Merkez Bankası, Yıl Sonu Enflasyon Tahminini Yüzde 43,64’e Çekti

Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 44.16’dan yüzde 43,64’e çekti. Banka yıl sonu dolar kuru tahminini ise 40.01 liradan 38,78 liraya düşürdü.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu büyüme beklentisini yüzde 3,3’ten 3,7’ye yükselti, yıl sonu politika faizini de yüzde 50 olarak belirledi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Nisan ayı Piyasa Katılımcıları Anketini yayımladı.

Buna göre; Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 44,16 iken, bu anket döneminde yüzde 43,64 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 35,17 iken, bu anket döneminde yüzde 33,21 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 22,05 ve yüzde 21,33 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 51,43 iken, bu anket döneminde yüzde 51,51 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 50,00 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 40,01 TL iken, bu anket döneminde 38,78 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 42,47 TL iken, bu anket döneminde 41,80 TL olarak gerçekleşti.

Katılımcıların Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2024 yılı ve 2025 yılı büyüme beklentileri bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de sırasıyla yüzde 3,3 ve 3,7 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Konut Fiyatları Yüzde 52 Arttı

Konut fiyatları mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,2, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de ırasıyla yüzde 40,4, 63,9 ve 49,5 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 90,6 artış gösterdi. Ayrıca, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta konut fiyatları yüzde 82,7 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 80,4 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 31 bin 884,7 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 884 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 503 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 601 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 672 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 Mart ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,2 oranında artarak 1230,5 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 52,0 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 9,8 oranında azalış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, mart ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,0, 1,0 ve 0,6 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 40,4, 63,9 ve 49,5 oranlarında artış gösterdi.

Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 90,6 artış gösterdi. Ayrıca, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta konut fiyatları yüzde 82,7 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 80,4 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 31 bin 884,7 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 884 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 503 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 601 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 672 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Paylaşın

Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borcu 175,4 Milyar Dolar

Mart sonu itibarıyla, Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku, 2023 yıl sonuna göre 175,4 milyar dolara yükseldi. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku 71,2 milyar dolar, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku 58,2 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Mart sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç stoku, 232,0 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Söz konusu stokun 19,5 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 23,1, Merkez Bankası’nın yüzde 19,8, özel sektörün ise yüzde 57,1 oranında paya sahip olduğu gözlemlendi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Mart 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Mart sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2023 yıl sonuna göre yüzde 0,1 oranında artışla 175,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4,1 oranında artarak 71,2 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 3,7 oranında azalarak 58,2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2023 yıl sonuna göre yüzde 21,0 oranında artarak 15,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 4,1 oranında azalarak 19,2 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 2,0 oranında azalışla 20,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna görev8,9 oranında artışla 16,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 3,4 oranında azalarak 51,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2023 yıl sonuna göre yüzde 9,3 oranında artarak 37,7 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 2,8 oranında azalarak 91,8 milyar dolar oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 5,2 oranında azalarak 90,6 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 2,7 oranında artarak 79,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 2023 yıl sonunda 1,7 milyar dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2024 Mart sonu itibarıyla 4,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 604 milyon dolar olarak gerçekleşti.

2024 Mart sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 51,6’sı ABD doları, yüzde 22,1’i Euro, yüzde 10,6’sı TL ve yüzde 15,7’si diğer döviz cinslerinden oluştu.

2024 Mart sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 232,0 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu stokun 19,5 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 23,1, Merkez Bankası’nın yüzde 19,8, özel sektörün ise yüzde 57,1 oranında paya sahip olduğu gözlendi.

Paylaşın

Merkez Bankası, Yıl Sonu Dolar Tahminini 38,78 Liraya Çekti

Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu dolar kuru tahminini ise 40.01 liradan 38,78 liraya çekti. Banka yıl sonu enflasyon beklentisini ise yüzde 44.16’dan yüzde 43,64’e düşürdü.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu büyüme beklentisini yüzde 3,3’ten 3,7’ye yükselti, yıl sonu politika faizini de yüzde 50 olarak belirledi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Nisan ayı Piyasa Katılımcıları Anketini yayımladı.

Buna göre; Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 44,16 iken, bu anket döneminde yüzde 43,64 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 35,17 iken, bu anket döneminde yüzde 33,21 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 22,05 ve yüzde 21,33 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 51,43 iken, bu anket döneminde yüzde 51,51 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 50,00 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 40,01 TL iken, bu anket döneminde 38,78 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 42,47 TL iken, bu anket döneminde 41,80 TL olarak gerçekleşti.

Katılımcıların Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2024 yılı ve 2025 yılı büyüme beklentileri bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de sırasıyla yüzde 3,3 ve 3,7 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Swap Hariç Net Rezervleri Eksi 23,6 Milyar Dolar

Merkez Bankası’nın (TCMB), 10 mayıs ile biten haftada, swap hariç net rezervleri eksi 23,6 milyar dolara geriledi. Bankanın toplam rezervleri ise 134,4 milyar dolara yükseldi.

Haber Merkezi / Aynı hafta Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları toplam büyüklük 36,4 milyar lira geriledi. Toplam Kur Korumalı Mevduat büyüklüğü 2,2 trilyon lira olarak gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 10 mayıs ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı.

Buna göre; Merkez Bankasının (TCMB) toplam rezervleri, 7 milyar 547 milyon dolar artarak 134 milyar 402 milyon dolara çıkarken, geçen hafta yaklaşık son 3 yılın en güçlü rezerv artışı kaydedildi.

Aynı haftada bankanın net rezervler 30,87 milyar dolara yükselirken, swap hariç net rezervleri ise eksi 23,6 milyar dolar olarak kaydedildi.

Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt döviz rezervleri 74 milyar 203 milyon dolara yükselirken, altın rezervleri de 60 milyar 199 milyon dolara çıktı.

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 110 mayıs ile biten haftada 36,4 milyar TL düşüş kaydetti. Kur korumalı mevduat toplamı 2,2 trilyon TL’nin altına gelmiş oldu.

Son sekiz ayda Türk lirası mevduat payının yaklaşık yüzde 32’den yüzde 44’e yükselirken, KKM’nin payı da yüzde 26’dan yüzde 14’e geriledi.

Şimşek’ten açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ekonomi programının çalıştığını ve finansal göstergelerin iyileştiğini bildirdi.

Risk primini gösteren CDS’nin geçen yıl mayıs ayına göre 435 baz puan azalarak 2020 yılı şubat ayından sonraki en düşük seviyesi olan 268 baz puana gerilediğine dikkati çeken Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“2023 yılı ağustos ayından itibaren kesintisiz olarak gerileyen Kur Korumalı Mevduat stoku yüzde 36 azalırken, nominal düşüş 1,2 trilyon liraya ulaştı. Bu dönemde, TL mevduatların toplam içindeki payı 14 puan arttı.

