Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Görevden Alındı

Sosyal medya hesabından açıklama yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Siyasi ve Yerel İşlerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Sözlü, başdanışmanlık görevinden alınmış olup, tedbirli olarak merkez disiplin kuruluna sevk edilmiştir” dedi.

Haber Merkezi / Semih Yalçın, açıklamasında ayrıca, “Yerel seçim çalışmaları sırasında parti disiplini ve politikalarına aykırı davranışlar sergilemeleri nedeniyle Adana ilinin Karaisalı, Saimbeyli ve Yumurtalık ilçe başkanlıkları kapatılmıştır” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Yerel seçim çalışmaları sırasında parti disiplini ve politikalarına aykırı davranışlar sergilemeleri nedeniyle Adana ilinin Karaisalı, Saimbeyli ve Yumurtalık ilçe başkanlıkları kapatılmıştır. Aynı gerekçeyle, Siyasi ve Yerel İşlerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Sözlü, başdanışmanlık görevinden alınmış olup, tedbirli olarak merkez disiplin kuruluna sevk edilmiştir.”

Paylaşın

MHP’nin Seçim Sloganı: Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerinde çalışmaları hız kazandı. MHP’li Semih Yalçın, seçim kampanyasında kullanılacak sloganın, “Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin” olarak belirlendiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, sosyal medya hesabından, partisinin düzenleyeceği açık hava toplantılarının ilkini açıklamalarda bulundu. Açık hava toplantılarının ilkinin 28 Ocak’ta Mersin’de gerçekleştirileceğini bildiren Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bugüne kadar büyük badirelerden geçmiş, milletimiz ciddi imtihanlarla sınanmıştır. Kuruluş yıllarından sonra yaşanan toplumsal çalkantılara, askeri darbelere, vesayet rejimi kurma çabalarına, ülkemizi Batı’nın uydusu konumunda tutma gayretlerine, azgın bölücü eylemlere rağmen; devletimiz bağımsızlığını, milletimiz bütünlüğünü korumayı bilmiştir.

Aziz milletimiz; şanlı geçmişinden, sahip olduğu binlerce yıllık tarihi birikimden, köklü bir yönetim ve insan anlayışından beslenen tecrübesini toplum hayatına yansıtarak devletimizi ayakta tutmuştur. Türk milleti; mevcudiyetini hedef alan her türlü iç ve dış tehdidi, sarsılmaz bir azim ve aşınmaz bir dirençle savuşturmuştur. Milletimizin gösterdiği bu yüksek direnç ve varlık refleksi; daima ilham kaynağımız olmuş, yolumuzu aydınlatmıştır.

Milletimizi tarih sahnesinden silmek ve yaşadığımız coğrafyayı parçalara ayırmak üzere emperyalist ülkelerin Birinci Dünya Savaşı öncesinde yaptığı gizli ve açık anlaşmaların kapısı hala açık tutulmaktadır. Varlığımıza ve topraklarımıza yönelik kirli planlar, bölgede sahneye konulan yeni oyunlar ve vekalet savaşları yoluyla yeniden hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bölücü tehdit azalmamış, bilakis şiddetini arttırmıştır. Düşman pusuda, içerideki iş birlikçileri de fesat ve tezgah peşindedir.

Ancak hem birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza etme, hem de Cumhuriyet’imizi ayakta tutma azim ve kararlığı; Milli Mücadele dönemindeki kadar azametli ve caydırıcı surette maşeri vicdanda yaşamaktadır. MHP, siyasi faaliyetlerini daima bu bilinci diri tutma anlayışıyla sürdürmektedir. Bugün; bekasına yönelik bölücü tehdide karşı Türkiye’nin uluslararası hukuka dayanan, meşru askeri operasyonlarını bile sorgulama aymazlığını gösteren, bu uğurda verdiğimiz şehitleri politika malzemesi yapmaya cüret eden siyasi partiler varken bize düşen, kararlılıkla milletimizin yanında olmaktır.

Bilindiği üzere, son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde 28 Ocak 1920 tarihinde kabul edilen Misak-ı Milli ile hayat sürdüğümüz topraklardaki egemenlik haklarımızın ve bağımsızlığımızın yılmadan savunulacağı dünyaya ilan edilmiştir. 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan Birinci TBMM’de ise Misak-ı Milli’yi hayata geçirme kararı alınmıştır. Bu tarihi beyannamede yer alan esaslar, Türkiye Cumhuriyeti’nin ebedi rehberi olmuştur. Türkiye’de siyaset yapan herkes ve her siyasi parti için Misak-ı Milli kararlarına sadakat bir vecibedir. Misak-ı Milli’ye bağlılık, namus borcudur. Bu gerçekten hareketle denilebilir ki Cumhur İttifakını var eden siyasi ilkeler, Misak-ı Milli’nin günümüzdeki sürümüdür.

