Depremin Vurduğu 10 İlde OHAL İlan Edilmesi Ne Anlama Geliyor?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin vurduğu Adıyaman, Kilis, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Adana’da üç ay süreyle olağanüstü hal ilan (OHAL) edildiğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem yaşanan 10 ilimizi kapsayan ve 3 ay sürecek OHAL kararıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı ve Meclis süreçlerini hızla tamamlayacağız” dedi.

Erdoğan’ın da açıklamasında değindiği Anayasa’nın 119’uncu maddesi, belli şartlar altında Cumhurbaşkanı’na OHAL ilan etme yetkisi veriyor.

Anayasa’nın 119’uncu maddesinde bu şartlar arasında savaş, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketleri, salgın hastalık ve ağır ekonomik bunalımın yanı sıra “tabii afet” de sıralanıyor.

Anayasa’ya göre, OHAL ülkenin tamamında veya bir bölgesinde ilan edilebiliyor ve en fazla altı sürebiliyor.

OHAL ilanı kararın verildiği gün Resmi Gazete’de yayımlanıp, onay için aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gönderiliyor. TBMM, gerekli görmesi halinde süreyi kısaltıp uzatabiliyor ya da OHAL’i kaldırabiliyor.

OHAL ilanı hangi yetkileri veriyor?

Kahramanmaraş’ta yaşanan depremlerin ardından arama-kurtarma ve yardım faaliyetlerinin daha hızlı bir şekilde koordine edilebilmesi için bir süredir OHAL ilan edilmesi çağrıları yapılıyordu.

OHAL ilanı, olağanüstü durumlarda yardım faaliyetlerinin hızlandırılması ve hayatın normal akışına dönülmesini sağlayacak adımların daha hızlı bir şekilde atılması için idareye istisnai yetkiler kullanma hakkı tanıyor.

Afet durumlarında alınacak tedbirler ve OHAL’in uygulamasına ilişkin detaylar ise kanunlarla düzenlenmiş durumda.

OHAL Kanunu’nun 5’inci maddesine göre, doğal afet nedeniyle OHAL ilan edilmesi durumda, “felâkete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafisi için ihtiyaç duyulan ve hemen sağlanamayan para ve her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ve yapılması gereken işler; para, mal ve çalışma yükümlülüğü yoluyla” sağlanması öngörülüyor. Bu yükümlülüklerin detayları da yine aynı kanunda düzenleniyor.

OHAL Kanunu’nda kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra özel ve tüzel kişilerin de arazi, arsa, bina, araç, gereç, yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme gibi kendilerinden talep edilen her türlü maddeyi vermek zorunda olduğu belirtiliyor.

OHAL’in yardım çalışmalarına etkisi ne?

OHAL, ilan edildiği bölgelerde valilere çevre illerden ve ordudan yardım isteme yetkisi de tanıyor.

Kanunun 20’nci maddesinde, “Bölgelerinde… olağanüstü hal ilan edilen bölge valileri, kendi mülki idare bölümlerindeki ‘Acil Kurtarma ve Yardım Örgütlerinin’ ihtiyacı karşılamayacağının anlaşılması üzerine, çevredeki bölge valiliklerine başvururlar. Bölge valileri, ani ve olağanüstü olaylarla karşılaşmaları veya yakın bölge valiliklerinin göndereceği yardım gelinceye kadar, bölgedeki en büyük askeri komutanlıktan yardım isteyebilir” ifadeleri yer alıyor.

OHAL Kanunu’nun getirdiği bir başka düzenleme de OHAL Koordinasyon Kurulu’nun kurulması. Doğal afet durumlarında ilan edilen OHAL’de Koordinasyon Kurulu da farklı bölgelerdeki yardımların düzenlenmesi ve arama-kurtarma çalışmalarının koordinasyonunun sağlanmasından sorumlu oluyor.

Türkiye’de daha önce yaşanan depremlerin ardından özellikle sosyal medyada sarsıntının büyüklüğünün 7’nin üzerinde olması halinde OHAL ilan edilmesinin zorunlu olduğu yönünde iddialar sıkça dolaşıma girmişti.

Ancak, Anayasa ve başta OHAL Kanunu olmak üzere ilgili yasal düzenlemelerde böyle bir şart ve zorunluluk yer almıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Akşener’den Erdoğan’a: Edep Yahu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “14 Mayıs’ta bunlara öyle çakalım ki bir daha bellerini doğrultamasınlar” sözlerine tepki gösteren İYİ Parti Lideri Akşener, Erdoğan’ın bu sözlerinin yer aldığı bir haberin linkini “Edep yahu” ifadeleri ile paylaştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aydın’da toplu açılış törenine katıldı. Seçmen desteğinin çok önemli olduğunu belirten Erdoğan, vatandaşlardan oy isterken tepki çeken ifadeler kullandı.

Açılış konuşmasında Millet İttifakını hedef alan Erdoğan, “Küresel siyaset ve maşalarına 14 Mayıs’ta bir kez daha ‘Yeter söz milletin’ diyor muyuz? 14 Mayıs’ta ‘Söz de karar da gelecek de milletindir’ diyerek Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa ediyor muyuz? Bir türlü yerli ve milli olamayan zata 14 Mayıs’ta bay bay Kemal diyor muyuz?

Menderes’in hatırasını kirletecek yüzsüzlükle onun ‘Yeter söz milletindir’ sloganına çökmeye çalışanlar var. ‘Yeter söz milletindir’ sloganı bize aittir. Hangi yüzle bu sloganı sahipleniyorsun? Şimdi işte diyorum ki, 14 Mayıs’ta bunlara öyle çakalım ki bir daha bellerini doğrultamasınlar. İşte ülkemize kazandırdığımız eserlerin, milletimize getirdiğimiz hizmetlerin en yakın şahidi sizlersiniz…”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Erdoğan’ın bu sözlerine tepki gösterdi. Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerinin yer aldığı bir haberin linkini “Edep yahu” ifadeleri ile paylaştı.

Paylaşın

Erdoğan Aydın’da Konuştu: Bunlara Öyle Bir Çakalım Ki…

Aydın’daki Atatürk Kent Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Küresel siyaset ve maşalarına 14 Mayıs’ta bir kez daha ‘Yeter söz milletin’ diyor muyuz? 14 Mayıs’ta ‘Söz de karar da gelecek de milletindir’ diyerek Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa ediyor muyuz? Bir türlü yerli ve milli olamayan zata 14 Mayıs’ta bay bay Kemal diyor muyuz?” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Menderes’in hatırasını kirletecek yüzsüzlükle onun ‘Yeter söz milletindir’ sloganına çökmeye çalışanlar var. ‘Yeter söz milletindir’ sloganı bize aittir. Hangi yüzle bu sloganı sahipleniyorsun? Şimdi işte diyorum ki, 14 Mayıs’ta bunlara öyle çakalım ki bir daha bellerini doğrultamasınlar. İşte ülkemize kazandırdığımız eserlerin, milletimize getirdiğimiz hizmetlerin en yakın şahidi sizlersiniz…”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aydın’daki Atatürk Kent Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

“Aydın’a son gelişimizde yine bir toplu açılış töreninde sizlere rahmetli Menderes’in idamdan önce kendisini Yaslı Ada’ya kapatanlara ve ardından ipe götürenlere ithafen yazdığı son mektubu okumuştum. Şimdi rahmetlinin 1961’in eylülünde yazdığı bu mektubu bir kez daha hatırlayalım. Ne diyor rahmetli; Size dargın değilim.

Sizin ve diğer zavallıların iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes hürriyet uğruna ortaya koyduğu başını 17 sene içinde almadığınız için sizlere müteşekkirdir.

İdam edilmek için ortada hiç bir sebep yok. Ölüme bu kadar metanetle gittiğimin, silahların gölgesinde yaşayan efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz?

Şunu da söyleyiniz ki, milletçe bir gün mutlaka kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi, efendilerinizi yine ben 1950’de olduğu gibi kurtarabilirdim.

