Erdoğan’dan “Enflasyon” Mesajı: Kalıcı Düşüş Trendine Girdik

TBMM Genel Kurulu’nda açılış konuşması yapan Erdoğan, “Önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş devam edecek ve milletimiz bu düşüşü çarşıda, pazarda, alışveriş sepetinde, mutfağında daha fazla hissedecek. Ekonomi programımız meyvelerini veriyor. Temel göstergelerdeki iyileşmeye paralel olarak risk primi düşüyor. Kararlı duruşumuz sayesinde enflasyonda kalıcı düşüş trendine girmiş bulunuyoruz” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu’nda açılış konuşması gerçekleştirdi. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle: “Aziz milletim, sayın başkan, değerli vekiller. Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. TBMM’nin 28. dönem 3. yasama yılının ülkemize milletimize hayırlı olsun.

Meclis’imizin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşımızın gazi ve şehitlerini saygı ile yad ediyorum. 28. dönem meclisimiz ilk 2 yasama yılında yoğun faaliyet içinde oldu. Şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Önümüzdeki yasama yıllarında da meclisimiz özverili yasama yılı geçirecek ve milletin ihtiyacı olan kanunları çıkaracaktır. Hepiniz için hayırlı bereketli, verimli bir yıl olmasını Allah’tan niyaz ediyorum. Arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

TBMM, 23 Nisan 1920’de açılmış, milli mücadeleyi sevk ve idare etmiş, istiklal harbimizi zafere taşımız 29 Ekim 1923’te de cumhuriyeti kurmuştur. Türkiye parlamento tecrübesi ile asırlarca birikime sahiptir. Milletimiz Selçuklu’dan günümüze istisnai milletlerden biridir. Meclis’imiz milletimizin hürriyetinin somut nişanesi olarak daima var olacak, nice seneler milletimize alnının akıyla hizmet edecektir.

Meclis’imiz Gazi unvanını bileğinin gücüyle elde etmiştir. 15 Temmuz gecesi Meclis’imiz, işgal kuvvetlerinin hain uşaklarına kahramanca direnmiştir. Bölge ülkeleriyle kıyaslandığında parlamento tecrübemiz oldukça erken başlamıştır. Meclis en kuşatıcı anayasayı yapma kudretine haizdir.

12 Eylül askeri darbesi sonrasında silahların gölgesindeki mevcut anayasa milletimize biçilmiş dar bir gömlektir. İrili ufaklı 20’den fazla değişiklik milletin memnuniyetsizliğini göstermektedir. 82 Anayasası’nın miadı doldu. Büyük hedef ve iddialarını gerçekleştirmemiz yeni uzlaşmacı özgürlükçü sivil anayasa ile mümkündür. Yeni sivil anayasa ihtiyacı kendini günden güne daha fazla belli ediyor. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı titiz şekilde yapıyoruz. Tüm fikirlere kapımızı kapatıyoruz demek değildir.

Her fikre saygı duyar her düşünceyi dinleriz. Kutuplaştırıcı değil uzlaştırıcı, yasakçı değil özgürlükçü olması temel ve sarsılmaz ilkemizdir. Milleti ve devleti birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Devlet milletin üzerimde değildir. Millet de devletsiz ayakta kalamaz. Ne devletimizin zayıflatılmasına ne de milletin ayrıştırılmasına eyvallah etmeyiz. Yeni anayasa devleti ve milleti ayrı yerlere koyan değil devlet ile milleti kucaklaştıran niteliklere haiz olmalı.

Meclis’imizin yeni anayasa için daha fazla gayret göstereceğine inancımız tamdır. Toplumun tüm kesimlerini yeni ve sivil anayasa mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum.

Toplumlar ve devletler de bir sisteme, nizama sahiptir. Düzen devletin ve milletin temel direğidir. Düzeni sağlayan kanundur. Bir devleti ayakta tutan adalettir. Milleti huzur içinde tutan adalettir. Devleti her türlü tehditten koruyacak olan adalettir. Çalışanı, sanayiciyi, tüccarı koruyacak olan yine adalettir. Suçlu elini kolunu sallayarak gezerken masum cezalandırılırsa adalet sarsılır. Kolluk kuvvetlerimiz adaletin tecellisi için büyük özveri ile çalışmaktadır. Menfur saldırı ile şehit edilen Şeyda Yılmaz başta olmak üzere tüm şehitlerimize minnet duygularımı ifade etmek istiyorum. Güvenlik güçlerimizi rabbim muhafaza buyursun.

Kanunların kendilerine çizdiği kanunlar çerçevesinde vazifelerini ifa etmeyi sürdürecekler. Kanun ve düzen dışına çıkanlar tereddüt edilmeden yargı karşısına çıkacaktır. Yargı mensuplarının da görevini yerine getirdiğini hatırlatmak isterim. Kanun sınırları kaldığı için kimse yargımızı yıpratmaya kalkışmamalı. Yargı mensuplarımızın tehdit edilmesine hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz. Savcı ve hakimlerimizin suçu cezalandırma, karar ve infaz konusunda sıkıntıları varsa şüphesiz bu kanunların konuşulmasını gerektirir. Kanun koyucu ise TBMM’dir. Kanunlarımız infaz ve ıslah konularına eğilmeli milletin taleplerine kulak vermelidir. Meclis’imizin bu konuda daha hassas olacağına inanıyorum. El birliği içinde çalışarak adalet hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz.

“Enflasyondaki düşüş devam edecek”

Reform programlarımız meyvelerini veriyor. Gündemimizdeki birçok meseleyi geride bıraktık. Merkez bankası 98.5 milyar dolar olan 156 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Türkiye’nin artık rezerv meselesi yoktur. Cari açığı sürdürülebilir düzeye çektik. Gayretlerimiz ile 20 milyar dolar altına indi cari açık. İhracat 256 milyar dolar ile rekor kırdı. Turizmde 2023 yılını rekor ziyaretçi sayısı ve gelir ile kapattık. 1 milyon 105 bin ilave istihdam oluşturduk. Milli gelirimiz 1 trilyon doları geçerek 1 trilyon 119 milyar dolara ulaştı.

Kredi notu 3 kuruluş tarafından yükseltilen öteki ülke olduk. Türkiye’yi siyasi sebeplerle anılan gri listeden çıkardık. 114 milyar dolarlık ilave faturaya rağmen mali disiplinden taviz vermedik. Kararlı duruşumuzla enflasyonda düşüş trendine girdik. Gıda enflasyonu 4 yıl sonra aylık bazda negatife geldi. Önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş devam edecek ve milletimiz bu düşüşü çarşıda, pazarda, alışveriş sepetinde, mutfağında daha fazla hissedecek.

İsrail’in Filistin’deki terör ve soykırım bugünlerde Lübnan’a uzandı. Dün işgal güçleri Lübnan’a karadan girdiğini duyurdu. İsrail bir yandan Gazze’de soykırım yaparken aynı anda bölge ülkelerini kendi ateşine çekmek için her türlü provokasyonu deniyor. Bütün bölgeyi ateşe atmayı amaçlayan Gazze’de 42 bin insanı katleden, şimdi de Lübnan’da katliama başlayan İsrail, dünyadan gereken tepkiyi almamakta. Bunu BM Genel kurulunda da ifade ettim. İsrail, Netanyahu isimli Hitler benzeri kişinin yönetiminde soykırım işlemiştir. Utanç verici bu tabloya rağmen bazı ülkeler İsrail’e destek sağlamaya devam ediyor. Diğer ülkeler de susarak bu vahşete ortak oluyor. Ne yaparsa yapsın İsrail, er ya da geç durdurulacak. Kendini dev aynasında gören hitler gibi Netanyahu da aynı şekilde durdurulacak. Anaların, babaların ahı bu zalimleri rezil rüsva edecektir.