Partimizin mitinglerimizde kullanacağımız seçim sloganlarından biriside, aynı anlayışa paralel olarak “Cumhur Bizim, Türkiye Hepimizin.” şeklinde belirlenmiştir. MHP’nin 31 Mart 2024 tarihli Yerel Seçimlere hazırlık mahiyetindeki açık hava toplantılarının ilki, 28 Ocak’ta Mersin’de yapılacak ve milli söz birliğimiz dünyaya bir kez daha ilan edilecektir. Cumhur İttifakı anlayışı ile bu güzide ilimizde “Mersin Bizim, Türkiye Hepimizin” diyeceğiz. Partimizin “Manisa Bizim, Türkiye Hepimizin.” Temalı ikinci açık hava toplantısı ise 4 Şubat’ta Manisa’da gerçekleştirilecektir.”

Paylaşın

MHP’li Semih Yalçın İYİ Parti’yi Hedef Aldı: Şark Kurnazlığı

İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in İzmir adayını açıklamasını değerlendiren MHP’li Semih Yalçın, “CHP’nin güçlü olduğu ve desteğe ihtiyaç duymayacağı İzmir’de, İP’in belediye başkanı adayı açıklaması, hem halkı hem de zillet ortaklarını aldatmaya dönük basit bir şark kurnazlığıdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “CHP kuyruklarının “iş birliği” etmekten kastları, daha dolaysız bir deyişle pazarlık kapılarını ardına kadar açık tutmaktır. Çünkü meselenin arkasında ince çıkar hesapları, ballı belediye pastasından pay kapma planları vardır.”

Yalçın açıklamasının devamında, “Hepsi de pekâlâ bilmektedir ki zillet bağlaşıkları birbirine sıkı sıkıya tutunmadan hiçbir metropol kentte, hiçbir büyük şehirde belediye başkanlığı kazanılması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, yazılı bir açıklama yaptı. Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“CHP çığırtkanı muhalif TV kanallarının sahip ve sorumluları; gördükleri iktidar rüyasından zillet ittifakının seçimlerde uğradığı hezimete rağmen uyanamamıştır. Bu yüzden CHP yandaşı kanallar hâlâ aynı beyin yakan nakaratları sayıklamakta, bıkıp usanmadan aynı karamsar zillet şarkılarını yırlamaktadır.

Aslında bu olgunun psikolojik sebeplerinin başında, malum TV kanalarının beslenme kaynaklarını yitirme korkusu gelmektedir.

Bugüne kadar hayatiyetlerini fonlanıp yemlenerek sürdüren bu tufeyli kanalların, hâlâ seçimlerin galibi MHP ve Cumhur İttifakıyla uğraşmaktan vazgeçmemeleri de mecburi bir üç maymun yayıncılığıdır.

Zillet yandaşı felaket tellalları; hep bir ağızdan toplumsal barışı baltalayan, toplumu gelecek ve geçim endişesine sevk eden, Türkiye’nin ilerleme ve kazanımlarını yok sayan yayınlarını ısrarla sürdürmektedir.

Türkiye’nin gerek içeride gerekse dışarıda sahip olduğu, eriştiği her şey ve sağladığı her kazanım; kör bir inat uğruna, sığ bir politika anlayışıyla ret ve inkâr edilmektedir. Her gün sabahtan akşama, akşamdan sabaha iktidara ve Cumhur İttifakına atıp tutulmaktadır.

Ekonomi başta olmak üzere hemen her konuda karanlık ve karamsar tablolar çizilerek halk arasında panik ve ümitsizlik körüklenmektedir. Borazan kanalların hâlâ bodoslama destek verdiği CHP ise kendi derdine düşmüş vaziyettedir.

CHP kurmayları ve sözcüleri, fiilen dağılmış görünen zillet ittifakı üyeleriyle “İP’leri” koparmamak için çatışmacı siyasetten uzak durma telaşındadır. CHP, 2024 Mart’ındaki Yerel Seçimler sırasında desteklerini yeniden kazanmak için zillet ittifakının üyeleriyle gerginlik çıkarmama, kavgaya tutuşmama derdindedir.

