MHP’li Yalçın, “Ekrem İmamoğlu” Üzerinden CHP’yi Hedef Aldı

Ekrem İmamoğlu üzerinden CHP’yi hedef alan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Seçime daha yıllar varken, bu zamansız ‘yavru’nun (Ekrem İmamoğlu) vaktinden evvel tevellüdü, CHP için hayra alamet olmayacaktır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “CHP, bu hilkat garibesi alametin duçar olacağı bir dizi sakatlık ve organ yetmezliği illetleriyle boğuşmak zorunda kalacaktır. Prematüre alamet; hasbelkader kuvözden çıkabilirse sağa sola horozlanacak, bu kez de vakitsiz öttüğü için millet gagasını kesecektir. Velhasıl, erken doğum CHP’ye erken seçim değil, erken hüsran getirecektir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, yazılı bir açıklama yaptı. İstanbul Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) hedef alan Yalçın, açıklamasında şunları ifade etti:

“Sol zihniyetin birincil siyasi bineği CHP, sırtındaki binici acemi olduğu için dizginlerini kaybetmiş at misali, başıboş bir koşuya girmiştir. Kontrolünü yitirmiş ve gündem parkurundan ayrılmış görünen CHP, büyük bir siyasi hüsranın varış noktasına doğru doludizgin ilerlemektedir.

Öteden beri ülke gündeminden, bölgenin ve dünyanın gerçeklerinden kopuk bir politika anlayışıyla siyaset eden CHP, bu kez de İmamoğlu sapmasıyla büsbütün uzağa savrulmuştur. CHP’nin gündemini; Türkiye’nin ve İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerin girift sorunları değil, İmamoğlu’nun dizginlenemeyen ihtirasları belirlemektedir.

Sayın Genel Başkanımızın siyasi tarihimizde dönüm noktası teşkil eden malum davetine gösterdiği şaşkın tepkilerle de olsa ‘Aramıza dönecek mi?’ diye merak içindeyken; CHP, kendine yeni bir siyasi gündem dışı meşgale üretmiştir. CHP iyi yönetilemediği için, atın dizginleri, kendini ‘İstanbul dükası’ sanan kifayetsiz bir muhterisin kontrolüne geçmiştir.

Atı; binen değil, harisçe kırbaçlayan sürmektedir. Esasen at mı kendi kendine koşmaktadır, İmamoğlu mu belli değildir. Bir başka deyişle; Davul Özel’in sırtında ama çomak İmamoğlu’nun elindedir. İstanbul, altyapı ve üstyapı sorunlarıyla boğuşurken; Belediye Başkanı İmamoğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığı problemini çözme derdine düşmüştür.

İmamoğlu, cumhurbaşkanı adaylığını garantiye alma sevdasıyla yanıp tutuşmaktadır. Bu yüzden Özgür Özel’in kontrol edemediği CHP teşkilatını bizzat seferber etmiştir. Amacı, muhtemel siyasi rakiplerini daha başından ekarte etmektir.

Diğer taraftan İmamoğlu, hakkındaki oldukça ciddi davalarla ilgili hukuk sürecinden doğabilecek olumsuz sonuçları dikkate alarak kıldan ince hesaplar yapmaktadır. İmamoğlu, muhataplarının karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkıp daha başından onları baskılama ve bu konuda kamuoyu oluşturma planları peşindedir.

CHP üyelerinin önüne yangından mal kaçırırcasına ve alelacele aday belirleme açmazı, tercih ikilemi konulmasının başka açıklaması yoktur. Açlık edebiyatına şu sıralar sıkça başvuran CHP yöneticilerine acı bir hatırlatma daha yapalım:

İstanbul başta olmak üzere Ankara, İzmir ve Adana gibi mega kentler; hizmete açtır, hizmete susamıştır. Mesela Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da kentsel dönüşüme girmesi veya güçlendirilmesi gereken yüzbinlerce bina için ‘acil eylem planı’ bile yoktur.

İstanbul’u deprem gerçeğine hazırlamak noktasında umursamaz davranan İmamoğlu’nun, komşumuz Yunanistan’daki Santorini halkı kadar bile duyarlılığı kalmamıştır. Ona göre Cumhurbaşkanlığı adaylığını kotarmak; İstanbul’un dağlar misali yığılmış ve volkan gibi patlayabilecek sorunlarından da, depreme hazırlık yapılması mecburiyetinden de daha acildir.

İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı hırsının tsunami dalgaları, boyunu aşmakla kalmamış; İstanbul halkının güvenliğini, esenliğini ve sağlığını çoktan tehdit etmeye başlamıştır. O; görev ve sorumluluklarını yerine getirme azminde bir belediye başkanı değil, Cumhurbaşkanlığı adaylığı aşkıyla yanıp tutuşan tutkulu bir siyasi meczuptur.

“İmamoğlu, prematüre bir Cumhurbaşkanı adayı olacaktır”

Ayrıca İmamoğlu, CHP üyelerinden desturu alırsa prematüre bir Cumhurbaşkanı adayı olacaktır. Doğuma ve seçime daha yıllar varken, bu zamansız ‘yavru’nun vaktinden evvel tevellüdü, CHP için hayra alamet olmayacaktır.

CHP, bu hilkat garibesi alametin duçar olacağı bir dizi sakatlık ve organ yetmezliği illetleriyle boğuşmak zorunda kalacaktır. Prematüre alamet; hasbelkader kuvözden çıkabilirse sağa sola horozlanacak, bu kez de vakitsiz öttüğü için millet gagasını kesecektir.

Velhasıl, erken doğum CHP’ye erken seçim değil, erken hüsran getirecektir. Bu meseleyi bir de millete sormak lazımdır. Bu adamda Cumhurbaşkanlığı yapacak hassa, liyakat, ehliyet ve birikim var mıdır?

Eminiz bu soruya büyük çoğunluk olumsuz cevap verecektir. Acemi jokey Özgür Özel’in işi zordur. Özel, CHP’deki borç batağını ve vakitsiz aday seçimi yangınını hiçbir hamleyle örtemeyecektir. Rekabet edemediği Cumhur İttifakına galebe çalmanın yolunu hakaret, küfür, iftira ve yalan isnatlarda aramak; CHP’ye yarar getirmeyecektir.

Özgür Özel’in; disiplinsizlikleri yüzünden Türk Silahlı Kuvvetleri’nden uzaklaştırılan teğmenlerin bütün masraflarını, tazminatlarını karşılayacaklarını açıklaması ise millet nezdinde bir anlam ifade etmemektedir.

CHP, önce batık belediyelerinin SGK’ya olan milyarlarca liralık borcunu ödemelidir. Zira o paralarda 16,5 milyon emeklinin hakkı vardır.

Özgür Özel’in ve öteki CHP sözcülerinin; politik rekabette öne geçmenin çaresini dilini, üslubunu ve tutumunu sertleştirip seviyeyi büsbütün düşürmekte bulması beyhudedir. Hele siyasi mücadeleyi savaş söylemine dönüştürmek; aczin, yetersizliğin, çaresizliğin işaretidir. Aynı zamanda engellenemeyen garezin, kinin ve nefretin dışavurumudur.

Maalesef; iktidarı bahane ederek her hadiseden, her meseleden devlete düşmanlık çıkarmak sol zihniyetin siyasi geleneğidir. İktidarla devleti birbirine karıştıran, politikayı hangisine dönük yapacağını bir türlü kestiremeyen isyankâr, uyumsuz ve şaşkın kafa yapısı, sol anlayışın ayırt edici özelliğidir.

Ya başını CHP’nin çektiği muhalefetin safına geçip akıl tutulmasında kaybolan, delilik nöbetlerinde yiten sözde milliyetçiler güruhuna ne demelidir?

Bunlar, yakın geçmişte CHP’ye ve ünlü altılı masaya verdikleri ilkesiz, kemiksiz hizmetlerin utancında boğulurken bile MHP ve Cumhur İttifakı aleyhtarlığından vazgeçememişlerdir. Gözlerimizin önünde sahnelenen bu sefil senaryonun teması, muazzam bir politik soysuzlaşma ve kendini inkâr faciasıdır.

