Dev Bankadan Dolar Tahmini: 2024’te 35,93, 2025’te 41,59 TL

ABD merkezli dev yatırım bankası Citi, doların 2024’te ortalama 35,93, 2025’te ortalaması 41,59 lira olacağını tahmin etti. Banka 2023 yılı için ise doların ortalaması 25,99 lira olacağını öngördü.

Enflasyona ilişkin de değerlendirmede bulunan Citi, enflasyonun 2024’te yüzde 62,7’ye yükseleceğini ve 2025’te yüzde 27,7’ye düşeceğini tahmin etti.

Birgün’ün aktardığına göre; Citi, bugün yayınladığı raporda, daha sıkı finansal şartlara bağlı olarak Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyümesinin yavaşlayacağını öngörürken, bu yıl yüzde 4,2 olmasını beklediği büyüme oranını 2024’te yüzde 0,4’e yavaşlayacağını tahmin etti. 2025 yılı için büyüme oranı beklentisini yüzde 3,5 olarak ortaya koydu.

Citi, Türkiye’de bu yıl yüzde 53,9 olacağını öngördüğü Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) 2024’te yüzde 62,7’ye yükseleceğini ve 2025’te yüzde 27,7’ye yavaşlayacağını da tahmin etti.

İşsizlik oranının bu yıl yüzde 9,6, 2024’te yüzde 12,4 ve 2025’te yüzde 12,1 olması beklenirken, dolar/TL paritesi için 2024 ortalama 35,93, 2025 ortalaması 41,59 olarak tahmin edildi. Bu yıl için dolar/TL ortalaması 25,99 olarak öngörüldü. Raporda ayrıca 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerinin ardından görünümle ilgili büyük bir belirsizliğin olduğu belirtildi.

Citi’nin değerlendirmesi şöyle: “Beklenenden daha güçlü bir büyüme performansı sergilenen bir yılın ardından, 2024 yılında ekonomik faaliyetlerde gözle görülür bir yavaşlama bekliyoruz. Sıkılaşan finansal koşullar ve zayıflayan küresel faaliyetler nedeniyle yumuşayan ihracatın da etkisiyle, bu yıl yüzde 4,2 olarak tahmin edilen GSYH büyümesinin 2024 yılında yüzde 0,4’e gerilemesini bekliyoruz.

Bize göre, Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerin ardından görünümle ilgili büyük bir belirsizlik söz konusu. Seçimlerden sonra yetkililerin normalleşme/sıkılaşma sürecine devam edip etmeyeceği ya da alışılmışın dışında politikalara dönüp dönmeyeceği yatırımcı duyarlılığının şekillenmesinde önemli bir rol oynayacaktır.

Her ne kadar baz senaryomuzda ilk senaryoyu kullansak da, Orta Doğu’daki çatışmalar ve ekonomik faaliyetlerde öngörülen keskin düşüş zaten zorlu olan görünümü daha da karmaşık hale getirebilir.

Ayrıca, 2024 yılında GSYH’nin yaklaşık yüzde 6,5’i olarak öngörülen nispeten yüksek bütçe açığı, yetkililere olumsuz şoklara karşı koymak için sınırlı bir politika alanı bırakmaktadır.

Yabancı yatırımcıların Türk varlıklarına olan düşük maruziyetine rağmen, belirtilen zorlu arka planın, düşük makroekonomik görünürlüğün ve büyük dış finansman gereksinimlerinin para birimi ve tahviller için zorlu bir görünüme işaret ettiğine inanıyoruz.”

Paylaşın

Deutche Bank: 2024’ün En İyi Yatırımı TL Cinsi Tahviller Olabilir

Dünyanın en büyük bankaları arasında yer alan Deutche Bank, 2023 yılında en kötü performansı gösteren gelişen ülke tahvili olan TL tahvillerinin, 2024 yılında en iyi performans gösteren tahviller arasında olacağını öngördü.

Banka ayrıca, “Yüksek enflasyon TL’de nominal değer kaybının kaçınılmaz olduğu anlamına geliyor ancak gelecek sene ve sonrasında bu değer kaybının daha kademeli olmasını bekliyoruz” değerlendirmesini yaptı.

BloombergHT’de yer alan habere göre; Deutche Bank analistlerine göre lira cinsi tahviller 2024 yılının en iyi yatırımı olabilir.

Christian Wietoska öncülüğündeki analistler “Yapısal olarak boğa tutumuna dönmek için hâlâ birkaç ay daha var. TL tahvillerde 200-400 baz puanlık daha fiyatlama aralığı olacaktır. Bundan sonra ise bu tahviller yapısal perspektif dolayısıyla değer sunacaktır” ifadesini kullandı.