CHP; ayrıca seçim mağlubiyetinin başmimarı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tavşan genel başkan adaylarının arkasına saklayarak güçlendirme ve kurultaydan galip çıkarma stratejisini firesiz, kayıpsız uygulama çabasındadır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, 2024 Mart’ında bir seçim tokadı daha yemeden sahne-i siyaseti terk etmeyeceği şimdiden belli olmuştur.

İP başta olmak üzere zillet ittifakının bileşenleriyse gelecekteki pazarlık masasında ellerini güçlü tutmak için seçim mağlubiyetinin bütün suçunu umarsızca, fütursuzca CHP’ye yüklemektedir. CHP dışındakiler; ağır siyasi yenilginin vebalini üzerlerine almadıkları gibi, “İttifak sisteminden vazgeçtik.” diye kamuoyunun gözünü boyama, cambaza baktırma cinliğini de elden bırakmamaktadır.

Mesela CHP’nin güçlü olduğu ve desteğe ihtiyaç duymayacağı İzmir’de, İP’in belediye başkanı adayı açıklaması, hem halkı hem de zillet ortaklarını aldatmaya dönük basit bir şark kurnazlığıdır. CHP kuyruklarının “iş birliği” etmekten kastları, daha dolaysız bir deyişle pazarlık kapılarını ardına kadar açık tutmaktır.

Çünkü meselenin arkasında ince çıkar hesapları, ballı belediye pastasından pay kapma planları vardır. Hepsi de pekâlâ bilmektedir ki zillet bağlaşıkları birbirine sıkı sıkıya tutunmadan hiçbir metropol kentte, hiçbir büyük şehirde belediye başkanlığı kazanılması mümkün değildir.

MHP olarak; genişçe tasrih ettiğimiz bu acınası siyasi muhalefet manzarası karşısında, CHP ve zillet ittifakı yandaşı TV kanallarının sahipleriyle yayın sorumlularına birkaç soru sorma gereği duymaktayız.

Bu televizyon kanalları çalışanlarına, işin bütün yükünü çeken medya emekçilerine sağlıklı ve hak ettikleri şekilde ücret ödemesi yapabilmekte midir?
Çalışanların net ve brüt maaşları ne kadardır, en azından onların günlük ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede ve yeterlilikte midir?
Söz konusu CHP yandaşı kanallar devlete vergilerini muntazaman ödemekte midir?

Alınan destekleme fonları kimlere, nerelere ve nasıl harcanmıştır?
Yandaş kanalların sahipleri ve fondaşları başta Kahramanmaraş merkezli depremin vurduğu 11 ilde yaşananlar olmak üzere sosyal felaketler karşısında ne gibi rol oynamıştır?
Bahse konu TV kanallarının sorumlu ve yetkilileri 6 Şubat’tan sonra 11 ilimizi içine alan deprem bölgesine herhangi bir yardım ve destekte bulunmuşlar mıdır?
Bu soruların, muhataplarınca kamuoyu önünde, bütün açıklığı ve ayrıntılarıyla cevaplanması samimi beklentimizdir.

Halkın da bu sorulara dürüstçe(!) verilecek cevapları en kısa sürede duymak isteyeceğine şüphe yoktur.”

Paylaşın

MHP’den İYİ Parti’nin Üçüncü Yol Önerisine Yanıt

İYİ Parti kanadından gelen 3’üncü yol önerisine yanıt veren MHP’li Yalçın, “Türkiye’de öteden beri politik gündemin belirleyici ve sürükleyici unsuru olarak öne çıkan milliyetçilik, şu sıralarda, içine düştükleri siyaset çıkmazında bocalayan kimi çevrelerce 3. yol olarak gösterilmeye çalışılmaktadır” dedi ve şöyle devam etti:

“Şapkadan tavşan çıkarmaya benzeyen bu beyhude gayretlerin arkasında, Türk milliyetçiliği davasının tartışmasız yegâne temsilcisi mevkiindeki MHP’nin siyasetteki itibar, ağırlık ve etkisini görmezden gelen ümitsiz ve kör bir inadın varlığı saklanmaktadır. Türk milliyetçiliği davasının 54 yıllık alemdarı ve bu davaya gönül verenlerin yuvası olan MHP’yi yok sayarak -milliyetçilik üzerinden- 3. bir siyasi yol inşa etmeye çabalamak, deniz üzerinde yürümekten farksızdır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın partisinin kongre sürecine dair yazılı açıklama yaptı.

