Satürn’ün Uydu Sayısı 145’e Çıktı

Satürn’ün uydu sayısını 145’e çıktı. Böylece Satürn, “Uydu Kralı” unvanını Jüpiter’den aldı ve aynı zamanda evrende 100’den fazla uydunun yörüngesinde döndüğü bilinen ilk gezegen haline geldi.

Satürn’ün yeni keşfedilen uyduları “düzensiz uydular” olarak sınıflandırıldı.

Bu terim, bir gezegenin kütle çekim kuvvetiyle yakalandığı ve normal uyduların yörüngelerine kıyasla daha eğimli olan büyük ve eliptik bir yörünge izlediğine inanılan nesneler için kullanılıyor.

Gökbilimciler, halkalı gezegen Satürn’ün yörüngesinde dönen 62 yeni doğal uydu keşfetti.

Bu keşiften önce, Satürn’ün Uluslararası Astronomi Birliği tarafından tanınan 83 uydusu vardı. Yeni atılım, gezegenin uydu sayısını 145’e çıkarıyor.

Böylece Satürn, “Uydu Kralı” unvanını Jüpiter’den alıyor ve aynı zamanda evrende 100’den fazla uydunun yörüngesinde döndüğü bilinen ilk gezegen haline geliyor.

Keşfin ardında Çin’deki Academia Sinica Astronomi ve Astrofizik Enstitüsü’nden doktora sonrası araştırmacı Edward Ashton liderliğindeki bir ekip var.

Ekip, gezegenin etrafındaki daha küçük ve daha sönük uyduları bile tespit etmeyi başardı.

Araştırmada kullanılan veriler, Hawaii’de Maunakea tepesindeki Kanada-Fransa-Hawaii Teleskopu (CFHT) tarafından 2019 ve 2021 arasında üç saatlik aralıklarla toplandı.

Gözlemler, gökbilimcilerin Satürn çevresindeki 2,5 kilometre çapındaki uyduları tespit etmelerine olanak sağladı.

Satürn’ün yeni keşfedilen uyduları “düzensiz uydular” olarak sınıflandırıldı.

Bu terim, bir gezegenin kütle çekim kuvvetiyle yakalandığı ve normal uyduların yörüngelerine kıyasla daha eğimli olan büyük ve eliptik bir yörünge izlediğine inanılan nesneler için kullanılıyor.

Ayrıca düzensiz uydular, yörüngelerinin eğimine bağlı olarak gruplaşma eğilimi gösteriyor.

Satürn’ün sistemi halihazırda bu gruplardan üçüne ev sahipliği yapıyor. Hepsi de adlarını farklı mitolojik olaylardan alıyor: Inuit grubu, Galya grubu ve yoğun nüfuslu İskandinav grubu.

Satürn’ün yeni bulunan tüm uyduları, şu anda var olan bu üç gruptan birine giriyor.

Ekibe göre yeni uyduların üçü Inuit grubuna ait, ancak çoğunluğu İskandinav grubuna uygun.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Dikkat Çeken Keşif: Ay’daki “Cam Boncuklarda” Su Bulundu

Dünya’nın tek doğal uydusu ve Güneş Sistemi içindeki beşinci büyük doğal uydu olan Ay’da dağılmış küçük cam boncukların içinde su keşfedildiği açıklandı. Ay, Dünya’dan yaklaşık 384.403 km uzaklıkta.

Bilim insanları, cam boncukların Ay yüzeyindeki su döngüsünün en önemli rezervuarı olduğunu tahmin ediyor ve bu su kaynağının “geleceğin kaşifleri” tarafından çıkarılıp kullanılabileceği beklentisinde.

Çin Bilimler Akademisi liderliğindeki bir ekip tarafından yürütülen çalışmada, Aralık 2020’de Çin’in Chang’e-5 uzay aracı tarafından alınıp Dünya’ya geri getirilen 117 cam boncuk incelendi.

Bir atmosfer korumasından yoksun olan Ay’ın yüzeyine çarpan küçük meteorlar cam boncukların oluşumunda rol oynuyor.

Meteor darbesiyle açığa çıkan ısı yüzey malzemesini eritiyor ve bu malzeme soğuyarak bir saç teli genişliğinde yuvarlak cam boncuklar haline geliyor.