Deutsche Bank, son yıllarda para politikasına müdahale gibi nedenlerle milyarlarca TL’lik çıkış olduğu varlık sınıfında dönüş bekleyen diğer kurumlara katıldı. Geçen ay da JPMorgan stratejistleri, 10 yıllık lira cinsi tahvillerin getirisi için adil değeri yüzde 35,7 civarında gördüklerini ve bu seviyeye ulaşana kadar “beklemede kalacaklarını” açıklamıştı.

Geçen ay Merkez Bankası 5. toplantıda da faiz artırarak politika faizini yüzde 35’e yükseltirken bankaların devlet tahvili alma zorunluluğu kaldırılmıştı.

Deutsche analistleri enflasyonist baskılar, yüksek hacimi tahvil ihraçları ve en az 500 baz puanlık daha faiz artışının yıl sonuna dek tahvillerde daha fazla değer kaybına yol açacağını belirtti.

Analistler ayrıca “Yüksek enflasyon TL’de nominal değer kaybının kaçınılmaz olduğu anlamına geliyor ancak gelecek sene ve sonrasında bu değer kaybının daha kademeli olmasını bekliyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Paylaşın

J.P.Morgan’dan Dikkat Çeken “Türk Lirası” Analizi: Ucuz

New York merkezli yatırım bankası J.P.Morgan, son dönemde hızla değer kaybeden Türk Lirası’na ilişkin dikkat çeken bir analize imza attı. Analizde, Türk Lirası’nın ucuz olduğunu belirten JPMorgan, ilave devaülasyona gerek olmadığına dikkat çekti.

Analizde, yine de son dönemde Dolar/TL ‘nin ara ara yükseliş eğilimi gösterdiğine de dikkat çekildi.

BloombergHT’nin aktardığına göre; J.P.Morgan’a göre zaten ucuz olan lirada ilave devalüsyona gerek bulunmazken, yetkililer rezerv kaybetmeden döviz kurunu istikrarlı tutabilir. Bankanın analisti Anezka Christovova 5 Ekim tarihli raporunda, Türk lirası tahvil pozisyonunun “piyasaya paralel getiri”, Türk lirası pozisyonunun ise “piyasa üzeri getiri” düzeyinde olduğu belirtildi

Analizlerin Türk lirasının ucuz ve rekabetçi olduğuna işaret ettiği belirtilen raporda, “Bu nedenle yetkililerin rekabetçilik kaygılarından ziyade enflasyonla mücadele sürecine yardımcı olmak için lira istikrarına öncelik verebileceğine inanıyoruz. Daha da önemlisi, para politikasındaki sıkılaştırmanın ardından yetkililer, Döviz rezervlerinin büyümesinden ödün vermeden lirayı genel olarak istikrarlı tutmayı başardılar” değerlendirmeleri yer aldı.

TL’de piyasa üzeri getiri pozisyonu için temel argümanlarının dövizdeki daha fazla zayıflamanın şu anda enflasyon görünümü açısından yararlı olmayacağı, ucuz değerlemeler göz önüne alındığında rekabet edebilirliğin pek endişe yaratmaması gerektiği ve sağlanan sıkılaştırmanın yetkililerin döviz rezervlerini yeniden inşa ederken TL’yi sabit tutabileceklerini göstermesi olduğunu söyleyen analistler bu durumun yüzde 40’ın üzerindeki ima edilen getirilere karşı yeterli bir risk/getiri oranı sağladığını ifade etti.

Yine de son dönemde Dolar/TL ‘nin ara ara yükseliş eğilimi gösterdiğine dikkat çeken analistler raporlarında şu değerlendirmelere yer verdi: Bizce bu durum muhtemelen TL’nin geniş gelişen piyasalardaki döviz koşullarını yansıtması ve TL’deki değer kaybının hızının eurodaki düşüşle tamamen paralel gitmesi yönündeki bir isteği yansıtıyor. Negatif bir risk ortamında, TL’nin görece güç bazında öncelikli olarak daha iyi performans göstermesi muhtemel.

Yerel tahvil getirileri keskin bir şekilde yükseldi, ancak TL cinsi tahvillerin ‘ucuz’ olması için daha fazla düzeltme olması gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda yüzde 26,5-28,5 olan seviyelerin adil değerini yüzde 35,7 civarında görüyoruz.

Paylaşın

Goldman Sachs’tan Dikkat Çeken Dolar Kuru Tahmini

Goldman Sachs’ın “Türkiye yeniden oyuna dahil oluyor” başlıklı raporunda, vadeli işlem kontratlarının Dolar/TL ‘nin üç ay sonra 30, altı ay sonra 33 seviyesinde işlem göreceğini fiyatladığına dikkat çekildi.

Goldman Sachs raporda ayrıca, üç ay sonra dolar/TL’nin 28 ve altı ay sonra 29 seviyelerinde olacağı tahmininde bulundu.

BlombergHT’de yer alan habere göre; Goldman Sachs, reel faizlerin yıl sonu itibarıyla pozitif bölgeye geçebileceğini, TL carry trade işlemlerinin de uzun yıllar sonra yeniden mümkün olabileceğini öngördü.

