkelerinin payını aştığını ve büyümeyi sürdürdüğünü kaydeden Putin, “Örneğin 1992’yi alalım. G7’nin payı yüzde 45,5 iken aynı yıl BRICS’in payı küresel GSYİH’nın yüzde 16,7’si idi. 2023’te bizim payımız yüzde 37,4’e yükselirken G7’ninki ise yüzde 29,3 oldu. Bu fark açılıyor ve açılmaya da devam edecek. Bu kaçınılmaz” diye konuştu. Putin, BRICS’in küresel ekonomide oynadığı rolün gelecekte artacağını ifade etti.

Putin, Avrupa Birliği’ne (AB) benzer biçimde, BRICS genelinde geçerli olacak ortak bir para birimini yürürlüğe koymak içinse henüz erken olduğunu söyledi. Bu tür bir uygulamanın üye ülkeler arasında daha yüksek seviyede bir entegrasyonu gerektireceğini kaydeden Rusya lideri, BRICS ülkelerinin bu konuda kademeli adımlar atması gerektiğini ifade etti. Putin ayrıca, BRICS ülkeleri tarafından 2014 yılında kurulan ve merkezi Çin’in Şanghay kentinde bulunan Yeni Kalkınma Bankası’nı da güçlendirmeyi hedeflediklerini kaydetti.

BRICS’in hâlihazırda 9 üyesi bulunuyor. Bunlar, kurucu üyeler Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’ya ek olarak 2024 yılı Ocak ayında üye olan İran, Mısır, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE). Küresel petrol üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını elinde bulunduran BRICS üyeleri, aynı zamanda dünya yüzölçümünün yüzde 30’unu ve küresel nüfusun yüzde 45’ini temsil ediyor.

Genişlemeye sıcak bakan BRICS’e katılımı gündemde olan ülkelerden biri de, Suudi Arabistan. Putin’in danışmanı Uşakov, geçen hafta Suudi Arabistan’dan “BRICS üyesi” olarak bahsetmiş, daha sonra ise Kremlin söz konusu ifadeden geri adım atmıştı.

Putin ayrıca Ukrayna ve G20’ye ilişkin de açıklamalarda bulundu. NATO’nun Ukrayna askerlerini kullanarak kendileriyle savaştığını savunan Putin, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin Perşembe günü nükleer silahlanma ile ilgili sarf ettiği sözleri “tehlikeli bir provokasyon” olarak nitelendirdi. Putin, Ukrayna’nın nükleer silah edinmesine izin vermeyeceklerini kaydetti.

Zelenskiy, Perşembe günü katıldığı AB Konseyi zirvesi kapsamında düzenlenen basın toplantısında, “Ya Ukrayna bizi koruyacak nükleer silahlara sahip olacak ya da bir çeşit ittifakın parçası olacağız. NATO dışında böylesine etkili bir ittifak bizce yok” diye konuşmuştu. Konuya ilişkin Cuma günü bir açıklama yapan Ukrayna Cumhurbaşkanlığı İdaresi Başkanı Andriy Yermak, Zelenskiy’nin sözlerinin yanlış anlaşıldığını savunarak “Nükleerle ilgili böyle düşüncelerimiz yok, biz bunu reddediyoruz” dedi.

G20’ye ilişkinse Putin, G20’nin “siyasileştirilmediği sürece faydalı bir forum” olduğunu belirtti. Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde Kasım ayında düzenlenecek G20 zirvesinde Rusya’yı temsil edecek uygun birini bulacaklarını söyleyen Putin, G20’nin çalışmalarını baltalayacağı için kendisinin katılmayacağını beyan etti. Putin hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından 17 Mart 2023 tarihinde verilen bir yakalama emri bulunuyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Putin’den Batı’ya “Nükleer” Gözdağı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya Güvenlik Konseyi’nde yaptığı toplantıda, ülkesinin nükleer caydırıcılık doktrinine ilişkin şartların genişletildiğini açıkladı.

Vladimir Putin, toplantıda yaptığı açıklamada, “Belgenin güncellenmiş versiyonunda, nükleer gücü olmayan herhangi bir devletin, ancak nükleer gücü olan bir devletin katılımı veya desteğiyle Rusya’ya yönelik saldırganlığının, Rusya Federasyonu’na yönelik ortak saldırı olarak değerlendirilmesi öneriliyor” ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Güvenlik Konseyi toplantısı sonrası, Moskova’nın nükleer silah kullanımı için belirlediği doktrinde yaptıkları güncellemeyi kamuoyuyla paylaştı.