Gazete Duvar‘ın aktardığına göre; Yerel seçim hazırlıklarına başlandığını, 9 Ağustos tarihi itibariyle kongre sürecine girildiğini, 20 Ağustos günü itibarıyla 442 ilçenin kongreleri tamamlandığını belirten MHP’li Yalçın, 23 ilin ilçe kongrelerinin tamamlandığını belirtti.

Partisinin 14’üncü Olağan Büyük Kurultayı’nın gerçekleştirileceği tarihin kongre sürecinin tamamlanmasının ardından ilan edileceğini ifade eden MHP’li Yalçın siyasi gelişmelere dair de değerlendirmelerde bulundu.

MHP lideri Devlet Bahçeli geçtiğimiz hafta İYİ Parti’ye yönelik, “Yerel iktidarda komşu olalım” çağrısında bulunmuş İYİ Parti kanadı ise MHP’ye milliyetçilerin oluşturduğu 3’üncü yolu işaret etmişti. İYİ Parti kanadından yapılan ‘3. Yol çağrılarına’ da yazılı açıklamasında yanıt veren MHP’li Yalçın, “Türkiye’de öteden beri politik gündemin belirleyici ve sürükleyici unsuru olarak öne çıkan milliyetçilik, şu sıralarda, içine düştükleri siyaset çıkmazında bocalayan kimi çevrelerce 3. yol olarak gösterilmeye çalışılmaktadır” dedi ve şöyle devam etti:

“Şapkadan tavşan çıkarmaya benzeyen bu beyhude gayretlerin arkasında, Türk milliyetçiliği davasının tartışmasız yegâne temsilcisi mevkiindeki MHP’nin siyasetteki itibar, ağırlık ve etkisini görmezden gelen ümitsiz ve kör bir inadın varlığı saklanmaktadır. Türk milliyetçiliği davasının 54 yıllık alemdarı ve bu davaya gönül verenlerin yuvası olan MHP’yi yok sayarak -milliyetçilik üzerinden- 3. bir siyasi yol inşa etmeye çabalamak, deniz üzerinde yürümekten farksızdır.”

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere dair de değerlendirmelerde bulunan MHP’li Yalçın, yerel seçimlere hazırlık sürecinin resmen başladığını söyledi, “MHP; büyük bir ciddiyet ve sorumluluk bilinci içinde Yerel Seçimlere odaklanırken, kongre sürecini de başlatmak suretiyle teşkilatlarını yeni bir ivmeyle harekete geçirmiştir” dedi.

MHP’li Yalçın Millet İttifakı’nda yer alan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu da yaptığı açıklamada hedef aldı. MHP’li Yalçın, “Milletimiz; CHP’yi dolandırarak partilerine TBMM’de bedavadan koltuk kazandıran Beleş Ali, Asalak Ahmet, Tufeyli Temel gibi siyaset vurguncularının demokrasimize verdiği zararları telafi etmek için çoktan harekete geçmiştir” dedi. Seçimlerde Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin kazanılacağını vurgulayan Yalçın şöyle sözlerini sürdürdü:

“Cumhurbaşkanlığı Seçimiyle Genel Seçimlerde siyasete çekidüzen vermek ve emaneti yeniden ehline teslim etmek üzere milletimizin sandıkta attığı bilinçli adımların, Yerel Seçimlerde de tekrarlanacağına şüphe kalmamıştır. Başta İstanbul ve Ankara gibi metropol kentlerimiz olmak üzere bazı il ve ilçelerimizin kaderlerini geçici olarak CHP ile yancılarına teslim eden ve büyük bir pişmanlık yaşayan milletimiz, yeniden doğru tercihe yönelecektir.

Muhalefetteki partilerce kazanılan belediyelerdeki yönetim beceriksizlikleri yüzünden çok sayıda il ve ilçemiz; altyapısızlığa, yatırımsızlığa ve günümüzde tehditleri giderek artan doğal afetlere karşı çaresizliğe mahkûm edilmiştir. Bilhassa İstanbul ve Ankara Belediye Başkanları görevlerini yerine getirmek ve hizmet sunmakla mükellef oldukları illeri bırakıp seçim ve propaganda gezileriyle politik sükseye zaman ayırmışlardır. Aynı başkanlar bugün de iki büyük metropol kentimizin çözüm bekleyen birikmiş sorunlarından çok, CHP’nin yönetim kavgalarına ve bu partiye baş olma entrikalarına odaklanmışlardır.”