Dirimizden korkmamalıydınız ama şimdi milletle ele ele vererek Adnan Menderes’in ölüsü ölünceye kadar sizleri takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Buna rağmen merhametim sizinledir. Millet sağ olsun.

14 mayıs

14 Mayıs’ta bir kez daha hep beraber sizlerle sandığa gidip sandıkları patlatmaya var mıyız? Desteğiniz çok önemli. Durmak yok yola devam.

Milli Mücadele’nin resmen ilanının adı olarak gördüğümüz 23 Nisan 1920’den Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 14 Mayıs 1950’den oradan 14 Mayıs 2023’e varan uzun ve meşakatli süreçte ödediğimiz her bedelin karşılığını alacağımız döneme giriyoruz.

Biz Türkiye Yüzyılı vizyonuyla çıkıyoruz. Bırakın dirisine, ölüsüne bile tahammül edemeyenler onun “Yeter söz milletindir” sloganına çökmeye çalışanlar, kim bu? Bay bay Kemal. 14 Mayıs, Kemal’in Bay Bay Kemal olacağı gündür.

Efendilerinin emriyle kurdukları masadan yeniden tarihe yüz karası olarak geçecek işler yapmanın peşindeler. Program diye sundukları metinlerin çoğu ya bizim tarafımızdan 20 yılda yapılmış ya da yapılmakta olan işler.

Kalan başlıklar da bu ülkenin tüm kazanımlarını yok ederek efendilerinden aferin almak için güvensizliğin, istikrarsızlığın sembolü eski Türkiye’yi hortlatmaktan ibarettir.

“Bunlara öyle çakalım ki”

Bu “Bay Bay Kemal” hangi yüzle Menderes’in sloganına çöküyor. Rahmetliden sonra bu slogan bize aittir. Sen hangi yüzle bu sloganı sahipleniyorsun. 14 Mayıs’ta bunlara öyle çakalım ki bir daha bellerini doğrultamasınlar.”

Paylaşın

Bozdağ’dan Erdoğan’ın Adaylığıyla İlgili Açıklama: Engel Yok

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığıyla ilgili açıklama yapan Bakan Bozdağ, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın adaylığı konusunda herhangi bir tereddüt yok. Anayasal ya da yasal bir engel yok. Her şey hukuka uygun, herhangi bir meşruiyet tartışmasına da meydan verecek, ima yollu dahi bizim anayasa ve yasalarımızda bir düzenleme yok” dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ülke TV’nin canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bozdağ’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Yorumla, değerlendirmeyle anayasada açık olan bir hükmün değiştirilme teşebbüsü var. Ama bu teşebbüs netice vermez çünkü anayasa çok açık. Daha önce halk oylamasıyla cumhurbaşkanının 5 yıl görev süresi ve iki dönem seçilmesine ilişkin 2007’de anayasa değişikliği yapıldı ve 2012’de de biz cumhurbaşkanı seçimi kanunu çıkardık. Görevdeki ve önceki cumhurbaşkanlarının durumuna, bu iki defa seçilme hakkından istifade eder mi, etmezler mi konusuna açıklık getirdik. Etmeyeceklerine dair hüküm koyduk.

CHP o zaman konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Dedi ki ‘Siz yeni bir hak veriyorsunuz. Bu haktan görevdeki ve önceki cumhurbaşkanlarını mahrum edemezsiniz. Bu mümkün değil. Anayasaya aykırı.’ Anayasa Mahkemesi davayı inceledi ve kanundaki bu hükmü iptal etti. İptal ederken de bazı gerekçeler ortaya koydu. O gerekçelerden birisi şu, ‘Yeni bir seçilme hakkı veriyorsunuz siz. Seçilme hakları geleceğe dönük pozitif etkiler doğurur. Dolayısıyla bu hakkın kanunla sınırlanması mümkün değildir.

Geçmişte bu hak kullanıldı diye gelecekte doğan yeni 2 defa seçilme hakkından mevcut ve önceki cumhurbaşkanları mahrum edemezsiniz. Onların önceki dönem görevlerini gelecekte seçilme ihtimali olan adaylıklarından ve görevlerinden mahsup edemezsiniz’ dedi. İkincisi, eğer anayasa koyucu mevcut ve önceki cumhurbaşkanlarının seçilmemesini istemiş olsaydı o zaman anayasaya açık açık bunu yazarlardı. Geçmişte böyle bir içtihat vardı. Şimdi bu içtihat, şu andaki tartışılan konuyla bize göre tartışma yok ama tartışanlar açısından söylüyorum emsal teşkil eder.

“Seçimde yürütme organı seçildi”

Şu anki Cumhurbaşkanı, 2017 değişikliğinden sonra 2018’de seçtiğimiz cumhurbaşkanı, temsili bir cumhurbaşkanı değil. Devletin başı, yürütme organının başı ve yürütmenin temsilcisi. Eğer biz 101’inci maddeyi değiştirmeseydik bile, bir defa önceki sembolik cumhurbaşkanına göre iki defa seçilme hakkı veriyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişmesinden sonra yürütme yetki ve göreviyle donatıldığı için doğrudan yürütmeyi seçiyoruz. Şu anda yürütme organının başı Cumhurbaşkanı. Seçimde yürütme organı seçildi. Dün ise yürütme organı değildi. Yürütmenin sorumsuz kanadıydı. Doğrudan yürütme organı. Halk bugün cumhurbaşkanını seçerken esasında doğrudan yürütme organı seçiyor. Dolayısıyla bu cumhurbaşkanıyla önceki cumhurbaşkanının adının benzerliği dışında hiçbir fark yok.

Şimdi fikir değiştirmelerinde benim gördüğüm şey şu, bir defa anketlerde, halktan aldıkları geri dönüşlerde, pek çok şeyde, hazirandan bu yana AK Parti ve Cumhurbaşkanı’mızın oylarındaki sürekli artış. Onların trendlerinde önemli sabit duruş, sonra da aşağı dönüş. Bunu görüyorlar. Bunu görünce de bir farklı düşünüyorlar. Şu anda AK Parti’yi bulan anketlere baktığınızda 40’lar civarında buluyor. MHP’ye de baktığınızda ciddi ama hepimiz şunu biliyoruz ki Cumhurbaşkanı’mızın oyu AK Parti artı MHP, Büyük Birlik Partisi yani Cumhur İttifakı’nın partiler olarak aldığı oyun da artı üstünde bir oy.

“Cumhurbaşkanı’mız 2028’de de aday olma hakkını elde edecektir”

Geçen seçimde bunu gösterdi. Daha önceki seçimlerde, şimdi de gösteriyor. O yüzden baktılar ki pabuç pahalı. Tayyip Bey’le meydanda yarışırlarsa bir kez daha yenilecekler. O yüzden bu tartışmayı açarak ‘Acaba Tayyip Erdoğan’sız bir cumhurbaşkanlığı yarışını zorlayabilir miyiz? Yeni bir 367 ucubesini Türkiye’de yaşatabilir miyiz?’ Çok net seçim kaybetme endişesini, bu altılı masada sadece Kılıçdaroğlu’nu değil diğer bütün liderleri ciddi şekilde sardığını gösteriyor. Parlamento 2028’de seçimleri yenileme kararını alırsa Sayın Cumhurbaşkanı’mız 2028’de de aday olma hakkını elde edecektir.

“Fesih değildir bu yenilemedir”

Cumhurbaşkanımızın veya Meclis’in seçim kararı alması, seçimin yenilenmesidir. Bir ay işte yaklaşık öne çekiliyor. Bu fesih değildir, yenilemedir çünkü anayasa çok açık. Diyor ki ‘Seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde hem cumhurbaşkanının hem de TBMM üyelerinin görevi yenisi seçilene kadar, göreve başlayıncaya kadar devam eder. Fesih olduğu zaman, fesih ilan ettiğin an Meclis kapanır. Üyelerin görevi sona erer. Cumhurbaşkanının da görevi sona erer. İki kavramı birbirine bilerek karıştırıyorlar.

