Giresun: Şebinkarahisar, Çavuşpınarı Çeşmesi

Çavuşpınarı Çeşmesi; Giresun’un Şebinkarahisar İlçesi, Tamzara Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Çeşme, evlerin çevrelediği bir avlu sokakta bulunmaktadır. Kesme taş malzeme ile inşa edilen çeşme, dikdörtgen planlı, tel cepheli ve sivri kemerlidir.

Ermenice kitabesine göre Parsiğ Torunu Minatzagan tarafından 1 Temmuz 1880 tarihinde yapılmıştır/açılmıştır.

Çeşme nişi içerisinde iki adet maşrapa nişi yer almaktadır. Kitabesi bu nişlerin arasına yerleştirilmiştir. Tek lüleli çeşmenin yalağı sonradan beton malzeme ile yenilenmiştir.

Paylaşın

Giresun: Şebinkarahisar, Alay Çeşmesi

Alay Çeşmesi; Giresun’un Şebinkarahisar İlçesi, Müftü Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yığma yapım sistemiyle inşa edilen çeşmede kesme taş malzeme kullanılmıştır. Bağımsız çeşme, dikdörtgen planlı ve tek cephelidir. Sivri kemeri bulunan çeşmenin kemer bölümü bitkisel motifli taş süslemesine sahiptir. Kemer ayakları iki yanda ayaklar üzerine oturtulmuştur.

Kemer ayaklarında ibrik ve bitkisel motifler yer almaktadır. Niş içerisinde yer alan kitabesinde yaptıranı ve yapım yılı ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. İki adet lülesi bulunan çeşmenin yalak ve dinlenme sekisi de bulunmaktadır.

Paylaşın

Giresun: Şebinkarahisar Kalesi

Şebinkarahisar Kalesi; Giresun’un Şebinkarahisar İlçe Merkezi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

İlçe merkezinin kuzeyinde kalan ve Hacı Kayası olarak bilinen şehre hâkim bir tepe üzerinde yer alan kalenin yapım tarihi ve yaptıranı hakkında bilgi veren kitabesi mevcut değildir. Akademik yayınlarda kalenin ilk kuruluşunun Roma öncesine kadar gittiği, surların büyük bölümünün Mengücekler zamanında yeniden yapıldığı yönünde bilgiler verilmektedir.

Özellikle Mengücekli hükümdarlarından Fahrettin Behramşah’ın 1184 yılında kaleye önemli eklemeler yaptırdığı belirtilir. Kalenin günümüzdeki girişi ve surları Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine aittir. Kale kapısı üzerindeki kitabe ve çift başlı kartal kabartmasının 1896 yılında yok edilmiştir. Osmanlı döneminde birkaç defa onarılan kale, 1915 Ermeni ayaklanmasında büyük zarar görmüştür.

Arazinin topografik yapısına göre şekillenen kale, dış ve iç kale olmak üzere iki bölümden oluşur. Dış kale olarak tanımlanan surlar, yer yer yarım daire planlı kulelerle sağlamlaştırılmıştır. Şehirden basamaklı bir yolla ulaşılan kalenin giriş kapısı sivri kemer açıklıklı olup, girişin iki yanında yarım daire planlı birer kule vardır. Düzgün yonu taş malzeme ile inşa edilen ve Selçuklu Kapısı olarak da anılan bu kapının 15- 20 metre kuzeydoğusundan sonradan kapandığı anlaşılan ve Bizans dönemine ait olduğu belirtilen başka bir kapı daha vardır.

Dış kale olarak tanımlanan surların kuzeybatısında yer alan oval planlı büyük burç kaynaklarda Kızlar Kalesi olarak anılır. Kalenin kuzey ve doğusunda kalan surlar, günümüzde harap durumdadır. Kale içerisinde irili ufaklı çok sayıda kayaya oyma sarnıç vardır. Bunlardan en önemlisi “Kırk Badal” olarak adlandırılan su tünelidir. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, kale içinde yetmiş kadar ev, çok sayıda sarnıç ve buğday ambarları ile Küçük Fatih Camisinden bahsedilir. 1915 Ermeni isyanına kadar bu yapıların çoğunun ayakta olduğu belirtilmektedir.