“MHP beklenenin üzerinde bir performans gösterecektir”

Seçmenlerin 31 Mart’taki yerel seçimlerde MHP’ye büyük bir teveccüh göstereceğini ifade eden Yalçın, “Bu yüksek idealin maşeri vicdana sinmesini ve yönetim anlayışına yön vermesini sağlayan MHP; yerel seçimlerde de yine beklenenin üzerinde bir performans gösterecektir. Partimiz, 31 Mart 2019’da kaybedilen belediyeler de dâhil olmak üzere birçok il ve ilçede seçimi kazanacaktır” ifadelerini kaydetti.

Paylaşın

MHP İle İYİ Parti Arasında İttifak Polemiği: Akşener, MHP’den Ürkmektedir

MHP Lideri Devlet Bahçeli, İYİ Parti’ye 31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler için çağrı yaparak “Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına” ifadelerini kullanmış ve sonrasında İYİ Partili ve MHP’li kurmaylardan karşılıklı açıklamalar gelmişti.

Son olarak MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’da konuya ilişkin açıklamada bulundu. Semih Yalçın, açıklamasında, “Sayın Genel Başkanımızın davetine icabet ederse bundan millet ve memleket kârlı çıkacakken, Meral Akşener’in sükûtundan ötürü partisi tartışmaların merkezine yuvarlanarak kan kaybetmektedir” dedi ve ekledi:

“Akşener kaçak güreşmekte, ya da gol yiyeceği korkusuyla topa girmekten kaçınmaktadır.  Seçim hezimeti sonrasında âdeta sinmiş bir görüntü veren Meral Akşener, MHP’den ürkmektedir. Bu korkunun tezahürlerini, topu sürekli attıkları 26 Ağustos tacında da milletin hakemliğinde göreceğiz. Esasen İP’in en büyük sorunu, bir kurumsal kimliğinin olmamasıdır.”

Açıklamasının devamında, “Akşener; parti genel başkanından çok, okul idaresinde terör estiren, öğrencilere sürekli parmak sallayan huysuz ve geçkin bir müdire havasındadır” diyen Yalçın’ın özetle şu ifadeleri kullandı:

“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İP’e yönelik komşuluk çağrısı hâlâ gündemdeki yerini korumakta, hem medyada hem de kamuoyunda mesele üzerindeki tartışma ve değerlendirmeler sürmektedir.

Sayın Devlet Bahçeli’nin İP’e dönük daveti; karşılıklı siyasi yaklaşma, yumuşama, gerginliği azaltma ve peşin hükümleri ortadan kaldırma yolunda atılmış bir adım, bilgece sergilenmiş bir siyasi diplomasi örneğidir.

Ne yazık ki çağrının muhataplarınca böylesi bir fırsat “iyi” değerlendirilememiş, enine boyuna düşünülüp istişare edilmeden büyük bir siyasi nezaketsizlik ve seviyesizlikle reddedilmiştir.

Sayın Devlet Bahçeli; sadece MHP’nin lideri değil, aynı zamanda devletimiz için varlığı itimat telkin eden akil bir insan, büyük bir dava adamı ve bilge bir Türk milliyetçisidir.

Onun büyük bir içtenlik, serinkanlılık ve barışçı tavırla yaptığı davete; muhatabı yerine yetkili yetkisiz, akıllı akılsız, köklü köksüz bir takım isimlerin cevap vermesi, İP’in siyasi terbiye kültürünün, politika adabının oluşmadığını, olgunlaşmadığını göstermiştir.

Söz konusu davetin birinci muhatabı İP Müdiresi Meral Akşener’dir, ancak Müdire Hanım sessizliğini koruyup susmaktadır. Sayın Genel Başkanımızın davetine icabet ederse bundan millet ve memleket kârlı çıkacakken, Meral Akşener’in sükûtundan ötürü partisi tartışmaların merkezine yuvarlanarak kan kaybetmektedir.

Akşener kaçak güreşmekte, ya da gol yiyeceği korkusuyla topa girmekten kaçınmaktadır. Seçim hezimeti sonrasında âdeta sinmiş bir görüntü veren Meral Akşener, MHP’den ürkmektedir. Bu korkunun tezahürlerini, topu sürekli attıkları 26 Ağustos tacında da milletin hakemliğinde göreceğiz.