Goldman Sachs, 27 Eylül tarihli “Türkiye yeniden oyuna dahil oluyor” başlıklı raporda risklerin devam etmesine rağmen ülkede “önceki yılların aksine pozitif reel faiz stratejisine yönelik söylem ve destek” olduğuna dikkat çekildi.

Ekonomi yönetiminin yeniden pozitif reel faiz vermeye yönelik kararlılık gösterdiğine dikkat çekilen raporda bu sürecin “Vadeli (forward) fiyatlamalarda beklenen TL değer kaybının üzerinde getiri sağlamanın mümkün olabileceğini ve dolayısıyla TL’de carry trade’in yeniden mümkün” olabileceğini gösterdiği belirtildi.

Raporda, “Yüzde 40 ya da üzerinde bir politika faizi yıl sonu itibarıyla beklenen enflasyona göre pozitif reel faiz verilmeye başlanacağı anlamına geliyor” denildi.

Türkiye carry trade de dahil olmak üzere yabancı yatırımcılardan son yıllarda neredeyse hiç ilgi görmüyordu. Mayıs ayındaki genel seçimler ardından ise bu durum yavaş da olsa değişmeye başladı.

Raporda, vadeli işlem kontratlarının Dolar/TL ‘nin üç ay sonra 30, altı ay sonra 33 seviyesinde işlem göreceğini fiyatladığına dikkat çekildi. Goldman Sachs üç ay sonra dolar/TL’nin 28 ve altı ay sonra 29 seviyelerinde olacağı tahmininde bulundu.

Paylaşın

JP Morgan’dan Yatırımcılara, “TL’de Ağırlık Artır” Tavsiyesi

ABD merkezli yatırım bankası  JP Morgan, yatırımcılara gönderdiği bilgi notunda, “TL’de ağırlık artır” tavsiyesinde bulundu. Bilgi notunda, “Temmuz başında opsiyonlarda TL uzun pozisyonu almıştık. Artık risk/ödül dengesinin doğrudan TL alımdan yana olduğunu düşünüyoruz” denildi.

Ortodoks politikalara geçişin kararlı olduğu belirtilen bilgi notunda, 250 baz puan artış olacağı yönündeki piyasa beklentilerine karşın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), en son toplantısında politika faizini 750 baz puan artırarak yüzde 25’e çıkardığı, bu sinyallerin, siyasi destekle hareket edildiğine işaret ettiği kaydedildi.

Para politikasında beklentiyi aşan sıkılaşma ve OVP’den enflasyonla mücadele konusunda verilen kararlı mesajların ardından yabancı kurumların pozitif yorumlarına yenisi eklendi. JPMorgan Türk lirasında sınırlı hacimde uzun pozisyon tavsiyesinde bulundu.

BloombergHT’de yer alan habere göre; Aralarında Anezka Christovova’nın da olduğu JPMorgan analistleri yayımladıkları notta, Dolar/TL put spreadleri üzerinden önerdikleri mevcut lira iyimser pozisyonuna “küçük boyutta” lira uzun pozisyon eklediklerini bildirdi.

Analistler, politika yapıcıların dolar/TL’yi yukarı yönlü serbest bırakarak enflasyonu yükseltmeyi istemediklerini atıfta bulunarak “Artık risk/ödülün doğrudan lira uzun pozisyonlarına doğru kaydığına inanıyoruz” dedi

Raporda “Önceki analizlerimiz Türk lirasının ucuz ve rekabetçi olduğunu, bu nedenle ek devalüasyona gerek olmadığını gösteriyor” ifadeleri yer aldı.

Analistler yetkililerin Döviz rezervlerini kaybetmeden dolar/TL’yi sabit tutabileceklerini ifade ettiğine dikkat çekerken döviz rezervlerinin ılımlı bir şekilde artmasının daha olası olduğuna dikkat çekti.

Turizm gelirleri, kredi büyümesindeki yavaşlama ve artan kredi faizlerinin Ağustos-Ekim döneminde ılımlı cari işlemler fazlasına yol açacağını belirten analistler buna karşılık, istikrarlı dolar/TL kurunun pozitif toplam döviz getirisi sağlamaya başlaması gerektiğini ifade etti.

Paylaşın

KKM’den Çözülme TL Yerine Dövize Gidiyor

Tasarruf sahipleri Kur Korumalı Mevduattan (KKM) vazgeçmiyor, ya da çözülme olsa da bu TL yerine döviz hesaplarına gidiyor. Bunun en önemli nedeni olarak ekonomi yönetimine, 7,5 puanlık faiz artışı yapmasına rağmen, hala güven duyulmaması gösteriliyor.

Yeni ekonomi yönetiminin rasyonel politikalara dönüş olacağını söylediği ama henüz somut adımlar atılamadığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte olduğu gibi girilen yeni yoldan da geri dönme ihtimali, vatandaşın güven duymasını engelliyor.

