Glokom (Göz Tansiyonu) nedir? Belirtileri, Tedavisi

Net olarak bilinmemekle birlikte Türkiye’de 40 yaş üzeri her 100 kişiden 1’inde görülen Glokom (Göz Tansiyonu), göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirinin zarar görmesidir. Glokom, körlüğe neden olabilen bir hastalıktır.

Başka bir tanımla; Glokom, göz içi basıncının artması sonrasında gözün optik sinirinin hasar görmesine ve kişinin görme yeteneğini kaybetmesine neden olabilen oldukça ciddi bir göz hastalığıdır. Göz tansiyonu gözün ön kısmında sıvı birikmesi sonucunda ortaya çıkar. Göz önünde biriken bu sıvı, göz içi basıncını arttırarak, optik sinire hasar verir ve böylelikle kişide glokom gelişebilir.

Belirtileri;

Hastaların büyük bir bölümünde herhangi bir belirti görülmez. Erken dönemde bazı hastalarda sabahları belirginleşen baş ağrıları, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi, televizyon izlerken göz etrafında ağrı, vb. belirtiler ortaya çıkabilir.

göz tansiyonu (glokom), birçok hasta tarafından, ancak, ileri dönemde ve belirgin görme kaybı ortaya çıktığında fark edilir. Aile bireylerinde bulunan glokom hastalığı, ilerleyen yaşlarda görülen şeker hastalığı, miyopi, uzun süreli kortizon tedavisi, göz yaralanmaları ve migren glokom riskini artırır.

Diğer bir glokom tipi ise, ileri yaşlarda ani bir şekilde krizle ortaya çıkan dar açılı glokomdur. Şiddetli göz ağrısı, görme azalması, gözde kızarıklık ve bulantı-kusma ile ortaya çıkar. Acil tedavi gerektirir. Bebeklikte ve çocukluk çağında izlenen türlerinde gözde sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve gözde büyüme izlenir.

Glokom kimlerde görülür?

  • Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde glokom gelişme riski daha yüksektir; ancak göz içi basıncı yüksek olan herkeste glokom olabileceği anlamına gelmez
  • 40 yaşın üzerindeki kişilerde glokom riski artmaktadır
  • Glokomun genetik ile ilişkisi olabilir. Ailesinde glokom olan kişilerde gelişme riski daha yüksektir. Diğer bir deyişle, bir veya birden fazla gende bozukluk olabilir ve bu bireyler hastalığa karşı daha hassas hale gelebilir
  • Şeker hastalığı ve hipotiroidizm (guatr) olan hastalarda glokom gelişme riski daha fazladır
  • Ciddi göz yaralanmaları göz içi basıncı yükselmesine neden olabilir. Diğer risk faktörleri; retina dekolmanı, göz tümörleri ve kronik üveit veya iritis gibi göz iltihaplarıdır. Bazı göz cerrahileri de ikincil glokom gelişimini tetikleyebilir
  • Genellikle uzağı iyi görememe olarak bilinen miyopide glokom sıklığı yaklaşık iki misli artmıştır
  • Uzun süreli kortizon kullanımı (damla, ağızdan veya cilt pomadı vb. olarak) ikincil glokom gelişimine neden olabilir
  • Bu özelliklere sahip kişilerin, görme sinirindeki hasarın erken tespiti için düzenli göz muayenesi olmaları önemlidir

Tanısı;

Göz doktorunuz tarafından düzenli göz muayeneler, glokomun saptanması için en iyi yöntemdir. Sadece göz tansiyonunuzun ölçülmesi, glokom olup olmadığının saptanması için yeterli değildir. Glokomu saptamanın kesin olan tek yolu, tamamen göz muayenesi yapmaktır.

Glokom açısından değerlendirilmeniz sırasında, göz doktorunuz şunlara bakacaktır:

  • Göz içi basıncınızın ölçülmesi (tonometri),
  • Gözünüzün drenaj açısının incelenmesi (gonyoskopi),
  • Optik sinirinizde hasar olup olmadığının belirlenmesi (oftalmoskopi),
  • Her bir gözün görme alanının değerlendirilmesi (perimetri)

Optik sinirin fotoğrafının çekilmesi veya başka bir bilgisayarlı yöntemle görüntülenmesi tavsiye edilmektedir. Bu yöntemlerin hepsi, herkes için gerekli olmayabilir. Ayrıca bu testlerin, durumunuzda değişiklik olup olmadığının izlenmesi için düzenli aralıklarla tekrarlanması gerekebilir.