Cumhurbaşkanı’nın bu yetkiyi istiskal etmek, ‘Meclis’i feshediyor. Bak işte tek adam’ falan propagandasına payanda ve altlık oluşturmak için bunu yapıyorlar. Yenileme kararı fesih değildir. Fesih ne zaman olmuştur Türkiye’de? Fesih darbede olmuştur. Fesih darbecilerin kullandığı bir kavramdır. Esasında Altılı Masa’nın altında olanlarla, kenarında oturanları en çok rahatsız eden şey bu seçim kanununda yapılan değişikliklerdir. Seçim kanununda yapılan değişiklik, milli iradeye değer veren bir değişikliktir.

Bizim yaptığımız düzenleme esasında hak edene milletvekili seçilme ve seçme imkanı getiriyor. Ve halkın iradesini, oy atmadığı bir partinin haksız yere milletvekili çıkarmasını engelliyor. Benim oyum AK Parti ise benim oyum başka bir partiye seçim kanununda sayamaz. Herhangi bir sistemde sayamaz. Bu kıymetli bir şey. Demokratikleşme, hukuk devleti, milli iradeye kıymet verme bakımından da son derece önemli.

Zühtü Arslan’ın AYM Başkanı seçilmesi”

(AYM’deki başkanlık sonucu muhalefette büyük bir sevinçle karşılandı. Başkanlık seçimine dair sizin yorumlarınız nedir? Bu tartışmalar neden ve nasıl ortaya çıkıyor? Siz Anayasa Mahkemesi’nde herhangi bir adayı işaret ettiniz mi? sorusu üzerine) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “YSK üyelerini cumhurbaşkanı atıyor. Ben güvenmiyorum” dedi ama YSK üyelerini cumhurbaşkanının atadığı atamadığını doğrudan Yargıtay Genel Kurulu ve Danıştay Genel Kurulu tarafından salt çoğunlukla seçildiğini ya bilmiyor, bilmemesi mümkün bile isteye oraya seçilecek üyeleri itibarsızlaştırmak için ne yapıyor, böyle bir değerlendirme yapıyor.

Anayasa Mahkemesi üyelerin seçim usulü belli. Göreve gelişleri belli. Başkanlık seçiminin nasıl yapılacağı da Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş ve görevleri hakkındaki kanunda çok açık bir şekilde ifade ediliyor. Üyeler adaylık müracaatı yapmıyorlar. Onlar toplanıyor. Bir araya ama kimin aday olduğunu kendileri biliyor. Çünkü adaylık düşünenler kendi görüşlerini anlatıyorlar, destek istiyorlar. Sonra da toplanıyor genel kurul. Kendilerine zarflar veriliyor. On beş üyenin on beşinde ismi var. Yani sadece adaylık düşünen değil, herkesin ismi var. Üyeler alıyor. Bunlardan dilediğine oy veriyor. Buradaki seçim de böyle bir seçimdir.

Anayasa Mahkemesi üyelerinin kendi hür iradeleriyle yaptığı bir seçimdir ve bu seçim de gizli oyla yapılmıştır. Üyeler Sayın Arslan’ı yeniden başkan seçmiştir. Olay bundan ibarettir. Ama bunun ötesinde kalkıp bu işi sanki Sayın Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği aday kaybetti de öbürleri kazandı, biz kazandık havasına giriyorlar. Boşuna o havaya giriyorlar. Yani Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesidir. Millet adına yetki kullanıyor. Anayasa ve yasalara uygun görevini yapıyor. Çok sevindiler. Sevinmeye devam etsinler.

Zühtü Bey bizim arkadaşımız. Beraber biz çok çalıştık. AK Parti’nin kapatma davası sırasında, o dönemde kapatma davasının savunmasını hazırlarken teorik kısımda Zühtü Bey’in de çok büyük emeği vardır. Biz beraber çalıştık. Kendisi iyi bir hukukçudur. Kendi hanesine yazan kaybeder. Zühtü Bey kimsenin hanesine yazılmaz. Yazılmasını da sevmez. Hukuku, hukukun gerekleri neyse ona göre yapar. O yüzden buradan bir anlam çıkarmak yanlış olur. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına bakmak lazım.

“YSK seçim yapmıyor, seçimi organize ediyor”

Türkiye’de en güvenilir yapılan işlerin başında tereddütsüz seçim geliyor. Yani sadece bugün değil, dün de YSK çok güvenli bir şekilde Türkiye’nin seçimlerini organize etti ve yönetti. Hala da aynı şekilde yönetiyor. Anayasa, seçimlerin dürüstlük içinde yapılması ve başından sonuna kadar usulsüzlük, şikayet ve itirazları kesin karara bağlama görevini YSK’ye veriyor. Ama kamuoyunda sanki şöyle bir şey var, ‘YSK sanki seçimi o yapıyor.’ YSK seçim yapmıyor.

Seçimi organize ediyor ve seçim sürecinde itirazları, şikayetleri, usulsüzlüklere dair bir şey varsa bunu kesin olarak karara bağlıyor. Peki seçimi ne yapıyor? Organize ediyor. Seçimi esas kim yapıyor? Partiler yapıyor. Çünkü Seçim Kanunu’na göre çok açık, her sandıkta o ilçede teşkilatı olan, son seçimde seçime giren ve milletvekili çıkaran partilerden temsilci gerekiyor, 5 tane. 5 ayrı partiden temsilci, artı iki de kamu görevlisi var.

“Kılıçdaroğlu kuşatmasını yaptı”

(Millet İttifakı’nın adayı:)Adım adım kendi adaylığını kabul dışında bir seçenek masadakilere bırakmayacak bir noktaya getirdi. Şu anda artık masadan Kılıçdaroğlu dışında bir seçenek ortaya koyulacağını düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu kuşatmasını yaptı. Kılıçdaroğlu çok usta bir siyasetçi. Yani parti içinde rekabette de diğer şeyde de… Orada (sandıkta) ustalığı yok ama böyle hizip, grup, partisi içerisinde kendi düzenini kurmada gerçekten çok başarılı. Bunun hakkını teslim etmeli. Şimdi masanın patronu kim? Herkes, ‘patron benim’ diyor. Ama patron Kılıçdaroğlu. Hiç lamı cimi yok. Ne Meral Hanım patron ne de diğerleri patron. Onlar patronmuş gibi yapıyor. Ya göz görüyor, su akıyor. Burada patron tartışmasız Kılıçdaroğlu’dur.

Şimdi neden diğerleri Kılıçdaroğlu’nun adaylığına artık rıza gösterme noktasına geldi? Çünkü artık seçimi Kılıçdaroğlu da olsa başka isimler de olsa alamayacağına inanıyorlar. Alamayacakları için Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sanki karşıymış gibi durup, gönülden ‘evet’ diyecekler. Birincisi, seçimden sonra da, ‘biz senin alamayacağını bildik. O kadar karşı durduk. Sen aday oldun, bize kaybettirdin.’ İkincisi de şu anda listeler üzerinde mutabakat oluşmadan o masadan aday açıklaması çıkmaz. Çünkü buçuk partiler, hatta buçuk bile olmayan partiler var. Eğer şimdi aday konusunda açıklama olursa listede kaç vekil lazım? Kazanacak yerde kaç lazım? Şüpheli yerde kaç lazım? İYİ Parti’nin listesinden mi girecek? CHP’nin mi listesinden girecek? Bunun mutabakatı yapılmadan o masadan aday açıklaması çıkmaz. Şu anda bunun mutabakatı yapılmış mı? Yok.