İçkale, sekizgen bir kule ve kuleyi çevreleyen avludan oluşmaktadır. Surlara göre 10 – 15 metre yüksek olan içkale, kayalık bir zemin üzerine oturur. İçkaleye dıştan basık, içten sivri kemer açıklıklı bir kapı ile girilir.  Kapı eyvan biçiminde olup, köşelerden yuvarlak planlı kulelerle desteklenir. İç kalenin kuzeybatı köşesinde dört katlı, sekizgen planlı büyük bir kule yer alır.

Basık kemerli giriş açıklığı bulunan kulenin duvar kalınlığı 1, 5 metredir. Kulenin mazgal siperlerine 42 basamaklı bir merdiven ile ulaşılır. İç çapı 12 m., yüksekliği 27 m. olan bu kulenin, girişin bulunduğu cephesi dışında kalan diğer cephelerinde, sivri kemer açıklıklı birer penceresi vardır. Kalenin en önemli birimlerinden olan bu kulenin köşelerinde, kapı ve pencere sövelerinde kesme ve düzgün yonu; diğer yerlerinde ise moloz taş kullanılmıştır.

Paylaşın

Giresun: Şebinkarahisar, Taşhanlar

Taşhanlar; Giresun’un Şebinkarahisar İlçe Merkezi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Şebinkarahisar Kalesi’nin kuzey eteklerinde yer alır. Taşhanlar XVII. (17) Yy. Şebinkarahisar Sipahi Reisi olan Taban Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Şebinkarahisar Kalesi ve Orta Mahalleye giden yolun her iki tarafında yer alır.

Yeri kara taştan, kemerli, kâgir bir yapı olan bedestenlerin hepsi iki katlı idi, ayrı, ayrı giriş çıkış kapıları mevcuttu, ortalarında ışık alabilmeleri için delikler vardı, bedestenin tam ortasında ise bir avluya yer verilmiştir. Kuzey cephesinde dışarıya dönük beş adet kemerli dükkânların olduğu kısım bulunmaktaydı.

Taş Hanların bu özellikleri tipik Osmanlı Taş Hanları mimarisinin en güzel örneklerinden biri olduğuna işaret etmektedir. 1915 yılından 1939 yılında ki büyük Erzincan depremine kadar cezaevi olarak kullanılmıştır.

1939 depremi ile büyük zarar görmüştür, büyük bir bölümü yıkılan bedesteni insanlar taşı, demir ve kurşunları için de tahrip ettikten sonra kaderlerine terk edilmiştir. Bedestenin bir tarafına daha sonra yeni dükkânlar yapılmıştır.Bu bedestenleri halk kendi arasında Taşhanlar olarak adlandırmıştır. Restore edilmesi ve korunması gerekmektedir.

Paylaşın

Giresun: Şebinkarahisar, Atatürk Evi

Atatürk Evi; Giresun’un Şebinkarahisar İlçe Merkezi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 11 Ekim 1924 de Şebinkarahisar’ı ziyareti esnasında bir gece kaldığı geleneksel Şebinkarahisar evlerindendir. Evin gerçek sahibi Tüfekçizade Mustafa Ertem’dir. İlçenin merkezinde bulunan ev ahşaptan yapılma olup iki kattan oluşan sade bir binadır.

Evin iki yana eğimli çatısının altında köşk odası vardır, evin önü çıkmalı üçgen alınlıklıdır, mahalli yapı malzemesi kullanılmıştır, 10 adet taş basamaklı merdivenin bulunduğu ana giriş kısmından iki kanatlı ahşap bir kapı ile içeri girilmektedir. İkinci katın üzerinde yarım kat halinde ki ön cepheden görünmeyen çatı katı mevcuttur. Bu çatı katına da ikinci kattan dönerli ahşap bir merdivenle çıkılmaktadır.

1932 senesinde evin içerisinde yapılan çeşitli çalışmalar sonucu ev o tarihlerdeki aslına uygun şekilde düzenlenip, döşenmiştir. 11 Ekim 1982 tarihinde Atatürk’ün Şebinkarahisar’a gelişinin 58. yıldönümünde “Atatürk Evi ve Müzesi” olarak ziyarete açılmıştır.

Maliye ve Gümrük Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 02 Mayıs 1986 gün ve 3121-749/16781 sayılı yazısıyla mülkiyeti Hazineye ait olan bu yapının Kültür ve Turizm Bakanlığında olan tahsisi kaldırılarak, Şebinkarahisar Belediyesi’ne tahsis edilmiştir.

