RTÜK’ten TELE 1’e Ve FOX TV’ye Ceza

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş’ın konuk olduğu TELE 1’in Demokrasi Arenası’na 5 hafta program durdurma ve yüzde 5 para cezası, FOX TV Ana Haber Sunucusu Selçuk Tepeli’nin açıklamaları nedeniyle de FOX TV’ye de yüzde 3 para cezası verdi.

Haber Merkezi / Cezaları RTÜK üyesi Okan Konuralp sosyal medya hesabından duyurdu. Okan Konuralp şunları kaydetti:

“RTÜK, “Toplumu kin ve düşmanlığa tahrik ettiği; nefret duyguları oluşturduğu” iddiasıyla Uğur Dündar’ın sunduğu Demokrasi Arenası’na 5 hafta program durdurma ve %5 para cezası cezası verildi. Ceza, yorumları nedeniyle tutuklanan Gazeteci Sedef Kabaş’ın konuk olduğu program için…

RTÜK Başkanının açıklamaları ile Kabaş’ın gözaltına alınmasına gösterilen tepkilere sahne olan ikinci yayın nedeniyle de yayıncı kuruluş TELE1’e ek olarak % 3 para cezası daha verildi.

RTÜK Başkanı Şahin’in basın etiğine uymamakla itham ettiği Selçuk Tepeli’nin yorumları gerekçe gösterilerek Fox için de % 3 para cezasına hükmedildi.Sezen Aksu’nun yorumladığı Kemal Burkay’ın dizelerine atfen son sözüm: Hiç merak etmeyin! İklim değişecek, Akdeniz olacak. Gülümseyin!”

RTÜK, basın özgürlüğünün önündeki en büyük engele dönüştü”

RTÜK üyesi İlhan Taşçı, kurul toplantısının ardından yaptığı açıklamada ise şu ifadelere yer verdi:

“RTÜK, Sedef Kabaş’ın sözleriyle “toplumu kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” iddiasıyla Tele 1’e % 5 idari para, 5 kez de program durdurma cezası verdi. Uğur Dündar’ın RTÜK Başkanı Şahin’i eleştirmesi nedeniyle de %3 idari para cezasına oyçokluğuyla hükmedildi.

RTÜK kararı uyarınca Demokrasi Arenası programı 5 kez yayınlanamayacak. Program 1 aylığına kapatılmış oldu! Aynı dönemde Uğur Dündar da ne TELE1’de ne de başkaca bir kanalda program yapamayacak. İşte düşünce özgürlüğü, işte ifade özgürlüğü. Siz misiniz RTÜK başkanını eleştiren.

TELE1 bu yıl içinde yasanın 8/1/b bendinden bir ceza daha alırsa bu kez kanalın yayını 10 gün boyunca durdurulacak; RTÜK’ün belirlediği yayınları yapacak. Kanal 3. Kez aynı maddeden ceza alırsa lisansı iptal edilecek. Yani fişi çekilecek ve kanalın ekranı tamamen karartılacak!

Olağanüstü toplantıda, Selçuk Tepeli’nin ana haberde AKP Genel Başkanının icraatına yönelik eleştirileri nedeniyle Fox TV’ye “toplumda özgür kanaat oluşmasını” engellediği iddiasıyla % 3 idari para cezasına hükmedildi. Karar oyçokluğuyla alındı. Cezaların toplamı 6 milyon lira.

RTÜK, hükümetin son günlerde sanatçı, aydın ve gazetecileri hedef alan politikasının cezalandırıcı aparatına dönüştü. Düşünce ve ifade özgürlüğü ile televizyonların özgürce yayıncılık yapması için ortam sağlaması gereken RTÜK, basın özgürlüğünün önündeki en büyük engele dönüştü.”

Ne olmuştu?

Gazeteci Sedef Kabaş  bir hafta önce yayınlanan TELE 1’de katıldığı programda, “Çok meşhur bir söz vardır. Taçlanan baş akıllanır diye. Ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır. Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz. O saray ahır olur” demişti.