Tedavisi;

Göz tansiyonu (glokom), tanı konulduktan sonra tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılamaz; fakat birçok olguda uygun tedavi ile başarılı bir şekilde kontrol altında tutulabilir ve görme kaybının ilerlemesi engellenebilir.

Açık açılı glokom, öncelikle, göz içi basıncını düşüren çeşitli ilaçlarla tedavi edilir. Dirençli vakalarda veya glokom tipine göre cerrahi tedaviler uygulanabilir. Bazı hastalarda birden fazla cerrahi girişim de gerekebilir.

Kriz ile ortaya çıkan dar açılı tipinde ise tedavi çok acildir. Lazer tedavileri, kontrol altına alınamayan glokomda veya kapalı açılı glokomda kullanılabilir. Glokom sinsi bir hastalıktır. Her sene göz tansiyonunuzu ölçtürmeyi unutmayınız.

Paylaşın

Fibromiyalji nedir? Teşhisi, Tedavisi

Fibromiyalji sendromu (FMS) olarak da adlandırılan Fibromiyalji, kaslarda ve kemiklerde görülen yaygın ağrı, hassasiyet alanları ve genel yorgunluk ile karakterize kronik bir rahatsızlıktır. Fibromiyaljinin nedeni tam bilinmemektedir.

Dünya popülasyonunun % 3-6’sında olduğu tahmin edilmektedir. Çocukluk dönemi de dahil her yaşta görülebilmekle birlikte hastalar genellikle 20-50 yaş aralığındadır. Kadınlarda erkeklere oranla 10 kat fazla görülür.

Nedenleri;

Uzun yıllar süren araştırmalar sonucunda bazı faktörlerin hastalığı tetiklediği ortaya konmuştur. Buna göre fibromiyaljiyi tetiklediği düşünülen faktörler şöyle sıralanmaktadır:

  • Enfeksiyonlar; Daha önceden geçirilmiş çeşitli enfeksiyon hastalıkları fibromiyaljiyi tetikleyebilmekte ya da belirtilerinin daha kötüye gitmesine neden olabilmektedir
  • Genetik faktörler; Fibromiyaljiye aynı aile üyeleri arasında daha sık rastlanmaktadır. Araştırmalar, bazı genetik mutasyonların fibromiyaljinin gelişiminde rol oynayabileceğini düşündürmektedir
  • Stres; Fiziksel ya da duygusal travma gibi bir stres kaynağı vücutta aylar veya yıllar boyunca devam eden uzun süreli etkilere yol açabilir. Stres, fibromiyaljiye katkıda bulunabilecek hormonal bozukluklarla ilişkili de bulunmuştur
  • Kişilik yapısı; Daha çok hassas yapılı, duygusal, mükemmeliyetçi ve olaylardan çabuk etkilenen kişilik yapısına sahip kişilerde fibromiyalji daha sık görülmektedir
  • Travma; Fiziksel ya da duygusal travma yaşayan insanlarda fibromiyalji daha sık ortaya çıkabilmektedir. Şikayetlerin travma sonrası stres bozukluğu ile ilişkisi olduğu bulunmuştur

Belirtileri;

Günümüzde fibromiyaljinin vücutta aynı zamanda hassas noktalar olarak adlandırılan ağrı bölgelerine neden olduğu bilinmektedir.

Bu bölgelerin bazıları geçmişte “tetikleme noktaları” olarak adlandırılan hassasiyet alanları ile örtüşmektedir ancak başka ağrı noktaları geçmişte kabul gören hassasiyet alanlarından ayrı yerlerde görülmektedir.

Geçmişte, bireylerin vücutlarındaki on sekiz belirli tetikleme noktasından en az on birinde yaygın ağrı ve hassasiyet varsa fibromiyalji teşhisi konulmuştur. Bu noktaların üzerine sıkıca bastırıldığında birey acı hissediyorsa, fibromiyalji ağrı noktası hassas olarak tanımlanmıştır. Bu noktalar arasında baş arkası ve ense, omuz üstleri, üst göğüs, kalçalar, dizler ve dirseklerin dışı mevcuttur.

2016 yılında fibromiyalji tanı kriterlerinde yapılan revizyonlarda ve güncellemelerde belirtilen beş ağrı bölgesinin dördünde kas-iskelet ağrısı yaşayan bireylerde fibromiyalji teşhisi değerlendirilmektedir.

Ağrı noktaları artık fibromiyalji teşhisi için tek başına yeterli görülmemektedir. Üç aydan fazla bir süredir devam eden yaygın bir ağrı ile bu ağrıyı açıklayabilecek tanımlanabilir bir tıbbi durum yoksa fibromiyalji teşhisi konulur. Hiçbir laboratuvar testi veya görüntüleme taraması fibromiyaljiyi tespit edemez.