Müze’de Atatürk’ün ve yaverinin kaldığı odadaki yataklar, çalışma masası, koltuk ve sandalyeler, kanepeler, piyano o günkü hali ile ve diğer tarihi nitelikleri olan bazı eşyalarla yöresel etnografik çeşitli eserler sergilenmektedir. Şebinkarahisar Atatürk Evi ve Müzesi içerisinde 500 kitaplık bir Atatürk Kütüphanesi ve resimlerle Atatürk Köşesi de yer almaktadır. Teknik ve uzman elemanı olmayan müzenin, önemli günlerde ve talep dahilinde belediyece görevlendirilmiş memurlar tarafından ziyarete açılmaktadır.

Paylaşın

Giresun: Şebinkarahisar, Tamzara Camii

Tamzara Camii; Giresun’un Şebinkarahisar İlçesi, Tamzara Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Tamzara Mahallesi merkezinde yer alan camiye ait yapım tarihi ve yaptıranı hakkında bilgi veren kitabesi veya dönem kaynağı mevcut değildir. Ancak caminin içerisinde duvarda asılı bulunan üç adet belge, caminin inşa tarihi, mimarı, ustaları, caminin yapımına destek verenleri ve geçirdiği onarımları belirtmektedir. Bu belgelerden ilki Osmanlıca olup, 30 Ekim 1901 tarihinde Tamzara İmamı Kara Mehmed Oğlu İsmail Kazım Efendi tarafından yazılmıştır.

1938 senesindeki tamirat sırasında bir küpün içerisinde bulunan bu tarihçeye göre cami, 30 Eylül 1901 tarihinde ibadete açılmıştır. Caminin başmimarı Gümüşhane’nin Torul Kazası’na bağlı Mavrinas Köyü’nden Hacı Lefter Oğlu Timyos Efendidir. Mükellef ustası yine aynı köyden Bavli Oğlu Yorake Usta olup, diğer ustalar Bavli Oğlu Hacı Nikola,  Harabati? Usta, Yani Temürcü Oğlu Yor Usta,  Sava Oğlu Tınas Usta olarak belirtilmiştir. Aynı kitabeye göre caminin yapımına destek verenler şunlardır:

  • 1-Karahisar-ı Şarki Muhasebecisi Mahmud Nazmi Efendi
  • 2-Tamzaralı Selimzâde Hacı Şerif Efendi bin Mustafa Ağa
  • 3-Şişmanzâde Osman ve Mustafa ve Receb biraderler
  • 4-Umûm-ı ahali tarafından belli başlı kimseler (Hacı Kara Mehmedoğlu Abdurrahman Efendi, Muhtar Musa Efendioğlu Şerif Bey, Küçükzade Hacı Abdullah Efendi, Salih Efendi, Edhem Efendi, Salih Efendizade Muharrem Efendi, Recep Efendi, Hacı Alizade İshak Efendi

Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı olan cami, son cemaat yeri ve harimden oluşur. taş ve kısmen ahşap ile inşa edilen yapının kuzeyinde, çıkmanın üzerine gelecek şekilde tek şerefeli ahşap bir minaresi bulunmaktadır. Cami,  içten bağdadi tekniği ile yapılmış kaburgalı bir kubbe, üzerine dıştan kırma çatı ile örtülüdür.

Kuzey cephe duvarı, ana giriş, girişe çıkılan on basamaklı merdiven, girişin üzerine gelen ve minareye geçit veren merdivenin bulunduğu kapalı bir çıkma, çıkmanın üzerinde minare ve mahfilin bu yöne bakan yüzeyinden oluşmaktadır. İki kanatlı ve ahşap olan kapı, sonradandır. Girişin üzerinde bulunan genişlemesine dikdörtgen gövdeli çıkmayı iki ahşap sütun taşımaktadır. Sütunlar armudi formlu taş kaide üzerine oturtulmuştur. Sütun başlığı küp şeklinde olup, çıkmanın altına eliböğründelerle bağlanmıştır.