Bir trilyon ton su

Araştırmayla ilgili açıklama yapan İngiltere’deki Açık Üniversite’de gezegen bilimi profesörü Mahesh Anand, güneşli havalarda su moleküllerinin Ay yüzeyinde “zıpladığının” görülebildiğini, ancak bunun tam olarak nereden geldiğini bilmediklerini dile getirdi.

Nature Geoscience dergisinde yayınlanan araştırmaya göre cam boncuklar Ay toprağının yaklaşık yüzde üç ila beşini oluşturuyor olabilir.

Çalışmanın ortak yazarlarından olan Prof. Anand, hızlı bir hesaplama ile, Ay’ın tüm cam boncuklarının içinde yaklaşık bir trilyon ton su olabileceğini öne sürdü. Anand’a göre boncuklardaki suyu serbest bırakmak için sadece 100 santigrat derece civarında hafif bir ısıya ihtiyaç var.

Suyun bileşenlerinden oksijen, kayaların ve minerallerin içinde hapsolmuş olsa da Ay’ın neredeyse yarısını oluştuyor.

Anand, araştırmayı derinleştirdiklerinde, suyu oluşturmak için gerekli bir diğer bileşen olan hidrojenin Güneş’le bağlantısını da keşfettiklerini bildirdi.

Buna göre hidrojenin Güneş Sistemi boyunca yüklü parçacıkları süpüren güneş rüzgârından geldiği belirlendi.

Anand, bunun Güneş Sistemi’ndeki Merkür ya da asteroitler gibi atmosferi olmayan diğer cisimlerde de güneş rüzgarının suya eşit derecede katkıda bulunabileceği anlamına geldiğini vurguladı.

Cam boncuklar sürdürülebilir su kaynağı olabilir mi?

Araştırmacılar bu keşifle Ay’da sürdürülebilir bir su kaynağının bulunduğunu söylemek için çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

Ancak Prof. Anand, bu malzemelerin ısıtılması ve işlenmesinin “yarının kaşiflerine” su, hatta oksijen sağlayarak “diğer dünyaları sürdürülebilir ve sorumlu bir şekilde” araştırmalarına yardımcı olabileceğinin altını çizdi.

AFP haber ajansına konuşan uzman, Avrupa Uzay Ajansı’nın 2025 yılında Ay’a fırlatmayı planlanladığı robotik sondaj aracı PROSPECT’in bu şekilde su toplayıp çıkarabilen ilk araç olabileceğini söyledi.

NASA’nın önümüzdeki yılın sonlarına doğru fırlatmayı planladığı VIPER görevi, su buzunu analiz etmek amacıyla Ay’ın Güney Kutbu’na gidecek.

NASA, önümüzdeki yıllarda Artemis görevi ile 1972’den bu yana ilk kez insanları Ay yüzeyine geri getirmeyi planlıyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Jüpiter’in Etrafında 12 Yeni Uydu Keşfedildi; Uydu Sayısı 92’ye Çıktı

Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni Jüpiter’in etrafında 12 yeni uydu keşfedildi. Jüpiter’in uydularından biri olan Europa, 1610’da İtalyan gökbilimci Galileo Galilei tarafından keşfedilmişti.

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın Voyager 2 uzay aracı 1979’da Europa’ya yakın geçiş yaparak uydunun ilk yörünge fotoğraflarını çekmişti.

Gökbilimciler, Jüpiter’in etrafında 12 yeni uydu keşfetti. Böylece Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeninin çevresindeki uyduların sayısı 92’ye yükseldi.

Bu sayı, güneş sistemindeki diğer tüm gezegenlerden daha fazla. Daha önce ilk sırada 83 teyit edilmiş uydusuyla Satürn bulunuyordu.

Yeni keşiflerin ardından Satürn ikinci sıraya yerleşti.

Keşfi gerçekleştiren ekipten bir isim olan Carnegie Enstitüsü’nden bilim insanı Scott Sheppard, Jüpiter’in uydularının Uluslararası Astronomi Birliği’ne bağlı Küçük Gezegen Merkezi’nce listeye eklendiğini dile getirdi.