Herkes gönlünden geçeni söylüyor. Herkes grup kuracak kadar milletvekili istiyor. O baktığınızda dört tane küçük parti var. 80 vekil yapar grup olursa. O zaman nereye koyacaksın bu seksen vekili? 10’ar olursa 40 vekil yapar. Şimdi hangi illerden konacak? CHP’nin listesine mi, İYİ Parti’nin listesine mi girecekler? Burada uzlaşma olmadan herkes Kemal Bey’in adaylığını kabul etse dahi aday açıklamasına rıza göstermezler. Şu anda pazarlığa oturmaktan çekiniyor, şimdiye kadar ertelediler. Ama artık erteleme imkanları kalmadı. Bu pazarlığı eninde sonunda yapacaklar. Yani bugün yapmazlarsa yarın çünkü 10 Mart’ta Sayın Cumhurbaşkanımız seçimin yenilenme kararını alacak.

3’ünde aday açıklaması yapabileceklerini düşünüyorum

“(Son günü ne zaman belli mi? sorusu üzerine) Nisanın başı muhtemelen. Adayların verilmesi herkes işte şu tarihte Cumhurbaşkanımız karar alırsa önceki takvimleri mukayese ederek, bir takvim oluşturuluyor. Bu takvime göre de nisanın başı gibi gözüküyor. Dolayısıyla nisanın başına kadar olan sürede bu tartışmalar sürer. Eğer bunlar listeler konusunda anlaşırlarsa yani aday kimi koyacağı değil de, yani A partisine şu kadar, B partisine bu kadar, falan ilde CHP listesinde ya da İYİ Parti listesinde mutabakat oluncaya kadar aday açıklaması yapamazlar. Çünkü yaptıkları takdirde de bu mutabakatı sağlayamazlar.

Herkesin kendi tabanına da bir mesajı var. O yüzden ben ayın 13’ünde aday açıklaması yapabileceklerini düşünmüyorum. Ya da Sayın Kılıçdaroğlu, ‘hepinizi ben CHP listelerine alıyorum’ derse, açıklarlar. Yani bunlar sürpriz yapacaklar ama ne zaman yapacaklar belli değil. Çünkü uzlaşma yok. Bunlar sanki uyumlu gibi gözüküyorlar aralarında zerrece uyum yok. Herkes hani masada böyle oturuyor ama masanın altından herkes birbirini tepikliyor. Yani bir sürü tartışma var. Bu tartışmaların hepsi ihtilafı, anlaşmazlığı, sorunu gösteriyor. Bu yüzden de bu sorunlar aşılmadan orada bir şey çıkmaz. Bir aday üzerinde mutabakat çıkmaz diye düşünüyorum ve çıkmayacaktır da. Bizim için rakip Kemal Bey olmuş, öbürü olmuş, beriki olmuş fark etmez.

Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın liderlik vasıflarıyla masanın altında olanla ve etrafında olanların vasıfları mukayese edilemez. Halkla kurduğu gönül ilişkisiyle, onların kurduğu gönül ilişkisi kıyas bile götürmez. Bakın bir yandan Türkiye’yi yönetiyor, bir yandan partiyi yönetiyor, bir yandan uluslararası alanda, her hafta Ankara’da, İstanbul’da ve başka bir ilde. Üç, dört tane ili geziyor. Şimdi Tayyip Bey’in bir yılda gezdiği toplam illerle Altılı Masa’nın etrafında olanların hepsinin gezdiğini şöyle yan yana koyun. Vatandaş çalışanla yatanı görüyor. Bunlar salıdan salıya gruplarda sohbet ediyorlar o kadar. Halkın arasında olacaksın.”

Yürütme yetkisi ve görevi bölünmez

“(Yürütme yetkisi) Kavramları doğru koymak lazım. Cumhurbaşkanı Yardımcısı yürütme yetkisi anayasaya göre kullanamaz. Bunlar, ‘biz parlamenter sisteme göre varmış gibi anayasayı bir kenara koyacağız öyle yöneteceğiz’ diyorlar. Yönetemezler. Çünkü anayasayı bir kenara koyup bunları yaptıkları zaman bütün işleri anayasaya aykırı olur ve anayasayı fiilen askıya almış, ilga etmiş olurlar. Bu kabul edilemez bir şeydir. Yürütme yetkisi ve görevi bölünemez, ortak kullanılamaz, vazgeçilemez, başkasına delege edilemez. Bunun aksi anayasayı ihlal olur ve pek çok konu yargıya gittiği zaman iptal olur.”

“Yeni konuşmayı dinlemeye hazırlansınlar”

(MHP ile bir ortak liste çıkarma durumu olabilir mi? sorusu üzerine) Geçen seçimde de MHP ile ittifak yaptık, ortak liste çıkarmadık. Şu anda da öyle bir ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Şu anda anketlerde de MHP gayet başarılı gözüküyor, AK Parti de öyle. Yani iki partinin de kendi listesiyle gireceğini düşünüyorum. Buna ihtiyaç da yok. Bunlar biraz MHP’yi zayıf düşürmek, MHP aleyhine propaganda üretmek için. Sanki MHP vekil çıkaramayacak, az alacak, şöyle olacak, böyle olacak.

Bu algının altını doldurmak veyahut da böyle bir algı oluşturmak için bunu yapıyorlar. Onlar boşuna kendilerini yoruyorlar. MHP’nin mitinglerini takip etmelerinde fayda var. MHP’nin oylarında bir düşüş söz konusu değil. MHP’nin herhangi bir listeden girmeye ihtiyacı yok. Böyle bir sıkıntısı yok. Sadece MHP’yi yıpratmak, MHP’ye yönelişi azaltmak. Sanki sorun varmış gibi göstermek isteyen art niyetli ve hesaplı yorumlar olduğunu düşünüyorum. Onlar 14 Mayıs sandığını beklesinler. 15 seçim hep aynı şeyi yaptılar. Her defasında da balkon konuşmasını Sayın Cumhurbaşkanımız yaptı. Şimdi inşallah yeni konuşmayı dinlemeye hazırlansınlar.”

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’ın “Bay Bay Kemal” Sözlerine Yanıt

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “Madem ‘Bay Kemal’ bu ifadeyi o kadar sevdi, öyleyse bundan sonra kendisine kullanacağı yeni sloganını da vereyim: Bay bay Kemal” sözlerine “Organize İşler” filminden bir kesit paylaşarak, “Ey beşli çeteler, hani bir şarkı vardı…” şeklinde yanıt verdi.

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının büyük bir kısmı, 6’lı Masanın önceki gün açıkladığı “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” üzerineydi.

Erdoğan, metni eleştirdiği konuşmasında , “Madem ‘Bay Kemal’ bu ifadeyi o kadar sevdi, öyleyse bundan sonra kendisine kullanacağı yeni sloganını da vereyim: Bay bay Kemal” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a sosyal medya hesabından cevap verdi. Kılıçdaroğlu, yönetmen, oyuncu Yılmaz Erdoğan’ın “Organize İşler” filminden bir kesit paylaşarak, “Ey beşli çeteler, hani bir şarkı vardı…” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.

6’lı Masa’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin hedefine alan Erdoğan, “Bunlar bırakın yeni projeler için kafa yormayı, ülkede ne yapılıp edildiğine bile hiç bakmamışlar. Baksalar, ‘ortak politikalar’ diye açıkladıkları metindeki hususlardan çoğunun, vadettiklerinin daha fazlasıyla zaten yapılmış veya yapılmakta olduğunu herhalde görürlerdi” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:

“Karşımızda henüz bir cumhurbaşkanı adayı bile belirlemekten aciz bir masa olduğu hakikatini unutmuyoruz. Bu masanın, bizim yaptıklarımızı, hedeflerimizi ve vizyonumuzu aşacak bir belge ortaya koyabilmesine de pek ihtimal vermiyoruz ama yine de ‘Ne yapmışlar, bir bakalım’ dedik. Keşke bakmaz olaydık. Kendimiz adına değil ama bu partilere umut bağlayanlar adına gerçekten çok üzüldük.