Halka mal olmuş sanatçı Ali Ercan’ın bir türküsünde dillendirdiği “Annene bak gör hâlini.”sözünden yola çıkarak biz de CHP’nin kuyruğunda sallanan, bölük pörçük olmuş, derbeder ve sözüm ona milliyetçi taifeye şu sloganla sesleniyoruz: ‘Ablana bak gör hâlini.'”

Paylaşın

MHP’li Yalçın’dan Müsavat Dervişoğlu’na Yanıt: Ateşle Oynama

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu’nun açıklamalarına yanıt veren MHP’li Semih Yalçın, “Müsavat Dervişoğlu bilmelidir ki Sinan Ateş üzerinden ateşle oynamaktadır” dedi.

Haber Merkezi / Semih Yalçın, MHP camiası olarak, vaktiyle saflarında yer alıp çeşitli nedenlerle aralarından ayrılarak farklı partilerde siyasete soyunan “tatlı su milliyetçilerinin perişanlık ve derbederliklerini dehşet ve ibretle izlediklerini” ifade etti.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürüldüğü yerde yaptığı açıklamalara yanıt verdi.

Semih Yalçın, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “MHP camiası olarak; vaktiyle saflarımızda yer alıp doku uyuşmazlığı, aidiyet hissi yokluğu, mensubiyet şuuru mahrumiyeti, ahlak düşkünlüğü ve muhtelif çıkar hesapları gibi saiklerle aramızdan ayrılarak farklı partilerde siyasete soyunan tatlı su milliyetçilerinin perişanlık ve derbederliklerini dehşet ve ibretle izlemekteyiz.

Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin başlattığı terörsüz Türkiye hamlesi millet ve devlet nezdinde karşılık bulmaya başlayalı beri, bundan rahatsız olan malum politika atıkları; ter ter tepinmekte, gürültü çıkarmakta, bir tiyatro sahnesindeymişçesine bol bol rabarba yapmaktadır. Bunlar o kadar şaşkın, kızgın ve hırslılardır ki nefislerini yenemeyerek saldırgan ve küfürbaz bir üsluba başvurmaktadırlar. MHP’nin siyasi itibarına dönük içlerinde yükselen öfkeyi küfür, istiskal ve istihkârla teskin etmeye çalışmaktadırlar.

Seviyesizlikleri, kalitesizlikleri, zavallılıkları büsbütün dışa vurmuş; sefaletleri paçalarından akmaya başlamıştır. Siyasi ihtirasları boylarını aştığı için, boğulmak üzeredirler. Çırpındıkça batmakta, debelendikçe tükenmektedirler.

Son günlerde MHP aleyhtarlığı ve hazımsızlığı kervanının başını, Ümitsiz Vaka Özdağ ile Müsait Dervişoğlu çekmektedir. Bu ikisinin çıkardıkları avaza, yaydıkları kuru gürültüye bakmayınız. Bunların çığlıkları, aslında nefessiz kalmış iki kara vicdanın boğaz hırıltılarından ibarettir. ‘Kör bıçak ele yavuz, ehliyetsiz ve liyakatsiz siyasetçi dile yavuz.’ misali, tahammülsüzlükleri ve hazımsızlıkları üsluplarına vurmuştur.

Adama sorarlar: Taş mısın ki baş yarasın? Özdağ da Dervişoğlu da, ateş olsalar cürümleri kadar yer yakarlar. Onların sözleri bizim için birer kıvılcım, birer küçük çıngı bile değildir. Hele partisi sele giderken namert köprüsünde balık avlamaya çalışan Dervişoğlu; değil balık, solucan bile yakalayamaz. Partisindeki çözülmeyi durdurmak için sağa sola efelenmesinin hiç faydası yoktur. Müsait Dervişoğlu; ne kendisini, ne de dağılma sürecine giren partisini kurtarabilecektir.

Dervişoğlu; anut, haşin ve uyumsuz biridir. Tabiatı ve seciyesi, siyaset yapmaya pek müsait değildir. Müsait Dervişoğlu, MHP ile yetinmeyip hızını alamayarak Ülkü Ocakları’nın ismetine dadanmaya, Ocaklı Ülkücülere tasalluta cüret etmektedir. Kendisine birinci sorumuz şöyledir:

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürüldüğü yerde basın toplantısı düzenlemeye yeltenen Dervişoğlu, cinayet mahallini ‘iyi’ bildiğine göre, saldırının ayrıntıları hakkında da malumat sahibi midir? Müsait Dervişoğlu, bilmelidir ki Sinan Ateş üzerinden ateşle oynamaktadır. Sahte kahramanlığa soyunan Dervişoğlu’na, bu provokasyon girişiminin milletin ilgisini değil, nefretini çekeceğini hatırlatırız. Ayrıca, bu çirkin ve alçakça provokasyon hamlesinin doğuracağı sonuçlardan sorumlu olacağının da şimdiden altını çizmek isteriz. Kendisine tavsiyemiz, binlerce şehidimizin hanesi ve okulu olan bu güzide kuruluşumuzu denî siyasetine alet etmemesi, Ülkü Ocakları’ndan uzak durması, pis ellerini üzerinden çekmesidir.

İkinci sorumuz şudur: Müsait Dervişoğlu; MHP ve Ülkü Ocakları aleyhtarlığını, CHP’ye iltihak ve sığınma için mi, yoksa yeni bir kirli ittifak için mi bahane olarak kullanmak istemektedir? Gelelim Ümitsiz Vaka Özdağ’a… Bu kaçık şahıs; lakabının tam manasıyla Ümitsiz Vaka, klinik vakadır.  Davranışları ve sözleri, psikosomatik rahatsızlığını ele vermektedir. Tedaviye muhtaçtır. Ümitsiz Vaka Özdağ’ın klinik bir fenomen olduğu artık kamuoyunda da genel kabul gören bir realitedir. Ne davranışları normaldir, ne de üslubu ve söylemleri… Partimize saldırırken ‘dişi karakterli’ ifadesini kullanması göstermektedir ki; Ümitsiz Vaka, çarpık siyaset anlayışını yeni bir cinsiyet türü üzerinden şekillendirmiştir. Buna göre; kendisi, LGBTİ benzeri bir eda içinde, siyasette üçüncü cinsi temsil etmektedir.

Politikayı iki bacağın arasına indiren bu ahlak düşkünü âdem, yeni mevkiini, âdeta pavyon pavyon gezer gibi, masa masa, parti parti dolaşarak konsomasyon yapmasına borçludur. En küçük erdemi, ahlakı, şerefi, haysiyeti olan bir adam; vaktiyle birlikte çalıştığı bir partinin genel başkanına, hem de Başbuğ Alparslan Türkeş’in makamında oturan bir insana galiz ifadelerle saldırmaz. Saldırdığı takdirde hakkını avucuna veririz.

Anladığı dilden konuşur, kendisini de layık olduğu üslupla tarif ve tasnif ederiz. Esasen Ümitsiz Vaka’nın partimize karşı sergilediği tutum; politik sinizminin olduğu kadar, ahlaki çürümüşlüğün de ifadesidir. Elbette siyasetin tabiatında kavga, mücadele, atışma, çatışma, eleştiri vardır; ama siyasetin temeli de ahlak, edep, uyum ve diyalog üzerine kuruludur. Siyasetçi; kavga adamından çok, etrafına ‘usulet ve suhulet’le muamele eden, ahlaklı ve iyi insan olmalıdır. Sorumluluk sahibi olmalıdır.

Aynı camiadan yetiştiği insanlarla bile diyalog kuramayan, empati yapmayan, karşısındakini anlamaya çalışmayan, sürekli başkalarına hakaret eden Dervişoğlu ve Özdağ’ın; bırakınız ülkeyi veya partilerini yönetmeyi, iki keçiyi bile güdemeyecekleri açıktır. Müsait Dervişoğlu ve Ümitsiz Vaka Özdağ gibi Devlet Bahçeli aleyhtarlığından ve MHP düşmanlığından beslenenlere, onun adı üzerinden makam tartışması çıkaranlara  hatırlatırız.