Ekonomi yazarı Erdal Sağlam, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına yönelik alınan son kararları ve gelişmeleri DW Türkçe için değerlendirdi:

Ekonomi yönetimi, kur farkı nedeniyle büyüyen Merkez Bankası zararlarının da etkisiyle, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hacmini azaltmak için harekete geçti. Ancak uygulamanın başladığı 10 günden bu yana, bankalardan istenen KKM’den TL hesaplarına dönüşüm oranının sağlanamadığı gözleniyor.

Merkez Bankası geçen hafta başında, TL’den KKM’ye dönüşen mevduatların üç ay içerisinde yarısının TL hesaplarına çevrilmesi yönünde bir karar aldı. Bunun yanında dövizden KKM’ye dönüşen mevduatların yüzde 5’inin TL hesaplarına dönüşünü istedi. Bu hafta başında bu oranı yüzde 10’a çıkardı. TL’den KKM’ye dönüşen hesapların TL hesaplarına dönüşümünde yüksek oran saptanmasının nedeni, bu dönüşümde döviz verilme zorunluluğu bulunmayışı. Merkez Bankası sadece dövizden KKM’ye dönüşen hesaplar bozulurken gereken dövizi bankalara vermekle yükümlü. Bu nedenle zaten ekside olan döviz rezervlerini bu dönüşüm için de harcamak istemiyor.

Merkez Bankası bu kararın ardından geçtiğimiz Perşembe günü politika faiz oranını, piyasalardaki beklentisinin çok ötesinde, 7,5 puan artırdı. Bu artışla birlikte kurlar hızla aşağı gelirken, döviz rezervlerindeki erime ise devam etti. Merkez Bankası rezervleri geçtiğimiz hafta 5.3 milyar dolar eriyerek, swap hariç kamu dahil net rezervler eksi 67 milyar doların bile altına indi. Haziran seçimleri öncesi bu rakam eksi 70 milyar doların da altına inmişti.

Rezervlerdeki düşüşte, dövizli KKM’deki erimenin beklentilerin üzerinde gerçekleşip, TL yerine döviz hesaplarına gitmesi, bu nedenle Merkez Bankası’nın yaptığı döviz satışı etkili oldu. Öte yandan ise Merkez Bankası 25.3 TL’ye kadar inip yeniden yükselen dolar kurunu 26.5 TL’de tutma isteği önemli rol oynadı. Kuru bu düzeyde tutmak için Merkez Bankası’nın rezervden satışlarına hala devam ettiği görülüyor.

TL yerine döviz talebi artıyor

Peki, tasarrufçu neden KKM’den vazgeçmiyor, ya da çözülme olsa da bu TL yerine döviz hesaplarına gidiyor?

Bunun en önemli nedeni olarak ekonomi yönetimine, 7,5 puanlık faiz artışı yapmasına rağmen, hala güven duyulmaması gösteriliyor. Yeni ekonomi yönetiminin rasyonel politikalara dönüş olacağını söylediği ama henüz somut adımlar atılamadığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte olduğu gibi girilen yeni yoldan da geri dönme ihtimali, vatandaşın güven duymasını engelliyor.

İşte bu noktada tasarrufçunun TL’ye dönmesi için TL faizlerinin yüksek olması, en azından enflasyonun altında ezilmeyecek bir faiz oranına ihtiyaç olduğu da kesin. Aynı zamanda enflasyon beklentilerinin de hala yüksek seyretmesi, yüksek faiz oranı ihtiyacını artırıyor. Merkez Bankası TL mevduat faizlerinin artmasını istiyor ama bankalar kaynak maliyetlerini çok artıracağı için faizleri fazla yukarı çıkarmak istemiyorlar.

Bu düzenleme nedeniyle TL mevduatlarda üç farklı faiz oluştu. KKM’den TL’ye dönecek hesaplar için bankalar genellikle yüzde 37-38 faiz öneriyor, bazı özel bankaların ise yüzde 45’e kadar çıktığı görülüyor. Buna karşılık KKM’de kalanlara mevzuat gereği, politika faizi kadar yani yüzde 25’lik faiz uygulanıyor. Bu arada evvelden beri devam eden mevcut TL hesaplara verilen faiz oranlarının da yüzde 25 civarından, yüzde 28-29’lara çıktığı izleniyor.

Ancak bu faiz oranları mevduat sahiplerine cazip gelmiyor. Yüzde 25 faize razı olup, yine de kur farkını alma imkanlarını tercih ediyor, KKM hesaplarını TL’ye çevirmek istemiyorlar. Buna karşılık döviz dönüşümlü KKM hesaplarında bankaların beklediğinden daha fazla çözülme oluyor ama bunlar da yeniden döviz hesaplarına dönme eğilimindeler, TL hesaplara gitmiyorlar.