Uydular 2021 ve 2022 yıllarında Hawaii ve Şili’deki teleskoplar kullanılarak keşfedildi ve yörüngeleri de takip gözlemleriyle teyit edildi.

Sheppard’a göre yeni uyduların boyutları 1 kilometre ile 3 kilometre arasında değişiyor.

Bilim insanı Scott Sheppard, “Umarım yakın gelecekte bu dış uydulardan birini yakından görüntüleyerek kökenlerini daha iyi tespit edebiliriz.” ifadesini kullandı.

Avrupa Uzay Ajansı nisan ayında Jüpiter’e bir uzay aracı göndererek gezegenin kendisini ve en büyük, buzlu uydularından bazılarını inceleyecek.

NASA da gelecek yıl Jüpiter’le aynı ismi taşıyan uydusunu keşfetmek için “Europa Clipper”ı fırlatacak. Zira donmuş kabuğunun altında bir okyanus barındırıyor olabilir.

NASA, Europa Clipper uzay aracını, 2024’te yaşam için uygun koşullara sahip olup olmadığını araştırmak için Europa’ya fırlatmayı planlıyor.

ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) Jüpiter keşif aracı Juno, gezegenin buzullarla kaplı uydusu Europa’yı yakın geçişi sırasında fotoğraflamıştı.

Europa’nın ekvatoruna yakın bir alana odaklanan ilk görüntüde, Europa’nın buzlu kabuğuna işaret eden çıkıntı ve çukurlar göze çarpmıştı.

Sheppard, Jüpiter ve Satürn’ün, bir zamanlar birbirleriyle ya da kuyruklu yıldızlarla veya asteroitlerle çarpışan daha büyük uyduların parçaları olduğuna inanılan küçük uydularla dolu olduğunu belirtiyor.

Aynı durum Uranüs ve Neptün için de geçerli, ancak mesafenin çok uzak olması uydu tespitini oldukça zorlaştırıyor.

Jüpiter’in 92’ye çıkan uydusundan biri olan Europa, 1610’da İtalyan gökbilimci Galileo Galilei tarafından keşfedilmişti.

NASA’nın Voyager 2 uzay aracı 1979’da Europa’ya yakın geçiş yaparak uydunun ilk yörünge fotoğraflarını çekmişti.

(Kaynak: Eurnews Türkçe)

Paylaşın

Çin, Gizli Bir Uzay Aracı Fırlattı

Çin yörüngeye gizli bir yeniden kullanılabilen uzay aracı gönderdi. Çince yayın yapan devlete bağlı medya kuruluşu Şinhua’da yer alan habere göre, dün Jiuquan Uydu Fırlatma Merkezi’nden fırlatılan Uzun Yürüyüş 2F roketi, alçak Dünya yörüngesine “yeniden kullanılabilir bir test uzay aracı” gönderiyor.

Haberde uzay aracının testinin “uzayın barışçıl kullanımı için teknik destek sağlaması planlanan yeniden kullanılabilir ve yörüngedeki hizmetlerin teknik doğrulamasını” içerdiği belirtiliyor.

Fırlatmaya ilişkin herhangi bir fotoğraf veya ilgili bir işlem yayımlanmadı fakat test edilen aracın bir uzay uçağı olduğu tahmin ediliyor. Uzun Yürüyüş 2F roketi alçak Dünya yörüngesine yaklaşık 8 metrik ton taşıyabilir; bu da uzay uçağının ABD Hava Kuvvetleri’nin X-37B uzay uçağına benzer boyutta olduğuna işaret edebilir.

Başka bir gizli Çin uzay aracı Eylül 2020’de fırlatılmış ve Çin’e inmeden önce iki gün boyunca yörüngede kalmıştı. Bu yeni aracın o zamanki araçla aynı olup olmadığı bilinmiyor.

Çin, yeniden kullanılabilir uzay aracı kabiliyetlerini geliştirmek için hamleler yapıyor gibi görünüyor. Çin Devlet Konseyi Enformasyon Bürosu tarafından bu yıl ocakta yayımlanan uzay “resmi raporunda” ülkenin “yeniden kullanılabilir uzay taşımacılığı sistemleri için kritik teknolojiler üzerine araştırmaları güçlendirmeye ve buna uygun uçuş denemeleri yapmaya devam edeceği” belirtildi.