“İçimizden ‘buradan ülkenin ve milletin hayrına bir şey sadır olmaz ama gençlerimize güzel eğlence malzemesi çıkar’ dedik. Karşımızdaki kafadan, memleketin herhangi bir derdine derman olacak, sadra şifa bir şeyler beklemenin beyhudeliğini az çok tahmin etmemize rağmen yine de milletimiz adına üzüntü duyduk.”

Erdoğan, söz konusu metinde yer alan başlıkların ayrıntılarıyla ilgili değerlendirmeyi, partisinin Genel Merkezi ve bakanlıkların yeri geldikçe milletle paylaşacağını aktararak, “Burada sadece şu kadarını söyleyeyim ki bunlar bırakın yeni projeler için kafa yormayı, ülkede ne yapılıp edildiğine bile hiç bakmamışlar. Baksalar, ‘ortak politikalar’ diye açıkladıkları metindeki hususlardan çoğunun, vadettiklerinin daha fazlasıyla zaten yapılmış veya yapılmakta olduğunu herhalde görürlerdi. Gözleri var görmüyor; ağzı var konuşmuyor, çünkü kalpler tamamen mühürlenmiş” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, altılı masanın mutabakat metnine ilişkin, “Tamam adayı belirlemekte tembellik ediyorsunuz orasını anladık da bari vaatlerinizi oluştururken azıcık ders çalışsaydınız” dedi.

“Bay bay Kemal”

Muhataplarını tanıdıklarını belirten Erdoğan, “Adaylığını zor yetiştirecek. Slogandı, programdı, vizyondu onları hiç yetiştiremez. Memleketin her işi gibi, muhalefetin adayının sloganını bulmak da bize kaldı. Madem Bay Kemal bu ifadeyi o kadar sevdi, öyleyse kendisine bundan sonra kullanabileceği yeni sloganını da vereyim: Bay bay Kemal. Alsın tepe tepe kullansın. Telifini de istemeyiz. Bizden yana helali hoş olsun” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Erdoğan’dan Babacan’a Tepki: Batı’nın ‘Aferin’ Demesine Muhtaç Mısın?

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEVA lideri Ali Babacan’ın mutabakat metnine dair “Avrupa görecek, aferin Türkiye’ye diyecek” sözlerini eleştirerek, “Kendilerine rakip istemeyen, ülkemizin güçlenmesini istemeyen Batı’ya selam gönderiyorlar. İçlerinden birisi çıkıp ‘Batı bize aferin diyecek’ diyor. Yazıklar olsun. Sen Batı’nın ‘Aferin’ demesine muhtaç mısın?” dedi.

Haber Merkezi / “Darbecilere, vesayetçilere selam veriyorlar” diye konuşmasını sürdüren Erdoğan, “Tamam cumhurbaşkanı adayını belirlemekte tembellik ediyorsunuz onu anladık da bari vaatlerinizi doğru düzgün yapsaydınız. Herhalde bunlar uykudaydı. Milleti anlamak için zerre kadar gayret göstermeyenler.

1990’ların Türkiye’sinden bir adım öteye geçemeyenler bina değiştirerek sorun çözeceğini sanıyorlar. Sadece 2020’den 2022’ye istihdamın 5 milyona yakın arttığından haberleri yok. Her tarafı tel tel dökülen derme çatma bir programla milletin karşısına çıkıyorlar. Demokrasilerde iktidar kadar muhalefet de önemlidir. Ülkeye de yazık, millete de yazık. Yarın öbür gün sorumluluk üstlendiklerinde ülkeyi ne hale getireceklerini siz düşünün…” ifadelerini kullandı.

Altılı Masa’nın açıkladığı mutabakat metnine de değinen Erdoğan, “Son 20 yılda ülkemizin demokrasi ve kalkınma yürüyüşü öylesine hızlı oldu ki muhalefet bile bunun gerisinde kaldı. Biliyorsunuz önceki gün 6 parti güya aylarca çalışıp, uğraşıp, didinip hazırladıkları bir ortak politikalar metni yayınladı. Ülkemizin 6 güzide partisi bir araya gelip böyle bir metin hazırlayınca insan ister istemez şöyle bir beklentiye giriyor; neyin nesidir. Öyle ya bir 20 yıldır gece gündüz çalışmaktan ola ki bazı şeyleri gözden kaçırmış, bazı şeyleri ihmal etmiş hatta bazı konularda hata yapmış olabiliriz.

Netice itibariyle hepimiz beşeriz yani hepsi mümkün. Gerçi karşımızda henüz bir cumhurbaşkanı adayı bile belirlemekten aciz bir masa olduğu hakikatini unutmuyoruz. Bu masanın bizim yaptıklarımızı, hedeflerimizi, vizyonumuzu aşacak bir belge ortaya koyabilmesine de pek ihtimal vermiyoruz. Ama yine de ‘Ne yapmışlar’ bir bakalım dedik. Keşke bakmaz olaydık. Kendimiz adına ama bu partilere umut bağlayanlar adına gerçekten çok üzüldük.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açıkladıkları metinde herkese selam veriyorlar. HDP’ye selam veriyorlar. Kamudan uzaklaştırılan FETÖ’cülere ve PKK’lılara selam veriyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından önemli başlıklar şöyle:

“Meclis’in temsil ettiği milli iradeye sahip çıktık. 2007 yılında bize Cumhurbaşkanı seçtirmemek için Anayasa’yı ayaklar altına aldıklarında biz çareyi yine burada aradık. Anayasa ve yasalarımızı demokrasimizi, hak ve özgürlükleri, kalkınma mücadelemizi destekleyecek adımlarla yola çıktığımızda çareyi hep burada aradık. FETÖ’cü alçakların bombalarıyla iradeyi susturmak isterken, direnişi burada sürdürdük. Türkiye Yüzyılı’nı da Meclisimizle inşa edeceğiz. Yeni yönetim sistemimizle yasama-yürütme-yargı arasındaki ilişkileri netleştirip bu sürecin en sağlıklı şekilde yürümesini sağlayacak altyapıyı kurduk.

“2023 hedeflerimize, önümüzde çıkartılan engellere rağmen büyük ölçüde ulaştık”

Yeni yönetim sistemimizin ilk dönemindeki tecrübelerin ışığında sistemi ileri taşıyacak restorasyonları Meclisimizle yapmayı umut ediyoruz. Bu umudun gerisinde 20 yıllık emek ve kazanım vardır. Bundan 20 yıl önce hükümete gelirken ne söz verdiysek, Rabbim hemen hepsini yerine getirmeyi nasip etti. 2023 hedeflerimizden, dünyada yaşanan onca krize rağmen asla vazgeçmedik, asla sapmadık, asla geri atmadık. Cumhuriyetimizin ilk asrını tamamlarken 2023 hedeflerimize de, önümüzde çıkartılan engellere rağmen büyük ölçüde ulaştık. Başka bir ülkenin başına gelse ya da ülkemizde başka döneme denk gelse çok büyük yıkımlara yol açacak nice badireyi milletimizin desteğiyle atlattık.

Önceki gün altı parti aylarca çalışıp, didinip hazırladıkları ortak politikalar metni yayınladı. İnsan ister istemez bir beklentiye giriyor. Netice itibariyle hepimiz beşeriz, hepsi mümkün. Karşımızda henüz Cumhurbaşkanı adayı belirlemekten aciz masa olduğunu unutmuyoruz. Yine de ne yapmışlar bir bakalım dedik, keşke bakmaz olaydık. Kendimiz adına değil bu partilere umut bağlayanlar adına çok üzüldük. Gençlerimize güzel eğlence malzemesi çıkar dedik. Sadra şifa bir şeyler beklemenin beyhudeliğini tahmin etmemize rağmen milletimiz adına üzüntü duyduk.