Merkez Bankası’nın dolar kurunu bir süre 26.5 TL’de tutup enflasyon çıpalaması yaparken, öte yandan tasarrufçuda “döviz artmayacak” algısı oluşturup, KKM’den TL hesaplara dönüşümü cazip kılmak istediği belirtiliyor. Tasarruf sahiplerinin ise hala kurların yükseleceği beklentisiyle, TL yerine döviz hesaplarına kayma eğilimi çok yüksek. TL tutan tasarruf sahipleri son üç yıldır o kadar mağdur edildi ki; TL tasarrufa dönüş çok zor olacak.

Önümüzdeki hafta bankaların yükümlüklerini yerine getirip TL hesaplara dönüşümü sağlamak için, TL mevduat faizlerinin önemli ölçüde artırmak zorunda kalacakları beklentisi yüksek. Buna rağmen vatandaşı tatmin edecek, enflasyonun altında kalmayacak bir faiz oranına ulaşılabilecek mi, bilinmiyor. Bilinen ise ülke ekonomisinin başına büyük bela olan KKM’den kurtuluşun çok zor olacağı ve uzun süre alacağının şimdiden belli olması.”

Paylaşın

KKM’de Yeni Gelişme: Merkez Bankası’ndan Bankalara Talimat

Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) vadeli TL’ye aylık dönüşüm hedefi yüzde 5’ten yüzde 10’a yükseltildi. KKM’den TL mevduata geçiş için TL mevduatın vadesi en az 32 gün olarak belirlendi.

Katılım bankalarına TL mevduata geçiş hedefi için Nisan 2024’e kadar süre tanındı. Katılım bankalarına bu süreye kadar KKM’de aylık yüzde 25, Döviz dönüşümlü KKM’de yüzde 5 TL mevduat dönüşüm hedefi getirildi. TL payı hesaplamasında standart TL mevduatın toplam mevduat içindeki payına bakılacağı ifade edildi.

Kur korumalı mevduatları azaltma hedefini Resmi Gazete’de yayımlayan düzenlemeyle ortaya koyan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bankalara bu enstrümanla ilgili gönderdiği uygulama talimatında detayları belirledi.

Bloomberg HT’de yer alan habere göre bankalar için gerçek kişi dönüşüm hesaplarından vadeli TL’ye aylık dönüşüm hedefi yüzde 5’ten yüzde 10’a yükseltildi.

KKM’den TL mevduata geçiş için TL mevduatın vadesi en az 32 gün olarak belirlendi. Talimatta katılım bankalarına TL mevduata geçiş hedefi için Nisan 2024’e kadar süre tanındı. Katılım bankalarına bu süreye kadar KKM’de aylık yüzde 25, Döviz dönüşümlü KKM’de yüzde 5 TL mevduat dönüşüm hedefi getirildi. TCMB talimatta TL payı hesaplamasında standart TL mevduatın toplam mevduat içindeki payına bakılacağını ifade etti.

Dönüşüm hesaplarında yüzde 95 yenileme hedefine, gerçek ve tüzel kişi dönüşüm hesaplarının yenilenmesi veya TL’ye geçişi ya da vadesi gelen dönüşüm hesaplarının (gerçek ve tüzel) en fazla yüzde 10’u kadar olmak üzere gerçek kişiler için açılan yeni dönüşüm hesapları ile ulaşılabilecek.

TL payı hesaplamasında standart TL mevduatın toplam mevduat içindeki payına bakılacak. Faiz/kâr payı oranına göre menkul kıymet tesisi uygulamasına ihracat ve yatırım kredilerinde 1,4 kat tek kademe uygulamasına geçilmekte, diğer TL ticari kredilerde 1,8 kat ve ihtiyaç kredilerinde 2 kat olan tek kademe uygulanmasına devam ediliyor.

TCMB, yeni uygulama talimatı ile bankalardan gelen yüzde 95 dönüşüm hedefine ulaşma güçlüklerini gidermek amacıyla yeni bir adım daha attı. Bankalara yeni açacakları Döviz Dönüşümlü Mevduatları da dönüşüm hedefine sayma imkanı getirildi.

Böylece bir banka yüzde 95 dönüşüm hedefini tutturabilmek için en az yüzde 75’lik kısmı yenileme yapacak. Kalan 20 puanlık kısmın 10 puanı gerçek kişi hesaplarında TL mevduata dönüşümü ile gerçekleştirilecek.

Kalan 10 puanlık kısım ise istenirse yenileme, istenirse TL mevduata geçiş, istenirse de yeni Döviz Dönüşümlü Mevduat açılımı ile tamamlanabilecek.

Paylaşın

“KKM’den TL Mevduata Dönenlere Yüzde 45 Faiz Verilecek” İddiası

Bankaların, TL dönüşümlü KKM’den normal TL mevduata dönenlere yüzde 45 civarında faiz önereceği öne sürüldü. Buna karşılık mevcut uygulama uyarınca, politika faizi esas olduğu için, devam edecek TL’den dönüşümlü KKM hesaplarında bankalar en az yüzde 25 faiz oranı uygulamak zorunda kalacaklar.