Raporda şöyle devam edildi:

Düzenli fırlatmalara yönelik artan ihtiyaca karşılık olarak Çin, uzaya çıkış ve uzaydan dönüş kapasitesini geliştirmek ve uzaya giriş ve uzaydan çıkışı daha verimli hale getirmek için yeni roket motorları, kombine döngü tahriki ve üst aşama teknolojileri geliştirecek.

Çin, devlete ait Çin Hava-Uzay Bilimleri ve Endüstri Şirketi (CASIC) aracılığıyla Tengyun adlı kendi uzay uçağını da geliştiriyor.

CASIC’ten Zhang Hongwen, 2018’de Çin Merkez Televizyonu’na, “SpaceX tarafından benimsenen roket geri dönüşümünün aksine, uzay uçağı sıradan bir havalimanından havalanarak uzay araçlarını yörüngeye taşıyabilir. Bu, gelecekteki uzay taşımacılığında devrim yapacak” demişti.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Uzay Ajansı: Güneş Fırtınaları Uyduları Batırıyor

Avrupa Uzay Ajansı (ESA) yetkilileri, Dünyanın manyetik alanını inceleyen Swarm uydusunu Güneş fırtınaları nedeniyle atmosfere battığını söyledi. ESA araştırmacıları, aracı bir manevrayla yükseltmek zorunda kaldıklarını ifade etti.

Uzay ajansından gelen açıklamada “Son 5, 6 yılda uydular yılda yaklaşık 2,5 kilometre batıyordu. Ancak geçen yılın aralık ayından bu yana neredeyse dalış yapıyorlar” ifadeleri yer aldı.

Ajansa göre aralık ve nisan arasında ölçülen düşüş hızı yılda 20 kilometreye denk geliyor.

Aslında uydular, yörüngedeyken normalde de belirli hızlarla atmosfere doğru sürükleniyor. Ancak dikkat çekici olan, son dönemde bu sürüklenmenin Güneş’teki aktivite nedeniyle anormal hızlara ulaşması.

Güneş’teki hareketlilik giderek artıyor

Gökbilimciler bu sürüklemenin yoğunluğunun Güneş aktivitesine, yani yıldızın yüzeyinde meydana gelen patlama ve radyoaktif püskürmelere bağlı olduğunu biliyor.

Öte yandan, Güneş’teki patlamaların birkaç yıl içinde daha da atması ve zirve noktasına ulaşması bekleniyor. Çünkü Güneş, şu anda hareketli bir evrede.

Yıldız her 11 yılda bir, sakin veya fırtınalı geçen bir döngüsünü tamamlıyor ve yenisini başlatıyor. Güneş’in 2019’da 25. döngüsüne girdiği biliniyor. Bu döngülerden sakin olanına, yani yıldızdaki patlamaların ve lekelerin minimum seviyeye indiği dönemlere “solar minimum” adı veriliyor.

Güneş lekelerinin arttığı ve patlamaların da sıklaştığı evrelerse “solar maksimum” diye adlandırılıyor.

2025’te şuanki solar maksimum evresi zirve noktasına ulaşacak. Bu nedenle bilim insanları özellikle 2025 civarında şiddetli patlamaların Dünya’yı etkilemesini bekliyor.

Uydular daha fazla sürtünmeyle karşı karşıya kalacak

Güneş’teki patlamaların artması, uzaya radyoaktif parçacıkların ve plazmaların savrulmasıyla sonuçlanıyor. Güneş rüzgarı diye de bilinen bu parçacıklar, Dünya’ya doğru yönelip atmosferle etkileşime girebiliyor.

ESA’nın Swarm misyon yöneticisi Anja Stromme, “Bu etkileşimin atmosferin yükselmesine neden olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullanıyor:

Bu da daha yoğun hava katmanının yukarı doğru, daha yüksek irtifalara kayması anlamına geliyor.

Daha yoğun hava, uydular için daha yüksek sürtünme kuvveti demek. Yükselen atmosferin neden olduğu yoğunluk artışı, alçak yörüngedeki uyduların bir kısmının düşmesine neden olabilir.