Bu sözler üzerine 21 Aralık’ı 22 Aralık’a bağlayan gece saat 02.00 sıralarında İstanbul’da yaşadığı evinde polislerce gözaltına alınan gazeteci Kabaş, Cumartesi günü çıkarıldığı Çağlayan Adliyesi’nde Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla tutuklanmıştı. Tutuklama kararının gerekçesinde “Kuvvetli suç şüphesi, kaçma ve saklanma ihtimalinin yüksek olması, bu nedenle adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı, bu doğrultuda tutuklama tedbirinin ölçülü olacağı” savunulmuştu. Kabaş’ın açıklamalarının ardından RTÜK kanal hakkında inceleme başlatmıştı.

Paylaşın

TBB’den Sedef Kabaş Açıklaması: Korku İklimi Yaratılmak İsteniyor

Türkiye Barolar Birliği (TBB),  Tele1’de katıldığı programda söyledikleri nedeniyle dün gece (22 Ocak) gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemede ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçlamasıyla tutuklanan Gazeteci Sedef Kabaş’a ilişkin açıklama yaptı. 

“İfade özgürlüğüne” vurgu yapılan yazılı açıklamada, “‘Cumhurbaşkanına hakaret suçu’nun ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik için bir araç haline getirildiği” belirtildi.

Yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26., İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi uyarınca herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Gerek Anayasa’da gerekse Sözleşme’de ifade özgürlüğünün sınırlanabileceği haller düzenlenmiş ve ifade özgürlüğünün sınırları söz konusu düzenlemeler ve yargı içtihatlarıyla belirlenmiştir.

AYM ve AİHM kararları

Önemle ifade edilmelidir ki; kamuoyunu bilgilendirmekle ve kamuoyunun bir görüş oluşturmasına imkan sağlamakla görevli gazetecilerin ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda, özgürlük ve hak alanı çok daha geniş bir çerçevede ele alınmaktadır.

Keza, politikacıların ve kamuoyuna mâl olmuş kişilerin eleştiriye tahammüllerinin de daha geniş olması beklenmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin uzun yıllara yayılmış çok sayıda kararına yansıdığı üzere kamu yetkililerinin eleştiriler karşısında diğer kişilerden daha az koruma sahibi olması beklenmektedir.

“Gözdağı niteliği taşıyor”

1986 tarihli Lingens v. Avusturya kararından bu yana bir politikacıya karşı yapılan eleştirinin sınırının özel bir kişiye yapılandan daha geniş olması gerektiği yüzlerce farklı kararda vurgulanmış, Anayasa Mahkemesi de kendi içtihadını bu doğrultuda oluşturmuştur.

Türk hukukunda özel bir ceza düzenlemesi konusu olan ve Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen ‘Cumhurbaşkanına hakaret suçu’, ülkemizde yoğunlukla ifade özgürlüğünün kısıtlanması için bir araç olarak kullanılmakta, bu kapsamda yapılan soruşturmalar, gözaltı işlemleri ve tutuklamalar, evrensel hukuk prensipleriyle çelişmekte ve kamuoyu üzerinde bir baskı yaratma vazifesi görmekte, gözdağı niteliği taşımaktadır.

“Korku iklimi yaratılmak isteniyor”

Gazeteci Sedef Kabaş’ın soruşturmaya konu ifadelerinin ifade özgürlüğü sınırlarını aşıp aşmadığı konusunda değerlendirme yapmak yetkisi, yukarıda belirttiğimiz ulusal ve uluslararası standartlar çerçevesinde muhakkak ki bağımsız yargı mercilerine aittir.

Ancak TCK 299. madde kapsamında yürütülen bir soruşturmada sabaha karşı gözaltı işlemi yapılması, hiçbir tutuklama sebebi olmadığı halde verilen tutuklama kararı, bu kararın bir tedbir değil kamuoyu nezdinde korku iklimi yaratılmasının bir parçası olduğunu göstermektedir.