Devlet Bahçeli, Genel Başkanlık makamına gökten zembille inmemiştir. Kendisini bulunduğu makama, mevkie getiren Milliyetçi-Ülkücü iradedir. Devlet Bahçeli’ye karşı çıkmak, Milliyetçi-Ülkücü iradeye karşı çıkmaktır. Hem Ülkücülük taslamak, hem de Ülkücülerin yıllardır defalarca sergilediği iradeye başkaldırmak; kötü niyet, samimiyetsizlik, cahillik ve fesat işaretidir. Aslında bunların MHP hakkındaki sızlanmalarının, yakınmalarının, sancılanıp kıvranmalarının nedeni bellidir: Sayın Genel Başkanımızın ‘terörsüz Türkiye’ için gösterdiği gayretler, millet ve devlet nezdinde karşılık bulmuştur. Kamuoyunda çok büyük destek görmüştür.

Alkışlanmıştır. Demek ki taş gediğine konulmuştur. MHP’nin milletin gönlündeki mümtaz yer daha bir perçinlenmiş ve partimizin saygınlığı yükselmiştir. MHP’nin isabetli ve tutarlı politikalarının sonuç vermeye başlaması adı geçenleri kudurtmuştur. Huşunetleri, küfürbazlıkları, düzenbazlıkları bundandır. Bunlar; rol çalamadıkları, etkin olamadıkları için hırçındır. MHP’nin gölgesinde ve gündemin gerisinde kalıp nal topladıkları için öfkelidir.

Oysa atalarımız, ‘Öfkeyle kalkan zararla oturur.’ demiştir. Bunlar, sergiledikleri hazımsızlık, huşunet yüzünden sürekli ayak altında kalmaya, masa altına süpürülmeye mahkûmdur. Eski MHP atıkları, şimdi altılı masa artığı olmuştur. Zaten parçalanmış olan siyasi prestijleri, büsbütün yırtılmıştır. Yırtık dikiş tutmayacaktır. Bahsettiğimiz isimler ve partileri, birbirleriyle de kavgalıdır. Ancak şimdi MHP aleyhtarlığında ittifak etmektedirler.

Siyasi rant uğruna birbirini yiyen, birbirinin izine kurşun sıkan bu fikir, inanç ve bağlılık yoksunları, MHP’ye karşı birleşmiştir. Teşbihte hata olmaz, kurt düze inince mahallenin küskün itleri kardeş olurmuş. Siyasi çıkar uğruna Türk milliyetçiliği davasına zarar verenleri tarih de, millet de affetmez. Türk milliyetçiliği davasının bütün siyaset gemilerinin dümeni MHP’dedir. Dümeni dinlemeyen gemi şapa oturur. Lakin siyasi ihtirastan gözleri kör olanlara gerçeği göstermek, okyanusta devasa dalgalarla boğuşmaktan zordur. Bunların gözleri görmediği gibi; kalpleri körelmiş, vicdanları da kararmıştır.

Kararan vicdanları, körelen yürekleri arıtmanın çaresi; pişmanlıktır, nedamettir, tövbedir. Lakin bunların tövbesi de dikiş tutmayacaktır. Çünkü aynı hatayı işlemekte, aynı yanlışlar ummanında boğulmakta, aynı kirli günahın batağında debelenmekte ısrarcıdırlar. Her vicdan sahibi Türk bilir ki Türk milliyetçiliği ile kirli siyaset aynı kefeye konmaz. Kirli siyaset, milliyetçiliğe sığmaz. Milliyetçi çamura yatmaz. Milletini seven, millet sevdalılarına çamur atmaz. Eğer varsa; davasına inanan, siyasi rant ve menfaat uğruna milletin mukadderatını satmaz. Türk milliyetçiliği davasının alemdarı, bayraktarı olan MHP’nin samimiyetini, ciddiyetini ise hiç kimse sorgulayamaz.

MHP, sadece millete hesap verir. MHP olarak muhatabımız, derdimiz millettir. MHP; milletin hayrına, milletin menfaatine olmayacak hiçbir adımı atmaz. MHP’nin gayesi; daima milletimizin bekası, devletimizin güvenliği, insanımızın refah ve saadeti, huzur ve sükûnu için çalışmak olmuştur. Bu gerçek, hiçbir zaman değişmeyecektir.

Millet, terör belasından kırk yıldır çok çekmiştir. Şehitlere, şehitler kervanı eklenmiştir. Buna bir son verilmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Sayın Genel Başkanımızın, terörün bitmesi ve anaların ağlamaması için ortaya koyduğu tavır; bu açıdan çok ama çok kıymetlidir. Bu tavır; müzakere, pazarlık gibi kavramlarla iğdiş edilemez.

Bu tutum; haksız isnat, suçlama, aşağılama ve çamur atmalarla değersizleştirilemez. MHP aleyhtarlığını köpürtmek için olanca marifetlerini kullanmaya çalışanlar; başarısız olmakla kalmayacaklar, çırpındıkça  batacaklardır. Sık sık müracaat ettikleri problemli dil, MHP muarızlarının sonunu getirecektir. Uyum gözetmeyen, diyalog üretmeyen, halkı tatmin etmeyen ve sürekli kavga atmosferini körükleyen ahlaksız siyasi telakki, yolda kalacaktır. MHP’nin tekerleğiyse asla tümsekte kalmayacaktır.”

Tartışma nasıl başladı?

Tartışma, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 7 Ocak Salı günü düzenlenen grup toplantısı sırasında, isim vermeden İYİ Partililere atıfta bulunmasıyla başladı. Bahçeli, “Kurt, kurdu tanır ancak biz bunları tanımıyoruz ve hiç de takmıyoruz. Bizim dava ve vatan sevdamızı tartıya çıkaracak, bununla da kalmayıp tartışmaya açacak, ülke ve ülkü heyecanımızı kurcalayıp aşındıracak bir siyasi fırıldağı henüz hiçbir kundak sarmamıştır” dedi.

İYİ Parti, 25 Ekim 2017’de, eski MHP’li Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ, Nuri Okutan gibi isimler tarafından kuruldu.

Müsavat Dervişoğlu, Bahçeli’nin açıklamalarına cevap olarak 8 Ocak Çarşamba günü düzenlenen İYİ Parti Grup Toplantısı sırasında Bahçeli’ye seslendi: “Şahsına bu zamana kadar gösterdiğim saygıyı, o koltuğun gerçek sahibine duyduğum vefanın sadakası saymanı da temenni ediyorum. Bu kadarı sana yeter, fazlası da zaten bana yakışmaz. Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini biliyoruz.”

Bunun üzerine Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, aynı günün akşamı sosyal medyadan bir video yayınladı. Bu videoda Yıldırım’ın, “Bizim değerlerimize, bizim davamıza, bizim liderimize laf söyleyene biz haddini bildiririz. Kimse bizim sınırlarımızı ihlal etmeye kalkışmasın” dediği görülüyor.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’a yanıt amacıyla Sinan Ateş’in öldürüldüğü yerde açıklama yaptı. Dervişoğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Biz hep konuşan Türkiye ve demokrasi çağrısı yaptık. İktidara payanda olmakla yetindiği için MHP bizim siyasi rakibimiz ve muhatabımız bile değildir.

Ülkü Ocakları, Türk milliyetçiliğini, Türk kültürünü ve tarihini savunan, Türk gençliğini idealist ve milli değerlerle yetiştirmeyi amaçlayan, MHP’nin ideolojik temellerine yakın bir çizgide faaliyet gösteren bir kuruluş.

Paylaşın

MHP’den “DEM Parti” Açıklaması: Normalleşmedik

Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’li milletvekilleriyle tokalaşmasına ilişkin yazılı açıklama yapan MHP’li Semih Yalçın, “Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekanın sahiplerinin hatırlatılmasıdır” dedi.

