Diller Ne Zaman Ortaya Çıktı?

Kültürün, bilginin ve teknolojinin gelişiminde temel bir rol oynayan dillerin ortaya çıkışı, insanlık tarihinin hala tam olarak çözülememiş sorularından biri olmaya devam ediyor.

Haber Merkezi / Dilbilimciler, antropologlar ve arkeologlar, dillerin kökeni hakkında çeşitli teoriler öne sürmüşlerdir, ancak kesin bir tarih veya tek bir “başlangıç anı” belirlemek mümkün değildir.

Dillerin ortaya çıkışı, insanın evrimsel gelişimiyle yakından ilişkilidir. Modern insan (Homo sapiens), yaklaşık 300 bin yıl önce Afrika’da ortaya çıkmıştır. Ancak, dilin bu dönemde mi yoksa daha sonra mı geliştiği tartışmalıdır.

Dillerin oluşabilmesi için insanın anatomik olarak uygun bir yapıya sahip olması gerekiyordu. Özellikle boğaz, gırtlak ve beyin yapısındaki gelişmeler (örneğin, konuşma organlarının koordinasyonu ve karmaşık düşünceyi işleyen bir beyin) dilin gelişimi için kritik öneme sahiptir.

Bu özellikler Homo sapienste tam anlamıyla gelişmiş olsa da, Homo erectus veya Homo neanderthalensis gibi önceki insan türlerinin de ilkel bir iletişim sistemine sahip olabileceği düşünülmektedir.

Birçok bilim insanı, modern anlamıyla sembolik ve karmaşık dillerin yaklaşık 100 bin ila 50 bin yıl önce ortaya çıktığını öne sürmektedir. Bu dönem, “Kültürel Devrim” veya “Bilişsel Devrim” olarak adlandırılır ve insanın sembolik düşünme, sanat yapma ve karmaşık sosyal yapılar oluşturma kapasitesinin hızla geliştiği bir zaman dilimidir.

Bu dönemde, insanlar soyut kavramları ifade edebilen, gramer yapısı olan ve sınırsız anlam üretebilen bir dil geliştirmişlerdir. Bu, avcı-toplayıcı toplulukların daha karmaşık sosyal ilişkiler kurmasını, bilgi birikimini kuşaktan kuşağa aktarmasını ve kültürel gelişimlerini hızlandırmasını sağlamıştır.

İnsanlar, Afrika’dan çıkarak dünyaya yayıldıkça (yaklaşık 70 bin – 50 bin yıl önce başlayan göçlerle), farklı coğrafyalarda izole topluluklar oluşturdular. Bu izolasyon, dil çeşitliliğinin artmasına neden oldu. Farklı çevre koşulları, sosyal yapılar ve kültürel ihtiyaçlar, dillerin farklılaşmasını hızlandırdı.

Dilbilimciler, tüm modern dillerin ortak bir “proto-dil”den türediğini öne süren teoriler üzerinde çalışsa da, böyle bir dilin varlığını kanıtlamak mümkün değildir. Bu tür bir proto-dil, teorik olarak 100 bin yıldan daha eski bir dönemde var olmuş olabilir.

Yazılı dilin ortaya çıkışı: Konuşma dili çok daha eski olmasına rağmen, yazılı dilin ortaya çıkışı nispeten yenidir. İlk yazılı dil örnekleri, yaklaşık MÖ 3 bin 500 civarında Mezopotamya’da (Sümerler) ve Mısır’da ortaya çıkmıştır.

Çivi yazısı ve hiyeroglif gibi sistemler, insanlık tarihindeki ilk yazılı iletişim örnekleridir. Yazılı dil, konuşma dilinin bir uzantısı olarak gelişti ve bilgi saklama, ticaret ve yönetim gibi ihtiyaçlardan doğmuştur.

Günümüzde dillerin kökenini anlamak için genetik, dilbilim ve nörobilim gibi disiplinler bir araya gelerek çalışmalar yapmaktadır. Örneğin, FOXP2 geni gibi dil yeteneğiyle ilişkilendirilen genetik mutasyonlar, dilin evrimsel kökenlerine dair ipuçları sunmaktadır.