“Açıkladıkları metinde herkese selam veriyorlar”

Metinle ilgili değerlendirmeyi genel merkezimiz ve bakanlıklarımız yeri geldiğinde paylaşacaktır. Bunlar bırakın yeni projeler için kafa yormayı, ülkede ne yapılıp edildiğine bakmamışlar. Şehir hastanelerini kapatmayı, milletin malı olan külliyenin kapısına kilit vurmayı, yeni bakanlıklar icat etmeyi; siyaset bilimi birinci sınıf öğrencilerine söyleseniz gülmekten katılacakları zırvaları vaat diye yazmazlardı. Açıkladıkları metinde herkese selam veriyorlar. Kayyımı kaldıracağız, belediyelere özerklik vereceğiz diyerek HDP’ye selam veriyorlar.

‘OHAL kararnamelerini iptal edeceğiz’ diye PKK ve FETÖ’cülere selam veriyorlar. Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Başkanlığı’na sataşarak tüm terör örgütlerine ve kullananlara selam veriyorlar. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne, savunma sanayi projelerine, kamu-özel yatırımlarına dokunacağız diyerek ülkemizin güçlenmesinden rahatsız olan batıya selam veriyorlar. Hatta içlerinden birisi ‘Batı bize aferin diyecek’, yazıklar olsun. Sen Batı’nın aferin demesine bu kadar muhtaç mıydın? Bir tek kazanımları ve hayalleriyle aziz milletimizin kendisine selam vermemişler.

Tamam cumhurbaşkanı adayını belirlemekte tembellik ediyorsunuz onu anladıkta bari vaatlerinizi oluştururken azıcık ders çalışsaydınız. Siz dün benim yanımda değil miydiniz? Benim yanımdayken Merkez Bankası’nın Ziraat Bankası’nın İstanbul’a gidişini konuşmadık mı? O gün ne iş yapıyordunuz. Herhalde bunlar uykudaydı. Önümüzdeki 5 yılda yüzde 5 büyüme vaadinde bulunuyorlar. Önümüzdeki 5 yılda 5 milyon istihdam sözü veriyorlar. Her tarafı tel tel dökülen programla milletin karşısına çıkıyorlar. Türkiye böylesine sakil bir muhalefeti hak etmiyor. Bu kadar pespayece davrananların yarın sorumluluk üstlendiklerinde ülkeyi ne hale getireceklerini varın siz düşünün.

“Yeni sloganı da vereyim; bay bay Kemal. Bizden yana helali hoş olsun, tepe tepe kullansın”

Kendisine zaman zaman ‘Bay Kemal’ diye hitap ediyoruz. Bay Kemal ifadesinin sonundaki ünlemi anlamadan kendisine slogan ilan etmiş. Memleketin her işi gibi muhalefetin sloganını bulmak da bize kaldı. Madem Bay Kemal bu ifadeyi o kadar sevdi, kendisine bundan sonra kullanabileceği yeni sloganı da vereyim; bay bay Kemal. Bizden yana helali hoş olsun, tepe tepe kullansın. Biz bunları söyleyince Tayyip Erdoğan bizimle maytap geçiyor diye feveran ediyorlar. Memleketin gülmeye, eğlenmeye de ihtiyacı var. Hiçbir işe yaramıyorsunuz bari o işe yarayın. Şu fotoğraf karşısında başka nasıl davranabiliriz? Yaptığı siyaset değil, hasisliktir.

Bizim adaylığımız bir yıldır belli; Anayasa, seçim kanunu ortada. Madem böyle düşünüyordunuz neden bizimle yarışacak aday belirlemek için toplantı üzerine toplantı yapıyorsunuz? Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Madem biz Cumhurbaşkanı adayı çıkaramıyoruz, Cumhur İttifakı da çıkaramasın demenin başka anlamı olabilir mi? Bizim vizyonumuz yok, Cumhur İttifakı’nın da olmasın demenin başka manası olabilir mi? Aslında bunların tarihleri benzer işlerle dolu olduğu için bunlara şaşırmamak lazım.

Dün hayallerini ve hayatını çaldıkları merhum Menderes’in sloganını çalarak genel merkezlerine asmışlar. Allah’tan korkmadıklarını biliriz de milletten utanmadıkları da kesin. Milletimiz 14 Mayıs’ta bu hasis siyasetine, bu utanmazlık siyasetine yeter diyecektir. Biz sözü de kararı da milletimize bırakarak 14 Mayıs için gece gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Birileri kendi sırça köşklerinde siyasetçilik oynayadursun biz milletimize gitmeye sürdürüyoruz.

Açıkladıkları programı ülkenin meselelerini çözmek için değil, Batılı efendilerinden aferin almak için hazırladıklarını ikrar etmekten çekinmiyorlar. Biz politika metinlerinin gerisindeki rövanşist zihniyete yabancı değiliz. Gezi olaylarında şart olarak önümüze konan, uluslararası mecralarda karşımıza çıkarılan ne varsa hepsi bu metnin ruhunda mevcut. Biz Türkiye Yüzyılı hayali ile geleceğe bakarken bunların milletin kazanımlarına göz dikmek dışında heveslerinin olmadığı ortada.

14 Mayıs seçimlerine ilk günkü heyecanla, azimle hazırlanıyoruz. Bay Kemal bu akşam TRT yayınını Çankaya Köşkü’nde yapacağım. Çankaya Köşkü bizim şahsi malımız değil. Külliyemiz de milletin malıdır. Bunlar seni niye bu kadar rahatsız etti? Siyasi hayatlarında tek bir seçim kazanamamış olanların Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı, bakanlık, kurum için birbirlerini tekmelemeleri niyetlerini ortaya koyuyor. 14 Mayıs’ta milletimiz bu yağmacılara yeter diyecektir.

“Bizim LGBT ile alakamız yok, çünkü biz aileyi savunuyoruz”

Sadece bize oy verenlerin değil, vatandaşlarımızın tamamının hak ve özgürlük alanlarını genişletmeye çalıştık. Kadınlarımızın hak ettikleri yeri almaları için özel önem verdik. Biz özgürlükleri savunurken CHP ve şuhelası mahkeme mahkeme dolaştılar. Ellerine geçirdikleri tüm fırsatları, başörütüsü kadınlarımızın hakları gasp etmek için kullandılar. Bay Kemal sosyal medyadan yayınladığı video ile eski yaraları tekrar kanattı. Bu çıkışın gerisindeki amacın kadınlarımıza hak vermek olmadıklarını, Meclis’e getirdikleri yasa teklifi ile bir kez daha gördük.

Biz de kalıcı çözüme kavuşturmak için süratle harekete geçtik. Ülkemizin geçmişten bugüne yaşadığı acıların bir kez daha tekerrür etmesisi için kendi teklifimizi hazırladık. Şimdi Altılı Masa’ya soruyorum: Biz kutsal saydığımız aile kurumunu anayasa teklifi altında Parlamento’ya sunduk. Ve aile kurumunu kutsiyeti içerisinde parlamentoya getirirken. Ey Altılı Masa’nın içinde olanlar açıkça LGBT’yi kimler savunuyor, savunmuyor. Bunu da söyleyin.

Bizim LGBT ile alakamız yok, çünkü biz aileyi savunuyoruz. Ve bizim ailelerimiz tarihinden bugüne o kutsiyeti içerisinde gelmiş, inşallah bugünlere ve yarınlara yürüyece. Hiçbir ayrım yapmadan Meclis’te grubu bulunan partilere bu sürece davet ettik. Komisyon görüşmelerinde Anayasa değişikliğini sulandırmaya çalıştılar. Yakın bir zamanda inşallah anayasa değişikliği teklifimizin genel kurul görüşmeleri başlayacak. Sosyal medyadan hak ve özgürlük nutuğu çekenlerin ne kadar samimi olduğunu tekrar göreceğiz.