Buna göre Rusya, nükleer güce sahip olmayan bir ülkenin, nükleer güce sahip bir ülke desteğiyle Rusya’ya saldırması durumunda bunu “ortak saldırı” olarak değerlendirecek.

Ukrayna, nükleer gücü olmayan bir ülke olsa da ABD ve diğer nükleer güce sahip ülkeler tarafından askeri olarak destekleniyor.

Putin’in Çarşamba akşamı yaptığı açıklamalar, Ukrayna’nın Batı’dan aldığı uzun menzilli füzeleri Rus topraklarındaki hedefleri vurmak için kullanma yönünde müttefiklerinden onay almaya çalıştığı bir sırada gerçekleşti.

Bu hafta ABD’de bulunan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşecek ve daha önceden “zafer planı” dediği stratejiyi sunacak. Kiev, Rus topraklarında hedef almayı düşündüğü tesislerin, Ukrayna’ya füze saldırıları yapılan hedefler olduğunu söylüyor.

Putin’in nükleer silah koşullarıyla ilgili açıklamalarına Ukrayna’dan ilk tepki, Zelenskiy’in özel kalemi Andriy Yermak’tan geldi. Yermak, Rusya’nın “dünyanın gözünü korkutmak için nükleer şantaj yapmaktan başka elinden bir şey gelmediğini” söyledi.

Putin nükleer silah tehdidini daha önceden de gündeme getirmişti. Ukrayna ise bunu, müttefiklerinin desteğini engelleme çabası olarak görmüştü.

Rusya’nın müttefiklerinden Çin de nükleer silahlar konusuyla ilgili “itidal” çağrısı yaptı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Putin’i nükleer silah kullanımına karşı uyardığı ileri sürüldü.

Ancak söz konusu uyarılar, Putin’i Çarşamba akşamı Güvenlik Konseyi toplantısından sonra nükleer silahlarla ilgili güncellemeyi açıklamaktan alıkoymadı.

Yeni nükleer doktrine göre, Moskova’ya karşı konvansiyonel füze saldırıları da nükleer silaha başvurmak için bir koşul olarak kabul edilebilecek.

Putin, Rus topraklarına yönelik ve ülkenin egemenliği için “kritik tehdit” olarak yorumlanacak yoğun füze atışı, savaş uçağı ve drone saldırısı tespit edildiği halde, bunun nükleer silah kullanımı ihtimalini doğurabileceğini açıkladı.

Doktrini açıklayan Putin, “nükleer olmayan bir ülkenin saldırganlığı, nükleer güce sahip bir ülke desteği ya da katılımı olduğu durumda, ortak saldırı olarak değerlendirilecektir” dedi. Rus lider, “nükleer silahlar, devletimizin ve vatandaşlarımızın güvenliğinin en önemli garantisi” diye konuştu.

İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana, nükleer silaha sahip ülkeler caydırıcılık politikasıyla hareket ediyor. Bu politika, nükleer silaha sahip bir ülkenin diğerine yönelik nükleer saldırısına, karşı tarafın aynı şekilde karşılık vereceği ve iki tarafın da tamamen yokolması ile sonuçlanacağı esasına dayanıyor.

Ancak bazı taktik nükleer silahlar daha küçük savaş başlığına sahip ve yaygın radyoaktif serpintiye neden olmadan hedefleri vurmak üzere tasarlandılar.

Haziran ayında Putin, Ukrayna’ya destek veren Avrupa ülkelerini uyararak, Rusya’nın Avrupa kıtası ve hatta ABD’nin elindekilerin toplamından daha çok taktik nükleer silaha sahip olduğunu söyledi.

Putin Avrupa’nın erken uyarı sistemi geliştirmediğini ve bu anlamda savunmasız olduğunu da savundu. Haziran’daki konuşmalarında Putin, Çarşamba akşamı açıklanan nükleer silah doktrini güncellemesinin de ipuçlarını vermişti.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Putin’den Asker Sayısını Artırma Emri

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, askeri personel sayısını 2,2 milyondan yaklaşık 2,4 milyona çıkarmak için bir kararname imzaladı. Kararnameye göre, ülkenin toplam asker sayısı 180 bin artarak 1,5 milyona çıkacak.

Vladimir Putin, en son aralık ayında asker sayısını yaklaşık 170 bin artırma kararı vermişti.

Rusya Savunma Bakanlığı, Putin’in kararına ilişkin henüz bir açıklamada bulunmadı, ancak Bakanlık aralık ayında yaptığı açıklamada, asker sayısının artırılmasının yeni bir seferberlik olmadığını ve artışın “Rus ordusuna katılmaya istekli vatandaşların alınması olarak” belirtmişti.