Ayrıca, dilbilimciler, dillerin tarihsel gelişimini ve akrabalıklarını incelemek için karşılaştırmalı dilbilim yöntemlerini kullanmaktadır. Bu çalışmalar, dillerin nasıl yayıldığı ve farklılaştığı hakkında bilgi verse de, dilin ilk ortaya çıkış anını belirlemek için yeterli değildir.

Dilin kökenine dair çeşitli teoriler vardır, ancak hiçbiri kesin bir cevap sunmaz:

Doğal Ses Teorisi (Bow-Wow Teorisi): İnsanların doğadaki sesleri taklit ederek dili oluşturduğu öne sürülür.

Duygusal İfade Teorisi: Dilin, duygusal tepkilerin seslendirilmesiyle başladığı düşünülür.

Sosyal Etkileşim Teorisi: Dilin, sosyal işbirliği ve grup içi iletişimin bir sonucu olarak geliştiği savunulur.

Jest Teorisi: Dilin, el işaretleri ve jestlerden evrilerek sözlü iletişime dönüştüğü öne sürülür.

Paylaşın

Bilinen En Eski 5 Kitap

Zamanı aşan ve insanoğlunun derin bilgeliğine, bilgisine ve yaratıcılığına tanıklık eden kadim hazineler vardır. Bu paha biçilmez hazineler, bilinen en eski kitaplardır. Bu kitaplar çok eski uygarlıkların hikayelerini, inançlarını ve fikirlerini beraberlerinde taşırlar.

Haber Merkezi / Bu kitaplar, kadim dinlerin kutsal yazılarından destansı masalların şiirsel dizelerine kadar bu olağanüstü el yazmaları, zamanın testinden geçerek bize uzak geçmişe büyüleyici bir bakış sunarlar. Burada bilinen en eski beş kitabı sizler için derledik:

Ölü Deniz Parşömenleri (MÖ 2. yüzyıl – MS 1. yüzyıl): MÖ 1. yüzyıla kadar uzanan Ölü Deniz Parşömenleri, Eski Ahit’in bilinen en eski tam kopyası olarak geniş çapta kabul görmektedir. Ölü Deniz Parşömenleri, 1940’larda ve 1950’lerde Ölü Deniz civarında bulunan Yahudi dini metinleri ve İncil el yazmalarından oluşan bir koleksiyondur. 

Parşömenlerin tarihi MÖ 3. yüzyıldan MS 1. yüzyıla kadar uzanıyor. Şu anda Batı Şeria’da bulunan antik Kumran yerleşiminin yakınındaki çeşitli mağaralarda keşfedildiler.

Etrüsk Altın Kitabı (MÖ 600 civarı): Geçmişi M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzanan ‘Etrüsk Altın Kitabı’ (Zagreb Mumya Sarmaları olarak da bilinir), Etrüsk yazıları ve resimleri bulunan bir dizi altın plakadan yapılmıştır. Bu eserin kökenleri yaklaşık olarak M.Ö. 600 yılına kadar izlenebilmektedir.

24 ayar altından hazırlanmış büyüleyici cilt, bir atlı, bir deniz kızı, bir arp ve askerler dahil olmak üzere çeşitli büyüleyici konularla süslenmiş altı sayfadan oluşuyor. Dikkate değer keşif, 1950’lerin sonlarında Bulgaristan’daki Strouma Nehri yakınındaki kanal inşaatı sırasında kitabın bir mezarda bulunmasıyla gerçekleşti.

Pseudo Apuleius Herbaryum (6-7. Yüzyıl): Pseudo Apuleius Herbarius, yaratıcı bitki resimlerini içeren dikkate değer bir kitaptır ve Orta Çağ’a kadar Avrupa’daki en etkili bitkisel eserlerden biri olarak tanınmıştır.

Bu eski el yazmasının botanik üzerine bilinen en eski kitaplar arasında olduğuna inanılıyor ve yazarlığına ilişkin atıflar öncelikle içerdiği büyüleyici resimlerden anlaşılıyor. Şu anda paha biçilmez el yazması Hollanda’daki Leiden Üniversitesi kütüphanesinde yer almakta.