Açıklamasında, CHP ve muhalefet partileri de eleştiren Yalçın, “Muhalefet ise; Türkiye’nin etrafı yangın yerine dönmüşken, yığınla bölgesel açmaz ve küresel sorun çözüm beklerken, anlı şanlı uluslararası kuruluşlar en etkisiz dönemindeyken, evrensel insani değerler can çekişirken; daha dün seçimlerini yapıp bitirmiş Türkiye’de erkenden erken seçim derdine düşmüştür” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’li milletvekilleriyle tokalaşmasına ilişkin yazılı bir açıklamada bulundu. Yalçın, “Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunun izharıdır. Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekanın sahiplerinin hatırlatılmasıdır” dedi.

MHP’li Semih Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, şunları söyledi: “Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin son günlerde bazı siyasi partilerin temsilcilerine karşı sergilediği yapıcı tavır, dışarıda büyüklüğünü daima hissettiren ülkemizin içeride de bir birlik bütünlük resmi vermesi konusunda duyduğu haklı zaruretin bir neticesidir. Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunun izharıdır.

Sayın Genel Başkanımızın uzattığı el; yaşadığımız coğrafyada milli egemenliğin sahibini bilenlere, bilmeyenlere, inkar edenlere anımsatmaktadır. Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekanın sahiplerinin hatırlatılmasıdır. Ülkemizin zor bir dönemden, bölgenin ve dünyanın da ateş çemberinden geçtiği bir iklimde, kavganın ve siyasi mücadelenin kurallarının milli çıkarlar doğrultusunda şekillenmesi elzemdir.

Devlet aklı bunu gerektirmektedir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de bu gerçeği dikkate almıştır. Bu adım; aciz veya zaaf işareti değil, aksine devletin büyüklüğünün ve celadetinin göstergesi, MHP’nin de kendine olan güveninin nişanesidir. Dem, DEM’lenme ve iktidar hayalleri kurma demi değildir. Devir; ayrışma, kamplaşma, kutuplaşma devri değildir” ifadelerini kullandı.

CHP ve muhalefet partilerini eleştiren Yalçın, “Muhalefet ise; Türkiye’nin etrafı yangın yerine dönmüşken, yığınla bölgesel açmaz ve küresel sorun çözüm beklerken, anlı şanlı uluslararası kuruluşlar en etkisiz dönemindeyken, evrensel insani değerler can çekişirken; daha dün seçimlerini yapıp bitirmiş Türkiye’de erkenden erken seçim derdine düşmüştür. Bu durumda, ister istemez akla Orhan Veli’nin şu ünlü şiiri gelmektedir. ‘Ne atom bombası, Ne Londra Konferansı, Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna, Umurunda mı dünya.’ Başını CHP’nin çektiği muhalefeti, bu şiir pek güzel özetlemektedir” dedi.

Paylaşın

MHP’den Muhalefetin “Erken Seçim” Çağrılarına Yanıt

Muhalefet partilerinin erken seçim çağrılarına ilişkin açıklama yapan MHP’li Semih Yalçın, “Bilhassa muhalefetteki partilerin, tribünlere oynamak ve ‘erkenden erken seçim rüyaları görmek’ yerine, Türkiye’nin önündeki iç ve dış engellerin aşılmasına ne mikyasta katkı sağlayacakları önem arz etmektedir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “MHP; Türkiye’nin hızını kesmek için yoluna düşürülen suni heyelan taşlarını temizlemek için üzerine düşen görevi, yeni dönemde de olanca gücü ve samimiyetiyle yerine getirme gayretinde olacaktır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, MHP’nin yeni dönemde gerçekleştireceği siyasi faaliyetlere dair yazılı bir açıklama yaptı. Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bilindiği üzere MHP, Türkiye’de millî bilincin ve varlık refleksinin diri kalmasında kritik rol oynayan bir siyasi partidir. Dolayısıyla partimizin yıllardır gerçekleştirdiği her siyasi faaliyet, ortaya koyduğu her tavır ve hayata geçirdiği bütün politikalar; bu işlevi dikkate alınarak sürdürülmektedir.

MHP, siyaset platformunda yer alan herhangi bir partiden ibaret değildir. Derin bir tarih şuuruna, kökü binlerce yıla uzanan millet ve devlet aklına dayanan siyaset felsefesine malik MHP kadroları; sosyal, kültürel ve fikir hayatımızda da önemli bir fonksiyon icra etmektedir.

Hayat sürdüğümüz coğrafyada vuku bulan olaylar, dünyada meydana gelen son hadiseler, MHP’nin üstlendiği tarihî misyonun ehemmiyeti kadar, hem karar vericilerin hem de millî birlik ve bütünlüğümüz istikametinde siyaset yapan partilerin sorumluluk payını katbekat arttırmıştır.

Gerek bölgemizde, gerekse yerküremizde insanlığın geleceği açısından köklü değişikliklerin yaşanacağı, yeni bir küresel düzenin ayak seslerinin hissedildiği sancılı bir süreçten geçmekteyiz.

Dünyaya nizam vermek bahanesiyle asırlardır insan hak ve hürriyetleri gibi temel kavramları istismar eden küresel aktörler tarafından, yeni bir sömürü düzeni tesis etmek için bu kez bütün yüksek beşerî normların çiğnendiğine şahit olunmaktadır.

Beşeriyetin akıbeti açısından endişe verici bu gelişmeler; coğrafyamızın barış ve sükûna kavuşması, yeryüzünün selamete erişebilmesi, insanı insan yapan değerlerin yaşatılabilmesi için 21. asrın Türkiye yüzyılı olması yolunda çaba gösteren herkese ağır mesuliyetler yüklemektedir.

Bu çerçevede; TBMM’nin Ekim ayında açılmasıyla başlayacak yeni yasama döneminden itibaren, iç meselelerle ilgili atılacak adımlar yanında, ülkemizin bölgesinde ve dünyada sürdürmekte olduğu küresel politikaların devamı, global aktörlerin Türkiye’ye dönük planları gibi hususlar, gündemde önemli yer işgal edecektir.

Yeni dönem; hem Türkiye’nin iç sorunlarının aşılmasına, hem de küresel ölçekteki hedeflere ulaşılmasına katkıda bulunmak üzere birlik ve bütünlüğümüze, dirlik ve düzenimize varlığını adayan siyasi partiler için büyük bir imtihan evresi olacaktır.

Bilhassa muhalefetteki partilerin, tribünlere oynamak ve ‘erkenden erken seçim rüyaları görmek’ yerine, Türkiye’nin önündeki iç ve dış engellerin aşılmasına ne mikyasta katkı sağlayacakları önem arz etmektedir. MHP; Türkiye’nin hızını kesmek için yoluna düşürülen suni heyelan taşlarını temizlemek için üzerine düşen görevi, yeni dönemde de olanca gücü ve samimiyetiyle yerine getirme gayretinde olacaktır.

Önümüzdeki siyasi sürece hazırlık bağlamında; partimizce öncelikle 19 Eylül 2024 tarihinde genel merkezimizde saat 14.00’te Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin başkanlığında MYK toplantısı gerçekleştirilecektir. Bilahare 21 Eylül 2024 tarihinde de yine genel merkezimizde saat 14.00’te İl Başkanları toplantısı yapılacaktır.

Toplantılar vesilesiyle Türkiye gündemindeki bütün öncelikli konular masaya yatırılarak fikir teatisinde bulunulacaktır. Söz konusu toplantılarda ortaya atılan görüşler doğrultusunda varılacak ortak kararlar, partimizin daha sonraki siyasi adımlarının tayininde yol gösterici olacaktır.”