Öte yandan Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcı Dmitri Medvedev, Ukrayna’nın uzun menzilli füzeler kullanması olasılığına ilişkin, Kiev’i “dev bir erimiş noktaya” dönüştürebilecekleri uyarısında bulunmuştu.

Dmitri Medvedev, “Kendini beğenmiş Anglo-Sakson p**ler bir şeyi kabul etmek istemiyor: Her sabrın bir sonu vardır. Ve sonra işte bu. Rus kentlerinin anasının yerinde erimiş dev bir gri nokta. Vay canına! Bu imkansız ama oldu…” demişti.

Medvedev, nükleer bir çatışmaya gerçekten kimsenin ihtiyacı olmadığını kabul ederek, böyle bir kararın geri döndürülemez sonuçlarına dikkat çekmişti. Medvedev, kararın alınmasının “son derece zor” olacağını da belirtmişti.

Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yakın bir zamanda yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın uzun menzilli füzeler kullanmasına izin verilmesi olasılığına ilişkin, “Bu kararın alınması, NATO, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’daki savaşa katıldığı anlamına gelecek ” demişti.

Vladimir Putin, ayrıca “Bu da çatışmanın özünü ve doğasını önemli ölçüde değiştirecek. Bu, NATO ülkeleri, ABD ve Avrupa ülkelerinin Rusya ile savaş halinde olduğu anlamına gelecek. Böyle olursa, bizim için oluşacak tehditlere göre gerekli kararları alacağız” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

Putin’den NATO’ya “Savaş Hali” Uyarısı

Ukrayna’nın uzun menzilli füzeler kullanmasına izin verilmesi olasılığını değerlendiren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Bu kararın alınması, NATO, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’daki savaşa katıldığı anlamına gelecek ” dedi ve ekledi:

“Bu da çatışmanın özünü ve doğasını önemli ölçüde değiştirecek. Bu, NATO ülkeleri, ABD ve Avrupa ülkelerinin Rusya ile savaş halinde olduğu anlamına gelecek. Böyle olursa, bizim için oluşacak tehditlere göre gerekli kararları alacağız”

Rossiya-1 devlet televizyon kanalına konuşan Putin’in açıklamaları, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere Dışişleri Bakanları Antony Blinken ile David Lammy’nin çarşamba günkü Kiev ziyaretinin ardından geldi.

Konunun ABD Başkanı Joe Biden ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın Washington’da cuma günü gerçekleşecek görüşmesinde de ele alınması bekleniyor.

Öte yandan, cuma günü stratejik gelişmelerin masaya yatırılacağı Askeri Komite Toplantısı için NATO ülkeleri Parag’da bir araya gelecek.

İki ülkenin dışişleri bakanlarının Kiev’i ziyareti sırasında Ukraynalı yetkililer Batı tarafından sağlanan füzelerin Rusya’nın derinliklerindeki hedeflere karşı kullanılması yönündeki taleplerini yinelediler.

ABD Başkanı Joe Biden Ukrayna’nın kendini savunmak için ABD tarafından sağlanan füzeleri sınır ötesinden Rusya’ya ateşlemesine izin verdi ancak ateşlenebilecekleri mesafeyi büyük ölçüde sınırladı.

Zelenskiy bu sınırlamalarda değişiklik yapılmasını umduğunu belirterek, “En azından bazı güçlü kararlara güvenelim,” dedi. “Bizim için bu çok önemli.”

Bu ay içinde Biden ile konuşmayı umduğunu söyleyen Zelenskiy, ABD’nin askeri ve mali desteğinin çok önemli olduğunu belirtti. Zelenskiy, “Buna büyük ölçüde güveniyoruz ve açıkçası, onsuz başarılı olamayız,” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise açıklamasında, söz konusu silahların Rusya topraklarını hedef almasının savaşın “seyrini değiştireceğini” belirtti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Rusya’dan ABD’ye Füze Uyarısı

St. Petersburg kentinde Rusya donanmasının geçit törenin konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD’nin Almanya’ya uzun menzilli füzeler konuşlandırması durumunda, Batı’yı vurabilecek benzer füzeler konuşlandıracağını söyledi.

Haber Merkezi / ABD ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) 1987 yılında 500 ila 5 bin kilometre menzilli füzelerin kısıtlanmasını öngören Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) Anlaşması imzalamıştı.

2019 yılında ise birbirini anlaşmanın maddelerine uymamakla itham eden Washington ve Moskova anlaşmadan çekilme kararı almış ancak Rusya, ABD ülke dışında nükleer başlıklı orta ve uzun menzilli füze konuşlandırmadığı sürece silah üretimine başlamayacağını bildirmişti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg’da Rusya Donanma Günü dolayısıyla düzenlenen törende Rus, Çin, Cezayir ve Hindistanlı denizcilere hitap etti.