“Siyonist lobinin itibar suikastlarına boyun eğmeyeceğiz”

Bugün batıdakiler başta olmak üzere devletlerin alnına yapışan o kara leke unutulmayacaktır. Halkı Müslüman olan o yöneticiler bu teröre sessiz kalması bir utanç vesilesi olarak asırlarca silinmeden kalacak. Bugün 360 gün oldu soykırım başlayalı. 42 bin kardeşimiz alçakça şehit edildi. İnsanlığa dar tüm değerleri ayaklar altına aldılar. Müslüman ülkeler bir ortak tepki göstermedi. Müşterek bir tavır dahi sergilenmedi. Hamas’ın kabul ettiği ateşkese zorlayıcı hiçbir adım atılmadı. Susmak, bu şebekenin saldırganlığından kurtaramayacak. Bu duygusuzluğun sona ermesi için hakkı savunmaya, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz. Siyonist lobinin itibar suikastlarına boyun eğmeyeceğiz.

Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. Netanyahu hayallerine Anadolu’yu da katıyor. Türkiye tarafsız olsun diyenlere, Hamas terör örgütüdür diyenlere sesleniyorum; karşımızda bir devlet değil kandan beslenen bir katil sürüsü var. Karşımızda tüm bölgeyi ateşe atmaya niyetli işgal şebekesi var. Böyle bir katliam şebekesi karşısında zerre vicdan taşıyan kimse sessiz kalamaz. Sessiz kalanlar, yarın çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız. İsrail’in saldırganlığı Türkiye’yi de içine almaktadır. Vatanımız için, bağımsızlığımız için bu saldırganlığa elimizdeki tüm imkanla karşı durmayı sürdüreceğiz.

Bedeli ne olursa olsun Türkiye İsrail karşısında durmaya ve dünyayı da bu onurlu duruşa davet edecektir. Bir insanlık cephesinin kurulması için Türkiye elinden geleni yapacaktır. Sayın Mahmud Abbas bu kürsüden hem sizlere hem dünyaya seslendi. İran’a, Yemen’e, Suriye’ye de saldırıyor. Bu gazi Meclis sadece Türkiye’nin değil dünyadaki mazlum halkların umudu olan Meclis’tir. Çevremizde bir canavar kontrolsüzce büyürken, yanı başımızda sınırlar yeniden çizilmeye çalışılırken Meclisi’miz vakar, sağduyu, uzlaşma içinde yol gösterici olacaktır.”

Paylaşın

Yeni Anayasa Tartışmaları: Kurtulmuş’tan “İlk Dört Madde” Açıklaması

Yeni anayasa tartışmalarına değinen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Sadece bir ya da birkaç partinin değil bütün toplumun anayasası olarak kabul edilebilecek bir millet sözleşmesine ihtiyaç olduğu aşikardır” dedi.

Numan Kurtulmuş, ilk dört madde konusunu tartışmaya açmanın zaman kaybına neden olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, yeni anayasa için önümüzdeki dönemde toplumun bütün kesimlerinin görüşlerinin alınacağını söyledi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, yarın başlayacak yeni yasama dönemi öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş, özetle şunları söyledi:

“Meclis’in üzerinde önemli sorumluluklar olduğunu milletin menfaatine olacak işleri gerçekleştirmek gibi büyük yükümlülüklerin olduğu, bu çerçevede yeni Anayasa çalışmalarının da TBMM gündemine gelecek önemli ödevlerden biri olduğunu ifade etmek isterim.

12 Eylül’ün ‘Artık Anayasa’sından kurtulma vaktinin geldiğini, bu çerçevede toplumun bütün kesimlerinin görüşlerinin dile getirildiği süreçlerin sonunda; hem yöntem hem de içerik itibarıyla tartışmaların olgunlaşmasıyla birlikte Anayasa’nın Meclis çatısı altında da yasal zeminler çerçevesinde de tartışılmasının mümkün olduğunu ifade etmek isterim.

Sivil, demokrat, katılımcı, güçler ayrımı prensibini tümüyle benimsemiş Türkiye’nin gerçeklerine uygun ve milletimizin ihtiyaçlarını karşılayacak bir Anayasa çalışmasının yapılması zorunludur.”

Geçtiğimiz yasama yılında ‘Yeni Anayasa’ kapsamında bütün siyasi partilerle görüşme yaptıklarını ifade eden Kurtulmuş konuşmasına şöyle devam etti: “O günün şartlarında kategorik olarak hiçbir parti kapıları kapatmadı. Görüşmelere başlamadan önce parlamentoda temsil edilen siyasi partilerin, parti metinlerini inceledik.

Hepsinde ya yeni Anayasa tabiri ya da Anayasa’da köklü bir değişime gidilmesi gerektiği yer alıyor. Bundan sonra da demokratik bir üslup içinde tartışmaya uygun bir şekilde açık tutulması için ben de üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmeye gayret edeceğim”

Muhalefet partileri tarafından HÜDA PAR’ın ilk dört madde değiştirilmeli sözlerinin ardından başlayan tartışmalara yanıt veren Kurtulmuş şöyle devam etti: “Birkaç temel hususu ifade etmek isterim. Anayasa’nın içeriğine dair hiçbir tartışmanın içinde olmadık. Sadece yönteme ilişkin partilerin tamamının katıldığı, Katılımcı ve Türkiye’yi kapsayan kuşatıcı bir Anayasa’nın yapılması gerektiği üzerinde durduk.

Bu kapsamda ilk dört madde konusunda Türkiye’de parlamentoda temsil edilen partilerimizin tamamına yakını kahir ekseriyetinin herhangi bir iddiasının ya da bir teklifinin olmadığını, bundan dolayı ilk dört madde hakkında yapılan herhangi bir tartışmanın lüzumsuz gerilimlere ve zaman kaybına neden olacağını belirtmek isterim.”

Paylaşın

Bazı Vekillerin TBMM İle Tek İlişkisi Maaş: Alpay Özalan, Süleyman Soylu, Semih Yalçın

Jülide Sarıeroğlu, Mevlüt Çavuşoğlu, Süleyman Soylu, Alpay Özalan Semih Yalçın ve İzzet Ulvi Yönter’in de aralarında olduğu 48 milletvekili, TBMM kürsüsüne yalnızca yemin etmek için çıktı.

16 Ağustos 2024 itibarıyla iki yasama yılını tamamlayan TBMM, 1 Ekim 2024 tarihinde açılmak üzere tatile girdi.

BirGün’den Mustafa Bildircin’in aktardığına göre, Türkiye’nin, “Tek adam rejimi” olarak adlandırılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişinin ardından etkisi giderek azalan TBMM, 42’si AK Parti ve MHP’li 48 milletvekili için sadece gelir kapısı oldu.

Yurttaşın yararına düzenlemelerin büyük bölümü AK Parti ve ittifak ortağı MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedilirken onlarca milletvekili TBMM Genel Kurulu’nda yemin dışında bir faaliyet göstermedi.

TBMM’nin 28’inci döneminin birinci yasama yılı, 2 Haziran 2023 tarihinde başladı. Seçimlerin ardından Meclis’e girmeye hak kazanan milletvekilleri, yemin ederek yasama faaliyetlerine katılmak için listeye ismini yazdırdı. 16 Ağustos 2024 itibarıyla iki yasama yılını geride bırakan Meclis, 1 Ekim 2024 tarihinde açılmak üzere tatile girdi.

AK Parti iktidarında giderek işlevsizleştirilen ve büyük oranda uluslararası anlaşmaları ve tartışmalı düzenlemeleri geçirmek için çalıştırılan Meclis’te çok sayıda milletvekili, yasama faaliyetinden çok, “Yatma faaliyeti” gerçekleştirdi.