Paylaşın

MHP’den CHP’ye “Can Atalay” Tepkisi

TBMM’de Can Atalay için yapılacak ‘Olağanüstü Toplantı Çağrısı’na ilişkin açıklamalarda bulunan MHP’li Semih Yalçın, CHP’yi eleştirerek, “CHP; boş tenekenin çok ses çıkardığı gibi, beyhude işlerle uğraşıp kavga çıkarmayı siyaset yöntemi hâline getirmiştir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “CHP; hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni siyasi emellerine vasıta kılmaya cüret etmekte, hem de kamuoyunu gürültüye boğarak ülkemize vakit kaybettirmektedir. Ayrıca terörizme gönüllü hizmet veren bir kişi için olağanüstü toplantı daveti, yüce parlamentomuzun mehabetine yakışmamaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Dem’lenmiş CHP’nin siyasi ayak oyunlarına gelmeyeceğiz.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, TBMM’de Can Atalay için yapılacak ‘Olağanüstü Toplantı Çağrısı’yla ilgili sosyal medya hesabı üzerinden açıklamalarda bulundu. Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bilindiği üzere TBMM, Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen kararın görüşülmeye açılması için CHP tarafından 16 Ağustos günü saat 14.00’te olağanüstü toplantıya çağırılmıştır. Bir milli güvenlik sorunu olarak gördüğümüz Anayasa Mahkemesi kararları hakkında partimizin görüşü daima açık ve net olmuş; verilen kararlar Türk hukuk sistemine sürülmüş kara bir leke olarak görülmüştür. Anayasa Mahkemesi yetki alanının dışına çıkarak TBMM’ye ve diğer yüksek yargıya parmak sallamaya devam etmektedir.

Bizce teröriste hak ihlali kararı veren bir mahkeme Türk milletinin mahkemesi olamaz, bunun adına da adalet denilemez. Üstelik Türkiye’nin bunca önemli meselesi varken, gerek Rusya-Ukrayna çatışması ve gerekse İsrail’in hem Filistinlilere hem bölge ülkelerine yönelik alçakça saldırıları sürerken, bu yüzden bütün Ortadoğu ve hatta dünya diken üstündeyken, Can Atalay gibi bir vatan haininin durumuyla Türkiye’nin gündemini işgal etmek, fevkalade abestir ve yanlıştır. CHP, bir bardak suda fırtına koparmaya çalışmaktadır.

CHP; boş tenekenin çok ses çıkardığı gibi, beyhude işlerle uğraşıp kavga çıkarmayı siyaset yöntemi hâline getirmiştir. CHP; hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni siyasi emellerine vasıta kılmaya cüret etmekte, hem de kamuoyunu gürültüye boğarak ülkemize vakit kaybettirmektedir. Ayrıca terörizme gönüllü hizmet veren bir kişi için olağanüstü toplantı daveti, yüce parlamentomuzun mehabetine yakışmamaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Dem’lenmiş CHP’nin siyasi ayak oyunlarına gelmeyeceğiz. Her ne kadar TBMM başkanlığı toplantı çağrısına henüz cevap vermemiş olsa da Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu maksatlı ve kötü niyetli olağanüstü toplantı çağrısına itibar etmeyeceğiz ve 50 milletvekilimizle birlikte toplantıya katılmayacağız. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Paylaşın

Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Görevden Alındı

Sosyal medya hesabından açıklama yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Siyasi ve Yerel İşlerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Sözlü, başdanışmanlık görevinden alınmış olup, tedbirli olarak merkez disiplin kuruluna sevk edilmiştir” dedi.

Haber Merkezi / Semih Yalçın, açıklamasında ayrıca, “Yerel seçim çalışmaları sırasında parti disiplini ve politikalarına aykırı davranışlar sergilemeleri nedeniyle Adana ilinin Karaisalı, Saimbeyli ve Yumurtalık ilçe başkanlıkları kapatılmıştır” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Yerel seçim çalışmaları sırasında parti disiplini ve politikalarına aykırı davranışlar sergilemeleri nedeniyle Adana ilinin Karaisalı, Saimbeyli ve Yumurtalık ilçe başkanlıkları kapatılmıştır. Aynı gerekçeyle, Siyasi ve Yerel İşlerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Sözlü, başdanışmanlık görevinden alınmış olup, tedbirli olarak merkez disiplin kuruluna sevk edilmiştir.”

Paylaşın

MHP’nin Seçim Sloganı: Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerinde çalışmaları hız kazandı. MHP’li Semih Yalçın, seçim kampanyasında kullanılacak sloganın, “Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin” olarak belirlendiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, sosyal medya hesabından, partisinin düzenleyeceği açık hava toplantılarının ilkini açıklamalarda bulundu. Açık hava toplantılarının ilkinin 28 Ocak’ta Mersin’de gerçekleştirileceğini bildiren Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bugüne kadar büyük badirelerden geçmiş, milletimiz ciddi imtihanlarla sınanmıştır. Kuruluş yıllarından sonra yaşanan toplumsal çalkantılara, askeri darbelere, vesayet rejimi kurma çabalarına, ülkemizi Batı’nın uydusu konumunda tutma gayretlerine, azgın bölücü eylemlere rağmen; devletimiz bağımsızlığını, milletimiz bütünlüğünü korumayı bilmiştir.

Aziz milletimiz; şanlı geçmişinden, sahip olduğu binlerce yıllık tarihi birikimden, köklü bir yönetim ve insan anlayışından beslenen tecrübesini toplum hayatına yansıtarak devletimizi ayakta tutmuştur. Türk milleti; mevcudiyetini hedef alan her türlü iç ve dış tehdidi, sarsılmaz bir azim ve aşınmaz bir dirençle savuşturmuştur. Milletimizin gösterdiği bu yüksek direnç ve varlık refleksi; daima ilham kaynağımız olmuş, yolumuzu aydınlatmıştır.

Milletimizi tarih sahnesinden silmek ve yaşadığımız coğrafyayı parçalara ayırmak üzere emperyalist ülkelerin Birinci Dünya Savaşı öncesinde yaptığı gizli ve açık anlaşmaların kapısı hala açık tutulmaktadır. Varlığımıza ve topraklarımıza yönelik kirli planlar, bölgede sahneye konulan yeni oyunlar ve vekalet savaşları yoluyla yeniden hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bölücü tehdit azalmamış, bilakis şiddetini arttırmıştır. Düşman pusuda, içerideki iş birlikçileri de fesat ve tezgah peşindedir.

Ancak hem birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza etme, hem de Cumhuriyet’imizi ayakta tutma azim ve kararlığı; Milli Mücadele dönemindeki kadar azametli ve caydırıcı surette maşeri vicdanda yaşamaktadır. MHP, siyasi faaliyetlerini daima bu bilinci diri tutma anlayışıyla sürdürmektedir. Bugün; bekasına yönelik bölücü tehdide karşı Türkiye’nin uluslararası hukuka dayanan, meşru askeri operasyonlarını bile sorgulama aymazlığını gösteren, bu uğurda verdiğimiz şehitleri politika malzemesi yapmaya cüret eden siyasi partiler varken bize düşen, kararlılıkla milletimizin yanında olmaktır.

Bilindiği üzere, son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde 28 Ocak 1920 tarihinde kabul edilen Misak-ı Milli ile hayat sürdüğümüz topraklardaki egemenlik haklarımızın ve bağımsızlığımızın yılmadan savunulacağı dünyaya ilan edilmiştir. 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan Birinci TBMM’de ise Misak-ı Milli’yi hayata geçirme kararı alınmıştır. Bu tarihi beyannamede yer alan esaslar, Türkiye Cumhuriyeti’nin ebedi rehberi olmuştur. Türkiye’de siyaset yapan herkes ve her siyasi parti için Misak-ı Milli kararlarına sadakat bir vecibedir. Misak-ı Milli’ye bağlılık, namus borcudur. Bu gerçekten hareketle denilebilir ki Cumhur İttifakını var eden siyasi ilkeler, Misak-ı Milli’nin günümüzdeki sürümüdür.