Putin, Washington’un Almanya’ya uzun menzilli füzeler konuşlandırması durumunda Rusya’nın da Batı’yı vurabilecek benzer füzeler konuşlandıracağı konusunda uyardı. Putin, “Gelecekte nükleer başlıklarla donatılabilecek bu tür füzelerin topraklarımızdaki hedeflere uçuş süresi yaklaşık 10 dakika olacak” dedi.

Putin, “ABD ve müttefiklerinin Avrupa ve dünyanın diğer ülkelerindeki faaliyetlerini göz önünde bulundurarak karşı tedbirler alacağız” diye ekledi.

Putin, 2022’de ordusunu soktuğu Ukrayna’daki savaşı Batı’yla tarihi bir mücadelenin parçası olarak görüyor. Putin, Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasının ardından Batı’nın, Moskova’nın nüfuz alanına girerek Rusya’yı küçük düşürdüğünü söylüyor.

Yaklaşık iki hafta önce Kremlin’den yapılan açıklamada, ABD’nin uzun menzilli füze konuşlandırması durumunda Avrupa’daki başkentlerin, Rus silahlı kuvvetleri için meşru birer hedef hâline geleceği belirtilmişti.

ABD ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) 1987 yılında 500 ila 5 bin kilometre menzilli füzelerin kısıtlanmasını öngören Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) Anlaşması imzalamıştı.

2019 yılında ise birbirini anlaşmanın maddelerine uymamakla itham eden Washington ve Moskova anlaşmadan çekilme kararı almış ancak Rusya, ABD ülke dışında nükleer başlıklı orta ve uzun menzilli füze konuşlandırmadığı sürece silah üretimine başlamayacağını bildirmişti.

Rusya ve ABD’li diplomatlar, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 1962 Küba Füze Krizi’nden bile daha kötü olduğunu söylüyor. Hem Moskova hem de Washington, gerginliğin azaltılması yönünde çağrıda bulunurken, her ikisi de gerginliği artırma yönünde adımlar atıyor.

ABD’nin gerginliği körüklediğini ve Typhon füze sistemlerini Danimarka ve Filipinler’e gönderdiğini söyleyen Putin, ABD’nin planlarını NATO’nun 1979’da Batı Avrupa’ya Pershing II fırlatma rampaları konuşlandırma kararına benzetti.

Genel Sekreter Yuri Andropov dahil Sovyet liderleri, Pershing II konuşlandırmalarının, Sovyetler Birliği’nin siyasi ve askeri liderliğini ortadan kaldırarak birliğin başını kesmeyi amaçlayan ABD öncülüğündeki ayrıntılı planın bir parçası olduğundan endişe ediyorlardı.

Putin, “Bu durum, Soğuk Savaş döneminde Avrupa’da Amerikan orta menzilli Pershing füzelerinin konuşlandırılmasıyla ilgili olayları hatırlatıyor” dedi.

Nükleer başlık taşımak üzere tasarlanan Pershing II, 1983 yılında Batı Almanya’ya konuşlandırılmıştı. 1983 yılında, hasta durumda olan Andropov ve KGB, Pershing II konuşlandırması ve büyük bir NATO tatbikatı dahil bir dizi ABD hamlesini, Batı’nın Sovyetler Birliği’ne önleyici bir saldırı başlatmak üzere olduğunun işaretleri olarak yorumladılar.

Putin, Rusya’nın orta ve kısa menzilli nükleer kapasiteli füzelerin üretimini yeniden başlatabileceğine ve ABD’nin Avrupa ve Asya’ya benzer füzeler göndermesinin ardından bunları nereye konuşlandıracağına daha sonra karar verebileceğine dair daha önceki uyarısını yineledi.

10 Temmuz’da Washington’daki NATO zirvesi esnasında görüşen ABD’li ve Almanya’lı yetkililer, Amerikan ordusunun 20 yıl aranın ardından 2026’dan itibaren Almanya’daki üslerinde yeniden uzun menzilli füzeler konuşlandıracağını duyurmuştu.

Yetkililer, bu bağlamda konuşlandırılacak silahlar arasında, 2 bin kilometreden fazla menzili bulunan Tomahawk füzeleri ve hâlihazırda geliştirilmekte olan hipersonik silahlar olacağını bildirdi.