Giriş kısmının iki yanında dikdörtgen formlu, sivri kemer açıklıklı ve demir korkuluklu birer pencere bulunmaktadır. Pencereler, dıştan, yüzeyden hafif dışa taşıntılı olarak yapılmış söve ile çevrilidir. Sövenin üzeri içbükey ve dışbükey profillerle hareketlendirilmiştir. Ana mekândaki pencerelerin tamamı bu formda inşa edilmiştir. Beden duvarının taş bölümünün bağdadiye dönüştüğü yerde dikdörtgen formlu düz bir silme vardır. Bu silme, çıkma haricinde tüm cepheyi dolaşmaktadır. İç mekânda, kuzey beden duvarında, altta giriş kapısı ve iki yanında birer pencere bulunmaktadır.

Mahfile, girişin doğusunda bulunan ahşap bir merdiven ile çıkılır. Ahşaptan yapılan mahfilin tam ortasında, mekâna doğru uzanan yuvarlak formlu bir balkon vardır. Mahfil, güneyde ahşap bir korkulukla çevrelenmiştir. Mahfilden, kuzey beden duvarının tam ortasında bulunan bir kapı ile çıkma şeklinde yapılmış olan minarenin merdivenine geçilir. İç mekânda, doğu duvarı, kubbeyi taşıyan ayakların yüzeyi bölmesiyle üç bölümlü bir görünüm kazanmıştır. Yuvarlak kemerle sonlanarak kubbeye geçişin sağlandığı bu bölümlerin her birinin ortasına gelecek şekilde üç adet sivri kemer açıklıklı pencere bulunmaktadır.

Beden duvarında herhangi bir süsleme unsuru bulunmamaktadır. Güney duvarın orta ekseninde, yüzeyden taşıntı yapan mihrap yer almaktadır. Mihrabın batısında bulunan minber tamamen ahşap malzemedendir. Mihrap nişi yuvarlak formludur. Kalemişi tekniğinde bitkisel bezeme unsurları ile süslenen mihrabın kavsarasına deniz kabuğu motifi işlenmiştir. Taç kısmında ise sonradan sülüs ile yazıldığı anlaşılan mihrap duası vardır. Mihrabın batısında bulunan minber, ahşaptan, makine işçilikli ve sonradandır.

Minberle aynı malzemeden yapılmış olan vaaz kürsüsü mihrabın doğusunda kalan pencere ile doğu duvarı arasında kalan bölüme yerleştirilmiştir. Beden duvarında herhangi bir süsleme unsuru bulunmamaktadır. Yapı, içten kaburgalı bir kubbe, dıştan ise kırma çatı ile örtülüdür. Kubbe, sekizgen bir kaideye oturur. Sekiz adet ahşap sütun üzerine oturan kubbe, sütunlardan itibaren içbükey ve dışbükey profillerle perde dökümlerini andıracak şekilde dalgalanarak yükselir.

Kubbe karnı, sütunlardan itibaren göbeğe doğru sekizgen kaburgalı olarak yapılmıştır. Kubbenin tepe noktasında sekiz kollu bir yıldız motifi bulunmaktadır. Yıldızın kolları balıksırtı şeklinde yapılmıştır. Kubbe içi beyaz, ortadaki sekiz kollu yıldız ise kırmızı ve mavi renk boya ile boyanmıştır. Bu görüntüsüyle kubbe, caminin en gösterişli bölümünü oluşturur. İç mekân, cephelerde özellikleri belirtildiği üzere doğu ve batı üçer, kuzey ve güneyde ikişer olmak üzere toplam on adet pencere ile aydınlatılmıştır.

Paylaşın

Giresun: Şebinkarahisar, Kadıoğlu Camii

Kadıoğlu Camii; Giresun’un Şebinkarahisar İlçesi, Kırkgöz Mahallesi Kadıoğlu Mevkii sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Giriş kapısı üzerinde yer alan kitabesine göre 1929 (H. 1924) yılında Dikzade Hayri Efendi tarafından yaptırılmıştır. Minaresinde yer alan ay-yıldız demir levhadaki yıldızın üzerinde “Kadızade Mehmet Efendi” yazmakta olup, bu kişinin yapının mimarı olduğu belirtilir.