Bankacılar, üç ay içerisinde TL dönüşümlü KKM hesaplarının yarısını eritmek zorunda olduklarını, bunu yaparken hacmi yüksek normal TL mevduat hesaplarındaki faizi fazla yükseltmek istemediklerini söylüyorlar. Merkez Bankası’nın ise TL mevduata verilen faizin artmasını istediği biliniyor. Bu nedenle Merkez Bankası’nın normal TL mevduat faizlerini artırmaları için bankalara baskı yapıp yapmayacağı henüz bilinmiyor.

Ekonomi gazetecisi Erdal Sağlam, TL dönüşümlü Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabından geri dönüşler için en yüksek TL mevduat faizinin uygulanacağını öne sürdü. Mevcut TL mevduat hesaplarına daha düşük bir oranda faiz önerileceğini aktaran Sağlam, “Bu farklı faizlerin piyasalarda bir miktar kargaşa ve tasarruf sahipleriyle tartışmalar yaratması kaçınılmaz olacak” diye iddia etti.

10 Haber’e yazan Sağlam’ın yazısından ilgili bölüm şöyle: “Bankacılardan aldığımız bilgiye göre TL dönüşümlü KKM hesabından geri dönüşler için en yüksek TL mevduat faizi uygulanacak. Zorunlu oldukları dönüşü cazip kılmak için, bankaların TL dönüşümlü KKM’den normal TL mevduata dönenlere yüzde 45 civarında faiz önereceklerini öğrendik.

Buna karşılık mevcut uygulama uyarınca, politika faizi esas olduğu için, devam edecek TL’den dönüşümlü KKM hesaplarında bankalar en az yüzde 25 faiz oranı uygulamak zorunda kalacaklar. Üç farklı faiz oranı içinde ortada kalan ise mevcut TL mevduat hesapları olacak. Şu anda ortalama yüzde 25 olarak uygulanan TL mevduat hesaplarına, bankaların KKM’den dönüşümlü TL hesabı açanların altında faiz uygulayacakları anlaşılıyor. Normal TL mevduatta vadesi dönen tasarruf sahiplerine mevcut yüzde 25-26 yerine, yüzde 32-33 oranlarında yeni faiz önereceklerini öğrendik.

Bankacılar, üç ay içerisinde TL dönüşümlü KKM hesaplarının yarısını eritmek zorunda olduklarını, bunu yaparken hacmi yüksek normal TL mevduat hesaplarındaki faizi fazla yükseltmek istemediklerini söylüyorlar. Merkez Bankası’nın ise TL mevduata verilen faizin artmasını istediğini biliyoruz. Bu nedenle Merkez Bankası’nın normal TL mevduat faizlerini artırmaları için bankalara baskı yapıp yapmayacağını henüz bilmiyoruz.”

Paylaşın

KKM’den Çıkış İçin Düzenlemeler Hangi Sonuçları Doğurabilir?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Türk lirası (TL) mevduatları artıracak, Kur Korumalı Mevduat’ı (KKM) azaltacak düzenlemeye gitmişti. Resmi Gazete’de yayımlanan dört farklı tebliğe göre Merkez Bankası yabancı para mevduattan KKM’ye dönüşüm hedefi uygulamasına ve TL payına göre ilave/indirimli menkul kıymet tesis uygulamasına son vermişti.

Değişiklikle, vadesi gelen kur korumalı mevduat hesaplarını standart TL mevduata dönüştürme hedefi getirilmişti. Bu konudaki kriterleri tutturamayan bankalar ek menkul kıymet tesisine mecbur olacak. Öte yandan döviz ve kıymetli maden mevduatına uygulanan zorunlu karşılık oranları artırılmıştı.

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp BBC Türkçe için iki tür KKM’den hangisi için çıkış sinyali verildiğini ve kararın dolarizasyon, döviz kuru, enflasyon ve borsa üzerindeki olası etkilerini yazdı.

Eylül 2021’de uygulamaya konulan Yeni Ekonomi Modeli (YEM)’in “medarı iftiharı” sayılabilecek, dönemin Merkez Bankası başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun “bir taşla beş kuş vuracağız” diye tasvir ettiği Kur Korumalı Mevduat hesabından (KKM) ilk çıkış sinyali hafta sonu geldi.

Gelen regülasyonlar, aylık maliyeti 10 milyar ABD dolarını aşan ve toplam mevduatın dörtte birine erişen bu “canavarı” küçültme konusunda ne kadar etkili olur tartışılır. Ancak seçim öncesi dönemde teşvik edilen ve beslenen bu canavarın en azından daha fazla büyümesinin engellenmesi bile doğru yolda atılmış bir adım.