Paylaşın

Rusya Ve Çin’den Batı’ya Karşı İttifak Çağrısı

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Şanghay İş Birliği Örgütü (ŞİÖ) üyelerini, “soğuk savaş mantığıyla hareket ediyorlar” diye eleştirdiği Batı ülkelerine karşı, “birleşmeye ve dış müdahalelere direnmeye” çağırdı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Avrasya’da yeni bir “iş birliği mimarisi” kurma önerisini yineleyerek, bunun “modası geçmiş ve sadece belirli devletlere fayda sağlayan” Avrupa-Atlantik merkezli sisteme alternatif oluşturacağını belirtti.

Belarus’un katılmasıyla üye sayısı 10’a çıkan Şanghay İş Birliği Örgütü’nün (ŞİÖ) Kazakistan’ın başkenti Astana’da devam eden toplantıları sona erdi. Rusya, Çin, Hindistan, İran ve Pakistan’ın da aralarında bulunduğu üye ülke liderleri, burada yaptıkları konuşmalarda iş birliğini artırma niyetlerini tekrar etti.

Zirvenin ikinci ve son gününde konuşan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, ŞİÖ üyelerini, “soğuk savaş mantığıyla hareket ediyorlar” diye eleştirdiği Batı ülkelerine karşı, “birleşmeye ve dış müdahalelere direnmeye” çağırdı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Avrasya’da yeni bir “iş birliği mimarisi” kurma önerisini yineleyerek, bunun “modası geçmiş ve sadece belirli devletlere fayda sağlayan” Avrupa-Atlantik merkezli sisteme alternatif oluşturacağını belirtti.

Ukrayna Savaşı’nın sorumluluğu ile ilgili olarak bir kez daha Batıyı suçlayan Putin, Kiev ve Batı’nın, Moskova’nın koşullarında masaya oturmayı kabul etmesi halinde çatışmaları durdurmaya hazır olduğunu dile getirdi. Putin ayrıca ŞİÖ ortakları arasında dolar yerine yerel parayla ticaretin yaygınlaştığını ifade ederek, bundan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Rus lider ayrıca, grup olarak yeni bir ödeme sistemi geliştirilmesini de önerdi.

Rusya, Ukrayna Savaşı sebebiyle Batı’nın uyguladığı yaptırımlardan dolayı, küresel ödeme yöntemi olan SWIFT mekanizmasının dışında bırakılmış durumda.

Vladimir Putin konuşmasında, ŞİÖ ve benzer oluşumlara işaret ederek, “Çok kutuplu bir dünya gerçeğe döndü. Giderek daha fazla ülke adil bir düzeni destekliyor ve kendi geleneksel değerlerini savunuyor” dedi.

Erdoğan, Putin ve Şi ile görüştü

Türkiye üyesi olmadığı ŞİÖ toplantılarına “diyalog partneri” olarak katılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Astana temasları kapsamında bugün Çin lideri Şi Cinping ve Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile bir araya geldi.

Erdoğan dün de Rusya lideri Putin ile ikili görüşme gerçekleştirmiş, toplantıda Suriye ve Ukrayna konularının ele alındığı açıklanmıştı. Astana’daki zirvenin tamamlanmasıyla ŞİÖ dönem başkanlığı Kazakistan’dan Çin’e geçti.

Bu arada Astana’daki zirveye katılmayan Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin 8-9 Temmuz’da Rusya’nın başkenti Moskova’yı ziyaret edeceği açıklandı. Daha önce duyurulan söz konusu ziyaretin tarihi bugüne dek net değildi.

Bölgesel rakipler olan Çin ve Hindistan, Batı yaptırımlarının ardından Rus petrolünün en büyük alıcıları haline geldi. Aynı zamanda ABD ile de yakın ilişkileri bulunan Hindistan, şu ana kadar Rusya’yı Ukrayna işgalinden ötürü kınamaktan kaçındı.

Moskova’ya son ziyaretini 2015 yılında yapan Modi, 2019 yılında Rusya’nın doğusundaki Vladivostok şehrinde resmi temaslarda bulunmuştu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan’dan “Suriye’de Çözüm İçin İşbirliğine Hazırız” Mesajı

Vladimir Putin ile Astana’da bir araya gelen Erdoğan, başta Suriye iç savaşı olmak üzere terör örgütleri için elverişli alan oluşturan istikrarsızlıkların sonlandırılması için somut adımlar atılmasının önemini ortaya koydu.

Haber Merkezi / Erdoğan, Türkiye’nin çözüm için işbirliğine hazır olduğunu kaydetti. Erdoğan, Türkiye’nin, Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşın önce ateşkes, ardından barışla sona erdirilmesi için uzlaşı zeminini oluşturabileceğini, iki tarafı da memnun edebilecek adil bir barışın mümkün olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü 24’üncü Devlet Başkanları Zirvesi nedeniyle bulunduğu Kazakistan’ın başkenti Astana’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi.