Partimizin mitinglerimizde kullanacağımız seçim sloganlarından biriside, aynı anlayışa paralel olarak “Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin.” şeklinde belirlenmiştir. MHP’nin 31 Mart 2024 tarihli Yerel Seçimlere hazırlık mahiyetindeki açık hava toplantılarının ilki, 28 Ocak’ta Mersin’de yapılacak ve milli söz birliğimiz dünyaya bir kez daha ilan edilecektir. Cumhur İttifakı anlayışı ile bu güzide ilimizde “Mersin Bizim, Türkiye Hepimizin” diyeceğiz. Partimizin “Manisa Bizim, Türkiye Hepimizin.” Temalı ikinci açık hava toplantısı ise 4 Şubat’ta Manisa’da gerçekleştirilecektir.”

Paylaşın

MHP’li Semih Yalçın İYİ Parti’yi Hedef Aldı: Şark Kurnazlığı

İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in İzmir adayını açıklamasını değerlendiren MHP’li Semih Yalçın, “CHP’nin güçlü olduğu ve desteğe ihtiyaç duymayacağı İzmir’de, İP’in belediye başkanı adayı açıklaması, hem halkı hem de zillet ortaklarını aldatmaya dönük basit bir şark kurnazlığıdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “CHP kuyruklarının “iş birliği” etmekten kastları, daha dolaysız bir deyişle pazarlık kapılarını ardına kadar açık tutmaktır. Çünkü meselenin arkasında ince çıkar hesapları, ballı belediye pastasından pay kapma planları vardır.”

Yalçın açıklamasının devamında, “Hepsi de pekâlâ bilmektedir ki zillet bağlaşıkları birbirine sıkı sıkıya tutunmadan hiçbir metropol kentte, hiçbir büyük şehirde belediye başkanlığı kazanılması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, yazılı bir açıklama yaptı. Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“CHP çığırtkanı muhalif TV kanallarının sahip ve sorumluları; gördükleri iktidar rüyasından zillet ittifakının seçimlerde uğradığı hezimete rağmen uyanamamıştır. Bu yüzden CHP yandaşı kanallar hâlâ aynı beyin yakan nakaratları sayıklamakta, bıkıp usanmadan aynı karamsar zillet şarkılarını yırlamaktadır.

Aslında bu olgunun psikolojik sebeplerinin başında, malum TV kanalarının beslenme kaynaklarını yitirme korkusu gelmektedir.

Bugüne kadar hayatiyetlerini fonlanıp yemlenerek sürdüren bu tufeyli kanalların, hâlâ seçimlerin galibi MHP ve Cumhur İttifakıyla uğraşmaktan vazgeçmemeleri de mecburi bir üç maymun yayıncılığıdır.

Zillet yandaşı felaket tellalları; hep bir ağızdan toplumsal barışı baltalayan, toplumu gelecek ve geçim endişesine sevk eden, Türkiye’nin ilerleme ve kazanımlarını yok sayan yayınlarını ısrarla sürdürmektedir.

Türkiye’nin gerek içeride gerekse dışarıda sahip olduğu, eriştiği her şey ve sağladığı her kazanım; kör bir inat uğruna, sığ bir politika anlayışıyla ret ve inkâr edilmektedir. Her gün sabahtan akşama, akşamdan sabaha iktidara ve Cumhur İttifakına atıp tutulmaktadır.

Ekonomi başta olmak üzere hemen her konuda karanlık ve karamsar tablolar çizilerek halk arasında panik ve ümitsizlik körüklenmektedir. Borazan kanalların hâlâ bodoslama destek verdiği CHP ise kendi derdine düşmüş vaziyettedir.

CHP kurmayları ve sözcüleri, fiilen dağılmış görünen zillet ittifakı üyeleriyle “İP’leri” koparmamak için çatışmacı siyasetten uzak durma telaşındadır. CHP, 2024 Mart’ındaki Yerel Seçimler sırasında desteklerini yeniden kazanmak için zillet ittifakının üyeleriyle gerginlik çıkarmama, kavgaya tutuşmama derdindedir.

CHP; ayrıca seçim mağlubiyetinin başmimarı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tavşan genel başkan adaylarının arkasına saklayarak güçlendirme ve kurultaydan galip çıkarma stratejisini firesiz, kayıpsız uygulama çabasındadır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, 2024 Mart’ında bir seçim tokadı daha yemeden sahne-i siyaseti terk etmeyeceği şimdiden belli olmuştur.

İP başta olmak üzere zillet ittifakının bileşenleriyse gelecekteki pazarlık masasında ellerini güçlü tutmak için seçim mağlubiyetinin bütün suçunu umarsızca, fütursuzca CHP’ye yüklemektedir. CHP dışındakiler; ağır siyasi yenilginin vebalini üzerlerine almadıkları gibi, “İttifak sisteminden vazgeçtik.” diye kamuoyunun gözünü boyama, cambaza baktırma cinliğini de elden bırakmamaktadır.

Mesela CHP’nin güçlü olduğu ve desteğe ihtiyaç duymayacağı İzmir’de, İP’in belediye başkanı adayı açıklaması, hem halkı hem de zillet ortaklarını aldatmaya dönük basit bir şark kurnazlığıdır. CHP kuyruklarının “iş birliği” etmekten kastları, daha dolaysız bir deyişle pazarlık kapılarını ardına kadar açık tutmaktır.

Çünkü meselenin arkasında ince çıkar hesapları, ballı belediye pastasından pay kapma planları vardır. Hepsi de pekâlâ bilmektedir ki zillet bağlaşıkları birbirine sıkı sıkıya tutunmadan hiçbir metropol kentte, hiçbir büyük şehirde belediye başkanlığı kazanılması mümkün değildir.

MHP olarak; genişçe tasrih ettiğimiz bu acınası siyasi muhalefet manzarası karşısında, CHP ve zillet ittifakı yandaşı TV kanallarının sahipleriyle yayın sorumlularına birkaç soru sorma gereği duymaktayız.

Bu televizyon kanalları çalışanlarına, işin bütün yükünü çeken medya emekçilerine sağlıklı ve hak ettikleri şekilde ücret ödemesi yapabilmekte midir?
Çalışanların net ve brüt maaşları ne kadardır, en azından onların günlük ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede ve yeterlilikte midir?
Söz konusu CHP yandaşı kanallar devlete vergilerini muntazaman ödemekte midir?

Alınan destekleme fonları kimlere, nerelere ve nasıl harcanmıştır?
Yandaş kanalların sahipleri ve fondaşları başta Kahramanmaraş merkezli depremin vurduğu 11 ilde yaşananlar olmak üzere sosyal felaketler karşısında ne gibi rol oynamıştır?
Bahse konu TV kanallarının sorumlu ve yetkilileri 6 Şubat’tan sonra 11 ilimizi içine alan deprem bölgesine herhangi bir yardım ve destekte bulunmuşlar mıdır?
Bu soruların, muhataplarınca kamuoyu önünde, bütün açıklığı ve ayrıntılarıyla cevaplanması samimi beklentimizdir.

Halkın da bu sorulara dürüstçe(!) verilecek cevapları en kısa sürede duymak isteyeceğine şüphe yoktur.”

Paylaşın

MHP’den İYİ Parti’nin Üçüncü Yol Önerisine Yanıt

İYİ Parti kanadından gelen 3’üncü yol önerisine yanıt veren MHP’li Yalçın, “Türkiye’de öteden beri politik gündemin belirleyici ve sürükleyici unsuru olarak öne çıkan milliyetçilik, şu sıralarda, içine düştükleri siyaset çıkmazında bocalayan kimi çevrelerce 3. yol olarak gösterilmeye çalışılmaktadır” dedi ve şöyle devam etti:

“Şapkadan tavşan çıkarmaya benzeyen bu beyhude gayretlerin arkasında, Türk milliyetçiliği davasının tartışmasız yegâne temsilcisi mevkiindeki MHP’nin siyasetteki itibar, ağırlık ve etkisini görmezden gelen ümitsiz ve kör bir inadın varlığı saklanmaktadır. Türk milliyetçiliği davasının 54 yıllık alemdarı ve bu davaya gönül verenlerin yuvası olan MHP’yi yok sayarak -milliyetçilik üzerinden- 3. bir siyasi yol inşa etmeye çabalamak, deniz üzerinde yürümekten farksızdır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın partisinin kongre sürecine dair yazılı açıklama yaptı.