24 Eylül 2024 itibarıyla 593 aktif milletvekilinin bulunduğu TBMM’de toplam 48 milletvekilinin, TBMM Genel Kurul kürsüsüne yalnızca yemin etmek için çıktığı öğrenildi. Meclis Genel Kurul kürsüsüne milletvekili yemini etmek dışında çıkmayan milletvekillerinin 38’inin AK Parti, dördünün MHP milletvekili olduğu bildirildi.

Kürsüye yemin etmek dışında çıkmayan milletvekillerinin büyük bölümünün AK Partili eski bakanlardan ve parti yöneticilerinden oluşması dikkati çekti. AK Partili milletvekillerinin önemli bir bölümü, hem Genel Kurul’da, hem de görev aldıkları komisyonlarda tek kelime etmedi, herhangi bir önerge vermedi.

TBMM Genel Kurul salonuna kan bulaşmasına neden olan kavgayı başlatan AK Partili Alpay Özalan’ın da aralarında olduğu, yasama faaliyetlerine katılmayan bazı milletvekilleri şöyle:

Jülide Sarıeroğlu (AK Parti): Genel Kurul’da söz almayan Sarıeroğlu’nun ilk imzacısı olduğu kanun teklifi ve herhangi bir önergesi bulunmuyor.

Mevlüt Çavuşoğlu (AK Parti): Eski Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Genel Kurul’da yemin etmek dışında sesi duyulmayan milletvekilleri arasında yer alıyor.

Cantürk Alagöz (AK Parti): İsmi, “Covid-19 aşısında usulsüzlük” iddiasıyla anılan Alagöz’ün Meclis Genel Kurulu’nda yemin dışında yaptığı tek bir konuşması dahi bulunmadığı biliniyor.

Süleyman Soylu (AK Parti): Eski İçişleri Bakanı Soylu da Genel Kurul’da ve komisyonlarda söz almıyor.

Alpay Özalan (AK Parti): Kamuoyunda, “AK Parti’nin Meclis’teki fedaisi” olarak nitelendirilen Özalan’ın TBMM Genel Kurulu’nda kürsüye çıkmaması dikkati çekiyor.

Mehmet Muharrem Kasapoğlu (AK Parti): Eski Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu da Genel Kurul’da ve komisyonlarda konuşmayan AK Partililer arasında bulunuyor.

Milletvekili yemini dışında TBMM Genel Kurul kürsüsüne adımını atmayan diğer bazı milletvekilleri ise şöyle:

AK Parti: İhsan Koca, Nureddin Nebati, Derya Yanık, Yusuf Ziya Yılmaz, Hikmet Başak, Mustafa Şen.

MHP: İsmet Büyükataman, Vahit Kayrıcı, Semih Yalçın, İzzet Ulvi Yönter.

Paylaşın

Meclis’teki Kavgalar İçin Harekete Geçildi: Sert Zemin Tedbiri

TBMM Genel Kurul salonunda yaşanan kavgaların ardından, konuşma kürsünün etrafındaki sert zeminle ilgili riskler, Meclis yönetimine de iletildi ve tedbir alınması istendi.

Meclis yönetimi gelen talepler üzerine, TBMM Genel Kurulu’nda risk oluşturan kısımlar için yerinde inceleme yaptı. Bu doğrultuda güvenliği sağlayacak ve estetiği bozmayacak bir düzenleme yapılması için çalışma başlatıldı.

TBMM Genel Kurul salonunda yaşanan kavgaların ardından yeni tedbirler geliyor. Saadet Parti’li Hasan Bitmez’in kalp krizi geçirip kafasını vurduğu ve TİP’li Can Atalay için yapılan oturumda bazı milletvekillerinin düşerek yaralanma tehlikesine neden olan “sivriliklerin” düzeltilmesi için harekete geçildi.

Türkiye gazetesinde yer alan habere göre; TBMM Genel Kurul salonunda milletvekillerinin konuşma yaptığı kürsünün yanındaki ve arkasındaki merdivenlerin sert zeminlerine karşı tedbir alınacak.

Genel Kurul salonunda zaman zaman milletvekilleri arasında yaşanan arbedelerde yere düşenlerin başını çarpması ihtimali büyük risk oluşturuyor. Meclis’te son olarak TİP’li Can Atalay için yapılan olağanüstü toplantıda büyük bir kavga yaşanmış, bazı milletvekillerinin yere düştüğü ve yaralandığı görülmüştü.

Geçen sene de Saadet Parti’li Hasan Bitmez, kürsüde konuşurken kalp krizi geçirip yere düşmüş, kafası merdivenlerin olduğu sert zemine çarpmış ve sonrasında da vefat etmişti.

Genel Kurul’daki kürsünün etrafındaki sert zeminle ilgili riskler, Meclis yönetimine de iletildi ve tedbir alınması istendi. Meclis yönetimi gelen talepler üzerine, TBMM Genel Kurulu’nda risk oluşturan kısımlar için yerinde inceleme yaptı. Bu doğrultuda güvenliği sağlayacak ve estetiği bozmayacak bir düzenleme yapılması için çalışma başlatıldı.

Paylaşın

TBMM Başkanı Kurtulmuş’tan “Yeni Anayasa” Çıkışı

12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayımlayan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “1982 Anayasası’ndan kurtulma vakti gelmiştir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Nasıl ki 12 Eylül’ün toplumsal, siyasi ve ekonomik bedelleri milletimizin kararlılığıyla aşılmışsa, şimdi de darbe anayasasını tarihin çöplüğüne atmak ve milletimizin iradesini tam anlamıyla yansıtan, demokrat, sivil, kapsayıcı ve özgürlükçü bir anayasa yapmak en büyük görevimizdir. Ancak böyle bir anayasa, toplumun her kesimini kucaklayan, kimsenin ötekileştirilmediği, hukukun üstünlüğünün tam anlamıyla sağlandığı bir ortamı temin edebilir.”

Numan Kurtulmuş, mesajının devamında, “Katılımcı demokrasiye dayanan, insan hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, toplumsal uzlaşmayı ve adaleti sağlayan bir anayasa, ülkemizin huzur ve güven içinde geleceğe yürümesinin en büyük güvencesidir. Türkiye’nin güçlü, adil ve demokratik yarınları, darbe anayasaları ile değil, millet iradesinin şekillendirdiği yeni bir anayasayla inşa edilecektir” ifadelerini kullandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıl dönümü nedeniyle sosyal medya hesabından bir mesaj yayımladı. Kurtulmuş, mesajında şu ifadeleri kullandı:

12 Eylül 1980 darbesi, aziz milletimizin hafızasında derin yaralar açarak, demokrasimize karşı en büyük ihanetlerden biri olarak tarihteki yerini almıştır. O kara günlerde, milletimizin iradesi yok sayılmış, vatandaşlarımızın hak ve özgürlükleri gasp edilmiştir. Darbenin ardından yaşanan hukuksuzluklar, haksız yargılamalar, işkenceler ve idamlar toplumsal vicdanımızı derinden etkilemiştir. Bu karanlık dönem, demokrasiden uzaklaşıldığında nelerle karşı karşıya kalınabileceğinin en acı örneklerinden biridir.

12 Eylül darbesi ülkemizin bağımsızlığını da hedef alan bir emperyalist müdahale girişimiydi. Türkiye’yi ekonomik, siyasi ve toplumsal anlamda yıllarca geri götüren bu darbe dönemi, ülkemizin geleceğini karartmak amacıyla gerçekleştirilen iç ve dış müdahalelerin bir sonucuydu. Toplumsal kutuplaşmayı, özgürlüklerin kısıtlanmasını ve askeri vesayetin gölgesini beraberinde getiren bu süreç, hukukun üstünlüğünü hiçe sayarak milletimizin özgüven duygusunu da zedelemiştir.

Darbelerin ülkemize getirdiği zararlar sadece siyasi ve ekonomik kayıplarla sınırlı kalmamış, toplumsal uzlaşmayı ve demokratik olgunlaşmayı da sekteye uğratmıştır. Her darbe, her alanda Türkiye’yi geriye götüren büyük ihanetler olarak hafızalara kazınmıştır. Artık darbelerin izlerini geride bırakarak, darbe dönemlerinden kalan en büyük kalıntılardan biri olan 1982 Anayasası’ndan kurtulma vakti gelmiştir.