Grubumuzun maalesef genel kurulda toplantılara katılmada sıkıntı yarattığını dün öğrendim. Bu beni üzmüştür. Bu millet, kendi kasasından, kesesinden maaşı veriyor. Bu maaşla birlikte vekil arkadaşlarımız bu görevi yapıyor. Ama genel kurulda eğer yoklamalarda benim vekil arkadaşlarım bulunmazsa, ki dün böyle oldu, bu millet sizlere hakkını helal etmez. Kim gelmediyse ben de onlara hakkımı helal etmiyorum. Bu sıradan bir olay değil. Eğer milletvekili adayı olmuşsan arkadaş burada görevini hakkıyla yerine getireceksin. Yerine getirmiyorsan, aldığınız maaşlar haramdır bunu böyle bilin.

NATO’nun genişleme sürecine ilişkin gelişmeleri yakından izliyoruz. İsveç, boşuna uğraşma. Sen benim mukaddes kitabım Kuran’ın yakılmasına müsaade ettiğin sürece biz sizin NATO’ya girmenize evet demeyiz. Finlandiya konusunda bakışımız olumludur, İsveç konusunda olumlu değildir. Bunu böyle bilin.”

Paylaşın

Millet İttifakı’ndan Erdoğan’a “Adaylık” Yanıtı: Aday Olamaz

Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı (Altılı Masa) kurmayları, “Kronometre sıfırlandı” diyerek yeniden aday olacağını belirten Erdoğan’a yanıt verdiler.

“‘Kilometre sıfırlamak’ için 101. maddede değişiklik yaparken oraya geçici madde hükmü konulması gerekiyordu.

Erdoğan yeniden aday olamaz. O sistem, bu sistem, şu sistem hiç fark etmez. Kanun aynı; 5+2 diyor, bunu getiren kendileri.

Anayasa 101. madde açık. Sayın Erdoğan’ın aklı neredeydi, demek ki aklı anayasada değilmiş, okumamış. 3. kez aday olamazsın, olman mümkün değil.”

Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan, adaylığı üzerinden yürütülen tartışmalara ilişkin  dün (28 Ocak) “Türkiye, 2018 seçimleriyle birlikte yeni yönetim sistemine geçti. Kronometreyi sıfırladı. Aklen de hukuken de fiilen de 2018’de seçilen cumhurbaşkanı yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır” açıklamasını yaptı.

Altılı masanın kurmayları Erdoğan’ın ‘kronometre sıfırlandı’ sözlerini değerlendirdi. Cumhuriyet gazetesine konuşan Altılı Masa kurmayları, Erdoğan’a tepki gösterdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “2017’de OHAL döneminde referandum yaptılar, kendilerinin aklı neredeydi? Biz hiçbir şeyi sıfırlamadık. Yeni bir anayasa da yapmadık” dedi.

İyi Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, şunları söyledi:  “Kişinin kendi arsuzuna göre ‘kilometre sıfırlandı’ gibi hukuka uymayan, sadece kendi isteğini ve iradesini yansıtan yaklaşımlarla Türkiye yönetilemez. İyi Parti bu hukuksuzluğa geçit vermeyecektir.”

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, “İki yılı aşkın süredir Erdoğan’ın aday olamayacağını söylüyoruz. “Kilometre sıfırlamak” için 101. maddede değişiklik yaparken oraya geçici madde hükmü konulması gerekiyordu”  değerlendirmesini yaptı.

Demokrat Parti Sözcüsü Neslihan Çevik, “Erdoğan yeniden aday olamaz. O sistem, bu sistem, şu sistem hiç fark etmez. Kanun aynı; 5+2 diyor, bunu getiren kendileri” diye konuştu.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, “Anayasa 101. madde açık. Sayın Erdoğan’ın aklı neredeydi, demek ki aklı anayasada değilmiş, okumamış. 3. kez aday olamazsın, olman mümkün değil” dedi.

Paylaşın

Adaylık Tartışması; Erdoğan: 2018’de Sistem Değişti, Yeniden Adayım

Adaylığıyla ilgili eleştirilere yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizin takdiriyle 2017 yılında kabul edilen anayasa değişikliği en küçük bir tereddüde, en küçük bir tartışmaya mahal vermeyecek kadar açıktır. Türkiye 2018 seçimleriyle birlikte yeni bir yönetim sistemine geçti, yani bu bakımdan kronometreyi sıfırladı. Aklen de hukuken de fiilen de 2018’de seçilen cumhurbaşkanı, yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır” dedi.

Haber Merkezi / “Altılı masadakiler bir anda aydınlanma yaşamışlar. Şimdiden seçim günüyle ilgili kaos senaryolarına sarılmaları, kaybetme korkusunun bir kez daha yüreklerini sardığını gösteriyor” diyen Erdoğan, “Bırakın bu eski Türkiye oyunlarını da meydana çıkın. Zaman kaybediyorsunuz. Bırakın tek parti faşizmi özentisi dalavereleri de sandığa gelin” çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir dizi program ve toplu açılış töreni için bugün Denizli’ye geldi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerindeki tartışmalara yanıt veren Erdoğan özetle şunları söyledi:

“Denizli’ye son gelişimde sizlerle sohbet ederken Pensilvanya ve Kandil destekli 4’lü çeteden bahsetmiştik. Baktılar 4 yetmiyor sayıyı 6’ya çıkartıp bir masa kurdular. Masayı kurdular ama masadan bir türlü aday çıkartamadılar. Baktılar kendileri masadan aday çıkartamıyor bu defa bizim adaylığımıza çamur atmaya başladılar.

“Aklınız neredeydi”

Halbuki biz aylardır siyaset er meydanıdır biz adayız karşımıza kimi çıkartacaksınız çıkartın, söyleyin de milletin huzurunda er meydanında yarışalım dedik. Bir yılda bir aday çıkartmayı beceremeyenler kendi sünepeliklerinin üzerini örtmek için şimdi istikameti başka tarafa çevirdiler. 4.5 yıldır Cumhurbaşkanıyım, öncesi var. Aklınız neredeydi ya. Niye şimdiye kadar bunları söylemediniz. Yeni yönetim sistemi ile kronometre 2018’de sıfırlandı.

“Vesayet odaklarına ‘Yeter’ diyoruz”

Parti binalarına, ‘Yeter söz milletindir’ afişi asıyorlar. Rahmetli Menderes bunların ağababalarına ‘Yeter söz milletin’ demişti. Biz de bugün küresel vesayet odaklarına ‘Yeter’ diyoruz. 14 Mayıs’ta masa vesayetini sandığa gömeceğiz. Bakalım hepsi birden milli iradenin gücünün karşısında ne ifade edecek.

Onların bir yuvarlak masanın etrafında toplanıp durdukları 1 yılda bizde 47 il ziyareti yaptık. Biz Türkiye’yi, dünyayı dört dolandık, onlar bir masanın etrafında tur atmanın ötesine geçemedi.

Türkiye’yi milli irade yerine kendi vesayet sistemimizle yönetmek istiyoruz dediler. Bunlara bu zırvaları bırakın dedik. Denizli’ye bakın. Sadece bu meydanda 80 bin kişi var. Yoldakileri söylemiyorum. Bu ihtiras fırtınalarına karşı yeter diyoruz. Sözün de, kararın da milletin olduğunu söylüyoruz.”

Adaylık tartışması

Cumhurbaşkanlığı seçimi tarihinin belirlenmesinin ardından Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olamayacağı yönündeki tartışmalar yeniden başlamıştı. Anayasa’nın 101’inci maddesinde “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” deniliyor.

Ancak TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak 2018’de seçildiğini belirterek Erdoğan’ın tekrar aday olabileceğini öne sürüyor. Anayasaya hukukçuları ise Erdoğan’ın ikinci kez aday olması için TBMM’nin erken seçim kararı alması gerektiğini, aksi takdirde aday olamayacağını ifade ediyor.

Paylaşın

Seçim Analizi: Erdoğan, Müjdelerle Destek Toplamaya Çalışıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimler öncesin izlediği stratejileri değerlendiren Washington Post (WP), Cumhurbaşkanı’nın, halkın desteğini kazanabilmek için vergi affı, asgari maaş zammı, ucuz kredi ve öğrenim kredisi borç faizlerinin silinmesi gibi ekonomik hamleler yaptığına dikkat çekti.