Regülasyonlar KKM’yi küçültmeye yarar mı?

KKM’nin doğmasına sebep olan “düşük faizle büyüme” tercihi değişmiş değil.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan (TCMB) gelen ürkek faiz artışları, Başkan Gaye Erkan’ın “ekonomiye zarar vermeden” faiz artışı yapacaklarını vurgulaması, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından 2023 büyümesinin (potansiyelin üzerinde) %4,5 olarak öngörüldüğünün not edilmesi bu izlenimimi güçlendiriyor.

Karar alıcılar, gerektiğinde büyümeden feragat edip enflasyon beklentilerini çıpalama konusunda isteksizler.

Siyasi baskı ile politika faizini artıramayan Merkez Bankası dolaylı yoldan faizleri artırmaya çalışıyor. Bu “kısıtlı optimizasyon” para politikasının işleyişini ve iletişimini bozuyor.

Bir ay önceki enflasyon raporu toplantısında mevduat faizlerindeki düşüşle gurur duyan TCMB, yeni gelen regülasyonlarla mevduat faizlerinin artmasını teşvik ediyor.

Bu şartlar altında KKM’den çıkış yolunda atılan adımların etkinliği zayıf kalacaktır.

İki tür KKM’den hangisi için çıkış sinyali verildi?

KKM hesaplarının TL’den geçişli ve dövizden geçişli iki türü var. Toplamda 125 milyar ABD dolarına yaklaşan KKM’nin kabaca %70’i dövizden geçişli, kalanı ise TL den geçişli KKM’de duruyor.

Yapılan düzenlemeler TL geçişli KKM hesaplarını eritmeyi ve bu hesapları TL mevduata dönüştürmeyi hedefliyor. Döviz geçişli olan ve toplam KKM’nin aslan payını oluşturan kısım içinse henüz cazip bir alternatif sunulamadığından bu hesaplar şimdilik rölantide bırakılmış.

Söz konusu dönüşümü yapabilmek amacı ile TL geçişli KKM hesaplarının vade bitiminde TL mevduata dönüştürülmesi için bankalara “sopa” gösterilmiş.

Vadesi gelen KKM’lerin %50’si TL mevduata dönmezse ek menkul kıymet tutulması zorunluluğu konmuş.

Döviz bazlı KKM hesaplarının vade bitiminde ise tekrar KKM’de tutulması için eskiden gösterilen “sopa” masadan kaldırılmış. Yüzde 5 gibi mütevazi bir düşüş hedeflenmiş.

Peki bu yeni sopalar KKM’nin tasfiyesi üzerinde etkili olur mu? Bunun için dolarizasyona sebep olan şartların (yani negatif reel mevduat faizi ve döviz kurunda artış beklentisi) ortadan kalkması lazım ki aşağıda detaylandırdığım üzere henüz o ortamdan oldukça uzağız. Bu nedenle gelen düzenlemelerle KKM’de anlamlı bir azalma beklemek iyimser bir tahmin olur.

Atılan adımların etkilerini şu şekilde değerlendirebiliriz:

Piyasa faizleri üzerindeki etkiler

Mevduat faizi: TL geçişli KKM’yi TL mevduata dönüştürebilmek için bankaların müşterilerine cazip bir mevduat faizi vermesi gerekiyor.

Kredi faizi: Bankaların mevduat faizini kısmi olarak artırıp “cezadan kaçabilmeleri” için kredi faizlerini de mevduat faizlerine paralel artırabilmeleri ve pozitif bir kâr marjını koruyabilmeleri lazım. Şayet bankalar kredi faizlerini artıramazlarsa iki senaryo söz konusu olabilir:

Kredi faizini artıramayan bankalar mevduat faizini de artırmazlar ve “sopa” devreye girer. Yani bankalar düşük faizli devlet tahvili almak zorunda kalırlar.
Cezadan kaçmak isteyen bankalar mevduat faizini artırırlarsa bu sefer de kar marjları azalır.

Düzenlemeler sonrası (ve hatta regülasyonların hafta sonu açıklanacağına dair bir bilgi sızıntısı şüpheleri ile geçtiğimiz Cuma gününden itibaren) bankacılık hisselerinin değer kaybetmesi bu ihtimallerin fiyatlandığını gösteriyor. Yani piyasa oyuncuları KKM’nin başarılı bir tasfiyesi olmayacağını, bankaların kredi faizlerini yükseltemeyeceğini, yeni regülasyonların banka karlarını olumsuz etkileyeceğini fiyatlıyorlar.

Bankalar kredi faizini neden artıramıyor?

Seçim öncesi dönemde gelen regülasyonlar sebebiyle bankaların eli kredi faizini belirleme konusunda serbest değil. Politika faizinin 1,8 katından yüksek kredi faizi veren bankalar menkul kıymet tutmak zorunda.