Esasen İP’in en büyük sorunu, bir kurumsal kimliğinin olmamasıdır. İP’i siyasi literatürde tarif eden uygun, yerine oturan ifade, kavram ve kelimeler de bulunmamaktadır. Bu parti, CHP’ye veya bölücü terör örgütünün siyasi acentesi HDP’ye nispetle tanımlanabilmektedir. İP; bu bağlamda bir yancı, iş birlikçi veya kuyruk sokumu parti görünümündedir.

İP’in ikinci büyük sorunuysa başındaki kişinin liderlik hassasının bulunmayışı ve siyaset etme yeteneğinin kıt oluşudur. Meral Akşener; parti genel başkanından çok, okul idaresinde terör estiren, öğrencilere sürekli parmak sallayan huysuz ve geçkin bir müdire havasındadır.

Bu durum, İP açısından muhataralı, güvensiz ve muammalı bir siyasi gelecek tablosu çizilmesine yol açmaktadır. Hâlbuki gelecek yıl yapılacak 31 Mart Yerel Seçimlerinde millet, İP’i kendi kurumsal kimliğine sahip bir parti olarak müstakil surette seçimlere girecek kemal, yetkinlik ve cesarette görmek isteyecektir.

Oysa İP sözcüleri hâlâ denenmiş ve hüsrana sebep olmuş ittifakla ayakta kalma derdindedir. Bütün bunlardan daha önemlisi; İP, MHP’nin kötü bir taklitçisi ve rol çalıcısı mı olacak, yoksa kendine yeni ve farklı bir siyasi gömlek mi biçecektir, milletimiz buna bakacaktır. Çünkü MHP varken MHP’cilik oynayanlara millet itibar etmeyecektir.

Bu bağlamda 26 Ağustos’ta İP Müdiresi Meral Akşener’in ortaya koyacağı tavır, bu partinin nerede konumlanacağına dair belirleyici unsur olacaktır. Bilindiği üzere 26 Ağustos, Millî Mücadele’nin en önemli safhalarından birinin, müstevlilere son büyük darbenin vurulduğu Büyük Taarruz’un başlangıcıdır.

Ne var ki taarruz eylemi ve tabiri, İP’in güdük ve şekilsiz siyasi müktesebatına sığmamaktadır. Zaten İP; bugüne kadar siyaset hayatımızda hücum yerine sürekli geri çekilmeyi, ricatı seçmiştir. İP; kazanmaya değil, kaybetmeye tiryaki olmuştur.

İP, kendine hep yanlış yol arkadaşları seçmiştir. Şurası bir hakikattir ki İP, küresel ısınmanın Türk siyaset hayatındaki aşırı sıcak izdüşümü olarak kaynamaya, tandır gibi yanmaya devam etmektedir. İP’in geçmişi ve siyasi birikimi olmadığı için bir parti geleneği de yoktur.

İP’in Türk milliyetçileri ve bütün vatanseverleri için çatı parti olma teziyse tümüyle çürüktür. Zira bu mikro terazi bu sıkleti çekemez ve siyasi kolonları olmayan bir partinin çatısı çarçabuk çöker. İlk ciddi depremde yıkılacak çürük bir bina hâlindeki İP; çatı olamaz, çatırdar.

Hatta bu parti, sırf iktidar değişikliği uğruna ayıyla yatağa girmeyi, teröristlerin siyasi acenteleriyle temas kurmayı, çakallarla dans etmeyi bile göze almıştır. Bu yüzden de girmediği kılık, takmadık siyasi zincir bırakmamıştır.

Bir atasözünde şöyle denilmektedir: “Kendi otağını bırakıp itin yatağına kıvrılan, uyandığında tasmayı boynunda bulur.”

Nasıl başıbozuk ve disiplinsizlerle sistemli bir siyasi kavga yürütülemez ise İP’te yuvalanmış mücadele kaçkınlarıyla da Türk milliyetçiliği ve vatanın bütünlüğü davası güdülemez. Mahalleden kaçan mirasyedi ve hayırsız evlatlara “Bizim mahalleye gelin.” dediysek harim-i ismetimize girip soygun yapın da demedik.