Codex Sinaiticus (Sina İncili) (c. MS 330 – 360): İncilin kapsamlı bir şekilde korunmuş tek erken versiyonu olması nedeniyle dünya çapında son derece önemli ve saygı duyulan bir konuma sahiptir.

Bu değerli el yazması, eski Yunanca İncil’in, özellikle de Septuagint’in el yazısıyla yazılmış bir nüshasını içermektedir ve dördüncü yüzyılda dört yazıcı tarafından titizlikle yazılmıştır. Yeni Ahit’in en istisnai Yunanca metinlerinden biri olarak kabul edilen ‘Codex Sinaiticus’, İncil araştırmalarında çok önemli bir rol oynamıştır.

Kells Kitabı (yaklaşık MS 800): Columba Kitabı’ olarak da bilinen ‘Kells Kitabı’, İrlanda’nın en değerli hazinelerinden biri olarak duruyor ve MS 800 civarından kalma resimli bir el yazması.

Bilim insanları kitabı bu döneme tarihledikçe, bazıları bunun altıncı yüzyıldan kalma saygın bir İrlandalı keşiş olan Columba’nın Büyük İncili ile ilişkili olabileceğine inanıyordu. 340 dana derisi parşömen yaprağından oluşan bu kitap, dört Yeni Ahit İncilini içerir.

‘Kells Kitabı’, İrlanda’nın sanatsal parlaklığını ve kültürel mirasını sergiliyor ve muhteşem sayfalarına bakan herkesi büyülüyor.

Paylaşın

‘Blazer Ceket’in Yükselişi

Blazer ceketin ne zaman ortaya çıktığı kesin bilinmemekle birlikte, denizcilerin giydiği üniformadan esinlenmiş olabileceğine inanılıyor. Kökenine yönelik efsanelerinin ortak noktası, blazer ceketin zarafeti ve artan sosyal konumu simgeleyen bir üniforma türü olarak benimsenmiş olmasıdır.

Haber Merkezi / Bununla birlikte, 1800’lerin ikinci yarısında blazerlerin spor takımları tarafından yaygın kullanılmasıyla birlikte, sosyal statüyle olan özel ilişkisini kaybetti ve daha geniş bir şekilde spor ceketi olarak tanımlanmaya ve kullanılmaya başlandı. Bir süre sonra, blazer sporla olan ilişkisini kaybetti ve gündelik giyim malzemesi olarak giyilmeye başlandı.

Giorgio Armani’nin üzerine tam oturmayan, astarsız ve dolgusuz olan ceketi, 1980’lerin sembolü haline geldi ve bu, blazer ceketin yeniden dirilişi oldu. Erkek rock ve pop sanatçıları, Armani blazerin şeklini benimsediler ve onu desenler ve payetler ile güncelleyerek, bir zamanlar üniformanın önemli bir parçası olan ceketi, yeniden tasarladılar.

Daha sonra kadın mankenler ve film yıldızları, Armani’nin konseptini aldılar, devrim niteliğinde olan ve kadını güçlü gösteren takımları yarattılar. Bunun toplumsal önemi de vardı, çünkü takımlarının yükselişi üçüncü dalga feminizmin başlangıcıyla aynı zamana denk gelmektedir. Cinsiyet eşitliği, cinsel özgürlük.

2000’li yıllarda, blazer ceketler, kısa kesim blazer, kuşaklı ve pervazlı blazer, blazer elbise ve blazerin kendi içinde bir bütün olarak kullanılmasıyla oluşan sokak stilinin yanı sıra kırmızı halı görünümleri de dahil edildi:  Orman yeşili, koyu lacivert, parlak sarı, yumuşak pembe vb. gibi göz alıcı renk şemalarının yanı sıra büyük şeritler, ayrıntılı yamalar ve diğer süslemeler…

Bugün, erkekler ve kadınlar, blazer ceketin stilini ve şeklini, erkek ve kadın bedenini yüceltecek şekilde yeniden yaratmaktadırlar.

Paylaşın

Erken Seçim İçin İlk Kez Net Tarih Verildi!

Ankara kulislerinde “İktidar bu ekonomik tabloda 2022 kışını çıkaramaz, erken seçim olacak” havası hakim. Seçimin erkene alınarak 6 Kasım Pazar günü yapılacağı konuşuluyor. 