Yaklaşık bir saat sürdüğü belirtilen görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç’ın da yer aldığı kaydedildi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye ile Rusya ilişkilerinin yanı sıra Ukrayna-Rusya savaşındaki son durum, İsrail’in Filistin topraklarındaki saldırıları, Suriye’deki gerilimde çözüm arayışları ve terörle mücadele konuları değerlendirildi.

Türkiye’nin, bölgesinde ve dünyada barışın tesisi için çaba göstermeye devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye’nin, Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşın önce ateşkes, ardından barışla sona erdirilmesi için uzlaşı zeminini oluşturabileceğini, iki tarafı da memnun edebilecek adil bir barışın mümkün olduğunu ifade etti.

İsrail’in Filistin topraklarındaki saldırıları ve Lübnan’a yönelik tehditlerinin bölgesel ve küresel barış ile huzuru hedef aldığına işaret eden Erdoğan, çatışmaların yayılmasının en büyük zararı bölge ülkelerine vereceğini, uluslararası toplumun artık İsrail’in durdurulmasına odaklanması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin, sınırlarının hemen ötesinde bir teröristan kurdurmamakta kararlı olduğunun altını çizen Erdoğan, başta Suriye iç savaşı olmak üzere terör örgütleri için elverişli alan oluşturan istikrarsızlıkların sonlandırılması için somut adımlar atılmasının önemini ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin çözüm için işbirliğine hazır olduğunu kaydetti.

Vladimir Putin’e Türkiye daveti

Erdoğan, görüşmenin basına açık kısmında yaptığı konuşmada, “Dostumla, uzun bir süredir görüşemedik. Telefon diplomasisiyle görüşmelerimiz oldu ama bu arada arkadaşlarımız sürekli irtibat halindeydi. İçişleri, Hazine ve Maliye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlarımız irtibatlarını sürekli sürdürdüler” ifadesini kullandı.

Türkiye ile Rusya’nın birlikte Akkuyu Nükleer Santrali’ni yaptığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti: “Tabii bütün arzumuz onu bir an önce devreye almak, bitirebilmek. Sinop Nükleer Enerji Santrali ile ilgili görüşmelerimiz var. Bu konuda ciddi adımlar atabileceğimize inanıyoruz. Bu konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız muhatabıyla görüşmelerini sürdürüyor.

Bu görüşmelerle birlikte de tabii bu arada özellikle BOTAŞ ve Gazprom arasındaki ilişkiler samimi bir havada devam ediyor. Sizin de ifade ettiğiniz gibi yani, 55 milyar dolarlık bu hacim bizim için çok çok önemli değil. Bizim hedefimiz 100 milyar doları yakalamaktı. Bu 100 milyar dolara ulaşabileceğimize inanıyorum. Bu konuda böyle bir potansiyele de sahibiz.”

Turizm noktasında yaklaşık 7 milyon Rus turistin Türkiye’ye gelmesinin çok önemli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi: “Rus turistlerin Türkiye’de ağırlanması önem arz ediyor. Bu konudaki samimiyetimiz aynı kararlılıkla devam ediyor. Bunu aynı şekilde devam ettireceğiz. Yeter ki Rus turistler Türkiye’den memnun kalsınlar. Destinasyon olarak iyiyiz, güçlüyüz, bunu aynı şekilde de devam ettireceğiz. Rusya-Türkiye arasındaki bu sıcak ilişkinin ötesinde tabii, ben sizleri de en kısa zamanda ülkemde ağırlamayı bekliyorum.”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Erdoğan’ın daveti üzerine Türkiye’ye muhakkak geleceğini dile getirdi.

Paylaşın

Rusya İle Kuzey Kore Arasında ‘Stratejik Ortaklık’ Adımı

Kuzey Kore olarak bilinen Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile Rusya stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Anlaşma, Moskova ve Pyongyang arasında Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana kurulan en güçlü bağlantıya işaret ediyor.

Haber Merkezi / Moskova ile ilişkilerin Sovyet döneminden bile daha yakın olduğunu ifade eden Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong Un “Özel askeri operasyonunda Rus devleti, halkı ve ordusunu desteklediklerini” dedi. Moskova 2022 Şubat’ında başlattığı Ukrayna’yı işgal girişimini “özel askeri operasyon” olarak adlandırıyor.

İki ülke ilişkilerinin 2023’te zaten oldukça geliştiğini söyleyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Pyongyang’da imza attıkları metnin “ilişkilerin temelini oluşturacağını” söyledi. Hem Moskova hem Pyongyang silah ve diğer kritik teknolojilerin ticaretini engelleyen ağır yaptırımlar altında.