Eğer TCMB gerçekten KKM’den çıkış konusunda kararlı ise 24 Ağustos’taki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında bu üst sınırı yükseltmesi gerekir. Bu şekilde kredi faizlerinin artması ve bankaların kar marjının daha sağlıklı seviyelere tutulması mümkün olacağından bankaların mevduat faizlerini yükseltme konusunda eli rahatlar.

Öte yandan ekonomide bir durgunluk yaratma konusunda son derece tedirgin olan yönetimin eli rahat olsaydı enflasyon beklentisi %58 iken politika faizini iki ayda sadece 9 puan mı artırırdı? Bu seneki büyüme öngörüsü potansiyelin üzerinde tutulabilir miydi? Enflasyon raporundaki tahmin ufku boyunca çıktı açığı yaratmadan enflasyonu düşürmek gibi bir iddia olabilir miydi? Şayet TCMB’nin eli rahat olsaydı o zaman esas aracı olan politika faizini yükseltip yan yollara sapmadan çok daha etkin bir beklenti yönetimi yolunu seçmesi gerekmez miydi? Politika faizinde eli bu kadar sınırlı olan bir Merkez Bankası kredi faizlerinde üst sınırı ne kadar yükseltebilir?

Bu sorulara tatmin edici cevaplar alınamadığı sürece KKM’de anlamlı bir düşüşten bahsedebilmek zor.

Dolarizasyon ve döviz kuru üzerindeki etkiler

KKM’den çıkmaya niyet etmek güzel. Ancak bu niyetin gerçekleşebilmesi için tasarruf sahibini dolarizasyona teşvik eden iki temel sebebin ortadan kalkmış olması yani döviz kuru istikrarı ve TL mevduat faizinin enflasyona karşı koruma sağlaması gerekir.

Bu noktaya yakın mıyız? Hayır.

TCMB’nin 2024 sonu enflasyon beklentisi %33 iken (ki tarihi olarak bu tahminlerin hep yukarı yönlü revize edildiğini biliyoruz) mevduat faizleri yüzde 30’lerde seyrettiği için halen negatif bir reel mevduat faizi var.

KKM hesaplarından çıkanlara yüksek faiz verilse bile diğer mudiler genelinde bu imkan söz konusu değil. Bu durum bir taraftan harcamayı teşvik ederken diğer yandan dolarizasyon ve kur üzerinde baskının devamı ile enflasyonu da yukarı itecektir.

Borsa üzerindeki etkiler

Orta ve uzun vadede seçim öncesi dönemden miras alınan regülasyonları kaldıracak her adım bankacılık sistemini olumlu etkileyecektir. Moody’s’in bankacılık sektörü görünümünü durağana yükseltmesi de bu görüşü destekliyor.

Ancak kısa vadedeki belirsizlikler bankacılık hisselerinde Cuma gününden beri gözlenen olumsuz fiyatlamayı doğurmuş olabilir.

Paylaşın

Bakan Şimşek’ten “Lira İstikrara Kavuşacak” Paylaşımı

Sosyal medya hesabından ekonomideki son gelişmeleri değerlendiren Bakan Şimşek, “Lira istikrara kavuşacak ve son dönemde başlatılan mali ve parasal sıkılaştırmanın büyüme üzerindeki etkisinin daha hafif olmasını sağlayacaktır” dedi.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. Bakan Şimşek’in açıklamaları şöyle:

“Yatırımcıların Türk varlıklarına olan ilgisinde bir artış görmekten memnuniyet duyuyoruz. Önümüzdeki üç yıl içinde artması beklenen GCC (Körfez İşbirliği Konseyi) ülkelerinden gelen DYY (doğrudan yabancı yatırım) girişlerine ek olarak, öz sermaye ve borç anlaşmalarında bir artış gördük. Yakın zamanda kamuya duyurulan birkaç işlemin altını çizmek isterim:

İlk olarak; Yapı Kredi hisselerinin bu hafta kurumsal yatırımcılara başarılı bir şekilde arzı:

250 milyon dolar,
Son 3 yıldaki en büyük özsermaye arzı,
5 kattan fazla talep,
40’a yakın ABD ve Avrupalı Yatırımcı (çoğunlukla uzun vadeli ve bazı hedge Fonlar)

İkincisi; MNG Kargo’nun bu hafta DHL tarafından satın alınması.

Üçüncüsü; geçen hafta Rönesans Enerji ile TotalEnergies arasındaki ortaklık.

Tüm bu işlemler, Türkiye’ye ve sağlam makroekonomik politikalar uygulama çabalarımıza duyulan güveni göstermektedir. Türkiye’ye yapılacak uzun vadeli yatırımlar, politikalarımızı destekleyecek, lira istikrara kavuşacak ve son dönemde başlatılan mali ve parasal sıkılaştırmanın büyüme üzerindeki etkisinin daha hafif olmasını sağlayacaktır.”

Paylaşın