Son cemaat yeri ve tek kubbeli harimden oluşan yapının son cemaat yeri sonradan harime dahil edilmiştir. Son cemaat yerinin özgün şeklinde solunda bir oda, sağında minare kaidesi yer almaktayken günümüzde bu bölüme ait kemer ve sütun parçaları çevreye dağılmış durumdadır. Harim duvarları alçı ve yağlıboya ile boyanmıştır. Mihrabı taş, minberi cevizdendir.

Paylaşın

Giresun: Şebinkarahisar, Fatih Camii

Fatih Camii; Giresun’un Şebinkarahisar İlçesi, Bülbül Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Kaynaklarda, Fatih Sultan Mehmet’in 29 Ağustos 1473 tarihinde Otlukbeli Savaşını kazandıktan sonra Şebinkarahisar’a gelişinde yapılmaya başlandığı ve beş yılda tamamlandığı yazılıdır. Caminin, ilk olarak ahşaptan yapıldığı, iki defa yandığı ve bu yangınların ardından taş malzeme ile yenilendiği ifade edilmektedir. Kaynaklar, günümüzdeki Fatih Camisinin, 1888 yılında Rasih ve Mahmut Paşalar tarafından yaptırıldığını kaydetmektedir. Caminin 1939 depreminde çöken kubbelerinin 1950 yılında onarılmış, ayrıca yapı 1977 yılında küçük bir onarım geçirmiştir.

Yüksek bir teras üzerinde ve geniş bir avlu içerisinde yer alan yapı, kuzey – güney doğrultusunda uzunlamasına dikdörtgen planlı (17.70 X269,60 m.) olarak inşa edilmiştir. Tamamen düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilen yapı, içten sıvanıp boyanmıştır.  Caminin kuzey cephesinde yer alan ve ortada iki adet yekpare taş sütun üzerine oturan üç gözlü son cemaat yeri, günümüzde camekânla kapatılmış durumdadır.  Üç basamaklı bir merdiven ile ulaşılan giriş bölümünün üzeri, iki adet ahşap sütunla taşınan sundurma ile örtülüdür.

Son cemaat yerinin doğusu, imam odası olarak düzenlenmiş olup, batısında minare yer alır. İmam odası olarak düzenlenen kısmın doğu ve kuzey duvarlarında alt sırada birer adet dikdörtgen formlu, düz atkı taşlı, üst sırada ise küçük boyutlu yuvarlak formlu birer pencere yer alır. Son cemaat yerinin batısından yuvarlak kemerli bir kapı ile minareye geçiş verilmiştir. Harimin giriş bölümü, kemerlerle üçe ayrılmıştır. Ortada giriş kapısı, bunun iki yanında da mukarnas kavsaralı, birer mihrabiye nişi ve birer pencere yer alır.

Pencereler, dikdörtgen formlu, kademeli ve silmeli ikili yuvarlak kemer açıklıklı ve demir şebekelidir. Silindirik formlu mihrabiye nişlerinin üzerinde dikdörtgen pano içerisinde kitabe kuşağı vardır. Taç kapı, dikdörtgen çerçeveli olup, basık kemerli bir açıklığa sahiptir. Ayrıca harimin, doğu ve batı cephelerin kuzeyine yakın bir yerde, dikdörtgen formlu, basık kemerli ve iki kanatlı birer girişi daha vardır.

Girişlerin üzeri sundurma ile kapatılmıştır. Yapının cephelerini enlemesine ikiye bölen ve bütün cephelerini dolanan dört kademeli silmeden oluşan bir korniş vardır. Bu korniş alt ve üst sıra pencerelerinin arasından geçer. Cephelerdeki en önemli mimari eleman olan pencereler, dikdörtgen formlu ve yuvarlak kemer açıklıklıdır. Kemer kilit taşları kemer sorgucu şeklinde dışa taşırılmıştır.

Harime, dikdörtgen formlu, basık kemer açıklıklı ve iki kanatlı ahşap bir kapı ile girilir. Girişin hemen üzerinde yer alan mahfil, girişin her iki tarafında yer alan 15 basamaklı merdivenlerle çıkılır. Mahfil, ortada mukarnas başlıklı iki adet yekpare sütuna, yanlarda ise duvara oturur. Sütunlar, üç adet kemerle birbirine bağlanmıştır. Mahfilin orta bölümü, doğu-batı yönlü tekne tonoz, yan bölümleri çapraz tonoz şeklinde düzenlenmiş olup, her bölüm öne doğru yarım yuvarlak şeklinde çıkma yapmaktadır. Ahşap olan korkuluklar, altta ters palmet sıralarından oluşur. İç mekanda duvar yüzeyleri sıvanıp, boyanmıştır.