Merkez Bankası brüt rezervi 134,4 milyar dolara ulaşırken, swap hariç net uluslararası rezervlerde son bir buçuk aydaki iyileşme 42 milyar dolar oldu. Programımızın olumlu sonuçları ve artan güven ile güçlenen finansal istikrar dezenflasyona önemli katkı sağlayacak.”

Paylaşın

Kredi Kartlarından Nakit Çekimler Yüzde 26,32 Azaldı

16 Mart’ta yüzde 5 faizin devreye girmesinin etkisiyle martta kredi kartından nakit çekim tutarı şubat ayına göre yüzde 26,32 geriledi ve 89.34 milyar liraya indi.

Nakit çekim işlem adedi de şubat ayına göre yüzde 18,44 azaldı. Martta yılsonuna göre nakit çekim işlemi tutarı ise yüzde 14,43 geriledi. Faizin etkisinin nisan ve mayıs aylarında da devam etmesi bekleniyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) kredi kartlarından ve kredili mevduat hesaplarından nakit çekim faizini mart ortasında ramazan bayramı haftasından hemen önce yüzde 5’e yükseltti. 16 Mart’ta devreye giren yüzde 5 faiz uygulaması kredi kartından nakit çekimde etkili oldu.

Ancak kredili mevduat hesaplarında ise artış devam ediyor. Bankalararası Kart Merkezi (BKK) verilerine göre kredi kartından nakit çekim martta 89.34 milyar liraya indi, yılsonuna göre yüzde 14,43, şubat ayına göre ise yüzde 26,32 düşüş gösterdi.

Ekonomim’den Şebnem Turhan‘ın haberine göre, yeni ekonomi yönetimi göreve geldiği günden itibaren kredi kartı harcamalarına çeki düzen ver- me yönünde adımlar atıyor. Geçen yıl haziran öncesinde kredi kartı azami faiz ile nakit çekim, kredili mevduat hesabı faizleri oldukça düşük seviyelerde idi. Bu durum kredi kartı harcamalarının ve nakit çekimin oldukça hızlı büyümesini sağladı. Ardından politika faizi artışıyla birlikte bu faiz oranları da yükseldi.

Kasımda politika faizi artışları kredi kartına yansıtılmamaya başlasa da 6 Nisan’dan itibaren faiz oranları yükseltildi. Kredi kartından nakit çekim ve kredili mevduat hesaplarında uygulanacak aylık azami akdi faiz oranının hesaplama yönteminde ise Merkez Bankası 16 Mart’ta değişiklik yaptı. Yeni yönteme göre, hesaplanan aylık azami akdi faiz oranı yüzde 4,42’den yüzde 5’e çıkarıldı.

Merkez Bankası’nın faizini yüzde 5’e çıkarması kredi kartından nakit çekimde etkili oldu. BKM aylık verilerine göre kredi kartından nakit çekim tutarı geçen yıl haziran ve temmuz ayında mayısa göre yüzde 43 gerilese de ağustos ile birlikte yeniden yönünü yukarıya çevirdi. Haziran ve temmuzda 40 milyar lira seviyelerinde olan kredi kartından nakit çekim ağustosta 60 milyar lirayı aştı yılı ise 104.4 milyar lirada tamamladı. Bu yılın ilk iki ayında ise rekor seviyeler görüldü kredi kartından nakit çekim işlemlerinde.

Hem işlem sayısı hem de işlem tutarı olarak rekorlar kırıldı. Ocakta 116.15 milyar lira, şubatta ise 121.25 milyar lira kredi kartından nakit çekim gerçekleştirildi. 16 Mart’ta yüzde 5 faizin devreye girmesinin etkisiyle martta kredi kartından nakit çekim tutarı şubat ayına göre yüzde 26,32 geriledi ve 89.34 milyar liraya indi. Nakit çekim işlem adedi de şubat ayına göre yüzde 18,44 azaldı. Martta yılsonuna göre nakit çekim işlemi tutarı ise yüzde 14,43 geriledi. Faizin etkisinin nisan ve mayıs aylarında da devam etmesi bekleniyor.

Kredili mevduat hesapları kullanımında ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre haftalık artış devam ediyor. Henüz bir düşüş yok. BDDK haftalık verilerine göre bireysel kredili mevduat hesapları bakiyesi 3 Mayıs itibariyle 237 milyar 320 milyon liraya yükseldi. Bu yıl sonuna göre yüzde 41 artışa işaret ediyor.

16 Mart’ta açıklanan yüzde 5 faizin devreye girmesiyle nisanın ilk haftasında haftalık olarak yüzde 3,67 gerileme gerçekleşti bireysel KMH bakiyesinde. Ancak takip eden haftalarda yüzde 5,5’in üzerinde haftalık artış yeniden devreye girdi. 3 Mayıs itibariyle ise bir önceki haftaya göre yüzde 2,3’lük büyüme gerçekleşti. Tüzel kişilerin KMH bakiyesi ise 3 Mayıs haftasında bir önceki haftaya göre 3,9 artışla 122 milyar 841 milyon liraya yükseldi.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Mart’ta Cari Denge 4,54 Milyar Dolar Açık Verdi

Mart ayında cari işlemler hesabı 4 milyar 544 milyon dolar açık kaydetti. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 782 milyon dolar fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5 milyar 193 milyon dolar oldu.

Haber Merkezi / Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler 2 milyar 241 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 2 milyar 104 milyon dolar oldu. Birincil gelir dengesi ve ikincil gelir dengesi kalemleri sırasıyla 1 milyar 604 milyon dolar net çıkış ve 12 milyon doları net giriş kaydetti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ödemeler Dengesi Gelişmeleri Mart 2024 raporunu açıkladı.

Buna göre; Mart ayında cari işlemler hesabı 4 milyar 544 milyon dolar açık kaydetti. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 782 milyon dolar fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5 milyar 193 milyon dolar oldu.

Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler 2 milyar 241 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 2 milyar 104 milyon dolar oldu. Birincil gelir dengesi ve ikincil gelir dengesi kalemleri sırasıyla 1 milyar 604 milyon dolar net çıkış ve 12 milyon doları net giriş kaydetti.

Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net çıkışlar 224 milyon doları olarak kaydedildi. Portföy yatırımları 96 milyon dolar tutarında net çıkış kaydedildi. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 236 milyon dolar net alış ve devlet iç borçlanma senetleri piyasasında 361 milyon dolar net satış yaptığı görüldü.

Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak; bankalar 1 milyar 935 milyon dolar net borçlanma, Genel Hükümet 314 milyon dolar net geri ödeme gerçekleşti. Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 216 milyon dolar net artış kaydedildi.

Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 938 milyon dolar net artış ve Türk lirası cinsinden 464 milyon dolar net artış olmak üzere toplam 1 milyar 402 milyon dolar net artış kaydetti.

Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, bankalar, Genel Hükümet ve diğer sektörler sırasıyla 1 milyar 054 milyon dolar, 27 milyon dolar ve 385 milyon dolar net kullanım gerçekleşti. Resmi rezervlerde bu ay 10 milyar 281 milyon dolar net azalış oldu.

Paylaşın

Merkez Bankası, Yıl Sonu Enflasyon Tahminini Yüzde 38’e Yükseltti

Merkez Bankası (TCMB), yüzde 36 olan yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 38’e çıkardı. Banka, 2025 ve 2026 enflasyon tahminlerini sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 seviyesinde sabit bıraktı.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise, para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız” şeklinde konuştu.

Parasal sıkılaştırmanın iç talebe etkilerini çeşitli göstergeler üzerinden yakından takip ettiklerini belirten Karahan, “Enflasyon beklentilerinin tahmin aralığına yakınsaması, dezenflasyon açısından kritik önemdedir. 2024 yılının ikinci yarısında, parasal aktarımın gecikmeli etkisiyle, iç talepte zayıflama olacağını ve bu sayede cari dengedeki iyileşmenin devam edeceğini öngörüyoruz” dedi.

Karahan “Haziran’dan itibaren yaşayacağımız dezenflasyon sürecinde, enflasyonu, belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Enflasyonun ana eğilimi gerilemekle birlikte, yılın ilk Enflasyon Raporu’nda öngördükleri patikanın üzerinde seyrettiğini kaydeden Karahan, son dönemde hizmetler grubundaki fiyat artışlarının, diğer gruplara kıyasla daha güçlü olduğunu gördüklerini söyledi. Karahan, “Enflasyon beklentilerinin tahmin aralığına yakınsaması, dezenflasyon açısından kritik önemdedir. Ekonomik birimlerin beklentilerindeki ayrışma ve olası oynaklıklara karşı, parasal aktarımın etkinliğini artırmak amacıyla, makroihtiyati politikaları uygulamaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, yılın ikinci enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi’ndeki bilgilendirme toplantısında konuşma yaptı. Karahan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Merkez Bankamızın temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Bu amaçla, 2023 yılı haziran ayından itibaren güçlü bir parasal sıkılaşma yapmaktayız. Fiyatlama davranışlarını ve enflasyon beklentilerini yakından takip ediyoruz. Enflasyon, hedeflerimizle uyumlu seviyelere gerileyene kadar sıkı para politikası duruşumuzu korumakta kararlıyız.

Enflasyon görünümünde kalıcı bir bozulmaya kesinlikle izin vermeyeceğimizi de konuşmamın hemen başında tekrar vurgulamak isterim. Toplantımıza küresel ve yurt içi makroekonomik görünüm, para politikası duruşumuza dair değerlendirmelerimiz ile enflasyon tahminlerimizi içeren bir sunumla başlayacağım. Ardından, sizlerin sorularını yanıtlayacağım.

Değerlendirmelerime başlamadan önce, Enflasyon Raporumuzda, gündemde öne çıkan konulara ilişkin yer verdiğimiz kutu çalışmalarına dikkatinizi çekmek isterim. Rapordaki kutular, hizmet enflasyonu, beklentiler ve TL mevduatlar gibi farklı konuları ele alıyor. İlgilenenler için burada özellikle not düşmek isterim.

Değerlendirmelerime, son dönemde öne çıkan küresel ekonomik gelişmeler ile başlayacağım. Küresel finansal koşullar büyümeyi baskılamaya devam etmektedir. Jeopolitik gelişmeler ve sıkı para politikalarının sürdürülmesi, küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleridir.

Bununla birlikte, gerek ihracat ağırlıklı küresel büyüme görünümü, gerekse öncü göstergeler, küresel iktisadi faaliyette geçtiğimiz Rapor dönemine göre, daha çok hizmetler sektörü kaynaklı sınırlı bir iyileşmeye işaret etmektedir.

Son dönemde ABD ekonomisi büyüme görünümü, Euro Bölgesi ve diğer gelişmiş ülke ekonomilerinden olumlu ayrışmış ve ABD’de iktisadi faaliyetin görece güçlü seyrettiği görülmüştür. Küresel büyüme görünümü ve kompozisyonu, jeopolitik riskler, finansal koşullar ile arz yönlü faktörler, emtia fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam etmektedir.

Önceki Rapor döneminden bu yana emtia fiyatlarında genele yayılan artışlar görülmektedir. Arz yönlü faktörlerin yanında, özellikle Çin’in büyümesi ile uyumlu bir seyir izleyen, bazı endüstriyel emtia fiyatlarındaki artışlar dikkat çekmektedir.

Jeopolitik gerilimlerin artması ile değerli metal ve petrol fiyatları da bir önceki Rapor dönemine kıyasla, önemli miktarda yükselmiştir. Küresel dezenflasyon devam etmekle birlikte, enflasyon birçok ekonomide hedeflerin üzerinde kalmıştır.

Hizmet enflasyonunda gözlenen katılık ve jeopolitik gelişmeler, enflasyondaki düşüşü yavaşlatmaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerde manşet enflasyon bazı ülkelerde hedeflere yakın düzeylere gerilerken, diğerlerinde hedefin belirgin şekilde üzerinde kalmıştır.

Gelişmiş ekonomilerde ise manşet enflasyondaki düşüş, yerini daha yatay bir seyre bırakmış, çekirdek enflasyon gerilemeye devam etmiştir. Bu görünüme bağlı olarak, gelişmiş ülke merkez bankalarının, geçtiğimiz Rapor dönemine göre, daha geç ve daha yavaş faiz indirimine gideceklerine yönelik beklentiler güçlenmiştir.

Grafikte de görüldüğü üzere vadeli işlemlerin ima ettiği politika faiz patikasındaki düzleşme, Fed için daha belirgin olmuştur. Bu ayrışma, küresel belirsizliği artırmakta ve gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerinde de baskı yaratmaktadır.

Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının da faiz indirimleri konusunda daha temkinli olacaklarını değerlendiriyoruz. Bu gelişmeler, küresel risk iştahının azalmasına neden olmuş ve son dönemde gelişmekte olan ülkelerden portföy çıkışlarına yol açmıştır.

Makroekonomik görünüm

Ülkemizdeki makroekonomik gelişmelere ilişkin tespitlerimizi paylaşmak istiyorum. 2023 yılının son çeyreğine ilişkin veriler, iktisadi faaliyete iç talebin yıllık bazdaki katkısının azalmakta olduğunu göstermiştir. Bu dönemde net ihracatın negatif katkısı ise azalmıştır.