Kuzey Kore’yi ziyaret eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, başkent Pyongyang’da Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong Un ve tezahürat yapan kalabalıklar tarafından gösterişli bir törenle karşılandı.

Vladimir Putin ve Kim Jong Un, iki ülkeden birinin saldırıyla karşı karşıya gelmesi halinde karşılıklı yardım öngören stratejik bir anlaşma imzaladı. Her iki lider anlaşmayı, güvenlik, ticaret, yatırım ve kültürel anlamda iki ülke arasındaki ilişkilerin önemli düzeyde gelişmesi olarak tanımladı.

Kuzey Kore ve eski Sovyetler Birliği 1961’de uzmanların Kuzey Kore’nin saldırıya uğraması halinde Moskova’nın askeri müdahalesini zorunlu kıldığını söylediği bir anlaşma imzalamıştı.

Bu anlaşma Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra iptal edildi ve bunun yerini 2000 yılında daha zayıf güvenlik güvencelerini kapsayan bir anlaşma aldı. Yeni imzalanan anlaşmanın 1961’deki anlaşmayla benzer düzeyde bir koruma sağlayıp sağlamadığı ise henüz belirsiz.

Rusya’nın Ukrayna’daki savaşına “tam destek” verdiğini açıklayan Kim Jong Un, Moskova ile daha güçlü stratejik bağlar kurmak istediğini belirtiyor.

Karşılamaya ilişkin Rus medyası tarafından yayınlanan videoda, başkentten geçen Taedong Nehri kıyısındaki Kim Il Sung Meydanı’nda, aralarında atlı askerlerin de bulunduğu bir şeref kıtası ve sivillerden oluşan büyük bir kalabalığın toplandığı görüldü. Ellerinde balonlar tutan çocuklar, meydandaki ana binayı süsleyen Rus ve Kuzey Kore bayrakları ve iki liderin dev portreleri dikkat çekti.

Ziyaret sırasında liderler birbirlerine pahalı hediyeler de sundu. Putin’in danışmanı Yuri Ushakov, Rus liderin ev sahibine, Aurus marka bir limuzin ve çay takımı hediye ettiğini söyledi. Rus yapımı Aurus limuzinler Putin tarafından başkanlık aracı olarak kullanılıyor.

Putin, otomobil tutkusuyla bilinen Kim’e Şubat ayındaki Rusya ziyareti sırasında yine Aurus limuzin hediye etmişti. Kim’in bir Maybach limuzinin yanı sıra; Mercedes, Rolls-Royce ve Lexus marka lüks otomobillerden oluşan pahalı bir koleksiyonu var.

Kuzey Kore liderinin ise konuğuna, Putin’in kendisinin resmedildiği bir tablo dahil çeşitli sanat eserleri hediye ettiği belirtildi.

İki liderin zirvesi Batı için ne anlama geliyor?

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Salı günü Washington’da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile yaptığı görüşmenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Blinken, Putin’in Kuzey Kore ziyaretinin Rusya’nın “çaresizlik içinde, Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırganlık savaşını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu şeyleri kendisine sağlayabilecek ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye ve güçlendirmeye” çalıştığını söyledi.

Blinken, “Kuzey Kore Rusya’ya önemli miktarda mühimmat ve Ukrayna’da kullanılmak üzere başka silahlar sağlıyor” dedi. ABD ve müttefikleri Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore’nin son uydu ve balistik füze fırlatmaları ve kuzeydoğu Asya’da gerilimi tırmandıran nükleer silah kullanma tehditleri nedeniyle tepkili.

Kuzey Kore’nin 27 Mayıs’ta başarısız bir askeri keşif uydusu fırlatması ve BM yaptırımlarını ihlal ederek balistik füze teknolojisini kullandığı diğer fırlatmaların ardından BM Güvenlik Konseyi acil olarak toplanmıştı.

Kuzey Kore, 2022 yılının başından bu yana nükleer silah programını geliştirirken bu yasaklı teknolojiyi kullanarak 100’den fazla füze fırlattı. Buna karşılık ABD ve müttefikleri giderek artan sayıda askeri tatbikat gerçekleştirdi.

BM Genel Sekreter Yardımcısı Khaled Khiari konsey toplantısında yaptığı açıklamada, egemen devletlerin barışçı uzay faaliyetlerinden yararlanma hakkına sahip olduğunu, ancak Kuzey Kore’nin balistik füze teknolojisini kullanarak fırlatma yapmasının açıkça yasak olduğunu kaydetti. Khiari, devam eden ihlallerinin küresel nükleer silahsızlanma ve nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmalarına zarar verdiğini söyledi.