Ağrı, en belirgin fibromiyalji belirtisidir. Vücuttaki çeşitli kaslarda ve diğer yumuşak dokularda tutarlı, sürekli ve donuk bir ağrı gibi hissedilir. Hafif bir ağrıdan yoğun ve neredeyse dayanılmaz bir rahatsızlık ve acıya kadar değişebilir. Ağrının şiddeti günden güne değişebilmektedir. Bununla birlikte, vakalarda ağrı ve yorgunluklarının bütünüyle iyileştiği remisyon tipi dönemler görülebilir.

Fibromiyalji ağrısı göğüs bölgesinde olduğunda, kalp krizinin ağrısı ile benzerlik gösterebilir. Bu ağrı delici, keskin ya da yanma hissi gibi gelebilir ve kalp krizinde olduğu gibi nefes alamama hissi uyandırabilir.

Fibromiyalji ağrısının sırtta hissedilmesi çok yaygındır. Bu ağrının bel fıtığı, çekilmiş bir kas ya da romatizma ile arasındaki farkı anlamak her zaman mümkün olmayabilir. Romatizma ile fibromiyaljinin aynı anda görüldüğü vakalar da mevcuttur.

Fibromiyalji ağrısını bacaklardaki kaslarda ve yumuşak dokularda da hissetmek mümkündür. Bu ağrı kramp ağrısına ya da romatizma ağrısına benzeyebilir. Genellikle derin, zonklayan veya yanma hissine benzeyen bir ağrıdır.

Bazı vakalarda bacaklardaki fibromiyalji uyuşma, karıncalanma veya bacakların üzerinde bir şeyler yürüyormuş gibi hissedilir. Bazı durumlarda yorgunluk etkisini bacaklar üzerinde gösterebilir ve uzuvları hareket ettirmek üzerinde ağırlık varmışçasına zor olabilir.

Fibromiyaljinin ağrı haricindeki belirtileri arasında sürekli yorgunluk, uyku sorunları, uzun süre boyunca uyumaya rağmen dinlenmiş hissetmeme (dinlendirici olmayan uyku), başağrısı, depresyon, anksiyete, odaklanma veya dikkat sorunları, karın boşluğunda acı ya da ağrı, gözlerde kuruluk ve interstisyel sistit gibi mesane problemleri bulunmaktadır. Fibromiyalji bireylerin duygusal halini ve günlük enerji seviyesini de etkileyebilir.

Fibromiyalji sisi, fibro sisi veya beyin sisi olarak da bilinir. Bazı bireylerin yaşadıkları bulanıklık hissini tanımlamak için kullandığı bir terimdir. Beyin sisinin belirtileri arasında hafıza kaybı, konsantrasyon zorluğu, ve dikkat vermede zorluk bulunmaktadır. Bazı vakalarda bireyler fibromiyaljinin neden olduğu beyin sisini, hissedilen fiziksel ağrıdan daha rahatsız edici bulmaktadır.

Fibromiyalji noktaları nelerdir? 

Fibromiyaljide sıklıkla tetik noktalar veya hassas noktalar olarak adlandırılan vücut alanları bulunur. Fibromiyalji noktaları, hafif basınç uygulamakla bile ağrıya neden olabilen 18 farklı alanı içerir. Günümüzde, bu noktalar fibromiyaljiyi teşhis etmek için nadiren kullanılır. Bunun yerine, bu noktalar şüphelenilen hastalıkları dışlamanın bir yolu olarak tercih edilebilir. Bu tetik noktalarının neden olduğu ağrı, vücudun birçok bölgesini etkileyen tutarlı künt bir ağrı olarak tanımlanabilir. Eski yönteme göre bilinen 18 tetik noktasının en az 11’inde yaygın ağrı ve hassasiyet varsa kişiye fibromiyalji tanısı konur. Tetik noktalarından bazıları şunları içerir:

  • Başın arkası
  • Omuz üstleri
  • Üst göğüs
  • Kalçalar
  • Dizler
  • Dirsekler

Fibromiyalji noktaları artık tanı için odak nokta değildir. Bunun yerine, üç aydan fazla bir süredir devam eden yaygın ağrı varsa ve ağrıyı açıklayabilecek teşhis edilebilir bir tıbbi durum yoksa fibromiyalji tanısı konabilir.