2024 yılının ilk çeyreğine geldiğimizde ise yurt içi talepteki dirençli seyrin sürdüğünü görmekteyiz. Perakende satış ve ticaret satış hacim endeksleri ile kartla yapılan harcamalar, ilk çeyrekte tüketimde ivmelenmeye işaret etmiştir.

Diğer taraftan, bayram tatili bir miktar belirsizlik oluşturmakla birlikte, ikinci çeyreğe ilişkin öncü göstergeler, iç talepte ilk çeyreğe kıyasla daha ılımlı bir görünüm ima etmektedir. Nitekim, nisan ayında kartla yapılan harcamalar reel bazda zayıflarken, imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik yurt içi sipariş beklentileri de, çeyreklik bazda gerilemeye devam etmiştir.

Benzer şekilde, nisan ayında yapılan firma görüşmeleri de bu görünümü teyit etmiştir. Öte yandan, tüketim malları ithalatı nisan ayında artış kaydederek bu görünümden ayrışmıştır. Bu çerçevede, parasal sıkılaştırmanın iç talebe etkilerini çeşitli göstergeler üzerinden yakından takip etmekteyiz.

İç talebe ilişkin özetlediğim görünüme kıyasla, yurt içi üretim daha ılımlı bir seyir izlemektedir. Sanayi üretimi, şubat ayı itibarıyla çeyreklik bazda artış kaydederken, yüksek oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında, artışın daha sınırlı olduğu görülmektedir.

Mart ayı itibarıyla açıklanmaya başlanan Hizmet Üretim Endeksi ise ilk çeyrekte nispeten yatay seyretmiştir. Söz konusu endeksin hizmet tüketimi ve katma değeri ile ilişkisini inceleyen kutu çalışmamızı da dikkatlerinize sunuyorum.

İlk çeyrekte artış gösteren PMI verileri, nisan ayı itibarıyla ikinci çeyrekte üretimde ılımlı bir zayıflama ima etmektedir. Kapasite kullanım oranı ise yılın ilk çeyreğindeki ılımlı düşüşün ardından, nisan ayı itibarıyla tarihsel ortalamalarının sınırlı miktar üzerindeki seyrini sürdürmüştür.

İç talep ve üretime ilişkin görünüm, toplam talep koşullarının enflasyonist bir düzeyde seyrettiğine işaret etmektedir.

Bir önceki Raporumuzda, TCMB bünyesinde takip edilen sekiz farklı çıktı açığı göstergesini tanıtan bir kutuya yer vermiştik. Söz konusu göstergelerin ortalaması çerçevesinde çıktı açığı tahminimiz, 2023 yılının ikinci yarısında zayıflama eğilimi sergiledikten sonra, 2024 yılı ilk çeyreği itibarıyla tekrar yükseliş kaydetmiştir.

Bu noktada altını çizmek isterim ki; sıkı para politikamız talebi dengeleyecek, tasarrufları teşvik edecektir. Bunun sonucunda negatif düzeylere düşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır.2023 yılının ikinci yarısında reel olarak ihracat artarken, ithalat azalmış, dış ticaret dengesi iyileşmiştir.

Bu dengelenmenin 2024 yılının ilk çeyreğinde devam ettiğini ve cari açığın millî gelire oranının yüzde 3’ün altına gerilediğini tahmin ediyoruz. Sağ panelde gördüğünüz grafikteki taralı alanlar, yakın dönemdeki parasal sıkılaştırma döngülerini göstermektedir.

Bu dönemlerde, talebin zayıflaması ve beklentilerin iyileşmesiyle birlikte, cari dengede düzelme gerçekleşmiştir. 2024 yılı ikinci yarısında, parasal aktarımın gecikmeli etkisiyle, iç talepte zayıflama olacağını ve bu sayede grafikte gördüğünüz cari dengedeki iyileşmenin devam edeceğini öngörüyoruz.

Şimdi sizlerle, enflasyona ilişkin yakın dönem gelişmeleri ve enflasyon üzerinde etkili olacak unsurlar hakkındaki değerlendirmelerimizi paylaşmak istiyorum. Tüketici enflasyonu, 2023 yılı son çeyreğinde ve 2024 yılı ocak ayında tahmin aralığının orta noktasına yakın seyretmişti.

Yıllık enflasyon, son dönemde yukarı yönlü bir seyir izlemiştir. Enflasyonun, 2024 yılının ilk yarısına kadar artmasını öngördüğümüzü tüm politika metinlerimizde, sunumlarımızda ve Enflasyon Raporlarımızda sizlerle paylaşmıştık.

Ancak, son üç ayda, enflasyonun öngörülerimizden de yüksek bir seyir izlediğini görüyoruz. Nitekim, tüketici enflasyonu nisan ayını yüzde 69,8 ile bir önceki Enflasyon Raporu’nda sunduğumuz tahmin aralığının 0,9 puan üzerinde tamamlamıştır.

Daha önceki iletişimimizde enflasyon gelişmelerini takip ederken sadece yıllık göstergeleri değil, aylık enflasyonun ana eğilimini de yakından takip ettiğimizi vurgulamıştım.

Şimdi sizlerle çeşitli ana eğilim göstergelerinin yakın dönem seyrini paylaşmak isterim. Eylül ayından itibaren azalan enflasyon ana eğilimi, geçmiş enflasyona endeksleme eğiliminin yanı sıra, ücret güncellemelerinin de etkisiyle ocak ayında artışa dönmüştü.

Ana eğilim, takip eden aylarda zayıflayarak aralık ayındaki seviyesine dönmüş, ancak yılın ilk Enflasyon Raporu’nda öngördüğümüz patikanın üzerinde seyretmiştir. B ve C endekslerinin tahminlerimizin üzerinde gerçekleştiğini görüyoruz. Şimdi sizlere buna neden olan ekonomik görünümü özetlemek istiyorum.

Sunumun başında belirttiğim gibi, küresel emtia fiyatları Rapor döneminde enerji grubu öncülüğünde yükselmiştir. Son üç aylık dönemde gıda fiyatlarında güçlü artışlar gerçekleşmiş, özellikle kırmızı et fiyatları bu gelişmede öne çıkmıştır.

12 ve 24 ay sonrası enflasyon beklentileri gerilerken, yıl sonu beklentileri, Enflasyon Raporu tahminlerimizin üzerinde seyretmiştir. Öngörülerimizin aksine, yılın ilk çeyreğinde toplam talep koşulları güçlü seyretmiş, kredi kullanımında artış gerçekleşmiştir. Reel ücretlerdeki artış yurt içi talep koşullarını destekleyen bir unsur olmuştur.

Geçmiş enflasyona endeksleme davranışı, hizmet enflasyonunda ataletin korunmasını beraberinde getirmiş, kira alt grubu bu bağlamda öne çıkmıştır. Enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak, politika faizinde güçlü bir artış ve parasal koşullarda ek sıkılaşma yaptığımızı hatırlatmak isterim.