Stromme, “Rüzgara karşı koşmak gibi” dedi.

Sürüklenme uyduları yavaşlatıyor ve yavaşladıklarında batıyorlar.

Stromme, yaklaşık 400 kilometrelik irtifa içindeki tüm uzay araçlarının sorun yaşayacağını belirtiyor.

Bu irtifa, Uluslararası Uzay İstasyonu’nu ve aynı zamanda son 10 yılda alçak Dünya yörüngesini dolduran yüzlerce uyduyu içeriyor.

Basit ve az maliyetli teknolojilere öncülük eden özel girişimcilerin ürünü olan bu uydular Güneş aktivitesine karşı özellikle savunmasız.

Stromme, “Bu yeni uyduların birçoğunun tahrik sistemleri yok” ifadelerini kullandı: Yörüngede daha kısa ömürleri olacak.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Dünyanın Yörüngesinde Kaç Uydu Var?

Sovyetler Birliği 1957’de Sputnik’i fırlattığından beri, insanlık her yıl sürekli olarak daha fazla nesneyi yörüngeye yerleştiriyor. 20. yüzyılın ikinci yarısından 2010’ların başına kadar yılda yaklaşık 60 ila 100 uydu fırlatıldı.

Haber Merkezi / Az ama istikrarlı bir artış oranıyla. Ancak son zamanlarda bu hız çarpıcı bir şekilde artıyor. 2020 yılında 114 fırlatmayla yaklaşık 1.300 uydu uzaya taşındı ve ilk kez 1.000 yeni uydunun bir yıl içerisinde yörüngeye yerleştirildiği anlamına geliyor.

Ancak hiçbir yıl 2021 ile kıyaslanamaz. 16 Eylül itibariyle, yaklaşık 1.400 yeni uydu Dünya’nın çevresini dolaşmaya başladı ve bu yıl içerisinde daha da artacak.

Küçük uydular, yörüngeye kolay erişim

Bu artışın iki ana nedeni var. Birincisi, uzaya bir uydu göndermek hiç bu kadar kolay olmamıştı. Örneğin, 29 Ağustos 2021’de, bir SpaceX roketi, biri öğrencilerim tarafından yapılanlar da dahil olmak üzere, birkaç uyduyu Uluslararası Uzay İstasyonuna taşıdı. Bu uydular 11 Ekim 2021’de yörüngeye yerleşecek ve uydu sayısı tekrar artacak.

İkinci neden ise, roketlerin daha fazla uyduyu her zamankinden daha kolay ve ucuza taşıyabilmesidir. Bu artış, roketlerin güçlenmesinden kaynaklanmıyor. Aksine, elektronik devrimi sayesinde uydular küçüldü. 2020’de fırlatılan tüm uzay araçlarının büyük çoğunluğu küçük uydulardı.

Bu uyduların çoğu, Dünya’yı gözlemlemek, iletişim veya internet için tasarlanmıştır. İnterneti dünyanın yetersiz bölgelerine ulaştırmayı hedefleyen iki özel şirket, SpaceX’ten Starlink ve OneWeb 2020’de yaklaşık 1.000 küçük uydu yörüngeye yerleştirmişlerdir.

Uydular yıldızları engellemeye başladı

Uydu sayılarındaki devasa artışla birlikte, kalabalık bir gökyüzü korkusu gerçek olmaya başlıyor. Gökbilimciler yörüngeye yerleştirilen uyduların yıldızları engellediğini gözlemlemeye başladı.

Her yıkıcı teknolojik gelişme, kuralların güncellenmesini veya yenilerinin oluşturulmasını gerektirir. SpaceX, Starlink uyduların etkisini azaltmanın yollarını test ederken, Amazon, görev tamamlandıktan sonra 355 gün içinde uydularını yörüngeden çıkarma planlarını açıkladı. Farklı paydaşların bu ve diğer eylemleri, ticaretin, bilimin ve insan çabalarının bu potansiyel krize sürdürülebilir çözümler bulacağı konusu umutlandırıyor.

Paylaşın

Jüpiter’in Neden Bu Kadar Çok Uydusu Var?