Nasıl ki 12 Eylül’ün toplumsal, siyasi ve ekonomik bedelleri milletimizin kararlılığıyla aşılmışsa, şimdi de darbe anayasasını tarihin çöplüğüne atmak ve milletimizin iradesini tam anlamıyla yansıtan, demokrat, sivil, kapsayıcı ve özgürlükçü bir anayasa yapmak en büyük görevimizdir. Ancak böyle bir anayasa, toplumun her kesimini kucaklayan, kimsenin ötekileştirilmediği, hukukun üstünlüğünün tam anlamıyla sağlandığı bir ortamı temin edebilir.

Katılımcı demokrasiye dayanan, insan hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, toplumsal uzlaşmayı ve adaleti sağlayan bir anayasa, ülkemizin huzur ve güven içinde geleceğe yürümesinin en büyük güvencesidir. Türkiye’nin güçlü, adil ve demokratik yarınları, darbe anayasaları ile değil, millet iradesinin şekillendirdiği yeni bir anayasayla inşa edilecektir. Türkiye, bir daha asla darbelerin yaşanmayacağı bir demokratik ülke olmak zorundadır.

Darbe anayasalarının değil, millet iradesinin şekillendirdiği bir Türkiye inşa etmek, demokrasiye ve gelecek nesillere olan borcumuzdur. Bu vesileyle, 12 Eylül darbesinin acımasız süreçlerinde hayatını kaybeden, haksız yere yargılanan, işkenceye uğrayan ve hakları ellerinden alınan tüm vatandaşlarımızı saygıyla anıyor, bu karanlık dönemin toplumsal hafızamızda açtığı yaraları unutmadan, demokrasi, özgürlükler ve değerlerimiz uğruna mücadelemizi sürdürme sözümüzü bir kez daha yineliyoruz.”

Paylaşın

TBMM Başkanı Kurtulmuş, CHP’nin Can Atalay Başvurusunu Reddetti

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un “Meclis Genel Kurulu’nun aynı konuda ikinci kez olağanüstü toplantıya çağrılmayacağı” gerekçesiyle CHP’nin Can Atalay başvurusunu reddettiği açıklandı.

Haber Merkezi / Gezi Parkı davası kapsamında tutuklanan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen tahliye edilmemesine tepkiler gelmeye devam ederken, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un toplantı çağrısını reddettiğini açıkladı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Can Atalay için Meclis’i 10 Eylül Salı günü saat 14.00’te tekrar olağanüstü toplantıya çağırmıştı.

Ali Mahir Başarır, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Anayasa Mahkemesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay kararı üzerine yapmış olduğumuz olağanüstü toplantı çağrımızı reddetti. Bu; Meclis’in itibarına da, milletvekili haklarına da, ülkemiz ve Meclis’imizin tarihine de bir hakarettir! Bu kararı kabul etmiyoruz!” ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş’un reddetme gerekçesinin ise Meclis Genel Kurulu’nun aynı konuda ikinci kez olağanüstü toplantıya çağrılması olduğu belirtildi.

Numan Kurtulmuş, Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürülmesine yönelik tutumuna ilişkin eleştirilere, “Bizim prosedürlerimiz içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin bize yazdığı bir metin yok. Dolayısıyla biz Anayasa Mahkemesinin hangi kararını okutacağız?

Bana birisi ‘TBMM Başkanı yazı yazmış ve falanca mahkemenin verdiği yargı kararını ortadan kaldırmış’ diye bir yol söylesin. TBMM olarak her şeyi yapabiliriz. İsterse yüksek yargı kurumlarının fonksiyonlarını bile değiştirebilir, Anayasa değişikliği yapar, yasamanın böyle bir gücü var ama yasamanın bir mahkeme kararını değiştirme gücü yok” şeklinde yanıt vermişti.

Paylaşın

Meclis Başkanı’ndan Can Atalay Açıklaması: Mahkeme Kararını Değiştiremeyiz

Can Atalay’ın AYM kararına rağmen tahliye edilmemesine ilişkin konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Bizim prosedürlerimiz içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin bize yazdığı bir metin yok. Dolayısıyla biz Anayasa Mahkemesinin hangi kararını okutacağız?” dedi ve ekledi:

“Bana birisi ‘TBMM Başkanı yazı yazmış ve falanca mahkemenin verdiği yargı kararını ortadan kaldırmış’ diye bir yol söylesin. TBMM olarak her şeyi yapabiliriz. İsterse yüksek yargı kurumlarının fonksiyonlarını bile değiştirebilir, Anayasa değişikliği yapar, yasamanın böyle bir gücü var ama yasamanın bir mahkeme kararını değiştirme gücü yok.”

Gezi Parkı davası kapsamında tutuklanan ve Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen tahliye edilmemesine tepkiler gelmeye devam ederken, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan yeni bir açıklama geldi.

Habertürk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Numan Kurtulmuş, “İlk 4 madde tartışması yapmanın ben zaman kaybı olduğuna, Türkiye’de lüzumsuz tartışmaların kapısını açacağına, bu anayasa tartışmalarını da başından zehirleyeceğine inanıyorum” dedi. Kurtulmuş, parlamentoda bulunan büyük bir çoğunluğun ilk 4 maddeyle ilgili değişiklik talebinin olmadığını vurguladı.

Meclis’te bulunan partilerin tamamının ya yeni anayasa ya çok köklü bir anayasa değişiklik teklifini ya seçim beyannamelerinde ya da parti programlarında ifade ettiğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti: “Şimdi birinci tur bitti. Bundan sonrasını inşallah güzel, açık bir şekilde yürüteceğiz. Sadece siyasi partiler değil, bütün toplum kesimlerine yayacağız. TBMM’nin öncülüğünde bu süreç yürütülecek.”

‘Mahkeme kararını değiştiremeyiz’

Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürülmesine yönelik tutumuna ilişkin eleştirilerle ilgili soru üzerine de Kurtulmuş, şunları kaydetti: “Bizim prosedürlerimiz içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin bize yazdığı bir metin yok. Dolayısıyla biz Anayasa Mahkemesinin hangi kararını okutacağız?

Bana birisi ‘TBMM Başkanı yazı yazmış ve falanca mahkemenin verdiği yargı kararını ortadan kaldırmış’ diye bir yol söylesin. TBMM olarak her şeyi yapabiliriz. İsterse yüksek yargı kurumlarının fonksiyonlarını bile değiştirebilir, Anayasa değişikliği yapar, yasamanın böyle bir gücü var ama yasamanın bir mahkeme kararını değiştirme gücü yok.”

Paylaşın

TBMM, AYM’nin Can Atalay Kararını Yok Saydı

TİP’ten Hatay milletvekili seçildiği halde cezaevinden tahliye edilmeyen Can Atalay hakkındaki AYM kararlarının uygulanmamasıyla ilgili TBMM’de genel görüşme yapılması önerisi oy çokluğuyla reddedildi.

Haber Merkezi / Önergelerin kabul edilmemesinin ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, birleşimi 1 Ekim Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere kapattı.

Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçildiği halde cezaevinden tahliye edilmeyen Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmamasıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda genel görüşme önergesinin ön görüşmeleri partilerin grup konuşmalarıyla tamamlandı.

Konuşmalarından ardından genel görüşme yapılıp yapılmayacağına ilişkin oylamaya geçildi. Genel görüşme açılması talebi oy çokluğuyla reddedildi.

Olağanüstü toplantı gündeminin tamamlanması sonrasında CHP’nin, TBMM’nin çalışmalarına devam etmesine ilişkin önergesi oylamaya sunuldu. Bu önerge de kabul edilmedi. Önergelerin kabul edilmemesinin ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, birleşimi 1 Ekim Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere kapattı.