Ana gruplar bazında incelediğimizde, son dönemde hizmetler grubundaki fiyat artışlarının, diğer gruplara kıyasla daha güçlü olduğunu görüyoruz.

Nisan ayı itibarıyla yıllık enflasyon temel mal grubunda yüzde 57 civarındayken, hizmet grubunda yüzde 97’dir. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi tarihsel eğiliminin üzerinde seyrederek, fiyat artışlarının sektör geneline yayılmaya devam ettiğine işaret etmektedir.

Sektörün emek-yoğun yapısı kısmen bu gelişmeyi açıklarken, geçmiş enflasyona endeksleme davranışının etkisi, özellikle yönetilen-yönlendirilen kalemler, kira, sağlık ve eğitim hizmetleri üzerinde hissedilmiştir. Bu hizmet kalemleri, şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır.

Ayrıca, başta kırmızı et olmak üzere, gıda fiyatlarında süregelen yüksek artışlar da lokanta-otel fiyatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu doğrultuda, hizmet enflasyonu aylık bazda yavaşlamakla birlikte, yüksek bir seyir izlemektedir.

Hizmet enflasyonu, ataleti yüksek ve görece düşük olmak üzere ikiye ayrıştırıldığında, yüksek seyri sürükleyen bileşenin “ataleti yüksek olan kalemler” olduğu görülmektedir. Diğer taraftan, bu kalemlerdeki enflasyonun son dönemde yavaşlıyor olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.

Küresel gelişmelere baktığımızda da kompozisyon olarak benzer bir eğilim görmekteyiz. Zira, hizmet enflasyonundaki katılık, gelişmiş ülkelerde manşet enflasyonun hedeflere yaklaşmasını yavaşlatan önemli bir faktör olmuştur.

Gerek ABD gerekse Euro Bölgesi’nde hizmet enflasyonu; manşet enflasyonun ve hedeflerin belirgin şekilde üzerindedir. Türkiye’de hizmet enflasyonundaki yüksek seyrin önemli bir bileşeni de kiralardır. Bu doğrultuda, konut piyasasındaki gelişmeleri öncü gösterge olarak yakından takip ediyoruz.

Enflasyondan korunma saiki ile artan talep ve depremin yol açtığı arz-talep dengesizlikleri konut fiyatlarında yüksek oranlı artışlara sebep olmuştu. Söz konusu gelişmelerin etkileri, kiralara gecikmeli ve belirgin bir şekilde yansımaktadır.

Parasal sıkılaştırma sonrasında ise, konut fiyatlarındaki artış hızı önemli ölçüde yavaşlamıştır. Konut fiyatlarının artış eğilimi tüketici enflasyonundaki eğilimin altında seyretmektedir. TCMB bünyesinde yapılan çalışmalar, diğer unsurların yanı sıra konut fiyatları değişiminin, kira enflasyonunu aynı yönde etkilediğine işaret etmektedir.

Dolayısıyla, konut fiyatlarındaki yavaşlamanın, ilerleyen dönemde gecikmeli olarak kira artışını sınırlayabileceğini değerlendiriyoruz. Öte yandan, parasal sıkılaştırmanın, kısa vadede, mal enflasyonu üzerindeki etkisi daha belirgindir. Ayrıca, döviz kurunun dayanıklı tüketim malı fiyatlarına geçişkenliği yüksektir.

Türk lirasındaki istikrarlı seyir, finansal koşullardaki sıkılaşma ve iç talebin zayıflaması, önümüzdeki dönemde dayanıklı tüketim malları başta olmak üzere mal grubunda fiyat artışlarının yavaşlamasına neden olacaktır. Enflasyon beklentilerinin tahmin aralığına yakınsaması, dezenflasyon açısından kritik önemdedir.

Enflasyonda yaşanan yukarı yönlü sürprizlerin de etkisiyle beklenti eğrisinin şubat ve mart aylarında yukarıya kaydığı gözlenmiştir. Mart ayındaki parasal sıkılaştırma sonrasında ise bu eğilim sona ermiştir. Birinci çeyrekte anket katılımcıları 3,8 puanlık yukarı yönlü enflasyon sürprizi yaşamış, ancak yıl sonu enflasyon beklentilerini 2,1 puan ile daha sınırlı bir oranda güncellemiştir.

Mevcut durumda, beklentiler, bir önceki Enflasyon Raporundaki yıl sonu enflasyon tahminimize üç ay gecikmeyle gelineceğine işaret etmektedir. Ayrıca tüketici eğilim anketi mikro verileri, tüketicilerin enflasyon beklentilerinin de seviyesi yüksek olmakla birlikte, son dönemde bir miktar düşüş kaydettiğini göstermektedir. Bu konuya dair daha detaylı bilgi için ilgili kutu çalışmamızı inceleyebilirsiniz.

Kararlarımızın enflasyon beklentilerinde iyileşme sağlayacağını ve piyasa beklentileriyle ara hedeflerimiz arasındaki farkın kapanacağını öngörüyoruz.

Para politikası

Bildiğiniz gibi, 2023 yılı haziran ayında dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için güçlü bir parasal sıkılaştırma sürecini başlattık. Bu çerçevede, politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 50 düzeyine çıkardık.

Mart ayında, teknik bir ayarlama olarak faiz koridorunu genişlettik. Ayrıca, ekonomik birimlerin beklentilerindeki ayrışma ve olası oynaklıklara karşı, parasal aktarımın etkinliğini artırmak amacıyla, makroihtiyati politikaları uygulamaya devam ediyoruz.

Bu kapsamda, iç talepteki dengelenmeyi desteklemek amacıyla, Türk lirası ticari ve ihtiyaç kredisi büyüme sınırlarını yüzde 2’ye düşürürken, kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık tesisi uygulaması getirdik ve menkul kıymet tesisini kaldırdık. Ayrıca kredi kartı azami faiz oranlarını yükselttik.

Parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve Türk lirası mevduatın payının artırılması için hedeflere bağlı olarak, Türk lirası zorunlu karşılıklara faiz ödemesine başlarken, TL mevduat payı artış hedeflerini güncelledik.

Diğer yandan, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde menkul kıymet tesis uygulamasını bugün itibarıyla tamamen sonlandırdık. Böylece, tahvil piyasasının işlevselliğinin artmasını, getiri eğrisinin normalleşmesini ve parasal aktarımın güçlenmesini sağladık.

KKM kur farkı ödemelerinin ve 2023 son çeyreğinde artan TCMB taraflı swap bakiyesinin yol açtığı likidite fazlasını sterilize ettik. Zorunlu karşılıklarda yaptığımız artışlarla piyasadan 1 trilyon TL’den fazla likidite çektik. Likidite fazlasının sterilizasyonu için aralık ayında TL depo alım ihalelerine başladık.