Herhangi bir süsleme unsuru yoktur. Güney kenardaki duvar yüzeyi, plasterler üzerine oturan, yuvarlak kemerler ile üç bölüme ayrılmıştır. Duvar yüzeyinin ortasında yer alan taş mihrap, çokgen nişli ve yedi sıra mukarnas kavsaralıdır. Kavsaranın üçgen köşeliklerinde altın yaldızla boyalı bitkisel motifler yer alır. Kavsara üzerindeki dikdörtgen pano üzerinde “Âl-i İmran” suresi 37. ayetten alınan “Küllemâ dehale aleyhâ Zekeriyye’l-Mihrâb” (Zekeriya onun yanına mihraba her girdikçe…) yazısı vardır. Alınlık kısmı yuvarlak kemer şeklinde olan mihrabın, iki yanında plasterler iki bölümlü olarak düzenlenmiştir.

Her iki bölümün de volütlü ve sarkıtlı başlıklarla belirginleştirildiği dikkati çeker. Mihrabın sağ yanında yer alan minber kapısının iki yanında kare altlığa ve dilimli gövdeye sahip birer sütun bulunur. Giriş, dikdörtgen formlu ve düz lentoludur. Girişin üzerinde, dikdörtgen bir pano içerisinde hat örneği vardır. Girişin tepeliği, ortada ay – yıldız motifinin iki yanında birer volüt şeklinde oluşturulmuştur. Minberin üçgen şeklindeki aynalık kısmı sadedir. Korkuluk kısmı ise yan yana beş adet kare pano, bu kare panolar içinde de birer daire motifleri bulunur. Köşk kısmı, altıgen gövdeli dört adet sütuna oturur. Minber, düz bir silme ve üstündeki bir sıra diş motifinden oluşan kornişten sonra cam külahla sonuçlanır. Minberdeki taş süslemeler altın yaldızla süslenmiştir.

Caminin ana mekânı, ortada dört sütunla taşınan bir merkezi kubbe, merkezi kubbenin dört köşesinde küçük boyutlu birer kubbe ve küçük kubbelerin arasındaki tekne tonozlarla örtülüdür. Buna ilaveten kuzeydeki iki sütun ve köşelerde çapraz tonoz, ortadaki tekne tonozlu girişi sayarsak, üç sahınlı camide örtü ve sütun sayısı artmaktadır. Üst örtüyü taşıyan sütunlar, mukarnas başlıklı olup, birbirlerine ve duvarlardaki gömme ayaklara sivri kemerlerle bağlanır. Merkezi kubbenin kasnağındaki dikdörtgen formlu ve yuvarlak kemerli sekiz adet pencere, iç mekanın aydınlanmasında büyük katkı sağlar.  Kuzeybatı köşede yer alan minaresi, kare kaideli, soğan biçimli pabucu olan, onaltıgen gövdeli ve tek şerefeli olup, üstte konik bir külah üzerine oturan alemle son bulur.

Paylaşın

Giresun: Taş Mescit

Taş Mescit; Giresun’un Şebinkarahisar İlçe Merkezi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Taş Mescid’in  1366 Tarihinde Eretnalı Melik Ahmed zamanında yapıldığının rivayet edildiğini belirtmiştir. Ancak Şebinkarahisar’ın bilinen en eski camisinin Mengücek Oğulları Beyliği zamanında yapılmış Behramşah  Camisi olduğu düşünülürse Taş Mescid’in de bu döneme ait olabileceği ihtimal dahilindedir.

Elde bu konuda net bir bilgi olmadığı için şimdilik kesin bir şey söylemek mümkün değildir.  Ancak her iki cami-mescid de çok eski tarihi eser olma özelliğine haizdir. Behramşah Camisi 1071 Malazgirt zaferinden sonra kurulan beylikler dönemine aittir.  Mengücek Oğulları Beyliği Şebinkarahisar ve çevresinin iskânına önemli katkılar sağlamıştır.