Teşhisi;

Fibromiyalji teşhisi hastanın öyküsü, hastalık belirtileri ve fiziki muayene ile konur. Fibromiyalji teşhisi için üç ay şikayetlerin ve belirtilerin devam etmesi gerekir. Fibromiyalji muayenesinde tender point denilen vücudun 18 hassas noktasından yaklaşık 11’inde bu ağrılı noktaların bulunup bulunmadığı tespit edilir. Bu referans noktalarında hastanın aşırı hassas olması temek şart kabul edilir. Fibromiyaljinin sadece kan tetkiklerinde ortaya çıkmasını beklememek gerekir. Ancak kan tetkikleri ayırıcı tanı için istenebilir. Sık sık başka hastalıklarla karıştırılan fibromiyaljide, bu karışıklığı önlemek için yapılacak tetkikler büyük önem taşır.

Tedavisi;

Fibromiyalji tedavisinde kullanılan ilaçların asli amacı ağrıyı kontrol altına almak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.

Bu genellikle iki yönlü bir yaklaşımla, kendi kendine bakım ve ilaç kullanımı ile gerçekleştirilir. Fibromiyalji tedavi süreci için alınan ilaçlar ağrıyı hafifletebilir ve daha iyi uyumaya yardımcı olabilir.

Fibromiyalji için yaygın olarak verilen ilaçlar arasında ağır ağrılar için reçeteli, hafif ağrılar için reçetesiz ağrı kesiciler, yorgunluğu gidermek ve uyku düzeninin geri getirmek için antidepresanlar, sinir hücrelerinin ağrı sinyalleri göndermesini engellemek için bazı epilepsi ilaçları mevcuttur.

Daha ağır ağrı kesiciler ve narkotikler, araştırmaların ağrıyı azaltmak için etkili olmadıklarını gösterdiği için geçmişte olduğunun aksine artık tavsiye edilmemektedir.

Fiziksel terapi, kasların dayanıklılığı ve gücünü arttırırken aynı zamanda vücuttaki stresi azaltır. Egzersiz ve stres azaltma teknikleri hem zihinsel hem de fiziksel olarak bireyin kendisini daha iyi hissetmesine yardımcı olacaktır. Destek ve rehberlik için bir terapiste başvurmak çok faydalı sonuçlar verebilir.

Fibromiyalji tedavisi bitkisel ilaçlarla ve doğal tedavi yöntemleriyle de desteklenebilir. Eğer reçete edilen ilaçlar fibromiyalji semptomlarını tamamen rahatlatmazsa, bunlara ek olarak çeşitli alternatifler mevcuttur.

Bu alternatif doğal tedaviler hem stresi hem de ağrıyı azaltmaya odaklanır ve geleneksel tıbbi tedaviler ile birlikte kullanılmalıdır.

Bu tedaviler arasında fizik tedavi, kaplıca terapisi, meditasyon, yoga, tai chi, egzersiz, masaj terapisi ve dengeli, sağlıklı bir diyet mevcuttur. Bu tedavi türlerinden herhangi birisine başlamadan önce mutlaka doktora başvurulmalı ve bireyin durumu ile uyumu hakkında bilgi alınmalıdır.

Fibromiyaljiden korunmak için bunlara dikkat edin;

Fibromiyalji her ne kadar hayatı tehdit eden bir hastalık olmasa da hayat kalitesini son derece etkilediği için titizlikle takip edilmelidir. Tedavisi uzun sürebilen fibromiyalji bulgularında düzelme olana dek hekim kontrolü şarttır. Fibromiyaljiden korunmak için bunlara dikkat etmek gerekir;

  • Düzenli olarak egzersiz yapmak çok önemlidir. Özellikle gevşeme egzersizleri, germe egzersizleri, kardiyovasküler kondüsyon egzersizleri, düşük yoğunlukta yürüyüş, yüzme ve bisiklete binme, su aerobiği gibi aktiviteler faydalıdır
  • Fibromiyalji tedavisi için kullanılan ilaçlar, ağrıyı azaltmak, uykuyu düzenlemek ve depresyonu tedavi etmeye yöneliktir. Antidepresanlar, ağrıı kesiciler, uyku düzenleyiciler ve kas gevşetici ilaçlar mutlaka doktor kontrolünde kullanılmadır
  • Uyumadan önce çay, kahve, alkol, kola gibi maddelerden uzak durmak gerekir
  • Fizik tedavi uygulamalarından sıcak uygulama, derin ısıtıcılar ve elektriksel stimülasyon, masaj ve kaplıca kürleri tavsiye edilir
  • Sıcak ve kuru hava fibromiyaljiye iyi gelebilir
Paylaşın