Sistemde ortaya çıkan geçici likidite fazlasını depo alım işlemleriyle sterilize ediyoruz. Likidite gelişmelerini yakından takip ederek, sterilizasyon araçlarını gerektiğinde etkin bir şekilde kullanacağız. Parasal sıkılaştırmamız finansal piyasalara hızlı ve güçlü şekilde yansımaktadır. Konuşmamın bu bölümünde, politikalarımızın finansal koşullar üzerindeki etkilerinden bahsedeceğim.

Mart ayındaki faiz artışı ve makroihtiyati düzenlemeler sonrasında, ticari kredi faizi yaklaşık 14 puan, tüketici kredisi faizi 18 puan ve mevduat faizi 15 puan artmıştır. Kredi faizlerinin geldiği seviye, kredi büyümesinin yavaşlamasına ve iç talebin dengelenmesine katkı verecektir.

Türk lirası mevduat faizlerinin seviyesi ise, sistemde TL mevduat payı artışını desteklemektedir. Nitekim son veriler, yabancı para mevduattan Türk lirası mevduata geçişin hızlandığına işaret etmektedir. Para politikası duruşumuz ve makroihtiyati çerçeve, mevduat faizlerinin Türk lirasına geçişi destekleyecek seviyelerde kalmasını ve tasarrufların artmasını sağlayacaktır.

Tüketici kredilerinin, iç talepteki dengelenmeyi tesis edecek bir hızda seyretmesi kritik önemdedir. 2024 yılının ilk çeyreğinde artan belirsizlik algısı nedeniyle kredi talebinin hızlanması, tüketici kredi büyümesinin, kredi kartı ve ihtiyaç kredisi kaynaklı artmasına neden olmuştu.

Attığımız sıkılaştırıcı adımlarla, nisan ayında tüketici kredisi büyümesi zayıflayarak, 2023 yılı son çeyrek ortalamasının da altına gerilemiştir. Ticari krediler ise şubat ayına kadar istikrarlı seyretmekteydi. Ancak, mart ayında öngörülerin üstünde bir kredi talebi görülmesiyle birlikte kısa sürede ticari kredi büyümesi güçlendi.

Beklentilerin de etkisiyle oluşan bu talebi dengelemek amacıyla, faiz artışının yanı sıra, ihtiyaç kredisinde olduğu gibi kredi büyüme sınırını aşağı çektik ve zorunlu karşılık tesisi uygulamasını başlattık. Bu adımlar sonrasında TL ticari kredi büyümesi gerilerken, son dönemde yabancı para kredilerin arttığını gözlemliyoruz.

Şubat ve mart aylarındaki yabancı para mevduata yönelik güçlü talep, mart ayında alınan kararlarla, hızlı bir şekilde ortadan kalkmıştır. Nisan ayında TL mevduat 539 milyar TL artarken, parite etkisinden arındırılmış yabancı para mevduat ve kur korumalı mevduat, sırasıyla 6,2 milyar dolar ve 19 milyar TL azalmıştır.

Böylece, son 8 ayda, Türk lirası mevduat payı yaklaşık yüzde 32’den yüzde 44’e yükselirken, Kur Korumalı Mevduatın payı yüzde 26’dan yüzde 14’e gerilemiştir. Para politikası duruşumuz ve uygulamakta olduğumuz makroihtiyati çerçeve, TL mevduata geçiş eğilimine katkı vermeye devam edecektir.

Parasal sıkılaşma ile uyumlu olarak getiri eğrisinin negatif eğimi, son Rapor döneminden bu yana, belirginleşmiştir. Menkul kıymet tesisinin kaldırılması da sağlıklı fiyat oluşumunu destekleyecektir. Mevcut politika bileşimi, Türkiye’ye yönelik risk algısının iyileşmesini ve risk priminin düşmesini sağlamıştır.

Türkiye’nin risk primindeki iyileşme, yılbaşından itibaren yavaşlamıştır. Artan döviz kuru oynaklığı ve rezerv görünümündeki bozulma, mart ayında risk algısını zayıflatmıştır.

Mart ayı içerisinde aldığımız kararlar ile sıkı para politikası duruşumuz pekiştirilmiş, uyguladığımız politikalara olan güven artmış ve rezerv görünümü iyileşmiştir. Bu gelişmelerle risk primi, yeniden 300 baz puan seviyesinin altına gerilemiştir.

Tüm bu görünüm, Türkiye’ye yönelik portföy akımlarını desteklemiştir. Jeopolitik risklerin yükseldiği ve küresel risk iştahının azaldığı nisan ayında, gelişmekte olan ülkelerden portföy çıkışları gözlenirken, Türkiye’ye giriş gerçekleşmiştir. Portföy girişleri, DİBS piyasasında yoğunlaşırken offshore swap kanalıyla da girişler artmaktadır.

Son Rapor döneminden mart ayı PPK toplantısına kadar olan süreçte, rezervlerde bir düşüş yaşanmıştı. Mart toplantısında yaptığımız ilave parasal sıkılaştırma, yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına güvenini artırmış ve rezervlere olumlu yansımıştır.

Nitekim, 22 Mart – 26 Nisan döneminde, yabancı para cinsi mevduat 7 milyar dolar gerilerken, rezerv yönetimi kapsamında, TCMB taraflı swap bakiyesi önemli ölçüde azaltılmıştır. Bu dönemde, brüt rezervler yatay seyrederken, swap hariç net rezerv 16,4 milyar dolar iyileşmiştir.

Swap hariç net rezervlere bugün itibarıyla baktığımızda ise son iki haftada 18 milyar dolarlık bir ek iyileşme görmekteyiz. Böylece, ilgili dönemde swap hariç net rezervler toplam 34 milyar dolar artmıştır.

Orta vadeli tahminler

Şimdiye kadar özetlediğim ve tahminlerimizin başlangıç noktasını ortaya koyan iktisadi görünümün ardından sizlerle orta vadeli tahminlerimizi paylaşacağım. Dış talebe ilişkin varsayımlarımızı 2024 yılı için sınırlı bir miktar yukarı yönlü güncelledik, 2025 yılı için ise sabit tuttuk.

Konuşmamın başında bahsettiğim petrol ve emtia fiyatlarındaki görünüm çerçevesinde, 2024 ve 2025 yıllarına ilişkin ham petrol ve ithalat fiyatları varsayımımızı yukarı yönlü güncelledik. Son dönemde gıda fiyatlarındaki görünümü göz önünde bulundurarak, gıda fiyatları varsayımımızı 2024 yılı için yaklaşık 1 puan artırdık.

Orta vadeli tahminler oluşturulurken, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği ve ekonomi politikalarındaki eşgüdümün korunacağı bir görünüm esas alınmıştır.