Sözcü’den Emin Özgönül’ün haberine göre CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Sonbaharda seçim bekliyorum, ekonomiyi götüremezler” dedi. DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, “İktidar kendi çıkarı olacağını gördüğü an, erken seçime karar verebilir. Biz erken seçim ihtimalini göz ardı etmiyoruz” diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de “İktidar giderek ağırlaşan şartlar altında Haziran 2023 seçiminde 200 milletvekilinin altına düşme ihtimali görürse, bunu engellemek için seçimi erkene alır. TBMM’nin 401 sandalyesi AKP-MHP dışında oluşması demek, Yüce Divan kapısının da açılması demektir. Bunu göze alamazlar, şartlar daha da ağırlaşmadan tarihi öne çekebilirler” tespiti yaptı.

360 oy veya cumhurbaşkanı

Erken seçimle bağlantılı bir diğer konu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3. kez adaylığı için dile getiriliyor. Anayasa gereği bir kişi Cumhurbaşkanlığına en fazla 2 kez aday olabiliyor. Ancak seçim erkene alınırsa 3. kez adaylığın önünde engel bulunmuyor. Yeni sisteme göre erken seçime gitmek için Cumhurbaşkanının kararı veya Meclis’te 360 oy gerekiyor. Meclis’in mevcut aritmetiği hiçbir parti ve ittifaka bu imkanı vermiyor. AKP’nin 286, MHP’nin ise 47 milletvekili var. 27 eksik kalıyor. Ancak iktidar ‘Evet’ derse, CHP ve İYİ Parti de erken seçim istediği için 360 rahat bulunuyor.

En önemlisi sandık güvenliği

İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray ise “Biz bugüne kadar hep erken seçim istedik. Ama seçimde sandık güvenliğini garanti etmek çok önemli. 6’lı masanın en önemli gündem maddelerinden biri de bu. İktidar, Türkiye’yi yönetemediği için kaçmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanının yetkisi var buyursun ülkeyi seçime götürsün” açıklaması yaptı.

Paylaşın

İnsanlar Kıyafet Giymeye İlk Ne Zaman Başladı?

İnsanlar moda trendleriyle oldukça tuhaflaşabilirler, öyle ki kıyafetlerin her şeyden önce pratik ve işlevsel olması gerektiğini unutacak kadar. Elbiseler olmadan, insanlar sıcak Afrika savanlarından göç edemez ve buzul çağları gibi uzun soğuk dönemlerde asla hayatta kalamazdı.

Haber Merkezi / İnsanların giydiği ilk kıyafetler, hayvan kürkü ve postu, çimen, yaprak gibi doğal olarak bulunan malzemelerden yapılmıştır. Kıyafetlerle ne zaman süslenmeye başladığımız ise belli değil, ancak Fas’ın Atlantik Kıyısındaki Contrebandiers Mağarası’nda 120.000 yıl önceye ait giyim imalat aletleri bulundu.

Almanya’daki Max Planck İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü’nden Emily Hallett liderliğindeki araştırma ekibi, Pleistosen insanlarının ne yediğini belirlemek için gittikleri mağarada daha ilginç bir şey buldular.

Kıyafetler, sadece birkaç yüz yıl içinde ayrışıp yok oldukları için fosilleşmezler. Ama onları şekillendirmek için kullanılan araçlar çok daha sağlam oldukları için uzun süre kalabilirler. Hallett liderliğindeki araştırma ekibi, Fas’taki mağaralarda, deri ve kürk yapmak için postları kazımakta kullanılan düzinelerce alet keşfettiler.

Aletlerden bazıları, derilerden ve postlardan dokuları kazımak için ideal olan geniş, yuvarlak uçlu bir şekilde oyulmuş sığır kaburgalarıydı. Bu aletler, günümüzde aynı işi yapan zanaatkarların postları işlemek için kullandıkları aletlere oldukça benziyor.

Araştırma ekibi, toplamda 90.000 ila 120.000 yıl öncesine tarihlenen 62 farklı kemik aleti tespit ettiler. Bu keşif çok önemli, ancak ilk insanlar kıyafet yapmaya başladıklarında daha kaba aletler kullanmış olmalılar, bu nedenle ilk kıyafetler, bundan çok daha eski tarihleri işaret ediyor.