Paylaşın

Giresun: Kurşunlu Camii

Kurşunlu Camii; Giresun’un Şebinkarahisar İlçe Merkezi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hamam ve çeşme ile birlikte, Kurşunlu Külliyesi’nin bir parçası olan Cami, giriş üzerinde yer alan kitabesine göre 1586 – 1587 (H. 995) yılında inşa edilmiştir. Harime giriş sağlayan kapının kemer dilimleri içinde yer alan dört satırlık Türkçe kitabede ebcet hesabı ile tarih düşülmüştür. Kitabe şöyledir:

Hak yoluna îdüp mâl          Allâh kûlu pek mebzû

Bu câmi’î yaptırdı               Düşürdî zehî ma’kûl

Hayrile bulup itmâm           Oldukda ‘aliyyü’l-ma’mûl

Denildî ânâ târîh                 Hayratı ola Makbûl 995.

Meyilli bir araz­inin düzeltilmesiyle oluşturulan düz bir alan üzerine inşa edilen yapı, üç kubbeli son cemaat yeri ve tek kubbeli harimden oluşur. Yapının, kuzeydoğu köşesinde minaresi, doğu ve güneyinde haziresi vardır. Malzeme bakımından beden duvarlarında kesme taş kullanılmıştır.

Caminin kuzey cephesinde yer alan ve dört adet yekpare taş sütun üzerine oturan üç gözlü son cemaat yerinin üzeri kubbe ile örtülü olup, yanları günümüzde camekânla kapatılmış durumdadır. Sütunlar, birbirine düzgün kesme taş işçilikli, basık sivri kemerlerle bağlanmıştır. Son cemaat yerinin doğusunda yer alan minaresi, kare kaideli, silindirik gövdeli ve tek şerefelidir. Pabuç kısmının altı pahlanmış, üstü ise altıgen olarak düzenlenmiştir.

Cephelerinde, basık sivri kemerli nişler vardır.  Minare, kurşun kaplı konik bir külah üzerindeki alemle son bulur. Yapının batı cephesinde üç, diğer cephelerinde ikişer olmak üzere toplamda 9 adet penceresi vardır. Pencereler, dikdörtgen formlu, yuvarlak kemer açıklıklı, demir şebekeli olup, dışa doğru kademelenme gösteren, silmeli bir çerçeve ile sınırlandırılmıştır. Cepheler, üstte silmeli taş bir saçak ile sonlanır.

İç mekâna, son cemaat yerinin ortasındaki çift kanatlı bir kapıdan girilir. Basık kemerli açıklığa sahip kapının alınlığı üçlü yonca yaprağı biçimli kemer formunda düzenlenmiştir. Solda, minareye çıkışı sağlayan bir kapı bulunur. Giriş kapısının iki yanında da yuvarlak kemerli, dikdörtgen formlu birer pencere yer alır. Pencereler, dıştan demir parmaklıklı olup, kapı alınlığındaki dikdörtgen panoda, yapının inşa kitabesine yer verilmiştir.

İç mekâna girince kuzeyde ahşap bir mahfil yer almaktadır. Orijinal olmayan ve sonraki yıllarda yapılan mahfile, giriş kapısının solundan bir merdivenle çıkılır. Mihrap, dikdörtgen formlu ve yuvarlak kemerlidir. Yuvarlak kemerli düz bir bordür, en üstteki alınlık kısmını da kapsayarak, mihrabı üç yönden ters “U” şeklinde çevrelemektedir. Bu bordür, düz yüzeyli olup altın yaldızla boyanmıştır. Mihrap bordüründe altın yaldızlı zemin üzerine lacivert, mavi, kırmızı ve yeşil renklerle, karanfil ve kenger yaprağını hatırlatan bitkisel motifler işlenmiştir.

Güney duvarın batı köşesine yer alan minber, özgün değildir. Ahşap olan minberin üzeri boyanmıştır. Korkuluğunda oyma tekniği ile yüzeysel olarak baklava motifleri işlenmiştir. Kare planlı harim, duvarlarda gömme plasterlere oturan kemerlere ve köşelerde yuvarlak kemerli tromplara oturtulmuş sağır bir kubbe ile örtülmüştür. Haziresinde Osmanlı dönemine ait mezar taşları yer alan Kurşunlu Camisi, en son 1986 yılında, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarılmıştır.

Paylaşın