Paylaşın

Rusya – Ukrayna Savaşı: Putin, Barış Şartlarını Açıkladı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın Herson, Zaporijya, Donetsk ve Luhansk bölgelerden çekilmesi ve NATO üyeliği hedefinden vazgeçmesi halinde çatışmaların derhal durabileceğini ve müzakerelere başlayabileceklerini söyledi.

Vladimir Putin, yaptığı teklifinin savaşa tam bir son vermeyi hedeflediğini, çatışmaları dondurmak anlamına gelmediğini de vurguladı. Batılı bankalarının bloke koyduğu Rusya varlıklarını kullanılarak Ukrayna’ya kredi sağlanmasına da tepki gösteren Putin, Batılı liderlerin yaptığının “hırsızlık” olduğunu söyledi.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batılı bankalarının bloke koyduğu Rus varlıkları kullanılarak Ukrayna’ya kredi sağlanmasına tepki gösterdi. Batılı liderlerin yaptığının “hırsızlık” olduğunu söyleyen Putin, “Cezasız kalmayacak” tehdidinde bulundu.

G7 ülkeleri ve Avrupa Birliği, işgal sonrası Rusya merkez bankasına ait 300 milyar doları dondurmuştu. İtalya’da yapılan G7 zirvesinde taraflar, bu parayı teminat göstererek Kiev’e savaş ve yeniden inşa çabalarında kullanılmak üzere 50 milyar dolar kredi sağlamakta uzlaştı. Kredi tutarının büyük bölümü Washington’dan gelecek. Plana göre, Rus parasına işleyen faiz ise kredinin geri ödemesinde kullanılacak.

Putin, “Yasal zemin arayışları ve kendilerini haklı çıkarmak için buldukları tüm hilelere rağmen bu hırsızlıktır ve cezasız kalmayacak” dedi. Rus lider ayrıca, Batı ve Moskova arasındaki açmazın “geri dönülemez noktaya çok yakın” olduğunu söyledi, ülkesinin en büyük nükleer cephaneliğe sahip olmasıyla övündü. Putin, daha önce de çok kez nükleer silah kullanma tehdidinde bulunmuştu.

Batı ittifakının en zengin yedi devleti toplantılarını İtalya’nın güneyindeki Puglia’da sürdürürken konuşan Putin, Ukrayna’daki savaşı bitirmek için daha önce açıkladığı şartlarını da yineledi. Putin, Ukrayna’nın Herson, Zaporijya, Donetsk ve Luhansk bölgelerden çekilmesi ve NATO üyeliği hedefinden vazgeçmesi halinde çatışmaların derhal durabileceğini ve müzakerelere başlayabileceklerini söyledi.

Putin; Kırım’ın yanı sıra Herson, Zaporijya, Donetsk ve Luhansk bölgelerini Rus toprağı olarak görüyor. Ukrayna ise ne bir kısmı 2014’ten beri Rus işgali altındaki bu topraklardan vazgeçmeyi ne de NATO üyeliği hedefinden geri adım atmayı kabul ediyor.

Rusya lideri açıklamasında, yaptığı teklifinin savaşa tam bir son vermeyi hedeflediğini, çatışmaları dondurmak anlamına gelmediğini de vurguladı. Rusya ayrıca, Ukrayna güçlerinin sınırlandırılması ve Ukrayna içinde yaşayan Rusça konuşan halkın korunması gibi taleplerde de bulunuyor.

Kiev ve NATO Putin’in ‘acil ateşkes’ teklifini reddetti

NATO ve Kiev hükümeti Putin’in teklifini reddederek, Rus liderin açıklamalarını kınadı. Ukrayna hükümet danışmanı Mykhailo Podolyak, sosyal medya hesabından öneriyi sert bir şekilde eleştirerek, “Rusya’dan yeni bir ‘barış teklifi’ olmadığını” söylerken, talepleri “tamamen uydurma” olarak nitelendirdi.

Mykhailo Podolyak, “İçeriği … uluslararası hukuka karşı son derece saldırgandır ve Moskova’nın gerçekleri değerlendirme konusundaki yetersizliğini kesinlikle ifade etmektedir” dedi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Brüksel’de düzenlediği basın toplantısında Putin’in teklifini reddetti ve bu teklifin “iyi niyetle” yapılmadığını belirtti. Cuma günü yaptığı açıklamada, “Ukrayna topraklarından güçlerini çekmek Ukrayna’nın işi değil. Güçlerini işgal altındaki Ukrayna topraklarından çekmek Rusya’nın görevidir” dedi.

Paylaşın