Türkiye Barolar Birliği olarak Anayasa ve uluslararası insan hakları belgeleri ile yargı içtihatlarının belirlediği sınırlar çerçevesinde ifade özgürlüğünün savunuculuğunu yapmaya devam edeceğimizi, süreci yakından takip ettiğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”

Paylaşın

Sedef Kabaş, ‘Cumhurbaşkanına Hakaret’ Suçundan Tutuklandı

“Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla hakkında soruşturma açılan ve gece yarısı İstanbul Sarıyer’deki evinden gözaltına alınan gazeteci Sedef Kabaş, “kaçma ve saklanma ihitmalinin yüksek” olması gerekçesiyle tutuklandı.

Haber Merkezi / Gazeteci Sedef Kabaş Tele 1’de katıldığı canlı yayında, “‘Taçlanan baş akıllanır’ diye bir söz vardır ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır, onu söylemeyeyim, ‘büyükbaş hayvan’ diyeyim. Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz, o saray ahır olur” demişti.

Bu sözler sonrası Sedef Kabaş hakkında soruşturma da başlatılmış, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturmada Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne talimat yazılarak söz konusu televizyon programının ilgili yayının incelenerek tutanak hazırlanması istenmişti. Ayrıca Kabaş’ın kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile savunmasının alınması talep edilmişti.

Gözaltına alınan gazeteci Sedef Kabaş, bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne götürüldü. “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan tutuklanma talebiyle nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen gazeteci Sedef Kabaş tutuklandı.

Tutuklama kararında Sedef Kabaş’ın tutuklanma gerekçesi de yer aldı. Karara göre, Kabaş’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldığını söylemesine rağmen hakimlikte aksi yönde kanaat oluştuğu belirtildi.

Kararda, “Müsnet eylemin televizyon programında gerçekleştirilmiş olması sebebi ve suçun nitelikli hali kapsamına girdiği ve cezada aktarım öngörüldüğü hususları birlikte değerlendirildiğinde şüphelinin üzerine atılı suçu işlemiş olduğu hususunda kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu” ifadeleri yer aldı.

Kararda Kabaş’ın “kanunda öngörülen cezasının alt ve üst sınırı nedeniyle kaçma ve saklanma ihtimalinin yüksek” olduğu bu nedenle adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı ve bu durumda tutuklamanın “ölçülü olduğu” kanaatine varıldığı belirtildi.

Kabaş’ın gözaltına alınmasının ardından Twitter’da “Sedef Kabaş yalnız değildir” etiketi altında Kabaş’a destek verildi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada, isim vermeden Sedef Kabaş ve hükümetin hedefindeki bir diğer isim olan Sezen Aksu’ya destek verdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “gündem yaratma peşinde” olmakla suçladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Sedef Kabaş’a destek verdi. Akşener, “Şiirden hapse giren dünün mağdurlarının, atasözü söyleyenleri hapse atan mağrurlar haline geldiği günlerden geçiyoruz. Nereden nereye… Ama az kaldı, hiç merak etmeyin. Bu zihniyet gidecek, Türkiye’ye yeniden adalet gelecek.” dedi.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, kararı “hukuk dışı” olarak yorumladı. Beştaş, “Cumhurbaşkanına hakaret suçu demokratik ülkelerde yoktur! Türkiye’de ise herkes bu suçun direk muhatabı! AİHM’nin siyasetçilere yapılan her türden eleştiriyi, şoke edici olsa da makul gören kararları var. #SedefKabaş’ın tutuklanması iktidarın gövde gösterisidir, hukuk dışıdır.” ifadelerini kullandı.

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) da bir yazılı açıklamayla, Kabaş’ın “derhal serbest bırakılması” çağrısı yaptı.

Koalisyon yaptığı yazılı açıklamada, “Söz konusu gözaltı girişiminin gazeteciye yönelik uygulanan bir sindirme politikası olduğuna inanıyoruz. İfade özgürlüğüne yapılan bu saldırıyı kınıyor, Sedef Kabaş’ın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, tutuklama kararıyla ilgili yaptığı açıklamada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Vedat Şorli kararına işaret etti, “Tutuklama, artık demokrasi idealinin kalmadığının acı göstergesidir” dedi.

AİHM, Türkiye’deki ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ davalarıyla ilgili ilk kez verdiği kararda, Vedat Şorli’nin ilgili suçtan mahkum edilmesini ifade özgürlüğünün ihlali saymıştı.

Paylaşın