TBMM’deki kavgaya siyasilerden tepkiler

Can Atalay için düzenlenen oturumda, TİP Milletvekili Ahmet Şık’a AK Partili milletvekillerin saldırmasıyla başlayan ve ardından çıkan büyük arbedede Şık’ın yanı sıra CHP Milletvekili Okan Konuralp ile DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in yaralanmasına neden olan kavga kamuoyunda büyük tepki çekti.

Yaşanan söz konusu kavga sosyal medyada gündemin ana maddelerinden biri olurken çok sayıda siyasi de paylaştıkları mesajla tepkilerini dile getirdi.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, sosyal medya hesabından “Halk milletvekiline, memleket özgürlüğe kavuşacak!” ifadesi ile yayınladığı mesajda, “AKP-MHP iktidarının hukuk tanımazlığı bugün alçakça bir zorbalığa dönüşmüştür” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlarından, Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Üyesi Ahmet Selim Köroğlu da sosyal medya hesabından bulunduğu paylaşımda, “Burası Tbmm dingonun ahırı değil,hakaret edersen cevabınıda alırsın. Osman Kavala,Selahattin Demirtaş ve Can Atalay teröristtir” ifadelerini kullandı.

TBMM’deki kavgaya sosyal medya hesabı üzerinden tepki veren siyasilerden biri de DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan oldu. Babacan mesajında, “Anayasayı tanımadınız, millet iradesini yok saydınız, her gün ekranlardan öfke saçtınız. Sonuç ortada: Bugün Gazi Meclisimizde kan aktı” diyerek, “Bu memleketi bu hale getirmeye kimsenin hakkı yok” ifadesini kullandı.

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da sosyal medya hesabından bir açıklama yayınladı. “Verin 400 vekili bu iş sulh içinde çözülsün” cümlesini ve sonrasında patlayan bombaları, ölen insanlarımızı hatırlayın ve asla unutmayın..! Her şey bu cümlede saklı” diyen Kemal Kılıçdaroğlu “Bugün Türkiye’de en dokunulamaz yere dokundular. Milletin oylarıyla seçilmiş vekile konuşması sırasında, dokunulamayacak en kutsal alanda Kalleşçe arkadan saldırdılar… Millet iradesinin tecelligahına, Milletvekilinin kanı bulaştı. Milletin kanına ve canına saldırmaktır bu. Dayanışmayı ve mücadele ruhunu diri tutmak Zorundayız…” ifadelerini kullandı.

Yaşanan kavgayı TBMM Meclis İdari Amiri, AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan’ın başlatmasını sert bir dille eleştiren CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Normal koşullarda vesayet altına alınması gereken insanlar TBMM’de milletvekilliği yapıyor. Bu şiddeti dışarıda uygulasa ceza alır, uzaklaştırma alır ama Meclis’te idari amirliği yapıyor” dedi.

“Görüntülerin tasvip edilemeyeceğini” ifade eden İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan ise Ahmet Şık’ın ilk konuşmacı olarak kürsüye gelmesini eleştirdi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, verilen uzun araların ardından Can Atalay ile ilgili görüşmelerin devamı için Genel Kurul’u akşam saatlerinde yeniden açtı. Partileri temiz bir dil kullanmaya ve temiz davranış göstermeye davet eden Kurtulmuş, Ahmet Şık’a kürsüde kullandığı sözler, Alpay Özalan’a ise fiili saldırısı nedeniyle kınama cezalarını oylattı. Her iki kınama cezası oylama sonunda kabul edildi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Aziz milletimizin sorunlarına çözüm beklediği TBMM’de dökülen kan, milli iradeye gölge düşürmüş ve ülkemizin demokrasi kültürüne kara bir leke olarak geçmiştir” ifadelerini kullandı.

TBMM’nin hukukun olmadığı bir yere dönüştürüldüğünü belirten Karamollaoğlu, “Sundukları fikir ve önerilerle millete örnek olması gerekenlerin meclis çatısı altında şiddete tevessül etmesinin izahı yoktur. TBMM’yi hukukun, demokrasi kültürünün ve sağduyunun olmadığı bir yere dönüştürmek, ne yazık ki günümüz Türkiye’sinin bir özetidir. Bu anlayışı kınıyorum” dedi.

Meclis’te kavga nasıl başladı?

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından toplantıyı yönetmekle görevlendirilen TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ ilk sözü Türkiye İşçi Partisi adına İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’a verdi.

Şık, sözlerine, “Bir tespitle başlayacağım. Sizde hiç utanma yok. Zerre miskal, utanmanız yok, haysiyetiniz yok. O yüzden burada usulü konuşmaya da gerek yok” dedi. O sırada bazı AK Parti milletvekillerinin parmak sallaması ve “şerefsiz” demesi üzerine TİP milletvekili “Hakikat her zaman acıtır, o parmağını kırarız, sensin şerefsiz” yanıtı verdi.

Bu sırada AK Partili milletvekilleri kürsünün etrafını kuşattı, küçük çaplı itiş kakış yaşandı. Gerilimin artması üzerine TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ oturuma ara verdi.

10 dakikalık aradan sonra yeniden kürsüye gelen Ahmet Şık, iktidar partisine yönelik eleştirilerini sürdürdü.

Şık, “Burada usülü konuşmaya hiç gerek yok. Çünkü anayasasızlığın hüküm sürdüğü, kanunsuzluğun teamül haline geldiği bu ülkede size mevzuat anlatacak falan değilim. Din şarlatanlığınıza, göstermelik milliyetçiliğinize kanan, hırsızlığınızı, hukuksuzluğunuzu görmezden gelenleri makbul vatandaş olarak gören sizlerden en çok duyduğumuz söz, vatan haini, bölücü, hain, FETÖ’cü, terörist. Sizden olmayan herkese terörist dediğiniz için Can Atalay’a da terörist demeniz hiç şaşırtıcı değil. Ama herkes bilsin bu ülkenin en büyük terör örgütü hanedanlık ile devlete çöken işte bu sıralarda oturanlardır” demesi üzerine Bozdağ bir kez daha oturuma ara verdiğini duyurdu.

Bu sırada kürsüye yürüyen Alpay Özalan, Ahmet Şık’ın boğazına sarıldı. Karşılıklı atılan yumruklardan sonra Şık dengesini yitirirken Özalan da kürsünün çevresinden uzaklaştı. Ancak Özalan ile birlikte kürsüye yürüyenlerden AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Eyyupoğlu ve İzmir Milletvekili Eyyup Kadir İnan ön saflarda yer aldı. TİP Genel Başkanı Erkan Baş da kavga anlarında öne çıkan isimlerdendi. Kürsü çevresindeki şiddet olayları yaklaşık beş dakika sürdü.

DEM Parti TBMM Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit ve CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp yaralandı. İktidar partisi milletvekillerinin saldırılarında DEM Parti TBMM Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit’in kaşı açıldı ve CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp de başından yaralandı. Koçyiğit’e ilk müdahaleyi CHP Ankara Milletvekili Murat Emir yaptı. Bu sırada kürsüye çıkan basamaklarda kan izleri görüldü.

Paylaşın

TBMM Genel Kurulu: Can Atalay Görüşmesinde Kan Aktı

Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçildiği halde cezaevinden tahliye edilmeyen Can Atalay için toplanan TBMM Genel Kurulu’nda, AK Parti Milletvekili Alpay Özalan, TİP Milletvekili Ahmet Şık’a yumruk atarken, saldırı esnasında DEM Parti Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in de kaşı açıldı.

Haber Merkezi / Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “yok hükmünde” kararının ardından bugün olağanüstü toplandı.

Muhalefet partileri tam kadro oturuma katılır ve yeterli yoklama sayısı olan 200’e ulaşırken, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) oturuma hiç katılmadı. AKP ise yoklama yapıldığı sırada dışarda kuliste bekledi. AKP’li vekiller yoklama sayısına ulaşıldığının anlaşılması üzerine Genel Kurul’a girdi.