Gazete Duvar‘ın aktardığına göre; Yerel seçim hazırlıklarına başlandığını, 9 Ağustos tarihi itibariyle kongre sürecine girildiğini, 20 Ağustos günü itibarıyla 442 ilçenin kongreleri tamamlandığını belirten MHP’li Yalçın, 23 ilin ilçe kongrelerinin tamamlandığını belirtti.

Partisinin 14’üncü Olağan Büyük Kurultayı’nın gerçekleştirileceği tarihin kongre sürecinin tamamlanmasının ardından ilan edileceğini ifade eden MHP’li Yalçın siyasi gelişmelere dair de değerlendirmelerde bulundu.

MHP lideri Devlet Bahçeli geçtiğimiz hafta İYİ Parti’ye yönelik, “Yerel iktidarda komşu olalım” çağrısında bulunmuş İYİ Parti kanadı ise MHP’ye milliyetçilerin oluşturduğu 3’üncü yolu işaret etmişti. İYİ Parti kanadından yapılan ‘3. Yol çağrılarına’ da yazılı açıklamasında yanıt veren MHP’li Yalçın, “Türkiye’de öteden beri politik gündemin belirleyici ve sürükleyici unsuru olarak öne çıkan milliyetçilik, şu sıralarda, içine düştükleri siyaset çıkmazında bocalayan kimi çevrelerce 3. yol olarak gösterilmeye çalışılmaktadır” dedi ve şöyle devam etti:

“Şapkadan tavşan çıkarmaya benzeyen bu beyhude gayretlerin arkasında, Türk milliyetçiliği davasının tartışmasız yegâne temsilcisi mevkiindeki MHP’nin siyasetteki itibar, ağırlık ve etkisini görmezden gelen ümitsiz ve kör bir inadın varlığı saklanmaktadır. Türk milliyetçiliği davasının 54 yıllık alemdarı ve bu davaya gönül verenlerin yuvası olan MHP’yi yok sayarak -milliyetçilik üzerinden- 3. bir siyasi yol inşa etmeye çabalamak, deniz üzerinde yürümekten farksızdır.”

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere dair de değerlendirmelerde bulunan MHP’li Yalçın, yerel seçimlere hazırlık sürecinin resmen başladığını söyledi, “MHP; büyük bir ciddiyet ve sorumluluk bilinci içinde Yerel Seçimlere odaklanırken, kongre sürecini de başlatmak suretiyle teşkilatlarını yeni bir ivmeyle harekete geçirmiştir” dedi.

MHP’li Yalçın Millet İttifakı’nda yer alan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu da yaptığı açıklamada hedef aldı. MHP’li Yalçın, “Milletimiz; CHP’yi dolandırarak partilerine TBMM’de bedavadan koltuk kazandıran Beleş Ali, Asalak Ahmet, Tufeyli Temel gibi siyaset vurguncularının demokrasimize verdiği zararları telafi etmek için çoktan harekete geçmiştir” dedi. Seçimlerde Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin kazanılacağını vurgulayan Yalçın şöyle sözlerini sürdürdü:

“Cumhurbaşkanlığı Seçimiyle Genel Seçimlerde siyasete çekidüzen vermek ve emaneti yeniden ehline teslim etmek üzere milletimizin sandıkta attığı bilinçli adımların, Yerel Seçimlerde de tekrarlanacağına şüphe kalmamıştır. Başta İstanbul ve Ankara gibi metropol kentlerimiz olmak üzere bazı il ve ilçelerimizin kaderlerini geçici olarak CHP ile yancılarına teslim eden ve büyük bir pişmanlık yaşayan milletimiz, yeniden doğru tercihe yönelecektir.

Muhalefetteki partilerce kazanılan belediyelerdeki yönetim beceriksizlikleri yüzünden çok sayıda il ve ilçemiz; altyapısızlığa, yatırımsızlığa ve günümüzde tehditleri giderek artan doğal afetlere karşı çaresizliğe mahkûm edilmiştir. Bilhassa İstanbul ve Ankara Belediye Başkanları görevlerini yerine getirmek ve hizmet sunmakla mükellef oldukları illeri bırakıp seçim ve propaganda gezileriyle politik sükseye zaman ayırmışlardır. Aynı başkanlar bugün de iki büyük metropol kentimizin çözüm bekleyen birikmiş sorunlarından çok, CHP’nin yönetim kavgalarına ve bu partiye baş olma entrikalarına odaklanmışlardır.”

“MHP beklenenin üzerinde bir performans gösterecektir”

Seçmenlerin 31 Mart’taki yerel seçimlerde MHP’ye büyük bir teveccüh göstereceğini ifade eden Yalçın, “Bu yüksek idealin maşeri vicdana sinmesini ve yönetim anlayışına yön vermesini sağlayan MHP; yerel seçimlerde de yine beklenenin üzerinde bir performans gösterecektir. Partimiz, 31 Mart 2019’da kaybedilen belediyeler de dâhil olmak üzere birçok il ve ilçede seçimi kazanacaktır” ifadelerini kaydetti.

Paylaşın

MHP İle İYİ Parti Arasında İttifak Polemiği: Akşener, MHP’den Ürkmektedir

MHP Lideri Devlet Bahçeli, İYİ Parti’ye 31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler için çağrı yaparak “Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına” ifadelerini kullanmış ve sonrasında İYİ Partili ve MHP’li kurmaylardan karşılıklı açıklamalar gelmişti.

Son olarak MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’da konuya ilişkin açıklamada bulundu. Semih Yalçın, açıklamasında, “Sayın Genel Başkanımızın davetine icabet ederse bundan millet ve memleket kârlı çıkacakken, Meral Akşener’in sükûtundan ötürü partisi tartışmaların merkezine yuvarlanarak kan kaybetmektedir” dedi ve ekledi:

“Akşener kaçak güreşmekte, ya da gol yiyeceği korkusuyla topa girmekten kaçınmaktadır.  Seçim hezimeti sonrasında âdeta sinmiş bir görüntü veren Meral Akşener, MHP’den ürkmektedir. Bu korkunun tezahürlerini, topu sürekli attıkları 26 Ağustos tacında da milletin hakemliğinde göreceğiz. Esasen İP’in en büyük sorunu, bir kurumsal kimliğinin olmamasıdır.”

Açıklamasının devamında, “Akşener; parti genel başkanından çok, okul idaresinde terör estiren, öğrencilere sürekli parmak sallayan huysuz ve geçkin bir müdire havasındadır” diyen Yalçın’ın özetle şu ifadeleri kullandı:

“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İP’e yönelik komşuluk çağrısı hâlâ gündemdeki yerini korumakta, hem medyada hem de kamuoyunda mesele üzerindeki tartışma ve değerlendirmeler sürmektedir.

Sayın Devlet Bahçeli’nin İP’e dönük daveti; karşılıklı siyasi yaklaşma, yumuşama, gerginliği azaltma ve peşin hükümleri ortadan kaldırma yolunda atılmış bir adım, bilgece sergilenmiş bir siyasi diplomasi örneğidir.

Ne yazık ki çağrının muhataplarınca böylesi bir fırsat “iyi” değerlendirilememiş, enine boyuna düşünülüp istişare edilmeden büyük bir siyasi nezaketsizlik ve seviyesizlikle reddedilmiştir.

Sayın Devlet Bahçeli; sadece MHP’nin lideri değil, aynı zamanda devletimiz için varlığı itimat telkin eden akil bir insan, büyük bir dava adamı ve bilge bir Türk milliyetçisidir.

Onun büyük bir içtenlik, serinkanlılık ve barışçı tavırla yaptığı davete; muhatabı yerine yetkili yetkisiz, akıllı akılsız, köklü köksüz bir takım isimlerin cevap vermesi, İP’in siyasi terbiye kültürünün, politika adabının oluşmadığını, olgunlaşmadığını göstermiştir.