MHP’nin mirası emin ellerdedir. Milliyetçi- Ülkücü Hareket’in mensupları ve MHP camiası olarak, bu kutlu mirasın haytalarca çalınıp politika çarşısında pazarlanmaya çalışılmasına müsaade etmeyiz. MHP; Türk milliyetçiliği davasının hem bekçisi, hem askeri, hem de alemdarıdır.

MHP, kökü binlerce yıllık maziye uzanan büyük bir varlık davasının siyasi hayatımızdaki yegâne ehil ve liyakatli temsilcisidir. MHP, Ülkücü şehitlerin aziz ruhlarıyla yücelen, gazilerimizin fedakârlıklarıyla yükselen 54 yıllık köklü bir hareketin temsilcisidir.

Tarih ve kader, MHP’ye Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in siyasi temsilciliği misyonunu biçmiştir. Bu gömleği giymek için 54 yıllık kutlu mücadeleye layık ve gönülden bağlı olmak icap eder. Sadece liyakat ve ehliyet değil, baba ocağı konumundaki MHP’ye sadakat ve merbutiyet de elzemdir.

Rabıtası sağlam, aidiyet hissi kuvvetli, mensubiyet şuuru olgunlaşmış Ülkücülerin otağı olan MHP’ye öykünmekle Türk milliyetçiliği davasına rehber olunamaz. Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in sağlında altını çizdiği gibi, Ülkücü kalmanın, Ülkücü kalarak Türk milliyetçiliğine hizmet etmenin şartı MHP’de yer almaktır.

MHP saflarında mücadele etmek, her Ülkücünün görevi ve aynı zamanda da vecibesidir. İP’liler, bizim gömleğimizle rol kesmeye kalkmasınlar. Sadakatsiz, disiplinsiz, sorumsuz, vefasız ve hıyanete meyilli kavga kaçaklarıyla dönme ve devşirmeler tarafından kurulmuş derme çatma bir partiyi çatı ittihaz ederek MHP’nin Türk siyasi hayatındaki yerini almaya çalışmak; yaya aya gitmekten farksızdır.

Milletimizin MHP’ye biçtiği tarihî rolü siyaseten iğdiş etmek maksadıyla alternatif politika üretme gayreti, hadımın zürriyet peşine düşmesi gibidir. MHP; siyaset sahnesinde edindiği yeri, yarım asrı aşkın sürede bütün ağır imtihanlardan geçen teşkilatlarının eksilmeyen gücü kadar, milletin 54 yıldır gösterdiği büyük teveccühün mehabetine borçludur.

Hep söylediğimiz gibi; MHP lider odaklı bir dava partisidir. Liderinin siyaset satrancındaki ustalığı, siyasetteki müessiriyet ve özgül ağırlığını arttırmaktadır. Milletimiz MHP’yi varlık sigortası, beka güvencesi, toplumsal barış ve sükûnun siyasi garantörü olarak görmektedir. MHP’ye alternatif olmaya, bizden rol çalmaya kalkan haramzadeleri, 26 Ağustos’tan önce bu gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyoruz.”

Paylaşın

MHP, Diyarbakır Teşkilatını Feshetti Ve İl Başkanlığını Kapattı

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın partisinin, “görülen lüzum üzerine” Diyarbakır il teşkilatını feshedildiğini ve il başkanlığının kapatıldığını duyurdu.

Haber Merkezi / Semih Yalçın, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada,  “MHP Diyarbakır il teşkilatımız görülen lüzum üzerine parti tüzüğümüzün ilgili maddelerinin tanıdığı yetkiye istinaden feshedilmiş, il başkanlığımız kapatılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” ifadelerini kullandı.

MHP, merkez yönetiminin Diyarbakır’la ilgili nasıl bir yol haritası izleyeceği önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.

“Diyarbakır MHP’yi benimsedi”

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Diyarbakır İl Teşkilatı Başkanı olarak Cihan Kayaalp görev yapıyordu. Kayaalp’in alt birimi olarak ise 17 ilçe teşkilatı bulunuyordu.

Kayaalp, geçtiğimiz Nisan ayında Diyarbakır’da partilerine yönelik ilgiden memnun olduklarını ifade ederek, “Diyarbakırlı hemşerilerimiz, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Diyarbakır’daki varlığını artık tamamen benimsedi. En küçük etkinliğimiz bile vatandaşlardan ilgi görüyor. En küçük etkinliğimiz miting havasında geçiyor. Binlerce insan bir araya geliyor” demişti.

Paylaşın