Oturumun açılmasının ardından usul tartışmaları ve yapılan ilk konuşmalar sırasında TİP Milletvekili Ahmet Şık söz aldı. Meclis kürsüsündeki konuşmasında bu usulsüzlüğe dikkat çekmek isteyen Ahmet Şık, “Bir tespitle başlayacağım. Sizde hiç utanma yok. Haysiyetiniz yok. O yüzden burada usulü konuşmaya da gerek yok. Hakikat her zaman acıdır” dedi.

Ahmet Şık’ın konuşmasının ardından AK Parti sıralarından yükselen sesler ve hakaretler nedeniyle TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ, oturuma 15 dakika ara verdi. Aranın ardından Bekir Bozdağ kürsüde kullanılan ifadelerde dikkat edilmesi uyarısını yapmasının ardından Ahmet Şık’a yeniden söz verdi.

Tekrar kürsüye çıkan Ahmet Şık şunları kaydetti: “Usül tartışması yaşandı ama burada usülü konuşmaya hiç gerek yok. Çünkü anayasasızlığın hüküm sürdüğü, kanunsuzluğun teamül haline geldiği bu ülkede size mevzuat anlatacak falan değilim. Din şarlatanlığınıza, göstermelik milliyetçiliğinize kanan, hırsızlığınızı, hukuksuzluğunuzu görmezden gelenleri makbul vatandaş olarak gören sizlerden en çok duyduğumuz söz, vatan haini, bölücü, hain, FETÖ’cü, terörist.

Sizden olmayan herkese terörist dediğiniz için Can Atalay’a da terörist demeniz hiç şaşırtıcı değil. Ama herkes bilsin bu ülkenin en büyük terör örgütü hanedanlık ile devlete çöken işte bu sıralarda oturanlardır. Hepinizin toplamının bu ülkeye faydası, bir Can Atalay kadar etmez.”

O esnada AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan, kürsüye saldırarak Ahmet Şık’a yumruk attı. TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, Meclis’ten yaptığı canlı yayında AK Partili milletvekillerinin saldırısı esnasında DEM Parti Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in de kaşının patladığını duyurdu.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit “İyiyim. Kaşım açılmıştı, yakınlaştırdık bir striple. Şu an bir sorun yok. Çok açık ve net söyleyelim: Önceden planlanmış ve kurgulanmış bir saldırıydı. Bu öyle münferit bir saldırı değil,” dedi.

DEM Parti, TBMM Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in yaralanmasıyla ilgili açıklama yaparak şöyle dedi: “Hukuk tanımayan, AYM kararlarını uygulamayan ve Meclis’i şiddet arenasına çeviren AKP’li vekiller yine vandallıkta sınır tanımıyor. Sayısal üstünlüğüne güvenerek muhalif milletvekillere saldıran ve Grup Başkanvekilimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit’in kaşını yaran bu saldırganlığı en sert biçimde kınıyoruz. Hiçbir saldırı bizi halk için siyaset yapmaktan ve hakikatleri savunmaktan alıkoymayacak!”

“Mecliste kan akmaya başlıyorsa vatandaş ne yapacak?”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel olayla ilgili olarak “Meclis sözün söyleneceği yer. Mecliste kan akmaya başlıyorsa vatandaş ne yapacak” değerlendirmesini yaptı.

Özgür Özel, “Utanç verici. Yerlerde kan var, kadınlara vuruyorlar. u duruma şahit olduğum için inanılmaz derecede utanç içindeyim. Numan Kurtulmuş’u derhal tüm siyasi partilerin genel başkanlarını ya da grup başkanlarını toplantıya çağırmaya davet ediyorum. Bu Meclis açısından taşınabilecek bir yük olmaktan çıktı” dedi.

“Demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz”

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğlu ve Tuncer Bakırhan’da saldırıya ilişkin ortak bir açıklama yaptı: Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Anayasa Mahkemesinin Sevgili Can Atalay’ın milletvekilliğinin iade edilmesini salık veren kararının uygulanması için muhalefet partileri olarak TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırdık. Anayasa Mahkemesi kararı açık olmasına rağmen AKP-MHP iktidarı hak-hukuk tanımama tutumunu parlamento çatısı altında sürdürmek istemektedir.

Muhalefetin TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırmasını sindiremeyen iktidar, çözümü fiziksel şiddete varan saldırılarda bulmuştur. Kadın milletvekillerimize AKP’li erkek milletvekilleri tarafından saldırı yapılması siyasi haydutluktur. Bu saldırılar halk iradesini, hukuku tanımamaktır ve siyasi acizliktir. Grup Başkanvekilimiz başta olmak üzere hiçbir arkadaşımız bu saldırılar karşısında geri adım atmayacaktır.

Parlamento dışında iktidara muhalefet eden toplumsal kesimlere en şiddetli şekilde saldıran AKP-MHP iktidarı, bu tutumunu parlamento içine de taşımaya çalışmaktadır. Yaşamı, insanı, demokrasiyi, hukuku ve doğayı savunan toplumsal kesimlere karşı sokakta ve meydanlarda hukuk tanımaz bir çetecilik ve zorbalıkla saldırma talimatı veren iktidar, milletvekilleri aracılığıyla bunu TBMM’ye taşımıştır. AKP’liler, Can Atalay’ın milletvekilliğinin iadesi için yapılan toplantıda muhalefetin sesini kısmak ve hukuksuzluğu devam ettirmek için muhalefet milletvekillerine parlamento kürsüsünde saldırmıştır.

Parlamentoda şiddetin ve saldırganlığın hukukunu kurmak isteyen AKP’ye karşı en güçlü şekilde direneceğimizi bir kez daha kamuoyuna deklare ediyoruz. Muhalefet milletvekillerine saldırarak haksızlık ve hukuksuzluk rejimini sürdürmek isteyen bu anlayışı en güçlü şekilde kınıyoruz. Bedeli her ne olursa olsun haklı davamızda demokrasiyi, adaleti ve barışı savunmaya bir an bile durmadan devam edeceğiz.”

Can Atalay’dan Genel Kurul öncesi mesaj

Bu arada Can Atalay, toplantı öncesi sosyal medya hesabından TBMM Başkanlığı’na bir mesaj gönderdi.

Atalay mesajında, “AYM kararı Meclis’te okunarak özlük haklarım tesis edilecektir. Konu, bu kadar açık ve basitken aksi yönde öne sürülen her türlü gerekçe, yalnızca Anayasa’ya uymamanın bahanesi olacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, yeniden Anayasa’nın yok sayılması anlamına gelecek böylesi ağır bir sorumluluk altına sokulmayacağına inanıyorum” dedi.

Can Atalay, adının “milletvekilliği sona erenler” listesinden çıkarılmasını, özlük haklarının iade edilmesini ve komisyon üyeliğinin tekrar tesis edilmesini beklediğini belirtti.

Paylaşın

Filistin Lideri Mahmud Abbas: Halkım Adaletten Yoksun

TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Filistin lideri Mahmud Abbas, “Mübarek Filistin’den, Kudüs’ten geliyorum. Sizlere büyük acıyı yaşayan halkımın mesajı ile geldim. 1948’den bu yana felaketi yaşayan halkımın mesajı ile geliyorum. Halkım adaletten yoksun olarak milli haklarına sarılarak işgalci İsrail’e karşı mücadele yürütmekte. Allah’ın bu mücadelemizi zaferle taçlandıracağına ve bu belanın son bulacağına inanmaktayız” dedi.