Söz konusu davetin birinci muhatabı İP Müdiresi Meral Akşener’dir, ancak Müdire Hanım sessizliğini koruyup susmaktadır. Sayın Genel Başkanımızın davetine icabet ederse bundan millet ve memleket kârlı çıkacakken, Meral Akşener’in sükûtundan ötürü partisi tartışmaların merkezine yuvarlanarak kan kaybetmektedir.

Akşener kaçak güreşmekte, ya da gol yiyeceği korkusuyla topa girmekten kaçınmaktadır. Seçim hezimeti sonrasında âdeta sinmiş bir görüntü veren Meral Akşener, MHP’den ürkmektedir. Bu korkunun tezahürlerini, topu sürekli attıkları 26 Ağustos tacında da milletin hakemliğinde göreceğiz.

Esasen İP’in en büyük sorunu, bir kurumsal kimliğinin olmamasıdır. İP’i siyasi literatürde tarif eden uygun, yerine oturan ifade, kavram ve kelimeler de bulunmamaktadır. Bu parti, CHP’ye veya bölücü terör örgütünün siyasi acentesi HDP’ye nispetle tanımlanabilmektedir. İP; bu bağlamda bir yancı, iş birlikçi veya kuyruk sokumu parti görünümündedir.

İP’in ikinci büyük sorunuysa başındaki kişinin liderlik hassasının bulunmayışı ve siyaset etme yeteneğinin kıt oluşudur. Meral Akşener; parti genel başkanından çok, okul idaresinde terör estiren, öğrencilere sürekli parmak sallayan huysuz ve geçkin bir müdire havasındadır.

Bu durum, İP açısından muhataralı, güvensiz ve muammalı bir siyasi gelecek tablosu çizilmesine yol açmaktadır. Hâlbuki gelecek yıl yapılacak 31 Mart Yerel Seçimlerinde millet, İP’i kendi kurumsal kimliğine sahip bir parti olarak müstakil surette seçimlere girecek kemal, yetkinlik ve cesarette görmek isteyecektir.

Oysa İP sözcüleri hâlâ denenmiş ve hüsrana sebep olmuş ittifakla ayakta kalma derdindedir. Bütün bunlardan daha önemlisi; İP, MHP’nin kötü bir taklitçisi ve rol çalıcısı mı olacak, yoksa kendine yeni ve farklı bir siyasi gömlek mi biçecektir, milletimiz buna bakacaktır. Çünkü MHP varken MHP’cilik oynayanlara millet itibar etmeyecektir.

Bu bağlamda 26 Ağustos’ta İP Müdiresi Meral Akşener’in ortaya koyacağı tavır, bu partinin nerede konumlanacağına dair belirleyici unsur olacaktır. Bilindiği üzere 26 Ağustos, Millî Mücadele’nin en önemli safhalarından birinin, müstevlilere son büyük darbenin vurulduğu Büyük Taarruz’un başlangıcıdır.

Ne var ki taarruz eylemi ve tabiri, İP’in güdük ve şekilsiz siyasi müktesebatına sığmamaktadır. Zaten İP; bugüne kadar siyaset hayatımızda hücum yerine sürekli geri çekilmeyi, ricatı seçmiştir. İP; kazanmaya değil, kaybetmeye tiryaki olmuştur.

İP, kendine hep yanlış yol arkadaşları seçmiştir. Şurası bir hakikattir ki İP, küresel ısınmanın Türk siyaset hayatındaki aşırı sıcak izdüşümü olarak kaynamaya, tandır gibi yanmaya devam etmektedir. İP’in geçmişi ve siyasi birikimi olmadığı için bir parti geleneği de yoktur.

İP’in Türk milliyetçileri ve bütün vatanseverleri için çatı parti olma teziyse tümüyle çürüktür. Zira bu mikro terazi bu sıkleti çekemez ve siyasi kolonları olmayan bir partinin çatısı çarçabuk çöker. İlk ciddi depremde yıkılacak çürük bir bina hâlindeki İP; çatı olamaz, çatırdar.

Hatta bu parti, sırf iktidar değişikliği uğruna ayıyla yatağa girmeyi, teröristlerin siyasi acenteleriyle temas kurmayı, çakallarla dans etmeyi bile göze almıştır. Bu yüzden de girmediği kılık, takmadık siyasi zincir bırakmamıştır.

Bir atasözünde şöyle denilmektedir: “Kendi otağını bırakıp itin yatağına kıvrılan, uyandığında tasmayı boynunda bulur.”

Nasıl başıbozuk ve disiplinsizlerle sistemli bir siyasi kavga yürütülemez ise İP’te yuvalanmış mücadele kaçkınlarıyla da Türk milliyetçiliği ve vatanın bütünlüğü davası güdülemez. Mahalleden kaçan mirasyedi ve hayırsız evlatlara “Bizim mahalleye gelin.” dediysek harim-i ismetimize girip soygun yapın da demedik.

MHP’nin mirası emin ellerdedir. Milliyetçi- Ülkücü Hareket’in mensupları ve MHP camiası olarak, bu kutlu mirasın haytalarca çalınıp politika çarşısında pazarlanmaya çalışılmasına müsaade etmeyiz. MHP; Türk milliyetçiliği davasının hem bekçisi, hem askeri, hem de alemdarıdır.

MHP, kökü binlerce yıllık maziye uzanan büyük bir varlık davasının siyasi hayatımızdaki yegâne ehil ve liyakatli temsilcisidir. MHP, Ülkücü şehitlerin aziz ruhlarıyla yücelen, gazilerimizin fedakârlıklarıyla yükselen 54 yıllık köklü bir hareketin temsilcisidir.

Tarih ve kader, MHP’ye Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in siyasi temsilciliği misyonunu biçmiştir. Bu gömleği giymek için 54 yıllık kutlu mücadeleye layık ve gönülden bağlı olmak icap eder. Sadece liyakat ve ehliyet değil, baba ocağı konumundaki MHP’ye sadakat ve merbutiyet de elzemdir.

Rabıtası sağlam, aidiyet hissi kuvvetli, mensubiyet şuuru olgunlaşmış Ülkücülerin otağı olan MHP’ye öykünmekle Türk milliyetçiliği davasına rehber olunamaz. Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in sağlında altını çizdiği gibi, Ülkücü kalmanın, Ülkücü kalarak Türk milliyetçiliğine hizmet etmenin şartı MHP’de yer almaktır.

MHP saflarında mücadele etmek, her Ülkücünün görevi ve aynı zamanda da vecibesidir. İP’liler, bizim gömleğimizle rol kesmeye kalkmasınlar. Sadakatsiz, disiplinsiz, sorumsuz, vefasız ve hıyanete meyilli kavga kaçaklarıyla dönme ve devşirmeler tarafından kurulmuş derme çatma bir partiyi çatı ittihaz ederek MHP’nin Türk siyasi hayatındaki yerini almaya çalışmak; yaya aya gitmekten farksızdır.

Milletimizin MHP’ye biçtiği tarihî rolü siyaseten iğdiş etmek maksadıyla alternatif politika üretme gayreti, hadımın zürriyet peşine düşmesi gibidir. MHP; siyaset sahnesinde edindiği yeri, yarım asrı aşkın sürede bütün ağır imtihanlardan geçen teşkilatlarının eksilmeyen gücü kadar, milletin 54 yıldır gösterdiği büyük teveccühün mehabetine borçludur.

Hep söylediğimiz gibi; MHP lider odaklı bir dava partisidir. Liderinin siyaset satrancındaki ustalığı, siyasetteki müessiriyet ve özgül ağırlığını arttırmaktadır. Milletimiz MHP’yi varlık sigortası, beka güvencesi, toplumsal barış ve sükûnun siyasi garantörü olarak görmektedir. MHP’ye alternatif olmaya, bizden rol çalmaya kalkan haramzadeleri, 26 Ağustos’tan önce bu gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyoruz.”

Paylaşın