Bu çerçevede, 2024 yıl sonu enflasyon tahminini 2 puan yukarı güncelleyerek yüzde 38’e çektik. 2025 ve 2026 tahminlerini sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 seviyesinde koruduk. Orta vadede ise enflasyonun yüzde 5’te istikrar kazanmasını hedefliyoruz. Tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları da 2024 yılı için yüzde 34 ve 42, 2025 yılı için ise yüzde 7 ve 21’e tekabül etmektedir.

25 m3 bedelsiz doğal gaz kullanımı düzenlemesinin sona ermesi, mayıs ayında aylık enflasyonu 0,7 puan yukarı yönlü etkileyecektir. Bunun yanı sıra, olumsuz baz etkisiyle enflasyon mayıs ayında zirveye ulaşacaktır. Böylece, politika iletişiminde sıklıkla vurguladığımız geçiş döneminin sonuna gelmiş olacağız.

Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecektir. Böylelikle, yılın geri kalanında enflasyonun istikrarlı olarak gerileyeceği dezenflasyon dönemine gireceğiz.

Bu dönemde, olumlu yöndeki baz etkileri ve daha önemlisi enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün devamı etkili olacaktır. Mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 2,5 civarına, son çeyrekte ise yüzde 1,5’in bir miktar altına gerileyeceğini öngörüyoruz.

Sıkı parasal duruşun sürdürülmesi ve hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflamasıyla, enflasyonun ana eğiliminde gerileme 2025 yılında da devam edecektir. 2024 yılı tahmin güncellemesinin nedenlerine bakacak olursak, yılın ilk çeyreğindeki makroekonomik gelişmelerin belirleyici olduğunu görüyoruz.

Dirençli seyreden talep koşulları nedeniyle yılın ilk yarısında çıktı açığının önceki rapor öngörülerine göre daha yukarıda olacağını tahmin ediyoruz. Sıkı para politikası ve maliye politikasının eşgüdümünün katkısıyla, iç talepteki dengelenme süreci devam edecektir.

Bu görünüm altında, çıktı açığı tahmini güncellememiz 2024 yılı enflasyon tahminimizi 0,4 puan artırıcı yönde etkilemiştir. Türk lirası cinsi ithalat fiyatları, gıda enflasyonu ve yönetilen yönlendirilen fiyat varsayımlarımızdan gelen toplam etkiyi -0,2 puan olarak hesaplıyoruz. Son dönemde, enflasyonun ana eğilimi öngörülerimizden daha yüksek gerçekleşmiştir.

Sıkı para politikası duruşu ve politika eşgüdümü başlangıç koşullarındaki bu bozulmayı kısmen telafi edecektir. Bu sayede, ana eğilimin yıl sonu enflasyonuna etkisinin 1,8 puan ile sınırlı kalacağını tahmin ediyoruz. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz.

Bu süreçte iki ana koşul gözeteceğiz: Birincisi, aylık enflasyonun ana eğiliminin, belirgin ve kalıcı bir düşüş göstermesidir. Bu kapsamda, ana eğilim, iç talep, ithalat ve finansal koşullara ilişkin göstergeleri yakından izliyoruz.

İkincisi ise, enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsamasıdır. Bu çerçevede, geniş kapsamlı enflasyon beklentisi göstergelerini takip ediyoruz. Mart ayında attığımız adımların etkisiyle finansal koşullar önemli ölçüde sıkılaşmıştır. Bu durumun etkisini krediler üzerinde görmekteyiz.

Önümüzdeki dönemde bunun talebi zayıflatacağını, fiyatlama davranışlarına olumlu yansıyacağını ve dezenflasyon sürecini güçlendireceğini öngörüyoruz. Bu süreçte, maliye politikalarının katkısı ve yönetilen-yönlendirilen fiyatların eşgüdüm halinde belirlenecek olması, dezenflasyon sürecini destekleyecektir.

Aylık enflasyonun ana eğiliminde, belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri, öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise, para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız.

Konuşmama son vermeden önce altını çizmek isterim ki; fiyat istikrarı; sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşuldur. Merkez bankaları, bu unsurlara en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak yaparlar. Bu bilinçle, TCMB olarak önemli adımlar attık. Kalıcı fiyat istikrarını sağlayana kadar, sıkı para politikası duruşumuzu kararlılıkla sürdüreceğiz.

Haziran’dan itibaren yaşayacağımız dezenflasyon sürecinde, enflasyonu, belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.”

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan “Enflasyon” Açıklaması: Bayram Etkisi

Nisan ayı fiyat gelişmeleri raporunu yayımlayan Merkez Bankası, raporunda, “Son dönemde öne çıkan alt gruplara ek olarak, güçlü artış kaydeden ulaştırma hizmetleri aylık enflasyonunda bayram etkisi hissedilmiştir” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / Raporun devamında, “Temel mal grubunda mevsimsel etkilerden arındırılmış aylık fiyat artışı yavaşlamıştır. Bu gelişmede, otomobil fiyatlarındaki ılımlı fiyat artışı kaynaklı olarak dayanıklı mal grubu etkili olmuştur. Gıda grubunda, aylık fiyat artışını işlenmemiş gıda alt grubu sürüklemeye devam etmiş, işlenmiş gıda enflasyonundaki ılımlı seyir korunmuştur” denildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Nisan Ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu yayımlandı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

“Nisan ayında tüketici fiyatları yüzde 3,18 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 1,30 puan artarak yüzde 69,80 oldu. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 0,83 ve 0,60 puan artarak yüzde 72,72 ve yüzde 75,81 olarak gerçekleşti. Bu dönemde doğal gazın aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi -0,14 puan oldu.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, bir önceki aya göre alkol-tütün-altın, temel mallar, enerji, hizmet gruplarının katkıları sırasıyla 0,47; 0,39; 0,38; 0,36 puan artarken gıda grubunun katkısı 0,30 puan azaldı.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle incelendiğinde, B ve C endekslerinin aylık artışları bir önceki aya kıyasla bir miktar zayıfladı. Fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada ılımlı seyrini sürdürürken, temel mal ve hizmet gruplarında yavaşlama kaydedildi.

Hizmet fiyatları nisan ayında yüzde 4,16 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 0,51 puan yükselişle yüzde 96,99 oldu. Aylık bazda fiyat artışları alt gruplar geneline yayılırken ulaştırma hizmetleri belirgin fiyat artışı ile öne çıkan alt grup oldu. Yıllık enflasyon haberleşme alt grubunda gerilerken diğer hizmetlerde görece yatay seyretmiş, ulaştırma başta olmak üzere diğer alt gruplarda ise yükseldi.