Güneş sistemindeki diğer tüm gezegenlerin toplam kütlesinin iki katından daha büyük bir kütleye sahip olan Jüpiter, sayısız uyduyu sahip olmasına yardımcı olacak eşit derecede büyük bir yerçekimi kuvvetine sahiptir.

Haber Merkezi / Gökbilimcilere göre, gaz devinin şu an onaylanmış 79 uydusu var. Bu, Satürn’ün 82 doğrulanmış uydu sayısından daha az. Ancak, gökbilimciler sürekli olarak yenilerini keşfetmeye devam ettikleri için, hangi gezegenin daha çok uyduya sahip olduğu yarışı hala devam ediyor.

Satürn, gökbilimcilerin 20 yeni uydu keşfettiği 2019’da Jüpiter’den bu alanda tacı çaldı. Ancak, Carnegie Bilim Enstitüsü’ne bağlı gökbilimciler tarafından 2017’de Jüpiter çevresinde on iki yeni uydu keşfedildi. Dahası, Jüpiter’in güneş sistemindeki en fazla sayıda uyduya sahip olduğuna inanmak için iyi nedenler var.

Eylül 2020’de British Columbia Üniversitesi’nden gökbilimciler, çapı 800 metrenin üzerinde olan 45 aday uydu belirlediler. Ancak araştırmacılar gökyüzünün yalnızca küçük bir alanını incelediler ve Jüpiter’in yörüngesinde dönen bu küçük uydulardan 600’den fazla olabileceği sonucuna vardılar.

Bu aday uydular şu anda araştırılıyor, bu da yörüngelerini güvenilir bir şekilde doğrulamak için oldukça fazla zaman alacak. Ancak gökbilimciler uydularını kataloglamakla meşgulken, Jüpiter’in neden bu kadar çok uydusunun olduğunu anlamak için iyi bir zaman. Jüpiter’i bu alanda bu kadar özel kılan ne?

Jüpiter’in bu kadar çok uyduya sahip olmasının nedeni, Dünya’ya 300 kat daha büyük bir kütleye sahip olmasının çok ilgisi var. Dünya’nın ilk ve tek uydusu Ay, milyarlarca yıl önce devasa bir proto-gezegenin Dünya’ya çarpmasından sonra oluşmuştur. Ancak çoğu uydu, özellikle de gaz devlerinin çevresindeki, bu kadar heyecan verici bir geçmişe sahip değil.

Güneş’in etrafındaki dönüşünü 11.86 yılda tamamlıyor

Jüpiter ve onun gibi diğer devasa gezegenler, ufacık asteroitlerden volkanik aktiviteye sahip tam teşekküllü mini gezegenlere kadar değişen kayalık nesneleri ‘yakalama’ çekimine sahiptir. Kütlesi sayesinde sadece çok güçlü bir çekim kuvvetine sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda Güneş’ten de oldukça uzaktadır. Güneş’ten Dünya’dan yaklaşık 5 kat daha uzaktadır ve her 11.86 yılda Güneş etrafında tam bir dönüş tamamlar.

Bu mesafe, Jüpiter’in daha büyük bir etki veya kontrol alanı olmasına izin verir, çünkü Güneş’in yerçekimi etkisi uzaklaştıkça zayıflar. Jüpiter’in, Pasiphae ve Sinope’de olduğu gibi, 23,5 milyon mil kadar uzakta yörüngesinde dönen uyduları olması şaşırtıcı değil. Bu arada, güneşe en yakın iki gezegen olan Venüs ve Merkür’ün hiç uydusu yoktur, Dünya’nın ise bir uydusu ve Mars’ın iki küçük uydusu vardır.

Jüpiter’in birçok uydusundan en büyük dördü özellikle öne çıkıyor; Callisto, Io, Europan ve Ganymede; 1610’da ilk keşfeden İtalyan gökbilimci Galileo Galilei’nin onuruna Galile uyduları olarak adlandırılır.

Bu dört uydudan üçü Ay’dan daha büyüktür ve biri Ganymede, güneş sistemindeki en büyük uydudur. Aslında, Jüpiter’in en az 3.100 kilometre çapında olan bu en büyük dört uydusunun tümünü görmek için tek ihtiyacınız olan normal bir teleskop.

Paylaşın