Meclis Genel Kurulu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan olağanüstü toplantıyı locadan izledi. Genel Kurul’da AK Parti Grup sıralarında İran’ın başkenti Tahran’da suikasta uğrayan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin fotoğrafı yer aldı. Başkanlık divanı ve milletvekillerinin oturduğu sıralara Filistin ve Türk bayraklarının yer aldığı atkılar bırakıldı.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un açılış konuşmasıyla başlayan toplantıyı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ile Tulay Hatımoğlulları Oruç, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, bazı ülkelerin büyükelçileri, Sayıştay Başkanı Metin Yener, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da izledi.

Oturum, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un konuşmasıyla açıldı. Numan Kurtulmuş, oturumu başlattı ve “Devlet olarak Gazze halkına karşı ortak duruşu sergilemiş dünyadaki ender ülkelerden biriyiz. Filistin halkının sesi olmaya devam ediyoruz” dedi.

Kurtulmuş’un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: “Bugün burada TBMM olarak tarihi bir oturuma ev sahipliği yapıyoruz. Az sonra Abbas burada sizlere hitap edecek ve buradaki konuşması üzerinden Filistin’i bütün dünyaya bir kez daha anlatma fırsatı bulacaktır.

Filistin davasına devlet ve millet olarak ortak bir destek duruşu sergilemiş ender ülkelerden biriyiz. Cumhurbaşkanlığımızın önderliğinde ülkemiz elinden gelen tüm güçle İsrail’e karşı mücadele etmeyi sürdürmektedir.

İsrail’de Netanyahu hükümetinin işlediği insanlık suçlarına Türkiye kayıtsız kalmadı. On yıllar boyunca Filistin’de her türlü zulme ve işkenceye uğrayan ancak mücadeleden vazgeçmeyen, direnen bütün mücahitleri saygıyla anıyorum. Yaser Arafat’ın ve Şeyh Ahmet Yasin’in şahsında tüm mücahitlerin mücadelesini rahmet ve şükranla anıyorum.

Ayrıca 7 Ekim’den bu yana sayıları 40 bini aşmış bulunan Gazze şehitlerinin her birisini saygıyla yad ediyorum. Masum insanların hayattan koparılışını izleyen dünyayı da bir kere daha sorumluluk almaya davet ediyoruz.

Gazze’nin seçilmiş ilk Başbakanı İsmail Haniye’nin şahsında bütün şehitleri minnetle yad ediyorum. İnsanlık tarihine geçen tavrı, 3 çocuğu ve 4 torunu şehit edildikten sonra göstermiş olduğu metanetidir. ‘Benim evlatlarımın ve torunlarımın kanı Filistinli çocukların ve kadınlarının kanından daha değerli değildir2 diyen Haniye’nin oğlu da aynı şekilde ‘Benim babamın kanı Filistinlilerin kanından önemli değildir’ diyerek bütün dünyaya meydan okumuştur.”

‘Kudüs-ü Şerif Filistin’in ebedi başkentidir’

Kurtulmuş’un ardından, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Meclis’in şeref konuğu olarak milletvekillerine ve dünyaya seslendi. Mahmud Abbas şunları söyledi:

“Mübarek Filistin’den, Kudüs’ten geliyorum. Sizlere büyük acıyı yaşayan halkımın mesajı ile geldim. 1948’den bu yana felaketi yaşayan halkımın mesajı ile geliyorum. Halkım adaletten yoksun olarak milli haklarına sarılarak işgalci İsrail’e karşı mücadele yürütmekte. Allah’ın bu mücadelemizi zaferle taçlandıracağına ve bu belanın son bulacağına inanmaktayız.,

On binlerce şehidimize rahmetle söze başlamak istiyorum. İsrail saldırıları ve soykırımı nedeni ile Filistin’de şehit olanları anarak başlamak istiyorum. Bunların sonuncusu da Haniye’ye karşı işlenen suç olmuştur. Ve sizleri çok değerli kardeşlerim, Haniye’nin ve Şehitlerin ruhuna Fatiha okumaya davet ediyorum.

Tüm vekilleri, halkımızın davasını savunduğu için selamlıyorum. Bu konu ilginizin odağında yer almaktadır. Filistin’e karşı işlenen savaş suçlarına ve soykırıma karşı Filistin’in yanında yer almaktasınız.

Allah aşkına soruyorum, her gün İsrail işgal devletinin Gazze’de yerde bulunan, özellikle yüzden fazla şehidin verildiği okul da dahil olmak üzere sığınma kamplarına yaptığı katliama nasıl olur da uluslararası toplum sessiz kalıyor. Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin öncülüğünü takdirle karşılıyor kendisini kutluyoruz.

İğrenç suçları kınayan Türkiye’nin tüm partilerini kutluyorum. Samimi duyguları ile Filistin halkını destekleyen kardeş Türk halkına teşekkür ediyorum.

Türkiye’nin Lahey’deki davaya müdahil olmasını kutluyorum. aynı şekilde İsrail ile ticareti durdurması, 10 milyar dolarlık ticareti Filistin halkına destek için durdurdu. Filistin davası Türkiye’de ana mesele haline gelmiştir bu da Türk halkının ahlakının göstergesidir.

Sayın cumhurbaşkanı, hanım efendiler beyefendiler Gazze’deki soykırımın amacı vatan topraklarımızdan Filistin varlığını söküp atmak ve halkımızı tehcir ettirmektir. Aynı trajediyi tekrar ettirmek istiyorlar ama bu olmayacaktır. Ne kadar uğraşırsa uğraşsınlar bu gerçekleşmeyecek. Halkımız kutsal toprağına bağlıdır ve oradaki işgalcileri defedecektir.

40 bin Filistinli kadın çocuk şehit edildi. 10 bin kayıp var. buna rağmen bizler dik durmaya devam edeceğiz. Bu bağlamda Mısır ve Ürdün’ün tutumunu takdir ile karşılıyoruz. bu tutumlar bizimle örtüşmekte. Tüm platformlarda da destekliyoruz. Geçmişte de söyledik, Gazze Filistin devletinin ayrılmaz asli bir parçasıdır.

Gazze’de bir başka devlet kurulamaz. Gazze olmadan bir Filistin devleti de olamaz. halkımız kırılmayacak ve teslim olmayacak. Biz Gazze’nin tekrar imarını gerçekleştireceğiz. Yüzde 70’inden fazlası yıkılsa da yapacağız.

Ümmetin desteği ile başkenti doğu Kudüs olan devletimizi yapacağız. Bu ne pahasına olursa olsun. Ne kadar zaman alırsa alsın yapacağız. Katiller savaş suçlarından dolayı kurtulamayacak. Bu suçlar da böyle zaman aşımı ile düşmez. bunlar şüphesiz hesaba çekilecek. Uluslararası kuruluşlarla devam edeceğiz.

BM güvenlik konseyi ile çalışmaya da devam edeceğiz. Halkımız destansı direnişi ile haklarını savunmakla kalmıyor bölgeye egemen olmak isteyen yayılmacı ve aç gözlü Siyonist harekete karşı Arapları savunmak adına ön saflarda yer almakta. Onlara müsaade etmeyeceğiz.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki sizlerin de kalbinde özel yere sahip. Bu konuda ödün vermemiz söz konusu değil. Kudüs’ün Türk halkının kalbindeki konumu biliyoruz. Kudüs ilk kıblemiz, Mescidi Aksa ilk kıblemiz. Sizin ve bizim için kırmızı çizgidir Kudüs. Filistin’in biz zerresini gözden çıkaran ne bizden ne de sizdendir. Burası bizlere dinin ve tarihin emanetidir.

Bugün Yahudiler, ABD’deki Yahudiler, yüzde 40’ı İsrail’i suçlu görmektedir. İnsanlık düşmanlığa karşı dik duruş gösteriyor. Böyle bir durumda İsrail’in yaptığı işkencelere karşı, aç bırakma politikalarına kaşı uluslararası kuruluşlar sessiz kalamaz. Bir an önce durdurulmaları için reaksiyon göstermeliler.