Ulaştırma hizmetleri fiyatlarında gözlenen yüksek aylık artışta Ramazan Bayramı kaynaklı olarak karayolu ile şehirlerarası yolcu taşımacılığı (yüzde 34,24) ve havayolu ile yolcu taşımacılığı (yüzde 17,69) belirleyici oldu. Başta et olmak üzere gıda fiyatlarının etkilediği lokanta-otel alt grubunda aylık enflasyon yüzde 4,69 ile önceki aya kıyasla güçlendi.

Kiralar aylık bazda yüzde 4,61 artış oranıyla yavaşlama eğilimini devam ettirmiş, bu alt grupta yıllık enflasyon 0,52 puan artışla yüzde 124,47’ye ulaştı. Bu dönemde, haberleşme hizmetlerinin aylık fiyat artışı yüzde 4,45 ile yüksek seyrini sürdürdü. Diğer hizmetler alt grubunda aylık fiyat artışları bir önceki aya kıyasla yavaşladı. Bu alt gruptaki fiyat artışında, sigorta ve eğlence-kültür kalemleri öne çıktı.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu 0,68 puan artışla yüzde 57,14 oldu. Nisan ayında yıllık enflasyon dayanıklı mallarda gerilerken diğer alt gruplarda yükseldi. Dayanıklı mal (altın hariç) fiyatları yüzde 2,28 oranında artarken, alt grup yıllık enflasyonu 1,21 puan düşüşle yüzde 59,90 olarak gerçekleşti. Otomobil fiyatlarındaki ılımlı artış (yüzde 1,20) alt grup aylık enflasyonunu sınırlarken, mobilya (yüzde 6,37) ve beyaz eşya (yüzde 2,67) kalemlerinde fiyat artışları gücünü korudu.

Diğer temel mallar alt grubunda fiyatlar yüzde 3,01 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,94 puan artışla yüzde 58,19 seviyesine ulaştı. Alt grup aylık enflasyonunda ev ile ilgili temizlik malzemeleri, kişisel bakım ürünleri ile konutun bakım ve onarımı kalemleri belirleyici oldu. İndirim sezonundan çıkılması sonucu mevsimsel etkilerle giyim ve ayakkabı fiyatları nisan ayında yüzde 4,60 oranında yükselmiş, alt grup yıllık enflasyonu 1,15 puan artarak yüzde 50,27 olarak gerçekleşti.

Enerji fiyatları nisan ayında yatay seyretmiş, grup yıllık enflasyonu düşük bazın etkisiyle 5,51 puan artarak yüzde 42,83 oldu. Türk lirası cinsi petrol fiyatlarındaki gelişmelerle akaryakıt fiyatları yüzde 2,82 oranında arttı. Tüp gazda fiyat artışları yüzde 1,72 ile önceki aya kıyasla zayıflarken, doğal gaz fiyatları tüketimdeki düşüşe bağlı olarak mevsimsel geçiş etkisiyle yüzde 5,75 oranında geriledi.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları nisan ayında yüzde 2,78 oranında artmış, yıllık enflasyon 1,91 puan düşerek yüzde 68,50 seviyesine geriledi. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada 6,29 puan düşerek yüzde 77,85 oranında gerçekleşirken, işlenmiş gıdada 1,22 puan artışla yüzde 60,19 oldu. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, sebze fiyatlarındaki düşüş kaynaklı olarak taze meyve sebze fiyatları bu ay yataya yakın seyretti.

Diğer işlenmemiş gıda grubunda kırmızı ve beyaz et fiyatlarındaki artış güçlü seyrini nisan ayında da korumuş, grupta izlenen yüksek aylık enflasyonda (yüzde 5,83) belirleyici oldu. Böylelikle, işlenmemiş gıda aylık enflasyonu yüzde 3,85 oranında gerçekleşti. İşlenmiş gıda grubu aylık enflasyonu ise yüzde 1,75 ile ılımlı görünümünü korurken, şekerleme ve çikolatalar ile konserve sebze ürünlerinde görece belirgin fiyat artışları kaydedildi.

Tütün ürünleri fiyatları üretici firma kaynaklı gelişmelere istinaden nisan ayında yüzde 10,53 oranında artmış, bu grupta yıllık enflasyon 17,19 puan artışla yüzde 80,47 oldu. Yurt içi üretici fiyatları nisan ayında yüzde 3,60 oranında artmış, yıllık enflasyon 4,19 puan yükselerek yüzde 55,66 oldu.

Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji, dayanıksız tüketim ve dayanıklı tüketim kalemlerinde aylık fiyat artış oranları sırasıyla yüzde 5,08, yüzde 4,77 ve yüzde 3,63 olarak gerçekleşti. Aylık fiyat gelişmeleri sektörler bazında incelendiğinde, fiyat artışlarının genele yayıldığı izlenirken, tütün ürünleri, metal cevherleri, elektrik-gaz, ham petrol ve doğal gaz, diğer metalik olmayan mineral ürünler, giyim eşyası ve gıda ürünleri öne çıkan alt gruplar oldu.”

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri 2,2 Milyar Dolar Daha Eridi

26 Nisan itibarıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 2,2 milyar azalışla 124,1 milyar dolara geriledi. Bankanın swap hariç net rezervlerde ise 48,6 milyar dolara geriledi.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 26 Nisan ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı.

Buna göre, ilgili haftada brüt rezervler 126,3 milyar dolardan 124,1 milyar dolara geriledi. Net rezervler ise 15,05 milyar dolardan 14,01 milyar dolara düştü. İlgili haftada swap hariç net rezervler ise eksi 52,6 milyar dolardan eksi 48,6 milyar dolara geriledi.

Öte yandan Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye için yıl sonu enflasyon tahminini yukarı yönlü revize ederek yüzde 55,5’e çekti.

Türkiye için 2025 yıl sonu enflasyonunu yüzde 28,9 olarak öngören OECD, çekirdek enflasyonun 2024 ve 2025’te sırasıyla ortalama yüzde 57,5 ve yüzde 28,7 olacağını tahmin etti.

Ayrıca Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Masası Şefi James Walsh, bu yılsonu için enflasyon tahminlerinin Merkez Bankası’nın (TCMB) biraz üzerinde olduğunu belirterek, “Merkez Bankası’yla enflasyonun düşeceği konusunda hemfikiriz” dedi.

James Walsh, Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyonu düşürmek ve finans sektörünü serbestleştirmeye devam etmek için çalıştığını, ancak sürecin karmaşık olduğunu, atılan adımların etkisini görmenin biraz zaman aldığını ifade etti.

Bahar Toplantıları’nda Türkiye’ye ilgi duyan birçok yatırımcıyla konuştuklarını belirten James Walsh, “Duyduğum mesaj şuydu: Reformlar iyi ve doğru yönde gidiyor” ifadesini kullandı.

Paylaşın