Yazıda, seçimlerin en büyük meselesinin ekonomi olacağı, Erdoğan’ın bu krizle başa çıkması durumunda kendi tabanındaki memnuniyetsiz kesimleri yeniden kazanabileceği değerlendirmesi de paylaşıldı.

ABD’nin tanınmış gazetelerinden Washington Post (WP), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimler öncesinde izlediği stratejileri değerlendiren, kuruluşun İstanbul Büro Şefi Kareem Fahim’in imzasını taşıyan bir analiz yayımladı.

“Şimdiye kadarki en zor seçimle karşı karşıya kalan Erdoğan, ‘müjdelerle’ seçmenlerin gönlünü fethetmeye çalışıyor” başlıklı yazıda, seçimler yaklaşırken Cumhurbaşkanı’nın, halkın desteğini kazanabilmek için vergi affı, asgari maaş zammı, ucuz kredi ve öğrenim kredisi borç faizlerinin silinmesi gibi ekonomik hamleler yaptığına dikkat çekildi.

Sabancı Üniversitesi’nden siyaset bilimci Berk Esen’in görüşlerine de başvuran WP, Esen’in “Enflasyon, Erdoğan’ın tabanını yiyip bitirdi” yorumunu öne çıkardı.

Analizde Esen’in, seçimlerin en büyük meselesinin ekonomi olacağı, Erdoğan’ın bu krizle başa çıkması durumunda kendi tabanındaki memnuniyetsiz kesimleri yeniden kazanabileceği değerlendirmesi de paylaşıldı.

“Muhalefetin Erdoğan’a çok büyük darbe indirme şansı vardı”

Yazıda, muhalefetin adayını açıklamamasının Erdoğan’ı güçlendirdiği görüşü aktarılan Berk Esen’in şu sözlerine de yer verildi:

Muhalefetin Erdoğan’a çok büyük darbe indirme şansı vardı ama bunu gerçekten başaramadı.

WP’nin analizinde Cumhurbaşkanı için “Medyaya yönelik yıllardır süren ve bağımsız haberciliği engelleyen hükümet baskısı da dahil, yönetimine kafa tutanları engellemek için geniş ve otokratik yetkiler kullandı” yorumu da yapıldı.

Bunlara örnek olarak HDP’ye yönelik kapatılma davası ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası gösterildi.

14 Aralık’ta görülen duruşmada, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle İmamoğlu’na iki yıl 7 ay 15 günlük hapis cezası verilmiş ve kendisi hakkında siyasi yasak süreci başlatılmıştı. Daha sonra İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı, kararın usul ve esas yönünden yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle istinafa başvurmuştu. İBB Başkanı’nın cezası henüz kesinleşmedi.

WP, cezanın kesinleşmesi halinde İmamoğlu’nun Erdoğan’a rakip olarak yarışamayacağını da hatırlattı.

“Halkın enflasyona karşı kendisini koruyabileceği bir mekanizma yok”

“Enflasyon, Erdoğan için temel zayıf noktalardan biri” yorumunun yapıldığı analizde, Kadir Has Üniversitesi’nden Erinç Yeldan’ın “Halkın enflasyona karşı kendisini koruyabileceği bir mekanizma yok” görüşüne de yer verildi.

WP, Yeldan’ın şu değerlendirmelerini öne çıkardı:

Hükümetin duruma yanıtı, finansmanı epey şüpheli olan ücret destek programlarıyla işgücü piyasasına gelişigüzel, geçici ve düzensiz müdahalelerden ibaret. Siyasi açıdan bu, Erdoğan’dan gelen bir hibe ve kendisinin gösterdiği bir minnettarlık şeklinde sunuluyor. Ekonomik açıdansa ‘Günün sonunda bu maliyetleri kim ödeyecek?’ sorusu doğuyor.

WP, konuştuğu İstanbullu yurttaşlardan Nurten Çaylak’ın, eşinin kazandığı asgari maaşla ancak kiraların ödeyebildiklerini söylediğini aktardı.

Yazıda, Kurtuluş semtinde yaşayan 44 yaşındaki kadının önceki seçimlerde Erdoğan’a oy verdiğini ama bu sefer farklı bir kişiyi tercih edeceğini söylediği de ifade edildi.

“Ya çok zenginler ya da çok yoksullar var”

Gazete, konuştuğu İstanbullu yurttaşlardan Ersin Fuat Ülkü’nün, devletin sağladığı yardımların restoranını ayakta tutmakta yetersiz kaldığını ve ailesiyle Almanya’ya taşınmayı planladıklarını söylediğini aktardı.

Değerlendirme yazısı, Fatih semtinde yaşayan 40 yaşındaki Ülkü’nün “Artık orta sınıf yok. Ya çok zenginler ya da çok yoksullar var” sözleriyle noktalandı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

2022 Yılında Erdoğan’ın Koruma Ekibine 526 Milyon 868 Bin Lira Harcandı

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün (EGM) açıklamasına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarının bağlı olduğu Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı, 2022 yılında 526 milyon 868 bin TL harcadı.

Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı, 2021’de 306 milyon TL ve 2020’de ise 263 milyon TL harcamıştı. Daire Başkanlığı’nın harcaması 2020 ile 2022 yıllarını kapsayan iki yıllık dönemde ikiye katlandı.

Erdoğan’ın koruma ekibi için geçen yıl yapılan harcama aylık yaklaşık 44 milyon TL’ye, günlük ise 1,44 milyon TL’ye denk geldi.

Birgün gazetesinden İsmail Arı’nın haberine göre; İçişleri Bakanlığı’na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), 2022 yılı harcamalarını açıkladı. EGM’nin mali tablolarına göre, Erdoğan’ın korumalarının bağlı olduğu Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı, 2022 yılında 526 milyon 868 bin TL harcadı.

Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı, 2021’de 306 milyon TL ve 2020’de ise 263 milyon TL harcamıştı. Daire Başkanlığı’nın harcaması 2020 ile 2022 yıllarını kapsayan iki yıllık dönemde ikiye katlandı.

Erdoğan’ın koruma ekibi için geçen yıl yapılan harcama aylık yaklaşık 44 milyon TL’ye, günlük ise 1,44 milyon TL’ye denk geldi.

Cumhurbaşkanlığı korumaları için yapılan harcama; Emniyet’in İstihbarat Daire Başkanlığı, Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı, Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı gibi birçok birimini de geride bıraktı.

Erdoğan’ın korumaları için geçen yıl 526 milyon TL harcanmasına karşın uyuşturucuyla mücadele amacıyla kurulan Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı 172 milyon TL ve Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ise 245 milyon TL harcadı.

Ayrıca Meclis’i koruyan TBMM Koruma Daire Başkanlığı’nın da 185 milyon 87 bin TL harcadığı açıklandı.

Koruma sayısı yıllardır sır gibi saklanıyor

Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı’nın görev tanımı ise şu şekilde ifade ediliyor:

“Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı, Cumhurbaşkanı ve aile bireylerinin can güvenliği ve saygınlığı başta olmak üzere, konut, çalışma yeri, her türlü ulaşım vasıtası ile intikali esnasında, yakın koruma hizmetlerinden sorumludur. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı’na ait tüm yerleşkelerin ve Cumhurbaşkanı’nın bulunduğu her türlü bina ve tesisin güvenliğini sağlamakla görevlidir.”

Erdoğan’ı ve Beştepe’yi koruyan koruma sayısı da yıllardır sır gibi saklanıyor. Milletvekillerinin “Sarayları ve Erdoğan’ı kaç koruma koruyor?” sorularına bugüne kadar hiç yanıt verilmedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Cumhurbaşkanlığı’nda görevli kaç koruma var?” sorusuna “Herhangi bir güvenlik zafiyeti oluşturulmayacak şekilde, yeteri kadar personel ve teçhizatla yerine getirilmektedir” yanıtını vermişti.

Paylaşın