Bu kemik aletlerin zaman çizelgesi, insanların Afrika’dan yaptıkları büyük göçün hemen öncesine gelir. Bu çok mantıklı, çünkü ilk insanlar, soğuk Avrasya’ya yürüyüşte hayatta kalabilmeleri için kıyafetlere ihtiyaçları vardı.

Bu kıyafetlerin nasıl göründüğüne gelince, işte bu büyük bir muamma. Öncelikle pratik olup olmadıklarını veya sembolik süslemeler içerip içermediklerini ancak tahmin edebiliriz. Hallett ve meslektaşları bu aletleri kopyalayarak, Pleistosen avcı-toplayıcılarının kullanabileceği doğal malzemelerden deneysel olarak giysiler üretmek istiyorlar. Kuşkusuz eğlenceli olacak; amaç, bu eski süreçte gerekli olan zaman ve emeğin türünü daha iyi anlamak.

Paylaşın

Hafızalara Kazınan En Seksi Sinema Karakterleri

Dünya sinema tarihinin en seksi kadın karakteri Angelina Jolie’nin canlandırdığı Lara Croft olurken, en seksi erkek karakter olarak ise, Daniel Craig’in hayat verdiği James Bond seçildi.

Chili haber portalında binlerce sinemaseverin tercihlerine dayanılarak oluşturulan ‘Sinema tarihinin en seksi kadın ve erkek karakterleri’ sıralaması yayımlandı.

İşte… Listede yer alan ve dünyanın dört bir yanında hafızalara kazınan en seksi film karakterleri:

Patrick Swayze

Patrick Swayze, 1987’deki “Dirty Dancing” (İlk Dans, İlk Aşk) filminde canlandırdığı dans öğretmeni Johnny Castle rölüyle üne kavuştu.

Johnny Depp

Karayip Korsanları film serisinde Johnny Depp tarafından canlandırılan korsan Jack Sparrow karakteri.

George Clooney

George Clooney’in Ocean’s 11 adlı filminde canlandırdığı Danny Ocean karakteri, sinema tarihinin en seksi erkek karakterleri arasında yer aldı.

Hugh Jackman

Yıldız oyuncu Hugh Jackman’ın canlandırdığı X-Men serilerinin en bilinen Wolverine karakteri de listenin üçüncü sırasında yer aldı.

Chris Hemsworth

Oyuncu Chris Hemsworth’un hayat verdiği Tor karakteri, en seksi erkek karakterleri sıralamasında ikinci oldu.

Daniel Craig

James Bond karakteri, oyuncu Daniel Craig’in canlandırmasıyla sinema tarihinin en seksi erkek karakterleri listesinde zirveye ulaştı.

Marilyn Monroe

1959 yapımı Bazıları Sıcak Sever filminde canlandırdığı rol ile üne kavuşan efsane oyuncu Marilyn Monroe.

Honor Blackman

James Bond serisinin 1964 yapımı 3. filmi olan ‘Altınparmak’ta ‘Bond kızı’ karakterini canlandıran Honor Blackman.

Julia Roberts

Julia Roberts’in Pretty Woman’da canlandırdığı Vivien rölüyle hafızalara kazındı.

Scarlett Johansson

Scarlett Johansson’un uzun yıllardır canlandırdığı Marvel çizgi roman dünyasının karakterlerinden biri olan Kara Dul, listedeki ilk üç en seksi kadın karakter arasına girmeyi başardı.

Gal Gadot

Listenin ikinci sırasına İsralli model Gal Gadot’un’Batman vs. Superman” filminde canlandırdığı Wonder Woman (Harika kadın) karakteri yerleşti.

Angelina Jolie

Angelina Jolie’nin 2001 yılı yapımı popüler Tomb Raider oyununun beyaz perdeye uyarlaması olan Lara Croft: Mezar Yağmacısı filminde canlandırdığı Lara Croft karakteri, Chili haber portalının yayımladığı sıralamada tarihteki en seksi kadın karakter olarak seçildi.

 

Paylaşın