10 bin kadın ve erkek İsrail’de tutsak tutulmakta. Bizler ülkemizin birliği için samimi şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Kendi aramızdaki görüşmeler devam ediyor. Uzlaşıyı ne kadar hızlı tesis edersek zafere de o kadar hızlı ulaşırız. Zafere ulaşmanın en güçlü yolu ulusal birliktir.

Dostlarımıza teşekkür etmek istiyoruz, bu erdemli sonuca ulaşmak için. Bizler ulusal uzlaşıyı gerçekleştirmedikçe kafamızın rahat etmesi mümkün değil. Ne kadar güzel parlamento başkanı ve farklı partilerden yardımcısı var. Türkiye’ye teşekkür ediyorum, Gazze’ye on binlerce ton yardım gönderdi.

Türkiye hastanelerinde Filistinlileri kabul etti. Her alanda varlık göstererek Filistin’in hakkını savundular. Dezenformasyona karşı durdular. Özellikle Netanyahu’nun kongredeki yalanı ne ilk olacak ne son olacak. Vicdan sahibi tüm dostlarıma teşekkür ediyorum tekrar. İsrail’in yalanlarına aklı başında olan kimse inanmaz. BM’nin ilgili kuruluşları, son olarak İsrail’i suçlu bulmuştur ve 150 binden fazla şehidin verildiği saldırılardan dolayı İsrail’i suçlu bulmuştur.

Filistin halkı evsiz yurtsuz bırakılmıştır. Buna rağmen ABD, veto hakkını kullanmıştır. Tam 3 kez… İsrail’in düşmanca saldırılarına tüm dünyanın dur dediği yerde ABD rahatça veto hakkını kullanıyor. Karşılığında 14 ülke savaş dursun diyor.

İsrail Gazze şeridini Filistin kurtuluş örgütünden uzaklaştırmaya çalışıyor. Kudüs-ü Şerif Filistin’in ebedi başkentidir. Filistin halkının tüm kesimleriyle İsrail’in işgalinin bir karış toprakta dahi Gazze’de varlık göstermesini kabul edemez.

Bizim önceliğimiz bugün İsrail saldırganlığının hangi yöntemle olursa olsun durdurulması, İsrail’in topraklarımızdan uzaklaştırılması ve yine 48 ve 67’deki Filistinlilerin topraklarından edilmesine karşıyız. İşgal güçlerinin faaliyetlerinin durdurulması gerek.

80 tane karar var şimdiye kadar alınan ama ABD’nin tutumundan dolayı 1 tanesi bile uygulanamadı. Askeri yöntemler sonuç getirmeyecektir. Filistin’in meşru hakkına dayalı yöntemler barışı getirebilir. İsrail’in kısmi çözümlere yönelmesi doğru değildir.

Gazze tümüyle bizimdir. Batı Şeria ve Kudüs gibi onlar da bizimdir. Biz topraklarımızı bir karşı dahi olsa parçalayan çözüme eyvallah demiyoruz. Bundan dolayı burada sizlerin huzurunuzda bir şeyi duyurmak istiyorum; önümüzde bir çözüm kalmadı. Ben, Filistin liderliğindeki kardeşlerimle Gazze’ye gitme kararı aldım, bunu yapacağım. Bütün gücümle bunu gerçekleştireceğim. Bunun bedeli hayatımız da olsa benim hayatım Gazze’deki bir çocuğun hayatından daha değerli değildir.

Bizler İslam’ın hükmünü uyguluyoruz: Ya zafer ya şehadet… Burada bu makamda uluslararası bir platformda konuşuyorum. Bütün Arap ve İslam liderlerini, BM yetkililerini bu insani görevi birlikte yerine getirmeye çağırıyorum. Amaç barış ise bunu yapalım diyoruz.

Güvenlik kuruluna da çağrıda bulunuyorum; uygulanmayan 80 kararı veren kurula sesleniyorum: Bizler Gazze’den sonra Kudüs-ü Şerif’e yöneleceğimizi söylemek istiyorum. Ebedi başkentimize gideceğim. Bizler, gece gündüz Filistin’in daha fazla tanınması için çalışıyoruz. 149 devlet bizi tanıdı. Onları ise 50 devlet tanıdı. Biz bunu devam ettireceğiz. En sonuncusu Ermenistan’dı. Bu tür tanımaların devam etmesi için çalışmaya devam edeceğiz.

BM’de tam üyeliği elde etmek istiyoruz. 14 milyon nüfusa sahibiz biz. 2012 yılında bizler gözlemci üye sıfatını Genel Kurul’da çıkarmayı başardık. O sırada bile ABD, bunu gerçekleştirmemek için elinden geleni yapmıştı ama başarısız olmuştu. Bizler 120’den fazla anlaşmaya taraf olmayı başardık. Diğerlerine de katılacağız, bu bizim hakkımız.

Bizler barışçıl halk hareketinden geliyoruz. İşgal bitene kadar yolumuza devam edeceğiz. Uluslararası Divan’a gitmek için 2 yıl çalıştık ve Genel Kurul’un kararını elde edebildik. Bu karar ile İsrail’in Filisin halkının hakkını ihlal etmesi, işgali, Kudüs’ün kimliğinin değiştirilmesi, ırkçılık ve İsrail’in diğer uygulamaları, suçlarının hukuki karşılığı soruldu. 15 yargıçlı bir mahkeme… Bu mahkeme İsrail’den 8 maddelik tavsiyeyi yerine getirmesini istemiştir.

Farklı platformlarda çalışmaya devam etmeliyiz. Artık dünya adaletin, zulmün ne anlama geldiğini anlıyor. İnşallah bizler ABD’yi, Filistin’i tanımaya mecbur bırakana kadar devam edeceğiz.”

Mahmud Abbas’ın ziyareti nasıl gelişti?

Filistin Özerk Yönetimi’nde 19 yıldır devlet başkanlığını sürdüren, Hamas’ın 7 Ekim saldırısı ve ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik çok sayıda sivilin ölümüne yol açan operasyonları nedeniyle otoritesi sarsılan Abbas, Ankara’ya en son 5 Mart 2024’te gelmişti.

Türkiye’den önce Rusya’ya giden ve Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelen Abbas’ın 14-15 Ağustos’taki Ankara ziyareti ile ilgili tartışmalar Temmuz ayının son günlerinden itibaren gündemin üst sıralarında yer almaya başlamıştı.

Netanyahu’nun 25 Temmuz’da ABD Kongresi’nde yaptığı konuşma ve Kongre üyelerince sıcak karşılanması Türkiye’de tepkiye yol açmıştı.

Netanyahu’nun konuşmasının yanı sıra Gazze’ye yönelik saldırıların devam etmesi ve insani durumun giderek ağırlaşması AKP ile son dönemde tabanları açısından rekabet içinde olan Yeniden Refah Partisi’nin iktidar üstündeki Filistin baskısını artırmasına yol açmıştı.

Yeniden Refah Partisi Milletvekili Doğan Bekin TBMM’de 25 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında Netanyahu’nun ABD Kongresinde konuşma yapmasına tepki göstererek, Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile Netanyahu’yu kongrede protesto eden ABD Temsilciler Meclisi üyesi Rashida Tlaib’in “onur konuğu” olarak TBMM’ye davet edilmesi çağrısında bulunmuştu.

Bunun üzerine ise Erdoğan 27 Temmuz’da Rize’de Sivil Toplum Kuruluşları buluşmasında Abbas ile ilgili hoşnutsuzluğunu “Bazı siyasi partiler ‘Hükümet Filistin Başkanını Türkiye’ye davet etsin ve Parlamentoda konuştursun’ diyor. Size davet etmediğimizi kim söylüyor? Davet ettiğimiz halde gelmeyen Sayın Abbas, kusura bakmasın önce bizden ayrıca özür dilemesi lazım. Davet ettik gelmedi. Bekliyoruz bakalım gelebilecek mi?” sözleriyle ortaya koymuştu.

Paylaşın